Antalya’da çeşitli gruplar tarafından sözde ‘Onur Ayı’ etkinlikleri kapsamında düzenlenmek istenen LGBT açıklamasına polis müdahale etti. Antalya Valiliğinin ‘Yasaklama Kararı’ olmasına rağmen bir grup tarafından basın açıklaması yapılmak istendi. Polis ekiplerinin sözlü olarak uyarısını dikkate almayarak açıklamaya başlayan grup üyelerine polis ekipleri müdahale etti. 4 kişi gözaltına alınarak, işlemleri için Antalya Emniyet Müdürlüğü’ne götürüldü.
Etiket: lgbt
-
“LGBT bütün dinlerin ortak düşmanı”
Yesevi Alperenler Derneği’nin Piraziz ilçe teşkilatının açılışı gerçekleştirildi. Düzenlenen açılış törenine katılan MHP Giresun Milletvekili Ertuğrul Gazi Konal, yaptığı konuşmada, LGBT’lileri ve savunucularını hedef alan açıklamalarda bulundu.
MHP Milletvekili Konal yaptığı konuşmada, “Dinde, fikirde, işte birlik yazıyor .Bu yazılar buralara kolay yazılmadı. Bundan 50-60 yıl önce girdikleri taputluklarda nezarethanelerinin duvarlarına yazıldı. Tarih değişiyor, mücadele değişiyor, hamdolsun ki önceden faşistlikle, Türk dünyasına sahip çıktığımız için suçlandığımız o dönemler bitiyor. Artık sağı da, solu da ,ortası da biz Türk milliyetçisiyiz diyor. Amam ve lakin yeni düşman bitmiyor. Artık düşman gençlerimizin iliklerine kadar işleyen uyuşturucu maddeler. Keza manevi olarak gençliğimizi, geleceğimizi bitiren farklı aktörler ortaya çıktı. Bunlar sosyal medya veya sokaktaki kötü örnekler. Gençliğimiz öyle şeylere özeniyor ki ne atamızla, ne milli manevi değerlerimizle ne de dinimizle bir alakası var. İşte bu tür dernekler ve ocaklarımız o gençliğimizi o kötü örneklerden de kurtaracak inşallah” dedi.
“Gençlerimize sahip çıkacağızı”
Gençlerimize sahip çıkmaya davet eden Konal, “Yine dünyanın başına bela olan, hangi dine mensup olursa olsun bütün dinlerin ortak düşmanı olan LGBT denilen eşcinselliği insanlara güzel göstermeye çalışıp cinsiyetsiz tek tip insan oluşturmaya isteyen global bir tehlikenin içerisindeyiz. Allah’a çok şükür Kürşat Mican başkanım yıllardan beri onun, bunun çocuklarıyla mücadeleyle geçiriyor ömrünü. Bugüne kadar kimseye geçit vermedik, onlara da geçit vermeyeceğiz ama gençlerimize sahip çıkacağız” dedi.
Spor, sanat ve moda dünyasını saflarına çektiler
Yesevi Alperenler Eğitim, Kültür ve Yardımlaşma Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Kürşat Mican ise, “Altı yıldan beri LGBT örgütüyle mücadele ediyoruz. Bütün enerjimizi, Türk gençliğini, Müslüman gençliğinin cinsiyetsizleştirilmesin, sapkın akımlara gark olmasın, ailesiz, zürriyetsiz olmasın diye harcıyoruz. Onlarında gelecekleri olsun diye bu mücadeleyi veriyoruz. AB diyor ki, “Dünya nüfusu azalacak. Bunu da topla, tüfekle değil, barışçıl yollarla yapacağız” diyor. Peki neyle yapıyorlar virüslerle, en önemlisi de cinsiyetsiz bir toplumla aileyi ortadan kaldırmaya çalışıyor. Biz bununla uzun zamandan beri mücadele ediyoruz. Şuanda sporcuları saflarına çekmişler, sanatçılar, moda dünyası aynı şekilde. Bazı filim platformlarında bir tane eşcinsel olmayan film oynatılmıyor. Hatta çizgi filmlerle eşcinsel karakterler var. Bilinçaltı mesajlarla çocuklarımıza çocuklarımızın, gençlerimizin beyinlerine işleniyor. Biz bu gençlerimizi dışlamıyoruz, bu gençlerimizi de uyuşturucu batağından kurtarmak için mücadele ediyoruz. Bilinmeli ki uyuşturucu ile eşcinsellik paralel yürüyor. Buna dikkat etmemiz lazım. Gençlerimize, gençliğimize sahip çıkmamız lazım” dedi.
Yapılan konuşmaların ardından yapılan dualarla Yesevi Alperenler Derneği’nin Piraziz ilçe teşkilatının kurdelesi kesilerek açıldı. -
Mezuniyet Töreninde LGBT Bayrağı Açtı
Uşak Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölümü’nün mezuniyet töreninde bir kız öğrenci sahneden inerken LGBT bayrağı açtı.Görüntüler Twiter’da gündem olurken, bazı sosyal medya kullanıcıları öğrenciye destek olurken bazıları da tepki gösterdi.Üniversite yönetiminden yapılan açıklamada, öğrencinin LGBT bayrağını kıyafetine gizlediği ve tören esnasında ani bir hamleyle açtığı belirtildi. Öte yandan provokasyona imza atan kız öğrenci hakkında soruşturma başlatıldı
-
ODTÜ’de LGBT yürüyüşü
Cumhur İttifakı cumhurbaşkanı adayı Recep Tayyip Erdoğan ile birlikte 2. tura kalan Millet İttifakı cumhurbaşkanı adayı Kemal Kılıçdaroğlu’na LGBT destekçileri ve üyeleri bayrak ve düdüklerle ODTÜ’de destek yürüyüşü gerçekleştirdi.
-
“Kızılay’ın çadır satması beni de ciddi manada üzmüştür”
Cumhurbaşkanlığı seçimlerine kısa bir süre kala, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi Millet Kütüphanesi’nde gençlerle bir araya geldi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın gençlerin sorularına verdiği yanıtlar ve açıklamalarından öne çıkanlar şöyle;
SELAHATTİN DEMİRTAŞ’IN HAPİSTE OLMASI
Erdoğan, “Selahattin Demirtaş’ın hapiste olması, Türk demokrasisi için bir eksiklik olarak lanse ediliyor. Bu konu hakkında ne düşünüyorsunuz?” sorusu üzerine şunları kaydetti:
“Tabii sorunun cinsi heyecan verici. Çünkü Selo, Diyarbakır’da 51 Kürt kardeşimizin ölümüne neden olan bir teröristtir. Onun demokrasiye aykırı bir yanı yok ki. 51 Kürt kardeşimiz ama bu ölüme neden olan bir kişi, şu anda terör odaklı bir fiili işlediğinden dolayı cezaevinde. Yoksa bir fikir suçu veya bir siyaset değil. Ama 51 Kürt vatandaşımın ölümüne neden olan böyle bir insan sokaklarda elini kolunu sallaya sallaya mı dolaşsın? Biz şimdi bir hukuk devletiysek burada adaletin gereği nedir? Bu kadar Kürt kardeşimin ölümüne neden olan bu adam, bunun bedelini ödemesi lazım. Şu anda yapılan budur. Çektiği ceza da bunun nedeniyledir. Tabii bunun aslını herkes bilmiyor ama bay bay Kemal, Selo’yu çıkaracakmış. Eğer Erdoğan bu işin başında olursa hukuk neyse, adaletin gereği neyse, bunun bedelini ödemeye devam edecektir.”
BASIN ÖZGÜRLÜĞÜ TARTIŞMASI
Cezaevinde çok sayıda gazeteci olduğu ve Türkiye’de basın özgürlüğünün olmadığı hakkında iddiaların sorulması üzerine Erdoğan, “Cezaevlerinde şu ana kadar böyle iddia edildiği gibi bol miktarda gazeteci, basın mensubu yok. Bunlar yalan.” yanıtını verdi.
