Etiket: Meral Akşener

  • Akşener tüm programlarını iptal etti

    Akşener tüm programlarını iptal etti

    İYİ Partili Zorlu, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, “Genel Başkanımız Sayın Meral Akşener’in viral bir enfeksiyon geçirmesi sebebiyle yarın yapılacak Başkanlık Divanı toplantımız ve 26 Eylül Salı günü gerçekleştirilecek Eskişehir programımız ilerleyen bir tarihe ertelenmiştir” dedi.

  • İyi Parti İzmir adayı açıklandı

    İyi Parti İzmir adayı açıklandı

    Yerel seçime ittifaksız gireceğini açıklayan İYİ Parti’de, İzmir Büyükşehir Belediye Başkan adayı belli oldu. İzmir’de konuşan İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, İYİ Parti Kalkınma Politikaları Başkanı ve İzmir Milletvekili Prof. Dr. Ümit Özlale’nin, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanlığı’na adaylığını açıkladı.

    Akşener, Özlale’nin adaylığını duyurduğu konuşmasında şu ifadelere yer verdi:

    ”Önce bizim hikayemizi yeniden hatırlamamız lazım. Nasıl bir cenderenin içinden, nasıl bir işkenceden, nasıl zorluklardan, hangi iftiralardan, hangi hakaretlerden geçtiğimizi irade koyduğumuzu yıkılmadığımızı yeni baştan hatırlamamız lazım. İYİ Parti’nin hikayesini yeniden bize, sizlere, hepimize hatırlatmak gerektiğini fark ettim. Burada bugün tabii bir de güzellik var o da; Ümit Özlale kardeşimin İzmir Büyükşehir Belediye Başkan adaylığını ve inşallah belediye başkanlığını ilan ediyor olacak olmamız.”

    ÜMİT ÖZLALE KİMDİR?

    Prof. Dr. Ümit Özlale, 28 Nisan 1972’de Almanya’da doğdu.

    Özlale 1995 yılında ODTÜ İktisat Bölümü’nden mezun oldu, doktorasını Ekonomi alanında 2001 yılında Boston College’de tamamladı.

    Çeşitli üniversitelerde çalışan Prof. Dr. Özlale, 2003-2011 yılları arasında Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nda akademik danışman olarak görev yaptı, 2020 Eylül ayında İYİ Parti Olağan Kurultayı’nda Genel İdare Kurulu üyesi olarak seçildi ve Kalkınma Politikaları Başkanı olarak göreve başladı.

    Özlale, 14 Mayıs 2023 Genel Seçimleri’nde 28. Dönem İzmir Milletvekili seçildi. 2023 Haziran ayında İYİ Parti 3. Olağan Kurultayı’nda yeniden İYİ Parti Genel İdare Kurulu üyesi olarak seçilen Özlale, Kalkınma Politikaları Başkanlığı görevini sürdürmektedir.

  • Seçim kazanılsın diye zehir içtim

    Seçim kazanılsın diye zehir içtim

    İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, Trakya Bölgesi İstişare Toplantısı’nda konuştu.2024’teki yerel seçimlerde ittifak yapmayacaklarını açıklayan Akşener, bir kez daha ittifaka kapıları kapattı.  Akşener, “Biz ittifak sisteminden vazgeçtik. Türkiye için eğile büküle öldük. Bundan sonra yok. Dolayısıyla ittifak sistemini reddediyoruz ve ittifak sistemiyle yol yürümeyeceğiz. Sadece bugün değil 2028’de de kendi başımıza gireceğiz.” dedi. Akşener, konuşmasında Altılı Masa’da yaşanan adaylık krizine ilişkin de dikkat çeken açıklamalarda bulundu.

    “GÜL’Ü BANA KILIÇDAROĞLU ÖNERDİ”

    2018 seçimleri öncesinde muhalefet bloğunda ittifak kurulma sürecini hatırlatan Akşener, “Mecburen ve mecburiyetten, saygı çerçevesi içinde Millet İttifakı olarak bir araya geldik, seçime gittik. O arada da bitmeyen bir senfoni şeklinde, Sayın Abdullah Gül’ü Cumhurbaşkanı adayı yapmadığım için kıyma makinesinden geçirildim. Ben anlamıyorum bazı şeyleri. Sayın Kılıçdaroğlu, Sayın Abdullah Gül’ün adaylığını bana söyledi. 15 milletvekili için ricaya gittiğim akşam söyledi. Ben de arkadaşlarımızın beni aday ettiğini, önceden ilan edildiğini, dolayısıyla arkadaşlarımın bunu kabul etmeyeceğini söyledim” şeklinde konuştu.

    “HER ŞEYİN SUÇLUSU BEN”

    “Hala Sayın Gül’ü çok seven gazeteci kılıklı arkadaşlar beni biçiyor, partimi biçiyor” diyerek sözlerine devam eden Akşener, “Çok entresan; oradan suçlu ben, Sayın İnce’nin kazanamamasının suçlusu da ben. Yahu her şeyin suçlusu ben…” ifadelerini kullandı.

    “MEĞERSEM İSİM ONAYLAYACAKMIŞIZ”

    2023 seçimleri için Ekrem İmamoğlu veya Mansur Yavaş’ın adaylığını önerdiğini söyleyen ve Altılı Masa’da yaşanan krizi anlatan Akşener, “Meşhur 3 Mart akşamında ben, ‘Nasıl bir yöntemle Cumhurbaşkanı adayı seçilecek’ diye gittim, meğersem isim onaylayacakmışız. Ona döndü iş. Herkes ‘Sayın Kılıçdaroğlu’ dedi, en son sıra bana geldi. Ben de vatandaşın nezdinde İmamoğlu ve Yavaş’ın önde olduğunu, her bir siyasi partinin bir anket firması tavsiye etmesini ve bir hafta içinde sonucun alınmasını, ona uymamız gerektiğini söyledim” açıklamasında bulundu.

    Bu teklifin kabul edilmediğini belirten Akşener, konuşmasına şöyle devam etti:

    “Sayın Kılıçdaroğlu da döndü dedi ki, ‘Sayın Akşener uygun görmediğine göre biz beş kişi imzalayıp çıkalım.’ Ben masa yıkmadım. O seçim kazanılabilsin diye ben zehir içtim zehir. O masa gitti gitti… O gün bunları size anlatsam siz yıkardınız ortalığı. Kendime dedim ki, ‘Sabır Hacı…’ Geldim, arkadaşlarımı topladım, daha sakin anlattım. Oyladık, ‘O masadan kalk’ dendi. İki konuşma hazırladım, ikisini de kendim yazdım. Biri sert, biri daha ortalamaydı. Sert olanı okudum, bir daha dönmeyeceğiz diye. Cumhurbaşkanı adayımızı çıkartacağız, o tartışılıyor aramızda. Aradan iki gün geçti. Ne anam kaldı, ne babam kaldı, ne sülalem kaldı, ne şahsım kaldı. Gördüm ki düşmanımıza benzemiş birileri. Aynı küfürler tekrarlandı.

