Etiket: meme kanseri

  • Anne ve kızı meme kanserini birlikte yendi

    Anne ve kızı meme kanserini birlikte yendi

    Eskişehir Valiliği himayesinde, Vali Hüseyin Aksoy’un eşi Hülya Aksoy’un koordinatörlüğünde geçen yıl yürütülmeye başlanan Kadın Sağlığı Eğitimi Projesi ile 342 bin 716 kadından 256 bin 711’ine ulaşıldığı aktarılmıştı. Proje ile özellikle meme kanseri gibi erken teşhisi önem arz eden hastalıkların tespiti ve tedavisi amaçlanıyor.

    28 yıllık ebe ve annesi proje sayesinde kanseri fark etti

    Vali Hüseyin Aksoy’un eşi Hülya Aksoy’un koordinatörlüğündeki Kadın Sağlığı Eğitimi Projesi’nde Tepebaşı İlçe Sağlık Müdürlüğü’ne bağlı Kanser Erken Teşhis, Tarama ve Eğitim Merkezi (KETEM) Hemşiresi ve 28 yıllık ebe 46 yaşındaki Zeynep Avsan, kız kardeşi ve 66 yaşındaki Emetullah Avsan ile birlikte eğitim aldı. Yaklaşık 9 ay önce eğitimler akabinde anne Emetullah Avsan koltukaltında bir sertlik tespit etti. Mamografisini çekilen kadına meme kanseri teşhisi konuldu. Erken teşhis sonrası tedavilerine başlanan 66 yaşındaki Avsan, kanseri yendi. Daha sonra gerekli tetkikleri kendine de yapan Zeynep Avsan, meme kanseri olduğunu öğrendi. Annesinden 10 gün sonra ameliyat olan Zeynep Avsan, sağlığına kavuştu. Kanserde erken teşhisin önemini yaşadıkları kanser ile anlayan anne ve kızı diğer kadınlara da “kontrol” uyarısı yaptı.

    “10 gün arayla meme kanserinden ameliyat olduk”

    Tepebaşı İlçe Sağlık Müdürlüğü’ne bağlı KETEM Hemşiresi ve 28 yıllık ebe Zeynep Avsan yaşadığı süreçle ilgili, “Sayın Valimizin eşi hanımefendi Hülya Aksoy tarafından kadın sağlığı projeleri düzenledi. Annem ve kız kardeşlerimle beraber biz de bu eğitimlere katıldık. Biz zaten sağlıkçı olduğumuz için bu camianın içindeyiz. Annem de en azından böyle bir ortamda neler yapması gerektiğini kendince öğrensin dedik. Hep birlikte bu eğitimlere katılım sağladık. Tabii ki tüm kadınlar gibi annem de pek çok şey öğrendi. Daha öncesinde köyde kalıyorlardı. Kendi kendine meme muayenesi yapmayı öğrendiği için koltuk altında şişlik olduğunu fark etti. Akabinde bizi aradı. Ben de KETEM’de çalıştığım için direkt, ‘Anne, yanıma gel’ dedim. Burada mamografisini çektirdik. Daha sonrasında mamografisi bozuk çıktı. Annemi hastaneye götürdük, orada tahlil ve tetkikleri yapıldı. Maalesef anneme meme kanseri teşhisi konuldu. Kanserde bir gün dahi hayatınızda çok şey değiştiriyor, erken teşhis her zaman hayat kurtarıyor. Annemin bu tedavileri sırasında ben de akabinde dedim ki, ‘Annem böyle bir süreç yaşıyor, kontrol amaçlı kendi mamografimi çektireyim.’ Maalesef ki benim mamografim de bozuk çıktı ve biz annemle 10 gün arayla meme kanserinden ameliyat olduk. Böyle bir projenin varlığını bilmeseydik, eğitimlerini almasaydık ne annem bu koltuk altındaki şişliği fark edip kanser olduğunu öğrenecekti ne de annem kanser olmasaydı ben böyle bir tarama ihtiyacı duymayacaktım. O yüzden kadınlara söylüyorum; lütfen farkında olun, kendinizi her daim kontrol ettirin. Emin olun, günde 1 saat gelip şu kurumda aldığımız hizmet hayatınızda çok şey değiştirecek” dedi.

    “Her zaman iyi olduğumu söyledim”

    66 yaşındaki anne Emetullah Avsan ise aldıkları eğitimin ve erken teşhisin önemi hakkında şöyle konuştu:

