Etiket: malazgirt zaferi

  • Malazgirt Zaferi kutlamaları devam ediyor

    Malazgirt Zaferi kutlamaları devam ediyor

    Ahlat ilçesindeki Millet Bahçesi 1071 Alparslan Otağı’nda yapılan etkinlikler renkli görüntülere sahne oluyor. Türkiye’nin çeşitli şehirlerinden gelen karakucak güreşleri, vatandaşlardan büyük ilgi gördü. Han Çadırı önünde düzenlenen güreş müsabakaları, davul zurna eşliğinde cazgırlarla devam etti. Yapılan müsabakalar sonunda dereceye giren güreşçilere madalyaları daha sonra verilecek.

    Güreşleri izlemeye gelen vatandaşlardan Özcan Okuyucu, “Etkinliklerde en beğendiğim güreş müsabakaları oldu. Güreş müsabakalarını izlemeye geldim. Güreş müsabakaları çok çekişmeli ve güzel geçiyor. İnşallah bu festival ülkemize ve Ahlat’ımıza hayırlı olur” ifadelerini kullandı.

    Vatandaşlardan Zeki Yavuz ise Ahlat’ta çok güzel şenlikler yapıldığını belirterek, “Güreş müsabakalarına katıldık. Çok beğendik. Her taraf neşelidir. Çok beğeniyoruz. İnsanlar eğleniyor. Bu tür etkinliklerin sık sık yapılmasını bekliyoruz” dedi.

  • Bahçeli’den Malazgirt Zaferi mesajı

    Bahçeli’den Malazgirt Zaferi mesajı

    Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Malazgirt Zaferi’nin 951’inci yıl dönümü nedeniyle yazılı açıklama yaptı.

    “Ağustos ayı Türk milletinin zafer dualarının kabul olduğu aydır”

    Malazgirt Zaferi’nin Anadolu’yu vatan yapan bir zafer olduğuna dikkati çeken Bahçeli, ağustos ayının Türk milletinin zafer dualarının kabul olduğu bir ay olduğunu belirterek, “Türk tarihi, birbiriyle eklemlenmiş kutlu zaferlerin ihtişamıyla süslenmiş, muazzam ve muzaffer bir millet ruhunun itibarıyla güçlenmiş ve yükselmiştir. Başka bir ifadeyle, mazi kayıtlarımıza geçen her zafer istiklal haysiyetimizin zırhı, istikbal hedeflerimizin ziyneti olmuştur. Ağustos ayı Türk milletinin zafer dualarının kabul olduğu, meydanlarda kabaran iman ve iradesinin zulüm ve zilleti yendiği bir aydır. Malazgirt’ten Otlukbeli’ne, Mercidabık’tan Mohaç’a, Büyük Taarruz’dan Dumlupınar’a kadar Türk milleti muhteşem atılımların, muazzez zaferlerin övüncüyle yoğrulmuştur. Bunlardan her birisi tarihe mühür vurmuş, hepsi de birbirini tamamlamıştır. Bilhassa 951 yıl önce fazilet ve fedakarlığın refakatiyle kazanılan Malazgirt Zaferi Anadolu’yu vatan yapan, zalimlerin hesabını bozan diriliş ve doğruluş şahikasıdır. Malazgirt Ovası’nda yalnızca iki ayrı ordu, yalnızca iki ayrı devlet karşılıklı olarak mevzilenmemiş; bunlardan çok daha önemlisi hak ile batıl, iman ile ihanet karşı karşıya gelmiştir” dedi.

    “Vatan 951 yıldır namusumuza ve mukaddesat onurumuza emanettir, dahası asla terk edilmeyecektir”

    Bahçeli, mesajına şöyle devam etti:

    “Nitekim Malazgirt Meydan Savaşı analitik bir akılla ve derinlemesine bir bakışla incelendiğinde; siyasi, askeri, kültürel, toplumsal ve dini boyutları açısından tamamen birbiriyle ters düşmüş iki medeniyetin nasıl bir mücadele halinde olduğu, nasıl bir cepheleşme içinde yer aldığı bariz şekilde görülebilecektir. Malazgirt Zaferi haklı davalarına inanmış tertemiz yüreklerin, şehadeti peşinen kabullenmiş yüce gönüllerin, mazluma dost zalime düşman kesilmiş kahraman neferlerin unutulmayacak, unutturulmayacak destanıdır. Büyük Hakanımız Sultan Alparslan’ın ‘Ben kendimi Allah’a adadım, benim için şehitlik de, muzaffer olmak da bahtiyarlıktır’ sözü esasen paslı kilitleri söküp atan, köhne engelleri yıkıp aşan inanmışlığın tezahür ve temin kuvvetidir. Bizans’ın asker sayısı ve silah teknolojisi konusundaki üstünlüğü kutlu ecdadımızın aklı, ahlakı, azmi ve anıtlaşmış cesareti karşısında elbette tutunamamış, nihayetinde bozgun kaçınılmaz hale gelmiştir. 26 Ağustos 1071’de Anadolu coğrafyası asıl ve ebedi sahiplerine kucağını açmış, işgal ve ilkellik son bulmuştur. Hala kıyıda köşede karanlık senaryolarla meşgul olan Bizans’ın varisleri ne yaparsa yapsın, vatan tektir, adı Türk’tür, 951 yıldır namusumuza ve mukaddesat onurumuza emanettir, dahası asla terk edilmeyecektir.”

