Etiket: meme kanseri

  • Meme kanserine dikkat yürüyüşü

    Meme kanserine dikkat yürüyüşü

    İzmit Belediyesi Spor İşleri Müdürlüğünün kadınlara yönelik gerçekleştirdiği sağlıklı yaşam yürüyüşleri devam ediyor. Bu program çerçevesinde 1-31 Ekim Meme Kanseri Bilinçlendirme ve Farkındalık Ayı dolayısıyla SEKA Park’ta yürüyüş etkinliği gerçekleştirildi. Yaklaşık 200 kadının katıldığı yürüyüş öncesi katılımcılar, uzman spor eğitmenleri ile egzersiz gerçekleştirdi.

    Parkur boyunca hem sosyalleşen hem de açık havanın tadını çıkaran katılımcılar, güzel ve anlamlı organizasyon için Başkan Fatma Kaplan Hürriyet ve ekibine teşekkür etti.

  • “2.3 milyon kadın meme kanseri”

    “2.3 milyon kadın meme kanseri”

    Dünya çapında kadınları etkileyen en yaygın kanser türü ve kansere bağlı en fazla ölümün ise meme kanserinden olduğu biliniyor. Bu nedenle dünyada her sene Ekim ayı boyunca, meme kanserine yönelik farkındalık oluşturma ve bilinçlendirme etkinlerine yer veriliyor. Altınbaş Üniversitesi de Cumhuriyetimizin 100. yılı anısına çıkardığı 100 kitap serisinden Dr. Hüseyin Akyol’un hazırladığı “50 Soruda Meme Kanseri” kitabı ile bilinmesi gereken en önemli konulara değindi. Kitap içeriği ile ilgili bilgi veren Dr. Hüseyin Akyol, Dünya Sağlık Örgütü’nün 2020 yılına dair paylaştığı en son verilere göre dünya çapında 2,3 milyon kadına meme kanseri teşhisi konulduğunu belirtti. Meme kanserine bağlı 685 bin ölüm kaydedildiğini söyleyen Dr. Hüseyin Akyol, Türkiye’de ise kanser olan her dört kadından birinin meme kanseri olduğunu açıkladı.

    Küresel meme kanseri kontrolünü, toplumsal cinsiyet eşitliği ve bir insan hakları sorunu olarak değerlendiren Altınbaş Üniversitesi Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi, Dr. Akyol, “Kadınlar toplumda merkezi roller oynarlar. Kadınları meme kanserinden korumak aynı zamanda ailelerini, toplulukları ve bir bütün olarak ekonomiyi de korur.” dedi. Meme kanseri ölümlerinin yüzde 70’den fazlasının 70 yaşın altındaki bireylerde meydana geldiğini ayrıca düşük ve orta gelirli ülkeleri de daha fazla etkilediğini dile getirdi.

    “Hayat boyu her 8 kadından biri meme kanserine yakalanıyor”

    Dr. Hüseyin Akyol, meme kanseri gelişme riskinin, ilerleyen yaş, obezite, alkol tüketimi, ailede meme kanseri küsü, radyasyona maruz kalma, üreme öyküsü ve hormonal geçmiş ve tütün kullanımı gibi faktörlere bağlı olduğuna kaydetti. Dr. Akyol’a göre, meme kanserin yükü, herhangi bir belirti vermeden erken teşhisle tedavi ederek azaltılabilir.

    “Meme kanseri, ileri dönemlere gelene kadar belirti vermeyebilir”

    Erken dönemde tanı konması tedavinin başarıya ulaşması ve kişinin hayatta kalma şansını artırıyor. En önemli faktör ise kişinin bu konuda bilinçli olması. Dr. Akyol, erken evrelerde tespit edilen meme kanserlerinin hem tedavilerinin daha başarılı olduğunu hem de hastanın yaşam kalitesinin önemli ölçüde artığına dikkat çekti. Türkiye’de, Ulusal Kanser Tarama Standartlarına göre 40-69 yaş aralığında; yakınması olmayan kadınlarda meme kanserinin erken tanısı için her 2 yılda bir mamografi kontrolü yapıldığını hatırlattı.

    “Tarama ve tedavi nasıl yapılmalı”

    Dr. Akyol, bu taramalar sırasında her iki meme için mamografi çekilmesini gerektiğinde meme ultrasonu ve MR’ı ile kontrollerin yapılmasını önerdi. Tedavinin ise genellikle radyasyon, kemoterapi ve ameliyat gerektirdiğine işaret etti.

