Etiket: Meral Akşener

  • Akşener, İbrahim Çelebi ile bir araya geldi

    Akşener, İbrahim Çelebi ile bir araya geldi

    İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, Anavatan Partisi Genel Başkanı İbrahim Çelebi ile İYİ Parti Genel Merkez’inde bir araya geldi.

  • İYİ Parti’de şok, Parti’den istifa ettiler

    İYİ Parti’de şok, Parti’den istifa ettiler

    Mayıs ayındaki seçimlerde istediğini alamayan İYİ Parti’de yerel seçimlere giden süreç öncesi toplu istifa şoku yaşandı. İYİ Parti Manisa Turgutlu İlçe Yönetim Kurulu üyeleri ve delegelerden oluşan 41 kişi istifasını verdi.

    Turgutlu Belediyesi Orta Park Tesisleri’nde bir araya gelen partililer, aldıkları karara ilişkin basın açıklaması yaptı.

    Genel Başkanımıza sonsuza dek bağlıyız

    “Bizler Turgutlu İYİ Parti yönetim kurulu üyeleri olarak kendi aramızda bir karar alma durumunda kaldık. İlçe Başkanlığının onaylamadığımız bir takım icraatları olmuştur.Yapmış olduğumuz uyarılarımızın bugüne kadar dikkate alınmaması sonucu yönetimden ayrılma kararı aldık.

    Bizler kesinlikle partiden ayrılmıyoruz. Davamıza ve genel başkanımıza sonsuza kadar bağlıyız. Kişisel olarak kimseyle sorunumuz yoktur. Bunun kesinlikle bilinmesini istiyoruz.”

    İlçe yönetim kurulu üyeleri ile delegelerden oluşan 41 kişi görevlerinden istifa ettiğini açıklandı

  • “Hesap veriyorum, sonra da hesap soracağım”

    “Hesap veriyorum, sonra da hesap soracağım”

    ATO Congresium’da “Rotamız Net Pusulamız Millet” sloganıyla gerçekleştirilen İYİ Parti 3. Olağan Kurultayında, Genel Başkan Meral Akşener’in gelmesi ve delegeleri selamlamasının ardından Divan Başkanlığı oluşturuldu.

    İYİ Parti 3. Olağan Kurultayı, İYİ Parti Grup Başkanvekili Divan Başkanı Dursun Müsavat Dervişoğlu’nun yanı sıra Divan Başkan Yardımcıları İYİ Parti Genel Sekreteri Uğur Poyraz ile İYİ Parti GİK Üyesi Kadriye Ünler’in seçilmesiyle çalışmalarına başladı.

    Ardından da Kurultay Gündemi gereği, saygı duruşunda bulunuldu ve İstiklal Marşı okundu.

    “BAŞARISIZLIK VARSA SORUMLU BENİMDİR”

    İYİ Parti lideri Meral Akşener, kongrede konuştu. Sürecine ilişkin değerlendirmelerde bulunan Akşene, en büyük pişmanlığını CHP’den 15 milletvekili istemek olduğunu ifade etti.

    “Seçime girebilmek için CHP’den 15 milletvekili istedik hayatımın en büyük pişmanlığıdır. Sayın Kılıçdaroğlu’na teşekkür ediyorum ancak o gün bugündür bu 15 milletvekilinin bedelini ödeyemedik.” diyen Akşener, başarısızlık varsa sorumlunun kendisi olduğunu dile getirdi.

    Öte yandan parti içinde de değerlendirmelerde bulunan İYİ Parti lideri, “Bugün hesaplaşıyoruz. Hesap veriyorum, hesap soracağım sonra. Bu partide şımarıklık, hadsizlik, saygısızlık bitmiştir.” dedi.

    Akşener’in açıklamalarının satırbaşları şöyle:

    5,5 yıl önce bu partiyi kuramazsınız dediklerinde kuracağız dedik, kurduk. Bu parti yaşamaz dediklerinde yaşatacağız dedik, yaşattık. Milletimizin sesi olacağız dedik, olduk. Siyasetin alışılmış düzenini bozduk. Dedikodu yapmak, iftira etmek, hakaret etmek yerine kapı zillerini çaldık. Biz daima hakikatin peşinden gittik. Şartlar ne olursa olsun hakikati söylemekten kaçınmadık. Yapılamaz denilen her şeyi yaptık.

    Ben Meral Akşener, ben sadece oylarınızla genel başkanlığa seçilmiş, başka hiçbir sıfatı olmayan buradaki tek kişiyim! Beni, mansıpla satın alabilen oldu mu? Beni parayla satın alabilen oldu mu?

    “EN BÜYÜK PİŞMANLIĞIM”

    Seçime girebilmek için CHP’den 15 milletvekili istedik hayatımın en büyük pişmanlığıdır. Sayın Kılıçdaroğlu’na teşekkür ediyorum ancak o gün bugündür bu 15 milletvekilinin bedelini ödeyemedik.

    “HADSİZLİK, SAYGISIZLIK BİTMİŞTİR”

    Başarısızlık varsa sorumlu benimdir. Başarı varsa sizindir. Kılıçdaroğlu’ndan randevu aldım gittik. İki parti yerel seçimlere birlikte gitmeyi teklif ettik, sonuçta bir başarı çıktı. Beni en çok etkileyen, üzen ne oldu biliyor musunuz? Beni en çok üzen “İstanbul’un seçimini biz değil HDP kazandırdı.” oldu. Biz çalışmamışız, onun için seçim kaybedilmiş. İnsafınız kurusun, anlıyorum korktunuz. Neymiş İstanbul HDP sayesinde kazanılmış. Haydi o zaman bundan sonra size hayatta başarılar.

    Artık bu partide şımarıklık bitmiştir. Hadsizlik, saygısızlık bitmiştir! Herkes haddini bilecek. Sonrası çok ilginç oldu. Biz hariç herkes kazanmayı sağladı. O gün anladım ki, İYİ Parti, önemli bir kesim tarafından tehdit görülüyor; sadece iktidar değil, muhalefetin bir bölümü için de…

    Anladım ki İYİ Parti milletin partisidir. Bu milletin vicdanının su terazisidir. Siz kim Türkiye kim. Siz kim Türklük kim. Saygısızlar…

    AKŞENER’DEN KURA TEPKİSİ

    Öyle çirkinlikler yapıldı ki, günlerce uyuyamadım. Söyleyemeyeceğim öyle pislikler oldu ki… Gördüm ki herkes her şeyi istiyor, yetmiyor. Vekillik olunuyor yetmiyor, GİK üyeliği isteniyor, genel başkan yardımcılığı isteniyor. Kardeşim, kadrolar sınırlı! Bırakın birileri de o görevleri yerine getirsin.

    Şimdi kongreye gidiyoruz. Bütün üst kurul delegelerimizin, milletvekillerimizin ismi olan bir torba var yanımda. Bana kala kala kura kaldı! Ayıp be! Kura mı çekeyim ben!

    Milletvekillerini kura ile mi belirleyeyim! GİK’i kura ile mi belirleyeyim! Saygısızlar, ne istiyorsunuz! Hesabımızı bugün ortaya koyduk, yarın göreceğiz. Bundan sonra partimize saygısızlık eden, zarar vermeye kalkışan herkes hakkında bizzat gereğini ben yapacağım ben.

    “İL İL İLÇE İLÇE GEZECEĞİZ”

    Bir seçim dönemini geride bıraktık. Bizim için milletimizin iradesi baş tacıdır. Ne kazanmanın sarhoşluğuna katılırız ne kaybetmenin üzüntüsünde kayboluruz.

    Bugünden sonra da gecemizi gündüzümüze katarak il il ilçe ilçe gezeceğiz. Millet için milletle yapılan siyasetin bir an önce önünün açılması gerekiyor.

    GİK VE MDK SEÇİLECEK

    Kurultayda, genel başkanın yanı sıra 50 üyeden oluşacak Genel İdare Kurulu (GİK) ile 11 üyeden oluşacak Merkez Disiplin Kurulu (MDK) üyeleri seçilecek.

    Öte yandan, Kurultay’da platforma kurulan dev ekranda ise Genel Başkan Meral Akşener’in yanı sıra Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün portresi yansıtıldı.

    Ayrıca Poyraz, İYİ Parti 3. Olağan Kurultayı’nın bin 70 delegenin katılımıyla çalışmalarına başladığını da ekledi.

  • “Bu ülkede bir kira vurgunu var”

    “Bu ülkede bir kira vurgunu var”

    İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, İstanbul Sancaktepe’de tekstil işçileri ile bir araya geldi. Akşener, “İyi kötü biz, projelerimizi anlatıyoruz. Bugüne kadar Sayın Erdoğan’ın ağzından bir şey duydunuz mu? ‘Ekonomi kötü, bunları düzeltmek için şunları yapacağım’ dediğini duydunuz mu? Hayır” dedi.

    Meral Akşener, bugün Sancaktepe’de bir tekstil fabrikasını ziyaret etti. İşçilere seslenen Akşener, cumhurbaşkanı seçiminin yarın yapılacak ikinci turunda, Millet İttifakı Cumhurbaşkanı Adayı ve CHP Genel Başkanı Adayı Kemal Kılıçdaroğlu’na oy istedi. Akşener, şunları söyledi:

    “Türkiye’yi yönetenlerin her birimize ‘PKK’lı, terörist, FETÖ’cü, ateist, kafir’ gibi her bir sözü söylemesinin sebebi şu. Ben, 3 yıldır esnaf geziyorum. 2,5 yıldır da ‘derin yoksulluk’ adı altında sizlerin evlerinizin kapısını çalıyorum. Sizi dinliyorum, o taleplerinizi kamuoyunun gündemine getiriyorum. Kızım dedi ki ‘Müşteri kaybediyoruz.’ Fark etmediğiniz bir şey var kızlar, siz de velinimetsiniz. Siyasetçi için seçmen, velinimet olmalı, patron olmalı ama dini değerler, kimlik değerleri üzerinden birbirimizle dövüştürüldüğümüz zaman ne söylediğimizin farkına varılmıyor. İyi kötü biz, projelerimizi anlatıyoruz. Bugüne kadar Sayın Erdoğan’ın ağzından bir şey duydunuz mu? ‘Ekonomi kötü, bunları düzeltmek için şunları yapacağım’ dediğini duydunuz mu?’ Hayır. Ben, Meral Akşener, 7 yaşından beri beş vakit namaz kılan biriyim. Bana ‘kafir’ deniliyor, peki bu şirk değil mi?

