Etiket: mavi vatan

  • Mavi Vatan’ımıza sahip çıkma noktasında geri adım atmayacağız

    Mavi Vatan’ımıza sahip çıkma noktasında geri adım atmayacağız

    Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, Ankara’da partisinin Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısı’nda konuştu.

    Cumhurbaşkanı Erdoğan, Paris 2024 Olimpiyat Oyunları’nın açılışını “rezalet” olarak tanımladı, oyunların açılışına neden gitmediğini de anlattı.

    Erdoğan, İsrail Dışişleri Bakanı Yisrael Katz’ın kendisini hedef alan açıklamalarına da çok sert sözlerle tepki gösterdi.

    İsrailli bakan için “klavye soytarısı” diyen Cumhurbaşkanı, “Hadsiz mesajları bizi korkutmaz, ürkütmez, sindirmez inandığımız yolda yürümekten bizi asla vazgeçirmez. Korkuyu yanımıza hiç yaklaştırmadık. Bugün de aynı yerdeyiz dimdik ayaktayız.” ifadelerini kullandı.

    Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıklamalarından satır başları şöyle:

    “Ne kadar sancılı olursa olsun her meseleyi kendi arasında konuşan müzakere eden bir hareketiz. 31 Mart seçimleri sonrasında da aynısını yapıyoruz. Milletin sandıkta verdiği mesajlara kulaklarımızı tıkamıyor iç bünyemizde gerekli adımları atıyoruz. Bakılmadık hiçbir nokta bırakmadan bu süreci titizlikle yürütüyoruz.

    “BUNLARA ARADIKLARI FIRSATI VERMEDİK VERMEYECEĞİZ”

    Her şeyin farkındayız. Selden kütük kapma telaşında olanları da çok iyi görüyoruz. Bunlara aradıkları fırsatı vermedik vermeyeceğiz. Ne fitne kazanına odun taşıyanların oyununa geleceğiz ne de hiçbir şey olmamış gibi yolumuza devam edeceğiz. Partimiz bünyesinde bayrak değişimini gerçekleştiriyoruz. Görevden affını talep eden bazı arkadaşlarımızın yerine yenilerini görevlendirdik. Siyasetin dalgalı denizinde gel-gitler olabilir bunların tamamı geçicidir, aslolan milletle gönül bağını muhafaza etmektir. Biz PKK’nın Suriye uzantılarıyla mücadele derken CHP’li milletvekilleri ellerinde çantalarıyla ülke ülke dolaşıyor onları aklamaya çalışıyordu. ‘Türk askerinin Libya’da ne işi var?’ korosonun assolisti dönemin CHP Genel Başkanı’ydı. Somali tezkeresine hayır dediler.

    MAVİ VATAN TARTIŞMASI

    Türkiye’nin çıkarlarını savunmak yerine masal diyerek ülkemizi yayılmacılıkla itham ederek birilerine göz kırpıyorlar. Bunun adı sorumsuzluktur şuursuzluıktır. Türkiye aleyhine bu tezleri dillendirmek ne zamanda beri CHP’nin görevi oldu? CHP’nin Türkiye ile ve Türkiye’nin çıkarlarıyla alıp veremediği nedir? Sadece milli meselelerde yerli ve milli bir duruş bekliyoruz. Eğer katkı sunmayı beceremiyorlarsa bari bu tarz talihsiz açıklamalarla ülkemize zarar vermesin. Gölge etmesin yeter biz onlardan başka ihsan istemiyoruz. ‘Mavi Vatan’ımıza sahip çıkma noktasında en küçük bir geri adım atmayacağız. Bunu böyle bilsinler. Türkiye’nin ve Kıbrıs Türkleri’nin hakkını sonuna kadar savunmaya devam edeceğiz.

    İSRAİL’İN GAZZE’YE YÖNELİK SALDIRILARI

    Savaşın bile bir hukuku vardır. Hitler’i gölgede bırakacak bir barbarlığa imza attılar. Gazze bugün dünyanın en büyük imha kampına dönüşmüştür. Eli kanlı katiller Temsilciler Meclisi’nde ağırlanıyor, alkışlanıyor. Ben de Müslümanım insanım diyen birisinin böyle bir tabloya rıza göstermesi mümkün mü? BM Güvenlik Konseyi bugün sorumluluk almayacaksa ne zaman alacak? Bu gidiş gidiş değildir.

    “NETANYAHU YÖNETİMİ ALTINDA İSRAİL’İN GİTTİĞİ YOL YOL DEĞİLDİR”

    Netanyahu yönetimi altında İsrail’in gittiği yol yol değildir. Bu ikiyüzlülüğün sonu korkarım ki çok kötü bitecektir. Bugün gözünü Lübnan’a dikenlerin yarın pis ellerini başka yerlere uzatmayacağının garantisini mi verebilir? Hamas ateşkese evet dediği halde kan döken taraf İsrail’dir. İsrail devleti gelinen noktada artık tüm insanlık için tüm dünya için tehdittir. Daha geç olmadan bu soykırım insanlığın ittifakı ile artık derhal durdurulmalıdır. Biz Netanyahu denilen caninin ne yapmaya çalıştığını farkındayız. Gazze’deki ateşi tüm bölgeye yayma girişimlerini arkasındaki asıl niyeti çok iyi biliyoruz. Ne söylüyorsak bölgemizde kanın durması için söylüyoruz.

    “KLAVYE SOYTARILARININ HADSİZ MESAJLARI BİZİ KORKUTMAZ ÜRKÜTMEZ”

    Klavye soytarılarının hadsiz mesajları bizi korkutmaz, ürkütmez, sindirmez inandığımız yolda yürümekten bizi asla vazgeçirmez.

