Etiket: manşet

  • Kazada yaralandı, arandığı ortaya çıktı

    Kazada yaralandı, arandığı ortaya çıktı

    Bursa’da seyir halindeyken yağmur nedeniyle kayganlaşan yolda devrilen motosikletteki 2 kişi, yaralandı. ‘Adam yaralama’ suçundan arandığı için tedavisinin ardından gözaltına alınan sürücüye, motosikletine plaka takmamak ve ehliyetsiz araç kullanmaktan toplam 5 bin 920 TL para cezası uygulandı.

    Kaza, İnegöl ilçesi Süleymaniye Mahallesi’nde meydana geldi. Yağmur nedeniyle kayganlaşan yolda Mehmet Şükrü O.’nun (36) direksiyon hakimiyetini kaybettiği 16 AGD 197 plakalı motosiklet devrildi.

    Motosiklet, alt geçidin demir korkuluklarına çarparak durdu. Çarpmanın etkisiyle yere düşen Mehmet Şükrü O. ve arkasındaki Rıza Aslami (20), yaralandı. İhbar üzerine olay yerine sağlık ve polis ekipleri sevk edildi.

    Yaralılar, sağlık ekiplerince olay yerinde yapılan ilk müdahalelerinin ardından ambulansla İnegöl Devlet Hastanesi’ne kaldırılarak, tedaviye alındı.

    Polis ekipleri, yaptıkları sorgulamada Mehmet Şükrü O.’nun ‘adam yaralama’ suçundan arandığını belirledi.

    Ayrıca Mehmet Şükrü O.’ya motosikletine plaka takmamak suçundan 3 bin 60 TL ve ehliyetsiz araç kullanmaktan 2 bin 850 TL olmak üzere toplam 5 bin 920 TL para cezası uygulandı. Mehmet Şükrü O., tedavisinin ardından gözaltına alındı.

  • Endonezya’da yolcu uçağı denize düştü

    Endonezya’da yolcu uçağı denize düştü

    Endonezya’da irtibatın kesildiği yolcu uçağının denize düştüğü açıklandı.

    Endonezya’da irtibatın kesildiği Sriwijaya Havayolları’na ait yolcu uçağının denize düştüğünden endişe ediliyordu.

    Metro TV kanalının haberine göre, havacılık otoritesi yetkilileri, kalkıştan yaklaşık 5 dakika sonra iletişimin kesildiği ve içinde 50 kişiden fazla yolcunun bulunduğu belirtilen “SJ182” sefer sayılı yolcu uçağının, kalkış süresi ve güzergahı nedeniyle denize düşmüş olabileceğini aktardı.

    Ulaştırma Bakanlığı Sözcüsü Adita Irawati, koordinatının henüz belirlenemediği uçağın yerinin tespit edilmesi konusunda Ulusal Ulaştırma Güvenlik Komitesi (KNKT) ile çalışmaların sürdüğünü kaydetti.

    Denizde uçağa ait bazı parçaların bulunduğu görüntüler yayınlandı

    Yerel medyada da denizde uçağa ait bazı parçaların bulunduğuna ilişkin görüntüler paylaşıldı.

    En son iletişimin yerel saatle 14.40’ta yapıldığı uçağın başkent Cakarta-Pontianak seferini yapmak üzere havalandığı açıklanmıştı.

    Endonezya’da Lion Hava Yollarına ait “JT 610” sefer sayılı Boeing 737 Max 8 tipi uçak, 29 Ekim 2018’de Cakarta’dan Sumatra Adası’ndaki Pangkal Pinang şehrine gitmek üzere havalandıktan kısa süre sonra denize çakılmıştı.

    Söz konusu kazada, 189 kişi ise yaşamını yitirmişti.

     

  • Bursa’da motosikletli kuryeni feci ölümü

    Bursa’da motosikletli kuryeni feci ölümü

    Bursa’da otomobilin çarptığı 2 çocuk babası motosikletli kurye hayatını kaybetti

    Edinilen bilgiye göre, kaza, dün akşam Osmangazi ilçesi 11 Eylül Bulvarı’nda meydana geldi.

