Etiket: manşet

  • Diyanetten Bayram namazı önerisi

    Diyanetten Bayram namazı önerisi

    Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş, koronavirüs tedbirleri kapsamında, camilerde bayram namazı kılınamayacağını hatırlatarak, isteyenin evinde bayram namazı ya da nafile niyetiyle iki veya dört rekatlık kuşluk namazı kılabileceğini bildirdi.

    Erbaş, yayımladığı görüntülü mesajında, yarın idrak edilecek Ramazan Bayramı’nı kutladı.Bayramların müminler için sevincin, coşkunun, muhabbetin en yoğun yaşandığı zamanlar olduğuna işaret eden Erbaş, bayram namazının da bu heyecanın başlangıcını oluşturduğunu vurguladı.

    Covid-19 nedeniyle zor ve hassas zamanların yaşandığına dikkati çeken Erbaş, alınan tedbirler kapsamında, camilerde bayram namazı kılınamayacağını hatırlattı. Ali Erbaş, İslam’a göre insan hayatının ve sağlığının her şeyden daha önemli ve öncelikli olduğunu dile getirdi.

    “TEKBİR SESLERİ YÜKSELECEK”

    Camilerden uzak kalmanın hüznünü azaltmak amacıyla bayramın ilk gününde ülke genelinde, her ilin bayram namazı vaktinde minarelerden tekbir seslerinin yükseleceğini bildiren Erbaş, kendisinin de Ankara’da bayram hutbesi irat edeceğini belirtti.

    DİYANET TV’DEN CANLI YAYIN

    Bayram coşkusunun yaşanabilmesi için önceki bayramlarda olduğu gibi aile fertleriyle, çocuklarla beraber tüm hazırlıkların yapılabileceğini anlatan Erbaş, şunları kaydetti:

    “Sabah namazının ardından güneşin yükseldiği bayram namazı vaktine kadar heyecanla, dualarla, zikirlerle bekleyelim. Bayram namazı vaktinde minarelerden okunan tekbirlere eşlik ederek bayram sevincine ve coşkusuna katılalım. Diyanet TV’nin ve birçok televizyon kanalının sabah 06.00’dan itibaren canlı yayınlayacağı bayram hutbesini dinleyelim. Dileyen evinde bayram namazını dileyen de nafile niyetiyle iki ya da dört rekat kuşluk namazı kılabilir. Böylece bayram namazı vaktinin bereketinden ve bayramın güzelliğinden ailemizle beraber en iyi şekilde istifade edelim. Bu bayramın hüzünlü gönüllerin sevince dönüşmesine vesile olmasını yüce Rabbimizden niyaz ediyorum.”

  • Bursalı şehit babası mezarlıkta gözyaşlarını tutamadı

    Bursalı şehit babası mezarlıkta gözyaşlarını tutamadı

    Bursa’da bayram öncesi şehitliği ziyaret eden aileler gözyaşlarını tutamadı. Şehit Asteğmen Zeki Burak Okay’ın babası Sezai Okay bayram öncesi Pınarbaşı Şehitliği’nde oğlunun kabrini ziyaret ederken hüzünlü anlar yaşadı

    Şehit aileleri Ramazan ayının son gününde çocuklarına dua etmek için Pınarbaşı Şehitliği’ne gitti. Şehit çocuklarının mezarları başında uzun süre kalan aileler dua ederek çocuklarının resimlerini öpüp göz yaşlarına hakim olamadı. Şehitlik aileleri bayram boyu şehitliği ziyaret edecek. Hakkari’de hain saldırıda şehit olan Asteğmen Zeki Burak Okay’ın babası Sezai Okay, oğlunun mezarını ziyaret ederek başında duygu dolu anlar yaşadı. Şehit babası oğlunun mezarında bulunan resmini öperek göz yaşlarına hakim olamadı.

    Evlat acısının hiç bir acıya benzemediğini ifade eden Sezai Okay, “Bu bayramlar şehit aileleri için en acı ve zor günlerden biri oluyor. Bütün herkes çocuk ve torunlarına sarılırken biz böyle bir günde mezar mermerlerine sarılıyoruz. Bu acının tarifi yok” dedi.