    “Sağlıkçı oldukları için kızlarıma söyledim, ‘Benim koltuk altımda şişlik var, ne yapayım?’ dedim. Kızlarım da yardımcı oldular. Buraya KETEM’e geldik, mamografi çektirdik. Sonra hastaneye gittik, orada bütün tetkiklerim oldu. Doktor benim yüzüme söyledi zaten, ‘Teyze kanser’ dedi. Ancak ben kendimi hiç bozmadım, ‘Olsun. Ben bunları aşacağım, iyi olacağım’ dedi. Sonradan kemoterapi aldım; saçlarım döküldü, günlerce yemediğim oldu ama kızlarıma yine de moral verdim. Benim kızlarım hep moralliydi. Her zaman iyi olduğumu söyledim. Kızlarımın geleceği saatte onlara moral vermek için ayağa kalkıyordum. Sonradan kemoterapim bitti, ameliyat oldum. Ameliyat çok iyi geçti. Sonra şükürler olsun geçti. Kalktım, ‘Ben kızıma bakacağım, iyi olmam lazım’ dedim. Hastanede yattığımla kaldım. Tekrar 10 gün sonra kızım gitti, ameliyat oldu. Ameliyat sonrası kızıma baktım, yemeklerini hazırladım ve gerektiğinde yemeğini verdim. Babası marketlerden alışveriş yaptı. Ben de gücümün yettiği kadar kızlara bakmaya uğraştım. Hem kendime hem kızıma baktım ama yine de kendimi bozmadım, ‘İyi olacağım’ dedim. Onun için bugünüme çok şükür. Tüm kadınların da kontrol yaptırmalarını tavsiye ederim.”

  • Meme kanserine ‘pembe kurdele’ ile dikkat çekildi

    Meme kanserine ‘pembe kurdele’ ile dikkat çekildi

    Bursa Büyükşehir Belediyesi Sağlık İşleri Dairesi Başkanlığı, 1-31 Ekim tarihleri arasında yürütülen ‘Meme Kanseri Farkındalık Ayı’ etkinlikleri kapsamında belediye personeline pembe kurdele ve erken teşhisin önemini anlatan broşür dağıttı. Büyükşehir Belediye binasındaki etkinliğe, Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey, Genel Sekreter Yardımcısı Mehmet Emin Direkçi, Sağlık İşleri Daire Başkanı Düşünsel Şentürk de katıldı. Etkinlik kapsamında Orkestra Şube Müdürlüğü personeli tarafından mini konser de verildi.

    Meme kanserinin yalnızca kadınları değil, erkekleri de etkileyebileceğini belirten Başkan Mustafa Bozbey, bu konuda toplumda farkındalığın artmasının önemine vurgu yaptı. Meme kanserinin en sık rastlanan kanser türlerinden biri olduğunu ve erken teşhisin hayat kurtardığını söyleyen Başkan Bozbey, “Meme Kanseri Farkındalık Ayı boyunca erken teşhisin önemi üzerine çalışmalar yapıyoruz. Bu kapsamda hazırladığımız araçla, erken teşhisin önemine dikkat çekeceğiz. Büyükşehir Belediyesi olarak sağlık konusunda önemli sorumluluklar üstleniyoruz. Toplum sağlığı son derece önemlidir. Erken teşhis hayat kurtarır. Vatandaşlarımızın, hem kendilerinin yapabileceği kontrolleri hem de sağlık taramalarını ihmal etmemelerini istiyoruz” dedi.

  • “Meme kanseri el ile fark edilene kadar tümör büyümüş oluyor, düzenli kontrole gidin”

    “Meme kanseri el ile fark edilene kadar tümör büyümüş oluyor, düzenli kontrole gidin”

    Genetiklerinde varsa 10 yıl daha erken, yani 25 yaşlarında muayeneye gitmeye başlamalılar. Kendilerini de kontrol etsinler. Ancak zaten muayenelerde el ile yakalanıncaya kadar meme tümörü büyümüş oluyor. Onun için düzenli bir şekilde kontrole giden, düzenli mamografi çektiren, taramalara katılan hastalar daha erken yakalanabilir ve tedavi şansı daha yüksek” dedi.
    BHT CLINIC İstanbul Tema Hastanesi’nde ‘Meme Kanseri Farkındalık Etkinliği’ düzenlendi. Pembelere bürünen ve çeşitli workshoplar içeren etkinlikte uzmanlar; meme kanseri tedavi yöntemleri, mamografi, ultrason ve manyetik rezonans (MR) görüntüleme, ileri ve güncel tedavi yöntemleri, kendi kendine meme muayenesi, meme kanseri sonrası psikolojik destek konuları hakkında tek tek bilgilendirdi.

    “Erken yakalandığında memeyi almaya gerek kalmıyor”
    Meme kanserinde tedavi konusunu anlatan Op. Dr. Necdet Derici, “Multidisipliner yaklaşım gerektiren bir tedavi gerektirir. Yani sadece bir hekimle değil cerrahi, onkoloji, psikiyatrist ve diğer hekimlerle çalışılır. Kanserlerde temel tedavi, hastalıklı dokunun çıkarılmasıdır. Meme kanserleri artık eskisi gibi değil. Tarama metodları geliştiğinden erken teşhis edilebiliyor. Erken yakalandığı için ise memeyi almaya gerek kalmıyor. Sadece hastalıklı dokunun sağlam sınırlarla çıkarılması ve koltuk altı örneklemesi yapılması yeterli oluyor. Bu arada tabii patolog da bulunduruyoruz. Ardından kemoterapi, radyoterapi için onkolojiye yönlendiriyoruz. Immünoterapi ve hormon tedavisi ile uzun dönem reseptörleri pozitif olan hastalarda bu tedavilerin verilmesini sağlıyoruz” açıklaması yaptı.
    Ekim ayı kadınlara meme kanseri farkındalığı oluşturmak açısından önemli olduğunu belirten Genel Cerrahi Uzmanı Doç. Dr. Şükrü Çolak ise “Biz de düzenlediğimiz etkinlikle onlara uyaran olmak istedik. Meme kanseri, kadınların en çok başını ağrıtan, en büyük sıkıntıya yol açan sebeplerden biridir. Tedavisi ise aslında çok komplike değil, basit. Farkındalık ve erken teşhis ne kadar artarsa tedavi o kadar kolay olur. Hasta da kolaylıkla sağlığına kavuşabilir” dedi.

