Etiket: mehmet ceyhan

  • Toplumsal bağışıklık için aşıyı işaret etti

    Toplumsal bağışıklık için aşıyı işaret etti

    Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Enfeksiyon Hastalıkları Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Mehmet Ceyhan, koronavirüs ile mücadelede hedefin toplumun en az yüzde 60’ını aşı ile bağışık hale getirmek olduğunu söyledi. Ceyhan, “Bizim bu amaca ulaşabilmemiz için toplumun yüzde 80’ine yakınını aşılamamız lazım. Toplumun yüzde 20’si çocuk zaten, o yaş grubuna bu aşıları uygulayamıyorsunuz. O halde yetişkinlerin tamamının aşılanması lazım” dedi.

    Prof. Dr. Mehmet Ceyhan, koronavirüs aşılarının çocuklara uygulanıp uygulanmayacağına ilişkin DHA’ya değerlendirmelerde bulundu. Prof. Dr. Ceyhan, ABD’li biyoteknoloji şirketi Moderna’nın, mRNA teknolojisine dayalı Covid-19 aşısının çocukların aşılanmasına yönelik bir çalışması olduğunu söyledi. Prof. Dr. Ceyhan, “Moderna aşısı çalışma yapmaya başladı, o çalışmanın sonuçları elde edilecek, yeterli sayıya ulaşacak, daha onun için var” dedi.

    ‘HENÜZ ÇOCUKLAR İÇİN AŞI UYGULAMASI YOK’

    Prof. Dr. Ceyhan, çocukların şu anki mevcut koronavirüs aşıları ile aşılanamadığını vurgulayarak, “Henüz çocuklar için bir uygulama yok. Çocuklar şu anki mevcut aşı ile aşılanamıyor. Çocuklarda yeni çıkmış bir ilaç ya da aşıda çalışma yapmak için bazı şartlar var. O ürünün yetişkinlerde yeteri kadar çalışılması, uygulanması lazım ki onların gözlemlerine bakacaksınız, ne kadar güvenilir olduğunu göreceksiniz. Kanunlarımız da, etik kurallarımız da çocukları bu konuda koruma altına almış. Türkiye’de bırakın çalışmayı bunun için bir niyet de yok. ABD’de Moderna’nın yürüttüğü çalışma dışında bir çalışma yok. Bu tip ürünlerde, aşılarda ‘ille getirin, Türkiye’de de çalışma yapın, onun sonuçlarını getirin’ demiyorsunuz. Yapılan çalışmalara bakarak ruhsat veriyorsunuz. Her ürün Türkiye’de çalışması yapılarak ruhsat almıyor. Diyelim önümüzdeki ay sonu çalışma biter, o çalışma sonuçları ile firmalar ülkelerin sağlık otoritelerine başvurur, izinlerini alır başlarlar hemen. Öyle yıllar sürecek bir şey yok. Yeniden hayvan deneyleri, yeniden faz 1 çalışmaları yapılmıyor. Yetişkinlerde faz 4 dediğimiz, ruhsatı alınan aşıların sadece faz 3 çalışması yapılıyor çocuklarda, ondan sonra izinler veriliyor” diye konuştu.

    ‘BAĞIŞIKLIK İÇİN YETİŞKİNLERİN TAMAMININ AŞILANMASI LAZIM’

    Aşılama sırası gençlere geldiğinde aşı kararsızlıkları ile karşılaşılabileceğine dikkat çeken Prof. Dr. Ceyhan, “Diyelim ki toplumun yüzde 70 ila 80 arası bu inaktif aşı ile korunuyor. Bizim hedefimiz nedir; toplumun en az yüzde 60’ını aşı ile bağışık hale getirmek. O halde demek ki bizim bu amaca ulaşabilmemiz için toplumun yüzde 80’ine yakınını aşılamamız lazım. Toplumun yüzde 20’si çocuk zaten, o yaş grubuna bu aşıları uygulayamıyorsunuz. O halde şu andaki mevcut durumda yetişkinlerin neredeyse tamamının aşılanması lazım. Böyle sayısı oldukça yüksek gruplar aşılanmaktan çekinirseler, aşı yaptırmazlarsa istediğimiz hedefe ulaşamayız zaten. O da zorlaştırıyor işimizi. Toplumda yeni çıkmış pandemi aşısını o kadar yüksek oranda yapabilmeniz için çok büyük gayretler sarf etmeniz lazım. Gençlere doğru gittikçe aşı kararsızlığı ile de karşılaşabiliriz, bunun için de şimdiden muhtemelen bakanlık, planlamalar, programlar hazırlıyordur” ifadesini kullandı.

  • Prof Ceyhan açıkladı: Türkiye’de mutasyonlu hasta sayısı

    Prof Ceyhan açıkladı: Türkiye’de mutasyonlu hasta sayısı

    Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Enfeksiyon Hastalıkları Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Mehmet Ceyhan, Türkiye’de mutant virüslü vakaların 10’da 1’inin tespit edildiğini belirterek, “Demek ki biz bu 41 binin 400 binler civarında olduğunu tahmin edebiliriz” dedi.

    Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, mutasyonun yayıldığını, 76 ilde toplam 41 bin 488 İngiltere mutantı görüldüğünü açıklamıştı. Prof. Dr. Mehmet Ceyhan, mutasyonu hemen ‘kötüye gidecek, daha ağır seyredecek’ diye beklememek gerektiğini söyledi. Prof. Dr. Ceyhan, virüsün daha iyiye ya da daha kötüye gitmesi için her iki durumda da iki farklı mutasyonun aynı virüste gelişmesi gerektiğini vurgulayarak, “Birinde daha ağır seyredecek hale gelecek, iyi senaryoda da daha iyi seyredecek hale gelecek; ama her ikisinde de mutlaka daha bulaşıcı hale gelmesi lazım. Daha bulaşıcı hale gelmezse, orijinal virüsün yerini alması mümkün olmaz. Bu ilk değişiklik olduktan sonra, burada bir mutasyona uğramaz bu şekilde devam ederse vaka sayılarının arttığını göreceğiz” dedi.

