Etiket: mezar

  • Her bir yazı hüzne boğuyor

    Her bir yazı hüzne boğuyor

    6 Şubat 2023 Kahramanmaraş merkezli meydana gelen depremlerde Adıyaman’da binlerce vatandaş yıkılan binaların enkazları altında kalarak hayatını kaybetmişti. Adıyaman Yeni Mezarlıkta toprağa verilen depremzede vatandaşların mezar taşlarında yazan yazılar hüzünlendiriyor.

    Kimi mezar taşında, ‘Mezarlıkta papatya eksikti sen geldin’, ‘Toprak, emanetime iyi bak benim sarıldığım gibi sarıl anneme’, ‘Öksüz kaldı kızım, tadı yoktu bayramların, yarım kaldı hatıraların, kalmadı artık soranların’ şeklinde yazılan birçok yazı hem yürek parçalıyor hem de duygulandırıyor.

    Kiminin mezar taşında farklı sözler, kiminin mezarında ise geride kalan fotoğrafları.

    Her mezar taşındaki yazıların farklı hikayeleri anlattığını dile getiren vatandaşlar, “Çok duygulanıyoruz. Herkesin farklı hikayesi, farklı hatıraları var. Bu durum sadece mezarda kalmıyor. Bazı yazıları sonuna kadar okuyamıyorsunuz çünkü içiniz parçalanıyor ve yazıları hecelemeye başlıyorsunuz. Oldukça zor bir durum Allah herkese rahmet eylesin” diye konuştu.

  • “Mezardan da dar bir yerde 4 gün kaldım”

    “Mezardan da dar bir yerde 4 gün kaldım”

    Kahramanmaraş merkezli depremlerde en çok hasarı alan Hatay’da, yaklaşık 25 bin insan hayatını kaybetmişti. Depremin vurduğu kentte, birçok bina yıkılırken yüzlerce insan enkaz altında kalmıştı. Asrın felaketine İskenderun ilçesi Kurtuluş Mahallesi’nde yakalanan Ahmet Erol Yılmaz, depremin 4. gününde enkazın altından kurtarılmıştı. Arama kurtarma çalışmalarında ekipler arasındaki diyalogla Türkiye gündemine gelen Yılmaz, enkaz altındayken cep telefonuyla göçüğün altında kendi videosunu kaydetti. Cep telefonuna kaydettiği görüntüde; Yılmaz’ın enkaz altındayken yaşadığı korku ve acı yüzünden okunuyordu. Enkazın altından kurtarılan ve sol bacağının kesilme riskiyle yaşayan 43 yaşındaki Yılmaz, depremin üzerinden bir yıl geçmesine rağmen hala yürümekte zorluk çekiyor. Depremden aşçılık Yılmaz, enkazda altındaki 4 günde yaşadıklarını anlattı.

    “Deprem beni 7 metre öteye fırlattı”

    Su içmeye kalktığı sırada depreme yakalanan Yılmaz, ”Sallantı başladı, yerime oturdum. Her şey buraya kadar dedim. Deprem beni 7 metre öteye fırlattı. Her yer yıkıldı. Mezardan da dar bir yerde 4 gün kaldım. Kaç gün oldu, nasıl oldu, gece gündüz birbirine girdi zamanı bilmiyorum. Arama kurtarma ekipleri sesimi duydu ve beni kurtardılar” dedi.
    “Cep telefonuyla ölürsem diye video çektim”

    Enkaz altındayken kendi videosunu çeken Yılmaz, “Ben ölürsem insanların görmesi için kendimi çektim. Cep telefonum üzerindeydim. Depremden 5 ila 10 dakika içerisinde toz duman bittiği zaman, cep telefonunu çıkarttım. Hattın çekmediğini gördüm. Kendimi videoya çektim” şeklinde konuştu.

