Etiket: manşet

  • DSÖ, Türkiye’yi riskli 5 ülke içinde gösterdi

    DSÖ, Türkiye’yi riskli 5 ülke içinde gösterdi

    Corona virüsü salgınında dünya çapında vaka sayısı 5.7 milyonu geçerken Dünya Sağlık Örgütü’nün Avrupa Bölgesi Direktörü Dr. Hans Kluge açıklamalarda bulundu.

    Danimarka’nın başkenti Kopenhag’da düzenlenen online basın toplantısında Kluge, güncel veriler ile ilgili detayları paylaştı.

    DSÖ’nün Avrupa ofisine corona virüsü vakalarının gelmesinin üzerinden tam dört ay geçtiğini söyleyen Kluge, “Avrupa’da bugüne kadar 2 milyondan fazla doğrulanmış Covid-19 vakası tespit edildi. Trajik olan ise 175 binden fazla insanın ölmesi oldu. DSÖ’nün elindeki verilere göre Covid-19’dan ölenlerin yüzde 94’ü 60 yaşın üzerinde ve yüzde 59’u erkek. Yaşamını yitirenlerden yüzde 97’sinin en az bir rahatsızlığı vardı. Bu hastalıklar arasında başı çeken ise kardiovasküler rahatsızlıklardı” dedi.

    TÜRKİYE DE LİSTEDE

    Son 14 gün içerisinde Avrupa bölgesindeki vaka sayısının yüzde 15 arttığını açıklayan Dr. Kluge, “Avrupa’daki vaka sayısı küresel vakaların yüzde 38’ine denk geliyor ve Avrupa’daki ölümler dünya çapındaki ölümlerin yüzde 50’sine denk geliyor” ifadesini kullandı.

    Kluge, son 14 gün içerisinde kümülatif olarak vaka sayısında artış yaşayan 5 ülke olduğuna dikkat çekerken, “Vaka sayısı en çok artan ülkeler Rusya, Birleşik Krallık, Türkiye, Belarus ve İtalya. İspanya, İtalya, Birleşik Krallık ve Fransa’daki ölümler, Avrupa’daki ölümlerin yüzde 72’sine denk geliyor” ifadesini kullandı.

  • Taksici, doğum yapan kadını aracından attı!

    Taksici, doğum yapan kadını aracından attı!

    Kocaeli’nin Çayırova ilçesinde doğum yapmak üzere olan kadın, çağırdığı taksici doğum başlayınca kendisini taksiden atması sonucu bebeğini sokakta doğurdu. Ambulansla hastaneye kaldırılan kadın bebeğini sağlıklı bir şekilde kucağına alırken taksici ise gözaltına alındı.

    Olay, dün sabah saat 09.00 sıralarında Çayırova Mahallesi 5204 sokak üzerinde meydana geldi. Edinilen bilgiye göre, doğum sancıları başlayan Suriye uyruklu Ayşe Haşim(21), hastaneye gitmek için taksi çağırdı. Taksiye bindikten sonra doğumu başlayan kadını gören taksi sürücüsü M.B.(54), kadının arabadan inmesini istedi. Eşiyle birlikte bir yandan doğum sancısıyla uğraşan kadın taksi sürücüsünün zorlaması sonrasında kanlar içinde araçtan indi. Başlayan doğumu sokakta sürdürmek zorunda kalan genç anneye ise eşi Mahmud Haşim ve komşuları yardım etti.

    TAKSİCİNİN ARACINA ALMADIĞI ANNE BEBEĞİNİ KUCAĞINA ALDI

    Takside başlayan ve sokakta devam eden doğum sonrası kordon bağı ile anneden ayrılmayan bebeği eve taşıyan komşuları, 112 Acil Yardım ekiplerinden yardım istedi. İhbar üzerine kısa sürede olay yerine gelen sağlık ekiplerince ilk müdahalesi olay yerinde yapılan anne ve bebeği ambulansla özel bir hastaneye kaldırıldı. Buradan Gebze Fatih Devlet Hastanesine kaldırılan anne sağlıklı doğan bebeği ile bugün taburcu oldu.

    DOĞUM YAPAN ANNEYİ İNDİREN TAKSİCİ, 10 TL’DE PARA ALDI

    Taksici ile yaşadıkları korku dolu anları anlatan anne Ayşe Haşim, taksiye bindiğinde doğumun başladığını, bunu gören taksicinin ise kendilerini araçtan indirerek olay yerinden ayrıldığını anlattı. Baba Mahmud Haşim ise taksicinin tepkisine şaşırdıklarını ancak taksicinin kendilerini arabadan indirmesine rağmen 10 tl ücret istediğini, parayı alarak olay yerinden ayrıldığını ifade etti.