    ‘400 BİNLER CİVARINDA OLDUĞUNU TAHMİN EDEBİLİRİZ’

    Prof. Dr. Ceyhan, Türkiye’de açıklanan 41 bin 488 İngiltere mutasyonu olduğunu anımsatarak, “Burada da yine orijinal virüste olduğu gibi biz kabaca 10’da 1’ini tespit ediyoruz. Demek ki biz bu 41 binin 400 binler civarında olduğunu tahmin edebiliriz. Ülke içinde mutant virüs bir yerlerde çok görülüyorsa, oraların diğer bölgeler ile ilişkisinin kısıtlanması lazım. Biz böyle bir tedbir almadık. Virüsü taşıyan ya da belirtisi olmayan insanlar seyahat ediyorlar. Neden ‘Karadeniz’den sonra ikinci çok vaka artacak il İstanbul’ dedik? Binlerce insan her gün o bölgeden İstanbul’a seyahat ediyor. Bu giden insanlar, mutant virüsü yaymaya başlıyor, siz o sırada fark ediyorsunuz. Siz, ‘orada lokal tedbirler alalım’ diye karar aldığınızda bir bakıyorsunuz mutant virüs yayılmış. Farkına vardıktan sonra tedbir almanın çok etkili olmamasının nedeni bu. Bütün Türkiye çapında bu tedbirleri uygulamadığınız sürece, vakanın arttığı yerde lokal tedbirler uygulayarak salgını kontrol altına alamayız” ifadesini kullandı.

    ‘SEYAHATLERİN KISITLANMASI LAZIM’

    Seyahat serbestliğine dikkat çeken Ceyhan, “Virüs taşıyan herkes istediği yere gidebiliyor. Siz bir yerden çok büyük gayretler sarf ederken, vakalar koltuğunuzun altından kaçıp başka yerlere gidiyor. Ülke çapında genel tedbir uygulanması gerekir, tabii ki bir yerde anormal bir artış varsa oraya ayrıca özel tedbirler uygularsınız. Türkiye’nin geneline uygulanan ve vakaların azaldığı dönemde de devam eden bir önlemler paketi olması lazım. Özellikle mutasyonun yoğun olduğu illere gidiş çıkışlar kontrollü olmalı. Bir işiniz varsa, onu belgeliyorsanız, zaten özel izinle test yaptırarak gidebilirsiniz; ama sadece seyahat, gezme, ziyaret amaçlı gidişlerin mutasyonun yoğun olduğu yerler için kısıtlanması lazım. ‘Mutant virüs, hangi illerde artıyor, hangi illerde artmıyor’ salgın kontrolü açısından hiçbir önemi yok. ‘Şu an her yerde artıyor’ diye düşünmek lazım. İl bazında önlemler alarak bu salgını kontrol etmiş bir ülke yok” dedi.

    ‘MUTANT VİRÜSLER ORİJİNAL VİRÜSÜN YERİNİ ALACAK’

    Prof. Dr. Ceyhan, mutant virüsün en çok görüldüğü yaş grubuna ilişkin, “Arka arkaya bazı ülkelerden, mutant virüs ortaya çıkan hastaların daha küçük çocuklar olduğu, özellikle 0-9 yaş grubundaki vaka sayısında artışa yol açtığı rapor edildi. Daha çok küçük çocukları etkilediği, orijinal virüs kadar yaşlı kişileri değil, daha genç kişileri etkilediği gösterilmiş. Daha mutant virüs ortada yokken aşı firmaları üretim kapasitelerini açıklıyordu; ama işin içine girince o kadar yüksek dozlu aşı üretemiyorlar. Bu arada mutasyon çıkıp yayılmaya başlayınca, bazı firmalar üretim kapasitelerini mutant virüse yönlendirmeye başladı. Benim de tahminim aylar içinde bulaşma hızındaki farklılık nedeniyle mutant virüsler orijinal virüsün yerini alacak. Mutant virüse daha etkili aşılar geliştirmek firmalar açısından da daha karlı görülüyor, ihtiyaç da daha yüksek gibi olacak” diye konuştu.

  • Prof. Dr. Ceyhan: Mutasyonda yol ayrımına geldik

    Prof. Dr. Ceyhan: Mutasyonda yol ayrımına geldik

    Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Enfeksiyon Hastalıkları Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Mehmet Ceyhan, mutasyona iki yönlü bakmak gerektiğini söyledi. Ceyhan, “Kötü senaryo; bu mutasyonu taşıyan virüsler eğer daha öldürücü, daha ağır seyredici ikinci mutasyona da tabi olursalar; daha kötü seyreden bir hastalık ile karşı karşıya kalacağız. İyi senaryo; hep başından beri bahsettiğimiz pandeminin mutasyon ile bitme sürecindeki aşamalardan biri gerçekleşmiş oldu diye düşünebiliriz. Pandeminin bu şekilde sona ermesi için, aynı virüsün iki farklı mutasyonu geçirmesi lazım” dedi.

    Prof. Dr. Mehmet Ceyhan, dünyayı etkisi altına alan koronavirüsün Türkiye’de de görünen mutasyonlarına ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Prof. Dr. Ceyhan, aslında yüzlerce farklı mutasyonun olduğunu söyledi. Prof. Dr. Ceyhan, “İngiltere mutasyonu yüzde 30 civarında daha fazla bulaşıyor. Brezilya mutasyonları yüzde 70-80 daha çok bulaşıyor. Aynı virüsler sürekli yeni mutasyonlar da geçiriyor” dedi.

