Etiket: maske

  • Solunum yolu enfeksiyonları çoğaldı

    Solunum yolu enfeksiyonları çoğaldı

    Kış mevsimiyle birlikte ve okulların açılmasıyla enfeksiyon hastalığına yakalananlar arttı. Özellikle okul çağında olan çocuklar influenza, covid, RSV gibi virüslerden nasibini aldı. Hastaneye başvuranların sayısı artarken uzmanlar bu sürecin geçen seneye oranla normal seyrinde ilerlediğini söylüyor.

    Aynı zamanda Bursa genelinde hava durumu değişkenliğe uğradı. İklim normallerine göre kar ve yağmur yağışları beklenirken hava sıcaklığın yükselmesi virüslerin yaşam ortamını da desteklenmesini sağladı. Öte yandan bu durum bulaşıcılık süresini de kısalttı. Kalabalık ortamlarda bulunanlar ya da toplu taşıma kullanan vatandaşlar hastalığa daha hızlı yakalanıyor.

    Uzm. Dr.Turgay Baz salgın sürecini mevsimin normali diye kabul ediyoruz dedi. Baz, konuşmasına şöyle devam etti.

    “Geçen yıla göre bu yıl biraz daha sakin geçiyor. Bu mevsimsel geçiş ve okulların açık olması temasları daha fazla artması enfeksiyonları da arttırıyor. 3-4 virüsün hakim olduğunu görüyoruz. En önemli koruyucu yöntem mesafe. Pandemi döneminde çok sık duyduğumuz maske ve hijyen kuralları. Bütün enfeksiyonlar için bu kurallar geçerli. Kapalı ortamlarda çok fazla bulunmamaya çalışmak, ortamı havalandırmak. Hastalığın olduğu yerde maske kullanmak. El temizliğine dikkat etmek. En az 2 dakika sabunla elimizi yıkmamız gerekiyor” ifadelerini kullandı.

  • Maskeler kalktı, İnfluenza virüsü hortladı

    Maskeler kalktı, İnfluenza virüsü hortladı

    Konuyla ilgili açıklamalarda bulunan Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Dr. Hava Aydın, solunum yolu virüslerinin özellikle Eylül ayı sonu yani havaların soğumaya başladığı dönemden başlayarak Mart ayının sonuna kadar her yıl etkili olduğunu hatırlattı. Korona virüs salgının atlatılmasının ardından tüm dünyada ve Türkiye’de maske bilincinin ortadan kalktığını ve kullanımının azaldığını dikkat çeken Dr. Hava Aydın ”Riskli yerlerde kullanma döneminden geçtik ve bunu her birey öğrendi. O dönemde koronadan korunurken diğer bir çok solunum yolu virüslerinden de korunmuş olduk. Solunum yolu virüsleri yalnızca insanlarda yaşarlar. Bazıları hayvanlardan insana bulaşır ama yaşam yerleri insanlardır. O nedenle maske kullanılan dönemde onlar yaşamlarını sürdüremediler. Maske alışkanlığımızın tekrar azalmasıyla beraber pandeminin bitmesiyle normale dönüşle beraber bu virüsler tekrar hızlı bir şekilde dolaşıma dönmeye insanlarda yani canlı organizmalarda çoğalmaya ve yaşamlarını tekrar idame ettirmeye başladılar” dedi.

    “Biz daha önce de grip oluyorduk ama şimdi çok ağır geçirmeye başladık…”

