Etiket: manşet

  • Tramvay durağında bir kişi ölü bulundu

    Tramvay durağında bir kişi ölü bulundu

    İstanbul’da Beyazıt tramvay durağında, bir erkek şahsın hareketsiz yattığını gören güvenlik görevlilerinin haber vermesiyle sağlık ve polis ekipleri olay yerine sevk edildi. Sağlık ekipleri yaptığı kontrolde 60 yaşlarındaki kimliği belirsiz şahsın yaşamını yitirdiğini belirledi.

    Olay, saat 06:45 sularında Beyazıt tramvay durağında meydana geldi. Edinilen bilgiye göre, sabah görev değişimi yapan güvenlik görevlisi, erkek bir şahsın yerde hareketsiz yattığını fark etti. Bunun üzerine durumu polise bildirdi.

    Olay yerine sağlık ve polis ekipleri sevk edildi. Sağlık ekipleri, yaptıkları ilk incelemede üzerinde kimliği çıkmayan 60 yaşlarında erkek şahsın hayatını kaybettiğini belirledi.

    Yapılan incelemenin ardından üzerinde herhangi darp izi bulunmayan şahsın cesedi adli tıp morguna kaldırıldı. Olayla ilgili inceleme sürüyor.

  • Acun Ilıcalı dünya rekorunu kırdı

    Acun Ilıcalı dünya rekorunu kırdı

    Survivor tarihinde ilk kez canlı olarak yayınlandı. Ekrana gelen son bölümde Acun Ilıcalı, Instagram hesabından bazı sorular yöneltti. Bu sorulara verilen cevapların yüzde oranını ise Survivor Ünlüler takımı gönüllüler takımı yarışmacıları doğru tahmin etmeye çalıştı.

    Sorulara en çok doğru cevabı veren gönüllüler takımından Survivor Berkan birinci oldu ve yarışmanın ardından Acun Ilıcalı’nın Instagram hesabından canlı yayın rekor denemesi yapıldı.

    Survivor’da yapılan yarışmanın ardından Instagram’da canlı yayın rekoru denemesi gerçekleşti ve Ilıcalı 2 milyonluk izleyici rekorunu kırdı.

    Daha önce 1 milyon ile Türkiye rekorunu kıran Ilıcalı, Instagram hesabında canlı yayınla 3 milyon kişiye ulaşarak kırılması zor olan dünya rekoruna imza attı.

    Öte yandan Ilıcalı, canlı yayında NBA’de Cleveland Cavaliers forması giyen Cedi Osman’a Instagram’dan destek istedi.

    Ilıcalı’nın Survivor canlı yayınında ‘Cedi Osman’ı Instagram’dan takip edin’ sözleri üzerine milli basketbolcunun takipçi sayısı kısa sürede büyük artış gösterdi.

    Cedi Osman’ın takipçi sayısı 1 saat içinde 600 bin artarak 1 milyon 800 bine ulaştı.

  • Taziye evinden mahalleye yayıldı…1 kişi öldü!

    Taziye evinden mahalleye yayıldı…1 kişi öldü!

    Van’ın İpekyolu ilçesinde koronavirüs tedbirleri kapsamında karantinaya alınan mahallede salgına yakalanan bir kişi yaşamını yitirdi.

    Valilikten yapılan açıklamaya göre, ilçenin Ortanca Mahhalesi’nde yasak olmasına rağmen taziye kabul edilen evle bağlantılı Covid-19’a yakalananların sayısı 128’e yükselirken, hastanede tedavi altına alınan bir kadın hayatını kaybetti, Sağlık Bakanlığı’nın belirlediği kurallar çerçevesinde toprağa verildi.

    Öte yandan, Edremit ilçesi Eminpaşa Mahallesi’nde de yine taziye evi ile bağlantılı vaka sayısı 35’e yükseldi. Uyarıları dikkate almayıp taziyeleri kabul ettiği belirtilen kişiye idari para cezası uygulandı.

    Van’da toplam vaka sayısı 478, taburcu olan hasta sayısı 378 oldu. Tedbir amaçlı 18 bin kişinin karantina uygulaması devam ediyor.

  • Bursa’da mahalle kavgası izleyenleri şok etti!

    Bursa’da mahalle kavgası izleyenleri şok etti!

