Etiket: manşet

  • Dikkat çeken araştırma! 2 aşı kombine edilerek uygulandı

    Dikkat çeken araştırma! 2 aşı kombine edilerek uygulandı

    Almanya’da yapılan bir araştırmada AstraZeneca ve BioNTech/Pfizer aşılarının kombine edilerek uygulanmasının bağışıklığı daha fazla güçlendirdiği tespit edildi.

    Saarland Üniversitesi’nde AstraZeneca ve BioNTech/Pfizer aşılarının kombine edilerek 250 kişi üzerinde yapılan klinik araştırmanın geçici sonuçları açıklandı. Araştırmada oluşturulan üç gruptan ilkine iki doz Biontech/Pfizer, ikincisine iki doz AstraZeneca ve üçüncüsüne de bir doz BionTech, bir doz da AstraZeneca uygulandı.

    Elde edilen sonuçta ise iki doz BioNTech/Pfizer aşısı ile iki aşının kombinasyonunu olanlarda bağışıklık tepkisinin, iki doz AstraZeneca uygulananlardan daha fazla olduğu, hatta kombine aşı olan kişilerin bağışıklığının, sadece BioNTech-Pfizer aşısı olanlardan biraz daha fazla güçlendiği tespit edildi.

    Araştırmada sadece BioNTech/Pfizer uygulaması ve kombine aşılamadan sonra daha fazla antikor oluştuğu ve virüse karşı savaşan T hücrelerinin de harekete geçtiği saptandı. Araştırmacılar, tespit edilen bu farkın “şaşırtıcı” olduğuna işaret etti.

    ARAŞTIRMANIN ONAY SÜRECİ TAMAMLANMADI

    Öte yandan üniversiteden yapılan açıklamada, araştırmanın sonuçlarının geçici olduğu ve bilimsel bir yayında henüz yer almadığı belirtilerek sonuçların dikkatli bir şekilde değerlendirilmesi gerektiği, araştırmaya yaş ve cinsiyet gibi faktörlerin dahil edilmediği, ayrıca aşı kombinasyonunun muhtemel yan etkilerinin de ölçülmediği vurgulandı.

    Araştırmacılar, diğer araştırmalardan da benzer sonuçlar elde edilmesi durumunda bu iki aşının kombine edilerek uygulanması seçeneği üzerinde “yoğun” şekilde düşünülmesi gerektiği tavsiyesinde bulundu.

    BioNTech/Pfizer ve Astrazeneca aşıları farklı teknolojilerle üretiliyor. AstraZeneca geleneksel viral vektör tekniğiyle üretilirken mRNA bazlı BioNTech/Pfizer ise yeni bir teknolojiyle geliştirildi. Yapılan araştırmalarda mNRA bazlı aşıların viral vektör tekniğiyle üretilmiş aşılardan daha fazla koruma sağladığı tespit edilmişti.

  • Bakanlıktan valiliklere müsilaj genelgesi

    Bakanlıktan valiliklere müsilaj genelgesi

    Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Marmara Denizi’nde müsilajdan kaynaklanan kirliliğin 7 gün 24 saat esaslı çalışılarak deniz ortamından giderilmesi, toplanması ve yönetimine ilişkin yarın en büyük deniz temizliği seferberliğinin başlatılacağını duyurdu.

    Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum’un imzasıyla ilgili bakanlık, valilik ve belediyelere “Marmara Denizi Eylem Planı”nın uygulanmasına ilişkin genelge gönderildi.

    Genelgede, Marmara Denizi’nde son günlerde sıcaklık, deniz suyundaki durağanlık ve azot-fosfor bolluğuna bağlı ortaya çıkan ve Marmara Denizi’nde doğal yaşamı etkileyen afet niteliğinde deniz salyası (müsilaj) kirliliğinin görülmeye başlandığı anımsatıldı.