    “6 defa ayağımın kesilmesi riski yaşadım”

    Depremin üstünden bir yıl geçmesinde rağmen yürümekte güçlük çeken depremzede Yılmaz, ”Ayağımda sorun var. 6 defa ayağımın kesilmesi riski yaşadım. Depremi depremden sonra yaşadım. Ben depremdeki sallantılardan değil, depremden sonra yaşadıklarım sıkıntılardan sonra sorun yaşadım. Ben şuana kadar 2 ameliyat geçirdim. Şu an tekrar ameliyat geçireceğim. Yürüyemiyorum. Değnek yardımıyla belli bir mesafede kullanarak yürüyorum. Çalışmak, bir şeyler yapmak imkansız oldu” ifadelerini kullandı.

  • Araç mezarlığı koyunlara otlak oldu

    Araç mezarlığı koyunlara otlak oldu

    Kahramanmaraş merkezli depremler Hatay’ı yerle bir etmiş, 25 bine yakın insan vefat etmişti. Asrın felaketinde binlerce araç hasar görmüş ve bu araçlardan 20 bin 534’ü muhafaza altına alınmıştı. Araç mezarlığını andıran alanda toplanan araçların teslimine Temmuz ayı sonu itibariyle başlanmıştı.

    Sayıları her geçen gün azalan araçların arasında koyunların otladığı anlar ise havadan görüntüledi. Yüzlerce hurda aracın arasında otlayan koyunlar ilginç görüntüler oluşturdu. Antakya ilçesi Derince Mahallesi’nde bulunan otoparkta da gözle görülür azalma olurken araçların çalınma durumlarına karşı emniyet güçleri nöbetlerini sürdürüyor.

    Öte yandan araç mezarlığında sona bırakılan araçların tamamen demir yığını halinde oldukları görüldü

  • Mezarlıklarda gözyaşları sel oldu

    Mezarlıklarda gözyaşları sel oldu

    Kahramanmaraş merkezli yaşanan 7.7 ve 7.6 büyüklüğündeki depremlerde Adana’da 13 bina yıkılırken 418 kişi hayatını kaybetti. Asrın felaketinin yıl dönümünde gece saatler 04.17’i gösterdiğinde enkaz alanlarında anma törenleri gerçekleştirildi.

    Mezarlık doldu taştı

    Sabah saatlerinde ise depremzedelerin defnedildiği Kabasakal Mezarlığı doldu taştı. Depremlerde hayatını kaybedenlerin yakınları kabirlerin başına gelip dua edip gözyaşı döktü.

    Minik Batuhan’ın mezarına amcası oyuncak koydu

    Depremde annesiyle birlikte hayatını kaybeden Batuhan Koçak’ı (10) amcası da yıl dönümünde unutmadı. Gözü yaşlı amca kabre oyuncak koyup yeğenini ve yengesini andı.

    Öğretmenlerini unutmadılar

    Depremde Ekim Apartmanı’nda oturan Şehit Ali Bezik Anadolu Lisesi Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Öğretmeni Zuhal Taşkın da iki kızıyla birlikte enkaz altında kaldı. Taşkın’ın iki kız çocuğu yaralı olarak enkazdan kurtarılırken, kendisi hayatını kaybetti. Zuhal öğretmeni bugün öğrencileri unutmadı ve kabri başında ziyaret etti.

    “Çok özlüyoruz”

    İhlas Haber Ajansı’na konuşan öğrencilerden Sami Kenan, “O benim hem öğretmenin hem sırdaşımdı. Bugünde arkadaşlarımla birlikte derse girmeden öğretmenimizi kabri başında ziyaret etmeye geldik. Çok özlüyoruz kendisini” dedi.

