Etiket: manşet

  • Bursa Kirazlıyayla’da madene karşı çıkan 9 kişi gözaltında!

    Bursa Kirazlıyayla’da madene karşı çıkan 9 kişi gözaltında!

    Bursa’nın Yenişehir ilçesi Kirazlıyayla köyünde yapılmak istenen maden zenginleştirme tesisi ve atık barajına karşı çıkan köylülerden 9’u gözaltına alındı. CHP Bursa Milletvekili Nurhayat Altaca Kayışoğlu, “Gözaltına alınan kadınların hepsi maden şirketine karşı mücadele eden kadınlardı. Köylüler sürekli tehdit ediliyordu. Böyle ufak tefek şeylerle baskıyı arttırmaya çalışıyorlar” dedi.

    Bursa’nın Yenişehir ilçesi Kirazlıyayla köyünde Çinko-Kurşun-Bakır Zenginleştirme Tesisi ve Atık Barajı Projesi’ne karşı çıkan 9 köylü bugün ifadeye çağrıldı.

    İfadelerini ardından Gülizar Canbaz, Emine Çip, Hatice Kara, Nermin Çetin ve Kaniye Karasu savcılığa sevk edilirken, Ferhat Fındıl, Ömer Güler, Muhammed Çakır ve Hüseyin Tekin serbest bırakıldı. Yenişehir Jandarma Karakolu’nda bekletilen kadınların gün içinde savcılığa çıkartılacağı belirtildi.

    Dün akşam saatlerinde flotasyon (cevher zenginleştirme) tesisinin yapıldığı bölgeye malzeme taşıyan beton mikserinin, mikserde kalan atıkları köylülerin kullandığı gölete boşalttı. Köylüler bu göleti kullanıyorlardı ve duruma tepki gösterdiler. İddiaya göre mikserin şoförü aracın uzun farlarını yaktı ve kendisine tepki gösteren köylülülere telefonla çekmeye başladı. Bu sırada köylüler ile mikser şoförü ile tartıştı ve şoför köylülerden şikayetçi oldu. Köylüler ise şoförün kendilerine hakaret ettiğini dile getirdi.

    5 kadın savcılığa çıkartılacak

    Dün akşam yaşanan olay nedeniyle günün erken saatlerinde jandarma tarafından evden alınan köylüler, Yenişehir Jandarma Karakolu’na götürüldü. İfade veren 9 kişiden 5 kadın gözaltına alınırken, 4 erkek serbest bırakıldı. Kadınların gün içinde savcılığa çıkartılacağı bildirildi.

    Köylülerin durumu hakkında bilgi veren CHP Bursa Milletvekili Nurhayat Altaca Kayışoğlu yaptığı açıklamada “Gözaltına alınan kadınların hepsi maden şirketine karşı mücadele eden kadınlardı. Köylüler sürekli tehdit ediliyordu. Böyle ufak tefek şeylerle baskıyı arttırmaya çalışıyorlar” dedi.

  • HDP: Kimseyle kapalı kapılar ardında ittifak yapmayacağız

    HDP: Kimseyle kapalı kapılar ardında ittifak yapmayacağız

    HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, olası erken seçimlerde partisiyle ittifak yapmak isteyenlerin önünün kesilmeye çalışıldığını belirterek “Artık kimse kapalı kapılar arkasında HDP ile ittifak görüşmeleri yapmayacak” dedi.

    HDP Kars İl Örgütü’nü ziyaret eden Buldan burada düzenlediği basın toplantısında “Televizyon kanallarında HDP kapatılsın mı kapatılmasın mı tartışması yapılıyor. HDP dört duvardan ibaret bir parti değildir, kapısına kilit vurulacak bir parti de değildir. Siz insanların beyninde HDP’yi kapatamazsınız” dedi.

    “Anketlerde düşüş gördükleri an HDP’ye baskılarını çoğaltıyorlar” diyen Buldan “Bu ülkeye barış, demokrasi, özgürlükler gelecekse bunlar demokrasi güçlerinin bir araya geldiği ve oluşturacağı ittifaklarla gelecektir” diye konuştu.

    Buldan “Önümüzdeki seçimlerde bizimle ittifak yapılmaması için önlemler almaya başladılar. Bakalım biz başkalarıyla ittifak yapacak mıyız? Kazandıran ve kaybettiren bir pozisyonda olan milyonlarca insanın oy verdiği bir parti, başkalarına gitmek yerine, diğer partilere kapısını açacak, şeffaf ve demokratik bir ittifakın önünü açacak. İsteyen gelir, isteyen gelmez, bu kadar basittir. Artık kimse kapalı kapılar ardında HDP ile ittifak görüşmeleri yapmayacak, yapamayacak. Halkımız bunu kabul etmiyor. Halkımız, şeffaf, açık bir ittifak istiyor. Bunun için kapımız bütün muhalefet partilerine açıktır.” dedi.

