Etiket: MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli

  • ”Yaptığımız ve söylediğimiz her şeyin arkasındayız”

    ”Yaptığımız ve söylediğimiz her şeyin arkasındayız”

    Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli, “Silah varsa siyaset yoktur.” dedi.

    Yaptıkları ve söyledikleri her şeyin arsında olduklarını vurgulayan MHP lideri, terörün bitirilmesinin milli bir ülkü olduğunu ifade etti.

    Oy hesabı yaparak değil, geleceği düşünerek hareket ettiklerini anlatan Bahçeli, “Vatan tehdit altındayken oy ve seçim endişesiyle başımızı kuma gömmek bizim kitabımızda yazmayan alçalma halidir.” dedi.

    “KÜRT KARDEŞLERİMİZLE KUCAKLAŞACAĞIZ”

    Hiç kimsenin kararlılıklarını köreltmesine müsade etmeyeceklerinin altını çizen MHP lideri, “Kürt kardeşlerimizle kucaklaşarak, milli kardeşlik hukukunu, Türkiye’nin düşmeyecek kudret mevzi haline getirmek, geleceğe ve geçmişe sadakat nişanemizdir.” şeklinde konuştu.

    ABD SEÇİMLERİ

    MHP liderinin gündeminde Donald Trump’ın zaferiyle sonuçlanan ABD seçimleri de vardı.

    ABD seçimlerine Türkiye merkezli baktıklarını anlatan Bahçeli, “ABD ile temiz bir sayfa açılmalı. Türkiye ile ABD arasında çözülemeyecek sorun yoktur.” dedi.

    Bahçeli’nin konuşmasından satır başları şöyle:

    “Siperlerimizden çıkıp, görüş açımızı 360 dereceye ulaştırmalıyız. Nefret, şiddet ve ihanetle teşhis edilmiş hastalıklı bir güruhu önümüzden ayıklamalıyız. Türkiye Yüzyılı’nın hiç sönmeyecek meşalesi altında el ele birleşmeliyiz.

    “ORTAK ALFABE TARİHİ BİR ADIMDIR”

    2022 yılında başlayan çalışmalar, 2024 yılı Eylül ayında tamamlanmış, 34 harften mürekkep olarak alfabe çerçevesinde uzlaşma sağlanmıştır. Bu gelişme tarihi bir adımdır. Türkiye, Azerbaycan ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin ortak alfabeye hazır olması, Türk birliğinin müjdesidir.

    CHP ELEŞTİRİLERİ

    Partisinin içine sürüklendiği çalkantılardan muzdarip olduğunu itiraf eden ve telaşla ülke gündemine döneceklerini açıklayan CHP Genel Başkanı’nın dönüş yolunda uçuruma savrulmamasını, döneyim derken batma tehlikesini yabana atmamasını temenni ederim. Onlar dönsün dursun, dikkat etsinler, fazla dönüş denge kaybına yol açıp düşürebilir.

    Dönenlere, demlenenlere, devrilenlere, satanlara, saklananlara, kaçanlara, kaypaklara, korkaklara aldırmadan bizim yolumuz Türk devridir, yolculuğumuz Türk Dünyası ve Türkiye Yüzyılıdır.

    İSRAİL’İN GAZZE-LÜBNAN SALDIRILARI

    İsrail’in durdurulması, ateşkesin temini ardından iki devletli barış ortamının tezahürü sadece Ortadoğu için değil tamamı için akut bir güvenlik gereğidir. Rusya ile Ukrayna arasındaki savaşın da sonlandırılarak müzakere etabına geçilmesi başta Türkiye olmak üzere bütün ülkelerin ortak çıkarınadır.