    Bursa’nın Yıldırım İlçesine bağlı Vakıfköy mahallesinde aileler arasında bilinmeyen bir nedenden çıkan kavga kısa sürede büyüdü.

    Kavgayı ayırmaya çalışan taraflarla birlikte yüzden fazla kişinin bir anda koronavirüs ve sokağa çıkma yasaklarına bile aldırış etmediği kavga dakikalarca sürdü .
    Kavga sırasında hafif yaralıların olduğu görgü tanıkları tarafından belirtildi.

    Kavgada hafif yaralıların olduğunu belirten görgü tanıkları ,kavganın koronavirüsün yayılması yönünde mahallede endişeye neden olduğunu söylediler.

    İzleyenlerin koronavirüse rağmen böyle kavga edilmesinin hep toplum sağlığını riske attığını , hem de sokağa çıkma yasağının olduğu bir bayram gününde görüntülerin tedirgin ettiğini söyledi.

    Akıllara durgunluk veren işte o görüntü

    https://www.instagram.com/p/CAnWnsIFVGs/
  • Bir polis şiddeti iddiası daha! Mahalle karıştı, havaya ateş açıldı!

    Bir polis şiddeti iddiası daha! Mahalle karıştı, havaya ateş açıldı!

    Tekirdağ Çorlu ve İstanbul Kadıköy’de gün içinde yaşanan bekçi ve polis şiddeti iddialarından sonra, günün bu yöndeki üçüncü haberi de geldi. Adres bu kez İstanbul Eyüp.

    Esentepe Mahallesi’nde kayda alınan görüntülerde, ekmek almaya çıktığı iddia edilen bir kişinin bekçi ve polislerce darp edildiği anlar yer alıyor. Olayı ayırmak için evlerinden inen vatandaşlara da şiddet uygulandığı iddiası var… Büyüyen olaylar üzerine 3 kişi gözaltına alınarak emniyete götürülürken, bekçilerden biri elinin incindiği yönünde darp raporu alınca, vatandaşlardan biri ‘yaralama’ suçlamasıyla savcılığa sevk edildi.

    Görüntüleri sosyal medya hesabından paylaşan Avukat Enes Ermaner, bekçinin şiddet uygularken elinin incindiğini savunurken, vücudunda morluklar bulunan ve başında bandaj olan müvekkilinin, tutuklama tehlikesiyle karşı karşıya olduğunu belirtti.

    İşte olaya ait görüntüler…

  • Türkiye’de 987 yeni vaka 29 ölü

    Türkiye’de 987 yeni vaka 29 ölü

    Sağlık Bakanı Fahrettin Koca Türkiye’nin güncel koronavirüs verilerini paylaştı.
    Son 24 saatte 29 kişi daha hayatını kaybetti. Toplam can kaybı 4 bin 369’a yükseldi.

    Fahrettin Koca paylaştığı mesajda; “İyileşen toplam hasta sayısı 120 bini geçti. Yoğun bakım desteğine ihtiyaç azalmaya devam ediyor. ELDE EDİLEN BAŞARI, 83 MİLYONUN GÖSTERDİĞİ UYUMUN SONUCU. Yeni dönemde yeni ve güçlü tedbir, sosyal hayatta hep birlikte alınacak tedbirdir.“

  • İstanbul’da kuryeyi darp eden polis görevden uzaklaştırıldı

    İstanbul’da kuryeyi darp eden polis görevden uzaklaştırıldı

    İstanbul Emniyet Müdürlüğü açıklamasında bugün sosyal medyada “Kadıköy’de polis şiddeti” başlıklı habere ilişkin çalışma başlatıldığı olayın 19 Mayıs’ta meydana geldiği belirtildi.

    Olayın polis uygulama noktasına süratli giriş yapan motosiklet kuryesiyle uygulama noktasında görevli polis memurlarının tartışması sonucu meydana geldiği bildirildi.

    Açıklamada, olaya karışan polis memurunun açığa alındığı, olayın ayrıntılarının soruşturulması amacıyla müfettiş talep edilerek gerekli idari işlemlere başlandığı belirtildi.

  • Yunanlılar 72 göçmeni ölüme terk etti

    Yunanlılar 72 göçmeni ölüme terk etti

    İzmir’in Foça ilçesi açıklarında, Yunan askerleri tarafından sallarla denize terk edildiği ileri sürülen 72 düzensiz göçmen, Türk Sahil Güvenlik ekipleri tarafından kurtarıldı. Foça Balıkçı Barınağı’na getirilen göçmenlerin, işlemleri tamamlandıktan sonra İzmir İl Göç İdaresi’ne teslim edileceği belirtildi.