    ‘ŞU AN TAM YOL AYRIMINA GELDİK’

    Prof. Dr. Ceyhan, mutasyona iki yönlü bakmak gerektiğini belirterek, “Kötü senaryo; bu mutasyonu taşıyan virüsler eğer daha öldürücü, daha ağır seyredici ikinci mutasyona da tabi olursalar, hem daha hızlı hem de daha kötü seyreden bir hastalık ile karşı karşıya kalacağız. İyi senaryo; hep başından beri bahsettiğimiz pandeminin mutasyon ile bitme sürecindeki aşamalardan bir tanesi gerçekleşmiş oldu diye düşünebiliriz. Pandeminin bu şekilde sona ermesi için aynı virüsün iki farklı mutasyon geçirmesi lazım. Biri daha hafif seyreden, daha az öldüren hale gelmesi lazım; ikincisi de daha çok bulaştırır hale gelmesi lazım. Daha çok bulaştırmazsa, iyi mutant virüs zaten orijinal Vuhan virüsünün yerini alamaz. Biz şu an da tam o yol ayrımına geldik. Bundan sonra gideceğimiz yolda karşımıza iyi bir mutasyon mu çıkacak, kötü bir mutasyon mu çıkacak bilmiyoruz. Şu ana kadar olan mutasyonların hastalığı daha ağır hale getirmediğini gördük. Korku şu; aşıdan daha az etkilenen, önlenmesi daha zor, daha bulaştırıcı hale gelmiş bir virüs ikinci bir mutasyonu geçirip de daha kötü seyreden hale gelirse siz adapte olup, yeni aşı çıkartıp, bunu kontrol etmeye kalkana kadar bütün dünyaya yayılır virüs” diye konuştu.

    ‘AŞIDA BEKLEDİĞİMİZ İKİ OLAY GERÇEKLEŞMEDİ’

    Prof. Dr. Ceyhan, pandemi aşısında bekledikleri iki olayın gerçekleşmediğini söyledi. Ceyhan, bunlardan birinin aşılı kişilerin birbirine ya da başka kişilere virüsü bulaştırmasının engellemesi olduğunu kaydederek, “Şu an kullanıma hazır aşıların hiçbirinin böyle bir özelliği yok. Biz, tamam kişileri ölümden koruyacağız; ama pandemi sürüp gidecek böyle. Bir anda bir mutasyona uğrayacak virüs ve yeniden biz insanları aşılamaya başlayacağız, dolayısıyla beklediğimiz ilk şey gerçekleşmedi. İkinci, bu mutasyonların mümkün olduğu kadar düşük olması için uğraşmak lazım, ‘süreleri uzatalım daha iyi cevap oluyor’ şeklindeki yaklaşımlar pendemi aşıları için yanlış bir yaklaşımdır. 1’inci dozu yapıyorsunuz maksimum yüzde 50 civarında bir etkinlik oluyor, siz yüzde 50 etkinlikle virüsü aylarca yan yana getirirseniz o virüs eninde sonunda mutasyon geliştiriyor. Yani aşı olmasa mutasyon geliştirme şansı 1’ise, yüze çıkıyor o zaman. Dolayısıyla kısa süre içinde aşılamayı en kısa sürede bitirmemiz lazım, bitirmekten şunu kastediyoruz; eğer mutasyonlu virüs yayılmazsa dünyada yüzde 60’ı toplumun bağışık hale gelene kadar; ama eğer mutasyonlu virüs yayılırsa o zaman yüzde 80’ini aşılamamız lazım. Mutasyonlar artmadan bizim bir an önce toplumun yüzde 60’ını aşı ile bağışık hale getirmemiz lazım. İki aşı arasında minimum süreleri kullanmak gerek, maksimum süreleri değil” dedi.

  • Prof.Dr. Ceyhan’dan Çin aşısıyla ilgili flaş açıklamalar

    Prof.Dr. Ceyhan’dan Çin aşısıyla ilgili flaş açıklamalar

    Prof. Dr. Mehmet Ceyhan, Türkiye’nin Çin’den aldığı koronavirüs aşısı Sinovac ile ilgili önemli açıklamalarda bulundu. “60 yaşın üzerinde hiçbir verisi yok bunun. Bu gruba aşıyı yapmak açıkçası tamamen bir kumar” diyen Ceyhan, “Kendi adıma böyle bir durumda aşılama yaptırır mıyım diye baktığımda yine de yaptırırım diyorum. Çünkü hastalık kötü seyrediyor.” şeklinde konuştu.

    Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Enfeksiyon Hastalıkları Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Mehmet Ceyhan, Çin’de üretilen Sinovac aşısıyla ilgili merak edilen soruları yanıtladı. Haber Global ekranlarında konuşan Ceyhan, Endonezya’da 60 yaş ve üzeri kişilere Çin aşısının uygulanmayacak olmasıyla ilgili değerlendirmelerde bulunurken, yine de aşı olacağını çünkü hastalığın kötü seyrettiğini belirtti.

    Ceyhan’ın açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:

    Endonezya’nın yaptığı son derece doğru. Aşılamayı başka türlü uygulama şemalarına bakarak ayarlamak güvenilir değil. Aşılar arasındaki doz aralığında da aynı şey söz konusu. Sinovac’ın ürettiği aşının bütün çalışmaları 18 ve 60 yaş arasında yapılıyor. Türkiye’de de böyle, Endonezya’da da. Çin’in sonuçları açıklaması lazım fakat Çin ısrarla hangi tarihte açıklayacağını söylemedi. Elimizde bizim 18-60 yaş arasında sadece Türkiye’de 1322 vaka veriye dayanarak karar veriliyor. Bu rakam aşı için ancak Faz 2 denilebilecek bir rakam. 7100’ün altında denek sayısı ile söylenen hiçbir lafın bilimsel güvenilirliği yok. Bu çalışma ile biz aşıya hazırlanıyoruz. Acaba sonuçlar beklendiğimi gibi çıkmadı onun için mi açıklanmıyor diye şüpheler de doğuyor. Kendi adıma böyle bir durumda aşılama yaptırır mıyım diye baktığımda yine de yaptırırım diyorum. Çünkü hastalık kötü seyrediyor. Bizim artık aşının etkisizliğini göze alıp bu aşıyı yaptırmak dışında çaremiz yok.

