Etiket: merkez bankası

  • Yıl sonu dolar tahmini yükseldi

    Yıl sonu dolar tahmini yükseldi

    TCMB Beklenti Anketi’nde yıl sonu enflasyon beklentisi yüzde 11,23’ten yüzde 11,54’e yükseldi. Ankete katılanların yıl sonu dolar/TL beklentisi ise 7,95.

    Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası, piyasa beklentilerinin derlendiği Beklenti Anketi’ni yayımladı.

    TCMB’nin düzenlediği Mart ayı Beklenti Anketi’nde yıl sonu enflasyon beklentilerinde yükseliş yaşandı.

    Cari yıl sonu tüketici enflasyonu (TÜFE) beklentisi bir önceki anket döneminde yüzde 11,23 iken, bu anket döneminde 11,54 oldu.

    12 ay sonrası TÜFE beklentisi bir önceki anket döneminde yüzde 10,36 iken, bu anket döneminde yüzde 10,47 oldu. 24 ay sonrası TÜFE beklentisi ise aynı anket dönemlerinde sırasıyla yüzde 9,03 ve yüzde 9,18 olarak gerçekleşti.

    DOLAR/TL ÖNGÖRÜSÜ 7,95

    Cari yıl sonu döviz kuru (ABD Doları/TL) beklentisi bir önceki anket döneminde 7,79 TL iken, bu anket döneminde 7,95 TL oldu. 12 ay sonrası döviz kuru beklentisi ise bir önceki anket döneminde 7,94
    TL iken, bu anket döneminde 8,20 TL olarak gerçekleşti.

    BÜYÜME BEKLENTİSİ YÜZDE 4,4

    GSYH 2021 yılı büyüme beklentisi bir önceki anket döneminde yüzde 4,1 iken, bu anket döneminde yüzde 4,4’e yükseldi. GSYH 2022 yılı büyüme beklentisi ise bir önceki anket döneminde yüzde 4,3 iken, bu anket döneminde yüzde 4,2’e indi.

  • Faiz kararı sonrası dolarda son durum

    Faiz kararı sonrası dolarda son durum

    Dolar – euro kaç TL? 18 Şubat 2021 Dolar kuru en son ne kadar oldu? Bankalararası piyasada döviz kurlarında son durum.

    Haftanın en kritik gündem maddesi olan Merkez Bankası’nın faiz kararı açıklandı.

    Yılın ikinci toplantısını yapan Merkez Bankası politika faizini beklendiği gibi yüzde 17’de bıraktı.

    TCMB açıklamasında, “2021 yılsonu tahmin hedefi dikkate alınarak, enflasyonda kalıcı düşüşe ve fiyat istikrarına işaret eden güçlü göstergeler oluşana kadar, sıkı para politikası duruşu kararlılıkla uzun bir müddet sürdürülecektir” denildi.

    Dolar/TL, TCMB’nin faiz kararının ardından 6,93-6,94 seviyelerinde yatay seyrediyor. Euro/TL ise 8,35’in üzerinde işlem görüyor.

    Ekonomistler, politika faizinin sabit bırakılacağını, olası bir faiz artışının ise sürpriz olarak değerlendirileceğini öngörüyordu.

  • Merkez Bankası faiz kararını açıkladı

    Merkez Bankası faiz kararını açıkladı

    Merkez Bankası faiz kararını Ocak ayında olduğu gibi bu ayda da değiştirmedi. Politika faizi yüzde 17’de sabit tutuldu.

    Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), Şubat ayı faiz kararını açıkladı. Buna göre Para Politikası Kurulu (Kurul), politika faizi olan bir hafta vadeli repo ihale faiz oranının yüzde 17 düzeyinde sabit tutulmasına karar verdi.

    Karar metninde iktisadi faaliyetin güçlü bir seyir izlediği bildirilirken salgına bağlı kısıtlamaların ekonomi üzerindeki aşağı yönlü etkilerinin sınırlı kaldığı, hizmetler ve bağlantılı sektörlerdeki yavaşlama ve bu sektörlerin kısa vadeli görünümüne dair belirsizliklerin sürdüğü kaydedildi. Metinde, “Salgın döneminde sağlanan yüksek kredi büyümesinin birikimli etkileriyle güç kazanan iç talebin cari işlemler dengesi üzerindeki olumsuz etkisi devam etmektedir. Diğer taraftan, finansal koşullardaki sıkılaşmayla birlikte son dönemde kredi büyümesi yavaşlamaya başlamıştır.

    İç talep koşulları, döviz kuru başta olmak üzere birikimli maliyet etkileri, uluslararası gıda ve diğer emtia fiyatlarındaki yükseliş ve enflasyon beklentilerindeki yüksek seviyeler, fiyatlama davranışları ve enflasyon görünümünü olumsuz etkilemeye devam etmektedir. Gerçekleştirilen güçlü parasal sıkılaştırmanın krediler ve iç talep üzerindeki yavaşlatıcı etkilerinin daha belirgin hale gelmesi beklenmekte, böylelikle enflasyon üzerinde etkili olan talep ve maliyet unsurlarının kademeli olarak zayıflayacağı öngörülmektedir. Öte yandan, uluslararası emtia fiyatlarında süregelen artış eğilimi ve bazı sektörlerde belirginleşen arz kısıtları ile gerçekleştirilen ücret ve yönetilen fiyat ayarlamaları, orta vadeli enflasyon görünümü üzerindeki önemini korumaktadır. Bu doğrultuda, 2021 yılsonu tahmin hedefi dikkate alınarak, enflasyonda kalıcı düşüşe ve fiyat istikrarına işaret eden güçlü göstergeler oluşana kadar, sıkı para politikası duruşu kararlılıkla uzun bir müddet sürdürülecektir. Enflasyonda kalıcı düşüşe ve fiyat istikrarına işaret eden güçlü göstergeler kapsamında enflasyonun ana eğilimi ve fiyatlama davranışlarına ilişkin göstergeler, yayılım endeksleri, talep ve maliyet unsurları ve enflasyon beklentilerinin tahmin ufku içerisinde hedeflerle uyumu yakından izlenmektedir. Gerekmesi durumunda ilave parasal sıkılaşma yapılacaktır” denildi.

    “Kalıcı fiyat istikrarı ve yüzde 5 hedefine varıncaya kadar, para politikası faizi ile gerçekleşen/beklenen enflasyon arasındaki denge, güçlü dezenflasyonist etkiyi koruyacak şekilde kararlılıkla sürdürülecektir” ifadelerini kullanıldığı metinde, sıkı para politikası duruşunun bu şekilde sürdürülmesinin fiyat istikrarını kalıcı olarak tesis etmesinin yanında, ülke risk primlerinin düşmesi, ters para ikamesinin başlaması, döviz rezervlerinin artış eğilimine girmesi ve finansman maliyetlerinin kalıcı olarak gerilemesi yoluyla makroekonomik ve finansal istikrarı olumlu etkileyeceğinin değerlendirildiği belirtildi.

    TCMB’nin karar alma süreçlerinde orta vadeli bir perspektifle, enflasyonu etkileyen tüm unsurları ve bu unsurların etkileşimini temel alan bir analiz çerçevesinin benimsediği belirtilerek, açıklanacak her türlü yeni verinin ve haberin Kurul’un geleceğe yönelik politika duruşunu değiştirmesine neden olabileceği önemle vurgulandı.

