Etiket: marmara depremi

  • Tedirgin eden açıklama: 50 bin bina çökebilir

    Tedirgin eden açıklama: 50 bin bina çökebilir

    19 Haziran’da İstanbul Kartal’da yaşanan 3.9 büyüklüğündeki depremin, denizde yaşanan depremlerden farklı ele alınması gerektiğini söyleyen Prof. Dr. Şükrü Ersoy, “Depremleri biz deniz içerisinde bekliyoruz. Fakat Kartal’daki deprem karada meydana geldi. Kuzey Anadolu Fayı’nın ikinci kollarının bir kaç tanesinin kara üzerine çıktığını biliyoruz. Marmara Bölgesi’ndeki bir depremde 100 milyar dolar ekonomik kayıp meydana gelip, 50 bin bina çökebilir” dedi.

    İstanbul’da, geçen cumartesi günü meydana gelen ve Anadolu yakasının pek çok noktasında sarsıntıya neden olan deprem, olası Marmara depremi tartışmalarını yine alevlendirdi.

    AFAD’ın merkez üssünü Kartal, büyüklüğünü 3.9, Kandilli Rasathanesi’nin ise merkez üssünü Sultanbeyli büyüklüğünü 4.2 olarak açıkladığı depremle ilgili konuşan Yıldız Teknik Üniversitesi İnşaat Fakültesi Dekanı Deprem ve Tsunami Uzmanı Prof. Dr. Şükrü Ersoy, şunları söyledi:

    “Türkiye’de her yıl, 24 bin deprem olur. Bu da her ay yaklaşık 2 bin tane deprem demektir. 4 büyüklüğünü hesaba katarsak, 4 büyüklüğünde 150’ye yakın deprem oluyor. 3.9 büyüklüğündeki normal bir deprem buna rağmen bu kadar tedirgin etmesi, bu kadar insanları korkutmasının nedeni İstanbul’da olması. Biz Marmara Bölgesi’nde 7’den büyük deprem bekliyoruz. Marmara Bölgesi’nde 28 milyon kişi yaşıyor. 6 milyona yakın konut var. Marmara Bölgesi’nde böyle bir deprem ciddi bir maliyet demektir. Bazı hesaplara göre 100 milyar dolar ekonomik kayıp meydana gelebilir, 50 bin bina çökebilir.”

    “KUZEY ANADOLU FAYI’NIN İKİNCİ KOLLARI KARA ÜZERİNE ÇIKTI”

    “Depreme hazırlık yapmazsak büyük bir kumar oynuyoruz demektir ” diyen Prof. Dr. Ersoy, “45 saniyede 100 milyar dolar kaybetmek çok ciddi paradır. Deprem olmayan her süreyi iyi değerlendirmek gerekiyor. Kartal’da olan depremin diğerlerinden farklı ele alınması gerekiyor. Gelecek depremleri biz deniz içerisinde bekliyoruz. Fakat Kartal’daki bu deprem kara üzerinde meydana geldi. Kuzey Anadolu Fayı’nın ikinci kollarının bir kaç tanesinin kara üzerine çıktığını biliyoruz” dedi.

    “DEPREM OLMADAN YIKILABİLECEK YÜZLERCE BİNA VAR”

    Prof. Dr. Şükrü Ersoy, şunları ifade etti:

    “Deprem olmadan yıkılabilecek yüzlerce bina var. Bunu vatandaş da biliyor, yetkililer de biliyor. Hazır olmayan yapı stoğunun zemini de gözetilerek, bir an önce depreme hazırlanması gerekiyor. Çünkü bundan sonraki depremler 3.9 değil 7’ye varacak hatta 7.5’e varacak depremler olabilir. 3.9 normal bir deprem ülkemizde her iki günde bir oluyor zaten, Marmara’da olunca biraz daha anlam kazanıyor. Çünkü nüfus potansiyeli açısından vereceği zararlar açısından elbette endişe duyuluyor.”

  • İstanbul depreminin büyüklüğünü açıkladı

    İstanbul depreminin büyüklüğünü açıkladı

    Jeofizik Yüksek Mühendisi Prof. Dr. Övgün Ahmet Ercan, Marmara’da her 30 yılda bir yaklaşık 6.2 büyüklüğünde deprem olduğunu belirterek, “Yine Marmara’da her 104 yılda bir 6.3 ile 6.7 arasında bir deprem olur. Marmara’da yaklaşık 7.2’den daha büyük olan depremler ise yaklaşık 570 yılda bir olur. Genel olarak 4 bin yıllık deprem geçmişine baktığımız zaman İstanbul’un olağan büyük deprem büyüklüğü aşağı yukarı 6.4’tür” dedi.