  • “T3 Hattı için kararı Bursa halkı versin”

    “T3 Hattı için kararı Bursa halkı versin”

    Cumhuriyet Halk Partisi Bursa İl Başkanı İsmet Karaca, kaldırılması planlanan Gökdere-Zafer Plaza T3 Tramvay Hattında açıklamalarda bulunarak, bu hattın geleceğine bölge halkı ve esnafın ortaklaşa karar vereceği bir mini referandum yapılmasını önerdi.

    Karaca, Bursa’nın maalesef iyi yönetilemediğini ve AKP’li belediyenin oradan oraya savrulurken israfa yol açtığını belirterek, “T3 hattı o dönemin parasıyla 6 milyon dolar harcanarak yapıldı. Şu an 41 milyon lira burada çürümeye terk edilecek, sökülecek. Bunun hesabını kim verecek?” diye sordu.

    İl Yönetim Kurulu üyeleri, ilçe başkanları, Gençlik ve Kadın Kolları üyelerinin katılımıyla ve sosyal mesafe ile maske önlemi alınarak yapılan açıklamaya CHP Bursa Milletvekili Nurhayat Altaca Kayışoğlu da katıldı.

    T3 Tramvay Hattının bakımda olduğunu, bakım süresi sonunda da geri dönmeyeceği yolunda açıklamalar yapan Büyükşehir Belediye Başkanı’nın “T3 hattının kaldırabileceğine” ilişkin birkaç gün önce basın mensuplarına yaptığı açıklamayı hatırlatan Karaca, “Burası o dönemin parasıyla 6 milyon dolar harcanarak yapıldı. Şu an 41 milyon lira burada çürümeye terk edilecek, sökülecek. Biz o dönem bu hat yapılırken de görüşlerimizi sivil toplum kuruluşlarıyla, akademik odalarla birlikte bildirdik. Buranın doğru olmadığını söylediler. Fakat bir rüya uğruna bir hayal uğruna burası yapıldı” dedi.

    Karaca sözlerini şöyle sürdürdü:

    “Burası sökülsün ve sökülmesin demiyoruz. Bu hattın geleceğine bu caddedeki esnafımız ve hat boyunca yaşayan yurttaşlarımızın katıldığı mini referandumla karar verilsin. Esnafımızın büyük çoğunluğu kaldırılması yanlısı ancak kaldırılmasın diyenler de var. Bu hattı kullanarak ulaşım sağlayan vatandaşlarımız da var. Bunun için en doğru yol mini bir referandumdur. Biz işin başka boyutuna bakıyoruz. Biz bu işin doğru olmadığını söyledik ama nostaljik tren dediler. Nostaljik geçmişte olan, özlem duyulan demektir. Peki Bursa tarihinde hiç tramvay oldu mu? 100 yıl önce burada tramvay hattı var mıydı? Olmayan bir şeyin nostaljisi nasıl oluyor? Rüya görerek belediye yönetilmez. Burada 41 milyon lira gitti. Bunun hesabını kim verecek? 4 tane maskeyi dağıtamadılar. 4 tane maskeye kaynak bulamayan iktidar 41 milyon liranın hesabını nasıl verecek?”

    T2 HATTININ KREDİSİ NEREDE? KİM TAMAMLAYACAK?

    Mart ayında Terminal-Kent Meydanı T2 hattında yürüyüş yaptığını hatırlatan Karaca, “Bitmemiş, yarım kalmış, elektrik hattı olmayan T2 tren hattında yürümemize AKP’li Başkan Alinur Aktaş müsaade etmedi. Aslında önce izin vermişti, sonra bu inceleme gezisine basının da davetli olduğunu öğrenince, izni iptal etti. Gerekçesi güvenlik meselesiymiş… Elektriği bile olmayan hattın ne güvenlik gerekçesi olacak?” dedi.

    Karaca şöyle konuştu:

    “7 Mart 2020 tarihinde Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş T2 hattı için kredi bulduğunu söyledi. Krediyi hangi şirketten, kimden, yüzde kaç faizle aldığını soruyorum. Hangi bankadan aldığını açıklamak zorunda. Açıklamıyorsa yalancıdır. Yalan söylemek kenti yönetenlere, devlet adamlığına yakışmaz. Sayın Alinur Aktaş, 30 milyon Euro nerede? 133 trilyon liraya orası projelendirildi. Para bitti projenin 3’te 1’i bitmedi. Sadece raylar döşendi, yollar kazıldı. 200 milyon daha lazım. Bu nasıl bir öngörüsüzlüktür. Açıklamasını bekliyorum. Beni tekrar orada yürütmesin. Bu sefer Kent Meydanı’ndan Terminale kadar yürürüz.”