  • Bekçi terörü! Çöp dökmeye çıkan genci öldüresiye dövdüler

    Bekçi terörü! Çöp dökmeye çıkan genci öldüresiye dövdüler

    Hak ihlalleriyle sık sık gündeme gelen bekçiler bu kez de Ankara Etimesgut’ta çöp dökmeye çıkan bir genci öldüresiye dövdü.

    Konuyu gündeme İyi Parti Ankara İl Başkanı Yetkin Öztürk getirdi.

    Twitter hesabından olayı paylaşan Yetkin Öztürk, 6 gün önce Ankara Etimesgut’ta çöp dökmeye inen bir gencin bekçiler tarafından coplarla dövüldüğünü, olaya müdahale etmek isteyen aileye biber gazı sıkıldığını, astım hastası gencin babasının göğsüne de ayakları ile bastıklarını yazdı.

    Olayı İyi Parti Ankara İl Başkanı şöyle anlattı:

    “Serkan isim genç çöp dökmek için dışarıya çıkıyor. Bölgede görevli iki bekçi, apartmandan içeri girmek üzere olan gence neden dışarıda olduğunu soruyor. Çöp dökmek için çıktığını söyleyen genci bekçiler öldüresiye dövüyor. Olayı duyan ve müdahale etmeye çalışan gencin ailesine de biber gazı sıkılıyor. Astım hastası babanın göğsüne ayakları ile basıp teslim alıyorlar. Polis ve bekçi takviyesi ile 20 kişilik ekip ters kelepçe ile aile karakola götürülüyor.

    “Kameraların kayıt cihazları sökülüyor”

    Kontrol için hastaneye götürülen Serkan ve ailesi ters kelepçe ile doktor tarafından muayene ediliyor. Karakol da kendilerine alenen terörist ifadesi defalarca kullanılıyor. Annenin namaz kılmasına bile izin verilmiyor. Sahur vakti su içmek isteyen aileye tuvalet lavaboları gösteriliyor. 12 yaşındaki çocuk yasal olmadığı halde tek başına ifadesi alınıyor. İki saat sonra binanın kameralarının kayıt cihazları sökülüyor. Serkan kardeşimiz Hakkari’de askerdeyken mayın patlıyor kulağında işitme sorunu var. Serkan, ‘ekmeğimi gözlerimle kazanıyorum’ diyor. Belediyede sayaç okuyan işçi kardeşim şuan çok kötü.”

    Olayı paylaşırken İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’yu da etiketleyen İyi Parti İl Başkanı “Bekçi zulmüne bir son verilsin” dedi.

  • “Koronayı yendik ama şiddeti yenemedik”

    “Koronayı yendik ama şiddeti yenemedik”

    Kırıkkale Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi’nde Kadın Hastalıkları ve Doğum Ana Bilim Dalında Araştırma Görevlisi olarak çalışan Ebubekir Yılmaz ile Simge Katrancı, hamile bir kadının kocası tarafından darp edildi.

    Bunun üzerine iki doktor, Yahşihan İlçe Emniyet Müdürlüğü’ne giderek şikayetçi oldu. Yaşadığı olayı anlatan Araştırma Görevlisi Dr. Ebubekir Yılmaz, “Biz hekimler olarak diğer sağlık çalışanları olarak Covid-19 döneminde olabildiğince yoğun şartlar altında çalışmamıza rağmen bu şekilde hem şiddet hem hakaret hem darba maruz kalmak hem bizim için hem de sağlık çalışanları için çok derinden etkiledi” dedi.

    Daha önce de şiddete maruz kaldığını ifade eden Yılmaz, şunları kaydetti: “Çok üzücü bir olay yaşadığımız. Hastaya yaptığımız gerekli olan muayeneleri tedavileri usulüne uygun yapmamıza rağmen hastanın kendi yargılaması darp şekilde hakaret şekilde uygulaması yüzünden bu hale geldik. Hastamız bir kadındı. Hastamızın eşi olaydan dolayı üzülebilir ama üzüntüsünü doktorları darp ederek çıkartmaması gerekiyor.

    “Yedi ay önce elimi kıran kişi denetimli serbestlikten yararlandı”

    Bunlara yaptırım olması gerekiyor. 7 ay önce benim elim kırıldı. Suçlu yine hasta ve hasta yakınları. Suçu sabit görüldü ama tekrar denetim serbestlikle çıkarıldı. Yine hasta yakını şu anda serbest bırakıldı. Yine biz bu şekilde darplara maruz kalarak görevimizi zor şartlar altında yapmaya devam ediyoruz. Şikayette bulundum.”