    “BU ÜLKEDE BİR KİRA VURGUNU VAR”

    Bizim asgari ücret önerimiz, işverenin sigorta kısmını üstlenmek üzerine. Siz, sigortasını devletin ödediği bir asgari ücreti yüksek verebilirsiniz ve o insanların aç gezmesine engel olursunuz. Geçinemiyorlar. Evvelki gün bir eve gittim, bir karışlık penceresi olan bir ev. 3 tane çocuk yaşıyor. Güneş yok, ışık yok. 4 bin TL kira ödüyorlarmış. Ama şu anda adam çıkarıyor, 6 bin 500 TL’ye verecekmiş. Bir kira vurgunu var bu ülkede. Bizim, sosyal konut yapmak gibi bir görevimiz var.

    SURİYELİ SIĞINMACILARA HERKES KIZIYOR, BUNLARI GETİRENLERE NİYE KİMSE BİR ŞEY SÖYLEMİYOR”

    Suriyeli sığınmacılara herkes kızıyor. Yahu arkadaş, bunları getirenlere niye kimse bir şey söylemiyor? 10 milyon Suriyeli, 7 milyon Suriyeli… Neyse, bir türlü rakam da yok piyasada. Kızıyorsanız kim getirdi kardeşim? Biz, niye Suriye ile kavga ettik? Suriye, İran, Irak; şöyle o sınırlara baktığınız zaman, 7 trilyonluk ticaret hacmi var. Mısır’la niye kavga ettik kardeşim biz? Sisi’ye niye sövüyorsun be kardeşim? Bak, şimdi gidip hazır olda duruyorsun. Çalmayacaksın, çırpmayacaksın; bir de aşırı derecede israf var, onu bırakacaksın.”

  • “Rövanşların havada uçuştuğu bir Türkiye’den bıktık”

    “Rövanşların havada uçuştuğu bir Türkiye’den bıktık”

    İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, “Kılıçdaroğlu’nu izam eden yalan, kurgu bir video orada oynatıldı. Bir vatandaş buna inansa ve terör örgütüyle iltisaklı olarak görse ve bir saldırıda bulunsa bunun azmettiricisi Sayın Erdoğan’dır. Kimse ne yaptığının farkında değil. Gayri ciddiliğin getirdiği sonuç bunlardır. Sokakta insanların birbirine olan davranış biçimi değişti bu ülkede” dedi. Akşener, “Öfkelerin çatıştığı, rövanşların havada uçuştuğu bir Türkiye’den bıktık. Bunların artık bitmesi gerekiyor. Bunu hep beraber sandığa giderek yapmalıyız. Ben samimiyetle Kılıçdaroğlu’nun hak yemeyeceğine, harama, kul hakkına el uzatmayacağına, terör örgütleriyle yan yana gelmeyeceğine inanıyorum” diye konuştu.

    Meral Akşener, FOX TV’de “Liderler FOX’ta” programına katıldı. Akşener; Doğan Şentürk, İlker Karagöz, Tülay Ünal Öçten, Selçuk Tepeli ve Engin Yılmaz’ın sorularını yanıtladı.

    “YEMİN TÖRENİ İLE İLGİLİ BİR PROBLEM OLDU”

    Türkiye sizin söylemlerinizden bir tren kaçırmak üzere. Türkiye bu treni kaçırırsa vagonlarında sadece parlamenter sisteme dönüş mü kaçacak yoksa başka ne kaçacak?

    “En fazla kadınlar ve gençlerle ilgili edinilmiş haklar kaçacak. Bu ülkede nefes almak izne tabi olacak. Çünkü şartlar onu getirecek. Burada benim ısrarla üzerinde durduğum şey, sistem. Yani öznem Sayın Erdoğan değil; hep örnek veriyorum. Sizlerden birini o sistemin içine seçelim koyalım altı ay sonra ya psikiyatrik durum ortaya çıkar ya da bambaşka bir insan tipi ortaya çıkar. Dolayısıyla bir ayda Sayın Erdoğan’ın seçim olduktan sonra yaptığı atamalara dair kararları bunlar. Şimdi, inanılmaz bir güç ve o gücün kendisine de bir ışık gibi yansıması gayreti içinde bir insan kesimi var. Öyle olunca bir günde, bir gecede İstanbul Sözleşmesi’nden bu sistemin başında oturan kişi vazgeçti. Böyle bir kararname ile inanılmaz atamalar yapıldı. Böyle bir kararname ile sizi aldı öbürünü koydu falan filan. Şimdi, bu Meclis’e giren, seçilmeyi o kadar çok istiyor ki Erdoğan, o kadar alıştı ki bu güce. Bu gücü bırakmamak için bir sürü hata, kusur, muhtemelen hukuksuzluk var. Bütün bunlara bir bütün olarak baktığınızda oradan ayrılmamak için her yolu denedi. Cumhur İttifakı’nı genişletti ve kadının sahiplendirilmesinde ön gören, bunu söyleyen, dört maddenin değişmesine ilişkin talebi olan, bayrağın Türkiye bayrağı denmesine yönelik talebi olan hem Hizbullah’ın hem PKK’nın terör örgütü olmadığını düşünen bir siyasi partiyi aldı Meclis’e getirdi. Yemin töreni ile ilgili bir problem oldu. Mazbataların geç verilmesinin sebebi seçim. Seçim öncesinde yemin töreni yapılsaydı HÜDA PAR’ın bir milletvekili bu yemini doğru bulmadığı ifade etmişti, belki de etmeyecekti. Bilmiyoruz, sonuçta bundan kaçınmak için yemin törenini seçimden sonrasına bıraktılar.

    “SAYIN ERDOĞAN’I ÇOK SEVENLER, BU SEÇİMDE SAYIN KILIÇDAROĞLU’NA OY VERSİNLER”

    Yasağın bol olduğu, kayırmanın çok olduğu, 82 puan alsanız dahi eğer sizin AKP bünyesinde tanıdığınız yoksa 54 puanla yakın arkadaşınız atandığı, mülakatta elendiğiniz, keyfi bir sistemin, hukukun katledildiği, yargının yok olduğu bir sistemin içinde bir nefes alamaz. Önce kadınlar, gençler sonra sıra size gelir. Bütün bunları kaybederiz. Özellikle AKP’lilere seslenmek isterim; Sayın Erdoğan’ın son dönemi. Burada da öfkenin kat be kat arttığı, yumuşak davransa onu seçenlerin onun üzerine hücum edeceği bir alan birikecek. Sonuç itibariyle bitmeyen bir rövanş. Buradan seçilecek bir başkan da bu yetkilerin keyfini çıkara çıkara bu sefer de buradakilere karşı kullanacak. Benim demem o ki; özellikle AKP’li seçmenler, Sayın Erdoğan’ı çok sevenler, bu seçimde Sayın Kılıçdaroğlu’na oy versinler ki; biz parlamenter demokrasiye geçiş yapalım ve artık şu rövanş işinden vazgeçelim. Türkiye Cumhuriyeti kuruluş ayarlarına dönsün, hukukun üstünlüğü, yargının bağımsızlığı… Kadınlarla ilgili söylüyorum en çok biz nefes alamıyoruz çünkü.”

    “MECLİS’İN TÜMÜNÜN YAN YANA GELİŞİYLE GÜÇLENDİRİLMİŞ PARLAMENTER SİSTEME GEÇİLECEĞİNE İNANIYORUM”

    HÜDA PAR ve Yeniden Refah Partisi kadını koruyan, 6284 ile ilgili kanuna ilişkin bir girişimde bulunacaklar. Şimdi Meclis’te böyle bir yasa çıkarsa Cumhurbaşkanı Kılıçdaroğlu olursa bu sistem nasıl işler?

    “Tüm yürütme yetkisi Cumhurbaşkanı’nda. Yürütme yetkisinin tamamı Cumhurbaşkanı’ndadır, bütün kararnameler ve yönetmeliklerle yönetebilir. Atama yetkilerinin tamamı Cumhurbaşkanı’nda. Bütçeyi Cumhurbaşkanı hazırlıyor. TBMM’ye sunuyor ama TBMM değiştirmede son söz hakkına sahip değil. Dış politikayı Cumhurbaşkanı belirleyici… Bu çok tuhaf bir yetki, diyorum ki; Cumhur İttifakı Meclis’i aldı, kanun vs. konuların zaten Meclis’in işlevi yok ama işlevli hale getirmenin yolu bu yetkilere sahip Cumhurbaşkanının seçildiği andan itibaren Meclis’in tümünün yan yana gelişiyle güçlendirilmiş parlamenter sisteme geçileceğine inanıyorum. Çünkü bu, denge ve denetleme mekanizması Erdoğan’ın ve arkadaşlarının hiç işine yaramayacak.

    AKP birinci parti olabilir ama tek başına kuramıyor. Koalisyonlarda büyük partiler, yan yana gelir ve ortak nokta bulur ve sonuçta bu iktidarı alır, Meclis’te aynı şekilde denetleme ve denge mekanizmasını oluştururlardı. Bu ucube sistemin getirdiği, pek çok enfekte olmuş alan var onlar gider. Bu kadınlarla ilgili mevzuda Sayın Kılıçdaroğlu seçildiği takdirde, onu Meclis’te iptal etmeleri mümkün olmaz. Sistem aksamaz ama büyük yetkilere sahip bir şahısla yol yürümeyi Sayın Erdoğan ve arkadaşları istemeyecektir.”

    “HİÇBİR PARTİNİN YA DA KİŞİNİN SEÇMENİ MARABASI DEĞİLDİR”

    Birinci tur bildiğimiz neticelerle sonuçlandı. Bunun nedeni ne? İkinci turdan önce orada anlatılamayan ne anlatılabildi?