    “Kötü ve kötürüm niyet sahipleri ayaklarını denk almalıdır”

    Malazgirt Zaferi’nden 851 yıl sonra düşmanı vatan topraklarından sürüp çıkaran taarruz şuurunun hala milletin vicdanında kor gibi durduğunu vurgulayan MHP lideri Bahçeli, “Hiçbir makus oyun, hiçbir menfur tuzak Malazgirt’in şanına leke düşüremeyecektir. Zaferlerimiz geride kalmış, tarihin bir anında donmuş ve durmuş değildir. Sultan Alparslan’ın ve kahraman ecdadımızın Anadolu topraklarına diktiği var oluş ve bağımsızlık fideleri çınarlaşmış, milletimizin ve mazlum toplumların tamamını gölgesine almıştır. Bizans’ın ve kirli emellerinin dirilmesi için faal halde olanlara hatırlatırım ki, Malazgirt Zaferi’nden 851 yıl sonra düşmanı önüne kattığı gibi vatan topraklarından sürüp çıkaran taarruz şuuru hala milletimizin vicdanında kor gibi durmaktadır. Bu nedenle kötü ve kötürüm niyet sahipleri ayaklarını denk almalıdır. 951 yıl önce üzerinde yaşadığımız topraklara kardeşliğin ve kader ortaklığının tohumları saçılmış, asırlar içinde de kökleşmiştir. Çok şükür kökümüz sağlam, önümüz aydınlıktır. Malazgirt Zaferi’nden Büyük Taarruz’a kadar geçen asırlar içinde adımız, anımız ve acımız bir olmuş, birlikte gülüp birlikte ağlamanın asalet ve hissiyatı büyük Türk milletiyle vücut bulmuştur. Bilinmelidir ki, vatanın bedeli şehadet ve gazilikle ödenmiştir” ifadelerini kullandı.

    “Vatanımız sonsuza kadar var olsun”

    Bahçeli, mesajında şunları kaydetti:

    “Bu duygu ve düşüncelerle Türk tarihinin her bir döneminde, milli bekanın muhafazası için emsalsiz sorumluluklar üstlenmiş, en çetin imtihanları sabır ve vatanperverlikle geçmiş kahramanlık nişanesi aziz ecdadımızı hürmet ve rahmetle yad ediyorum. Malazgirt Zaferi’nin 951’inci yıl dönümünde Büyük Hakanımız Sultan Alparslan’a, kahraman neferlerimize, Büyük Taarruz’un 100’üncü yıl dönümünde de Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e, ülkü arkadaşlarına ve muhterem şehitlerimize Cenab-ı Allah’tan rahmetler niyaz ediyorum. Zafer günümüz mübarek olsun. Vatanımız sonsuza kadar var olsun.”

  • “Vatanımızı bölmeye, çalışanın gözünün yaşına bakmayız”

    “Vatanımızı bölmeye, çalışanın gözünün yaşına bakmayız”

    Cumhurbaşkanı Erdoğan, beraberindeki TBMM Başkanı Mustafa Şentop, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, BBP Genel Başkanı Mustafa Destici, bakanlar ve kuvvet komutanlarıyla Malazgirt Zaferi’nin 951’inci yıldönümü etkinlikleri nedeniyle geceyi konakladığı Ahlat’tan Malazgirt ilçesine helikopterle geldi.

    ‘Malazgirt Meydan Muharebesi Tarihi Milli Parkı’ tören alanını dolduran binlerce kişiye hitap eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Malazgirt Zaferi’nin 951. yıl dönümünde Sultan Alparslan başta olmak üzere Anadolu’yu bizlere vatan haline getiren tüm kahramanlarımızı, şehitlerimizi, gazilerimizi, maddi ve manevi önderlerimizi rahmetle yad ediyorum. Dün Ahlat’ta vatandaşlarımızla ve gençlerimizle coşkulu bir buluşma gerçekleştirdik. Ahlat’ta Van Gölü kenarında inşa ettiğimiz Cumhurbaşkanlığı Külliyemizin şubesi mahiyetindeki eseri bir kutlu topraktan kanları ve alın terleri ile yoğurarak yurtlaştıran ecdada vefamızın bir sembolü olarak görüyoruz. Malazgirt çeyrek asır önce Türklere yeniden aralanan Anadolu kapılarının bir daha kapanmamak üzerine ardına kadar açılan kapının adıdır. Bu zaferden önce ecdat Kayseri’den Konya’ya hatta İstanbul Boğazı’na kadar zaten Anadolu’ya yayılmıştı. Ama henüz bu toprakları bütünüyle güvenli ve huzurlu bir belde haline dönüşememişti. Sultan Alparslan, Malazgirt’teki zaferi ile Anadolu’yu bir eman yurdu haline getirmiştir” dedi.