    “Kötü beslenme ve hareketsizlik riski artırıyor”

    Meme kanserine yakalanma riskini artıran faktörlere de değinen Akyol, fiziksel olarak aktif olmayan kadıların daha yüksek risk taşıdıklarını anlattı. Kötü beslenmenin önemli bir etkisi olduğu belirterek, “Doymuş yağ oranı yüksek ve meyve ve sebzelerden yoksun bir diyet meme kanseri riskini artırabilir. Fazla kilo veya obezite sorunları olan kadınların da normal kilodakilere göre daha yüksek risk altında. Menopoz döneminde alınan bazı hormon replasman tedavisi türlerinin (hem östrojen hem de progesteron içerenler), beş yıldan uzun süre alındığında meme kanseri riskini artırır. Bazı oral kontraseptiflerin yani doğum kontrol haplarının da meme kanseri riskini artırdığı bilinen bir durumdur” uyarısında bulundu.

    8 Madde de meme kanserinden korunma yolları

    “Meme kanserinden korunmak için 30’dan önce doğum yapın, emzirin”

    Doğum ve hamilelik süreçlerinin meme kanseri ile doğrudan bağlantılı olduğunu anlatan Akyol, “Bir kadının ilk doğum yaşı 35’ten sonra olursa veya uzun süreli bir hamilelik yaşamamışsa meme kanseri riski daha yüksektir. Hamilelik, meme hücrelerini olgunlaşmanı, son aşamasına ittiği için meme kanserine karşı korunmaya yardımcı olabilir.” değerlendirmesini yapın.

    Akyol son olarak, alkol gibi birçok faktörün meme kanseri riskini etkilediği ifade ederek, “Yaşlanmak veya aile geçmişiniz gibi bazı faktörleri değiştiremezsiniz. Ancak sağlığınıza dikkat ederek meme kanseri riskinizi azaltmaya yardımcı olabilirsiniz” diyerek basit ama etkili şu yöntemleri önerdi.

    “Sağlıklı bir kiloda kalın.

    Düzenli egzersiz yapın.

    Alkollü içecekleri tüketmeyin.

    Sağlıklı beslenin

    30 yaşından önce doğum yapın.

    Çocuklarınızı emzirin.

    Ailenize meme kanseri küs varsa veya BRCA1 ve BRCA2 genlerinizde kalıtsal değişiklikler varsa, riskinizi azaltmanın diğer yolları hakkında doktorunuzla konuşun.

    Hayatınız boyunca sağlıklı kalmak, kansere yakalanma riskinizi azaltacak ve ortaya çıkarsa kanserden kurtulma şansınızı artıracaktır.”

  • Hastalarının yüzde 17’si 40 yaş altı

    Hastalarının yüzde 17’si 40 yaş altı

    Meme kanserinin tüm kanser türleri içinde insanda en sık görülen kanser türü olduğunu vurgulayan uzmanlar, Meme Kanseri Farkındalık ayı dolayısıyla açıklamalarda bulundu. 2022 verilerine göre dünyada her yıl 2 milyon fazla kadına meme kanseri tanısı konulduğunu belirten uzmanlar, Türkiye’deki meme kanseri yaşı ortalamasının 50 yaş civarı olduğunu, hastaların yüzde 17’sinin ise 40 yaş altında olduğunun altını çizdiler. Sağlıklı yaşam biçiminin meme kanseri riskini düşürdüğünü, meme kanserinde erken tanı ve rutin kontrollerin tanı ile tedavideki başarı oranını yüzde 90’seviyesine taşıdığını söylediler.

    “Meme kanseri tedavilerinde başarı oranı arttı”

    Meme kanserini kısaca, meme dokusunu oluşturan hücre gruplarından birisinin değişime uğraması ve kontrolsüz olarak çoğalması nedeniyle oluşan tümör sonucu ortaya çıkan bir hastalık olarak tanımlayan Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Mehmet Karabulut, “Hastalığın evresi ve hastanın özelliklerine göre tedavi şekli değişmektedir. Memede daha önce görülmeyen bir asimetri, şişlik görülmesi ve ele bir kitle gelmesi gibi belirtiler bulunuyorsa meme kanseri ihtimali dolayısıyla doktora mutlaka başvurulması gerekir. Hastalığın evresine, hastanın özelliklerine ve genel sağlığına bağlı olarak tedavi seçenekleri bir veya birden fazlasını içerebilir. Bunlar cerrahi, radyasyon tedavisi, hormon tedavisi, kemoterapi veya hedefe yönelik tedaviler içerir” diye konuştu.