    “Biz 45 miting yaptık. Kendi seçmenimize Kılıçdaroğlu’na oy vermeye, sevk etmeye amaçlı, onları motive etme amaçlı CHP’den insan talebinde bulunmadık. Organik mitingler oldu. Bu 45 mitingin önemli bir kısmını Mansur Yavaş beyefendi ile katıldık biz. Şimdi bu alkışların artmasını gördüm. Son bir haftada heyecan oldu. Ben bunu Erzurum’daki hadiseye bağladım. Erzurum’da çocukların taşlanması, kadınların hali bir vicdan oluşturdu ve birinci turda iddiaya girdim. Birinci turda samimiyetle inandım. Alınmayınca ne olduğuna bakıyorsunuz, sonra nedir bu diye baktım. Sayın Erdoğan, 49.2 almış; 27 milyon 133 bin seçmen. Sayın Kılıçdaroğlu yüzde 44.88 almış, 24 milyon 595 bin seçmen. Katılım oranı yüzde 87. Geçersiz oy, 1 milyon 137; kayıtlı seçmen 64 milyon. Oy kullanana 55 milyon 856 diyelim.

    Şimdi, potansiyel seçmen 12 milyon. Bunun sandığa gitmemiş olanı var, geçersiz oy kullananlar var. Hem bizim için hem Sayın Erdoğan ve arkadaşları için ama bizim alabileceğimiz şey, oy oranı 2,5 milyon. Şimdi böyle bakınca biz esasında bu sonuçları yeğiz içinde karşılamamız lazım. Birinci tura inandığımız için muhtemelen sarsıldık. Ama diğer taraftan ilk defa AKP, 21 yılda 2002’deki oy oranına döndü. Şimdi bu referandum haline dönüyor ve sıfır sıfır başlıyor. Kim o farka ulaşabilirse o kazanacak. Bizim burada şansımız iyi. Sayın Oğan üçüncü bir aday olarak çıkmıştı, böyle olunca Sayın Kılıçdaroğlu bizimle görüştü biz kendisine yetki verdik, herkesle görüşebilir. Sonuç olarak Sayın Oğan ile bir görüşme yapıldı. Sonucunda Oğan, Cumhur İttifakı’na katıldı. Özdağ, Millet İttifakı’na katıldı ve böyle baktığınız zaman o üçlük seçmen de duruyor. Benim başından beri iddiam şudur; hiçbir partinin ya da kişinin seçmeni marabası değildir. Sahipli mal da değildir. Seçmen velinimettir.

    Türkiye uzun zamandır kutuplaşma üzerinden yürüyünce bu seçimde de konuşmaya çalışsak da beceremedik. Biz ekonomiye dair pek çok konu konuştuk, Sayın Erdoğan devamlı teröristler, PKK’lılar diye bağırdı, mecburen cevap verildi aşırı iftira olunca. Sonuçta sizin o seçmenin ihtiyaçlarına dair önerdiğiniz her bir konu yerine ulaşmadı. O haneler benden öğreniyor, o gürültü seçmen üzerinde etkili oldu olmadı bilmiyorum ben. Yorum yapamam ama bizim söylediğimiz o seçmenin ihtiyacı olan, olması gereken cümleleri onlara ulaştıramamışız. O gürültüden dolayı. Vaatleri duyuramamışız. Onu gördüm ben.

    Türkiye’de herkes ayakta kalmaya çalışıyor. Biz bu konudaki yapacaklarımızı anlatamamışız. Esasen siyaset, o seçmenin gönlünü almanın yolu, vizyonu yarıştırmaktır.”

    “CUMHURBAŞKANININ BİR YALAN SÖYLEMESİ, TUZAK KURMASI, İFTİRA ATMASI KABUL EDİLEMEZ”

    Montaj meselesi ikinci turdan önce gündemi oldu. Bunun etkisi oldu mu, yaradı mı?

    “Yaratmak mecburiyetinde oluyorsunuz. Ben 2018’de şöyle bir ün yumağına katıldım. Sayın Erdoğan’ın ağzından bugüne kadar bana ‘FETÖCÜ’ demedi. Ama bitmeyen bir senfoni şeklinde çevredekiler, montajla abu sabuk şekilde FETÖ’cü aşağı FETÖ’cü yukarı. Ben ne yaptım 2018’de? Ben ne yapacağımı anlatmak yerine en son Denizli’de avaz avaz bağırdım. Bir haksızlık hissediyorsunuz sonra ben onu gördüm ki bu bir yün yumağı…

    Sürekli bir masadan olmayan HDP üzerinden ona bağlı olarak PKK üzerinden çekiçle vuruldu başımıza. HDP, Sayın Kılıçdaroğlu’nu destekleyeceğini ilan ettiler ve dediler ki; herhangi bir alışveriş yoktur, şartımız yoktur. Sadece bu sistemden kurtulmak için kendisine oy vereceğiz dediler. HDP’lilerin talebi olmamasına rağmen bu arkadaşların ısrarlı bir biçimde o masaya oturtmak için gayretleri oldu. Ben bu kadar stratejiden uzak, böyle bir şeyi Türkiye’de gördüm.

    Dedim ki; Apo ile görüşülmeye gitti, yalanlanabildi mi? Hayır yalanlanmadı. Söylemeye çalıştığım şey şu; Millet İttifakı’nı desteklediğini iddia eden ve orayı tanzim etmeye meraklı, dün de Erdoğan’ı tanzim etmeye düşünüp sonra Sayın Erdoğan tarafından kapının önüne konulmuş bir tayfa var Türkiye’de. Çok konuşan, çok çizen… Bu sistemin Sayın Erdoğan’ın eline sürekli bir imkan tanıdığını söylüyorum HDP’ye rağmen. HDP masadan bir şey istemiyor. Durup dururken bir salvo yapıyor. Sonuç, montajların yapılmasının bir gerekçesini oluşturdular. Arkasından da montajlar yapıldı. O montajların etkilediği insanlarla sokakta karşılaşıyorsunuz ve acı geliyor insana.

    Hepimize bir tuzak kuruluyor ama kaçamıyorsunuz. Tuzak olduğunu görüyorsunuz kaçamıyorsunuz. Her gittiğimiz yerde hem Mansur Bey uzun uzun konuştu. Bakın, bana hem PKK’lı deniliyor hem de faili meçhulcü. Akla zarar.

    Bu bir Cumhurbaşkanının böyle işlere tevessül etmesi, böyle işlere karışması, böyle konuları göstermesi, yalan konuşması hepimizin namusumuzun, şerefimizin, güvenliğimizin korunmasından da yükümlü olan Cumhurbaşkanının bir yalan söylemesi, tuzak kurması, iftira atması kabul edilemez. Bu korkunç bir şey. Başka bir ülkede olsa mahkemelik olur.”

    “YÜZ SAYFA TÜRKÇE, FELSEFE, MANTIK OKUMAZSANIZ KONUŞAMAZSINIZ. ANA DİLİNİZİ ÜÇ YÜZ KELİME İLE KONUŞUYORSANIZ ZATEN OLMAZ”

    Erdoğan’dan ve Kılıçdaroğlu’ndan bugün karşılıklı söylemler çok yükseldi. Kılıçdaroğlu, “TRT ekranlarında tartışalım” dedi. Sizin bu konunun kapanması için… Türkiye bunu hak etmiyor mu?

    “Sayın Erdoğan yapmaz. Türkiye her şeyi hak ediyor. Geçmişi biz özlemle izliyoruz. Benden çok genç arkadaşlar var partimizde, Süleyman Demirel’in Özal’ın, Ecevit’in yani o dönemin insanlarının, Erbakan’ın hem kurşun gibi söz ama estetik, zeka ürünü dilini iyi bilen bir siyasetçinin konuştuğu, sonradan düşündüren muhteşem münazaralar var. Ben ısrarla bir şey söylüyorum; yüz sayfa coğrafya, yüz sayfa tarih, yüz sayfa edebiyat, yüz sayfa Türkçe, felsefe, mantık okumazsanız konuşamazsınız. Ana dilinizi üç yüz kelime ile konuşuyorsanız zaten olmaz. Dolayısıyla dünya böyle gider. Kılıçdaroğlu’nun karşısına kimse çıkmaz yani.”

    “BEŞAR ESAD İLE ANLAŞACAKSINIZ”

    Türkiye’nin çok masraf ettiği ama kontrol edemediği bir sığınmacı meselesi var. Bir defa bununla ilgili mesajların etkisi ne olacak? Ümit Özdağ, Kılıçdaroğlu’nu desteklediğini açıkladı. Onun sığınmacılar ile ilgili önemli mesajları vardı. Ümit Özdağ’ın katkısının ne olacak? Ümit Özdağ, partinizden pek çok suçlama ve eleştiriden sonra ihraç edildi. Şimdi tekrar kesişti nasıl oldu?

    “Sondan başlayayım, ben bizim partimizden ayrılan hiçbir arkadaşımızın prensip olarak tek kelime bulamazsınız arkadaşlar hakkında. Karşı tarafı rencide edecek tek bir kelimemi bulamazsınız. Bunun anlamı şudur; 30 yıldır aktif politika yapıyorum ben. O kadar çok şeye şahit oldum ki sonra mahcup olunur. Dolayısıyla Sayın Özdağ, Kavuncu için FETÖ’cü demişti. Sonra mahkemelik olundu, nitekim Buğra Kavuncu ile ilgili herhangi bir bağlantı bulunamadı. Şu anda Türkiye’de siyasi olarak istinatta bulunulmuş, asla böyle bir şey yok denilen tek siyasetçi olarak Buğra Bey karşımızda duruyor.

