Etiket: mehmet ceyhan

  • Mehmet Ceyhan: Çocukların aşılanması lazım

    Mehmet Ceyhan: Çocukların aşılanması lazım

    Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Enfeksiyon Hastalıkları Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Mehmet Ceyhan, 23 ilde 44 merkezde yapılan salgının ilk 1 yılını kapsayan araştırmada 9 bin Covid-19 hastası çocuk tespit edildiğini, bunlardan 375’inin yoğun bakımda yattığını ve 44’ünün hayatını kaybettiğini söyledi. Ceyhan, “Koronavirüs çocuklarda da ölüme yol açabilen, yoğun bakıma yatmaya neden olabilen bir tablo oluşturuyor. Bu yüzden çocukların korunması lazım. ABD’de 12 yaş altının aşılanması için ruhsat verildi. Bana sorarsanız Türkiye’nin de acilen bu uygulamaya ihtiyacı var. Salgının bitmesi için çocukların aşılanması lazım” dedi.

    ABD Gıda ve İlaç Dairesi (FDA), Pfizer-BioNTech’in koronavirüs aşısının 5- 11 yaş arası çocuklar için uygun olduğu yönünde karar aldığını açıkladı. Prof. Dr. Mehmet Ceyhan, Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın gündemde 12 yaş altı çocuklara aşı yapılması olmadığı açıklamasını hatırlattı. Prof. Dr. Ceyhan, “Sağlık Bakanı, ‘gündemimizde yok’ demesi de gayet doğal. Çünkü; Türkiye’de bir aşıya ruhsat verilmesinin kuralları var. Bu, aşağı yukarı tüm ülkelerde aynı. Aşıyı üreten firma, size gelip başvuruda bulunmuyorsa siz zaten o aşıyı gündeminize alamazsınız, ruhsat almanın şartlarından birincisi bu. Firma size başvuracak. Yaptığı çalışmalar, elde edilen veriler, bunun dışında ruhsat için gerekli bazı dosyalar var onlarla birlikte başvuracak. FDA onayı yeni verildi. Tahmin ediyorum kısa bir süre içerisinde Pfizer-BioNTech diğer ülkelerin ruhsat otoriterlerine de bu başvurularda bulunacak, o zaman düşünülecek zaten” dedi.

    ‘ÇALIŞMA TAMAMLANINCA AŞILAMA 6 AYA İNDİRİLECEK’

    Prof. Dr. Ceyhan, ‘koronavirüs çocuklarda hiçbir şey yapmıyor’ düşüncesinin yanlış olduğunu belirterek, “Koronavirüs evet çocuklarda yetişkinlere göre daha hafif seyrediyor. Ancak örneğin Yoğun Bakım Derneği’nden çok merkezli yapılmış bir değerlendirme bildirildi. 23 ilde 44 merkezde salgının başındaki ilk 1 yılın vakaları değerlendirilmiş. 9 bin yaklaşık çocuk vaka var. Bunların 375’i yoğun bakıma yatmış, bu yüzde 4,1 ediyor. Bunların 44’ü kaybedilmiş. Bu 44’ün de yüzde 64’ünde altta yatan, bağışıklığı zayıflatan hastalık var; ama yüzde 36’sı tamamen sağlıklı çocuklar. Böyle baktığınızda koronavirüs gerçekten çocuklarda da yetişkinler kadar olmasa da ölüme yol açabilen, yoğun bakıma yatmaya neden olabilen bir tablo oluşturuyor. Bütün Türkiye’deki çocuk yoğun bakımı kapsayan ve özellikle bu çalışma bittikten sonra Delta varyantı gibi çocukları daha etkileyen bir varyant ile artan vakalar yaşadığımızı düşünürseniz bu sayının çok üzerinde olduğu ortaya çıkar zaten. Bu yüzden çocukların korunması lazım” diye konuştu.

    ‘ÇOCUKLARIN AŞILANMASI LAZIM’

    ABD’de 6 ay- 5 yaş arası çocuklar için olan çalışmanın Faz-3 çalışmasının devam ettiğini hatırlatan Prof. Dr. Mehmet Ceyhan, “Bu bittiği zaman mutlaka sonuçları iyi çıkarsa FDA’ya başvuruda bulunacak ve 6 aya indirilecek aşılama. Yüzde 80 aşı ile korunabilen düzeye ulaşmanız lazım salgının bitmesi için. Sayın bakan toplumdaki aşılama oranlarından da bahsetti. Türkiye’de 2 doz aşı olanların oranı yüzde 67- 68 civarında. Dolayısıyla henüz daha yüzde 80’lik hedefe ulaşmamıza çok yolumuz var. Çocukları aşılamazsanız toplumun yüzde 20’si çocuk olduğu için yetişkinlerin tamamını aşılamanız lazım, bu da mümkün görünmüyor. Salgının bitmesi için çocukların aşılanması lazım” diye konuştu.

    ‘TÜRKİYE’NİN ACİL BU UYGULAMAYA İHTİYACI VAR’

    Prof. Dr. Ceyhan, çocuk dozlarının farklı olduğuna dikkat çekerek, şunları kaydetti:

    “Çocuklarda antijen içeren formu ayrı üretiliyor. Bu üretim planında Türkiye var mı yok mu onu bilemiyoruz. Eğer Türkiye’de de bu aşıyı pazarlamak istiyorsa firma o zaman birkaç hafta içinde başvurur. Bunun ruhsat işleri şuna da bağlı; hiçbir eksik belge olmadan başvurursa, ruhsat komisyonu inceler ve yeterli görülürse direkt ‘ruhsat alabilir’ diye bir karar çıkar. Bir taraftan da diğer gerekli belgeler, raf ömrü, üretim yeri ile ilgili belgeler bunlar ile ilgili yapılan çalışmalar, rakamsal bilgiler bakanlığa verilir, bir taraftan da onlar incelenir hepsi uygun görülürse o zaman ruhsat verilir. Bu söylediğim içindeki belgelerin eksikliği ya da tamlığı ile ilgili değişmek üzere 2-3 haftadan 2-3 aya kadar değişen süre alabilir. Hızlandırılmış ruhsat işlemi var. Bu da yine firmanın başvurusu üzerine, ‘bunun hızlı ruhsat alması gerekir, Türkiye için acildir’ diye bir karar verirse bakanlık, o zaman hızlandırılır bu işlemler. Bana sorarsanız Türkiye’nin acilen bu uygulamalara ihtiyacı var” dedi.