    ABD SEÇİMLERİ

    ABD’de yapılan başkanlık seçimi, bu seçimde ikinci defa seçilen Trump’ın ne yapacağı, nasıl bir politika takip edeceği tartışmaların ağırlık merkezindedir. Türkiye’de bazı çevrelerin fil ile eşek arasına sıkışıp kalmaları, Trump’ın seçilmesinden dolayı karalar bağlamaları, Harris’in kaybedeşinden dolayı yas tutacak noktaya gelmeleri garabettir. Biden’ın içimizdeki işbirlikçileriyle dayanışma halinde, sayın Cumhurbaşkanımızı seçimle değiştirip devirme planları şimdi tuzla buz olmuştur.

    TÜRKİYE-ABD İLİŞKİLERİ

    Biz, ABD’deki seçime Türkiye merkezli bakıyoruz. Kimin kazanıp kaybettiğinden çok ABD-Türkiye ilişkilerinin nasıl bir boyut alacağıyla ilgili analiz yapıyoruz. Trump’ın ilk döneminden farklı bir profil sergilemesi iki ülkenin de hayrınadır. Asıl mesele milli çıkarlarımızdır. Sürekli değişkenlik gösteren, pek çok parametreye bağlı olan ülkeler arası ilişkilerin küresel adalete uygunluğu temel bir kriterdir.

    Trump’ın göreve gelir gelmez, İsrail ile Filistin arasında barışı mı yoksa soykırımı mı destekleyeceği, Suriye’den Amerikan askerlerini çekip çekmeyeceğinin yanı sıra, PKK/YPG/PYD terör örgütlerine nasıl bakacağı, Kıbrıs meselesi etrafında uluslararası hukukun yanında durup durmayacağı, ülkemizi isabetli ve hakkaniyetli okuyup okumayacağı belli olacak, bizim de tavrımız bu vesileyle tecelli edecektir.

    ABD ile temiz bir sayfa açılmalı. Türkiye ile ABD arasında çözülemeyecek sorun yoktur.

    Türkiye dönem dönem sorgulasak da bir NATO üyesidir. Türkiye Cumhuriyeti bağımsız bir ülkedir. Her ülkenin bağımsızlığına, egemenlikle örtüşen çıkarlarına saygımız tamdır. Ancak başka saygıyı başkalarından görmek de en tabii hakkımızdır.

    “PKK İÇİN SON YAKLAŞMIŞTIR”

    Terör ve bölücülük sorunuyla daha fazla yaşamamız, katlanmamız imkansızdır. Bölücü terör örgütü PKK için son yaklaşmıştır. Hiçbir terörist için emniyetli bir alan kalmamıştır. Terör örgütünü kaynağında imha etmek milli beka meselesidir. Hem siyaset alanında boy gösterip, hem de teröristlere sırt dayamak başı ezilmesi gereken bir çelişkidir.

    “YAPTIĞIMIZ VE SÖYLEDİĞİMİZ HER ŞEYİN ARKASINDAYIZ”

    Silah varsa, siyaset yoktur. İhanet varsa demokrasi yoktur. MHP, dün söylediklerini bugün tekzip edecek zaaf emaresi göstermeden milli birlik ve kardeşliğin müdafasından yanadır. Yaptığımız ve söylediğimiz her şeyin arkasındayız.

    Aziz milletim, vatan tehdit altındayken oy ve seçim endişesiyle başımızı kuma gömmek bizim kitabımızda yazmayan alçalma halidir. Terörün bitmesi milli ülküdür. Kürt kardeşlerimizle kucaklaşarak, milli kardeşlik hukukunu, Türkiye’nin düşmeyecek kudret mevzi haline getirmek, geleceğe ve geçmişe sadakat nişanemizdir.

    Enternasyonal Marşı söyleyen, orak çekiçli gelecek tasarlayan, PKK’nın, DEM ve seleflerinin kayığına binenlerin yakamızdan ve yarınlarımızdan tarla kongreleriyle düşen maskaraların, mücadelemizi kundaklamasına, kararlılığımızı köreltmesine müsade etmeyeceğiz.