    Hastanın aynı bölümde diğer arkadaşları tarafından tedavisinin sürdüğünü ve asla bakımlarının darp olayına rağmen aksatılmadığını kaydeden Yılmaz, “Şu anda kolumda morarmalar var. Kaşımda ayrılmalar var. Burnumdan da kan geldi. Bunların hepsinin pansumanını tedavilerini yaptılar. Şu anda istirahat edeceğiz. Karşı taraftan da bu şekilde şikayetçi olduk. Aynı zamanda arkadaşım araya giriyor ona da tekme-yumruk atıyor. Buradan tüm sağlıkçı arkadaşlarımıza da diyorum kendi önlemlerimizi kendimiz alacağız. Yani şu şartlar altında doktor olarak hastaları korkarak muayene etmek şu dönemdeki bizim artık zorunda kaldığımız şeylerden birisi. Hastayı yine biz mağdur durumda bırakmıyoruz. Yine aynı şekilde tedavisini yapıyoruz. Ancak bunu hasta ve hasta yakını anlayamıyor” dedi.

    “Koronayı yendik ama şiddeti yenemedik”

    Covid -19 nedeniyle tedavi gördüğünü anlatan Yılmaz, “Bu dönemde yoğun bir şekilde salgın döneminde çalışan arkadaşlarımız tedavi gördü. Arkasından yine ben yüksek derece ateş ile bundan 2 hafta önce Covid-19’dan dolayı enfeksiyon servisinde yattım. Tedavi gördüm. Yeni taburcu oldum. Bu şekilde hem yoğun hem de hastalıkla çalışmaya devam ederken bu şiddet bu darp bizim mesleki şevkimizi kırmaktadır. Bu diğer doktor arkadaşlarımızla sağlık çalışanlarımıza iletmek istiyoruz. Koronayı yendik ancak şiddeti yenemedik. Sağlıkta şiddete hatta kadında şiddete, doktorda şiddete, bunların hiç birinin önüne geçemedik. Umarım halkımız bilinçlenir” ifadelerini kullandı.

    Araştırma Görevlisi Simge Katrancı ise, “Bizim hasta ya da hasta yakını ile herhangi bir husumetimizin olmamasına rağmen 2 tane sezaryenimiz vardı. O hastalarımızın kontrollerini yaparken bir anda kendisi bize doğru hitapta bulunarak aslında hiçbir şekilde bir bağlantımız bulunmadığı halde Bekir ağabeye suçlamalarda bulunarak bize saldırdı” diye konuştu.

  • Bursa kitap okuma oranlarında zirvede

    Bursa kitap okuma oranlarında zirvede

    Avrupa’nın en büyük kitabevi olan BKM KİTAP, 11 Mart’tan 10 Mayıs 2020 tarihine kadar olan 2 aylık dönemdeki istatistiklerinden yola çıkarak ‘en çok kitap siparişi veren 10 il, en çok satan 10 kitap, en çok okunan 10 yazar, kitap dışında en çok satan ürünler ve en çok kitap siparişi verenlerin yaş aralığı’ gibi verileri paylaştı

    Veriler ışığında pandemi döneminde en çok okunan 10 yazar ise şöyle sıralandı; Sabahattin Ali, Stefan Zweig, Ahmet Ümit, Franz Kafka, Fyodor Mihayloviç, Dostoyevski, George Orwell, Varol Yaşaroğlu, Zülfü Livaneli, Beyza Alkoç, Jose Mauro de Vasconcelos En çok okunan kategoriler ise şu şekilde sıralandı; Edebiyat, çocuk, sınavlara hazırlık, eğitim, tarih kitapları

    Pandemi döneminde en çok kitabı hangi şehir okuyor?

    Pandemi dönemine ilişkin ortaya çıkan verilerde en çok kitap siparişi veren ilk 10 il de sırasıyla şöyle; İstanbul, Ankara, Bursa, İzmir, Kocaeli, Antalya, Mersin, Konya, Adana, Kayseri.

