Etiket: manşet

  • NBA ırkçılığa karşı isyanda: Maçlar boykot edildi

    NBA ırkçılığa karşı isyanda: Maçlar boykot edildi

    Wisconsin’de silahsız siyah ABD’li Jacob Blake’in polis tarafından yedi el ateş edilerek vurulmasının ardından bazı takımlar ve sporcular, artan sistematik ırkçılığa tepki göstererek müsabakaları boykot etti.

    NBA ekiplerinden Milwaukee Bucks’ın Orlando Magic’e karşı oynadığı play off serisinin beşinci maçını boykot etmesinin ardından, NBA yönetimi dünkü play off maçlarının tamamının ertelendiğini açıkladı.

    Orlando Magic’e karşı sahaya çıkmayan Milwaukee Bucks oyuncuları konuya ilişkin yaptıkları açıklamada, “Değişim için ezici taleplere rağmen, hiçbir eylem yapılmadı, bu nedenle bugün odak noktamız basketbol olamaz” ifadelerini kullandı.

    Jacob Blake için adalet talebinde bulunan oyuncular olaya karışan polis memurlarının da yargılanmasını istedi:

    “Sahaya çıktığımızda Milwaukee’yi ve Wisconsin’i temsil ediyoruz. Oynadığımız oyunda yüksek bir performans göstermemiz gerekiyor. Oyunumuzdan sorumluyuz. Bu standartla işimizi yapıyoruz. Şimdi ise kanunları yapanlardan ve onları uygulayanlardan da aynı sorumluluğu bekliyoruz”

    MİLWAUKEE BUCKS, WİSCONSİN EYALETİNİN EN BÜYÜK KENTİNİN TAKIMI

    Milwaukee Bucks’ın koçu Mike Budenholszer “Ben, oyuncularımız ve organizasyonumuz olanlardan çok rahatsızız” dedi.

    Milwaukee Bucks’ın Başkan Yardımcısı Alex Lasry Twitter’da yaptığı paylaşımda, “Bazı şeyler basketboldan daha büyük. Oyuncular ve organizasyon tarafından bugün alınan duruş, bıktığımızı gösteriyor. Yeter!” dedi.

    Lasry, oyuncularıyla gurur duyduğunu söyleyerek, “Değişimin olması gerekiyor. Oyuncularımızın yüzde 100 arkasındayız. Yardımcı olmaya ve gerçek bir değişim yaratmaya hazırız” şeklinde konuştu.

    Boykot kararının ardından Bucks kulübü sahipleri yaptıkları ortak açıklamada, “Oyuncularımızı ve verdikleri kararı tam olarak destekliyoruz. Önceden bilmesek de, onlarla aynı hisleri gönülden paylaşıyoruz” ifadelerini kullandı.

    “Değişikliği gerçekleştirmenin tek yolu, gözümüzün önünde meydana gelen ırksal adaletsizliklere ışık tutmaktır. Oyuncularımız bunu yaptı. Biz de onlarla birlikte hesap verebilirlik ve değişim talep edeceğiz.”

    Eski ABD Başkanı Barack Obama da grevle ilgili desteğini Twitter’dan paylaştı: “Oyuncuları takdir ediyorum. Tüm kurumlarımızın değerlerimizi savunması gerekecek.”

    NBA oyuncuları, sonraki adımlarını belirlemek için bir toplantı yaptı.

    NBA TV, bazı oyuncuların koronavirüs sebebiyle izolasyon altında oynanan ‘Bubble kampüsünü’ terk etmeyi düşündüklerini söyledi.

    SEZONUN GERİ KALANI OYNANMAYABİLİR

    Dün gece sezonun akıbeti için yapılan toplantıda Lakers ve Clippers sezonu boykot etmek, geri kalan takımlar ise sezonun devamını getirmek için oy kullandı.

    OYUNCULARIN TOPLANTISINDA NELER YAŞANDI?

    LeBron James oylama sonucunda oyuncuların toplantısını terk etti. Diğer Lakers ve Clippers oyuncuları da toplantı salonunundan ayrıldılar. Görüşmede Bucks’ın kimseye haber vermeden boykot kararı almasına tepki gösterildi. George Hill, boykot fikrini kendisinin ortaya attığını, takım arkadaşlarının onu desteklediğini söyledi.

    ESPN’in haberine göre sezonun devam edip etmeyeceğine dair görüşmeler Perşembe günü de devam edecek. Perşembe gecesi oynanması planlanan üç maçın oynanmama ihtimali çok yüksek.

     

     

  • Bursa’da iki okulda koronavirüs tespit edildi!

    Bursa’da iki okulda koronavirüs tespit edildi!

    Eğitim-Sen Genel Merkezi, öğretmenlerin seminer için okullara çağrılmasına ilişkin yazılı açıklama yayımladı.

    Açıklamada koronavirüs tespit edilen 34 okulun isimlerine yer verilirken alınması gereken önlemler ve eğitimcilerin talepleri de sıralandı.

    BURSA’DAN İKİ OKUL LİSTEDE

    Eğitim-Sen virüs tespit edilen 34 okulun isimlerini paylaştı. Listede, Bursa’nın Karacabey ilçesinden iki okul bulunuyor. Listeye göre, Bursa Karacabey MTAL ve Bursa Karacabey İMKB MTAL okullarında virüs tespit edildi.

