Etiket: manşet

  • “Yerli otomobil fabrikası için hiç ağaç kesilmeyecek”

    “Yerli otomobil fabrikası için hiç ağaç kesilmeyecek”

    Türkiye’nin Otomobili Girişim Grubu’nun (TOGG) yeri otomobili üreteceği fabrikanın kurulacağı Bursa’nın Gemlik ilçesindeki alan, dronla havadan görüntülendi.

    Türkiye’nin yüksek teknolojili ilk yerli otomobilinin üretileceği fabrikanın, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan imzasıyla yayımlanan karara göre, Bursa’da kurulacağı kesinleşti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Gebze’deki Bilişim Vadisi’nde, yerli otomobilin tanıtımında yaptığı açıklamayla fabrikanın, Gemlik ilçesi Hara bölgesinde bulunan, TSK’ya ait araziye kurulacağını açıkladı. Türkiye’nin Otomobili Girişim Grubu Sanayi ve Ticaret A.Ş. tarafından yeni yatırım olarak inşa edilecek tesisin öngörülen toplam tutarının ise 22 milyar lira olacağı belirtildi. Bursa Büyükşehir Belediyesi tarafından, yol, ıslah ve altyapı çalışması yapılacak olan alan, limana, serbest bölgeye ve tedarik sanayiye yakınlığıyla biliniyor. Hara bölgesi, dronla havadan görüntülendi.

    ‘ŞEHRİMİZE BÜYÜK KATKI SAĞLAYACAK’

    Hara bölgesine kurulacak olan fabrikanın temel atma töreni için çalışmaların hızla sürdüğünü söyleyen Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş, “Bursa, otomotivle ilgisi ciddi bir alt yapısı olan özel iki büyük markayı da yıllardır bağrında barındıran bir şehirdir. Cumhurbaşkanımızın öncülüğünde, Türkiye Otomobil Girişim Grubu’nun yıllardır çalıştığı proje, Aralık 2019’da bir müjdeyle karşımıza çıktı. Ülke olarak sevindik, ama biz şehir olarak daha özel sevindik. Yerli, milli ve elektrikli otomobil Bursa’da üretilecek. Konuyla ilgili Gemlik’e yakın bir mesafedeki 4 bin metrekarelik alanın bin dönümlük kısmı bu proje için ayrıldı. Hemen plan çalışmalarına başladık. Pandemi sürecinde olmamıza rağmen, mart ayında önlemlerimizi alarak meclis toplantısı yaptık. Gerçekleştirdiğimiz toplantıda, plan değişikliği kararını aldık ve anında projenin 1/1000’lik kısmını ayırdık ve süreci başlatmış olduk. Plan askı süresinde bir itiraza uğramadı ve onaylandı. Ulaştırma Bakanlığı, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, bakan yardımcılarımız, genel müdür ve bürokratlarımız olmak üzere telekonferans bağlantısı gerçekleştirdik. Kamulaştırmada bir miktar ilave yol yapabilmek ve bölgede bulunan dere için de ıslah çalışmalarını sürdürüyoruz. Çok kısa bir sürede temel atılabilmesi için üzerimize düşen tüm çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Su teminiyle ilgili Devlet Su İşleri ile devam eden görüşmelerimiz var. Her şey yolunda gidiyor, birkaç ay gibi kısa bir süre içerisinde temel atma törenine Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ı bizzat ağırlamak en büyük arzumuzdur. Yerli otomobil özelde şehrimize çok büyük katkılar sağlayacak” dedi.

    ‘DOĞAYLA UYUMLU, HİÇBİR AĞACA ZARAR VERİLMEYECEK’

    Fabrika kurulurken yeşilin tahrip edilmeyeceğini vurgulayan Alinur Aktaş şunları söyledi;
    “4 bin dönümlük arazinin bin dönümlük kısmı bu projeye ayrıldı. Yer belirlendikten sonra hemen yanı başındaki derenin ıslahı yapılıyor. Beraberinde doğayla uyumlu ve herhangi bir ağaca zarar verilmeyecek. Denize yakın olması sebebiyle zemin iyileştirmesi yapılacak. Sanayileşmek demek sanki yeşilden ve ağaçtan uzaklaşmak gibi bir algı var, ama doğayla çok uyumlu iç içe, denizin yanı başında kurulmuş olacak. Doğayla uyumluluğu konusunda da önemli kazanımlar elde edeceğiz diye düşünüyorum” diye konuştu.