    TAKSİ SÜRÜCÜSÜ GÖZALTINA ALINDI

    Öte yandan olayın ardından hamile kadını aracından indiren M.B.(54) adlı sürücü ise Çayırova Emniyet Müdürlüğü ekiplerince gözaltına alındı. Emniyetteki işlemleri sonrası adliyeye sevk edilen sürücü, basın mensuplarının sorularını cevapsız bıraktı.

    Olay anına tanık olan Emrah Kurt ise o anları anlattı. Olaya şaşırdığını anlatan Emrah Kurt, “Ben uyuyordum, eşim balkondaydı. Eşimin sesine uyandım. Balkona çıktığımda kadının sancısı tutmuş hamileymiş, taksi çağırmışlar. Doğum yaklaşınca taksici herhalde korktu, taksiye almak istemedi geri indirdi. Kadın geri indikten sonra taksici basıp gitti. Kadın, sonra evine girdi. Çok kötüydü, kadını tutarak götürdüler. Ambulans geldikten sonra hemşire doğumu gerçekleştirdi içeride. Ambulansa alıp götürdüler. Çok üzücü bir durumdu. Benim arabam olsaydı kandı mandı demeden götürürdüm. Çok üzüldüm” dedi.

  • TFF kararını verdi: Ligler başlıyor!

    TFF kararını verdi: Ligler başlıyor!

    Süper Lig’de daha önce 12 Haziran’da topbaşı yapmayı planlayan Türkiye Futbol Federasyonu, yapılan son toplantı ile kesin kararını verdi. Riva Hasan Doğan Milli Takımlar Kamp ve Eğitim Tesisleri’nde son kez toplanan TFF Yönetimi, Süper Lig’in 12 Haziran’da kesin olarak başlamasına karar verdi. Kritik zirvede küme düşme konusu da masaya yatırıldı. Süper Lig’de 7 takımın ‘küme düşme kaldırılsın’ başvurusu reddedilirken, Türkiye Kupası’nın belirlenecek takvime göre oynanacağı belirtildi.

  • Kışladaki askerlere müjde: Terhisler başlıyor

    Kışladaki askerlere müjde: Terhisler başlıyor

    Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgını nedeniyle Türk Silahlı Kuvvetleri’nde (TSK) alınan tedbirlere ilişkin konuştu. Akar, “31 Mayıs Pazar gününden itibaren terhisleri başlatacağız. Bununla ilgili önemli tedbirler alındı” dedi.

    Milli Savunma Bakanı Akar’ın açıklamalarından satır başları şöyle:

    • 31 Mayıs Pazar gününden itibaren terhisleri başlatacağız. Bununla ilgili önemli tedbirler alındı.
    • Terhis olacak gençlerimiz 18 Mayıs’tan bu yana tedbir amaçlı gözetim altında. Şu ana kadar bunlar arasında herhangi bir vakaya rastlanmadı.
    • Amacımız Mehmetçiği evlerine sağlıklı olarak göndermek, evlerinden birliklerimize gelecek gençlerimizin sağlam şekilde intikalini sağlamaktır.
  • TMMOB: Kaybeden ülkemiz olacak

    TMMOB: Kaybeden ülkemiz olacak

    TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı Emin Koramaz, Meclis gündemine gelmesi beklenen “meslek kuruluşları yasalarının değiştirilmesi” ile ilgili yasa tekliflerine dair milletvekillerine mektup gönderdi. Mektupta, meslek kuruluşları yasasında değişikliğe gidilmesinin Anayasa’ya aykırı olacağı ve kaybedenin memleket olacağı vurgulandı.

    Türk Mühendis ve Mimarlar Odaları Birliği (TMMOB) Yönetim Kurulu Başkanı Emin Koramaz, iktidarın meslek kuruluşlarının özerkliğini ortadan kaldırmak amacıyla yapmak istediği yasa değişikliğiyle ilgili olarak milletvekillerine bir mektup gönderdi.

    Mektupta, meslek kuruluşlarının yasalarının değiştirilmesinin Anayasa’ya aykırı olduğu belirtilerek, kanun değişikliği teklifinin hem demokrasiye hem de meslek alanlarındaki dinamik süreçlere darbe vuracağı, sonuçta kaybedenin ülke olacağı kaydedildi.

    TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı Emin Koramaz’ın milletvekillerine hitaben kaleme aldığı mektubun tam metni şöyle:

    Sayın Milletvekilim,

    Ülkemizde bulunan mühendis, mimar ve şehir plancılarının mesleki demokratik kitle örgütü Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği(TMMOB), “Kamunun ve memleketin menfaatleri, mesleğin gelişmesi, meslek mensuplarının hak ve yetkileri bakımından lüzumlu gördüğü bütün teşebbüs ve faaliyetlerde bulunmak” amacıyla 1954 yılında kurulmuştur.