    “TELEFİSİ MÜMKÜN OLMAYACAKTIR”

    Mesleki çalışmaların uzaktan yapılmasının mümkün olmasına rağmen yüz yüze yapılmasına karar verilmesi ve yeterli önlemler alınmadan öğretmenlerin okullara çağrılmasının salgınla mücadelede yaşanan eksiklikleri gözler önüne serdiği ifade edilen açıklamada, “Siyasi gelecek beklentisinin veya sermayenin elde edeceği kazancın halk sağlığı ve kamusal yararın önüne geçmesinin yaratacağı olumsuz sonuçların telafisi mümkün olmayacaktır” uyarısında bulunuldu.

    CUMHURBAŞKANLIĞI GENELGESİ ÖRNEĞİ

    Cumhurbaşkanlığı genelgesi ile uygulamaya konulan esnek çalışmanın dahi salgında gelinen aşamanın ciddiyetini gösterdiği ifade edilen açıklamada, “Sadece salgınla ilgili değil, bazıları salgınla ilişkili olmak üzere, çok sayıda sorunun acilen çözülmesi gerekmektedir” denildi ve talepler sıralandı:

    – 25 Ağustos 2020 tarihli Cumhurbaşkanlığı genelgesinin uygulanmasına dönük sendikalarla bir araya gelinmelidir.

    – “Öğretmenlerin 2020 Yılı İsteğe Bağlı İl Dışı Tayin” dönemince sınırlı sayıda kadro açık ilan edildiğinden öğretmenlerin çalışmak istediği yeri belirleme hakkı fiili olarak sınırlandırılmıştır. Norm kadrolar güncellenerek ” il dışı tayin” hakkı verilmeli ve hızla bununla ilgili düzenleme yapılmalıdır.

    – Mazeret tayinlerinde kadro yokluğu nedeniyle bazı öğretmen arkadaşların ataması gerçekleştirilemedi. Eş durumu özründen tayini çıkmayan arkadaşlara “il emrine atanma” hakkı verilerek hızla aile birliği sağlanmalıdır.

    – Ortaöğretime geçiş sistemi öğrencileri mağdur etmeye devam etmektedir. Her ne kadar MEB açıkladığı verilerle öğrencilerin büyük bir bölümünün kendi istediği okula yerleştiği algısı yaratmaya çalışsa da, aslında gerçek öğrencilerin tercih etmek zorunda kaldığı okula yerleştiğidir. LGS’de öğrencilerin sorunlarına bir parça da olsa çözüm üretebilmek için 3. nakil dönemi planlamalı ve boş kontenjanları öğrencilerin tercih etmesine olanak sağlanmalıdır.

    – RAM’ların özel eğitim bölümlerinden alınan raporların yenilenmesi ciddi bir yoğunluğa neden olmaktadır. Bu da salgının yayılmasına zemin oluşturmaktadır. RAM’lardan alınan raporların yenilenmesi yerine bu raporların süresinin MEB tarafından alınacak bir kararla 1 yıl uzatılması sorunu çözecektir.

    – 2019 KPSS mağdurları haftalardır yaşadıkları mağduriyeti anlatmaya, sorunlarına çözüm üretmeye çalışmaktadır. MEB, arkadaşlarımızın, kendilerinden kaynaklanmayan bu durumdan dolayı, daha fazla mağdur olmamaları için hızla ek atama da dâhil çözüm üretmelidir.

    KORONAVİRÜS TESPİT EDİLEN 34 OKULUN İSİMLERİNİ PAYLAŞTILAR

    Eğitim-Sen açıklamanın devamında kendilerine ulaşan bilgiler ışığında virüs tespit edilen 34 okulun isimlerini de paylaştı:

    Adana Seyhan İstiklal O.O.
    Adana Seyhan Yıldırım Beyazıt O.O.
    Adana Yüreğir Emine Özgürel İ.O.O.
    Adana Seyhan Orhan Gazi O.O.
    Ankara Bağlum Özkent Akbilek O.O.
    Antalya Kepez Hüsniye Özdilek MTAL
    Antalya Konyaaltı Akdeniz A. L.
    Aydın Didim Valiler İlkokulu
    Balıkesir Bandırma Esnaf Sanatkârlar O.O.
    Balıkesir Bandırma Korgeneral Evren Akoğlu O. O.
    Burdur Gölhisar Adnan Menderes İlkokulu
    Bursa Karacabey MTAL
    Bursa Karacabey İMKB MTAL
    Çorum Merkez Sakarya İlkokulu
    Çorum Merkez Dumlupınar İlkokulu
    Çorum Mecitözü İlçe MEM
    Denizli Merkez Efendi İlkokulu
    Diyarbakır Ergani Çayönü O.O.
    Diyarbakır Dîcle 15 Temmuz O.O.
    Edirne Keşan Keşan Lisesi
    Gaziantep Kızılhisar MTAL
    İstanbul Avcılar Gümüşpala MTAL
    İstanbul Bahçelievler Eşref Bitlis O.O.
    İzmir Bornova Gül Sefa Kapancıoğlu Anadolu Lisesi
    İzmir Bornova Şehit Erol Olçok İmam Hatip Ortaokulu/Anadolu Lisesi
    İzmir Karabağlar Tahir MERZECİ OO
    İzmir Buca Buca A.L.
    Niğde Bor Atatürk A.L.
    Mersin Tarsus Kelahmet İlkokulu
    Mersin Tarsus Turgut İçgören O.O.
    Mersin Çavuşlu O.O.
    Mersin Zeki Koyuncuoğlu İ.O/O.O
    Rize Merkez İmam Hatip O.O.Yalova Altınova İmam Hatip O.O.