    Jeofizik Yüksek Mühendisi Prof. Dr. Övgün Ahmet Ercan, son günlerde İstanbul’da meydana gelebilecek olası depremlere ilişkin yapılan açıklamalarla ilgili değerlendirmelerde bulundu. İstanbul depreminin tarihinin olmadığını söyleyen Ercan, “İstanbul’da deprem uyarıları 1999 yılından beri ‘3 gün içinde olur’, 3 gün içinde olmayınca ‘3 ay içinde olacak’, 3 ay içinde olmayınca ‘1 yıl içinde olacak’, 1 yıl içinde olmayınca ‘3 yıl içinde olacak’, daha sonra ’10 yıl içinde olacak’. Ve en son gelen ‘4 yıl içinde olacak’, ‘2018’de mutlaka olur’ diye 2020 yılına kadar geldik. Depremden 21 yıl geçti. Beklenen deprem olmadı bir türlü. Şimdi de yok 2024’te olacak, yok her an olabilir, yok 2029’da olabilir gibi yine bilimsel tabana dayanmayan kestirimler yapılıyor. Bu kestirimleri yapanların hiçbiri de jeofizik mühendisi değil. Çünkü deprem kestirimlerini jeofizik mühendisleri yapar. Ve bunlar basında yer alıyor. Bu büyük bir talihsizlik aslında. Çünkü insanlara bir korku pompalanıyor ki bunun bilimsel tabanı yok” dedi.

    ‘İSTANBUL DEPREMİNİN BÜYÜKLÜĞÜ 6.4’

    Prof. Dr. Ercan, İstanbul’da meydana gelecek olası bir depremin büyüklüğünün 6.4 olacağını ifade ederek, şunları söyledi:

    “Genel olarak 4 bin yıllık deprem geçmişine baktığımız zaman İstanbul’un olağan büyük depreminin büyüklüğü aşağı yukarı 6.4’tür. Bunu Kuzey Marmara olarak değerlendirmek ya da tam Marmara olarak değerlendirmek gerekiyor. Çünkü Marmara’nın neresinde deprem olursa olsun, 100 kilometre yarıçaplı bir alanda yıkıcı bir etkisi oluyor. Sözün gelişi Gölcük’te 7.5 büyüklüğünde bir deprem oldu, bu depremin Gölcük’teki yıkım gücü 11’di. Ama Avcılar’daki yıkım gücü yaklaşık 9 oldu ve yapıları yıktı. Avcılar’ın Gölcük’ten uzaklığı 100 kilometreydi. Gölcük’te bir deprem oldu, oradan yaklaşık 120 kilometre ileride Adapazarı’nda öldürücü etkisi oldu. Oysaki deprem orada olmadı. Son İzmir depreminde olduğu gibi deprem Sisam’da oldu 7 büyüklüğünde, geldi 78 kilometre ilerideki İzmir’deki Bayraklı’yı yıktı. Demek ki depremin ille de sizin olduğunuz yerde olması gerekmiyor, evinizin yıkılması ya da tehlike altında olması için. Dolayısıyla Marmara bölgesinde size en az 100 kilometre ileride olacak bir deprem sizin depreminizdir. Dolayısıyla büyük İstanbul depremi, büyük Tekirdağ depremi diye konuşulan depremler aynı zaman Kocaeli’nin, aynı zamanda Yalova’nın, aynı zamanda Bursa’nın, Mudanya’nın, Gemlik’in, Bandırma’nın, Balıkesir’in, Çanakkale’nin, Tekirdağ’ın depremleridir. Bunu böyle algılamak gerekiyor. Yani beklenti sadece İstanbul ve Tekirdağ için değil, tüm Marmara çevresi için bir yıkım beklentisi olması gerekiyor. Bunun önemli tarafı ne? Türkiye’de hiçbir yer Marmara’nın çevresinde bulunduğu kadar yoğun bir nüfusa sahip değil. Ayrıca İstanbul’da yaklaşık kilometrekare başına 2 bin 568 kişi düşüyor. Marmara ortalamasına baktığımız zaman kilometrekareye yaklaşık bin 500 kişi düşüyor. Türkiye ortalamasına baktığımız zaman 86 kişi. Demek ki birim alanda oturan insan sayısı, birim alanda bulunan konut sayısı Marmara’da çok yoğun. En yoğun olduğu yer de İstanbul. İzmit’in bulunduğu kesim, yani birim alandaki yoğunluklar. Birim alanda yoğunluk ne kadar çoksa yıkım da o denli fazla olacaktır.”

    ‘7.2’DEN BÜYÜK DEPREMLER 570 YILDA BİR OLUR’