    “KORKUYU YANIMIZA HİÇ YAKLAŞTIRMADIK”

    Korkuyu yanımıza hiç yaklaştırmadık. Bugün de aynı yerdeyiz dimdik ayaktayız. İsrailli yetkilerin küstah açıklamaları karşısında son iki gündür milletimizin fertlerinin sergilediği dik duruşu çok kıymetli bulduğunu vurgulamak istiyorum. Türkiye olarak bundan 500 yıl önce engizisyondan kaçan Musevilere kucak açtıysak Hitler’in toplama kamplarında kaçan Yahudilere kol kanat gerdiysek bugün de mazlumların yanındayız.

    “PARİS’TEKİ OLİMPİYAT AÇILIŞINDA SERGİLENEN GÖRÜNTÜ AHLAKSIZLIKTIR”

    Paris 2024 Olimpiyat Oyunları’nın açılışında sahnelenen ahlaksızlık, karşı karşıya olduğumuz tehdidin boyutlarını bir kez daha gözler önüne serdi. Macron beni davet etti. Ben de gelebileceğimi söyledim. 13 yaşındaki torunum ‘Dede gitme.’ dedi, niye dedim; ‘Orada LGBT gösterisi yapacaklar.’ dedi, o görüntüleri gösterdi tamam kızım gitmeyeceğim dedim. İnsanları birleştirmesi gereken spor etkinliği maalesef insanlığa değerlere düşmanlıkla açıldı.

    “İLK FIRSATTA PAPA’YI ARACAĞIM”

    Bizim inancımızda insan yaradılmışların en şereflisidir. Paris’te yapılmak istenen eşrefi mahlukat olan insanı hayvanlardan dahi aşağıya çekme projesidir. Paris’teki rezil sahne, sadece Katolik alemini sadece Hristiyan dünyasını değil, en az onlar kadar bizi de rencide etti. İlk fırsatta Sayın Papa’yı da bununla ilgili arayacağım.

    “CİNSİYETSİZLEŞTİRMEK DEMEK İNSAN SOYUNU BOZMAK DEMEKTİR”

    Karşımızda sadece bir yönelim yok doğrudan çocuklarımızı hedef alan faşizan bir dayatma var. Aileye insan nesline yönelik çok boyutlu acımasız bir savaş yürütülmektedir. Fransa, Fransız sporcuların içerisinde başörtülü olanlar varsa onların müsabakalara katılmasını engellemiştir. Bu nasıl bir mantık? Cinsiyetsizleştirmek demek insan soyunu bozmak demektir. Bugün dünden daha dikkatliyiz. Sapkın akımlarla ve bunları insanlığın başına bela eden küresel güçlerle mücadelemizi sürdüreceğiz. Cinsiyetsizleştirme projelerini ülkemizde hamiliğini bölücü örgütün siyasi uzantılarının ve CHP’li belediyelerin üstlenmesi ibret vericidir. Paris’te sahnelenen rezaletin hepimiz için bir toparlanma vesilesi olacağına inanıyorum.

    SAHİPSİZ HAYVANLARA YÖNELİK KANUN

    Sahipsiz hayvanlar kanunu teklifini Meclis Genel Kurulu’nda kabul eden tüm milletvekillerimizi tebrik ediyorum. Başıboş köpek meselesini hükümet yerel yönetimler ve hayvanseverler ele ele vermek suretiyle kısa sürede hal yoluna koyacağız.”

     

    NTV

  • “Mavi Vatan” tartışması

    “Mavi Vatan” tartışması

    AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, AK Parti Genel Merkezi’nde basın mensuplarına açıklamalarda bulundu.

    Her olayda Netanyahu hükümetinin, Hitler ve Hitler’in hükümetiyle birebir benzerlik ifade ettiğinin daha çok ortaya çıktığını vurgulayan Çelik, İsrail Dışişleri Bakanı Yisrael Katz’ın ifadelerinin Hitler’in Dışişleri Bakanı Ribbentrop’un insanlık suçu anlamı taşıyan ve savaş kışkırtıcılığı içeren ifadelerine benzediğini söyledi.

    Tüm dünyada sağduyulu insanların, Netanyahu, Katz ve benzeri aktörlerin söylem ve davranışlarının Nazilerle birebir özdeşlik gösterdiğini net bir şekilde ifade ettiğine dikkati çeken Çelik, şöyle konuştu:

    “Cumhurbaşkanı’mıza dönük tehditlerinin hiçbir hükmü yoktur. Bu yok hükmündedir ve netice itibarıyla Netanyahu ve Katz gibiler, geçmişte soykırım suçu işleyen diğerleri gibi aynen yargılanacak. Hem tarih önünde mahkum oldular hem de hukuk önünde mahkum olacaklarına kesinlikle inanıyoruz. Cumhurbaşkanı’mız siyasi hayatına başladığından beri birçok tehditle karşı karşıya kaldı. Bütün bu tehditleri yapanların hepsini verdiği siyasi mücadeleyle tarihin çöplüğüne gönderdi. Cumhurbaşkanı’mızdan bu kadar rahatsız olmalarının sebebi, Cumhurbaşkanı’mızın insanlık değerleri ve hakikat adına yürüttüğü bu siyasetin onları birebir rahatsız etmesidir. Ama katliamlarını bu şekildeki yaklaşım ve saldırganlıklarla kesinlikle örtbas edemeyecekler ve tarih önünde mahkum oldukları gibi hukuk önünde de mahkum olacaklar. Bugün Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin başına, Cumhurbaşkanı’mıza dönük bu tehditleri yapanların hepsinin aynı geçmişte soykırım suçu işleyenler gibi yargılanacakları ve mahkum edilecekleri bir akıbet olacağını hep beraber göreceğiz.”

