Etiket: mezar

  • İşte Tarık Akan’ın mezarı

    İşte Tarık Akan’ın mezarı

    Oynadığı filmle ve canlandırdığı karakterlerle Türk sinemasının unutulmazları arasına giren Tarık Akan’ın ölümünün üzerinden 8 yıl geçmesine rağmen bıraktığı eserleri ilgiyle takip ediliyor. Bıraktığı onlarca film ve dizi eserinin yanında usta sanatçının mezarındaki ayrıntı da takdir edilmeye değer…

    MEZARI BETONLA KAPLI, ÜZERİNDE OLUK VAR

    2016 yılında hayata gözlerini yuman usta sanatçının mezarının üzeri betonla kaplandı ve eğimli bir oluk var. Yağmur suları ve Akan’ın mezarını ziyaret edenlerin mezara döktüğü sular bu olukta birikiyor. Bu sayede mezarın başına gelen kuşlar, kedi ve köpekler sıcak havalarda biriken suyu kolaylıkla içebiliyor.

    OĞLUNDAN “ATEİSTTİ” İDDİALARINA YANIT

    Tarık Akan’ın oğlu, sosyal medyada sık sık kullanılan “Ateistti” ithamları üzerine “Teşvikiye Camii imamını arayıp sorabilirler, usulüne göre yapılıp yapılmadığını söylerler. Her şey İslami usullere göre yapıldı, öyle defnedildi. Hatta imamla el sıkıştık ve yapılacak başka bir şey var mı diye de sordum. ‘Dinsiz’likle itham edilmesi ağır mı? Tabii ki ağır! Biz ailece dini bütün insanlarız, Müslümanız. Dinin Allah’la kul arasında olduğunu düşünüyoruz, bunun reklamı olmaz. Babam gibi düşünüyoruz. Babam dinsiz, ateist değildi. Devletle din işlerinin de ayrılmasını gerektiğini de düşünenlerdendi” açıklamalarına yer vermişti.

  • Trafiğe kapatılan yolun altından toplu mezar çıktı

    Trafiğe kapatılan yolun altından toplu mezar çıktı

    Nevşehir’in merkeze bağlı Göreme beldesindeki, Göreme Açık Hava Müzesine giden ve 2022 yılında Kapadokya Alan Başkanlığı’nca trafiğe kapatılan kara yolunda başlatılan kazı çalışmalarında ‘Göreme Nekropolü’ (toplu mezar) açığa çıkarıldı. Çalışmalarda bölgedeki kiliselere ait olduğu kiler ve mutfak olduğu düşünülen kaya oyma mekanlar ile birlikte 30 adet mezar bulundu. Mezarlarda bulunan arkeolojik objelerin ise M.S. 10. yüzyıla tarihlemesi yapıldı.

    Göreme Açık Hava Müzesi yakınlarında yapılan kazı çalışması tamamlandığında Kapadokya bölgesinde ziyaret edilecek yeni lokasyonlar da eklenmiş olacak. Yapılan arkeolojik kazı alanında İhlas Haber Ajansı’na açıklama yapan Nevşehir Müze Müdürü Gökhan Maskar; “Bulunduğumuz alan 1985 yılında Dünya UNESCO Miras listesine girmiş bir alan. Kültür ve Turizm Bakanlığı -Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü uhdesinde 2022 yılında bölgede kurtarma kazısına başladık. Yaptığımız kazı çalışmalarında ilk etapta Balkonlu Kiliseye ait olduğunu düşündüğümüz kaya oyma mekanları tespit ettik. Bilim adamlarının bahsettiği Göreme Nekropolü bilinen bir gerçekti. Yapılan arkeolojik kazı neticesinde bu nekropolü açığa çıkarttık. Nekropolde 30’a yakın mezar bulduk” dedi.