Bu konuda iddialarda bulunanlara “Şunları açıklayın. Verin bize bu isimleri, kimmiş öğrenelim.” dediklerini anımsatan Erdoğan, bu iddia edilen kişilerden iki tanesinin HDP’den bu seçimlerde milletvekili adayı olduğunu aktardı. Erdoğan, “Bunlar hep bu işin fikir babası olarak ortada dolaşanlardır. Buna benzer daha niceleri bu şekilde bunlara fikir babalığı yaptılar.” dedi.
Kendisinin zaman zaman Adalet Bakanına, “Bu tür iddialar var. Bunlar nedenli doğru? Şunları siz de bir araştırın.” dediğini aktaran Erdoğan, “Başkanım böyle bir şey yok. Bunlar hep yalan.” yanıtını aldığını kaydetti.
“Ciddi manada versinler bu isimleri, gerçekten bu anlamda böyle bir durum söz konusuysa biz de bu işin üzerine gidelim.” diyen Erdoğan, şöyle devam etti:
“Ben fikir suçundan içeriye girmiş bir başkanım. Bundan dolayı da yaklaşık 4 ay 10 gün cezaevinde yattım. Ama ben belediye başkanıyken bana bu cezayı verdiler. Neden dolayı verdiler? Milli Eğitim Bakanlığının kitabındaki bir şiiri okudum ben. Bu şiiri okudum diye beni içeri aldılar. Kimseyi vurmadım, kimseyi öldürmedim. Yani Selo’nun yaptığını yapmadım ben. Sadece Milli Eğitim Bakanlığının kitabındaki bir şiiri okudum. Bu şiirde Ziya Gökalp’e ait bir şiirdi, bunu okudum. Bundan dolayı beni içeri aldılar. 1 yıl bir cezaydı, 4 ay 10 gün yattım, ondan sonra çıktım. Bedelini ödettiler. Ama ben orayı Medrese-i Yusufiye olarak yaşadım ve gelen ziyaretçilerimin haddi hesabı yoktu. Bu da tabii İstanbul’a olan hizmetimdi. İstanbul’u çöp, çukur, çamurdan, susuzluktan kurtaran bir belediye başkanı olarak hamdolsun İstanbul’un belediyecilik tarihine geçti. İşte ardından da cezaevinden çıktıktan sonra partimizi kurduk ve ilk seçimlerde daha yüzde 34 gibi bir oyla iktidara geldik. Yoksa dediğim gibi böyle bir ceza, onlar için söz konusu değil, hepsi yalan ve gazetecilerle ilgili bu akşam bu programda yine söylüyorum. Hangi cezaevine, nerede bir basın mensubu varsa bunları bilelim. Bunların birçoğu affedersiniz hırsızlık, silah kaçakçılığı, bütün bunlara benzer suçlardan dolayı içeridedir. Bunların gazetecilikle de yakından uzaktan alakası yoktur.”
SEÇİM SONRASI AK PARTİ’NİN EKONOMİ POLİTİKASI NE OLACAK?
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Millet İttifakı ekonomi takımını açıkladı. Sizin de seçim sonrası için ekonomi yönetiminde yapacağınız farklı profiller olacak mı?” sorusunu yanıtlarken şu ifadeleri kullandı.
“Millet İttifakı’nın ekonomi takımı kimlerden oluşuyor diye şöyle düşündüğümde, bunlar ismi cismi çok belli olan tipler değil. Fakat tabii bu CHP ne yapıyor? Yine kapalı kapılar arkasında, otellerde IMF’nin temsilcileriyle görüşüyor. Aynı zamanda İYİ Parti’den bir zamanlar Merkez Bankası’nın sözde başkanı olan zat, o da onunla beraber, birlikte görüşmeler yapıyorlar. Bu görüşmelerden sonra da bizim için ‘Bu hükümetin IMF’ten borç alması lazım.’ Ya biz IMF’den niye borç alalım? Ben Kılıçdaroğlu muyum? Londra’nın tefecilerinden 300 milyar dolar borç taahhüdü almış. Tefeciden borç alınır mı? Eğer para kaynağı tefeciler olursa adamı gömerler. ‘Biz asla böyle bir şeye yönelmeyiz’ dedik ve biz IMF ile olan ilişkilerimizi bitirdik, kendi kaynaklarımızla ayaktayız ve şu anda tefecilere mefecilere hiç ihtiyacımız yok. 2013-2023 10 yıl geçti ve biz buralardan elimizi eteğimizi kestik, kendi kaynaklarımızla yola devam ediyoruz.
Savunma sanayinden tutun işte en son enerjide, Karadeniz’de doğal gazı da çıkardık mı? Çıkardık. Şimdi 1 ay doğal gazı ücretsiz olarak evlere veriyoruz ve 1 yıl boyunca da 25 metreküp tenzil edilmek suretiyle vatandaşlarımızı doğal gaza bu noktada muhtaç olmadan evlerinde, mutfağında enerji olarak kendi yerli doğal gazımızı kullanmaya başladı. Bu noktalara geldik. İnşallah seçim sonrası bu süreç daha da farklı gelişecek. Niye? Şimdi de Gabar’da petrolü bulduk. Gabar’daki petrol de çok önemli. Çünkü terörün oralarda bu tür çalışmalara fırsat vermediği yerden şimdi petrolü bulduk ve bu petrolle beraber de yani Erzurum konuşmamda da söyledim, ‘Erzurum’un dut pekmezi kıvamında’, böyle bir petrol… Şu anda tabii bu bizi daha da güçlü hale getiriyor. Böylece hem doğal gaz hem petrol ve kapasite-rezerv çok çok yüksek. İnşallah artık biz yurt dışına doğal gazda da petrolde de ciddi manada muhtaç olmayacağız. Aybüke öğretmenin ismini de oradaki petrol kuyusuna verdik.”
SİYASETTE SOĞAN FİYATI TARTIŞMASI
Ankara Üniversitesi Fizik Mühendisliği öğrencisi Melisa Kiraz’ın “Togg, TCG Anadolu gibi önemli projeleri takip ediyorum. Ancak vatandaşın sofrasında bulunan patates, soğan gibi temel ihtiyaç maddelerinin fiyatlarındaki dalgalanmalar sizce önemli değil mi?” sorusu üzerine Erdoğan, şu değerlendirmeyi yaptı:
“Önemli olmaz diye bir şey yok. Ama TCG Anadolu da bizim için çok çok önemli. Öbür tarafta İHA’lar, SİHA’lar, Akıncı, Kızılelma bunlar da bizim için çok önemli. Tabii burada maalesef kendini bilmez bazı kişilerin bu fiyatlar üzerindeki dalgalanmalara neden olduğu ortada. Bir ara nerelere tırmandırdılar fiyatları? Şimdi patates soğan 10-15 liraya düştü. Hadi bakalım, bunu neyle izah edecekler? Fiyat düştü şimdi. Ama şunu çok açık net söyleyeyim. Allah nasip eder inşallah seçimden sonra bir defa bunların yargı yolu açık olmak kaydıyla bunları yargıda terleteceğiz. Çünkü benim milletimi kalkıp da bu tür yollarla sömürmelerine müsaade etmeyeceğiz. Çünkü bu bir sömürü organıdır, böyle bir şey söz konusu değil. Tabii bunu şimdi biz seçim sonrası yargı yoluyla da çok daha farklı bir zemine oturtacağız.”
MİLLET İTTİFAKI’NIN VAATLERİ İNANDIRICI MI?