    Bursa’nın maalesef doğru yönetilmediğini, oradan oraya savrulduğunu kaydeden Karaca, bir soru üzerine de; Başkan Aktaş’ın önemli bir yerel gazetede manşetten yayınlanan “30 milyon euro kaynak bulduk. Projenin tamamlanmasının önünde hiçbir engel kalmadı. En geç 1 ay içinde yeni ihaleye çıkıyoruz. 1 yıl içinde, belki 2020’in sonunda Bursalılar yeni tramvay hattına kavuşacak” sözlerini hatırlatarak, şunları söyledi:

    “Bu açıklamanın yayınlandığı tarih 7 Mart 2020… CHP’liler zaten 3 gün sonra ihaleye çıkacak hat için eylem yapıyor diye yazıp çiziyorlardı. Başkan Aktaş birkaç gün önce gazetecilerle internetten yaptığı basın toplantısında, ağzındaki baklayı çıkardı ve ‘T2 hattıyla ilgili kendim kaynak kullanamayacağımı bakanlığa ilettim’ dedi. Bursalılara, yerel gazetemiz aracılığıyla kredi buldum yalanını söylüyor. Ankara’daki bakanlığa ise ‘T2 hattıyla ilgili kendim kaynak kullanamayacağım’ diyor. Böyle halkına yalan söyleyen bir yönetim tarzı olur mu? Bursalılar bunu hak ediyor mu?”

  • Eğer isterlerse artık görevden ayrılabilecekler

    Eğer isterlerse artık görevden ayrılabilecekler

    Sağlık Bakanlığı, ‘Covid-19 salgını süresince sağlık kuruluşlarında sağlık personel ayrılışları’ konulu yazının yürürlükten kaldırıldığını, ayrılışları durdurulan sağlık personelinin görevlerinden/işlerinden ayrılmasına bugünden itibaren izin verileceğini duyurdu.

    Bakanlıktan yapılan yazılı açıklamada, koronavirüs salgınının görüldüğü andan itibaren, Bakanlık tarafından Bilim Kurulunun önerileri doğrultusunda salgının/bulaşın toplum sağlığı ve kamu düzeni açısından oluşturduğu riski yönetme, sosyal izolasyonu temin, sosyal mesafeyi koruma ve yayılım hızını kontrol altında tutma amacıyla birçok tedbir kararı alınarak uygulamaya geçirildiği belirtildi. Bu kapsamda, tüm sağlık kurum ve kuruluşlarında normalleşme süreci ve alınacak tedbirlerin yeniden düzenlendiği kaydedildi.

    İSTEYEN SAĞLIK PERSONELİ AYRILABİLECEK

    Açıklamada, ‘Covid-19 salgını süresince sağlık kuruluşlarında sağlık personel ayrılışları’ konulu yazının yürürlükten kaldırıldığı belirterek, “İlgi yazı ile ayrılışları durdurulan sağlık personelinin görevlerinden/işlerinden ayrılmasına 8 Haziran 2020 tarihinden itibaren izin verilecektir. ‘Sağlık Kurulu Raporlar’ konulu yazımız yürürlükten kaldırılmış olup, silah bulundurma ve taşıma ruhsatını almak ve yenilemek için sağlık kurulu raporu almak isteyenler 8 Haziran 2020 tarihinden itibaren sağlık hizmet sunucularına başvuru yapabileceklerdir” ifadeleri kullanıldı.

    HASTA ZİYARETİNE İZİN

    ‘Hasta ziyaretleri hakkında’ konulu yazıların yürürlükten kaldırıldığı, yeni hükümlerin hasta ziyaretleri ve refakatçi işlemlerinde uygulanmak üzere yürürlüğe konulduğu belirtilerek, “Hasta ziyareti için mesai saatleri dışında belirlenmiş bir zaman içerisinde sadece hastanede yatan kişinin ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla tek kişinin ziyaretine izin verilmelidir. Sağlık kuruluşu içerisinde bulunan herkes bulunduğu süre boyunca maske takmalıdır. Yoğun bakım ve palyatif bakım servislerinde hasta ziyaretleri yasaklanmalıdır. Bakanlığımızın yayınladığı kurallara dikkat etmek şartıyla çocuk ve yeni doğan yoğun bakım servislerinde, Covid-19 tanısı dışındaki hastaların günde bir defa ziyaretine izin verilebilir. Çocuk ve yeni doğan yoğun bakımlarında Covid-19 tanısıyla yatan hastaların gerekli önlemler alınmak ve hekiminin izin vermesi şartıyla ziyaretine izin verilebilir. Hastanın yardıma ihtiyacı olduğu durumlar hariç refakatçi kabul edilmemelidir. Hasta refakat hizmetleri sınırlı sayıda tutularak mümkünse aynı kişi tarafından sağlanmalıdır” denildi.