    Söz konusu kirliliğin giderilmesi amacıyla Bakanlık koordinasyonunda Marmara Denizi havzasında yer alan valilikler, yerel yönetimler, ilgili kurum ve kuruluşlar ile sivil toplum kuruluşları ve akademisyenlerin katılımıyla hazırlanan Marmara Denizi Eylem Planı’nın 6 Haziran’da kamuoyu ile paylaşıldığı hatırlatılan genelgede, şu ifadelere yer verildi:

    “Söz konusu müsilajdan kaynaklanan kirliliğin 7 gün 24 saat esaslı çalışılarak deniz ortamından giderilmesi, toplanması ve yönetimine ilişkin 8 Haziran 2021 tarihinde en büyük deniz temizliği seferberliği başlatılacaktır. Bu çerçevede, Marmara Denizi’ne kıyısı olan valiliklerin koordinasyonunda Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı, Tarım ve Orman Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı tüm merkez, bağlı ve taşra teşkilatları, büyükşehir belediyeleri, il ve ilçe belediyeleri ve katı atık belediye birlikleri, sivil toplum kuruluşları başta olmak üzere ilgili tüm kurum ve kuruluşlarca bu çalışmanın başlatılması ve tamamlanıncaya kadar koordineli şekilde yürütülmesi gerekmektedir. Tüm çalışmaların izlenmesi, kontrolü ve denetimi Bakanlığımızca yürütülecektir. Bu kapsamda bakan yardımcısı başkanlığında İstanbul’da Koordinasyon ve Bilgilendirme Merkezi oluşturulacaktır.”

    Koordinasyon ve Bilgilendirme Merkezi’nde Çevre Yönetimi Genel Müdürlüğü, ÇED İzin ve Denetim Genel Müdürlüğü temsilcileri ile Marmara Denizi’ne kıyısı bulunan illerin çevre ve şehircilik il müdürlüklerinden çevreden sorumlu şube müdürü veya teknik personel görevlendirileceği bildirilen genelgede şunlar kaydedildi:

    “Merkezin sekretaryası Çevre Yönetimi Genel Müdürlüğü tarafından yapılacaktır. İl bazında yapılan ve yapılacak çalışmaların yürütülmesi ve koordinasyonun sağlanması için valiliklerde valinin başkanlığında koordinasyon merkezi oluşturulacaktır. Koordinasyon merkezinin sekretarya hizmetleri, çevre ve şehircilik il müdürlüklerince yürütülecektir. Bu çalışmada Marmara Denizi Eylem Planı’nda öngörülen eylemlerle ilgili tüm kurum, kuruluşlar ve taşra teşkilatları ile yerel yönetimler personel, makine, ekipman ve benzeri bütün imkanlarıyla çalışmalara destek verecektir. Bununla birlikte, büyükşehir belediyeleri, il ve ilçe belediyeleri ve katı atık belediye birlikleri ayrıca denizden toplanan müsilaj ve atıkların taşınması ve bertaraf tesislerinde yönetimi konusunda gerekli tüm çalışmaları yürüteceklerdir.”

  • Bursaspor’da devir teslim töreni

    Bursaspor’da devir teslim töreni

    Bursaspor’da Emin Adanur liderliğinde başkanlığa seçilen Hayrettin Gülgüler, mazbatasını aldı. Özlüce İbrahim Yazıcı Tesisleri’nde gerçekleştirilen devir-teslim töreninde eski başkan Erkan Kamat, Adanur yönetimine başarılar diledi.

    Bursaspor’da 5 Haziranda yapılan olağan genel kurul sonrası başkanlığa seçilen Hayrettin Gülgüler, bugün mazbatasını aldı. Özlüce İbrahim Yazıcı Tesisleri’nde gerçekleşen devir-teslim törenine Gülgüler yönetimine liderlik yapan Emin Adanur ve eski başkan Erkan Kamat katıldı. Divan Kurulu Başkanı İdris Sevinç, böylesine güzel bir birliktelikten duyduğu mutluluğu dile getirdi.