“Millet İttifakı’nın vermiş olduğu vaatleri inandırıcı buluyor musunuz?” sorusuna Erdoğan, “Ben bu soruyu size sorsam, bu vaatleri siz inandırıcı buluyor musunuz? Ben bunların vaatlerinin inandırıcı olanını hiç görmedim ki. Çünkü her şey yalan üzere bina edilmiş.” yanıtını verdi.
“Eğitimde ne vadediyor? Sağlıkta ne vadediyor? Ulaşımda ne vadediyor? Tarımda, enerjide ne vadediyor?” diye soran Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bunları düşündüğünüz zaman, bu vaatlerin içinde basit olanını söyleyeyim. Mesela şu anda 10-11 tane bunlarda büyükşehir belediyesi var. Bu belediyelerde acaba bunlar bu söylediklerimden neler yaptılar? Ben belediye başkanlığı yaptım. Ama benim belediye başkanlığımda biz Haliç’i temizledik. O kokan Haliç, o geçilmez denilen Haliç, o kokudan tamamen arındı. Ama bu arada da biz Haliç Kongre Merkezi’ni yaptık. İstanbul’umuz için önemli bir kongre sarayı haline geldi. Şimdi bu işler lafla olmuyor, icraatla oluyor. Şimdi bunlara bir sorun. Deyin ki, ‘CHP’li belediyelerde acaba bir Haliç Kongre Merkezi benzeri var mı?’ Şu külliye, işte bizim inşa edip bitirdiğimiz bir yer ve 24 saat burası gençlerimizin emrinde. Kek, çorba, çay, kahve, her şey burada ücretsiz. Şimdi biz bunun benzerini bir de nerede yaptık? İstanbul Rami’de yaptık. Rami de çok muhteşem. Eskiden orası bir kışlaydı, o kışlayı biz şimdi İstanbul’un en büyük kütüphanesi haline getirdik. İçinde farklı bazı orada etkinlikler de sunumlar da var. Orası da aynen burası gibi dolup dolup taşıyor. Eğer kültür diyorsak, eğer sanat diyorsak, mesela Ankara’nın yıllarca bitmeyen Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası Merkezi’ni biz yaptık. Biz gelene kadar orası yoktu; yaptık, bitirdik ve Ankara, böyle bir Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası’nı kazandı. O da bitmedi, hemen şimdi şurada, yine Cumhurbaşkanlığının dev bir kongre merkezi var. O kongre merkezinde de yıl boyu birçok uluslararası toplantı, bizim kendi toplantılarımız, hepsi orada yapılıyor. Yaklaşık 3 bin kişilik bir salon. Eğer kültür üzerine siz adımlarınızı atmazsanız o ülke kültürsüz olan, şah damarı yok demektir. Ama biz işe buralardan girdik.”
SAVUNMA SANAYİSİ TARTIŞMALARI
Millet İttifakı’nın savunma sanayiine de karşı çıktığını dile getiren Erdoğan, “Savunma sanayiine karşı çıkılır mı? Biz göreve geldiğimizde Türkiye‘nin savunma sanayinde yüzde 20’si yerliydi, maalesef yüzde 80 yoktu. Ama biz ne yaptık? Bu yüzde 20’yi yüzde 80’e çıkardık. Şimdi açığımız yüzde 20. Ama bu arada işte TCG Anadolu’yla dünyaya bir mesaj verdik. Seçim sonrası inşallah şu andaki TCG Anadolu’nun bir büyüğünü yapmak suretiyle mavi denizlerde inşallah Barbaros Hayrettinleri çok daha güçlü hale getireceğiz.” ifadelerini kullandı.
TCG Anadolu’nun, İstanbul’da kaldığı süre içerisinde büyük bir ziyaretçi akınına uğradığını vurgulayan Erdoğan, talep üzerine İzmir’e gönderdiklerini belirtti.
Mersin ve Antalya’nın da TCG Anadolu’yu istediğini dile getiren Erdoğan, “Dedik ki şu anda İzmir önümüzde. Dolayısıyla artık seçime kadar İzmir’de Alsancak’ta TCG Anadolu’yu park edeceğiz. Seçimden sonra inşallah yeni bir uçak gemisini daha hallettikten sonra artık diğer yerleri de onlarla beraber dolaştırırız, daha güzel hale getirir.” diye konuştu.
BELEDİYELERİN HİZMETLERİ
Millet İttifakı’ndan şu ana kadar bütün bu büyükşehir belediyelerinde “Bizim eserimiz de şudur.” dediklerini görmediğini söyleyen Erdoğan, şunları kaydetti:
“Eğer siz gördüyseniz beni ikna edin. İstanbulluyum, yok. İstanbul’da biz Atatürk Kültür Merkezi’ni sıfırdan dört dörtlük yaptık. Kültür Turizm Bakanımdan da Allah razı olsun. Şu anda orası sürekli dolup dolup taşıyor. Yeter mi? Yetmez. Daha çok yapacağımız tabii ki işler var. Fakat bunlara bakıyorum Ankara, belediye bunlarda, Allah aşkına söyleyin, ‘Ankara’da şunu yaptı.’ deyin. Okuyorsunuz burada, üniversitelerdesiniz, bu üniversitelerde şöyle bir Ankara’yı gözlemlediğiniz zaman ‘Bunlar yaptı.’ diyebileceğiniz bir şey var mı? Arkadaşlar yok. Melih Bey’in belediye başkanlığı döneminde Ankara’da yaptıkları. Mevcut havalimanını biz yaptık ve havalimanından Ankara merkeze bu yolları Melih Bey yaptı. Metroları biz yaptık. Bir tane metro da siz yapın. Yok. Hepsi bizden. Ben şimdi nasıl diyeyim, ‘Millet İttifakı da şunları yaptı’ diye. İzmir’e bak İzmir de öyle. İzmir’de körfez şu anda rezalet, kokudan geçilmiyor. İstanbul-İzmir arası 7,5 saatti. Peki biz ne yaptık? İstanbul-İzmir arasını 3-3,5 saate düşürdük mü? Düşürdük. Bu da yetmedi. Manisa-İzmir arasında Sabuncubeli Tüneli’ni yine biz yaptık. Onlar laf, biz iş üretiyoruz. Aramızdaki fark bu.”
DEPREMDE KIZILAY’IN ÇADIR SATMASI
6 Şubat’taki Kahramanmaraş merkezli depremler sırasında Hatay Kırıkhan’da olduğunu anlatan Ankara Sosyal Bilimler Üniversitesi Siyaset Bilim ve Kamu Yönetimi öğrencisi Miray Turan, göçük altında kaldığını ve babasını da kaybettiğini belirtti.
Kendisinin 11, babasının ise 20 saat enkaz aldığında kaldığını aktaran Turan’ın, “Benim sorum şu. Birçok arkadaşımızın da aklında olan depremde çadır satan, huzur hakları gibi sebeplerle Kızılay Genel Müdürü ve Kızılay çok fazla gündeme geldi. Bu konu hakkında ne düşündüğünüzü merak ediyorum.” sözleri üzerine Erdoğan, “Bu konu tabii beni de ciddi manada üzmüştür. Kızılay böyle bir çadır satma fiiline, işine giremez. Süratle de tabii bu yanlışı düzeltmesi gerekir. Çünkü biz Kızılay’ı özellikle çadır üretiminde çok daha aktif hale gelmesi için sürekli teşvik ettik. Kızılay’ın çadır dendiği zaman en ufak bir sıkıntısının, probleminin olmaması gerekir.” ifadesini kullandı.
6 Şubat’taki depremlerin Türkiye yerine başka ülkelerde gerçekleşmesi halinde o ülkelerin başlarına neler geleceğini soran Erdoğan, “Bütün bunlara rağmen şu an itibarıyla enkaz kaldırma çalışmalarına varıncaya kadar büyük oranda bu işi bitirdik. Şu anda köy konutlarını teslim etmeye teslim almaya başladık. Şimdi kalıcı konutları bir taraftan hızla yapıyoruz. Kalıcı konutların yapımıyla da inanıyorum ki vatandaşlarımıza teslim törenleri başladığı zaman onları daha da rahatlatacağız.” dedi.