    “İKİ İSİM DE ADAY OLAMAYACAKLARINI SÖYLEDİLER”

    İki belediye başkanı aradılar, geldiler evime. Birer kere daha sordum, ‘Ne olur aday olabilir misiniz?’ diye. Olamayacaklarını söylediler. Zorlamak da mümkün değil. ‘Kılıçdaroğlu’na kazandırmak için ne yapılmalı?’ üzerine gitti konuşma. 3 tane teklif geldi. Başka birisi olsa teklifin birine atlar ama amaç Türkiye.

    “MEĞER MASADA KİMSENİN HABERİ YOKMUŞ”

    Teklif onlardan; ikisinin icracı Cumhurbaşkanı Yardımcısı olma teklifini kabul ettim. Sonra biz Sayın Kılıçdaroğlu ile bir otelde buluştuk, üzerinden geçtik. Gittim 10 bin kişi dışarıda. Önce baktık Sayın Karamollaoğlu’nun haberi yok. Sonra baktık Sayın Babacan’ın haberi yok. Meğer bu iki arkadaşımızın başkan yardımcısı olmasından hiç kimsenin haberi yokmuş. Ve ben o masada kalakaldım. Sonuç itibariyle karar verildi, çıkıldı.”

    İYİ PARTİ’Lİ ERDEM: GÜÇ BİRLİĞİ OLMADAN HİÇBİR SEÇİM KAZANILMAZ

    İYİ Parti Genel İdare Kurulu Üyesi Bahadır Erdem’den de dikkat çekici bir açıklama geldi.

    Sosyal medya hesabından açıklama yapan Erdem, ittifak sisteminin ülkeye yaramadığını, demokrasiye zarar verdiğini söyledi. “Ancak bugün için ortada kapı gibi duran gerçek, güç birliği yapmadan ülkede hiçbir seçimin kazanılanayacağıdır.” dedi.

    Erdem, “Muhalefeti cezalandırmak için oy atmaya gitmeyecek olan ‘muhalif seçmenin psikolojisi’ düşünülerek hareket edilmez ise yerel seçimlerde de sonuç değişmez.” ifadelerini kullandı.

  • Yavaş, İYİ Partinin kararını konuştu.

    Yavaş, İYİ Partinin kararını konuştu.

    Ankara Büyükşehir Belediye (ABB) Başkanı Mansur Yavaş, İYİ Parti Genel İdare Kurulu (GİK) toplantısında yerel seçimlerde 81 ilde aday çıkarılması kararına ilişkin, “Ankara halkının önüne çıkıp ‘yaptığımız hizmetleri beğeniyorsanız bize oy verin’ diyeceğiz ama bunu da yaparken ‘şu seçmen bu seçmen’ diye ayırmadan hizmet ettiysek, kimseyi ayırmadan da hepsinden oy istiyoruz. Onun haricinde başka bir yorumum yok.” dedi.
    Yavaş, Gölbaşı ilçesi Karaoğlan Mahallesi’nde 3,5 milyon metrekarelik alana kurulan Başkent Ankara Kalkınma Projesi (BAKAP) Tarım Kampüsü ve Rekreasyon Alanı’nın tanıtımı için basın kuruluşlarının temsilcileriyle bir araya geldi.
    Burada gündeme ilişkin soruları da yanıtlayan Yavaş, bir gazetecinin, yaklaşan yerel seçimlere yönelik İYİ Partinin tek başına seçime girme kararı aldığını anımsatarak, nasıl bir strateji izleyeceğini sorması üzerine, Ankara’da 4 milyon 200 bin seçmen bulunduğunu ve herkesin oyuna talip olduğunu söyledi.
    Yavaş, şunları kaydetti:“Her zaman bizim söylemimiz şu olmuştur. Seçildikten sonra herkese eşit şekilde, kimseyi ayırmadan hizmet edeceksiniz. Bu şekilde de 5 yıla yakındır hizmet ettiğimizi düşünüyoruz. 2019 yılında seçime girerken vaatlerle girdik. Ama şu anda yeni seçime girerken yaptığımız icraatlarla gireceğiz. Belediyeciliğe farklı bir bakış getirdiğimizi düşünüyorum. Ankara halkının önüne çıkıp ‘yaptığımız hizmetleri beğeniyorsanız bize oy verin’ diyeceğiz ama bunu da yaparken ‘şu seçmen bu seçmen’ diye ayırmadan hizmet ettiysek, kimseyi ayırmadan da hepsinden oy istiyoruz. Onun haricinde başka bir yorumum yoktur.”
  • “Kaybeden biziz,kazanan sayın Erdoğan değil”

    “Kaybeden biziz,kazanan sayın Erdoğan değil”

    İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, Fatih Altaylı’nın Youtube kanalına konuk oldu. Akşener, 2016 yılında bir gizli tanığın iddiaları ile ilgili hakkında açılan FETÖ soruşturmasıyla ilgili şunları söyledi:

    “8 klasör dosya ve bir hukuk katliamı var. Ne zaman açılmış biliyor musunuz? 17 Temmuz 2016 günü yani darbeden 2 gün sonra açılmış. İddia şu: Ben o gece çıkmışım televizyonlarda, sosyal medyada demişim ki; ‘İnşallah başarılı olur bu darbe, inşallah Tayyip Erdoğan Menderes gibi olacak’ demişim. Bunun üzerine Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı dava açmış. Aradan bir zaman geçmiş, Cizre’de bir tutuklu PKK sanığı uzun uzun konuşturulmuş, çok ilginç ki hiç isim hatırlamıyor. Diyor ki; Meral Akşener, FETÖ derslerine gidip gelen, Fetullah Gülen’in bir parti kurdurma ya da MHP’nin başına birini geçirme isteğinin ortasındaki kişi. Yani ben FETÖ’nün emrinde bir şahısmışım. Bunu diyen PKK’lı beraat ediyor. Hakkında koruma kararı var. Ama dosyanın ilerleyen yerlerinde PKK’lının adı da var. Yağmur kod adının sonra gerçek adını öğreniyoruz.

    Birisi daha ihbarda bulunuyor. Kafası kızan ihbar etmiş ama o ihbarda da şöyle bir durum var. Sayın Tuğrul Türkeş, ben, Sayın Süleyman Soylu FETÖ’cü olduğumuz ve hakkımızda soruşturma yapılması gerektiği iddiası var. Ben dokunulmazlığım olmadığı için ayrılmışım diğer ikisinin de dokunulmazlığı olduğu için Meclis’e gönderileceği yazıyor. Onlara ne yapıldı bilmiyorum. Yani bütün bunlardan oluşan bir saçmalık ve 5 dakikada öğrenilecek bir durum açık tutulmuş. 2019’da birden bir gizlilik konmuş.