    Ardından konuşan eski başkan Erkan Kamat, “Benimle canla başla mücadele eden bütün yönetim kurulundaki arkadaşlarıma teşekkür ederim. Ben göreve geldikten sonra elimden gelen her şeyi yaptım. Buna inanıyorum. Mali ve idari anlamda düzeni sağladık. Temlikler olmasına rağmen 9 aylık sürede önemli işlere imza attığımızı düşünüyorum. Sıkıntılar elbette var. Elektrik, doğalgaz gibi Allah yardımcıları olsun. Hayrettin bey ve Emin bey yetmez. Bütün Bursa, Bursaspor başkanı ve yönetiminin yanında yer almalıdır. Yoksa siz Emin beyin gücünü kullanalım, onun da hayatından çalalım, işinden gücünden çalalım, gelsin Bursaspor’da görev yapsın; 3 ay sonra onu da yıldırırsınız. Bu yüzden o güç birliğini yapmamız lazım. Aksi takdirde kötü günler olur. Kimin elinden ne geliyorsa yardımcı olmalı. Tekrar başarılar diliyorum. Hakkınızı helal edin” ifadelerini kullandı.

    Emin Adanur ve Hayrettin Gülgüler’den açıklama

    Bursaspor’un yeni başkanı Hayrettin Gülgüler ise şunları söyledi: “Başkan Erkan Kamat’a teşekkür ediyorum. Seçim oldu, Emin Adanur önderliğinde, ben Hayrettin Gülgüler olarak çok teşekkür ederim. Biz buraya çalışmaya geldik. Emin bey bizi çok çalıştıracak. İlk hedefimiz tahtayı açmak. Allah bizi utandırmasın.”

    Yönetime liderlik yapan Emin Adanur ise, “Seçim ne kadar güzel geçtiyse, atmosfer de o kadar güzel şu anda. Heyecanımıza heyecan katan bir atmosfer mevcut. Bütün geçmiş başkanlara saygı duymamız gerekiyor ve hepsine teşekkür ederim. Allah izin verirse bugün itibariyle yola çıkmış bulunuyoruz. Verdiğimiz vaatleri ve sözleri yerine getirmek için çalışmaya başlayacağız. Bundan sonraki süreç için herkes için hayırlı olsun” şeklinde konuştu.

  • Melek İpek davasında gerekçeli karar açıklandı

    Melek İpek davasında gerekçeli karar açıklandı

    Antalya’da, işkenceci eşi Ramazan İpek’i öldüren Melek İpek’in, 108 gün sonra tahliye edilmesine ilişkin kararın gerekçesi açıklandı. Kararda, “Bir kimsenin muhtemel saldırıya karşı hazırlık yapması ve savunma araçlarını önceden hazırlaması da meşru müdafaa kabul edilmelidir” denildi.

    Antalya’nın Döşemealtı ilçesinde, 7 Ocak’ta kendisine işkence edip, ölümle tehdit ettiği iddiasıyla 12 yıllık eşi Ramazan İpek’i av tüfeğiyle vurarak, öldüren 2 çocuk annesi Melek İpek, mahkemece tutuklanmıştı.

    Antalya 3’üncü Ağır Ceza Mahkemesi’nde 26 Nisan’da görülen 3’üncü duruşmada, ‘ceza verilmesine yer olmadığı’na karar verilip tahliye edilen Melek İpek, 108 gün sonra özgürlüğüne kavuştu.