YARGI BAĞIMSIZLIĞI TARIŞMASI
Hukuk siyasallaştı diyenlere katımam mümkün değil. Diyarbakır anneleri hüngür hüngür ağlıyor. Hani hak, hani hukuk, hani adalet?
“LGBT, AİLE KURUMUNA SOKULMUŞ BİR ZEHİRDİR”
“Sık sık LGBT’ye karşı olduğunuzu söylüyorsunuz. Ayrıca diğer partilere karşı sert eleştirilerde bulunuyorsunuz. Mesela kimi zaman partilileri terörle ilişkili kimi zaman da LGBT’li olmakla suçluyorsunuz. Tüm bunlara bakınca da ayrıştırıcı ya da kutuplaştırıcı bir dil kullandığınız düşünülüyor. Bunlara cevap olarak ne söyleyebilirsiniz?” sorusu üzerine Erdoğan, şöyle konuştu:
“Bunları ‘ayrıştırıcı’ kavramıyla izah edersek bana göre yanlış yaparız. Niçin? Çünkü bu millet özellikle aile kurumunu kutsallaştıran bir millettir. Bizim değer yargılarımız içerisinde aile kurumu çok çok önemlidir. Çünkü güçlü milletler, güçlü ailelerden oluşur. Eğer aileniz güçlü değilse, aile kavramı güçlü değilse o ülkede o milletin yıkımı da çok çabuk olur. Bizim yaklaşımımız burada ve LGBT denilen olay bir defa aile kurumuna sokulmuş bir zehirdir. Bu zehri biz hele hele halkının yüzde 99’u Müslüman olan bir ülke olarak kabullenmemiz mümkün değil. Buradaki hassasiyetimiz özellikle buradan geliyor. Hatta biz aileyi kutsayan anayasa değişikliği teklifini verdik. Ama seçim öncesi tabii buna fırsat olmadı. Şimdi bu konuyla alakalı olarak bizim buradaki değer yargılarımız içerisinde LGBT’ye, AK Parti olarak biz asla olumlu bakamayız çünkü aile kutsiyeti zaten buna müsaade etmez. Bir de bizim özellikle dinimizin gereği bu olduğu için de biz olaya buradan bakıyoruz. Buna biz eyvallah edemeyiz.”
SIĞINMACILARIN GERİ DÖNÜŞÜ
Sığınmacılarla ilgili bir soru üzerine Erdoğan, bu işin bir süresinin söz konusu olmadığını belirterek, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Halkının yüzde 99’u Müslüman olan bir ülke olarak ülkesindeki savaş sebebiyle orada yaşam koşulları itibarıyla terör örgütleriyle adeta ölüm kalım mücadelesi veren bir Suriye halkı var. Biz kendilerine şu an itibarıyla 100 binin üzerinde Suriye’nin kuzeyinde konutlar inşa ettik. Hayır kurumları vasıtasıyla devlet olarak ve saire ve bu vesileyle de peyderpey şu anda bizdeki muhacirler bu konutlara göç etmeye başladı. Ama bunları ‘Ben gelince tekrar ülkelerine gönderirim. Bunları Türkiye’de yaşatmam.’ Ben şahsen böyle bir anlayışa taraftar değilim. Bu bir defa zulüm olur. Ama şimdi de orada yapılan konutlara kendilerinin gönüllü olarak dönme süreci başladı. Bu konuda da elimizden gelen desteği, yardımı veriyoruz. Ama böyle bu CHP’lilerin ifade ettiği gibi, ‘Okullarda onlara çok farklı müsamahalar, şunlar bunlar.’ Böyle bir şey yok. Vatandaşlık hakkını kazanıp da imtihanlara girmek suretiyle başaranlar, onlara zaten her yer için geçerlidir. Ama bizde de bu tür gerçekten imtihanlara girip başarılı oluyorlarsa; bu gelenlerin arasında doktoru var, mühendisi var, avukatı var. Bu insanlar bizim ülkemize geldiklerinde yani bunlar göçmendir diye biz bunları hemen tekme tokat kovalayalım mı? Bu bir defa insani değil, vicdani değil, hepsinden öte İslami değil. Bunları kapıya koyamayız. Bunların içerisinde hakikaten yaramazlık yapanlar varsa onlar da tabii emniyet güçlerimiz tarafından onlara bedeli ödettiriliyor.”
HÜDA PAR’IN İTTİFAKA DESTEĞİ
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “HÜDA PAR, geçmişinde bir terör örgütüyle anılıyor. HDP ve PKK bağını dile getirdiğiniz için Millet İttifakı’nı eleştiriyorsunuz. AK Parti ve HÜDA PAR işbirliği hakkında ne düşünüyorsunuz?” sorusuna, “HÜDA PAR’ın geçmişte bu terör örgütüyle anılması olayı tamamen HDP’nin kendisine bir çıkış yolu aramasından kaynaklanıyor. HÜDA PAR’ın bir defa bu geçmişteki terör örgütüyle ilgisi, alakası yok. Kaldı ki böyle bir durum söz konusu olsa bizim de beraber yürümemiz söz konusu olmazdı.” yanıtını verdi.
Özellikle Kürt vatandaşlarının siyasallaşması noktasında, bu yolda HÜDA PAR’la beraber yürümek istediklerini dile getiren Erdoğan, “Onların hem yerli hem milli bunun yanında da vatanseverlik noktasında HDP ile mukayese edilmeyecek bir konumu var.” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, HÜDA PAR’ın iddiaları reddettiğini ve terör örgütüyle ilişkisinin bulunmadığını vurguladığını aktararak şunları söyledi:
“‘Bizim bununla alakamız yok.’ dediklerine göre, zorla HDP şu anda HÜDA PAR’ı böyle vasıflandırıyor diye mi biz bunları kabulleneceğiz? HÜDA PAR’ın böyle bir durumu söz konusu değil ve kesinlikle bir siyasallaşmanın gayreti içerisinde olan bir siyasi partidir. Şu anda da zaten bu seçimlere biliyorsunuz tamamıyla onlar kendi logolarıyla girmek suretiyle bir adım atmışlardır. O da parlamentoya girme imkanını yakalamak ve parlamentoda da artık düşüncelerini, sesini daha ideal bir şekilde çıkarmaktır. HÜDA PAR’ın durumu bu. Bu söylemleri onlara yapılan yakıştırmaları şahsen bizim kabul etmemiz mümkün değil.”
CUMHURBAŞKANLIĞI HÜKÜMET SİSTEMİ
Muhalefetin Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ni “tek adam rejimi” olarak eleştirdiğinin hatırlatılması üzerine Erdoğan, Türkiye’nin koalisyonların yoğun olduğu dönemlerde büyük bedeller ödediğini vurguladı.
Erdoğan, Türkiye’de 6 ayda bir hükümetlerin kurulduğu dönemlerin yaşandığını hatırlatarak şöyle devam etti:
“Bir sene içinde zaman zaman öyle oldu ki iki koalisyon kuruldu. Bu koalisyonların tabii Türkiye’ye bedeli çok ağır oldu. Biz dedik ki, bu şekilde bu yürümez. Kaldı ki tek başımıza iktidar olduğumuz halde, buna rağmen ne yapıp yapıp başkanlık sistemine geçelim dedik. Başkanlık sistemine geçerken de dünyada tabii bunun birçok örneklerini inceledik, araştırdık. Amerika’yı inceleyelim dedik, Rusya’yı inceleyelim dedik, Fransa yarı başkanlık sistemi, orayı inceleyelim dedik. Bütün bunları incelemek suretiyle bir adım attık. Şu 21 yıl içinde bunun çok ama çok faydasını gördük.”