    Sahil Güvenliğin ‘Alo 186’ ihbar hattına, saat 10.00 sıralarında Foça Aslanburnu mevkisi açıklarında düzensiz göçmenler olduğu bilgisi ulaştı. İhbar üzerine bölgeye Sahil Güvenlik ekibi sevk edildi.

    Sahil Güvenlik botu, saldaki 34’ü Afganistan, 18’i Kongo, 6’sı Gine, 2’si Pakistan ve 12’si değişik Afrika ülkelerinden toplam 72 düzensiz göçmeni kurtardı. Aralarında kadın ve çocukların da bulunduğu göçmenler, Foça Balıkçı Barınağı’na getirilip, yiyecek, içecek ve çeşitli insani yardımlar yapıldı. Göçmenler ardından da sağlık kontrolünden geçirildi.

    Düzensiz göçmenler, Yunanistan’ın Midilli Adası’ndan Yunan Sahil Güvenliği tarafından toplandıklarını, ardından da sallara bindirilerek Türk karasularına yakın bölgede denize bırakıldıklarını söyledi. Göçmenlerin, kimlik tespitlerinin ardından İzmir İl Göç İdaresi Müdürlüğü’ne teslim edilecekleri belirtildi.

  • Ali Babacan: “Ülkenin itibarı ve ekonomi mahvolmuş durumda”

    Ali Babacan: “Ülkenin itibarı ve ekonomi mahvolmuş durumda”

    “Bir partinin genel başkanı olan ve karşı tarafı düşman gören ve bunu her gün çıkıp söyleyen birinden tarafsızlığa uymasını nasıl bekleyeceğiz?”

    Demokrasi ve Atılım Partisi (DEVA) Genel Başkanı Ali Babacan, Türkiye’nin ekonomik ve siyasi durumuna ilişkin, “Ülkenin itibarı mahvolmuş durumda, ekonomi mahvolmuş durumda. Bunun sebebi; işini bilen insan sayısı çok çok azaldı ve aynı zamanda kararların dar bir çevrede bir aile içinde ya da tek bir kişinin alması. Ne zaman ki Cumhurbaşkanlığı forsu ile bir parti logosu yan yana konuldu o gün bugündür dikiş tutmuyor ülke. Mevcut anayasanın hükümlerine aykırı bu. Anayasada Cumhurbaşkanlığı tarafsızdır diyor. Cumhurbaşkanı tarafsızlık yemini ediyor. Bir partinin genel başkanı olan ve karşı tarafı düşman gören ve bunu her gün çıkıp söyleyen birinden tarafsızlığa uymasını nasıl bekleyeceğiz?” diye konuştu.

    Demokrasi ve Atılım Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, Halk TV’de Bayram Sohbetleri programında gazeteci Özlem Gürses’in sorularını yanıtladı.

    Ana akım medyanın partisini yok saydığını ifade eden Babacan, “Bizim şu anda sosyal medyada yaptığımız en ufak bir etkinlik sosyal medyada ciddi izlenirken, takip edilirken, haber değeri çok yüksek şeyler olurken ana akım medya bunu görmüyor” dedi.

    Sözlerine başbakan yardımcılığı yaptığı dönem ile başlayan Babacan’ın açıklamalarından satır başları şöyle:

    “O dönemle bu dönem çok benziyor”

    “Aslında o dönemle bu dönem çok benziyor. O dönem siyaset benim için bir mecburiyet haline gelmişti. Toplumsal sorumluluk gereği siyasete başlamıştım. Ülkenin durumu çok kötüydü, ekonomik kriz yaşanıyordu. Ben o zaman iş dünyasındaydım ve rasyonel ekonomi ve finans perspektifinin devlet yönetimine yansıması gerektiğini bana söylediler. Öyle ikna ettiler beni, o sorumluluk gereği siyasete girdim. Yakın çevremden çok tepki aldım. ‘Siyaset karışıktır, kirlidir. Senin ne işin var orda?’ diye. Ülke için bir mecburiyet bildim açıkcası, iyi de oldu. İyi ki yapmışım diyorum.