    İddiaya göre, Mehmet Y. yönetimindeki 09 KK 790 plakalı otomobil, kuryelik yapan 41 yaşındaki 2 çocuk babası Bülent Çam’ın kullandığı 16 AYK 473 plakalı motosiklete arkadan çarptı.

    Çarpmanın etkisiyle savrulan motosikletten düşen Çam, kafasını yola çarparak, ağır yaralandı.

    İhbar üzerine kaza yerine sağlık ve polis ekipleri sevk edildi. Motosiklet sürücüsü, sağlık ekiplerince Çekirge Devlet Hastanesi’ne kaldırılarak, tedaviye alındı.

    Beyin kanaması geçirdiği tespit edilen 2 çocuk babası Çam, doktorların tüm çabasına karşın kurtarılamadı.

    Bülent Çam’ın Bursa Motorsikletli Kuryeler Derneği’nde görev yaptığı öğrenildi.

    Kazanın ardından gözaltına alınan Mehmet Y., emniyetteki işlemlerinin ardından adliyeye sevk edildi. Mehmet Y.’nin savcılık sorgusu sürüyor.

  • Bursa Valiliği’nden 4 ilçe için su baskını uyarısı

    Bursa Valiliği’nden 4 ilçe için su baskını uyarısı

    Bursa Valiliği, hafta sonu görülebilecek olan sağanak yağışlara karşı, ‘su baskını’ uyarısında bulundu.

    Bursa Valiliğinden yapılan açıklamada şu açıklamalara yer verildi;

    “Bursa genelinde hafta sonu görülecek olan sağanak yağışların Bursa’nın Kuzeybatı ilçelerinde (Karacabey, Mudanya, Gemlik, Orhangazi) zaman zaman etkisini arttırarak kuvvetli (30-60 kilogram/metrekare) olması beklendiğinden su baskını ve ulaşımda aksamalar gibi olumsuzluklara karşı dikkatli ve tedbirli olunması gerekmektedir”

  • İşkenceci kocasını öldürmüştü! İfadesi kan dondurdu

    İşkenceci kocasını öldürmüştü! İfadesi kan dondurdu

    Antalya’da, ellerini kelepçeleyip kendisini çıplak halde saatlerce döven eşi Ramazan İpek’i (36) av tüfeği ile vurup öldüren Melek İpek (31), jandarmadaki ifadesinde işkence ve cinayeti detaylarıyla anlattı. Kan donduran cümlelerin yer aldığı ifadede Melek İpek, “Öldürmemesi için yalvardım. Kızlarımın üstüne kapandım. Tüfeğin dipçiği ile kafama vurdu. Gözüm, yüzüm, kolum ve omzumdan yaralandım. Çıplak halde ve ellerim kelepçeliydi. Avda kullandığı naylon iple cenin pozisyonunda olacak şekilde banyoda buldum kendimi. Baygınken ters ilişkiyle anal pozisyonda tecavüz ettiğini hissettim. Rambo bıçağıyla göğsümden yaraladı. Çay kaşığı ve saç tel tokaları ile kelepçeyi açmaya çalıştık ama açamadık” dedi.

    Döşemealtı ilçesindeki evlerinde önceki gece çıplak halde kocasının kelepçeli işkencesine maruz kalan ev kadını Melek İpek, servis şoförü eşi Ramazan İpek’i av tüfeği ile öldürüp, jandarmayı arayarak teslim oldu. 8 ve 6 yaşlarında 2 kız çocuğu annesi olan İpek, jandarmadaki ifadesinde, cinayete giden süreci ve işkence gecesi yaşadıklarını detaylarıyla anlattı. Melek İpek, 12 yıllık eşi Ramazan İpek’le evliliğinin ilk başlarından beri maddi sıkıntılardan kaynaklı huzursuzluklarının olduğu, kıskanç tavırlar nedeniyle kavga ettiklerini söyledi. Fiziksel şiddete maruz kaldığını anlatan Melek İpek, çok kez karakola ifade verip rapor almayı istediğini, fakat eşi Ramazan İpek’in büyük kızı C.’nin doğumundan sonra ‘Sen koruma kararı aldırırsın ben karakolda ifade verir çıkarım, döndüğümde seni de bu çocuğu da öldürürüm’ diyerek tehdit ettiğini belirtti. Silahlara olan tutkusu nedeniyle eşi Ramazan İpek’ten korktuğunu, bu yüzden şikayette bulunmadığını anlatan Melek İpek, yaklaşık 7 ay önceki kavgalarında eşinin kendisine şiddet uyguladığı için yaralandığını, ‘Seni buracıkta öldürüp kıyma yapar köpeklere yediririm, kimse senin izini bile bulamaz’ diyerek tehdit ettiğini söyledi.

