Etiket: “Meslek

  • Çırak bulduğu gün mesleği bırakacak

    Çırak bulduğu gün mesleği bırakacak

    Rize’de yarım asırdan fazla matbaacılık işiyle uğraşan 67 yaşındaki Tufan Kuleli, meslekte çırak yetişmemesinden şikayetçi. Eskiden bir matbaada 10 kişi çalıştığını belirten Kuleli, bu sayının 1 kişiye düştüğünü ifade etti. Dijitalleşmenin matbaacılığın önünü kestiğini vurgulayan Kuleli, Anadolu’da matbaacılığın bitmek üzere olduğunu söyledi.

    “55 sene aralıksız çalıştım”

    55 yıldır matbaacılık yaptığını belirten Tufan Kuleli, “Ben bu mesleğe 1968 yılından itibaren devam ediyorum. 55 sene aralıksız çalıştım. Askerde de yine aynı işi yaptım. Bir arkadaşın vasıtasıyla başladık. Sonrasında yapıştık kaldık. Rize’de çok eleman yetiştirdik ama artık herkes önce parayı soruyor. Eskiden öyle değildi. Çocuğunu bırakır adam giderdi. Ne öyle adam kaldı ne de öyle çırak kaldı. Şimdi herkes paranın peşinde. Biz de gittikten sonra kim kalacak ? Önceden fatura basıyordun. Artık dijital ortamda fatura kesiliyor. Bir matbaacı fatura basarak alacağı 2 bin liradan burayı açık tutmaz” ifadelerini kullandı.

    “Çırak olsa bir gün durmam”

    Çırak bulsa artık çalışmayacağını ifade eden Kuleli, “Sayısını hatırlamıyorum ama 50’nin üzerinde eleman yetiştirdim. Yetişenlerde başka işlerde çalıştı. Çekildiler bu işlerden. Şu an çalışan yok. Eskiden bir matbaada çalışıyorduk 10 kişi. Şu an da ben yalnız çalışıyorum. Küçük şehirlerde bu iş bitti. Daha çok büyükşehirler devam ediyor. Emekli olalı 32 yıl oldu. Her şeyimi bu işle karşıladım. Bu mesleği bırakmayı düşünmedim. Çırak olsa bir gün durmam. Son 3 yıl isteyerek yapmıyorum. İş olsa zevkli oluyor da insanın gücü kalmıyor” şeklinde konuştu.

  • Yıldırım’da meslek sahibi yapan eğitimler

    Yıldırım’da meslek sahibi yapan eğitimler

    Yıldırım Belediyesi’nin, toplumun dezavantajlı kesimlerinin istihdama katılımının kolaylaştırılması, genç işsizliğin azaltılması, sanayinin ihtiyaç duyduğu nitelikli ara elemanın yetiştirilmesi ile mesleki bilgi ve becerinin artırılması amacıyla Sosyal İnovasyon ve Girişimcilik Merkezi’nde verdiği ücretsiz teknik eğitim kursları farkındalık oluşturuyor.

    Muhasebe ve Lojistik, Bilgisayar Destekli Kalıp Hazırlama, Tekstil, Tarım Uygulamaları, Teknik Eğitim Kursları ile 5 ana branşta 44 ayrı modülde eğitimlerin verilen merkezde 4 yılda 6 bin 454’ü mesleki, 2 bin 184’ü teknik olmak üzere 8 bin 638 kişiye eğitim verildi.

    Genç istihdamını teşvik ederek, nitelikli ara eleman ihtiyacının karşılanmasına katkı sağlamak için 18-35 yaş arası gençlere ücretsiz teknik eğitim kursları düzenlediklerini belirten Yıldırım Belediye Başkanı Oktay Yılmaz, “Genç nüfusun istihdam edilmesi için istihdam açığı olan meslek gruplarında gençlerimizin becerilerinin geliştirilmesi amacıyla çalışmalar yürütüyoruz. Bu doğrultuda başta tekstil olmak üzere, otomotiv ve makine sektörüne nitelikli ara eleman yetiştirilerek kalıcı istihdamın sağlanması için çalışıyoruz. Ücretsiz teknik eğitimlerden yararlanan kursiyerlerimizden 841 istihdama kazandırdık. Bunun yanı sıra eğitimlerimizden yararlanan birçok gencimizde kendi işini kurdu” diye konuştu.