  • Gözler Merkez Bankası’nda! Kritik karar bugün açıklanacak

    Gözler Merkez Bankası’nda! Kritik karar bugün açıklanacak

    Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası faiz kararını bugün açıklayacak. Yılın ilk toplantısında, politika faizi yüzde 17’de sabit tutulmuştu.

    Merkez Bankası Şubat 2021 faiz kararı için gözler Para Politikası Kurulu’na çevrildi. Karar bugün açıklanacak. Merkez Bankası Başkanı Naci Ağbal geçtiğimiz günlerde yaptığı açıklamasında faiz indiriminin gündemlerinde olmadığını belirtmişti.

    Yılın ilk toplantısında politika faizi yüzde 17’de sabit tutulmuştu. Merkez Bankası’ndan yapılan açıklamada, kasım ve aralık toplantılarında yapılan güçlü parasal sıkılaştırmanın, krediler ve iç talep üzerindeki yavaşlatıcı etkilerinin belirgin hale gelmesinin beklendiği anlatılmıştı.

    Açıklamada, sıkı para politikası duruşunun kararlılıkla uzun müddet sürdürüleceği ve gerekirse ilave sıkılaştırma yapılabileceği bilgisi verilmişti.

  • Merkez Bankası Başkanı’ndan faiz mesajı

    Merkez Bankası Başkanı’ndan faiz mesajı

    Merkez Bankası (TCMB) Başkanı Naci Ağbal, %17 seviyesindeki politika faizinde indirimin bu yıl uzun bir süre gündeme alınmasının mümkün olmadığını söyledi. Ağbal ayrıca rezevleri artırmak için acele etmeyeceklerini ve rezervleri swap anlaşmaları yolu değil döviz alım ihaleleri ile artırmayı planladıklarını söyledi.

    Merkez Bankası (TCMB) Başkanı Naci Ağbal göreve gelmesinin ardından gerçekleştirdiği ilk söyleşide Reuters’a, kalıcı fiyat istikrarının “en önemli öncelik” olduğunu, para politikasının “güçlü bir dezenflasyonist denge gözetilerek” oluşturulacağını ve enflasyonun hedef patikadan sapma riskine işaret etmesi durumunda “önden ilave sıkılaşma” yapacaklarını kaydetti.

    Enflasyon tahmin patikası üzerinde yukarı yönlü risklerin önemini koruduğuna dikkat çeken Ağbal, “Nitekim Ocak ayına ilişkin gerek TÜFE gerek ÜFE gerçekleşmeleri enflasyon üzerinde döviz kurunun birikimli yansımalarının, uluslararası emtia fiyatlarında devam eden artışların, üretici fiyatlarındaki güçlü artış eğiliminin ve arz kısıtlarının önemini koruduğunu göstermektedir” dedi ve ekledi:

    “Enflasyon patikası üzerinde yakın vadede öngördüğümüz yukarı yönlü risklerin önemini koruyacak olması ve patikanın beklenen eğimini dikkate aldığımızda bu yıl içinde faiz indirimini uzun bir süre gündeme almamız mümkün gözükmemektedir.”

    “Enflasyonda kalıcı bir düşüşü görmek istediğimizi, ancak bununla da yetinmeyerek, fiyat istikrarına işaret eden göstergelerin de oluşması gerektiğini özellikle vurgulamak istiyorum” diyen Ağbal, şöyle devam etti:

    Enflasyon %5 hedefine varıncaya kadar gerçekleşen/beklenen enflasyon oranı patikası ile para politikası faiz oranı patikası arasındaki düzey güçlü bir dezenflasyonist denge gözetilerek oluşturulacak ve bu denge sürekli korunacaktır. Sıkı para politikası duruşunun uzun süre devamını neden önemsiyoruz?

    Çünkü erken bir aşamada, geçici nedenlerle enflasyonun aşağı geldiğini görünce sıkı para politikası duruşundan çıkarsanız, geçmiş tecrübeler göstermektedir ki, enflasyon tekrar yukarı yönlü hareket etmektedir.”

    ‘İLAVE SIKILAŞMAYI YAPACAĞIZ’

    Ağbal, %5 hedefini sağlayana kadar sabırlı olacaklarını kaydederek, şunları söyledi:

    “Önümüze gelecek her türlü yeni verinin enflasyon beklentileri ve fiyatlama davranışlarında orta vadeli hedef patikasından sapma riskine işaret etmesi durumunda önden ilave sıkılaşmayı yapacağız. Para politikasında risklere karşı önden gereken reaksiyon gösterilmesi enflasyonist baskıları erken aşamada yönetmenizi sağlar. Geçmiş tecrübeler göstermiştir ki, gecikmeli olarak gösterdiğiniz reaksiyonun ekonomik maliyetleri daha ağır olabilmektedir.”

    Ağbal ayıca alacakları kararlar ve “güçlü iletişimle” piyasanın önünde gideceklerini de söyledi.

    Orta vadede sıkı para politikasının %5 hedefine ulaşıncaya kadar kesintisiz uygulanmasını bir “çıpa” olarak belirlediklerine dikkat çeken Ağbal, bu çerçeve ve hedef çıpasının Türkiye ekonomisini fiyat istikrarına ulaştıracağını belirtti.

    Bu yıl sonunda enflasyonunun %9.4 düzeyine gerileyeceğini öngörüklerini ancak bu tahminler üzerinde yukarı yönlü risklerin “belirgin bir şekilde” önemini koruduğuna da dikkat çeken Ağbal, “Yukarı yönlü risklerin varlığını kabul ediyoruz ve bu risklerin gerçekleşmesi durumunda ilave sıkılaşmaya gidip bunların enflasyon görünümü üzerindeki etkisini azaltacağız” dedi.

    TCMB’nin kararlılığının piyasa tarafından teyit edildikçe enflasyon beklentilerinin de tahmin hedefine yakınsayacağını belirten Ağbal, “Faiz indirim sürecinin zamanlaması, enflasyon gerçekleşmelerinin ve orta vadeli görünüm öngörülerimizin Enflasyon Raporu’nda öngördüğümüz patikayla uyumlu şekilde gerçekleşmesine bağlı olacak. Politika faizini her halükarda yalnızca 2021 hedefine değil, orta vadeli enflasyon hedefine de öngörülen sürede ulaşmayı sağlayacak bir düzeyde tutmaya devam edeceğiz” dedi.

    “Yukarı yönlü risklerin varlığını kabul ediyoruz” diyen Ağbal, “Bu risklerin gerçekleşmesi durumunda ilave sıkılaşmaya gidip bunların enflasyon görünümü üzerindeki etkisini azaltacağız” dedi.

    Reel faizin para politikasındaki yerine yönelik bir soruya, “Para politikası duruşunu genel olarak kabul edilmiş bir referans üzerinden konumlandırmak ve piyasa ile iletişimi bunun üzerinden kurmak doğru olmaz” yanıtını veren Ağbal şöyle devam etti:

    “Politika faizi, gerçekleşen ve beklenen enflasyonun üzerinde bir seviyede olacak ama bu iki seviye arasındaki aralık enflasyonist baskıların yaygınlığına, yoğunluğuna, para politikası tepkisine duyarlı olup olmadığına bağlı olacak. Ayrıca finansal risk göstergelerinin de iyileşmesine reaksiyon gösterecek, tepki verecek.