    1961 Anayasası’nda “kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşu” olarak tanımlanan Birliğimizin anayasal statüsü, 1982 Anayasası’nda da korunmuştur. Yürürlükteki Anayasamızın 135. maddesine göre TMMOB, meslektaşlarımızın ortak ihtiyaçlarını karşılamak, meslekî faaliyetlerini kolaylaştırmak, mesleğin genel (kamusal) menfaatlere uygun olarak gelişmesini sağlamak, meslek mensuplarının birbirleri ile ve halk ile olan ilişkilerinde dürüstlüğü ve güveni hâkim kılmak üzere meslek disiplini ve ahlâkını korumakla yetkilidir.

    Kuruluş yasamızda ve Anayasamızda tanımlanan görev ve sorumluluklarımızın gereği olarak Birliğimiz kurulduğu günden bu yana ülkemizin, mesleğimizin, meslektaşlarımızın ve halkımızın ortak çıkarlarının korunması ve geliştirilmesi için çalışmalar yürütmektedir. Birlik bünyesindeki 24 Odaya kayıtlı 107 farklı mühendislik, mimarlık ve şehir plancılığı disiplininden 600 bine yakın üyesi ile ülkemizin en büyük meslek örgütlerinden birisi olan TMMOB’nin yönetim organları yargı gözetiminde seçimle göreve gelmektedir. TMMOB ve bağlı odaları merkezi bütçeden hiçbir biçimde pay almamakta, bütçesi TMMOB kanununda da sayılan sınırlı gelirlerden oluşmaktadır.

    Ülkemiz Covid-19 salgını ile mücadeleye odaklanmışken TMMOB Kanunu’nda bazı değişiklikler yapılmasına yönelik girişimlerde bulunulduğunu ve bu doğrultuda hazırlanacak taslağın TBMM’nin gündemine getirileceğini basın yoluyla öğrenmiş bulunuyoruz. Öncelikle bilinmesini isteriz ki; Birliğimizin kuruluş kanunumuzda değişiklik yapılması konusunda herhangi bir öneri ve talebi bulunmamaktadır.

    2011, 2012, 2013, 2015, 2016, 2017 ve 2018 yıllarında da TMMOB Kanunu’nda değişiklik girişimleri gündeme getirilmişti. O dönemlerde de TMMOB’nin bilgisi dışında, dışarıdan dayatılan bu değişiklik gündemleri nedeniyle programımızdaki çalışmalarımızın sağlıklı bir ortamda yürütülmesi sekteye uğratılmıştır.

    Birliğimiz, TMMOB’nin bilgisi ve onayı dışında Kanunumuzda değişiklik yapmayı amaçlayan her türlü girişime olumsuz bakmaktadır. Konu ile ilgili görüşlerimiz ve tavrımız, Anayasamızdan, kuruluş kanunumuzdan ve üyelerimizden aldığımız güç ile kamuoyuna açık şekilde ifade edilmiştir.

    TBMM gündemine gelmesi beklenen TMMOB Kanunu değişikliğine karşı siz değerli Milletvekillerimize de ayrıca bu mektup ile görüşlerimizi iletmek istedik.

    Değerli Milletvekilim,

    Anayasamız, kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarını meslek mensuplarının ortak ihtiyaçlarını karşılamanın yanı sıra mesleğin genel menfaatlere uygun olarak gelişmesini sağlamak ve meslek disiplin ve ahlakını korumakla görevlendirmiştir. Bu anlamıyla Birliğimiz, kamu idaresinin bir parçasıdır. Yine Birliğimiz, bağlı mesleklerin, ülkenin yönetiminde ve ülke politikalarının oluşturulmasında, kendilerini ifade edebilmelerinin de demokratik aygıtlarından biridir.

    Anayasanın 135. Maddesi ve 6235 sayılı TMMOB Kanunu ile düzenlenmiş olan kamusal mesleki denetim yetkimizin ortadan kaldırılması, seçim sistemimizin değiştirilmesi ve Bakanlıkların hiyerarşik vesayeti altına sokulma doğrultusundaki Anayasamıza aykırı bazı değişiklik girişimlerini anlamak mümkün değildir.

    Meslek kuruluşlarının kamusal görevlerini yerine getirmesi ancak, merkezi yönetimi yönlendiren siyasi saiklere tabi olmadan, herhangi bir baskı altında kalmadan, yalnızca bilimsel ve teknik gereklilik ve kamunun menfaati göz önünde bulundurularak faaliyet yapılması ile olanaklıdır. Bu nedenle Anayasamızda kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları merkezi idare hiyerarşisi dışında, siyasi baskılara kapalı özerk kurumlar olarak yapılandırılmıştır. Bu yapının Anayasaya aykırı biçimde çeşitli yasa değişiklikleri ile aşındırılmaya ya da yok edilmeye çalışılması, kamu idari yapımızı da ayrıca kaosa sürükleyecektir.