    Antalya 3’üncü Ağır Ceza Mahkemesi, gerekçeli kararını hazırladı. 5237 sayılı Kanunun 27. maddesinin ikinci fıkrasında yer alan ‘Meşru savunmada sınırın aşılması mazur görülebilecek bir heyecan, korku veya telaştan ileri gelmiş ise faile ceza verilmez’ hükmü hatırlatılan gerekçeli kararda, “Bu durumda; kişinin maruz kaldığı saldırı nedeniyle içerisine düştüğü korku, telaş ve şaşkınlık dolayısıyla davranışlarını yönlendirme yeteneğinin ortadan kalkması söz konusu olacağından, meşru müdafaada sınırın aşılmasından dolayı kusurlu sayılamayacağı kabul edilir. Dolayısıyla burada belirleyici olan, maruz kalınan saldırının kişiyi içerisine düşürdüğü psikolojik durumdur” denildi.

    ‘HUKUK DÜZENİNİ İLK İHLAL EDEN SALDIRGANIN KENDİSİ’

    Sınırın aşılması konusunda failin o anda içerisinde bulunduğu ruh halinin adil bir tarzda göz önünde bulundurmak gerektiği belirtilen kararda, “Yani failin niyeti, fiilin icra tarzına ve ruh haline göre ciddi bir saldırının defedilmesinden ziyade, kin duygusunu tatmine yönelik ise meşru müdafaanın sınırlarını aşma değil, ancak haksız tahrik söz konusu olabilecektir. Meşru müdafaada bulunan kişinin eylemi, saldırgan açısından haksız tahrik olarak değerlendirilemez. Zira hukuk düzenini ilk ihlal eden saldırganın kendisidir” ifadeleri yer aldı.

    “SANIĞIN BEYANLARI BİRBİRİYLE UYUMLU”

    Doğrudan görgü tanığı bulunmayan olayda sanığın olayın hemen sonrasında alınan beyanları ile ilerleyen aşamada alınan beyanları ve özellikle yargılama aşamasında alınmış beyan içeriklerinin esas olarak birbiriyle uyumlu olduğu belirtilen kararda, “Dolayısı ile tüm dosya kapsamındaki maddi deliller karşısında savunmaya itibar edilmesi gerektiği anlaşılmaktadır” denildi.

    “TEKRARINDAN KORKULAN BİR SALDIRI DA HENÜZ SONA ERMEMİŞTİR”

    Meşru müdafaadan söz edebilmek için bir saldırının bulunması ve savunma ile saldırının aynı zamanda, hemzaman olması gerektiği ifade edilen kararda, şöyle denildi:

    “Saldırı başlamadan önce müdafaaya geçmek nasıl meşru sayılmazsa, öylece saldırı bittikten sonra müdafaada bulunmak da meşru olamaz. Ancak saldırının varlığı şartını geniş manada anlamak ve başlayacağı artık muhakkak olan bir saldırıyı başlamış, keza bitmiş olmasına rağmen tekrarından korkulan bir saldırıyı da henüz sona ermemiş saymak zorunludur. Ancak bir kimsenin muhtemel saldırıya karşı hazırlık yapması ve savunma araçlarını önceden hazırlaması da meşru müdafaa kabul edilmelidir. Bazı hallerde saldıran durumunda bulunan kişinin hareketi müphem (belirsiz) nitelikte olabilir. Ancak bu durumda bulunan kimsenin maksadının saldırı olduğuna inandıracak dış alametler varsa saldırı şartı gerçekleşmiş sayılabilir. Öte yandan, saldırının varlığının kabulü için her zaman halen mevcut olması şart olmayıp, gerçekleşmesinin muhakkak olması da yeterlidir. Henüz başlamamış ancak başlaması muhakkak olan saldırılara karşı da savunma mümkündür. Bu nedenle taraflar arasında doğrudan doğruya bir boğuşma veya karşılıklı çatışma durumunun gerçekleşmesini aramaya gerek yoktur. Burada saldırının muhakkak olduğunun en büyük kanıtı ise maktulün servise çıktığı sırada sanığın ellerini çözerek kıyafetini giymesine imkan sağlaması yerine sanığı ölümle tehdit ederek çıplak ve elleri kelepçeli olarak bırakıp kelepçe anahtarını da cebinde götürmesidir. Bu şekilde davranan sanığın uyguladığı sistematik şiddetin tekrarının muhakkak olduğu açıktır”