    “Arkeolojik objeler bulundu”
    Yapılan arkeolojik kazı çalışmalarında daha önce bölgede görülmeyen arkeolojik verilerin de elde edildiğini söyleyen Müze Müdürü Gökhan Maskar; “Kolye, küpe ucu, bileklik, bir kadın ve bir erkeğe ait olan haç bulduk. Bunlar bölgedeki arkeolojik veri olması açısından çok önemli” şeklinde konuştu. Mevcut kurtarma kazısının Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürü Birol İnceciköz’ün talimatlarıyla ‘Geleceğe Miras’ projesine alındığının altını çizen Maskar; “Kazı çalışmalarımıza 2025 yılında da devam edeceğiz. Şu ana kadar yaklaşık 400 metrekarelik bir alanda kazı yaptık.

    Bu kazılar tamamlandığında bölgeye yeni lokasyonları kazandırmak istiyoruz. Kazıyı Tokalı Kilise’ye doğru genişletme kararı aldık. Yapılan kazılarda arkeolojik veriler geldiği sürece kazılarımız da devam edecek” dedi. Gökhan Maskar; “Yapılan bu kurtarma kazısı ile öncelikle Göreme Nekropolü’nü ve 30’a yakın mezar bulduk. Bu güne kadar bölgeden gelen arkeolojik veri hiç yoktu. Kazılarda elde ettiğimiz arkeolojik objelerin tarihlemesini yaptığımızda M.S. 10. yüzyıla tarihlendirdik. Bu sayede bulunduğumuz lokasyonda bin yıl geriye gitmiş olduk. Bu verilerde bölge için çok önemli. Bu güne kadar kiliselerden bölgeyi tarihlendirebiliyorduk. Şu an yaptığımız çalışma ile elde ettiğimiz arkeolojik objeler ile bölgeyi tamamen doğrulamış oldu” dedi.

    İlk defa Ünik Mezar tiplerine rastlandı
    Bölgede yapılan kazılarda bulunan mezar tiplerinin de bölgede ilk defa görüldüğünü söyleyen Nevşehir Müze Müdürü Gökhan Maskar; “Yapılan kurtarma kazısında bulunan mezar tipleri ‘ünik’ diyebileceğimiz mezar tipleri. Bölgede bu türde bir mezar şu ana kadar bulunmamıştı. Bu nedenle de yapılan kazı çalışması bölge açısından da çok önemli” ifadelerini kullandı.

     

     

  • Depremden 18 ay sonra izi bulundu

    Depremden 18 ay sonra izi bulundu

    Hatay’da depremin 18. ayında başka bir isimle defnedildiği fark edilen Merve Ateş’in naaşı, asrın felaketinde vefat eden anne ve babasının yanına nakledildi. Kardeşine ait bir mezara kavuşmanın buruk mutluluğunu yaşadığını dile getiren İlknur Karaca, “Kardeşimin 20 ay sonra mezarı oldu, duasını edebileceğiz” dedi. Depreme İskenderun ilçesi Mustafa Kemal Mahallesi’nde yakalanan Merve Ateş’in anne ve babası enkazda kalarak hayatını kaybetmişti. Ateş’in ailesiyle birlikte yaşadığı evlerinin enkazında genç kıza ait herhangi bir ize rastlanamamıştı.

    Genç kızdan acı haber asrın felaketinin 18. ayında gelmiş ve DNA eşleşmeleri ile resimlerle yapılan kontroller sonucunda Ateş’in cenazesinin İskenderun ilçesinde bulunan Çankaya Mezarlığı’na Yağmur Uçmaz ismiyle defnedildiği fark edilmişti. Mezarı açılan Merve Ateş’in naaşında kendisine ait kolye ve eşyalara rastlanırken 2. kez yapılan DNA’da kesin sonuç ortaya çıktı. Ateş’in naaşı ablaları tarafından Arsuz ilçesi Kışla Mahallesi Mezarlığı’na babasının ve annesinin yanına nakledildi.