    Kendilerine gelen hastalardan en çok “Biz daha önce de grip oluyorduk ama şimdi çok ağır geçirmeye başladık” gibi yakınmaları yoğun olarak duyduklarını ifade eden Aydın, “Çünkü bu enfeksiyonlarda yaklaşık 3 yıl gibi bir süre bizlerde yaşamlarını sürdüremediler, çoğalamadılar. İnsanlar yaklaşık 3 yıl gibi bir süreden sonra tekrar bu virüslerle tanıştı. Zaten kalıcı bir bağışıklık bırakmadıkları için bu süre zarfından sonra kişiler tekrar sanki yeri bir virüsle tanışıyormuş gibi vücutlar cevap vermeye başladı. Mesela İnfluenza virüsünün ya da korona virüs gibi nezle yapmanın yanında alt solunum yolu enfeksiyonlarına neden olma yönleri var bazı virüslerin. Geçen sene ondan önceki sene bu sene de özellikle alt solunum yolu enfeksiyonlarına da neden olmasını çok fazla görüyoruz. Nezle ya da hafif seyreden bir grip alt solunum yolunu tutmuyorsa pek gündemimizde olmaz. Biz bu enfeksiyonların alt solunum yolunu tutmasını riskli gruplarda bekleriz. Mesela ileri yaşlarda altta yatan önemli hastalığı olanlarda ya da çok küçük yaş grubunda riskli sonuçlara riskli alt solunum yolu tablolara neden olmasını bekleriz. Son birkaç senedir bu sene de şunu görüyoruz ki; her yaş grubunda olabilen risk grubunda daha ağır seyredebilen alt solunum yolu enfeksiyonu zatürre, bronşit gibi tablolara neden olduğunu görüyoruz. O nedenle bizlerde kliniklerimizde bir hasta nezle ile bile gelse hastanın durumuna göre alt solunum yoluna ilerleyebilir mi? Takibini dikkate alıyoruz” diye konuştu.

    “Mart sonuna kadar tehlike devam ediyor”

    “Artan vakalar nedeniyle geçtiğimiz birkaç ay içinde yoğun bakımlarımızda doluluk oranlarımız maalesef tama yakına ulaştı” diyen Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Dr. Hava Aydın “Her yaş gurubundan hasta yatırdık. Çoğunda yetişkinlerde influenzalar, korona virüsler oldu, RSV virüsleri oldu. Bir azalma var gibi görülse de Mart sonuna kadar tekrar nasıl Korona virüs pikler halinde gittiyse vakaların tekrar artacağını düşünüyoruz. Bu konuda dikkatli olmalıyız. Solunum yolu virüsleri biz onları aldıktan sonra nezle gibi bir tablo yapar. Ağız ve burun boşluğundan girip lenf bezlerinde çoğalan virüsler, sonra kan yolu ile akciğere ve diğer dokulara ulaşıyor. Takipte şunu gördük? Mesela hastalar ‘Nezle geçirdim’ diyor ortalama 5-7 gün sonra akciğerle ilgili semptomlar, bulgular gelişmeye başlıyor. Hastaların bir çoğunda ilk başta bu çok gürültülü bir şekilde bu bulgular gelişmiyor. Mesela bu süreçte çok yüksek ateşi olmayabiliyor çok yüksek öksürükle ilgili sıkıntı olmayabiliyor ve hastalar gelişen tabloyu fark etmeyebiliyorlar. Mesela solunum sıkıntısıyla bize gelebiliyorlar. Geldiğinde akciğerde çok ilerlemiş bir enfeksiyonu tespit edebiliyoruz. Gürültülü tablonun özellikle dört ayağı vardır. Ateş, kuru öksürük, baş ağrısı, kas eklem ağrısı böyle gürültülü bir tablo başlangıcını genelde İnfluenza olarak düşünürüz. Nezle grubu virüsler ise daha biraz basit ama korona gibi biraz İnfluenzayı taklit eder tarzı da olabilir. Nezle, grip evde tedavi edilebilir hastalıklardır. Ama semptomlar uzuyorsa yüksek ateş devam ediyorsa öksürükle ilgili artmış bulgular varsa nefesle ilgili sıkıntılar varsa mutlaka bir aile hekimine ya da uzmana başvurmalarını öneriyoruz. Risk grubundaki hastalar kronik hastalığı olan hastalar 65 yaş üstü olanlar mutlaka grip aşısını yaptırsın. Eylül sonu Ekim başıdır asıl yapılma tarihi ama eğer yaptırmamışlarsa şu dönem biraz geçmiş oluyor yine de yaptırmalarını öneriyorum” ifadelerini kullandı.

  • Kalabalıkta maske önemli

    Kalabalıkta maske önemli

    Türkiye’de son zamanlarda üst solunum yolu şikayetleriyle hastanelere başvuruların arttığı belirtilirken Sağlık Bakanı Fahrettin Koca geçtiğimiz günlerde yaptığı açıklamada geçen yılın aynı dönemine göre acile başvurularda yüzde 20’ye yakın artış olduğunu, İstanbul’un yoğun bakım doluluk oranı konusunda en fazla artış yaşanan il olduğunu belirtti. Türk Klinik Mikrobiyoloji ve İnfeksiyon Hastalıkları (KLİMİK) Derneği Başkanı, İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klimik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Serap Şimşek Yavuz da konuyla ilişkin bilgi verdi. Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) covid-19’un JN1 varyantının küresel çapta yayılımı ve yaşanan artışa dikkat çekerken Prof. Dr. Yavuz da covid’in hala pandemik bir oranda olduğunu belirtti. Prof. Dr. Yavuz, maske kullanımının önemine vurgu yaparken riskli grupların aşı olması gerektiğini belirtti.