    EŞİNİN GENÇ KIZLA İLİŞKİSİ

    2011 yılının Aralık ayında ilk kızına hamileliği sırasında eşi Ramazan İpek’in, M.A. isimli 17-18 yaşlarındaki kızı evlerine getirdiğini, korkudan ve endişenden dolayı bir şey diyemediğini anlatan Melek İpek, eşi ve eve getirdiği kızı öpüşürken gördüğünü ve bu nedenle kavga ettiklerini söyledi. Doğum nedeniyle 10 gün annesinin evinde kaldığını anlatan Melek İpek, kendi evine geldiğinde yatak odasında M.A.’nın yatakta çıplak bir şekilde uzandığını görünce elinde bebeğiyle sinir krizi geçirdiğini aktardı. Eşi Ramazan İpek’in, kendisini, ailesini ve bebeği öldürmekle tehdit ettiğini belirten Melek İpek, korktuğunu, M.A’nin yaklaşık 3-4 ay boyunca evde kaldığını, eşiyle M.A’nın ilişkisinin yaklaşık 7-8 yıl boyunca sürdüğünü söyledi.

    Yaklaşık 1 yıl önce Ramazan İpek’in M.A’yı eve getirdiğini, M.A’nın ondan ayrılmak istediğini söylediğini anlatan Melek İpek, “Ramazan sinirlendi. Bugün bana yaptığı gibi M.A.’yı kelepçeledi. Yumruk ve tekme atma suretiyle vurdu. Evde bulunan av tüfeğinin dipçiğiyle vurdu. Ben bu duruma engel olmaya çalıştım ancak silahı bana doğrultup ‘Bu işe karışırsan seni öldürürüm’ dedi. Ben de korktum ve müdahale edemedim” dedi.

    BOŞANMA MESAJLAŞMASI

    Eşi Ramazan İpek’in bir yıl önce arkasından pompalı av tüfeğiyle bir el ateş ettiğini söyleyen Melek İpek, eşinin alkol ve kenevir kullandığını belirterek kendisini çok kıskandığını, cinayetin yaşandığı 7 Ocak akşamı eve geldiğinde eşinin tavırlarında değişiklik olduğunu anlattı. Melek İpek, ifadesinde şunları söyledi:

    “Aynı odada oturmamıza rağmen benim cep telefonuma WhatsApp mesajlaşması üzerinden ‘Ben ayrılmak istiyorum’ şeklinde mesaj attı. Ben de ‘Sen bilirsin’ diye cevap yazdım. Tekrar ‘Diğer odaya gider misin’ diye mesaj attı. Ben de cevap vermeden çocukları alarak diğer odaya gittim.”

    Aynı evin içerisinde mesajlaşmaya devam ettiklerini belirten Melek İpek, “Eşim ‘Çocukların velayeti hakkında konuşmak istiyorum, madem gelmiyorsan çocukların biri sende biri bende kalsın’ diye mesaj attı. Ben de ‘İkisi de sende kalsın ayırmayalım, ben nasıl olsa daha sonra senden çocukları alırım’ diye mesaj attım. Bu şekilde boşanmamız üzerine mesajlaştık. Ancak hiç konuşmadık” diye konuştu.