    “Yetersiz önlemler, niyetten öteye geçmeyen tavsiyeler ve sadece maske takarak salgınla mücadele edilemeyeceği açıktır” ifadelerine yer verilen açıklamada, MEB ve sorumluluğu olan tüm kurumlara yeniden düşünme çağrısı yapıldı.

  • Türkiye’de gönüllü aşı denemeleri Eylül’de başlıyor

    Türkiye’de gönüllü aşı denemeleri Eylül’de başlıyor

    Sağlık Bakanlığı Koronavirüs Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Serap Şimşek Yavuz, Kovid-19’a karşı Çin ile Almanya ve ABD’nin ortak yürüttüğü iki ayrı aşı çalışmasının son aşaması olan Faz 3 gönüllü insan denemelerinin Türkiye’de 10’a yakın merkezde yapılacağını söyledi.

    Prof. Dr. Yavuz, geçtiğimiz hafta sosyal medya gündemine de oturan aşılarda gönüllü denemelerine yönelik tartışmalarla ilgili, “Kobay mı olacağız, gönüllüler parayla mı çalışmaya katılacak, kimler çalışmaya dahil edilecek, Faz 3 denemeleri hayati riskler yaratıyor mu?” gibi vatandaşların merak ettiği tüm soruların yanıtlarını verdi.

    İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi Mikrobiyoloji ve Enfeksiyon Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi ve Sağlık Bakanlığı Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Serap Şimşek Yavuz, tüm dünyanın merakla beklediği Kovid aşılarındaki son gelişmeleri ve Türkiye’de de çok merkezli olarak yürütülecek Faz 3 gönüllü insan denemeleri hakkında DHA’ya önemli bilgiler verdi. Etik kurul ve Sağlık bakanlığı onaylarından geçen Çin ve Almanya-ABD ortak çalışması olan iki farklı aşı adayı için İstanbul Tıp Fakültesi’nin de aralarında bulunduğu 10’a yakın merkezde, faz 3 gönüllü insan denemeleri yürütülecek. Dünyada 10’dan fazla Kovid aşısı çalışmasında sona yaklaşıldığını vurgulayan Prof. Dr. Yavuz, “İnsanlarda etkili olduğunun ve olası yan etkilerinin tekrar değerlendirildiği son aşama olan Faz 3’e gelen aşı çalışmaları bunlar. Geçtiğimiz günlerde Sayın Bakanın da açıkladığı iki tane aşı çalışmasının ise Faz 3 denemelerine Türkiye’den de gönüllü insanlar dahil edilecek. Çalışmalara başlamak üzereyiz. Eylül ayı gibi, çok yakın bir tarihte başlayacağız” dedi.

    “GÖNÜLLÜLERE ÜCRET ÖDENMESİ YA DA BASKI SÖZ KONUSU OLAMAZ”

    Aşı çalışmalarında son aşama olan Faz 3’e gelmeden, yani aşı adayının klinik olarak binlerce gönüllüde denenmesinden önce, çok ciddi klinik öncesi (preklinik) çalışmaların yürütüldüğüne işaret eden Prof. Dr. Şimşek, şunları söyledi:

    “Bunun öncelikle bir laboratuvar ayağı var. Hangi molekülü kullanacağız, nasıl kullanacağız, hücre dizilerinde etkili oluyor mu gibi. Laboratuvar çalışmaları yapıldıktan sonra hayvan deneyleri aşaması var. Bunlar, insandan önceki aşamalar. Burada işte toksik etkilerinin olmadığı, hastalığa karşı kısmen etkili olup olmadığı, işe yarayıp yaramadığı gibi bazı temel soruların yanıtları aranır. Klinik çalışmalar bundan sonra başlar. Bunda da Faz 1 dediğimiz aşama, aşının güvenliğiyle ilgili kısmı. İnsanlarda, küçük gönüllü gruplarında yapılan, aşı etkili mi değil mi, güvenli mi, bunlar değerlendirilir. Faz 1’de esas güvenlik sorusunun yanıtı alınır. İstenen sonuçlar elde edilirse de Faz 2’ye geçilir. Tüm bu aşamalarda çalışmaya dahil edilen insanlarda gönüllülük esastır. Kimseye bir ücret ödemesi, zorlama yapılması mümkün değildir. İsteyen katılır, istemeyen katılmaz. Katılan insanların da tüm tetkikleri, yakın tıbbi gözlemleri ve tıbbi bakımları da uzmanların kontrolündedir.”