    Merkez Bankası kendi bilgisiyle, yaklaşımıyla gerçekleşen, beklenen enflasyonla politika faizi arasındaki aralığın seviyesini oluşturacak. Bu seviyenin %5 hedefine varıncaya kadar dezenflasyonist bir aralıkta olması konusunda özel bir dikkat gösterecek. Hiçbir zaman için %5 hedefine ulaşmadan bir ara dönemde geçici nedenlerle süreklilik arz etmeyen faktörlerle hareket ederek bu dezenflasyonist aralıktan vazgeçmeyecek.”

    Ağbal “Para politikası, aktarım mekanizması üzerinden gerekli etkiyi doğuruyor ve enflasyon eğilimleri Merkez Bankasının öngördüğü patika dahilinde ilerliyorsa demektir ki politika faizi düzeyi gerçekleşen ve beklenen enflasyona göre etkili bir baskılama yapabiliyor. Bunu her PPK’da Merkez Bankası piyasayla güçlü bir etkileşim içerisinde paylaşmaya devam edeceğiz” dedi.

    Ağbal TL cinsi varlıklara yönelik sermaye akımlarının devam etmesini beklediğini de belirterek, “Özellikle portföy yatırımlarının önümüzdeki dönemde olumlu gelişmelerle beraber artacağını tahmin ediyoruz” dedi.

    ‘SWAP İLE DEĞİL FX ALIM İHALERİYLE REZERV ARTIRACAĞIZ’

    Ağbal diğer ülke merkez bankaları ile swap anlaşmalarının önümüzdeki dönemde rezervleri artırma amacı ile kullanılmayacağını belirterek, şöyle dedi:

    “Önümüzdeki süreçte Merkez Bankası olarak rezerv artırma stratejimiz içinde diğer ülke merkez bankaları ile swap anlaşmaları yapılması yer almamaktadır. Bunun yerine uygulamakta olduğumuz sıkı para politikasına kararlılıkla devam etmek suretiyle güçlü bir dezenflasyonist sürecin oluşması ve kalıcı hale gelmesi sonucunda sermaye girişlerinin istikrarlı ve güçlü bir hale gelmesi, yerleşiklerin dolarizasyon eğiliminin tersine dönmesi ile birlikte döviz alım ihaleleri yaparak rezervlerimizi artıracağız.”

    “Şeffaf yöntemlerle ve herhangi bir kur seviyesi hedeflemeksizin döviz rezervlerinin güçlendirilmesini amaçlıyoruz” diyen Ağbal piyasadaki döviz arzının döviz talebine göre güçlü ve istikrarlı şekilde yükseldiği dönemlerde dalgalı kur rejimi ile uyumlu olmak kaydıyla, döviz alım ihaleleri düzenleyebileceklerini belirtti. Ağbal bu konuda “kesinlikle aceleci bir yaklaşım içinde olmayacağımız” dedi.

    Ağbal “Sermaye girişlerinin istikrarlı ve güçlü bir hale gelmesi, yerleşiklerin dolarizasyon eğiliminin tersine dönmesi, döviz alım ihalelerine başlamak için önemli bir gösterge olacaktır” dedi.

    ‘TERS DOLARİZASYON İÇİN GEREKLİ KOŞULLAR OLUŞMAYA BAŞLADI’

    Ağbal’ın rezerv birikimi için önemli bir gösterge olarak nitelendirdiği ve 235 milyar dolarla rekor seviyelerde bulunan lokal döviz ve altın varlıkları için “Ocak ayının ikinci yarısından itibaren altın dahil yabancı para mevduattaki artışın kayda değer ölçüde yavaşladığını görüyoruz… Son dönemde yurt içi yerleşiklerin TL cinsi varlıklara yönelme eğilimi gözlemliyoruz. Bu durum ters dolarizasyon sürecinde önemli bir sinyal” dedi.

    Bu yönelimin “sürekliliğe dönüşmesi” ve “güçlü” olmasının döviz karar aşamasında önemli bir gösterge olacağını da belirterek, “Son dönemde sisteme tabana yayılan efektif girişi de gözlemliyoruz. Bu durum yurtiçi yerleşiklerin döviz varlıklarını bankacılık sistemine taşıma isteğini ortaya koyuyor. Bu kaynaktan sisteme girişte döviz tevdiat hesaplarındaki gelişimi etkiliyor. Tüm bu gelişmeler ters dolarizasyon süreci için gerekli olan koşulların yurtiçi yerleşikler nezdinde oluşmaya başladığına işaret ediyor” dedi.

    Ağbal ayrıca BDDK’nın swap sınırlamalarını önümüzdeki dönemdeki azaltılmasına yönelik bir soruya ise, “Temel yaklaşımının fiyatların serbest piyasa koşullarına göre oluşmasıdır. Bu çerçevede bu yöndeki adımların kademeli olarak devam etmesini öngörüyoruz” yanıtını verdi.

  • Merkez Bankası’ndan hükümete enflasyon mektubu

    Merkez Bankası’ndan hükümete enflasyon mektubu

    2020 yılı enflasyon hedefinin tutturulamaması nedeniyle ‘hesap verme yükümlülüğü’ ile hükümete açık mektup gönderdi. Mektupta Kovid-19’un enflasyon üzerindeki etkilerinden bahsedilirken, gündemde olan hukuk ve ekonomideki reform adımlarına ilişkin değerlendirme yapıldı.

    Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası 2020’de enflasyon hedefinin tutturulamaması üzerine kanunda belirtilen hesap verme sorumluluğu bağlamında hükümete açık mektup gönderdi. Mektupta, gıda enflasyonun olumsuz etkilerinden bahsedildi.

    Mektupta, “2019 yılının Temmuz ayında başlayan faiz indirimleri 2020 yılının ilk yarısında Covid-19 salgınının olumsuz etkilerini sınırlamaya yönelik olarak devam etmiş ve ilaveten kapsamlı genişleyici likidite adımları atılmıştır. Para politikası faiz indirimleri ve bankacılık sektörüne sağlanan hedefli likidite imkânlarına ek olarak, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu’nun Mayıs ayı başından itibaren geçerli olmak üzere bankaları temel olarak kredi kullandırmaya ve menkul kıymet almaya yönlendiren Aktif Rasyosu düzenlemesi de genişletici makro politika duruşunu belirginleştirmiştir. Yıllık kredi büyümesi ikinci çeyrekten itibaren ivmelenmiş ve 2017 yılındaki Kredi Garanti Fonu kaynaklı hızlı kredi genişlemesinin de ötesinde bir genişlemeye neden olmuştur . Bu güçlü kredi genişlemesi firma kredilerinde olduğu kadar konut ve ihtiyaç kredileri başta olmak üzere bireysel kredilerde belirgin gerçekleşmiştir. Krediler ve parasal büyüklüklerde para politikası ve finansal politikalarla kısa sürede sağlanan hızlı genişleme, iktisadi faaliyetteki hızlı toparlanmayı desteklemekle birlikte cari işlemler dengesini, dış finansman imkânlarını ve enflasyon görünümünü olumsuz etkilemiştir. Mal ihracatındaki iyileşmeye karşın, başta turizm olmak üzere hizmet gelirlerindeki düşüş ve ithalattaki canlanmayla birlikte cari işlemler açığı hızla artmıştır. Küresel belirsizliklere ek olarak yurt içinde enflasyon beklentilerinin bozulması dolarizasyon eğiliminin güç kazanmasına yol açmıştır. Bu dönemde yurt içi yerleşiklerin döviz ve altın talebi artmış; altın ithalatının tarihsel ortalamalarının oldukça üzerine çıkması dış dengeyi olumsuz etkilemiştir.