    “Ecdadımızın izinde aynen yürüyeceğiz”

    “Bizans ve Selçuklu ordusu Malazgirt’te karşı karşıya geldiğinde İslam dünyasının dört bir yanında Sultan Alparslan’ın zaferi için dualar ediliyordu” diyen Erdoğan, şöyle konuştu:

    “İki ordunun Malazgirt Ovası’nda karşılaştığı günün sabahı Sultan Alparslan komutanlarının önünde şu duayı ediyordu; ‘Ey Allah’ım sana müvekkil oldum ve bu cihadla sana yaklaştım. Senin katında secdeye kapanıyor ve yalvarıyorum. Eğer içtenliğimi kabul ediyorsan düşmanlara karşı bu cihadda bana yardım et ve beni muzaffer kıl.’ Sultan Alparslan bu duanın ardından tıpkı bugünkü gibi bir cuma günü namazı müteakip ölürsem kefenim olsun dediği beyaz elbisesi ile atının kuyruğunu bizzat bağlayıp ordusunu hücuma kaldırmıştır. Bugün burada biliyorsunuz cuma namazımızı kılacağız. Ecdadımızın izinde aynen yürüyeceğiz. Sultan Alparslan’ın namazgahında hep birlikte eda edecek kendisi ve ordusundaki kahramanlar için duamızı yapacağız. Gece yarısına kadar süren savaş Sultan Alparslan’ın uyguladığı savaş planları sayesinde mutlak bir galibiyetle neticelenmiştir.

    Niyet hayır, dua samimi, yürek pek direk sağlam olunca akıbet yani zafer de bunları izliyor. Merhum Gençosmanoğlu ‘Aylardan ağustos günlerden cuma’ diyerek başladığı şiirinde bu tabloyu şöyle anlatıyor; ‘Yiğitler kan döker bayrak solmaya, Anadolu başlar vatan olmaya. Kızıl elmaya hey, kızıl elmaya. En güzel marşını vurmada mehter, ya Allah Bismillah Allah-u ekber.’ Malazgirt Zaferi’nin ardından Anadolu’nun çeşitli yerlerinde kurulan küçük beylikler zaman içinde önce Selçuklu’nun ardından Osmanlı’nın bünyesinde toplanarak bir cihan devletinin sütunlarına dönüşmüştür. Bu savaşta yenilen Bizans hükümdarı ise Sultan Alparslan tarafından affedilmesine rağmen kendi sarayındaki muhalifler tarafından feci bir şekilde katledilmiştir. Türkiye’nin dostluk elini uzattığı kimi çevrelerin bu tarihi hakikatleri birer ibret vesikası olarak hatırlamalarında fayda görüyoruz. Bizans’ın, Fatih’in İstanbul’u Fethi ile sona eren kaçınılmaz akıbetini şair şöyle anlatıyor; Şafak söktü gün ışıdı işte, işte bize geldi gurur duyun çatırtısını uzak uzak Bizans yıkıldı Malazgirt’te nitekim Malazgirt’ten sonrası ecdadımız için sadece bir vakit saat meselesiydi.”

    “Malazgirt, milletimizle birlikte tüm İslam dünyasının Müslümanların da bir zaferidir”

    Türk tarihinde pek çok zafer olduğunu, Malazgirt’in üzerinde bu kadar çok durmalarının ve gençlere bu zaferi anlatmak için çaba göstermelerinin bir sebebi olduğunu söyleyen Erdoğan, “Çünkü Malazgirt milletimizle birlikte tüm İslam dünyasının Müslümanların da bir zaferidir. Malazgirt bu coğrafyada kazandığımız diğer tüm zaferlerin ilk adımıdır, anasıdır, bereketli kaynağıdır. Halide Nusret Malazgirt’in bu vasfını şu şekilde dizelere döküyor; Atlanmış pusatlanmış erleri sanki yeldi. Nal sesleri bir zafer marşı gibi yükseldi. Şimşek şimşek hızlandı, zulmü, zulmeti deldi. Her savaşa benzemez bu bir kutsal savaştı. Ay parçası yiğitler hak yolunda savaştı.’ Evet Malazgirt Zaferi’nden sadece üç dört yıl sonra kurulan Anadolu Selçuklu Devleti 228 yıl sonra kurulan Osmanlı, 852 yıl sonra kurulan Cumhuriyet hep bu zaferin meyveleriydi. Şayet Sultan Alparslan Anadolu’nun kapılarını bir daha kapanmamak üzere bize açmamış olsaydı bu coğrafyadaki küçük gruplar halinde süregelen varlığımızı ebedi kılabilir miydik? Bunun için Malazgirt’i asla unutmayacağız, unutturmayacağız. Daima gönül dünyamızda ve zihnimizde yaşatacağız. Ecdadın da bu konuda hassasiyet gösterdiğini biliyoruz” ifadelerini kullandı.