    ‘İKİ MUAYENE ARASINDA EN AZ 20 DAKİKA’

    Ağız ve diş sağlığı hizmetleri kapsamında; acil haller dışında ağız ve diş sağlığı hizmetlerinin tamamının Merkezi Hekim Randevu Sistemi (MHRS) üzerinden randevu alınarak verileceği kaydedildi. Ağız diş sağlığı hizmetleri için bir, iki ve üç ünit bulunan odalarda sadece tek ünitin kullanılacağı belirtilerek, “Dört ve daha fazla ünit bulunan odalarda ise aktif olarak kullanılacak ünit sayısı, mevcut ünit sayısının yarısından fazla olmayacak şekilde ilgili sağlık tesisi başhekimliğince düzenlenmeli ve İl Sağlık Müdürlüğüne bildirilmelidir. Ağız diş sağlığı hizmetleri için iki muayene arasında en az 20 dakika olması sağlanmalıdır. Bu dönemde ihtiyaç halinde öncelikle panaromik görüntüleme istenmeli, her bir hasta çekimi sonrasında uygun yöntemlerle dezenfeksiyonu sağlanmalı ve diğer görüntüleme yöntemleri zorunlu hallerde tercih edilmelidir.” ifadesine yer verildi.

  • Yıllık izin bu sene nasıl kullanılacak? İşte detaylar…

    Yıllık izin bu sene nasıl kullanılacak? İşte detaylar…

    Yıllık izin en az kaç gün olur? İşyeri değişikliğinde süreç nasıl işler? İzin tarihini kim belirler? Konuyla ilgili merak edilenleri, NTV’den Prof.Dr.Cem Kılıç yazdı.

    Çalışanların uzun süre emek verdikleri işyerinden başka bir işyerine geçmeleri halinde işverenler farklı ise yıllık izin süreleri baştan işlemeye başlıyor. Dolayısıyla çalışan ilk dönemlerde daha az izin kullanabiliyor. Çalışanın bir süre çalıştıktan sonra tekrar eski işyerine dönmesi halindeyse yıllık izin hakkının tekrar baştan başlayıp başlamayacağı tartışma konusu oluyor.

    Yıllık ücretli izin süreleri İş Kanunu’nda belirlenmiştir. Bu konudaki kanun maddesi nisbi emredici hukuk kuralı şeklindedir. Yani bir alt sınır vardır, fakat bir üst sınır yoktur. Kanunda belirlenen izin sürelerini kullanabilmenin temel koşulu o işyerinde en az bir yıldır çalışıyor olmaktır.

    14 günden az olmaz

    Bazen işverenler bir yılını doldurmayan çalışanlarına da avans izin kullandırır. Bu tamamen işverenin inisiyatifinde olan bir konu. İş Kanunumuz’a göre; 1 yıldan 5 yıla kadar çalışmış işçiye 14 günden, 5 yıldan fazla 15 yıldan az çalışmış işçiye 20 günden, 15 yıl ve daha fazla çalışmış işçiye 26 günden az izin verilemez.

    Bu süreler asgari sürelerdir. İşveren isterse hedefi tutturan işçiye ilave izin verebileceği gibi, toplu iş sözleşmesiyle daha uzun izin belirlenebilir. 18 yaşından küçük ve 50 yaşından büyük işçilere ise 20 günden az izin verilemez.

    Tamamı mı yoksa parça parça mı?

    İşçilerin işyerleriyle anlaşmazlık yaşadığı bir konu da izinlerin ne zaman, ne şekilde kullanılacağı konusu. Bu konudaki karar yetkisi kural olarak işverene aittir. Çalışanın itirazı sonucu değiştirmez. Fakat işverenin bu yöndeki yönetim hakkı ancak yıllık iznin tamamını kullandıracaksa mümkün.

    Eğer yıllık izni parçalara bölmek istiyorsa işçiden onay alması gerekiyor. Dolayısıyla işveren parçalara bölmek istediğinde çalışan bir bölümünü kendisine uygun zamanda kullanmaya işvereni zorlayabilecektir. Konuyu bu şekilde bilmeyen çalışanlar işverenleriyle anlaşmazlık yaşayabiliyor.

    Bununla birlikte yıllık izinlerin bütün olarak kullandırılması esas. Yıllık iznin bölünebilmesi ancak işçi ile işverenin anlaşması halinde mümkün. Örneğin işveren yıllık izninin 10 gününü şubatta kalan 4 gününü temmuzda kullanabilirsin diyemiyor. Tek taraflı karar verecekse, iznin 14 gününü de kullandırmak zorunda. Ancak işçi ile işveren anlaşırsa iznin bir parçası 10 günden az olmamak üzere, hak edilen yıllık izin süresi bölünebiliyor. Bu da işçinin bölmeye onay vermesiyle birlikte yıllık iznini kullanacağı dönemleri belirlemesine imkan tanıyor.

    Önceki çalışma kaybolur mu?

    Yıllık izne hak kazanma ve hak kazanılacak sürenin hesabında işverenin aynı veya değişik işyerlerinde aralıklı geçen sürelerin birleştirilmesi yıllardan beri tartışma konusuydu.

    İşçi işverenin işyerinden ayrıldıktan bir süre sonra tekrar aynı işverenin yanında çalışmaya başlarsa, önceki hizmet süresinin, yeni çalışmaya başladığı süreye dahil edilip edilmeyeceği net belirlenmemişti.

    Yargıtay…

    Yargıtay yakın tarihli bir kararında önceki görüşlerini değiştirerek, önceki dönemin, hak kazanılacak yıllık izin süresinin hesabında muhakkak dikkate alınacağını belirtti.

