Etiket: meyve

  • TMO Fiyatları belli oldu

    TMO Fiyatları belli oldu

    Hububat alımlarında yapılan çalışmaları yerinde inceleyen ve üreticiler ile bir araya gelen Yenişehir Belediye Başkanı Davut Aydın, “Buğday kalitesine göre 7.50 ile 8.15 lira arası fiyatlarla alınmaktadır. Arpa fiyatı ise 7 lira olup; satış sonrası 1 lira buğdaya, 50 kuruş arpaya ayrıca destek verilecektir. TMO ilçemizdeki tüm hububat ürünleri bitene kadar sahada kalacak olup; alımlar randevu sırasına göre haftanın yedi günü devam edecektir. Çiftçilerimize bereketli olsun” diye konuştu.

    Başkan Aydın, “ Her zaman üreten üreticilerimizin yanındayız. Onların istek ve beklentileri çözmek için çalışıyoruz. Bunun içinde her zaman onlarla birlikteyiz” dedi. İncelemelerde AK Parti Yenişehir ilçe başkanı Mehmet İleri’de bulundu.

  • Kendi sektöründe fark oluşturan değer

    Kendi sektöründe fark oluşturan değer

    2023 yılı Ocak-Haziran döneminde ise bir önceki yılın aynı dönemine göre kuru meyve, yaş meyve ve meyve-sebze mamulleri ihracatı yüzde 11,2 artışla 25 milyon dolardan 27,8 milyon dolara ulaştı. Kuru meyvede yüzde 23 oranında artış yaşanırken, yaş meyvede yaşanan yüzde 47,5 oranındaki artış dikkat çekti.

    Denizli genelinde ise elmanın kendi sektöründe fark oluşturan bir ürün olarak ön plana çıktığına işaret eden DENİB Başkanı Hüseyin Memişoğlu, “Denizli ili tarım sektörü ihracatında ülkemiz için önemli bir yer tutuyor. İlimizin bereketli topraklara sahip olması çok çeşitli ürünlerin yetişmesine imkan tanıyor. Özellikle Çivril bölgesinde yetişen elma fark oluşturan bir değer olarak karşımıza çıkıyor. Dünyanın farklı ülkelerine elma ihracatı yapıyoruz. Denizli’nin de Çivril bölgesinde yetişen elması kendine özgü yapısı ve tadıyla dünyanın beğenisine sunuluyor. Raf ömrünün uzun olması da bir diğer tercih sebebi olarak karşımıza çıkıyor. Yani, Çivril elması kalitesiyle fark oluşturuyor” dedi.

    “Senden İhracatçı Olur projesinin meyvelerini topluyoruz”

    DENİB olarak 2018 yılında Denizli ilinin ihracatını artırmak ve ihracat odaklı girişimciliğe özendirmek amacıyla başlatılan “Senden İhracatçı Olur” projesine de değinen Başkan Hüseyin Memişoğlu, “Proje dahilinde ilçe belediyelere ziyaretler düzenleyerek SWOT analiz çalışmaları ve bilgilendirme toplantılarıyla ihracatla ilgili detaylı sunumlar yapmıştık. Bu çerçevede, özellikle Çivril’de elma üreticileriyle bir araya gelerek çalışmalar düzenlemiştik. Bu çalışmalar sonucunda görüyoruz ki, 2018 yılında Denizli’den 136 bin dolar seviyesinde elma ihracatı yapılırken, izleyen dönemlerde yıllık 1,5 milyon dolar seviyesine ulaştık. Yürütmüş olduğumuz projenin meyvelerini topladığımızı görmek bizleri ayrıca gururlandırıyor. Denizli’nin ülkelere göre elma ihracatını değerlendirdiğimizde; başta Hindistan olmak üzere, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, Libya, Rusya ve İsrail gibi ülkelere ihracat gerçekleştirdiğimizi görüyoruz. İhracat yaptığımız ülkelerin önümüzdeki yıllarda artacağına, Çivril elmasının dünya genelinde bir marka olarak bilinir olacağına ve elma ihracatımızın daha katma değerli bir şekilde gelişeceğine inanıyorum.” diye konuştu.