    Marmara’da her 30 yılda bir yaklaşık 6.2 büyüklüğünde depremin olduğunu söyleyen Prof. Dr. Övgün Ahmet Ercan, “Yine Marmara’da her 104 yılda bir 6.3 ile 6.7 arasında bir deprem olur. Marmara’da yaklaşık 7.2’den daha büyük olan depremler ise yaklaşık 570 yılda bir olur. Dolayısıyla bizim Gölcük’te görmüş olduğumuz 7.5 büyüklüğündeki bir depremin yeniden Marmara’da yineleme olasılığı yok denecek kadar azdır. O nedenle Marmara’da 7.6’lık bir deprem bekleniyor demenin 4 bin yıllık Marmara’nın deprem davranışıyla herhangi bir ilintisi yoktur. Kaldı ki eğer Marmara’da 7’den daha büyük bir deprem olsaydı bugünkü Eminönü yarımadasında ne Ayasofya ayakta kalırdı, ne Kızkulesi ayakta kalırdı, ne Bozdağan Valens Kemeri ayakta kalırdı, ne Süleymaniye Camisi, ne Fatih Camisi, ne Beyazıt Camisi, ne Sultanahmet Camisi, eski eserlerin hiçbiri ayakta kalmazdı. Oysaki bunların hepsi ayakta, İstanbul surları dahil. Bunlar depremlerin tanıklarıdır. Demek ki İstanbul’un bulunduğu kesimde çok büyük depremler olmamıştır. Neden olmamıştır İstanbul’un içinde? Çünkü orada yaklaşık 2 kilometre kalınlığında bir magma yaklaşımı vardır. Tam İstanbul Boğazı’nın bulunduğu yerde ve Suriçi’nin bulunduğu kesimde yer kabuğunun kırılma direnci 6 milyar cigatondan daha büyüktür. İşte o nedenle 99 depreminde bir taraftan Gölcük’ten başlayıp Kaynaşlı’ya doğru giden kırık diğer taraftan ise Gölcük’ten başlayıp Karamürsel üzerinden Yalova, oradan Çınarcık, oradan Esenköy’e kadar gitmiştir. Bir dal da çıkmıştır oradan. Tıpkı balkı kılçığı gibi. Bir tanesi Çınarcık çukurunun kuzeyinden yaklaşık Sivriada’ya kadar kırmıştır, bir dal da yine bu ana koldan çıkarak Tuzla üzerinden Pendik, Kartal, oradan Maltepe, oradan Bostanlı’ya kadar kırmıştır. Adalar tam bunun ikisinin arasında kalmıştır. Eğer devam etseydi bu kırılma, bir taraftan Fenerbahçe burnundan kasrın içine girecekti, tam Sarayburnu’na bulunduğu kesimden, bir taraftan da tam Küçükçekmece’nin önünden bir dönerek Avcılar önünden Büyükçekmece’ye doğru doğu-batı doğrultusunda kırılacaktı. Gidememesinin ana nedeni tam İstanbul’un önünde yer kabuğunun kırılmaya karşı direncinin çok büyük olması. O nedenle devam edemedi, orada kaldı” diye konuştu.

    ‘MARMARA ŞU AN ÇOK YORGUN’

    Marmara Bölgesi’nin şu anda çok yorgun olduğunu söyleyen Prof. Dr. Ercan, “Marmara şu anda çok yorgun. Burayı kırabilmesi için yeniden bir gerginlik biriktirmesi gerekiyor. O gerginlik biriktirmesi doğudan her yıl gelen gerginliğin birikme hızına bağlı olarak değişiyor. Burada Ercan algoritması dediğim bir algoritmaya baktığım zaman bu gerginliğin birikebilmesi için, yani 6 milyar cigatona ulaşıp gelişip bu kabuğu kırabilmesi için en az 2045 yılına kadar beklemek gerekiyor. Eğer düzgün bir dağılım olursa. Eğer bu gerginlik birikmesi yeterli değilse 2075 yılına kadar deprem gecikebilir. 21 yıldır birileri her an deprem olabilir diyor ama 21 yıldır da ben ‘hayır her an deprem olamaz, olması için yeterli bir güç toplanmamıştır’ diyorum. Zaman beni doğruladı hep. Zaman birçok kimseyi yanılttı. Belki arkadaşlarımızın buradan demek istediği deprem uyarısı yapmak. Ama yanlış deprem uyarısı yapmak ülkenin ekonomisini sarsar, o ülkeye yatırım gelmez. O ülkedeki yerli yatırımcılar da yatırımlarını Romanya gibi, Bulgaristan gibi, Ukrayna gibi, Rusya gibi farklı yerlere kaydırırlar. Yani ülke ekonomisi etkilenir. Ülkenin aynı zamanda turizmi de etkilenir” dedi.

    ‘EKONOMİYE DARBE VURMAMAK GEREKİYOR’

    Prof. Dr. Ercan, Sisam’da 7 büyüklüğünde deprem meydana geldiğini hatırlatarak, “Sisam’da 7 büyüklüğünde bir deprem oldu Yunanlılar, Yunanistan’da deprem oldu demediler. Ama hemen biz sahip çıktık, deprem bizde olmamasına karşın İzmir depremi dedik bu depreme. Oysa İzmir’de deprem olmamıştı. Yani biraz konuşurken birinin ölçeğini iyi ayarlamak, toplumu sinir hastası yapmamak ve ekonomiye darbe vurmamak gerekiyor. Deprem bilimcilerinin daha ölçülü konuşması gerekiyor. Deprem konusu televizyonlara, gazetelere konu olacak bir konu değil. Çünkü deprem konusundaki değişiklikler en az 10 yıl ile 100- 200 yıl arasında olur. Ama Türkiye’de deprem haberleri veya deprem kestirimleri bilimsel tabanlara dayanmayan biz buna hissikablelvuku diyoruz. Türkçesi içime öyle doğdu öyle konuşuyorum. Çünkü konuşulan da yanlış, anlatılan hiçbir şeyin sorumluluğu yok. Türkiye’de bir kişinin deprem kestirmesi yapabilmesi için mutlaka ve mutlaka jeofizik mühendisi olup deprem bilimi dersini de almış olması gerekiyor. Büyük deprem geliyor diyenlerin hiçbiri jeofizik mühendisi değil maalesef” dedi.

