Etiket: manşet

  • 16 yaşındaki kızını boğazından bıçakladı

    16 yaşındaki kızını boğazından bıçakladı

    Afyonkarahisar’ın Sandıklı ilçesinde Oktay U., sokak ortasında tartıştığı kızı H.U.’yu (16) boğazından bıçakladı. Tesadüfen bölgeden geçen jandarma ekibinin müdahale ettiği olayın ardından hastaneye kaldırılan H.U. ameliyata alındı.

    Olay, öğle saatlerinde İstasyon Caddesi’nde meydana geldi. Oktay U. henüz bilinmeyen nedenle tartıştığı kızı H.U.’yu bıçakla boğazından yaraladı. Bu sırada tesadüfen bölgeden geçen jandarma ekipleri hemen olaya müdahale etti. Jandarmayı görünce kaçmaya çalışan Oktay U., kısa sürede yakalandı. Oktay U. çağrılan polis ekiplerine teslim edildi.

    Boğazından aldığı bıçak darbesiyle kan içinde kalan H.U. ise çağırılan sağlık ekibinin ilk müdahalesinin ardından Sandıklı Devlet Hastanesi’ne götürüldü. Durumu ağır olan H.U., ameliyata alındı.

    Emniyete götürülen Oktay U.’nun sorgusunun sürdüğü bildirildi.

     

  • Adres yine İnegöl! Bu sefer hedefte bisiklet vardı

    Adres yine İnegöl! Bu sefer hedefte bisiklet vardı

    Bursa’nın İnegöl ilçesinde, bir apartmanın girişindeki bisikletin çalınma anı, güvenlik kamerasına yansıdı.

    Hırsızlık olayı, geçen hafta, İnegöl ilçesi Mesudiye Mahallesi Harman Sokak’taki bir apartmanın girişinde meydana geldi.

    Binanın girişine bırakılan bisiklet, üzerinde kapüşonlu mont bulunan maskeli bir kişi tarafından çalındı.

    Bisikletinin yerinde oladığını fark eden Sabri Kula da polise şikayette bulundu.

    Polis ekipleri, şüphelinin yakalanması için çalışma başlattı. Bisikletin çalınma anı, binanın güvenlik kameralarına yansıdı.

  • 1050 Konutlarda kentsel dönüşüm bilmecesi

    1050 Konutlarda kentsel dönüşüm bilmecesi

    TMMOB Bursa İl Koordinasyon Kurulu, Akpınar 1050 Konutlar ve Yakın Çevresi Kentsel Dönüşümü ile ilgili basın açıklaması gerçekleştirdi. Açıklama, TMMOB Şehir Plancıları Odası Bursa Şube Başkanı Alp Kaya tarafından yapıldı. Kaya tarafından yapılan açıklama şöyle:

    “Öncelikle belirtmek isteriz ki, TMMOB yaşadığımız kentler ile ilgili sorunları tespit eden, hazırladığı raporlar ile çözüm önerilerini sunan, “kentin sakini değil, sahibi olma” anlayışıyla hareket eden kamu kurumu niteliğinde bir meslek kuruluşudur.

    Bursa kentinin stratejik öneme sahip bir bölgesinde bulunan Osmangazi İlçesi Mudanya Bursa yol aksı üzerinde Akpınar Mahallesi 1050 Konut alanı ve yakın çevresi alanının yeni yapılanması, dönüşümü nasıl olmalı, Kentin geleceği ile ilgili görüşlerimizi, endişelerimizi kamuoyu ile paylaşma gereği duyulmuş ve bu gerekliliklerle bu basın açıklaması yapılması gereği doğmuştur.

    1050 Konutlar olarak adlandırılan bölge; Bursa İli, Osmangazi İlçesi, Akpınar Mahallesi sınırları dahilinde yer almaktadır. 1050 Konutların bulunduğu alan Bursa 2 nolu Yalakçayır Gecekondu Bölgesidir. Bölgenin gelişimi 24 Ağustos 1958 günü binlerce işyerinin yok olduğu Kapalıçarşı yangını ile yakından ilişkilidir. Bu yangın, Bursa’nın kentleşmesi, ticari yaşamı ve bayındırlık hizmetlerini büyük ölçüde etkilemiştir. Yangının hemen sonrasında Belediye Başkanı Reşat Oyal’ın girişimleri, İller Bankası ve Emlak Bankası’nın desteği ile Mimar Emin Canbolat’ın yönetiminde İmar Planlama Bürosu kurulmuş, bu büroda İtalyan şehircilik uzmanı Piccinato’nun danışmanlığında 1/4000 ölçekli Bursa Nazım Planı hazırlanmıştır. Bu planda kentin Ankara – Bursa – Mudanya doğrultusunda gelişmesi önerilmektedir. Piccinato Planı’nda Bursa – Mudanya Yolu üzerindeki tarım arazisi (Yalakçayır), Organize Sanayi Bölgesi olarak belirlenmiştir.

    Bölgenin gelişimini hızlandıran bir diğer etmen de Devlet Planlama Teşkilatı (DPT) tarafından 1961 yılında yapılan 5 yıllık kalkınma planına göre Türkiye’nin ilk Organize Sanayi Bölgesi’nin Bursa’da kurulmasına karar verilmesi olmuştur. 1960’lardaki “sanayi hamlesi” neticesinde tüm Türkiye’de uygun bir sanayi alanı bulmak adına bir araştırma yapılmış ve bu araştırma özellikle Bursa, İstanbul, Adapazarı, Adana, Mersin ve Zonguldak şehirlerinde yoğunlaştırılmıştır. Bu araştırmanın sonucunda konum olarak bu amaca hizmet edecek en uygun şehrin Bursa olduğuna karar verilmiş ve 1962 yılında Yalakçayır’da Bursa Organize Sanayi Bölgesi inşaatına başlanmıştır.