    BELEDİYELERDEKİ GÖREVDEN UZAKLAŞTIRMALAR

    Esenyurt, Mardin, Batman, Halfeti belediye başkanlarının görevden uzaklaştırılmasından sonra CHP ile DEM’in nasıl da tek yumurta ikizine dönüştüğü belgelenmiştir. DEM’in otobüsüne binip, fitne ve fesat çığırtkanlığı yapan CHP Genel Başkanı, siyasi istikbalini PKK’nın emellerine devretmiştir.”

  • Devlet Bahçeli, ipi odasına astı

    Devlet Bahçeli, ipi odasına astı

    MHP’nin sosyal medya hesabından yapılan açıklamada, “İYİ Parti grup toplantısında Genel Başkanımız Devlet Bahçeli’ye makam odasına koyması gerekçesiyle atılan ipi aldık. Genel Başkanımız Devlet Bahçeli, ipi makam odasına astı” denildi.

  • Bahçeli’nin sözleri ile gündeme gelen ‘Umut Hakkı’ kavramını uzmanı anlattı

    Bahçeli’nin sözleri ile gündeme gelen ‘Umut Hakkı’ kavramını uzmanı anlattı

    MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, TBMM’de partisinin grup toplantısında terörün sonlandırılmasına ilişkin yaptığı konuşmada, terör örgütü lideri Abdullah Öcalan için dile getirdiği ‘Umut Hakkı’ söylemi merak konusu oldu.

    Türkiye’nin yeni bir çözüm sürecine değil, bin yıllık kardeşliği daha da kuvvetlendirmeye ihtiyacı olduğunu ifade eden Bahçeli’nin, Öcalan’a yönelik gerçekleştirdiği ‘Umut Hakkı’ çağrısı merak oluşturdu. Avukat Buket Nurşah Tekışık, gündeme gelen ‘Umut Hakkı’ kavramı ile alakalı açıklamalarda bulundu. Tekışık, “Umut hakkı, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırılan mahkumun belli bir süre sonra cezasının gözden geçirilmesi ve rehabilitasyon sürecine tabi tutulması, bir anlamda koşullu salıverilmesi anlamına gelir. Salıverilme şartlarının mahkum hakkında uygulanabilmesi noktasında da her mahkuma uygulanan bir hak değil” ifadelerine yer verdi.

    Umut hakkının her hükümlüye uygulanmaması gerektiğini de belirten Avukat Tekışık, hakkın yeniden yargılama ile karıştırılmaması gerektiğini de ifade etti.

  • MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’den TSK açıklaması

    MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’den TSK açıklaması

    MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, “30 Ağustos 2024 Cuma günü Milli Savunma Üniversitesi Kara Harp Okulu Diploma Alma ve Sancak Devir Teslim Töreni’nden Sonra Yapılan Resmi Olmayan Yeminle” ilgili açıklama yaptı. Bahçeli açıklamasında, “Türkiye’nin müessir ve mütemadi gücü olan milli birlik ve dayanışma ruhu ile iç barış ve huzur ortamı üzerinde hain planları olanların son zamanlarda gemi azıya aldıkları görülmektedir. İş birlikçi ve istismar siyasetine bel bağlayan güdümlü figüranların milli güvenliğimizi ve milli varlığımızı tehdit eden eylem ve söylemlerinde maalesef bir tırmanma gözlenmektedir. Türk milletinin sabrını sınayan, tahammül eşiklerini zorlayan, sinir uçlarını tahrip ve tahriş eden zararlı ve zillet bir kampanya devamlı canlı tutulmaktadır. Dış bağlantılı bir operasyon mekaniği aleni şekilde devrededir. Bu kapsamda tezahür eden sancılı gelişmelerin seyir ve serencamı esef verici olduğu kadar tehlikeli boyutlardadır” ifadelerini kullandı.