    ‘İSTANBUL’U HAZIRLAMAK GEREKİYOR’

    Türkiye’de son 21 yılda depremle ilgili çok şeyler yapıldığını ifade eden Ercan, “Neler yapmak gerekiyor? İstanbul’u hazırlamak gerekiyor. Şimdi İstanbul hazırlamak için büyük deprem geliyor demeye gerek yok. 21 yılda çok şeyler yapıldı. Sadece İstanbul değil Türkiye’nin birçok kentinde çok şeyler yapıldı. Her 5 yapıdan biri yerden gelen sorunla yıkılır, her 5 yapıdan biri, 4 tanesi ise kötü yapılaşmalar nedeniyle yıkılıyor. Sadece yapıdan karot alarak veya sadece yapı için güçlendirme önlemleri yaparak o yapı depremden korunamaz. Hem yerin hem yapının güçlendirilmesi gerekiyor. İstanbul’da 1 milyon 800 bin tane yapı vardır. İstanbul birçok Avrupa kentinden daha büyüktür. O nedenle böyle sihirli değneği böyle pat diye koyarak İstanbul’daki yapıları birden güçlendirme olasılığı ne yazık ki yoktur. Yavaş yavaş bu işin kentsel dönüşümü anlamı içinde inşaat, jeofizik mühendisleri, mimar, şehir planlamacıları bunlar bir araya gelip hem yer konusunda hem de nitelikli yapı konusunda sağlıklı, güvenli atılımlar yapmak gerekiyor” diye konuştu.

  • Marmara’da büyük depremin yerini açıkladı

    Marmara’da büyük depremin yerini açıkladı

    Jeofizik Yüksek Mühendisi Prof. Dr. Övgün Ahmet Ercan, Marmara Bölgesi’nde büyük depremin Tekirdağ’da olacağını iddia etti. Ercan, “Kimse Tekirdağ depreminden söz etmiyor herkes İstanbul diyor. Oysaki büyük deprem Tekirdağ’da olacak. Marmara Ereğlisi’nin beklediği depremin yıkım kuvveti de 9 olacaktır. İstanbul’da beklenen depremde açığa çıkacak güç 4,3 atom bombası gücünde olacak ama Marmara Ereğlisi’nde olacak olan depremde açığa çıkacak güç ise 24 atom bombasına eş değer olacaktır” dedi.

    Jeofizik Yüksek Mühendisi Prof. Dr. Övgün Ahmet Ercan, Tekirdağ’ın Marmara Ereğlisi ilçe Belediyesi’nin düzenlediği, ‘Deprem her an kapımızda’ konulu panele katıldı. Marmara Ereğlisi Kaymakamı Sıdkı Zeyin, Belediye Başkanı Hikmet Ata, Namık Kemal Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mümin Şahin ile davetlilerin katıldığı panelde konuşan Prof. Dr. Ercan, Türkiye’nin deprem açısından en güvenli illerinin Kırklareli ile Edirne ve Tekirdağ’ın kuzey bölgeleri olduğunu söyledi. Trakya’da deprem açısından en güvensiz ve imara açılmaması gereken bölgelerin Ergene çukuru, Marmara Ereğlisi, Mürefte ve Şarköy kıyılarının yapılaşmaya açılmaması gerektiğini ancak buna engel olunamadığını ifade etti.

    Prof. Dr. Ercan, Kuzey Anadolu kırığının davranışının kişilikli olduğunu, doğudan başlayıp batıya doğru adım adım gittiğini söyledi. Bölge üzerine eskiden meydana gelen depremleri anlatan Ercan, “Sonuçta İzmit 1999 depreminin olacağını biz jeofizik mühendisleri ilk kez 1982 yılında söyledik. 1982 yılında algoritmamı uyguladığım zaman 1994’ten sonra her an deprem olabilir demiştim. Tabi bunu çoğunuz anımsamıyordu çünkü o zaman için deprem konuları bu kadar ilgi çekmiyordu. Sonra 5 yıl gecikmeyle 1999 depremi gümbür gümbür geldi ve 17 bin 800 kişiyi kaybettik. 7,5 büyüklüğündeki bu depremde boşalan enerji 130 atom bombasının gücüne eş değerdeydi” dedi.

    ‘DEPREMİN BİR YASASI VARDIR. TARİHİNİ BİLMEYEN TARİHİ YAŞAR’

    Marmara Denizi’nde olacak bir depremin Marmara’nın çevresindeki kentlerin depremi olduğunu ifade eden Ercan, “Marmara Ereğlisi’nin önünde olacak deprem hem Tekirdağ, Çanakkale, İstanbul, Balıkesir, Bursa, Yalova hem de Kocaeli’nin depremidir. Nasıl onların depremi bizi etkilediyse bizim depremimiz de buraları etkileyecektir. Demek ki bu hazırlık sadece Tekirdağ’da değil bu saydığım illerin tamamında yapılmalıdır. Çünkü Marmara’da bugüne kadar yapmış olduğum araştırmada Marmara depremleri bir bütün davranışı içinde oluyorlar. Depremin bir yasası vardır ve bu yasa der ki ‘Bir yerde 7 büyüklüğünde bir deprem olduysa gelecekte de aynı yerde aynı büyüklükte bir deprem olacaktır.’ Demek ki tarihini bilmeyen tarihini yaşar.