    Son yıllarda cerrahi ve radyoterapi tekniklerinin gelişmesi, kemoterapiye ek olarak immünoterapi ve akıllı ilaçların kullanımı ile meme kanser tedavisinde çok büyük aşamalar kaydedildiğinin altını çizen Prof. Dr. Mehmet Karabulut, “Mastektomi genelde meme kanser tanısı konmuş ya da kanser olma riski yüksek memede kitlesi olan hastalara uygulanır. Ayrıca fibroadenom gibi iyi huylu kitleler, medikal tedaviye cevap vermeyen granulomatöz mastit gibi meme dokusu iltihaplarında mastektomi yapılabilir” şeklinde konuştu.
    Birçok kanser tedavisinde olduğu gibi meme kanseri tedavisinde başarılı sonuçlar elde etmek için deneyimli hekimlerin yanı sıra doğru tanı ve tedavi için uygun ortam ile operasyon gereçlerinin bulunması gerektiğini hatırlatan Prof. Dr. Mehmet Karabulut, “Meme kanseri cerrahisinde başarı oranı arttı” dedi.

    Stresten uzak bir yaşam tercih edilmesi gerektiğinin altını çizen Prof. Dr. Karabulut, “Ailede meme kanseri olup kendisinde BRCA gen pozitifliği olan bireylerde meme kanserinden korunmak için mastektomi yapılabilir. Meme Kanserinden korunmak için stresten uzak hareketli yaşam tarzı benimsenmeli (Haftada en az 3 saat egzersiz önerilir), sigara ve alkol gibi zararlı alışkanlıklardan kaçınmalı, kiloyu kontrol ederek obeziteden kaçınılmalı, hazır ve fast food tarzı gıdalardan uzak durmalı, sebze ağırlıklı Akdeniz beslenme alışkanlığı edinilmeli, radyasyonlu ortamlardan kaçınılmalı, hormon tedavilerini sınırlı kullanmalı, emzirmeyi uzun tutmalı (en az 6 ay)” dedi.

    Meme kanserinde hedefe yönelik tedavi

    Meme kanserinde cerrahi, radyoterapi, kemoterapi, hormon tedavisi tedavi şekillerini oluşturmaktadır. Bunun yanında bazı meme kanseri türlerinde, kanser hücrelerinin belirli hedeflere yönelik ilaçlarla tedavi edilmesi gerekebilir. Her iki pozitif meme kanseri gibi durumlarda hedefe yönelik tedaviler kullanıldığını söyleyen Medikal Onkoloji Uzmanı Doç. Dr. Türkan Öztürk Topcu; “Meme kanseri tedavisindeki yeni gelişmeler arasında daha çok hedefe yönelik tedaviler, kişiye özel tedavi planları, daha az yan etki ve daha yüksek tedavi başarısı gibi iyileştirmeler bulunmaktadır. Genetik testler ve moleküler profillemeler, hastanın kanser hücrelerinin özelliklerini daha iyi anlamalarına ve tedaviyi daha iyi yönlendirmelerine yardımcı olur” dedi. Mastektominin meme dokusunun tamamen veya kısmen çıkarıldığı bir cerrahi prosedür olduğunu belirten Doç. Dr. Türkan Öztürk Topcu; “Mastektomi, meme kanseri teşhisi konulduğunda ve kanser tümörü büyükse veya diğer tedavi seçenekleri etkili olmayabilirse bir tedavi seçeneği olarak kullanılabilir. Kısmi meme çıkarılması, bazı durumlarda uygun değildir. Özellikle büyük tümörler veya tümörlerin meme dokusunun farklı bölgelerine yayılması durumunda, mastektomi tercih edilebilir” diye belirtti.

    “Multidisipliner bir yaklaşım önemli”

    Doç. Dr. Türkan Öztürk Topcu şöyle devam etti; “Tedavi planı, bir multidisipliner sağlık ekibi tarafından belirlenmeli ve hastanın onkoloğu veya cerrahı ile detaylı olarak tartışılmalıdır. Mastektomi öncesinde ve sonrasında hastaların psikolojik ve duygusal destek alması da önemlidir, çünkü bu ameliyat bazen duygusal zorluklara yol açabilir.”

    Meme Kanserinden korunmak için neler yapmalı

    Meme kanserinden korunmak için sağlıklı yaşam tarzı ve düzenli taramalar ile önlemler alınması gerektiğini de belirten Doç. Dr. Topcu; “Kendi kendinize meme muayenesi, düzenli mamografi taramalarını yaptırmak, daha fazla meyve, sebze, tam tahıllar ve az yağlı protein kaynakları içeren besinler tüketmek, haftada en az 150 dakika orta düzeyde aerobik aktivite veya 75 dakika yüksek yoğunluklu aerobik aktivite yapmak, ideal vücut ağırlığını korumak, alkol ve sigaradan, hormon replasman tedavilerinden uzak durmak en önemli önlemleri oluşturmaktadır. Emzirmek, stres yönetimini iyi yapmak da meme kanseri için önleyici etkiye sahiptir” dedi.