    “Ülkemizde Malazgirt’in de unutturulmaya çalışıldığı günler yaşanmıştır”

    Edebiyatımızda en çok işlenen tarihi hadiselerin başında Malazgirt geldiğini belirten Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti:
    “İlmi araştırmalar yanında şiirlerle, denemelerle, hikayelerle destanlaşan bu zaferi bizden sonraki nesillere de ilmik ilmik işlemek her birimizin boynunun borcudur. Ülkemizde bir dönem milli her hasletimiz gibi Malazgirt’in de unutturulmaya çalışıldığı günler yaşanmıştır. Şairlerimiz şiirleriyle, tarihçilerimiz eserleriyle bu sinsi oyunu bozarak bize bugün şanla, şerefle, heyecanla tekrarladığımız ürünler bırakmışlardır. Yahya Kemal’den Tanpınar’a, Mustafa Necati’den Gençosmanoğlu’na, Arif Nihat’tan Osman Atilla’ya bize bu eserleri armağan eden tüm münevverlerimizi şükranla yad ediyorum. Yahya Kemal’in şu şiiri bin yıldır Anadolu’da girdiğimiz her gazanın adeta özetidir. Gençlik yıllarımdan bu yana hep ifade ettiğim gibi; ‘Şu kopan fırtına Türk ordusudur ya Rabbi. Senin uğrunda ölen ordu budur ya Rabbi. Ta ki yükselsin ezanlarla müeyyed namın, galib et, çünkü bu son ordusudur İslam’ın.’”

    “Mücadelemizi verirken tek bir masumun canına halel getirmedik”

    Sırın ötesi operasyonlara da değinen Erdoğan, “Sınır ötesi harekatlarımızın her birinde dostlarımıza yardım için gittiğimiz her yerde bu şiirin ifade ettiği ruhla mücadelemizi yürüttük ve başarıya ulaştırdık. Bayrak şairimiz Arif Nihat Asya’nın şu şiiri de Malazgirt’ten bugüne çok güzel mesajlar iletiyor; Torunlarım dört yana, kol kol gitsin. Malazgirt’ten İstanbul’a yol gitsin. Gelip sana çarpan gücü yavaştan anlamazsa haritadan sil gitsin. Çekilmiş gibi davran merkezde iki yandan sağ yürüsün sol gitsin. Olsa da son saatin son dakikası senden aman dileyen sal gitsin. Şehitlerim Allah’a al al gitsin. Yaralıma su verene bal gitsin. Milletimizin sadece stratejik aklı ve gücünü değil aynı zamanda vicdanını, ahlakını, inceliğini de ifade eden bu tasvirleri ruhumuzun en müstesna köşesinde muhafaza ediyoruz. Bizi ecdadın özellikle yad ettiği ve sürekli olarak düşmana bakışını ifade ettiği yerde bizler tıpkı Sultan Alparslan gibi tıpkı Osman Gazi’nin, tıpkı Fatih’in, Yavuz’un, Sultan Süleyman’ın yaptığı gibi bugün de er meydanında her türlü mücadeleyi verirken tek bir masumun canına halel getirmemiş ve bu hassasiyet içerisinde hareket ediyoruz. Bayrağımızın dalgalandığı her yerin güven ve huzur sembolü olarak görülmesinin gerisinde bu anlayış vardır. Elbette bu inceliği istismar etmek isteyenler çıkmaktadır. Ama biz vakur ve kararlı duruşumuzla onların da üstesinden gelmeyi biliyoruz. Anadolu’nun adım adım medeniyetimizin maddi ve manevi unsurlarıyla işlenmesi süreci hem kılıçla hem kalemle hem kalple olmuştur. Arif Nihat ne güzel söylüyor; ‘Ezanımdan alışıp tekbire, buldunuz mutluluk imanımla. Vatan ettim sizi ey topraklar, beş vakit damgalayıp alnımla.’ Millet olarak bugün de istiklalimizin işaretleri olarak semalarımızda yankılanan ezanları ve nazlı nazlı dalgalanan al bayrağı özellikle görmemizin gerisinde işte böyle bir şevk ve aşk vardır. Biz ezanlar susmayacak, bayrak inmeyecek dedikçe yürekleri daralanlar, gözleri dönenler, elleri ayakları titreyenler beyhude yere endişe ediyor. Bu ezanlar, bu bayraklar, bu zaferler, bu şehitler onların da özgürlüğünün haysiyetinin, geleceğinin teminatıdır. Yeter ki vatanlarına ihanet etmesinler. Yeter ki milletine düşmanlık yapmasınlar. Yeter ki milli ve manevi değerlerimize husumet beslemesinler. Bunun dışında herkes başımızın tacıdır. Ülkemizin hamdolsun herkese yetecek imkanı vardır” diye konuştu.