    Yargıtay’ın kararına göre; “Aralıklı çalışmalarda önceki fesih sebebi feshe bağlı alacaklar bakımından etkili ise de hizmet süresi hesabının her iki çalışmanın birleştirilerek yapılması, … yıllık iznin buna göre hesaplanması gerekirken, ikinci dönem çalışmasının başlangıcı dikkate alınarak son yıllık izin ücretini kazanmadığının kabulü” hatalıdır.

    Bu nedenle aralıklı çalışmalarda önceki dönem dikkate alınmalıdır.

    Ayrıca Yargıtay başka bir kararında; işçinin “ilk dönem yaklaşık 4 aylık çalışma süresi için yıllık izin hakkı dolmamış olup belirtilen dönemin yıllık izin ücreti bakımından tasfiyesi söz konusu olmaz. Her iki dönem çalışması birleştirilmek suretiyle toplam çalışma süresi 1 yılı aşmış olmakla İş Kanunu’nun 54. maddesi uyarınca yıllık izin ücretine hak kazandığını” açıkça ifade etmiştir.

    Hak devreder

    İş yerlerinin büyük bölümünde yıllık izinler birikiyor. İzinlerin yanması söz konusu değil. İşçi hak ettiği yıllık izinleri kullanmamışsa, ilerleyen dönemde kullanabilir.

    Eğer yıllık izinlerini kullanmadan ayrılırsa birikmiş bu izinlerin parasını işten ayrıldığı tarihteki ücreti üzerinden alabilir.

  • Hızlı normalleşmenin faturası 1-2 haftaya ortaya çıkar

    Hızlı normalleşmenin faturası 1-2 haftaya ortaya çıkar

    Havaların da ısınmasıyla birlikte İstanbul sahilleri eski kalabalık günlerine döndü, kısıtlamasız ilk pazar günü koronavirüs açısından iyi görüntüler vermedi. Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, görüntülere Twitter’dan tepki gösterdi: Çok fazla normalleşmeyelim.

    Bursa Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Kayıhan Pala, Dünya Sağlık Örgütü’nün (DSÖ) 5 Haziran’da maske takılmasına ilişkin yeni bir rehber yayımladığını anımsatarak “DSÖ’nün bu rehberi güncelleme amaçları içerisinde virüsün hastalık yapma yeteneğinin azalmadığı ve yeniden açılmalar sonrasında daha birinci dalgalar bitmeden yeni dalgalanmalar yaşanabileceğini belirtmek var. Önümüzdeki günlerde bir ikinci dalga yaşanma ihtimalinin vurgulandığı görülüyor. DSÖ, açık havada yürürken bile eğer birileriyle karşılaşma olasılığımız varsa maske takın diye uyarmaya başladı” dedi.

    Rusya, Brezilya, Meksika’da ciddi olgu artışlarının olduğuna dikkat çeken Pala, “Türkiye’de sanki sorun çözülmüş gibi davranılması birden hasta sayılarında artış, ölüm sayılarındaki azalmaların duraksaması ya da artması biçiminde karşımıza çıkabilir.

    Yurttaşların önlemleri elden bırakmamalarında fayda var. Kimin hastalık geçirip bağışık olduğunu ya da kimin hastalık geçirmekte olduğunu bilmiyoruz, herkes potansiyel bir hastalık bulaştırıcı olabilir. Önlemleri ciddiyetle sürdürmemiz gerekir. Türkiye’de henüz salgın bitmedi” diye konuştu.

    65 YAŞ NASIL ENFEKTE OLDU?

    Hızlı normalleşmenin etkilerini ufak kıpırdanmalarla perşembe gününden itibaren görmeye başlandığını anlatan Pala, “Yavaş yavaş artışlar başladı. Özellikle son 3 gündür Türkiye’nin farklı yerlerinde karantina önlemleri geliyor. Bir yandan vaka sayısı 700’e kadar düşmüşken sonra tekrar 900’e kadar çıkış oldu. Önümüzdeki hafta içinde 1 Haziran’daki açılmaların etkilerini daha yakından göreceğiz” diye konuştu.

    Sağlık Bakanlığı’nın vakaların ve ölümlerin dağılımını açıklamadığını kaydeden Pala, şöyle devam etti: “Sağlık Bakanı toplam ölümlerinin yüzde 93’ünün 65 yaş üstü vatandaşlarımız olduğunu açıkladı. DSÖ Avrupa bölgesinde ise tüm ölümlerin yüzde 94’ünün 60 yaş ve üzeri kişiler olduğu biliniyor.

    Bizde 65 yaş ve üstü nüfus DSÖ Avrupa bölgesindeki diğer ülkelerden daha düşük ama ölüm oranları benzer. İkincisi biz o ülkelerde uygulanmayan 65 yaş üzeri grubu daha çok evlerinde bırakan bir tecrit uygulaması yaptık. Bütün bunlara rağmen ölümlerdeki benzerliği tartışmak gerekir. Bu durumda ülkemizde 65 yaş ve üzeri yurttaşlarımızın uzun süreli tecrit edilmesinin Covid-19 ölümlerini nasıl etkilediğinin bilimsel verilere dayalı olarak açıklanması gerekir.”