    Kardeşinin naaşının bulunmasına destek verenlere teşekkürlerini dile getiren Merve Ateş’in ablası İlknur Karaca, “6 Şubat’tan bu yana kız kardeşim Merve Ateş kayıptı. Hiçbir yerde ulaşamamıştık. 18 ay sonra çok şükür, mezarını bulduk. Bunun şükrünü ediyoruz. Kız kardeşimi biz hep sağ aradık, fakat ölmüş olabileceği ihtimalini de bulunduruyorduk. Ama kimsesizler mezarlığı tarandığında DNA’larda eşleşme de olmadı. Bundan 5 ay kadar önce İçişleri Bakanımız Ali Yerlikaya’nın verdiği destekle kurulan arama komisyonuyla kardeşimin mezarı bulundu, rabbim razı olsun. Emeği geçen herkese teşekkür ediyorum” dedi.

    “Biz kardeşimi Merve Ateş olarak aradık fakat Yağmur Uçmaz olarak defnedilmiş”
    Kardeşinin Yağmur Uçmaz ismiyle defnedildiğini ifade eden Karaca, “Biz kardeşimi Merve Ateş olarak aradık ama fakat Yağmur Uçmaz olarak defnedilmiş. Savcılıktan bize gelen haberle fotoğrafın eşleşip, eşleşmediğini öğrenmek istediklerini söylediler. Yağmur Uçmaz adına tutulan kayıtta fotoğrafta kız kardeşimin fotoğrafı vardı. Farklı isimle defnedilmiş. Biz hep kimsesizler mezarlığında aradık ama Yağmur Uçmaz olarak defnedilmişti” diye konuştu.

    “Kardeşimin 20 ay sonra mezarı oldu, duasını edebileceğiz”
    Depremden bu yana umutla aradığı kardeşinin 20 ay sonra bir mezarı olduğunu belirten Karaca, “Mezarda Yağmur Uçmaz olarak defnedilen kişinin kız kardeşim olduğundan emin olmak için tekrar DNA istedik. Mezar bundan 2 hafta önce açıldı. Mezarın başında açıldığında eniştem vardı. DNA’ya gerek kalmadan üzerinden kardeşimin kolyesi çıktı. DNA sonucunda da kız kardeşim Merve Ateş olduğu çıktı. Bundan 3-4 gün öncesinde de kız kardeşimin mezarını annemin ve babamın yanına taşıdık. Yani çok şükür bulduk, bir mezar taşı olsun istemiştik ve rabbime şükürler olsun, artık bir mezarı var. Kardeşimin 20 ay sonra mezarı oldu, duasını edebileceğiz” ifadelerini kullandı.

  • Narin’in mezarı yapıldı

    Narin’in mezarı yapıldı

    Merkez Bağlar ilçesi kırsal Tavşantepe Mahallesi’nde 21 Ağustos kaybolan, 8 Eylül’de mahalledeki Eğertutmaz Deresi’nde cansız bedeni bulunan Narin’in mezarı 8’inci günde de ziyaret ediliyor. Kent merkezi ve birçok şehirden gelen vatandaş; kitap, oyuncak ve çiçek bırakıyor, dua ediyor. Bugün ise Narin’in kabri mermerle yapıldı.

    Mezarlığa ziyarete gelen Bünyamin Budak, Diyarbakır’dan Narin için geldiğini, bu acının herkesi derinden üzdüğünü söyledi. Budak, “Yasin-i Şerif okuyalım dedik; Allah, hakkını bırakmasın. Babam da olsa Allah, hakkını bırakmasın” dedi.

    Mehmet Mehdi Yıldız ise eşiyle birlikte Bismil ilçesinden geldiğini ifade ederek, “Evlatlarımız var, yüreğimiz hafiflesin diye Narin kızımızın kabrini ziyarete geldik. Bunu yapanlar inşallah tez zamanda kamuoyunun önüne çıkartılır, 80 milyonun yüreğine su serper. İnşallah cezalarını çekerler” şeklinde konuştu.