    2002-2004 yılları arasında Türkiye’nin çehresi çok hızlı şekilde değişti. İki yılda enflasyon tek haneye indirdik. Düşünün ki 34 yıl boyunca çift hane ya da üç haneli enflasyon var ülkede para sürekli değer kaybediyor, en küçük para birimimiz 1 milyon TL’idi. Sıfırları sayıyordu insanlar. O dönemden alıp paradan altı sıfırı atmak, enflasyonu tek haneye indirmek, refah seviyesini çok hızlı bir şekilde yükseltmek büyük bir tatmin duygusu verdi. Sanki ülkeme olan borcumu önemli bir ölçüde ödedim hissi güzel bir his. Bugün de aynı şekilde hissediyorum doğrusu.

    Bugünde de ülkenin şartları çok kötü, ekonomik krizin tam ortasındayız. Yine özgürlükler sınırlandırılmış durumda, insanlar rahat konuşamıyorlar. Bir korku iklimi var, içinde bulunduğumuz coğrafya karışık ve Türkiye’nin o coğrafyayı düzeltmek için en ufak bir katkısı yok.

    Yine aynı hissiyatla, bu ülke için bir şeyler yapma hissiyatı ile bu siyasi partiyi kurduk. Yeniden Türkiye’yi ayağa kaldırabilmek için yeniden Türkiye için yeni bir şeyler yapabilmek için. Ekibimizle birlikte yoğun bir şekilde çalışıyoruz.

    “Yakın çevremizden ‘karşınızda koskoca devlet gücü var’ uyarıları geldi”

    Yine yakın çevremizden uyarılar geldi. “Karşınızda koskoca devlet gücü var” dediler. “Yargıyı da içine alan bir devlet gücü var.” dediler. Niyetimiz iyi olduğu ve geçmişimiz tertemiz olduğu için, korkacak bir şeyimiz olmadığı için her şeyi göze aldım. Ülke bu durumdayken bir şeyler yapmamaya içimiz el vermedi.”

    “Ana akım medya bizi görmüyor”

    “Ana akım medya bizi görmüyor, bizi yok varsayıyor. Bizim şu anda sosyal medyada yaptığımız en ufak bir etkinlik sosyal medyada ciddi izlenirken, takip edilirken, haber değeri çok yüksek şeyler olurken ana akım medya bunu görmüyor.

    Şu anda sadece problem o, ama biz bundan şikayet edemeyiz. Bizim çalışmamız şikayet üzerine kurulamaz. Biz gereğini yapayacağız gören görecek, görmeyen görmeyecek.”

    “Bakanlık döneminde dost bildiğim kim varsa aynen devam ediyor”

    “Bakanlık döneminde arkadaş, dost seçerken bütün bu görevler bittikten sonra da konuşabileceğimiz insanlar mı bunlar diye? Şimdi bakıyorum hala dostuz.

    O dönemde kiminle mesafeliysek zaten mesafe daha da açıldı. Çünkü devlette bir görevimiz olmayınca işi düşmüyor kimsenin işi düşmeyince de aramıyor olabilirler.”

    “İçinde olduğum yapının içten düzeltmenin mücadelesini verdim”

    “13 yıllık bakanlık döneminde benim toplum önümde yaptığım konuşmalar, TV programları.. O günlere dönün bakın bugün dönüp yine altına imza atabilirim. Fakat düşündüğüm her şeyi toplum önünde konuşmadım, çünkü bir yapının içindesiniz mümkün olduğunca o yapıyı korumak ve içinden düzeltmenin mücadelesini vermeye çalıştım ben. İçerde yaşanılan fikir ayrılıklarını dışarıya yansıtmamaya çalıştım. Ciddi çatışmaları dışarıya yansıtmadım. Bakanlığın bitiş zamanında bu görüş ayrılıkları o kadar büyüdü ki basına da yansıdı. Konuştuğum her şey inandığım şeyler oldu.”

    “AK Parti kendi eli ile inşa ettiğini kendi eli ile yıkıyor”

    “Ülkem adına çok üzülüyorum. Kendim adına da üzülüyorum çünkü yılların emeği var. AK Parti kendi eli ile inşa ettiğini, kendi eli ile yıkıyor. O kadar inşa edilmiş başarıyı tekrar kendi elleri ile teker teker maalesef mahvediyorlar. Ülkenin itibarı mahvolmuş durumda, ekonomi mahvolmuş durumda. Bunun olmasında iki önemli sebep görüyorum. Birincisi insan kalitesi, işini bilen insan sayısı çok çok azaldı ve aynı zamanda kararların dar bir çevrede bir aile içinde ya da tek bir kişinin alması. İki tane önemli teşhis var burda. Biz tedavi için uğraştık ama olmadı, o bünyede tedaviyi imkansız gördüğümüz için yeni bir siyasi parti başlattık.”