    “ÖÇ ALMA KANAATİ İLE HAREKET ETMEDİ”

    Sanığın öç alma ve özellikle ‘Ne de olsa meşru müdafaa halindeyim’ irade ve kanaati ile hareket etmediği kaydedilen gerekçeli kararda, şu ifadeler yer aldı:

    “Sanığın niyetinin, fiilin icra tarzına ve ruh haline göre ciddi bir saldırının defedilmesinden ziyade sanığın uğradığı şiddetin oluşturduğu kin ve nefret duygusunu tatmine yönelik olarak kabul edilemez. Zira sanığın böyle bir niyeti olsa bu niyetini tatmine yönelik uğradığı sistematik şiddetin hemen sonrasında uğradığı haksızlık karşısında öfkeye kapılarak evde birden fazla tüfek ve bıçak bulunmakla ve yine sanığın da tüfek kullanmayı bildiği anlaşılmakla daha geceden maktulün bir nevi yorgun düşüp uyuması sonrasında bu niyetini uygulama imkanı vardır. Sanığın saldırıyı def etmeye yönelik tek atış yapıp maktulü etkisiz hale getirdikten sonra daha fazla atış imkanı var iken ‘Ne de olsa meşru müdafaa halindeyim fırsat bu fırsat’ iradesi ile yerde yatmakta olan maktule karşı öfke ve gazap ile hareket ederek tüfek, fişek ve bıçak gibi yeterli aleti de olduğu halde ve 112 kayıtlarındaki hırıltı ve inleme seslerinden maktulün henüz ölmediğinin belli olduğu ortamda ölüm sonucunu almaya yönelik riske girmeyip eylemine devam etme imkanı var iken devam etmeyip tek atışla eylemini sınırlandırmıştır. Sonrasında en hızlı şekilde 112 acil servis hattını arayarak olayı ihbar etmesi, söz konusu ihbar ile yardım talep etmesi hatta olayın gerçekleştiği evin ekipler tarafından bulunmasına yönelik görevlilere ısrarlı yer ve yön tarifinde bulunması hususları hep birlikte değerlendirildiğinde, sanığın öç alma güdüsü ile hareket etmediği yönünde tam bir kanaat edinilmiştir. Yine sanığın maktule dış kapıdan girer girmez tereddütsüz ateş etme imkanı var iken böyle bir durum olmadığı ve özellikle atış mesafesi ve el svaplarına yönelik tespitlerden sanık ile maktulün arasındaki mesafenin kısaldığının sabit olduğu, yine sanığın maktulün henüz olmadığı ortamda silahı alması ya da aramasının doğrudan öldürme kastını ortaya koymayacağı, bu durumun somut olayda sabaha kadar şiddete maruz kalmış, çıplak ve kelepçeli bırakılmış sanığın tekrar şiddete maruz kalması muhakkak olmakla kendini koruma içgüdüsünden kaynaklanan doğal bir davranış olduğunun kabulünde zorunluluk bulunmaktadır”

    “HAYATIN OLAĞAN AKIŞINDA BEKLENEBİLECEK BİR DURUM”

    Olayda sınırın öfke, gazap gibi nedenlerle aşıldığına ilişkin delil olmadığı, bu yönde ortaya çıkan şüpheden de sanığın yararlanması gerektiği belirtilen kararda, “Meşru savunmada sınırın mazur görülebilecek bir heyecan, korku ve telaş ile aşıldığının kabulü zorunludur. Sanığın, maruz kaldığı saldırının etkisiyle içine düştüğü psikolojik hal nedeniyle heyecanlanması, paniğe kapılması ve hatta korkması, bunun sonucunda da meşru savunma sınırını aşması hayatın olağan akışında beklenebilecek bir durum olup, kin ve öç alma güdüsü ile hareket edilmediği konusunda mahkememizde tam bir vicdani kanaat oluşmuştur” denildi.