  • Sıcaklar vatandaşı sulu meyvelere yönlendirdi

    Sıcaklar vatandaşı sulu meyvelere yönlendirdi

    Sıcaklığın 30 derecenin üzerinde seyrettiği Bayburt’ta vatandaşlar, sulu ve serinletici meyvelerden olan karpuza ilgi gösteriyor. Geçen yıla göre bu yıl daha az ekildiği için karpuz fiyatlarında artış yaşanıyor. Ancak vatandaşlar karpuzdan vazgeçemiyor. Sıcaklığın kendini hissettirmesiyle vatandaşların karpuza ilgisinin artığını dile getiren esnaf Ömer Kayı, “Türkiye’de bu yıl karpuz ekim alanı az. Hava sıcaklığının iyiden iyiye kendisini hissettirmeye başlamasıyla vatandaşların karpuza talebi arttı. Geçen seneye göre bu yıl karpuz fiyatları biraz daha yüksek. Karpuz ekenler bu yıl para kazandı. Karpuzun kilogramını 4- 5 liradan satışa sunuyoruz. Bayburt’ta da bu sıcakta vatandaşların karpuz yemesini tavsiye ediyorum. Karpuz insana serum gibi gelir” dedi.

    Sıcak havada karpuz tüketilmesinin faydalı olduğunu belirten Selim Çeper ise “Yaz mevsiminde karpuz tüketmek faydalıdır. Sıcak havada karpuz insanı serinletiyor. Vatandaşlara karpuz yemelerini tavsiye ediyorum” ifadelerini kullandı.

  • Meyve bahçesindeki kaçak işyeri yıkıldı

    Meyve bahçesindeki kaçak işyeri yıkıldı

    Türkiye’nin en verimli toprakları arasında yer alan Bursa Ovası üzerindeki kaçak yapıları mercek altına alan Osmangazi Belediyesi, ruhsatsız olduğu tespit edilen yapıları tek tek yıkıyor. Tarım alanlarının korunması ve imara aykırı yapılaşmanın önüne geçmek adına örnek bir mücadele ortaya koyan Osmangazi Belediyesi, Mehmet Akif Mahallesi’nde kaçak olarak inşa edilen işyerini yıktı.

    Ruhsatsız olduğu belirlenip hakkında yıkım kararı alınan yapının yıkımı için sabah erken saatlerde bölgeye giden Yapı Kontrol Müdürlüğü ekipleri, içerisindeki malzemelerin dışarıya taşınmasının ardından işyerinin yıkımını gerçekleştirdi. İş makinesi ile gerçekleştirilen yıkımda herhangi bir olumsuzluk yaşanmadı.

    Belediye yetkilileri, vatandaşları ruhsatsız ve kaçak yapılaşmaya yönelmemeleri hususunda uyarırken, kaçağa asla izin vermeyeceklerini vurguladı.

  • Padişahların meyvesi taleplere yetişemiyor

    Padişahların meyvesi taleplere yetişemiyor

    Farklı rengi, aroması ve kokusu ile çilek türlerinin en lezzetlisi olan Osmanlı Çileği, 2021 yılında Kdz. Ereğli Osmanlı Çileğini Yaygınlaştırma ve Üreticileri Koruma Derneği tarafından coğrafi işaret olarak tescillendi. Padişah sofralarının vazgeçilmezi olan Osmanlı Çileği, aroması ve kokusu ile de dikkat çekiyor. Ziyaretlerde hediyelik olarak getirilen ve reçel yapımında kullanılan çileği yetiştirmek için 50 yıldır mücadele verdiklerini anlatan 63 yaşındaki tarım emeklisi Galip Keskin, dedelerinden aldığı mesleğini sürdürüyor.