    Nitekim Anayasa Mahkemesi, birçok kararında meslek kuruluşlarının çıkaracakları yönetmeliklerin ilgili Bakanlığın onayına sunulduktan sonra yürürlüğe konulması, uluslararası toplantı ve etkinliklere katılım için ilgili Bakanlıktan onay ve izin alınması vb. kanuni düzenlemeleri meslek kuruluşlarının Anayasal özerkliklerine vurgu yaparak iptal etmiştir.

    Yasa değişikliğinin hedeflerinden biri olan, Birliğimizin mesleki denetim süreci dışına çıkarılmasıyla kamu ve çevre sağlığı, doğal kaynaklarımız, yeraltı ve yerüstü zenginliklerimiz, tarihi ve kültürel mirasımız kuralsız ve kontrolsüz bir şekilde piyasa koşullarına terk edilecektir.

    Toplumun genelini ve ülkemizin geleceğini yakından ilgilendiren, güvenli bir yaşam sürdürebilmemiz açısından hayati öneme sahip yapı denetimi, sanayi, imar, gıda, çevre, enerji, iletişim, teknoloji, bilişim, tasarım, ulaşım, madencilik, tarım, orman, su kaynakları ve kentlerin yönetimi gibi alanlarda mühendislik-mimarlık-şehir plancılığı hizmetlerinin mesleki denetimi ve bilimsel-teknik kriterleri devre dışı bırakılacaktır.

    Değerli Milletvekilim,

    Anayasa Mahkemesi kararlarına ve 135. madde başta olmak üzere Anayasa’ya aykırılık taşıyan kanun değişikliği teklifleri, hem demokrasimize hem de meslek alanlarımızdaki dinamik süreçlere darbe vuracak, sonuçta kaybeden ülkemiz olacaktır.

    TMMOB sadece bir meslek kuruluşu değil, bileşimi, yapısı, görev ve sorumlulukları ile aynı zamanda memleketimizin de geleceğidir.

    Siz değerli Milletvekillerimizin TMMOB Kanunu’nda yapılmak istenen değişikliğe karşı kamu ve toplum yararından, bilim ve teknikten yana olan sesimize ses olacağınıza inanıyor ve desteklerinizi bekliyoruz.”

  • Türkiye’de çamurda koronavirüs tespit edildi!

    Türkiye’de çamurda koronavirüs tespit edildi!

    Türkiye’nin dünyada ilk kez, çamur örneklerinden koronavirüs taraması yapan ülke olarak literatürdeki yerini aldığı çalışmalarda önemli sonuçlar elde edildi. Marmara Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Bilge Alpaslan Kocamemi, “Analizler bize gösterdi ki çamur örneklerinde SARS-CoV2 daha yoğun olarak bulunuyor” dedi.

    Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli, Türkiye’de koronavirüs dağılımına ilişkin detaylı bilgi edinmek ve olası erken uyarı sistemini geliştirmek amacıyla, Türkiye Su Enstitüsü Başkanlığı koordinatörlüğünde çalışma yapılacağını duyurmuştu.

    Pakdemirli, koronavirüsün su ve atık sulardaki varlığının araştırılacağını ve bu konuda olası risklere karşı erken uyarı sisteminin geliştirileceğini açıklamıştı. Pilot il olarak İstanbul’un seçildiği projede çalışmalar, Türkiye’nin pek çok ilinde devam ediyor.

    Projenin danışmanlığını yapan Marmara Üniversitesi Çevre Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Bilge Alpaslan Kocamemi, çalışmalardan elde ettikleri önemli sonuçları anlattı.

    ‘Literatürde yerimizi aldık’

    Tarım ve Orman Bakanlığı’nın koordinatörlüğünde yürütülen projedeki yeni gelişmeleri kısaca özetleyen Kocamemi, İstanbul’da ve Samsun’da yoğun analizler gerçekleştirdiklerini belirterek, “En son verdiğimiz beyanatta 3 laboratuvar faaliyete geçti diye belirtmiştik. Bunlardan İstanbul ve Samsun’da çok yoğun bir şekilde analizler yapıldı. İstanbul’da giriş sularında alınan örneklere ilave olarak çamur örnekleri toplandı. Çamur örneklerindeki analiz sonuçları dünyada yayımlandı. Hatta dünyada ilk kez, çamur örneklerinden SARS-CoV2 taraması yapan ülke olarak literatürde yerimizi aldık. Bu çok önemli bir gelişmeydi. Bu analizler bize gösterdi ki çamur örneklerinde SARS-CoV2 daha yoğun olarak bulunuyor” dedi.