    TORUNLARI BULAŞTIRIYOR

    Enfeksiyon Hastalıkları Derneği Başkanı Prof. Dr. Mehmet Ceyhan ise maske takılmaması ve sosyal mesafe kurallarına uyulmamasının sonuçlarının 1-2 hafta içinde görülebileceğini söyledi. “65 yaş üstü aylardır evlerinde, sokağa çıkmıyor ancak virüse yakalanıyor. 65 yaş üzeri insanlar virüsü nereden alıyorlar, bu insanların çoğu yalnız yaşamıyorlar, dışarıdan gelen genç çocuğu ve torunu ile yaşıyorlar, genelde aile içi bulaş oluyor” değerlendirmesini yaptı.

  • Tatilciler akın etti! 1 haftada 500 bin araç

    Tatilciler akın etti! 1 haftada 500 bin araç

    1 Haziran’da yeni normalleşme sürecine geçilmesi ve seyahat yasağının kalkmasıyla birlikte Ege kıyılarına özellikle başta İstanbul, Ankara, Bursa ve Konya olmak üzere Türkiye’nin birçok bölgesinden göç başladı. 170 bin nüfusu olan Bodrum’da tatilci sayısıyla birlikte nüfus 4 katına çıkarak 700 bine ulaştı. Akıcı olarak seyreden trafikte araç kuyrukları da dikkatlerden kaçmadı. İlçede yaşayan vatandaşlar ve tatilciler sahillere akın etti. Tıka basa dolan sahillerde sosyal mesafe kuralları ise hiçe sayıldı. Özellikle halk plajlarında adım atacak yer kalmadı.

    YERLİ TURİST EV KİRALIYOR, YATTA KALIYOR

    Yerli turistler otellerde kalmak yerine ev ve tekne kiralamayı tercih ediyor. İlçeye gelen yerli turistler nedeniyle kiralarda da yüzde 50’ye varan artış oldu. Tekne ve yat kiralayan yerli turistler ise mavi tura çıkmayı tercih ediyor. Otellerin doluluk oranında düşüş yaşanırken Bodrum’da kiralık ev ise bulunamıyor.

    1 HAFTADA 500 BİN ARAÇ GİRİŞ YAPTI

    Muğla’ya 1 Haziran’dan itibaren İzmir ve Aydın üzerinde gelen araç sayısı 159 bin 500 ulaştı. Antalya ve Denizli üzerinden gelen araç sayılarıyla birlikte Muğla iline giren araç sayısının 500 bine ulaştığı öğrenildi. 1 Haziran, 7 Haziran arasında Muğla’ya araçlarıyla gelen tatilciler Bodrum, Akyaka, Marmaris, Fethiye, Datça, Ören ve Köyceğiz gibi Ege’nin birçok tatil beldesine akın etti.

    Bodrum Belediye Başkanı Aras, nüfusun 4 kat artarak 700 bine ulaşacağını ifade ederek “ Bodrum’a gelişler hızla devam ediyor. 300 bin nüfusa ulaşmıştık, corova virüs sürecinde, bu sayı yeni normalleşme ile gittikçe artacak. Bu nüfusun 600 binlere ulaşacağını tahmin ediyoruz. Turizm hareketlerinin olmayacağı görülüyor. Yurtdışı turizmi bu sene sıkıntılı gibi görülüyor. Yurtiçi hareketlerle 600-700 bin nüfusa Bodrum rahat bir şekilde ulaşacaktır. Bunlar için gereken önlemlerimizi biz aldık. Corona virüs (Covid-19) salgınına karşı tüm dezenfekte işlemlerimizi, hijyen kurallarını ve alınacak tüm tedbirleri biz aldık. Bakanlıklarımızın yayınladığı genelgeler doğrultusunda işletmelerde incelemelerimizi de yapıyoruz. Halkımızın ve Bodrum’a gelen misafirlerimizin güvenilir bir tatil yapmasını sağlamaya çalışıyoruz” dedi.

    “PILINI PIRTINI TOPLAYAN GELDİ”

    Muğla Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Gürün ise pılını pırtını toplayan Bodrum’a geldiğini söyleyerek “Akın akın Muğla’ya geliniyor. Pandeminin eve hapsettiği insanlar durumun düzelmesini bekleyerek hayallerini Bodrum üzerine kurmuş. O hayal gerçekleşiyor, pılını pırtını toplayan koşa koşa buraya geliyor, rahatlamak için. Gelen tatilcilerimiz, misafirlerimiz de haklı. Çünkü 65 yaş üstü olanlar eve hapsoldu. Bodrum’da en azından bahçesinde dolanır. Fakat buradaki otellerle ilgili çok arzu ettiğimiz ful doluluk oranının yakalama konusunun biraz zaman alacağını düşünüyorum. Öncelikle daha çok villa, kendi evleri, tekne ve yatlar doluyor. Kendi aile gurubu ile gelenler teknede 10 veya 15 gün kalacak ya da bir villa kiralayacak orada kalacak. Bu şekilde tecelli edeceğini düşünüyorum” ifadelerini kullandı.