    “Devletimiz her bir vatandaşına sahip çıkacak güce, kudrete sahiptir”

    Devletimizin her bir vatandaşına sahip çıkacak güce ve kudrete sahip olduğunu belirten Erdoğan, “İşte bunun için her fırsatta hazır mıyız? Her fırsatta ne diyoruz? Tek millet diyoruz, tek bayrak diyoruz, tek vatan diyoruz, tek devlet diyoruz. Bir olacağız, iri olacağız, diri olacağız, kardeş olacağız, hep birlikte Türkiye olacağız. Hiçbir saldırıya, hiçbir oyuna, hiçbir tuzağa tahammülümüz yoktur. Bayrağımızda sembolleştirdiğimiz özgürlüğümüzü hedef alan hiç kimseyi bilsinler ki affetmeyiz. Vatanımızı bölmeye, devletimizi yıkmaya çalışan hiç kimsenin gözünün yaşına bakmayız. Diğer her konuda herkese gönlümüz de, kapımız da açıktır. Sultan Alparslan’dan Süleyman Şah’a, Osman Gazi’den Gazi Mustafa Kemal’e bütün uzanan silsile içindeki değerimizin etrafında ne kadar sıkı kenetlenirsek bugünkü kızıl elmalarımıza o kadar kararlı ve hızlı ilerleriz. Ülkemizdeki son dönemde en iddialı vizyonu Cumhuriyetimizin 100. yılına adadığımız 2023 hedeflerini bunun için milletimize söz verdik. Kapı kapı dolaşıyor muyuz? Cumhur İttifakı olarak Allah’ın izniyle 2023’te sandıkları patlatmaya var mıyız? Fethin 600. yılına adadığımız 2053 vizyonumuzu bunun için hazırlıyoruz. Malazgirt Zaferi’nin 1000. yıl dönümüne adadığımız 2071 hayallerimizi bunun için kuruyoruz. Yakın tarihimizde 19. yüzyıl yıkılışın, 20. yüzyıl yeniden dirilişin çağı idi. İçinde bulunduğumuz 21. yüzyıl şahlanışın, inşallah gelecek yüz yılda bizim medeniyetimizin asrı olacaktır unutmayın.

    Sözlerimi merhum Ömer Öztürkmen’in çok duygulandığım şu mısralarıyla bitirmek istiyorum. Çünkü bugünü tam ifade etmiş; ‘Bir cuma sabahı Allah’a karşı Malazgirt’te elli dört bin er bestelediler en güzel marşı Allahuekber Allahuekber. Bayrak bayrak fetih müjdesi. Parça parça Diyar-ı Urum. İlk denizlerde ilk seccadesi Alparslan ordularının Anadolum. Geliyor ışıktan kopmuş askerler Allah’a uzanmış eller geliyor. Kalk ayağa kubbe ol ey yer. Göklerce minareler geliyor. Onlar ki ilâhilerle yıkandılar. Kırklarca okunmuş bir namazlı su. Vaktiyle dağlardan inen Bozkurtlar. Şimdi son Peygamber ordusu.’ Bu duygularla bir kez daha son Peygamber ordusu Sultan Alparslan’ı ve askerlerini tazimle, rahmetle, hürmetle yad ediyorum. Malazgirt Zaferi’nin 951. yıl dönümünün milletimize, Anadolu’ya ve tüm İslam alemine hayırlı olmasını diliyorum. Sizleri Sultan Alparslan’ın ayak izinin ve yürek sesinin hala yankılandığını şu mübarek topraklarda sevgiyle, saygıyla selamlıyorum” şeklinde konuştu.

    Cumhurbaşkanı Erdoğan, yaptığı konuşmanın ardından Cuma namazı için alanda oluşturulan Namazgah’a geçti. Erdoğan ve beraberindekilerin namazdan sonra helikopterle İstanbul’a gitmek üzere ilçeden ayrılması bekleniyor.