    “Önce doktor muayenesi sonra ultrason veya mamografi yapılmalıdır”
    Doç. Dr. Şükrü Çolak “Bazen hastalar bize geliyor ve sadece ultrason ve mamografi yaptırmak istiyor. Bu modelitelerin tanı için yeterli olduğunu düşünüyor. Ancak; hasta muayenesi, mamografi, ultrason, diğer radyolojik tetkikler bunlar bir bütün oluşturuyor. Bu bütünün parçaları ayrı olduğu zaman bazen tanı açısından, bizim açımızdan yeterli olmuyor ya da yanılmalara sebep olabiliyor. O nedenle lütfen ve lütfen kadınların ilk önce bir doktordan muayene olmalarını istemelerini istiyoruz. Arkasında ultrason ya da mamografi yaptırmaları gerektiğini vurgulamak isterim” şeklinde uyardı.

    “40 yaşından önce mamografiyi önermiyoruz”
    “Ultrason, radyasyon içermediğinden herhangi bir zarar söz konusu değildir” diyen Doç. Dr. Şükrü Çolak , “İstediğimiz kadar ultrason yapabiliriz. Ama mamografi radyasyon içerdiğinden dolayı radyasyonun da kanserle direkt ilişkisini bildiğimizden dolayı mamografinin çekilmesinin sınırlı sayıda yapılmasını istiyoruz. 40 yaşından önce de hastalarda mamografi, yeterli bir bilgi vermediğinden, memenin yapısından, yoğunluğundan dolayı önermiyoruz. 40 yaşından sonra mamografi istiyoruz” şeklinde konuştu.

  • Meme kanseri için önce yürüdüler sonra bilgilendirdiler

    Meme kanseri için önce yürüdüler sonra bilgilendirdiler

    Meme Kanseri’ne dikkat çekmek için Karşıyaka Anıtı önünde toplanan hastane çalışanları, Medical Point Run Koşu Kulübü sporcularıyla sahil boyunca farkındalık yürüyüşü yaptı. Çalışanlar, ‘Farkında Ol, Sağlığını Koru’ yazılı, meme kanserinin simge rengi olan pembe tişört de giydi. Hastanede gerçekleşen Meme Sağlığı Farkındalık Paneli’nde ise Meme Kanseri ve sürecine dikkat çekildi.

    Hastane personellerinin katıldığı panele; hastalığı atlatan, tedavi süreci devam eden meme kanseri hastaları da katıldı. Her hasta kendi hikayesini panelde paylaştı. Prof. Dr. Baha Zengel’in, Meme Kanseri’nin tanı ve tedavi süreçlerini detaylandırdığı panelde, Prof. Dr. Tarık Salman kanserde akıllı ilaç immünoterapi gibi güncel tedavi yöntemlerini, Op. Dr. Tolgahan Alpaydın onkoplastik cerrahiyi anlattı.

    Panelde, İEÜ Medical Point Hastanesi’nde kurulan Senoloji Merkezi’nin multidisipliner çalışmalarından da bahsedildi. Modern radyolojik meme görüntüleme yöntemleri olan meme muayenesi, meme ultrasonografisi (USG), dijital tomosentez, yapay zekaya sahip kontrastlı mamografiler ve meme MR gibi ileri teknolojilerin kullanılarak, meme hastalıklarının erken tanı konulduğu ifade edildi. Bu sayede, meme kanserine erken evrede müdahale edilerek, organ kayıplarının ve geniş cerrahi müdahalelerin önüne geçildiğinin de altı çizildi.

    Ebe Nesibe Kılıçarslan ise 1-7 Ekim arası Emzirme Haftası’nı hatırlatarak, emzirmenin Meme Kanseri için koruyucu bir önlem olduğundan bahsetti. Panelin sonunda ise Dr. Öğr. Üyesi Aslıhan Eslek, panele katılan hastalara Psikodrama Grup Terapisi yaptı. Hastane içerisinde kurulan stantta da ‘Kendi Kendine Meme Muayenesi’ni anlatan broşürler dağıtıldı.

