Etiket: merkez bankası

  • Cumhurbaşkanı Erdoğan, Merkez Bankası brüt rezervini açıkladı

    Cumhurbaşkanı Erdoğan, Merkez Bankası brüt rezervini açıkladı

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, AK Parti TBMM Grup Toplantısı’nda konuştu. Türkiye’nin devleti ve milleti ile Filistinli kardeşlerinin yanında olduğunu söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, ”Bölgemize barış ve huzurun ancak 1967 sınırları temelinde başkenti Doğu Kudüs olan bağımsız egemen ve coğrafi bütünlüğe sahip bir Filistin devletinin kurulmasıyla mümkün olduğunu hatırlatmak istiyorum. Almanya ile 50 milyar dolar seviyesinde olan ikili ticaretimizi kısa sürede 60 milyar dolara çıkarmak istiyoruz. Cezayir’le bu sene 6 milyar doları bulacak ticaret hacmimizi ise 10 milyar dolar seviyesine taşımayı hedefliyoruz” dedi.
    Önceki gün Maldivler Cumhurbaşkanı’nı bu ülkeden devlet başkanı düzeyinde bir ilki teşkil eden ziyareti vesilesiyle Ankara’da ağırladıklarını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, Maldivler’le de turizm, savunma ve ekonomik işbirliklerinin geliştirileceğini aktardı.

    “Oturup konuştuğumuzda özellikle komşularımızla aşılamayacak hiçbir sorunumuz olmadığı inancındayız”

    Cumhurbaşkanı Erdoğan, ”Dış politikada dostlarımızın sayısını arttırma, hasımlarımızın sayısını azaltma stratejimizi başarıyla uyguluyoruz. Buradaki çizgimiz gayet açıktır. Biz diplomasiyi bir tarafın kaybettiği, diğer tarafın ise kazandığı sıfır toplamlı bir oyun olarak görmüyoruz. Diplomasi her iki tarafın da makul bir çizgide buluşarak kazançlı çıktığı, kazan-kazan ilkesinin hayat bulduğu önemli bir imkandır. Ülkeler arasında anlaşmazlıkların, uyuşmazlıkların olması gayet doğaldır. Asıl olan bu ayrılıkları kördüğüme dönüşmeden çözme iradesidir. İşte biz buna sahibiz. Oturup konuştuğumuzda özellikle komşularımızla aşılamayacak hiçbir sorunumuz olmadığı inancındayız” dedi.

    “Komşumuz Yunanistan’la ihtilaflarımız dün de vardı yarın da olacak, bu ortak paydada buluşamayacağımız anlamına asla gelmez”

    7 Aralık’ta yapmayı planladıkları Yunanistan ziyaretine de yaklaşımlarının bu yönde olduğuna dikkat çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Komşumuz Yunanistan’la ihtilaflarımız dün de vardı, yarın da olacak. Aynı şekilde bu ihtilaflardan çıkar sağlama peşinde koşanlar da olacak. Bu gerçek aynı denizi, aynı iklimi, aynı coğrafyayı paylaşan iki komşu ülke olarak ortak paydada buluşamayacağımız anlamına asla gelmez. Karşılıklı güven esasına dayalı olarak iş birliğimizi geliştirebileceğimiz pek çok başlık vardır. Ziyaretimizde bunlara odaklanma niyetindeyiz. Yunanistan seyahatimizin şimdiden ülkelerimiz arasında yeni bir sayfanın açılmasına vesile olmasını diliyorum” diye konuştu.
    Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye İnovasyon Haftası kapsamında iştirak ettikleri inovaLig ödül töreninde Türkiye’nin yenilikçilik ekosisteminin ulaştığı seviyeyi bizzat görme fırsatı bulduklarını belirterek, ”Çeşitli kategorilerde ödül alan şirketlerimizi buradan bir kez daha tebrik ediyorum. Türk özel sektörüyle inanın ne kadar gurur duysak azdır. Muhalefetin ve ülkemizdeki mandacı ekonomistlerin sürekli karamsarlık sevk eden propagandalarına rağmen hamdolsun firmalarımız dünya çapında başarılara imza atıyor. Bilhassa savunma ve bilişim alanında faaliyet gösteren şirketlerimiz inovasyon konusunda diğer firmalarımıza da ilham kaynağı oldu. Devletimizin teşvikleri sayesinde tüm Türkiye safında adeta bir ihracat ve üretim seferberliği yaşanıyor. Küresel ekonomideki zorluklara, bölgemizdeki patlak veren krizlere, 6 Şubat depremlerinin olumsuz etkilerine rağmen yakaladığımız bu ivmeyi çok değerli bulduğumuzu özellikle ifade etmek istiyorum. Bu iklimin güçlenmesi için iş dünyamıza her türlü desteği sağlıyoruz. Yatırım, istihdam, üretim, ihracat ve inovasyon odaklı çalışan her girişimcimizin yanındayız” dedi.

    Geçen hafta Merkez Bankasının önemli bir karar aldığını sözlerine ekleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, yeni yatırım taahhütlü avans kredisi programına yıllık 100 milyar Türk lirası limit tahsis edildiğini aktardı. Erdoğan, “Program kapsamında 3 yıl boyunca toplam 300 milyar lira limit ayrılacak. Böylece yatırımcılar çok uygun koşullarda finansmana erişim imkanı elde edecekler. Ayrıca ihracatçılarımız için günlük reeskont kredi limitlerini 10 kat artırarak 3 milyar lira seviyesine çıkardık. Her iki kararın başta ihracatçılarımız olmak üzere özel sektörümüze hayırlı olmasını diliyorum” diye konuştu.

    “Merkez Bankası brüt rezervi 134,5 milyar dolara çıktı”

    Merkez Bankası brüt rezervinin Eylül 2014’ten bu yana ilk kez 134,5 milyar dolara çıktığının müjdesini paylaşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Sadece bunlarla yetinmiyoruz, Meclise sunduğumuz yeni kanun teklifinde pek çok düzenleme yer alıyor. Yurt dışında şirket kurmuş müteşebbislerimizin buralardan kazandıklarını ülkemize getirmelerini teşvik eden yeni düzenlemeleri devreye alacağız. Bir diğer konu başlığımız deprem bölgemizde fahiş fiyat uygulayanlara yönelik müeyyidelerdir. Açıkçası biz böyle bir meseleyi konuşmaktan bile hicap duyuyoruz. Ama ülkemizde maalesef depremi siyaseten fırsata çevirmek isteyenler olduğu gibi ekonomik kazanca dönüştürmek isteyen tamahkarlar da var. Milletin acısını istismar eden deprem turistleri, son seçimlerde sandıkta derslerini aldılar, milli iradenin şamarını yediler. Ekonomik hayattaki deprem fırsatçılarına da biz göz açtırmıyoruz. Yapı malzemeleri ve yapım işlerinde piyasa gerçekleriyle izah edilmeyecek fahiş fiyatlar söz konusu. Öyle durumlar var ki aynı malzeme, aralarında 60-70 kilometre olan iki şehrimizde yüzde 20, yüzde 30 fiyat farkıyla satılıyor. Tamamen açgözlülükten kaynaklanan bu çarpıklığın, bu vicdansızlığın üzerine gitmekte kararlıyız. Genel afet bölgesi ilan edilen yerlerde 2025 yılı sonuna kadar mevcut cezaların 10 kat daha ağır uygulanmasını sağlayacağız. Fırsatçılarla mücadele ederken deprem konutlarını tamamlamak için bölgede fedakarca çalışan firmalarımıza da her türlü desteği vereceğiz” açıklamasını yaptı.

    Deprem felaketi sonrası oluşan yoğun talebin yapım işlerinde maliyetleri arttırdığının farkında olduklarını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, ”Bu süreçte şirketlerimize yardımcı olmak adına yapım işlerine ek fiyat farkı ve süre uzatımı verilmesine imkan veriyoruz. Özellikle depremden önce ihale edilen yapım işi sözleşmelerinin zamanında tamamlanmasında sorunlar yaşandığını gördük. Yatırımların planlanan sürede tamamlanması için devlet olarak bu konuda da hem kolaylık gösteriyor hem de yük alıyoruz. Bizim görevimiz, işini düzgün yapana destek olmak, aşırı kar peşinde koşanlara da fırsat vermemektir. Deprem bölgesinde yürütülen inşaat ve ihya çalışmalarına yaklaşımımız bu yöndedir. İnşallah önümüzdeki aydan itibaren yapımı tamamlanan deprem konutlarının hak sahiplerine teslimine başlıyoruz” dedi.

    “5 bin lira ödeme kararımızı çalışan emeklilerimize de teşkil ediyoruz”

    Yıl bitmeden toplam 46 bin deprem konutu ve köy evini hak sahibi depremzedelere teslim etmeyi planladıklarını açıklayan Erdoğan şunları söyledi:
    “24 Kasım Öğretmenler Günü vesilesiyle İstanbul Kongre Merkezi’nde maarif davamızın öncüleri olan öğretmenlerimizle bir araya geldik. Buradan bir kez daha sorumluluğu ağır olduğu kadar ulvi bir mesleği azimle, gayretle, başarıyla icra eden tüm öğretmenlerimize, eğitim ordumuzun her bir neferine kalpten teşekkür ediyorum. Şehit öğretmen Şenay Aybüke Yalçın’ın hayat hikayesini, mücadelesini ve umutlarını beyaz perdeye aktaran ‘Aybüke Öğretmen Oldum Ben’ filmini gençlerimizin mutlaka izlemesini tavsiye ediyorum. Öğretmenler Günü etkinliğimizde emeklilerimizle ilgili son müjdemizi de kamuoyumuzla paylaştık. Emeklilerimizin yükünü hafifletmek amacıyla hayata geçirdiğimiz 5 bin lira ödeme kararımızı çalışan emeklilerimize de teşkil ediyoruz. Meclisimizin de onayını aldıktan sonra çiftçi ve Bağ-Kurlu emeklilerimiz dahil çalışan tüm emeklilerimize tek seferlik ödemelerini yapacağız. Önergemizin Meclisten süratle geçeceğine inanıyorum. Teklifin yasalaşmasını müteakip ilk düzenlemeden faydalanamayan 4 milyon 689 bin emeklimizin hesaplarına 5’er bin liralarını yatıracağız. Böylece 76 milyar lira ilave kaynak kullanarak 15,2 milyon emeklimizin tamamına bir defaya mahsus 5 bin lira ödemiş olacağız. Bu kararımızın emeklilerimize tekrar hayırlı olmasını diliyorum.”