    “FAZ 1’DE GÜVENLİK VE ETKİNLİK, FAZ 2’DE HEDEF KİTLE BELİRLENİR”

    Ortalama 10-20 kadar gönüllünün dahil edildiği Faz 1’de “Bu aşı güvenlidir, hastalığa karşı etkinliği vardır, insanlarda umulmadık, beklenmeyen yan etkiler çıkmıyor” yönünde sonuçlar elde edilirse Faz 2 aşamasına geçildiğini anlatan Prof. Dr. Yavuz, şöyle devam etti:

    “Bu aşamada yüzlerle ifade edilebilecek sınırlı sayıda gönüllü insan çalışmaya alınıyor. Bu noktada da aslında aşılama için hedeflenen nüfus, aşı kimlere yapılmalı, yaşlılar mı, risk grubundakiler mi vs, o özellikteki gönüllüler de çalışmaya dahil edilerek, vücut aşıya ne kadar cevap veriyor, koruyucu antikorlar oluşuyor mu bu insanlarda, bunların çalışması da yapılıyor Tabii ki yine güvenlik çalışmalarına da devam ediliyor. Yani istemediğimiz bir etki, en basiti kolunda ağrıdan tutun ateşin çıkması vb her türlü parametreye bakılıyor. Faz 1 ve 2 aşamaları aşıyı geliştiren ülke neresiyse orada gerçekleştiriliyor. Şu an Çin ve Almanya-ABD ortak yapımı aşı adayları bu aşamaları kendi ülkelerinde geçti. Aşı çalışması bu aşamaları geçerse eğer, Faz 3 aşamasında hem aşıyı geliştiren ülkede, hem de vakaların görüldüğü diğer ülkelerde çok merkezli çalışmalar başlıyor. Mesela Avrupa’da, Amerika’da, Güney Amerika’da şu anda çok yoğun devam ediyor Faz 3 aşaması. Faz 3’de gönüllü insan sayısı artık 10-30 binlere çıkarılıyor. Burada da aşı verilen gönüllülerin yanı sıra kontrol grubu dediğimiz hiçbir şey verilmeyen bir grup da dahil ediliyor.”

    FAZ 3’DE, BİR ÖNCEKİ AŞAMALARIN SAĞLAMASI BÜYÜK İNSAN GRUPLARINDA YAPILIYOR

    Prof. Dr. Yavuz, “Aşı çalışmalarının Faz 3 aşamasında, kime aşı veriliyor, kim kontrol grubunda (yani placebo -etkisiz aşı- alıyor), çalışmanın başında bunu uzmanlar da gönüllüler de bilmiyor. Kodlarla her şey kaydediliyor. Çalışmanın sonunda bu kodlar açıldığında uzmanlar sonuçları daha güvenli değerlendirebiliyor. Çünkü “Kontrollü Çift Kör Çalışma” olarak bilinen bu çalışma şekli sayesinde, aşı verilen gönüllülerde gözlenen farkların, gerçekten aşı ile ilgili olup olmadığı her iki grubun kıyaslanmasıyla anlaşılıyor.” dedi.

    Prof. Dr. Yavuz, Faz 3’de aşı uygulanan gönüllülerin hastalanıp hastalanmayacağı, aşının yan etki düzeyi gibi kriterlerin gözlendiğini anlatarak “Her ne kadar hem hayvan deneylerinde, hem iki aşamalı Faz çalışmalarında bu güvenlik sorusuna cevap verilmiş olsa da Faz 3’te de aşının güvenliği mutlaka yeniden değerlendirilir” şeklinde konuştu.

    TÜRKİYE’DEN 10 MERKEZDE YAPILACAK

    Faz 3 çalışmasında gönüllü denemelerine katılan insanların aşı olduktan sonra hastalanıyor mu hastalanmıyor mu bunların yakından takip edildiğini belirten Prof. Dr. Yavuz, şu bilgileri verdi: “Burada, aşı olanların, olmayanlara göre daha az hastalanması beklenir. Ama bu da büyük oranda bir fark olmalıdır ancak o zaman anlamlı olur. Yani diyelim ki aşı olanlar yüzde 10 daha az hastalanıyor, bu yetersiz bir etkidir. Faz 3 çalışmaları sadece bir ülke ya da bir merkezde değil, çok sayıda ülkede (aşıyı geliştiren ülke de dahil) ve farklı pekçok merkezde yapılır. Türkiye’de de 10’a yakın merkez var bu çalışmaların başlatılacağı. Her merkezin alması gereken belli bir gönüllü sayısı var. Bu sayılar tutturulana kadar, örneğin bizim yapacağımız çalışma kısmı bir ay belki sürecek. Ama tabii tüm dünyadan verilerin toplanması, etkili oldu mu olmadı mı onların değerlendirmesi daha uzun sürecek. Biz gönüllüleri alacağız ama örneğin bir yıl boyunca takip edeceğiz. Burada da bu aşının kullanılmış olması, bu ülkedeki insan gruplarında da çalışmanın yapılmış olması, neresinden bakarsanız bakın avantaj. Sonuçta genetik yapı farkları olabiliyor, aşıya yanıt farkları olabiliyor, bu anlamda bu ülkenin insanıyla da bu aşıların çalışılmış olması avantaj.