  • “Böyle giderse 5’inci 6’ncı dalgaları yaşayacağız”

    “Böyle giderse 5’inci 6’ncı dalgaları yaşayacağız”

    Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Enfeksiyon Hastalıkları Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Mehmet Ceyhan, koronavirüste vaka sayılarının bir süredir 25-30 bin civarında devam ettiğini hatırlatarak, “Salgın, eğrisi düz çizgi şeklinde seyrettiği için bu iş devam ettiği sürece 5’inci, 6’ncı dalgaları yaşayacağız. Okulların açılmasındaki etkiyi, insanların tatilden dönüp kapalı iş yerlerinde çalışmasının etkisini daha görmedik” dedi.

    Prof. Dr. Mehmet Ceyhan, dünyada vaka sayılarında yaklaşık 10 gündür aşağıya doğru gidiş olduğunu belirtti. Prof. Dr. Ceyhan, “Bu dalgadır zaten, olduğu yerde durmaz. Türkiye’de haftalık vaka ortalamaları ile baktığımız zaman biz hala artış dönemindeyiz. Dünyadaki azalmayı oluşturanların da Güney Asya ülkeleri ve Orta Doğu bölgesi olduğu görüldü. Avrupa ve Kuzey Amerika’da vaka azalması henüz yok. Fakat olacak, ben böyle bir şeyin arifesinde olabileceğimizi de düşüyorum. Bu vakalar çünkü dalga şekilde seyrediyor, azalma dönemine girecek” dedi.

    ‘5’İNCİ, 6’NCI DALGALAR YAŞAYACAĞIZ’

    Prof. Dr. Ceyhan, vakalarda azalma dönemine gidildiğinde dikkat edilmesi gerektiğine vurgu yaparak, “Ama bu bizi yanıltmasın. Bu tehlikenin geçtiği, azaldığı anlamına gelmez. Çünkü salgın eğrisi bir düz çizgi, bir dalga şeklinde seyrettiği için bu iş devam ettiği sürece 5’inci 6’ncı dalgaları yaşayacağız. 25-30 bin civarlarında devam ediyor bir süredir, buradan aşağıya mı inecek yukarıya doğru mu çıkacak? Biz okulların açılmasındaki etkiyi, insanların tatilden dönüp kapalı iş yerlerinde çalışmasının etkisini daha görmedik. Bir bulaştırıcı kat sayısı var; bir kişi şu anda 3-4 kişiye bulaştırıyor. Bunun da gözle görülür bir artış haline gelmesi 1-1,5 ayı bulabiliyor. Bir süper bulaştırıcı da girerse devreye o zaman çok daha erken vaka sayıları artıyor. Çünkü onlar birdenbire yüzlerce, binlerce kişiyi enfekte ediyor. Eğer böyle 25-30 bin arasında düz giderse bir süre sonra yeni bir artış görürüz. Yeni bir artış görsek de bir süre sonra aşağıya inecek. Biz bir şey yapsak da yapmasak da iniyor, bu salgının dinamiği böyle” diye konuştu.

    ‘ÇİZGİNİN DÜZ ÇİZMESİNİ ENGELLEMEMİZ LAZIM’

    Prof. Dr. Ceyhan, tedbir alan ülke ile tedbir almayan ülke arasındaki farka ilişkin de, “Biri küçük bir dalga yaşarken diğeri daha büyük bir dalga yaşıyor. Dolayısıyla özellikle tatilin bitmesi ile birlikte ortaya çıkan etkileri yeni bir artış trendi diye görebiliriz. Ama buradan aşağıya da gidebilir. Nerede takılacağımız önemli. İlk dalgada binlerde takıldık, sonra arkasından hep 5 binlerde takıldık. 5 binlerde takıldığınız zaman bu hep önünüzde bir dalganın başlayacağını gösteriyor. Sizin o çizginin düz çizmesini engellemeniz lazım, oradan aşağıya 100’lü vakalara inmeniz lazım ki kontrol edilebilir seviyede olsun” ifadesini kullandı.

  • Koronavirüs ölümlerinde ‘Delta varyantı’ etkisi

    Koronavirüs ölümlerinde ‘Delta varyantı’ etkisi

    Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Enfeksiyon Hastalıkları Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Mehmet Ceyhan, Covid-19’da Delta varyantının görüldüğü son dönemde ölüm oranlarının arttığını söyledi. Ceyhan, “İlk 2 dalga orijinal virüs ile oldu, orada 1000’de 9’du ölüm oranı. Mart- nisanda vakaların 60 bine çıktığı dönemde İngiliz varyantı vardı, orada 1000’de 6’lara düştü. Son dalga Delta varyantı ile oldu, burada da 1000’de 11. Varyant, tek başına daha ağır ve öldürücü hastalığa yol açıyor” dedi.