  • Meme kanserine “Pembe Farkındalık”

    Meme kanserine “Pembe Farkındalık”

    Bursa, Balıkesir, Çanakkale ve Yalova’da 3milyonu aşkın müşteriye hizmet veren ve tüm Türkiye’de büyük çaplı müşterilere enerji tedarik eden Uludağ Elektrik, kadınlar arasında en sık görülen kanser türü olan meme kanserine dönük farkındalık çalışmalarına bu yıl da devam ediyor. Dünya Sağlık Örgütü’ne (DSÖ) göre dünya genelinde yaklaşık 2.3 milyon kadına meme kanseri teşhisi konuldu. Dünya genelinde kadınlar arasında en sık görülen kanser olmasına rağmen, mamografi ve diğer tarama önlemleriyle meme kanseri yaşam kaybı oranları yüzde 40’a kadar düşebiliyor.
    Uludağ Elektrik, Meme Kanseri Farkındalık Ayı kapsamında bu kritik sağlık sorunu hakkında farkındalık oluşturmak için harekete geçti. Şirket, Ekim ayında faturalarını pembe renge büründürerek, meme kanseriyle mücadelede toplumsal bilinci artırmayı hedefliyor. Gönderilen pembe faturalar, “Düzenli meme muayenesi ve mamografi ile meme kanserinin erken tanısı mümkündür” mesajını taşıyarak, erken teşhisin hayat kurtardığını vurguluyor.

    Şirket, ONKODAY’ın (Uludağ Onkoloji Dayanışma Derneği) bu yılki pembe paydaşlarından biri olarak faturalardaki farkındalık mesajını da birlikte belirledi.

    Uludağ elektrik’ten meme kanseri farkındalığına güçlü destek

    Meme kanserine karşı farkındalık oluşturmanın önemine dikkat çeken Uludağ Elektrik Genel Müdürü Remezan Arslan, “Son yıllarda meme kanserinin görülme sıklığındaki artış, toplumda bu konuda daha fazla farkındalık oluşturmayı zorunlu hale getiriyor. Uludağ Elektrik olarak, Pembe Fatura Projemizle bu farkındalığı artırmayı hedefliyoruz. Her yıl Meme Kanseri Farkındalık Ayında yürüttüğümüz projemiz ile bu kanser türüne yönelik bilinçlendirmeye bir katkı da biz sağlamayı amaçlıyoruz. Faturalarımızı pembe renkte tasarlayarak, 3 milyonu aşkın müşterimize erken tanının önemini anlatan mesajlar iletiyoruz. Aynı zamanda, sosyal medya ve dijital platformlarımızda da bu farkındalığı güçlendirmek adına logolarımızı pembe renge büründürüyor ve tüm platformlarımızda meme kanserine dikkat çekiyoruz. Bunun yanı sıra işlem merkezlerimizde çalışanlarımız pembe kurdele takarak da konuya dikkat çekmeyi amaçlıyor. Yüzde elliden fazla kadın çalışan oranına sahip bir şirket olarak, kadınların daha sağlıklı bir geleceğe sahip olmaları için bir farkındalık ışığı yakmaya çalışıyoruz” dedi.

  • Büyükşehir’den meme kanseri farkındalık eğitimi

    Büyükşehir’den meme kanseri farkındalık eğitimi

    Bursa Büyükşehir Belediyesi, Bursa Kent Konseyi Kadın Meclisi, BURFAŞ ve Onkoday (Uludağ Onkoloji Dayanışma Derneği) iş birliğiyle Merinos AKKM – Hüdavendigar Salonu’nda gerçekleştirilen etkinlikte meme kanseri farkındalığını artırmak amacıyla uzman doktorlar tarafından eğitim verildi. Etkinlikte katılımcılara, meme kanserinin erken teşhisi için kendi kendine meme muayenesinin nasıl yapılacağı da anlatıldı.

    Uludağ Onkoloji Dayanışma Derneği Başkanı Füsun Önen, Bursa Kent Konseyi Kadın Meclisi Başkanı Derya Şimşek Aksakal ve Burfaş Yönetim Kurulu Başkanı Yalçın Işıkyıldız’ın açılış konuşmalarıyla başlayan etkinlikte uzmanlar, meme kanserinde erken teşhisin hayat kurtarıcı etkisine dikkat çekerken, korunma yolları ve tedavi yöntemleri hakkında önemli bilgiler sunuldu.
    Bursa Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi Onkoloji Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Türkkan Evrensel, farkındalık ayı ile ilgili olarak, “Ekim ayı, meme kanseri farkındalığını artırmak için önemli bir dönem. Sağlık Bakanlığı, üniversiteler ve sivil toplum kuruluşları kadınları bilinçlendirmek amacıyla risk faktörlerini ve korunma yollarını anlatıyor. Erken teşhis, meme kanserinden kurtulmada büyük rol oynuyor. Bu uyarılara dikkat ederek erken teşhisle başarılı bir tedavi mümkün” dedi.

    Kendi kendine meme muayenesinin meme kanserinden korunmada en basit ve etkili yöntemlerden biri olduğunu belirten Prof. Dr. Hicran Yıldız ise “Her kadının evde yalnızca 10 dakikasını ayırarak yapabileceği bu muayene, meme kanserine karşı oldukça koruyucudur. Her 8 kadından biri meme kanserine yakalanma riski taşıyor. Düzenli yapılan bu muayeneler erken teşhise imkan sağlar ve tedavi başarı oranını artırır” ifadelerini kullandı.