    “Bunların kadın hakları ile ilgili bir dertleri olsaydı bölücü alçakların katlettiği kadınlarımızın hatıralarına sahip çıkarlardı”

    “25 Kasım tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de kadına yönelik şiddete karşı uluslararası mücadele günüydü” diyen Erdoğan, ”Bu anlamlı gün münasebetiyle düzenlenen programda kadına yönelik şiddetle mücadele 2024 yılı faaliyet planının detaylarını açıkladık. Toplam 66 alt hedef ve 218 faaliyet başlığının yer aldığı plan kadına yönelik şiddet konusundaki irademizin en somut ifadesidir. İstanbul Sözleşmesi’nden ülkemizin çekilmesine dair marjinal çevreler tarafından yürütülen kampanyaların hiçbir temeli yoktur. Şiddet meselesini bu sözleşme ile irtibatlandıranların amacının kadına yönelik şiddet olmadığını çok iyi biliyoruz. Çünkü bunlar gerçekten kadına şiddetten rahatsız olsalardı bölücü terör örgütünün kuyruğuna takılmazlardı. Bunların kadın hakları ile ilgili bir dertleri olsaydı bölücü alçakların katlettiği kadınlarımızın hatıralarına sahip çıkarlardı. Bugüne kadar ne bölücü örgütün dağa zorla kaçırdığı 13-14 yaşındaki kız çocukları için iki kelam ettiler ne de evlatlarına kavuşma mücadelesi veren Diyarbakır annelerine destek oldular. Bölücü örgüte sempati ile bakanlarla opera dinlemeyi, kahvaltı yapmayı, seçim ittifakı kurmayı maharet saydılar. Şimdi de el etek öptükleri için onur duyduklarını ifade ediyorlar. Varsın onlar yollarına bu şekilde devam etsin. Biz şehit analarıyla, Diyarbakır anneleriyle, gerektiğinde canı pahasına darbecilere meydan okuyan yiğit kadınlarımızla, elleri nasırlı emekli kadıncılarımızla, vatanı için canını ortaya koyan kadın polislerimiz ve askerlerimizle, elleri öpülesi saygıdeğer öğretmenlerimizle yol arkadaşlığı yapmayı sürdüreceğiz” diye konuştu.

    “Seçim vaatlerimizden olan Aile ve Gençlik Fonu’nun hayırlı olmasını diliyorum”

    Cumhurbaşkanı Erdoğan, “İstanbul Sözleşmesi’ni dillerine dolayanların aile kurumunu güçlendirmeye matuf adımlarımızdan rahatsız olmaları da tesadüf değildir. Sapkın ve sapık akımların en büyük destekçisi olan bu kesimlerin temel hedefi toplumsal yapımızı çökertmektir. Herhalde ne demek istediğimi anlıyorsunuz: LGBT. Çok açık net, bu sapkın, sapık akımlar karşısında tek dik duran Cumhur İttifakı’dır, AK Parti’dir. Biz meydanı bunlara bırakmayacağız. Gençlerimizi ifsat etmelerine fırsat vermeyeceğiz. Aile kurmak isteyen gençlerimize finans desteği sağlamaya başlıyoruz. Aile ve Gençlik Fonumuzla ilgili yasa teklifimiz Meclisimizden onayını aldı. Kanun bugün Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdi. Fonu ilk etapta deprem bölgesinde hayata geçireceğiz. Gençlerimize 2 yıl geri ödemesiz 48 ay vadeli 150 bin liralık evlilik kredisi imkanı sunacağız. Kredi kullanan gençlerimiz aynı zamanda 2 yıl boyunca aile danışmanlık hizmetinden de faydalanacak. Fon gelirlerimiz arttıkça kapsamını ülkemiz geneline yaygınlaştıracağız. Seçim vaatlerimizden olan Aile ve Gençlik Fonu’nun hayırlı olmasını diliyor, bu projenin hayata geçmesine katkı veren herkesi tebrik ediyorum. Seçimler öncesinde Karadeniz gazının sevincini milletimizle paylaşmak amacıyla başlattığımız ücretsiz doğal gaz desteğimiz sürüyor. Hatırlanacağı üzere ilk ay ısınma dahil konutlardan hiçbir ücret almamış, vatandaşlarımızın doğal gaz faturasını devlet olarak biz ödemiştik. Nisan ayından beri konutlardaki mutfak ve su ısıtma ihtiyaçlarına karşılık gelen 25 metreküplük doğal gaz tüketimini faturalardan düşüyoruz. Şimdiye kadar bu çerçevede vatandaşlarımıza toplam 87 milyar liralık doğrudan destek sağlamış olduk. Bu uygulamayı Nisan 2024 dönemine kadar devam ettireceğiz. Enerjide vatandaşlarımıza sunduğumuz katkılar sadece doğal gazla sınırlı da değildir. 2023 yılı içerisinde farklı adlar altında elektrik ve doğal gaz abonelerine toplam 282 milyar liralık destek verdik. Dikkatinizi çekiyorum bu sadece enerji alanındaki desteklerimizdir. Enerji dışında çok geniş bir yelpazede farklı desteklerimiz var. Büyüyen, güçlenen, kendi kaynaklarını kullanan Türkiye’nin imkanlarından 85 milyon vatandaşımızın her birinin istifade etmesi için gayret ediyoruz. İnşallah bundan sonra da devletin kaynaklarını milletin emrine vermeyi sürdüreceğiz. Burada özet olarak ifade ettiğim tüm bu çalışmalar, projeler, eserler, destekler bizim millete hizmet sevdamızı gösterme yanında muhalefet ile aramızdaki derin vizyon farkını da ortaya koymaktadır. Bizim gündemimizde sadece ülkeye, millete, insanlığa hizmet var. Muhalefetin gündeminde ise bolca ayak oyunu var. Kimin kimi hançerlediği muamması var. Her gün bir yenisi patlak veren skandallar var. Bizim gündemimizin en başında Türkiye Yüzyılı’nın inşası varken onların gündeminde bölücü örgütün emrinde olanlarla Mecliste nümayiş yapmak var. Bizim gündemimizde deprem bölgesinin süratle ayağa kaldırılması, depremzedelerimizin bir an önce yeni yuvalarına kavuşturulması varken, onların gündeminde yalnızca siyasi geleceklerini kurtarmak var” açıklamasını yaptı.

    “Milletimiz iktidarı denetleme görevi verdiği muhalefetin pembe dizileri aratmayan hançer siyasetinden artık bıktı usandı”

    Muhalefeti eleştiren Erdoğan, ”Muhalefet cenahında son dönemde yaşanan gelişmeleri sadece yüzümüz kızararak değil, inanın üzülerek de seyrediyoruz. Çok açık ve net söylüyorum ne Türk siyaseti ne de Türk demokrasisi böyle bir manzarayı asla hak etmiyor. Milletimiz iktidarı denetleme görevi verdiği muhalefetin pembe dizileri aratmayan hançer siyasetinden artık bıktı usandı. Vatandaş bırakın bunlara oy vermeyi adlarını duymak, yüzlerini görmek dahi istemiyor. Açıkçası seçim sonuçları açıklandıktan sonra biraz umutlanmıştık. Belki hatalarını anlarlar, kendilerini sınava çekerler diye ümit etmiştik. Ancak batı cephesinde değişen hiçbir şey olmadı. 14-28 Mayıs seçimlerindeki ağır yenilginin tüm faturasını cumhurbaşkanı adaylarına kestiler. Aynı tas, aynı hamam. Yollarına pişkince devam ettiler. Şimdi de devletin bakanlıklarını tereke malı gibi ona buna dağıttıkları gizli mutabakat konusunda aynı taktiği uyguluyorlar. Haberimiz yoktu diyerek tam göbeğinde yer aldıkları kirli pazarlıklardan kendilerini temize çıkarmaya çalışıyorlar. Utanmasalar seçim gecesi 10 dakikada bir kameralar önünde söyledikleri kazanıyor yalanını da inkar edecekler. Ama video o kadar güzel bir alet ki, bunlara manevra fırsatı vermiyor. CHP’de genel başkanlık koltuğunda oturan şahıs değişti fakat CHP’nin siyaset yapış tarzında zerre miskal değişiklik olmadı. Dün de milletin aklıyla milletin hafızası ile alay ediyorlardı. Bugün de halkı hafife alıyorlar. Dün de siyaset mühendisliklerinden medet umuyorlardı, bugün de tüm umutlarını masa başı senaryolara bağlamış durumdalar. Dün de millete hizmet gibi bir gündemleri yoktu, bugün de yok. Dün de milletin aklıyla, milletin hafızasıyla alay ediyorlardı, bugün de halkı hafife alıyorlar. Dün de siyaset mühendisliklerinden medet umuyorlardı, bugün de tüm umutlarını masa başı senaryolara bağlamış durumdalar. Dün de millete hizmet gibi bir gündemleri yoktu, bugün de yok. Dün de sadece siyasi kariyerlerini düşünüyorlardı, bugün de tek gayeleri kendi ikballeri. Dün de Kandil’e ve Pensilvanya’ya şirin gözükme peşindeydiler, bugün de ülke düşmanlarıyla iş tutuyorlar. Dün de etnik köken ve mezhep üzerinden siyaset yapıyorlardı, bugün de milleti bölmeye çalışıyorlar. Yani figüranlar dışında hiçbir şey değişmedi. Sahne önündekiler yenilendi, fakat sahne gerisindeki akıl daneleri aynı kaldı. Haklarını yemeyelim, bir hususta az da olsa kendilerini geliştirdiler, öğrendik ki Kabine üyelerimize özenip kendilerince güya bazı atamalar yapmışlar. Tabii bunların ortada fol yok yumurta yokken gelin-güvey olma sevdasını biz 14-28 Mayıs seçimlerinden çok iyi hatırlıyoruz. O zaman da erken gaza gelip daha sonra kendilerini komik duruma düşürmüşlerdi. Ama buna rağmen biz kabinemizi takip etmek üzere kolpa da olsa içlerinden birilerini görevlendirmelerini olumlu karşıladık. Çünkü bu vesileyle belki bizden bir şey kaparlar, böyle düşündük.

    Bakan arkadaşlarımızdan belki ülkeye ve millete nasıl aşkla hizmet edileceğini öğrenirler diye düşündük. Bize bakarak belki milletin gönlüne nasıl girileceğini, dürüst ve temiz siyasetin nasıl yapılacağını anlarlar. Şayet hızımıza yetişebilirlerse bizden öğrenecekleri çok şey var. Ne biz ne de kabine üyelerimiz bunları talim etmekten asla gocunmayız. Yeter ki onlar her işleri gibi bunu da tavsamasınlar, boşlamasınlar, daha yolun başındayken su kaynatmasınlar. Elbette bunu söylerken atalarımızın ‘Bakmakla usta olsaydı kediler kasap olurdu’ sözündeki hikmeti de göz ardı etmiyoruz. CHP ve şürekasına bizi, kabinemizi, partimizi ve ittifakımızı izlemeye devam etmeleri tavsiyesinde bulunuyorum. Bizdeki muhalefetten ne köy olur ne de kasaba. Herkesin ufku denizi kadardır demişler. Bunların da ufku ancak buna yetiyor. Biz bunlara bakarak asla rehavete kapılmayacağız. 4 ay sonra yapılacak 31 Mart seçimleriyle ilgili hazırlıklarımızı kendi önceliklerimiz ve programımıza göre yürüteceğiz. Rakiplerimizin karşımızdakiler değil, asıl onları kontrol edenler olduğunu asla aklımızdan çıkarmayacağız” dedi.