    İsrail Dışişleri Bakanı Katz’ın, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı hedef alan paylaşımına karşı çok sayıda siyasi partinin Erdoğan’a destek mesajı gönderdiğini belirten Çelik, “Pek çok siyasi parti, Türkiye Cumhurbaşkanı’na dönük olarak İsrail hükümetinin kullandığı bu hadsiz ifadeleri kınadı, lanetledi. ‘Muhalefet yapsak bile, eğer Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı’na bir saldırı varsa, Cumhurbaşkanı’mızın yanındayız’ diyerekten güçlü bir irade koydular. Hepsine teşekkürlerimizi sunuyoruz. Doğru olan bugün devletimizin çıkarlarını savunmak, Filistin’deki mazlumların haklarını savunmak, insanlık değerlerinden yana olmak ve devletimizin başı olan Cumhurbaşkanı’mıza dönük her saldırı karşısında milli birliğimizi göstermektir.” dedi.

    “MAVİ VATAN KAVRAMININ OMURGASINA SALDIRAN BİR KONUŞMA”

    Çelik, CHP İstanbul Milletvekili Namık Tan’ın “Mavi Vatan” için kullandığı ifadeleri eleştirerek, Tan’ın “Mavi Vatan”a saldırı niteliğindeki açıklamalarının Yunan ve Rum basınında büyük coşkuyla karşılandığına dikkati çekti.

    Tan’ın sözlerinin, siyasi eleştiri bağlamına sıkıştırılacak ve o denklem içinde değerlendirilecek ifadeler olmadığını vurgulayan Çelik, şunları söyledi:

    “Nitekim açıklama yapıldığı andan itibaren de CHP Genel Başkan Yardımcısı Sayın Yankı Bağcıoğlu, net bir şekilde Sayın Tan’ın ifadelerini eleştirdi. Sayın Yankı Bağcıoğlu’nun ortaya koyduğu ifadeler son derece doğru argümanlarla Mavi Vatan kavramının nasıl geliştiğini, Mavi Vatan kavramına denizcilerimizin, akademisyenlerin, askerlerimizin nasıl emek verdiğini, bugüne kadar bu milli tezin oluşmasının arkasındaki büyük emeği, gayreti ortaya koyan ve bunun haklılığını ifade eden argümanlardı. Doğrudan CHP Genel Başkan Yardımcısı Sayın Bağcıoğlu, Sayın Namık Tan tarafından dile getirilen ifadenin yanlış olduğunu ifade etti. Biz de bunu bu şekilde ifade ettik. Tabii şimdi tekrar bugün bir basın toplantısı yapmışlar. Değerli CHP Sözcüsü Deniz Yücel ve beraberinde bir ekip Sayın Tan ile birtakım açıklamalar yapmışlar. Birincisi şunu söylüyorlar; Sayın Tan’ın ifadeleri cımbızlandı. Buradan açık bir çağrıda bulunuyorum. Hiçbir cımbızlama yoktur. Doğrudan Mavi Vatan kavramının omurgasına saldıran bir konuşmadır.”

    “ÖZÜR DİLEMESİ GEREKİYOR”

    Namık Tan’ın “Mavi Vatan” ile ilgili ifadelerinin olduğu konuşmasında Türkiye’nin terörle mücadele bağlamında yaptığı sınır ötesi harekatlara yönelik de eleştiride bulunduğunu belirten Çelik, şunları söyledi:

    “Sayın Namık Tan’ın dış politika ile ilgili ortaya koyduğu değerlendirmeler, uygulama imkanı bulsaydı, Türkiye’nin elinde Mavi Vatan diye bir alan kalmayacaktı. Ege’deki ve Akdeniz’deki hak ve menfaatlerimizi kaybedecektik. Aynı şekilde de sınır ötesi harekatları yapmayarak sınırlarımızın dibinde bir terör devleti, terör devletçikleri kurulmasına müsaade etmiş olacaktık. Dolayısıyla metnin tamamı son derece kötü bir dış politika yaklaşımı, son derece yanlış bir Türk dış politika yaklaşımı ve Türkiye’nin milli tezlerine karşı esasında başka devletlerin tezlerinin yanında hizalanan bir siyasi yaklaşım.”

    CHP Parti Sözcüsü Yücel’in, Tan’ın açıklamalarına yönelik eleştiriler konusunda AK Parti’den özür beklediğini dile getiren Çelik, şöyle devam etti:

    “Benim kendisine şöyle bir önerim var. Kendisi Sayın Namık Tan’ın konuşmasının videosunu tam olarak kendi parti sözcülüğü sosyal medya hesabından sabitleyerek yayınlasın. Bunu herkes bir kere daha izlesin. Bunun sonucunda, orada Mavi Vatan’la ilgili olduğu kadar Türkiye’nin hak ve menfaatlerini korumak, milli güvenliğini korumakla ilgili çok daha vahim ifadelerin olduğunu herkes görecek. Ondan sonra Sayın Yücel değerlendirsin. Biz mi cımbızlamışız yoksa tam aksine biz kendilerine düzeltme fırsatı vermek üzere en nezaketli şekilde eleştirimizi mi ortaya koymuşuz? Dolayısıyla bugün yaptıkları konuşma esasında Sayın Namık Tan’ın tezlerini eleştiren Yankı Bey’in tezleri çerçevesinde bir yaklaşım ortaya koyduklarını gösteriyor. Bugüne kadar bu kavramlar için, Türkiye’nin hak ve menfaatleri için, Mavi Vatan için, sınır ötesi harekatlar için emek verenlerden ve milletimizden özür dilemesi gerekiyor.”