    “Devlet yönetiminde hiçbir grubun ağırlığına imkan vermemeniz gerekir”

    “Hiçbir birimde gruplaşma, hemşehricilik olmaz. Devlet buna izin vermemeli, olamaz. Tarikatlar ile bir pazarlığa girmek gibi bir ilişki şekli olmamalı.”

    “Dar bir ideolojinin partisi olmak istemedik”

    “Biz dar bir ideolojinin partisi olmak istemedik. Türkiye’deki farklı eğilimlerin ortak bir gelecek altında buluşabileceğini gördük. Geçmişte mutabakat zor ama gelecekte mutabakat daha kolay. Özgürlük sınırlandırılmasından herkes şikayetçi… Gençlerin hepsi biz kendimizi ifade etmekten korkuyoruz diyorlar. Gelecekte ne arzu ediyoruz? Öncelikle özgürlüklerin doyasıya yaşanması ve devletin bunun teminatı olmasını istiyoruz.

    Gelecek konusunda farklı düşünen yok. Biz partiyi ortak gelecek ittifakı üzerine bir anlayışla oluşturduk.

    Kurucularımız incelediğinizde daha önce çok farkı görüşleri savunmuş arkadaşlarımız var. Her kesimden insanlar var.”

    “Öyle yanlış bir sistem oldu ki seçim öncesi ittifaka mecbur bıraktı”

    “Parlamenter sistem varken Türkiye’de her siyasi parti seçime girerdi. Tek bir parti çoğunluğu sağlayamazsa bir koalisyon olurdu. Koalisyonda da şartlar olurdu. Olmazsa yeniden seçime giderdi. Dolayısıyla her parti kendi olarak seçime girebiliyordu.

    Bu yeni Cumhurbaşkanlığı sistemi öyle bir yanlış sistem oldu ki seçim öncesi ittifaka mecbur bıraktı. Bana özel soran insanlara bu sistemin yanlışlarını anlattım.

    Rejim tek bir makamda bütün gücün buluşmasını getirdi. Meclis önemsizleşti. Yargıda atamalar iktidar partisinin başındaki insana kaldı. Böyle olursa bağımsız yargı kalmaz Türkiye’de.”

    “Ne zaman ki Cumhurbaşkanlığı forsu ile bir parti logosu yan yana konuldu o gün bugündür dikiş tutmuyor ülke”

    “Mevcut anayasanın hükümlerine aykırı bu. Anayasada Cumhurbaşkanlığı tarafsızdır diyor. Cumhurbaşkanı tarafsızlık yemini ediyor. Bir partinin genel başkanı olan ve karşı tarafı düşman gören ve bunu her gün çıkıp söyleyen birinden tarafsızlığa uymasını nasıl bekleyeceğiz?

    Sistem kendi içinde çelişkiler ile dolu. Bu sistemle Türkiye’nin devam etmesi mümkün değil.

    Geçmiştekini yıkın yerine daha iyisini getirmeyin sonra Türkiye’yi yeniden inşa etmeye çalışın, bu mümkün değil.
    Türkiye’nin itibarı çok düşmüş durumda.”

    “Türkiye’nin kaynağı yok, para bitti”

    “Covid-19 öncesinde de Türkiye’nin ekonomisi hızla zayıflıyordu, kurumlarımız zayıflamıştı. Bütçenin durumu çok kötüydü, bunu kapatmak için Merkez Bankasının yedek akçelerini bir günde bitirdiler.

    Biz Covid öncesinde de krizden bahsediyorduk. Genç işsizliğin rekorunu biz virüsten önce de gördük. Zaten problemlerimiz çok büyükken şu anda bir de salgının etkilerini yaşıyoruz.

    Bu salgının ne kadar süreceği, aşının ya da ilacın ne zaman bulunacağı bilinmeyenler. Bunlar bilinmeyen olduğu sürece ekonomiye etkisinin ne kadar süreceği de belli değil açıkcası.