    Prof. Dr. Mehmet Ceyhan, Delta varyantının en önemli özelliğinin, herkes için çok hızlı bulaşan virüs olması ve daha ağır seyretmesi olduğunu söyledi. Gebeliğin özel durum olduğuna vurgu yapan Ceyhan, “Gebelikte bağışıklık doğal yol ile baskılanıyor. Dolayısıyla diğer insanlara göre daha ağır seyreder, ölüm oranı yüksektir” diye konuştu.

    Prof. Dr. Ceyhan, Delta varyantının rahatlıkla çocukları da gençleri de hastalandırabildiğine dikkat çekerek, “İlk başta orijinal virüs varken genç yetişkinler bu kadar çok hastalanmıyordu; onların bağışıklığı daha sağlam olduğu için çok daha fazla virüs gerekir hastalandırmak için. Bu Delta varyantı vücutta çok hızlı çoğaldığı için şimdi rahatlıkla çocuğu da yetişkini de hastalandırabiliyor” dedi.

    ‘DELTA İLE ÖLÜM ORANI 1000’DE 11 OLDU’

    Prof. Dr. Ceyhan, son dönemde Delta varyantının etkisiyle ölüm oranlarının arttığına dikkat çekerek, “Ben varyantların öldürme oranını hesapladım. İlk 2 dalga orijinal virüs ile oldu, orada 1000’de 9’du ölüm oranı. Arkasından mart- nisanda vakaların 60 bine çıktığı dönemde İngiliz varyantı vardı, orada 1000’de 6’lara düştü. Son dalga Delta varyantı ile oldu, burada da 1000’de 11. Demek ki varyant, tek başında zaten daha ağır ve öldürücü hastalığa yol açıyor. İkincisi de toplumda maalesef bu önlemler azaltıldıkça insanların farkındalığı da azaldıkça biraz daha hekime geç başvuruyor olabilirler. ‘Etkili tedavi yok’ dedik ama etkili birçok yöntem var. Oksijen vermeniz lazım, sıvı takmanız lazım, en erken sürede yoğun bakıma almak lazım. Bunları yapınca ölüm oranının düştüğünü biliyoruz” diye konuştu.

    ‘GEBELİĞİN ZAMANINA BAKMADAN AŞILANMA GEREK’

    Gebelerde ilk 3 ay pek dışarıdan madde verilmediğini belirten Prof. Dr. Ceyhan, “Ama hayati önem taşıyorsa o ilk 3 ayda da mesela kuduz aşısı yapmak gerekir. Burada tam bu noktaya geldik. Gebe için çok hayati önem taşıyor artık. Gebeliğin gününe, zamanına bakmadan 1’inci gün bile olsa ne zaman farkına varılırsa aşılanması gerekir. Eğer doğuma 2 hafta kala anne hastalık geçirirse ve bebek doğduğunda halen daha bulaştırıcı ise bebek koronavirüse karşı tamamen bağışık olmadan doğuyor. Dolayısıyla çocuk hem korunmasız hem de anneden virüs alıyor, daha ağır geçiriyor. Bütün bunları önlemenin tek yolu gebenin aşılanması. ‘Tamamen aşıdan bağımsız gebeliğinizi planlayabilirsiniz, aşıyı da ilk fırsatı bulur bulmaz yaptırın’ diyoruz. Emzirmede aşılanmanın yararı var, zararı yok. İki çalışmada eğer aşı yaparsanız emziren anneye, antikorların anne sütünden bebeğe geçtiği gösterildi. Zaten zararlı hiçbir şey söz konusu değil. Anne sütünden bulaşan hastalık çok nadirdir” diye konuştu.

  • Mehmet Ceyhan, çocuklara uygulanan tedaviyi anlattı

    Mehmet Ceyhan, çocuklara uygulanan tedaviyi anlattı

    Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Enfeksiyon Hastalıkları Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Mehmet Ceyhan, koronavirüs tedavisi gören çocuklarda hiç ilaç kullanmadıklarını belirterek, “Biz baştan beri çocuklarda hiçbir ilaç kullanmadık. Elde kesin deliller olmadığı sürece bir ilacı ya da aşıyı çocuklara uygulamanız mümkün değil. Biz çocuk ateşlendiğinde ateş düşürücü, belli belirtileri varsa onlara yönelik tedaviler, bol sıvı alması ve izole edilmesi şeklinde bir yaklaşım uyguladık, şu anda da aynı şeyi uyguluyoruz” dedi.

    Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, okulların açılmasıyla birlikte 0 ile 17 yaş arası vaka sayısının 1 kat daha arttığını söyledi. Prof. Dr. Mehmet Ceyhan, aktif koronavirüs vakalarının yüzde 25’ini oluşturan 0-17 yaş grubunda uygulanan tedaviyi anlattı.

    Ceyhan, aslında yetişkinde de virüsü öldüren ilacın henüz bulunamadığını belirterek, “Yetişkinler için yapılan çalışmalarda hidroksiklorokin kullanıldı, bunun yüksek dozlarda zararları olabileceği düşünüldüğü için uygulamadan kalktı. Şimdi Favipiravir dediğimiz bir grip ilacı kullanılıyor. Bunun da geniş çalışmalarda bir etkisi gösterilmedi; ama yetişkinlerde kullanılıyor. Biz baştan beri çocuklarda hiçbir ilaç kullanmadık. Bu ilaç yetişkinlerde kullanılabilir elde çok veri olmadan; ama çocukta elde kesin deliller olmadığı sürece bir ilacı ya da aşıyı uygulamanız mümkün değil. Biz çocuklarda, çocuk ateşlendiğinde ateş düşürücü, belli belirtileri varsa onlara yönelik tedaviler, bol sıvı alması ve izole edilmesi şeklinde bir yaklaşım uyguladık, şu anda da aynı şeyi uyguluyoruz” diye konuştu.