    “ABBAS, KONUŞMA YAPMAK İSTEDİĞİNİ BELİRTTİ”

    Çelik, Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas’ın sağlık sorunları gerekçesiyle TBMM’de konuşma teklifine ilk anda olumlu yanıt vermediğini belirterek, şunları kaydetti:

    “Şimdi gelen yeni bilgiye göre, başka bir zamanlama içerisinde Türkiye’yi ziyaret edeceğini ve bu konuşmayı yapmak istediğini belirtmiş. Herkes şunu bilmeli ki bu siyasi partilerdeki çağrılar yapılmadan çok önce bu konu gündeme geldiğinde Sayın Cumhurbaşkanı’mız, Sayın Abbas’ın davet edilmesi gerektiğini söyledi. Şimdi tabii ki diğer siyasi partilerin de iyi niyetle ‘böyle bir davet yapılsaydı iyi olurdu’ demeleri anlamlıdır. Bu hep beraber bu konudaki ortak hassasiyetimizi gösterir. Ama birileri çıkıp bir suçlamaya, Cumhurbaşkanı’mızın ve hükümetimizin ve partimizin Filistin konusundaki hassasiyetini sorgulamaya dönüştürürse orada da bir tepkinin ortaya çıkması gayet normaldir. Nitekim bu çerçevede Yeniden Refah Partisinin bir milletvekili, bunu Cumhurbaşkanı’mıza ve partimize karşı bir suçlamaya dönüştürme gibi son derece yanlış bir girişimde bulunmuştur. Buna da tepki verildiğinde maalesef Yeniden Refah Partisi Genel Başkanı Sayın Erbakan, tutmuş ‘Sayın Cumhurbaşkanı’nı nezakete davet ediyoruz’ demiştir. Ben öncelikle Sayın Erbakan’a şunu söylemek isterim. Siyasi nezaketten konu açmışlarken, şunu kendilerine hatırlatmak isterim. Kendilerinin Genel Başkanvekili ‘eğer Erdoğan anayasayı değiştiremezse Amerika’ya kaçacak’ gibisinden Türk siyasi tarihinin en çirkin ifadelerini kullandığında, işte o zaman Sayın Erbakan’ın siyasi nezaketi hatırlayıp o kişiyle ilgili gereğini yapması gerekirdi.”

    “SON DERECE YANLIŞ”

    Çelik, Yeniden Refah Partisi Genel Başkanı Fatih Erbakan’ın, “Cumhurbaşkanı, Yeniden Refah Partisinin oylarıyla Cumhurbaşkanı seçildiğini unutmasın” şeklindeki açıklamalarına da tepki göstererek, şu ifadeleri kullandı:

    “Yeniden Refah Partisi henüz siyasi hayatta yokken bile Cumhurbaşkanı’mız, Başbakan olarak ve Cumhurbaşkanı olarak defalarca yüksek siyasi başarılara imza atmıştır. Dolayısıyla Sayın Erbakan’ın bir yandan siyasi nezaket deyip, bir yandan da ‘bizim sayemizde seçildiniz’ gibisinden bir siyasal egoizm ortaya koyması son derece yanlış bir yaklaşım olur. Siyasi nezaketin Cumhurbaşkanımız için ‘Amerika’ya kaçacak’ denilen genel başkanvekillerine karşı gerekli işlemin yapılmasıyla yürürlüğe sokulması gerekir. Birtakım siyasal egoizmden de uzak durulması bundan sonrası için daha sağlıklı bir yaklaşım olacaktır.”

  • CHP’den ‘Mavi Vatan’ açıklaması

    CHP’den ‘Mavi Vatan’ açıklaması

    CHP Sözcüsü Deniz Yücel, Genel Başkan Yardımcıları Yankı Bağcıoğlu, İlhan Uzgel, Murat Bakan ile İstanbul Milletvekili Namık Tan, “Mavi Vatan” konulu toplantı sonrası Genel Merkez’de açıklamada bulundu.

    Yücel, açıklamalarında şu ifadeleri kullandı:

    “Mustafa Kemal Atatürk’ün, “Denizciliği, Türk’ün büyük ülküsü olarak düünmeli ve onu az zamanda başarmalıyız” ifadelerini rehber edinen CHP, uluslararası hukuktan doğan haklar çerçevesinde Türkiye Cumhuriyeti’nin denizlerdeki meşru hak ve menfaatlerinin korunmasının her zaman savunucusu olmuştur. Bizim için Mavi Vatan; Karadeniz, Ege Denizi ve Akdeniz’deki meşru çıkarlarımızdan bir adım bile geri adım atmamaktır. CHP onlarca yılın emeğine dayanan Mavi Vatan uygulamalarının takipçisidir. Bu kapsamda iktidarın sadece seçim dönemlerinde hatırladığı ve iç politika malzemesi olarak kullandığı Mavi Vatan kavramına yönelik olarak birazdan sizlerle paylaşacağımız önemli tespitleri ve uyarılarımızı kamuoyu ile paylaşıyoruz.