    Operatör Dr. Coşkun Özer, meme kanseri tedavi yöntemlerindeki gelişmeleri anlatarak, “Eskiden meme dokusunun tamamen alınması gerekirdi. Ancak günümüzde kemoterapi, radyoterapi ve gelişmiş görüntüleme teknikleri sayesinde meme koruyucu cerrahiler yapıyoruz. Kadınlarımız meme dokusuna zarar vermeden kanserli dokunun çıkarılmasıyla estetik bir görünüm de kazanıyorlar. Meme kanseri yüzde 90’ın üzerinde başarı oranıyla tedavi edilebilen bir hastalık” dedi.

    Eğitimin ardından Aysel Gürel Türk Müziği Korosu sahne alarak Türk müziğinin seçkin eserlerini seslendirdi.

  • Meme kanserinde ‘erken teşhis’ hayat kurtarır

    Meme kanserinde ‘erken teşhis’ hayat kurtarır

    Mudanya Belediyesi’nin 1-31 Ekim Meme Kanseri Bilinçlendirme ve Farkındalık Ayı kapsamında Pembe Ekim sloganıyla düzenlediği etkinler, “Erken Teşhis Hayat Kurtarır” başlıklı söyleşi ile başladı. MUDAŞ Sosyal Tesisleri’nde gerçekleştirilen ve Op.Dr. Erol Aksaz, Müge Dalgıç ve Aysel Okumuş’un konuşmacı olarak katıldığı etkinlikte, erken teşhisin hayat kurtarıcı rolüne dikkat çekildi. Söyleşiye, Mudanya Belediye Başkanı Deniz Dalgıç, kadın belediye meclis üyeleri ile çok sayıda Mudanyalı kadın katılım sağladı.

    Hastalığın erken teşhis ve tedavisinin önemine dikkat çeken Mudanya Belediye Başkanı Deniz Dalgıç, Halk Sağlığı Hizmetleri Başkanlığı’na bağlı Sağlıklı Hayat Merkezi KETEM (Kanser Erken Teşhis Merkezi) birimi işbirliği ile Mudanyalı kadınlara ücretsiz ve randevusuz olarak kanser taramalarına başlayacaklarını açıkladı. Dalgıç, şöyle konuştu:

    “Herkesin DNA’sı kendisine ait ve dünyada tekse, herkesin hastalığı da kendisine aittir. Bu hastalığın ana konusu, takip etmek, kontrolleri aksatmamak ve erken teşhistir. Meme kanserinin tedavi başarısı çok yüksek. Tek istinası geç kalmaktır. Lütfen kontrollerinizi aksatmayın. Erken teşhis çok önemli. Halk Sağlığı Hizmetleri Başkanlığı’na bağlı Sağlıklı Hayat Merkezi KETEM (Kanser Erken Teşhis Merkezi) birimi işbirliği ile Mudanyalı kadınlara ücretsiz ve randevusuz olarak kanser taramalarına başlayacak.”

    Op. Dr. Erol Aksaz ise, meme hastalıklarının ve kanserinin belirtilerini örneklerle anlattı. Her 8 kadından 1’inin meme kanserine yakalandığının altını çizen Aksaz, kanserin erken evrede fark edilmesinin önemini vurgulayarak, “Erken teşhis edilirse hayatta kalma şansı artıyor, meme kaybı riski azalıyor. Mamografi çektirmek acısız bir işlemdir ve zararlı değildir. Ailede kanser geçirmiş bir kişi var ise, gen testinin yapılması gerekmektedir. En iyisi de her yıl düzenli kontrollerinizi yaptırın.”

    Kansere yakalanma ve tedavi sürecini anlatan emekli öğretmen Aysel Okumuş, “Ben ‘kanserim, yarın ölüyorum’ demedim. Koşturdum. Öylesine koşturdum ki, koştururken bu hastalığı unuttum. Yılda dört kere kontrole gidiyorum. Yani yılda dört kere doğum günümü kutluyorum. Bu hafta yine kontrole gideceğim ve doğum günümü kutlayacağım” dedi.

    Hastalık döneminde yaşananların çok zor olduğunu da söyleyen Okumuş, “Yaşama sarılın. Güçlü olun. Her yıl kontrole gidin. Geç kalmak insanın hayatına sebep oluyor” diye konuştu.
    Annesinin ve anneannesinin kendisi gibi kanser hastalığına yakalandığını anlatan Müge Dalgıç ise, kanser süreci sırasında yaşadıklarını paylaştı. Eşi Deniz Dalgıç’ın kendisine bu süreçte çok destek olduğunu söyleyen Dalgıç, şunları söyledi:

    “Hastalık teşhisi konulduğu zaman stresi yenmeniz çok önemlidir. Çünkü vücudunuzun kendini tamir etmesi için iyi hissetmesi gerekiyor. Stresli ve gergin olursanız hastalığı yenemiyorsunuz. 12 hafta boyunca kemoterapi gördüm. Hastalık geliyor ama kendimize iyi bakarak, düzenli uyku ile hastalığın geçmesi elimizde. Eğer ki iyi niyet ile iyileşeceğinizi düşünürseniz bir karşılığı mutlaka olacaktır”

    Söyleşi bitiminde kadınlar, protez model üzerinde kendi kendine teşhis ile ilgili bilgi aldı.