  • Cumhurbaşkanı Erdoğan: “Bir gece ansızın gelebiliriz”

    Cumhurbaşkanı Erdoğan: “Bir gece ansızın gelebiliriz”

    Cumhurbaşkanı Erdoğan, beraberinde TBMM Başkanı Mustafa Şentop, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, BBP Genel Başkanı Mustafa Destici ve tüm bakanlarla Malazgirt Zaferi’nin 951’inci yıldönümü etkinliklerinin yapıldığı Bitlis’in Ahlat ilçesindeki Çahro mevkine geldi. Burada toplanan kalabalığa hitap eden Erdoğan, Malazgirt Zaferi’nin 951. seneidevriyesinde Sultan Alpaslan’ı rahmetle andığını belirterek, “Ülkemiz ve milletimiz için hayırlara vesile olmasını Allah’tan diliyorum. Ahlat bizim medeniyetimizde Kubbetül İslam diye tarif ediliyor. Kıyısında kurulduğu Van Gölü, Nemrut ve Süphan dağlarıyla ve daha nice güzellikleriyle maziden atiye kurduğumuz köprünün kilit taşlarındandır. Avrupa’nın kendi içindeki barbarlığın zirveye ulaştığı, dini amaçlı görünen ama aslında tamamen yağma niyetli haçlı seferleriyle oluk oluk kan döktüğü, doğudan batıya bir medeniyet göçünün yaşandığı çağlarda Ahlat bölgesinin parlayan yıldızı olarak öne çıkmıştır. Gençler Ahlat asırlar boyunca Sultan Alparslan’ın Malazgirt’te açtığı kapının adeta muhafızı ve tasdik merkezi olmuştur. Hazreti Ömer’den Sultan Alparslan’a nice büyüklerin bize mirası olan bu şehir tıpkı Malazgirt gibi maalesef uzunca bir süre ihmal edilmiştir. Malazgirt ile birlikte Ahlat’ı da tarihi ve manevi ehemmiyetine uygun şekilde yeniden imar ve ihya ediyoruz. Cumhurbaşkanlığı Külliyemizin bir şubesini de burada inşa ederek Anadolu’yu milletimize vatan yapan ecdadın mirasına sahip çıkıyoruz. Okçular Vakfımızın gayretleriyle sadece ecdadın mirasına sahip çıkmakla kalmıyor nesilden nesile gururla aktarılacak bir geleneği de burada yerleştiriyoruz. Gençlerimizin Ahlat’a ve Malazgirt’e sahip çıktıklarını gördükçe büyük ve güçlü Türkiye’nin geleceğine olan güvenimiz 2053 vizyonundan umudumuz artıyor” dedi.

    “Tabi bazıları bu bozkıra bizim ısrarla niye yatırım yaptığımızı, gençlerimizi teşvik ettiğimizi anlamıyor, anlamak istemiyor” diyen Erdoğan, şöyle devam etti:
    “Bu kesimlerin dünyanın dört bir yanındaki toplumların üstelik bizim gibi binlerce yıllık da değil yaşadıkları coğrafyadaki bir kaç asırlık varlıklarını anlamlandırmak için icat ettikleri tarih ve kültür inşa çabalarını hayranlıkla takip ve takdir ettiklerini biliyoruz. Aynı kesimler konu Türkiye olunca, konu Anadolu olunca, konu Türk milleti olunca, konu İslam olunca tam bir mankurtluk tavrıyla küçümseyici, alaycı, horlayıcı bir tavrın içine giriyorlar. Her ne kadar bunların kanından da olsa, imanından da, vatanımıza olan aidiyetinin de şüphe duysak da kendilerine ne yaptığımızı, niçin yaptığımızı tane tane anlatmayı sürdüreceğiz. Çünkü Cumhurbaşkanı olarak sorumluluğumuz ve mirasçısı olduğumuz medeniyetin kotları bunu gerektiriyor. Evet Ahlat ve Malazgirt geçmişi, bugünü ve yarınıyla Türkiye’dir. Ahlat ve Malazgirt Anadolu’nun ebedi vatanımız olarak tescilidir. Ahlat ve Malazgirt medeniyetimizi yeniden yükseltme irademizin adıdır. Ahlat ve Malazgirt dostlarımıza güven, düşmanlarımıza korku veren o yükselişimizin mührüdür. Ahlat ve Malazgirt yeni nesillere sahip oldukları değerlerin ve vatanın bedelini hatırlatacak bir semboldür. Ecdadın gazadan gazaya koşarak inşa ettiği şanlı tarihi merhum sosyologlarımızdan Erol Güngör şöyle anlatıyor; Savaşa dua ile başlanır, gülbank çekilir, yürüyüşte ve hücumda tekbirler alınır, çarpışma sırasında sancak dibinde ordu hafızları tarafından fetih suresi okunurdu. Bu gelenek Mohaç’ın gazilerini tâ Malazgirt gazilerine, oradan da Bedir’de çarpışan iman ordusuna bağlar. Evet hamdolsun bugünde askerimiz, jandarmamız, polisimiz, korucumuz aynı inançla, aynı cesaretle Bedir’deki iman ordusuna kadar uzanan bir imanla mücadelesini yürütüyor. Dua ile tekbir ile Fetih Suresi ile çıkılan kutlu bir mücadeleden zaferin de muhakkak olduğuna yürekten inanıyor muyuz? Elbette herkes inanmak zorunda değil, iman da bir nasip meselesidir. Kimsenin inancı ve imanıyla canları pahasına mücadele eden, alın terini ve kanını bu uğurda akıtmadan tereddüt göstermeyen kahramanlarımıza saygısızlık etme hakkı da yoktur. Kimse duadan, tekbirden, salavattan rahatsız olmasın. Çünkü bu dualar, tekbirler, bu salavatları; kökeni, inancı, meşrebi ne olursa olsun Türkiye Cumhuriyeti sınırları içinde yaşayan herkesin istiklali ve istikbali için verile cansiperane mücadelenin manevi zırhıdır.”