    “BENİMLE YOLCULUK YAPAN HERKES ARAŞTIRILMIŞ”

    Ben Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin, TBMM’nin görevlendirdiği bir şahıs olarak Polonya’ya gitmişim o uçaktaki bütün yolcuların vatandaşlık numaralarıyla beraber haklarında soruşturma yapılmış. Daha vahimi var. Eşim ve arkadaşlarıyla beraber 2014 yılında geziye gitmiştik. Oradaki uçaktaki herkes araştırılmış. Oğlumun, eşimin ve muhtemelen gelinimin her şeyini MASAK araştırmış. Daha vahimi 2018’de Cumhurbaşkanlığı adaylığım sürecinde bana yardım eden herkes mesela 14 lira, 40 lira göndermiş kişi her şeyiyle araştırılmış. Küçük yardımlar araştırılmış. İsmini söylemeyeceğim Ergenekon’dan yargılanmış iki asker, kampanyaya yardım göndermiş. Bir tanesi de general. Her ikisi o dosyada ne yazıyor biliyor musunuz? Ergenekon Terör Örgütü Sanığı… FETÖ araştırılırken bu yazıyor. 2019’da da tüm bunlar bitmiş. 2023’e kadar dava durdurulmuş.”

    Altaylı’nın “Acaba Erdoğan ile mi anlaştı” iddiaları olduğunu hatırlatması üzerine Akşener, şunları söyledi:

    “Aileme sürekli saldırıldı. Ben o zaman anlaşmamışım Tayyip Bey’le de şimdi niye anlaşayım? Bana Başbakan yardımcılığı teklif edildi. Bugün mü anlaşacağım? HDP üzerinden PKK’cılık, algı yönetiminde bu daha etkili.  Çünkü artık vatandaş şöyle demeye başladı: “Bu kadın kaç senedir açıkta hiçbir şeyi yok, dokunulmazlığı yok. FETÖ’cüyse tutuklayın” meselesine gitti. Ben de bunun üzerine çok düştüm. Bu seçimde de zaten bana FETÖ’cülükle ilgili soru gelmedi. Ama dikkat edersiniz ben 45 ilde miting yaptım orada büyük çoğunluğuna da şahit olsun diye Mansur Bey ile gittim. Oralarda ikimiz de PKK ve HDP’ye cevap vermek zorunda kaldık. Kandil iddialarına cevap vermek zorunda kaldık.”

    “İKİ ARKADAŞIMIZDAN BİRİNİ ADAY GÖSTERECEKSENİZ BİZ VARIZ. AMA DİĞERİNİ GERİ ÇEKİN. İKİSİNİ BİRDEN ADAY GÖSTERMEYECEKSENİZ İKİSİNİ DE GERİ ÇEKİN DEDİM”

    Akşener,  6’lı masada aday belirlenme sürecinin gecikmesi ve masadan kalkma sürecine ilişkin soruya şu yanıtı verdi:

    “Ben 2 yıl evvel, daha ortada masa yokken, o zaman yeni kurulan Sayın Fatih Erbakan’ın da partisi dahil bütün siyasi partileri dolaştım. 4 kişi gittik. Sayın Cihan Paçacı, Sayın Koray Aydın, Sayın Uğur Poyraz ve ben vardım. Bu görüşmelerde ben Sayın Davutoğlu’na, Sayın Gültekin Uysal’a, Sayın Ali Babacan’a, Sayın Temel Karamollaoğlu’na bir soru sordum: ‘Sayın Kılıçdaroğlu adayım derse siz ne yapacaksınız’ diye oradan cevaplar aldım. Sonra bu turum bittikten sonra da yanımıza Sayın Salim Ensarioğlu’nu da alıp CHP’ye gittik. Orada da Sayın Kılıçdaroğlu’yla beraber teşkilat başkanı, Sayın Kuşoğlu, Sayın Oğuz Kağan Salıcı ve Sayın Selin Sayek Böke gibi arkadaşlar vardı. Karşılıklı oturduk ve ben şunu söyledim. Dedim ki; bu iki belediye başkanımız ita amiri sizsiniz. CHP’nin adayı, biz sadece destekledik. Size bir şey soracağım dedim. Bu iki arkadaşımız gerçekten morali bozuk seçmenin yanında yer aldığı ve taraftar hâline geldiği bir pozisyona doğru gidiyor. Dolayısıyla bu iki arkadaşımızdan birini aday gösterecekseniz biz varız. Ama diğerini geri çekin. İkisini birden aday göstermeyecekseniz ikisini de geri çekin Kemal Bey, onların ita amiri sizsiniz” dedim. 5 biz, 5 onlar şahitli. Ben zannettim ki böyle olacak. Ama sonra Sayın İmamoğlu Türkiye’yi gezdi. Sayın Mansur Yavaş’a müthiş bir sevgi ve sempati oldu.”

    20 Ocak 2020’de yapmaya başladığı il ve ilçe ziyaretlerinde gittikleri her yerde Ekrem İmamoğlu’nun ve Mansur Yavaş’ın ismini duyduklarını dile getiren Akşener, “Aksaray’da da Niğde’de de Trabzonda da söylüyorlar. Bu yavaş yavaş daha da arttı. Hakkâri’de Mansur Yavaş söylendi” dedi.

    “BİZİM ÖNERİMİZ; HER BİR PARTİNİN GÜVENDİĞİ BİR ANKET ŞİRKETİ GÖSTERİP ONLARA ARAŞTIRMA YAPTIRMASI VE SONUÇTA KİM ÇIKIYORSA ONU KABUL ETMEMİZDİ”

    Akşener, 2 Mart 2023’te gerçekleşecek olan Altılı Masa toplantısından önce yaşananları şöyle anlattı:

    “Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu bize geldi ve ben adayla ilgili ne düşündüklerini sordum. DEVA Partisi’ne de kendim gidip ne düşündüklerini sordum. Saadet Partisi’nin ev sahipliğindeki toplantıda adayın nasıl bir yöntemle seçileceğine ilişkin toplanılacağı kararı çıkınca ben de bizim Genel İdare Kurulumuzdan ona yönelik bir yetki aldım. Bana verilen yetki; benim 2 arkadaşımız çok önde olduğu onların isimlerini söylemem ve diğerlerinin de söyleyeceği isimler doğrultusunda bizim önerimizin; her bir partinin güvendiği bir anket şirketi gösterip onlara araştırma yaptırması ve sonuçta kim çıkıyorsa onu kabul etmemizdi.