    “Onlar benim çocuğum gibiydi”

    Depremde yeğenini ve tüm ailesini kaybeden Meryem Güvenmez, “Çok üzülüyorum. Kahramanmaraş Azerbaycan Bulvarı’nda depreme yakalandılar. Yeğenim, eşi ve 3 çocuğu öldü. Bir aile gitti. Kahramanmaraş’ta yeğenim öldü, Adana’da da akrabalarım öldü. Geliyoruz, gidiyoruz ama içimizdeki ateş sönmüyor. Çok özlüyorum. Çok seviyordum onları. Benim çocuğum olmadığı için onlar benim çocuğum gibiydi. Hala olarak yeğenlerimi çok sevdim, evladım yerine koydum” diyerek gözyaşlarına boğuldu.
    Depremde hayatını kaybeden Şenay Atan’ın annesi de kızının kabri başına gelip feryat etti. Acılı annenin, ‘Nereye gideceğimi bilemedim. Saat 4’ü geçiyordu, hiç uyumadım. Ben seni duyar koşardım kızım. Bu nasıl bir acı’ diyerek ağladı.

  • Deprem mezarlığı bayraklarla donatıldı

    Deprem mezarlığı bayraklarla donatıldı

    Türkiye’de 11 ilde yıkıma yol açan 6 Şubat depremlerinin üzerinden 1 yıl geçti. Depremde ölenlerin defnedildiği Reyhanlı yolu üzerindeki Deprem Mezarlığı Türk Bayrakları ile donatıldı. Her mezarlığın başına bir Türk bayrağı dikildi. Depremde hayatlarını kaybeden çocukların mezarları başına bırakılan oyuncaklar dikkat çekti.

    Depremzede yakıları mezar ziyaretinde dualar okuyup gözyaşları döktü. Öte yandan depremde hayatlarını kaybederler için hatim indirildiği duyuruldu. Türk bayrakları ile dolatılan mezarlık havadan da görüntülendi.

     

  • Ekmek İstanbul’dan ucuz, mezar bedava

    Ekmek İstanbul’dan ucuz, mezar bedava

    İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığının mezar yeri ücretlerine yüzde 54.15 oranında zam yapmasıyla başlayan tepkiler sürerken Sivas Belediyesi mezar yeri dahil tüm cenaze işlemlerini ücretsiz olarak gerçekleştiriyor. Öte yandan İstanbul’da 200 gram ekmek 8 lira, 250 gram ekmek ise 10 liradan satışa sunulurken Sivas’ta bazı büfe sahipleri 220 ile 230 gram arasında değişen somun ekmeği 5 liradan satışa sunuyor. Halka hizmet olması için somun ekmeğinin fiyatını 5 lira yapan büfe sahibi Yağız çakmak, yaklaşık iki yıldır piyasanın altında satış yaptıklarını kaydetti. Çakmak, kentte 7 liraya satılan ekmeğin fiyatını 5 liraya indirdikleri için talebin yoğun olduğunu söyledi.

    “Büyük şehirlerde ekmek fiyatı 10 lirayken bizde 5 liradan satılıyor”

    Kâr oranını düşük tutarak vatandaşa hizmet sunmak istediklerini belirten İşletme sahibi Yağız Çakmak, “Birkaç yıldır biz ekmek fiyatını Sivas’ta piyasasının altında satıyoruz. Şu an İstanbul gibi büyük şehirlerde ekmek fiyatı 10 lirayken bizde 5 liradan satılıyor. Sivas’ta birçok yerde 6 buçuk liraya satılırken bizden 5 liradan satışa sunuluyor. Ekmeklerin gramajı 220 ile 230 arasında oluyor. Talep olarak yoğun bir talep alıyoruz. Birkaç yıldır halka hizmet olması için elimizden geldiğince Sivas piyasasının altında bir fiyatla satıyoruz. Yılbaşından sonra ekmeğe zam geldi şuan Sivas’ta 7 liradan satışa sunanlar var. Ben 5 liradan satıyorum, ben kâr edebiliyorsam herkes kâr edebilir, onları da ucuz fiyattan satmaya davet ediyorum. Fiyatın düşük olduğunu görenler gramajın düşük olduğunu düşünüyor. Ancak standart gramında satışa sunuyoruz, fiyatı da düşük tutarak vatandaşı koruyoruz” şeklinde konuştu.