  • Bursa’da havaya ateş açan şahıs kıskıvrak yakalandı

    Bursa’da havaya ateş açan şahıs kıskıvrak yakalandı

    Bursa’da pompalı tüfekle havaya rastgele ateş açan otomobildeki 2 kişi, kovalamacayla yakalandı.

    İnegöl Emniyet Müdürlüğü ekipleri, Mahmudiye Mahallesi’nde cadde üzerinde otomobilden havaya rastgele ateş açıldığı ihbarı üzerine bölgeye sevk edildi.

    Ekipler, içerisinde 2 kişinin bulunduğu 16 Z 7100 plakalı otomobili takibe aldı. Sokak aralarına giren otomobili durdurmak için kontrol noktaları oluşturdu.

    Yaklaşık 15 dakika süren kovalamacanın ardından otomobil Suyolu Caddesi’nde polis tarafından durduruldu. Otomobil sürücüsü Ali B. (35) ile yanındaki Yaşar Y. (33) gözaltına alındı.

    Şüphelilerin havaya ateş açtıkları pompalı tüfek de otomobilde bulundu.

    Şüpheliler sorgulanmak üzere emniyete götürülürken, otomobil ise çekiciyle yediemin otoparkına çekildi.

  • 3 yaşındaki çocuk, minibüsün altında kalarak can verdi

    3 yaşındaki çocuk, minibüsün altında kalarak can verdi

    Esenyurt’ta 3 yaşındaki yabancı uyruklu bir çocuk park etmek isterken geri gelen bir minibüsün altında kalarak feci şekilde can verdi. Şoför olay yerinde polis ekipleri tarafından gözaltına alındı.

    Olay, Esenyurt İncirtepe 251 Sokak’ta meydana geldi. Edinilen bilgilere göre, 34 COC 203 plakalı minibüs şoförü aracı sokağa park etmeye çalıştığı sırada, sokakta oynayan 3 yaşındaki yabancı uyruklu erkek çocuğunu fark etmeyerek altına aldı. Durumu fark eden çevredeki vatandaşlar şoförü uyarak aracı durdurup, çocuğu altından çıkarttı. Çocuğun yakınları sinir krizleri geçirirken ,ihbar üzerine olay yerine sağlık ve polis ekipleri sevk edildi. İhbar üzerine olay yerine gelen sağlık ekipleri ilk müdahalenin ardından çoğun hayatını kaybettiğini belirledi. Polis ekipleri de sürücüyü olay yerinde gözaltına aldı.

    Polis ekipleri olayla ilgili çalışma başlattı.

  • Geçen aracın da geçmeyen aracın da parasını devlet ödüyor

    Geçen aracın da geçmeyen aracın da parasını devlet ödüyor

    Yap-işlet-devret modeli ile yaptığı ve işletmecilere gelir garantisi verdiği projeler bütçe için adeta bir kara deliğe dönüştü. Her yıl milyarlarca lira, bu projelerin garanti ödemelerine aktarılıyor. Osmangazi Köprüsü de bu projelerin en dikkat çekenlerinden.

    Başkent Üniversitesi İktisat Bölüm Başkanı ve aynı zamanda geçmişte Devlet Planlama Teşkilatı’nda planlama uzmanı olarak görev yapan Prof. Uğur Emek, kişisel blogunda Osmangazi Köprüsü hakkında dikkat çeken bir yazı kaleme aldı. Prof. Emek, köprüden garanti edilmesine rağmen gerçekleşmeyen araç geçişleri için yapılan garanti ödemelerinin yanı sıra yapılan geçişlerde de güncel fiyat ile sözleşmedeki fiyat arasındaki farkın devlet tarafından karşılandığını belirtti.