    İŞKENCE SAATLERİ BAŞLADI

    Saat 22.30 sıralarında çocuklarıyla uyku saati geldiği için yatmak için hazırlandıklarını kaydeden Melek İpek, şunları anlattı:

    “Eşim benim adıma ruhsatlı olan yivli av tüfeğiyle içeri girdi. Tüfeğim normalde salonda duvara dayalı kılıfın içinde dururdu. Bana ‘Son duanı et kelimeyi şahadet getir’ dedi. Tüfeği bana doğrulttu. Ben de öldürmemesi için yalvardım. Tüfeği ateşleyeceğini anlayınca çocuklarımın önüne geçtim. İki kızım birbirine sarılmış ağlıyorlardı. Eşimin elindeki tüfeği elimle ittim, amacım çocuklarımı uzaklaştırmaktı. Bu esnada eşim ateş etti, çıkan mermi camdan dışarı gitti, biz yaralanmadık. Eşim tekrar tüfeği bana doğrulttu, ben tekrar öldürmemesi için yalvardım. Bu sefer tüfeği çocuklarımıza yöneltti. Beni “Sana önce çocuklarının acısını yaşatacağım, sonra seni öldüreceğim’ diye tehdit etti. Ben iki kızımın eşim tarafından öldürüleceği düşüncesi ile çok korkup kızlarımın üstüne kapandım. Bu sefer tüfeğin dipçiği ile kafama vurdu. Bundan dolayı gözüm, yüzüm, kolum ve omzumdan yaralandım. Beni saçından sürükleyerek diğer odaya getirdi burada yumruk ve tekme ile yüzüme ve vücuduma vurdu. Cebimdeki telefonu aldı kafama ve yüzüme telefonla vurdu. Çığlık attığım için susmamı söyledi ve boğazımı şiddetli bir şekilde sıktı. Bunun etkisiyle gözlerim yerinden çıkacak gibi oldu, karardı. ‘Diğerlerine daha azını mı yaptığımı düşünüyorsun’ diye bağırdı. Elinden kurtuldum, kaçmaya çalışırken yakaladı yumruk ve tekme atmaya başladı. Çığlık atmaya devam edince tekrar boğazımı sıktı bu esnada ben bayıldım.”

    BANYODA TECAVÜZ ETMİŞ

    Uyandığında kendini çıplak vaziyette bulduğunu belirten Melek İpek, “Ellerim kelepçeliydi. Boynum ellerime, ellerim ayaklarıma, eşimin avda kullandığı naylon iple cenin pozisyonunda olacak şekilde banyoda buldum. Eşim bana soğuk su tutuyordu. Kendime biraz geldiğimde eşimin ben baygınken ters ilişkiyle anal pozisyonda tecavüz ettiğini acıyla hissettim. Bu arada ben üşüdüğüm için tir tir titriyordum. Eşim ise banyoda çıplak vaziyette bir şey olmamış gibi duş alıyor, duvarları yıkıyordu. Duvarda ve klozetin üstünde kan izlerim vardı bunları yıkıyordu. Banyoyu temizledikten sonra ayrıldı” diye konuştu.

    Eşinin 15-20 santim uzunluğundaki Rambo bıçağıyla yanına döndüğünü belirten Melek İpek, “Ben yerde cenin pozisyonunda olacak şekilde banyoda bekliyordum. Sol göğsümün altına bıçağı dayadı, sol eli bıçağı tutuyordu. Sağ eliyle baskı yapıp bana ‘Buranın biraz daha altından bıçaklarsam ciğerine girer, biraz üstüne sokarsam kalbini delerim ama buradan yaparsam daha çok acı çekerek ölürsün’ derken vücudumun farklı bölgelerinde bıçağı gezdirerek ucunu hissettiriyordu. Ben o an bıçakla keseceğini hissettim sürekli ağlayarak öldürmemesi için yalvarıyordum. Çığlık atıp yardım isteyemiyordum, çünkü bağırdığım takdirde öldüreceğim yönünde tehdit etti. Seni öldüreceğim çocukları da buraya yatıracağım” şeklinde konuştu.

    ‘ELLERİMİ ARKADAN KELEPÇELEDİ’

    Eşinin kendisine banyoda işkence ettiği sırada çocuklarına bağırdığını aktaran Melek İpek, “Çocukları odadan çıkmamaları konusunda uyardı. Çocukları görmedim ve seslerini duymadım. Ellerimi çözdü, kelepçeyi çıkarttı ve ‘duşunu al kapıda bekliyorum’ dedi. Kapıyı açık bırakarak banyonun önünde beni izledi. Ben duşumu aldım havluya sarıldım eşimle birlikte diğer odaya gittik. Bu esnada beni öldürmekten vazgeçtiğini düşünüp rahatladım. Tekrar kelepçeyi getirdi kaçmaya yeltendim ancak başaramadım. Beni yakaladı ellerim arkada olacak şekilde çok sıkı kelepçeledi” dedi.