  • Evlatlarının mezarı için yangın çıkan köylerine döndüler

    Evlatlarının mezarı için yangın çıkan köylerine döndüler

    Ankara’nın Kızılcahamam İlçesinde otluk alanında 21 Ağustos’ta başlayan yangın, Bolu’nun Gerede ilçesinin ormanlık alanlarına kadar ilerlemişti. Alevlerin etkilediği Demirler, Kavacık ve Berçinçatak köylerinden 160 kişi tedbir amaçlı tahliye edilmişti. Yangının üçüncü gününde Ankara ve Bolu’da yangından etkilenen bölgelerde soğutma çalışmaları devam ederken, Demirler köyünde yaşayan Zeliha (74) ve Mustafa Kızılay (71) tahliye edilen evlerine geri döndü. Kızılay çifti, 2019 yılında trafik kazasında kaybettikleri ve tek çocukları olan Ömer Kızılay’ın mezarının yanmasından endişe ederek yangın nedeniyle boşaltılan evlerine döndü. Evinin balkonuna çıktığında dumanları gördüğünü aktaran Zeliha Kızılay (74), “Balkona çıktığımda Şahinler köyü tarafından tamamen duman geliyordu. Eşim cenazeye gitmişti başka bir köye. Telefon ettim, ‘gel ben korkuyorum, yangın var köyümüzde’ diye. Geldi, sonra akşama kadar itfaiyeler müdahale etti. Tekrar ikindi vakti anons ettiler ‘Evleri boşaltın. Köyü boşaltıyoruz. Alevler çok yaklaştı’ diye. Biz akşam dokuz buçuğa kadar köy dışında kaldık. Dün de on birde tekrar geldik” dedi.

    “Gidebilirdim ama sırf mezarlık için gitmedim, yine de onun yanında burada olayım istedim”

    Trafik kazasında kaybettiği oğlunun mezarını bırakamadığını belirten Zeliha Kızılay, “Benim evladım vardı. Otuz yaşında öldü. Mezarlığa doğru alevler gelince onun için çok korktum. ‘Yavrum yandın’ diye. İşte onun için ben çok korktum. Tüm mevtalar bizim ama herkesin kendi canı oluyormuş. Bunu anladım ki herkes arabasına binen gitti, biz merdivende yalnız kaldık. Bizim de kardeşlerimiz, yeğenlerimiz geldiler sağ olsunlar ama biz bırakıp gitmedik. Gidebilirdim ama sırf mezarlık için gitmedim. Yine de onun yanında burada olayım istedim” ifadelerini kullandı.

    “Yangın sönene kadar başka bir yere gittik ama mezarlık yandı denince duramadık”

    Köyün geri kalanı yangın tehlikesi ile dönmezken trafik kazasında kaybettiği oğlunun mezarı yanmaması için köyde nöbet tuttuğunu aktaran Mustafa Kızılay (71), “Trafik kazasında kaybettiğimiz 31 yaşındaki oğlumuz için köydeyiz. Torunlarım ve gelinimin peşindeyim. Yangın sönene kadar başka bir yere gittik ama mezarlık yandı denince duramadık” diye konuştu.

  • Apollon Smintheus Tapınağı’nda 1700 yıllık mezar bulundu

    Apollon Smintheus Tapınağı’nda 1700 yıllık mezar bulundu

    Ayvacık ilçesine bağlı Gülpınar köyündeki Apollon Smintheus Kutsal Alanında 1980 yılında başlayan kazı ve restorasyon çalışmalar Samsun Ondokuz Mayıs Üniversitesi Arkeoloji Bölümü’nden Doç. Dr. Davut Kaplan başkanlığında, farklı bilim dallarından uzman ve öğrencilerden oluşan yaklaşık 20 kişilik bir ekiple gerçekleştiriliyor. Çalışmalar Kültür ve Turizm Bakanlığı, Türk Tarih Kurumu tarafından destekleniyor.