    Dolarizasyon dış finansman ihtiyacını artırdı

    Makrofinansal risklerin artması ve bekleyişlerin bozulmasıyla portföy ve swap piyasalarından yüksek hacimli yabancı sermaye çıkışları gözlenmiştir. Eş anlı olarak yurt içinde mevduat dolarizasyonunun kuvvetlenmesi ve reel kesimin yabancı para yükümlülüklerini azaltma eğiliminin hızlanması da dış finansman ihtiyacını önemli ölçüde artırmıştır. Böylelikle, yurt içi talep kaynaklı hızlı büyümenin yol açtığı dış dengesizlikler, ülke risk primlerini yükseltmiş, döviz kurları ve rezervler üzerinde baskı oluşturmuştur” denildi.

    “2020 yılında güçlü kredi ivmesine bağlı talep yönlü etkiler doğrudan ve dolaylı kanallarla enflasyon üzerinde belirleyici olmuştur” denilen mektupta “Talep koşullarının güçlü seyrettiği gruplarda enflasyon baskıları artarken, kredi genişlemesiyle ekonomide sağlanan hızlı toparlanmanın rezervler, risk primi, dolarizasyon ve enflasyon beklentileri arasında oluşturduğu olumsuz döngü döviz kuru kanalıyla da enflasyondaki yükselişte önemli rol oynamıştır. Yılın ikinci yarısında küresel ekonomideki toparlanmayla birlikte uluslararası petrol, endüstriyel metal ve tarımsal emtia fiyatlarındaki güçlü artış eğilimi de enerji, temel mal ve gıda grupları üzerinden enflasyon üzerinde etkili olmuştur. Enflasyonun ana eğilimine ve fiyatlama davranışlarına ilişkin göstergeler, çekirdek enflasyonun halen yüksek seyrettiğine ve fiyat artışlarının genele yayıldığına işaret etmektedir.

    Enflasyondaki yükselişte gıda fiyatları da önemli bir rol oynamıştır. 2020 yılı başında yüzde 16,08 olan işlenmiş gıda enflasyonu yıl içinde dalgalı bir seyir izleyerek yılı yüzde 15,52 ile bitirmiştir. İşlenmemiş gıda enflasyonu ise daha olumsuz bir görünüm sergilemiştir. Ocak ayında yüzde 2,22 olan işlenmemiş gıda enflasyonu yılı yüzde 26,34 gibi yüksek bir oranda tamamlamıştır. Turizmdeki zayıf seyre karşın birikimli döviz kuru etkileri ve uluslararası tarımsal emtia fiyatlarındaki yükseliş gıda fiyatlarındaki artışta etkili olmuştur. Hizmet enflasyonu yıl içinde yüzde 11-12 civarında katılık sergilemiştir. Salgına bağlı olarak getirilen hareket kısıtlamaları konaklama ve yiyecek hizmetleri, eğlence ve kültür, ulaştırma ve eğitim hizmetleri başta olmak üzere birçok sektörde faaliyeti zayıflatmıştır. Talep koşulları bazı hizmet gruplarında enflasyonu aşağı yönlü etkilese de, kısıtlamalara bağlı olarak birim maliyetlerdeki artış enflasyondaki düşüşü sınırlamıştır.

    Yıl içinde bazı sektörlere yönelik vergi indirimleri de enflasyon baskılarını kısmen hafifletmiştir. Bu dönemde bakım ve onarım ile sağlık hizmetleri gibi döviz kuruna duyarlı kalemlerde belirgin fiyat artışları gözlenmiştir. Yılın son iki ayında hizmet enflasyonundaki artışta gıda fiyatlarındaki görünüm ve birikimli döviz kuru etkileri öne çıkmıştır. Öte yandan, sektörel ayrışmaların belirginleştiği 2020 yılında enflasyonu sınırlayan gelişmeler de yaşanmıştır.

    Enerji ile alkollü içecek ve tütün grupları tüketici enflasyonunu önemli ölçüde aşağı çekmiştir. Alkollü içecek ve tütün grubundaki olumlu seyirde baz etkileri rol oynamıştır. Petrol fiyatları salgının etkilerinin belirginleşmesiyle Nisan ayında belirgin bir düşüş sergilemiş, küresel çapta kademeli normalleşme adımları sonrasında artış eğilimine girmiş ancak salgın öncesi seviyelerinin altında seyretmiştir. ABD doları cinsinden petrol fiyatları 2020 yılında bir önceki yıla göre yüzde 34 gerilemiştir. Böylece, Türk lirasındaki değer kaybına karşın enerji grubu enflasyonu yüzde 5,64 oranında gerçekleşmiş ve tüketici enflasyonuna sınırlı bir katkı yapmıştır. Salgının etkileriyle talep koşullarının zayıf seyrettiği giyim, konaklama, eğitim, eğlence ve kültür, ulaştırma hizmetleri gibi kalemlerde enflasyon nispeten düşük kalmıştır. İç talep koşulları, döviz kuru başta olmak üzere birikimli maliyet etkileri, uluslararası gıda ve diğer emtia fiyatlarındaki yükseliş, bazı sektörlerde belirginleşen arz kısıtları ve enflasyon beklentilerindeki yüksek seviyeler, fiyatlama davranışları ve enflasyon görünümünü olumsuz etkilemeye devam etmektedir” ifadeleri kullanıldı.

    Para politikası ve riskler

    “Enflasyon hedeflemesi rejiminde merkez bankaları, para politikası aktarımının süresini dikkate alarak, orta vadeli bir perspektifle gelecekteki enflasyonu kontrol etmeye çalışmaktadır” denilen raporda “Para politikası kararlarının toplam talep ve enflasyon üzerindeki etkileri gecikmeli olarak görüldüğünden, politika duruşunun enflasyon tahminlerine yönelik oluşturulması daha etkin bir uygulamadır. Bu çerçevede, Enflasyon Raporlarında paylaşılan tahminler aynı zamanda bir “tahmin hedefi” ve enflasyon beklentilerine referans oluşturmak suretiyle ara hedeftir. Bir diğer ifadeyle, orta vadeli enflasyon hedefine yakınsarken beklentileri daha etkin şekilde yönetebilmek için, enflasyonun gelecek dönemdeki seyri konusunda iktisadi birimler için referans olacak değer kısa vadede enflasyon tahminleri, orta vadede ise enflasyon hedefidir. Enflasyonda mevcut seviyeler, yukarı yönlü riskler ile birlikte değerlendirildiğinde, yüzde 5 hedefinin oldukça uzağında olunduğu açıktır. Ocak Enflasyon Raporunda sunduğumuz tahminler yüzde 5 enflasyon hedefine 2023 yılında ulaşabileceğimizi göstermektedir. Bu nedenle, para politikasındaki sıkı ve ihtiyatlı duruşun, yüzde 5 hedefine ulaşılması beklenen 2023 yılına kadar, uzun bir süre kararlılıkla sürdürülmesi gerekmektedir.

    Orta vadeli yüzde 5 hedefine varmak amacıyla, enflasyon hedeflemesi rejimi tüm unsurlarıyla uygulanacaktır. Bu süreçte, enflasyonun öngörülen tahmin patikası çerçevesindeki gelişimi sürekli ve yakından izlenecektir. Yüzde 5 hedefine varıncaya kadar gerçekleşen ve beklenen enflasyon oranı patikası ile para politikası faiz oranı patikası arasındaki düzey güçlü bir dezenflasyonist denge gözetilerek oluşturulacak ve bu denge sürekli korunacaktır.