    Onlarca yıllık emeğin ürünü Mavi Vatan kavramının oluşturulmasında tarifsiz katkıları olan emekli amirallerimiz Rusya federasyonu ve Ukrayna savaşından önce Montrö Sözleşmesi konusundaki haklı uyarıları nedeniyle haksızca gözaltına alınmış ve yargılanmış hatta ordu evlerine giriş yasağı konulacak kadar ileri gidilmiştir. Kendilerine büyük bir haksızlık ve vefasızlık yapılmıştır. Dört yıldır Doğu Akdeniz’de araştırma ve sondaj faaliyeti yapılmamaktır. Akdeniz’de faaliyet gösteremeyen araştırma gemilerinin Somali’ye gönderilmesi kararı alınmış, buradan Doğu Akdeniz’de bu çalışmaların yapılmayacağı anlaşılmaktadır. Ege Denizi’nde balıkçılarımıza yönelik Yunanistan’ın sistemli tacizlerine sessiz kalınmaktadır. Doğu Akdeniz’de deniz yetki alanlarımızda 3. devletlere ait balıkçı gemilerinin avlanma faaliyetlerine izin verilmektedir. Ege Denizi’ndeki gayri asgari statükodaki adaların silahlandırılması ve egemenliğin tartışmalı ada ve adacıklara Yunanistan tarafından el atılmasına tepki gösterilmemektedir.

    Kamuoyundaki yaygın kanaatin aksine Doğu Akdeniz’de halen münhasır ekonomik bölge ilan edilmemiştir. 2019 yılından itibaren yıllık olarak icra edileceği açıklanan Mavi Vatan tatbikatını ismi değiştirilmiştir. Değerli basın mensupları vatan kavramı hamaset malzemesi yapılamaz. Yukarıda da belirttiğimiz gibi Cumhuriyet Halk Partisi uluslararası hukuktan doğan haklar çerçevesinde Türkiye Cumhuriyeti’nin denizlerdeki meşru hak ve menfaatlerinin korunmasının her zaman savunucusu olmuştur ve bizim için mavi vatan Karadeniz Ege denizi ve Akdeniz‘deki meşhur çıkarlarımızdan bir adım bile geri atmamaktır. AKP yetkilileri İstanbul milletvekilimiz Sayın Namık Tan‘ın iktidarın hamaset siyasetini ve tutarsız uygulamalarını eleştirdiği genel kurul konuşması üzerinden polemik yapmaya çalışacaklarına az önce sizlerle paylaştığımız tespitlerle ilgili tutum alsınlar ve açıklama yapsınlar. Bu açıklamadan sonra Sayın Ömer Çelik’i kurumsal olarak Cumhuriyet Halk Partisi’nden ve kişisel olarak sayın Namık Tan’dan özür dilemeye davet ediyoruz.”

     

    CUMHURİYET

  • Akar’dan, “Mavi Vatan” tepkisi

    Akar’dan, “Mavi Vatan” tepkisi

    TBMM Genel Kurulu’nda söz alan Milli Savunma Komisyonu Başkanı Hulusi Akar “Mavi Vatan” kavramını “masal” olarak niteleyen CHP İstanbul Milletvekili Namık Tan’ın açıklamalarına tepki gösterdi. Anavatan, Gök Vatan Mavi Vatan’ın ayrılmaz bir bütün olduğunu ifade eden Akar, “Mavi Vatan ayrılamaz ve parçalanamaz. Parçalamak isteyenlerin akıbeti malum. Bunlardan kimileri denizlerde boğuldu. Kimileri dağlara çukurlara gömüldü. Mavi Vatan, Karadeniz’de ve Ege’de karasuları, kıta sahanlığı münhasır ekonomik bölge, deniz yetki alanları denizlerimizin üstündeki ve altındaki her türlü hak ve menfaatlerimiz denizlerdeki Misak-i Millimizdir” değerlendirmesinde bulundu.

    “Vatandaşlarımız Sayın Tan’ın pasaportunun rengini soruyor”

    Tan’ın açıklamalarının CHP’nin anlayış ve yaklaşımına da aykırı olduğunu bildiklerini söyleyen Akar, “Bizlerle aynı görüşü açıklayan emekli asker CHP’li bir genel başkan yardımcısı diğer tarafta yıllarca diplomat kimliğiyle dolaşmış yerlilik ve millilikle hiçbir izahı olmayan görüşlere sahip bir başka genel başkan yardımcısı.. Önceki açıklamaları da dikkate alındığında Sayın Tan’ın kime neye hangi amaca hizmet ettiğini anlamakta güçlük çekiyoruz. Vatandaşlarımız Sayın Tan’ın pasaportunun rengini soruyor. Siz CHP Grubu’ndan bunun izahını ve cevabını bekliyoruz” ifadelerini kullandı.

    “Tükürdüğünüz yaladınız”

    Akar’ın açıklamalarına karşı söz alan CHP Grup Başkan Vekili Murat Emir, “Biz bu Cumhuriyetin kurucu partisi olarak vatanımızın, gök vatanımızın, mavi vatanımızın da peşindeyiz ve arkasındayız. Kimse merak etmesin. Aradığınız cevabı bu saatlerde CHP Genel Merkezi’nden alacaksınız. Sisi darbe yaptı. Dünya darbeyi kınadı. Ama Erdoğan hükümeti, bütün meselesini Sisi’nin üzerine kurdu. Mısırla kavga ettik. Tüm dünya Mısırla anlaştı. Cumhurbaşkanı Erdoğan Sisi ile anlaşmadı. Ve biz Mısırla ilişkileri kaybettik. Şimdi ne oldu? Tükürdüğünüz yaladınız. Sisi ile anlaştınız. Ama ne oldu. Geç kaldınız. Mavi Vatan elden kaçtı. Yunanistan Mısırla anlaştı. Yunanistan Hafter ile anlaştı. Sizin daha yeni aklınıza geldi. Şuan da Cumhurbaşkanı Hafter’in kapısında bekliyor. Suriye sınırı kevgire dönerken Genelkurmay Başkanıydın. Ne yaptın ” şeklinde konuştu.
    Akar’ın konuşmaları sırasında muhalefet milletvekillerinin tepki göstermesi üzerine Meclis’te gerginlik çıktı.