    Bu yılki kazı çalışmaları Apollon Smintheus Kutsal Alanının kuzeybatısında yer alan Nekropoliste (mezarlık) sürdürülüyor. Bu yılki kazılar sırasında iki kiremit mezar bulundu. iki kiremit mezarından biri kadın, birisi de çocuk mezar olarak tespit edildi. Nekropoliste devam eden kazı çalışmaları sırasında kazı ekibi duvar dibinde yaklaşık 1700 yıllık bir kiremit mezar tespit etti. Ekip kiremit mezarda arkeolojik çalışma olarak fotoğraflama, gerekli çizimler, belgeleme yapacak. Kazı çalışması sırasında kiremit mezardaki kiremitler aşamalı olarak düzenli bir şekilde kaldırılıyor. Kiremitlerin de tasnifleri, çizimleri, ölçüleri sonrası mezardan çıkacak olanlar Antropologlar tarafından incelenecek. Mezarın Roma mı, Bizans dönemine mi ait olduğu ortaya çıkacak.

    Samsun Ondokuz Mayıs Üniversitesi Arkeoloji Bölümü ve Apollon Smintheus Tapınağı Kazı Başkanı Doç. Dr. Davut Kaplan, 2024 yılı kazı çalışmalarını bir ay önce başladıklarını ve bir ayda sürdüreceklerini belirterek, “Yaklaşık 20 kişilik bilim ekibi var. Bunlar sürekli değişim içerisinde, arazide çalışan işçi ve öğrencilerimiz var. 2 ayrı bölgede çalışıyoruz. Birincisi Nekropolis alanı dediğimiz ölülerin gömüldüğü alan. Bir diğeri de Romalıların yaşam alanları, ancak bu yaşam alanı bir kent değil daha çok kutsal alan. Kutsal alanda çalışanların, hizmet verenlerin veya burada yaşamayı heves eden insanların yaşam alanları çok daha güzel. Amacımız kutsal alanı diğer şehirlerden ayırmak ve insanların din anlamında yada dini nasıl ettiklerini, nasıl faydalandıklarını, hem yaşam alanlarını hem de ölülerine bakarak biraz daha açıklamak istiyoruz. O yüzden yoğunluğumuz Nekropol ve yaşam alanı arasındaki bir noktada devam ediyor” dedi.

    Samsun Ondokuz Mayıs Üniversitesi Arkeoloji Bölümü Doktora öğrencisi ve Kazı Başkan Yardımcısı Tuğçe Kocael, şu anda Smintheion/Gülpınar kazısında bulunduklarını belirterek, “Geçen yıl Nekropol alanında çalışmalarımız başlamıştı. Jeofizik taramaları sonrası elde ettiğimiz veriler doğrultusunda çalışmalarımıza devam ediyoruz. Açtığımız açmalarda, bulduğumuz buluntular gerekli tasnif, belgeleme ve çizim çalışmalarından geçtikten sonra malzeme deposuna kaldırılıp, yıl boyu içerisinde çalışmalarımıza devam ediyoruz. Şuanda bulunduğumuz Nekropol alanında duvar diplerini kazıyoruz. Bu çalışmalar sırasında duvar dibinde bir kiremit mezar bulduk. Genel olarak bu Nekropol alanındaki malzemelere baktığımızda M.S. 1 ila en geç 5’inci yüzyıla kadar malzemeler göstermekte. Çıkan malzemelere baktığımızda daha çok profil veren, seramik parçalarına rastlamaktayız. Mezarlar açısından değerlendirdiğimiz takdir de ise basit gömü şeklinde kiremit mezarlara rastlıyoruz. Bulduğumuz bu mezarlarda bir ölü hediyesine rastlayamadık. Üzerinde bir kiremit mezar var ancak yığılmış olan topraktan, baskısından kiremit parça parça şeklinde aşamalı olarak çıkarıyoruz. 2023 yılında bu alanda bulunan kiremit mezarlar açısından da bir değerlendirecek olursak, yoğun tahrip sonucu iskeletlere rastlamıştık. Bunun içerisinde çocuk, anne ve baba şeklinde bir aile olduğunu düşündüğümüz bir grubumuz vardı. Bu sene bulduğumuz iki kiremit mezarından biri kadın, birisi de çocuk mezar, kiremit mezar tespit etmiş olduk. Şu anda çıkan mezarın ne olduğunu bilmiyoruz. Gerekli tasniflerimiz var. Öncelikle düzenli olarak etrafın açılması, fotoğraflama, gerekli çizimler, belgeleme daha sonra kiremitlerin aşamalı olarak düzenli bir şekilde kaldırılması, onların gerekli bir şekilde tasnifleri, çizimleri, ölçüleriyle aşama aşama gideceğiz. Çok uzun süren bir çalışma diyebiliriz” diye konuştu.