  • 10 minibüs şoförü virüse yakalandı! Yolcular aranıyor

    10 minibüs şoförü virüse yakalandı! Yolcular aranıyor

    Diyarbakır-Bismil arasında yolcu taşımacılığı yapan 10 minibüs sürücüsünde koronavirüs tespit edildi. Sürücüler pandemi hastanelerinde tedaviye alınırken, filyasyon ekipleri minibüslerde yolculuk yapanların tespiti için çalışma başlattı.

    Diyarbakır ile Bismil ilçesi arasında yolcu taşımacılığı yapan 10 minibüs sürücüsü, koronavirüs semptomları üzerine cuma günü hastaneye başvurdu. 10 sürücüye yapılan koronavirüs testi, pozitif çıktı. Bunun üzerine sürücüler pandemi hastanelerinde tedaviye alındı. 10 sürücünün kullandığı minibüsler dezenfekte edilirken, filyasyon ekipleri ise minibüslerde yolculuk yapanların tespitine yönelik çalışma başlattı.

  • Bursa, su altyapısıyla Türki̇ye’ye örnek oldu

    Bursa, su altyapısıyla Türki̇ye’ye örnek oldu

    BUSKİ’ye bağlı olarak çalışan ve Bursa’nın su alt yapısını dijital sistemlerle yöneten SCADA, Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş’ı ağırladı. BUSKİ Genel Müdürü Güngör Gülenç’in de yer aldığı ziyarette, SCADA ve Haberleşme Sistemleri Birim Sorumlusu Serhat Gülenç tarafından Başkan Aktaş ile beraberindekilere ‘kurumun işleyişine ilişkin’ mini bir sunum yapıldı. Başkan Aktaş, SCADA bölümlerini gezerek, çalışanlarla da sohbet etti.

    Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş, 2019 nüfus sayımı sonuçlarına göre 3 milyon 56 bin 120 nüfusu ile Türkiye’nin 4. büyük ili olan Bursa’da, BUSKİ aracılığı ile 10 bin 882 kilometrekarede 1 milyon 375 bin aboneye hizmet verdiklerini ifade etti. Yılda 154 milyon metreküp üretim, 147,7 milyon metreküp de tüketimin olduğu şehirde 812 su deposunun bulunduğunu belirten Başkan Aktaş, Büyükşehir Belediyesi’yle akıllı su sistemlerine geçen BUSKİ’nin Devlet Su İşleri’nin (DSİ) belirlemiş olduğu yüzde 25’lik hedefin altında bir su kaybı yaşadığını vurguladı. İçme suyu, yağmur suyu ve kanalizasyon hatlarını yenileyen Bursa’nın yüzde 20.48’lik kayıp-kaçak oranıyla Türkiye’nin örnek şehirlerinden bir tanesi olduğunu vurgulayan Başkan Aktaş, “Doğancı ve Nilüfer barajlarının yanı sıra kaynak suları ve yeraltı kuyuları ile şehrin su ihtiyacını kesintisiz olarak karşılıyoruz. SCADA merkeziyle ‘güvenli su sağlama konusunda’ üstlendiğimiz görevi eksiksiz yerine getirmek için kullanılan tesisler ile içme suyu şebekesini sürekli gözetim altında tutuyoruz. Bu doğrultuda SCADA’yı ileri düzeyde uygulayan BUSKİ, kullanıcılara sürekli ve yeterli su dağıtımı sağlamaktadır’ dedi.

    Sıkıntılara anında müdahale

    BUSKİ Elektrik Makine İkmal Dairesi Başkanlığı’na bağlı şekilde faaliyetlerine devam eden SCADA merkezinin ileri teknolojinin tüm imkanlarını çalışmalarına yansıttığını vurgulayan Başkan Aktaş, “Şehrin herhangi bir noktasındaki iletim hattında yaşanan sıkıntı, elektronik olarak anında tespit ediliyor. Bilgisayarlar vasıtasıyla vanalar ve pompalara direkt komutlar göndererek, ekipmanlara uzaktan müdahale ediyoruz. Suyun israf olmasını engelliyoruz. Teknolojik bu yatırım ile suyun etkin yönetimi sağlanıyor” diye konuştu.

    Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş, SCADA merkezini ziyaretinde yaptığı açıklamada, suyun tasarrufu kullanılması konusunda vatandaşlara çağrıda bulundu. Bursa’da su sıkıntısının sözkonusu olmadığını fakat salgın nedeniyle yapılacak muhtemel bir yüklenmenin seyir değişikliğine neden olabileceğini ifade eden Başkan Aktaş, bu konuda duyarlı olunmasını istedi.