    Mevcut verilerin yanı sıra elde edilecek her türlü yeni verinin enflasyon beklentileri ve fiyatlama davranışlarında orta vadeli hedef patikasından sapma riskine işaret etmesi durumunda ilave sıkılaştırma önden ve kararlılıkla yapılacaktır. Bu kapsamda, enflasyonun ana eğilimi ve fiyatlama davranışlarına ilişkin göstergeler, yayılım endeksleri, talep ve maliyet unsurları ve enflasyon beklentilerinin tahmin ufku içerisinde hedefleriyle uyumu yakından izlenecektir. Para politikasındaki bu sıkı duruş, hedef ufku içerisinde ülke risk priminin düşmesine, Türk lirası tasarrufların özendirilmesine, ters para ikamesinin başlamasına, döviz rezervlerinin artış eğilimine girmesine ve finansman maliyetlerinin kalıcı olarak gerilemesine katkı yapacaktır. Bu durum, bir yandan makroekonomik ve finansal istikrarı olumlu etkilenirken, diğer yandan para politikasının sıkılık düzeyinin bu koşullar altında uyarlanmasına da imkân sağlayacaktır” şeklinde belirtildi.

    Hukuk ve ekonomi alanında atılacak reform adımları dezenflasyonist sürece önemli bir destek sağlayacak

    Merkez Bankası’nın hükümete gönderdiği mektupta hukuk ve ekonomi alanındaki reformaların enflasyon sürecine etkisinin nasıl olacağı değerlendirilerek “Orta vadeli yüzde 5 hedefine ulaşmada güçlü politika koordinasyonu dâhilinde para ve maliye politikası arasındaki eş güdümün güçlendirilmesiyle sağlanacak mali konsolidasyon enflasyon hedeflerine varılmasında çok önemli bir girdi sağlayacaktır. Bu çerçevede mali disiplinin kararlılıkla sürdürülmesi kritik bir öncelik olarak önemini korumaktadır. Mali duruşun yanı sıra yönetilen/yönlendirilen fiyat ve vergi ayarlamaları, gelirler politikası ve kamu borçlanma stratejisinin de para politikası hedefleriyle uyumlu bir şekilde belirlenmesi, enflasyonla mücadelemizi destekleyecektir.

    Ayrıca hukuk ve ekonomi alanında atılacak reform adımları beklenti kanalıyla dezenflasyonist sürece önemli bir destek sağlayacaktır. Enflasyondaki katılık ve oynaklıkları azaltacak yapısal adımlara devam edilmesi, fiyat istikrarına ve dolayısıyla toplumsal refaha olumlu katkıda bulunacaktır.

    Bu kapsamda TCMB, yapısal unsurları analiz etmeye, politika önerileri geliştirmeye ve enflasyonla mücadelenin önemi konusunda ilgili paydaşlar ve kamuoyu nezdinde farkındalık oluşturmaya yönelik çalışmalarına devam edecektir. Diğer taraftan, para politikasının kurgulanması ve uygulanmasında, şeffaflık, öngörülebilirlik ve hesap verebilirliğin artırılması ve geliştirilmesi suretiyle para politikasına olan güvenin iyileştirilmesi yönünde de adımlar atılacaktır.

    Sonuç olarak, fiyat istikrarının sağlanması hedefi doğrultusunda Merkez Bankası elindeki tüm araçları tam, zamanlı, etkili, güçlü ve kararlı bir şekilde uygulamaya devam edecektir. Diğer yandan, enflasyon hedeflemesi rejiminde toplumun bütün katmanlarının fiyat istikrarı hedefine odaklanması, buna inanması, karar alıcıların ve politika üretenlerin bu yönde adımları kararlı bir şekilde atmaları esastır. Bu çerçevede, enflasyonla mücadele sürecini tüm tarafların da sahiplendiği bir sürece dönüştürmek üzere açık, samimi ve etkili bir iş birliği ve iletişim politikası yürütülecektir” ifadeleri kullanıldı.

  • Merkez Bankası enflasyon beklentisini değiştirmedi

    Merkez Bankası enflasyon beklentisini değiştirmedi

    Merkez Bankası Başkanı Naci Ağbal, 2021 yılının ilk Enflasyon Raporu’nu açıkladı. Bir önceki raporda yüzde 9,4 olarak öngörülen 2021 yıl sonu enflasyon beklentisinde bir değişikliğe gidilmedi. Ağbal, sunumunda piyasaların merakla beklediği faiz ve para politikasına ilişkin mesajında ise sıkı duruşun devam edeceğini paylaştı. “Faiz indirimlerine dönük bir gündemin konuşulmasının henüz çok erken olduğunu değerlendiriyoruz. Tüm faktörler belli noktaya gelene kadar sıkı para politikası devam edecek” şeklinde konuştu.

    Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Başkanı Naci Ağbal’ın ilk enflasyon raporu sunumunda sıkılaşma ve fiyat istikrarı mesajlarına devam ederken, banka ekim raporundaki tahminlerini korudu.

    Ağbal’ın sunumundan satır başları şöyle:

    “2020 yılının son çeyreğinde salgın tedbirleri küresel büyümedeki toparlanma eğilimini yavaşlattı.

    2021 yılında küresel enflasyon üzerindeki risklerin ağırlıklı olarak yukarı yönlü olduğu değerlendirilmektedir.

    2020 4. çeyrekte iktisadi faaliyet güçlü seyir izledi. Toparlanma sektörlerin geneline yaygınlaştı. Turizmde ise toparlanma sınırlı kaldı.

    Kredi genişlemesinin etkisiyle salgın döneminde parasal genişleme de gerçekleşti. Net kredi kullanımının tarihsel ortalamalarının üzerinde hızla artması, altın ithalatı ve turizm gelirlerinin gerilemesi cari işlemler açığının artmasına neden oldu.

    Yurtiçi yerleşiklerin mevduat dolarizasyonu artış göstermiştir.

    Döviz kurunun birikimli maliyet etkileri, emtia fiyatlarındaki yükseliş ve enflasyon beklentileri fiyatlama davranışlarını olumsuz etkilemeye devam etmektedir.

    Enflasyondaki yükselişte temel mal ve gıda grubu etkili oldu.

    Salgın koşulları dolayısıyla talepte yavaşlama görülen gruplarda enflasyon düşük seyretti.

    Çekirdek göstergelerin yıllık enflasyonu da yüksek seyretmektedir. İşlenmiş gıdada da belirgin şekilde riskler artmaktadır.

    Üretici enflasyonu artış eğilimini korumaktadır. Üretici fiyatları tüketici fiyatları üzerinde yukarı yönlü baskı uygulamaya devam etmektedir.

    Hızlı kredi genişlemesinin etkisiyle talep koşulları 2020 ikinci yarısında güçlü seyretmiş ve çıktı açığı enflasyonist etkiler göstermiştir.

    Toplam talep koşulları enflasyonist seviyelerde seyretmektedir.

    Döviz kurundan enflasyona gelen etki 2020 ikinci yarısında oldukça güçlü olmuştur. Döviz kurunda son aylarda yaşanan düşüş bu etkinin azalacağına işaret etmektedir.

    Uluslararası emtia fiyatlarındaki artış eğilimi girdi kanallarıyla enflasyon üzerinde yukarı yönlü bir baskı oluşturmaktadır.