    “İsteriz ki her tarafta böyle ucuz olsun”

    Ekmeğin ucuz olduğunu belirten müşteri Şemsettin Şener, “Ekmeğin ucuz olması bizim işimize geliyor. İsteriz ki her tarafta böyle ucuz olsun. Uzun zamandır buradan ekmek alıyorum, gram olarak düşük mü bilmiyorum ama buradan memnunum” dedi.

  • Mezar tercihleri tarihe ışık tutuyor

    Mezar tercihleri tarihe ışık tutuyor

    İnsanlık tarihi için önemli bir yere sahip olan Diyarbakır, birçok medeniyete ev sahipliği yapmışlığıyla biliniyor. Bölgede hüküm süren toplumlar, inançlarına göre mezar tercihleri ve ritüellerini yerine getirerek günümüzde tarihe ışık tutuyor.
    İnsanlar, statülerine göre hocker/cenin (anne rahmindeki halimiz)pozisyonundan, küp mezarlar, kremasyon( yakma) geleneğinden, çoklu kullanımlı anıt mezarlara kadar tercihlerde bulundukları tarihi kayıtlarda ve arkeolojik kazılar sonucunda yerini alıyor.
    Dicle Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Eski Çağ Tarihi Anabilim Dalı Dr. Öğretim Üyesi İsmail Baytak, Zerzevan Kalesi, diğer kültürler öncesinde ve biraz daha eskiye bakıldığında insanoğlunun ilk yerleşim alanlarından itibaren ölü gömme geleneğinin de varlığını gördüklerini söyledi.
    Bir bölgede insan ve yaşam varsa inancın ve mezarında olduğuna değinen Baytak, yazı öncesi dönemlerde kendilerine en iyi bilgileri verecek olan verilerin mezarlar olduğunu dile getirdi.

    “Kafatasları ve bedenleri ayrı hücrelerde bulunduğu tespit edildi”

    “Neolitik dönemden itibaren ve Diyarbakır özelinde baktığımızda yakın bölgelerde Körtik Tepe örneği, Çayönü örnekleri var” diyen Baytak, “Bölgede aslında Türkiyenin en yoğun 150-160 höyük yerleşimi var. Bunlardan kazısı yapılanların ölü gömme geleneklerinden biz; bir toplumun kültürünü, sosyal statüsünü, insanların gelir durumuna göre nasıl gömüldüklerini ve buna benzer birçok şeyi öğrenmekteyiz. Kurtarma kazısı olarak başlanan Çayönü kazasında kafatası dediğimiz bir yapı var. Kafatasları ve bedenleri ayrı hücrelerde bulunduğu tespit edildi. Bir ritüel var. Yine ana rahminde olduğumuz şekilde, hocker pozisyonu diyoruz buna. Gömü tarzı oluşturmuşuz. Bazı gömülerde bunu görürüz. Bazen düz gömüler vardır” dedi.

    “Beş bin yıllık bir süreçte ağırlıklı olarak küp gömü geleneğini görüyoruz”

    Yine kent içi, kent dışı gömüler olduğunu aktaran Baytak, “Erken dönemde insanlar ölülerinden uzak durmak istemiyor. Atasını, büyüğünü yanında tutmak istiyor. Bu aslında şimdiki kültürlerde de var. Birkaç tane gömü tarzı var. Küplerin içerisinde de gömüler var. Erzak küpü yeri geliyor mezar küpü olarak da görülüyor. Tunç Döneminde Milattan Önce (MÖ) 3000’lerde 2000 de burada 5000 yıllık bir süreçte ağırlıklı olarak küp gömü geleneğini görüyoruz. Anadolu da çok var. Zerzevan’ında ölü gömme geleneği oldukça önemli veriler sunuyor. Orada ağırlıklı olarak kaya mezar geleneği görüyoruz. Sur içerisinde görevli olan kişilere ait olduğunu mezarları anlıyoruz” diye konuştu.
    Normal vatandaşların mezarlarına ulaşmalarının mümkün olmadığını, kaya mezarları gördüklerini kaydeden Baytak, şöyle konuştu:
    “Aile mezarları gördük. Bazen ikili, bazen beşli gömüler oluyor. Sonrasında mekan yeniden açılır, var olan mezar içeride başka yere bırakılır, sonrasında oraya ikinci bir gömü yapılır. Bu böyle tekrarlanır. 50-100-200-300 yıl. Bazen ikinci, beşinci kullanımlar görürüz. Bu da bize aile mezarı olduğunu gösteriyor. Bazen de bize sürpriz yapıp kitabesini de da veriyor. İlginçtir, kremasyon (yakarak) gömüde var. Anıt mezarlar var. Özel biriyse.”