    Genelde bana bağırırlar… Şimdi onu kapattık. Ama şimdi gene bu işler olduğu zaman sığınmacı konusunda Özdağ, partimizdeyken de hassastı. İlk çalıştayı onun önerisi ile çalıştılar. Hatta sonuç belgesini de onlar yazdı ben okudum. Biz o günden beri üzerinden çalışıyoruz. En son Tolga Akalın’ın milli göç doktrini diye hazırladığı ve kamuoyuna duyurduğumuz, hepimizin imzası bulunan bir doktrinimiz var. Dolayısıyla aynıyız. Bizim dediğimiz şey şu; birincisi, sığınmacılık, kaçak göçmen. Kaçakları her an dışarı çıkarabilirsiniz. Onun için uluslararası bir hukuk yok. Onlar da karışık, net bir bilgi de yok. Derhal polis marifetiyle yakalayıp de port edebiliyorsunuz. Bu başka bir şey. Bir de sığınmacı dediğimiz var, ağırlığı Suriye’den olmak üzere aynı dili konuşan, aynı kültüre sahip çıkıp gelmişler. Kimine göre 6 milyon, kimine göre 8 milyon… Ne kadar olduğunu kimse bilmiyor. Bu arada devlete göre 4 milyon civarında, Suriyeliden bahsediyorum. Böyle bir sistemde Suriye’den buraya geçişinde bu iktidarın büyük bir suçu var. Bunların gitmesi için Beşar Esad ile anlaşacaksınız, Avrupa Birliği’ni işin içine koyacaksınız. Onlar da suçtu. Rusya’yı koyacaksınız, o da taraf. Amerika’yı koyacaksınız, o da taraf. Siz de gireceksiniz. Seçimi kazandık, eylül aydından itibaren başlayarak iki yılda tamamını Suriye’ye geri göndereceksiniz. Bizimki bu. Ortak Mutabakat Metni’nde de bu altı siyasi partinin anlaştığı buydu. Sayın Özdağ, bunu bir yıla almış, dolayısıyla benim açımdan sorun yok. Yapıldığı takdirde bir yılda da gönderilebilir. Ama ay ay, sayı sayı yazdığımız bir konu. Orada hem fikiriz. Demografiyi bozar, bozuyor. Doğru dürüst entegrasyon söz konusu olamıyor. Ucuz işçiliğin getirdiği bir süre enfekte olma durumu var. Bizim o bütün bölgeyi; Kilis, Gaziantep, Urfa, Hatay bu bölgeye baktığınız zaman nüfusu, bizim vatandaşlara göre ileriye doğru gidiyor.”

    AKP’nin izlediği sığınmacı politikası suçtur dediniz…

    “Biz, ‘Kardeşim Esad’tan’ ‘Katil Esed’e’ geçtik. Ne kazandık? Sıfır. Ne oldu, ne kaybettik? Saydığım milyonlarca insanın Türkiye’ye gelmesi.”

    Ümit Bey’in verdiği bilgi bugün, Göç İdaresi’nden gelen bilgi dedi. 1,5 milyon Suriyeli’ye vatandaşlık verildiğini söyledi. Bu seçime bir referandum diyorsunuz ya sığınmacılar açısından da bir referandum olarak görüyorsunuz değil mi?

    “Aynen öyle. Hırsızlık, liyakatsizlik, kayırmacılık, uyuşturucu, baronlar, sığınmacılar, kaçaklar üzerinden… Sığınmacılar konusu kesinlikle 7’den 77’ye en fakirinden en ekonomik durumu ortanın üstüne gitmeli diyorlar. Dün Esenler’de gittiğim evlerden 3 tane sokak gezdim. Ayrı ayrı böyle şeyde arka sokaklar bunlar. Mesela işaret edip diyor ki, şurası şöyle komple diyor, Suriyeliler dükkan açmış. Beyaz eşya dükkan diyoruz adına yani. Mağazalar işte beyaz eşya var. Tekstil atölyesi açmışlar. Büyükçe bir şey. O gittiğim evde kadın dedi ki ‘Abla ben dedi, gittim. Yarım gün burada çalışabilir miyim?’ Tekstile gitmek deniyor, adına. Demişler ki biz Türk çalıştırmıyoruz. Sahibi de Suriyeli, biz Türk çalıştırmıyoruz, kusura bakma bacım demiş. Suriyeli, Suriyeli çalıştırıyor.”

    “AB, ABD, RUSYA, BEŞAR ESAD VE TÜRKİYE BERABER OTURUP GÖNDERMELİDİR”

    Hükümet biriket evler yapıyor oraya ve işte 500 bin gitti, 1 milyon daha gidecek diyorlar ama rakamlar ortada 3 buçuk milyon resmi rakamlara göre. Bu proje tutar mı? Briket evler formülüyle buna çözüm bulunabilir mi?

    “Hayır, mümkün değil. AB, ABD, Rusya, Beşar Esad ve Türkiye beraber oturup göndermelidir. Bu uluslararası hukuka göre mümkün. Daha enteresanı Beşar Esad her sene af ilan ediyor. Esas mesele, uluslararası hukuka göre can güvenliği. Yani oraya gönderdiniz, adamları öldürdüler, o sizi suçlu yapıyor. Ama her af ilan ettiğinde insanları gönderme yetkiniz var. Hele kaçakları anında deport etme imkanınız var. Bu Geri Kabul Anlaşması’ndan derhal vazgeçmek var. Geri Kabul Anlaşması’nı derhal kısmı benim şahsi bir görüşüm.”

    “O ZAMAN VALİLERİ TOPLAYIP DEMİŞTİM Kİ FİYAT UCUZLARSA İHMAL VAR. İHMAL YOKSA UYUŞTURUCU ÇOK PAHALI OLUR”

    Göç demek sadece göç değil. Göç demek uyuşturucu, eli kanlı terör örgütleri, silah, illegalite, kadın satışı demek. Bu iktidar sadece eli kanlı terör örgütlerini Meclis’e sokmakla yetmedi. Cumhuriyet gazetesi de bir haber yaptı. El Nusra tugayları diye bir örgüt var. Bu eli kanlı terör örgütünün yöneticilerine vatandaşlık verilmiş. Bütün bunlar beka diye tutturan bir iktidar zamanında oluyor. Bu nasıl gözü karalık, neye bağlıyorsunuz? Bunla nasıl mücadele edeceksiniz?

    “Mücadele işi kolay. Önemli olan bu seçimi kazanıp bu sistemi değiştirmek. Gerçekten kolay. Kararlılıktır esas olan. Kayırmacılığın ortadan kalkmasıdır. Hukukun üstünlüğüdür. Ben uyuşturucu konusunda çok hassastım. Uyuşturucunun en büyük özelliği bizde üretilmezdi. Ağırlıklı PKK üzerinden, Afganistan’dan gelir, bizden geçerdi. Birazı kalır hep. O zaman valileri toplayıp demiştim ki fiyat ucuzlarsa ihmal var. İhmal yoksa uyuşturucu çok pahalı olur. Buraya gelmiyor demektir. Şu anda bahsettiğim çocukların, o evlerin çocuklarının annelerinin anlattığını söyleyeyim size. Devlet okullarından bahsediyorum. Bıçak, alkol ve hap giriyor. Bütün bunlarla mücadele etmenin yolları var. Önce devlet gibi devlet olacaksınız. Devletin ciddiyetine sahip çıkacaksınız.”

    “BİR VATANDAŞ BUNA İNANSA VE TERÖR ÖRGÜTÜYLE İLTİSAKLI OLARAK GÖRSE VE BİR SALDIRIDA BULUNSA BUNUN AZMETTİRİCİSİ SAYIN ERDOĞAN’DIR”

    Sahte videolarla ilgili Kılıçdaroğlu’nun bir cümlesi var. Sahte video üretene ‘sahtekar’ denilir. Siz?

    “Doğrudur. Kılıçdaroğlu’nu izam eden yalan, kurgu bir video orada oynatıldı. Bir vatandaş buna inansa ve terör örgütüyle iltisaklı olarak görse ve bir saldırıda bulunsa bunun azmettiricisi sayın Erdoğan’dır. Kimse ne yaptığının farkında değil. Gayrı ciddiliğin getirdiği sonuç bunlardır. Sokakta insanların birbirine olan davranış biçimi değişti bu ülkede.”

    “ERKEKLER ARASINDA, CAMİ CEMAATİ ÜZERİNDE ETKİLİ OLMUŞ”

    Bu montaj videosunun seçmende etki ettiğini düşünüyor musunuz? Peki Cumhurbaşkanı’nın montaj itirafının seçmende etki ettiğini düşünüyor musunuz?

    “Kadınlarda yok ama cami cemaati üzerine olmuş. Onun yayılması lazım. Tabi süre çok az, ne kadar olacak. Kaç kanalda sayın Kılıçdaroğlu ve bizler görüş bildirebiliyoruz? Ben bu 10 günlük sürede iki televizyona çıkabiliyorum. Sayın Kılıçdaroğlu ve diğer arkadaşlar da benzeri. Dolayısıyla sürekli boca edilen bir sistemde işimiz zor. Erkekler arasında, cami cemaati üzerinde etkili olmuş. Kadınların tencere kaynatmakla, çocukların durumuyla ilgili ciğeri yanıyor. Dolayısıyla kadınlarda rastlamadım.”

    “ÖFKELERİN ÇATIŞTIĞI, RÖVANŞLARIN HAVADA UÇUŞTUĞU BİR TÜRKİYE’DEN BIKTIK”

    Sandık güvenliğine gelelim. Yüzde 50,5’luk seçmen Başkanlık Sistemi’nden, bu iktidardan memnun olmadığını gösterdi. Yüzde 50,5’luk kitlede değişik birtakım kaygılardan dolayı vermemiş. Sonuçta bir memnuniyetsizlik var ve Türkiye’nin büyük bir bölümü, yarısından fazlası memnun değil. Bunlar sandığa neden gitmeli?