    “Seçim takvimimiz sorunsuz bir şekilde işliyor”

    Gençlere hitap eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Gençler; unutmayın, bakın bugün bir başlık atıyorum, yeniden İstanbul. Her zaman söylediğim gibi bizim kuklalarla ve kuklacılarla işimiz yok. Biz, kuklacıyı da parmağında oynatan üst akılla mücadele ediyoruz. Şimdiye kadar bu konuda en ufak bir zafiyet göstermedik. Başkaları ne yaparsa yapsın biz ev ödevlerimizi en düzgün, en titiz şekilde yapmaya çalıştık. Emanetini taşıdığımız aziz milletimize karşı sorumluluklarımızın hakkını vermeye gayret ettik. 31 Mart Mahalli İdare Seçimleri öncesinde de aynı şekilde yolumuza devam ediyoruz. Seçim takvimimiz sorunsuz bir şekilde işliyor. Cumhur İttifakı olarak en güçlü şekilde inşallah yolumuza devam edeceğiz. Belediye başkan adaylıkları için başvurular sona erdi, meclis üyelikleri için başvuruları almayı sürdürüyoruz. Elektronik ortamda illerimizin temayül yoklamalarını yaptık. Bunu da partimize yakışır bir olgunlukla tam bir kardeşlik iklimi içerisinde, adeta bir demokrasi şöleni havasında gerçekleştirdik. Cumhur İttifakı’ndaki ortağımız Milliyetçi Hareket Partisi’yle görüşmelerimiz karşılıklı anlayış temelinde ilerliyor. 15 Temmuz gecesi meydanlarda kurduğumuz ve bugüne kadar çeşitli fitne girişimlerine rağmen güçlendirerek devam ettirdiğimiz Cumhur İttifakı’nın inşallah 31 Mart seçimlerinden de alnının akıyla çıkacağına inanıyorum. Sizlerden sahadaki çalışmalarınızı her zaman bu hassasiyette icra etmenizi beklediğimizi tekrar ifade etmek istiyorum. Önceki gün Pençe Kilit Harekat bölgesinde bölücü alçakların saldırıları sonucunda şehit olan kahraman askerlerimize Allah’tan rahmet, yakınlarına sabrı cemil niyaz ediyorum. Yaralı askerlerimize Rabbimden acil şifalar diliyorum. Son terörist de imha edilene veya teslim olana kadar terör örgütleriyle mücadelemizi kararlılıkla sürdüreceğiz” açıklamasını yaptı.

  • Merkez Bankası’nın toplam rezervleri arttı

    Merkez Bankası’nın toplam rezervleri arttı

    Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Haftalık Para ve Banka İstatistikleri’ni açıkladı. Buna göre, Merkez Bankası toplam rezervleri 17 Kasım ile biten haftada 5 milyar 854 milyon dolar artarak 134 milyar 468 milyon dolar oldu.

    Brüt döviz rezervleri 4 milyar 582 milyon dolar artarak 84 milyar 644 milyon dolardan 89 milyar 226 milyon dolara yükseldi. Altın rezervleri ise 17 Kasım haftasında 1 milyar 271 milyon dolar artarak 43 milyar 970 milyon dolardan 45 milyar 241 milyon dolara yükseldi.

  • Merkez Bankası faizi yüzde 40’a çıkardı

    Merkez Bankası faizi yüzde 40’a çıkardı

    Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), faiz kararını açıkladı. Para Politikası Kurulu (Kurul) politika faizi olan bir hafta vadeli repo ihale faiz oranının 500 baz puan artışla yüzde 35’ten yüzde 40 düzeyine yükseltilmesine karar verdi.

    Karar metinde Ekim ayında bir miktar gerileyen manşet enflasyonun son Enflasyon Raporu’nda sunulan görünümle uyumlu seyrettiği belirtildi. Yurt içi talebin mevcut seviyesinin, hizmet fiyatlarındaki katılık ve jeopolitik risklerin enflasyon baskılarını canlı tuttuğu ifade edildi.

    Metinde öte yandan, yakın döneme ilişkin göstergelerin, parasal sıkılaştırmanın finansal koşullara yansımasıyla yurt içi talepteki dengelenmenin başladığına işaret ettiği kaydedilerek, “Kurul, enflasyon beklentileri ve fiyatlama davranışlarında sınırlı bir iyileşmenin başladığını da değerlendirmektedir. Dış finansman koşullarındaki iyileşme, rezervlerde süregelen artış, talepteki dengelenmenin cari işlemler hesabına desteği ve Türk lirası varlıklara yurt içi ve yurt dışı talebin artması, döviz kuru istikrarı ve para politikasının etkinliğine güçlü katkıda bulunmaktadır. Bu çerçevede, aylık enflasyonun ana eğiliminde düşüş gözlenmektedir. Kurul, dezenflasyonun tesisi için gerekli parasal sıkılık düzeyine önemli ölçüde yaklaşıldığını değerlendirmiştir. Bu çerçevede, parasal sıkılaştırma hızı yavaşlatılacak ve sıkılaştırma adımları kısa bir zaman diliminde tamamlanacaktır. Fiyat istikrarının kalıcı tesisi için gerekli parasal sıkılığın ise gerektiği müddetçe sürdürüleceği değerlendirilmiştir.

    Kurul, mevcut mikro- ve makroihtiyati çerçeveyi, piyasa mekanizmalarının işlevselliğini artıracak ve makro finansal istikrarı güçlendirecek şekilde sadeleştirmektedir. Kredi faizlerinin hedeflenen finansal sıkılık düzeyiyle uyumlu olduğu değerlendirilirken, Türk lirası mevduat payının artırılmasına yönelik düzenlemelerin ve parasal sıkılaşmanın, aktarım mekanizmasını güçlendirmeye ve bankacılık sisteminin fonlama kompozisyonunu iyileştirmeye devam edeceği öngörülmektedir. Kurul, faiz kararlarının yanı sıra, parasal sıkılaştırma sürecini destekleyecek miktarsal sıkılaştırma kararları almayı sürdürecektir” denildi.

    Kurulun politika kararlarını, parasal sıkılaştırmanın birikimli ve gecikmeli etkilerini de dikkate alarak, enflasyonun ana eğilimini geriletecek ve orta vadede yüzde 5 hedefine ulaştıracak parasal ve finansal koşulları sağlayacak şekilde belirlemeye devam edeceği bildirilerek, “Enflasyon ve enflasyonun ana eğilimine ilişkin göstergeler yakından takip edilecek ve Kurul, fiyat istikrarı temel amacı doğrultusunda elindeki tüm araçları kararlılıkla kullanmaya devam edecektir. Kurul, kararlarını öngörülebilir, veri odaklı ve şeffaf bir çerçevede almaya devam edecektir” ifadeleri yer aldı.

  • Altın cinsinden rezerv varlıkları arttı

    Altın cinsinden rezerv varlıkları arttı

    Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), 2023 yılı Ekim ayı Uluslararası Rezervler ve Döviz Likiditesi gelişmelerini açıkladı. Buna göre, resmi rezerv varlıkları, bir önceki aya göre yüzde 3,3 artarak 126,2 milyar dolar düzeyinde gerçekleşti. Bu dönemde alt kalemler itibarıyla, döviz varlıkları bir önceki aya göre yüzde 0,5 artarak 74,5 milyar dolar, altın cinsinden rezerv varlıkları yüzde 9 artarak 44,3 milyar dolar olarak gerçekleşti.

    Vadesine 1 yıl veya daha az kalmış Merkezi Yönetim ve Merkez Bankası’nın önceden belirlenmiş döviz çıkışları (döviz kredileri, menkul kıymetler ve mevduat işlemlerinden doğan yükümlülükler) bir önceki aya göre yüzde 0,5 artarak yaklaşık 48,5 milyar dolar seviyesinde gerçekleşti. Bu tutarın yaklaşık 40,1 milyar dolar anapara, 8,4 milyar dolar faizden oluşmaktadır. Ayrıca, Merkez Bankası’nın yurt içi ve yurt dışı yerleşik bankalarla yapmış olduğu swap işlemlerinden kaynaklanan net döviz ve altın yükümlülükleri yaklaşık 81,4 milyar dolar olup, söz konusu tutarın 20,8 milyar dolar bir ay vadeli oldu.

    Şarta bağlı döviz çıkışları, 1 yıl içinde ödenecek Hazine garantili dış borçlar ile diğer yükümlülüklerden (döviz ve altın cinsinden zorunlu karşılıklar bloke hesabı ve akreditifler) oluşmaktadır. Söz konusu yükümlülükler bir önceki aya göre yüzde 0,3 artarak 48,2 milyar dolar olarak gerçekleşti.

  • “Parasal aktarım güçlendirilmeye devam edilecektir”

    “Parasal aktarım güçlendirilmeye devam edilecektir”

    Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), Para Politikası Kurulu (PPK) toplantı özetini yayımladı. Özette, TCMB tarafından yapılan düzenlemelere ilişkin etki analizleri söz konusu çerçevenin tüm bileşenleri için enflasyon, faizler, döviz kurları, rezervler, beklentiler, menkul kıymetler ve finansal istikrar üzerindeki yansımalarıyla birlikte bütüncül bir bakış açısıyla değerlendirilerek yapıldığı bu kapsamda, Türk lirası mevduat payının artırılmasına yönelik ilave adımlarla parasal aktarım mekanizması güçlendirilmeye devam edileceği bildirildi.
    Özette, parasal sıkılaştırma ile birlikte Türk lirası tasarruf araçlarına olan talebin artmasını takiben parasal aktarımın talep üzerindeki bazı yansımalarının kademeli olarak ortaya çıktığı belirtildi. İç talep göstergeleri, dayanıklı mallar gibi sektörlerde fiyat indirimi gerçekleşmeleri ve planlarının yapılması, siparişler ve bunlara ilişkin beklentilerin talepte dengelenmeye yönelik öncü sinyaller verdiği ifade edilerek bununla uyumlu bir şekilde ithalat düşüş kaydetmiş ve dış ticaret dengesi nispeten olumlu bir görünüm sergilediği kaydedildi.
    Özette şu ifadeler yer aldı:
    “Küresel enflasyon yakın dönemde gerileme gösterirken, halen uzun dönem ortalamalarının ve merkez bankalarının hedeflerinin üzerinde seyretti. Eylül ayında tüketici enflasyonu, enerji fiyatlarından olumsuz etkilenirken, çekirdek enflasyon eğilimindeki katılığın gelişmiş ülkelerde kırılmaya başladığı gözlenmektedir. Bir önceki Para Politikası Kurulu (PPK) toplantı dönemine göre tüketici enflasyonu gelişmiş ülkelerde yüzde 4,27 düzeyinden yüzde 3,71 seviyesine gerilerken, gelişmekte olan ülkelerde yüzde 6,48 düzeyinden yüzde 6,54 düzeyine yükselmiştir. Buna karşın, Brezilya, Rusya ve Türkiye gibi bazı büyük ekonomiler dışında manşet enflasyon birçok gelişmekte olan ülkede de düşmüştür. Enflasyon, gelişmiş ülkelerde yüzde 2; gelişmekte olan ülkelerde ise ortalama yüzde 3,5 olan hedeflerin üzerinde seyretmeye devam etti. 2023 yılı son çeyrek ortalama yıllık enflasyonun gelişmiş ekonomilerde yüzde 3,3, gelişmekte olan ülkelerde ise yüzde 6,7 seviyesinde gerçekleşmesi beklenmektedir. Bir önceki PPK dönemine göre çekirdek enflasyon gelişmiş ülkelerde yüzde 4,57’den yüzde 4,21’e gerilerken, gelişmekte olan ülkelerde ise yüzde 6,57’den yüzde 7’ye yükselmiştir. ABD ve Euro Bölgesinde 2023 yılı son çeyrek ortalama yıllık enflasyon beklentisi sırasıyla yüzde 3,3 ve yüzde 3,4 iken; çekirdek enflasyon beklentisi sırasıyla yüzde 3,5 ve yüzde 4,1 seviyesindedir.