    İlginç olan ise Diyarbakır Arkeoloji Müzesinde kavuşan höyük diye bir yer olduğunu aktan Baytak, “Kavuşan höyükte kaplumbağalı mezar var. Bu çok ilginç ve dünyada ilktir. Kaplumbağalar ile birlikte iki tane gömüden bahsedeceğiz. Kazılarda bu şekilde ortaya çıkıyor. Kaplumbağalar acaba buraya düştü mü, sonradan mı konuldu gibi soru işaretlerini karşımıza çıkarıyor. Şunu gördük, kaplumbağaların çoğunu ritüel amaçlı. Kaplumbağa bilgeliği, zamanı, asilliği temsil eder. Orta Asya’dan da biliyoruz. 10 binlerde varlığını bildiğimiz ve ritüellerde kullanılan bir şeydir. Kavuşan höyükteki kaplumbağalı mezarlarda önemli mezarlar arasındadır” ifadelerinde bulundu.

  • Konumu kadar hikayesiyle de dikkat çekiyor

    Konumu kadar hikayesiyle de dikkat çekiyor

    Karın ağrısı olan insanların ağrılarını geçirdiğine inanılan mezar, çevre köylerden karın ağrısı olanları da ağırlıyor. Mezarın tarihi ve kime ait olduğu bilinmezken mezarın yaklaşık 5 asırlık olduğu tahmin ediliyor. 1953 yılında yaşanan bir sel nedeniyle mezar yolun kıyısında kaldı. Mezar kaldırılmazken restore edilerek yol kıyısında bırakıldı. 71 yıldır yol kenarında bulunan mezar ziyaretçilerini ağırlamaya devam ediyor.

    1953 yılında itibaren mezarın yol kenarında bulunduğunu belirten köy muhtarı Abdullah Ceviz, “Buranın geçmişinde iki askerin bu köye gelip öldüğü ve bu mezarda yattığını söylüyorlar. Şimdiler de karın ağrısı olanları bu mezara getiriyorlar. Yeni doğan çocukların ağrısı olursa buraya getiriyorlar. 500 yıldan fazladır bu mezar burada olabilir. Askerlerin burada sancılanıp öldüğünü de söylüyorlar. Bu köyden çevreden gelenler oluyor.

    Bu yol 1953 yılında yapıldığından itibaren mezar yolun kenarında duruyor. Burayı zamanında açtılar, mezarlar çıkınca geri kapattılar “Şeklinde konuştu.

  • Apollon Smintheus Tapınağı’nda 2 bin yıllık mezar bulundu

    Apollon Smintheus Tapınağı’nda 2 bin yıllık mezar bulundu

    Mezar odasındaki tekne içinde ortaya çıkan, bütünlüğü bozulmuş ve karışmış haldeki iskeletler üzerindeki ilk değerlendirmelerde çocuk ve yetişkin ondan fazla bireyin bu mezara gömüldüğü ortaya çıktı. Bu mezarın planı ile Smintheion’da Roma İmparatorluk döneminde anıt mezarların varlığını anladıklarını belirten araştırmacılar, böyle bir mezar varlıklı kişi veya kişiler tarafından yaptırılmış olabileceği ifade ediyor.