“BAŞKANLIK SİSTEMİNİ KESİNLİKLE SAVUNUYORUZ”
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin çok seri karar alma ve çok seri adımlar atma imkanı verdiğini vurgulayan Erdoğan, şunları kaydetti:
“Yani öyle kalkıp da ‘6 ayda, 1 senede, 1,5 senede bir koalisyona gitme’ bunlara gerek yok. Bu kadar seri adım atma imkanı verdiği içindir ki, biz şu 21 yıl içinde hükümet kurma sorunu yaşamadık. Sürekli hizmet, sürekli yatırım ve bunlarla yürüdük. Şu anda yaptığımız yatırımlar, eğitimde, sağlıkta, adalette, emniyette, ulaşımda, enerjide, hepsi ortada. Eğer bunları kalkıp da bunların parlamenter demokrasi dedikleri sistemle yürütmeye kalksaydık böyle bir mesafe alamazdık. Bırakın adım atamazdık, attırmazlardı ama şu anda böyle bir sıkıntıyı yaşamıyoruz. O bakımdan da başkanlık sistemini kesinlikle savunuyoruz. 11’li koalisyon, hala ne yapacağının farkında değil ve parlamenter demokrasiyi konuşmuyorlar bile. Çünkü bu işin yürümeyeceğini öğrendiler. Düşünebiliyor musunuz? Bir cumhurbaşkanının yanında 6 tane cumhurbaşkanı yardımcısı olacak. Böyle bir ülke olur mu? Yürümez. Böyle bir şey olmaz. Şu pazardan sonra inşallah seçilecek olan cumhurbaşkanı olarak bu kardeşinizle Türkiye çok daha farklı denizlere yelken açacak.”
KİRA FİYATLARINDAKİ ARTIŞ
Erdoğan, artan kira fiyatları hakkındaki soruya “Öğrenciler için en önemli çıkış noktası yurtlarımız.” dedi.
Yurt sıkıntısının bulunmadığını kaydeden Erdoğan, “Türkiye genelinde şu anda 850 bin öğrenci kapasiteli yurdumuz var. Ancak bu deprem sebebiyle bazı yurtlarımızı biliyorsunuz depremzedeler için kullandık. Ancak asıl konuya gelince, bunları yargı yoluyla analarından doğduğuna pişman edeceğiz. Öyle rastgele istediğim gibi ben kira koyarım, koyamazsın arkadaş. Bunların hepsini Adalet Bakanlığımız vasıtasıyla belli bir standarda oturtacağız ve ona göre de üzerlerine, üzerlerine gideceğiz.” diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bir soru üzerine, yeni evleneceklere verilecek 2 yıl geri ödemesiz 48 ay vadeli 150 bin liralık krediden, çift olarak bir adet faydalanılabileceğini ifade etti.
GENÇLER NASIL İKNA EDİLECEK?
“Yeni dönemde genç istihdamının artırılması ve genç girişimciler için mevcut paketlerin artırılmasını düşünüyor musunuz?” sorusunu yanıtlayan Erdoğan, şunları söyledi:
“Şu anda bizim zaten genç istihdam noktasında AK Parti hükümeti olarak herhangi bir sıkıntımız yok. Yani ciddi manada genç istihdamını yapıyoruz. Bundan sonraki süreçte de yine yani engellilerde nasıl bir adım atıyorsak daha yeni 3 bin 500 engelliyi aldık. Gençlerde aynı hassasiyeti sürdürüyoruz. Genç istihdamını bu noktada kararlı bir şekilde devam ettireceğiz.”
Erdoğan, muhalefetin parlamentoya gençlerin girmesini istemediğini kaydederek “Biz ise gençlerin parlamentoya girmesi konusunda adım atılmasının önünü açtık. 30’dan başladı 25’e indirdik, oradan 18’e indirdik. Bunları biz getirdik, biz sağladık. Bizimle dalga geçiyorlardı. Yani çoluk çocuğa mı parlamentoyu emanet edeceğiz, çocuklar mı parlamentoya girecek? Evet dedik, gençler girecek.” değerlendirmesinde bulundu.
Erdoğan, “Seçimlerde gençlerin size neden oy vermesi gerektiğini düşünüyorsunuz?” sorusunu şöyle yanıtladı:
“Gençlere yönelik ne yaptıysak biz yaptık. Muhalefetin gençlere yönelik yaptığı veya yapabileceği hiçbir şey olmadı. Üniversite gençliğinin harçlarını kimler kaldırdı? Biz kaldırdık. Biz göreve geldiğimizde burs 45 liraydı ama şimdi burslar nereye çıktı? Ortada. Bunları yapan da biziz. Lisansüstü, doktora, bütün bu öğrencilere asgari ücrete kadar ne yaptık? Onlarınkini de çıkardık. Şimdi önümüzdeki dönemde yine gençlerimizle, öğrencilerimizle ilgili her türlü teşviki, yurt içi, yurt dışı yapacak olan biziz. İnanın bunların yapacağı bir şey yok. Bunlar yalandan başka bir şey bugüne kadar üretmediler, üretmezler de.”
Gençleri, TEKNOFEST kuşağı olarak gördüklerini vurgulayan Erdoğan, şöyle devam etti:
“Şimdi uzaya genç gönderdik. Bununla dalga geçmeye başladılar. Siz bunları bugüne kadar yapmadınız, aklınızın ucundan geçmedi. Biz şimdi asıl, yedek hazırladık ve hemen eğitimine gönderdik. Kısa zamanda da inşallah uzaydan sesini alacağız. Buralara bu işi vardırdık. Yani siz de bir şey yapın bir görelim. Biz yaptığımızla konuşuyoruz. Verdiğimiz burslarla, kredilerle bunlarla konuşuyoruz. Peki siz ne verdiniz? Biz bundan sonraki süreçte de gençlerimizin, öğrencilerimizin yanında olmaya her yönüyle devam edeceğiz.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye genelindeki 850 bin kapasiteli öğrenci yurtlarının sayısının gelecek dönemde daha da artacağını bildirdi.
SEÇİM SÜRECİNDEKİ SERT ATMOSFER
Tarafların, seçim sürecinde birbirlerine karşı sert tutumlarının, seçim sonrasına nasıl yansıyacağına ve seçim sonuçlarına ilişkin değerlendirmeleri sorulan Erdoğan, şunları kaydetti:
“İstanbul’da 1 milyon 700 bin kişiye hitap ettik. İstanbul’da böyle bir mitingi malum muhalefet yapamadı ama oradaki coşku, oradaki heyecan her şeyi ve bizim ifadelerimizi satın aldı. Erzurum’da yaklaşık 135 bin kişiye hitap ettim. Erzurum’da da ifadelerimizi aynıyla satın aldı. Kayseri’de 125 bin kişiye hitap ettik. Adana öyleydi. Aynı şekilde Aydın öyleydi. Bir liderin, bir siyasetçinin karşısındaki kitlenin gözlerini okuması, onunla teması bunlar çok çok önemli. Bir ifadeyi eğer sert kullanıyorsak bunu Kandil için kullanırız. Bunu benim vatandaşıma, benim milletime saygısı olana karşı kullanmayız ama bizim 51 tane Diyarbakırlı evladımızı öldürenlere karşı herhalde el bebek gül bebek diyecek halimiz yok. Ne ise bunun gereğini de yapmamız lazım. Bunu yaparsan zaten vatandaş da ne yapıyor? Orada sana sahip çıkıyor. Bu dil ve bu dille biz vatandaşımızla kucaklaşıyoruz ama Kılıçdaroğlu arkasına terör örgütünün başındaki adamı alıyor, ‘haydi’ diyor, o da ‘haydi’ diyor. Bununkini nereye koyacaksın? Bizimkini nereye koyacaksın? Biz ‘tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek devlet’ diyoruz; ‘bir olacağız, iri olacağız, kardeş olacağız, hep birlikte Türkiye olacağız’ diyoruz. O da teröristi arkasına alıyor, arkamızda o var diyor.”