    “KRİTERLER BELLİ, BU BİR AŞILAMA DEĞİL DENEME AŞAMASI”

    Bu çalışmalara alınacak olan insan gruplarının kriterleri de önceden bellidir. Vatandaşlarımız bu çalışmaların yürütüleceği merkezlere ‘Hadi burada aşı yapılıyor, gidelim de olalım’ diye başvurmasın. Bunu da özellikle vurgulamak istiyorum, çünkü bu, bir aşılama değil deneme aşaması. Hangi yollarla gönüllü çağrılarının yapılacağı, çalışmaya hangi özellikteki insan gruplarının dahil edileceği, aşı çalışmasının protokollerinde önceden bellidir ve merkezler bu kriterlere göre insanları çalışmaya dahil eder. Gönüllülere ulaşmak anlamında farklı kanallarımız var, onlar üzerinden yürütülür bu süreç.”

    “EN ÇOK SAĞLIK ÇALIŞANLARI GÖNÜLLÜ OLMAK İSTİYOR”

    Birçok insanın aşı çalışmalarında gönüllü olmak istediğini de vurgulayan Prof. Dr. Yavuz, özellikle risk grubundaki sağlık çalışanlarının buna çok istekli olduğunu söyleyerek gönüllü insan denemelerinin “kobay olarak kullanılıyoruz” şeklinde yorumlanmasının çok büyük bir hata olduğunu vurguladı ve sözlerini şöyle sürdürdü:

    “Ben açıkçası kobay olarak düşünmem kendimi. Aşı çalışmalarına katılmaktan mutluluk da duyarım. Kovid için bir çare bulunması gerekiyor. Bu çarenin bir parçası olmak çok iyi bir şey bence. Aşı ile ilgili modern tıbbın inanılmaz bir deneyimi var. Büyük bir zarar verecek bir şey asla olmayacağını söyleyebiliriz. Sonuçta bu aşılar eğer gerçekten etkili bulunursa, insanlık için çok önemli bir şey yapılmış olacak. Zaten bizler de bu kadar işimizin içinde, bu çalışmalarda yer alıyorsak bunun için. Sonuçta gerçekten çok katastrofik bir durumla karşı karşıyayız. Gönüllülerden çalışmanın protokolüne uygun olanları detaylıca aydınlatılır, onam formları alınır ve çalışmaya öyle dahil edilir.”

    “HER FİRMA İSTEDİĞİ GİBİ GELİP BURADA AŞI DENEMESİ YAPAMAZ”

    “Bir firmanın çalıştığı bir aşı var ve bu geldi, ülkemizde istediği gibi bu çalışmaları yapıyor” gibi bir algının da çok yanlış olduğunu anlatan Prof. Dr. Yavuz, gönüllü insan denemelerinin ülkemizde yürütülebilmesi için çok ciddi izin aşamalarından geçildiğini, her türlü detayı değerlendiren etik kurul uzmanlarının izin için gelen dosyada kimsenin aklına gelmeyecek binlerce sorunun cevabını araştırdığını ve uygun bulunursa onay verildiğini belirtti. Prof. Dr. Yavuz, “Yani bu etiktir, çalışılabilir şeklinde etik kurul onaylarını almak zorundalar. Daha sonra da Bakanlık izinleri alınır. İşte Türkiye’de bu aşamayı geçmiş iki aşı adayı için Eylül ayı gibi gönüllü insan deneylerine başlanacak.” dedi.

  • Türkiye yeni NAVTEX yayımladı

    Türkiye yeni NAVTEX yayımladı

    Türkiye, Doğu Akdeniz’de yeni Navtex yayımladı. Milli Savunma Bakanlığı’ndan yapılan açıklamaya göre 1-2 Eylül’de Doğu Akdeniz’de atış eğitimi yapılacak.

    Milli Savunma Bakanlığı’dan dün yapılan açıklamada, Barbaros ve Burgazada korveti ile ABD muhribinin Doğu Akdeniz’de deniz eğitimleri icra ettiği duyurulmuştu.

    NAVTEX NEDİR?

    Navtex deniz seyir ikazlarını, meteorolojik tahminleri ve ikazları, arama kurtarma ilanlarını ve gemiler için yayınlanan benzer bilgileri gemilere anında iletmek için tasarlanmış uluslararası bir iletişim sistemidir.

    NAVTEX İLAN ETMEK NE DEMEK?

    Navtex ilanı bu cihaz üzerinden yapılan bildirimi ifade eder. Navtex, aynı zamanda küçük, düşük maliyetli ve mesajları kâğıda basabilen radyo alıcısını kendi içinde bulunduran gemilerin köprüüstüne monte edilen, Deniz Kuvvetlerinin ilgi alanına giren sahalardaki bahsedilen mesajları almak üzere ilgi sahalarını seçme imkanı tanıyan bir cihazdır.

  • Boşanmak isteyen eşini tüfekle kovalamıştı, tutuklandı

    Boşanmak isteyen eşini tüfekle kovalamıştı, tutuklandı

    Başkent Ankara’da, kendisinden ayrılmak isteyen S.Ç.’yi (20) elindeki tüfekle durdurup, ölümle tehdit eden Ozan Ç. (28), polis ekiplerince Diyarbakır’da  gözaltına alındı. Gaziantep’te Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile ifadesi alınan Ozan Ç., tutuklandı.