    Teşhis için mamografi

    Meme kanserini erken teşhis etmek için en yaygın kullanılan yöntemlerden birinin mamografi olduğunu belirten Prof. Dr. Topçu, “Mamografi, röntgen görüntülerini kullanarak meme dokusunu incelemeyi sağlar. Kadınlar genellikle 40 yaşından itibaren düzenli mamografi taraması yaptırmalıdır. Kadınlar, düzenli olarak kendini muayene etmelidir. Bu, potansiyel meme değişikliklerini veya yumru tespit etmek için faydalı olabilir. Düzenli olarak bir meme uzmanı tarafından meme muayenesi yapılmalıdır. Bu erken teşhis için önemlidir. 40 yaşından itibaren kadınlar düzenli mamografi taraması yaptırmalıdır. Ancak, aile geçmişi, genetik faktörler ve kişisel risk faktörleri gibi durumlar göz önüne alındığında, bazı kadınlar için bu yaş daha erken olabilir” diye konuştu.

    Hangi durumlarda doktora başvurmak gerekir

    Son olarak hangi durumlarda doktora başvurmak gerektiği konusunda da bilgilendirmelerde bulunan Topcu, “Meme dokusunda herhangi bir değişiklik, doku kalınlaşması, şişlik, sertlik, düzensizlik. Meme dokusunda, bir yumru veya sertlik hissederseniz. Göğüslerinizde sürekli veya düzenli olarak ağrı veya rahatsızlık hissi. Memeden kanlı, sulu veya diğer anormal akıntılar gelmesi. Meme derisinde kızarıklık, şişlik, pullanma veya kabuklanma gibi değişiklikler. Meme başında çekilme, içe doğru batık veya başın şeklinde değişiklikler. Meme kanseri bazen ağrısız olabilir, bu nedenle herhangi bir anormal doku veya kitleyi gözlemlemek önemlidir.
    İki meme arasında bâriz bir asimetri veya görünür farklılık. Koltuk altı veya boyun bölgelerinde lenf düğümlerinde şişlik. Bu belirtiler her zaman meme kanseri anlamına gelmez, ancak herhangi bir anormallik veya şüphe durumunda bir sağlık profesyoneli ile görüşmek önemlidir” diyerek sözlerini sonlandırdı.

    Doğum yapmak ve emzirmek meme kanseri riskini azaltıyor

    Meme kanserinin genelde daha geç yaşlarda olduğunu ifade eden Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Op. Dr. İnci Öz, “Hormon etkisini azaltmak için tedavi sırasında hastanın âdeti ilaçla kesiliyor. Ancak genç hasta tedavisi tamamlandıktan sonra gebe kalabilir. Gebelikte takip devam ediyor” diye konuştu. Kemoterapi ve radyoterapi görecek hastalarda tedavi öncesi yumurta dondurmanın önerildiğini ifade eden Op. Dr. İnci Öz, gebelikte hastanın takibini jinekolog ve onkolojinin birlikte yapması gerektiğini ifade etti.

    Meme kanseri hastaları ve kızları mutlaka genetik risk testi yaptırmalı

    Doğum yapmanın ve emzirmenin meme kanseri riskini azalttığını ve aynı şekilde yeniden ortaya çıkma riskini de düşürdüğünü belirten Op. Dr. İnci Öz, “Meme kanseri hastaları ve kızları, kız kardeşleri ve anneleri mutlaka genetik risk testi BRCA gen analizi yaptırmaları gerekiyor. Meme kanseriyle birlikte yumurtalık ve rahim kanseri riskini de görmek için mutlaka bakılması gerekiyor” açıklamasında bulundu.
    Meme kanseri olan hastaların tedavi sürecini tamamladıktan sonra gebelik düşünmesini tavsiye eden Op. Dr. İnci Öz, “Tedavi sürecinde hastanın rahatsızlığı devam ediyorsa bu süreç gebelik açısından riskli olur” şeklinde konuştu. Aslında meme kanseri görülme yaşının genellikle hastaların doğumlarını tamamladığı bir yaşta olduğu için genel olarak hastalara tedavi sürecinde hormon duyarlı tümörlerde özellikle hastayı ilaçlarla menopoz sürecine sokarak tedavi yapıldığını belirten Op. Dr. İnci Öz, “Hastalar doğal olarak menopoza girdiğinde zaten ayrıca ilaç verilmiyor. Fakat tedavide kullanılan ilaçların yan etkileri nedeniyle düzenli olarak rahim ve yumurtalıklarına bakılarak takip edilmektedir” dedi. Meme kanseri için ilk tanı alındığında genel cerrahi tarafından değerlendirildiğini söyleyen Op. Dr. İnci Öz, “Hastanın evresine göre cerrahi yapıldıktan sonra medikal onkoloji, genel cerrahi ve jinekologlar tarafından takip ediliyor” diye konuştu. Meme kanseri ve rahim yumurtalık kanserleri genetik olarak geçişli hastalıklar olduğuna dikkat çeken Op. Dr. İnci Öz, “Genetik olarak yatkın olan bu bireylere profilaktik meme cerrahisi ve rahim yumurtalık cerrahisi belli bir yaşın üzerinde veya daha erken önerilebilir. Tüm dünyada bu oldukça yaygın olarak yapılmaktadır” açıklamasında bulundu.