    “Sultan Alpaslan, Malazgirt’te zafer kazandığında sadece Selçuklu’nun değil, Rum’u, Ermeni’si, Yahudi’siyle Anadolu’daki herkesin geleceğini aydınlatan bir ışık yakmıştı” diyen Erdoğan, “Fatih Sultan Mehmet İstanbul’u fethettiğinde her inançtan insanın onurunu garanti altına almıştı. Milli mücadeleyi kazanıp cumhuriyetimizi kurarken de Anadolu’da yaşayan ve Anadolu’ya sığınan herkesin canını ve malını kurtarmıştık. Bu büyük zaferi de İstiklal Marşımızdan hatırlayalım. Bugünde ülkemizi dünyanın en güçlü ülkeleri arasına sokmak için verdiğimiz demokrasi ve kalkınma mücadelesi, kendi vatandaşlarımız ve dostlarımızın tamamı içindir. Hiç şüphesiz son dönemdeki mücadelemizin en somut örneği 15 Temmuz destanıdır. Dudağında tekbir, elinde bayrak, namusun şiarı yiğitler gördüm. Biz bu ülkedeki her bir vatandaşımızın güvenliğini, huzurun teminat altına almak için terör örgütlerinin başını ezdik ezmeye devam ediyoruz. Cudi’de, Gabar’da, Tendürek’te, Bestler Deresi’nde ezdik, ezmeye devam edeceğiz” ifadelerini kullandı.

    Terörle mücadele şehitlerini Şehit Aydoğan Aydın Paşa’nın sözleriyle yad eden Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
    “Asırlara bedel eser ve hizmetler ürettik. Geçtiğimiz 20 yılda ülkemize kazandırdığımız her yardımı, inşa ettiğimiz her eseri, vatandaşımıza sunduğumuz her hizmeti bu anlayışla hayata geçirdik. Biz obu ülkedeki bir ferdin geleceğine güvenle bakabilmesi için vizyonlarımızı genişletiyor ve büyütüyoruz. Yaklaşık 11 yıl önce bugün bu vizyonun adına 2023 demiştik. Bugün 2053 diyoruz, yarın 2071 diyerek yolumuza devam edeceğiz. Elbette kalkınmadan güvenliği, diplomasiden ekonomiye hiçbir alanda mücadelemiz bitmedi, bitmeyecek. Bilindiği gibi dün Fırat Kalkanı Harekatımızı 6 yıl dönümüydü. Terörle mücadelede sınırlarımız içerisinde ve ötesinde görev yapan şehitlik ve gazilik mertebelerine ulaşan kahraman askerlerimizin her birine şükranlarımı sunuyorum. Halan sınırlarımızda ve ötesinde kahramanca mücadele eden askerlerimize ve tüm güvenlik güçlerimize başarılar diliyorum. Güney sınırlarımızı bir uçtan bir uca, 30 kilometre derinlikte bir koridorla güvence altına alana kadar mücadelemizin bitmeyeceğini buradan tüm dünyaya bir kez daha ilan ediyorum. Kendileri diledikleri zaman diledikleri yere harekat düzenleyip bize ‘sakın ha’ diyerek parmak sallayanların riyakarlıklarının farkındayız ve bu samimiyetsiz ifadeleri asla dikkate almıyoruz. Ülkemizin güvenlik önceliklerine göre, kendi planlamamıza göre bu operasyonları sürdüreceğiz. Hep söylediğimiz gibi bir gece ansızın gelebiliriz. Hem de her yere gelebiliriz. Bizim diğerlerinden farkımız kimsenin toprağından, birliğinden beraberliğinden gözümüz yoktur. Sadece kendi güvenliğimiz ve dostlarımızın huzuru için çalışıyoruz. Geçmişi sömürge ve katliam lekeleriyle dolu olan hiçbir ülkenin Türkiye’nin bu haysiyetli ve adil mücadelesine söz söylemeye hakkı yoktur. Türkiye’nin önünü 2 asırdır kullandıkları yöntemlerle artık kesemediklerini görenlerin 2023 yaklaştıkça yeni oyunlar, yeni sinsilikler peşinde koştukları boşuna değildir. Ama ne yaparlarsa yapsınlar başaramayacaklar. Sakın kader deme, kaderin üstünde bir kader vardır. Ne yapsalar boş, göklerden gelen bir karar var. Gün batsa ne olur, geceyi onaran bir mimar vardır. Biz milletimizle birlikte gerektiğinde inşallah külümüzde hisarlar yaparak, bu mücadeleyi başarıya ulaştırmakta kararlıyız. Teslimiyetimiz sadece Rabbimizedir. Onun dışında bizi durduracak geriletecek esarete sefalete zillete sürükleyecek beşeri bir güç tanımıyoruz, tanımayacağız. Ya olacağız ya olacağız. Türkiye’ye, Türk milletine başka bir yol yok.”
    Cumhurbaşkanı Erdoğan, yarın Cuma namazını Malazgirt’te kılacaklarını belirttikten sonra Han Otağı’na geçti. Burada bir süre dinlenen Erdoğan ve beraberindekiler, daha sonra Selçuklu Meydan Mezarlığına geçti.