    Melek İpek, eşinin odada bulunan çekyatı yatak haline getirdiğini, kendisinin çıplak bir şekilde yatmasını istediğini ileri sürdü. Elleri ters kelepçeli olduğu için canının yandığını ifade eden Melek İpek, şöyle devam etti:

    “Yatamıyordum. Kelepçeyi çıkarmasını istedim. Bana ‘Sessiz yat yoksa balkondan aşağı atarım seni. Gecenin karanlığında değil gündüz gözü ile öldürüp parçalayacağım’ dedi. Kızlarım diğer odada idi. Büyük kızım C.’nin kusma sesi geldi onlara bağırarak ‘Yatın uyuyun öldürtmeyin kendinizi’ dedi. Yerde yer yatağında yattı ben yatakta ters kelepçeyle dönmeye çalıştıkça koltuktan ses çıkıyordu. Yanıma geldi kelepçeyi söktü ve önden ellerimi kelepçeledi ve yerdeki yer yatağının yanına yatırdı. Ben açık olan kanepenin alt boşluğunda idim. Beni buraya sıkıştırarak hareket etmemi engelledi. Bu şekilde eşim uyudu ben korku ve üşüdüğüm için sabaha kadar uyuyamadım. Sabah ezanı okunurken kendimden geçmişim. Eşim beni uyandırarak servisi yapıp geleceğini söyledi. ‘Ben gelinceye kadar burada bekle geldiğimde yarım kalan işimi halledeceğim’ diyerek gitti. Evin dış kapısını kilitlemedi. Akşam ateş ettiği silah salonda duvara dayalı şekilde duruyordu. Baktım mekanizması yoktu. Beni öldürmesin diye silah aradım, ancak bulamadım.”

    SAÇ TOKASIYLA KELEPÇEYİ AÇAMADI

    Evde sabit telefonları olmadığını, kızlarının cep telefonunu eşinin sakladığını ve bulamadığını belirten Melek İpek, sözlerini şöyle sürdürdü:

    “Kelepçenin anahtarını aradım, bulamadım. Kızlarım ile birlikte çay kaşığı ve saç tel tokaları ile kelepçeyi açmaya çalıştık ama açamadık. Kızım C.’nin yardımıyla üstümü çarşaf ile sardım ve komşumuz Turgut Yaraşlı’nın evine gittim. Evleriminiz arası yaklaşık 100 metre uzaklıktadır. Bunun sebebi eşim bazen milli parklardan ceza yememek için tüfeğini Turgut’un evine bırakır. Kapıyı Turgut’un eşi Semra Yaraşlı açtı, bana ‘ne bu halin’ diye sordu. Ben de korkumdan bir şey söylemek istemedim. Sorularını yine kavga ettim diye geçiştirdim. Kendilerinde eşimin tüfeğinin olup olmadığını sordum. Semra bana tüfeğin kendilerinde olmadığını söyledi. Ben de eve gittim. Semra benim kelepçeli olduğunu görmemesi için ellerimi örtmüştüm. Evde çocuklarım ile birlikte eşimi beklemeye başladık. Çocuklarım sürekli bana ‘Babamız bizi öldürecek mi?’ diye soruyordu. Hatta C. korkudan altına işedi. Bu arada eşimin arabasının sesini duyunca kızlarım, ‘Anne babam geldi, bizi öldürecek mi? diye korkudan ağlamaya başladılar. Ben çocukların olduğu odadan çıktım evin girişindeki soldaki ilk odaya girdim. Eşim aşağıdan küfrederek ve bizi öldüreceğini söyleyerek eve çıkıyordu. Kapıya tekme atarak içeri girdi. Evin içinde bağırmaya başladı. Ben odanın bir köşesinde sinmiş bir şekilde duruyordum.”