    Diyelim ki bu aşı etkisiz çıktı. Yarın mRNA aşıları yaptırılabilir mi? Etkisinde bir azalma olur. Neticede düşük bir antikor düzeyi oluşturuyorsa sonraki aşının etkisini bir nokta engeller. 60 yaşın üzerinde hiçbir verisi yok bunun. Bu gruba bu aşıyı yapmak açıkçası tamamen bir kumar. Tutarsa tutar diye düşünülebilir. Yoksa onun dışında hiçbir veri yok. Sadece tek başına Çin aşısı alan biz varız. Çin’in bile 2’si hazır biri de devam eden 3 aşısı var. Buna rağmen Çin, diğer ülkelerde üretilen aşılardan da ısmarladı kendisine.

    Kanada, nüfusunun 9 katı kadar aşı satın aldı. Çünkü hiçbirisinin Faz 3 çalışması yoktu. Birisi etkisiz çıkarsa etkili çıkanı yaparım diye. 4 misli yetecek kadar aşı satın aldılar. 60 yaşın üzerinde verisi olan Pfizer/Biontech aşısı var. Onlar küçük bir grupta da olsa bir çalışma yaptılar ama Çin aşısıyla ilgili hiçbir veri yok.

    ABD’de 65 yaş üstü henüz aşılamada bir sıraya konmadı. Onlar Pfizer/Biontech aşısına bile vaka sayısı az diye güvenmedikleri için sadece sağlık personelini aşılıyorlar.

    AŞIDA 2. DOZU ERTELEMEK DOĞRU MU?

    Aşılamada bir kural vardır. Tekrarı gereken çocuk aşısında aralığı geciktiriseniz, bir ay diyelim, 3-4 aya çıkarırsanız aşı etkinliğinde azalma olmaz ama genel kurallar hepsinin çalışması yapılarak ortaya çıkmış. Denenmiş mesela. Henüz bu çalışmada böyle bir veri yok. Bir aşı ilk başlangıçta hangi protokolle çalışıldıysa, 14 gün arayla mı, 28 gün arayla mı, o protokolde etkili olduğunu söylemek mümkün. Bunu değiştirince çalışma olmadığında etkinliği devam ediyor diyemezsiniz. Eğer arayı uzatırsanız, 28 gün yaparsınız, o zaman virüslerde bir direnç mekanizması ortaya çıkıyor. Çin aşısında bilmiyoruz ama Pfizer/Biontech aşısında biliyoruz ki ilk aşıdan sonra yüzde 50, ikinci aşıdan sonra etkinlik yüzde 95’e çıkıyor. Yüzde 50’de tutarsanız, virüs bir süre sonra mutasyon geçiriyor. O yüzden mümkün olduğu kadar kısa sürede virüsün vücuttan atılması lazım. Devletler kafasına göre kararlar alırlarsa bu yararını bir tarafa bırakın zarar da verebilecek bir yaklaşım olabilir. Aşı sayısı az çok kişiyi aşılayalı yüzde 50 korunsunlar dediğiniz zaman aşıdan beklediğiniz etkinlik zaten ortadan kalkar.

    MUTASYON VE AŞININ ETKİNLİĞİ

    Henüz aşının etkinliğini azaltacak bir mutasyon ortaya çıkmadı. İngiltere’de başlayan mutasyon da genetik laboratuvarlarda elde edilen bir sonuç. Henüz kliniğe yansıyan bir durum da gösterilmiş değil. Bunu klinik takiplerle göreceğiz. Ben bu tip mutasyonların çok kötü karşılanmaması gerektiğini düşünüyorum. Virüs daha bulaştırıcı hale gelecek ama daha az zararlı hale gelecek ki biz bu pandemiden kurtulalım.

  • Prof.Dr. Mehmet Ceyhan taburcu edildi

    Prof.Dr. Mehmet Ceyhan taburcu edildi

    Katıldığı bir televizyon programında canlı yayında mide kanaması geçiren Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Enfeksiyon Hastalıkları Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Mehmet Ceyhan, hastanedeki tedavisinin ardından taburcu edildi.

    Prof. Dr. Mehmet Ceyhan, geçen salı günü CNN Türk canlı yayınında bir anda rahatsızlandı. Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi’ne kaldırılan Prof. Dr. Ceyhan’nın, yapılan tetkiklerinde mide kanaması geçirdiği belirlendi. Prof. Dr. Ceyhan, hastanede süren 6 günlük tedavisinin ardından bu sabah taburcu edildi. Prof. Dr. Ceyhan, dün sosyal medya hesaplarından yaptığı açıklamalarda koronavirüse karşı vatandaşları uyardı.

    ‘ÖNLEMLERİ AZALTMADA ACELE ETMEMELİYİZ’

    Prof. Dr. Ceyhan, pandeminin henüz kontrol altına alınmadığını belirterek, “Önlemleri azaltmak için acele etmemeliyiz. Günlük vaka sayısında azalmanın tek başına bir önemi yoktur. Önemli olan günlük iyileşen sayısının günlük vaka sayısının üzerine çıkması ve orada uzun süre tutulmasıdır” dedi.

    Prof. Dr. Ceyhan, bir diğer paylaşımında ise, “14 gün tam kapanmanın zararı yararından fazla olabilir. Virüs en çok ev ortamında bulaşır. 14 gün sonra vaka sayısı katlanmış olarak insanlar evden çıkabilir. Kapatma yapılacaksa en az 28 gün olmalı, vaka çıkan evlerde izolasyon uygulanmalıdır” ifadesini kullandı.

  • Canlı yayında fenalaşan Ceyhan’dan mesaj

    Canlı yayında fenalaşan Ceyhan’dan mesaj

    Canlı yayında rahatsızlanan Prof. Mehmet Ceyhan, mide kanaması geçirdiğini ve sağlık durumunun iyi olduğunu söyledi.

    Canlı yayın sırasında rahatsızlanarak hastaneye kaldırılan Enfeksiyon Hastalıkları Derneği Başkanı Prof. Dr. Mehmet Ceyhan’dan sağlık durumuna ilişkin bir açıklama geldi.