  • Bursa’nın değerleri Ahlat’ta tanıtıldı

    Bursa’nın değerleri Ahlat’ta tanıtıldı

    Malazgirt Zaferi’nin 951. yıl dönümü kutlamaları, 1071 Sultan Alparslan Ahlat Otağı’nın kurulduğu Çarho mevkiindeki Millet Bahçesi’nde yapıldı.

    Bursa Büyükşehir Belediyesi bünyesinde faaliyetlerini yürüten BUSMEK de alanda kurulan yörük çadırında ziyaretçileri ağırladı.

    Çadıra gelenlere, ipek kozasından nihai ürüne kadar olan süreç anlatıldı. Coğrafi işaretli Bursa İpeği’nin kültürel tanıtımı yapılırken, ayrıca BUSMEK’in ücretsiz eğitim faaliyetleri aktarıldı.

    İpek halı dokuma ve kozalardan ipek çekimi uygulamaları, ziyaretçiler tarafından dikkatle izlendi. Ayrıca çadırda, Bursa minyatürlerinden oluşan tablolar, çini, deri ve ipek ürünler sergilendi.

  • Cumhurbaşkanı Erdoğan: Türkiye yeni şahlanış içinde

    Cumhurbaşkanı Erdoğan: Türkiye yeni şahlanış içinde

    Malazgirt Zaferi’nin 950. yılı törenlerinde konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türk tarihinde kolay kazanılmış zafer olmadığını söyledi. Erdoğan ”Türkiye, doğuya ve batıya ait ne varsa hepsini kucaklayan, bağrına basan büyük medeniyet mirasının bugünkü varisi olarak yeni bir şahlanış içindedir” dedi.

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Muş’ta Malazgirt Zaferi’nin 950. yılı törenlerinde konuştu.

    Malazgirt için Türk Anadolu tarihinin sıfır noktası tanımı yapıldığını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan ”Türk tarihinin Malazgirt’ten önce ve sonra diye tasnif edildiği nokta burasıdır” dedi.

    ”Hayali olmayanın hedefi, hedefi olmayanın yolu olmaz” diyen Cumhurbaşkanı, ”Dünyanın küresel, siyasi, ekonomik düzeninin yeniden biçimlendiği şu dönemi de istikrar ve güven iklimini koruyarak değerlendirdiğimizde artık zirveye çıkmış olacağız” şeklinde konuştu.

    ”TARİHİMİZDE KOLAY KAZANILMIŞ ZAFER YOK”

    Erdoğan’ın açıklamalarından satır başları şöyle:

    ”Türkiye, doğuya ve batıya ait ne varsa hepsini kucaklayan, bağrına basan büyük medeniyet mirasının bugünkü varisi olarak yeni bir şahlanış içindedir. İlhamını şanlı geçmişimizden alan, gözünü yarım asır, bir asır sonrasının dünyasına diken bu atılımı gençlerimizle birlikte zafere ulaştırmakta kararlıyız. Bizim tarihimizde kolay kazanılmış zafer yoktur. Malazgirt için Anadolu tarihimizin sıfır noktası tanımı yapılır. Türk tarihinin Malazgirt’ten önce ve sonra diye tasnif edildiği nokta burasıdır. Dünyada bu kadar geniş bir alanda anıtlarıyla şehitlikleriyle camileriyle nice tarihi eserleriyle iz bırakmış bir başka millet yoktur.

    ”ARTIK ZİRVEYE ÇIKMIŞ OLACAĞIZ”

    Dünyanın küresel, siyasi, ekonomik düzeninin yeniden biçimlendiği şu dönemi de istikrar ve güven iklimini koruyarak değerlendirdiğimizde artık zirveye çıkmış olacağız. Hayali olmayanın hedefi, hedefi olmayanın yolu olmaz.”