    ‘ETKİSİNİ GÖSTERMİŞ TEDAVİ YOK’

    Prof. Dr. Ceyhan, çocuklarda nezlede nasıl tedavi uygulanıyorsa burada da aynı şeyin geçerli olduğuna vurgu yaparak, “Çocuklarda etkisini göstermiş bir tedavi yok ancak çocuk hastanede, yoğun bakımda yattığında uyguladığımız virüsü öldürmeye yönelik ilaçlar değil de çocuğun bağışıklık sisteminde ortaya çıkan değişiklikleri kontrol altına almak için uyguladığımız tedaviler var ama virüs öldürücü bir ilacı ne ayakta ne de hastanede uyguluyoruz; çünkü böyle bir ilaç yok” dedi.

    VİTAMİN UYARISI

    Prof. Dr. Ceyhan, evde tedavi gören koronavirüs hastası çocukların ailelerine uyarılarda bulunarak, şunları söyledi:

    “Hiçbir vitamin takviyesinin koronavirüste hastalığın gidişini ya da bulaşı etkilediği gösterilmemiş. Çocuğun eğer belirgin bu olaydan önce bilinen bir vitamin eksikliği yoksa çocuklar da yetişkinler gereksiz bir sürü vitamin alıyor. İnanın, koronavirüse harcanan paranın çok üstünde vitamin, gıda takviyesi satışı gerçekleşti. Bunların hiçbirinin faydası gösterilmedi ama bilinen bir eksiklik varsa zaten tedavi edilmesi gerekir. Yoksa çocukta da ‘Aman hastalığı daha rahat atlatsın’ diye takviye bu tür şeyler vermemek lazım çünkü onların metabolizmaları çok farklıdır. Onlara gerekli gereksiz ne olduğunu bilmeden gıda takviyesi vermek çocuğun zararına da olabilir. Biz onun için çocuklara hiç destek tedavisi adı altında bu tür ürünler ya da başka ilaçlar vermiyoruz. Gözlüyoruz çocuğu, hastaneye yatışa ihtiyacı olduğunu görürsek hastaneye yatırıyoruz. Evde yapılacak şey, sadece bol sıvı vermek ve çocuğu izole etmek olabilir.”

    ‘ÇOCUKTAN BULAŞI ÖNLEMEK DAHA ZOR’

    Prof. Dr. Ceyhan, çocukların koronavirüsten korunmasının yetişkinlerden farklı olmadığını vurgulayarak, maske ve sosyal mesafeye dikkat çekti. Ceyhan, okulda da evde de aynı yöntemin geçerli olduğunu belirterek, “Evde olduğu zaman diyelim ki bir çocuk pozitif çıktı, mümkün olduğu kadar aile bireylerinden uzak tutmak gerekir. Çocuk mutlaka bir aile bireyi ile birlikteyse özellikle 2 metreden yakın temasta bir aktivitede bulunuyorsa o zaman mutlaka maske takmasını sağlamak lazım ama genel anlamda çocuk odasında ve mesafe varsa sürekli maske takamaz evde. Çocuk eğer bunu yapamayacak kadar küçük bir yaştaysa pozitif çıktığında da büyüklerin kendilerini koruması lazım. O durumda da büyükler mümkün olduğu kadar çok zorda kalmadıkça örneğin; anne daha çok çocuğun bakımını üsteniyorsa bir kişinin çocuğa yakın mesafede durması lazım. Bulaşmama yolu bu. Mümkünse de çocuğun bezi atılırken mutlaka poşetlenmeli. Evde riskli biri varsa 14 gün başka bir yerde kalması sağlanabilir. Çocuktan bulaşı önlemek daha zor” diye konuştu.

  • Mehmet Ceyhan: Ölüm ve vaka sayıları ikiye katlanabilir

    Mehmet Ceyhan: Ölüm ve vaka sayıları ikiye katlanabilir

    Vaka ve ölüm sayılarındaki dalgalanma 2021’de 2020’yle neredeyse paralel seyrediyor. Salgın, aşağı yukarı aynı haftalarda pik yapıyor. Bu seyir aynen devam ederse, Kasımda ölüm ve vaka sayıları ikiye katlanabilir. Mehmet Ceyhan aşıya etkisiz varyant için uyardı.

    Vaka ve ölüm sayılarındaki dalgalanma 2021’de 2020’yle neredeyse paralel seyrediyor. Salgın, aşağı yukarı aynı haftalarda pik yapıyor. Bu seyir aynen devam ederse, Kasım’da ölüm ve vaka sayıları kiye katlanabilir.

    Sözcü gazetesine konuşan Prof. Dr. Mehmet Ceyhan da “Önümüzdeki haftalarda güçlü bir dalgalanma bekleyebiliriz” dedi ve uyardı: “Hafta sonu kapanma doğru değil, aşılanma hızlanmalı, kademeli mesaiye geçilmeli…”

    Bilim Akademisi, İstanbul’daki haftalık vefat sayılarını gösteren verileri açıkladı. Bilim Akademisi’nin salgının ilk döneminden bu yana haftalık olarak düzenli yayınlanan grafiği, resmen açıklananın çok üzerinde salgına bağlı ölüm yaşandığını ortaya koyuyor.

    Bilim Akademisi’nin grafiğine bakıldığında şaşırtıcı bir durum daha dikkat çekiyor. Grafik, neredeyse geçtiğimiz yılla paralel bir dalgalanma izliyor. 2020’de Mart Nisan aylarında yaşanan ve birinci dalga olarak değerlendirilen vaka ve ölüm artışı, 2021’in aynı haftalarında da tekrar ediyor.