  • Sahipsiz çocuk mezarının altından göz yaşartan dram çıktı

    Sahipsiz çocuk mezarının altından göz yaşartan dram çıktı

    Antalya’nın Aksu ilçesi Güzelyurt Mahallesi mezarlığının dışında kalan çocuk mezarı, ilgi odağı haline geldi. Yetkililerin de ulaşmaya çalıştıkları mezarın sahipleri bulundu. 1964- 1968 yılları arasında yaşamış İsa oğlu İsmail Uçar’a ait mezarın yakınları, gerekli işlemlerin yapılarak mezarın Manavgat ilçesi Beşkonak Mahallesi Değirmenözü mevkiine taşınmasını istiyor.

    Mezarlık duvarı yapılırken sahipsiz olduğundan istimlak duvarının dışında bırakılan mezarın haberi büyük yankı uyandırdı. Sahibi ortaya çıkan çocuk mezarının sahibi Zekiye Yanıç, İsmail Uçar’ın mezarını haberlerde görünce kardeşine yeniden kavuşmuş gibi olduğunu söyledi. Kardeşinin yıllar önce 4 yaşındayken odun ateşinde kaynayan çorbanın üzerine dökülerek feci şekilde yandığını ve 41’inci günde hastanede vefat ettiğini belirtti. Aksu’da yaşayan abisinin kardeşini buraya defnettiğini dile getiren Yanıç, kardeşini alıp annesinin mezarının yanına kucağına defnetmek istediklerini söyledi.

    Yanarak vefat etmiş

    Kardeşine ait mezarı haberlerde ve internette gördüğünü belirten abla Zekiye Yanıç, “Beşkonak Değirmenözü köyünden İsmail Uçar’ın ablasıyım. Haberlerde gördük sahipsiz mezar diye bu benim kardeşim dedim” diye ifade etti. Kardeşinin hüzünlü hikayesini anlatan Zekiye Yanıç, şunları söyledi:
    “Eskiden köyümüzde elektrik, su yoktu. Odun ateşinde yemek pişirirdik. Annem ocağa çorba koymuş oradan ahıra inmiş. Babam hasta doktora gitmişti. Babamın yanına atı götürecekti. Ahıra indiğinde iki kardeşim uyuyakalmış. Ablam ve ben de koyun yavrularına bakmaya gittik. Evdekiler de uyuyakalınca çocuk ağlamaya başlamış evde. Annem ‘eyvah çocuğum yandı’ demiş. Ocağın başına vardığında kardeşimin üzerine soğuk su döküyorlarmış büyük kardeşlerim. Kardeşim orada yandı. Kardeşimi orman dairesinin cipiyle Aksu’ya abimin yanına getirdiler. Buradan da Antalya’ya hastaneye götürdüler. Araç olmadığı için biz gelemiyorduk. Kardeşim uzun zaman hastanede tedavi gördü, 41’inci gün vefat etti. Vasıta olmadığı için abim Aksu’da oturduğundan dolayı buraya gömüldü. Abim vefat etti daha sonra. Bizim de haberlere çıkınca haberimiz oldu. Hemen çıktık geldik. Yardım etsinler köye götürelim annemin kucağına koyalım.”