    En kötüye hazır olmak lazım. Bütün dünya çok hızlı adımlar attı. Biz ortalama bir G20 ülkesi olsak milli gelirin yüzde 8’i kadar doğrudan bütçe harcaması yapmamız gerekiyor.

    Bunu Türkiye yapamadı, kaynak yok. Para bitti. İsraf, har vurup harman savurma. Türkiye’nin düzeleceği ihtimalini görmediğim için ve ekip olarak da görmediğim için yeni bir çalışma başlattık.”

    Aile hayatı

    “Baba tarafı Ankara’nın yerlisi. Malazgirt sonrası Ankara’ya gelmişler, yerlemişler. Anne tarafı da yine İç Anadolu ama Karadenize daha yakın Çorumlu.

    Ben Ankara’da doğdum. Okullar Ankara. TED ve ODTÜ’de okudum. 4 kardeşiz. 3 kız kardeşim var. Benim büyüdüğüm mahalle Çıkrıkçılar yokuşu. Kurtuluş’ta oturuyorduk iş yerimiz Çıkrıkçılar yokuşundaydı. Babamlar ilçeden babam liseyi ve üniversiteyi okusun diye gelmişler. Aile tamamen ticaretle uğraşıyor. Siyasetle uğraşan kimse yok. Biz tamamen işimizi iyi yapmaya çalışan bir aile. 92 yıllık bir ticari geçmiş var.”

    Bayram sofraları

    “Ramazan Bayramının ilk günü büyüklerin evinde buluşma şeklindeydi. Babanın ve annenin aile evlerinde büyük bir buluşmalar olur. Mutfak hazırlıkları önceden yapılır. Baklava, yaprak sarması ve su böreği bayramın olmazsa olmazıdır. Aile buluşmamız baya kalabalık ve canlı olur. Bu buluşmaları sadece bayramlarda değil belirli zamanlarda yapmaya çalışıyoruz. Şimdi ise Zoom üzerinden yapıyoruz bunu. Hemen bu buluşmalarda gruplaşmalar olur. Küçük çocuklar, lise ve ortaokul çoçukları… Siyaset çok konuşulmaz.

    Mutfağa herkes girer, herkes bir işin ucundan tutar. Ailemiz hep bir aradadır. Fiziksel olarak uzaklıkta olsa bir kopukluk hiç olmadı. Aile organizasyonları yaparız, genelde bu bana düşer. 40-50 kişilik buluşmalarımız yılda en az bir kez olur. Bayramlar, özel günler güzel bir vesile. Bayram vesilesi ile mesafeler kapanıyor. Bayram ruhu çok önemli. Biz çok önem veriyoruz.”

    “Küçük yaşlarda babam beni çok etkilemiştir”

    “Tek bir kahramanım yok ama özellikle küçük yaşlarda babam beni çok etkilemiştir. Babam hala haftanın 7 günü işe gider. Tabi bu salgından önce. Annem çok disiplinli bir anneydi. Babam çok çalıştığı için annemle büyüdük daha çok. Kahramanım olarak düşününce ilk aklıma babam geliyor.

    Üniversiteyi bitirdim mesela sonrası için 30 kişi ile falan görüştüm. Yeni insanlarla tanışmak, onların görüşlerini ve fikirlerini almak benim için önemlidir. Ben konuşmayı ve istişare etmeyi severim. Siz olsanız ne yaparsınız diye sorarım.”

    “İki cüzdan taşıyorum”

    “Bu babamdan gelen bir şey. Geçmişte bankacılık sistemi kolay olmadığı için ve ticarette sıcak para döndüğü için böyle yapardı. O yıllardan gelen bir ihtiyat diyelim.”

    “Ailemin farklı normları var”

    “Pek şarkılı türkülü bir ortamımız yok. Genelde sohbet ediyoruz, memleket meselelerini konuşuyoruz.

    Oturup tavla oynamam mesela… Ailemizde ve sülalemizde sigara yok mesela. Ailemin farklı normları var.

    Daha fazla boş vaktimin olmasını arzu ederdim tabi. İlkokulda çalışmaya başladım hala çalışıyorum.”