    Kocamemi, elde edilen verilerin ardından aktif-inaktif çalışmalarına başlayacaklarını ifade ederek “Giriş sularından çok, çamur örneklerinde takip ile devam edebilme ihtimali ortaya çıktı. Bu konuyu değerlendiriyoruz. Bunun akabinde yapacağımız çalışmalardan kısaca bahsetmek istiyorum. İlk beyanatımda da söylemiştim, aktif-inaktif çalışmalarına başlayacağız diye. İstanbul Pendik laboratuvarımız bu anlamda çalışmalara başladı. Fakat bu aktif-inaktif çalışmaları 3 hafta gibi bir süre devam edecek. Bu çalışmalar paralel olarak devam ediyor. İstanbul’daki rutin örnekler İSKİ’nin yardımlarıyla rutin olarak laboratuvarlara aktarılıyor ve devamlı olarak İstanbul’daki yayılım durumunu takip ediyoruz. Bizim buradaki amacımız vaka sayısı belirlemek değil, ne şekilde yayıldığını takip etmek” diye konuştu.

    “Çamur dediğimizi de şöyle düşünün 1 gram katı madde, 99 gram su. Aslında yine su gibi bir şeyden bahsediyoruz ama tabii ki tankların altında, tabanında belli bir süre beklediği için biz gördük ki virüsler burada konsantre oluyor. O zaman tabii ki virüsü yakalamak çok daha kolay oluyor” ifadelerini kullanan Kocamemi, “Erken uyarıdan hep bahsediyoruz, belki ileriki aşamalarda erken uyarı için rutin takiplerde giriş suyundan çok, çamur örnekleri ile devam etmek daha uygun olabilir diye düşünüyoruz” dedi.

    ‘Turistik tesislerde de SARS-CoV2 taraması yapmaya hazırız’

    Havaalanları ve turistik tesisler ile ilgili de çalışmalar yapmaya hazır olduklarını anlatan Kocamemi, ilgili mercilerden onay aldıkları takdirde başlayacakları analizlerden ise şu sözlerle bahsetti:

    “Biliyorsunuz Haziran ayı başında havaalanları açılacak ve çok yakın bir zamanda da turistik bölgelerde faaliyetler başlayacak. Biz bu süreçte havaalanlarında rutin olarak atık sularda takip yoluyla ve belirli ülkelerden gelen uçaklardaki atık haznelerinden alınacak numunelerle SARS-CoV2 taraması yapma yönünde bazı planlamalar yaptık, metodolojiler geliştirdik. Bunları ilgili merciiler ile paylaşarak gerekli onayı almamız durumunda, bunu da yapmaya hazır bir durumdayız. Aynı zamanda turistik tesislerde başlayacak faaliyetler akabinde, özellikle büyük tesislerin atık sularından numuneler alarak, tesiste herhangi bir salgın durumu var mı takibi yapabilecek durumdayız. Bunun hazırlıklarını da yaptık. Yine onay verilmesi durumunda bunları da yapmaya hazır bir durumdayız.

    Bu ileri bir genetik yöntem. Bu yöntemle biz SARS-CoV2’nin alt türlerini belirleyebiliyoruz. Aldığımız atık su numunelerinde SARS-CoV2’nin hangi alt türleri var, mutasyon sonucunda bu türlerde nasıl değişim oluyor bunları gözlemleyebiliyoruz. Bunlar yeni nesil sekans analizleri adı altında geçiyor. Bunun neticesinde, dünyadaki değişik ülkelerde de bu analizler yapılacak ve her ülke yaptığı analizi gen bankasına tanımlayacak. Gen bankasındaki sonuçlar ile bizimki karşılaştırıldığında da, bizim ülkemizde görülen virüsün alt türlerinin hangi ülkedeki SARS-CoV2’lerle benzerlik gösterdiğini görebileceğiz. Bu çok önemli bir bulgu çünkü hangi ülkeden bir geliş olduğu konusunda da bir fikrimiz olabilecek. Bu anlamda da Türkiye olarak yerimizi alacağız gibi görünüyor. 2 hafta içinde de bu çalışmalara başlayacağız”

    ‘İstanbul’un köylerinden de numune alındı’

    İstanbul’un köylerinden de numuneler alındığını ve incelemeler yapıldığını söyleyen Kocamemi, analizler sayesinde virüsün İstanbul’un hangi ilçelerinde daha yoğun olduğunun tespit edilebileceğini söyledi.

    Köylerden alınan numune sonuçlarının henüz belli olmadığını ifade eden Kocamemi, şehirlerde ise pandemi hastanelerine daha yakın olan bölgelerdeki atık su arıtmalarda virüs biraz daha yoğun olduğunu belirterek “Hepsinin girişlerinde SARS-CoV2 var” dedi.

  • İnfaz düzenlemesinden sonra kadına şiddet arttı mı?

    İnfaz düzenlemesinden sonra kadına şiddet arttı mı?

