Etiket: mağara

  • 4 bin yıl sonra aydınlatıldı

    4 bin yıl sonra aydınlatıldı

    Sivas Gürün ilçe merkezinde bulunan ‘Hitit Mağara Evleri’, tarih severlerin dikkatini çekiyor. 4 bin yıl önce Hititliler tarafından barınmak için yapıldığı düşünülen mağara evleri görüntüsüyle ise adeta ilkel bir apartmanı andırıyor.

    5 katlı ve onlarca odası olan bir apartmanı andıran tarihi mağara evleri turizme kazandırılması için yapılan çalışmalar neticesinde 4 bin yıl sonra ışığına kavuştu. Sivas Gürünlü olan İstanbul Milletvekili Osman Boyraz’ın destekleriyle mağara evlerinin bir bölümündeki projenin ilk etabı tamamlanarak ilçe merkezindeki mağara evler ışıklandırıldı.

    İlk etabı tamamlandı

    İstanbul Milletvekili Osman Boyraz, projenin ilk etabının tamamlandığını ifade ederek, “Mağara evlerin bir bölümü ilçe merkezinde var. Birde çıkışı Gökpınar yolu üzerinde var. Burası Hititler döneminden yaklaşık 4 bin yıllık tarihi olan bir yer.

    Görsel anlamda çok güzel. Orada geçmişte bir yaşam olmuş. Belki de Dünya’nın belki de Türkiye’nin ilk gökdelenleri yada apartmanları olarak ifade ediyoruz. Çünkü yaklaşık 5-6 katlı bir yer. Orada hayatın olduğuna dair ipucları da var. Burayı turizme kazandırmak için mücadelemizi yapıyoruz. Bu noktada birinci etabında ilçe merkezinde ki belediyenin hemen arkasında bulunan mağaralar ödenek çıkartılarak, birinci etabını tamamladık. Kültür ve Turizm Bakanlığımıza şükranlarımızı sunuyorum bize destek oldular. Malatya Kayseri yolu üzerinde ki ve hemen yol kenarında olan oldukça da geniş bir alanda bulunan mağara evleri turizme sunmak adına bir takım projelerimiz var” dedi.

  • Depremzede mağarada yaşıyor

    Depremzede mağarada yaşıyor

    Yaşanan deprem felaketlerinin ardından birçok depremzede vatandaş evlerini terk etmek zorunda kaldı. Hatay’da yaşayan 44 yaşındaki Yusuf da yaşanan depremler ile birlikte evini kaybedenlerden biri. Henüz yaşadıklarını atlatamayan Suriyeli uyruklu Yusuf tekrardan deprem olma ihtimalinden korktuğu için sağlam olduğuna inandığı dağ yamaçlarında oluşan küçük çaplı mağaralardan birine yerleşti.

    Burada hayatını devam ettirmeye çalışan Yusuf, depremde evinin yıkıldığını ve ondan sonra buraya yerleştiğini belirtti. Tekrardan deprem olmasından korkan Yusuf sağlam olduğu için bu kayalıkların altındaki mağaralara yerleştiğini ve burasının sağlam olduğu için hiç korkmadığını dile getirdi.

  • Karaman’da emekli öğretmen mağara gezisinde öldü

    Karaman’da emekli öğretmen mağara gezisinde öldü

    İlçeye bağlı Başpınar Mahallesi’nde bulunan 196 metre uzunluğundaki tarihi Maraspoli Mağarası’nda 73 yaşındaki emekli matematik öğretmeni Mustafa Uğur, Alaattin Çiftçi ile birlikte giriş kapısı kapalı olan mağarayı gezmek için üst kısmındaki doğal girişinden içeriye girdi. İki arkadaş mağaranın geniş kısmına geldiğinde Mustafa Uğur biranda fenalaşarak yere yığıldı.

    Yere yığılan Uğur’a olay yerinde ilk müdahaleyi yapan Alaattin Çiftçi, mağaradan dışarı çıkarak durumu hemen 112 Çağrı Merkezine haber verdi. Bunun üzerine olay yerine sağlık ve polis ekipleri sevk edildi. Olay yerine gelen sağlık ekibi, yaptığı kontrolde Uğur’un hayatını kaybettiğini belirledi.