    Emtia fiyatları son dönemde genele yayılan bir düşüş sergilese de jeopolitik riskler, finansal koşullar ve arz yönlü faktörler petrol fiyatlarında oynaklığa, doğal gaz fiyatlarının ise yükselmesine yol açmaktadır. Varil başına Brent petrol fiyatları bir önceki PPK toplantısından bu yana 88-98 ABD doları bandında hareket sergilerken, Avrupa doğal gaz fiyatları için gösterge niteliğinde olan TTF (Title Transfer Facility) ise yüzde 31,9 oranında artmıştır. Emtia Fiyat Endeksinin mevcut seviyesi son on yılın ortalamasının yüzde 30,4 üzerindedir. Endeks geçen yıl ulaştığı en yüksek seviyeye göre yüzde 26,3 oranında gerilemiştir. Benzer şekilde geçen yıl ulaştığı tepe noktasına göre yüzde 14,5 gerileme kaydeden Tarımsal Emtia Fiyat Endeksi son on yılın ortalamasının yüzde 11,8 üzerindedir. Bu durum, gıdanın tüketici sepeti içerisindeki yüksek payı nedeniyle enflasyon üzerinde halen etkili olmaktadır.

    Çekirdek enflasyonun ve enflasyon beklentilerinin yüksek seviyeleri küresel enflasyonun bir süre daha merkez bankalarının hedeflerinin üzerinde seyretmeye devam edeceğini ima etti. Bu nedenle, dünyanın birçok ülkesinde merkez bankalarının politika faizlerini parasal duruşun sıkılığını koruyacak düzeylerde tutmayı sürdürecekleri ve gelişmiş ülke merkez bankalarının genel olarak daha geç ve yavaş gevşemeye gidecekleri beklenmektedir. Takip edilen 12 gelişmiş ülke merkez bankası son 20 ayda toplamda 153 toplantı yapmış, bu toplantıların 102 tanesinde politika faizleri artırılmıştır. Aynı dönemde takip edilen 15 gelişmekte olan ülke merkez bankası toplamda 225 toplantı yapmış, bu toplantıların 103 tanesinde politika faizleri artırılmıştır. Uygulanan para politikasının sonuçları finansal koşullara da yansımaya başlamış ve merkez bankalarının finansman ve kredi koşullarındaki sıkılaşmaya yönelik vurguları güçlenmiştir. Son donemde artan belirsizlikler küresel finansal koşullar üzerinde sıkılaştırıcı yönde etkili olurken, Tayland ve Endonezya merkez bankaları sırasıyla eylül ve ekim ayları karar duyurularında bu gelişmeyi vurgulayarak politika faizlerinde artışa gitmişlerdir. Bununla birlikte, tüketici enflasyonunda meydana gelen düşüş ile Brezilya, Peru, Polonya ve Şili merkez bankaları faiz indirim süreçlerine devam etmişlerdir. Buna karşın, enflasyonun yüksek seviyeleri ve merkez bankalarının politika iletişimleri göz önüne alındığında, söz konusu ekonomilerde parasal sıkılığın devam edeceği beklenmektedir.

    Küresel büyüme görünümündeki yatay seyre rağmen, işgücü piyasalarındaki sıkılık devam etti. Türkiye’nin dış ticaret ortaklarının ihracat paylarıyla ağırlıklandırılan küresel büyüme endeksi bir önceki PPK toplantısı dönemine kıyasla yatay seyretti. Endeksin 2023 yılı için tahmin edilen büyüme oranı ocak ayındaki dip seviyenin yaklaşık 0,4 puan üzerinde yüzde 1,7 düzeyindedir. Bununla birlikte, söz konusu endeksin 2022 yılındaki yüzde 3,5 olan büyüme oranı göz önüne alındığında, Türkiye’nin dış talep görünümünde yıllık bazda kayda değer bir yavaşlama gözlenmektedir. Küresel Satınalma Yöneticileri Endeksi (Purchasing Managers’ Index- PMI) verilerinde haziran, temmuz ve ağustos aylarında yaşanan düşüş eğilimi eylül ayında belirgin bir şekilde yavaşlamıştır. Eylül ayında küresel imalat sanayi PMI verisi bir önceki aya göre 0,1 puan yükselerek 49,1 olurken, küresel hizmetler PMI verisi 0,3 puan azalmış ve 50,8 seviyesinde gerçeklemiştir. Böylece, küresel bileşik PMI göstergesi eylül ayında bir önceki aya kıyasla 0,1 puan azalarak 50,5 olmuş ve hemen hemen aynı seviyede kalmıştır. Gelişmiş ülkelerin bileşik PMI verisi imalat sanayi kaynaklı olarak eylül ayında bir önceki aya göre 0,2 puan artarak 49,7 seviyesinde gerçekleşti. Bu gelişmede Türkiye’nin önemli ticaret ortaklarından Euro Bölgesine ait PMI verilerinin eylül ayında bir miktar toparlanması etkili oldu. Ancak ekim ayına ilişkin erken (flash) PMI verilerine göre, Euro Bölgesi bileşik PMI göstergesi 0,6 puan azalarak 46,5 düzeyinde gerçekleşti. İmalat sektörü PMI göstergesi ekim ayında 0,4 puan gerileyerek 43 olan düzeyi ile 2020 yılının haziran ayından beri en düşük seviyelerinden birine ulaşmıştır. Özellikle hizmetler PMI göstergesi ekim ayında tekrar gerilemiş ve 0,8 puan azalarak 47,8 düzeyi ile eşik değerinin altında seyretmeye devam etti. Bu durum Euro Bölgesinde iktisadi faaliyette gözlenen yavaşlamanın yılın ikinci yarısında da devam edeceğine işaret etti. Gelişmekte olan ülkelerin imalat sanayi PMI verisi eylül ayında bir önceki aya göre 0,5 puan, hizmetler PMI verisi ise 1,2 puan gerilemiş ve anılan göstergeler sırasıyla 50,9 ve 51,9 düzeylerinde gerçekleşti. Çin ekonomisinde bileşik PMI göstergesi eylül ayında da gerileme eğilimini sürdürerek 0,8 puan düşmüş ve 50,9 oldu. İmalat sektörü PMI verisi 0,4 puan azalarak 50,6 olurken hizmetler PMI verisi 1,6 puan gerileyerek 50,2 düzeyinde gerçekleşti. Bu gelişmeler yılın ilk yarısında küresel iktisadi faaliyetin önemli bir itici gücü olan hizmetler sektörünün son aylarda güç kaybettiğini ve küresel büyüme hızının bir miktar yavaşladığını gösterdi.

    Haziran-temmuz döneminde risk algısına bağlı olarak iyileşen gelişmekte olan ülkelere yönelen portföy akımları ağustos-ekim döneminde yerini çıkışlara bırakmıştır. Son dönemde gelişmekte olan ülkelerde gözlenen portföy çıkışlarında, gelişmiş ülke merkez bankalarının daha uzun bir süre sıkı para politikası duruşunu sürdüreceği beklentisi, küresel risk iştahındaki dalgalanmalar ve Çin ekonomisine yönelik belirsizlikler etkili oldu. Ağustos-ekim döneminde (31 Temmuz-13 Ekim 2023) Çin, Tayvan, Güney Kore, Brezilya, Güney Afrika ve Endonezya ağırlıklı olarak 43,3 milyar doları hisse senedi piyasalarından olmak üzere toplam 47,7 milyar dolar fon çıkışı oldu.
    Son dönemde artan jeopolitik riskler, enerji fiyatlarının seyri, ekonomik büyüme görünümünün ülkeler arasında farklılaşmaya başlaması, ABD uzun vadeli faizlerindeki artışlar ve gelişmekte olan ülke piyasalarından portföy çıkışları gibi gelişmeler küresel ekonomiye dair belirsizliklerin arttığına işaret etti.

    Enflasyon gelişmeleri

    Enflasyon yılın üçüncü çeyreğinde öngörülenin üzerinde gerçekleşmekle birlikte eylül ayında daha olumlu bir görünüm arz etti. Son dönemde etkili olan ücret ve kur kaynaklı maliyet yönlü baskılar ile vergi düzenlemelerinin enflasyona geçişi önemli ölçüde tamamlanmıştır. Tüketici fiyatları eylül ayında yüzde 4,75 oranında yükselmiş, yıllık enflasyon 2,59 puan artarak yüzde 61,5 oldu.
    Alt grupların yıllık enflasyona katkıları, hizmet grubunda 20,9 puandan 22,9’a (2,09 puan artış); alkol, tütün ve altın grupları toplamında 2,30 puandan 2,81’e (0,51 puan artış); gıda ve alkolsüz içecekler grubunda 18,1 puandan 18,4’e (0,32 puan artış); temel mal grubunda 15,5 puandan 15,7’ye (0,21 puan artış) yükselirken, enerji grubunda 2,11 puandan 1,57’ye (0,54 puan azalış) geriledi.
    Gıda ve alkolsüz içecekler grubu fiyatları eylül ayında yüzde 3,32 oranında yükselmiş, yıllık enflasyon 2,28 puan artışla yüzde 75,1 olarak gerçekleşti. Fiyat artışları grup geneline yayılırken ekmek ve tahıllar ile taze meyve ve sebze fiyat artışlarının önceki aylara kıyasla yavaşlaması grup aylık enflasyonunu sınırlamıştır. Mevsimsellikten arındırılmış veriler, taze meyve sebze fiyatlarında gözlenen yavaşlamayı sebze fiyatlarının sürüklediğine işaret etti. Yumurta, şeker, kuruyemiş, süt ve süt ürünleri, katı ve sıvı yağlar ile kırmızı et fiyat artışlarıyla dikkat çeken diğer kalemler oldu.
    Enerji fiyatları eylül ayında yüzde 3,83 oranında artarken, grup yıllık enflasyonu 3,78 puan düşüşle yüzde 10,3 seviyesine gerilemiştir. Ham petrol başta olmak üzere küresel piyasalarda eylül ayında gerçekleşen fiyat artışları enerji grubu fiyatlarını yükselten temel unsur oldu. Eylül ayında katı yakıtlar yüzde 6,11, tüp gaz yüzde 5,93, akaryakıt ise yüzde 4,62 oranlarında artış sergileyerek grup içinde öne çıkmışlardır. Ayrıca, şebeke suyu fiyatları yüzde 4,42 oranında yükselerek artış eğilimini sürdürdü.