SEÇİM NASIL SONUÇLANIR?
Cumhurbaşkanı Erdoğan, seçim sonucu beklentisine ilişkin “Onu pazar günü sandık söyleyecek.” dedi.
Gençlere tavsiyelerde bulunan Erdoğan, “Oku, düşün, eyleme geçir ve bunu da özellikle takip ederek neticelendir. Bunu öğrencilik hamlesi olarak yaşamakta çok büyük fayda var. Bir de az önce ifade ettiğim gibi artık şu anlayışla çizgimizi belirlememiz lazım; biz tek milletiz, bayrağımız tek, vatanımız tek, devletimiz tek ve bir olacağız, iri olacağız, kardeş olacağız, hep birlikte Türkiye olacağız.” ifadelerini kullandı.
-
“14 tane LGBT derneği kurulmuş”
Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş, Mersin’de; “Ben, bunların LGBT karnesini açıyorum. Sayın İçişleri Bakanı sürekli ‘Bunlar gelirse erkekle erkek, insanla hayvan evlenecek’ falan. Sürekli fantezilerini anlatıyor. Maşallah çok zengin fantezileri var. Onun için de ‘bunlar gelmesin’ diyor. Türkiye’de 2002’den sonra bir sürü LGBT derneği kurulmuş. 14 tane kurulmuş. Bunlardan 7’si Süleyman Soylu döneminde. LGBT oteli açılmış. En göze çarpan da şu…Müslüman Eşcinseller Derneği’ne de izin vermişler. Durum budur” dedi.
Millet İttifakı Cumhurbaşkanı Adayı ve CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu bugün Mersin’de miting düzenledi. Mitinge Ankara Büyükşehir Belediyesi Başkanı Mansur Yavaş da katıldı. Yavaş, mitingde yaptığı konuşmada şunları söyledi:
“2019 yılında Ankara’da seçime girerken öyle çok iftiralar attılar ki ‘Yapamazlar, yardımları keserler, işçileri çıkaracaklar, üç koyunu güdemezler’ derken bugün 11 tane mi belediyesinin hiçbirinde bu söyledikleri olmadı. Kimsenin hayat tarzına karışılmadı. Her zaman olduğu gibi siyaseti çirkinleştirdiler. Uzun yıllardır bu nefret siyaseti ülkemizde devam ediyor. Yakışmıyor. Neden derseniz; İstanbul’da Ekrem Bey’in seçiminde ‘Mekke düşer, Kudüs düşer’ dediler. Şimdi de aynı sözleri duyuyoruz. Seçime girerken mutlaka biraz milliyetçilik sosu birazcık da muhafazakarlık sosuna ihtiyaçları oluyor. Ankara’da olduğu gibi bir oğluna televizyon bir oğluna futbol kulübü alıp Ankara’nın kaynaklarını belli iş adamlarına, ANKA Park gibi projelere yatırılmasının konuşulmasını istemiyorlar. Şimdi de üç beş maaşlar, torpilli insanlar, lüks villalar, lüks hayatlar ve bir sürü iddialar. Bunların konuşulmasını istemiyorlar. Aynı iftiraları atıyorlar. Yorulduk artık ve en son bir bakan şunu söyledi; ‘Siz, seçim akşamı, 14 Mayıs günü seçimi kazanınca şampanyayla kutlayanlara mı oy vereceksiniz veya sabah şükür namazı kılanlara mı’ diye. Bunu yakaladım, cevabını veriyorum. Ankara’da seçimi kazanır kazanmaz otobüsün üzerine çıktık. Sabah da erken saatte gittik Ankara’da biliyorsunuz; Hacı Bayram Camii var. Gittik, sabah namazını, şükür namazını kıldık.
“KİM NASIL KUTLARSA KUTLASIN. SANA NE”
Hiç samimi değiller. Kim nasıl kutlarsa kutlasın. Sana ne? İnsanlara yine karışmaya başladınız. Madem şampanyadan rahatsız oluyorsun; bunların bir bakanı var yolsuzlukla itham edilmiş. Uçakta da fotoğrafı var. Her Cuma günü bir ayet sallayan bir bakanları var. Tek kelime buna söz etmediler. Uçaktaki fotoğrafı hatırlıyoruz. Kocaman bir şampanya şişesini devirmiş, gözler bayılmış ve ona bir tek laf söylemeyip şu anda büyükelçi yaptılar. Maalesef. Hiç samimi değiller. Buna benzer yüzlerce olay anlatırız.
“MEVSİMLİK MİLLİYETÇİLİK, MEVSİMLİK MUHAFAZAKARLIK”
Mevsimlik milliyetçilik, mevsimlik muhafazakarlık. Son zamanlarda görüyorsunuz televizyonlarda bazılarının çocuklarının yaşantılarını. Kaybettiler. Niye biliyor musunuz? İktidara gelirken ‘Biz zenginleşmeyeceğiz, halk zenginleşecek. Çünkü biz bir lokma bir hırka felsefesinden geliyoruz. Bizim dünya malıyla işimiz olmayacak’ diyerek geldiler 2002’de. Şimdi bu aileler 21 yıl önceki fotoğraflarını çıkarsınlar. Nerede oturduklarını bir hatırlasınlar. Ne yediklerini, giydiklerini, içtiklerini bir hatırlasınlar. 21 yıl sonraki farka şöyle bir bakıp ‘Eyvah desinler, ‘biz dünya malına mağlup olduk. Bunun için kaybediyoruz’ desinler. Demezlerse de bunun için kaybedecekler.
“OĞLUNUZUN OLDUĞU İDDİA EDİLEN HOLLANDA’DAKİ SERVETİ BİR ANLATIN”
Bütün tuşlara aynı anda basıyorlar. Bir yandan İmralı’ya heyet gönderip, karşı tarafı teröristlikle suçluyorlar. HÜDA-PAR’ı el üstünde tutuyorlar. HÜDA PAR için eski bir başbakan ‘O bizim ittifakımızda değil’ falan dedi. Kendisini milli bizi de gayri milli olarak ilan etti. Millilik de böyle lafla olmuyor. Oğlunuzun olduğu iddia edilen Hollanda’daki serveti bir anlatın. Getirin Türkiye’ye. Bakın Merkez Bankası’nın dövize ihtiyacı var. Kim milli kim gayri milli mutlaka oradan belli olur. Millet İttifakı’na oy verenler terörist. En son dinsiz imansızlar oraya oy veriyor dedi. Biz diyoruz ki Cumhur İttifakı’na da Millet İttifakı’na da oy verenler, kimseyi ayırmıyoruz.
“KİMSENİN CİNSEL HAYATINA DEVLET KARIŞMAZ”
En son biliyorsunuz; 85 yaşındaki Saadet Partisi Sayın Genel Başkanı’nı da LGBT’ci ilan ettiler. Sürekli diyorlar ki; ‘Bunlar LGBT’ci’ Bunu derken aslında bir şey söylemek istiyorlar. Kötü bir şey. Ben, bunların LGBT karnesini açıyorum. Sayın İçişleri Bakanı sürekli ‘Bunlar gelirse erkekle erkek, insanla hayvan evlenecek’ falan. Sürekli fantezilerini anlatıyor. Maşallah çok zengin fantezileri var. Onun için de bunlar gelmesin diyor. Türkiye’de 2002’den sonra bir sürü LGBT derneği kurulmuş. 14 tane kurulmuş. Bunlardan 7’si Süleyman Soylu döneminde. LGBT oteli açılmış. En göze çarpan da şu…Müslüman Eşcinseller Derneği’ne de izin vermişler. Durum budur. Kimsenin cinsel hayatına devlet karışmaz. Bunu şu amaçla söylüyorlar; bizlere hakaret etmek için söylüyorlar.