    Bazı sektörlerdeki arz sıkıntısı da enflasyon görünümünde risk oluşturmaktadır.

    Ham petrol beklentisi yukarı yönlü güncellendi ve 2021 için 54,4 dolar olarak belirlendi.

    2021 için gıda enflasyonu tahmini 1 puan yukarı revizyonla yüzde 11,5 oldu.

    Bütçe açı hedefi para politikasını destekleyecektir.

    Enflasyonun 2021 sonunda yüzde 9,4 olarak gerçekleşeceğini tahmin ediyoruz.

    Enflasyonun mevcut seviyesi ve riskler dikkate alınınca yüzde 5 hedefinden uzağız.

    Para politikasındaki sıkı ve ihtiyatlı duruşumuz enflasyonda yüzde 5 hedefine kadar uzun bir süre kararlılıkla sürdürülecektir.

    Enflasyon beklentileri ve fiyatlama davranışlarında orta vadeli hedef patikasından sapma riskine işaret etmesi durumunda önden ilave sıkılaştırma kararlılıkla yapılacaktır.

    Fiyat istikrarı için sabırlı ve kararlı bir mücadele sürdüreceğiz. Tüm paydaşlarla etkili bir işbirliği ve iletişim sürdüreceğiz. Bu kapsamda TÜSİAD, TOBB, TESK ve MÜSİAD’ın fiyat istikrarı çağrısı çok önemli, kendilerine teşekkür ediyorum.

    Faiz indirimlerine dönük bir gündemin konuşulmasının henüz çok erken olduğunu değerlendiriyoruz.

    Uluslararası emtia fiyatları dolayısıyla o kanaldan gelen etkilerin kalıcı olduğunu düşünürsek gerekli reaksiyonu veririz. Ancak burada sıkı para politikası ve yapısal reformlarla müdahale söz konusu olacak.

    Gıda enflasyonu 2021 enflasyon gerçekleşmesi üzerinde önemli bir risk oluşturmaya devam ediyor.

    Enflasyonla mücadelede sahiplenme konusu son derece önemli, bu konuda tüm toplum katmanları, ekonomideki tüm aktörlerin bu sürece inanması ön koşul, karar alıcıların da hedefe giderken kararlı olmaları gerekiyor.

    Enflasyon hedeflemesine dair bir para politikası seti uyguluyoruz. Mevcut politika setiyle yüzde 5’lik enflasyon hedefine ancak 2023’te ulaşabiliyoruz.”

  • Merkez Bankası faiz kararını açıkladı

    Merkez Bankası faiz kararını açıkladı

    Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası politika faizini yüzde 17’de sabit bıraktı. Merkez Bankası’ndan yapılan açıklamaya göre gerekli durumlarda ilave parasal sıkılaştırma yöntemine gidilebileceği belirtildi. Merkez Bankası bir sonraki faiz kararını 18 Şubat’ta verecek.

    Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası, haftalık gösterge repo faizinde piyasa beklentileri doğrultusunda değişikliğe gitmedi. TCMB Para Politikası Kurulu(PPK) toplantısının ardından yapılan açıklamaya göre, haftalık repo faizi yüzde 17,00 olarak kaldı. TCMB önceki bir önceki toplantısında faizi beklentilerin üzerinde artırarak, yüzde 15,00’ten yüzde 15,00’ye çıkarmıştı. Merkez Bankası Beklenti Anketinde enflasyon beklentisi yıl sonu için %11,15, 12 ay sonrası için %10,53 ve 24 ay sonrası için %9,14 seviyesinde bulunuyor. TCMB’nin enflasyon beklentisi 2021 yıl sonu için %9,4 seviyesinde bulunuyor.

    TÜİK en son tüketici fiyatlarını yıllık %14,60 olarak açıkladı. TCMB’nin bir sonraki toplantısı 18 Şubat’ta gerçekleştirilecek.

    Açıklamada şöyle denildi:

    “Para Politikası Kurulu (Kurul), politika faizi olan bir hafta vadeli repo ihale faiz oranının yüzde 17 düzeyinde sabit tutulmasına karar vermiştir.

    İktisadi faaliyet güçlü bir seyir izlemektedir. Salgına bağlı kısıtlamaların ekonomi üzerindeki aşağı yönlü etkileri, geçtiğimiz yılın ikinci çeyreğine kıyasla daha sınırlı seyretmekle birlikte, hizmetler ve bağlantılı sektörlerdeki yavaşlama ve bu sektörlerin kısa vadeli görünümüne dair belirsizlikler devam etmektedir. Salgın döneminde sağlanan yüksek kredi büyümesinin birikimli etkileriyle güç kazanan iç talebin cari işlemler dengesi üzerindeki olumsuz etkisi devam etmektedir. Diğer taraftan, finansal koşullardaki sıkılaşmayla birlikte son dönemde kredi büyümesi yavaşlamaya başlamıştır.

    İç talep koşulları, döviz kuru başta olmak üzere birikimli maliyet etkileri, uluslararası gıda ve diğer emtia fiyatlarındaki yükseliş ve enflasyon beklentilerindeki yüksek seviyeler, fiyatlama davranışları ve enflasyon görünümünü olumsuz etkilemeye devam etmektedir. Kasım ve Aralık PPK toplantılarında gerçekleştirilen güçlü parasal sıkılaştırmanın krediler ve iç talep üzerindeki yavaşlatıcı etkilerinin daha belirgin hale gelmesi beklenmekte, böylelikle enflasyon üzerinde etkili olan talep ve maliyet unsurlarının kademeli olarak zayıflayacağı öngörülmektedir. Öte yandan, uluslararası emtia fiyatlarındaki gelişmeler, bazı sektörlerde belirginleşen arz kısıtları ile gerçekleştirilen ücret ve yönetilen fiyat ayarlamaları, orta vadeli enflasyon görünümü üzerindeki önemini korumaktadır. Bu doğrultuda Kurul, 2021 yılsonu tahmin hedefini dikkate alarak, enflasyonda kalıcı düşüşe ve fiyat istikrarına işaret eden güçlü göstergeler oluşana kadar sıkı para politikası duruşunun kararlılıkla uzun bir müddet sürdürülmesine karar vermiştir. Enflasyonda kalıcı düşüşe ve fiyat istikrarına işaret eden güçlü göstergeler kapsamında enflasyonun ana eğilimi ve fiyatlama davranışlarına ilişkin göstergeler, yayılım endeksleri, talep ve maliyet unsurları ve enflasyon beklentilerinin tahmin ufku içerisinde hedeflerle uyumu yakından izlenecektir. Gerekmesi durumunda ilave parasal sıkılaşma yapılacaktır.

    Sıkı para politikası duruşunun, fiyat istikrarını kalıcı olarak tesis etmesinin yanında, ülke risk primlerinin düşmesi, ters para ikamesinin başlaması, döviz rezervlerinin artış eğilimine girmesi ve finansman maliyetlerinin kalıcı olarak gerilemesi yoluyla makroekonomik ve finansal istikrarı olumlu etkileyeceği değerlendirilmiştir.

    TCMB karar alma süreçlerinde orta vadeli bir perspektifle, enflasyonu etkileyen tüm unsurları ve bu unsurların etkileşimini temel alan bir analiz çerçevesi benimsemektedir. Açıklanacak her türlü yeni verinin ve haberin Kurul’un geleceğe yönelik politika duruşunu değiştirmesine neden olabileceği önemle vurgulanmalıdır.”