    Diyarbakır’da yaşayan S.Ç., 2 yıllık eşi Ozan Ç.’den şiddet gördüğü gerekçesiyle bir süre önce evi terk edip, Ankara’daki babasının evine dönerek, boşanma davası açtı. Ozan Ç., 23 Ağustos’ta Ankara’ya gelerek, Keçiören ilçesindeki parkta yürüyüş yapan S.Ç.’nin karşısına çıktı. Elinde kılıfından çıkarmadığı tüfek bulunan Ozan Ç., görüşme talebini reddeden eşini saçından tutup sürükleyerek, tüfekle vurmakla tehdit etti. Olayı gören caddedeki oto yıkama dükkanı sahibi Mesut Ünsal, araya girip, Ozan Ç.’ye müdahale etti. Ünsal, kadını kurtarıp, Ozan Ç.’yi uzaklaştırdı.

    Olaydan sonra kaçan Ozan Ç.’nin yakalanması için Ankara Emniyet Müdürlüğü Asayiş Şubesi’ne bağlı Gasp Büro Amirliği ekipleri tarafından çalışma başlatıldı. Polisin çalışması sonucu şüphelinin, olay günü gece saatlerinde otogardan otobüse binerek, Diyarbakır’a gittiği tespit edildi. Ozan Ç., polisin takibi sonucu 25 Ağustos günü akşam saatlerinde yakalanarak, gözaltına alındı. Cumhuriyet savcısının talimatı üzerine Gaziantep Adliyesi’nde SEGBİS ile Ankara’daki nöbetçi mahkemeye bağlanan ve ifadesi alınan Ozan Ç., tutuklanarak, Nizip Cezaevi’ne gönderildi.

  • İşte Musa Orhan’ın tahliye gerekçesi

    İşte Musa Orhan’ın tahliye gerekçesi

    Batman’da ailesiyle birlikte yaşayan İpek Er, Musa Orhan’dan kendisini evlenme vaadiyle kandırdıktan sonra tecavüz ettiği iddiasıyla şikâyetçi oldu. İpek’in iddialarına göre, Siirt’te buluştuğu Musa Orhan kendisine alkol ve uyuşturucu hap içirip zorla birlikte olmuştu. Siirt Cumhuriyet Başsavcılığı soruşturma kapsamında İpek Er’i Adli Tıp Kurumu’na gönderdi. İfadesinde, “İntiharın eşiğine geldim. Ailemin yüzüne bakamıyorum” diye ifade veren genç kız, bu olayın ardından 16 Temmuz’da intihara teşebbüs etti. Hastanede tedaviye alınan İpek, 18 Ağustos’ta hayatını kaybetti. Geride bıraktığı mektubunda, sosyal medyadan tanıştıkları Musa Orhan’la yaşadıklarını gün gün anlatmıştı. Adli Tıp Kurumu raporu İpek’in ölümünün ardından hazırlandı. Rapora göre İpek tecavüze uğramıştı.

    ‘İNTİHARIN EŞİĞİNE GELDİM, AİLEMİN YÜZÜNE BAKAMIYORUM’

    Siirt Cumhuriyet Başsavcılığı’nca hazırlanan iddianamenin detayları ortaya çıktı. İddianamede İpek Er’in, alınan beyanında Musa Orhan ile sosyal medya aracılığıyla tanıştığını ancak Orhan tarafından zorla alkol ve hap içirilerek, cinsel saldırıya maruz kaldığını ifade ettiği yer aldı. İpek Er, iddianameye giren ifadesinde şunları kaydetti:

    “Musa Orhan ile sosyal medyada tanıştım. Sevgili olduk, sürekli benimle evleneceğini, beni sevdiğini söylemekteydi. ‘Benimle kaçar mısın?’ diyordu. Ben de beni ailemden istemesini söyledim. 20 Haziran’da köyüme geldi. Kaçamayacağımı söyledim. Beni dinlemedi.

    Ben de ikna olması için valizimi kendisine teslim ettim. O sırada ailem bizi fark etti. Hemen geri döndüm. Ancak valizim onda kaldı. Üç gün geçtikten sonra abim, kendisine ait olan valizi istedi. Ben de her şeyin açığa çıkacağını düşündüğümden akşam Siirt’e geldim. Siirt’te kalacak yerim olmadığı için Kurtalan ilçesine geçtim. Param kalmadığı için cep telefonumu satarak, öğretmenevinde kaldım. Ardından Kurtalan ilçesinde hat aldım ve Musa’ya mesaj atarak durumu anlattım. Kendisine kalacak yerimin olmadığını söyledim. Görevden gelene kadar idare etmemi istedi. Siirt’e gelerek üç gün otelde kaldım. Ardından beni aldı, arkadaşının evine götürdü. Bir gece orada kaldım. Yalnızdık. İlişkiye girmek istedi. Evlenmeden olamayacağını söyledim. Ertesi akşam geç saatlerde geldi. Alkol aldığını söyledi, içmem konusunda çok ısrar etti. Bana ‘Benimle ol, yarın nikâh kıyalım’ dedi. Ben de alkolün etkisiyle gücümü yitirmiştim, ilişki yaşadık. Hatırladığım kadarıyla bana bir hap da içirdi. Sabah işe gitmek üzere ayrıldı.”