    Hizmet grubunda fiyatlar yüzde 7,88 ile güçlü bir şekilde artmaya devam etmiş, grup yıllık enflasyonu 6,89 puan yükselerek yüzde 86,5 seviyesine ulaşmıştır. Eylül ayında, fiyat artışları alt gruplar geneline yayılmış, yıllık enflasyon tüm alt gruplarda yükselmiştir. Bu dönemde, okulların açılmasıyla birlikte bağlantılı hizmet kalemlerinde belirgin fiyat artışları gerçekleşti. Akaryakıt fiyatlarındaki artışları takiben ulaştırma hizmetleri fiyatları güçlü bir şekilde yükselmeye devam ederken eylül ayında okul servis ücretlerinde gerçekleşen yüzde 65,4 oranındaki artış bu gelişmede belirleyici oldu. Kira alt grubunda aylık artışlar güçlenmeye devam etmiş ve yüzde 9,52 seviyesine yükselmiştir. Diğer hizmetler alt grubunda fiyatlar yüzde 8,46 oranında artış kaydetmiş, üniversite ücretlerinde gerçekleşen yüzde 127,7 oranında artışı takiben eğitim hizmetleri öne çıkan kalem oldu. Lokanta-otel alt grubunda aylık enflasyon gıda fiyatlarındaki yavaşlamanın etkisiyle yemek hizmetleri öncülüğünde yüzde 4,15 ile önceki aylara kıyasla daha sınırlı gerçekleşirken, konaklama kaleminde yurt ücretleri kaynaklı yüksek oranlı artışlar izlenmiştir.
    Temel mal fiyatları eylül ayında yüzde 2,59 oranında yükselmiş, grup yıllık enflasyonu 1,26 puan artışla yüzde 53,2 oldu. Fiyat artışları alt gruplar genelinde zayıflarken, yıllık enflasyon diğer temel mallarda gerilemiş, dayanıklı mal (altın hariç) ile giyim ve ayakkabı alt gruplarında artış kaydetti. Dayanıklı mal (altın hariç) alt grubunda aylık fiyat artışı yüzde 2,58 ile önceki aylara kıyasla yavaşlarken, alt grup içinde farklılaşma izlenmiştir. Eylül ayında otomobil fiyatları yataya yakın seyrederken, beyaz eşya ve mobilyada fiyat artışları gücünü korumuştur. Diğer temel mallar alt grubu genelinde fiyat artışları daha ılımlı olmuş ve aylık enflasyon yüzde 2,66 olarak gerçekleşti. Giyim ve ayakkabı alt grubunda ise fiyatlar yüzde 2,51 oranında artış kaydetmiş, yıllık enflasyon yüzde 31,4 oldu.

    Alkollü içecekler ve tütün ürünleri grubunda fiyatlar yüzde 10 oranında yükselmiş, yıllık enflasyon 15,2 puan artışla yüzde 67,2 olarak gerçekleşti. Bu gelişmeyi tütün ürünlerinde firma kaynaklı olarak yapılan yüzde 11,1 oranındaki fiyat artışı sürükledi.
    Enflasyonun ana eğilimi dair göstergeler eylül ayında zayıflamıştır. Mevsimsellikten arındırılmış aylık artışlar eylül ayında gerek B gerekse de C göstergesinde geriledi. Bu görünüm Medyan ve SATRIM göstergelerinde gözlenen düşüşler ile de teyit edilmektedir. Mevsimsellikten arındırılmış B ve C endekslerinin üç aylık ortalama artışları 2022 yılının şubat ayında sırasıyla yüzde 8,78 ve yüzde 8,49 ile en yüksek noktasına çıkarken, 2023 yılı eylül ayı itibarıyla yüzde 7,89 ve yüzde 7,88 seviyelerinde gerçekleşti. Eylül ayında B ve C endeksinin mevsimsellikten arındırılmış artış oranları sırasıyla yüzde 4,87 ve yüzde 5,50 olarak ölçüldü.

    Öncü göstergeler, maliyet şoklarının fiyatlara büyük oranda yansımış olmasıyla, enflasyonun ana eğiliminde eylül ayında başlayan düşüşün ekim ayında sürdüğüne işaret etti. Öncü verilere göre, gruplar genelinde fiyat artışları yavaşlarken, dayanıklı tüketim malları fiyatlarındaki olumlu seyir dikkat çekmekte, hizmet grubu ise diğer gruplara kıyasla daha yüksek fiyat artışı sergiledi.
    Yurt içi talepteki güçlü seyir, hizmet fiyatlarındaki katılık, enflasyon beklentilerindeki bozulma ise enflasyonda yukarı yönlü baskı oluşturmaya devam etti. Ayrıca, küresel enerji fiyatları eylül ayı sonlarında ulaştığı seviyelerden gerilemeye başladıktan sonra jeopolitik sorunlarla yeniden yükselerek risk oluşturmaktadır. Buna karşın, yurt içi talebin bir miktar ivme kaybettiği gözlenirken, enflasyon beklentilerindeki artış yavaşladı.

    Talep ve üretim

    Parasal sıkılaştırma ile birlikte Türk lirası tasarruf araçlarına olan talebin artmasını takiben parasal aktarımın talep üzerindeki bazı yansımaları kademeli olarak ortaya çıkmaktadır. İç talep göstergeleri, dayanıklı mallar gibi sektörlerde fiyat indirimi gerçekleşmeleri ve planlarının yapılması, siparişler ve bunlara ilişkin beklentiler talepte dengelenmeye yönelik öncü sinyaller vermektedir. Bununla uyumlu bir şekilde ithalat düşüş kaydetmiş ve dış ticaret dengesi nispeten olumlu bir görünüm sergilemiştir.
    Yakın dönem göstergeleri ve yüksek frekanslı veriler üçüncü çeyrekte büyüme ivmesinde çeyreklik bazda yavaşlamaya işaret etti. Ağustos ayında perakende satış hacim endeksi mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış olarak aylık bazda yüzde 4,7 oranında gerilemiştir. Perakende satış hacmi yıllık büyümesi ise 14,4 puan azalışla yüzde 17,2 oranında gerçekleşti. Çeyreklik bazda yükseliş ikinci çeyrekte gerçekleşen yüzde 5,4 oranındaki artışa kıyasla yavaşlayarak yüzde 1,6 oranında gerçekleşti. Kartla yapılan harcamalardaki yükseliş eylül ayında devam etti. Öte yandan, reelleştirilmiş olarak bakıldığında kartla yapılan harcamaların artışı çeyreklik bazda hız kesmiştir. İmalat sanayi firmalarının kayıtlı iç piyasa siparişleri ekim ayında yıllık bazda 7,5 puan artarken mevsimsellikten arındırılmış olarak ekim ayı itibarıyla son çeyrekte bir önceki çeyreğe göre düşüş kaydetti. Ana mal gruplarına göre değerlendirildiğinde söz konusu azalışın dayanıklı mal grubunda daha belirgin olduğu gözlenmektedir. Bu dönemde imalat sanayi firmalarının geleceğe yönelik ihracat ve iç piyasa siparişi beklentileri çeyreklik bazda sınırlı artmıştır. Firma görüşmeleri ise, başta dayanıklı mallar olmak üzere, tüketim mallarına olan talebin yavaşlaması nedeniyle sektörel düzeyde ivme kayıplarına işaret etti.

    Ağustos ayında sanayi üretim endeksi, mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış olarak aylık bazda yüzde 0,8 oranında azalırken takvim etkilerinden arındırılmış olarak yıllık bazda yüzde 3,1 oranında arttı. Çeyreklik bazda değerlendirildiğinde ise sanayi üretimi, ağustos ayı itibarıyla ikinci çeyrek ortalamasına kıyasla yüzde 0,5 oranında artmıştır. Aylık oynaklığı yüksek sektörler dışlandığında ağustos ayında sanayi üretimi çeyreklik olarak yüzde 0,9 artış oranı ile daha yüksek gerçekleşti. Ekim ayında mevsimsellikten arındırılmış olarak imalat sanayi kapasite kullanım oranı aylık bazda 0,1 puan azalarak yüzde 76,8 seviyesinde yatay seyretti.
    Ağustos ayı itibarıyla mevsimsellikten arındırılmış istihdam 31,7 milyon seviyesinde gerçekleşti. Bu dönemde mevsimsellikten arındırılmış istihdamda çeyreklik bazda yüzde 0,3 oranında artış gerçekleşirken işgücüne katılım oranı 0,1 puan azalış kaydetti. İşsizlik oranı ağustos ayında bir önceki aydaki yüzde 9,4 seviyesine göre 0,2 puan azalarak yüzde 9,2 düzeyinde gerçekleşti. Yüksek frekanslı veriler işgücü piyasasında talebin gücünü koruduğuna işaret etti.

    Ağustos ayında yıllıklandırılmış cari işlemler açığı dış ticaret açığındaki azalışa paralel olarak önceki aydaki seviyesine kıyasla 2,1 milyar dolar düşüşle 57 milyar ABD dolarına gerilemiştir. Bu azalış, birikimli altın dış ticareti açığındaki yükselişe karşın enerji fiyatlarında yıllık bazda devam eden düşüşün etkisiyle enerji dengesinde gerçekleşen iyileşmeden kaynaklandı. Eylül ayına ilişkin geçici dış ticaret verileri mevsimsellikten arındırılmış olarak ihracatın aylık bazda ılımlı bir artış kaydettiğine işaret ederken, ithalat tarafında tüm alt mal grupları bazında azalışlar kaydedildiğini gösterdi. Ekim ayı için yüksek frekanslı verilerle beraber düşünüldüğünde üç aylık ortalama eğilim ihracatta sınırlı iyileşme, ithalatta ise yatay bir seyrin yanı sıra yıllık bazda gerileme ima etti. Altın ithalatı ise eylül-ekim döneminde düşüş kaydetmekle birlikte halen tarihsel ortalamaların üzerinde seyretti.
    Ağustos ayı itibarıyla yıllıklandırılmış hizmetler dengesi fazlası önceki yılın aynı dönemine göre 5,1 milyar dolar artarak 51,2 milyar ABD dolarına çıkmıştır. Güçlü ve yıl geneline yayılmış olarak seyreden turizm gelirleri cari dengeye katkı sunmaya devam etti. Seyahat gelirleri yılın ilk sekiz ayında bir önceki yılın aynı dönemine göre 4,1 milyar ABD doları artarak 30,5 milyar ABD doları seviyesine ulaşmıştır. Yabancı ziyaretçi sayıları da benzer şekilde yılın ilk sekiz ayında bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 15,7 oranında artarak 32,5 milyon kişi seviyesinde gerçekleşti.