  • Merkez Bankası son anketi paylaştı

    Merkez Bankası son anketi paylaştı

    Merkez Bankası Beklenti Anketi’nde cari yıl sonu tüketici enflasyonu beklentisi yüzde 11,15 oldu. 12 ay sonrası TÜFE beklentisi bir önceki anket döneminde yüzde 10,84 iken, bu anket döneminde yüzde 10,53 oldu. Cari yıl sonu için ABD Doları beklentisi ise 8,09 TL olarak açıklandı.

    Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), 2021 yılı Ocak ayı Beklenti Anketi İstatistiklerini paylaştı.

    Buna göre, Yıllık Enflasyon Beklentileri Cari yıl sonu tüketici enflasyonu (TÜFE) beklentisi bu anket döneminde yüzde 11,15 oldu. 12 ay sonrası TÜFE beklentisi bir önceki anket döneminde yüzde 10,84 iken, bu anket döneminde yüzde 10,53 olmuştur. 24 ay sonrası TÜFE beklentisi ise aynı anket dönemlerinde sırasıyla yüzde 9,24 ve yüzde 9,14 olarak gerçekleşti.

    2021 yılı Ocak ayı anket döneminde, katılımcıların 12 ay sonrasına ilişkin ihtimal tahminleri değerlendirildiğinde, TÜFE’nin ortalama olarak yüzde 21,41 ihtimalle yüzde 9,00 – 9,99 aralığında, yüzde 40,53 ihtimalle yüzde 10,00-10,99 aralığında, yüzde 22,82 ihtimalle ise yüzde 11,00-11,99 aralığında artış göstereceği öngörüldü.

    12 AY SONRASI ENFLASYON BEKLENTİLERİ

    2021 yılı Ocak ayı anket döneminde, katılımcıların 24 ay sonrasına ilişkin ihtimal tahminleri değerlendirildiğinde, TÜFE’nin ortalama olarak yüzde 26,11 ihtimalle yüzde 8,00 – 8,99 aralığında, yüzde 41,79 ihtimalle yüzde 9,00 – 9,99 aralığında, yüzde 16,10 ihtimalle ise yüzde 10,00-10,99 aralığında artış göstereceği öngörüldü.

    Aynı anket döneminde nokta tahminler esas alınarak yapılan değerlendirmeye göre ise, katılımcıların yüzde 18,18’inin beklentilerinin yüzde 9,00 – 9,99 aralığında, yüzde 49,09’unun beklentilerinin yüzde 10,00 – 10,99 aralığında, yüzde 20,00’sinin beklentilerinin ise yüzde 11,00 -11,99 aralığında olduğu gözlendi.

    24 AY SONRASI ENFLASYON BEKLENTİLERİ

    2021 yılı Ocak ayı anket döneminde, katılımcıların 24 ay sonrasına ilişkin ihtimal tahminleri değerlendirildiğinde, TÜFE’nin ortalama olarak yüzde 26,11 ihtimalle yüzde 8,00-8,99 aralığında, yüzde 41,79 ihtimalle yüzde 9,00-9,99 aralığında, yüzde 16,10 ihtimalle ise yüzde 10,00-10,99 aralığında artış göstereceği öngörüldü.

    Aynı anket döneminde nokta tahminler esas alınarak yapılan değerlendirmeye göre, 24 ay sonrası TÜFE enflasyonu beklentileri değerlendirildiğinde, katılımcıların yüzde 21,15’inin beklentilerinin yüzde 8,00-8,99 aralığında, yüzde 51,92’sinin beklentilerinin yüzde 9,00-9,99 aralığında, yüzde 15,38’inin beklentilerinin ise yüzde 10,00-10,99 aralığında olduğu gözlendi.

    FAİZ BEKLENTİLERİ

    BİST Repo ve Ters-Repo Pazarı’nda oluşan cari ay sonu gecelik faiz oranı beklentisi bir önceki anket döneminde yüzde 16,09 iken, bu anket döneminde yüzde 17,09 olarak gerçekleşti. TCMB Ağırlıklı Ortalama Fonlama Maliyeti cari ay sonu beklentisi bir önceki anket döneminde yüzde 16,07 iken bu anket döneminde yüzde 17,00 oldu.

    TCMB bir hafta vadeli repo ihale faiz oranı cari ay sonu beklentisi ise aynı anket dönemlerinde sırasıyla yüzde 16,18 ve yüzde 17,00 olarak gerçekleşti.

    Vadesine beş yıl ya da beş yıla yakın süre kalan DİBS’lerin 12 ay sonrası ikincil piyasa yıllık bileşik faiz oranı beklentisi bir önceki anket döneminde yüzde 12,87 iken, bu anket döneminde yüzde 12,59’a düştü. Vadesine on yıl ya da on yıla yakın süre kalan DİBS’lerin 12 ay sonrası ikincil piyasa yıllık bileşik faiz oranı beklentisi ise aynı anket dönemlerinde sırasıyla yüzde 12,49 ve yüzde 12,30 olarak gerçekleşti.

    DÖVİZ KURU BEKLENTİLERİ

    Cari yıl sonu döviz kuru (ABD Doları/TL) beklentisi bu anket döneminde 8,09 TL olmuştur. 12 ay sonrası döviz kuru beklentisi ise bir önceki anket döneminde 8,37 TL iken, bu anket döneminde 8,16 TL olarak gerçekleşti.

    GSYH Büyüme Beklentileri GSYH 2021 yılı büyüme beklentisi bir önceki anket döneminde yüzde 3,8 iken bu anket döneminde yüzde 3,9 olarak gerçekleşti. GSYH 2022 yılı büyüme beklentisi ise bu anket döneminde yüzde 4,3 olarak gerçekleşti.

  • Merkez Bankası aralık ayı enflasyonunu değerlendirdi

    Merkez Bankası aralık ayı enflasyonunu değerlendirdi

    Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Aylık Fiyat Gelişmeleri Raporu’na göre, yıllık enflasyondaki artışın ana belirleyicisi temel mallar olurken, dayanıklı mal ve giyim gruplarındaki ayrışma sürdü.

    Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) aralık ayında Tüketici Fiyat Endeksi’nin (TÜFE) yüzde 1,25 arttığını ve yıllık enflasyonun yüzde 14,60 olduğunu açıklamasının ardından TCMB’nin Aralık Ayı Fiyat Gelişmeleri Raporu da yayımlandı.

    Rapora göre, yıllık enflasyondaki artışın ana belirleyicisi temel mallar olurken, dayanıklı mal ve giyim gruplarındaki ayrışma sürdü. Dayanıklı mallarda birikimli döviz kuru etkileri, talep koşulları ve uluslararası metal fiyatlarındaki gelişmelere bağlı olarak fiyat artışları alt kalemler genelinde güçlü seyretti. Bu görünüm altında, B ve C göstergelerinin yıllık enflasyonu ve eğilimleri yükseldi. Bu dönemde petrol fiyatlarındaki artışla birlikte enerji enflasyonu yükselirken, hizmet enflasyonundaki artış görece sınırlı kaldı. Gıda grubunda yıllık enflasyon baz etkisiyle sınırlı ölçüde gerilese de temel girdi niteliğindeki tarımsal emtia fiyatlarındaki gelişmelerin de etkisiyle fiyatlar artış eğilimini sürdürdü.