  • Bursa’da geri dönüşüm fabrikasında yangın!

    Bursa’da geri dönüşüm fabrikasında yangın!

    Bursa’nın Mudanya ilçesi Balabancık Mahallesi’nde bulunan bir geri dönüşüm fabrikasında yangın çıktı. Gökyüzünü kaplayan siyah dumanlar şehrin birçok noktasından görülürken itfaiye ekipleri yangını söndürmeye çalışıyor.

    Bursa Mudanya’da plastik, kağıt ve atık malzemelerinin bulunduğu geri dönüşüm fabrikasından bir anda alevler yükselmeye başladı. Alevlerle birlikte atıklardan çıkan siyah dumanlar gökyüzünü kapladı.

    İhbar üzerine olay yerine gelen Bursa Büyükşehir Belediyesi İtfaiye Daire Başkanlığı ekipleri, alevlere kısa sürede müdahale etti.

    Rüzgarın da etkisiyle gök yüzünü kaplayan dumanlar kısa sürede geniş bir alana yayılırken, vatandaşlar panik yaşadı.

    Bursa’nın bir çok yerinden görünen yangını söndürmek için itfaiye ekipleri çalışmaların sürdürüyor.

  • Bursa’da jandarma her yerde onları arıyor

    Bursa’da jandarma her yerde onları arıyor

    Bursa’da radyo ve televizyon vericilerine dadanan hırsızlar güvenlik kamerasına yansıdı.

     

    Bursa’nın Osmangazi ilçesine bağlı Gündoğdu Mahallesi’nde bulunan televizyon ve radyo vericilerinin bulunduğu alanı hırsızlar mesken tuttu.

    Bir ayda iki defa vericilerin kablolarını kesen hırsızlar güvenlik kameralarına yakalandı.

    Güvelik kamerası görüntülerinden yaşlarının küçük olduğu anlaşılan 2 zanlı jandarma ekipleri tarafından her yerde aranıyor.

  • Bursa’da kaçarken polis aracına çarptılar

    Bursa’da kaçarken polis aracına çarptılar

    Bursa’nın İnegöl ilçesinde, polisin dur ihtarına uymayıp kaçan ehliyetsiz sürücü, otomobille ekip aracına çarptı. Kısa sürede yakalanan otomobildeki 2 kişinin üzerinde bir miktar uyuşturucu madde ele geçirildi.

    Bursa- Ankara yolunda uygulama noktasında kontrol yapan narkotik polisi, şüphe üzerine bir otomobili durdurmak istedi. Polisin dur ihtarına uymayan sürücü, otomobille kaçmaya başladı. Kovalamaca sırasında otomobil, bir polis aracına çarptı.

    Diğer polis ekiplerinin yolu kapatmasıyla, otomobil durduruldu. Sürücü Emre Ç. (27) ve yanındaki Öznur Ç. (25) yakalandı. Emre Ç.’nin ehliyetsiz olduğu tespit edilirken, 2 şüphelinin üzerlerinde yapılan aramada bir miktar uyuşturucu madde ele geçirildi.

    Emre Ç.’ye ehliyetsiz araç kullanmaktan 2 bin 698 TL, 2 şüpheliye de sokağa çıkma kısıtlamasına uymadıkları gerekçesiyle toplam 6 bin 300 TL cezai işlem uygulandı. Şüpheliler gözaltına alındı.

  • Bursa’da ‘Künye Ağaç’ İznik’in sembolü haline geldi

    Bursa’da ‘Künye Ağaç’ İznik’in sembolü haline geldi

    Bursa’da, İznik Jandarma Komutanlığı’nda 1960 ile 1990 yılları arasında askerlik yapanların künyelerini kazıdığı, isim ve rakamların desen oluşturduğu ağaç, ziyaretçiler tarafından büyük ilgi görüyor. Bölge halkı, ilçenin sembollerinden biri haline gelen ve ‘Künye Ağaç’ adını verdikleri anıt ağacın koruma altına alınmasını istiyor.