  • Nilüfer’de “Meme Kanseri Farkındalık” etkinlikleri

    Nilüfer’de “Meme Kanseri Farkındalık” etkinlikleri

    1-31 Ekim tarihleri arasında devam eden Meme Kanseri Farkındalık Ayı etkinlikleri kapsamında, Nilüfer Belediyesi ve Uludağ Onkoloji Dayanışma Derneği (ONKODAY) iş birliğiyle Nilüfer Belediyesi Barış Meclisi’nde “Meme Kanseri Paneli” düzenlendi. “Korkma! Fark Et! Erken Tanıyla Yok Et!” sloganıyla gerçekleştirilen panele, Nilüfer Belediye Başkanı Şadi Özdemir, Belediye Başkan Yardımcısı Serpil Altun, ONKODAY Başkanı Füsun Önen ve çok sayıda belediye çalışanı katıldı.

    Panelin açılış konuşmasını yapan Nilüfer Belediye Başkanı Şadi Özdemir, farkındalık oluşturmanın ve erken teşhisin önemine vurgu yaptı. “Kanser yenilmez bir hastalık değildir. Hep birlikte bu farkındalığı artırmamız gerekiyor. Nilüfer Belediyesi olarak ay boyunca bu konuda farkındalık oluşturmaya çalışacağız. ONKODAY gönüllülerine de meme kanseri konusunda farkındalık oluşturma çalışmaları için teşekkür ediyorum. Sizler bu mücadelenin kahramanlarısınız” dedi.

    Başkan Özdemir, ayrıca Nilüfer Belediyesi’nin kadınlara yönelik projeleri, özellikle de kreş hizmetleri hakkında bilgi vererek, “Kadınların özgürlüğü için mücadele etmeye devam edeceğiz” ifadelerini kullandı.

    Elif Sanat Kültür ve Kadın Dayanışma Derneği üyelerinin ritim gösterileriyle renklenen etkinlikte uzman isimler meme kanseri konusunda katılımcılara bilgilendirmelerde bulundu. Bursa Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Genel Cerrahi Anabilim Dalı Meme Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Şeyhsuvar Gökgöz, kanseri oluşturan etkenler hakkında sunum yaptı. Genetik ve kimyasal faktörlerin yanı sıra D vitamini eksikliğinin meme kanserini tetikleyebileceğini belirten Prof. Dr. Gökgöz, hastalığın semptomları ve risk grupları hakkında katılımcıları bilgilendirdi.
    Nilüfer İlçe Sağlık Müdürlüğü’ne bağlı Sağlıklı Hayat Merkezi’nde görev yapan Uzman Dr. Elif Soyer, Kanser Erken Teşhis, Tarama ve Eğitim Merkezi’nin (KETEM) çalışmalarını anlattı. Dünyada en yaygın kanser türünün meme kanseri olduğuna dikkat çeken Dr. Soyer, kadınlara kendi kendine muayene yapmaları ve düzenli doktor kontrolü ile taramaları aksatmamaları konusunda tavsiyelerde bulundu.

    Bursa İl Sağlık Müdürlüğü hemşirelerinden Elif Pişkin de gözle ve elle muayenenin nasıl yapılması gerektiği konusunda katılımcılara uygulamalı eğitim verdi.

    Konuşmaların ardından Nilüfer Belediye Başkan Yardımcısı Serpil Şahin, günün anısına konuşmacılara hediye verdi.

    Etkinliğin sonunda, Nilüfer Belediyesi çalışanları ve ONKODAY gönüllüleri, Nilüfer Belediyesi Halk Evi önünde dev bir pembe kurdele oluşturarak meme kanseri konusuna dikkat çekti.

  • Sokak lambaları, meme kanseri farkındalığı için pembe yandı

    Sokak lambaları, meme kanseri farkındalığı için pembe yandı

    Son 50 yılda görülme sıklığı iki katından fazla artan meme kanseri, her 8 kadından birinin karşılaştığı bir risk haline geldi. Türkiye’de, dünya ortalamasından 10 yıl daha erken yaşlarda ortaya çıkabilen meme kanseri, toplumda yaygınlaşan bir sağlık sorunu olarak öne çıkıyor. UEDAŞ’ın Pembe Lambalar Projesi ise erken teşhisin hayat kurtarıcı rolüne dikkat çekmek amacıyla her yıl Ekim ayında sokakları pembeye büründürerek toplumsal farkındalık oluşturmaya devam ediyor. Proje, bu yıl ONKODAY iş birliğiyle hayata geçirilirken, aydınlatma direklerine eklenen pembe çalar saatler erken teşhis için “Geç Kalma” mesajına vurgu yaptı.

    Bursa, Balıkesir, Çanakkale ve Yalova’da 5 milyonun üzerinde nüfusa kesintisiz enerji sağlayan UEDAŞ, 2017’den bu yana sürdürdüğü “Pembe Lambalar Projesi” ile meme kanseri hakkında farkındalık oluşturuyor. Bu yıl ONKODAY (Uludağ Onkoloji Dayanışma Derneği) iş birliğiyle gerçekleştirilen proje yeni bir boyut kazanarak, erken teşhisin önemini vurgulayan pembe çalar saatlerle desteklendi. Her yıl Ekim ayında hayata geçirilen proje, dünya genelinde her sekiz kadından birinin karşılaşabileceği meme kanserine dikkat çekiyor ve erken teşhisin hayat kurtarıcı etkisine dair toplumsal farkındalığı artırıyor. UEDAŞ’ın toplumsal sorumluluk anlayışını gözler önüne seren Pembe Lambalar Projesi, her yıl farklı kadın dernekleriyle yapılan iş birlikleri sayesinde daha da güçlenerek kadın sağlığı konusunda bilinç oluşturmayı sürdürüyor.