    Ekim ayında dikilen Mayıs ayından itibaren hasat edilen Osmanlı Çileği’ni anlatan iki çocuk babası Galip Keskin, “Çilektepe Sokak’ta yaşıyorum. Bu işi çocukluğumdan beri yapıyorum. Bizden önce büyüklerimiz yapıyordu. Sonra biz devraldık. Çocukluğumuzdan beri yapıyoruz. Bu çilek bize Osmanlılar yaşamış daha önce. Onlardan kalma. Bize fidesi gelmiş zamanında. Sonra çoğaltmaya çalıştık. Üretmeye çalıştık. Osmanlı Çileği çok narindir. Yaz ayında kurumaya dönüyor. Çok narin bir çilek. Verimi az olduğu için fazla yaşatamıyoruz. Osmanlı Çileği’ni hiçbir yerde kolay bulamazsın. Aroması çok iyidir. Reçellik için birebirdir. Hediyelik götürülür. Ekim ayında dikiyoruz. Mayıs-Haziran aylarında da hasat ediyoruz. Daha çok iş adamları hediyelik olarak alıyor. Bilenler de reçellik olarak alıyorlar” diye konuştu.

    Osmanlı Çileği’nin yanı sıra büyüklüğü ile dikkat çeken Alo çileğini de ektiklerini anlatan Galip Keskin, “Alo çileği Osmanlı çileğine benzemez. Daha iridir. Daha dökümlüdür. Osmanlı Çileği’ne nazaran daha çok dayanıklı olduğu için köylüler olarak Alo çileğine ağırlık veriyoruz. Verimi daha fazla. Havalar iyi giderse hasat iyi oluyor. Havalar yağışlı olursa rutubetten çürüyor. Bu işi çocukluğumdan beri yapıyorum. En az 50 yıldır bu işi yapıyorum” diye ifade etti.

    Osmanlı Çileği’ni zahmeti sebebiyle genellikle emeklilerin uğraştığını söyleyen Galip, “Yeni yetişen nesil bununla uğraşmaz. Ancak bizim gibi eskiler uğraşır. Zahmeti çok. Senede en az 7-8 kez bitkisini temizliyoruz. Biz de elimizden geldiği kadar yetiştirmeye çalışıyoruz. Yazın kurak ayda kuruyor dayanmıyor” şeklinde konuştu.

  • Meşhur meyveler halde yerini aldı

    Meşhur meyveler halde yerini aldı

    Türkiye’nin birçok bölgesine gönderilen İznik erik ve kirazı halde tüccarlar tarafından alınmaya başladı.

    Yağışların az olmasından dolayı önceki yıllara göre meyve rekoltesinde düşüş olduğu belirtildi. Düşük rekolte olmasına rağmen erik ve kirazın kalitesi ve fiyatları ise üreticinin yüzünü güldürdü.

    Geçtiğimiz yıl 300 ton erik ve kiraz üretilirken, bu yıl 150-200 ton arasında hasat bekleniyor. İznik Elbeyli Yaş Sebze ve Meyve Hali’nde kiraz fiyatları 25-35 lira, erik ise 20-25 lira arasında tüccarlar tarafından alınıyor. Erik üreticileri ve tüccarlar ise fiyatlardan memnun olduklarını ifade etti.

  • Vinç ile kamyon çarpıştı, meyve ve sebzeler döküldü

    Vinç ile kamyon çarpıştı, meyve ve sebzeler döküldü

    Kaza, Kestel ilçesi Bursa-Eskişehir yolu üzerinde meydana geldi. Rampa aşağı seyreden meyve ve sebze yüklü kamyon ile vinç, sürücülerinin kontrolünden çıkarak çarpıştı. Çarpışmada vinç kamyonun kasasına hasar verince binlerce kasa meyve ve sebze yere dökülürken, yol trafiğe tamamen kapandı. İhbar üzerine bölgeye sağlık, itfaiye ve polis ekipleri sevk edildi.