    Nüfusa göre en çok kitabı Bursa okuyor

    Nüfusa göre en çok kitapseverin bulunduğu iller ise sırasıyla Bursa, Bilecik, Ankara, Kocaeli, Eskişehir, Yalova, Karabük, Denizli, Balıkesir ve Erzincan oldu.

    İşte Türkiye’de ilk Koronavirüs vakasının açıklandığı 11 Mart’tan 10 Mayıs 2020 tarihine kadar olan 2 aylık dönemde en çok okunan ilk 10 kitap şöyle;

    1 – Bir Ömür Nasıl Yaşanır? (İlber Ortaylı)

    2 – İçimizdeki Şeytan (Sabahattin Ali)

    3 – Kral Şakir 8 Macera Adası! (Varol Yaşaroğlu)

    4- Şeker Portakalı (Jose Mauro de Vasconcelos)

    5 – Simyacı (Paulo Coelho)

    6 – Bir İdam Mahkumunun Son Günü (Victor Hugo)

    7 – 1984 (George Orwell)

    8 – Körlük (Jose Saramago)

    9 – Hayvan Çiftliği (George Orwell)

    10 – Otomatik Portakal (Anthony Burgess)

  • Başkan Dündar’dan bayram mesajı

    Başkan Dündar’dan bayram mesajı

    Osmangazi Belediye Başkanı Mustafa Dündar, Ramazan Bayramı dolayısıyla yayınladığı mesajla tüm Müslüman aleminin bayramını kutladı.

    Başkan Dündar, yayınladığı kutlama mesajında şu ifadeleri kullandı:

    “Türkiye, dünyayı sarsan korona salgını ve dış güçlerin ekonomik saldırılara en güzel yanıtı, demokrasisi ve ekonomisiyle dimdik ayakta kalarak devleti, hükümeti, belediyeleri ve halkıyla kenetlenerek veriyor. Milletimizin ve ülkemizin geleceği için gece gündüz demeden çalışıyoruz. Bir yandan korona salgınıyla örnek olacak özverili çalışmalara imza atarken, diğer yandan genelde ve yerelde milletimize hizmet yolunda yatırımlarımız tüm hızıyla sürüyor. Ay yıldızlı bayrak altında kenetlenmiş, 83 milyon inanmış yürekle bu zorlu süreci birlikte yeniyoruz. Bu devlet bizim, ay yıldızlı bayrak, bu cumhuriyet bizim. Bu memleket hepimizin. Hiçbir ülke ve hiç kimse milletimizin birliğinden, beraberliğinden daha üstün ve güçlü değildir. İnşallah, bu koronavirüs tehdidini ve ekonomik saldırıları da birlik, beraberlik içinde yeneceğiz. Rabbimden, sevgi, kardeşlik, kucaklaşma, vuslat günleri olan bayramın, başta İslam dünyası olmak üzere, tüm insanlık için hayırlara vesile olması diliyor, Ramazan Bayramınızı tebrik ediyorum”

  • Mayıs ayında aşırı kar yağışından 45 hayvan telef oldu

    Mayıs ayında aşırı kar yağışından 45 hayvan telef oldu

    Çorum’da kar yağışı ve tipinin etkili olduğu yüksek kesimlerdeki yaylalarda, 45 büyük ve küçükbaş hayvan, donarak telef oldu.

    Çorum’da dün gece etkili olan kar yağışı ve tipi hayatı olumsuz etkiledi. Soğuk hava nedeniyle Laçin ilçesine bağlı Gözübüyük ve Yeşildere köyleri arasında kalan Katıklıeşme ile Narların Yurdu Yaylaları’nda otlayan 45 büyük ve küçükbaş hayvan donarak, telef oldu.

    Yeşildere Köyü Muhtarı Ali Okçu, yaylalarda yoğun kar yağışı ve tipinin etkili olduğunu belirterek “Ani bastıran kar ve tipi nedeniyle yaylalarımızda 45 büyük ve küçükbaş hayvan telef oldu” dedi.

  • Komutanı tarafından öldürülen askerin ailesine tazminat

    Komutanı tarafından öldürülen askerin ailesine tazminat

    Gökhan Kılıç, askerlik görevini yaparken özlem duyduğu annesinin sesini duymak için telefon açtı.

    Kılıç’ın telefonla konuştuğunu gören Osman Hancı, kafasına miğferle vurdu.