    Sanayi sektöründe meydana gelen hızlı büyüme beraberinde göç ve çarpık kentleşmeyi de getirmiştir. Organize Sanayi Bölgesi’nin oluşumu yoğun bir işgücü talebini doğurmuştur. Bölgede potansiyel olarak oluşan yaklaşık 18000 nüfusun taleplerini ve istenmeyen gecekondu yapılaşmasını önlemek amacıyla Bayındırlık ve İskan Bakanlığı’nca az yoğunluklu konut alanlarını hedefleyen bir plan üretilerek, yürürlüğe girmesi sağlanmıştır. Sonraki yıllarda planda toplu konut alanı olarak ayrılan kısım, Bakanlıkça 21.11.1972 tarihinde tasdik edilen O.S.B. Karşısı Konut Alanları Uygulama İmar Planı dahilindeyken, 09.11.1979 tarihinde Bursa Yalakçayır Gecekondu Önleme Bölgesi (GÖB) imar planı olarak, 01.08.1985 tarihinde Bursa 2 nolu Yalakçayır G.Ö.B. 2985 sayılı toplu konut imar planı olarak onaylanmıştır.

    Bu planla 1050 Konutlar adı ile bilinen konut alanları planlamasında tekli ve ikiz olmak üzere toplam 236 blokta, 2290 adet bağımsız birimin bulunduğu 117.256 m2 konut alanı ve 9.567 m2 inşaat alanı planlanmıştır. Bölgedeki yapılar tekli ve ikiz olmak üzere toplam 236 bloktan oluşmaktadır. Ön bahçe mesafesi 5 m., yan bahçe mesafesi 3 m. şartı konmuştur. Bloklar konumu itibarıyla iç bahçelere baktırılarak, ortalarında çocuk parkları oluşturulmuştur.

    Oluşturulan bloklar 10 m x 20 m ebatlarına sahip olup bodrum + zemin + 4 normal kat olmak üzere 6 katlıdır. Bodrum katlarda sığınak ve kömürlükler yer almakta olup bağımsız bölüm bulunmamaktadır. Zemin ve normal katlarda her katta 2 daire yer almaktadır.

    Bölgenin özetle oluşumu bu şekildedir. 80’ li yıllardan günümüze ulaşan bölgenin yıpranan ve eskiyen yapı stoğunu yenileyebilmek amacıyla 8 yıl önce Bursa Büyükşehir Belediyesi tarafından “Akpınar Mahallesi Kentsel Dönüşüm Projesi” adı ile deprem riski taşıyan yapıların dönüşüm projesi çalışmaları başlatılmıştır. Bu kapsamda 20.09.2012 tarih ve 860 sayılı Büyükşehir Belediyesi Meclis Kararı ile 5393 sayılı Belediye Kanununun 73. Maddesine istinaden Kentsel Dönüşüm ve Gelişim Alanı ilan edilmiştir.

    Alanda kamu mülkiyetinde bulunan alanlar olması nedeniyle, kentsel dönüşüm ve gelişim proje alanı ilan edilmesi ve uygulama yapılabilmesi için 17.12.2012 tarih ve 2012/4087 sayılı Bakanlar Kurulu kararı alınmıştır. Ardından Bursa Büyükşehir Belediyesi tarafından projeler hazırlatılmış ve mal sahipleri tarafından kurulan Akpınar Mahallesi Kentsel Dönüşüm ve Dayanışma Derneği birçok firma ile görüşerek seçim yaptığı firma ile proje çalışmalarına başlamıştır. Ardından bazı zamanlarda hızlanan proje süreci bazı zamanlarda yavaşlayarak devam etmiş, Bursa Büyükşehir Belediyesi yetkilileri, dernek yetkilileri Çevre ve Şehircilik Bakanı ile görüşme yapmışlardır. Basından takip ettiğimiz üzere Çevre ve Şehircilik Bakanı ile yapılan görüşmelerde maliklerden katkı payı istenmesi bu süreci tıkamıştır.

    Devam eden süreçte Akpınar Mahallesi Kentsel Dönüşüm ve Dayanışma Derneği, İMSİAD ile protokol yaparak Taslak Proje ve Proje Görselleri hazırlanmıştır.

    Akpınar Mahallesi Kentsel Dönüşüm ve Dayanışma Derneği, İMSİAD ile protokol yaparak hazırlatılan Taslak Proje ve Proje Görselleri şubemiz tarafından basından takip edilmiş, süreçle ilgili İMSİAD’ın daveti ile düzenlenen bazı toplantılara akademik odalar olarak katılım sağlanmıştır. Toplantılarda, söz konusu alana ilişkin tasarlanan mimar proje taslağının ilgili kanun ve yönetmeliklerine, planlama ilke ve esaslarına ilişkin aykırılıklar ve çekinceler dile getirilmiştir.

    Akpınar Mahallesi Kentsel Dönüşüm ve Dayanışma Derneği tarafından İzmir Depremi sonrasında yapılan basın açıklamasında ve daha sonraki dönemde İMSİAD tarafından yapılan söylemlerde “…Akademik Odalardan tam destek alarak, plan iptal davalarının açılmayacağı…” şeklinde ifadeye yer verilmiştir.