    Buna göre İstanbul’da 17-23 Eylül tarihleri arasında 1674 kişi öldü. Geçtiğimiz yıl aynı hafta 1501 kişi hayatını kaybetmişti. 2015-2019 yılları arasındaki 5 yılın ortalaması ise 1262. Bilim insanları iki yıldır oluşan farkın Covid kaynaklı olabileceğine dair güçlü bir tahmini dile getiriyor.

    Grafik, böyle devam ederse önümüzdeki haftalarda çok ağır bir tablonun eşiğinde görünüyor. Aşılamaya rağmen tablodaki eğilimin 2021’de değişmediği, bunda yeni varyantların yanı sıra geçen seneki kısıtlamaların tamamen kaldırılması akla gelebilir.

    Mehmet Ceyhan: Dalgalanma bekleyebiliriz

    Bu endişe verici tabloyu Hacettepe Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mehmet Ceyhan değerlendirdi .

    “Önümüzdeki haftalarda geçtiğimiz yılda olduğu gibi ağır bir dalgalanma yaşanabilir mi, kormalı mıyız?” diye soruldu.

    Prof. Dr. Ceyhan’ın çarpıcı tespit ve değerlendirmeleri şöyle:

    Önümüzdeki haftalarda güçlü bir dalgalanma tabi ki bekleyebiliriz. Hiçbir önlem almadığımızı görüyoruz. Geçtiğimiz sene en azından kamu sektöründe uygulanan bir kademeli mesai vardı. Bu toplu taşımadaki kalabalıkları azaltıyordu. Okullar kapalıydı, birçok işyerinde esnek çalışma teşvik ediliyordu.

    Şimdi bunların hepsi kalktı. Okullar açıldı. Şimdi pencereler açılabilir ama yakında havalar soğuyacak. Etkileri hemen bir varyant çıkabilir. Bu varyant çok öldürücü olabilir. Aşı bu varyant üzerinde çok etkili olmayabilir. O zaman hiç beklenmedik rakamlar da ortaya çıkabilir.

    Mart’ta Nisan’da 50-60 binlere çıktığımız gibi… Vaka eğrisi yapısı gereği zaten düz seyretmez. Dalgalanmalar olur. Bu dalganın ne kadar büyük olacağı, sizin ne kadar önlem alacağınıza ve etken olan virüsün özelliklerine bağlı.

    Üç önemli bulaş kaynağı var:

    Ev, işyerleri ve toplu taşıma araçları. Eve bir şey yapamayacağımıza göre toplu taşıma ve kalabalık işyerlerinde gerekirse vardiya usulü çalışarak önlem alınmalıdır. Bunu sadece kamu değil özel sektör de uygulamalıdır.

    Aşılama hızlanmalı

    Aşılamanın hızla tamamlanması gerekiyor. İş uzadıkça biz bir yandan aşı yapmaya yüzde 80’e ulaşılmaya çalışırken, diğer yanda aşı yaptıklarınız bağışıklığını kaybetmeye başlıyor.

    Bu salgın kontrol edilmek isteniyorsa aşılama hızının mutlaka artırılması gerekiyor. Aşı kararsızlığının ortadan kaldırılması için ciddi faaliyet yürütülmeli ve tedbir alınmalı. Sanıldığının aksine sosyal medyadaki aşı karşıtlığı falan değil, özellikle Doğu ve Güney Doğu Anadolu bölgesindeki dini ve feodal yapı… Buradaki aşiretlerin, cemaatlerin, grupların başındaki insanların söylemleri etkili oluyor. Devletin o insanlara dönük bir faaliyeti olmalı. Önceki yıllarda aşı kampanyalarında bu yapıldı. Ama bu biraz bırakılmış gibi…

    Eve kapanma değil da kademeli mesai

    Diğer taraftan da insanlar bireysel tedbirleri daha iyi uygularken, devletin de bazı kısıtlama önlemleri alması lazım. Bu da eve kapanma değil. Bunun sorunu çözmediğini gördük. Tam tersine bütün hafta boyu dışarıda olan insanları hafta sonu eve kapatıyorsunuz. Birinde virüs varsa daha kolay evdekilere geçiyor. Esas önemli olan büyük işyerlerinin bir an önce kademeli mesaiye geçmesi, esnek çalışma uygulaması… Yine de sosyal mesafe sağlanamıyorsa vardiyalı çalışma sistemine geçilmelidir.

    Salgının bir bedeli var. Belki o işyeri sahibinin hoşuna gitmiyor ama insanlar bundan kurtulamadığı için kendileri de zarar edecek.

    Ölüm oranı iki katı

    Şimdi zaten 4. dalganın içindeyiz. İlk iki dalga orjinal virüsle olmuştu. Orda ölüm oranı binde 9’du. Sonra 3. dalga Mart-Nisan ayında Alfa varyantıyla oldu. Orda binde 6’ya düştü ölüm oranı. Şimdi bu delta varyantında binde 11. Ölüm oranları daha önceki üç dalgaya göre daha yüksek.

    Avrupa ve Türkiye’de azalma yok

    Bundan sonra böyle mi devam edecek. Kasım’da bir artış mı göreceğiz açıkçası genel dünyadaki duruma bakınca yavaş yavaş ölüm ve vaka sayısında bir azalma var. Bu azalmayı oluşturan daha çok Güney Asya ülkeleri, Ortadoğu ülkeleri… Diğer yerlerde Avrupa’da ve bizde de belirgin bir azalma yok. Bundan sonra seyir aşağı doğru gidebilir.