    Emekli öğretmenin cansız bedenini mağaradan AFAD çıkardı

    Polis, olayın yaşandığı mağaranın girişinde güvenlik önlemi aldı. Cumhuriyet Savcısının olay yerinde yaptığı incelemenin ardından Mustafa Uğur’un mağaradan cansız bedeninin çıkarılabilmesi için Karaman’dan AFAD ekibi istendi. Bölgeye sevk edilen AFAD ekibi, 3 saatlik çalışmanın ardından Uğur’un cansız bedenini mağaradan dışarıya çıkardı. Uğur’un cenazesi Ermenek Devlet Hastanesi morguna kaldırıldı.

    Doğa ve macera tutkunu olduğu bildirilen Mustafa Uğur’un kalp krizi geçirmesi sonucu ölmüş olabileceği ihtimali üzerinde durulurken, olayla ilgili soruşturma başlatıldı.

  • Köydeki mağaralar soğuk hava deposu oldu

    Köydeki mağaralar soğuk hava deposu oldu

    Mahallenin hemen üzerinde yer alan ormanlık alanın alt bölümüne kurulan 20 haneli Çalışkanlar mahallesine ait her hanenin bir doğal soğuk hava deposu bulunuyor. Yerin altından geçen soğuk su kaynağının oluşturduğu ortamdan kaynaklı olduğu tahmin edilen soğuk hava, bölgenin kayalık yapısı olması nedeniyle yüzeye çıkıyor. Bu doğa olayını bölge halkı asırlar önce fırsata çevirerek, etrafta bulunan taşlardan ördükleri duvarlarla küçük küçük mağaralar yaparken, mağaraların girişlerine kapılar yapan yöre halkı bu sayede kendilerine ait doğal soğuk hava depoları elde etti.

    3 ay bozulmadan kalabiliyor

    Süt, peynir, yoğurt, yağ başta olmak üzere sebzelerini bu şekilde sıcaktan koruduklarını ve yiyeceklerini 3 bozulmadan saklayabildiklerini belirten Hacer Tokgöz (55), “Çocukluğum bu köyde geçti. Dedem, babam bu soğuk hava depolarını kullanıyorlardı, şimdi biz kullanıyoruz. Evimizde buzdolabı var, fakat buranın tadını vermiyor. Özelikle süt ürünlerinde oldukça iyi oluyor. Buzdolabında süt ürünü 2, 3 hafta zor dururken burada hiç bozulmadan 3 ay saklayabiliyoruz” dedi.

    Soğuk hava depoları dedelerimizden kalma

    Bölge halkından Kemal Yavuz ise (48), “Bu soğuk hava depoları bizlere dedelerimizden kalma. İnsanlar daha önceleri elektrik olmadığı için yaz aylarında böyle bir şey keşfetmişler. Bunu kullanmaya başlamışlar biz buna buz hane diyoruz. Sebzelerin süt ürünlerinin bozulmaması için burayı kullanıyoruz. Yıllar önce ilk su olmadığı için insanlar sularını koyardı soğuk olsun diye. Daha sonra hayvanların yaylaya gittiği zamanda insanlar sütlerini, yoğurtlarını, peynirlerini biriktirip 3 ay hiç bozulmadan bu ürünleri kullanabilirler. Özellikle patateste çok etkini olan bir yer. İnsanlar buraya ilkbaharda patateslerin koyar daha sonra en az bir yıl saklayabilirler. Bölgede 35 derece sıcaklıkta dahil içerideki soğuk havanın kesinlikle deşmediğini görüyoruz. Sürekli hava sirkülasyonu var” diye konuştu.

    Her daim sıfır derece

    Bölge halkından Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi öğretim görevlisi Osman Albayrak ise yaptığı araştırmayı paylaşarak “Buradaki doğa olayı soğuk su kaynağından kaynaklanıyor. Soğuk su buharıyla insanlar asırlardır etrafını mağara şekline çevirip buzdolabı niyetinde kullanıyor. İçerideki sıcaklık sıfır derece” şeklinde konuştu.

  • Hayvan otlatırken buldular! Turizme kazandırılacak

    Hayvan otlatırken buldular! Turizme kazandırılacak

    Bursa’da besi çiftliği işleten 2 ortak, küçükbaş sürüsünü otlatırken binlerce yıllık mağara keşfetti.