“BİZ, İHA’DAN, SİHA’DAN RAHATSIZ OLMAYIZ”
Bugüne kadar ne silahlı kuvvetler siyasete bu kadar alet edildi ne camiiler ne okullar. En son ben dedim ki; ‘Bakın, şimdi gemileri, SİHA’ları hep gösteriyorlar. 15’indne sonra bunlar yerine gidecek. Siz, açlıkla, borçla karşı karşıya kalacaksınız. Ev sahibi kiracıyla karşı karşıya kalacak. Siz bakkalda, manavda ‘Nasıl alışveriş edeceğim’ diye karşı karşıya kalacaksınız. Pahalı hayat şartlarıyla, enflasyonla karşı karşıya kalacaksınız. Bunların konuşulmasıın istemedikleri için ‘Sürekli harp var gibi bunları gösteriyorlar’ dedim. Bunu da kesip kırptı troller. Soylu da buna alet oldu. Biz, İHA’dan, SİHA’dan rahatsız olmayız.”
-
“LGBT’ye destek Millet İttifakı’ndan geliyor”
İstanbul Büyükşehir Belediyesi meclis toplantısında metro hatları inşaatı ve Ekrem İmamoğlu’nun davetiyle başlatılan Haysiyet Duvarı’nda tutulan demokrasi nöbeti konuları tartışıldı. İstanbul Büyükşehir Belediyesinin 2023 yılının üçüncü meclis toplantısı Saraçhane’deki toplantı salonunda gerçekleştirildi. Toplantıya meclis üyeleri, grup başkanvekilleri katıldı.
Toplantıda söz alan AK Parti Meclis Üyesi İBB Kadın Aile ve Çocuk Komisyonu Başkanı Şeyma Akdağ, “İstanbul Bülteni Aralık, Ocak, Şubat sayısı hakkında, CHP İstanbul Büyükşehir Yönetiminin Çocuklara yönelik sakıncalı içerikler, LGBT propagandası yapan kitaplar ile İBB Yönetiminin misyonu ve vizyonu ortadadır. Milletimiz, geleceğimiz ve çocuklarımız kuşatma altına alınmak istenmektedir. Şahit olduk ki fırsat bulurlarsa küçücük çocuklara kadar LGBT’yi indirgeyip iktidar oldukları belediyelerde program düzenlemeye kadar gidiyorlar. Bu durum İstanbulluları, aileleri, anne ve babaları endişe içinde bırakmakta. Çocuklarımızın zihinlerine, yaşamlarına musallat olan ve artık apaçık bir lobi faaliyeti yöneten LGBT’ye Türkiye desteği Millet İttifakı’ndan geliyor” diye konuştu.
“İBB’de çalışan işçiler belirli saatlerde gelmek zorunda bırakılmışlardır”
İBB’de çalışan işçilerin haysiyet duvarında nöbet tutturulmaları için mobing yapıldığını ifade eden Meclis Üyesi Ali Rıza Teke, “İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanı Ekrem İmamoğlu tarafından İBB Binası’nın bulunduğu Saraçhane’de uğradığı hukuksuzluk nedeniyle haysiyet duvarı adı altında bir pano eklenmiş ve burada duvarın ismi ile çelişecek şekilde demokrasi tutmaya davet etmiştir. Ama her nedense bu çağrı üzerine vatandaşlar değil de CHP Örgütleri dışında başka katılan olmamıştır. Bunun üzerine Ekrem İmamoğlu tarafından haysiyet duvarı adı altında tutulmaya başlatan nöbete İBB’de çalışan işçiler belirli saatlerde gelmek zorunda bırakılmışlardır. Hatta mesai saatleri dışında buraya getirilmeleri zorunlu tutulan belediye işçileri gelmedikleri takdirde işlerinden kovulmakla tehdit edilmişlerdir” şeklinde konuştu.
-
Erdoğan: “LGBT denilen olay bizim kitabımızda yoktur”
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Kadın Emeği Zirvesi’ne katıldı.
Buraya katılan kadın katılımcılar, başarıya nasıl ulaştıklarını anlattı. Başarıya giden serüvenlerini anlatan 6 girişimci kadın, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a teşekkür etti. Hemcinslerine de seslenen Türk işkadınları, bugün verilen desteklerin değerlendirilmesini gerektiğini vurgulayarak , “Eğer biz yaptıysak, siz de yaparsınız” mesajı verdi.
Burada bir konuşma yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan, kadınlara daha fazla destek vermekte kararlı olduklarını belirterek, “Arkadaşlarımız proje çerçevesinde ülkemizin dört bir yanında iş kurmak, iş geliştirmek isteyen 45 binden fazla kadına moral verdi, destek verdi. Öyle hikayeler ortaya çıktı ki kadınlarımızın azmine kararlığına hayran olmamak elde değil. Türkiye Yüzyılını da sizlerle birlikte kuracağız. Az önce 6 hanım kardeşimizin girişimci ruhunu özellikle bizim 5 temel ilkemiz var. Yatırımı, istihdam, üretimi ihracat ve cari fazla yoluyla büyüme. İşte onların eserleri. Kadınlarımıza daha fazla destek vermekte kararlıyız. Kadınlarımız başta olmak üzere reel sektöre bir de müjde vermek istiyorum. Yeterli teminata sahip olmayan ama kredibilitesi yüksek firmalarımıza en az yüzde 75 oranında hazine destekli kefalet sağlıyoruz. Kadınlarımıza her alanda pozitif ayrımcılık yaparak onları hayallerine ile buluşturmak için gereken desteği veriyoruz. Kadın girişimcilerimize ve kadın kooperatiflerimize 2 milyar liralık kefalet paketi tahsis ettik” dedi.
Türkiye ekonomi modelini sürekli yeni adımlar ve açılımlarla güçlendirmeyi sürdürdüklerini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Kadınlarımıza her alanda pozitif ayrımcılık yaparak onların enerji ve emeklerini onların hayalleriyle buluşturmada özel önem veriyoruz. İnsanoğlunun yarısını oluşturan kadınları dışlayan yok sayan bir toplum potansiyelinin ve gücünün yarısından vazgeçmiş demektir. Türkiye olarak bizim böyle bir lüksümüz de böyle bir kısır düşüncemiz de olamaz. Bizim her biri vatandaşımızın enerjisine, üretkenliğine, katkısına birikimine ihtiyacımız var. Bugün Türkiye’nin siyasi hareketleri içerisinde kadın kollarının bizim gibi güçlü olan bir parti yok. Kadının yer almadığı bir siyasi hareket yok olmaya mahkumdur. Gençlik kollarının yer almadığı bir siyasi hareket yok olmaya mahkumdur” diye konuştu.
“Kimlerin kadınların haklarına samimiyetle sahip çıktığı bu süreçte görülecek”
“Geçmişte ülkemizde sözde modernlik, çağdaşlık iddiasıyla kadınlarımızı inançlarından kıyafetlerinden esasen doğrudan doğruya cinsiyetlerinden dolayı dışlayan bir zihniyetin biz bu ülkede nobranlıklarına şahit oldu” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“ Bu karanlık günleri AK Parti’nin demokrasi reformları sayesinde geride bıraktık. Bir gece yarısı videosuyla yeniden gündeme getirilen başörtüsüyle ilgili yasal düzenleme teklifi hepimize o meşum günleri hatırlattı. Birileri hala o karanlık dönemin özlemiyle yanıp tutuşuyor. Anayasa değişikliği Teklifimizi önce Meclis’te grubu bulunan partilere götürdük. Cumhur ittifakının imzalarıyla Meclis’e sunduk. Şimdi komisyon ve Genel Kurul süreçlerini bekliyoruz. Şimdi kimlerin kadınların haklarına samimiyetle sahip çıktığı bu süreçte görülecek. Kimlerin kadın haklarının istismarcısı olduğu kimlerin de kadınların haklarına samimiyetle sahip çıktığı bu süreçte bir kez daha belli olacaktır.”