  • ‘Burnu akan çocuk Covid olabilir’

    ‘Burnu akan çocuk Covid olabilir’

    Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Enfeksiyon Hastalıkları Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Mehmet Ceyhan, çocuklarda görülen koronavirüs vakalarının klinik tablolarında farklılıklar olduğunu söyledi. Ceyhan, “Eskiden ateş, baş, vücut ağrısının, tat alma duyusunun bozukluğunun ön planda olduğu bir tablo varken, şimdi daha çok soğuk algınlığı tablosu ön planda. Bu da Delta varyantının klinikte yaptığı bir değişiklik. Aileler, burnu akan bir çocuğu koronavirüs olabilir diye düşünmeleri lazım” dedi.

    Prof. Dr. Mehmet Ceyhan, yaptığı değerlendirmede, vakaların büyük çoğunluğunda koronavirüsün belirti göstermeden hastalık yaptığını belirtti. Ceyhan, “Bu sadece çocuklara özgü değil, yetişkinler de öyle. Açıkçası, yetişkinlerde yüzde 85’i, çocuklarda yüzde 90’ı belirtisiz geçiriyor. Bu bir taraftan iyi bir şey; ama bir taraftan da tanı koymayınca tedbir almayı zorlaştıran bir olay. Çünkü düşman nerede bilmiyorsunuz. Bir otobüse biniyorsunuz, orada virüs pozitif biri oluyor; ama o insan farkında değil. Ateşi yok, şikayeti yok, maskesini de doğru düzgün takmıyor, bütün otobüsü enfekte ediyor. Bu tamamen koronavirüse özel bir durum. Gripte böyle bir durum yoktur, gripte virüsü alanın belirtileri olur, SARS’ta da belirtisiz virüs pozitifler yoktu. Koronavirüste maalesef bu daha zor. Düşman var etrafınızda, siz bunun sadece 10 kişiden birini görebiliyorsunuz. Dolayısıyla mücadele etmek hiç kolay değil. Bu yüzden de tedbirler daha çok alınmalı, ‘aşı bu işi halledecek’ diye yanlış bir öngörüde bulunulmamalı. Aşılar en etkili koruma yöntemi; ama aşı etkisini toplumda yüzde 80 aşılama olunca gösterir. Kısa süre içinde vakaları azaltmanın tek yolu alınacak tedbirler ve kısıtlamalardır” dedi.

    ‘ÇOCUKLARDA KLİNİK SEYİRDE FARKLILIKLAR VAR’

    Prof. Dr. Ceyhan, çocuklarda klinik seyirde farklılıklar görüldüğünü belirterek, “Alfa varyantından daha farklı geliyor. Delta varyantı, çok belirgin olmayan, soğuk algınlığı tablosu ile geliyor. Örneğin çocuk ateşi bile yok, sadece biraz öksürüyor, hapşırıyor, test yapıyorsunuz pozitif çıkıyor. Eskiden ateşin, baş, vücut ağrısının, tat alma duyusunun bozukluğunun ön planda olduğu bir tablo varken, şimdi daha çok bir soğuk algınlığı tablosu ön planda. Bu da Delta varyantının klinikte yaptığı bir değişiklik. Aileler, burnu akan bir çocuğu koronavirüs olmayabilir, şu anda burun akıntısı yapan diğer virüsler de artmaya başladı; ama teorik olarak ‘bu çocukta koronavirüs olabilir’ diye düşünmeleri lazım. Emin olana kadar okula göndermemeleri lazım, bir sağlık merkezinde karar verilmesi lazım” ifadesini kullandı.

  • Mehmet Ceyhan’dan Mu varyantı açıklaması

    Mehmet Ceyhan’dan Mu varyantı açıklaması

    Koronavirüs pandemisinde mu varyantın kış aylarında sorun teşkil edebileceğini söyleyen Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı Doç. Dr. Ümit Savaşçı, “Mu varyantın biraz bulaşıcılığı yüksek, dirençli bir varyant olarak şu anki yayınlarda çıkmaya başladı” dedi. Konuyla ilgili açıklama yapan Prof. Dr. Mehmet Ceyhan ise, yeni varyantın bulaşıcılığı ile ilgili henüz netleşmiş bir sonuç olmadığını söyledi.

    Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Enfeksiyon Hastalıkları Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Mehmet Ceyhan ise “İyi yönde ortaya çıkan varyantlar da var; ama bunlar maalesef hızlı bulaşma özelliği de kazandıracak ikinci bir mutasyona uğramadığı için kaybolup gidiyor, yayılmıyor” diye konuştu.

    Sağlık Bilimleri Üniversitesi Gülhane Eğitim ve Araştırma Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı Doç. Dr. Savaşçı, Türkiye’de 2 kişide görülen ‘Mu’ varyantı ile ilgili açıklamalarda bulundu. Doç. Dr. Savaşçı, ‘Mu’ varyantının endişeye neden olduğunu belirterek, “‘Mu’ varyantı, Güney Afrika mutasyonu gibi genelde Kolombiya’da izole kaldı. ‘Delta’ varyantı bulaşıcılığı yüksek, ‘Mu’ varyantı şu anda ülkemiz için endişe boyutunda değil. Hem ülkelerin uzaklığı hem de taşıyıcıların az olması nedeniyle. Bir ülkeye belirli varyantlar girmeye başladıktan sonra bir artışa neden olabiliyor. Bunu ilerideki çalışmalar gösterecek ama önümüzdeki günlerde eğer aşılamada istenilen hıza ulaşamazsak hem okulların açılması hem de çalışma hayatının normalleşmesi ile birlikte vaka sayılarımızda da ‘Mu’ varyantı kışın bizim için sorun teşkil edebilir çünkü biraz bulaşıcılığı yüksek, dirençli bir varyant olarak şu anki yayınlarda çıkmaya başladı. Şu an için panik yapmaya gerek bir durum gözükmüyor. ‘Delta’ya göre, biraz daha bulaşıcılığın yüksek olduğuna dair ülke verileri ve DSÖ görüşleri var. ‘Aşılara da biraz daha dirençli olabilir mi’ diye endişeye sevk oldu fakat semptom ve klinik olarak farklı bir özellik teşkil etmiyor. Yine aynı şekilde ateş, koku ve tat kaybı, öksürük, solunum sıkıntıları, biraz daha ishal şeklinde belirtiler geliyor” diye konuştu.