    Maliyet koşulları

    2022 yılının ikinci yarısından itibaren gerileyen enerji emtia fiyatlarında temmuz ayında başlayan artış eğilimi eylül ayında da devam etti. Son aylarda yataya yakın seyreden enerji dışı emtia fiyatları eylül ayında da belirgin bir değişiklik sergilememiştir. Ekim ayı ilk üç haftası itibarıyla, enerji grubu dahil olmak üzere, emtia fiyatlarının gerilediği izlenmektedir. Ancak ekim ayının ilk haftasına kadar azalan Brent ham petrol fiyatları jeopolitik sorunlarla yeniden yükselmeye başlayarak yüksek oynaklık sergilemektedir. Söz konusu küresel gelişmelerin yanı sıra ekim ayı başında sanayi elektrik ve doğal gaz tarifeleri ile elektrik üreticileri doğal gaz tarifeleri yüzde 20 oranlarında yükseltilmiştir. Böylelikle, üretici fiyatları üzerinde döviz kuru ve işgücü maliyetindeki artışların gecikmeli etkileri zayıflarken enerji maliyetleri artış kaydetti. Son dönemde, jeopolitik gelişmeler kaynaklı olarak küresel enerji fiyatlarına ilişkin risklerin arttığı gözlenmektedir.
    Yurt içi üretici fiyatları eylül ayında yüzde 3,40 oranında yükselirken yıllık enflasyon 1,97 puan düşüşle yüzde 47,4 oldu. Ana sanayi gruplarına göre incelendiğinde, enerji grubu küresel enerji emtia fiyatlarını takiben yüzde 6,12 oranındaki yüksek aylık fiyat artışı ile öne çıkmıştır. Yıllık enflasyon, enerji grubunda baz etkisiyle gerilerken, diğer ana gruplarda daha sınırlı değişim sergilemiştir.
    Küresel Arz Zinciri Baskı Endeksi eylül ayında ılımlı seyrini korumuştur. Eylül PPK kararının ardından yataya yakın bir seyir izleyen döviz kurları, Ekim ayında ılımlı bir artış kaydetti.
    2023 yılı temmuz ayında asgari ücrette yapılan güncellemeye memur ve kamu işçi ücretlerindeki düzenlemelerin eşlik etmesinin ve ücretlerdeki artışın genele yayılmasının yılın üçüncü çeyreğinde, özellikle maliyet kanalıyla, enflasyon üzerinde belirgin etkileri oldu.

    Hizmet enflasyonunda katılık

    Hizmet sektöründe temmuz ayından itibaren güçlü fiyat artışları kaydedilmektedir. Yüksek atalet sergileyen hizmet sektöründe aylık artışlar 2022’ye kıyasla yüksek seyretti. Temel mal ve hizmet gruplarını içeren C endeksinde yıllık enflasyon yaklaşık yüzde 69 seviyesindeyken hizmet sektöründe yıllık enflasyonun yüzde 86 civarında olduğu gözlenmektedir. Hizmet sektörüne ait yayılım endeksi de tarihsel ortalamasının yaklaşık yüzde 33’ü kadar üzerinde seyrederek artışların sektör geneline yayılmaya devam ettiğini gösterdi.

    Eylül ayında hizmet grubu fiyatları üzerinde okulların açılmasına bağlı olarak belirgin dönemsel etkiler izlenmiştir. Üniversite harcı, yurt ücreti, okul servis ücreti gibi hizmet kalemlerinde fiyatların yılın belli bir döneminde belirlenmesi sonucu yüksek fiyat artışları gerçekleşti. Eylül ayı gerçekleşmeleri, sektörün şokların etkilerini zamana yayma özelliğine örnek teşkil etti.
    Akaryakıt fiyatları başta ulaştırma hizmetleri olmak üzere tüketici fiyatları üzerinde gerek üretim girdisi gerekse taşımacılık maliyetleri kanalıyla önemli bir etki oluşturma potansiyeline sahiptir. Nitekim, akaryakıt fiyatlarında yakın dönemde döviz kuru, ham petrol fiyatları ve vergi artışı kaynaklı olarak kaydedilen belirgin artışlar ulaştırma hizmetleri fiyatlarına hızlı şekilde yansımıştır. Ulaştırma hizmetleri eylül ayında okul servisi kaleminin öncülüğünde güçlü fiyat artışı kaydetti. Uluslararası ham petrol fiyatlarındaki istikrarsız görünüm ulaştırma hizmetleri fiyatları üzerinde önümüzdeki dönem için risk unsuru olmaya devam etti.
    Yükselmeye devam eden konut fiyatları, geçmiş enflasyona endeksleme davranışı ve gayrimenkul piyasasındaki arz-talep uyumsuzlukları, kira artışlarının yüksek seyretmesine neden olarak tüketici enflasyonunu olumsuz yönde etkilemektedir. Diğer taraftan, online platformlardan takip edilen veriler büyük şehirlerde kiraların son dönemde yavaşlama eğilimi gösterdiğine işaret etti.
    Gıda, ücret ve turizm kaynaklı gelişmelerden önemli ölçüde etkilenen lokanta ve otel alt grubunda aylık fiyat artışları süreklilik gösteren bir görünüm arz etti. Asgari ücretin gecikmeli etkilerindeki zayıflama devam ederken lokanta ve otel alt grubu fiyat görünümünde gıda fiyatlarının göreli önemi artmaktadır.

    Kira, eğitim, sağlık, eğlence-kültür başta olmak üzere belirli hizmet kalemleri geçmiş tüketici enflasyonuna dönük fiyat belirleme davranışı sergileyerek, enflasyonist etkilerin uzun bir zamana yayılmasına neden olmaktadır. Tüketici enflasyonunda yakın dönemde beklenen görünümle birlikte, geçmiş enflasyona endeksleme eğilimi belirgin olan kalemlerde enflasyonun bir süre daha yüksek seyretme riski bulunmaktadır.
    Enflasyon beklentileri
    Enflasyon beklentilerindeki mevcut seyir ve fiyat belirleme davranışlarındaki bozulma, enflasyon görünümüne dair yukarı yönlü riskleri canlı tutmaktadır. Tüketici enflasyonu yayılım endeksi eylül ayında da yüksek seyrederken tarihsel ortalamasının iki standart sapması üzerinde değer almıştır.
    Enflasyon beklentilerindeki aydan aya artış yavaşlamaktadır. Ekim ayı Piyasa Katılımcıları Anketi sonuçlarına göre cari yıl sonu enflasyon beklentisi yüzde 67,22’den 0,79 puan yükselişle yüzde 68,01; on iki ay sonrasına ilişkin enflasyon beklentisi yüzde 44,94’den 0,34 puan artışla yüzde 45,28; gelecek yirmi dört ay sonrasına ilişkin enflasyon beklentisi yüzde 23,87’den 1,95 puan yükselişle yüzde 25,82; beş yıl sonrasına ilişkin enflasyon beklentisi ise yüzde 10,03’den 1,73 puan yukarı güncellemeyle yüzde 11,76 oldu.
    Bu çerçevede, enflasyonun yıl sonunda Enflasyon Raporu’ndaki (Rapor) tahmin aralığının üst sınırına yakın seyredeceği öngörülürken, aylık enflasyonun ana eğiliminde düşüş gözleneceği değerlendirilmiştir. Öte yandan, jeopolitik gelişmeler, enflasyon görünümünde petrol fiyatları kaynaklı risk oluşturmaktadır. Kurul, parasal sıkılaştırma adımlarının etkisiyle, dezenflasyonu 2024 yılında Rapor’daki patika ile uyumlu şekilde tesis etmekte kararlıdır.

    Parasal ve finansal koşullar

    Parasal sıkılaşmanın finansal göstergeler üzerindeki ilk etkilerinin görülmeye başlandığı değerlendirilmiştir. Piyasa faizleri politika faizi ile uyumlu bir şekilde hareket ederken bireysel kredi büyümeleri azalış eğilimine girmiştir. Türk lirası mevduat artarken döviz cinsi ve kur korumalı mevduatlar da azalmaya başlamıştır.
    Kredi büyümesi ve kompozisyonunda normalleşme devam etti. 13 Ekim 2023 itibarıyla, 2022 yılı sonuna kıyasla bireysel kredi bakiyesi kredi kartlarında yüzde 118,9, taşıt kredilerinde yüzde 77,2, ihtiyaç kredilerinde yüzde 36,6, konut kredilerinde yüzde 23,5 olmak üzere toplamda yüzde 58,9 oranında artmıştır. Parasal sıkılaşma ve atılan diğer adımlar ile yavaşlama eğilimi devam eden bireysel kredilerin 13 Ekim 2023 itibarıyla ortalama 4 haftalık artış oranı yüzde 2,37 olarak gerçeklemiştir. Taşıt kredileri ve ihtiyaç kredilerinde bu oran sırasıyla yüzde 0,63 ve yüzde 1,41 seviyesindedir. Bireysel kredi kartlarında ise bu oran yüzde 4,82 ile yüksek seviyelerde gerçekleşmekle birlikte yavaşlama gözlenmektedir. Diğer taraftan, Türk lirası ticari kredilerin aynı dönemde ortalama 4 haftalık artış oranı yüzde 2,18 seviyesinde gerçekleşti.
    Önceki PPK döneminden bu yana banka fonlama maliyetlerindeki artışa paralel olarak 165 baz puan artan ihtiyaç kredisi (Kredili Mevduat Hesabı-KMH hariç) faizleri 13 Ekim 2023 itibarıyla yüzde 60,5 olarak gerçekleşti. Aynı dönemde yatay seyreden taşıt ve konut kredisi faizleri 13 Ekim itibarıyla, sırasıyla yüzde 46,7 ve yüzde 41,5 olarak gerçekleşti. Öte yandan Türk lirası ticari kredi faizleri 608 baz puan artarak yüzde 49,3 olarak gerçekleşti.

    Haziran ayından itibaren sadeleşme süreci kapsamında bankacılık sisteminin sağlıklı işleyişini de temin etmek amacıyla alınan önlemlerle öncelikle Türk lirası ticari kredilerinin akışı tesis edilmiştir. Haziran ayında sektör genelinde yüzde 0,34 artış kaydeden Türk lirası ticari krediler temmuz ayında yüzde 2,38, ağustos ayında yüzde 2,26 ve eylül ayında yüzde 2,52 oranında büyümüştür. Bu süreçte Türk lirası mevduat faizleri 18 Ağustos haftasında yüzde 24,9, 15 Eylül haftasında yüzde 33,5, 13 Ekim haftasında yüzde 37,9 seviyesinde gerçekleşti. Buna paralel olarak Türk lirası cinsi mevduatlar artışa geçerken hem kur korumalı hem de döviz cinsi mevduatlarda azalma gözlenmektedir. Makroihtiyati çerçevede sadeleşme süreci kapsamında atılan son adımlar ve politika faizindeki artışla birlikte Türk lirası enstrümanlarına olan talebin artması, kredi ve mevduat faizlerinin birlikte yükselmesi ile parasal aktarım mekanizmasının güçlenmekte olduğu değerlendirilmiştir.
    Doğrudan yabancı yatırımlar, dış finansman koşullarındaki dengeli seyir, rezervlerde süregelen artış, talepteki dengelenmenin cari işlemler hesabına desteği ve Türk lirası varlıklara yurt içi ve yurt dışı talebin artması fiyat istikrarına güçlü katkıda bulunacaktır.
    Son dönemde yapılan anlaşmalar ile teknoloji yatırımlarını ve üretim kapasitesini geliştirecek alanlara yoğunlaşacak doğrudan yabancı yatırımlar önümüzdeki dönemde dış finansmanı destekleyecektir.