    Bursa’nın İnegöl ilçesi Kurşunlu Mahallesi’nde 2 kişinin hayvan otlatırken bulduğu, etrafının sarmaşıklarla kaplı olduğu mağara görenleri hayran bıraktı. Yaklaşık 1 kilometrelik ormanlık alanda yürüyüşünün ardından akan dereler içinden geçilerek zorlu bir yolculuk sonucu ulaşılan mağaranın, Kültür ve Turizm Bakanlığınca incelenmesi istenirken, İnegöl Belediyesi de mağaranın turizme kazandırılması için çalışma başlattı.

    Ortağı Fatih Selimler ile birlikte mağarayı keşfeden besi çiftliği sahibi Yavuz Aydınlı, “Biz yakınlarda var olan bir besi çiftliği sahibiyiz. Burada hayvancılık yapıyoruz. Hayvancılık yaparken etrafı dolaşıyoruz. Tesadüfen burayı bulduk. Yaz ayında bulduk ve tamamen örtülüydü. Sonrasında etrafımızda çiftçi arkadaşlarla, diğer yerel halka konuştuk. Çok bilen de yoktu. Biraz inceledikten sonra buranın ciddi anlamda bir tarihinin olduğunu, o sarkıtların gerçekten uzun senelerce oluştuğunu fark ettik. Bu vesileyle bugün burayı tanıtmaya çalışıyoruz. Bölgemizde ayrıca sıcak su kaynakları var. Bununla ilgili işletmeler kurulmaya başladı. Turizm anlamında burası da yanına katılabilirse bölgemiz için çok başarılı bir çalışma olur diye düşünüyorum” dedi.

    Mağaranın içinde ve dışında çok farklı durumların olduğunu ifade eden Aydınlı, “Görünen bu sarkıtlar yukarıya doğru baya devam ediyor. Anladığımız kadarıyla üst bölgelerinde düzlükler var. Oralarda çökmeler olmuş. Kışın mağaranın tam üst tarafında kaynak suyu çıkıyor. Kayanın içinden ve 4-5 metre sonra tekrar mağaranın içine girip kayboluyor. Onun haricinde etrafında defineciler yüzünden hasarlar var. Onları fark ettik. Genel anlamda çok büyük bir mağara görüntüsü var. Tabi uzmanların incelemesi gerekiyor. Bunlar sadece bizim fikrimizdir” ifadelerini kullandı.
    Kurşunlu Mahalle Muhtarı İbrahim Kılıç ise, “Bizim burası Çayköyboğazı, Boğazlı Deresi diye geçer. Bu görmüş olduğunuz mağara da Damlancı Kaya. Biz çocukluğumuzda buralarda hayvan güderdik, içinde oynardık ve keçiler içinde yatardı. O tarihten beri biz böyle şeyleri normal sanıyorduk. Ama değerlendirilebildiğini öğrendik. Damlancı Kaya mağarasının içinde su damlar. 4-5 metreye kadar yolu içeriye devam eder. Güzel sarkıtlar ve havuzlar oluşmuş. Buranın turizme açılmasını istiyoruz. Gelip, incelesinler” dedi.

    İnegöl Belediye Başkanı Alper Taban ise, “Bundan dolayı çok heyecanlıyız. Şehrimiz bin 65 kilometrekarelik bir yüzölçümüne sahip. Bunun da yüzde 50’si ormanlarla kaplı. Doğal güzelliklerle, yaylaları, şelaleleri, mağarası olan ve gerçekten doğal güzellikleriyle ön plana çıkan bir bölge. Şifalı sularıyla gibi. Nihayeti itibariyle de Kurşunlu bölgemizde de iki gezgincinin tespit ettiği bir alan var. Bu bölge de tahmini olarak diğer Oylat Mağaramız gibi milyonlarca yıl önce sarkıtların, dikitlerin, doğal ortamın oluştuğu bir mağara olduğunu düşünüyoruz. Tabi bunlarla ilgili keşfi, sonraki süreçle ilgili kurumlarla, araştırmak üzere çalışmak istiyoruz. Bu şehrimiz adına yeni bir heyecandır. Çünkü şehrimizde turizmin gelişmesini istiyoruz, arzu ediyoruz. Biliyorsunuz sanayi ve tarım gücü anlamında da güzel işler oluyor. Kurşunlu bölgemiz bilhassa son dönemde bölgede bulunan sıcak su ve beraberinde o bölgedeki yine traverten oluşumlarıyla alakalı dikkat çeken bir bölgemiz. Bu saha da belirli araştırmalar ve çalışmalar yürütüyoruz. Ancak bunun üzerine bu sarkıtların yer aldığı canlı mağaranın inşallah turizme kazandırılması ya da doğa severlere sunum anlamında kazandırılması önemli. Çalışmaya devam edeceğiz” şeklinde konuştu.