    Osmangazi köprüsünün 1. Sınıf araçlar için 2020 yılı tek yönlü güncellenmiş resmi ücreti KDV dahil 117,90, hariç ise 109,17 TL’dir.

    Sözleşmeye göre 2020 yılında olması gereken ücret ise 247,80 TL’dir. Bu durumda katkı payı 138,64 TL’dir. Garanti edilen 40.000 araç için her halûkarda 138 TL tutarındaki katkı payı milli bütçeden işletmeciye ödenmektedir.

    Ayrıca, geçmeyen her araç için de sözleşmeye göre güncellenen araç başı toplam ücret de (247,80 TL) işletmeciye ödenmektedir.

    Öte yandan “Garantiler döviz cinsinden verilmekte ve garanti edilen ücret ABD Tüm Kentsel Tüketici Fiyatları Endeksine göre güncellenmektedir” diyen Emek, yazısının devamında ise şu dikkat çeken bilgileri verdi.

    Osmangazi köprüsü Gebze-İzmir otobanın bir bileşenidir. Sözleşmeye göre otoyolun toplam maliyeti sözleşme tarihindeki kurdan 6,5 milyar dolar* ve Osmangazi köprüsünün maliyeti de 1,2 milyar dolardır (projenin toplam maliyetinin % 19’udur).

    Sözleşmeye göre yapım süresi 7 yıl ve işletme süresi de 15 yıl 4 aydır. Sözleşme kapsamında geçiş garantileri kesimlere göre değişmektedir. Sözleşmeye göre verilen geçiş garantileri adet ve tutar bazında verilmektedir. Sözleşmeye göre 15 yıl 4 ay boyunca işletmeciye 10,4 milyar dolar tutarında gelir garantisi verildi.

    Yapım maliyeti içerisinde payı % 19 olan Osmangazi köprüsünün işletmeciye verilen garantileri içerisindeki payı % 76’dır. Peki neden? Gelin bu sorunun cevabını arayalım.

    Sözleşmeye göre yatırım süresinin 7 yıl olduğunu belirtmiştik. Yatırım bu süreden önce tamamlanırsa, aradaki fark işletme süresine eklenecektir. Yatırım gecikirse de aradaki fark işletme süresinden indirilecektir (ikinci seçeneğin uygulandığı bir proje duymadım).

    Sözleşmeye göre Gebze-İzmir projesinde kısmi kabul yapılması mümkündür. Yatırım süresi sona ermeden tamamlanan kesim için işletmecinin gelir tahsil etmesinin önü açılacak ve bu süre toplam işletme süresine de ilave edilecektir.

    Gebze-İzmir otoyolunun sözleşmesi 15/03/2013 yılında yürürlüğe girdi ve yapım işleri 15/03/2020 tarihinde tamamlandı. İşletme süresi de bu tarihte başladı ve sözleşme 15/07/2035 tarihinde sona erecektir.

    Her rasyonel işletmecinin yapabileceği gibi projenin yüklenicisi maliyet içerisindeki payı %19 ve gelir içerisindeki payı da % 76 olan Osmangazi köprüsünü öncelikle tamamladı.

    Köprü 01/07/2016 tarihinde işletmeye açıldı ve ana projenin işletme süresinin başlayacağı 15/03/2020 tarihine kadar geçen 1.351 gün günde; işletmeci 40.000 araç üzerinden ve ABD’deki enflasyona göre güncellenen ücretler üzerinden gelir tahsil etti.

    Bir kısmı kullanıcılardan, büyük kısmı da bütçeden karşılanan bu gelirlerin toplamı ise 2 milyar 148 milyon ABD dolarıdır.

    Bu tutar işletme süresi boyunca, işletmecinin köprüden sözleşme dönemi boyunca tahsil edeceği gelirin üçte birine yakındır.