    Yurt içi belirsizliklerin etkisiyle 22 Mayıs 2023 tarihinde 703 baz puan seviyesiyle bu yılın zirve noktasına ulaşan Türkiye’nin 5 yıllık CDS primi, önceki PPK döneminde 385 baz puan seviyesine geriledikten sonra, son dönemde artan jeopolitik riskler ile birlikte gelişmekte olan diğer ülkelerle paralel şekilde 25 Ekim 2023 itibarıyla 417 baz puan seviyesine çıkmıştır. Türk lirasının 1 ay ve 12 ay vadeli kur oynaklıkları ise mevcut PPK döneminde sırasıyla 4,8 ve 1,0 puan gerileyerek 25 Ekim 2023 itibarıyla sırasıyla yüzde 11,0 ve yüzde 27,9 seviyelerine inmiştir. Haziran ayından itibaren risk primi ve kur oynaklıklarındaki düşüşlere 0,50 milyar ABD doları devlet iç borçlanma senetleri (DİBS) piyasasına ve 1,19 milyar ABD doları hisse senedi piyasasına olmak üzere toplam 1,69 milyar ABD doları net portföy girişi eşlik etti.
    Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasının (TCMB) uluslararası rezervleri haziran ayında girdiği güçlü artış eğilimini sürdürmektedir. 2022 yılı sonu itibarıyla 128,8 milyar ABD doları seviyesinden mayıs sonunda 98,5 milyar ABD doları seviyesine gerileyen TCMB brüt uluslararası rezervleri 20 Ekim 2023 itibarıyla 126,1 milyar ABD doları seviyesine yükselmiştir.

    Para politikası

    Politika faizi, enflasyonun ana eğilimini geriletecek ve enflasyonu orta vadede yüzde 5 hedefine ulaştıracak parasal ve finansal koşulları sağlayacak şekilde belirlenecektir. Enflasyon görünümü ve yukarı yönlü riskler göz önüne alındığında Kurul, para politikası çerçevesinin fiyat istikrarı amacı doğrultusunda güçlendirilmesini değerlendirmiştir. Yüksek enflasyonun makroekonomik istikrar ve özellikle finansal istikrar üzerinde oluşturabileceği risklere de dikkat çekilmiştir. Enflasyon görünümünde belirgin iyileşme sağlanana kadar parasal sıkılaştırma gerektiği zamanda ve gerektiği ölçüde kademeli olarak güçlendirilecektir.
    Kurul, dezenflasyonun en kısa sürede tesisi, enflasyon beklentilerinin çıpalanması ve fiyatlama davranışlarındaki bozulmanın kontrol altına alınması için parasal sıkılaştırma sürecinin devamına karar vermiştir. Bu çerçevede, Kurul, politika faizi olan bir hafta vadeli repo ihale faiz oranını yüzde 30’dan yüzde 35 düzeyine yükseltmiştir.

    Kurul, mevcut mikro- ve makroihtiyati çerçeveyi, piyasa mekanizmalarının işlevselliğini artıracak ve makro finansal istikrarı güçlendirecek şekilde sadeleştirmektedir. Sadeleşme süreci, etki analizleri dikkate alınarak kademeli olarak ilerlemektedir. TCMB tarafından yapılan düzenlemelere ilişkin etki analizleri söz konusu çerçevenin tüm bileşenleri için enflasyon, faizler, döviz kurları, rezervler, beklentiler, menkul kıymetler ve finansal istikrar üzerindeki yansımalarıyla birlikte bütüncül bir bakış açısıyla değerlendirilerek yapılmaktadır.

    Bu kapsamda, Türk lirası mevduat payının artırılmasına yönelik ilave adımlarla parasal aktarım mekanizması güçlendirilmeye devam edilecektir. Kurul, faiz artırımının yanı sıra, parasal sıkılaştırma sürecini destekleyecek seçici kredi ve miktarsal sıkılaştırma kararları almayı sürdürecektir. Bu kararlarla, temel politika aracı olan politika faizi parasal, finansal koşullar ve beklentileri etkilerken, Türk lirası likidite ve tüketim talebindeki aşırılıkların dengelenmesi ve para politikasının etkinliğinin artırılması hedeflenmektedir.
    Döviz kuru gelişmelerinin etkisiyle kur korumalı mevduat hesaplarının kur farkı ödemeleri nedeniyle finansal sisteme girişi gerçekleşen Türk lirası likidite yakından izlenmektedir. Mevcut piyasa koşulları ve önümüzdeki döneme ilişkin likidite projeksiyonları dikkate alınarak yapılan etki analizleri çerçevesinde gerekli adımlar atılmaktadır.
    Enflasyon ve enflasyonun ana eğilimine ilişkin göstergeler yakından takip edilecek ve Kurul, fiyat istikrarı temel amacı doğrultusunda elindeki tüm araçları kararlılıkla kullanmaya devam edecektir.
    Kurul, kararlarını öngörülebilir, veri odaklı ve şeffaf bir çerçevede almaya devam edecektir.”

  • Merkez Bankası’ndan “sıkılaşmaya devam” sinyali

    Merkez Bankası’ndan “sıkılaşmaya devam” sinyali

    TCMB’nin Zorunlu Karşılıklar Hakkında Tebliğ’de Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ’i Resmi Gazete’de yayımlandı.

    Buna göre, Kur Korumalı Mevduat’ta (KKM) zorunlu karşılık oranı yükseltildi ve döviz mevduat için TL cinsi ilave zorunlu karşılık oranı getirildi. Böylece piyasada oluşan TL likidite fazlası, zorunlu karşılık oran artışıyla sistemden çekilmeye devam edilecek. Aynı zamanda KKM’den TL mevduata geçiş teşvik edilecek.

    6 AYA KADAR VADELİ KKM’DE ZORUNLU KARŞILIK ORANI YÜZDE 30’A YÜKSELTİLDİ

    Tebliğe göre, KKM’nin yoğunlaştığı 6 aya kadar vadelinin zorunlu karşılık oranı 5 puan artırılarak yüzde 30’a yükseltildi. 1 yıla kadar vadeli ile 1 yıl ve daha uzun vadeli olanlar için zorunlu karşılık oranı ise yüzde 5’ten yüzde 10’a çıkarıldı.

    TCMB, eylül ayında KKM’nin yoğunlaştığı 6 aya kadar vadelinin zorunlu karşılık oranını yüzde 15’ten yüzde 25’e yükseltmiş, 1 yıla kadar vadeli ve 1 yıl ve daha uzun vadeli olanlar için zorunlu karşılık oranını ise yüzde 5 olarak belirlemişti.

    DÖVİZ MEVDUATA 4 PUAN TL CİNSİ ZORUNLU KARŞILIK GELDİ

    Yabancı para cinsinden mevduat/katılım fonu için zorunlu karşılık oranları tüm vadelerde 1’er puan artırıldı.

    Piyasada oluşan TL likidite fazlasının sistemden çekilmesi ve TL mevduata geçişin desteklenmesi amacıyla TL cinsinden tesis edilmek üzere tüm vadelerde döviz mevduata yüzde 4 ilave zorunlu karşılık uygulanmasına karar verildi.

    YURT DIŞINDAN SAĞLANAN YATIRIMLARA ZORUNLU KARŞILIK İSTİSNASI UZATILDI

    Yurt dışından sağlanan yatırımların teşvik edilmesi amacıyla söz konusu kaynaklara zorunlu karşılık istisnasının süresi 31 Aralık 2023’ten 2024 yılı sonuna kadar uzatıldı.

    Sadeleşme adımları kapsamında menkul kıymet düzenlemesinde yapılan değişiklikle uyumlu olarak finansman şirketlerince kullandırılan ticari krediler için yüzde 20 oranında zorunlu karşılık tesisi uygulaması sona erdirildi.

    TCMB, Para Politikası Kurulunun 26 Ekim 2023 tarihli kararıyla TL mevduat payının artırılmasına yönelik ilave adımlarla parasal aktarım mekanizmasının güçlendirilmeye devam edileceğini, faiz artırımının yanı sıra parasal sıkılaştırma sürecini destekleyecek seçici kredi ve miktarsal sıkılaştırma kararları almayı sürdüreceğini kamuoyu ile paylaşmıştı.

    TCMB, bunun ardından bankacılık sisteminde TL payını artırmaya yönelik adımlarla birlikte sadeleşme kapsamında ihracat kredileri ve firmaların krediye erişimine yönelik uygulama kolaylıkları getirmişti.

    Firmaların krediye erişimini kolaylaştırmak amacıyla bankalarca kullandırılan krediler için yüzde 30 oranında menkul kıymet tesis edilmesi uygulaması ile fatura karşılığı kredi uygulaması sona erdirilmişti.

    Bankaların TL ticari kredilere referans oranın 1,8 katının üzerinde uyguladıkları faiz oranına göre menkul kıymet tesisi uygulaması kaldırılmıştı. TL’ye geçişlerin hızlandığını gösteren veriler doğrultusunda gerçek kişiler için daha önce aylık yüzde 2’den yüzde 2,5’e yükseltilen TL payı artış hedefi, aylık yüzde 3,5’e çıkarılmıştı.

    Standart TL mevduatın toplam mevduat içindeki payını artırmayı amaçlayan TL payı artış hedefi, menkul kıymet uygulamasından çıkarılarak bankaların yabancı para mevduat için tesis ettikleri zorunlu karşılıklar üzerinden komisyon alınması uygulamasına eklenmişti.

  • Merkez Bankası’nın faiz kararı

    Merkez Bankası’nın faiz kararı

    Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), faiz kararını açıkladı. Para Politikası Kurulu (Kurul) politika faizi olan bir hafta vadeli repo ihale faiz oranının yüzde 30’dan yüzde 35 düzeyine yükseltilmesine karar verdi. Kurul, dezenflasyonun en kısa sürede tesisi, enflasyon beklentilerinin çıpalanması ve fiyatlama davranışlarındaki bozulmanın kontrol altına alınması için parasal sıkılaştırma sürecinin devamına karar verildiği belirtti.