    CHP Genel Başkan Yardımcısı Gülizar Biçer Karaca, infaz düzenlemesinde kadına şiddet faillerinin de tahliye edildiğine, bu durumun kadına şiddet riskini artırdığına dikkat çekti.

    Cumhuriyet’ten Mahmut Ilıcalı’nın haberine göre Karaca, şiddet gören kadınların ulaşabileceği özel telefon hattının hâlâ açılmadığını, Alo 183’e salgın dönemindeki yoğunluk nedeniyle şiddet mağduru kadınlar tarafından ulaşmakta zorluk yaşandığını ve bu hattın yetersiz kaldığını belirtti.

    CHP’li Karaca konuyla ilgili Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk’un yanıtlaması istemiyle soru önergesi verirken, Cumhurbaşkanlığı İletişim Merkezi’ne de (CİMER) sorular yöneltti.

    CİMER’den gelen yanıta göre, infaz düzenlemesinin Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmesinin ardından 15 Nisan – 5 Mayıs arası dönemi kapsayan 20 günde Alo 183 hattına 2 bin 506 başvuru yapıldı.

    Pek çok soru yanıtsız kaldı

    Başvurular sırasıyla en fazla İstanbul, Ankara, İzmir, Antalya ve Gaziantep’ten oldu. Karaca’nın, infaz düzenlemesinin ardından salıverilen failler hakkında bilgilendirme yükümlülüğünün zamanında yerine getirilip getirilmediği konusundaki sorusu ise yanıtsız kaldı.

    Ayırca faille mağdurun aynı evde kalmak zorunda olması gözetilerek özel tedbirler alınıp alınmadığı, salıverilen faillerin sayısı ve illere göre dağılımının ne şekilde gerçekleştiği, kadına yönelik şiddetin önlenmesi için yıl başında çıkarılan genelgenin etkin uygulanıp uygulanmadığı, sığınma evlerine yerleştirilen kadın sayıları gibi sorulara da yanıt verilmedi.

    Karaca, sorularına yanıt verilmemesini, “Bakanlık ya veri tutmuyor ya almadığı önlemleri itiraf etmekte zorlanıyor. Saray’dan gelen talimatları uygulamak için yarışa girenler kadına yönelik şiddetin ve ev içi şiddetin önlenmesinde etkin ve somut adım atmıyor” şeklinde değerlendirdi.

    Bakanlığın şiddetle ilgili doğrudan bir özel hattı olması gerektiğini söyleyen Karaca, “Bakanlık, şiddet nedeniyle bu hattı arayan kadınların illerinde Emniyet, Jandarma, Bakanlık ilgili birimlere yönlendirildiklerini söylüyor. İçişleri, Adalet ve ilgili bakanlıklarla şiddetin yaşandığı acil durum sonrası sürecin ne şekilde işlediğinin koordinasyonla takibi gerekiyor” dedi.

  • Aile hekimlerinde ‘yeni normal’ nasıl olacak?

    Aile hekimlerinde ‘yeni normal’ nasıl olacak?

    Aile Sağlığı Merkezlerine de Kovid sonrası ‘yeni normal’ kuralları geliyor. Hastalar tek tek ateşi ölçülerek içeri alınacak; enfeksiyon belirtisi olanlar için ayrı bir odada muayene yapılacak, bebeklerse her aşı sonrası sterilize edilen odalarda aşılanacak. Öte yandan seyahat kısıtlamasının kaldırılmasıyla birlikte 65 yaş üstü vatandaşların büyükşehirlerden memleket ya da yazlıklarına gitmeye başlamasıyla; özellikle tatil beldelerindeki aile hekimlikleri için ek önlemlerin alınması gündemde.

    Aile Hekimliği Çalışanları Sendikası (AHESEN) Genel Başkanı ve Aile Hekimi Dr. Gürsel Özer, koronavirüs salgını açısından bugünlerde normalleşmenin konuşulduğunu ancak yoğun bakımda yatan hastalar bitmeden Aile Hekimliklerinin eski normale asla dönemeyeceğini söyleyerek “Bir müddet daha bu şekilde devam etmek zorundayız. Aile Sağlığı Merkezlerimizde salgın döneminde başlattığımız katı önlemleri uygulamaya devam edeceğiz. Artık hasta kabullerine başlandı ama kayıtlı tüm hastalarımızın iyiliği için yığılma olmaması açısından artık randevusuz hastalar kabul edilmeyecek; bekleme salonlarındaki o kalabalık ortamlara izin verilmeyecek. Bizler aile sağlığı merkezlerimize bir triyaj sistemi başlattık. Kapıda bir hemşire arkadaşımız her gelen hastanın ateşini ölçüyor. Şikayetini soruyor ve ona göre hekimine yönlendiriyor. Ateşi olan ya da enfeksiyon şüphesi taşıyan hastalarımız kesinlikle diğerleriyle temas ettirilmeden ayrı bir odada muayene edilecekler ve oralar da sürekli dezenfekte edilecek” dedi.