    MEHMET CEYHAN: GÜNEY AMERİKA’DA DAHA HIZLI YAYILMA GÖSTERDİ

    Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Enfeksiyon Hastalıkları Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Mehmet Ceyhan ise ‘Mu’ varyantının çok bilinen varyant olmadığını, ilk olarak ocak ayında Kolombiya’da ortaya çıktığını söyledi. Prof. Dr. Ceyhan, “Güney Amerika’da daha hızlı bir yayılma gösterdi. Kolombiya’da vakaların yüzde 40’a yakını ‘Mu’ varyantıyla ortaya çıktı. Daha büyük ülkelerde, ‘Delta’nın yoğun olduğu ülkelerde, ‘Delta’dan hızlı bulaşan, ‘Delta’nın yerini alacak veri yok elimizde. İkinci önemli nokta ‘Aşılar ne kadar duyarlı olacak’, bu da bilinmiyor. Pfizer’in sorumlusu açıklama yaptı, ‘Çalışmalara başladık, Pfizer-BionTech aşısının ne kadar etkili olduğuna dair bilgiyi vereceğiz’ diyerek. Şu ana kadar elde edilmiş bir sonuç yok. Her ortaya çıkan varyantta mutlaka hafif bir tedirginlik duyup, takibe alınması gerekir. Dünya Sağlık Örgütü’nün (DSÖ) de 2 ayrı listesi var. Biri çok yakından izlenmesi gereken varyantlar. Burada 4 varyant var, şimdi ‘Mu’ varyantı da eklendi. 8 tane de çok yakından olmasa da izlenen varyantlar var. Demek ki ‘Mu’ varyantı gerçekten önemli bir varyant” dedi.

    “HENÜZ DAHA HIZLI YAYILDIĞINI GÖSTEREN BİR VERİ YOK”

    Prof. Dr. Ceyhan, Türkiye’de 2 kişide ‘Mu’ varyantı görüldüğünü hatırlatarak, şunları kaydetti:

    “Türkiye gibi birçok ülkede Avrupa, Asya ülkelerinde daha erken saptanmasına rağmen henüz daha çok yayıldığını gösteren bir veri yok. ABD’de yayıldı, 39 eyaletten rapor edildi. Henüz toplamda yüzde 1’inden az bütün vakaların. Şu ana kadar toplam 46 yerde ‘Mu’ varyantı gösterildi. Henüz çok fazla bilgimiz yok. Bu bir ‘Beta’ varyantının üstüne gelişmiş, yeni birkaç mutasyonla ortaya çıkan bir virüs. ‘Beta’ varyantı da çok hızlı yayılmadığı için ‘Delta’ varyantı gibi dünyada bir yayılım göstermedi. Şimdiye kadar orijinal virüs ‘Alfa’ varyantı ve ‘Delta’ varyantı, bir önceki varyanta göre daha hızlı yayıldığı için dünyaya hakim oldu. ‘Delta’ varyantı, yavaş yavaş ‘Alfa’ varyantını da ortadan kaldırıp kendisi şu anda bütün hastaların yüzde 90’ından fazlasında etkili olmaya başladı. ‘Mu’ varyantı kadar hızlı bir yayılım göstermedi. Örneğin; ‘Delta’ Hindistan’da rapor edildikten birkaç ay önce birçok ülkeye hızlı bir yayılım ile bulaşmıştı. Burada şunu kabul etmek lazım; bir varyant çok büyük yayılım gösteriyorsa mutlaka bir önceki varyanttan daha hızlı yayılma özelliğine sahip olması lazım. İyi yönde ortaya çıkan varyantlar da var; ama bunlar maalesef hızlı bulaşma özelliği de kazandıracak ikinci bir mutasyona uğramadığı için kaybolup gidiyor, yayılmıyor.”

  • Nagehan Alçı’dan Mehmet Ceyhan açıklaması

    Nagehan Alçı’dan Mehmet Ceyhan açıklaması

    Nagehan Alçı’dan kendisine “gözümde değeri olmayan insansınız” diyen Prof. Ceyhan’a: Sempatik bir insan olarak görüyorum, sevimli huysuzluğunu seviyorum

    Prof. Dr. Mehmet Ceyhan ve Nagehan Alçı, okulların açılması konusunda bir süreden bu yana tartışıyordu.

    Habertürk yazarı Nagehan Alçı, AK Parti  hükümetinin pandemi sürecinde okullar konusunu iyi yönetemediğini, okulların 1.5 yıldır neredeyse kapalı tutularak yanlış yapıldığını belirterek, “Maalesef okulların açılmasına karşı çıkarak bir neslin mahvedilmesi yönünde görüş belirtenler kazandı. Zaten Ziya Selçuk biraz da o yüzden istifa etti. Fakat geçtiğimiz 1.5 yıl boyunca hatasında ısrar eden hükümet sanki bu sefer beni yanıltacak ve okulları tam zamanlı açacak gibi görünüyor.