    Karar metninde enflasyonun yılın üçüncü çeyreğinde öngörülenin üzerinde gerçekleştiği belirtilerek, “Son dönemde etkili olan ücret ve kur kaynaklı maliyet yönlü baskılar ile vergi düzenlemelerinin enflasyona geçişi önemli ölçüde tamamlanmıştır. Yurt içi talepteki güçlü seyir, hizmet fiyatlarındaki katılık ve enflasyon beklentilerindeki bozulma ise enflasyonda yukarı yönlü baskı oluşturmaya devam etmektedir. Bu çerçevede, enflasyonun yıl sonunda Enflasyon Raporu’ndaki (Rapor) tahmin aralığının üst sınırına yakın seyredeceği öngörülürken, aylık enflasyonun ana eğiliminde düşüş gözleneceği de değerlendirilmiştir. Öte yandan, jeopolitik gelişmeler, enflasyon görünümünde petrol fiyatları kaynaklı risk oluşturmaktadır. Kurul, parasal sıkılaştırma adımlarının etkisiyle, dezenflasyonu 2024 yılında Rapor’daki patika ile uyumlu şekilde tesis etmekte kararlıdır.

    Doğrudan yabancı yatırımlar, dış finansman koşullarındaki dengeli seyir, rezervlerde süregelen artış, talepteki dengelenmenin cari işlemler hesabına desteği ve Türk lirası varlıklara yurt içi ve yurt dışı talebin artması fiyat istikrarına güçlü katkıda bulunacaktır” denildi.

    Politika faizinin, enflasyonun ana eğilimini geriletecek ve enflasyonu orta vadede yüzde 5 hedefine ulaştıracak parasal ve finansal koşulları sağlayacak şekilde belirleneceği ifade edilerek, “Enflasyon görünümünde belirgin iyileşme sağlanana kadar parasal sıkılaştırma gerektiği zamanda ve gerektiği ölçüde kademeli olarak güçlendirilecektir.

    Kurul, mevcut mikro- ve makroihtiyati çerçeveyi, piyasa mekanizmalarının işlevselliğini artıracak ve makro finansal istikrarı güçlendirecek şekilde sadeleştirmektedir. Sadeleşme süreci, etki analizleri dikkate alınarak kademeli olarak ilerlemektedir. Bu kapsamda, Türk lirası mevduat payının artırılmasına yönelik ilave adımlarla parasal aktarım mekanizması güçlendirilmeye devam edilecektir. Kurul, faiz artırımının yanı sıra, parasal sıkılaştırma sürecini destekleyecek seçici kredi ve miktarsal sıkılaştırma kararları almayı sürdürecektir.

    Enflasyon ve enflasyonun ana eğilimine ilişkin göstergeler yakından takip edilecek ve Kurul, fiyat istikrarı temel amacı doğrultusunda elindeki tüm araçları kararlılıkla kullanmaya devam edecektir. Kurul, kararlarını öngörülebilir, veri odaklı ve şeffaf bir çerçevede almaya devam edecektir” denildi.

  • Enflasyon ve dolar tahmini yükseldi

    Enflasyon ve dolar tahmini yükseldi

    TCMB’nin eylül ayı piyasa katılımcıları anketinin sonuçları yayımlandı. Piyasa katılımcıları anketinde yıl sonu enflasyon beklentisi yüzde 59,46’dan yüzde 67,22’ye yükseldi. 12 ay sonrasının enflasyon beklentisi yüzde 42,01’den yüzde 44,94’e, 24 ay sonrasının beklentisi yüzde 23,87’ye çıktı.

    YIL SONU DOLAR KURU BEKLENTİSİ

    Ankatte dolar/TL tahmininde de yükseliş görüldü. Önceki ay 29,82 olan yıl sonu dolar tahmini 30,14’e çıktı.

    FAİZ TAHMİNİ

    Katılımcıların BİST Repo ve Ters-Repo Pazarı’nda oluşan cari ay sonu gecelik faiz oranı beklentisi bir önceki anket döneminde yüzde 19,34 iken, bu anket döneminde yüzde 29,26 oldu.

    TCMB bir hafta vadeli repo ihale faiz oranı cari ay sonu beklentisi ise bir önceki anket döneminde yüzde 19,19 iken, bu anket döneminde yüzde 30 olarak gerçekleşti.

    BÜYÜME BEKLENTİSİ

    Katılımcıların 2023 yılı büyüme beklentisi bir önceki anket döneminde yüzde 3,7 iken, bu anket döneminde yüzde 3,9 olarak gerçekleşti.

  • Döviz fiyatında son gelişmeler

    Döviz fiyatında son gelişmeler

    İstanbul Kapalıçarşı’da 26,94 liradan alınan dolar 26,9420 liradan, 28,70 liradan alınan euro ise 28,7020 liradan satılıyor. Son kapanışta dolar 26,95 liradan, euro ise 28,73 liradan satılmaktaydı.

  • Merkez Bankası’ndan yeni kredi kararı

    Merkez Bankası’ndan yeni kredi kararı

    Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), ihracatı teşvik eden reeskont kredilerinde önemli bir karar aldı.

    Temmuz ayında yaptığı değişikliklerle yüzde 30 ilave döviz satış şartı ve önden döviz satış şartı gibi koşulları kaldırarak krediye erişim şartlarını kolaylaştıran ve günlük kredi kullandırım limitini 1,5 milyar TL’ye çıkaran TCMB, limiti şimdi de 3 milyar TL’ye yükseltti.

    Merkez Bankası, aldığı karar ile ihracatçının krediye erişimini desteklemeye devam ederken, kullandırılan kredilerde KOBİ’lerin kredilerden aldığı payın artırılmasını ve toplam ihracat artışına katkı veren ihracatçıları önceliklendiriyor.

    İHRACAT PAZARLARINDAKİ ZORLUKLARA RAĞMEN TCMB TEŞVİKİ REKOR GETİRDİ

    Temmuz ayında 50,3 olan İstanbul Sanayi Odası Türkiye İmalat Sektörü İhracat İklimi Endeksi, ağustosta 49,1’e gerileyerek 50,0 eşik değerinin altında kaydedildi. Böylece endeks, ihracatçıların Avrupa pazarlarında karşılaştığı koşulların zorlaştığına işaret etti.

    İhracatçıların dış pazarlarda karşılaştığı olumsuzluklara rağmen TCMB’nin reeskont kredisi desteğiyle tarihin en yüksek ağustos ayı ihracatına ulaşılmıştı.

    DESTEK ARTARAK DEVAM EDECEK

    Bu yılın nisan-mayıs aylarında günlük ortalama 300 milyon TL düzeyinde gerçekleşen reeskont kredileri kullanımları, TCMB’nin 20 Temmuz’daki limit artış kararını takiben günlük ortalama 1,5 milyar TL seviyelerine yükseldi. TCMB’nin yeni kararıyla reeskont kredileri kullanımının 3 milyar TL’ye ulaşması bekleniyor. Böylece Merkez Bankası’nın finansman kolaylığı ile ihracat performansına sağlanan destek artarak devam edecek.

    Merkez Bankası’nın, ihracatçılardan sağladığı geri bildirim akışı ve proaktif etki analizleriyle gerekli ölçüde ihtiyaç duyulan adımları atmaya devam edeceği belirtiliyor.

    TCMB Başkanı Hafize Gaye Erkan, iş dünyası temsilcileriyle görüşmesinde, “Yol haritamızı kademeli ve kararlı adımlarla uygulamaya devam ediyoruz.” ifadesini kullanmıştı.

    Ağustosta 21 milyar 619 milyon dolar seviyesine yükselen ihracat, yılın 8 ayında 164 milyar 907 milyon dolar olarak gerçekleşti.

    ERKAN: KARARLILIKLA UYGULUYORUZ

    Türkiye İhracatçılar Meclisi’nden (TİM) yapılan açıklamaya göre, TCMB’nin, reeskont kredisi için bankaların günlük limitini 1,5 milyar liradan 3 milyar liraya çıkarması, ihracatçılar tarafından büyük bir memnuniyetle karşılandı.

    Açıklamada görüşlerine yer verilen TCMB Başkanı Hafize Gaye Erkan, reeskont kredilerindeki düzenlemeye ilişkin, “Dezenflasyonun en kısa sürede tesisi için seçici kredi sıkılaştırmasıyla birlikte yol haritamızı kararlılıkla uyguluyoruz. Dezenflasyona geçiş sürecinde cari dengeye katkı sağlayan ihracatçılarımızın finansmana erişimine öncelik veriyoruz. İstihdam ve ihracattaki artışa önemli katkı sağlayan KOBİ’lerin reeskont kredilerindeki payının artmasını destekleyici uygulamalara devam edeceğiz.” değerlendirmesinde bulundu.

    “DAHA FAZLA ÜRETİME VE İHRACATA ODAKLANABİLECEK”

    TİM Başkanı Mustafa Gültepe de reeskont kredi limitlerinin artırılması ile önemli bir sorunun aşıldığını, artık daha çok üretime ve ihracata odaklanabileceklerini belirtti.

    Gültepe, ihracatçıların uzun zamandan beri uygun koşullarda finansmana erişimde sıkıntılar yaşadığını hatırlattı. İhracatçıların finansmana erişimini önceleyen yeni ekonomi yönetiminin bu konuda önemli adımlar attığını aktaran Gültepe, şunları kaydetti:

    “Süreç Eximbank kredilerinde ihracatçı için 70 milyar liralık ek destek sağlanmasıyla başlamıştı. Ancak bizim için asıl önemli olan Merkez Bankası’nın reeskont kredisi için bankaların günlük limitini artırmasıydı. Nitekim 20 Temmuz’da reeskont kredisi limiti 5 kat arttırılarak 300 milyon liradan 1,5 milyar liraya çıkarıldı. Reeskont kredisi limitleri, bugün de 2 kat artırılarak 3 milyar TL’ye yükseltildi. Yani 1,5 ay önce sadece 300 milyon lira olan günlük reeskont kredisi limitinde 10 kat artış sağlanmış oldu. Yeni düzenlemeyle yüzde 30 ilave döviz satışı ve önden döviz satış şartı gibi koşulların kaldırılmasını da çok isabetli buluyoruz.

    Böylece KOBİ’lerin kredilerden aldığı pay artarken yüksek performans gösteren ihracatçıların önceliklendirildiği bir süreç başlamış oluyor. Elbette tüm bu kararların arkasında istişare ve ortak akıl var. Bu süreçte Merkez Bankası Başkanımız Hafize Gaye Erkan ile çok verimli görüşmelerimiz oldu. Kendisine ihracatçılarımıza verdiği destek ve sağladığı kolaylıklar için teşekkür ediyorum. Reeskont kredi limitlerinin artırılmasıyla önemli bir sorunu aşmış oluyoruz. Dolayısıyla ihracatçımız finansman arayışıyla zaman kaybetmek yerine daha fazla üretime ve ihracata odaklanabilecek.”

    Gültepe, Merkez Bankası’nın finansmana erişim konusunda yaptığı düzenlemelerin Türkiye’nin toplam ihracatına da pozitif yansımaları olacağını belirtti.