    Belirtmek isteriz ki akademik odalar olarak bizler davet edildiğimiz her ortamda meslek disiplinimiz çerçevesinde görüşlerimizi dile getirir, katkı koymaya gayret ederiz. Bu bağlamda, tarafımıza iletilen tüm davetlere katıldığımızı ve konu hakkında görüşlerimizi ilettiğimizi bildirmek isteriz. Ancak konuyla ilgili olarak akademik odalar olarak da herhangi bir destek veya dava açılıp açılmayacağı konusunda fikir belirtmediğimizi de görüşlerimize eklemek isteriz. Gelinen aşamada, Bursa Büyükşehir Belediyesi çalışmalarını yürütmekte olup, yine biz akademik odalardan görüş talep edeceğini bildirmektedir. Biz de bu sürecin tamamlanmasını, sadece 1050 konutlar özelinde değil, tüm Bursa için kentsel dönüşüm sürecinin belirli dinamikler doğrultusunda bir çerçeveye oturtulmasını talep etmekte ve beklemekteyiz. Yine bu doğrultuda, konu ile ilgili her zaman desteğe hazır olduğumuzu da belirtmek isteriz.

    Ekte tarafınıza iletilen raporda kapsamlı belirtildiği üzere bölgenin dönüşümü için yapılan çalışmalara ilişkin çekincelerimiz bulunmaktadır. Bunlardan birkaç başlığı burada belirtmek isteriz.

    Deprem Araştırma Merkezi tarafından hazırlanan Türkiye Deprem Haritası’na göre, Marmara çevresinde aktif fayların bulunması nedeniyle, Bursa 1. Derece deprem kuşağı içinde yer almaktadır. Defalarca dile getirdiğimiz gibi kentimiz aradan geçen onca yıla rağmen depreme hazır hale getirilememiş, kentimiz olası depreme hazırlanamamıştır. Sanayileşmeyle birlikte hızla göç alan Bursa bugün %60’ı plansız olarak gelişmiş yapılaşma alanlarına sahiptir. Kentimizde kaçak yapı sorunu kaçak mahalle sorununa dönüşmüştür. Bu alanların plansız-kaçak gelişmesi afet riskini de önemli ölçüde arttırmaktadır. Bu kapsamda sadece 1050 Konutlar değil, kentimizin %60’ını oluşturan herhangi bir fenni mühendislik hizmeti almamış yapılar da deprem riski taşımaktadır. Konunun yalnızca 1050 Konutlar özelinde değil, genel bir yaklaşımla kent bütününde değerlendirilmesi gereklidir.

    Sağlıklı ve yaşanabilir kentler oluşturmak ve ‘6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun’ kapsamında yürütülen planlama çalışmalarını yönlendirmek ve Türkiye genelinde yürütülen çalışmaların bütüncül bir yaklaşımı belli ilkeler ve esaslar üzerinden yürütülmesini sağlamak için Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ve İstanbul Teknik Üniversitesi tarafından Türkiye genelinde Bursa ili de dahil olmak üzere çeşitli yerel yönetimlerin ve paydaşlarında katılım sağladığı ortak çalışmalarla ‘Kentsel Dönüşüm Uygulamalarında Planlama İlke ve Kriterlerinin Geliştirilmesi Projesi’ geçtiğimiz yıllarda hazırlanmış bulunmaktadır. Bu çalışma ülke genelinde yürütülen kentsel dönüşüm çalışmaları için yapılan en önemli araştırmalardan birini teşkil etmektedir. Bu araştırma sonucu oluşturulan planlama ilke ve kriterlerinin, Bursa ilindeki çalışmalar kapsamında değerlendirilmesi ve kent genelinde yürütülecek kentsel dönüşüm çalışmalarında bu ilke ve esaslar dikkate alınması gerekmektedir. Bahsedilen araştırma sonucu 16 bileşen, 50 planlama ilkesi ve 197 planlama kriteri geliştirilmiştir.

    Araştırma sonucu ortaya çıkan bileşen, ilke ve kriterlerin iyice anlaşılması için araştırmada kentsel dönüşüme nasıl bir yaklaşımın geliştirildiği, kentsel dönüşüm çalışmalarının bütün boyutlarıyla nasıl ele alındığının anlaşılmasında fayda bulunmaktadır. Araştırmada kentsel dönüşüm üzerindeki kavram karmaşasını ortadan kaldıran ve hem ulusal hem de uluslarası literatürü dikkate alan bir yaklaşımla kentsel dönüşüm çok boyutlu olarak ele alınmıştır. Bursa’da yürütülecek kentsel dönüşüm çalışmalarında bu boyutlar ve planlama ilkeleri bir bütün olarak ele alınıp 1050 konutlar kentsel dönüşüm projesi de bu kapsamda değerlendirilmelidir.

    Bursa ili genelinde bir değerlendirme yapıldığında yürütülmesi planlanan kentsel dönüşüme konu olan alanlarda bütüncül bir yaklaşım geliştirmek, dönüşümün belli ilkeler ve esaslar üzerinden ilerlemesini temin etmek ve kentsel dönüşüm uygulamalarının başarısını arttırmak üzere tasarım ilkelerinin ve planlama kriterlerinin belirlenmesi ve bu kapsamda yasal mevzuatın çizdiği çerçeveden çıkılmaması gerekmektedir. Bursa’da yürütülecek kentsel dönüşüm çalışmalarında bu boyutlar ve planlama ilkeleri bir bütün olarak ele alınıp 1050 konutlar kentsel dönüşüm projesi de bu kapsamda değerlendirilmelidir.

    Alanda özel mülk sahiplerinin parselleri dışında Maliye Hazinesine ait parseller ve jandarma alanı mevcut bulunmaktadır. Bahsi geçen bu kurumlardan gerekli görüşler alınmalı, yapılacak tüm çalışmalarda bu görüşler yasal dayanak olarak da kabul edilebilmelidir. Konuya ilişkin bilgi sahibi olduğuna tereddüt duyduğumuz ve herhangi bir yazışmaya konu edilmeyen MİLLİ EMLAK’a (MALİYE HAZINESİ) ait parsellere ilişkin getirilecek kullanım kararları için de görüşleri alınmalıdır. ANCAK ALANDA YÜRÜTÜLEN TÜM ÇALIŞMALARDAN MİLLİ EMLAK’IN HABERİ VAR MIDIR?