    ‘ZEMİN İŞARETLEMELERİYLE SOSYAL MESAFE KORUNACAK’

    Sosyal mesafe kuralının artık sürekli hale gelmesi gerektiğini anlatan Dr. Özer, bunun için de her aile sağlığı merkezinde işaretlemeler yapıldığını, hastaların hem başvuru masası hem de muayene gerekmiyorsa sadece ilaç yazdırmaya geldiyse, hekimle görüşmesi sırasında en az bir metre mesafeden görüşme yapabileceği şekilde düzenlendiğini söyledi. Dr. Özer, “Hekimin bir hastası ile işi bitmeden kesinlikle içeri başka biri alınmayacak. Bu şekilde zaten sosyal mesafe de kendiliğinden oluşacak” dedi.

    ‘HER İKİ SAATTE BİR TEMAS YÜZEYLERİ DEZENFEKTANLARLA SİLİNİYOR’

    Aile Sağlığı Merkezlerinde artık temizlik ve sterilizasyon işlemlerinin de sık ve titizlikle yapıldığını anlatan Dr. Özer, sözlerini şöyle sürdürdü: “Burası her iki saatte bir, bizim kendi elemanlarımız tarafından temizleniyor. Kapı kolları, çok temas edilen tüm yüzeyler, çamaşır suyu ya da alkol içeren dezenfektanlarla siliniyor. Zemin temizliği de hem belediye ekiplerince, hem bizim elemanlarımız tarafından düzenli olarak yapılıyor. Belediye, üç günde bir geliyor. Ama her gün sabah ve akşam, bizim kendi elemanlarımız da yerleri çamaşır suyu ile siliyor. Hastalar bu dönemde pekçok yeni şey öğrendi aslında. Onların da bu kurallara uyma isteği bizim işimizi çok kolaylaştırdı. Bizim onlara ‘hayır’ dediğimiz şeylerin aslında onların iyiliği için olduğunu anladılar.”

    ‘AŞI ODALARI HER BEBEK SONRASI STERİLİZE EDİLİYOR’

    Bebeklik çağı aşılarının aksatılmaması gerektiğinin altını çizen Dr. Gürsel Özer, rutin aşıların Kovid’den korunmak kadar önemli olduğunu vurgulayarak ailelerin endişe etmemesi gerektiğini, aşılama sırasında da bebekler için tüm önlemlerin düşünüldüğünü söyledi. Dr. Özer, şu bilgileri verdi: “Aşı konusunda herhangi bir aksama yaşamamak için kesinlikle randevulu çalışıyoruz. İçeriye tek bebek alınıyor. İlgili hemşire tarafından aşısı yapılıyor ve her bebek çıkışında oda, hemşirenin bizzat kendisi tarafından sterilize ediliyor. İlk dönemde aileler çok çekindiği için aşı randevularını erteleme eğilimi gösteriyorlardı. Ancak bu önlemler anlatıldı ve gelip görenler de birbirlerine anlattı. Bu açıdan aşılamada çok büyük aksaklık yaşamadan bu dönemi atlattık.”

    TATİL BELDELERİNDE MİSAFİR POLİKLİNİKLERİ AÇILMALI

    Geçtiğimiz hafta 65 yaş üzeri vatandaşlarımız için başlayan tek yönlü seyahat izni uygulamasıyla beraber özellikle taşra ve yazlık beldelerdeki aile hekimlikleri açısından ek önlemler alınması gerektiğini anlatan Dr. Gürsel Özer, şu uyarılarda bulunarak sözlerini noktaladı:

    “Bu hastalarımıza tek taraflı en az 1 ay olmak üzere seyahat serbestisi geldi. Kovid süreci ile birlikte memleketlere ve yazlıklara göçler de başladı bu şekilde. Özellikle bu yolcu hareketliliğinin olduğu dönemde daha etkili önlemler geliştirmek zorundayız. Bu insanlar  yaz başı gidiyor, kışa kadar oralarda kalıyor. Ama bu sene eskisinden farklı olarak böyle bir ciddi salgın dönemi geçirdik. Büyükşehirler aslında belki biraz rahatlayacak bu anlamda ama Anadolu ve özellikle yazlık bölgelerdeki birikim, sıkıntı yaratabilir. Oradaki hekim arkadaşlar zorlanabilir. İkinci dalga diyoruz, diyelim ki yazın oldu. o zaman daha büyük problemler çıkabilir. Şöyle bir örnek vereyim, Kaş ve Kalkan’da 3’er tane aile hekimi var. Ortalama 3 bin 500 hasta kayıtlı her birinde. Yani 10 bin civarı kişiye bakıyorlar. İkisinde toplam 22 bin kişi. Bölgeden aldığımız teyit edilmiş rakamlara göre yaz döneminde nüfus en az iki katına çıkıyor. Yani 40-50 bin kişi oradaki toplam 6 aile hekimine gidecek demektir bu. Neticede sağlık hizmeti alacaklar ve 5-6 ay oralarda kalıyorlar. O bölgelerdeki planlamaların bu yıl çok çok iyi yapılması lazım. Bununla ilgili çözüm önerimiz de aslında İl Sağlık Müdürlüklerinin Toplum Sağlığı Merkezleri bünyesinde, ek olarak misafir polikliniklerinin açılması. Bu, mevzuata da uygun, kolaylıkla yapılabilir.”