    Twitter hesabından bir açıklama yapan Ceyhan, “Arayan, soran, ilgilenen ve dualarını esirgemeyen bütün dostlara sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum. Bir mide kanaması geçirdim şu anda çok iyiyim. Yakında görüşmek umuduyla” ifadelerini kullandı.

    Mehmet Ceyhan, geçtiğimiz günlerde bir televizyon kanalının Ankara stüdyosundaki canlı yayın sırasında fenalaşmıştı. Binaya gelen sağlık ekiplerince ilk müdahalesi yapılan Ceyhan, Hacettepe Üniversitesi Hastanesi’ne kaldırılmıştı.

  • Ceyhan: “Türkiye nüfusunun yüzde 75-80’ini aşılamanız lazım”

    Ceyhan: “Türkiye nüfusunun yüzde 75-80’ini aşılamanız lazım”

    Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Enfeksiyon Hastalıkları Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Mehmet Ceyhan, toplumun yüzde 60’ının bağışıklığının sağlanması için Türkiye nüfusunun yüzde 75-80’inin aşılanması gerektiğini söyledi. Prof. Dr. Ceyhan, “Bu da nereden bakarsanız bakın 55-60 milyon civarında kişinin aşılanması demek. İki doz olduğuna göre demek ki 110-120 milyon arasında aşı kullanacağız demektir” dedi.

    Prof. Dr. Mehmet Ceyhan, Türkiye’ye aralık-ocak-şubat ayında gelecek Çin menşeli 50 milyon doz Covid-19 aşısı ve aralık ayında 1 milyon doz alınması planlanan, devamında 25 milyona kadar alınması konusunda görüşmelerin devam ettiği Alman aşısıyla ilgili değerlendirmelerde bulundu.

    Ceyhan, şu anda Çin’in inaktif aşının Türkiye’ye geleceğinin kesin olduğunu, Pfizer’den alınacak aşının eksi 70 derecede saklanması, dağıtılması gerektiği için bunun alt yapısı hazırlanırsa gelebileceğini ifade etti.

    Ceyhan, “İnaktif aşının ise koruyuculuğunun yüzde kaç olduğu henüz açıklanmadı. Çinliler bu bilgiyi bu ay içinde açıklayacaklarını söylediler. Ne kadar kişinin aşılanması gerektiği biraz ona bağlı. Çünkü bir toplumda salgının sona ermesi için gerekecek aşıyla bağışıklı insan miktarı belli. Bu aşağı yukarı yüzde 60 civarında. Diyelim ki yüzde 70-80 etkili bir aşı olduğu ortaya çıktı. Sizin o zaman yüzde 60 bağışıklığı sağlamanız için aşağı yukarı Türkiye nüfusunun yüzde 75-80’ini aşılamanız lazım” dedi.

    ‘110-120 MİLYON ARASINDA AŞI KULLANACAĞIZ DEMEKTİR’

    Toplumun yüzde 20’sinin 18 yaş altında olduğunu ve bu grupta henüz aşı çalışmalarının yapılmadığını belirten Ceyhan, etik kurallar gereği yetişkinde güvenlik ve etkinlik verileri tamamen ortaya çıkıncaya kadar çocuklarda aşı çalışmasının yapılamayacağını bildirdi.

    Ceyhan, “Biz toplumun yüzde 80’inin üzerindeki kısmını aşılamak istiyoruz. Bu da nereden bakarsanız bakın 55- 60 milyon civarında kişinin aşılanması demek. İki doz olduğuna göre demek ki 110-120 milyon arasında aşı kullanacağız demektir. Burada aşı kararsızlığı gibi bazı engellerle karşılaşacağız. Bunların da şimdiden üzerine gidip çalışmalarının yapılması lazım. Toplumun aşıya yönlendirilmesi lazım. Çünkü düşük oranlarda kalırsa aşının salgını bitirmede beklediğiniz rolü ortaya çıkmaz. Şu anda 50 milyon diye bahsettiğimiz doz 25 milyon kişinin aşılanması için. Bu da önceliklendirerek, en çok ihtiyaç duyan gruptan başlayarak bir sıralama dahilinde yapılacak” diye konuştu.

    ‘AŞILANANLAR DAHİL HERKES KORUYUCU ÖNLEMLERE DİKKAT ETMELİ’

    Aşılananlar dahil toplumun tamamının koruyucu önlemlere dikkat etmesi gerektiğini vurgulayan Ceyhan, şöyle konuştu:

    “Aşılananlarda dahil herkes maske takacak, mesafeye dikkat edecek ve el hijyenine dikkat edecek. Kalabalıklara girmeyeceğiz, uzak duracağız. Aşı Türkiye’ye girince herhangi bir şey hallolmuyor. Önemli olan bu belli sayıda kişinin aşılanması. Bu salgının sona ermesini çabuklaştıracak. Çünkü öbür türlü mutasyon olacak mı olmayacak mı, ne zaman olacak bunun bir garantisi yok. Olmasını bekliyoruz ümit ediyoruz ama bu olmadığı takdirde zaten tek yol var aşı ile bağışık hale gelmek. Virüs mutasyona uğrarsa 3-4 ay içerisinde salgın yatışır ama mutasyona uğramaz bu aşıyla başarılmaya çalışılırsa Türkiye’de biz vakaları sıfırlarsak bile Irak’ta ya da bir Afrika ülkesinde devam ediyorsa bizim ‘kesinlikle kurtulduk’ demememiz lazım. Dünyada salgının ortadan kalkması için yaklaşık o kadar miktarda aşının üretilip uygulanması için en az 2 yıl bir süre lazım.”

  • Anne gebelikte Covid-19 geçirdiyse, bebek antikorla doğuyor

    Anne gebelikte Covid-19 geçirdiyse, bebek antikorla doğuyor

    Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Enfeksiyon Hastalıkları Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Mehmet Ceyhan, “Anne gebelik sırasında Covid-19 geçirdiyse, bebek çok yüksek oranda koruyucu antikorla doğuyor” dedi.