    1050 Konutların dönüşümü sadece fiziksel dönüşüm olarak değerlendirmek doğru bir yaklaşım tarzı değildir. Yasal mevzuat çerçevesinde fiziksel, ekonomik, sosyal dönüşüm verileri göz önüne alınarak dönüşüm modellemesi yapılmalıdır. Unutulmaması gereken bu bölgede yapılacak dönüşüm bundan sonra benzer bölgelerde de yapılacak dönüşümler için rol model olacaktır. Yani burada uygulanacak daireye daire verme, üzerine katkı payı istenmesi, maliye hazinesine ait parsellerin ticaret alanına çevrilerek proje finansmanının sağlanması gibi konular bunlar sonra yapılacak tüm projelerdeki hak sahipleri tarafından da isteneceği unutulmamalıdır.

    Görüleceği üzere, konunun ne kadar geniş bir kapsamlı bir konu olduğu ortadadır. EK’ teki raporda bahsedilen geniş kapsam elden geldiğince anlatılmaya çalışılmıştır. Hal böyle, konu çok geniş kapsamlı, çok aktörlü, çok sektörlü ve çok boyutlu iken konuyu “BEN YAPTIM OLDU” mantığıyla değil tüm paydaşların bir araya gelerek çözüm arayışına girilmesi ve ÇEVRECİ EKOLOJİK TASARIMLARLA İLGİLİ KANUN VE YÖNETMELİKLERE, PLANLAMA İLKE VE ESASLARINA ilişkin çerçevesinde doğrunun bulunması en doğru yaklaşım, olması gereken modelleme olarak görülmektedir.”

  • Haftalar sonra ilk kez basın açıklaması yapacak

    Haftalar sonra ilk kez basın açıklaması yapacak

    Son dakika haberine göre Sağlık Bakanlığı Koronavirüs Bilim Kurulu saat 17.00’de toplanacak. Toplantı sonrasında saat 19.00’da Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, haftalar sonra ilk kez basın açıklaması yapacak.

    Koronavirüs Bilim Kurulu üyeleri, Bakanlığın Bilkent Yerleşkesi’nde, Sağlık Bakanı Koca başkanlığında saat 17.00’de bir araya gelecek.

    Gelen bilgilere göre son haftalarda yapılan yazılı açıklamaların aksine bugün Bakan Koca’nın saat 19.00 kameralar karşısına geçmesi bekleniyor.

    Toplantıda, mutasyonlu virüsün geldiği son nokta ve alınması gereken önlemler ile aşılamadaki son gelişmelerle birlikte kısıtlamalarla ilgili alınacak tavsiye kararların da görüşülmesi bekleniyor.

  • Bursa’da jandarmadan siber suç operasonu!

    Bursa’da jandarmadan siber suç operasonu!

    Bursa İl Jandarma Komutanlığı ekipleri tarafından Siber Suçlara yönelik operasyonda çok sayıda çok sayıda yasa dışı bahis sitesine erişim engellendi.

    Bursa İl Jandarma Komutanlığı Siber Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü ekipleri tarafından Ocak ayında yapılan denetim ve operasyonlarda, yurt dışı kaynaklı yayın yapan 220 yasadışı bahis sitesi, 140 müstehcen içerikli web sitesine erişim engellendi.

    Oltalama (Phishing) yöntemiyle vatandaşların kredi kartı bilgilerini ele geçirmeye çalışan 15 web sitesi USOM (Ulusal Siber Olaylara Müdahale Merkezi’ne) bildirilerek erişim engellenmesi sağlandı. Terör Örgütü Propagandası yaptığı tespit edilen 2 web sitesi incelenerek Mahkeme Kararıyla erişim engellenmesi sağlandı.

    Diğer yanda, 8 sosyal medya hesabı kullanıcısına Tehdit, Hakaret, Terör Örgütü Propagandası, Tüzel Kişilik Haklarını İhlal ve Türk Milletini, Türkiye Cumhuriyeti Devletini Kurum ve Organlarını Aşağılama suçundan, 25 sosyal medya hesabı kullanıcısına Covid-19 Tedbirlerini İhlal ve ayrıca 5 şahsa da Bilişim Sistemlerini Kullanarak Dolandırıcılık suçundan işlem yapıldı.

  • Beklenen kar yağışı 1987, 2002 ve 2004’teki gibi olabilir

    Beklenen kar yağışı 1987, 2002 ve 2004’teki gibi olabilir

    Meteoroloji uzmanlarının tahminlerine göre cuma günü başlayacak ve Türkiye’nin büyük bölümünü etkisi altına alacak soğuk hava dalgasındaki kar yağışının günlerce kalma ihtimali oldukça yüksek. Newcastle Üniversitesi Araştırmacısı Dr. Abdullah Kahraman, “Türkiye’de beklenen kar yağışının 1987’de, 2002’de ve 2004’te görülen yoğun kar yağışlarına benzer olma durumu söz konusu” dedi.

    Türkiye’de cuma gününden itibaren başlaması beklenen kar yağışının, 1987, 2002 ve 2004’deki yağışlar gibi etkili olması öngörülüyor.

    Dünyada son yılların en büyük sorunları arasında küresel ısınma ilk sıralarda yer alıyor. Türkiye de küresel ısınmanın sonuçlarından etkilenen ülkeler arasında.

    Meteoroloji Genel Müdürlüğü verilerine göre, bu kış mevsiminde kar yağışları geçmiş senelere göre oldukça düşük. Önceki yılların bu zamanlarında kar kalınlığı 3 metrelere ulaşabilirken bu yıl kar kalınlığı ortalama insan boyunu aşamadı.