  • Asgari ücretli, ayda 1000 liradan fazla vergi ödüyor

    Asgari ücretli, ayda 1000 liradan fazla vergi ödüyor

    Asgari ücretli maaşı daha ele geçmeden 412 lira SGK, 206 lira da vergi ödüyor. Elektrik, su ve doğalgaz faturalarının içinde yaklaşık 100 lira, geri kalan tüketimi içindeyse yaklaşık 300 lira daha vergi ödeyen asgari ücretli her ay 1000 liradan fazla parayı devlete veriyor

    MAAŞ ELE GEÇMEDEN 618 LİRA GİTTİ

    Hazine’nin vergi hasılatı ücretlilerin sırtında büyüyor. Ay sonunda cebine 2 bin 324 lira geçen asgari ücretlinin maaşı henüz eline geçmeden kesintiler başlıyor.

    Brüt asgari ücret olan 2 bin 943 liradan her ay 618,3 lira devlet kesintisi yapılıyor. Bu kesintiler şu şekilde;

    SGK Primi: 412 TL

    İşsizlik Sigortası Fonu: 29,4 TL

    Gelir vergisi (AGİ dahil): 154,5 TL

    Damga vergisi: 22,3 TL

    Kesintiler toplamı: 618,3 TL

    Eline böylece net 2 bin 324 lira geçen asgari ücretli zorunlu ihtiyaçlarını da karşılarken vergi ödüyor.

    FATURALARIN 100 LİRASI VERGİ

    Zorunlu tüketimi için fatura öderken dahi devletin eli ücretlinin adeta cebinde. Asgari ücretli her ay elektrik, su ve doğalgaz faturaları için yaklaşık 94 lira vergi ödüyor.

    Elektrik

    230 kwh için fatura bedeli: 163,4 lira

    Tüketim bedeli: 129,1 lira

    Vergiler: 34,3 lira

    Doğalgaz

    76 m3 için fatura bedeli: 137,2 lira

    Tüketim bedeli: 113,5 lira

    Vergiler: 23,7

    Su

    10 m3 için fatura bedeli: 48,9 lira

    Tüketim bedeli: 12,8 lira

    VERGİLER: 36,1 LİRA ELDE KALAN PARADAN 300 LİRA DAHA

    Faturalarını ödedikten sonra cebinde 1974 lira kalan asgari ücretli bu paranın tümünü ay içinde tüketiyor. Böylece asgari ücretli tüketim sepetine göre değişen oranlarda KDV, ÖTV’ye maruz kalıyor ve ortalama yüzde 15 oranında vergi ödüyor. Böylece tüketimi için yaklaşık 296,2 lira daha vergi ödemiş oluyor. Toplamdaysa 1000 liradan fazla parayı vergi olarak ödemiş oluyor.

  • Bursa’da, 10 yıldır topraktan kaynak suyu fışkırıyor

    Bursa’da, 10 yıldır topraktan kaynak suyu fışkırıyor

    Bursa’nın İnegöl ilçesinde, maden suyu kazısında bulunan kaynak suyu, 10 yıldır durmadan akarken, bölge halkının da ilgisini çekiyor.

    İnegöl’e bağlı Kurşunlu Mahallesi’nde, 2010 yılındaki maden suyu kazısında çıkmaya başlayan kaynak suyu, bölge halkının ilgi odağı oldu. 10 yıldır durmadan akan kaynak suyuyla alan, mahallelinin uğrak yeri haline geldi. Kurşunlu Mahallesi’nin muhtarı İbrahim Kılıç, “Burada maden suyu kazısı yapıldı. Kazı yapılırken bir anda topraktan kaynak suyu fışkırdı. Sıcaklık derecesi 55’e çıkan sıcak suyun mantar ve egzamaya da iyi geldiği belirtiliyor. 10 yıldır bu su durmadan akıyor. Halk merak edip geliyor. Sıcak suyu gören içine giriyor. Buraya bir kaplıca merkezi kazandırmak istiyoruz. Bu konuda destek vermelerini istiyoruz” diye konuştu.

    Mahalleliden Suat Çelik ise “Çok güzel su. Zaman zaman gelip buraya geliyoruz, iyi geliyor” dedi.