    SON ANDA KUŞ SİLAHINI GÖRDÜ

    Tam bu sırada daha önceden görmediği odadaki küçük kuş silahının gözüne çarptığını anlatan Melek İpek, “Ellerim kelepçeli olmasına rağmen silahı elime aldım. Derdim bana sabaha kadar sistematik işkence yapan eşimi korkutmaktı. Bu arada odanın kapısı sert bir şekilde açıldı. Eşimle yüz yüze geldik. Aniden üstüme atılmaya kalkıştı. Bir arbede yaşanırken kontrolsüz şekilde silah patladı. Ben önce öldüğümü düşündüm. Sonra eşimin odanın kapı girişinde yığıldığını, kan aktığını gördüm. Hemen eşimin cebindeki cep telefonunu aldım. Telefonunu açmaya çalıştım. Şifresini bilmediğim için açamadım. Telefonu yüzüne gösterdim şifrenin açılması için. Ancak açılmadı. Sonra acil aramalar çıktı bende 112 Acil Çağrı Merkezi’ni aradım. Eşimi vurduğumu acil jandarma ve ambulansa haber verilmesini istedim. Yaşananların şokuyla eşimin başında çömelmiş vaziyette bekledim. Kapı çaldı jandarma ve ambulans geldi. Kelepçelerimi jandarma çözdü, ben de üzerimi giyindim. Daha sonra işlemler için gözaltına alındım. Ben bu yaşananlardan dolayı üzgünüm ve pişmanım. Ancak böyle kötü bir olay olmasaydı ben ve 2 kız evladım ölmüş olacaktı. Bana sabah kadar işkence yapan eşimi, namusumu temizledim” diyerek ifadesini tamamladı.

    Melek İpek, jandarmadaki ifadesinin ardından bu sabah adliyeye sevk edildi.

  • Bursa’da 900 yıllık tarihi yapı talan edildi

    Bursa’da 900 yıllık tarihi yapı talan edildi

    Bursa’da, bakımsızlık nedeniyle yıkılma tehlikesiyle karşı karşıya kalan tarihi Aya Yani Kilisesi, altın bulma hayaliyle kaçak kazı yapan definecilerin hedefi haline geldi. 900 yıldan fazla geçmişi olan kilisenin harabe hali, dronla havadan görüntülendi.

    Mudanya ilçesi Tirilye Mahallesi’nde bulunan Aya Yani kilisesi, Mudanya’ya yerleşen 3 papazdan biri olan Aya Yani tarafından yaptırıldı. Uzun yıllar kilisede yaşadığı tahmin edilen Aya Yani’nin ölümünün ardından kilise korunmaya alındı. Deniz kenarında bulunan kilise, belli dönemlerde onarımdan geçirilerek, günümüze kadar ulaştı. Bölgede yaşayan Rumların göç etmesinin ardından Aya Yani kilisesi, definecilerin hedefi haline geldi. 900 yıldan fazla geçmişi olan kilisenin çatısı tamamen yok edildi. Kilisenin zemin kısmında ise defineciler tarafından bir metreyi aşkın kuyular kazıldı. Kilisenin içerisindeki akustiği sağlayan toprak çanaklar da defineciler tarafından kırıldı. Günah çıkarma odasının tavanında olması gereken oymalı mermerler ise, çatının çökmesiyle birlikte zemine düştü.

    ‘DELİK DEŞİK OLMUŞ’

    Kilisenin tarihi hakkında bilgiler veren rehber Kadri Uyanık, “Üç papaz, Bursa’nın Mudanya ilçesine gelerek Tirilye’ye yerleşmişler. Tirilye’yi kurmuşlar. Tirilye’nin belli yerlerine de kilisiler yapmışlar. Kendilerine ait yaşam tarzlarını seçmişler. Zeytin ağaçlarının, çam ağaçlarının içerisine kiliselerini yapmışlar. Kurtuluş Savaşı’ndan sonra buradaki Rumlar göç etmek zorunda kalmışlar. Bunun ardından Selanik’ten, Girit’ten gelen Türkler Tirilye’ye yerleştirilmiş. Ama belli zamandan sonra bizim vatandaşımızı define hastalığı sarmış. Bu tarihi mekanların, tarihi değerlerin içerisine girip belli yerlerde duvarları yıkıp, çömlekleri kırıp, altın aramaya başlamışlar. Yetkililere sesleniyoruz, bu konunun takipçisi olmalarını rica ediyoruz. Her şey delik deşik olmuş” dedi.