“LGBT denilen olay bizim kitabımızda yoktur”
Yeni bir istismar konusunun ortaya atıldığını söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Uzunca süredir takibi yapılmış bir husus bir anda ülkenin gündeminde öne çıkarılmıştır. Biz hiçbir zaman kız evladımızın fiziki ve ruhi olgunluğa erişmeden hukuki olarak reşit hale gelmeden evlendirilmesini tasvip etmedik tasvip etmiyoruz. Çocuk yaşta cinsel istismarı ne İslami ne insanı olarak asla kabul edilebilecek bir davranış değildir. Tüm kurumlarımız gerekli takipleri yapmıştır. Ülkemizde küçük yaşta evlilik ile ilgili sıkıntılar maalesef eskiden beri yaşanıyor. Son dönemde çok istisna örnekler dışında sorun önemli ölçüde çözülmüştür. Televizyondaki programların etkisiyle çocuk yaştaki evlatlarımız her alanda ciddi savrulmalar yaşadıklarına şahit oluyoruz. Muhalefete sesleniyorum. Kandilin hesabını bugüne kadar sordunuz mu. Diyarbakır annelerin acaba hangi partinin kapısından gözü yaşlı olarak ağlıyor. Kandil’de o kız çocuklarımızı kaçıranlar kimler? Sizin dirsek dirsek yürüdüğünüz sizin seçimlere beraber girmeyi düşündüğünüz parti değil mi? Bay kemal sizin bugüne kadar bunlara söyleyecek bir sözünüz oldu mu? Git de şu Diyarbakır annelerine bir geçmiş olsun de. Diyemez dediği anda seçim ortağını kaybeder. Bunu biliyor. Bu kesimlerin terör örgütlerinin istismar ettiği çocuklarla tek kelime ettiğini ben duymadım siz duydunuz mu bilmiyorum. Tecavüz iddialarının çıktığı parti teşkilatlarımızın hesabını verdiniz mi? Bunları gayet iyi biliyoruz. Yakından da takip ediyoruz. Sicil dosyaları elimizde seçime kadar da bunları meydanlarda anlatacağız. Ülkemizde kadınların gençlerin çocukların sorunlarıyla ilgili ilgilenenlerin asıl üzerinden durmaları gereken mesele evlatlarımızı tehdit eden sapkın akımlardır. LGBT denilen olay bizim kitabımızda yoktur. Fakat CHP’nin kitabında diğer yavru muhalefetin kitabında var mı var. Bizim böyle bir şeye ihtiyacımız yok. İnşallah önümüzdeki dönem bu büyük tehlikeye tehlikelere karşı mücadele edeceğiz. Birilerinin gündemi farklı da olsa aile kurumlarının temel diğeri olan kadınların siyasette etkinliği arttığı bir gerçektir. Güçlü bir aile olmadan güçlü bir millet olmaz. İkna odalarında kızlarımızın başlarındaki örtüyü çıkartarak manevi işkence yapıyorlardı” ifadelerini kullandı.
-
Putin, Rusya’da LGBT propagandasını yasakladı
Devlet Başkanı Vladimir Putin, Rusya’da LGBT propagandasını yasaklayan yasayı imzaladı.
Yasa, Rusya’da yaşa bakılmaksızın LGBT ilişkilerini teşvik etmeyi veya “övmeyi”, heteroseksüel olmayan yönelimleri alenen ifade etmeyi veya bunların “normal” olduğunu öne sürmeyi yasa dışı kılarak, “geleneksel olmayan cinsel ilişkileri ve/veya tercihleri”, pedofili ve cinsiyet değiştirmeyi teşvik edenlere daha ağır cezalar verilmesini sağlayacak. Yasaya göre LGBT propagandaları internet, medya, kitap, görsel-işitsel hizmetler, sinema ve reklam alanlarında yasaklanacak.
Yeni yasaya göre “LGBT propagandası” için 400 bin rubleye ve “LGBT gösterileri ve gençler arasında cinsiyet değişikliğini teşvik eden bilgiler” için 200 bin rubleye kadar para cezası verilecek. Bu para cezaları, tüzel kişiler için sırasıyla 5 milyon rubleye ve 4 milyon rubleye kadar yükselecek.
-
Turgay Erdem’den ‘LGBT merkezi’ açıklaması
Son günlerde sosyal medyada yayınlanan iddialar hakkında Nilüfer Belediye Başkanı Turgay Erdem basın toplantısı düzenledi.
Toplantıda konuşan Erdem, “Biliyorsunuz sosyal medya üzerinden Nilüfer Belediyesi’ne yönelik bir karalama kampanyası başlatıldı. Bir yerden düğmeye basıldı ve bir anda sosyal medyada, yandaş basında ve birçok internet yayınında aynı başlığı görür olduk.
‘CHP’li Nilüfer Belediyesi LGBT için özel merkez kurdu’ başlığıyla servis edilen asılsız haberler yayınlandı. Hemen yazılı bir açıklama yaparak iddiaların asılsız olduğunu söyledik. Bir kez daha altını çizerek söylüyorum Nilüfer Belediyesi’nin LGBT bireylere özel herhangi bir merkezi yoktur. Nilüfer Kent Konseyi Gençlik Meclisi, Nilüfer Gençlik Evi’nde gençlere yönelik Toplumsal Cinsiyet Atölyesi organize etmiştir. Bahsedilen merkez Nilüfer’de gençlerin eğitim çalışmalarını yürüttüğü bir mekandır ve LGBT bireylere özel bir merkez değildir. Bahsedilen atölye çalışmasında gençlere; toplumsal cinsiyet eşitliği, temel kavramlar, şiddet ve şiddetle mücadele yöntemleri gibi konuları içeren bir eğitim verilmesi planlanmıştır” dedi.
İçişleri Bakanlığı’nın haklarında soruşturma başlatacağı duyumunu aldıklarını belirten Erdem, “Belediyemizin Eşitlik Birimi’ni ‘LGBT Dayatma Merkezi’ olarak tanımlayıp eleştirdiler. Yani biz ne dersek diyelim sesimizi duyan olmadı. Ardından bazı siyasi partiler de ‘Bu merkez ahlaka aykırı’ diyerek bizi kınadılar. Yani hâlâ olmayan bir merkez üzerinden kampanya yürütüyorlar. Eşitlik Birimi sadece Nilüfer Belediyesi’ne özgü bir oluşum değildir. Bizzat İçişleri Bakanlığı’nın genelgesiyle pek çok belediye bünyesinde Eşitlik Birimi kurulmuştur. Bu birim toplumun farklı kesimlerine toplumsal cinsiyet eğitimleri de vermektedir. Her gün bir kadın cinayetiyle ya da bir şiddet haberiyle uyandığımız bir zamanda insanlara bu eğitimlerin verilmesinden doğal ne olabilir” ifadelerini kullandı.
“Vatandaşların yalan haberler üzerine kurulu karalama kampanyalarına alet olmamalarını ve gerçeği sorgulamalarını rica ediyorum” diyen Erdem, “Sonuç itibarıyla bu siyasi bir linç girişimidir ve öyle anlaşılıyor ki asıl hedef CHP’dir” diye konuştu.
CHP Bursa İl Başkanı İsmet Karaca ve CHP Nilüfer İlçe Başkanı Fırat Yılmaz da karalama kampanyasının kasıtlı yapıldığını ve kendilerinin olaylara itidalli yaklaştıklarının altını çizdi.