    KAR YAĞIŞI GELİYOR

    Meteoroloji uzmanlarının tahminlerine göre cuma günü başlayacak ve Türkiye’nin büyük bölümünü etkisi altına alacak soğuk hava dalgasındaki kar yağışının günlerce kalma ihtimali oldukça yüksek.

    Doğu Avrupa üzerinden gelen soğuk hava ve Orta Akdeniz’den gelen siklonla Türkiye’yi etkisi altına alacak kar yağışının 1987, 2002 ve 2004’teki kar yağışları gibi etkili olması bekleniyor.

    1987 yılının mart ayında İstanbul’da kar yağışı etkili olmuş ve bazı noktalarda kar kalınlıkları 1 metreyi aşmıştı.

    Kandilli Rasathanesi verilerine göre, İstanbul’da 1987’de 4-14 Mart tarihleri arasındaki günlük ortalama hava sıcaklığı sıfırın altında 2,2 derece olarak kaydedilmişti.

    Cuma günü Türkiye’nin büyük bölümünü etkisi altına alması beklenen soğuk hava dalgası, sıcaklıkları ortalama 5 ila 15 derece arasında düşürecek.

    “METEOROLOJİNİN UYARILARINA DİKKAT EDİLMELİ”

    İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Uçak ve Uzay Bilimleri Fakültesi Meteoroloji Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hüseyin Toros, AA’ya yaptığı açıklamada, küresel tahminlere göre cuma gününden itibaren Türkiye’nin soğuk hava dalgası etkisi altına gireceğini söyledi.

    Türkiye’de şu anda Avrupa üzerinde oluşan alçak basınç alanlarının etkisi ile güneyli rüzgarların hakim olduğunu belirten Toros, “Dolayısıyla mevsim normalleri üzerinde bir sıcaklık yaşıyoruz. Atmosferik sayısal model sonuçlarına göre Avrupa üzerindeki alçak basınç alanı doğuya doğru hareket ederek cuma günü Ukrayna üzerine kadar ilerliyor. Kuzey Avrupa üzerinde yüksek basınç alanı oluşuyor” diye konuştu.

    Toros, her iki sistemin etkisiyle Türkiye’ye soğuk havanın taşındığını vurgulayarak, şöyle devam etti:

    “Hafta sonu orta Akdeniz’de oluşan alçak basınç sisteminin doğuya doğru ilerleyerek, önümüzdeki hafta ülkemizde bol yağış bırakması ihtimali var. Hava sıcaklıklarının cuma gününden itibaren azalması ve yağışların çoğu yerde yoğun kar yağışı şeklinde oluşması bekleniyor. Ayrıca sistem geçişi sırasında zaman zaman kuvvetli rüzgarlar oluşabilir. Oluşabilecek şiddetli yağışlardan, kuvvetli rüzgarlardan, don ve buzlanmalardan olumsuz etkilenmemek, can ve mal kayıpları yaşamamak için MGM tahminlerine ve uyarılarına dikkat edilmesi son derece önemlidir. Ayrıca Meteoroloji literatüründe ‘tulpar fırtına’ diye bir soğuk hava dalgası yoktur. Bunun gibi açıklamalar yanlıştır.”

    “1987, 2002 VE 2004’TE GÖRÜLEN KAR YAĞIŞLARINA BENZER OLABİLİR”

    Newcastle Üniversitesi Araştırmacısı, Atmosfer Bilimci Dr. Abdullah Kahraman ise Avrupa’nın kuzeyini etkisi altına alan soğuk ve karlı havanın Hollanda ve İngiltere’nin doğusu dahil pek çok yerde uzun yıllardır görülmemiş kar yağışlarına neden olduğunu belirtti.

    Yerdeki kar örtüsünün havanın hızla soğumasına ve yüksek basınç gelişimine neden olduğunu vurgulayan Kahraman, “Soğuk yüksek basıncı kışın Sibirya üzerinde sıkça görürüz. Önümüzdeki günlerde Avrupa üzerinde 1045 milibar kadar ulaşan basınç değerleri tahmin ediliyor” diye konuştu.

    Kahraman, Türkiye’nin cuma gününden itibaren soğuk hava dalgası etkisi altına gireceğini anlatarak, sözlerini şöyle sürdürdü:

    “Simülasyonlara göre yüksek basıncın etkisiyle çok soğuk hava kütlesi önce Doğu Avrupa’ya, zamanla Balkanlar ve Türkiye’ye taşınıyor. Önce Atlantik Okyanusu’ndan gelen, Akdeniz üzerinden Balkanlar’a ulaşacak bir siklon, ardından Akdeniz’de gelişen siklonlar Türkiye’ye bolca yağış getiriyor. Özellikle hafta sonundan itibaren ağırlıkla kar beklentisi var. Türkiye’de beklenen kar yağışının 1987’de, 2002’de ve 2004’te görülen yoğun kar yağışlarına benzer olma durumu söz konusu. Modellere göre Marmara Denizi’nin güney ve doğusu, Karadeniz, Kuzey Ege çevrelerinde günlerce sürecek, hayli fazla kar yağışı bekleniyor. Ancak bölgesel ve şehir bazlı detaylar için henüz erken.”

    “TULPAR FIRTINA DİYE BİR SOĞUK HAVA DALGASI YOK”

    Kar beklentisinin önceden tahmin modelleriyle tespit edilmesinin önemli olduğunun altını çizen Kahraman, yine de haftalar öncesinden kar tahmininin yanılgılara neden olabileceğini, atmosfer modellerinin kar hadiselerinde 3-5 günden sonra spekülatif olabileceğini ifade etti.