    “Hem Covid-19 hem grip virüsünün çok arttığını görüyoruz”

    Solunum yolu hastalıklarına yönelik konuşan Prof. Dr. Serap Şimşek Yavuz, covid-19 ve gribin artışta olduğunu ifade ederek, “Son 3-4 haftadır viral solunum yolu hastalıkları dediğimiz hastalıklarda ciddi bir artış var. Ne kadar aşağıyı etkilerse bu solunum yolu virüsleri o kadar ağır klinik tablolara neden olurlar. Bu şekilde daha aşağıları etkileme özelliği olan özellikle covid-19 bir de grip virüsü var. Şu anda hem Covid-19 hem influenza yani grip virüsünün çok arttığını görüyoruz. Özellikle risk gruplarında Covid ve influenzada hele ki aşısızlarsa solunum yolunun akciğer kısmını da tutabiliyor. Bu şekilde akciğerleri etkilenen kişilerde organ yetmezlik bulguları gelişebiliyor, bunların hastaneye, yoğun bakıma yatırılmaları gerekebiliyor. İnsanları korumak için elimizde grip ve covid-19 için de aşılar var. Risk grupları enfekte oldukları zaman hastaneye yatma, ölüm riskleri diğerlerine göre daha fazla. Enfeksiyonun tüm toplumda yayılmasının azaltılması gerekiyor. Bunu nasıl sağlayabiliriz; birincisi hasta olanlar evde kalırlar, çıkmak zorundaysa mutlaka maskeyle çıkarlar, ikincisi özellikle toplu olan yerlerde herkesin maske takmasını sağlayarak sağlayabiliriz. Aslında yeni bir aşıya ihtiyaç var şu an özellikle risk grupları için, o yeni aşının da Covid açısından ülkeye gelmesi gerekir. Şu anda ilk suşa göre çok çok büyük değişiklik geçirmiş bir suş (Bir bakteri veya virüsün farklı alttürü) etkili oluyor; JN1 dediğimiz bir dediğimiz suş. Türkiye’de de büyük ihtimal o etkili şu anda bu patlamayı ona bağlıyoruz. Bundan 3 ay önce de başka bir suşla yine bir covid’in pikini görmüştük. Bu piki biraz daha çok kişiyi etkilemiş görünüyor, birinci nedeni; insanların aşı ve geçirerek elde ettiği bağışıklığın azalması, ikincisi bu yeni JN1 suşunun geçmişte elde ettiğimiz bağışıklıktan kaçabilme özelliği olması nedeniyle Covid de biraz sıkıntı oluşturuyor” dedi.

    “Halen pandemik oranda, dünyadaki görülme sayısı çok artmış durumda”

    Üst solunum yolları problemleri nedeniyle hastanelerde oluşan yoğunlukların oluşturabileceği etkilere dikkat çeken Prof. Dr. Yavuz, sözlerini şöyle sürdürdü: ” Hastane yoğunluğunun artması diğer hastaların işlerini aksatabilir, yoğun bakımda yer olmazsa ameliyatı yapmakta sıkıntı olabilir. Bunlar da diğer boyutları, çoklu boyutu var, bulaşmanın azaltılması hepimizin faydasına olur. Yoğun bakım yatakları yüzde 83 doluysa daha fazla dolmaması için çabalamamız gerektiğini düşünüyorum çünkü o yataklara bakan insan sayısı aynı. Gripten korkmaları gerekir, çok masum bir hastalık değildir, nezleden faklı bir hastalıktır, influenza virüsler tarafından yapılır, farklı influenza türleri olabilir. İster domuz gribi ister H3N2, ister influenza B olsun. Kalabalık ortamlarda insanların maske takması toplum sağlığı açısından şu anda önemli görünüyor. Sağlıklı beslenme ve sigaranın bırakılması dışında herhangi bir gıda takviyesinin bu hastalıkları engellediği tedavi ettiğine yönelik bir kanıt yok. İyi beslenme, sağlıklı, dengeli beslenme, bol su içmelerini tavsiye ediyoruz. Covid çok da şaşırtıyor bizi çünkü 4 yıldır hala mevsimsel özellik kazanmadı. Halen pandemik bir oranda devam ediyor, dünyadaki görülme sayısı şu anda çok artmış durumda birçok yerde halen öldürmeye devam ediyor. Basit bir nezle virüsüne henüz maalesef dönüşmedi. Bu piki, bu kadarını kimse tahmin etmiyordu ama gördük, biraz hızlı değişimi hala devam ediyor. Halen sakinleşmiş bir virüs gibi göremiyoruz”