    İleri evrelerde tedavi hastaya göre yönetiliyor

    Meme kanserinin hastanın evresine ve gebeliğin hangi dönemde olduğuna göre değerlendirildiğini söyleyen Op. Dr. İnci Öz, “Gebeliğin 12. haftasında tespit edildiğinde hastayla rahatsızlığın ilerleme süreci ve riskleri konuşulmalıdır. Gebeliğin 2. ve 3. döneminde genel olarak gebeliğin sonlanmasını takiben tedaviye başlanmaktadır. Hastalığın evresi de bu yaklaşımlarda önemlidir. İleri evrelerde tedavi hastaya göre yönetilmektedir” şeklinde konuştu. Doğum sayısı, emzirme sayısı ve süresinin meme kanseri, rahim ve yumurtalık kanserlerinde koruyuculuğunda yüksek önemli faktörler olduğunun altını çizen Op. Dr. İnci Öz sözlerini şöyle tamamladı: “Düzenli jinekolojik muayene çok önemlidir. Muayenelerin düzenli yapıldığı hastalarda rahim ağzı kanseri riski çok azalmakta ve tedavisi kolaylıkla yapılmakta. Hastalar da tamamen iyileşmektedir. Yine düzenli jinekolojik muayeneyle menopoz döneminde olan rahim içi ve yumurtalık kanserini erken evrede yakalayarak hastanın tedaviye olan cevabını arttırmak ve iyileştirmek mümkündür.”

  • Meme kanserinde büyük adım

    Meme kanserinde büyük adım

    İsveçli bilim insanlarının geliştirdiği yapay zeka, mamogramları inceleyerek meme kanseri teşhisinde radyologlar ile aynı oranda başarı gösterdi.İsveç’teki Lund Üniversitesinde yürütülen bir araştırmada, mamogramları meme kanseri teşhisi koymak için tarayan bir yapay zeka geliştirildi.

    Yapay zekanın hata oranını test etmek için 40 ila 80 yaş aralığındaki 80 bin kadının mamogramları yapay zeka ve radyologlar tarafından inceledi.

    Geliştirilen yapay zekanın, radyologların meme kanseri teşhisinde yüzde 1,5 hata oranıyla eşdeğer sapma gösterdiğini kaydeden bilim insanları, daha önce aynı amaçla tasarlanan yapay zeka çalışmalarından daha başarılı sonuçlar elde ettiklerini vurguladı.

    Araştırma yazarlarından Dr. Kristina Lang, “Meme kanseri teşhisi için geliştirdiğimiz yapay zekanın yanı sıra bir radyoloğun da onayı gerekiyor. Ancak teşhislerde genellikle iki radyoloğun onayı gerektiği düşünülünce yapay zeka desteği sağlık sektöründeki iş yükünün hafiflemesine yardımcı olabilir.” ifadelerini kullandı.

    Lang, geliştirdikleri yapay zekanın yardımıyla meme kanserinde teşhis süresinin azalmasını umduklarını belirtti.İngiltere Ulusal Sağlık Hizmeti (NHS), meme kanseri takip programlarına söz konusu yapay zekayı entegre etmeyi planladıklarını açıkladı.

    Araştırmanın sonuçları, “The Lancet Oncology” dergisinde yayımlandı.

  • Canan Dağdeviren’in yeni icadı

    Canan Dağdeviren’in yeni icadı

    Canan Dağdeviren Harvard Üniversitesi genç akademi üyeliği kadrosuna seçilen ilk Türk oldu. Forbes Dergisinin “30 yaş altı 30 bilim insanı “ listesine girdi.

    Cilt kanserini tespit için bir cihaz geliştirdi, giyilebilir kalp pili projesiyle tüm dünyada ses getirdi.

    Amerika Birleşik Devletlerinde yaşayan Doktor Canan Dağdeviren bu kez meme kanserine karşı elektronik sütyen geliştirdi.

    Dağdeviren ve ekibinin ürettiği giyilebilir ultrason tarama cihazı, meme kanserinin teşhisi için hayati önem taşıyor.