    Bu sefer anaokulundan üniversiteye kadar yüz yüze eğitimde kararlı olunmalı. Herkes aşılanmalı ve hayat devam etmeli. Tüm öğretmenler ve akademisyenler de artık normale dönmeyi desteklemeli. Evrensel bilim bunu söylüyor. Üniversite kazandığı halde daha henüz fakülte binasını bile görmemiş milyonlarca üniversite öğrencisi var. Artık Yeter! “Okulları asla açmayalım ama tüm oteller, düğünler, eğlence yerleri açık olsun” lobisi bu sefer kaybedecek gibi gözüküyor.” diye yazdı.

    Prof. Dr. Mehmet Ceyhan’la yaşadığı tartışmayı da köşesine taşıyan Nagehan Alçı, “Benim Mehmet Ceyhan ile ilgili yazdığım iki yazıda da amacım okulları hep kapalı bırakmak isteyen lobinin en çok kullandığı hatta istismar ettiği olgu olan “Mehmet Ceyhan böyle diyor” argümanını onların elinden almaktı.

    Yoksa son derece sempatik bir insan olarak da gördüğüm Mehmet Ceyhan ile hiçbir kişisel problemim olamaz. Kaç kez beraber yayına çıktık.

    Fakat Mehmet Hoca, Koronavirüs Bilim Kurulu üyeliğini çok istediği halde kabul edilmemesinin yarattığı hayal kırıklığını söylemlerine yansıttıkça problem büyümeye başladı bence… Benimle ilgili söylediklerine de hiç kızmıyorum. O benimle ilgili ne kadar ağır sözler söylerse söylesin ben her zaman kendisine saygı duyacağım. Sevimli huysuzluğunu seviyorum da ayrıca. Bu mesele kişisel bir konu değil. Profesörler de bazen duygusallaşıp ergen çocuklar gibi davranabilirler. Okullar açılıyorsa ve artık Mehmet Ceyhan insanlarımıza paranoya aşılamayacaksa benim için mesele bitmiştir.” ifadelerini kullandı.

  • Prof. Mehmet Ceyhan’dan Nagehan Alçı’ya yanıt

    Prof. Mehmet Ceyhan’dan Nagehan Alçı’ya yanıt

    Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Enfeksiyon Hastalıkları Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Mehmet Ceyhan, Habertürk gazetesi yazarı Nagehan Alçı’nın kendisine yönelik ifadelerine tepki gösterdi.

    Prof. Dr. Mehmet Ceyhan, Habertürk yazarı Nagehan Alçı’ya tepki gösterdiği mesajında “Bir yazısını bile okumayacak kadar gözümde değeri olmayan bir insansınız” ifadesini kullandı.

    Ceyhan, Alçı’nın “Herhalde demans nedeniyle onun söylediklerini de unutmuş ya da yanlış anlamış Mehmet Bey” ifadesine de atıfta bulunarak şunları kaydetti:

    “Bir hekime sakın ‘bunak’ falan demeyin, kendinizle ilgili öyle yorumlar işitirsiniz ki, altından kalkamazsınız. Sizden çok daha akıllı olduğum bir tarafta, sizden çok daha akıllı insanlar yetiştiriyorum çok şükür. Hem işittiğim en ağır suçlama bu olsun. Allah beni, sizinle ilgili söylenenlerden korusun.”

    Ne olmuştu?

    HaberTürk yazarı Nagehan Alçı, Prof. Dr. Mehmet Ceyhan’ın CDC, DSÖ, ECDC kurumlarına ilişkin görüşlerine tepki göstererek, “İsminin önünde profesör yazan bir tıp insanı Dünya Sağlık Örgütü ve bilimum uluslararası sağlık otoritesini karalıyor…” demişti. Alçı, “Sayın Mehmet Ceyhan, Dünya Sağlık Örgütü ve dünya çapında itibarlı sağlık otoritelerini sırf kendinizi haklı çıkarmak için karalayarak komplolara inanan aşı karşıtlarının eline büyük koz verdiğinizin farkında mısınız?” diye sormuştu.

    Ceyhan, Alçı’ya, “Onun görüşünü merak edip de kimse kendisini aramıyor herhalde onun telaşa düşmüş. Tamamen yalan üzerine kurulu. Hiç benim söylemediğim şeyleri söylemişim gibi lanse etmiş. Hayal görüyor sanırım, psikiyatriste görünse iyi olur” yanıtını vermişti.

  • Nagehan Alçı’dan Mehmet Ceyhan’a tepki

    Nagehan Alçı’dan Mehmet Ceyhan’a tepki

    Habertürk yazarı Nagehan Alçı, koronavirüs salgını sürecinde yüz yüze eğitime ara verilen okullarla ilgili değerlendirmeleri nedeniyle Prof. Dr. Mehmet Ceyhan’a tepki gösterdi. Alçı, “Artık yeter Sayın Mehmet Ceyhan” ifadesini kullandı.

    Yeni dönemde okullarda yüz yüze eğitimin başlayıp başlamayacağı merak edilirken, Habertürk gazetesi yazarı Nagehan Alçı, bu konudaki açıklamaları için Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Enfeksiyon Hastalıkları Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Mehmet Ceyhan’a tepki gösterdi.

    Ceyhan’ın canlı yayında yaptığı açıklamalarını değerlendiren Alçı, “1.5 yıldır pompalanan bu korku, yaratılan bu efsane çocuklarımızı mahvetti. Artık birinin kral çıplak demesinin vakti geldi de geçiyor!” ifadesini kullandı.

    Ceyhan’ın programdaki sözlerini eleştiren Alçı, “Birçok meslektaşınızın söylemek isteyip de söylemediğini ben söyleyeyim: Artık yeter Sayın Mehmet Ceyhan! Eğitim en temel haktır. Pompaladığınız korkular ile bu ülkenin çocuklarının elinden bu hakkı alma girişimine son verin…” açıklamasında bulundu.