    (BirGün)

  • Diyarbakır’da koronavirüs korkusu… Her gün artıyor

    Diyarbakır’da koronavirüs korkusu… Her gün artıyor

    Yeni normalleşme süreci devam ederken Diyarbakır korona virüs salgınında diken üstünde. Son 13 gün içinde 450 kişi hastanede tedavi altına alınırken, yaklaşık 650 kişinin ise evlerinde karantinada tutulduğu öğrenildi.

    Çin’in Wuhan kentinde ortaya çıkan korona virüs kısa sürede tüm dünyayı etkisi altına alarak salgın haline dönüştü. Türkiye’de şimdiye kadar 2 milyon 541 bin 903 test yapılırken, 175 bin 218 vaka tespit edildi. Bu vakaların 149 bin 102’si iyileşti. 4 bin 778 kişi korona virüs nedeni ile hayatını kaybederken, 664 kişi ise yoğun bakımda tedavi görmeye devam ediyor. Hükümetin atmış olduğu adımlar ve vatandaşların da ‘evde kal’ çağrılarına uymasının ardından 1 Haziran itibari ile yeni normalleşme sürecine girildi.

    Yeni normalleşme süreci ile birlikte vaka sayılarında düşüş, iyileşen hasta sayılarında artış devam ederken Diyarbakır diken üstünde yaşamaya devam ediyor. Daha önce günde 3-5 arasında olan vaka sayısı son günlerde hızla arttı. Son 13 gün içinde 450 yeni vaka hastaneye yatırılırken, 650 kişinin de evlerinde karantinaya alındığı öğrenildi. Kent genelinde İl Hıfzıssıhha Kurulu kararınca maskesiz sokağa çıkma yasağı devam ediyor.

  • İçişleri Bakanlığı’ndan Bursa’ya teşekkür

    İçişleri Bakanlığı’ndan Bursa’ya teşekkür

    İçişleri Bakanlığı’nın sosyal medya hesabından yapılan paylaşımda, Bursa’nın Orhangazi ilçesinde, sağanak yağış nedeniyle tıkanan rögarı sopayla açmaya çalışan polislere teşekkür edildi.

    Orhangazi ilçesinde, akşam saatlerinde etkili olan yağmur ve dolu hayatı olumsuz etkiledi. Yeniköy Kavşağı’nda ise bir rögar tıkandı ve cadde suyla doldu. Polis ekipleri hemen devreye girerek, tıkanan rögarı sopa ile temizledi. Cep telefonuyla görüntülenen bu anlar, İçişleri Bakanlığı’nın sosyal medya hesabından paylaşılarak, Türk Polisi ile Orhangazi Emniyet Müdürlüğü’ne teşekkür edildi. Bakanlığın sosyal medya hesabından yapılan paylaşımda şöyle denildi:

    “Türk Polisi, güvendir, umuttur…Bursa Orhangazi ilçesinde, yoğun yağmur yağışının su kanallarını tıkamaması için polislerimiz seferber oldu. Kendilerine vatandaşlarımız adına teşekkür ediyoruz.”

  • Bursa’da yolda yürürken maganda kurşunu isabet etti

    Bursa’da yolda yürürken maganda kurşunu isabet etti

    Bursa’da cadde üzerinde yürüyen 1 kişi kimliği belirsiz kişi ya da kişiler tarafından araç içinden silahla ateş edilmesi sonucu yaralandı. Yaralı, olay yerine gelen ambulanslarla hastaneye kaldırıldı.

    Olay, saat 00.30 sıralarında merkez Osmangazi İlçesi’ne bağlı Altıparmak Caddesi üzerinde meydana geldi. İddiaya göre, cadde üzerinde yürüyen Hasan G.,(52) araç içinden 3 el ateş edilerek kimliği belirsiz kişi ya da kişiler tarafından yaralandı. İhbar üzerine olay yerine polis ve sağlık ekipleri sevk edildi. Bacağından vurulan Hasan G.,(52) sağlık ekiplerinin müdahalesi sonrası ambulansla Çekirge Devlet Hastanesine kaldırdı. Hasan G.’nin hayati tehlikesinin bulunmadığı öğrenildi.