  • Kızılay gönüllüleri maske dağıttı

    Kızılay gönüllüleri maske dağıttı

    Düzce Üniversitesi Rektör Yardımcısı ve Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Serkan Torun ile Başhekim Prof. Dr. Muhammet Ali Kayıkçı ile de bir araya gelen Kızılay gönüllülerine; Hastane Başmüdürü Doç. Dr. Emel İştar Işıklı ve Düzce Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Kızılay gönüllüleri de eşlik etti.
    “Enerji Tasarrufu” temasıyla bilinçli tüketim, bilinçli tüketici, israf, tasarruf gibi kavramlar nezdinde farkındalık çalışmaları yapan Türk Kızılay gönüllüleri, Düzce Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi’nde hasta ve yakınları ile çalışanlara maske hediye ederek, hijyen hakkında farkındalık oluşturmaya katkı sağladı.

  • “Maske takmanın tam zamanı”

    “Maske takmanın tam zamanı”

    Son yıllarda süregelen salgınlardan sonra günlük hayata maskeler dâhil oldu. Covid-19’un yaygınlaştığı ilk yıl maske takmak tüm dünyada zorunluyken daha sonra kullanım esnekleşti ve kişi tercihine bırakıldı. Ancak uzmanlar şu sıralarda Covid-19’un dışında influenza virüslerinden olan H1N1’de artış yaşandığı ve hastalıktan korunmak adına maske takmanın önemini vurguluyor.

    “Kronik hastalığı bulunanlar, yaşlılar, hamileler ve bebekler risk altında”

    Konu hakkında uyarılarda bulunan İç Hastalıkları (Dâhiliye) Kliniği’nden Uzm. Dr. Özkan Akyol, “Salgın hastalıklar yıllardır hayatımızdaydı fakat bulaş oranı bu kadar yüksek ve yıpratıcı şekilde seyretmiyordu. Gözlemlediğimiz ve tedavi ettiğimiz vakalara göre konuştuğumuzda, daha erken başlaması gereken bazı mevsimsel hastalıklar Aralık ayında pik yaptı. Bu hastalıkların bulaşında kronik hastalığı bulunanlar, yaşlılar, hamileler ve 3 yaş altı çocuklar yüksek risk grubunda yer alıyor. Bir diğer grip risk grubu ise grip aşısı olmamış kişiler. Henüz gribe yakalanmamış kişiler aşı yaptırabilir ve mutlaka maske takmalıdır; belirti taşıyanlarla aynı ortama girmekten kaçınmalıdır” açıklamasında bulundu.

    “H1N1’de yoğun bir salgın yaşanıyor”

    Şu anda influenza virüslerinden olan H1N1’de de yoğun bir salgın yaşandığına işaret eden Uzm. Dr. Akyol, “Bunların dışında da virüs ve hastalık sayısı çok fazla. İnfluenza, Covid-19 gibi testlerin negatif çıkması hastaları rahatlatmamalı; binlerce virüs, bakteri ve bunların sebep olduğu hastalık salgını var. Bu yüzden en ufak burun akıntısı veya belirti olan kişilerden uzaklaşmamız, maske kullanmamız çok önemli. Taşıyıcı olmamız da risk grubu için büyük problemlere sebep olabilir” diye konuştu.

    “Grip, nezle, influenza birbiriyle karıştırılmamalı”

    Grip, nezle, influenzanın birbirinden farklı hastalıklar olduğuna dikkat çeken Uzm. Dr. Akyol, “Ateş, nefes darlığı, kırgınlık, yoğun ağrı yoksa yalnızca kuru öksürük varsa, süresi uzasa da kendiliğinden geçebiliyor. Fakat yaygın eklem ağrısı, yüksek ateş, tıkanıklık, burun akıntısı gibi belirtiler varsa mutlaka hekime başvurulmalıdır. Bunların yanı sıra kusma, ishal gibi belirtilerle de sık karşılaşmaktayız. Bu hastalıklar çok hızlı yayılıyor ve hızlı bulaştan ötürü maske kullanmak koruyucu ve faydalıdır, maske için doğru zamandır. Lütfen maske kullanın ve salgınlardan korunmayı önemseyin” şeklinde konuştu.