    Açıklamasında sosyal medyadan körüklenen yalan haberler, kamplaşma ve kutuplaşmayı yaygınlaştıran yıkıcı hevesler, fitne cephesini tahkim eden melanet hedefler, devlet ile millet arasına nifak saçmak için fırsat kollayan provokatif hamleler zincirleme reaksiyon halinde olduğunu kaydeden Bahçeli, demokratik tartışma adabından mahrum, sağduyu ve soğukkanlı analizden mazur art niyetli bir güruhun milli ve manevi hassasiyetlerimizi kundaklamak için geceli gündüzlü faaliyet içinde olduğunu söyledi.
    Bahçeli açıklamasının devamında, “Demokrasi dışı bunalım ve çalkantılara özlem duyan devlet ve millet muhaliflerinin Türkiye’yi müteselsilen her türlü iç ve dış kaynaklı mütehakkim dayatmalara müsait hale getirmek hususunda yoğun çaba sarf ettiği ulu orta meydandadır. Gerçekçi ve geniş açılı bir kavrayışla söylemek gerekirse, Türkiye’mize ölümü gösterip sıtmaya razı olması yönünde zalim bir baskı söz konusu olup bunun yanında, şiddet dozajı giderek yaygınlaşan bir provokasyon ve propaganda kuşatması tüm çirkefliğiyle karşımızdadır. Nitekim takip ve temin edilmek istenen alçak gayenin ilk aşamasında; yönetilemeyen, krizden krize sürüklenen, herkesin birbirine husumet beslediği bir ülke tablosunun kuvveden fille çıkmasıdır. İkinci aşamasında, milli mukavemetin kırılarak terörle mücadelenin sekteye uğraması, ekonomik ve diplomatik temelde boyun eğilmesi, etnik ve mezhep ayrışmasının tetiklenmesidir. Üçüncü aşamasında ise, sözde erken seçim zorlamasıyla Türk ve Türkiye Yüzyılı Vizyonu’nun işlerliğini ve işlevselliğini sabote etmek, hatta anti demokratik arayışlara tahkimat sağlamaktır” ifadelerine yer verdi.

    “TSK’yı maksatlı biçimde hastalıklı ve hasmane tartışmaların içine çekme gayreti vahim bir hatadır”
    Açıklamasında Türk ve İslam düşmanlarını siyaset alanına sızdırıp ardından kurnazca sırtını sıvazlayan zararlı ve zehirli dahili ve harici odakların sistemli şekilde her yolu deneyerek demokrasinin, milli hakimiyet ve hukuk üstünlüğünün ağır yol kazasına uğramasına son hızla hizmet etmekte olduğunu dile getiren Bahçeli, “Tarih ve millet huzurunda söyleyeceğim şudur: Asla başarılı olamayacaklar, asla sonuç alamayacaklardır. Mazide sayısız defalarca tecrübe edildiği gibi Türk milleti, irade şerefine ve varoluş namusuna yine kahramanca sahip çıkacaktır. Bilhassa Türk Silahlı Kuvvetleri’ni maksatlı biçimde hastalıklı ve hasmane tartışmaların içine çekme gayreti vahim bir hatadır ve bundan kazanç umanlar sukutu hayale uğrayacaklardır. Terörle mücadelede destanlar yazan, iç ve dış savunmamızı fedakarca yapan, şehit ve gazileriyle M.Ö. 209’dan bu yana geçen 2233 yıldır düşmanları titretip milletimizi gururlandıran Türk Silahlı Kuvvetlerimiz ilelebet övünç madalyamızdır. Türk ordusu kanun ordusudur ve Türk milletinin bağrından çıkmıştır. Darbe dönemleri geride kalmış, o karanlık devirlere süngü çekilmiştir. Bu şaşmaz ve şüphe götürmez hakikati herkes kabul etmek mecburiyetindedir” dedi.