    “BEN YÖNTEMİ KONUŞMAYI BEKLİYORDUM”

    Gittiğimde yöntemi konuşmamızı bekliyordum.. Ama birden konuşma ‘Kim aday olsun’ sorusuna evrildi. İlk sözü Gültekin Bey’e verdiler. Gültekin Bey, Kemal Bey’i söyledi. Sonra Ali Bey’e verildi o da ‘Kemal Bey’ dedi. Temel bey, ‘Kemal Bey’ dedi. Sayın Davutoğlu da ‘Sayın Akşener aday olmadığına göre Kemal Bey’ dedi. Sıra bana gelince, ben böyle yetki almadığımı söyledim. Bunu doğru bulmuyorum dedim. Türkiye’yi 2 kere dolaştım, bu iki arkadaşımız benim babamın oğlu değil, bunları meşhur eden, aday eden, seçen ben değilim. İta amiri CHP ama gittiğim yerlerde böyle gördüm. Benim yetkim şu diyerek yöntemimizi önerdim. Ben bunu dile getirince bir gökyüzüne bakma hâli oldu. Sonra Sayın Kılıçdaroğlu dedi ki; ‘Meral Hanım imzalamıyorsa imzalamasın biz 5’imiz imzalayalım, çıkalım.’ Ben de aldım dosyamı; ‘Peki o zaman size başarılar diliyorum’ dedim.

    Sonra durdurdular beni ve denildi ki; ‘Madem öyle bir yetki aldınız o zaman partinize Kemal Bey’i götürün.” Şimdi bu öyle bir duygu ki çok dürüstçe söylüyorum. Bir tarafta içi titreyerek bize bakan sizin kızınız yaşındaki çocuklar, bir tarafta benim oğlum 82 doğumlu, o yaş grubundan bıkmış gençler… Bir taraftan içinizden geçen bambaşka bir şey yani göz göre göre bir şey gidiyor orta yerden yani doğru yönetilememiş bir sistem. Ve ‘peki’ dedim. O meşhur kağıdı imzalayıp çıktım, geldim ve derhâl arkadaşlarımla görüştüm. Olanları anlattığımda bizim arkadaşlar çok sert bir tavır koydular. İki konuşma hazırladım, biri daha yumuşak huylu, birisi sert sizin görüşünüze göre yapacağım dedim. ‘Kesinlikle o masaya dönmeyeceksin’ dendi o oylamada. Sadece bir arkadaşımız ‘Bunu bu kadar sertlikle yapmayalım’ dedi. O da Bahadır Erdem.”

    “YANDAŞ MEDYA İLE CHP’Yİ DESTEKLEYEN KENDİNE MUHALİF DİYEN MEDYA AYNIYMIŞ”

    Akşener, 3 Mart günü İYİ Parti üzerinden medyaya yansıyan haberlere ve iddialara ilişkin şunları söyledi:

    “Aliya İzzetbegoviç’in bir sözü vardır: ‘Biz ne zaman ölürüz? Savaşı kaybedince değil. Düşmanımıza ya da rakibimize benzediğimiz zaman.’ Neyi gördüm biliyor musunuz? Yandaş medya ile CHP’yi destekleyen kendine muhalif diyen medya aynıymış. Ben aynı şeyi Sayın Ekrem İmamoğlu’nun Saraçhane meselesinde yanında olduğum zaman da yaşadım. Böyle bir çirkinlik görmedim. Ben 28 Şubat yaşadım, o dönemin medyasıyla ters düştük. Bir kişi benim namusuma, şerefime, aileme ima edilen söz söylememişti. Ama ben bu süreçte bunları gördüm. Tayyip Erdoğan ile anlaşmış diyebilirsiniz bu başka bir şey ama ‘yanladı’ dediler. Seçilen kelimelerdeki pislikten bahsediyorum.”

    Masaya dönme sürecini anlatan Akşener, “Pazar günü akşamı iki belediye başkanı bana geldi ve seçenekler onlardan geldi. Bu iki belediye başkanımızın yardımcı olmasını öneren ben değilim, yanlış anlaşılmasın. Bunu kabul ettim ben ve tek şartım oldu: Bundan Kemal Bey’in bilgisinin olduğunun ispatlanması. Ertesi gün arkadaşlarıma bu öneriyi anlattım. Rıdvan Uz, Tolga Akalın, Bilge Yılmaz ve Ümit Dikbayır hariç herkes bu fikre evet dediler” diye konuştu.

    “10 BİNLERCE İNSAN DIŞARIDA HEYECAN İÇİNDE AMA ÖĞRENDİM Kİ MASADAKİLERİN ANLAŞMADAN HABERİ YOKMUŞ”

    Kılıçdaroğlu, İmamoğlu ve Yavaş ile otelde buluşup iki belediye başkanının icracı ve yetkili başkan yardımcılığını teyit ettiklerini söyleyen Meral Akşener, sözlerine şu şekilde devam etti:

    “Buradan ötesi çok vahim…Gittim, 10 binlerce insan dışarıda heyecan içinde ama öğrendim ki masadakilerin haberi yokmuş. Önce ben kağıdı imzalıyoruz deyince Temel Bey; ‘Ne oluyoruz’ dedi.  Sonra Ali Bey ‘böyle bir şey olamaz’ dedi ben de şaşırdım. Sonra durumu anlattım. Kemal Bey’in teklifini anlattım, otelde teyit ettiğimizi ve bu teklifin CHP’den geldiğini söyledikten sonra Ali Bey bana döndü, dedi ki tekrar; ‘Yani bu teklif size CHP’den mi geldi’ Evet dedim. ‘Ben bir arkadaşlarımla görüşeyim’ dedi. 1 saat gitti arkadaşlarıyla görüştü ‘kabul etmiyorlar’ dedi. Ben de dedim ki; ‘o zaman tamam, kalsın benim üzerime ben razıyım. Hadi bana eyvallah.’ Sayın Davutoğlu devreye girdi ve orta yol bulundu. Bunları o gün nasıl anlatacaksınız? Kazanmak istiyorsunuz.

    Ben bu iki arkadaşımız icracı ve yetkili başkan yardımcısı olacak biz danışma kurulu olacağız zannettim. Ama zaten Ali Bey’in böyle bir haberi yokmuş. Sonuçta çıktık oradan ben arkasında durdum bu kararın ve 45 ilde miting yaptık. Asla kabul etmeyeceğim bir şey var. Yazık, günahtır benim arkadaşlarıma. Gerçekten İYİ Partililer çalıştı. Yüzde 10 civarında oy alındı. Bütün hepsi toplanırsa Kemal Bey’in oyları çıkıyor. Bizimkiler oy vermiş. Eğer seçimlerin öncesinde oyumuz 17 ise 7 puan, 15 ise 5 puan bizim partimizden gitti. Bizi seçmenimiz cezalandırdı.