    Kahraman, meteoroloji meraklılarının sosyal mecralardan tahminlerini paylaştıklarını aktararak, şunları kaydetti:

    “Son dönemde medyada kendini ‘meteoroloji uzmanı’ diye tanıtan kişilere prim verilmemesi gerekiyor. Teknik eğitimden geçmemiş, internetten bazı modelleri takip eden kişilerin sorumsuz açıklamalarını insanlar resmi hava tahmini zannedebiliyor. Bu duruma insanlar dikkat etmeli. Türkiye’ye gelmesi beklenen soğuk hava dalgasıyla birlikte tulpar fırtınanın da geleceğini bazı kişiler ortaya atmış durumda. Meteoroloji literatüründe ‘tulpar fırtına’ diye bir soğuk hava dalgası yok. İnsanlar resmi makamlardan yapılmayan bu tarz açıklamalara itibar etmesinler. Özellikle MGM web sitesi ve uygulamasında açıklamaları takip etsinler.”

  • Annesi kaçırıldığını öne sürdü, kızından yanıt geldi

    Annesi kaçırıldığını öne sürdü, kızından yanıt geldi

    Bursa’da Şerife Y. bir televizyon kanalında kızı Gülbeyaz C.’nin 17 yaşında olduğunu söyleyerek, Abdülkadir Ö. (28) tarafından alıkoyulduğunu iddia etti. Gülbeyaz C. ise 18 yaşında olduğunu savunarak, Abdülkadir Ö. ile kendiz rızasıyla kaçıp, dini nikah yaptıklarını belirtti.

    Şerife Y., bir televizyon kanalında yayınlanan programa katılarak kızı Gülbeyaz C.’nin 17 yaşında olduğunu, oğlunun dini nikahlı eşi Habibe Ö.’nün kardeşi Abdülkadir Ö. tarafından zorla alıkoyulup, istismar edildiğini öne sürdü.

    Gülbeyaz C. ise annesinin iddia ettiği gibi 17 yaşında değil 18 yaşında olduğunu ve Abdülkadir Ö. ile rızasıyla kaçtığını söyledi.Gülbeyaz C. (18), “Bir yıldır ilişkimiz sürüyor. 14 Temmuz günü evden çıktım, Abdulkadir beyin yanına gittim. Annemin de haberi vardı. Beni, başka biriyle evlendirmek istiyordu, bir erkek arkadaşım olmasına karşıydı. Annem, kendi isteğimle Abdülkadir Ö.’ye gitmeme çok sinirlendi ve ortalığı karıştırdı. Annem, beni arayarak ‘Seni kimseye yar etmeyeceğim. Seni oradan alacağım. Onların elinde güvende değilsin. Sana baskı uyguluyor’ dedi. Böyle bir şey yok, 18 yaşında bir insanım, üzerimde baskı kurulsa polise, savcıya gider, şikayetçi olabilirim” diye konuştu.

    Programda fotoğrafı ile telefon numarasının yayınlandığını kaydeden Gülbeyaz C., “Annem, olayın doğrusunu bildiği halde saklıyor. Resmi nikah için gün almıştık, koronavirüs önlemleri nedeniyle uzatıldı, evleneceğiz” dedi.

    Abdülkadir Ö. de “Gülbeyaz’ı kaçırmadım, kendi isteğiyle geldi, gereken yerlere bilgi verildi. Geldiği gün annesine haberdar ettik. Tacizle suçlanıyorum. Bu suçlamaları kabul etmiyorum. Ne sokağa çıkacak yüzüm kaldı ne de can güvenliğim” şeklinde konuştu.

    Gülbeyaz C. ve Abdülkadir Ö.’nün avukatı Tuncay İlçim de savcılığa suç duyurusunda bulunduklarını belirterek, “Söz konusu programda dile getirilen olay, Bursa Cumhuriyet Başsavcılığı 2020/62017 dosya numarası ile adli soruşturmaya konu oldu. Dosya derdest durumda. Gülbeyaz C.’nin 17 yaşındayken alıkonulması, kaçırılması, cebir veya tehdit kullanılarak bir yerde tutulması söz konusu değil. Gülbeyaz C. kendi rızasıyla Abdülkadir Ö.’nün yanına gitti, anne Şerife Y.’ye de haber verildi. Gülbeyaz C. şu an reşit, Abdülkadir Ö. ile dini nikahla evlendi. Resmi nikah işlemleri için de girişimde bulundular. Gülbeyaz C.’nin annesi Şerife Y. ile programının yetkilileri hakkında savcılığa suç duyurusunda bulunup, RTÜK’e başvurulmasına karar verdik” ifadelerini kullandı.

  • Tüm partilere “Yeni Anayasa” çağrısı

    Tüm partilere “Yeni Anayasa” çağrısı

    AK Parti grup toplantısında konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, yeni anayasa çalışmalarına değindi. Yeni anayasanın kapsayıcı olması gerektiğinin altını çizen Erdoğan, “Tüm partilerin sürece katılmasını tercih ederiz” dedi.

    Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, partisinin TBMM’deki grup toplantısına katıldı.

    Erdoğan’ın şu sıralar burada yaptığı konuşmadan öne çıkanlar şöyle:

    “Reform paketimizin çatısını oluştan yeni anaysa teklifimizi geçen hafta paylaştık. Türkiye tarihinde ilk defa sivil bir anayasa hazırlama şansına sahip olmuştur.

    İktidarımızın ilk döneminde vesayet kurumlarının küstah meydan okumalarına tanık olduk. Meclis’e ayar verilmeye çalışılmasını darbe girişimlerini unutmadık.