    “Elbisesini annemin baş ucuna gömdük”

    Evlat hasretiyle annesinin yıllarca acı çektiğini, kardeşinin yandığında üzerindeki elbisesini mezarın baş ucuna gömülmesini vasiyet ettiğini söyleyen Zekiye Yanıç, “Annemin eli ateşe değse ‘yavrum ciğerim yandı’ diyerek ağlardı. Öyle onun üzüntüsüyle vefat etti. O zaman elbise giyerdi çocuklar. Kardeşimin yandığında üzerinden çıkardıkları giysisini kefeninin içinde saklardı. ‘Ölünce baş ucuma koyun’ dedi. Kardeşimin mezarını götürürsek çok memnun olurum. Sanki yeniden kavuşmuş gibi içimize sevinç geldi. Ablam var köyde herkes dört gözle bekliyor. Daha önce müracaat ettik hiçbir haber çıkmadı. Aksu’da yaşayan abim vefat etti. Biz de başımızda erkek kardeşimiz olmadığı için alamadık. İsmail benim en küçük kardeşimdi. Mezarı alıp köye götürmek istiyoruz” diye konuştu.

    “Hikayesi üzücü”

    Güzelyurt Mahalle Muhtarı Teslime Yılmaz ise, “Bir gün önce haber yaptınız, bir gün sonra sahipsiz mezarın ailesi aradı. Dünyanın en mutlu insanı ben oldum. Kendi ailem gibi hissettim. Bir annenin evladıyla buluşma heyecanını yaşadım. O zamanki imkansızlıklardan dolayı bu yavrucak burada kalmış. Hikayesi üzücü. Onlara ulaşıldı. Yetkililerle irtibata geçip kendilerine kavuşturulacak diye düşünüyoruz” dedi.

  • Yangında şehit mezarı yanmadı

    Yangında şehit mezarı yanmadı

    Manisa’nın Gördes ilçesinde 14 Ağustos’ta başlayan ve Salihli ilçesine kadar devam eden orman yangını çok sayıda ekibin yoğun çabalarıyla 6’ncı gününde kontrol altına alınarak soğutma çalışmalarına başlandı. Orman yangınında tamamen yanan Gördes’in Karayakup köyündeki acı manzara yürekleri dağlarken köyün mezarlığı da yangının ortasında kaldı. Alevlerin zarar veremediği tek mezar ise 2010 yılında şehit olan Piyade Er Halil İbrahim Ertaş’ın kabri ve kabrinin başındaki Türk bayrağı oldu. Şehidin köyde yaşayan ailesinin ise yangından sonra İzmir’de yaşayan kızlarının yanına gittikleri öğrenildi.

    “Hayretler içinde kaldım”

    Köyün önceki dönem muhtarı olan Adnan Kaya, yangının ikinci gününde yeni kaybettiği babasının mezarını ziyaret için geldiğini ve her yerin küle döndüğünü sadece şehidin mezarının yanmadığını görerek hayrete düştüğünü anlattı. Kaya, “Şehit mezarına hiçbir şey olmamış. Yangın ikinci gün tekrar alevlenip köye doğru geldi. Helikopterler, arazözler geldi ama köy rüzgardan duman altında kaldı. Canımızı zor kurtardık. Köyü terk etmek zorunda kaldık. Evlerden bir şey alamadık.

    Sadece traktörünü alan kaçabildi alamayanın da traktörleri de yandı. Baraja kadar dayandık. Rüzgarda arkadan yangını tetikledi. Yangınla, baraj arasında kaldık. Suya dalmak zorunda kaldık. O arada Allah’tan rüzgar kesildi. 15-20 kişi ölecektik. Rüzgar ters döndü ya barajda boğulacaktık ya da dumandan ölecektik. Allah’tan rüzgar ters döndü ve kurtulduk” dedi.