    İfadenin devamında genç kızın şu anlatımları yer aldı:

    “Öğle vakti panik bir şekilde gelerek, beni kendi ikametine götürdü. Beni İzmir’e kuzenine göndereceğini söyledi. Otobüsle İzmir’e gittim. İndiğimde Musa’yı aradım. Ancak bir türlü ulaşamadım. Siirt’e ailemin yanına döndüm. O tarihten bu yana ne aradı ne sordu. Benimle evlenme vaadiyle kandırarak, alkol ve hap vererek zorla birçok kez ilişkiye girdi. Zorla ırzıma geçen, beni evlenme vaadi ile kandıran, tecavüz eden Musa Orhan’dan davacı ve şikayetçiyim. İntiharın eşiğine geldim. Ailemin yüzüne bakamıyorum.”

    ADLİ TIP RAPORU İDDİALARI DOĞRULADI

    Cinsel saldırıyla ilgili Adli Tıp Kurumu’ndan istenilen raporun İpek Er’in iddialarını doğruladığı kaydedilen iddianamede, “Şüphelinin, genç kıza yönelik, ‘Rıza dışında cinsel birlikteliğe zorlaması ve cinsel birlikteliğin gerçekleşmesi eyleminin, nitelikli cinsel saldırı suçuna sübut verdiği’ belirlenmiştir” denildi.

    SUÇLAMALARI KABUL ETMEDİ

    İpek Er’in cinsel saldırı suçlamasını kabul etmeyen Musa Orhan ise ifadesinde şunları söyledi:

    “İpek ile sosyal medyadan tanıştık. Ne zorla ne de rızası ile cinsel ilişkiye girmedim. ‘Benimle kaçar mısın?’ demedim. İddia ettiği gibi haziran ayında köyüne gitmedim. 8-9 aydır tanışıyoruz. Ama sevgili değiliz. İpek beni arayarak, Siirt’te olduğunu söyledi. Telefonunu sattığını, parasının bittiğini, kendisine yardımcı olmamı istedi. Hatta benim evimde kalıp kalamayacağını sordu. Ben ‘Seni kaçıracağım, seninle evleneceğim’ şeklinde bir şey söylemedim. Evimde kaldığı akşam yatağımda oturmuştu. Aramızda sadece sevişme oldu, daha ilerisi olmadı. Ben kesinlikle akşamdan sonraki gün onunla ilişkiye girmedim. Sabaha İzmir’e gideceğini söyledi. 450 lira verdim. Kendisine bilet aldığımda isminin İpek olduğunu öğrendim. Bana adının Bahar olduğunu söylemişti. İzmir’e gittiğinde beni aradı, ‘Beni başından savmak için İzmir’e gönderdin’ dedi. Suçlamaları kabul etmiyorum.”

    ADLİ KONTROLLE SERBEST

    İpek’in intihara teşebbüs etmesinden bir gün sonra gözaltına alınan Musa Orhan’a tutuklama istendi ancak adli kontrol kararıyla serbest bırakıldı. Jandarma Genel Komutanlığı Musa Orhan’ı açığa aldı. İpek’in ifadeleri üzerine soruşturma başlatan Siirt Cumhuriyet Başsavcılığı, nitelikli cinsel saldırı iddiasıyla Musa Orhan hakkında iddianame hazırladı. İddianameyi kabul eden Siirt 1. Ağır Ceza Mahkemesi, Musa Orhan hakkında yakalama kararı çıkarttı. Teslim olan Musa Orhan19 Ağustos’ta tutuklandı.

    ‘KAÇMA ŞÜPHESİ YOK’

    Musa Orhan’ın avukatı Mehmet Erkan Akkuş tutuklama kararına itiraz etti. Akkuş itiraz dilekçesinde, müvekkilinin kaçma şüphesi bulunmadığı ve sabit ikametgâh sahibi olduğunu öne sürdü. İtirazı Siirt 2. Ağır Ceza Mahkemesi değerlendirdi. Mahkeme, avukat Akkuş’un itiraz dilekçesinde belirtilen hususları yerinde görerek Musa Orhan’ın tahliyesine karar verdi. Karar kısa süre içinde Orhan’ın tutuklu bulunduğu cezaevine ulaştı. Cezaevi idaresi kararla birlikte Musa Orhan’ı serbest bıraktı.

    BAŞSAVCILIK İTİRAZ ETTİ

    Siirt Cumhuriyet Başsavcılığı ile Siirt Barosu, Musa Orhan’ın tahliye kararına itiraz etti. Siirt 2’nci Ağır Ceza Mahkemesi’ne yapılan itirazda, Musa Orhan’ın yeniden tutuklanması talep edildi. Siirt Barosu yaptığı açıklamada, “Kızımız ve ailesinin yaşadığı mağduriyetle ilgili hukuki sürecin başından beri müdahil olan baromuzun, bundan sonraki süreçlerde de ailenin yanında olarak dava dosyasının takipçisi olacağının kamuoyunca bilinmesini isteriz” denildi.

    MAHKEME REDDETTİ

    Siirt 2’nci Ağır Ceza Mahkemesi ise, savcılığın intihar eden İpek Er’e cinsel saldırıda bulunduğu iddiasıyla tutuklanan Musa Orhan’ın tahliye kararına itirazını reddetti.