  • Bursa’da gizemli keşif! Koyunlarını otlatırken buldu

    Bursa’da gizemli keşif! Koyunlarını otlatırken buldu

    UNESCO’ya aday Bursa’nın İznik ilçesinde ormanlık alanda hayvanlarını otlatan çoban, 2 galeriden oluşan esrarengiz bir mağara buldu. Bir koyunun düşmesi üzerine mağarayı bulduğunu ifade eden genç çoban, mağarayı bu şekilde keşfettiğini söyledi.

    İznik’e bağlı Tacir Mahallesinde Adaçalı mevkiinde bulunan bir ormanlık alanda koyunlarını otlatan çoban Kemal Karaboğa, bir koyununun çukura düşmesi sonucu mağarayı keşfetti.

    Çukurun içine giren Karaboğa, gördüğü manzara karşısında şaşkına uğradı. İki galeriden oluşan mağarayı keşfeden genç çoban durumu köylülere bildirdi.

    Mağaradan gelen sesler ürküttü

    Yüksekliği 2 metre, genişliği 200 metrekare olan mağarayı keşfeden Kemal Karaboğa yaptığı açıklamada, “Buradan geçiyordum. Hayvanlarımın biri buraya düştü. İçine girdim. Baktım değişik sesler geliyor, hemen ayrıldım. Geçtiğimiz günde yeniden buradan geçiyordum, tedirgin oldum. Artık buralarda fazla bulunmuyorum” dedi.

    Köy sakinlerinden İbrahim Topuz, “Durumu Türkiye Mağaracılık Federasyonu’na bildirdik. Kısa zaman içerisinde incelemek için uzmanlar gelecek ve burası tescillenecektir” dedi.

  • 230 milyon yıllık mağarada pandemi sessizliği

    230 milyon yıllık mağarada pandemi sessizliği

    Konya’nın Seydişehir ilçesinde, Fransız bilim insanı Michel Bakalowichz tarafından keşfedilen Türkiye’nin en uzun olduğu öne sürülen Tınaztepe Mağaraları, doğal oluşumu nedeniyle ziyaretçilerini büyülüyor. Pandemi nedeniyle bu yıl sessizliğe bürünen mağaranın işletmecisi Bayram Çelmeli, “Şu anda Tınaztepe Mağaraları’nın turizme açılmış bölümü 1580 metredir. Ama yer altı gölü olarak devam ettiği kısım 22 kilometredir. Bu özelliğiyle turizme kazandırılmış mağaralar yönünden Türkiye’nin ilk sırasında yer alıyor. Dünyada da turizme açılmış mağaralar sıralamasında üçüncü sırada” dedi.

    Seydişehir-Antalya karayolu üzerinde Toros Dağları üzerindeki geçişinde yer alan Tınaztepe Mağaraları, 1968 yılında Fransız bilim insanı Michel Bakalowichz tarafından keşfedildi. Doğal oluşumuyla gelen turistleri kendisine hayran bırakan mağara, 22 kilometre uzunluğuyla turizme açılmış mağaralar arasında Türkiye’de birinci dünyada ise üçüncü sırada yer alıyor.