    Ayvacık ilçesine bağlı Gülpınar köyündeki Apollon Smintheus Tapınağı’nda 1980 yılında başlayan kazı ve restorasyon çalışmaları bu yıl Samsun Ondokuz Mayıs Üniversitesi Arkeoloji Bölümü’nden Doç. Dr. Davut Kaplan başkanlığında, farklı bilim dallarından uzman ve öğrencilerden oluşan yaklaşık 20 kişilik bir ekiple gerçekleştirildi. Çalışmalar Kültür ve Turizm Bakanlığı, Türk Tarih Kurumu ve İçdaş A.Ş. tarafından destekleniyor. 15 Haziran’da başlayan kazı çalışmaları bu yıl 1 Ekim tarihi itibariyle sonlandırıldı. Bu yılki kazı çalışmaları Apollon Smintheus Tapınağı’nın kuzeybatısında kalan nekropoliste (mezarlık) sürdürüldü. Üç farklı noktadaki kazılarda iki mezarın yanı sıra bazı yapılara ait temel kalıntıları ortaya çıkarıldı.

    Tapınağının kuzeybatısında kalan nekropoliste (mezarlıkta) Roma İmparatorluğu dönemine ait 2 bin yıllık anıt mezar bulundu. Mezar odasındaki tekne içinde ortaya çıkan, bütünlüğü bozulmuş ve karışmış haldeki iskeletler üzerindeki ilk değerlendirmeler çocuk ve yetişkin ondan fazla bireyin bu mezara gömüldüğü ortaya çıktı. Bu mezarın planı ile Smintheion’da Roma İmparatorluk döneminde anıt mezarların varlığını anladıklarını belirten araştırmacılar, böyle bir mezar varlıklı kişi veya kişiler tarafından yaptırılmış olabileceği kaydediyor.

    Bu alandaki kazıları gerçekleştiren ekip üyesi Dr. Öğretim Üyesi Hüseyin Yaman, “Nekropolisteki çalışmalarla burada var olmuş kişi ve toplulukların ölü gömme geleneklerine ilişkin bilgiler edinmekle birlikte, kutsal alandaki yapıların yayılım alanının başka bir ifadeyle kutsal alanının sınırlarının belirlenmesine katkı sağlamayı amaçlıyoruz. Bu amaca uygun olarak üç farklı noktada yaptığımız kazılarda iki mezarın yanı sıra bazı yapılara ait temel kalıntıları ortaya çıkarıldı. Yalnızca temelleri sağlam kalabilmiş tek odaya sahip olduğu anlaşılan anıt mezarın ele geçen buluntulara göre günümüzden yaklaşık 2000 yıl önceye yani M.S. 1’inci yüzyıla ait olduğunu düşünüyoruz. Mezar odasındaki tekne içinde ortaya çıkan, bütünlüğü bozulmuş ve karışmış haldeki iskeletler üzerindeki ilk değerlendirmeler çocuk ve yetişkin ondan fazla bireyin bu mezara gömüldüğüne işaret etti. Ancak detaylı incelemeler bu mezardaki gömüler hakkında daha kapsamlı veriler sunacak. Bu mezarın planı ile Smintheion’da Roma İmparatorluk döneminde anıt mezarların varlığını anladıklarını belirten araştırmacılar, böyle bir mezar varlıklı kişi veya kişiler tarafından yaptırılmış olabileceği görüşündeler” dedi.

    Alanda sürdürdükleri bu yılki çalışmalarla 1990’lı yılların başındaki kazıdan sonra nekropoliste yeni sonuçlar elde ettiklerini vurgulayan Hüseyin Yaman, mezarlarla birlikte Geç Roma dönemine ait bazı duvarlar ve taş döşeli bir avlunun veya çıkmaz sokağın bir bölümü ve yuvarlak planlı küçük havuz benzeri bir yapı ortaya çıkartıldığını ifade ederek, “Yuvarlak planlı, tabanı kireç kaplı yapı ilk gözlemlere göre bir işliğin parçası olarak değerlendirildi. Üç açmadaki kazı çalışmalarının yanı sıra bu alanda jeofizik çalışmalar da yapıldı ve ilk sonuçlar farklı mekanların varlığını gösterdi. Önümüzdeki yıllarda çalışmaya devam edilecek. Bu alanda ortaya çıkması muhtemel mezar diğer mekanların sayısının artmasıyla birlikte gömü gelenekleri, mezar tipleri, kutsal alanın sınırlarının değişimi ve mimari evreler hakkında çok daha kapsamlı bilgiler edinebileceğiz” diye konuştu.

    Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi (ÇOMÜ) Sanat Tarihi Bölümü Öğretim Üyesi, Kazı Başkan Yardımcısı Doç. Dr. Oğuz Koçyiğit ise, “Kazı çalışmaları 15 Haziran’da başladı. 1 Ekim’e kadar devam etti. Bu süreçte özellikle nekropol alanına yoğunlaştık. Kazı evindeyse ofis çalışmalarımız ve laboratuvar çalışmalarımız devam etti. Ayrıca haritalama ve belgeleme çalışmalarına da ağırlık verdik. Kazı alanında son birkaç yıldır yoğun bir belgeleme çalışması sürdürüyoruz. Haritalama bu anlamda bizim için önemli. Mevcut yapıların planlarını çıkarmaya kent planına aktarmaya çalışıyoruz” şeklinde konuştu.

  • Şehit mezarına büyük saygısızlık

    Şehit mezarına büyük saygısızlık

    Eyyübiye ilçesindeki Harrankapı Aile Mezarlığında yaşandı. Şehit Mehmet Topraksüren’in yakınları, mezarlığa gittiklerinde mezar taşının kırıldığını fark etti. Durumun bildirilmesi üzerine olay yerine intikal eden polis ekipleri, mezar taşını kırarak zarar veren kişi veya kişilerin tespit edilerek yakalanması için çalışma başlattı. Şanlıurfa Şehit Yakınları ve Gaziler Derneği Genel Başkanı Bekir Kılcı, şehit kardeşi Ahmet Topraksüren ile tahrip edilen mezarı ziyaret ederek, Fatihalar okudu. Kılcı, şehit mezarına yapılan saygısızlığa tepki göstererek, mezar taşını kıran kişi veya kişilerin yakalanması için çalışmaların güvenlik güçleri tarafından başlatıldığını belirtti.

    “Şehidin mezarından ne istediniz”

    Şanlıurfa Şehit Yakınları ve Gaziler Derneği Genel Başkanı Bekir Kılcı, şehit mezarı ziyaretinde açıklamada bulundu. Kılcı, “Dün şehidimizin ailesi mezarlığa gelerek şehitlerinin mezarını ziyaret ediyorlar. Baktıklarında şehit mezarına zara verildiğini görüyorlar. Bunları yapanların kim olduğu bellidir. Terör örgütler, terör yandaşları, destek verenler ve Demirtaş’a özgürlük çağrısı yapanlar yapıyor. Bizim anlamadığımız canları yananlar bizleriz ama kuyruk acısını onlar çekiyorlar. Yazık yani, şehidin mezarından ne istediniz, günahtır” dedi.

    “Allah yapanları kahrı perişan etsin”

    Şehidin kardeşi Ahmet Topraksüren de şehit ağabeyinin mezar taşının kırılmasına tepki gösterdi. Topraksüren, “Biz dün ailece ziyarete geldik. Gediğimizde böyle acı bir tabloyla karşılaştık. Şehidimiz kanıyla vatanı korumaya gitmişti. Şimdi böyle bir tabloyu görünce ister istemez huzursuz oluyoruz, bir şey diyemiyorum. Allah bunu yapanları bildiği gibi yapsın. Bunu yapanların yandaşlarını da kahrı perişan etsin. Çünkü bizim içimiz yanıyor. Yani bu taştan ne istediniz. Zaten olan olmuş, kanımızı vermişiz. Bu taşı kırınca elinize ne geçti” ifadelerini kullandı.
    Mehmet Topraksüren, 28 Ağustos 2011 tarihinde, Hakkari Şemdinli’de göreve gittiği sırada terör örgütü PKK’nın döşediği mayının patlaması sonucu şehit olmuştu.