    Açıklamasında Milli Savunma Üniversitesi Kara Harp Okulu Diploma Alma ve Sancak Devir Teslim Töreni’nde, 72’si 14 farklı ülkeden gelen misafir öğrenciler olmak üzere 989 Harbiyeli’nin mezun olduğunu hatırlatan Bahçeli, “190 yıllık bir geleneği kucaklayıp bugünlere ulaşan Harbiye Mektebi’nden yetişen her millet evladı göz nurumuz, istikbal ve istiklalimizin güvencesidir. Türk Silahlı Kuvvetleri’ne katılan her subayımızın ince elekten geçirilip kıta görevlerine başladıkları bilinen bir husustur. Üstelik mezun olan her subayımızın Sayın Cumhurbaşkanımızın ve Türk Silahlı Kuvvetleri Komuta heyetinin önünde, Türk Silahlı Kuvvetleri İç Hizmetler Kanunu’nun 37’inci maddesinde ifade ve ihata edilen yemini yüksek sesle icra ettikleri herkesin malumudur. Ne var ki, bu seneki mezuniyet töreninin resmi safhası tamamlandıktan, Sayın Cumhurbaşkanımız ile birlikte askeri ve sivil erkanın ayrılışından hemen sonra sayıları 300’ü geçen teğmenin kılıçlarını çekip bir başka yemini seslendirdikleri, nihayetinde bunun etrafında günlerdir mahsurlu ve bayağı polemiklerin üretildiği de açık bir gerçektir” açıklamasında bulundu.

    “Buna kim ya da kimler karar vermiştir”
    Hiç kimsenin Türkiye Cumhuriyeti’nin banisi Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün aziz anılarını ve kutlu eserlerini istismar etmeye, bu çerçevede kutuplaşma dalgası oluşturmaya kalkışmaması gerektiğini vurgulayan Bahçeli, “Siyaset ve toplum gündemine oturan, medyada her gün otopsi raporu yazılan vaki yeminin gayesi nedir? Buna kim ya da kimler karar vermiştir? Kanunla belirlenmiş yemini müteakiben mezun subayların bir bölümünün dile getirdikleri yemine ihtiyaç duyulmasının mana ve maksadı nasıl yorumlanmalıdır? Yeminler arasındaki bir bölünmenin gelecekte Türk Silahlı Kuvvetleri içinde veya vatan savunmasında ayrılık ve aykırılık doğurmayacağının teminatı bugünden nasıl verilecektir? Hiç kimse Türkiye Cumhuriyeti’nin banisi Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün aziz anılarını ve kutlu eserlerini istismar etmeye, bu çerçevede kutuplaşma dalgası oluşturmaya kalkışmamalıdır. Gazi Mustafa Kemal Atatürk Türk milletinin ortak değeridir, ilk Cumhurbaşkanımızdır, Milli Mücadele’nin yol başçısıdır. Kanuni yemin dışındaki yeminin üzeri Aziz Atatürk’le örtülmemeli ve gizlenmemelidir” ifadelerini kullandı.
    Açıklamasında Türk milletinin her evladının vatanı ve bağımsızlığı için canını seve seve vermeye hamd olsun hazır ve kararlı olduğunu belirten Bahçeli, “Hukuk ve demokrasinin hakim ve havi olduğu ülkelerde neyin nasıl olacağının ilke ve kuralları bellidir, üstelik kayıt altındadır. Bunun dışında maceracı yaklaşımların, spekülasyonlara yol açacağı, kuşkuları kamçılayacağı her türlü izahtan varestedir. CHP’nin ve diğer yedeklerinin yemin meselesini istismara yeltenmesi, sokak röportajlarında millete hakaret eden edep yoksunlarını baş tacı etmesi elbette ahlaki ve demokratik bir ayıptır.30 Ağustos’u gölgeleyen, ülkemizi meşgul eden, hasımları ümitlendiren, istismar lobisini heyecanlandıran ikinci yemin hadisesinin her bakımdan netliğe kavuşması zorunludur. Milliyetçi Hareket Partisi bu meselenin yakından takipçisi olacaktır” ifadelerine yer verdi.