    BUSKİ’ye bağlı SCADA merkezinden; 131’i içme suyu deposu, 46’sı pompa istasyonu, 48’i yer altı kuyusu, 185’i alt bölge ölçüm istasyonu, 8’i toplu su satışı debi ölçüm istasyonu, 36’sı kaynak suları debi ölçüm istasyonu, 4’ü yer altı suyu debi ölçüm istasyonu, 2’si baraj seviye ölçüm istasyonu, 12’si şebeke vana kontrol istasyonu, 3’ü içme suyu arıtma tesisi ölçüm noktası ve 4’ü de diğer ölçüm kontrol istasyonu olmak üzere toplamda 479 noktanın bilgisayarlar ile kontrol ve yönetimi sağlanıyor.

  • Bursa sahilleri Sit alanı ilan edildi, 136 işletmeye şok!

    Bursa sahilleri Sit alanı ilan edildi, 136 işletmeye şok!

    Bursa’nın Mudanya ilçesinde Anıtlar Kurulu tarafından tarihi eser niteliğindeki yerlerde ticaret yapılmaması kararı esnafı ayağa kaldırdı. 3 esnafın işletmesi mühürlenirken, 136 esnafın ruhsatlarının iptal edileceği iddia edildi.

    Bursa’nın Mudanya ilçesinde tarihi eser niteliğindeki yerlerde işletmecilik yapan esnafın ruhsatları Anıtlar Kurulu tarafından iptal ediliyor. Yüzlerce işletmeyi ve çalışanı ilgilendiren bu karar esnafı ayağa kaldırdı. Mudanya Mütareke Meydan’ında bir araya gelen esnaf seslerinin duyulmasını isteyerek, Türkiye’nin ve dünyanın birçok yerinde bu şekilde çalışan işletmeler varken ‘Neden Mudanya?’ diye sordu.

    Esnaflar adına açıklama yapan Başar Yegül, “Bizler Mudanya esnafı olarak ticaret ruhsatlarımızın iptaline dair kararlar alındığını öğrenmiş bulunmaktayız. Hali hazırda 3 adet iptal edilmiş ruhsat bulunmaktadır. İş bu kararın dayanağı özetle Anıtlar Kurulu tarafından Bursa’nın Mudanya ilçesinde yer alan ve tarihi eser niteliğindeki binaların çevresinde faaliyet yapılamayacağına dair kararıdır. Tüm kamuoyunca bilindiği üzere Türkiye’nin dört bir yanında sit alanları veya tarihi eserlerin bulunduğu yerlerde ticari faaliyet yürütülmektedir. Ancak Mudanya esnafının, Mudanya’ya değer katan işletmenin yıllardır sorunsuzca ve yasal tüm başvurularla elde ettiği ruhsatların iptal edilmesi ihtimali dahi korkunçtur” dedi.

    Önümüzdeki hafta ruhsatların iptal işleminin başlatılacağını iddia eden Başar Yegül, “Mudanya’da yerleşik ve anılı şartları taşıyan tüm işletmelerin ruhsatlarının iptal edileceğini, Mudanya’da yüzlerce esnafın kepenk kapatacağını kamuoyuna üzülerek duyuruyoruz. Korona virüsünden dolayı 2,5 aydır zaten çalışamayan esnaf, yakın zamanda iş yerini borçla açmıştır. Henüz salgının ekonomik sebepleri sonlanmamışken, Mudanya esnafının karşı karşıya kaldığı durum tüm Türkiye’yi etkileyecektir. Şöyle ki bu kararın uygulanması tüm Türkiye için emsal teşkil edecektir. Bu karar ile tüm Türkiye’de sit alanları ve tarihi binalar bölgelerinde kalan esnafların ruhsat güvencesi kalmamaktadır” diye konuştu.

    Yapılması gerekenin Mudanya Belediyesi tarafından daha evvel talep edilen proje değişikliği talebinin onanması gerektiğini altını çizen Yegül, “Mudanya ilçesinde ticaret yapılmasının kanuni engellerinin kaldırılması ve binlerce insanı mağdur edecek uygulamadan derhal dönülmesidir. Aynı zamanda bu uygulama Mudanya ilçesinin ekonomisini etkileyeceğinden bu hususta yasal başvurularımızın yanında bürokrasi ile özellikle Mudanya Belediyesi’nin de sonsuz desteğini talep ederiz” ifadelerini kullandı.

    İşletmesi kapatılan Hatice Albay, “5 sigortalı çalışanım mevcut ve dükkanım kapatıldı. Bu karar doğrultusunda ilk işlem gören yerlerden bir tanesiyim. Anıtlar Kurulu kararı ile kapatıldığını söylediler ama eşitlik ilkelerine uymadığını düşünüyorum. Türkiye’de ve dünyada bunun emsalleri varken neden sadece Mudanya’da uygulanıyor?” dedi.

    https://www.youtube.com/watch?v=DIhMk5rXDc8&feature=youtu.be