    Sürücüler kazayı hafif sıyrıklarla atlatırken, şehirlerarası yolda kilometrelerce kuyruk oluştu. Vatandaşlar araçlarından inerek trafiğin açılmasını beklerken, saatler süren temizleme çalışması ve kaza yapan araçların yoldan kaldırılmasının ardından yol yeniden trafiğe açıldı.

  • Şerbetli tatlılar yerine meyve

    Şerbetli tatlılar yerine meyve

    Ramazan ayının beslenme alışkanlıklarının farklılaştığı ve hayat şeklinin büyük ölçüde değiştiği bir dönem olduğunu vurgulayan Diyetisyen Selime Aladağ, “Ramazan döneminde açlık süresinin ortalama 16-17 saat olmasından dolayı öğün sayısı oldukça azalmaktadır. Yeterli ve dengeli beslenmenin bu dönemde de sürdürülebilmesi açısından oruç tutulmayan bölümde en az 2 öğünü tamamlamak ve sahur öğününü atlamamak önemlidir. Ramazan döneminde tek öğün beslenmek, açlık süresinin çok uzun olmasından dolayı vücudu tasarrufa sokarak metabolizma hızını düşürmektedir. Aynı zamanda gün içerisinde açlık şekerinin daha erken vakitlerde düşmesine sebep olarak günün daha verimsiz geçmesine sebep olacaktır” şeklinde konuştu.

    Ramazan ayında sahur öğününün atlanmaması gerektiğine dikkat çeken Aladağ, “Sahurda süt, peynir, yumurta, ceviz, fındık, badem gibi yağlı tohumlar, tam tahıllı ekmekler ile lif ve su oranı yüksek çiğ yeşil yapraklı sebzeler (marul, roka, dere otu, maydanoz), domates, salatalık gibi besinlerden oluşan hafif bir kahvaltı ya da çorba, zeytinyağlı yemekler, yoğurt ve salatadan oluşan bir öğün tercih edilebilir. Sahurda özellikle protein oranı yüksek olan yumurta, peynir ve süt ürünleri tokluk süresini uzatarak daha geç acıkmamıza sebep olacaktır, bu nedenle özellikle bu besinlerin tüketimine ağırlık verilebilir. Yine gün içerisinde aşırı acıkma problemi olanlar midenin boşalma süresini uzatarak acıkmayı geciktiren kuru fasulye, nohut, mercimek gibi kurubaklagiller ile bulgur pilavı gibi yemekleri tüketmesi; aşırı yağlı, tuzlu ve ağır yemekler ile hamur işlerinden uzak durulması uygun olacaktır” diye konuştu.


    Diyetisyen Selime Aladağ, uzun süren açlıktan dolayı, iftara yakın vakitlerde kan şekeri düşük olacağı için kısa sürede çok miktarda besin tüketme isteğine dikkat çekerken, “Yapılan en büyük hatalardan birisi de budur. İftarda ara vermeden çok hızlı yemek yenilmesi; fazla miktarda ve enerjisi yüksek besin tüketimine sebep olarak hem sağlık açısından risk oluşturabilir hem de ilerleyen günlerde kilo alımına zemin hazırlayabilir. İftarda tek seferde büyük porsiyonlar yerine, iftardan sonra aralıklı ve her seferinde küçük porsiyon tüketimi doğru olacaktır. İftara peynir, domates, zeytin gibi kahvaltılıklar veya çorba gibi hafif yemeklerle başlayıp 10-15 dakika sonra az yağlı et yemeği, sebze yemeği veya salatayla devam edebilir. Özellikle ızgara, haşlama, fırında, buğulama gibi sağlıklı yöntemlerle hazırlanan yemekler tercih edilmelidir. Kavrulmuş ve kızartılmış yemeklerden uzak durulması önemlidir” dedi.