  • “Türkiye hedefin kendisi olduğunu anlamalıdır”

    “Türkiye hedefin kendisi olduğunu anlamalıdır”

    Topkapı Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Cihat Yaycı, Bursa’da Anadolu Güvenlik Korucuları ve Şehit Aileleri Konfederasyonu’nun davetiyle Bursa’da son gelişmelere ilişkin bir konferansa katıldı.
    Ördekli Kültür Merkezi’ndeki konferansta konuşan Yaycı Paşa, Türkiye’nin İsrail Filistin savaşındaki dış politikasının takdire şayan olduğunu dile getirdi.

    Türkiye’nin bugüne kadar itidalli açıklamalar yaptığını, dengeli politikanın sürdürülmesi gerektiğini hatırlatan Doç. Cihat Yaycı, “Dengeli politikalar güdüp Cumhurbaşkanı’nın ifade ettiği gibi binlerce yıllık devlet geleneğini ve devlet aklının çıktıları ile hareket ediliyor, bu çok önemlidir. Türkiye’yi taraf olmaya itecek kampanyalardan, vatandaşların ve siyasi partilerin uzak durmasını tavsiye ediyorum” dedi.

    “Türkiye Gazze’de savaşmamalıdır”

    Türk askerinin Gazze’de İsrail’e karşı savaşmasının Türkiye’nin menfaatine uygun olmayacağını ifade eden Yaycı, “Türkiye’nin bunu durdurabilecek ne siyasi, ne ekonomik, ne de askeri gücü var. Türkiye gidip Gazze’de savaşamaz, savaşmamalıdır. Türk askerinin ne için kanını dökeceği bellidir. Sınırları savunmak son derece önemlidir. Gün sınırlarımızın savunmasını güçlendirme günüdür. Türkiye’nin yaptırım uygulayabilecek ekonomik gücü yoktur. İsrail’e uygulayabilecek siyasi bir bağlantısı da yoktur” şeklinde konuştu.

    “Türkiye ve İsrail dolaylı yoldan komşu olacaklar, çok dikkatli olmak lazım”

    İsrail’in hedefinde sadece Filistin olmayacağını ve ilerleyen zamanlarda Lübnan ve Suriye’de, PKK ve YPG kontrolü altında kendine yer edineceğine dikkat çeken Yaycı bir dizi uyarılarda bulundu.
    Durumun ciddiyetine dikkat çeken Yaycı, “Gazze şeridinin İsrail tarafından ele geçirilmiş olması durumunda Filistin’in denize kıyısı kalmayacak. Türkiye ve Filistin denizden komşudur. Bu Türkiye’nin Filistin ile karşılıklı kıyısının kalmadığı anlamına gelir. Karşılıklı kıyıların tümünün İsrail tarafından ele geçirilmesi anlamına gelir. Bu denizlerdeki doğal gaz ve petrol başta olmak üzere her şey İsrail’in hazinesine geçer. Burada Filistin yönetiminin çok büyük hatası vardır. Çünkü Türkiye Cumhuriyeti benim hazırladığım bu anlaşma metinini Filistin yönetimine ilettiğini, Filistin yönetiminin tepkisiz kaldığını gördük. Halbuki bu anlaşma metni imzalanmış olsaydı Filistin kara ülkesinin 8 katı deniz ülkesine sahip olacaktı. Uluslararası ve hukuk anlamında tanınırlığı daha fazla güçlenecekti. Ama maalesef öyle olmadı. Şimdi Gazze şeridinin tamamı İsrail tarafından işgale tabii tutulacağı görülüyor. Bunu ben daha önce de söyledim, Gazze işgal edilecek, Lübnan ve Suriye’den İsrail’e saldırılar olduğu gerekçesiyle o bölgelerden de toprak alınacak. Suriye’deki PKK ve YPG kontrolü altındaki alanda aşağıdan birleşip Türkiye ve İsrail dolaylı olarak komşu olacaklar. Bu çok tehlikeli bir durum, çok dikkat etmek lazım” ifadelerini kullandı.

    Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın “Ya daha büyük bir savaşa, ya daha büyük bir barışa gideceğiz” sözlerini yorumlayan Yaycı, “Barış ihtimali nasıl var onu ben bilemem ama bölgede savaş ihtimalini çok yüksek görüyorum. Şu anda İsrail Filistin ile savaşıyor. Yakında İsrail Lübnan’la ve Suriye ile de savaşacak ve topraklarını büyüte büyüte gelecek. Burada şunu ifade etmek lazım Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin çabaları takdire şayandır. Bugüne kadar itidalli açıklamalar yapmışlardır. Dengeli politikalar güdüp Cumhurbaşkanı’nın ifade ettiği gibi binlerce yıllık devlet geleneğini ve devlet aklını çıktıları ile hareket ediliyor, bu çok önemlidir. Türkiye’yi taraf olmaya itecek kampanyalardan, vatandaşların ve siyasi partilerin uzak durmasını tavsiye ediyorum. Siyasi baskıyla Türkiye’nin bu itidalli dış politikasının etkileri değiştirilip taraflı bir dış politikaya dönmesi durumunda bu Türkiye’nin zararına olur” dedi.

    “Türkiye net bir taraf olmaktan çekinmelidir”

    Türkiye’nin bir taraf seçmesinin kendi menfaatlerine zarar vereceğini söyleyen Yaycı, “Türkiye’nin maalesef düşmanları dostlarından çok daha fazladır. Bu bakımdan düşmanların eline de koz vermemek lazımdır. Türkiye hedefin kendisinin olduğunu anlamalıdır. Türkiye burada net bir taraf olmaktan çekinmelidir. Soykırımın ve İsrail’in durdurulması için her şeyi yapmalıdır. Ama bir cephede yer alması Türkiye’nin menfaatlerine uygun olmadığı kanaatindeyim” dedi.