     

  • Bir okuldan daha fazlası

    Bir okuldan daha fazlası

    Milli Eğitim Bakanlığına bağlı Abdullah Hakan Tangülü Özel Eğitim Mesleki Eğitim Meslek Okulu, hafif düzeyde zihinsel yetersizliği bulunanlar ile otizmli çocuklara eğitim veriyor. Okula başlayan öğrenciler, ilk yıl gözlemlendikten sonra yeteneklerine göre çeşitli alanlara yönlendiriliyor.

    Öğrenciler bir yandan akademik ders alırken, diğer yandan da okulda bulunan mobilya ve iç mekan tasarımı, yiyecek içecek hizmetleri, el sanatları ile konaklama seyahat hizmetleri atölyelerinde meslek öğreniyor. Atölyelerde meslek öğrenen öğrenciler, daha sonra alanlarına uygun iş yerlerine yerleştirilerek hayata atılıyor.

    Hafif düzeyde zihinsel yetersizliği ve otizmli öğrencilere eğitim ve öğretim hizmeti verdiklerini belirten Okul Müdürü Ahmet Yıldırım, “Okulumuzda şu an dört alan var. Bunlar mobilya ve iç mekan tasarımı, yiyecek içecek hizmetleri, el sanatları ile konaklama seyahat hizmetleridir. İki tane de yeni onay aldığımız alanımız var. Bunlar tarım alanı ile süs bitkileri peyzaj ve gıda teknolojisidir. Burada çocuklarımız hem akademik hem de mesleki beceriler kazanıyor. Bu atölyeler çocukları mesleki alanda yetiştiriyor. Burada öğrendikleriyle 11 ve 12. sınıfta işletmelere gidiyorlar. İş başı eğitimi ile bu becerilerini daha da geliştiriyorlar. Amaç öğrencilerimizi hayata hazırlamak ve mesleki beceriler kazandırıp bir işe yerleştirmek. Geçmiş yıllarda mezun olup e-KPSS ile yerleşen öğrencilerimiz var. Şu an halihazırda atölyelerde eğitim görüp de işletmelerde çalışan öğrencilerimiz var. OSB’de çalışanlar var. Şehir içerisinde mobilya atölyelerine giden öğrencilerimiz var” dedi.

    Öğrencilerden Yunus Emre Bahçeci, ”Burada çeşitli ürünler yapıyoruz. Örneğin telefon tutacağı, dolap, kitaplık, masa yapıyoruz. Hocamız ile vakit geçiriyoruz. Çok güzel bir yer, sakin ve huzurlu. Atölye insana çok şey öğretiyor. Meslek ediniyoruz. Okul sonrasında işe girip para kazanacağım. Güzel bir meslek sahibi olmak istiyorum” diye konuştu.

     

  • Meslek hayatının son görevinde pastalı sürpriz

    Meslek hayatının son görevinde pastalı sürpriz

    Bursa’nın Osmangazi ilçesi Demirtaş Mahallesi’nde bir araya gelen bekçiler, sivil kıyafetlerle kavgaya tutuşur gibi yapıp ‘polis’ yok mu ? diyerek bağırmaya başladılar. Bu sırada her şeyden habersiz ve emekliliğe gün sayan polis memuru olay yerine gelip kavgaya müdahale etmek istedi. Tam bu esnada alkışlı kutlamayla karşılaşan polis memuru kısa süreli yaşadığı şok sonrası, birlikte çalıştığı ekip arkadaşlarına sarılıp duygulu anlar yaşadı. O anlar cep telefonu kamerasıyla saniye saniye kayda alındı.