    Hiçbir uzmanlık gerektirmeyen elektronik sütyen, ultrasonik alıcılarıyla kanserli dokuları tespit edebiliyor. Doktora gitmeye gerek kalmadan günlük olarak tarama yapılabiliyor.

    Dağdeviren bu sayede periyodik tarama ile gözden kaçabilecek vakaların yakalanabileneceğini vurguladı.

    Çalışmalarını MIT Medya Laboratuvarında sürdüren Doçent Dr. Canan Dağdeviren proje için ilhamını, 49 yaşında ileri evre meme kanseri teşhisi konulan ve 6 ay sonra hayatını kaybeden teyzesi Fatma Çalışkanoğlu’ndan aldığını söyledi.

    Dağdeviren Sosyal medya mesajında “Bu çalışmayı, Fatma Teyzem son 12 gününü yaşarken hasta yatağında birlikte hayal edip tasarlamıştık ve artık hayalin ötesine geçip milyonlarca kadının hayatına dokunabilecek. Bu aleti tüm kadınlara ithaf ediyorum; yalnız değilsiniz” notu ile paylaştı.

     

  • Uludağ Elektrik’ten meme kanserine karşı farkındalık

    Uludağ Elektrik’ten meme kanserine karşı farkındalık

    Sağlık, sosyal ve çevre alanlarındaki ihtiyaçlar doğrultusunda toplumda bilinç oluşturmayı hedefleyen Uludağ Elektrik, meme kanserine dikkat çeken pembe fatura projesini 2019 yılından bu yana devam ettiriyor. Şirket, hizmet verdiği tüm müşterilerine erken teşhisin önemine dikkat çeken mesajın yer aldığı pembe faturaları gönderiyor. “Korkma, farkında ol! Düzenli kontrol ve mamografi sizi meme kanserinden korur” mesajlı pembe faturaları müşterilerine ulaştıran Uludağ Elektrik, bu çalışması ile dünyada en sık görülen kanser türü olan meme kanserine yönelik farkındalık oluşturuyor.

    “Erken teşhisin önemine dikkat çekmek istedik”

    Projenin çok önemli ve değerli olduğunu vurgulayan Uludağ Elektrik Genel Müdürü Ali Erman Aytac, “Meme kanseri, dünyada en çok görülen kanser türü. Bu anlamda kadınların hayatında büyük bir risk teşkil eden meme kanseri için Uludağ Elektrik olarak 2019 yılında hayata geçirdiğimiz pembe fatura projemiz, bizim için çok değerli. Elektrik faturalarının vatandaşlarımız tarafından titizlikle takip edilen ve incelenen bir evrak olması sebebiyle bu platformda yer verilen açıklama ve mesajlar da yoğun bir şekilde okunuyor. Her yıl Meme Kanseri Farkındalık Ayı’nda yürüttüğümüz projemiz ile bu kanser türüne yönelik bilinçlendirmeye bir katkı da biz sağlamayı hedefliyoruz. 3 milyon müşterimize ‘Korkma, farkında ol! Düzenli kontrol ve mamografi sizi meme kanserinden korur’ mesajının yer aldığı pembe faturalarımızı ileterek, bu sağlık sorununa karşı farkındalık oluşturmayı hedefliyoruz. İşlem merkezlerimizde çalışanlarımız pembe kurdele takarak da konuya dikkat çekmeyi hedefliyor. Yine kurum içerisinde kadın çalışanlarımıza yönelik beslenmenin kanser üzerindeki etkisi ve kendi kendine muayenenin önemini vurgulayan eğitimler düzenledik. Web sitemiz ve sosyal medya hesaplarımız gibi dijital mecralarda logomuzu pembe renkte tasarlayarak, binamızın aydınlatmasını da pembe renge çevirerek, tüm platformlarımızda meme kanserine dikkat çekiyoruz. Yüzde 50’den daha fazla kadın çalışan oranına sahip bir şirket olarak, kadınların daha sağlıklı bir geleceğe sahip olmaları için bir farkındalık ışığı yakmaya çalışıyoruz” dedi.

  • Bursa’da meme kanserine dikkat çekildi

    Bursa’da meme kanserine dikkat çekildi

    Ekim ayı, her yıl tüm dünyada ve Türkiye’de ‘Meme Kanseri Farkındalık Ayı’ olarak kabul edilirken, Türk Kanser Derneği’nin verilerine göre ise meme kanseri kadınlarda görülen kanser tipleri arasında birinci sırada yer alıyor.

    Güney Marmara’da 5 milyonun üzerinde nüfusa elektrik dağıtım hizmeti veren UEDAŞ, meme kanserinde erken teşhisin önemine dikkat çekmek için pembe sokak lambaları projesini hayata geçirdi.