    “KEMAL BEY 60 VEKİL VERELİM ORTAK GİRELİM DEDİ. BEN DE MÜMKÜN DEĞİL AYRI GİRECEĞİZ DEDİM”

    “Pişman mısınız” sorusu üzerine Akşener, şu yanıtı verdi:

    “Yaptığım her şeyin arkasındayım. İyilik yap denize at balık bilmezse halik bilir. Samimi olduğumu biliyorum. Kendime dair herhangi bir hesap kitap yapmadığımı biliyorum. Mesela Kemal Bey seçimden önce evime geldi; ‘60 vekil verelim sizle ortak girelim’ dedi. Ben dedim ki; ‘Mümkün değil yapamayız, biz ayrı gireceğiz.’ Ben bunun için bu partiyi kurmadım ki, biz ne bedeller ödedik. Evim basıldı. Arkadaşlarımın çocukları işten atıldı. Biz bir iddia ile yola çıktık. ‘Önce şu sistemin değişmesi açısından biz bu ittifak işindeyiz ama mümkün değil yapamayız’ dedim.”

    “KAYBEDEN BİZİZ, KAZANAN SAYIN ERDOĞAN DEĞİL”

    14 Mayıs seçim sonuçlarına ilişkin İYİ Parti’ye yönelik değerlendirme yapan Meral Akşener şunları söyledi:

    “Biz başarılı mıyız? Hayır. Başarısız mıyız? Yüzde yüzde başarısız, yerle bir değiliz. Seçmen bizi gözden çıkarmadı. Yüzde 10’luk bir potansiyelimiz durdu.  Biz de ona uymak zorundayız. Sonuçta kaybettik. Kaybeden biziz, kazanan Sayın Erdoğan değil. Bu kayıptan elbette hepimiz sorumluyuz. Benim ‘diğer 5 parti suçludur ya da sayın Kılıçdaroğlu suçludur’ gibi bir şeyim hiç olmadı.  Hep beraber ortağız bu işin içinde, sonuçta başaramadık. Bundan bir ders çıkarmamız lazım.”

    “BEN KİMSEYE KEFİL DEĞİLİM. O İKİ MADDELİK PROTOKOLDEN HABERİM YOKTU”

    Ümit Özdağ ile Kemal Kılıçdaroğlu arasında seçimlerden sonra ortaya çıkan 2 maddelik protokole dair bilgisi olmadığını söyleyen Meral Akşener, “Bir taraftan düşman Meral Akşener, bir taraftan güvenilmez Meral Akşener ama CHP’li milletvekilleri dahil Sayın Özdağ dahil benim sözlerimle aklanmaya çalışması da çok ilginç. Herkes o iki maddelik protokolü bildiğimi iddia edip temize çıkmaya çalışıyor. Ben kimseye kefil değilim. Çok net söyleyeyim benim o iki maddelik protokolden haberim yoktu. Ama şu oldu bizim açımızdan çok berbat bir şey; ‘başka nerelerde protokol yapıldı’ deniliyor” dedi.

    “İTTİFAK SİSTEMİ TÜRKİYE’YE BÜYÜK ZARAR VERİYOR.”

    İYİ Partililerin HDP üzerinden hakarete maruz kaldığını söyleyen Akşener, seçimlerden sonra aldıkları sonucu şu sözlerle ifade etti:

    “Benim geldiğim nokta şu; kutuplaştırmanın Türkiye’ye dayattığı 50 artı 1 ittifak sistemi, Türkiye’ye büyük zarar veriyor. Onun için de biz bundan sonra bu ittifak sistemi içinde yer almamaya kararlıyız.”

    İYİ Parti Ankara Milletvekili Adnan Beker’in “Biz 6 parti bir araya gelmiş olsak bakanlar kurulunu oluşturamazdık” sözlerine dair ise Akşener, şunları söyledi:

    “Bu son dönemde ortaya çıkanlarla ilgili olarak arkadaşlarımızda büyük bir hayal kırıklığı ve öfke var. Mesela Adnan Bey sahada çalışırken deniliyor ki; ‘Onlar oradan vekil çıkaramaz İYİ Parti’ye oy vermeyin.’ Kendisi de anlattı zaten İdris Şahin isimli arkadaşımız DEVA Partisi’nden ‘bunlara oy vermeyin buraya verin’ dedi. Gözle görülmeyen şeyler yaşandı. Beni ve İYİ Parti’yi düşmanlaştırarak AK Parti bünyesinden, bizim üzerimizden Sayın Kılıçdaroğlu’na gelebilecek oyların önü kesildi. Buna da çanak tutuldu.”

    “HER YERDE AYRI GİRECEĞİZ. İSTANBUL VE ANKARA DAHİL…”

    Yerel seçimlere ilişkin işbirliği tartışmalarına dair Meral Akşener, şunları söyledi:

    “Arkadaşlarımız bana dediler ki; ‘Siz İstanbul ve Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlarını bizden aldığınız yetkiyle Cumhurbaşkanı adayı gösterdiniz. Sonra onlara çağrıda bulundunuz. İki arkadaş da kabul etmedi. Biz de gösterebildik.’ Birinden biri adayım deseydi oradan çıkarlardı. Kararlılık başka bir şey. Velhasılıkelam arkadaşlarımız diyor ki; milletin sesini değerlendirmedi bu arkadaşlar. Sen onları kötülemek zorunda değilsin, onları öve de bilirsin sorun yok; ama biz her yerde ayrı gireceğiz. İstanbul ve Ankara dahil. Ben de katılıyorum buna. Şimdi bunu Genel İdare Kurulumuza getireceğim.”

    “İTTİFAK SİYASETİNE ŞİDDETLE KARŞIYIM. BUNLAR İNSANLARI KUTUPLAŞTIRIYOR.”

    Akşener, 26 Ağustos sonrası özellikle medya üzerinden İYİ Parti’nin el yükseltmek için seçimlere ayrı girme çağrısı yaptığı iddialarıyla ilgili şöyle konuştu:

    “O resimde ortaya çıkan şu; bu kafayla gidiliyor askere, tez alınıyor tezkere. Bugün itibarıyla ne annem kalacak ne babam kalacak. Buna hazırım. Canı isteyen istediğini yapabilir. Ben bu ittifak siyasetine şiddetle karşıyım. Bunlar insanları kutuplaştırıyor. Biz bütün bir seçim boyunca; fakirin derdini konuşamadık. Emekliyi konuşamadık. Sığınmacıyı konuşamadık. Biz hiçbir şey konuşamadık. “PKK’lı değiliz, Kandil bizi desteklemiyor. Bunu söyleyen şerefsizdir, namussuzdur’ diye gezdik. Aynı benim 2018’de FETÖ’cülük üzerinden düştüğüm duruma düştük. Biz el yükseltmiyoruz kardeşim hiçbir şey istemiyoruz.

    “KURULUŞ AYARLARIMIZA DÖNÜYORUZ.”

    Biz bu partiyi bir üçüncü yol olsun diye kurduk. Yani iki yumruk arasına sıkıştırılmış Türkiye’yi, bu tahterevalli sisteminin dışına çıkarmaya bir yol olabilmek, bir yeni nefes olabilmek için kurduk. Milletimize bunu anlatacağız. Kabul eder, etmez. Ona saygımız sonsuz. Ama biz milletin ferasetinin, bu sıkışmışlıktan rahatsız olduğuna inanıyoruz ve aslında şu anda kuruluş ayarlarımıza dönüyoruz.”