    Er Gökhan Kılıç, 54 gün yoğun bakımda kaldıktan sonra hayatını kaybetti.

    Açılan soruşturmada Kılıç’ın başına, nöbet sırasında astsubay başçavuş Osman Hancı’nın miğfer ile vurduğu ortaya çıktı.

    Gözaltına alınan Hancı, “Kompozit başlığı (miğfer) yerinden çıkarmadan yavaşça kafasına sürttüm.” dedi. Tutuklanarak cezaevine konulan Hancı, yargılama sonunda 8 yıl 4 ay hapis cezasına çarptırıldı. Yapılan itiraz üzerine davayı yeniden gören Bursa Bölge 5. Ceza Dairesi, cezayı 15 yıla çıkarttı.

    ŞEHİTLİK UNVANI

    Olayın üzerinden 3 yıl geçtikten sonra Gökhan Kılıç’a şehitlik unvanı verilmişti.

    Arından da ailenin mahkemeden beklediği karar çıktı.

    MADDE VE MANEVİ TAZMİNAT

    Bursa 2. İdare Mahkemesi, Kılıç’ın ölümüne ilişkin Milli Savunma Bakanlığı’nın 472 bin 363 TL maddi 350 bin TL manevi olmak üzere toplamda 822 bin 363 TL tazminat ödemesine karar verdi.

  • UNICEF: 80 milyon çocuk tehlike altında

    UNICEF: 80 milyon çocuk tehlike altında

    Koronavirüs salgını, çocukları da tehdit ediyor.

    Açıklama, Birleşmiş Milletler’den (BM) geldi.

    BM Çocuklara Yardım Fonu (UNICEF) İcra Direktörü Henrietta Fore, Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) Genel Direktörü Dr. Tedros Adhanom Ghebreyesus’un düzenlediği basın toplantısında konuştu.

    Fore, salgının çocuklar üzerindeki derin etkisinin uzun süreceğini bildiklerini vurgulayarak, “Koronavirüsn hızla çocuk hakları krizine dönüşen bir sağlık krizi olmasından korkuyoruz.” uyarısında bulundu.

    “1,8 MİLYAR ÇOCUK EVDE KALIYOR”

    Fore, salgına karşı alınan önlemler nedeniyle dünya genelindeki çocukların dörtte üçünün başka bir ifadeyle 1,8 milyar çocuğun “evde kal” politikasının uygulandığı ülkelerde yaşadığını aktardı. Ayrıca, 153 ülkede okulların kapatıldığını 1,2 milyar çocuğun (toplam eğitim alan çocukların yüzde 70’i) eğitim alamadığına işaret etti.

    “GELECEK 6 AYDA HER GÜN 6 BİN ÇOCUK ÖLEBİLİR”

    Fore, geçen hafta Johns Hopkins Üniversitesinin açıkladığı verilere göre, salgının devam ederek sağlık hizmetlerini kesintiye uğratması durumunda, gelecek 6 ay her gün 6 bin çocuğun “önlenebilir hastalıklardan dolayı ölebileceği” tahmini yapıldığını aktardı.

    “EN AZ 80 MİLYON ÇOCUK RİSK ALTINDA”

    “Bir yaşın altındaki en az 80 milyon çocuk risk altında, çünkü 68 ülkede küçük çocuklar için rutin aşılama hizmetleri önemli ölçüde kesintiye uğradı.” ifadesini kullanan Fore, koronavirüs dolayısıyla kızamık ve çocuk felci için aşı kampanyalarının büyük darbe yediğini söyledi.

    Fore, 27 ülkede kızamık, 38 ülkede de çocuk felci aşı kampanyalarının askıya alındığı bilgisini paylaşarak, “Bunun sonuçları çocuklar için ölümcül olabilir.” uyarısında bulundu.

    “AŞI KAMPANYALARI YÜRÜTÜLMELİ” VURGUSU
    Salgına rağmen aşı kampanyalarının yürütülmesi için pek çok yol olduğunu vurgulayan ve bunları tek tek sayan Fore, “Ölümcül bir salgını bir başkasıyla değiştiremeyiz. Herkesin onlarca yıldır elde etmek için çok çalıştığı sağlık kazanımlarını kaybetmeyi göze alamayız.