    “Yanlış antibiyotik kullanımı hem gereksiz hem zarar veriyor”

    Hastalarda yersiz bir antibiyotik kullanımı ve buna yönelim gördüklerini de sözlerine ekleyen Akyol, “Bu her zaman bir sorundu fakat artan ve uzun süren salgınlarla birlikte hastaların antibiyotiğe yaklaşımı daha da arttı. Her hastalık; burun akıntısı, ağrılı süreç, halsizlik belirtisi antibiyotik kullanmayı gerektirecek hastalık değildir. Üst solunum yolu enfeksiyonu bulgularında yani ÜSYE (Üst Solunum Yolu Enfeksiyonu) sebepli boğaz ağrısı vs. yaşadığınızda antibiyotik faydasızdır. Çünkü üst solunum enfeksiyonlarının yüzde 90’ı bakteri değil, virüs kaynaklıdır. Virüslerin sebep olduğu hastalıklarda antibiyotik fayda etmemekte aksine vücudumuzdaki yararlı bakterileri yok etmektedir. Böylece gerçekten antibiyotik gerektiren bir hastalığa yakalandığımızda, bağışıklığımızı düşürmekte; iyileşme sürecimizi geciktirmektedir. Hastalık belirtisi gösterdiğimizde mutlaka hekime başvurmalı, doğru ilaçları almalı gereksiz antibiyotik kullanımından kaçınmalıyız” ifadelerini kullandı.

  • Artan grip vakalarına “maske” önerisi

    Artan grip vakalarına “maske” önerisi

    Kayseri Şehir Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Ayşin Kılınç Toker, havaların aniden soğumasıyla birlikte grip, nezle, soğuk algınlığı ve üst solunum yolu enfeksiyonlarında ciddi bir artış yaşandığını kaydetti. Vatandaşlara uyarılarda bulunan Toker, kalabalık ortamlarda maske takılması gerektiğini önererek, “Soğuk havalarla birlikte tabiri caizse grip mevsimi geldi. Grip, nezle, soğuk algınlığı, üst solunum yolu enfeksiyonlarında ciddi bir artışımız mevcut. Bu dönemde özellikle son iki hafta soğukların belirginleşmesiyle de daha da ağır seyreden vakalarımız oluyor. Özellikle soğuk havaların olmadığı dönemlerde üst solunum yollarımızın virüslere karşı bir direnci varken, soğukla birlikte bazı bariyerler bozuluyor. Bu nedenle de özellikle virüslerin üst solunum yolu enfeksiyonları açısından hastalık oluşturma ihtimalleri artıyor. Ayrıca kapalı alanlarda fazla bulunmamız, güneşe olan maruziyet süremizin azalması, kalabalık ortamlarda, kapalı alanlarda sıkı bir temas içinde olmamızda insandan insana yayılımı arttırdığı için hızlı bir yayılım ve uzun süren semptomlar meydana gelebiliyor. Özellikle bu dönemde geçtiğimiz pandemi döneminden bağımsız bir şekilde, normal dönemde gördüğümüz mevsimsel influenza, rinovirüs ya da RSV dediğimiz diğer solunum yolu enfeksiyonu etkenleri ve virüsler zaten ön planda. Bunlardan korunmak için ek yapılabilecek tedbirler mevcut. Özellikle soğuk havalarda bile olsa, bulunduğumuz ortamları havalandırmamız, mümkün olduğunca güneş maruziyetimizi artırmamız, kalabalık ortamlarda, gerekirse maske, maske kullanamıyorsak bile hasta olan kişilerden mesafemizi korumamız, özellikle okula giden çocuklarımız için el yıkama alışkanlığını artırmak, hasta olan çocuklarımızı en azından çok fazla semptomları olduğu dönemlerde okula göndermemek güzel çözümler olabilir. Bu etkenler viral enfeksiyonlar olduğu için evde dinlenmek, uyku düzenimizi sağlamak, gündüz süresi azaldığı için erken yatmak ve dengeli beslenmek vücut direncini artırmak adına çok önemli. Özellikle bu dönemlerde hani kalorisi yüksek gıdalar yerine meyve sebze tüketimi, özellikle süt ve süt ürünleri tüketimi, C vitamini içerikli destek, takviyeler de olabilir ama bunları limon, mandalina, portakal gibi meyvelerden almak da önemli” ifadelerini kullandı.
    Toker, “Havaların soğumasının geciktiği varsayarsak, ekim ve kasım aylarındaki soğuma daha geç olduğu için ani soğumadan dolayı bir hastalık yüklenmesi oldu. Aralığın ikinci yarısında insanlar kalabalık yerlere birdenbire kapandı ve kalabalık yerlere birdenbire giriş daha fazla olduğu için yoğun şekilde görüyoruz. Bağışıklık sistemimiz farklı kimyasal etkenler, çevresel faktörler, hava kirliliği gibi nedenlerle bu sene daha düşük bir görülüyor. Bu nedenle de gerçekten sağlıklı kişilerde dahi uzun süren ve ağrı semptomlar görüyoruz” dedi.