    “Keşke daha fazla vakit ayırabilsem çocuklarıma”

    “Çocuklarımın hepsi birbirinden çok farklı, üç tane birbirinden tamamen farklı üç insan. Her biri çok farklı, iyi oldukları alanlar var. Keşke daha fazla vakit ayırabilsem onlara…”

    “Mithat Sancar’ın Eş Genel Başkan seçilmesine sevindim”

    “İyi bir akademisyen. Benim gönlümden geçen siyasi partilerin Türkiyeli olmasıydı. Mithat Sancar’ın buna faydası olacağını düşünüyorum. Yeter ki o düşündüğünü ve Türkiye için arzu ettiklerini gerçekleştirmek için alan açılsın onlara. Ben çok sevinirim.”

    “Şiddet bugünün yöntemi değil”

    “Türkiye’deki bölücü terör örgütü, Türkiye’nin siyasetine de müdahil. Keşke siyasetin önü açılsa ve bu olmasa.

    Terör örgütüne karşı mücadelenin kesinlikle verilmesi gerekiyor. Eğer bir hak ve özgürlük mücadelesi varsa gelin hep birlikte bunu verelim.

    Şiddet bugünün yöntemi değil. Türkiye’de bununla bir yere varamazsınız. Silahlı mücadele bazen ülkelerin özgürlük mücadelelerinde yer alıyor, başka ülkelerde de bu var ama bugünün Türkiyesinde böyle bir şey yok.

    Buna gerek yok. Bugünün Türkiyesindeki yöntem siyaset ve meşru yollardır.”

    “Toplum siyasetten çok ötede”

    “Siyaset çok geriden gelip toplumu tutuyor. Toplumun büyük bir potansiyeli var ancak siyaset bunu tutuyor.

    Siyaset ötekileştiriyor. Türkiye nüfusunun ağırlığının müslüman olduğu bir ülkede, Ramazan bayramının ikinci ya da üçüncü günü iktidar muhalefeti karşısına alıcı bir üslupla başlıyor. Çok üzüldüm, kendi milletimiz adına üzüldüm.

    Sağlık hasarını, can kaybımızı asgaride nasıl tutarız diye ben bunu beklerken, esip gürlemeler. Muhalefet şöyle de böyle de, yazık gerçekten yazık.”

    “Şu an iktidarın yöntemi vatandaşı korkutmak”

    “Şu anda iktidarın siyaseti tamamen korkutmak. Vatandaşı elindekini kaybetmekle korkutmak, hayali düşmanlarla korkutmak ve böylece desteği devam ettirmek.

    Bunların yüzde 1, yüzde 3 doğruluk payı varsa bile hükümete düşen vatandaşı böyle gidip korkutmak değildir. Elinde bir devlet gücü var. İktidar bir şikayet makamı değil. Gereğini yapmak işi.”

    “Siyasete girmeme vesile olan kişi Sayın Gül’dü”

    “Siyasetin bir özü oluyor bir de dedikodusu oluyor. Benim siyasete girmeme vesile olan kişi Sayın Gül’dü.

    Yeni siyasi parti kurulurken 2001’de, oturup konuştuk ve o şekilde girdim. Abdullah Bey, düzgün bir devlet adamı.

    Bütün güç sınavlarından geçip kendini ve ahlakını koruyabilmiş bir insan. Türkiye’nin yeni bir siyasi partiye ihtiyacı olduğunu gördü, bizi de cesaretlendirdi, böyle bir şeyi yapın dedi. Desteğini de kamuoyu önünde açıkladı. Şu süreçte yüz yüze görüşemiyoruz ama ortalama ayda bir telefonla konuşuruz.”

    Babacan’dan bayram mesajı

    “Bayramlar bir dostluk ve kardeşlik vesilesi. Kırgınlıklar, küskünlükler hep olur ama bunlar gelip geçici.
    Bayramları dostlukları tazelemek için, kırgınlıkları, küskünlükleri sıfırlamak için bir vesile bilmek lazım.
    Siyasetçiler de bunu ülke için yapmalı. Her bayram bir vesile ve bu fırsat bilinmeli.”

  • Vatandaşı önce salgın sonra ekonomi korkutuyor

    Vatandaşı önce salgın sonra ekonomi korkutuyor

    Ankara Sosyal Araştırmalar Merkezi (ANAR) Koronavirüs salgınıyla ilgili araştırmasının sonuçlarını yayınladı.