    Bu dönemde B ve C endekslerinin yıllık değişim oranları sırasıyla 0,80 ve 1,05 puan artarak yüzde 14,52 ve yüzde 14,31 olarak gerçekleşti. Alt grupların yıllık tüketici enflasyonuna katkıları incelendiğinde, bir önceki aya göre temel mal, enerji ve hizmet gruplarının katkıları sırasıyla 0,49, 0,16 ve 0,06 puan arttı, alkol-tütün-altın ve gıda gruplarının katkıları sırasıyla 0,13 ve 0,01 puan azaldı.

    Mevsimsellikten arındırılmış verilerle 3 aylık ortalamalara göre B ve C göstergelerinin eğilimlerinde artış izlendi. Bu dönemde, enflasyon eğilimi temel mal grubunda yataya yakın bir seyirle yüksek seviyesini korurken, hizmet grubunda kademeli artışını sürdürdü.

    Haberleşme hizmetleri fiyatlarında internet ücreti kaynaklı artış kaydedildi

    Rapora göre, hizmet fiyatları aralık ayında yüzde 0,59 arttı, grup yıllık enflasyonu 0,24 puan yükselişle yüzde 11,66 oldu. Yıllık enflasyon lokanta-otel ve ulaştırma hizmetlerinde yataya yakın seyrederken, diğer alt gruplarda yükseldi.

    Mevsimsellikten arındırılmış veriler, konaklama grubunda daha belirgin olmak üzere lokanta-otel grubu aylık artışında bir miktar yavaşlamaya işaret etti. Haberleşme hizmetleri fiyatlarında ise internet ücreti kaynaklı artış kaydedildi. Diğer hizmetler grubunda sağlık hizmetleri, sigorta ve avukatlık ücretlerindeki artışlar öne çıktı.

    Dayanıklı mal yıllık enflasyonu yüzde 30,40’a ulaştı

    Temel mal enflasyonu aralıkta 1,92 puan artışla yüzde 17,24 oldu. Bu dönemde yıllık enflasyon, dayanıklı mal ve diğer temel mallarda yükselirken, giyim ve ayakkabı grubunda geriledi. Dayanıklı tüketim malları grubunda fiyat artışları alt kalemler geneline yayıldı (beyaz eşya, otomobil ve mobilya sırasıyla aylık yüzde 5,97, 3,95 ve 3,29), Türk lirasındaki değer kaybının gecikmeli yansımaları, hızlı kredi genişlemesine bağlı talep yönlü unsurlar ve uluslararası metal fiyatlarındaki artışlar bu görünümde belirleyici oldu. Böylelikle dayanıklı mal yıllık enflasyonu yüzde 30,40’a ulaştı.

    Bu dönemde diğer temel mal enflasyonunda döviz kurunun gecikmeli etkilerine bağlı kademeli yükseliş devam etti. Diğer taraftan, giyim ve ayakkabı grubunda zayıf seyreden sektörel talep koşullarının etkisiyle fiyatlar bir önceki yıl seviyesinin altına (yıllık enflasyon yüzde eksi 0,57) geriledi.

    Grup enflasyonu üzerinde elektrik, doğal gaz ve İstanbul şebeke suyu fiyat ayarlamalarının etkisi görülecek

    Rapora göre, enerji fiyatları aralık ayında yüzde 1,47 arttı. Bu dönemde akaryakıt fiyatları uluslararası petrol fiyatlarını takiben yüzde 3,50 yükseldi, katı yakıtlar ve doğal gaz fiyatları ise sırasıyla yüzde 0,75 ve 0,68 arttı. Bu gelişmelerle enerji yıllık enflasyonu 1,36 puan artarak yüzde 5,64 olarak gerçekleşti.

    Ocak ayında, grup enflasyonu üzerinde elektrik, doğal gaz ve İstanbul şebeke suyu fiyat ayarlamalarının etkisi görülecek. Gıda ve alkolsüz içecekler grubunda aralıkta yüzde 2,53 artış gözlenmesine rağmen grup yıllık enflasyonu baz etkisi kaynaklı olarak 0,47 puan azaldı ve yüzde 20,61 oldu.

    Bu dönemde yıllık enflasyon işlenmemiş gıda grubunda 0,68 puan azalışla yüzde 26,34’e, işlenmiş gıda grubunda ise 0,40 puan azalışla yüzde 15,52’ye geriledi. İşlenmemiş gıda grubunda mevsimsellikten arındırılmış veriler, taze meyvede daha belirgin olmak üzere taze meyve sebze fiyatlarında artışa işaret etti. Diğer işlenmemiş gıdada, yumurta (yüzde 12,86), pirinç (yüzde 5,75), tavuk eti (yüzde 5,49) ve bakliyat (yüzde 2,62) kalemlerindeki hızlı fiyat artışlarının aralık ayında da devam ettiği ve yıllık enflasyonun oldukça yüksek düzeylerde seyrettiği gözlendi. Bu dönemde genele yayılan fiyat artışlarının gözlendiği işlenmiş gıdada aylık fiyat artışı yüzde 1,70 oldu.

    Uluslararası buğday fiyatlarının da yansımasıyla ekmek ve tahıllar grubu yüzde 1,61 artarken, gerek döviz kurunun gecikmeli etkileri gerekse uluslararası fiyatlara bağlı olarak katı ve sıvı yağ fiyatları yüzde 5,09 yükseldi. Bu gelişmelerle taze meyve-sebze dışı gıda grubu yıllık enflasyonu sınırlı bir düşüşle yüzde 18,06 oldu. Özetle, gıda yıllık enflasyonunda baz etkisi kaynaklı düşüşe karşın döviz kurunun gecikmeli etkileri ile uluslararası tarımsal emtia fiyatlarının seyri etkili olmaya devam etti.

    Enerji fiyatlarındaki artışta petrol ürünleri belirgin şekilde öne çıktı

    Yurt içi üretici fiyatları geçen ay yüzde 2,36 yükseldi, yıllık enflasyon 2,04 puan artarak yüzde 25,15 oldu. Üretici fiyatlarında gözlenen bu artışta birikimli döviz kuru etkileri ve uluslararası emtia fiyatlarındaki yükseliş eğiliminin yanı sıra bazı sektörlerdeki arz kısıtları ve güçlü talep koşulları da rol oynadı. Bu dönemde, özellikle endüstriyel metal, petrol ve tarımsal emtia fiyatları belirgin bir artış kaydetti. Petrol ve ana metal hariç imalat sanayi fiyatlarının eğilimi bir miktar gerilemekle birlikte yüksek seviyesini korudu.

    Ana sanayi gruplarına göre incelendiğinde, yıllık enflasyon tüm alt gruplarda yükseldi. Aylık bazda ara malları grubu fiyat artışında demir-çelik, inşaat ara girdileri ve kağıt ürünleri öne çıkarken, sermaye malı fiyatlarındaki yükselişte metal yapı ürünleri ile makineler etkili oldu. Dayanıklı tüketim malları fiyatlarında ev aletleri ve tüketici elektroniği ürünlerinde fiyat artışları izlenirken, uluslararası altın fiyatlarındaki gerilemeye bağlı olarak mücevherat kaleminde bir miktar düşüş görüldü.

    Dayanıksız tüketim mallarındaki yükselişte katı-sıvı yağlar, et ve süt ürünleri belirleyici oldu. Enerji fiyatlarındaki artışta petrol ürünleri belirgin şekilde öne çıktı. Bu gelişmelerle tüketici fiyatları üzerindeki üretici fiyatları kaynaklı baskılar devam etti.