    Her Ekim, erken teşhis için pembe ışıklar yanıyor

    Meme kanserinde erken teşhisin hayati önemine dikkat çeken UEDAŞ Genel Müdürü Gökay Fatih Danacı, “7 yılı aşkın süredir Pembe Lambalar Projesi ile Ekim aylarında şehirlerimizi meme kanserine karşı bilinçlendirme amacıyla pembe ışıklarla donatıyoruz. Kadınlarda en sık görülen kanser türlerinden biri olan meme kanseri, her yıl dünyada milyonlarca yeni vaka ile ciddi bir sağlık sorunu olmaya devam ediyor. Proje kapsamında erken tanının yaşamı kurtarma potansiyelini gündelik hayata taşıyoruz. Türkiye’de meme kanserinin dünya genelindeki ortalama yaş sınırından yaklaşık on yıl daha önce görüldüğünü göz önüne aldığımızda, farkındalığın yaygınlaşması büyük bir önem taşıyor. Bu sebeple bu yıl ONKODAY ile güçlerimizi birleştirerek, Pembe Lambalar projemiz ve şehrin uğrak noktalarındaki aydınlatma direklerimize yerleştirdiğimiz çalar saatlerle meme kanser riskine dikkat çekmeyi, farkındalığı arttırmayı hedefledik. Kadınların sağlıkla dolu bir yaşam sürebilmesi için, farkındalığı artırmak ve tarama oranlarını yükseltmek adına bu projeye kararlılıkla devam ediyoruz” dedi.

    Erken teşhisin gücünü topluma hatırlatıyoruz

    Projenin sadece görsel bir etki oluşturmakla kalmadığını, aynı zamanda sağlık bilincini güçlendirdiğini belirten Onkoday Yönetim Kurulu Üyesi Ülkü Şimşek , “Bu projeyle, kadınların meme kanserine karşı bilinçlenmelerini ve düzenli taramaların ne kadar önemli olduğunu hatırlatıyoruz. Farkındalık çalışmaları sayesinde kadınlar, erken teşhisin getirdiği tedavi avantajlarından haberdar oluyor. Ayrıca, pembe ışıklarla şehirde oluşturulan bu güçlü semboller, herkesin aklında meme kanseri konusunda kalıcı bir iz bırakıyor. ONKODAY olarak, toplum sağlığını iyileştirecek her projede var olmaktan gurur duyuyoruz ve UEDAŞ ile yürüttüğümüz bu farkındalık projesinin geniş kitlelere ulaşmasını amaçlıyoruz” açıklamasında bulundu.

  • Meme kanserinde destek almanın önemi

    Meme kanserinde destek almanın önemi

    Bir hastalığa yakalandığımızda aklımıza üşüşen soru işaretlerinin başında bu hastalığın bize nasıl zarar vereceği, hayatımızı ne ölçüde etkileyeceği, tedavisinin olup olmadığı vardır Psikiytri Uzmanı Dr. Ömer Öz, “Çoğu insan çevresinden duyduğu, geçmişte edindiği bilgiler neticesinde başına gelen bu hastalık durumunu yorumlar ve ona göre tepkilerini belirler. İşte bu açıdan ‘kanser’ adı toplumda etiket olarak ‘ızdıraplı ve umutsuz bir yol’ çağrışımlarını içerir. Çoğu insanın ilk duyduğu andan itibaren gelecek planlarını bir rafa kaldırıp hemen tedaviye adapte olması zordur. Çünkü insan mevcut huzurlu durumunu korumak, şimdiki halinden daha kötü olmamak için kontrol mekanizmalarını devreye sokmak ister ve bir hastalık durumunu yok sayar. Tedavi sürecinin nasıl olacağı, geleceğinin nasıl şekilleneceği, diğer insanlarla ilişkilerinin ne yönde gideceği gibi soru işaretlerini düşünmeye vakit ayırmak yani bu duruma adapte olmak belli bir süre alır. Hastalık teşhisinin öğrenildiği ilk süreçlerde kişinin sakin, güçlü, dimdik durması gibi beklentiler kişileri daha fazla baskı altında hissettirebilir. Çünkü zorlayıcı durumlarda insan olarak endişe, üzüntü, panik halinde olmak normal bir tepki olabilir” diye konuştu.