    Prof. Dr. Mehmet Ceyhan, anne karnından bebeğe virüs geçtiğinin gösterilemediğini söyledi. Böyle bir durumun oluşmasında iki tip antikorun olduğunu belirten Prof. Dr. Ceyhan, “Antikorların bir tanesi küçük yapıda olduğu için bebekte onu pozitif bulmayı bekliyoruz. Bir tanesi ‘İmmünglobulin M’ dediğimiz büyük yapıda olduğu için normalde onun anneden bebeğe geçmesini beklemeyiz. Bebekte pozitif bulununca bir şüphe doğdu. Bunların çoğu bebeğin doğumdan hemen sonra virüsü aldığını ve erken antikor ürettiği şeklinde açıklandı. Dolayısıyla henüz daha antikor çok nadir bulunmasına rağmen elimizde virüsün anneden bebeğe geçtiğini gösteren bir delil yok. Burada bahsedilen antikorlar koruyucu antikor değildir. Koruyucu antikorlar normalde küçük yapıda olduğu için zaten anneden bebeğe geçiyor. Anne gebelik sırasında Covid-19 geçirdiyse, bebek zaten çok yüksek oranda koruyucu antikorlarla doğuyor. Bunlar ‘virüse yakalanmayı ne kadar azaltıyor’ bu konuda bir bilgi yok. Çünkü yenidoğan bebeklerde genellikle hastalığı çok hafif belirtilerle ya da belirtisiz geçiriyor” diye konuştu.

    ‘VAKALARIN HEPSİNDE ANTİKOR GELİŞMİYOR’

    Prof. Dr. Ceyhan, koronavirüs hastalığına 2’nci defa yakalanan ve 2’nci sefer hastalığı daha ağır seyreden vakaların olduğunu kaydederek, “Bunların oranları yaklaşık 10 binde 1’ler civarında olduğu tahmin ediliyor. Tam gerçek anlamda hastalığı geçirdikten sonra oluşan antikorlar ne kadar koruyor bunu zaman gösterecek. Hastalıkta oluşan bağışıklığın buna sadece antikor diye bakmamak lazım. Çünkü bağışıklık sisteminin farklı bölgeleri de koruyuculuk sağlıyor. Zaten vakaların hepsinde antikor gelişmiyor. Antikor pozitifliği özellikle çocuklarda daha düşük; ama yetişkinlerde biraz daha yüksek. Ancak çok sayıda da antikoru pozitifleşmeyen insan sayısı var. Bu insanlar sadece antikorla değil, ciddi oranda korunuyor. Yine de çok kuvvetli bir bağışıklık bırakmadığı kabul edildiği için bu hastalık geçirenlerin de yine aşılanması gerekiyor” ifadelerini kullandı.

    ‘ANTİKOR SONUÇLARINDA ÇOCUKLAR İLE YETİŞKİNLER FARKLI’

    Prof. Dr. Ceyhan, antikor ile ilgili yaptıkları çalışmalar kapsamında çocuklarla yetişkinler arasında farklı sonuçlar elde ettiklerini söyleyerek, şunları kaydetti:

    “Çocuklarda şunu gördük; hastalığı ağır seyredenlerde antikor cevabı daha düşük, hastalığı hafif seyredenlerde daha yüksek. Ancak yetişkinde ise, tam tersi bir durum var; hastalığı ağır seyredenlerde daha yüksek antikor, hastalığı hafif seyredenlerde daha düşük antikor olduğu söyleniyor. Bunlar neticede çok etkili faktörler değil. Antikor cevabı düşük olup, uzun süre korunan; ama yüksek antikor cevabı verip 2’nci defa hastalık geçirenler de var. Bu gibi durumlar ne aşı yapılanlarda ne hastalığı geçirenlerde sadece şuan dilek ve temenni olabilir. Bu hastalıkta koruyucu antikor düzeyini bilmiyoruz. Henüz koronavirüs ile ilgili ‘ne kadar antikorun varsa korunursun, ne kadar düzeyin altındaysa korunmazsın’ bir değer bilmiyoruz.”

    ‘DİŞ KAYBI COVİD-19 BELİRTİSİ OLABİLİR’

    Koronavirüsün en çok yaptığı bozukluklardan bir tanesinin damar olduğunu anımsatan Prof Dr. Ceyhan, “Damar pıhtılaşmayı artırıyor ve damar tıkanıklıklarına yol açıyor. Dolayısıyla dişi besleyen damarların tıkanıp diş kaybına yol açması teorik anlamda mümkün. Herhangi bir belirtinin bir hastalığın belirtisi olduğuna karar vermek için bunun belli bir sıklıkta olması ve başka durumlarda görülmemesi lazım gibi birçok faktör var. Diş kaybının Covid-19 belirtisi olduğunu söyleyecek kadar vaka yok. İleride bu vakalar artarsa, diş kaybı Covid-19 belirtisi olabilir. Çünkü damar tıkanıklığına bağlı ekstemite (doku defektleri) kayıpları ile beyin ve kalple ilgili problemlerde rapor edildi” dedi.

  • Prof. Dr. Ceyhan: Covid-19’da önerilen ilaçlar kullanılmalı

    Prof. Dr. Ceyhan: Covid-19’da önerilen ilaçlar kullanılmalı

    Koronavirüs hastalığını evde hafif atlatan bazı vatandaşlar, tedavi için verilen ilaçları çeşitli gerekçelerle kullanmakta tereddüt ederken, Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Enfeksiyon Hastalıkları Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Mehmet Ceyhan, “Bunlar daha önce başka hastalıklarda denediğimiz bunda da etkili olabileceğini düşündüğümüz ilaçlar. Eğer bu ilaçlar önerilmişse kullanmaları lazım insanların” dedi.

    Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, dün düzenlediği basın toplantısında, erken dönemde ilaç kullanımının önemine değindi. Bakan Koca, nisan ayında zatürre oranının yüzde 30’lara yakın olduğunu şu an ise yüzde 3,4 olduğunu belirterek,10 kat azaldığını söyledi. Bakan Koca, zatürre oranının azalmış olmasının en büyük sebebinin önceden ve erken dönemde kullanılan ilaçlar olduğunu belirterek, “Bu ilaçları vatandaşımızın hassasiyetle uygulamasını özellikle söylemek istiyorum. Vatandaşımızın yüzde 80’e yakınının hafif geçirdiğini biliyoruz. Hafif geçirenler, ‘ben ilaç almadan da bunu hafif atlattım’ diye düşünüyor olabilir; ama bize özellikle müracaat eden, ağır gelen hastaların ilaç kullanmayan hastalar olduğunun altını çizmek istiyorum. Yani hastaneye yatan, yoğun bakıma geçişi olan, cihaza bağlanan ve erken dönemde kaybetmek durumunda kaldığımız hastaların önemli kısmı erken dönemde tedavisi başlanmayan ve erken dönemde ilacını almayan kişiler olduğunu bilelim. ‘Eğer kötüleşirsen bu ilacı al’ diye bir yaklaşım doğru değil. Çünkü zaten 7’nci, 8’inci gününde aldığınızda artık etkisi olmuyor. O nedenle erken dönemde ilaçlarımızı mutlak alalım. Vatandaşlarımız ilaçlarını kullanmaktan vazgeçmesinler” dedi.

    ‘FAYDASI İYİ ANLATILMALI’

    Prof. Dr. Mehmet Ceyhan da Covid-19 tedavisi evde süren bazı kişilerin tedavi için verilen ilaçları kullanmakta tereddüt etmesini DHA’ya değerlendirdi. Prof. Dr. Ceyhan, hekim kontrolünde ve hekimin önerisi ile verilen ilaçların kullanılması gerektiğini söyleyerek, “İnsanlar başka ülkelerde bu ilaçların kullanılmadığını görüyor. Aslında birbirlerinden farkı yok. Başka ülkelerde kullanılan ilaçlar bizim kullandıklarımızdan iyi değil. Böyle bir genelleme yapıp ‘hiç kimse o ilaçları kullanmasın’ ya da ‘herkes kullansın’ deyince sıkıntı doğuyor. Bunun iyi anlatılması lazım. Bu ilacı neden almasının önemli olduğunu, onda nasıl bir fayda sağlayacağını iyi anlatmak lazım” dedi.

    ‘KULLANMASAM NE OLUR’ DİYE TARTIŞILIYOR’

    Prof. Dr. Ceyhan, vatandaşların bu ilaçların etkilerini bilmeden kullandığını belirterek, “Hiçbirimiz uzaktan insanlara ‘bu ilacı almayın’, ‘bu ilacı mutlaka alın’ diyemeyiz. O hastadan hastaya birçok nedenle değişir zaten. Remdesivir hastanede yatan ağır durumdaki hastalarda kullanılıyor, Amerika’da da öyle. Bizim kullandığımız favipiravir ve sıtma ilacı bunlar daha erken dönemde kullanılıyor. Yüksek dozlarda kullanıldıkları için bunlar, bununla ilgili haberler aslında eskiden hekimlerin arasında konuşulan bu tip konular, tartışmalar salgınla beraber halkın önünde yapılmaya başlandı. Çünkü vatandaş eskiden bunları araştırıp merak etmezken şimdi bizlere de soruyorlar. Bunlar gerçekten kafa karıştırıyor; ama şunu da beklememek lazım; hiç konuşmayın, hiç bundan bahsetmeyin. Vatandaş da bilgi istiyor. Siz de elinizdeki bilgileri iletmek zorunda kalıyorsunuz. Onun için insanlara gerek sosyal medya üzerinden, gerek yazılı ve görsel basın ile bunların iyi anlatılması gerek, yoksa o giderek yanlış kaynaktan öğreniyor” diye konuştu.

    ‘ÖNERİLMİŞSE KULLANMAK LAZIM’

    Prof. Dr. Ceyhan, “Şunu kabul etmek lazım ne remdesivir, ne favipiravir, ne de sıtma ilacı bunların hiç birinde, kontrollü, büyük sayıda vaka içeren çalışmalar ile kesin etkili olduğuna dair veri yok. Zaten onun için dünya bu virüse etkili bir ilaç bulmaya uğraşıyor. Bunlar daha önce başka hastalıklarda denediğimiz bunda da etkili olabileceğini düşündüğümüz ilaçlar. Şu anda başka bir ilaç olamadığı için elimizde, çok düşük bir etki olacaksa bile kullanmak zorunda kalınıyor. Öyle değerlendirip eğer bu ilaçlar önerilmişse kullanmaları lazım insanların” ifadesini kullandı.

  • Covid aşıları bu dolaplarda saklanacak

    Covid aşıları bu dolaplarda saklanacak

    Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Enfeksiyon Hastalıkları Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Mehmet Ceyhan, Türk profesörler Uğur Şahin ve eşi Özlem Türeci’nin kurucusu olduğu BioNTech ile Pfizer’in geliştirdiği koronavirüs aşısının saklanabileceği dolabı gösterdi. Prof. Dr. Ceyhan, aşının eksi 70 derecelik dolaplarda saklanması gerektiğini belirterek, “Çin aşısı sıcaklığa daha dayanıklı; ancak diğer aşı sentetik biyolojik madde, düşük derece ısılarda çok çabuk bozulabiliyor” dedi.

    Prof. Dr. Mehmet Ceyhan, Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın Türkiye’ye aralık ayında 5 milyon doz geleceğini açıkladığı Çin menşeli ‘CoronaVac’ aşısı ve Türk bilim insanları Uğur Şahin ile eşi Özlem Türeci’nin kurucusu olduğu BioNTech ve ABD merkezli Pfizer’in geliştirdiği, koronavirüse karşı yüzde 90’dan fazla koruma sağladığı bildirilen aşının transfer süreci ve depolama koşullarına ilişkin DHA’ya açıklama yaptı. Prof. Dr. Ceyhan, üretilen tüm aşılarla ilgili kural olarak çalışmalar tamamlanıp, bilimsel veriler elde edildikten sonra ülkelerin ruhsat müesseselerine başvurulduğunu söyledi. Ceyhan, bu müesseselerin Türkiye’deki karşılığının Sağlık Bakanlığı’nın Ruhsat Kurulu olduğunu söyledi.