    “Batı ekonomisini felç ederek İsrail’i durdurmak mümkün”

    İslam İşbirliği Teşkilatı’nın İsrail’e ekonomik yaptırım gücü olduğunu, Türkiye’nin en kısa sürede teşkilatın doğal gaz ve petrol üreticilerini Türkiye’ye çağırması gerektiğini vurgulayan Yaycı, “İslam İşbirliği Teşkilatı’nın derhal Türkiye tarafından toplantıya çağırılması lazım. İslam İşbirliği Teşkilatı’nın doğal gaz ve petrol üreticisi üyelerinin Gazze’de soykırım durdurulana kadar, İsrail’in saldırıları durdurulana kadar, özellikle ateşkesten bahsetmiyorum, saldırılar bitene kadar batıya hatta dünyaya petrol ve doğal gaz ihracatının durdurulması lazım. Bütün anlaşmalar askıya alındığı zaman, tüm tüketim mallarında ithalatı İsrail’in saldırıları durdurana kadar askıya alması lazım. Bu gündemle Türkiye’nin İslam İşbirliği Teşkilatı’nı çağırması lazım. İnanın 5 gün, bilemediniz 10 gün içerisinde tüm Avrupa ekonomisi felç olur. Batı ekonomisini felç ederek İsrail’i durdurmak mümkündür. Çünkü yaptırım gücü vardır” diye konuştu.

    “Mesele Gazze değil, Orta Doğu”

    İsrail-Amerika Birleşik Devletleri ortaklığında hedefin Gazze nezdinde Filistin olmadığını, hedeflerinin Orta Doğu coğrafyasını şekillendirmek olduğunu ve bunu sık sık sözlerinde dile getirdiklerini söyleyen Yaycı, “Mesele sadece Gazze değil, Gazze’nin ötesinde bütün Orta Doğu var. Bunu biz demiyoruz. Amerika Birleşik Devletleri Başkanı Biden ve Netanyahu diyor. ‘Orta Doğu’yu yeniden şekillendiriyoruz’ diyor, ‘Orta Doğu’ya yeni bir düzen getiriyoruz’ diyor. Gazze’ye, Filistin’e demiyor, amaç Orta Doğu. Orta Doğu’yu yeniden şekillendirmenin başlangıcı 1979 İran Devrimi’dir, sonra 8 yıl süren İran-Irak savaşıdır, sonra Irak’ı parçalamak için yapılan Körfez Harekatları’dır, sonra Suriye’de çıkarılan iç savaştır, Lübnan’da çıkarılan iç savaştır ve geldiğimiz noktada Gazze’de sanki bir kurguyla oluşturulmuş bir ateş yakılıp onu gerçekten fiile geçiriliyor” şeklinde konuştu.

  • Meltem-3 Projesi’nde ilk P-72 Deniz Karakol Uçağı hizmete başladı

    Meltem-3 Projesi’nde ilk P-72 Deniz Karakol Uçağı hizmete başladı

    “Mavi Vatan”da keşif, gözetleme ve denizaltı savunma harbi görevlerini havadan yapmak üzere başlatılan Meltem-3 Projesi’nin TCB 751 kuyruk numaralı ilk P-72 Deniz Karakol Uçağı, Kocaeli’deki Deniz Hava Komutanlığında düzenlenen törenle hizmete başladı.

    Kartepe ilçesinde bulunan Deniz Hava Komutanlığında düzenlenen törende konuşan Donanma Komutanı Oramiral Ercüment Tatlıoğlu, 106. yılında bulundukları köklü deniz havacılık tarihinin 1914’te Deniz Teyyare Okulunun kurulmasıyla başladığını belirterek, deniz hava personelinin Balkan ve 1. Dünya savaşlarında önemli görevlerde bulunduğunu söyledi.

    Tatlıoğlu, deniz hava personelinin özellikle 1915 Çanakkale savaşlarında boğaz yaklaşma sularında icra ettikleri keşif ve karakol görevleriyle harekata büyük katkı sağladığına işaret ederek, “Yakın dönemde 1971’de S-2A uçağı, 1972’de ise AB-204 helikopterlerinin alınmasıyla başlayan deniz havacılığı 2002’de Seahawk helikopterlerinin ve P-235 CASA uçaklarının donanmaya katılmasıyla etkinliğini artırmaya devam etmiştir. Halihazırda 24 Seahawk helikopteri, 9 AB-212 helikopteri, 6 P-235 CASA deniz karakol uçağı, 2 ATR-72 genel maksat uçağı, 4 TB-20 eğitim uçağı ve 14 insansız hava aracı olmak üzere 59 deniz hava aracımız donanmada görev icra etmektedir. İlk P-72 deniz karakol uçağının bugün teslim alınmasıyla 60’ıncı hava aracımız hizmete girmiş bulunmaktadır. P-72 deniz karakol uçaklarımızın hizmete girmesiyle özellikle denizaltı savunma harbinde etkinliğimiz daha da artacaktır.” diye konuştu.