  • Cumhurbaşkanımız herkesle görüşebilir

    Cumhurbaşkanımız herkesle görüşebilir

    MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin grup toplantısında konuştu.

    MHP lideri Bahçeli, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Ankara’da öldürülen eski Ülkü Ocakları Genel Başkanı Sinan Ateş’in eşi Ayşe Ateş’le görüşecek olması, CHP Genel Başkanı Özgür Özel ve eski İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener ile ikili görüşmeler yapması ile ilgili konuştu.

    Ekonomik gelişmelere de değinen Bahçeli, enflasyonda en kötüsünün geride kaldığını belirterek, asgari refah seviyesinin endeks üzerinden hesaplanması ve ailelere gelir desteği projesi hazırladıklarını açıkladı.

    Düzensiz göçün belinin kırılması gerektiğini de ifade eden MHP lideri, “Ülkemizde geçici koruma statüsüyle bulunan Suriyeli sığınmacıların, gönüllü, güvenli ve onurlu geri dönüşleri kademe kademe sağlanmalı ve Geri Kabul Anlaşması sonlandırılmalıdır.” diye konuştu.

    “ELLERİNİ OVUŞTURANLARA TAVİZ VERMEYECEĞİZ”

    Bahçeli’nin açıklamalarından satır başları şöyle:

    “Her şey Türkiye için diyoruz. Ancak son zamanlarda ülkemiz aleyhine iç ve dış tehdit sarmalının gittikçe genişlediğini müşahede ediyoruz. Türkiye’yi karanlık operasyonların hedef ülkesi haline getirmek için ellerini ovuşturanlara taviz vermeyeceğiz. Telaşa kapılmadan daha sağduyulu temkinli olmak mecburiyetindeyiz.

    “ERDOĞAN’IN İKİLİ GÖRÜŞMELERİ ÇARPITILIYOR”

    Kulis bilgisi diye servis edilen dedikoduları, yalan rüzgarlarını, özellikle Sayın Cumhurbaşkanımızın yaptığı ikili görüşmelerin çarpıtılmasını hayretle, ibretle takip ediyoruz. Sayın Cumhurbaşkanımız doğal olarak herkesle görüşebilir, herkesle konuşabilir, herkesi dinleyebilir. Bizce hiçbir mahsuru ve sakıncası yoktur. Bizim nazarımızda mahsurlu olan taraf, asla astarı olmayan söylentilerin, gemiyi azıya alması, saçma sapan iddiaların azgınlaşması, fitnenin kamçılanmasıdır.

    “HERKESİ UYARIYORUM ASIL HEDEF TÜRKİYE’MİZDİR”

    Bir yandan MHP ile Cumhur İttifakı’nın stratejik olarak oyalanması yerinde sayması amaçlanırken diğer yanda özerklik adı altında terör devletinin taşları döşenmektedir. Emperyalist bir proje devrededir. Herkesi uyarıyorum asıl hedef Türkiye’mizdir. Milli birliğimiz güvenliğimiz tehdit ve tehlikelerle sınanmaktadır. Kale duvarlarımızı yıkmak maksadıyla enerjisini Türk düşmanlığından alan yıkıcı ve bölücü mekanizma faaldir. Amaç Türkiye’yi kapana ve köşeye kıstırmaktır.”