  • Sahipsiz mezar, mezarlığın dışında kaldı

    Sahipsiz mezar, mezarlığın dışında kaldı

    1964 -1968 yılları arasında yaşamış İsa oğlu İsmail Uçar adlı çocuğa ait olduğu yazılı mezarın, yıllar önce mezarlığın duvarları yapılırken, sahibi olmadığı için mezarlığın içine alınmadığı öğrenildi.
    Mahallede yaşayan 90 yaşındaki Selim Ayaz, yıllar önce Karayollarının yolu genişlettiğini, mezarlığın sınırını belirlediğini belirterek, “Orada birkaç tane daha mezar vardı. Onların sahibi geldi mezarlarını mezarlığın içerisine aldı. Bu mezarın sahibi gelmedi ve o mezar sahipsiz olduğu için dışarda kaldı. Dışardaki sahipsiz mezarı alalım bir torbaya koyalım içeride yerimiz var, mezar kazdıralım oraya yerleştirelim sahipleri yok kim bilir nerede” dedi.

    Her cuma mezarlık ziyaretine gelince sahipsiz mezarın başında da dua ettiklerini belirten 87 yaşındaki Ali Yılmaz, “Bu mezar sahipsiz, kimin olduğu bilinmiyor. Mahallemizden birine ait değil. Mezar taşını koymuşlar başına bir daha da gelip sahip çıkmamışlar. Her cuma gelir yakınlarımıza dua ederiz. Sahipsiz mezarımızı da unutmayız ona da okuruz” dedi.

    “Kime ait olduğunu bulamadık”

    Mezarı, mezarlığın içine almak istediklerini kaydeden Güzelyurt Mahallesi Muhtarı Teslime Yılmaz, “Karayolları istimlak duvarını yıllar önce yapınca mezarlığın dışında küçük bir çocuğun mezarı kaldı. Bu mezar sahipsiz. Mahallemizden araştırdım kime ait olduğunu bulamadım. Mezarlıklar müdürlüğüyle de iletişime geçtik. Eskiden şimdi olduğu gibi mezar kayıtları yok bunu kayıtlardan bulma şansımız yok. İstimlak duvarı çekilirken sahipli mezarlar içeri alınmış ama bu minik yavrumuzun mezarı sahipsiz olduğundan dışarda kalmış. Gönlümüz razı gelmedi bu duruma bu mezarımızı da içeri alalım istiyoruz belki sahibi de çıkar sizin vasıtanızla, biz o mezarımızı mezarlığın içine almak istiyoruz” şeklinde konuştu.

    Mezarlık sınırları içerisine taşınacak

    Mezarın durumu hakkında Antalya Büyükşehir Belediyesi yetkililerinden alınan bilgiye göre; uzun zaman önce mahalle mezarlığının duvarları çevrilirken karayolları istimlak sınırları içinde yeşil alanda kaldığı düşünülen mezarın sahipsiz olmasından dolayı da kimsenin müracaatta bulunmadığı, bu nedenle mezarın, mezarlığın içerisine alınmadığı, kadastro sınırları dışında kalan ve zaman içerisinde yeşil alan olma özelliğini yitiren mezarın bulunduğu alan için mezar sahiplerine ulaşılıp, gerekli evrakları tamamlayıp mezarı, mezarlığın sınırları içerisine taşıyacakları belirtildi.

  • Kazı sırasında tarihi olduğu değerlendirilen mezar bulundu

    Kazı sırasında tarihi olduğu değerlendirilen mezar bulundu

    Başakşehir ilçesinde Arnavutköy – Sultangazi yolu üzerinde Eski Edirne Asfaltı Caddesi üzerinde kazı çalışması yapan BEDAŞ ekipleri, tarihi olduğu düşünülen bir mezar buldu. Ekipler çalışmalar sırasında mezar taşı ve kemiklere rastladı. Kazı yapan ekipler polis ekiplerine haber verdi. Mezarlığın bulunduğu alan ve çevresi kapatılırken kazı çalışması ise durduruldu. Mezarlığın kaç yıllık olduğu, tarihi bir yapısının olup olmadığı yapılan yapılan incelemelerin ardından ortaya çıkacak.