  • Aile Destek Merkezleri’nden kadınlar meslek ediniyor

    Aile Destek Merkezleri’nden kadınlar meslek ediniyor

    Sergide Aile Destek Merkezlerindeki dikiş-nakış, ahşap boyama ve dekoratif süsleme, mutfak ve aşcılık, el sanatları, sağlıklı yaşam kurslarına katılan 128 kursiyerin el emeği ile hazırlamış oldukları ürünlerin sergilendi.
    Vali Doç. Dr. Zülkif Dağlı, Aile Destek Merkezleri’nde Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı’nda kayıtlı bulunan dezavantajlı bireylere, ebeveyn ve çocuk, kişisel gelişim, dini değerler ve sağlıklı yaşam, psiko-sosyal destek eğitimleri verildiğini, aynı zamanda mesleki ve kişisel yönden gelişimlerinin sağlanmasına yönelik kurslar düzenlendiği belirtti.
    Aile Destek Merkezlerimizde yapılan bu tür çalışmaların aile içi iletişimin güçlenmesine, milli ve manevi değerlerin muhafazasına ve toplumsal huzurun artmasına, kadınlarımızın mesleki beceri kazanmalarına önemli katkılar sağlayacağına inandığı belirten Vali Dağlı, sergilenen ürünlerin yapımında emeği geçen tüm kursiyerleri tebrik etti.
    Açılışa Belediye Başkanı Dr. Halil İbrahim Aşgın ve eşi Feyza Aşgın, Belediye Başkan Yardımcısı Turhan Candan ve kursiyerler katıldı.

  • Virüs değil, meslek kaptı

    Virüs değil, meslek kaptı

    Tüm dünyayı etkisi altına alan Kovid-19 salgını pandemisinde berber ve kuaförler kapalı olduğu için bir süre vatandaşlar saç ve sakal bakımını yapmak için çeşitli yöntemlere başvurdu. Ordu’da yaşayan Umut Çukur da bu süreçte ilk olarak kardeşinin saçını tıraş etti. Ardından diğer aile bireylerini ve kendi saçını tıraş eden Çukur, bu konuda yeteneğini olduğunu anlayınca kazandığı üniversiteye gitmekten vazgeçip, bir berberin yanında eğitim aldı, sonrasında da kendi işyerini açtı.

    Umut Çukur, “Pandemide berberler kapalı olduğu için kardeşim saçını kesmemi istedi, ben de kendime güvendim, merakım da vardı. Saçını kesince beğenildi, başkalarını ve kendimi de tıraş ettim. Berberler açılınca kendi kuaförüme gösterdim ve onunla birlikte bir süre çalıştım. Bir süre çalışınca sonrasında kendi işyerimi açtım” diye konuştu.

    “Hayalim beden eğitimi öğretmenliğiydi ama pandemi nedeniyle berber oldum”

    “Aslında ben üniversitede beden eğitimi öğretmenliği bölümünü kazanmıştım ama bu işten devam etmek istedim ve gitmedim” diyen Çukur, “Öncesinde de lise yıllarında sanayide motor ustasının yanında çalışmıştım. Beden eğitimi öğretmeni olmak çocukluk hayalimdi ama günümüzde şartlar da belli. Bu nedenle bu mesleğe yöneldim. Aslında pandemi bana virüs değil, meslek kazandırdı, bu nedenle benim için de iyi oldu” ifadelerine yer verdi.

