Etiket: maliyet

  • Deprem çantası maliyeti arttı

    Deprem çantası maliyeti arttı

    Kahramanmaraş’ta meydana gelen 7.7 ve 7.6 şiddetinde iki depremle Türkiye yasa boğuldu. Binlerce vatandaşın hayatını kaybettiği felaketin ardından bir deprem çantasının maliyeti araştırılmaya başlandı. Önceden hazırlanmış bir deprem çantası depremde hayat kurtarabiliyor. Olası bir deprem durumunda kullanılacak deprem çantasının hazırlanmasının ortalama maliyetinin ise bir kişi için 940 TL olduğu tespit edildi. 2020 yılında bir deprem çantası ortalama 500 liraya hazırlanıyordu.

    Afet ve Acil Durum Yönetim Başkanlığı’nın (AFAD) resmi internet sitesinde yer alan bilgilerde deprem çantasında bulunan gıdaların yüksek kalorili, vitamin ve karbonhidrat içeren, su kaybını önleyen ve dayanıklı, çabuk bozulmayan gıdalardan; konserve, kuru meyveler, tahin, pekmez, meyve suyu gibi ürünlerin bulundurulması gerektiği bildirildi. Ayrıca her bir aile üyesi düşünülerek yeterli içme suyunun çantaya dahil edilmesi gerektiği vurgulandı.

    Deprem çantasının içinde bulunan malzemelerin fiyatları araştırıldı. Yapılan analize göre bir deprem çantasında bulunması gereken malzemelerin toplamı bir kişi için ortalama 940 TL olarak hesaplandı.

    Deprem çantasında bulunması gereken malzemeler

    Bir deprem çantasında önemli belge fotokopileri, gıdalar, hijyen maddeleri ile bazı araç ve gereçlerin bulunması gerekiyor. Çantada kimlik kartları (nüfus cüzdanı, ehliyet), tapu, sigorta, ruhsat belgeleri, zorunlu deprem poliçesi, diplomalar, pasaport, banka cüzdanı, diğer (evcil hayvan sağlık karnesi) bulunması gerekiyor.

    Malzemelerin ortalama fiyatları

    Deprem çantasına giyecek olarak iç çamaşırı, çorap, yağmurluk ve iklime uygun giysilerin konulması önem arz ediyor. Çantada bulundurulması gereken malzemeler ve ortalama fiyatları şu şekilde sıralanıyor: “İç çamaşırı 35 TL, çorap 25 TL, yağmurluk 60 TL ve iklime uygun giysiler.”

    Deprem çantasında yiyecek ve içeceklerin bozulmaması için konserve ve kuru meyvelerin çantada bulundurulması gerekiyor. Çantada bulunması gereken gıdalar; 3 adet konserve gıda 60 TL, kuru meyve 50 TL, su 5 TL ve meyve suyu 5 TL olarak tespit edildi.

    Hijyen malzemesi; sabun 10 TL, diş fırçası ve macunu 30 TL, ıslak mendil 10 TL, tuvalet kağıdı 60 TL, ilk yardım çantası 100 TL, uyku tulumu 150 TL veya battaniye 60 TL, çakı 70 TL, düdük 10 TL, küçük makas 20 TL, kağıt 10 TL, kalem 5 TL, pilli radyo 100 TL, el feneri 40 TL ve yedek piller 25 TL.”

  • TÜGİAD Başkanı Çevikel: Üretici önün göremiyor

    TÜGİAD Başkanı Çevikel: Üretici önün göremiyor

    TÜGİAD Genel Başkanı ve DOSABSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Nilüfer Çevikel, ihracat bedeli dövizin yüzde 25’inin Merkez Bankası’na satılması uygulamasının ihracattaki hızı kesebileceğini söyledi. Çevikel, maliyetlerin sürekli değişmesi nedeniyle sanayicinin önünü göremediğini ve enerjideki kademeli fiyat uygulamasının gözden geçirilmesi gerektiğini ifade etti.

    Türkiye Genç İş İnsanları Derneği (TÜGİAD) Genel Başkanı ve Demirtaş Organize Sanayi Bölgesi Sanayici ve İş İnsanları Derneği (DOSABSİAD) Yönetim Kurulu Başkanı Nilüfer Çevikel; yeni genelge kapsamında ihracatçının Merkez Bankası’na yapması zorunlu kılınan döviz satışı uygulamasının, ihracat yaparken hammadde ithal eden sanayici için sorun yaratacağını söyledi. Çevikel, elektrik ve doğalgazda kademeli fiyat uygulamasının üretici dostu bakış açsıyla yeniden düzenlenmesi gerektiğini de ifade etti.