    BABA: DİYECEK ŞEY BULAMIYORUM

    İpek Er’in babası Fuat Er, tahliye kararıyla ilgili şunları söyledi: “Diyecek bir şey bulamıyorum. Bu kadar delil ortadayken, tecavüz olayı ortadayken, intihar etmeden önce mektup ortadayken, her şey yerinde dururken bu katil serbest bırakıldı. Millet tepki verince tutuklanıyor, millet sakinleşince serbest bırakılıyor. Sanki basit bir şeymiş gibi… Bir namus meselesi var. Bir intihar meselesi var. Bir acıyı arkasında bırakan bir mektup var. Benim soru işaretim budur. Niye bu katil, bu cani ikide bir bırakılıyor? Ben bundan bir şey anlamadım. Benim de kafam karıştı. İnsan bir kere ölür. Bu kızın ailesi her gün ölüyor. Bugün serbest bırakıldıktan sonra aile yine perişan durumda. Yine ağlamaktan başka bir çaresi kalmadı.”

     

  • Bursa’da işçi servisi kaza yaptı! Ölüler ve yaralılar var

    Bursa’da işçi servisi kaza yaptı! Ölüler ve yaralılar var

    Bursa’da servis aracının yol kenarındaki elektrik direğine çarpması sonucu 2 kişi hayatını kaybetti, 16 kişi yaralandı.

    Bir fabrikada çalışan işçileri taşıyan Ferhat Erol (60) idaresindeki 16 S 1821 plakalı midibüs, Nilüfer ilçesi İhsaniye Mahallesi Mudanya Yolu mevkisinde kontrolden çıkarak elektrik direğine çarptı.

    Çevredekilerin ihbarı üzerine olay yerine çok sayıda itfaiye, polis ve 112 Acil Servis ekibi sevk edildi.

    Araçta sıkışan yaralılar, itfaiye ekiplerince bulundukları yerden kurtarıldı.

    Kazada ilk belirlemelere göre sürücü Erol ile araçta bulunan Ayşin Güler (47) yaşamını yitirdi.

    Yaralanan 16 kişi ise sağlık ekiplerince çevredeki hastanelere kaldırıldı. Yaralılardan birinin durumunun ağır olduğu belirtiliyor.

     

  • Bursa’da polisten kaçarken kaza yaptılar

    Bursa’da polisten kaçarken kaza yaptılar

    Bursa’nın İnegöl İlçesinde, polisin dur ihtarına uymayan ve ardından kaza yapan otomobilde uyuşturucu madde bulundu.

    Yenice Mahallesi’nde devriye gezen polis ekipleri, M.Ç. idaresindeki arka plakası bulunmayan 16 AHJ 613 plakalı otomobile dur ihtarına bulundu.

    İhtara uymayıp yaklaşık 4 kilometre kaçan otomobil, bir otomobile çarparak durdu. Otomobilde bulunan 3 kişiden sürücü H.Ç. ve O.A, polis ekipleri tarafından yakalandı, diğeri kaçtı.

    Otomobilde yapılan incelemede bir miktar paketlenmiş halde uyuşturucu madde ele geçirildi.

    Gözaltına alınan şüpheliler işlemleri için emniyete götürüldü, kaçan zanlıyı arama çalışmaları sürüyor.

  • Bursa’da nüfus müdürlüklerindeki işlemler artık randevulu

    Bursa’da nüfus müdürlüklerindeki işlemler artık randevulu

    İçişleri Bakanlığı Nüfus ve Vatandaşlık Genel Müdürlüğü, 14 il ve bağlı ilçe nüfus müdürlüklerindeki işlemlerin zorunlu ve acil haller dışında randevulu gerçekleştirileceğini bildirdi.

    Genel Müdürlükten yapılan açıklamaya göre, koronavirüsle (Kovid-19) mücadeleye yönelik alınan kararlar kapsamında 14 ilin nüfus müdürlüklerinde ek tedbirler alındı.

    Buna göre, Adana, Ağrı, Ankara, Bursa, Çorum, Diyarbakır, Erzurum, Gaziantep, Kayseri, Konya, Mardin, Şanlıurfa, Van ve Yozgat ile bu illere bağlı ilçe nüfus müdürlüklerinde zorunlu ve acil haller dışında T.C kimlik kartı, pasaport, sürücü belgesi ve adrese ilişkin gibi işlemler geçici süreyle sadece randevulu olarak gerçekleştirilecek.

  • Test sayısı 100 bini aştı! Türkiye’de virüs 20 can daha aldı

    Test sayısı 100 bini aştı! Türkiye’de virüs 20 can daha aldı

    Sağlık Bakanı Fahrettin Koca Türkiye’nin güncel koronavirüs verilerini paylaştı.

    Günlük test sayısı 100 bini aştı. Bugün yapılan 100 bin 109 testten 1313 kişiye koronavirüs tanısı kondu. Hayatını kaybedenlerin sayısı 20 kişi artarak 6183 kişiye yükseldi.

    Hastalığı atlatarak iyileşenlerin sayısı 1002 kişi daha arttı ve toplam iyileşen hasta sayısı 239 bin 797’ye çıktı.

    Ağır hasta sayısı 841, hastaların zaatüre oranı iste yüzde 7.4 olarak açıklandı.

    Sağlık Bakanı Koca; “Bugün 100 binden fazla test yaptık. Bu testler sonucunda 1.313 yeni hastamız var. Bazı illerimizde özel tedbirler almak zorunda kaldık. Tedbirlere birlikte uyarsak başarılı olabiliriz. Sonunda yenilen virüs olacak.”