  • Mesleğini hediyelik semer yaparak yaşatıyor

    Mesleğini hediyelik semer yaparak yaşatıyor

    Manisa’nın Sarıgöl ilçesinde yaşayan 82 yaşındaki yılların semerci ustası Osman Zeybek ilerlemiş yaşına rağmen yıllarını verdiği semercilik mesleğini yaşatmak için evinde hediyelik semer yapımına devam ediyor.
    Manisa’nın Sarıgöl ilçesinde 1957 yılında semercilik mesleğine çırak olarak başlayan ve 1960 yılında usta olarak dükkanını açan 82 yaşındaki Osman Zeybek, semere olan talebin düşmesi üzerine çok sevdiği işini 2021 yılında bırakarak dükkanını kapattı. Mesleğinden kopamayan Zeybek, 2021 yılından buyana evinde hobi olarak yaptığı hediyelik semerlerle mesleğini yaşatmaya devam ediyor.

    “Motorlu araçlar çoğaldıkça mesleğimize ilgi bitti”

    Semercilik mesleğinden kazandıkları ile çocuklarını okutup evlendirdiğini ve emekli olduğunu anlatan Osman Zeybek, “Eskiden bizim mesleğe rağbet vardı. O yıllar Sarıgöl ve çevresinde at ve merkep çoktu. Tütüncülük vardı at ve merkeplere semer yetiştiremezdik. Zamanla devir değişmeye başladı. Motorlu araçlar çoğaldıkça bizim meslek ilgisini kaybetmeye başladı. Şimdilerde çırak dahi veren yok. İlçede semercilik yapan kalmadı” dedi.

    “Hobi olarak mesleğimi yaşatıyorum”

    Bugün 82 yaşında olan 66 yıllık semerci ustası Osman Zeybek, hala mesleğine ilk günkü gibi aşık olduğunu ifade ederek şunları söyledi: “Ben mesleğini severek yıllarca yaptım. Bu meslekten ekmek yedim. Mesleğimin yok olmasına içim el vermiyor. Bu nedenle hediyelik semer yapmaya başladım. Evimde boş kaldığında minyatür olarak yapıyorum. Kimini süs eşyası olarak kullanıyorlar kimini de evlerde üzerine kırılmaz cam konularak sehpa şeklinde üzerine çiçek saksıları koyulan semer yapıyorum. Bunları yaparak mesleğimi de yaşatmaya devam ediyorum. Elim ayağım tuttuğu sürece de semer yapmaya devam edeceğim.”

    Yılların semercisi Osman Zeybek geçtiğimiz Sarıgöl Sultaniye Üzüm Festivalinde hediyelik semerleri ilk kez stantta sergilediğini ve ilgi gördüğünü de sözlerine ekledi.

  • Asırlık dede mesleğini sürdürüyor

    Asırlık dede mesleğini sürdürüyor

    Bursa’da küçüklüğünde babasından öğrendiği tespihçilik mesleğini şimdi kendisi devam ettiren Cengiz, 1920 yılında dedeleri Ahmet Cengiz ile başlayan sanatı severek icra ediyor. Murat Cengiz, “Eskiden tespihler yay tornalar ile zorluklarla yapılırdı. Günümüzde yay tornaların yerini elektronik torna aldı. Biz ailemizde bu mesleği babadan oğula şeklinde yapıyoruz. Mesleği ailemizde ilk yapan kişi dedem Ahmet Cengiz’dir. 1920 yılında bu mesleğe başlıyor ve o günden beri babadan oğula şeklinde mesleği sürdürüyoruz” dedi.

    Ailenin mesleğe ilk olarak köy ortamında başladığını anlatan Murat Cengiz, “Ailemiz mesleğe ilk köy ortamında başladığı için pek fazla ilerleyemedik. Babamın mesleği daha ileri boyutlara taşımak için uğraşlarında 15 yıl boyunca Türkiye turu yaptık. Son durağımız olan Bursa’ya yerleştik. İlk başta toptan satışlar yapardık. Ardından perakende satışlara geçtik. Daha sonra ben de dede mesleğini devam ettirmek için atölyemi açtım.

    Burada tespih tamirlerini ve bakımlarını yapıyorum. Kısacası ben de mesleğimizin öncüsü Ahmet dedemiz gibi mesleği devam ettirmeye çalışıyorum” ifadelerini kullandı.