    Pembe lambalar projesinin toplumdaki önemine dikkat çeken Yoncadır Kadın Derneği Kurucu Başkanı Cansu Vatansever, “Her yıl Ekim ayında dünyada ve Türkiye’de büyük bir duyarlılıkla anımsanan meme kanseri ile farkındalık ayında bizler de sivil toplum kuruluşları olarak bu farkındalık ayını en güzel şekilde duyurmakla sorumluyuz.

    Yoncadır Kadın Derneği olarak UEDAŞ’la birlikte bu projede yer almak bizim için çok kıymetliydi. Her zaman söylüyoruz kadınlarımız çok değerli ve kıymetli bu yüzden de erken teşhis hayat kurtarır” dedi.

    UEDAŞ Genel Müdürü Gökay Fatih Danacı ise, “Bildiğiniz üzere Ekim ayını Meme Kanseriyle Farkındalık Ayında biz de UEDAŞ olarak sokak lambalarımızı pembeye boyayarak bu farkındalığa katkıda bulunmak istiyoruz. Çalışma arkadaşlarımız pembe kurdele takarak konuya dikkat çekerken, direklerimize astığımız aparatlarla da toplumun bilinçlenmesine katkı sağlıyoruz. 2017’den bu yana gerçekleştirdiğimiz projede her yıl bir kadın derneğimizle bir araya geliyoruz. Bu yıl Yoncadır Kadın Derneği ile işbirliği içinde olmaktan çok mutluyuz” şeklinde konuştu.

  • Bursa’da meme kanseri ve anne sütüne dikkat çekildi

    Bursa’da meme kanseri ve anne sütüne dikkat çekildi

    Ördekli Kültür Merkezi’nde gerçekleştirilen programa Bursa İl Sağlık Müdürü Dr. Fevzi Yavuzyılmaz, Sağlık Müdürlüğü, kamu ve özel hastaneden yöneticiler, sağlık çalışanları ve vatandaşlar katıldı. Programda meme kanserinde erken teşhis ve tedavi yöntemleri ile il genelinde yürütülen anne sütü çalışmaları hakkında katılımcılara bilgiler aktarıldı.

    Programda konuşan Bursa İl Sağlık Müdürü Dr. Fevzi Yavuzyılmaz, meme kanserinin erken teşhis edildiğinde yüzde 98 tedavi edilebilir bir hastalık olduğuna dikkat çekti. Meme kanserinin tarama programı ile erken teşhis edilebildiğini vurgulayan Dr. Yavuzyılmaz, “Mamografi ile erken teşhis ettiğimiz bir kanseri, yüzde yüz tedavi ederek hem bireyi, hem ailesinin hem de toplumu çok daha büyük sıkıntılardan kurtarmış oluyoruz. O yüzden biz bu süreci çok önemsiyoruz. Sahada görev yapan arkadaşlarımızdan vatandaşlarımızın gelmesini beklemeden, buldukları fırsatta onların ayağına gidip, bilgilendirmeler gerçekleştirmelerini istiyoruz. Çok basit bir bilgilendirme onların hayatını değiştirebilir” dedi.

    Bursa’daki 29 hastane, 882 aile hekimliği birimi ve 8 sağlıklı hayat merkezinin, Sağlık Bakanlığı tarafından verilen ‘Bebek Dostu’ unvanı bulunduğunu belirten Dr. Yavuzyılmaz, “2008 yılından beri ‘Altın Bebek Dostu İl’ unvanına sahip şehrimizde bebek dostu unvanına sahip olmayan sağlık kuruluşu kalmaması için gayret ediyoruz. Sağlık kuruluşları dışında iki ilçe belediyemiz de bebek dostu olmak için başvurularını gerçekleştirdi. Bu gayretin olması bile bizler için çok sevindiricidir” şeklinde konuştu.

    Dr.Yavuzyılmaz’ın konuşmasının ardından program, meme kanserinde erken teşhis ve tedavi yöntemleri ile anne sütü farkındalık çalışmaları hakkında sunumlarla devam etti. Program sonunda canlı müzik dinletisi ile katılımcılar keyifli anlar yaşadı.

  • Bursa’da meme kanseri köpeğin tedavisi sürüyor

    Bursa’da meme kanseri köpeğin tedavisi sürüyor

    Bursa’da geçtiğimiz günlerde ormanlık alana bırakılan cocker cinsi dişi köpek hayvanseverler tarafından Nilüfer Belediyesi Veteriner İşler Müdürlüğü Hayvan Bakım ve Tedavi Merkezi’ne getirildi. Burada görevli veteriner hekim Ayşe Yazıcı tarafından kontrolleri yapılan köpeğin sağlık durumunun iyi olmadığı tespit edildi.