    Aladağ ramazan ayına özel beslenmeyle ilgili açıklamasını şöyle tamamladı:

    “Oruçla birlikte mevcut beslenme alışkanlıklarının dışına çıkıldığı için metabolizma bu yeni duruma uyum sağlamaya çalışmaktadır. Gün içerisinde açlıktan dolayı vücudumuz bir çok farklılık yaşarken yeterli düzeyde sıvı ile desteklenmezse su ve mineral kaybı sonucunda bayılma, bulantı, baş dönmesi ve kabızlık gibi problemler yaşanabilir. İftar ve sahur arasında aralıklı olarak günde ortalama en az 2-2,5 litre (12-14 su bardağı) su içmek sıvı ihtiyacımızı karşılayacaktır. Bununla birlikte ayran, süt, taze sıkılmış meyve-sebze suları, şekersiz komposto, sade soda gibi içecekler sıvı ihtiyacını destekleyecektir. Çay ve kahve diüretik etkilerinden dolayı vücutta su kaybına sebep olacaktır, bu sebeple tüketimini sınırlandırmak iyi olacaktır. Bunların yerine ıhlamur ve kuşburnu gibi bitki çayları tercih edilebilir.”

  • Her meyve suyu, doğru değildir

    Her meyve suyu, doğru değildir

    Ramazan ayının başlamasıyla birlikte sofraların da çeşitliliği artıyor. Kimileri iftarda kimileri ise sahurda sıcak içeceklerden ziyade meyve sularını tercih ediyor. Peki ama meyve suyu alırken, hazırlarken ya da tüketirken nelere dikkat etmemiz gerekiyor? 30. yılını kutlayan Meyve Suyu Endüstrisi Derneğinin (MEYEDE) Kurucu Başkanı Prof. Dr. Aziz Ekşi, konuya dair önemli değerlendirmelerde bulundu.


    Ambalajlı ya da hazır meyve suyu kavramının meyve suyu, meyve nektarı, meyveli içecek ve aromalı içecek gibi dört farklı içecek tipini kapsadığını belirten Prof. Dr. Ekşi, “Tüketici olarak öncelikle bunlar arasındaki farkı bilmeliyiz. Çünkü bunların meyveye yakınlığı farklı. Dolayısı ile meyve suyu diye başka bir içecek satın almış olabiliriz” dedi.

    ‘Meyveye en yakın olanı tercih etmeliyiz’

    Prof. Dr. Aziz Ekşi, söz konusu içeceklerdeki meyve oranının önemli bir yer tuttuğunu ve ne anlama geldiğini açıklayarak, “Meyve oranı; ambalaj içindeki içeceğin ne kadarının meyveden geldiğini göstermektedir. Geri kalanı su, şeker, asit gibi maddelerden oluşmaktadır. Eğer meyveye en yakın olanını içmek istiyorsak etiketinde “meyve suyu. Yüzde 100 yazanı tercih etmeliyiz. Meyveye ikinci yakın olan meyve nektarıdır. Bunların meyve oranı meyve çeşidine göre yüzde 35- 50 arasındadır. Üçüncü sırada meyveli içecek geliyor. Bunların meyve oranı genellikle yüzde 10’dur. Kalanı su ve şekerden oluşuyor. Son sırada ise aromalı içecek yer alıyor. Bunların meyve oranı yüzde sıfır veya sıfıra yakındır. Genellikle şeker, su, boya ve meyvenin kokusundan oluşmaktadır. Dolayısı ile önce etiketi okumalıyız. Meyveye en yakın (önce meyve suyu sonra meyve nektarı) olanını tercih etmeliyiz” değerlendirmesinde bulundu.