    ‘SAVAŞ ALANI GİBİ’

    Uyanık, “Gelenlerin çoğu altın aramaya geliyorlar. Akustik testileri kırıyorlar. İçinden altın çıkar düşüncesiyle tarihi mekanlara zarar veriyorlar. Gerçekten burası savaş alanı gibi olmuş. Üzücü bir durum. Biz nasıl ki onların mallarına değer veriyorsak, buradaki vatandaşlarımızın da bu yapılara değer vermelerini isteriz” ifadelerini kullandı.

    ‘YAKLAŞIK BİN YILLIK’

    Kilisenin günümüzde özel mülk statüsünde olduğunu bildiren Uyanık, “Bu kilise 3 papazdan birine ait. İsmi Aya Yani kilisesi. Pelekete kilisesi olarak da bilinir. Çok önemli bir kilise. 3 papaz buraya yerleştikten sonra denizin dibine kilise yapmışlar. Burada inzivaya çekilmişler. Kendi fikirlerini, Tirilye’de yaşayan 5 bin civarındaki Rum’a, dini konularda fikir üretmişler. Yaklaşık 1100’lü yıllarda inşa edilen bir kilise. Şu anda özel mülkiyet. İnşallah kısa zamanda bu kilise tadilata girip halkın kullanımına açılır” diye konuştu.

  • Cezaevi firarisi, kısıtlamada ekmek almaya giderken yakalandı

    Cezaevi firarisi, kısıtlamada ekmek almaya giderken yakalandı

    Bursa’da sokağa çıkma kısıtlamasında polis tarafından durdurulunca ekmek almaya gittiğini söyleyen motosiklet sürücüsü Abdülsamet E.’nin (36) cezaevi firarisi olduğu ortaya çıktı. Kısıtlamayı ihlal ettiği için 3 bin 150 TL ceza uygulanan Abdülsamet E., gözaltına alındı.

    İl Emniyet Müdürlüğü ekipleri, sokağa çıkma kısıtlamasında kentin birçok noktasında kontrol noktaları oluşturdu. İnegöl ilçesinde kurulan kontrol noktasında ekipler, plakasız motosikleti durdurdu. Abdülsamet E. olduğu belirlenen motosiklet sürücüsüne izin belgesi soruldu.

    İzin belgesi gösteremeyen Abdülsamet E., fırına ekmek almaya gittiğini söyledi. Ancak yapılan kimlik kontrolünde Abdülsamet E.’nin cezaevi firarisi olduğu ortaya çıktı. Üst aramasında da ceketinin cebinde 5 fişek bulunan Abdülsamet E., gözaltına alındı. Sokağa çıkma kısıtlamasını ihlal ettiği için 3 bin 150 TL ceza uygulanan E.’nin plakasız motosikleti ise trafikten men edildi.

  • Yer Bursa! Her şey 30 saniyede oldu

    Yer Bursa! Her şey 30 saniyede oldu

    Bursa’da ekmek fırınına müşteri gibi gelen hırsız, çalışanın imalathaneye gitmesini fırsat bilip, tezgah üzerindeki cep telefonunu alıp 30 saniye içinde alıp kaçtı.

    Olay, merkez Yıldırım ilçesi Erikli Caddesi üzerindeki bir fırında meydana geldi. Edinilen bilgiye göre, müşteri gibi fırına gelen kimliği belirsiz kişi, çalışan kişinin imalathaneye gitmesini fırsat bildi.

    Müşteri kılığındaki hırsız, çalışanın tezgahın üzerine bıraktığı cep telefonunu alarak kayıplara karıştı. İmalathaneden dönen çalışan, telefonunu yerinde bulamadı. Uzun süre telefonunu arayan kişi, daha sonra güvelik kameralarına baktı.

    Kameralarda içeriye gelen kişinin tezgahın üzerine bıraktığı cep telefonunu çaldığını fark eden çalışan, durumu polis ekiplerine bildirdi.