    “Hukuk, adalet, yargının bağımsızlığı gibi konuların eğer kamil bir demokrasinin uygulanması isteniyorsa, bir kesim bunu arzu ediyor. Bu arkadaşlarımız bunu istiyorsa çocukları için gitmeleri gerekiyor. İki, gençlerin gitmesi gerekiyor, gitmeyen gençler varsa. O gençler bu ülkede nefes alamayacaklar. Bir daha biz parlamenter sisteme geçişe dair bir konuşma yapamayacağız. AK Parti’yi, Erdoğan’ı seven insanların daha fazla gidip sayın Kılıçdaroğlu’na oy vermeleri gerekiyor. Çünkü son seçim, Erdoğan bir daha aday olamayacak. Partisinde de damatları dışında yerini tutacak kimse yok. Öfkelerin çatıştığı, rövanşların havada uçuştuğu bir Türkiye’den bıktık. Bitmeyen bir rövanş, bitmeyen bir öfke, bitmeyen bir huzursuzluk. Bunların artık bitmesi gerekiyor. Bunu hep beraber sandığa giderek yapmalıyız. Ben samimiyetle Kılıçdaroğlu’nun hak yemeyeceğine, harama, kul hakkına el uzatmayacağına, terör örgütleriyle yan yana gelmeyeceğine inanıyorum.”

  • “Oğan değil, seçmenler karar verecek”

    “Oğan değil, seçmenler karar verecek”

    İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, Habertürk canlı yayınında gündeme ilişkin soruları yanıtladı.

    Ata İttifakı’nın cumhurbaşkanı adayı Sinan Oğan’ın Cumhur İttifakı’nı destekleyeceği yönündeki açıklamasının sorulması üzerine Akşener, kendisinde bu konuda olumlu ya da olumsuz değerlendirme yapma hakkını bulmadığını, bu değerlendirmeyi Oğan’a oy veren seçmenlerin yapacağını söyledi.

    Kişisel kararını saygıyla karşıladığını belirterek Oğan’a başarı dileyen Akşener, ona oy veren seçmenlerin Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı destekleyeceğini düşünmediğini ifade etti. Akşener, soru üzerine, Oğan’ın Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı desteklemesine şaşırmadığını kaydetti.

    Millet İttifakı’nın oy oranını Cumhurbaşkanı Seçimi açısından başarısızlık olarak görmediğini dile getiren Akşener, şöyle devam etti:

    “Ben, birinci turda geçilebileceğine inanmıştım. Son 10 gün sahalarda 45 miting yapmışım, birçoğuna da Sayın Mansur Yavaş ile gittik. Mitinglerde Kılıçdaroğlu’na oy istediğim zaman alkışı görüyorsunuz. Bir de Erzurum’dan sonra ben Sayın Kılıçdaroğlu’nun birinci turda seçimi alacağına inandım ve bunu da belirttim. Şimdi tersinden baktığımız zaman, Cumhur İttifakı’nda AK Parti, 2002’deki oyuna düştü. İlk defa 21 yılda. Sayın Erdoğan ikinci tura kaldı. Buna karşı Meclisi aldılar. Bu, Türkiye açısından bir fayda da getirebilir. Millet İttifakı olarak Sayın Kılıçdaroğlu’nu seçtirebileceğimize inanıyorum. Yasama Cumhur İttifakı’nda, yürütme Millet İttifakı’nda olduğunda hem denge ve denetleme devreye girer hem sonsuz yetkilere sahip cumhurbaşkanı kavramını yeniden sorgulamaya başlarız. İddia ediyorum ki o zaman sağduyu Türkiye’ye hakim olur ve hep beraber Mecliste hiç referanduma gerek kalmadan bütün partilerin ‘Evet’ oyuyla parlamenter sisteme geçiş olur. Bu dengeden dolayı seçmenin lehine olan, Sayın Kılıçdaroğlu’nun cumhurbaşkanı seçilmesi.”

    “SIFIRDAN BAŞLIYORUZ”

    Seçimi kaybetmeleri halinde başkanlık sisteminin bir daha tartışılamayacağını anlatan Akşener, “Biz bunu değiştirmeliyiz. Belki de bu bir şans oldu. Sayın Kılıçdaroğlu’nu seçtirdiğimizde AK Parti de dahil olmak üzere bu sistemi değiştirebiliriz.” dedi.

    Seçim sürecinde gençlerin geleceğine ilişkin fikirlerini anlatmaya yoğunlaştığını, konuşulması gerekenin bu olduğuna inandığını belirten Akşener, “İki aydır et almadığını söyleyen aileler gördüm. Bunları konuşmamız lazımdı. O aileler bana ‘Sen HDP’li misin, masada HDP var mı, sen PKK’lı mısın?’ demiyor. Söylemeye çalıştığım şu, 49’lardan, parti oyundan bahsediyorum, 35’e düşmüş bir yapıdan bahsediyoruz. Gayret etmemiz lazım. Seçmen patrondur, velinimettir. Seçmeni ikna etmek bizim görevimiz. Eksiğimiz varmış, tamamlamaya çalışıyoruz.” ifadelerini kullandı.

    İkinci turda iki tarafın da yarışa sıfırdan başlayacağını belirten Akşener, şunları söyledi:

    “Potansiyel seçmen yaklaşık 12 milyon, sandığa gitmemiş, geçersiz olmuş, boşta kalmış ama aradaki fark 2,5 milyon. Sıfırdan başlıyoruz. Kafa karışıklığı da söz konusu değil. Sadece 2 kişi için oy istenecek. Cumhur İttifakı Sayın Erdoğan’a istiyor, biz de Sayın Kılıçdaroğlu’na istiyoruz. Şimdi daha basitleşti, daha sadeleşti konu. O kızdı, bu küstü, öyle oldu, İYİ Parti şunu yaptı, CHP böyle davrandı, o öyle oldu veya öbür taraf için, bunların hiçbiri geçerli değil. Aradaki fark 2,5 milyonluk bir rakam olduğu için bire bir temasla bu işi sağlamak. Mitingler yaptık, şimdi bireye dokunma zamanı. Kapı zili çalmak lazım.”

    Akşener, AK Parti seçmeninden de oy almak için çalıştığını söyledi.

    “KILIÇDAROĞLU’NA KEFİLİM”

    Meral Akşener, Kürtlere, “PKK’lı” olarak bakılmasının yanlış olduğunun altını çizerek, ayrıştırıcı dil kullanılmasına karşı çıktılarını ifade etti.

    Bir soru üzerine Akşener, “Ben Sayın Kılıçdaroğlu’na kefilim. Ne Abdullah Öcalan’ı çıkarır ne PKK ile el sıkışır ne Habur rezaletini yaşatır ne de FETÖ ile el sıkışır.” dedi.

    Akşener, parlamenter sisteme geçmenin ülke için elzem olduğuna inandığını dile getirerek, bunun için de Kılıçdaroğlu’na oy istediğini söyledi.

    Türkiye’de ekonominin her geçen gün kötüye gittiğini, Millet İttifakı’ndaki partilerin bunu düzeltebilecek güçlü kadrolara sahip olduğunu vurgulayan Akşener, şöyle devam etti:

    “Ekonominin esas patronu güvendir. En basitinden, Kemal Bey kazanacak anketlerine inanıldığı anda borsa ne oldu? Fevkalade yani bu satın alındı. Buna karşılık Sayın Erdoğan ikinci tura kalıp 49,5 alınca ne oldu? Perşembe günü neler oldu? Hatırlayın, kredi limitleri düştü, kredi kartlarıyla ilgili ödemeler problem oldu, sonra ertesi gün geri alındı.”

    “SEÇMENİ ELEŞTİREMEZSİNİZ”

    Akşener, seçim sonuçlarının ardından depremzedelere sosyal medyadan eleştireler yapıldığının hatırlatılması üzerine, bunların çok yanlış olduğunu vurguladı.

    Deprem gibi afetlerin ardından kutuplaşma olmaması gerektiğinin altını çizen Meral Akşener, şöyle konuştu:

    “Seçmen velinimettir, onu eleştiremezsiniz. Talep eden kendine bakacak, ‘Ben nerede eksik yaptım, nerede hata yaptım?’ Dolayısıyla o insanlara oy verdiği için hakaret etme, eleştirme hakkımız bile yok. Ben 15 yıl üniversitede inkılap tarihi anlattım. Demokrasiyi şöyle tarif ederdim: Bu, bilimsel bir gerçekliktir, demokrasilerde her şeyi tartışırsınız, hakaret etmeden, iftira atmadan, bir tek konuyu tartışamazsınız, hür iradeyle verilmiş oyun sonucunu, seçimin sonucunu tartışamazsınız. ‘Ben niye az oy aldım?’ diye tartışamazsınız.”

    “GÜNEY ORDUSU SINIRLARI KORUYACAK”

    Meral Akşener, seçildikleri takdirde Ege Ordusu gibi “Güney Ordusu” kurmayı hedeflediklerini söyleyerek, “Sayın Erdoğan acaba Ege Ordusu’nun 1975’te nasıl kurulduğunu bilir mi? Güney Ordusu o sınırları koruyacak, o ilden, bu ilden asker toplamadan orada bir karargah, bir komutanlık kuracağız.” dedi.

    Seçime CHP listelerinden giren 4 partinin sonuçlara sağladığı katkıya yönelik eleştirilerin hatırlatıldığı Akşener, “Ben o konuda yorum yapamam çünkü CHP’nin talebi bu. Yani ben biliyorum ki DEVA Partisine de Gelecek Partisine de Demokrat Partiye de Saadet Partisine de bizzat Sayın Kılıçdaroğlu bu teklifte bulundu.” ifadelerini kullandı.

  • “Ülke kuruluş ayarlarına geri döner”

    “Ülke kuruluş ayarlarına geri döner”

    İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, İstanbul’da CHP’nin seçim irtibat bürosunu ziyaretinde; “Gençler; bu ülkede bu seçimi kaybettiğimiz takdirde yaşayamayacaksınız. Kadınlar; bu ülkede yaşayamayacaksınız, nefes alamayacaksınız. Dolayısıyla Meclis Cumhur İttifakı’nın, yürütmeyi Millet İttifakı’nın adayı Sayın Kılıçdaroğlu aldığında denge ve denetleme mekanizmaları devreye girer, parlamenter sisteme, AK Parti de dahil olmak üzere cümbür cemaat parlamenter sisteme geçeriz. Bu ülke tekrar kuruluş ayarlarına geri döner, Atatürk’le kavga biter, Cumhuriyetle kavga biter. Kadınların kıyafetleriyle ilgili kavga biter. Kardeşim başının açık olması, kapalılığından bana ne? Esas olan şey hırsız olmamaktır, arsız olmamaktır” dedi.

    İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, 28 Mayıs’taki Cumhurbaşkanlığı ikinci tur seçimleri için ziyaretlerini sürdürüyor. Akşener, bugün CHP’nin İstanbul Kadıköy’deki seçim irtibat bürosunu ziyaret etti.

    Akşener, burada toplanan yurttaşlara şunları söyledi:

    “Ümraniye’den geldim, derin yoksulluk yaşayan ailelerin evlerini ziyaretten geldim. Artık AK Parti zengin fakir arasındaki ayrımda fakirin yanında durmaktan vazgeçmiş. O kadar çok açıldı ki ara ve öyle büyük bir pahalılık var ki yardımlar eskiden olduğu gibi sosyal devlet anlayışının getirdiği mecburiyet ortadan kalmış. Kucağıma aldığım 5-6 yaşlarında zannettiğim kemikleri sayılan bir çocuğa yaşın kaç dediğim de ‘11 yaşındayım’ dedi. Bodrum eve dönüştürülmüş 4 bin lira kira. Emekli maaşlarıyla geçinmeye çalışanların ayda bir kilo et alması imkansız hale gelmiş.

    “OKULLARLA İLGİLİ BUGÜN ÖĞRENDİKLERİM BÖYLE İÇİMİ BIÇAKLADI”

    2 buçuk yıldır bu evlere, sokaklara gidiyorum. Eskiden izin almakta zorlanırdık çünkü bir asgari ücretle ayda 1 kilo et almak mümkündü. Şu anda onların hepsi gitmiş, şimdi ‘Benim evimi görür müsün’ diyor. Okullarla ilgili bugün öğrendiklerim böyle içimi bıçakladı. Anadolu lisesinde okuyan bir kız çocuğu öğretmenlerinin bitse de gitsek gibi bir psikolojide olduğunu çünkü onların da çok şartlarda çalıştığını, öğrencilerin ‘Okulu bitirip ne yapacağım’ diye konuştuğunu, okula hap geldiğini, silah geldiğini, okula içki geldiğini anlattı.

    “HALALARINIZI, TEYZELERİNİZİ, AMCALARINIZI ARAYIN VE SANDIĞA GÖTÜRÜN. O SANDIKTA SAYIN KILIÇDAROĞLU’NA OY VERMELERİNİ SAĞLAYIN”

    Türkiye’nin tek kadın parti genel başkanıyım. Bir köyden çıkmış bir kızdan bahsediyorum. Bugün o evde gördüğüm o kızın Anadolu lisesinde okuyor olmasına rağmen bana Cumhuriyet’in sunduğu o şansın o genç kızda olmadığını görmek beni kahretti. Yazık olsun bize. İYİ Partililere talimatımdır, diğer siyasi partilerden ricamdır; İstanbul Türkiye’nin her yerinden gelenlerin yaşadığı bir şehir. Akrabalarınızı arayın hangi şehirdeyse o şehirde. Dostlarınızı, arkadaşlarınızı, yeğenlerinizi, halalarınızı, teyzelerinizi, amcalarınızı yengelerinizi arayın ve sandığa götürün. O sandıkta Sayın Kılıçdaroğlu’na oy vermelerini sağlayın. Gönüllerine girin, gönüllerini alın. 13’üncü Cumhurbaşkanlığına Sayın Kılıçdaroğlu’nun seçilmesini sağlayın.

    “GENÇLER; BU ÜLKEDE BU SEÇİMİ KAYBETTİĞİMİZ TAKDİRDE YAŞAMAYACAKSINIZ. KADINLAR; BU ÜLKEDE YAŞAYAMAYACAKSINIZ, NEFES ALAMAYACAKSINIZ”

    Gençler; bu ülkede bu seçimi kaybettiğimiz takdirde yaşayamayacaksınız. Kadınlar; bu ülkede yaşayamayacaksınız, nefes alamayacaksınız. Dolayısıyla Meclis Cumhur İttifakı’nın, yürütmeyi Millet İttifakı’nın adayı Sayın Kılıçdaroğlu aldığında denge ve denetleme mekanizmaları devreye girer, parlamenter sisteme AK Parti de dahil olmak üzere cümbür cemaat parlamenter sisteme geçeriz. Bu ülke tekrar kuruluş ayarlarına geri döner, Atatürk’le kavga biter, Cumhuriyetle kavga biter. kadınların kıyafetleriyle ilgili kavga biter. Kardeşim başının açık olması, kapalılığından bana ne? Esas olan şey hırsız olmamaktır, arsız olmamaktır.

    Bu seçimi el birliğiyle herkesin kalbine girerek, gönlünü alarak kazanacağız. Söz mü? Söz namustur ona göre. Bu seçimi alacağız. Yarın da Çekmeköy, Sultangazi, Esenler gibi ilçelerimizde olacağım.”

     

  • “Her bir vatandaşımızın gönlüne gireceğiz”

    “Her bir vatandaşımızın gönlüne gireceğiz”

    İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, İstanbul’un Bakırköy ilçesindeki seçim koordinasyon merkezine yaptığı ziyaretten fotoğraflar paylaştı ve “Hiç şüpheniz olmasın; her bir vatandaşımızın tek tek gönlüne gireceğiz. Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nu 13. Cumhurbaşkanımız seçeceğiz” dedi.

    Meral Akşener, cumhurbaşkanı seçiminin 28 Mayıs’ta yapılacak turu için propaganda çalışmalarına bugün İstanbul’da başladı. Akşener, Bakırköy’deki seçim koordinasyon merkezini ziyaret etti. Akşener, ziyaret sırasında çekilen fotoğrafları sosyal medya hesabında şu mesajla paylaştı:

    “Bakırköy’de seçim koordinasyon merkezi ziyaretimizde vatandaşlarımızla bir aradaydık. Hiç şüpheniz olmasın; her bir vatandaşımızın tek tek gönlüne gireceğiz. Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nu 13. Cumhurbaşkanımız seçeceğiz!”

  • “2,5 milyon büyük bir sayı değil, 84 milyon içinde”

    “2,5 milyon büyük bir sayı değil, 84 milyon içinde”

    İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, 28 Mayıs’ta yapılacak Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ikinci turu için ziyaretlerine devam ediyor. Akşener, bugün İstanbul’un Bakırköy ilçesinde bulunan Seçim Koordinasyon Merkezi’ni ziyaret etti.

    Ziyaretinde önce yurttaşlarla sohbet eden Akşener, yurttaşlara çevrelerindeki insanları ikna etmeleri gerektiğini söyledi. Akşener, “Biraz evvel bulunduğumuz yerde nerelisiniz dedim, ‘İstanbulluyum…’ sonra İstanbul dışında nerede akrabanız var, ‘Denizli’ dedi hanımefendi, o zaman Denizli’de bildiğiniz, tanıdığınız kim varsa arayacaksınız, esas mesele bu. İki oy kullanılacak. Bir Sayın Kılıçdaroğlu’na, bir Sayın Erdoğan’a, onun için de Sayın Kılıçdaroğlu’na oy istenilecek. Yani karmaşık bir şey de ortadan kalktı” dedi.

    “2,5 MİLYON BÜYÜK BİR RAKAM DEĞİL, 84 MİLYON İÇİNDE”

    Akşener, 14 Mayıs seçimlerinde Millet İttifakı Cumhurbaşkanı Adayı ve CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan arasındaki oy farkının kapanabileceğini belirterek şunları söyledi:

    “2,5 milyon büyük bir rakam değil, 84 milyon içinde. İster AK Partili ister başka bir partili, her birinden ders alacağız. Her bir seçmen hangi görüşte olursa olsun velinimettir. Biz talep edeniz. O seçmenin oyunu talep ediyoruz. Dolayısıyla oyunu verinceye kadar her türlü nazını yapacaktır, biz ona hazır ol da duracağız. Her bir arkadaşımızın, her bir seçmenin gönlünü edeceğiz, gönlünü alacağız ve seçimden sonra da unutmayacağız onları. Bu kutuplaşma siyaseti bu seçimde başarılı olundu, bu kutuplaşma siyasetinin dışına çıkarabilirsek, 3 senedir bir şey yapmaya çalıştım; seçmen velinimettir. Seçmen velinimettir konusunu seçmene inandırdığımız andan itibaren seçmen oyunu kimlik siyasetleri üzerinden değil, bana hangisi daha iyi hizmet eder üzerinden oy verir. Bunu yapacağız. Ben evime dönsem, benim oyumu istemeye geliyor olsanız kök söktürürüm çünkü öyle olması gerekir. Seçildin bitti yok, seçilmek için gayret seçildikten sonra da o seçmeni tekrar velinimet bilmek, esas olan o.”

    Akşener, Bakırköy Seçim Koordinasyon Merkezi’nde yurttaşlara da hitap etti. Akşener, şunları söyledi:

    “SADECE 2,5 MİLYON SEÇMENE ULAŞMAMIZ GEREKİYOR. ARADA ÇOK BÜYÜK BİR SEÇMEN FARKI YOK”

    “Evet yine, yeniden beraberiz. Öncelikle ben Bakırköy’e çok teşekkür ediyorum, üzerine düşeni yaptı. Ama yüzde 8 oranında seçime katılmamış kardeşimiz var. Şimdi biz önümüzdeki pazar günü seçime gidiyoruz, iki kişiye oy kullanacağız; birisi Sayın Kılıçdaroğlu birisi Sayın Erdoğan. İşimiz kolay. Millet İttifakı’nın tüm partileri güçlerini sandık başında birleştirmişti bugün daha da iyi bir biçimde birleştirdi sonuç itibariyle sandık başında toplanan tüm bilgiler CHP’nin genel merkezinde buluşacak, oradan eksik gedik tek elden söylenecek ve bizler gidereceğiz.