    Bursa’da, İznik Jandarma Komutanlığı’nda 1960 ile 1990 yılı arasında askerlik yapanlar, kışlanın yakınındaki bir ağaca künyelerini kazıdı. Zaman içerisinde ağacın büyümesiyle kazılan yazılar ve rakamlar da büyüdü. İsim ve rakamların desen oluşturduğu ağaç, halk arasında ‘Künye Ağaç’ olarak biliniyor.

    Antalya, Diyarbakır, Muğla, Trabzon gibi farklı şehirlerden gelen askerlerin künyelerini kazıdığı ağacı görenler, şaşkınlık yaşıyor. Bölge halkı, ilçenin sembollerinden biri haline gelen ağacın koruma altına alınmasını istiyor.

    ‘ANIT BİR AĞAÇ’

    Ağacın bulunduğu Selçuk Mahallesi Muhtarı Selim Sarıkaya, “Eski bir tarihi olup, anıt ağaçtır. Genişliğinden ve güzelliğinden bunu anlıyoruz. 200 yıllık olduğunu tahmin ediyoruz. Ağacın üzerinde askerler hatıralarını bırakmış. O ağacın koruma altına alınmasını talep ediyoruz. Yıllar önce İznik’te askerlik yapıp, anılarını tazelemek için geldiğinde yine aynı ağacı orada görenler var. Çok seviniyorlar. ‘Ben 20 yıl önce gelip askerlik hatıramı yazmıştım’ diyenler var. Bizim için de güzel bir olay. Hem turist geliyor, hem de anıt bir ağaç. Gölgesinde serinliyoruz. Koruma altına alınması için elimizden geleni yapıyoruz” dedi.

  • Bursa’da araba çarptı! Bir an olsun yanından ayrılmadı

    Bursa’da araba çarptı! Bir an olsun yanından ayrılmadı

    Bursa’da yavru bir köpek, otomobilin çarpması sonucu yaralandı. İş yerinden koşup gelen sahibi, yol ortasında yatan köpeğine sarılarak dakikalarca gözyaşı döktü.

    Bursa’nın İnegöl ilçesi Mahmudiye Mahallesi’nde Emre E.’ye ait otomobil aniden yola çıktığı öne sürülen yavru bir köpeğe çarptı.

    Çarpmanın etkisiyle yer düşen ve ağır yaralanan köpeğin iş yerinde olan sahibi ise hemen dışarı koştu.

    Köpeğinin yol ortasında yaralı halde yattığını gören sahibi köpeğe sarılarak uzun süre gözyaşı döktü.

    Daha sonra araçlar yakında bulunan bir veteriner kliniğine götürülen köpek tedavi altına alındı.

  • Bursa’da kayıp olarak aranıyordu! 24 saat sonra bulundu

    Bursa’da kayıp olarak aranıyordu! 24 saat sonra bulundu

    Bursa’da evden ayrılıp kaybolan ve psikolojik sorunları olduğu öğrenilen yaşlı adam 24 saat sonra bulundu.

    Bursa’nın merkez Yıldırım ilçesine bağlı Bağlaraltı Mahallesi’nde yaşayan 67 yaşındaki Mustafa Kereci, gece yarısı kimseye haber vermeden evinden ayrıldı.

    Sabah uyandıklarında evli ve 7 çocuk babası Kereci’yi odasında bulamayan ailesi polise haber vererek kendi imkanlarıyla arama çalışmalarına başladı.

    Yaşlı adamı gün boyu dışarıda arayan yakınları akşam saatlerinde şehirlerarası otobüs terminalinde buldu.