    ‘İŞ DÜNYASININ GÖRÜŞÜ ALINMALI’

    İhracat bedelinin yüzde 25’inin, düzenlendiği tarihteki kur üzerinden Merkez Bankası’na satılmasını öngören düzenlemenin ihracatçı cephesinde kaygılara yol açtığını vurgulayan DOSABSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Nilüfer Çevikel, “İhracatçı; Merkez Bankası’nın döviz rezervlerine katkı sağlanması amacıyla yayınlanan talimatı, ihracatın devamı adına bir risk olarak görmüyor ancak maliyetlerin sürekli değişiyor olması sanayici için öngörülemez bir tablo yaratıyor. Yüzde 25’lik döviz kazancı Türk Lirası’na döndüğünde üretici aynı hammaddeyi ithal olarak alırken zarar etmiş olacak. Bu da ciddi kaygı yaratan bir durum. Bu kaygı da orta ve uzun vadede üretim iştahını kaçırabilecek nitelikte. Döviz kurlarındaki dengenin bozulması halinde olumsuz tablolarla karşılaşılabilir. İhracat yaparken hammadde ve yan ürünleri ithal eden sektörler, dövize ihtiyaç duyuyor. Bu pozisyonda bulunan firmalar için ciddi sıkıntılar doğurabilecek düzenlemenin gözden geçirilmesi gerektiğini düşünüyoruz. İhracatçının tahsilat noktasında yaşadığı sıkıntılar da mutlaka dikkate alınmalı. Rezervleri güçlendirmek adına atılan adımların sonuçları göz önünde bulundurularak iş dünyamızı yakından ilgilendiren uygulamalarda görüşlerimizin dikkate alınmasını bekliyoruz” diye konuştu.

    ‘ÜRETİM MALİYETLERİNDE KIRILGANLIK ARTTI’

    Üretim maliyetlerindeki kırılganlığın, enerji başta olmak üzere tüm girdilerde arttığına da dikkati çeken Çevikel, elektrik fiyatlarında kademeli fiyat uygulaması ile ilgili “Yeni yılla birlikte elektrik ve doğalgaz fiyatlarındaki artışlar, Şubat’ta faturalara yansıyacak. Daha önce elektrik faturaları için gidilen kademeli fiyat düzenlemesi şimdi de doğalgaz için hayata geçiriliyor. Ne var ki hesaplaması yapılırken, Ocak 2021-Ocak 2022 kıyaslamasının doğru olmadığını düşünüyoruz. Pandemi sebebiyle kapanmaların olduğu, üretimin durma noktasına gelecek kadar yavaşladığı bir dönemin baz alınarak kıyaslama yapılması, gerçekçi bir tablo oluşmasını engelleyecektir. Üreticiye verilen desteklerin artması, sanayiciyi üretime teşvik edecek politikaların yürürlüğe alınması gibi beklentilerimiz sürerken potansiyelimizi tehdit edecek engellerin ortadan kaldırılmasını bekliyoruz. İlave destekler beklerken üretim üzerindeki maliyet kırılganlığını artıran uygulamaların da günün şartları ile gözden geçirilmesini talep ediyoruz” ifadelerini kullandı.

  • İbrahim Kalın: Genel bir yasağın ekonomik maliyeti büyük olur

    NTV’nin canlı yayınına katılan Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü;

    “Her bir ülke kendi özgün şartlarında bu kararları almak durumunda. Türkiye için de salgının seyrine, alınan tedbirlerin başarısına bağlı olarak bir öngörüde bulunmak mümkün. Bunun dışında tüm tarihler sepkülasyon olmanın ötesine geçmez.

    Genel bir yasağın ekonomik maliyeti büyük olur. Virüsün dünyaya maliyeti 3-4 trilyon dolar olacak.

    Bilim Kurulu bu süreçte ihdas edilmiş en önemli kurumlardan bir tanesi. Bu kurul çok zamanlı bir şekilde kuruldu. Gayet de iyi çalışmaya devam ediyor. Onların tavsiyeleri doğrultusunda bu tedbirler alınıyor, uygulanıyor.

    Türkiye ne zaman normale döner?

    İbrahim Kalın; “Şu anda bir şey söylemek için erken. Biz de tabii ki bunu Bilim Kurulu’na Sağlık Bakanlığı’na bilim insanlarına soruyoruz. Erken ya da eksik bilgilerle birtakım tarihler telaffuz etmek büyük hata olur Şu anda bunu söyleyebilecek durumda değiliz. Ne zaman biteceği tamamen mücadelenin başarısına, seyrin nasıl deam edeceğine bağlı. Dolayısıyla size, bana, herkese bağlı. Bu ancak ve ancak kontrol altına alınıp insanlar dünya çapında bağışıklık kazandığı ve aşı bulunduğunda tam anlamıyla kontrol altına alınmıştır denebilecek.” ifadelerini kullandı.