  • Maskeli günler geri mi dönüyor?

    Maskeli günler geri mi dönüyor?

    Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), Eris (EG.5) varyantı ile ilgili yayımladığı güncel raporda daha önce “gözlem altındaki varyant” olan türün statüsünü “izlenmesi gereken varyant” olarak güncelledi ve Eris’in yaygınlığının dünya genelinde sürekli bir artışta olduğunu vurguladı. Son olarak da Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, Türkiye’de 9 kişide Eris varyantının görüldüğünü açıkladı. Virüse yakalananların yurt dışı temaslı ve aynı ilde olduklarını söyleyen Koca, “Endişe konusu sayılmayacak bir gelişme” dedi. “Maskeli günlere geri mi döneceğiz?”, “Tekrar aşı olmamız gerekiyor mu?” gibi sorular ise herkesin aklını kurcalıyor. Aşı firmalarının Covid-19 aşılarını Eris’e en yakın olan Omicron varyantları için uyarlamaya çalıştıkları bilinirken, Oxford Üniversitesi tarafından yapılan açıklamada mevcut aşıların Eris varyantına karşı bir miktar koruma sağlamasının muhtemel olduğu bildirildi.

    Konuyla ilgili açıklamalarda bulunan  Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Savaş Vural, “Eris, Covid-19’un Omicron varyantının bir alt türü ve dünya çapında dolaşımda olan diğer varyantlarla yakından ilişkili bir virüs. Haziran ile temmuz ayları arasında virüsün küresel yaygınlığının yüzde 1002’den fazla arttığı görülüyor. 7 Ağustos itibarıyla 51 ülkeden 7 binin üzerinde numune paylaşıldı. Mevcut kanıtlara dayanarak Eris’in oluşturduğu halk sağlığı riski ‘küresel düzeyde’ düşük olarak değerlendirildi” dedi.

    “Benzer virüslerle olan temaslar, kişilerin ortak bağışıklık hafızasını güçlendiriyor”

    Eris semptomlarının diğer varyantlarla benzerlik gösterdiğini belirten Dr. Öğr. Üyesi Savaş Vural, “Covid-19 semptomları arasında bulunan ateş, öksürük ve yorgunluğun yanında burun akıntısı, baş ağrısı ve kas ağrısı yer alıyor. Soğuk algınlığı, grip ya da zatürre gibi geçirilebilir. DSÖ uzmanlarına göre yeni varyantın halk sağlığı riski, diğer mutantlara yakınlığı nedeniyle daha düşük. Zira diğer benzer virüslerle olan temaslar, kişilerin ortak bağışıklık hafızasını güçlendiriyor” dedi.

    “Virüs zaman içinde o kadar değişime uğradı ki hastalık yapıcı özelliği zayıfladı”

    Dr. Vural, “Omicron varyantının Eris mutasyonu gibi alt türleri, kendisine karşı oluşturulmuş antikorlardan kaçabiliyor fakat bu yeni varyantın daha bulaşıcı ya da daha öldürücü olduğu anlamına gelmez. Zira virüs zaman içinde o kadar değişime uğradı ki hastalık yapıcı özelliği zayıfladı. Ayrıca bağışıklık sistemi sadece antikorlardan ibaret değil. Geri planda T hücreleri hemen devreye giriyor. İlave olarak da daha önce geçirilen solunum yolu enfeksiyonlarından miras kalan antikorları da unutmamak lazım. O yüzden şimdilik ‘Maskeli günler geri dönüyor’, ‘Covid-19 hortladı’ gibi endişelere kapılmamak gerekiyor” dedi.