    Olay yerinde polis ekipleri şerit çekerek güvenlik önlemi alırken, boş mermi kovanlarını inceledi. Silahlı saldırıyı gerçekleştiren kişi ya da kişileri belirlemek ve yakalamak için çalışma başlatıldı.

    Polis, saldırıyla ilgili inceleme başlattı.

  • Bursa’da Kurban Bayramı telaşı, fiyatlar için beklenti ne?

    Bursa’da Kurban Bayramı telaşı, fiyatlar için beklenti ne?

    Bursa’da yaklaşan Kurban Bayramı öncesi kurbanlıklar görücüye çıkarken, telaşlar şimdiden başladı. Kurbanlık hayvanlar kesilirken, sosyal mesafeye ve hijyene özen gösterilecek.

    Bursa’da yaklaşan Kurban Bayramı öncesi kurbanlıklar da görücüye çıkmaya başladı. Koç ve danalar çiftliklerdeki yerini almaya başlarken, besiciler kurban fiyatlarının geçen yıldan çok farklı olmayacağı görüşünde. Küçükbaş kurbanlık 1500 ila 2000 lira arasında fiyat biçilirken, büyükbaşlar için ise fiyat 15 binden başlayacak.

    Kurban Bayramı’na 1.5 ay kala kurbanlık telaşı da yavaş yavaş başladı. Ramazan bayramını evinde geçirmek zorunda kalan vatandaşlar bu bayram ise gönüllerince kurbanlarını kesebilecekler. Tabi sosyal mesafe ve hijyen kurallarına uyarak. Kurban pazarlarında yaşanan yoğunluğun ve hastalık tehlikesine karşı bu yıl kurbanlık için besi çiftlikleri tercih ediliyor.

    Güvenli ve hijyenik ortamda kesim

    Türkiye’nin çeşitli yerlerinden seçtiği kurbanlıkları Bursa’daki çiftliğinde kurbana hazırlayan Mezher Aykut, bu bayram önceliğini sosyal mesafe ve hijyen kurallarına uymak olduğunu belirterek, “Ülke olarak koronavirüs nedeniyle zor günler yaşadık. Allah’ın izniyle bu beladan kurtuluyoruz. Geçtiğimiz bayramı evinde geçiren vatandaşlarımız inşallah bu bayram gönül rahatlığıyla kurbanlarını kesecekler. Bizde gerekli önlemleri aldık. Hayvanlarımız düzenli olarak sağlık kontrolünden geçiyor. Çiftliğimizde tüm kuralları uygulayacağız maske artı sosyal mesafeye çok dikkat edeceğiz” dedi.

    Yem maliyeti çok yüksek

    Kurban fiyatlarına da değinen Mezher Aykut, “Geçen yıla oranla fiyatlar çok yüksek olmayacak. Hiç zam olsun istemiyoruz. Ancak yem maliyeti çok yüksek besicinin belini büküyor. Eğer hayvanlarımıza iyi bakalım dersek bir çuval yeme 90 lira vermek zorundayız. Yem fiyatlarının bu denli yüksek olması kurbanlıklara yansıyor. Bu yıl biz kar beklemiyoruz. Masraflarımız çıksın yeter” diye konuştu.

  • İki Ayasofya, iki farklı uygulama

    İki Ayasofya, iki farklı uygulama

    Fatih Sultan Mehmed’in İstanbul’u fethinin ardından kılıç hakkı olarak camiye çevrilen daha sonra müze yapılan İstanbul’daki Asasofya için tartışmalar devam ederken, büyük dedesi Orhan Gazi’nin İznik’i fethinin ardından camiye çevirdiği daha sonra uzun zaman müze olarak kullanılan İznik Ayasofya, Diyanet İşleri Başkanlığı’nın talebi, Vakıflar Genel Müdürlüğü’nün oluru ile 2011 yılından bu yana cami olarak kullanılıyor. İsimleri de hikayeleri de aynı iki Ayasofya için uygulanan farklı prosedürler kamuoyunda dikkat çekiyor.