    “81 İLDE ADAY ÇIKARACAĞIZ”

    Akşener, “İstanbul’un ve Ankara’nın büyük ihtimalle altılı masadaki eski ortağınızın partisi tarafından kaybedilmesini göze alıyor musunuz” sorusunu, “Hepsini göze alıyoruz. Öyle adaylar çıkaracağız ki belki bizimki seçilecek.  Mesela İzmir’de ‘CHP ceketini assa seçilir’ diye bir kanaat var. Ümit Özlale şu an itibarıyla çalışıyor. Ve bize ben adayım dedi. Bugün de ben buradan ilan ediyorum. Daha dün Bursa’da bir ilçe başkanımızı, belediye başkan adayı ilan ettik. Bursa özelinde olmak üzere bütün ilçelerde de aday çıkaracağız. Mesela Antalya’da bir arkadaşımız geldi bana ‘ben aday olmak istiyorum’ dedi. ‘Çalış’ dedim. Şu anda çalışıyor. Eskişehir’de genç bir arkadaşımız var, bakacağız. 81 ilde aday çıkaracağız” diye yanıtladı.

    Altaylı’nın “’İstanbul’da 5 de alsak 10 da alsak aday çıkaracağız, Ankara’da 5 de alsak 10 da alsak aday çıkaracağız’ diyorsunuz” sözleri üzerine Akşener, “Evet, ben bunu GİK’e getireceğim. Arkadaşlarımızdan aldığımız geri bildirimler bu. Benim de kanaatim budur. GİK’ten geçtiği anda nihai karardır” diye konuştu.

    “ÖĞRENDİM Kİ, İSTANBUL’U ALAN TÜRKİYE’Yİ ALAMIYORMUŞ”

    Akşener sözlerine şöyle devam etti:

    “2019 birilerine bir şey kazandırmak için değildi. 2019 bizim teklifimizdi. Bu işi biz yaptık demiyorum. O yıkılmış seçmeni ayağa kaldırmak için bir teklifti ve bunun neticesinde biz her şeye uyduk. Ben 30 yıllık politikacıyım, pazarlık yapmaya kalksam neler olurdu. Hiçbirini yapmadık, üzerine istemedim ben. Ama öğrendim ki, İstanbul’u alan Türkiye’yi alamıyormuş. Yerel seçimlerdeki başarı bize Cumhurbaşkanlığı’nı getirmedi. Buradan benim de çıkarttığım ders bu.”

    “HAYIR DİYEREK AMA NAZİK, KİBAR BİR CEVAP VERDİK. ONLAR İSE SÖVDÜ, KÜFÜR ETTİ”

    Akşener, yerel seçimde her partinin kendi adaylarıyla çıkması çağrısı ile Devlet Bahçeli’nin yerel seçimlerde İYİ Parti’ye komşuluk çağrısına ilişkin şunları söyledi:

    “Sayın Bahçeli’nin komşuluk çağrısı üzerine hayır diyerek ama nazik, kibar bir cevap verdik. Ama başta Semih Yalçın olmak üzere herkes sövdü, küfür etti. Ben herkesi ayrı ayrı girelim diye davet ettim. Önce Sayın Bahçeli kaale alınmayacağını söyledi, saygım sonsuz beraber girebilirler. Bugün de Sayın Erdoğan’da biz beraber iyiyiz beraber gireceğiz demiş. Onların ilişkisi hakikaten enteresan, bir tarafıyla rasyonalitesi var. Bir tarafıyla da et tırnak olmuşlar.”

    “SAYIN HAKAN FİDAN VE SAYIN HULUSİ AKAR’I ARADIM ONLAR ARAŞTIRIP BİLGİ VERDİ”

    Ümit Özdağ ile yeniden bir araya gelmenin ya da iki partinin bir araya gelmesinin mümkün olup olmadığı sorusu üzerine Akşener, şöyle konuştu:

    “Ben Ümit Bey’in ayrılış esnasını doğru düzgün anlamadım zaten. Buğra Kavuncu’ya FETÖ’cü dedi. Bunun üzerine Sayın Hakan Fidan ve Sayın Hulusi Akar’ı aradım onlar araştırıp olmadığını söyledi. Enver Altaylı üzerinden de suçlandı. Biliyorsunuz Enver Altaylı Buğra Kavuncu’nun dayısı, bunu da herkes biliyor. Ama ilginç olan şu; Enver Altaylı ile Sayın Özdağ’ın ailesi de çok yakın. Hep söylerler, Münih’e okumaya gönderilmesinin altyapısında Enver Altaylı olduğu yani akraba gibiler onlar da. Dolayısıyla bu durum, Enver Altaylı’nın varsa suçlarına Ümit Bey’i ortak etmeyeceği gibi Buğra’yı da etmez.

    “HAYATIMDA ŞANTAJ VE TEHDİTLE ÇOK KARŞILAŞTIM AMA HİÇ YAPMADIM, ÖLÜRÜM DAHA İYİ”

    Ben hayatımda şantaj ve tehditle çok karşılaştım ama hiç yapmadım, ölürüm daha iyi. Mesela İstanbul’da ilk defa Ahmet Hakan’ın programına çıkmadan önce Sayın Özdağ Lütfü Türkkan ile konuşmuş. Sonrasında beni Lütfü Türkkan arayıp dedi ki; ‘Ümit Bey diyor ki beni arasın çıkmayacağım televizyona.’ Ben de dedim ki; ‘Ne biliyorsa söylemezse adam değil, söyleyecek.’ Arkasından Murat Ağırel aradı, Area’nın sahibi Murat Karan aradı. Onlara da ‘Programa çıkıp konuşmayacağım, beni arasın’ demiş. CNN Türk’te stüdyodayken bile kendisini aramam için aradılar. Sonra çıktı oradan Buğra Kavuncu’ya yine FETÖ’cü dedi. Sonrasında zaten mahkemelik oldular. Mahkemede de ‘Ben böyle bir şey demedim’ dedi. 20 bin lira tazminata mahkûm oldu.”

    Yerel seçimlere tek başına girilmesinin başarısızlıkla sonuçlanması durumunda ne yapacağı sorusu üzerine Akşener, şunları söyledi:

    “Bütün sorumluluk bana aittir. Bedelini ödeyeceğim. Bana ‘Tayyip Erdoğan’a yanladı’ diyenler dahil herkes canı istediğini söyleyebilir umurumda değil. Biz bu partiyi CHP’nin adaylarını seçtirmek için kurmadık.”

  • Meral Akşener Bursa’da açıkladı, İşte ilk belediye başkan adayı

    Meral Akşener Bursa’da açıkladı, İşte ilk belediye başkan adayı

    Akşener’in ilk Belediye başkan adayı:

    Mümtaz Arslan 

    Akşener, Orhaneli İlçe Başkan Adayı Mümtaz Arslan’ın, Orhaneli Belediye Başkan adayı olacağını söyledi.