    Sadece 2,5 milyon seçmene ulaşmamız gerekiyor. Arada çok büyük bir seçmen farkı yok. O nedenle Sayın Kılıçdaroğlu’nu 13’üncü Cumhurbaşkanımız seçtirmek mümkün ve gerçekten kolay. Bir eksiğimiz var, diyelim sen patronsun 5 kişi çalışıyor, işçilerinle konuşacaksın, onların aileleriyle konuşacaksın. Diyelim sen işçisin patronunla, arkadaşlarınla konuşacaksın. Denizli’de akraban mı var onlarla konuşacaksın. Kocaeli’nde dostun, arkadaşın mı var onlarla konuşacaksın. Yani mikro çalışma yapacağız. Ben bugün burada sizleri göreyim nasıl çalışıyorlar diye geldim. Partiler bir araya gelince nasıl bir sistem oluşuyor onu görüyorum. Ondan sonra buradan Güngören’e gidiyorum derin yoksulluk çalışmaya. Yani ne demek istiyorum, buzdolabını açtığında içinde peynir olmayan, sadece mercimek çorbası olan, yağ olmayan, çocuğuna yedirmek mecburiyetinde kalan ailelerin evine gidiyorum. O insanların derdini dinlemeye gidiyorum.

    “SEÇİLMİŞ ARKADAŞLARIMA TALİMATIMDIR, MİLLETVEKİLİ SEÇİLDİNİZ, SEÇMENİNİZİ UNUTURSANIZ YANIMDAN DEFOLUP GİDİN”

    Özellikle rica ediyorum sizden; İYİ Partililere talimatımdır, diğer siyasi görüşlerden olanlardan da ricamdır. Şu parmağı sallayarak, göstererek konuşmak tavır koymak yok. Seçmen velinimettir. Hangi görüşte olursa olsun karşısında selam duracaksınız. Onun oyunu almak için seçmeninin karşısında selam duracaksınız. Seçilmiş arkadaşlarıma talimatımdır, milletvekili seçildiniz, seçmeninizi unutursanız yanımdan defolup gidin. Size oy verenlerin vebalini taşıyacaksınız. O oyları helale çevireceksiniz, layık olacaksınız.

    “SEN MUTSUZ YAŞARKEN, EVLADIN MUTSUZ OLURKEN BİR AVUÇ ZENGİN DAHA ZENGİNLEŞİR. BUNLARIN ÖNÜNE GEÇMEK İÇİN 13’ÜNCÜ CUMHURBAŞKANINI SAYIN KILIÇDAROĞLU OLARAK HEP BERABER SEÇECEĞİZ”

    İYİ Partililere talimatım, diğer siyasi partilere de ricamdır; her bir arkadaşınızın, dostunuzun, komşunuzun karşısına geçecek onu ikna edeceksiniz, rica edeceksiniz, gönlünü kazanacaksınız, gönlüne gireceksiniz, emir kipi kullanmayacaksınız, üstten davranmayacaksınız, kutuplaşmaya uymayacaksınız. Allah’ın nasibi, inşallah sizlerin gayreti, hepimizin gayretiyle 13’üncü Cumhurbaşkanı Sayın Kılıçdaroğlu seçilecek. Mesele Sayın Erdoğan falan değil mesele bu ucube sistemdir, eğer 13’üncü Cumhurbaşkanını Sayın Kılıçdaroğlu seçersek Meclis ve yürütme farklı yerlerde olur. Denge ve denetleme mekanizması işler, hukuk işler. Dolayısıyla da parlamenter sisteme başta AK Partiler olmak üzere birlikte geçeriz. Çünkü bu kadar büyük bir gücün hem Meclis hem Cumhurbaşkanlığı makamını almış olması bu ucube sistemin ilelebet devam etmesine sebep olur. Fakirsen daha fakirleşirsin, AK Partili zenginsen daha da zenginleşirsin. Senin çocuğun işsizken öbürlerininki zengin olur. Sen mutsuz yaşarken, evladın mutsuz olurken bir avuç zengin daha zenginleşir. Bunların önüne geçmek için 13’üncü Cumhurbaşkanını Sayın Kılıçdaroğlu olarak hep beraber seçeceğiz.”

  • Meral Akşener sessizliğini bozdu

    Meral Akşener sessizliğini bozdu

    İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, “28 Mayıs’ta gerçekleşecek olan seçimde vereceğiniz kararla ya seçim kazanmak uğruna kadınlara şiddeti, ölümü, tacizi, tecavüzü ve hatta sahiplendirmeyi reva görenleri seçeceksiniz ya da kadınların, çocukların, gençlerin hakkını, hukukunu koruyup iyileştirmek isteyeceksiniz. Ya tıpkı dün olduğu gibi her milli bayramda Atatürk’ümüzün adını bile anmamak için her şeyi yapanları seçeceksiniz ya da her milli bayramı Atatürk’ümüzün adıyla, sözüyle, iziyle büyük bir kutlayanları seçeceksiniz. Ya ne mutlu Türk’üm demekten rahatsız, Cumhuriyet değerlerimize de düpedüz gıcık olanları seçeceksiniz ya da varlığım Türk varlığına armağan olsun diye ant içenleri seçeceksiniz. Ya 2019’da PKK’ya, 2023’te de Hizbullah’a sırtını dayayanları seçeceksiniz ya da ülkemizde terörün gölgesini bile barındırmayacak olanları seçeceksiniz” dedi.

    Meral Akşener, bugün; İYİ Parti Genel Merkezi’nde basın toplantısı düzenleyerek 14 Mayıs’ta yapılan Cumhurbaşkanı Seçimi ve 28’inci Dönem Milletvekili Seçimi sonuçlarını ve ikinci tura kalan Cumhurbaşkanı seçimini değerlendirdi.

    Akşener’in konuşmasından öne çıkan başlıklar şöyle:

    “BİR OY MUTLAKA SAYIN KEMAL KILIÇDAROĞLU’NA BİR OY DA İYİ PARTİ’YE DEDİK: Bir seçim geçirdik. Hem Meclis seçimi hem Cumhurbaşkanı seçimi şeklinde iki farklı oyun kullandığı bir seçimdir. Bu seçimde biz 14 Mayıs’a kadar ben ve arkadaşlarım, 45 miting yaptık. 54 noktada çalışma yaptım. Bütün il ve ilçelerde; il ve ilçe başkanlarımız, teşkilatlarımız, milletvekili adaylarımız başta olmak üzere çalıştılar. ‘Bir oy Kemal’e, bir oy Meral’e’ dediğimiz; yani bir oy mutlaka sayın Kemal Kılıçdaroğlu’na bir oy da İYİ Parti’ye dedik. Çünkü Millet İttifakı’nın içinde kendi logomuzla giren iki partiydik biz. Birisi CHP birisi İYİ Parti. Millet İttifakı’nın diğer bileşenleri CHP’nin listesinden girmişlerdi. Böyle bir çalışmanın neticesinde 14 Mayıs gününe gelindi. 14 Mayıs’ta seçim sonuçları açıklandı.

    12 MİLYON 416 BİN 477 POTANSİYEL SEÇMENİMİZ VAR: İlginç bir mevzu var. O da şu; sayın Erdoğan 49,52 oy aldı, 27 milyon 133 bin 849 oy almış. Sayın Kılıçdaroğlu, yüzde 44,88, 24 milyon 595 bin 178 oy almış. Katılma oranı yüzde 87,04. Geçersiz oy 1 milyon 37 bin 104. Kayıtlı seçmen 64 milyon 145 bin 504; oy kullanan 55 milyon 833 bin 153. Sayın Erdoğan’a oy veren seçmen 27 milyon 133 bin 849. Bütün seçmene vurduğunuz zaman oranı yüzde 42 ediyor. Şimdi Millet İttifakı’nın aday sayın Kılıçdaroğlu’nun potansiyel seçmeni, sandığa gitmeyen, geçersiz oy atan ve sayın Erdoğan’a oy vermeyen seçmen düşüldükten sonra 12 milyon 416 bin 477 potansiyel seçmenimiz var.

    SANDIK GÜVENLİĞİ BAŞTA OLMAK ÜZERE İKİNCİ TUR ÇALIŞMALARINA YÖNELİK GÖRÜŞMELER GERÇEKLEŞTİRDİK: Bütün bunlara baktığımız zaman bu seçim 0-0 ile başlayan ve bir referandum haline dönmesi gereken bir seçim oluyor. Biz bu 14 Mayıs’tan sonra İYİ Parti olarak neler yaptık? Millet İttifakı liderleriyle seçim sonrası sandık güvenliği başta olmak üzere ikinci tur çalışmalarına yönelik görüşmeler gerçekleştirdik. Sadece sayın Kılıçdaroğlu’na çalışılacağı için merkezinin CHP olduğu, iletişim dilinin CHP tarafından ortaya konulduğu bir çalışma gerçekleştirildi. Bir kampanya grubu kuruldu. Bu grubun içinde sandık ve seçmenlerin, sandığın korunmasından sorumlu her partinin genel başkan yardımcısı, bizde Şenol Sunat, bizim kampanyamızın sorumlusu sayın Buğra Kavuncu bizim adımıza sistemin içinde yer aldılar.

    ÖNÜMÜZDEKİ 9 GÜNLÜK SÜREÇTE DE PARTİMİZİN TÜM KURULLARI SABAH AKŞAM DEMEKSİZİN SAHADA OLACAKLAR: Başkanlık Divanımız, parti yöneticilerimiz ve milletvekillerimiz ile birlikte hem seçim sonuçlarını değerlendirme hem de ikinci tur hazırlık takvimi üzerinde görüşmeler gerçekleştirdik. Ben ayrıca kanaat önderi dediğimiz, pek çok insan üzerinde etkili olan kendi çevremizdeki insanla görüşmeler gerçekleştirdim. Aynı şekilde partimizin yetkilisi konumunda olan tecrübeli arkadaşlarımız da benzer çalışmaları yaptılar. 81 ildeki tüm teşkilatlarımız önceki dönem ve yeni seçilen milletvekillerimiz çarşamba günü akşamından itibaren saha çalışmasına başladılar. Önümüzdeki 9 günlük süreçte de partimizin tüm kurulları sabah akşam demeksizin sahada olacaklar.