    ‘DEPREMİN NEREDE OLACAĞINI BİLİYORUZ’

    Prof. Dr. Övgün Ahmet Ercan, Marmara’daki depremi ölçerleriyle nerenin gergin olup olmadığını bildiklerini belirterek, “Buna göre Büyükçekmece’nin batısından Şarköy’e kadar yüksek gerginlik yaşanıyor. Demek ki bu gerginliğin bulunduğu torağın bir kısmı Silivri’den başlıyor yani İstanbul’un batısından başlıyor ama büyük bölümü Tekirdağ ilinde bulunuyor. Buna göre Tekirdağ ilini deprem bekliyor diyoruz. Bu depremin olacağı yer ise bu arı kovanının en yoğun olduğu yer Marmara Ereğlisi’nin önü oluyor. Arzu ederseniz dışarıya çıkarız sizlere depremin tam nerede olacağını da gösterebilirim. Sadece Marmara Ereğlisi depremi olmayacak bütün Trakya bölgesinin depremi olacak. Nasıl kırılacak bu deprem derseniz, doğu-batı doğrultusunda kırılacak. Bir deprem olduğu zaman hem doğu-batı doğrultusunda kırılacak hem de Trakya kırığını oynatarak tam bu Marmara Ereğlisi’nde bulunan dolum tesislerinin altından geçerek Çorlu’ya doğru gidecek, Çorlu’yu da çok etkileyeceğini de söyleyeyim, Lüleburgaz, Babaeski üzerinden Edirne’ye kadar etki yaratacak. Yani bu deprem sadece Marmara Ereğlisi depremi olmayacak bütün Trakya’nın ve Marmara bölgesinin depremi olacak” ifadelerini kullandı.

    ‘İLK DEPREM KÜÇÜKÇEKMECE’NİN ALTINDA OLACAK’

    Prof. Dr. Ercan, kendisine büyük İstanbul depreminin sorulduğunu belirterek, “İstanbul’un önünde olacak olan deprem Küçükçekmece ile Avcıların önünde olacak ve bu deprem 6,4 ile 6,7 arasında olacak. Yani büyük olmayacak. İstanbul’da büyük deprem olsaydı arkadaşlar, hiçbir şey bilmiyorsanız oradaki kalıntılara bakın, bugün ne Ayasofya kalırdı ne Bozdoğan Kemeri kalırdı, ne Süleymaniye kalırdı, İstanbul’un surları kalırdı. Yedikule surları her deprem olduğunda yıkılır. Bana göre ilk deprem Küçükçekmece’nin altında olacak” dedi.

    ‘BÜYÜK DEPREM TEKİRDAĞ’DA OLACAK; KIYI ŞERİDİNDEKİ YAPILAR YIKILMALI’

    Hiç kimsenin Tekirdağ depreminden söz etmediğini söyleyen Ercan, “Kimse Tekirdağ depreminden söz etmiyor herkes İstanbul diyor. Oysaki büyük deprem Tekirdağ’da olacak. Marmara Ereğlisi’nin beklediği depremin yıkım kuvveti de 9 olacaktır. Eğer Marmara Ereğlisi’nde enkaz altında insan aramak istemiyor, can kaybı yaşamak istemiyorsanız o kıyı şeridindeki yapıların hepsinin yıkılması gerekiyor. Siz yıkmazsanız deprem hepsini yıkacak bu yapıların. İnsanlar önce malım dememeli önce canım demeli. Bir kişinin Türkiye Cumhuriyeti’nde depremden ölmesinin maliyeti 1 milyon 250 bin dolardır. Pekiyi bir kişinin depremde ölmemesi için yapılması gereken kişi başı yatırımın miktarı ne kadardır biliyor musunuz? Sadece 5 bin dolardır” diye konuştu.

    ‘MARMARA EREĞLİSİ DEPREMİNDE AÇIĞA ÇIKACAK GÜÇ, 24 ATOM BOMBASINA EŞDEĞER’

    Daha önce de 2045 yılından önce büyük deprem olmayacağını söylediğini belirten Ercan, bölgede olan depremleri anlatıp, “Marmara Ereğlisi depremi İstanbul’da olacak olan depremin 6 katından daha fazla olacak. İstanbul’da beklenen depremde açığa çıkacak güç 4,3 atom bombası gücünde olacak. Ama Marmara Ereğlisi’nde olacak olan depremde açığa çıkacak güç ise 24 atom bombasına eş değer olacaktır. Ama biz bunu can kayıpsız atlatabiliriz” diye konuştu.

    ‘İSTANBUL’DA ÖNLEM ALMAK KOLAY DEĞİL’

    Jeofizik Yüksek Mühendisi Prof. Dr. Övgün Ahmet Ercan, olası bir depremde 18 milyon kişinin yaşadığı İstanbul’da önlem almanın kolay olmadığını belirterek, 1 milyon 600 bin yapının dönüştürülmesi gerektiğini söyledi. Ercan, “1 milyon 600 bin yapının dönüştürülmesi için bir kere para yok yani sonra yasada bazı eksikler var. Sonra insanlar bu konuda da yardımcı olmuyorlar yönetimlere. Çünkü adam bir daire veriyor iki daire istiyor veya ‘Ben bu daireyi veririm ama aynı boyutta daire isterim’ diyor. Böyle olmaz ki yani o zaman hangi müteahhit o yapıyı yıkıp yeniden yapar ki. Dolayısıyla yönetim ve halk arasında mal mülk anlaşması olması gerekiyor. Bu kesinlikle böyle her şeyi devletten de beklemeyecekler. Yoksulun bir de elinden tutmak gerekiyor. Şimdi yoksulun elinde para olmadığı için yapısını yıktırıp yeniden yaptırma olanağı yok. Sonra özellikle Türkiye’deki yapıların yüzde 20’si yerden gelen sorunlar, yüzde 80’i yapıdan gelen sorunlardan dolayı yıkılıyor. Yapısal sorunlar için banka kredi veriyor ama jeofizik araştırmalar için banka kredi vermiyor. Yani yarından tezi yok bankalar yerden gelen sorunlar için de kredi vermeli” dedi.