    İl Başkanlığı’nda konuşan Akşener, seçim sonuçlarına değinerek İYİ Parti hakkında yapılan eleştirilere sert cevap verdi.

    Akşener Bugün Bismillah dedik

    Akşener, “Bugün ilk defa bir düğüne geldim ben Bursa’ya. Ama önceden haber verdim arkadaşlarıma. Bundan sonra böylesi olacak. Kovid falan gitti, şimdi teşkilat zamanı. Her bir arkadaşım ne için gelirse gelsin şehre önce teşkilata gelecek. Burada olduğunu bildirecek başka bir şehirden geldiği takdirde bildirecek ondan sonra da görevini yapacak. Şimdi bugün bismillah dedik ve ben Bursa’dayım. Bu bir program değil. Her şehre nasıl esnaf gezerken gittiysem her şehre önce il teşkilatına ertesi gün başka bir ilçeye, ilçelere gideceksek o teşkilatlara gidip önce onları dinleyip önce onlarla konuşup, ondan sonra da STK’lar, ev toplantıları, köyler gibi bir yeni farklı ziyaretler gerçekleştireceğiz. Sosyal medya elbette çok önemli ama sosyal medyanın yarattığı yankı odalarının dışına çıkıp gerçekten vatandaşa dokunulduğu, insanların gözünün içine bakıldığı ve onların ne hissettiği, ne istediği, öğrenilip ona yönelik çözüm üretildiği bir yeni çalışma biçimini 15 Eylül’den itibaren şahıs olarak ben başlatıyorum. Yani bugünkü sayılmaz. Bugünkü sadece nasıl bir çalışma yapılması gerektiğinin örneği ama bu sayılmaz. Arkadaşlarımız da, hem milletvekili arkadaşlarımız, hem kurucu arkadaşlarımız, hem geçmişte beraber çalıştığımız çeşitli nedenlerle bugün biraz uzaklaşmış, küsmekten bahsetmiyorum biraz uzaklaşmış arkadaşlarımızı işin içine katacak bir başka çalışmada yeniden başlatılıyor” dedi.

  • Can güvenliklerini garanti altına almalıdır

    Can güvenliklerini garanti altına almalıdır

    Irak Başbakanı Muhammed Şiya es-Sudani, Kerkük’te sokağa çıkma yasağı ilan edilmesi ve çıkan olaylara karşı güvenlik güçlerinin operasyon başlatması talimatı verdi.

    İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, Türkmen Cephesi Kerkük Milletvekili Erşat Salihi ile telefonda görüştüğünü söyledi. Akşener, sosyal medya hesabında şu açıklamayı yaptı:

    “Kerkük’te yaşanan olaylara dair Irak Türkmen Cephesi Kerkük Milletvekili Erşat Salihi Bey ile telefonda görüşerek bilgi aldım. Kadim Türk şehrimize, terörün gölgesinin bile düşmesi; sessiz kalınamaz, görmezden gelinemez, kabul edilemez bir hadisedir. Irak Hükûmeti Türkmenlerin iradesini yok saymaya çalışan terör olaylarına karşı bir an önce gereken önlemleri devreye sokmalı ve kardeşlerimizin can güvenliğini garanti altına almalıdır. Şunu hiç kimse unutmasın ki Türk varlığına saldıranların karşısında durmak neye mal olursa olsun Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin boynunun borcudur! Türk milletinin kalbi her daim Türkmen kardeşleriyle beraberdir! Kerkük Türk’tür, Türk kalacaktır!”

  • “Anlaşmalar, uzlaşmalar olabilir”

    “Anlaşmalar, uzlaşmalar olabilir”

    Siyasi partilerin gündeminde, İYİ Parti lideri Meral Akşener’in 31 Mart 2024’teki yerel seçimler için “ayrı ayrı girelim” çağrısı bulunuyor.

    İYİ Parti Sözcüsü Kürşad Zorlu, yerel seçimlerde İstanbul ve Ankara’da kendi adaylarını çıkaracaklarını açıkladı. Bunun üzerine Akşener’den yeni bir açıklama geldi.

    Gazeteci Fatih Altaylı’ya konuşan Akşener, “Yerel seçimde ittifak zaten yok. Aday isimleri üzerinde anlaşmalar, uzlaşmalar olabilir. Şu an için de ortada üzerinde konuşulacak, uzlaşılacak isimler olmadığı için Kürşad Bey de bizim kendi adayımızı çıkaracağımızı söylemiştir.” ifadelerini kullandı.

    “HER HALÜKARDA DESTEKLERİZ ANLAMINA DA GELMEZ”

    Prensip olarak uzlaşamadıkları her yerde aday çıkartacaklarını belirten Akşener, “Ortak adaylara kapalı değiliz ama bu her halükarda destekleriz anlamına da gelmez.” değerlendirmesinde bulundu.

  • “Aday olup olmayacağımı size kim söyledi?”

    “Aday olup olmayacağımı size kim söyledi?”

    MHP’nin ‘komşu olalım’ mesajıyla sarsmaya çalıştığı İYİ Parti lideri Akşener’in Afyon konuşması, seçimlerden sonra muhalefet açısından pek fazla değişiklik olmadığını düşündürdü. Odak noktası, genel seçimlerin neden ve nasıl kaybedildiği üzerine yoğunlaşıyor. Ancak AKP ve MHP gibi hükümet partisi ve ortağı, yerel seçimlere yönelik planlamalara başladılar; örneğin 100 il ve 1000 ilçe gibi.

    Oysa biraz geriye gitmekte fayda var. Tarih 8 Aralık 2020. Kılıçdaroğlu 2021 bütçe görüşmelerinde konuşuyor. AKP’li milletvekillerinin, “Aday ol, aday ol” sataşmalarına Kılıçdaroğlu, “Benim aday olup olmayacağımı size kim söyledi?” diye yanıt veriyor. AKP sıraları suspus, CHP sıraları ayakta alkışlıyor. Ertesi gün emekli general Ali Er aradı: “Yaz bir yere, Kılıçdaroğlu kesin Cumhurbaşkanlığı’na aday olacak.” Süreç de doğruladı…

    Ayrıca Akşener’in süreçte sürekli “kazanacak aday” vurgusu yaparak ima yoluyla da olsa  Kılıçdaroğlu’nun adaylığına karşı çıktığı belleklerde. “Kılıçdaroğlu’nun adaylığını bilmiyordum” izlenimi yaratmaya çalışmak gerçekçi durmuyor. En azından Akşener’in siyaset öngörüsünün, Kılıçdaroğlu’nun hedefini tespit ettiğini rahatlıkla düşünebiliriz.