  • Deprem korkusu soba satışlarını arttırdı

    Deprem korkusu soba satışlarını arttırdı

    Türkiye genelinde olduğu gibi Gaziantep’te havalar soğumaya başladı. Soğuk havaların kendisini hissettirmesinin ardında evlerinde doğal gaz bulunmayan vatandaşlar ise eski tip odun ve kömür sobası almak için çarşı pazara akın etti. Havaların soğumaya başlamasıyla birlikte odun ve kömür sobası satışlarının arttığını ve talebin yoğun olduğunu söyleyen soba satıcısı Bülent Kavas, soba fiyatlarının geçen yıla göre yüzde 200 arttığını ifade etti.

    Deprem korkusu soba satışlarını arttırdı

    Kavas, özellikle yaşanan asrın felaketi sonrası insanların daha çok bağ evlerinde ve konteynerlerde kalmayı tercih etmesinin de satışlara olumlu yansıdığını ve artışta etkisi olduğunu belirtti. Kavas, yüksek fiyatlar nedeniyle soba tamiri yaptırmak isteyenlerin de yoğun olduğunu ancak soba tamiri yapacak işçi bulmakta zorlandıklarını da belirtti.

    “Depremde herkes sobaya döndü”

    Doğal gaz kullanımı bu kadar yaygınlaşmadan önce sobanın insanlar için çok önemli olduğunu belirten ve hala soba kullanımının azımsanmayacak derecede olduğunu ifade eden Bülent Kavas, deprem sonrası insanların daha çok bağ evlerinde ve konteynerlerde kalmayı tercih etmesinin de satışları yükselttiğini vurguladı. Kavas, “Soba, insanlarda ısınma, ekonomi ve otantik olarak farklı bir duygu uyandırıyor. Depremden dolayı bağ evlerine ve konteynerlere soba talebi çok fazla oldu. Depremde herkes sobaya döndü. Deprem döneminde soba yetiştiremedik. Çevre illerde çok fazla soba sattık. Kahramanmaraş, Hatay gibi deprem bölgelerinde soba talebi çok fazlaydı” dedi.

    Fiyatlarda yüzde 200’lük artış var

    Soba fiyatlarında önceki yıllara göre artış olduğunu da açıklayan Bülent Kavas, “Geçen yıla oranla soba fiyatlarında yüzde 200 civarında artış var. Geçen yıl 500-600 TL arasında değişen soba fiyatları şu an bin TL’den başlıyor. İhtiyaç olduğu için almak istiyor. Havalar da artık iyice soğumaya başladı. İnsanlar da bu nedenle almak zorunda kalıyor” ifadelerini kullandı.

    “Sobacılık mesleği ölüyor”

    Kavas, fiyatlar nedeniyle soba tamiri yapmak isteyenlerin de yoğun olduğunu ancak soba tamiri yapacak işçi bulamadıklarını da belirtti. Kavas, “İşçi sıkıntısı nedeniyle sobacılık mesleği ölüyor. Eleman yetiştiremiyoruz, çünkü çalışmak ve öğrenmek isteyen kimse yok. Müşteriler çok memnun fakat tek çalışınca ancak bu kadar oluyor. Bizler son ustayız diyebilirim. Eleman sıkıntısı çok fazla, eleman yetiştiremezsek bu meslek maalesef ölüyor” ifadelerine yer verdi.

    “Sağlık açısından vazgeçilmezimiz”

    Sobanın vazgeçilmez olduğunu söyleyen ve deprem sonrası bunu daha iyi anladıklarını belirten müşterilerden Abdulkadir Türkoğlu ise, “Soba almamızın sebebi bir nevi deprem korkusu. Depremde doğal gaz kesintisi oldu. Soba da kesilme sıkıntısı yok. Bizi daha güvende hissettiriyor. Sobanın verdiği mutluluğu doğal gaz vermiyor. Sağlık açısından da soba bizim için vazgeçilmezdir. Aynı zamanda eskiye olan özlemi de gidermeye yarıyor. Sobanın verdiği huzur hiçbir şeyde yok” şeklinde konuştu.