    Kanser teşhisinin insana verdiği en büyük zorluklardan biri de daimi bir belirsizliğin içerisine atılmış olduğunu düşünmesinden ileri geldiğini belirten Öz, “Yapılan tetkikler, ameliyatlar, patoloji sonuçları, kemoterapi süreci, işine geri dönüp dönemeyeceği, enfeksiyon riski gibi daha önceden dikkat etmediği ve bilmediği bir sürü süreçle ilgili bilgi sahibi olmak zorunda kalınır ve bu yeni bilgiler bir sınavı geçmek ya da kültür seviyesini arttırmak için öğrenilen bilgiler değil, kişinin kendi hayatını doğrudan ilgilendiren bilgilerdir. Hastaneye gidilen her gün ayrı bir gerginlik ve endişe tetiklenmesine sebebiyet verebilir. Bu süreçte size destek olabilecek, sürecinizde bilgilendirmeleri usanmadan yapabilecek hekimlere, hemşirelere, sağlık çalışanlarına sahip olmak kafanızdaki belirsizlikleri atmanızı kolaylaştıracaktır. İnsan acılarına yapılabilecek en iyi şey, o acılara karşı duyarlı olmak ve acıyı birlikte göğüslemektir. Hekimlerin, sağlık çalışanlarının ve hasta yakınlarının üzerine bu kısımda oldukça büyük bir sorumluluk yükleniyor. Kafasındaki soru işaretleri insanı belirsizliğe iten, tedaviye dair umutsuzluğa neden olan etmenler olabilir, bu sebeple detaylı bilgi almak ve sürecinizi bilmek için soru sormaktan çekinmemek gerekir. Bu soruları sorarken, her insanın birbirinden farklı olduğunu ve tedavi süreçlerinin değişebileceğini unutmamak gerekir, yani diğer insanın başına gelen bir şeyin sizin başınıza da geleceğine dair şeyler bir kesinlik değil yalnızca birer tahmindir” dedi.

    Kanser teşhisi aldıktan sonra insanların çoğu geçmiş hayatlarındaki bazı sebeplere karşı kızgınlık ve pişmanlık yaşadığına dikkat çeken Öz, “Kendini veya çevreyi suçlama oldukça fazla görülen şeylerdir. Evet, geçmiş yaşamda bazı şeyleri farklı yapsanız belki şimdi daha farklı durumda olabilirdiniz. Ancak hayal kurup, iyi olacağına inandığınız durumun da şimdiden daha iyi olacağına dair kurduğunuz senaryolar da sadece birer tahminden ibaret. Bunu şimdi değiştirmek mümkün değilse bundan sonra ne yapabiliriz ona bakmak, tedavimizi sahiplenmek, insan ilişkilerimizi sağlıklı tutmaya çabalamak daha uzun vadeli bir fayda sağlayacaktır. Kanser teşhisi sonrasında hayatın adil olmadığına, başınıza gelen bu durumu hak etmediğinize dair sorgulama ve hayal kırıklığı yaşanabilir. Ancak değişen hayatınızla birlikte mutlu olduğunuz, iyi hissettiğiniz şeyler de değişmeye, başkalaşmaya başlar. İçinde bulunduğumuz durumun aslında doğanın akışında başımıza gelen, üzerinde kontrol gücümüzün olmadığı bir süreç olduğunu bilmek, ona dair olan isyan ve öfkemizi biraz olsun azaltabilir. Kontrolümüzde olan tek şey kendi davranışlarımızdır ve tedaviyi sahiplenmek, hekimlerin önerilerine uymak hastalığın gidişatında bize daha güvenli hissettirecektir. Öte yandan kanser tedavisi sürecinde hasta yakınlarına düşen en önemli şey, hasta olan kişinin kararlarına saygı duymak ve onu bıkmadan dinlemeye çalışmaktır. Kimi zaman kişinin yararı için ısrarcı ve zorlayıcı tedaviler ya da davranışlar yapılması gerekse de bunu kişiye anlayabileceği seviyede anlatmak, bu isteğin ne gerekçeyle istendiğini karşı tarafa iletmek çok önemlidir. Diğer insanların bakışları, cümleleri, davranış tarzları kanser teşhisi alan bireyleri oldukça fazla etkilemektedir, bu sebeple söylediklerimizle karşı tarafa saygı duyduğumuzu, onun kararlarını önemsediğimizi iletebilmek, iki tarafa da iyi gelecektir. Bir hastalığa sahip olması, o kişinin hayatına dair verebileceği kararların yok olduğu anlamına gelmemelidir” diye konuştu.

    Her geçen gün gelişen tıbbın, kanser tedavisinde milyonlarca hayatı kurtaracağı ümidiyle kanser teşhisinin ‘ümitsiz bir yol’ olarak görülmemesini gerektiğini belirten Öz, “Hastalık sürecinde psikolojik destek almanın süreci ızdırapsız geçirmeye, hastalığın zorluklarının azalmasına faydalı olabileceğini belirtmek isterim. Tedavide amacımız acıları yok etmek, insanı hastalıklarına karşı tepkisiz hale getirmek değil; hastalıkların biz istemeden başımıza gelen, acı verse de bize çok fazla şey öğretebilen bir şey olduğunu karşı tarafa anlatmaya çalışmaktır. Kanser teşhisi sebebiyle ruhsal zorluk yaşayan kişilerin bir uzmandan destek almasının, kişinin kendisi ve yakınları için yararlı olacağını bilmeliyiz” dedi.