    ‘SİSAM’DA BEKLEDİĞİMİZ DEPREM HENÜZ OLMADI’

    Son günlerde Malatya, Aydın ve Çorum’da meydana gelen depremlere değinen Prof. Dr. Ercan, “Bunlar depremcik boyutundaydı. Sadece Çorum’da, Ezine Pazarı kırığında bir deprem oldu 4.1 büyüklüğünde bu Ezine Pazarı kırığının diri olduğunu gösteriyor. Diğer depremler daha küçük boyuttaydı, onlarda çekinecek bir durum yok. Ancak Sisam’da beklediğimiz o orta büyüklükteki 5,5-5, 6’ya kadar olacak depremin hiçbiri olmadı henüz. Bu durum orada çekincenin sürdüğünü ve İzmir’de hasar görmüş yapıların bir an önce yıkılıp orada ölümlerin gelecekte önlenmesinin yararını gösteriyor bize. Şimdi Aydın’da depremler çok seyrek aralıklarla oluyor. Kuşadası da Aydın’ın bir ilçesi biliyorsunuz. Depremlerin en sık olduğu yer Sisam Adası ve Kuşadası’nın bulunduğu kesim. O nedenle deprem için en çekinceli olan bölge Aydın’dır. Ama Efeler ilçesi değildir. Aydın’da deprem çekincesi yüksek olan ilçeler Nazilli, Söke, Kuşadası, Ortaklar, Germencik ve Efeler olarak sıralanıyor” diye konuştu.

    ‘İZMİR’İN GERÇEK DEPREMİ İZMİR KIRIĞININ ÜZERİNDE OLACAK’

    İzmir’in Seferihisar açıklarında yaşanan depremin büyüklüğünün de 7, yıkım gücünün de 9 olduğunu ifade eden Ercan, şunları söyledi:

    “İzmir için zaten bu deprem İzmir’de olmadı, Sisam’da oldu. Depremin büyüklüğü 7, yıkım gücü 9’du. Bu biraz Türkiye’nin ayıbıdır. Sisam bölgesinde 7’den büyük deprem beklemediğim için İzmir’de daha büyük bir deprem beklemiyorum demektir. İzmir’in gerçek depremi İzmir kırığının üzerinde olacak bir depremdir. Eğer İzmir’de 7 büyüklüğünde deprem olsaydı birçok kişinin ölümünden söz edebilirdik. Evet, Sisam’daki kırık boşalmıştır orada bir deprem beklemiyorum. Ama İzmir kırığı gelecekte deprem yaratmak için birikimini sürdürmektedir. Kentsel dönüşüm bu işin tek çaresidir. Depremi ben kısa bir süre içinde beklemediğimi söylemiştim. Kentsel dönüşümü hızlandırmamız gerekiyor. Yapısal dönüşümden vazgeçip, mahalle ve ilçe boyutunda yıkıp yerine yeniden yapmamız gerekiyor. Bir an önce yapılması gereken budur, belediyelerin ise bu yapıları kontrol ettirip onları yenileme konusunda zorlama yetisi yoktur. Belediyelerin bu yetkisi belediyelere verilirse bu iş hızlanır. Hiçbir şey için asla geç değildir. Dolayısıyla İstanbul depremine daha 20-25 yıl var. İstanbul’da yıkıcı bir deprem olmadı henüz. Kaldı ki Marmara Ereğlisi’nde de deprem olmadı dolayısıyla bugüne kadar yasalar, yönetmelikler çıktı, kentsel dönüşümler için taban haritaları çıkarıldı bundan sonra yapılacak eylem işi hızlandırmak.”

  • 1 milyon kişi evsiz kalacak!

    1 milyon kişi evsiz kalacak!

    Endişeyle beklenen Marmara depreminde 1 milyon kişinin evsiz kalacağını söyleyen inşaat mühendisi Prof. Dr. Mehmet Fatih Altan, beklenen Marmara depreminin en büyük hasarı İstanbul’a vereceğini, kentte 600-650 bin binanın zarar göreceğini ve 3-4 milyon insanın da depremden etkileneceğini söyledi.

    İzmir’de meydana gelen deprem sonrası gözler beklenen İstanbul depremine çevrildi. İstanbul depremiyle ilgili yapılan araştırmalarda çarpıcı verileri ortaya koydu. İstanbul Aydın Üniversitesi Mühendislik Fakültesi İnşaat Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi ve Afet Eğitimi Uygulama ve Araştırma Merkezi (AFAM) Müdürü Prof. Dr. Mehmet Fatih Altan, olası bir İstanbul depreminin 1 milyon kişiyi evsiz bırakacağını söyledi. Yapılan araştırmalarda da 600-650 bin binanın zarar göreceğini ve 3-4 milyon insanın da depremden etkileneceğini belirtti.