    AK PARTİ ATAKTA

    Muhalefet partileri “birbirlerine muhalefet” ederken karşıdaki blokun farklı planlar içinde olduklarını da bilmek gerek. O yüzden, Akşener’in CHP lideri Kılıçdaroğlu’nu Erdoğan ve Bahçeli ile aynı yere koyarak “Her parti tek başına seçime girsin” önerisi tamamen etkisiz. Tam tersine AKP ve MHP kurmaylarının, seçimden bir yıl önce yaptıkları “Seçim Yasası” değişikliğinde olduğu gibi incelikli hazırlıklar içinde oldukları haberleri geliyor.

    Hatta AKP’nin, YSP ile yerel seçimlere yönelik temas arayışı içinde oldukları duyumunu da ekleyelim. Türkiye’nin siyaset gündemi artık yerel seçimler. Muhalefet partileri geçmiş hesapları ne kadar erken kapatırlarsa o kadar kendileri açısından faydalı.

    Akşener’in bıraktığı “açık kapı” olmazsa, “İttifak işi Türkiye’yi uçuruma götürüyor” değerlendirmesi muhalefet için korkutucu olabilir. Akşener’in değerlendirmesi, Türkiye ve muhalefet açısından doğruluk payları içeriyor olabilir. Ancak iktidar blokunun umurunda değil. Gerçek bu, siyasi yarış bu kadar faydacı…

    BELEDİYELER NE DURUMDA?

    Muhalefet partilerinin kendi adaylarıyla seçime girmesi ne tür sonuçlara yol açar? Bu soruya dikkat kesilip bazı bölgelere çalıştık. Adana, Mersin, Ardahan gibi bölgeleri gözlemleme şansımız oldu. Muhalefet partilerinin genel anlamda ittifak dışında kendi adaylarını gösterme zorunluluğu, “güçlerini ispat” açısından önemseniyor. Bu yalnızca İYİ Parti için değil, eski HDP yeni YSP için de durum böyle.

    Ancak Adana, Mersin gibi büyükşehir, Ardahan gibi il belediyelerinde beş yıllık bir de geçmiş oluşmuş. Zeydan Karalar’ın seçmene yaklaşımı bir dengeleme sağlıyor. Vahap Seçer’in Mersin sokaklarındaki etkisini görmüştük. Bir zamanlar devletin kalabalık polis ekibiyle girebildiği mahallelerde önemli kabul görüyor. Ardahan’da Faruk Demir’e olan ilgiyi yakın zamanda gördük. Eşitlikçi yaklaşım sonuç veriyor. Kürt seçmenin CHP’li belediye başkanlarına olumlu yaklaşımı bir gerçek. Bu toplum için ciddi bir kazanım olarak görülmeli. Bu durumu “terörle ilintilendirmek” iktidarın söylemi. Düşünmek lazım; muhalefetin benzer söyleme dönmesi Türkiye’ye, muhalefete ne kaybettirir, kime kazandırır?

  • “Akşener, sessizliğini koruyup susmaktadır”

    “Akşener, sessizliğini koruyup susmaktadır”

    MHP Genel Başkan Yardımcısı Yalçın, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin İYİ Parti’ye yönelik daveti hakkındaki tartışmalara ilişkin açıklama yaptı.
    Yapılan davetin hala medyada ve kamuoyunda tartışıldığını belirten Yalçın, “Sayın Devlet Bahçeli’nin İYİ Parti’ye dönük daveti; karşılıklı siyasi yaklaşma, yumuşama, gerginliği azaltma ve peşin hükümleri ortadan kaldırma yolunda atılmış bir adım, bilgece sergilenmiş bir siyasi diplomasi örneğidir. Ne yazık ki çağrının muhataplarınca böylesi bir fırsat ‘iyi’ değerlendirilememiş, enine boyuna düşünülüp istişare edilmeden büyük bir siyasi nezaketsizlik ve seviyesizlikle reddedilmiştir. Sayın Devlet Bahçeli; sadece MHP’nin lideri değil, aynı zamanda devletimiz için varlığı itimat telkin eden akil bir insan, büyük bir dava adamı ve bilge bir Türk milliyetçisidir. Onun büyük bir içtenlik, serinkanlılık ve barışçı tavırla yaptığı davete; muhatabı yerine yetkili yetkisiz, akıllı akılsız, köklü köksüz bir takım isimlerin cevap vermesi, İYİ Parti’nin siyasi terbiye kültürünün, politika adabının oluşmadığını, olgunlaşmadığını göstermiştir” ifadelerini kullandı.

    “Söz konusu davetin birinci muhatabı İYİ Parti Müdiresi Meral Akşener’dir ancak Müdire Hanım sessizliğini koruyup susmaktadır” diyen Yalçın şöyle devam etti:
    “Sayın Genel Başkanımızın davetine icabet ederse bundan millet ve memleket kârlı çıkacakken, Meral Akşener’in sükûtundan ötürü partisi tartışmaların merkezine yuvarlanarak kan kaybetmektedir. Akşener kaçak güreşmekte ya da gol yiyeceği korkusuyla topa girmekten kaçınmaktadır. Seçim hezimeti sonrasında âdeta sinmiş bir görüntü veren Meral Akşener, MHP’den ürkmektedir. Bu korkunun tezahürlerini, topu sürekli attıkları 26 Ağustos tacında da milletin hakemliğinde göreceğiz. Esasen İYİ Parti’nin en büyük sorunu, bir kurumsal kimliğinin olmamasıdır. İYİ Parti’yi siyasi literatürde tarif eden uygun, yerine oturan ifade, kavram ve kelimeler de bulunmamaktadır. Bu parti, CHP’ye veya bölücü terör örgütünün siyasi acentesi HDP’ye nispetle tanımlanabilmektedir. İYİ Parti; bu bağlamda bir yancı, iş birlikçi veya kuyruk sokumu parti görünümündedir. İYİ Parti’nin ikinci büyük sorunuysa başındaki kişinin liderlik hassasının bulunmayışı ve siyaset etme yeteneğinin kıt oluşudur.”
    Yalçın, MHP varken “MHP’cilik” oynayanlara milletin itibar etmeyeceğini belirterek, “Bu bağlamda 26 Ağustos’ta İYİ Parti Müdiresi Meral Akşener’in ortaya koyacağı tavır, bu partinin nerede konumlanacağına dair belirleyici unsur olacaktır. Bilindiği üzere 26 Ağustos, Millî Mücadele’nin en önemli safhalarından birinin, müstevlilere son büyük darbenin vurulduğu Büyük Taarruz’un başlangıcıdır. Ne var ki taarruz eylemi ve tabiri, İYİ Parti’nin güdük ve şekilsiz siyasi müktesebatına sığmamaktadır. Zaten İYİ Parti; bugüne kadar siyaset hayatımızda hücum yerine sürekli geri çekilmeyi, ricatı seçmiştir. İYİ Parti; kazanmaya değil, kaybetmeye tiryaki olmuştur. İYİ Parti, kendine hep yanlış yol arkadaşları seçmiştir” açıklamasında bulundu.