    Geçmişte göz ve yüz felci geçirdiği anlaşılan köpek, kan değerlerinde ve memelerinde kanser olduğu anlaşıldı. Alınan dokuların patolojiye gönderilmesiyle, kemoterapi tedavisine başlandı. Tüm memeleri alınan köpeğin tedavisi devam ederken, eski günlere dönmesi için tüm ekip seferber oldu.

    Nilüfer Belediyesi Veteriner İşler Müdürlüğü’nde görevli veteriner hekim Ayşe Yazıcı, “Bu güzel kızımız cocker cinsi bir köpek. Diş yapısından gördüğümüz kadarıyla yaşını almış. Bize gelmeden önce ormanlık bölgede bulmuşlar ve bize getirdiler. İlk geldiğinde genel durumu çok kötüydü. Göz ve yüz felci de geçirmiş. Burada önemli olan bu köpeğin durumunun neden kötü olduğudur. Kan değerlerine ve memelerine baktığımızda meme kanseri teşhisi koyduk. Çok vakit harcamadan ameliyat yaptık ve bütün meme loplarını aldık. Aldığımız dokuları patolojiye gönderdik ve hemen kemoterapiye başladık. Patolojiden gelecek sonuçlara göre kemoterapinin doz ayarını yapacağız. Bu kadar güzel bir kızın sokaklarda olması beni çok üzdü. Kemoterapi insanlarda olduğu gibi çok yıpratıcı bir süreç. Meme kanserinin yayılıcı tipleri var. Şu an akciğerlerinde metastaz görünmüyor. Ama lenf bezlerine gelecek sonuçlara göre bakacağız. Umuyorum ki yaşama tutunur. Umarım birisi gelir ve bu yaşlı kızımızı evlatlık alır” dedi.

    “Ekip olarak bu konuda çok hassasız. Hayvan sahiplenmek güzel bir şey ama sahiplendikten sonra sokaklara bu canları bırakmasınlar” diyen Yazıcı, “Yaşlandıkça sokaklarda bu şekilde yaşayamazlar. Sadece bu değil elimizde dün ameliyatlarını yaptığımız iki tane seter cinsi köpeğimiz var ve ikisinin de gözlerinde ciddi sorunları var. İkisinde de memelerinde tümör var. İnsanın aklına şu geliyor, bu hayvanları alırken, bu kadar para verirken ya da sahiplenirken çok iyi ama yaşlanınca ya da büyüyünce neden bu hayvanlar bırakılıyor” diye konuştu.

  • Meme kanseri uykudayken yayılıyor

    Meme kanseri uykudayken yayılıyor

    Tıbbi Onkoloji Uzmanı Prof.Dr.Uğur Coşkun, meme kanseri ile ilgili geçtiğimiz günlerde Nature dergisinde çok ilginç bir çalışma yayınlandığını belirterek, “Nicola Aceto ve arkadaşları tarafından Bazel Üniversitesi’nde gerçekleştirilen deneysel çalışmada kanda dolaşan ve sonrasında metastaz yapan meme kanseri tümör hücrelerinin daha çok uyku döneminde ortaya çıktığını gösterdiler. Otuz meme kanserli deney hayvanında yapılan çalışmada hasta uyku döneminde iken tümörün dolaşıma daha fazla dolaşan kanser hücresi saldıkları gösterildi. Ayrıca gece uykuda iken tümörden ayrılan hücrelerin, gündüz dolaşıma salınan hücrelere göre daha hızlı çoğaldıkları ve metastaz yapma potansiyellerinin de daha fazla olduğu gösterildi” dedi.

    Bazı kanser türlerinde dolaşımdaki kanser hücrelerinin saptanıp buna yönelik tedavi planlanması yönünde araştırmalar yoğun şekilde devam ettiğini bildiren Prof Dr. Coşkun, tümörü tamamen çıkarılmış bireylerde dolaşımda bulunan kanser hücre yüküne göre daha yoğun tedavi uygulaması gündeme gelebileceğini belirterek, “Ayrıca bu hücrelerde yapılan genetik ve moleküler analizler hedefe yönelik tedaviler açısından yol gösterici olabilmekte. Bu çalışmada görüyoruz ki gece alınan kanda saptanan tümör hücreleri daha önemli olabilir. Uyku düzeninden sorumlu olan melatonin hormonu muhtemelen bu farklılık üzerinde etkili. İleride bu çalışmanın sonuçları hem tedavi planlamasında hem de prognoz tayininde önemli ilerlemelere yol açabilecek başka çalışmalara ışık tutabilir” bilgisini verdi.