    SAYIN KEMAL KILIÇDAROĞLU’NUN 13’ÜNCÜ CUMHURBAŞKANIMIZ OLARAK SEÇİLMESİ İÇİN ELİMİZDEN GELENİN SONUNA KADAR ÇALIŞACAĞIZ: Millet İttifakı Cumhurbaşkanı Adayı sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nun 13’üncü Cumhurbaşkanımız olarak seçilmesi için hepimiz en şiddetli şekilde, elimizden gelenin sonuna kadar çalışacağız. Ben de bu süreç içerisinde özellikle tercihini ilk turda sayın Erdoğan’dan yana kullanan ya da sayın Kılıçdaroğlu’ndan yana kullanmayan ama sayın Erdoğan’a da oy vermeyen vatandaşlarımızla birebir görüşmeler gerçekleştireceğim. Bir kısmına başladım. İstanbul’da da yoğun bir saha çalışması programım olacak. Bu akşamdan itibaren İstanbul’a gidiyorum. Yarından itibaren bu programım başlıyor.

    MİLLET İTTİFAKI’NIN ADAYININ MUTLAKA KAZANMASI GEREKTİĞİNİ ORTAYA KOYAN BİR SEÇİM OLDU: Meclis’in Cumhur İttifakı tarafından alınmış olması, Millet İttifakı’nın adayının mutlaka kazanması gerektiğini ortaya koyan bir seçim oldu. Çünkü hem Millet İttifakı’nın adayının yerine sayın Erdoğan’ın kazanması halinde hem Meclis hem bu ucube sistemin seçtirdiği Cumhurbaşkanlığı yani partili Cumhurbaşkanlığı sistemi bir daha Türkiye’de tartışılamaz bir hale gelir. Dolayısıyla buna mutlaka mâni olmalıyız. Dolayısıyla Meclis Cumhur İttifakı’nın bileşenlerinin olabilir ama daha da elzem halde sayın Kılıçdaroğlu’nun, Millet İttifakı’nın adayının Cumhurbaşkanı seçilmesi lazım ki bu ucube sistemin en azından denge ve denetleme mekanizmasının oluşabilmesi için.

    YA NE MUTLU TÜRK’ÜM DEMEKTEN RAHATSIZ, CUMHURİYET DEĞERLERİMİZE DE DÜPEDÜZ GICIK OLANLARI SEÇECEKSİNİZ YA DA VARLIĞIM TÜRK VARLIĞINA ARMAĞAN OLSUN DİYE ANT İÇENLERİ SEÇECEKSİNİZ: Aileniz, dostlarınız, arkadaşlarınız, arkadaşlarınızın arkadaşları, akrabalarınız, akrabalarınızın dostlarını büyük bir çaba harcayıp sandığa götürüp sayın Kılıçdaroğlu’na oy verdireceksiniz. 28 Mayıs’ta gerçekleşecek olan seçimde vereceğiniz kararla ya seçim kazanmak uğruna kadınlara şiddeti, ölümü, tacizi, tecavüzü ve hatta sahiplendirmeyi reva görenleri seçeceksiniz ya da kadınların, çocukların, gençlerin hakkını, hukukunu koruyup iyileştirmek isteyeceksiniz. Ya tıpkı dün olduğu gibi her milli bayramda Atatürk’ümüzün adını bile anmamak için her şeyi yapanları seçeceksiniz ya da her milli bayramı Atatürk’ümüzün adıyla, sözüyle, iziyle büyük bir kutlayanları seçeceksiniz. Ya ne mutlu Türk’üm demekten rahatsız, Cumhuriyet değerlerimize de düpedüz gıcık olanları seçeceksiniz ya da varlığım Türk varlığına armağan olsun diye ant içenleri seçeceksiniz. Ya 2019’da PKK’ya, 2023’te de Hizbullah’a sırtını dayayanları seçeceksiniz ya da ülkemizde terörün gölgesini bile barındırmayacak olanları seçeceksiniz. Ya gücünü rant şebekelerinden, simsardan, mafyalardan alanları seçeceksiniz ya da gücünü yalnızca ve yalnızca milletin kutlu iradesinden alanları seçeceksiniz. Ya Ensar diye diye ülkemizi yolgeçen hanına döndüren vatandaşlığımızı bile üç kuruşa pazarlayanları seçeceksiniz ya da hududumuzu namus, nüfus cüzdanımızı da tapu bilenleri seçeceksiniz. Ya ‘Suriyelileri gönderemeyiz, Allah bizi yakar’ diyerek vicdanınızı kirli emellerine alet edenleri seçeceksiniz ya da tüm oyunları bozarak Avrupa’nın göçmen hendeği olmayı reddedenleri, sığınmacıları da en geç iki yıl içinde ülkelerine döndürecekleri seçeceksiniz.

    TÜRKİYE’NİN BİRLİĞİNİ VE BERABERLİĞİNİ, DEMOKRASİ İLE TAÇLANDIRMAYI VADEDEN SAYIN KEMAL KILIÇDAROĞLU’NU SEÇECEKSİNİZ: Ya düşman karşısında birlikte kan döküp kardeş olmuş bir büyük milleti birbirine düşman etmeyi ant içenleri seçeceksiniz ya da Türkiye’nin birliğini ve beraberliğini, demokrasi ile taçlandırmayı vadeden sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nu seçeceksiniz. Ya bitmek bilmeyen öfkesi, kini ve hırsıyla ülkemizi ele geçirilmesi gereken bir kupon arazi olarak gören sayın Recep Tayyip Erdoğan’ı seçeceksiniz ya da saygı, sevgi ve empati kültürünü benimseyen Cumhuriyetimizin değerlerini bu topraklarda yeniden yeşertmeye talip olan sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nu seçeceksiniz.

    EN SONUNDA AYNI DÜN OLDUĞU GİBİ BUGÜN DE İSTİBDATÇILAR GİDECEK, HÜRRİYET KAZANACAK, BİZ KAZANACAĞIZ, MİLLET KAZANACAK: Büyük Türk milleti olarak bu seçimle birlikte artık önümüzde iki seçenek var. Sarayın büyüyen gölgesinde kayıp mı olacağız, yoksa millet iradesini yeniden hâkim mi kılacağız. Yandaşların rant düzenine yol mu vereceğiz, yoksa 85 milyon için zenginlik ve refahı mı seçeceğiz. Ucube bir sistemin ilelebet devamına boyun mu eğeceğiz, yoksa Cumhuriyet’in yeni asrını hep birlikte mi müjdeleyeceğiz. Ülkemizi devam eden yıkımın son halkasına mı bırakacağız, yoksa köprüden önce son çıkışla ülkemiz için yepyeni bir yolun önünü mü açacağız. Hiç şüphem yok ki milletimiz güç hırsından yolunu kaybetmiş bir kişinin ihtiraslarına teslim olmayacak. Bir büyük millet olarak istibdadın karşısında hürriyet diye haykıracağız. İftirayla, yalanla, zulümle abat olacağını zanneden vesayetçilere adaletsizlikten bıkmış, zulümden yılmış koskoca bir millet olarak gereken cevabı sandıkta vereceğiz. Önümüze kimler dikilirse dikilsin bizim kazanmaktan başka seçeneğimiz yoktur. Bizler, aynı bizden öncekiler gibi istibdada dur demeye devam edeceğiz. Yeter, söz milletindir demeye devam edeceğiz. Kahrolsun istibdat, yaşasın hürriyet diyeceğiz. Adalet diyeceğiz, müsavat diyeceğiz, meşveret diyeceğiz. En sonunda aynı dün olduğu gibi bugün de istibdatçılar gidecek, hürriyet kazanacak, biz kazanacağız, millet kazanacak.

    SONUÇLARI TEK BİR ALANDA TOPLAYACAĞIZ: Sandıklarla ilgili verileri; biz CHP ile ekranlarımızı açmıştık. Şimdi şöyle bir sistem kuruyoruz, o da şudur; seçim günü ıslak imzalı bütün tutanakları bizim ilçelerimiz CHP ilçesine, illerimiz CHP illerine ortaklaşarak da sonra genel merkeze gönderilecek. Yani bütün sandıkları, zaten öyle yapmıştık ama bu defa iki oy kullanılacağı için daha kolay işimiz, aynı şekilde bilgimizi, avukatlarımızı ve bilgiyi, sonuçları tek bir alanda toplayacağız. Dolayısıyla şu anda 2 bin sandığa biz itiraz etmiştik. İtirazların bir kısmı tamamlandı. 2 şehrimizdeki milletvekili itirazlarımız devam ediyor.”

    “HER TÜRLÜ GÖRÜŞME YETKİSİNİ ONLARIN VARSA TALEPLERİ, ONLARI YERİNE GETİRME YETKİSİNİ SAYIN KILIÇDAROĞLU’NA VERDİK”

    Akşener, açıklamalarının ardından soruları yanıtladı. Cumhurbaşkanı Adayı Sinan Oğan ile görüşüp görüşmediğinin sorulması üzerine Akşener; şunları söyledi:

    “Ben bir görüşme yapmadım, çünkü sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nu adayımız olarak gösterdik, arkasında dün durduk, bugün duruyoruz ve seçim gününe kadar elimizden ne geliyorsa seçilmesi için yapacağız. Dolayısıyla her kafadan ses çıkan sistemlerde sonuç alınamaz. Ama kendisine sayın Oğan veya bir başka arkadaşımız dahil olmak üzere buna sayın İnce de dahil her türlü görüşme yetkisini onların varsa talepleri, onları yerine getirme yetkisini en başta ben olmak üzere diğer siyasi partilerin genel başkanları kendisine yetki olarak verdik. Dolayısıyla sayın Kılıçdaroğlu, görüşmeleri yürütüyor. Ben herhangi bir görüşme yapmadım. Hiçbir itirazım olmadığı gibi arzu ettikleri her türlü görevi, görevlendirmeyi, talebi yerine getirebilir.”