    “YAMALARLA ÇÖZÜLEMEYECEĞİNİ GÖRDÜK”

    Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemini çalışırken karşımıza hep anayasa meselesinin çıktığını gördük. Yargı reformunda da buna şahit olduk. Yamalarla sorunun çözülemeyeceğini gördük.

    Yeni anayasayı konuşmak ve hazırlamak için şartlar uygun. Anayasalar doğaları gereği toplumun kahir ekseriyetini almak zorundadır. Biz toplumun her kesiminin yeni anayasa çalışmalarında olmalarını sağlayacağız. Tüm partilerin sürece katılmasını tercih ederiz.

    Acele etmeden tüm toplumun ihtiyaçlarını karşılayacak bir metin ortaya çıkaracağız. Bu öyle bir metin olsun ki anayasa hukuku literatüründe örnek olsun. Milletimize yeni anayasa kazandırma şerefine inşallah hep birlikte nail olacağız.

    CUMHUR İTTİFAKI MESAJI

    Bu konuda en büyük görev TBMM ve Cumhur İttifakımıza ve AK Parti grubuna düşecektir. Sayın Bahçeli’nin daha önce ve dün yaptığı açıklamayı memnuniyetle karşılıyorum. Cumhur İttifakı olarak tam bir anlayış birliği içinde olduğumuzu görüyoruz.

    Kimseyi dışarda bırakmadan vizyoner bir bakış açısı ile bunları milletimizle paylaşalım. Farklı görüşleri tekrar tekrar konuşalım. Milletimizin önüne en kapsayıcı ülkeyi en uzun süre taşıyacak metni ortaya koyalım. 100. yılımızı darbe anayasası ile değil yeni sivil bir anayasa ile karşılayalım. Nihai karar elbette milletimizin olacaktır.

    “HAZİNEMİZ ESNAF VE VATANDAŞIN EMRİNDE”

    Batılı ülkeler salgınla mücadele etmekte zorlanırken biz salgın sonrasını planlamaya başladık. Sıkıntıların çözümü için yeni destek programları geliştiriyoruz. Vatandaşlarımızın sahipsiz hissetmemesi için devletin tüm imkanlarını seferber ettik.

    Sadece sosyal koruma kapsamında vatandaşlarımız ve çalışanlarımıza verdiğimiz destekler 51 milyar lirayı geçti. Doğrudan veya dolaylı yüzlerce milyar liralık kaynağı milletimizin hizmetine sunduk. Hazinemiz hamdolsun esnafımızın ve milletimizin emrindedir. Bay Kemal bunları takip edemiyorsa ne diyelim?”

    CHP’YE İZMİR TEPKİSİ

    Geçtiğimiz günlerde TV’lerde izlediniz. İzmir’deki yağışlarla ilgili bir habere benim de gözüm ilişti. İzmir’i ziyaret eden CHP Genel Başkanı’na İzmirli kadın esnaf kardeşim “Altyapı bitik, canımız yandı. 35 senedir CHP var. Lütfen bu altyapıyı düzeltin” dedi. 35 yıldır şehrini yöneten ve altyapı yapmayan belediyeyi partinin genel başkanına şikayet ediyor.

    CHP Genel Başkanı kendi belediyesinin Hazine’den daha kolay borçlandığını anlatıyordu. Kendi bütçesinin 2.5 katı borçlu olarak böyle bir borçlanma hakkına sahip değil. Belediye bu finansmanı izin aldığı dönemde gerçekleştiremediği için şu anda böyle bir borçlanma iznine sahip değil.

    İzni olmadığı için şu veya bu oranla kredi kullanımı söz konusu değildir. Proje ve bütçe finansmanı birbiriyle mukayese yapılamaz. Hazine’nin altyapı finansmanı için sağladığı finansmanın kendi buldukları krediden daha uygun olduğunu da bilmiyor, hepten cahil. Kılıçdaroğlu şunu iyi bil; Hazine ve Maliye Bakanlığı izin vermedikçe hiçbir belediye dışarıdan borç alamaz.”

    “İSTANBUL’UN BARAJLARINI BİZ YAPTIK”

    Büyük şehirler suyu kendileri temin etmek zorunda ama İzmir’de bu söz konusu değil. İstanbul’un barajlarını biz yaptık. Bu sayese bir susuzluğu yaşamıyor. Kar falan geldi de toparladık işi. Beceriksizliği ve kötü yönetimi kendi seçmenini bile isyan ettiren bu belediyecilik anlayışını milletimizin takdirine bırakıyoruz.

    Bakanların atamayla geldiğini söylüyor. Evet, CHP’deki gibi kasetle gelip kasetle gitmiyor. Utanmadan arlanmadan bu ülke için ne yaptınız da biz karşı çıktık diyor. Çıkan her kanunu kararnameyi yargıya taşıyan bunlar değil miydi? Meclis’te arbede çıkaranlar bunlar değil miydi?”

    Miçotakis ile görüşebilirim diyorum, Miçotakis açıklama yapıyor, meydan okuyor. Sen bu meydanı okuduktan sonra biz seninle nasıl bir araya gelelim? Önce haddini bileceksin. Eğer gerçekten bir barış arayışı varsa sende bana meydan okuma. Eğer haddini bilmezsen demek ki masadan kaçtın. Bu şekilde gitmesi halinde biz seninle masaya oturamayız. Neyinize güveniyorsunuz? Buna güveniyorsanız yanılıyorsunuz. Nereden gelirse gelsin, Türkiye dimdik ayakta ve yerindedir.”

  • Bursa’da dehşet anları! Ölümle burun buruna geldi

    Bursa’da dehşet anları! Ölümle burun buruna geldi

    Bursa’da, Hikmet Dırmık’ın (27) kullandığı motosiklete arkadan gelen TIR çarptı. Dırmak’ın TIR’ın altında kalmaktan son anda kurtulduğu kaza, kask kamerası tarafından görüntülendi. Dırmık, “Hala trafikte TIR gördüğüm zaman korkuyorum” dedi.