  • Bursa’da o ilçe için sarı uyarı

    Bursa’da o ilçe için sarı uyarı

    Bursa’nın Karacabey ilçesi için kuvvetli yağış beklendiğini açıklayan meteoroloji, bugün saat 11.00’dan yarın 22.00’a kadar ‘sarı’ uyarı yayımladı.

    Meteoroloji Genel Müdürlüğünden yapılan açıklamada şu bilgilere yer verildi;

    “Sağanak yağışların zaman zaman etkisini artırarak kuvvetli (30-60 kilogram/metrekare) olması beklendiğinden yaşanabilecek olumsuzluklara karşı dikkatli ve tedbirli olunmalıdır.”

  • 2 bin yıllık kaya mezarın sırrı ortaya çıktı

    2 bin yıllık kaya mezarın sırrı ortaya çıktı

    Bursa’nın İznik ilçesinde tarlanın ortasında bulunan 2 bin yıllık kaya mezarın Romalı soylu bir bürokrat ve ailesine ait olduğu ortaya çıktı.

    Bursa’nın İznik ile Yenişehir ilçeleri arasında kalan Kirazlıyayla mevkiinde bir tarlanın ortasında bulunan ve İznik Müze Müdürlüğü tarafından tescil edilen 2 bin yıllık kaya mezarın Romalı bir bürokrat ve ailesine ait olduğu ortaya çıktı.

    Devasa kayanın içi oyularak yapılan mezarın iç kısmında ve dışında oyularak ve o dönemden kalma orijinal boya ile mezarın kimlere ait olduğu yazıtlar bulunuyor.

    Mezarın 4 kişilik ‘Primigenus’ ailesine ait olduğu ve o kişinin de asil bir Romalı aile olan ve bürokrasi ile uğraşan kişiler olduğu anlaşıldı. Mezarın yaklaşık 6 metreye 4 metre olduğu, o dönem için bu tür mezarların ancak zengin ve soylular tarafından yaptırılabileceği belirtildi.

    Uzmanlar tarafından tercüme edilen yazıtlarda, “Oğlumuz P. Clodius Anthus ve çocukları için bir lahit. P. Clodius Primigenus’un mezar sahası. Clodia Calliste’ye annesi Prima ile birlikte bir lahit. Oğlumuz P. Servilius Quirinalis’e karısı ve çocuklarıyla birlikte iki lahit” yazdığı tespit edildi.

    İznik Müzesi eski Müdürü Taylan Sevil, kaya mezarın heyecan verici olduğunu dile getirerek, “Şu an görmüş olduğunuz kaya mezarı Roma döneminden kalmadır. Kitabeden burada soylu bir aile olduğu anlaşılan Primigenus’a ait olduğu anlaşılmaktadır. Erken Hristiyanlık dönemi de diyebileceğimiz zamanda yapılmış mezardır. Buradaki yazılardan gördüğümüz gibi aile fertlerinin de isimleri yazmaktadır. O döneme ait orijinal kırmızı boyalar hala görülebilmektedir. Yöremizde, kaya mezarları oldukça yaygındır. Bu dünyada Romanya ve Bursa İznik’te bu yapıtlar son derece fazladır. Bunun dışındaki bölgelerde bunlara pek rastlanmaz. Bu tür mezar odaları Hristiyanlığın eski dönemlerinde, bu dini kabul etmiş halklar, Paganlar tarafından takibata uğruyordu. Böylece gerek ibadetlerini, gerekse mezarlarını gözden ırak, görülmeyen yerlere yapmaktaydılar” dedi.
    Bu devasa yapılar o dönemde soylu, zengin aileler tarafından yaptırılabildiğini işaret eden Taylan Sevil, “Günümüzde düşünürsek, Osmanlı döneminin türbeleri, Selçuklu’nun kümbetleri gibi. Adeta aile kabristanları diyebiliriz. Sıradan halk basit yerlerde gömülüyordu. Soylu aileler böyle büyük masraflara girerek yaptırıyordu. Bunlar tarihi, arkeolojik belgelerde korunması gerekmektedir” diye konuştu.