    “İSTANBUL DEPREMİ SONRASI 600-650 BİN BİNA ZARAR GÖRECEK”

    Prof. Dr. Mehmet Fatih Altan, “Marmara depremiyle ilgili çok iç açıcı konuşamayacağım. Çünkü Marmara depremine hazır değiliz. Gerçekleşeceği ön görülen depremlerin 7.5 büyüklüğünde olacağını düşünüyorum. Marmara’da gerçekleşecek bir deprem İstanbul’da nasıl bir tahribat yapacağını düşünmek bile istemiyorum. Elimdeki verilere göre beklenen Marmara depremi sonrası 600-650 bin binanın zarar göreceğini, 1 milyon insanın evsiz kalacağı ve 3-4 milyon insanın da depremden etkileneceğini istatiksel olarak söyleyebiliriz. Bu veriler vahim verilerdir. Hızla deprem için tedbirler almamız lazım” ifadelerini kullandı.

    “BİZLER ARTIK AĞLAMAK İSTEMİYORUZ”

    Prof. Dr. Altan sözlerine şu şekilde devam etti:

    “İzmir’de yollar çok genişti ve arama kurtarma ekipleri 20 bina için yetişebildi. Ancak düşünün İstanbul’da 70 bin bina yıkılacak ve yollar çok dar. Kurumlardan şunu rica ediyorum. Evet ön plan hazırlamak önemli ama eylem planı da hazırlayın. Sadece kağıtta kalan planlar hazırlamayın. Bizler artık ağlamak istemiyoruz. Vatandaşlar benim evim sağlam demesin. Evinde gözle görülen bir sorun olmayabilir ancak bu evinizin depreme dayanıklı olduğunu anlamına gelmez. Hele ki 2000 yılı öncesi yapı stoklarında oturan vatandaşlarımızın evlerini bir uzman kişiye kontrol ettirmeleri gerekir.”

    “BİNGÖL CİVARLARINDA DEPREM BEKLİYORUZ”

    Dünya haritasında Türkiye’ye baktığımızda dünyanın oluşturduğu levhalar içerisinde en kırmızı nokta Türkiye olduğunu belirten Prof. Dr. Altan, “Bingöl civarlarında deprem bekliyoruz. Yine İzmir’de bulunan fay hatlarında deprem sonrası bir enerji birikimi oldu mu bilmiyoruz. İzmir’de gerçekleşen deprem bizler için beklenen bir depremi değildi. Beklediğimiz bir deprem olsaydı artık İzmir diye bir kentimiz kalmayacaktı. Depremler aslında olması gereken doğa olaylarıdır. Dünyanın her yerinde büyük depremler oluyor. Tabii dünyanın diğer yerlerinde olan depremler okyanuslarda olduğu için bizim kadar etkilenmiyor. Dünya haritasında Türkiye’ye baktığımızda dünyanın oluşturduğu levhalar içerisinde en kırmızı nokta Türkiye’dir” dedi.

    “TÜRKİYE’NİN HER YERİNDE 5 BÜYÜKLÜĞÜNDE DEPREM OLABİLİR”

    ‘Türkiye’nin afet bilinci konusunda öğrenmesi gerekenler var’ diyen Prof. Dr. Altan, şöyle devam etti:

    “Türkiye’nin deprem kuşağında olduğunu öğrendik. Ama afet bilinci konusunda öğrenmemiz gerekenler var. Şu gerçeği söylemem gerek; Türkiye’nin her yerinde 5 büyüklüğünde deprem olabilir. Bu durumu kabullenip ona göre önlemler almamız lazım. Türkiye deprem tehlike haritası yeni güncellendi. Türkiye deprem tehlike haritasında kırmızıyla gösterilen yerlerde her an büyük bir deprem olabilir. Sarıyla gösterilen yerlerdeyse 5 veya 4 büyüklüğünde depremler yaşanabilir. Bu süreçte bazı spekülasyonlardan uzak durmak lazım. Son zamanlarda Ege Bölgesi için 7 ve üzeri depremler beklendiği söylenmekte. Ancak Ege Bölgesi’nde bu zamanda kadar en fazla 6 ve 7 büyüklüğü arasında depremler görülmüştür. O sebepten Ege Bölgesinde 7 büyüklüğünün üzerinde deprem üretecek bir fay bulunduğunu bilimsel olarak söyleyemeyiz. Bundan sonra yapabileceğimizse 30 yılını tamamlamış yapılarımızı yenilememizdir.”

  • “Minimum 7.3’lük deprem geliyor, şakası yok!”

    “Minimum 7.3’lük deprem geliyor, şakası yok!”

    Bilim Akademisi Üyesi Prof. Dr. Naci Görür, Kanal İstanbul’un Marmara’ya açıldığı kıta sahanlığında canlı faylar olduğunu gördüklerini söyledi. Görür’e göre büyük bir tsunami tehlikesi var.