    “Taze sıkılmış mı ambalajlı meyve suyu mu”

    Taze sıkılmış meyve suları ile ambalajında ‘yüzde 100 meyve suyu’ yazan içecekler arasındaki farkı da değerlendiren Prof. Dr. Aziz Ekşi, “İkisinin de meyve oranı yüzde 100’dür. Yani içerdiği her şey meyve kaynaklıdır. Ancak; hazır meyve suyuna raf ömrü kazandırmak için pastörizasyon denilen ısıl işlem uygulandığı için tadı biraz daha farklıdır. C vitamini miktarı biraz daha düşük, mineral miktarı ise aynıdır. Buna karşılık hazır meyve suyu taze sıkılana göre daha hijyeniktir. Patojen bakteri içermez. Oysa taze meyve suyu, eğer temizlik kurallarına uyulmazsa meyve, cihaz veya el kaynaklı bakteri (özellikle koliform) içerebiliyor” ifadelerini kullandı.

    “Ramazan ayında meyve suyu tüketimini artırmalıyız”

    Prof. Dr. Aziz Ekşi, ambalajlı meyve sularının açıldıktan sonra 3-4 gün içerisinde tüketilmesi gerektiğini söyledi. Ramazan ayında meyve suyu tüketimine mutlaka yer verilmesi gerektiğinin altını çizen Ekşi, “Çünkü oruç tutarken bir yandan uzun süre aç kalıyoruz aynı zamanda da su kaybı yaşıyoruz. Dolayısı ile hem sahurda hem de iftarda tok tutan ve susatmayan yemeklerin yanında susuzluğu gideren, besin ögesi içeren içecekleri tüketmeliyiz. Bu açıdan meyve suyu ideal gözükmektedir. Çünkü meyve suyu hem serinletici hem de besleyici bir içecektir. Ayrıca, açlık nedeni ile bozulan kan şekeri dengesinin yeniden oluşmasına katkıda bulunduğu ve sindirimi de kolaylaştırdığı için sahur ve iftarda tüketime oldukça uygundur” dedi.

    “Ne içtiğimizi bilelim, etiketi okuyalım ve karşılaştıralım”

    Tüketicilere verdiği tavsiye ile sözlerini noktalayan Prof. Dr. Aziz Ekşi, “Ne içtiğimizi bilelim. Satın almadan önce etiketi okuyalım ve karşılaştıralım. Bu açıdan öncelikle kayıt numarası, meyve oranı, tavsiye edilen tüketim tarihi (TETT) ve beslenme bildirimi çok önemli” hatırlatmasında bulundu.

  • Uçak meyve kokusu yüzünden iniş yaptı

    Uçak meyve kokusu yüzünden iniş yaptı

    Tropikal meyvenin olgunlaştığında yaydığı kötü koku nedeniyle sensörlerin uyarı vermesinin ardından kaptan pilot tarafından dönme kararı alınan Barselona uçağı, İstanbul Havalimanı’na sorunsuz indi.

    Alınan bilgiye göre, İstanbul’dan İspanya’nın Barselona kentine hareket eden “TK 1855” sefer sayılı uçağın kargo bölümündeki sensörlerinden sefer sırasında uyarı geldi.

    Kabin ekibi tarafından kokunun farkına varılması üzerine uçağın kaptan pilotu, Bulgaristan hava sahası üzerindeyken tedbiren İstanbul Havalimanı’na dönüş kararı aldı.

    İstanbul’a sorunsuz inen uçağın kargosunda yapılan incelemelerde sensörlerin çalışmasına olgunlaşınca ağır koku yayan “durian” isimli tropikal meyvenin neden olduğu tespit edildi.

    ”Tadı cennet kokusu cehennem”

    Bunun üzerine yolcular başka bir uçakla Barselona’ya hareket etti.

    Güneydoğu Asya meyvelerinden biri olan “durian”, olgunlaşınca yaydığı kötü koku nedeniyle “tadı cennet, kokusu cehennem” olan meyve olarak biliniyor.