    Deniz Hava Komutanı Tuğamiral Alper Yeniel de Meltem-3 Projesi kapsamında ilk P-72 Deniz Karakol Uçağı’nın bugün itibarıyla hizmete girdiği belirterek, “P-72 Deniz Karakol Uçağı mevcut P-235 uçağıyla kıyaslandığında P-72 uçağı görev sahasında 2-3 saat daha fazla kalabilecek, yüksek süratle harekat bölgesine intikal edebilecek, link 16 kabiliyetine haiz, MK-46 torpidosuna ilave olarak daha modern özelliklere sahip MK-54 torpidosunu atabilecek ve daha fazla sonoboy taşıma kapasitesiyle denizaltı savunma harbinde etkin kullanım imkanı sağlayacaktır. P-72 deniz karakol uçaklarının tamamının kısa bir süre içerisinde hizmete girmesiyle Deniz Kuvvetleri Komutanlığı daha etkin, caydırıcı ve saygın bir deniz hava kuvvetine sahip olacaktır.” ifadelerini kullandı.

    Çarkçı yüzbaşı Mehmet Fethi beyin torunları olarak 60. hava aracını hizmete almanın haklı gururunu yaşadıklarını dile getiren Yeniel, P-72 Deniz Karakol Uçağını Deniz Kuvvetlerine kazandırılmasında Savunma Sanayii Başkanlığı, Türk Havacılık Uzay Sanayii Genel Müdürlüğü gibi kurum ve kuruluşlara teşekkür etti.

    Konuşmaların ardından Oramiral Tatlıoğlu, Tuğamiral Yeniel, 351. Deniz Helikopter Filo Komutanı Albay Zerrin Tosun, 301. Deniz Hava Filo Komutanı Albay Ahmet Özekin ve beraberindeki komutanlar, P-72 Deniz Karakol Uçağı’nı gezdi, personelle fotoğraf çektirdi.

    Üç Seahawk helikopteri, tören geçişi gerçekleştirdi.

     Meltem-3 Projesi

    Uzun Ufuk Bütünleşik Deniz Gözetleme Sisteminin bir parçası olarak Deniz Kuvvetleri Komutanlığına havadan deniz gözetleme kabiliyeti sağlamak amacıyla başlatılan Meltem projelerinin geçmişi 1990’lı yıllara uzanıyor. Meltem-1 ve Meltem-2 projeleriyle Deniz Kuvvetleri Komutanlığı, 6 adet CN-235 tipi (P-235) deniz karakol uçağına kavuştu. Projenin son aşaması olan Meltem-3 ile 6 adet ATR-72 tipi (P-72) deniz karakol uçağının envantere girmesi planlandı.

    Deniz Kuvvetleri Komutanlığına hizmet veren P-235 deniz karakol uçaklarındaki görev sistem ve sensörlerinden farklı olarak, P-72 deniz karakol uçaklarında Link 16 taktik veri bağı ve Mark-54 torpidosu atma kabiliyeti de bulunuyor. Ayrıca, P-72 Deniz Karakol Uçak, P-235 uçaklarına kıyasla daha uzun süre havada kalıyor.

    TUSAŞ, HAVELSAN, ASELSAN ve MİLSOFT gibi birçok savunma sanayii kuruluşunun alt yüklenici olarak görev aldığı Meltem-3 Projesiyle ülkeye bu alanda önemli bilgi birikimi ve katkı sağlandı.

    Kalkış ağırlığına bağlı olarak azami 9 saate kadar havada kalabilecek P-72 deniz karakol uçaklarıyla öncelikle keşif gözetleme ve denizaltı savunma harbi görevleri icra edilecek.

    Uçak üzerinde bulunan denizaltıları belirlemekte kullanılan akustik ve manyetik algılayıcılar sayesinde tespit edilen denizaltılar uçakta bulunan Mark-46 ve Mark-54 torpidolarıyla imha edilebilecek.

    Ayrıca P-72 uçaklarının çok tehditli ortamda görev yapabilmesini sağlamak maksadıyla elektronik karıştırmayı önleyici ve güdümlü mermi tehdidine yönelik kendini koruma sistemleri mevcut.

    Keşif gözetleme maksatlı kullanmak üzere radar ve elektro optik kamera sistemleri de bulunan P-72 uçağı, “Mavi Vatan”ın taktik deniz resminin oluşturulmasına katkı verecek ve bu bilgileri anlık olarak Deniz ve Hava Kuvvetlerinin ilgili birlikleriyle Link 11 ve Link 16 veri bağı sistemleri üzerinden paylaşacak.

    Ayrıca Arama ve Kurtarma görevlerinde kullanılmak üzere uçak üzerinde can salı taşınabilecek ve kazazedeleri kurtarma maksadıyla denize atılabilecek.

    Uçak üzerinde bulunan görev sistemlerinin montajlarının da gerçekleştirildiği TUSAŞ/Ankara tesislerinde, 11 Aralık’ta ana yüklenici Leonardo firması tarafından teslim edilen TCB 751 kuyruk numaralı ilk P-72 Deniz Karakol Uçağı, aynı gün icra ettiği uçuşla Deniz Hava Komutanlığı Kartepe’ye intikal ederek Deniz Kuvvetleri Komutanlığı envanterine katıldı.

    Projenin diğer 5 adet P-72 Deniz Karakol Uçağı, 2021 yılı sonuna kadar Deniz Kuvvetleri Komutanlığına teslim edilecek. Bu amaçla, projenin ikinci uçağı TCB 752’nin yer testlerine gelecek hafta başlanması öngörülüyor.

    Milli Gemi MİLGEM projesiyle başlatılan Deniz Kuvvetleri Komutanlığı ile Savunma Sanayi arasındaki iş birliği bu projeyle daha ileri seviyelere taşınmaya devam edecek.

    Bu kapsamda, Havadan Deniz Gözetleme sistemlerinin de millileştirilmesi amacıyla insanlı-insansız deniz karakol uçağı ve görev sistemlerinin geliştirilmesi çalışmaları devam ediyor.