    ‘ÇİN AŞISININ DEPOLANMASI DAHA KOLAY’

    Çin aşısının ‘inaktif’ aşı olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Ceyhan, “Bu aşılar çok olay üretilir. Birçok ülke şu anda inaktif aşı üretmeye çalışıyor. Ancak bunların etkinliği canlı aşı ve teknoloji ile üretilen aşılardan düşüktür. Bunların depolanması, gönderilmesi, uygulanması daha kolaydır. Genellikle sıcağa daha dayanıklıdır, ölü aşı olduğu için. Diğer taraftan Alman-Amerikan ortak yapımı olan aşıda ilk defa bir koronavirüs aşısında etkinlik rakamı telaffuz edildi. Bu aşının 1 haftalık gözleminden elde edilen sonuç, bunun en az 3 ay incelenmesi, beklenmesi lazım. Görülen o ki bu aşı daha etkin bir aşı. Fakat şöyle bir dezavantajı var; bu aşının depolanması için eksi 70 derece gerekiyor. Hiçbir ülkenin böyle bir hazırlığı yok” diye konuştu.

    ‘ÜLKELERDE EKSİ 70 DERECELİ DEPOLAR YOK’

    Prof. Dr. Ceyhan, “Milyonlarca kutu aşıyı depolayacağınız eksi 70 derece depolar yok ülkelerde. Bu demektir ki önce bu altyapının hazırlanması lazım, oldukça pahalı bir iş bu. Uç noktalara eksi 70 derecede göndermek daha zordur, onların sağlanması lazım, gidilecek yerlerdeki depolarda bu ortamın sağlanması lazım. Ama siz eksi 70 derecelik dolapları her yere dağıtamayacağınız için daha az merkezlerde uygulanacak demektir. Bu ciddi bir sorun, bunun aşılmasına çalışılıyor, süre çok kısa. Su çiçeği aşısında da böyle bir problem vardı; ama süre vardı ve birkaç sene içinde o aşı buzdolabında saklanabilir hale getirildi” dedi.

    ‘5-6 AYDAN ÖNCE UYGULANMASI MÜMKÜN DEĞİL’

    Prof. Dr. Ceyhan, bu kadar az sürede aşının getirilip, uygulanabilmesini hayal etmenin zor olduğunu belirterek, “O altyapının hazırlanıp, bu aşının uygulanması, nereden bakarsanız bakın 5-6 aydan önce olması mümkün değil. Aşılamada bir umut ışığı açısından baktığınız zaman aşılması gereken bir adım aslında. Neticesinde önce aşıyı bulacaksınız, bunun çalışmasını yapacaksınız, bu noktaya gelinmesi son derece önemli. Bundan sonra 2 önemli nokta daha var. Birincisi bireysel koruma için belli sayıda aşının yapılması. Burada halk yanlış anlıyor, bireysel aşılama başladığında ne salgın etkilenecek bundan ne aşıyı yaptıranlar maske ve mesafeden kurtulacak. Çünkü yüzde 100 etkili aşı yapmadığınız sürece ve aşıyı yaptıran kişilerin bu hastalığı taşıyıp başkalarına bulaştırmayacağını anlayana kadar herkes aşılananlar dahil maske, mesafe kuralları ile yaşayacak. Belli bir süre biz bu koruyucu önlemler ile yaşamaya devam edeceğiz” dedi.

    ‘HASTANEMİZDE 2 TANE EKSİ 80 DERECELİK DOLAP VAR’

    Prof. Dr. Ceyhan, kendi hastanelerinde bazı çalışmalar için kullandıkları 2 adet eksi 80 derecelik dolap olduğunu belirterek, “Bu 2 dolaba en fazla 1000 tane aşı koyabilirsiniz. Bizim bahsettiğimiz milyonlarca kutu aşı, birçok yerde 1 tane bile yok eksi 70 derecede dolap; bunların fiyatları da yüksek. Bu aşıyı yapacaksanız başka çare yok; bu altyapının oluşturulması parasını verirseniz mümkün. Tabi birden bire eksi 70 derecelik dolabı elde edemeyebilirsiniz. Bu Amerika ve Almanya’nın ürettiği aşı sentetik bir biyolojik madde; onlar düşük derece ısılarda çok çabuk bozulabiliyor. Çok büyük merkezlerde araştırma amaçlı kullanılan dolaplar var; ama onlar aşı amaçlı kullanılmıyor, zaten başka amaçlarla doludur. Çin aşısı çok kolay saklanıyor. Diğer aşı için ön şart saklama koşulunu elde etmeniz, eksi 70 derecelik dolabınızın olması” diye konuştu.

    ‘FİYAT PROBLEMİ DE SIKINTI ÇIKARABİLİR’

    Amerika’da da eksi 70 derecelik dolapların mevcut olmadığını kaydeden Prof. Dr. Ceyhan, “2 gün önce Amerika’nın en büyük hastanelerinden biri, ekonomik açıdan iyi bir hastanedir, ‘Benim böyle bir imkanım yok’ diye açıkladı. ABD’de de tartışılıyor ve ciddi bir sorun. Onların da bu aşıyı uygulayabilmek için kısa süre içinde bu eksi 70 derece dolapları, depoları ayarlaması lazım. Diğer Avrupa ülkelerinde de konuşuluyor. 20 dolar olacağı konuşuluyor. Çin aşısının daha ucuz olması bekleniyor; ama onunla ilgili de bir öngörü dün okudum, 30 dolar civarında diye. İlk başta bu fiyat problemi de sıkıntı çıkarabilir” dedi.