    Ankete katılan vatandaşların yüzde 50’si salgın nedeniyle gelirinin azaldığını belirtti. “Koronavirüs salgını dışında ülkenin en önemli sorunu nedir?” sorusuna ise katılımcıların yüzde 77,6’sı “ekonomi” cevabını verdi. Bu oran şubat ayında yüzde 70,2 olarak belirlenmişti.

    ANAR, “Covid 19 Salgını Kamuoyu Algı ve Tutum Araştırması” başlıklı anket sonuçlarını yayımladı. Araştırma, 9-18 Mayıs tarihleri arasında, 26 ilde yaşayan 2 bin 43 kişiyle “CATI” (Bilgisayar Destekli Telefonla Anket) yöntemi ile yapıldı. Yaş, cinsiyet, lokasyon ve parti tercihi kotalarının uygulandığı araştırma, seçmen yaşı olan 18 ve üzeri yaş grupları ile gerçekleştirildi.

    Yüzde 75.6 maske kullanıyor

    Yeni tip Koronavirüs (Kovid-19) salgınına ilişkin soruların yönetildiği araştırmada, katılımcıların yüzde 50,3’ü salgına karşı kişisel tedbirlere “çok dikkat ediyorum”, yüzde 46,4 ise “dikkat ediyorum” cevabını verdi. Salgına karşı tedbir olarak maske kullandığını söyleyenlerin oranı yüzde 75,6, tedbir olarak ellerini sabunla yıkadıklarını söyleyenlerin oranı ise yüzde 51,8 oldu.

    Yüzde 14 işini kaybetti, yüzde 50’nin geliri azaldı

    Ankete katılanlara salgından nasıl etkilendikleri sorusu yöneltildi. Katılımcıların yüzde 50,5’i “gelirim azaldı”, yüzde 36,2’si “borçlarım arttı” cevabını verirken yüzde 14,9’u ise “işimi kaybettim” cevabını verdi. “Hiçbir şekilde etkilenmedim” diyenlerin oranı ise yüze 12 olarak kaydedildi.

    Seyahat yasağı ve 65 yaş üzeri için sokağa çıkma kısıtlamasına destek

    Katılımcılara, “Cumhurbaşkanlığı ve hükümetin Koronavirüs salgınına yönelik uygulamalarını ne ölçüde başarılı buluyorsunuz?” sorusu yöneltildi. Uygulamaları değerlendiren katılımcıların yüzde 90,7’si “toplu faaliyetlerin kısıtlanması”nı en başarılı uygulama olarak gördü. İkinci sırada yüzde 87,9 ile “iller arası seyahat yasakları”, üçüncü sırada ise yüzde 86,7 ile “65 yaş ve üstü vatandaşların sokağa çıkma yasağı” sıralandı.

    Araştırmada, hükümetin salgına yönelik başarı puanı, 100 üzerinden 73,7 olarak hesaplandı.

    Gelecekle ilgili beklentilerine dair sorular yöneltilen katılımcılardan “kurumlara ve devlete güveniyorum” diyenlerin oranı yüzde 67,6 oldu. “Umutluyum” ifadesine katılanların oranı yüzde 67,4, “kaygılı ve endişeliyim” ifadesine katılanların oranı ise yüzde 43,3 olarak gerçekleşti.

    Yüzfe 37.5 normale dönüşün bir yıldan fazla sürmesini bekliyor

    “Salgın sonrası ülkemizde ne kadar sürede her şey normale döner?” sorusuna, katılımcıların yüzde 37,5’i “bir yıldan fazla” cevabını verirken, yüzde 15,9 oranında “0-3 ay”, yüzde 14,2 oranında ise “4-6 ay” yanıtı geldi.

    En önemli sorun ekonomi

    Katılımcıların yüzde 77,6’sı “Size göre Koronavirüs salgını dışında ülkemizin en önemli sorunu nedir?” sorusuna “ekonomi” yanıtını verdi. İkinci sırada yüzde 3,7 oranıyla “terör/güvenlik”, üçüncü sırada yüzde 2,7 oranıyla “hükümet/yönetim” cevabı verildi.

    Şubat 2020’deki araştırmada, salgın öncesinde ülkenin en önemli sorunu “ekonomi” diyenlerin oranının yüzde 70,2 olduğu belirtildi. Ayrıca Koronavirüs öncesi dönemde katılımcıların yüzde 4,8’i en önemli soruna “Suriyeliler/mülteciler” derken şu anki araştırmada bu oranın 0,3’e gerilediği bildirildi.