    ‘230 MİLYON YIL YAŞINDA’

    Mağaranın işletmecisi Bayram Çelmeli, mağaranın önemli bir doğal oluşum olduğunu belirterek şunları söyledi:

    “Tınaztepe Mağaralarının keşfi 1968 yılında Fransız bilim insanı Michel Bakalowichz tarafından yapılmış. O zamanki imkanlarla mağaranın içsel haritalarını çıkartmış. Şu anda Tınaztepe Mağaraları’nın turizme açılmış bölümü 1580 metredir. Ama yeraltı gölü olarak devam ettiği kısım 22 kilometredir. Bu özelliği ile turizme kazandırılmış mağaralar yönünden Türkiye’nin ilk sırasında yer alıyor. Dünyada da turizme açılmış mağaralar sıralamasında üçüncü sırada. Yapılan araştırmalarda mağaramızın 230 milyon yıl yaşında olduğu tespit edilmiş. Tınaztepe Mağaraları, bulunduğu bölge okyanus suları altında ama bu suların çekilmesiyle birlikte doğal bir oluşum olarak meydana gelmiş. Suların mağara içerisinde hareket ettikleri yerlerde kalker tüfleri, tavan ve yan taraflardaki çatlaklardan sızan sularla çok güzel travertenler, sarkıt ve dikitler oluşmuş.”

    ‘BU YIL YERLİ TURİST AĞIRLIKLI ÇALIŞIYORUZ’

    Pandemi nedeniyle yabancı turistin gelmediğini, yerli turist ağırlıklı çalıştıklarını belirten Çelmeli, “2001 yılında Orman Bakanlığı’ndan tahsisle mağaranın yapımına başladık. 2004 yılında 1200 metrelik kısmını 2005 yılında da toplam 1580 metrelik kısmını turizme kazandırdık. Yerli ziyaretçimizden memnunuz. Pandemi nedeniyle ziyaretçi sayımız epey bir azaldı. Geçen seneye göre yüzde 70 oranında bir ziyaretçi kaybımız var. Bir sene Koreli ziyaretçimiz fazlaydı, bir sene Amerikalı, bir sene de Polonyalı ziyaretçimiz fazlaydı. Bu sene eğer pandemi çıkmasaydı, ağırlıklı ziyaretçimiz Çinli turistlerimiz olacaktı. Maalesef bütün organizasyonlar iptal oldu. Bu sene için yüzde yüz yerli turist ağırlı çalışıyoruz” diye konuştu.

    Mağara içerisindeki tüm uyarılara rağmen bazı kişilerin duvarlara yazı yazdığı da gözlendi.

  • 46 bin yıllık mağarayı patlatmasının ardından istifa etti

    46 bin yıllık mağarayı patlatmasının ardından istifa etti

    Avustralya’da dünya devi demir madeni şirketi Rio Tinto’nun CEO’su Jean-Sébastien Jacques ve iki üst düzey yönetici, şirketin, 46 bin yıl öncesinde ait insan kalıntıları bulunan tarihi iki Aborjin mağarasını yanlışlıkla patlatmasının ardından istifa etti.

    İngiltere ve Avustralya merkezli çokuluslu, dünyanın en büyük metal ve madencilik şirketlerinden biri olan Rio Tinto, Avustralya’daki Juukan George bölgesinde, 46 bin yıl öncesine ait insan kalıntıları bulunan iki Aborjin mağarasını Mayıs ayında yanlışlıkla patlatmıştı. Bölgedeki yaşayan Aborjin Puutu Kunti Kurrama ve Pinikura halkı için oldukça önemli olan antik kaya sığınakları yerle bir olmuş ve şirket hakkında soruşturma başlatılmıştı.

    “ABORJİN HALKININ GÜVENİNİ TEKRAR KAZANACAĞIZ”

    Rio Tinto’nun Yönetim Kurulu Başkanı Simon Thompson “Juukan’da böylesine olağanüstü arkeolojik ve kültürel öneme sahip bir miras alanının yok edilmesi yanlıştı. Puutu Kunti Kurrama ve Pinikura halkının güvenini yeniden kazanmaya kararlıyız” ifadelerini kullanmıştı.

  • Bursa’da Katırcı İni turizme kazandırılmayı bekliyor

    Bursa’da Katırcı İni turizme kazandırılmayı bekliyor

    UNESCO’ya aday olan Bursa’nın İznik ilçesinde kapısının tahta ile kapatıldığı mağara görenleri şaşırttı.

    Bursa’nın İznik ilçesi Abdulvahap mevkiinde bir ceviz bahçesinde bulunan ve kapısının tahta ile kapatıldığı gizemli bir mağara ortaya çıktı. 22 metre uzunluğu 14 metre yükseklikte olan mağaranın içerisinde bir çiftçiye ait merdivenler ve sulama boruları bulunuyor.