    Olay, Nilüfer ilçesi Bursa-İzmir kara yolunda meydana geldi. Bir kafeteryada yönetici olan Hikmet Dırmık, iş görüşmesine gitmek için motosikletiyle yola çıktı. Arkadan gelen TIR şoförü, kornaya basarak Dırmık’tan yol vermesini istedi. Dırmık ise TIR şoförünü takip mesafesi konusunda uyardı.

    Uyarıları dikkate almayan TIR şoförü, Dırmık’ı geçmeye çalışırken motosiklete çarptı. Çarpmanın etkisiyle motosikletiyle yola savrulan Dırmık, TIR’ın altında kalmaktan son anda kurtuldu. Kazanın ardından Hikmet Dırmık’ın yardımına yoldan geçen sürücüler koştu. TIR sürücüsü ise aracını park edip, Dırmık’ın yanına geldi ancak polisler gelmeden kaçtı. Dırmık, TIR şoföründen şikayetçi oldu.

    KAZA KASK KAMERASINDA

    Kaza anı, Dırmık’ın kask kamerasına yansıdı. Kamera görüntülerinde, Dırmık’ın korna çalarak el işaretleri yaparak, TIR şöförünü uyarması ile kaza anında Hikmet Dırmık’ın motosikletiyle yola savrulması, sonrasında ise TIR sürücüsünün aracından inip, tavırlar sergilemesi görülüyor.

    Kazanın üzerinden 5 ay geçmesine rağmen TIR sürücüsünün bulunamadığını belirten Dırmık, “İş görüşmesine gidecektim. Burası ana yol olduğu için TIR’lar geçiyor ve çoğu zaman yolu kapatıyor. Ben şeridimi değiştirmeden devam ederken, bir TIR sürücüsü arkamdan gelmeye başladı, yaklaşık 10 kilometre boyunca beni taciz etti. Ben mesafeyi koruması için el hareketi yaptım ama kendisi de bana el kol işareti ile karşılık verdi. En son şu an bulunduğum yere gelmeden yaklaşık 100 metre önce tamamen arkamı kapattı ve arada bir plakama değmeye başladı. Ben TIR’ın dorsesinden arkayı göremediğim için şeridimi de değiştirip, kaçamadım. Sağa sinyal verdim ama arkadan araç gelip gelmediğini göremediğim için geçemedim. Daha sonra başka bir araç geldi sağdan. Onun çıkmasıyla birlikte benim olduğum şeritte, benim geçmemi beklemeden hafif solumdan geçerken beni altına aldı” diye konuştu.

    ‘TEKERLEKLER, KAFAMIN HEMEN YANINDAN GEÇTİ’

    Kaza anında kask kamerasının kayıtta olduğunu belirten Dırmık, “Ben sağa doğru kırarak kendimi yere attım ve cenin pozisyonu aldım. Sürükleniyordum ve ön tekerlekler kafamın hemen yanından geçti. Başka araçlar beni fark edince mesafelerini koruyarak, beni korudular ama bana çarpan kişi 30-40 metre ileride zorla durduruldu. Yanıma geldiğinde el kol hareketleri yaptı. Bana ‘Seni görmedim’ dedi. Yaklaşık 10 dakika trafikte atıştığı birini nasıl görmedi bilmiyorum. Telefonla konuşurken, gidip motorumu kaldırdı ve ‘Bir şey yok’ dedi. Ben motorun arkasında tutanak ararken o hiçbir şey olmadan yoluna devam edip, gitti. Ben motorluyum. Büyük ihtimal onun için sinektim ve beni ezdi geçti. Ben burada tek başıma kaldım. Daha sonra polise gidip şikayetçi oldum. Muhtemelen o gün beni bırakıp giden kişi, ne ailesine ne de çalıştığı kuruma birine çarptığını söylemedi. Benim hem maddi hem de manevi olarak zararım var. Kırık bir kemiğim vardı, kazadan sonra onarılamadı, psikolojim çok bozuldu. Hala trafikte TIR gördüğüm zaman korkuyorum ve otobüslere binemiyorum. Kolumu alçıya alacaklardı çalışmak zorunda olduğum için alamadım. Psikolojik olarak da iz bıraktı” dedi.

  • Bursa’da ceset paniği! Yoldan geçen vatandaşlar buldu

    Bursa’da ceset paniği! Yoldan geçen vatandaşlar buldu

    Bursa’da silahla vurulduktan sonra yol kenarına atılmış erkek cesedi bulundu.

    Olay, sabah saatlerinde merkez Osmangazi ilçesi Çukurca Mahallesi yolu üzerinde meydana geldi.

    Edinilen bilgiye göre, yoldan geçmekte olan vatandaşlar yol kenarında yatan erkek şahsın tepki vermemesi üzerine polis ve sağlık ekiplerine ihbarda bulundu.

    İhbar üzerine olay yerine sağlık ve çok sayıda polis ekibi sevk edildi.

    Sağlık ekiplerinin ilk müdahalesinde şahsın öldüğünü belirlemesi üzerine polis ekipleri emniyet şeridi ile çevrede tedbir alarak yolu araç trafiğine kapattı.

    Ekipler şahsın üzerinden çıkan kimlikle 41 yaşındaki Murat Bahadır olduğunu belirledi.

    Polis ekipleri cinayetle ilgili araştırma başlatırken, Murat Bahadır’ın cansız bedeni Savcılık incelemesinin ardından kesin ölüm nedeninin belirlenmesi için Bursa Adli Tıp Morguna kaldırıldı.