    Aşı kampanyalarının başlatılması için ortak ve uyumlu çabalara ihtiyacımız var. Bunu yapmanın pek çok yolu var.” dedi.

    “HAYAT KURTARICI AŞILARI UNUTMAMALIYIZ”
    DSÖ Genel Direktörü Ghebreyesus ise Kovid-19 salgını nedeniyle sekteye uğrayan en önemli hizmetlerden birinin de rutin çocuk aşıları olduğunu belirtti.

    Fakir veya zengin ülkelerde on milyonlarca çocuğun difteri, kızamık ve zatürre gibi öldürücü hastalıklara yakalama riskiyle karşı karşıya olduğunu vurgulayan Ghebreyesus, “Dünyanun koronavirüs için güvenli ve etkili bir aşı geliştirmek için bir araya geldiği bir dönemde, zaten var olan ve her yerde çocuklara ulaşmaya devam etmesi gereken onlarca hayat kurtarıcı aşıyı unutmamalıyız.” diye konuştu.

    Ghebreyesus, salgına karşı “küresel dayanışma ve birlik” çağrısını yineledi.

  • Bursa’da anne katili genç: “Geceleri̇ uyuyamıyorum”

    Bursa’da anne katili genç: “Geceleri̇ uyuyamıyorum”

    Bursa’nın Gemlik ilçesine bağlı Küçük Kumla Mahallesinde, geçtiğimiz yıl eylül ayında yaşanan olayda, yalnız yaşayan Tülin Beygirci, işe gitmeyince, mesai arkadaşları şüpheye kapılıp, polisi aradı. Eve giden polis ekipleri, kapıyı kırıp içeriye girdiklerinde vücudunun 50 yerinden bıçaklanmış Beygirci’nin cansız bedeniyle karşılaştı.

    Bursa Emniyet Müdürlüğü Cinayet Büro Amirliği ve Gemlik İlçe Emniyet Müdürlüğü tarafından oluşturulan özel ekip, güvenlik kamera kayıtları ile Tülin Beygirci’nin son 3 aya ait telefon görüşmelerini incelemeye aldı. Polis kamera kayıtlarından, Tülin Beygirci’nin işte olduğu sırada eve oğlu Berke Karasu’nun girdiğini, 2 saat sonra da çıktığını belirlendi.

    Katil zanlısı olarak Denizli Pamukkale Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi son sınıf öğrencisi Berke Karasu üzerine yoğunlaşan Cinayet Büro dedektifleri, Berke Karasu’yu arayarak, annesinin vefat ettiğini ve adli tıp işlemleri için imzasının gerektiğini söyleyerek, Bursa’ya davet etti.

    Bunun üzerine Bursa’ya gelen Karasu, polis tarafından gözaltına alındı. Güvenlik kamerası görüntüleri izletilen Berke Karasu, emniyette verdiği ifadede suçunu itiraf etti. Son sınıf öğrencisi olan Karasu’nun mezun olamadığı için annesinin baskısından çekindiğini, kendisini baskı altında hissettiği için cinayeti işlediğini söyledi.

    Annesinin kanı ile “Bu mahallenin onuru var” diye yazdı

    Ayrıca, Karasu’nun hedef şaşırtıp, olayı namus cinayeti şeklinde göstermek için elbise dolabına annesinin kanı ile “Bu mahallenin onuru var” diye yazdığı bildirildi.

    Bursa 14’ncü Ağır Ceza Mahkemesi’nde hakkında “Yakın akrabayı öldürmek” suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istemiyle dava açılan Berke Karasu’nun yargılanmasına başlandı. Karasu, Bursa E Tipi Cezaevi’nden görüntülü olarak bağlandığı duruşmada, “Hakim bey, hala olaydan dolayı kendimi toparlayamadığım gibi geceleri uyuyamıyorum. Kendimi toparladıktan sonra savunma yapacağım” dedi.

    Karasu’nun avukatı ise müvekkilinin hala olayın etkisi altında olduğunu, tanık olarak annesiyle arasındaki diyaloğu bilen okul arkadaşlarının, mahkemeye çağrılarak dinlenmesini istedi.

    Mahkeme heyeti, tutukluluk halinin devamına karar verdiği sanık Berke Karasu’nun ifadesinin alınması için duruşmayı ileri bir tarihe erteledi.