    Bilim Akademisi Üyesi Prof. Dr. Naci Görür, “Minimum 7.3 deprem geliyor, şakası yok” diye uyardı ve, “İstanbul gibi yapı stokunun yüzde 60’ının zafiyet içinde olduğu bir yerde bunun sonuçları çok büyük olacak” ifadelerini kullandı.

    Cumhuriyet’ten İpek Özbey’in sorularını yanıtlayan Naci Görür, deprem için gerekli önlemlerin alınmadığını ve deprem gerçeğinin farkına varılmadığını söyleyerek bazı eleştirilerde bulundu.

    Kanal İstanbul’un Marmara’ya açıldığı kıta sahanlığında canlı faylar olduğunu gördüklerini söyleyen Prof. Dr. Görür, büyük bir tsunami tehlikesinden bahsetti.

    Uzun soluklu, disiplinli, bilimsel yöntemlerle ülkenin belirli katma değerini bu işe verip, bir takım yerleşim alanlarını deprem güvenli hale dönüştürülmesi gerektiğini savunan Görür, şöyle devam etti:

    “Çetrefil bir iştir. Kısa zamanda ne bütçeniz ne siyasi ömrünüz yeter. Dolayısıyla politikacılar, böyle büyük bir işin içine girmek yerine dört yılını sekiz yıla çıkarmak için, cilalı bir takım kolay işleri yaparak, meydanlardan nutuk atarak halkı bir atmosferin içine sokarak siyaset yapmayı yeğliyor. Çünkü öbür türlü uzun soluklu bir iştir. Diyelim ki siz tüm Türkiye’de deprem kuşaklarında yerleşim alanlarını deprem güvenli hale getirmeye çalışırsanız; çok disiplinli, belirli bütçelerle, aralıksız çalıştığınız zaman bile herhalde 20-30 seneden önce dönüştüremezsiniz…”

    “Minimum 7.3 deprem geliyor, şakası yok. İstanbul gibi yapı stokunun yüzde 60’ının zafiyet içinde olduğu bir yerde bunun sonuçları çok büyük olacak” diyen Görür, “Broşür dağıtmakla olmaz. Televizyonlarda en çok izlenen saatlerde kamu spotları yayımlanmalı örneğin” önerisinde bulundu.

    KANAL İSTANBUL UYARISI!

    “Bu kanalın güzergâhı özellikle Çekmece Gölü’nün kuzeyinde Sazlıdere’den başlayıp, Marmara’nın kıta sahanlığına açıldığı yere kadar olan bölge jeolojik olarak tam anlamıyla anormal tehlikeli ve riskli yerler” diyen Görür, sözlerinin devamında şunları kaydetti:

    “Deprem olmamasına rağmen kaymalar, heyelanlar oluyor. O bölgedeki arazi stabil değil, şu anda bile kayıyor. Depremde haşat olur buralar.

    İkincisi bu Kanal İstanbul’un Marmara’ya açıldığı kıta sahanlığında deniz araştırmalarında gördük. Bizden önce de arkadaşlarımız yaptıkları araştırmalarda canlı faylar olduğunu gördüler. Bu fayların boyutlarını tam olarak araştıramadık ama canlı oldukları kesin. Olası bir depremde bu faylar harekete geçmek suretiyle kanalın Küçükçekmece’ye kadar olan her yerini tarumar eder. Bundan kaçış yok.

    Heyelanlar, bu faylar tarafından aşırı tetiklenebilir. Kaldı ki büyük bir tsunami tehlikesi var. Tsunami bu kanala girdiği zaman, o sırada kanalın içinde gemi falan varsa onu da sürükler götürür ve bir yerlerde taşıdığı malzemelerle kanalı tıkadığı an orada bir barajlanma olur. Bütün kanalın etrafını deniz basar. Bir daha da orayı kurtaramazsın. Kanal İstanbul’un yapılmaması gerekir.”

    ‘Marmara’nın altındaki kabuk aşırı stres biriktirmiş durumda’

    “Marmara’nın altındaki kabuk, aynen o yay gibi stres altında. Sen bastırdığın yaydan elini çektiğinde o yay fırlar, sallanır ve durur. O zaman stresi sıfırlar. Marmara’nın altındaki fay, 1999 depreminde aşırı yüklendi. Anadolu’nun büyük bir kısmı Kuzey Anadolu Fayı boyunca Marmara’ya doğru 5.5 metre hareket etti. Marmara’nın altındaki kabuk kırılmadı, eğer boydan boya kırılsaydı, aynı yayın boşalması gibi olacaktı. Yani stresi kaybolacaktı. Halbuki Anadolu levhası 5.5 metre Marmara’ya doğru gelince kırılmadı ama deforme oldu. Aşırı stres yüklendi. Anadolu, Kuzey Anadolu ve Doğu Anadolu fayları boyunca Yunanistan’a doğru hareket ederek yılda 2.5 santim yaklaşıyor. Her sene koca Anadolu levhası Marmara’nın altındaki kabuğa 2.5 santime denk gelen stresi yüklüyor. Demek ki 1999’dan beri aşağı yukarı yarım metreye denk gelen stres daha yüklemiş. Kırılmamış, zemberek gibi duruyor. Bu devam ettikçe, çat diye burayı kıracak, deprem olunca rahatlayacak. Dolayısıyla Marmara’nın altındaki kabuk aşırı stres biriktirmiş durumda ve kırılmayı bekliyor.”