    İstanbul’un fethinden sonra kiliseden camiye dönüştürülen, 1934’ten beri müze statüsünde olan Ayasofya’yla ilgili tartışmalar sürüyor. Son kararı Danıştay’ın vereceği tarihi yapının ibadete açılıp açılmayacağı merak konusu olurken, Orhan Gazi’nin 1331 yılında Bursa’nın İznik ilçesini fethi sonrası kiliseden camiye dönüştürdüğü, 2007 yılında müze olup Diyanet İşleri Başkanlığı’nın talebi üzerine Vakıflar Genel Müdürlüğü’nün ’olur’u ile 2011 yılında camiye çevrilen İznik Ayasofya’da 9 yıldır Müslümanlar namaz kılıyor.

    İznik ilçe merkezinde, kentin tam ortasında ve iki ana ekseni oluşturan doğu-batı ve kuzey-güney yollarının kesiştiği yerin güneydoğu köşesinde bulunan İznik Ayasofya, İstanbul’daki Ayasofya’nın İbadete açılması tartışmaları ile birlikte yeniden gündeme geldi.

    Pandemi süresi boyunca ibadete ara verilen İznik Ayasofya Orhan Camii’nde ilk Cuma namazı için bir araya gelen vatandaşların bir kısmı İstanbul Ayasofya’nın ibadete açılmasını desteklerken diğer bir düşünce de öncelikli olarak Ayasofya’nın hemen yanında bulunan Sultanahmet Camii’nin doldurması yönünde görüş bildiriyorlar.

    Türkiye’de İstanbul’da 2, Trabzon ve İznik’te birer olmak üzere toplam 4 Ayasofya Camii bulunuyor. M.S 325’te İmparator Konstantinus, İstanbul’u (Bizantion) Bizans’ın Başkenti ilan ettiğinde Hıristiyanlığın ilkelerini belirleyecek ilk evrensel konsili de İznik’te (Nikaia) topladı. Bu sırada Ayasofya henüz inşa edilmemişti. Kesin yapım tarihi bilinmemekle birlikte 4.- 8. yüzyıllar arasında inşa edildiği tahmin edilen bazilika planlı Ayasofya Kilisesi, özellikle 787 yılında İznik’te toplanan 7. Ruhani Konsil ile ünlü. Ayasofya’da toplanan, 350 piskopos ve çok sayıda keşişin katıldığı 7. Konsil bütün Hıristiyanlarca kabul gören son konsildir ve bu inancın şekillenmesinde çok önemli rolü olmuştur. Bu nedenle Hıristiyan aleminde İznik kenti özel bir öneme sahiptir.

    Evliya Çelebi 1058’de (1648) İznik’e uğradığında gördüğü Ayasofya’yı, “çarşı içinde üzeri kurşun örtülü, bir minareli büyük bir mâbed” olarak tarif ettikten sonra buranın yandığını ve Kanûnî Sultan Süleyman tarafından Mimar Sinan’a tamir ettirildiğini belirtir. İznik Ayasofyası’nın ikinci defa harap oluşunun sebebi ve kesin tarihi bilinmemektedir. Fakat İznik’ten geçen yabancı seyyahların ifadelerinden, XVIII. yüzyılın sonları ve XIX. yüzyılın başlarında caminin harap ve terkedilmiş durumda olduğu öğrenilmektedir. Nitekim J. von Hammer 1804 yılında İznik’e uğradığında Ayasofya’yı harap ve yarı yıkık durumda bulmuştur. Bu bilgiye göre mâbed hiç değilse XVIII. yüzyılın ikinci yarısından itibaren terkedilmiş olmalıdır. Bu bakımsızlık iki yüzyılı aşkın bir süre devam etmiş, Ayasofya’nın içi yeşillikler ve sarmaşıklarla kaplanmıştır.