  • Binlerce yıllık mesleğin son temsilcilerinden

    Binlerce yıllık mesleğin son temsilcilerinden

    Anadolu’da yaklaşık 3-4 bin yıllık bir geçmişe sahip olan demircilik mesleği günümüzde yok olmakla karşı karşıya. Sivas’ın İmranlı ilçesinde mesleğin son temsilcilerinden olan Nizamettin Demirer, dedesinden kalma mesleği bir asırlık dükkanda yaşatmaya çalışıyor. Her sabah dükkanını dualarla açan Demirer, ocak başına geçerek ‘Bismillah’ diyor. Odun kömürü ateşinde demiri ısıtarak çekiçle şekil veren Demirer, ilerleyen teknolojiye adeta kafa tutuyor. Çırak bulmakta zorlanan Demirer, unutulmaya yüz tutmuş mesleğinin tamamen bitmesinden endişeleniyor.

    “Geçmişin fabrikasıydık”

    Sivas’ta demir doğrama ustası olan Nizamettin Demirer, geçmişin fabrikası olduklarını söyleyerek, “Sıcak demir işleri yapıyorum. Ocak işleri yani kazma, balta gibi bizim geçmişteki köylümüzün işlerini yapıyorum. Şimdi geçmişteki çalışma isteği kalmadı. Şimdi traktör çıktı, modern aletler çıktı, modernleşti. Zamanında bütün köylünün de olsun, şehirlinin de olsun işlerini biz yapıyorduk. Geçmişin fabrikasıydık daha doğrusu. Hatta şu gördüğünüz kapıların, pencerelerin aletlerini biz
    yapıyorduk. Benim atamdan gelen bir meslek. Orta Asya’dan bugüne dedelerimiz devam ettiriyor. Biz de son kuşak olarak devam etmekteyiz. Burası 100 yıllık bir dükkân. Babamdan kalma, hatta dedemden kalma. Dedem temelini atmış. Babam da çocukluğunda çalışmaya başlamış. Ondan sonra da bizleri yetiştirdi” dedi.

    “Çekiç sesi ahenk verir”

    Çekiç sesinin ahenk verdiğini belirten Demirer, “Biz 7 kardeşiz, hepimiz de esnafız. Yeğenlerim sisteme ayak uydurmaya başladı. Şimdi tamircilik yapıyorlar. Kimisi de demir doğrama işi yapıyor. Ben de bu baba mesleği batmasın, gelecek nesil görsün nasıl olduğunu, bizde böyle çalıştık. Para kazanıyoruz ama geçmişte atalarımız bu zamanlara nasıl geldi, ne zorluklarla geldi. Gençlerimize geçmişi göstermek amacıyla burayı açtım. İnşallah bu meslek ölmez dedik, çırak arıyoruz ama çırak da bulamıyoruz. Şimdiki gençlikten istiyoruz. Gelmek isteyen yok. Biz de tabii üzülüyoruz. Belki benden sonra da bu işi yapacak kimse bulunmayacak. Aynı böyle filmlerde kalacak. Röportajlar yapılıp arşivlerde kalacak, zamanı gelince gösterilecek. İnşallah daha iyilerini yapanlar çıkar diye düşünüyorum. Her sabah geliyorum besmele ile dükkânımı açıyorum. Çünkü bizim pirimiz Davut aleyhiselamdır. Biz de açarız dükkânımızı. Çekiç sesi ahenk verir, çekiç sesi zikir çeker, Allah der. Sadakat ile çalışan insan demircilikte kızgın demiri eliyle siler süpürür. Meslek ne olursa olsun dürüst çalışacaksın. Alın teri ve sadakat ile çalıştığın zaman her şeyi yaparsın” ifadelerini kullandı.