    Bulunan mağaranın geçtiğimiz günlerde Türkiye Mağaracılık Federasyonundan yetkililer tarafından mağaraya gelinerek tescillendiği öğrenildi.

    Mağaranın tarihinin içler acısı bir öyküsü var. 1920 yılında mağaranın önünde Yunan askerlerinin fotoğrafı arşivlerden çıktı. Mağarada o yıllarda, Yunanlıların keşif sırasında kendi askerleri ve yerli Rum çeteler tarafından katledilen Türkler bulunmuş.

    Roma ve Bizans tarihi ile ilgilenen nakkaş Yalçın Öztürk, “Burası Katırcı İni mağarası. Cumhuriyet dönemi öncesinde Avdan yaylasındaki kar kuyularından kar yükleyip İstanbul’a kar taşıyan katırcı kervanlarının konakladığı yerdir. Ama 80 yıllarda bu mağaraya zeytin çorağı dolduruldu. Mağara dolunca çorak dökümü durduruldu. Bu çorak tabakanın altında 1920’lerde İznik içerisinde acı olaylar gizlidir. Unutulan bu acı dolu mağara birkaç ay önce Türkiye Mağaracılık Federasyonu tarafından tescillendi. Cumhuriyetin ilk dönemlerinde fotoğraflanmış ve arşivlerden çıkmıştır” dedi.

  • Mardin’de bir mağarada 40 kafatası bulundu

    Mardin’de bir mağarada 40 kafatası bulundu

    Mardin Dargeçit’e bağlı Akyol Kırsal Mahallesi’ne bağlı Gülbiş Mezrasındaki bir mağarada toplu mezar bulundu. Kemikleri bulan mahalle sakinlerinden İrfan Yakut, Dargeçit Cumhuriyet Başsavcılığı’na başvuruda bulundu. Yapılan incelemede mağarada 40 kişiye ait kafatası ve kemikler olduğu tespit edildi. Bölgeye girişler jandarma kontrolüne alınırken, kimsenin geçişine izin verilmedi. Kemiklere dair savcılık başvurusu yapan İrfan Yakut, İnsan Hakları Derneği (İHD) Mardin Şube avukatları ile olay yerine geldi. Ancak savcılık bölgeye sadece Yakut’un girmesine izin verdi ve gizlilik kararı aldı.

    İncelemeyi takip eden Yakut, babası Yahya Yakut’un 1993 yılında kaybedildiğini söyledi. Daha önce de bölgede gezdiklerini ancak kemikleri görmediklerini anlatan Yakut, 28 Mayıs günü bölgede yine gezerken, mağaranın önünde kemikleri fark ettiğini anlattı. Mağarada arasında babasına ait kemikler olabileceğini düşünerek hareket ettiğini söyleyen Yakut, “Savcılığa başvurdum. Şimdi kemikleri aldılar, DNA için gönderecekler. İnceleme sırasında 40 kafatası bulundu. Kazarak çıkardılar. Umut ediyoruz ki bizim olmasa da başkalarının kemikleri olması. Her ne olursa olsun böyle bir şeyin gün yüzüne çıkması herkes için iyi olacak” diye konuştu.

    İHD: 90’LI YILLARA AİT OLABİLİR

    Alana girmesi engellenen İHD Mardin Şube Başkanı Fevzi Adsız ise, kemiklerin 90’lı yıllarda faili meçhul cinayete kurban giden ve kaybedilenlere ait olduğu düşüncesinde olduklarını ifade etti. Toplanan kemiklerin Adıyaman’da devam eden Dargeçit JİTEM Davası kapsamında kaybedilen kişilere ait kemikler olabileceğini söyleyen Adsız, “Daha önce 7 kişinin cenazesine ulaşılmıştı, 3 kişinin cenazesine ulaşılamamıştı. Kaybedilenlere ait olabileceğini düşünüyoruz” dedi. Sürecin takipçisi olacaklarını belirten Adsız, DNA işlemleri sonucunda eşleşme olması durumunda dosyaların birleştirilmesini isteyeceklerini söyledi. (MA)