    Orhan Gazi tarafından İznik’in fethiyle 1331 yılında camiye dönüştürülen yapı, Kanuni Sultan Süleyman döneminde Mimar Sinan tarafından yenilenmiştir. 1935’lerde Alman Arkeoloji Enstitüsü uzmanları bazı sondajlar yapmışlar, 1953’te içindeki kalın toprak tabakası müzeler idaresince kaldırılmıştır. Son yıllarda duvarlarda bazı takviyeler yapılmış, içi ve etrafı temizlenmiş ve bina öylece muhafaza altına alınmıştır. 1979-1981 yıllarında çevresindeki topraktan arındırılan yapının bütünü ve 1985’te güney doğusundaki mezar şapeli olan ek yapısı ortaya çıkarılmıştır. Minareye çevrilen eski çan kulesi minare olarak restore edilmiş ve 2007’de Müze olarak hizmet vermeye başlanmıştır.

    Mülkiyeti Orhan Gazi Vakfı’na ait olan ve günümüzde Orhan Cami olarak bilinen ve Diyanet İşleri Başkanlığı’nın talebini değerlendiren Vakıflar Genel Müdürlüğü’nün ’olur’un ardından tarihi yapı 2011 yılında camiye çevrildi.

    Tarihi binanın önündeki ’Ayasofya Müzesi’ yazılı tabela da kaldırılarak yerine ’Ayasofya (Orhan) Camii’ tabelası konuldu. İznik Müftülüğü tarafından imam ataması yapılan camide 9 yıldır ibadet yapılabiliyor.

  • Bursa’da sokak ortasında ‘tehditli’ boşanma tartışması

    Bursa’da sokak ortasında ‘tehditli’ boşanma tartışması

    Bursa’da sokak ortasında parçalanmış aile dram yaşandı. Bir çift iki çocuklarını paylaşarak ayrıldı. Genç kadın eşinin yeniden görüşme teklifini kırmadı. Kendi baktığı çocuğuyla eşiyle buluşmaya giden adam; kadının iddiasına göre, “Seni öldüreceğim, ikinci çocuğu da elinden alacağım” deyince tartışma çıktı. Bir bankanın güvenlik görevlileri araya girip polisten yardım istedi. Aile Mahkemesi’nde boşanma davaları süren çift karakola götürüldü.

    Bursa’da 2 çocuklu çift boşanmak için Aile Mahkemesi’ne başvurdu. Adamın iddiasına göre, çift çocukları paylaştı. Bugün ise adam kadınla yeniden buluşmak istedi. Tartışma çıkınca kadının iddiasına göre genç adam, “Seni öldüreceğim. İkinci çocuğunu da alacağım “dedi. Tartışma üzerine özel güvenlikçiler devreye girerek polisten yardım istedi. . Kadın, çocuklarını kimseye vermeyeceğini söyleyince adam hakaretler yağdırmaya başladı. Bu sırada durumu fark eden Uluyol’daki bankanın güvenlik görevlisi, araya girdi. Olay yerine polis çağıran güvenlik görevlisi, ekipler gelene kadar yanlarından ayrılmadı.

    Olay yerine gelen, polis ekiplerine açıklamada bulunan adam, “Aile mahkemesine anlaşmak için başvuru yaptık, biz de anlaştık, küçük çocuğum onda, büyük çocuğum da bende kalacak. Herhangi bir sıkıntımız yok, yanlış anlaşılma var” dedi.

    Annesinin almak istediği çocuk ise babasının boynuna sarılarak gitmek istemedi.

    Adamın uzaklaştırma cezası aldığını söyleyen kadın ise, “Benden iki çocuğumu da istedi, vermeyince ‘göreceksin ikisini de alacağım, sana da göstermeyeceğim’ dedi. Şikayetçiyim” ifadelerini kullandı.

    Olay sırasında ortada kalan çocuk ise her şeyden habersiz gözyaşı döktü.

    Polis çifte konuşmamasını söylerken, karakolda taraflar ifade verip olayın savcılığa intikal etmesini sağladılar.