  • Hülya Avşar’ın çabaları boşa çıktı

    Hülya Avşar’ın çabaları boşa çıktı

    Ayvalık’ta zeytin kırma paylaşımı ile gündeme gelen Hülya Avşar bugün Edremit Devlet Hastanesi’nde görüntülendi.

    Hastane içinde tanınmamak için maske takıp bere giydiği dikkat çeken Avşar kızı geçmiş olsun diyen vatandaşa merhaba dedi. Avşar’ın yanında bulunan kişiler ise kameranın kapatılmasını isterken, Avşar’ın birinci katta bulunan genel cerrahi göğüs cerrahi servisinde yatan bir tanıdığını ziyaret için Ayvalık’tan geldiği iddia edildi.

  • Madalya törenine maskeyle katıldı

    Madalya törenine maskeyle katıldı

    ABD Başkanı Joe Biden, eşi Jill Biden’ın korona virüs testinin pozitif çıkmasının ardından bugün Beyaz Saray’da bir törene katıldı. Yüzbaşı Larry L. Taylor’a cesaretinden dolayı Onur Madalyası takdim eden Biden’ın törende maske takması dikkat çekti.
    Beyaz Saray Sözcüsü Karine Jean-Pierre yaptığı açıklamada, “Başkan Biden’a dün ve bugün yapılan korona virüs testleri negatif çıktı ve hastalığa dair hiçbir belirti göstermiyor. Dün korona testi pozitif çıkan Firs Lady Jill Biden’ın yanında olması nedeniyle Başkan Joe Biden bir süre kapalı alanlarda ve insanların yakınında maske takacak” ifadelerini kullandı.
    Beyaz Saray’dan yapılan açıklamada, ABD First Lady’si 72 yaşındaki Jill Biden’ın Covid-19 testinin pozitif çıktığı, hafif semptomlar gösterdiği duyurulmuştu.

  • Tanınmamak için güneş gözlüğü ve maske

    Tanınmamak için güneş gözlüğü ve maske

    Okuldan hırsızlık ihbarı üzerine mahallede geniş çaplı araştırma başlatan polisler, çalınan malzemeleri bulmak için yoğun mesai harcadı. Yapılan güvenlik kamera araştırmalarında hırsızların tanınmamak için güneş gözlüğü ve yüzlerine maske taktıkları görüldü. Ayrıca şüpheliler okul kantininde bulunan kıyafetleri giyerek kendilerini kamufle etti. O anlar ise anbean güvenlik kameralarınca kaydedildi.

    Edirne’de Yıldırım Beyazıt Mahallesinde bulunan Yıldırım Beyazıt Anadolu Lisesinden gece saat 04:00 sıralarında 2 adet monitör, 2 adet bilgisayar kasası, bilgisayar mouse’ları, telsiz telefonu, laptop çalınması ve okul kapılarına zarar verilmesinin ardından polis ekipleri harekete geçti.
    Edirne İl Emniyet Müdürlüğü Asayiş Şube Hırsızlık ve Yankesicilik Büro Amirliği ekiplerince yapılan 7 saatlik çalışmalarla çevrede bulunan güvenlik kameralarının didik didik incelenmesinin ardından 2 şüphelinin olayı gerçekleştirdiği öğrenildi.

    Daha sonra yapılan detaylı kimlik tespit çalışmaları sonucunda hırsızlık yapan şüphelilerin O. K. ile K. C. K. olduğu öğrenildi. Şüphelilerin yakalanmasına yönelik yapılan çalışmalarda bahse konu çalıntı malzemelerle birlikte O. K. ile K. C. K. kaldıkları adreslerinde yakalanarak gözaltına alındı.

    13 saat içinde polis ekipleri tarafından çalıntı malzemeler bulunarak okul müdürüne teslim edildi. Malzemeleri teslim alan okul müdürü polis ekiplerine teşekkür etti.

    Şüpheli şahıslar O. K. ile K. C. K. Edirne Cumhuriyet Başsavcılığınca çıkarıldığı adli makamlarca tutuklanarak kapalı cezaevine teslim edildi.