    SURİYE’NİN KUZEYİNDE YASADIŞI SEÇİM

    Suriye bölündü de haberimiz mi yok? Sözde seçimlerin özerkliğin tescili konusundan mühim bir eşik olduğunu bilmeyen yoktur. Bu terör hamlesini üst aklı ABD’dir. Binlerce kilometre uzaktan bölgemize gelerek terörizme alan açmak için ortam yoklayan böyle bir dost ancak ve ancak düşman başınadır. ABD Dışişleri Bakanlığı tarafından yapılan açıklamada sözde seçimlerin adil ve kapsayıcı olması gerektiği telaffuz edilmiş Suriye’nin kuzeydoğusunda böyle bir seçimin gerekli şartlarının oluşmadığı ileri sürülmüştür. ABD uygun bir ortam ve zaman kollamaktadır. Bu korsan seçimlerin yapılması için ağustos ayının işaret edilmesi skandal üstüne skandaldır. Bölücü terör örgütünün ABD desteği ile yapmayı duyurduğu sözde seçimler gündemde tamamen çıkarılmalıdır. Bölücü terör örgütüne meşruiyet zemini kurmak için sözde demokratik manevralar yapmak Türkiye için haklı operasyon nedenidir.

    SİYASETTE KAYYUM TARTIŞMASI

    DEM Partili Hakkari Belediye Başkanı’nın hukuk sınırları kapsamında görevden el çektirilmesi ardından geçtiğimiz çarşamba günü silahlı terör örgütünü yönetmek suçundan 19 yıl 6 ay hüküm alarak tutuklanması, Türk devlet ve hukuk onurunun şaşmaz hükmüdür. DEM’in hedefi yöre insanına hizmet etmek değildir. DEM’in hedefi derdimize deva, ihtiyaçlarına çare olmak değildir. DEM’li belediyelerin hemen hepsinde paralel yönetim, PKK’nın sözde komiserleri vasıtasıyla ağırlığı ve gölgesi altındadır.

    CHP’YE SERT ELEŞTİRİLER

    CHP, DEM’lenmiş ele geçirilmiş Atatürk ile yolları çoktan ayırmıştır. Özgür Bey kavga istediğimizi söyleyip duruyor bizim böyle bir niyetimiz yoktur. Şayet kavga edeceksek Özgür Bey rahat olsun o bizim klasmanımızda da kalitemizde de ağırlığımızda da değildir. Bizim meselemiz maşalarla değil tutan ellerledir.

    “BU MİLLETVEKİLİNİN DOKUNULMAZLIĞI KALDIRILMALI”

    DEM’in Mardin milletvekili TBMM’de açıkça ‘Kürdistan’da işgalcisiniz düşmanlığınızın altında kalacaksınız. Kürtleri vatandaş saymıyorsunuz. Halkımızı direnişe davet ediyoruz.’ dedi. Sanıyorum bu insana benzeyen canlı fazla yürek yemiş. Bu milletvekilinin dokunulmazlığı kaldırılarak adalet önünde hesap vermesi acil ihtiyaçtır.

    “İSRAİL, SOYKIRIM SUÇUNA BİR YENİSİNİ DAHA EKLEMİŞTİR”

    Nuseyrat Mülteci Kampı’na sözde 4 rehineyi kurtarmak adına saldıran İsrail, 67’si çocuk, 57’si kadın olmak üzere 274 masum Filistinliyi katletmiştir. Böylece İsrail, soykırım suçuna bir yenisini daha eklemiştir. Bu insanlık dışı saldırıyı lanetliyorum.

    “GERİ KABUL ANLAŞMASI SONLANDIRILMALI”

    Ülkemizde geçici koruma statüsüyle bulunan Suriyeli sığınmacıların, gönüllü, güvenli ve onurlu geri dönüşleri kademe kademe sağlanmalı, düzensiz göçün beli kırılmalı ve Geri Kabul Anlaşması sonlandırılmalıdır.

    “ŞEHİT İLE CANİNİN BİR GÖRÜLMESİ KADAR KORKUNÇTUR”

    31 Mart seçimlerinde terör örgütü ile ilişkin içinde olan kişileri bilinçli bir şekilde aday gösterenler Türkiye’yi siyasi çalkantıya mahkum etmek istiyor. Vatan ve bağımsızlık, demokrasi konusu olarak gösterilemez. Bölücü terör örgütünün arka bahçesi, asıl sütunu, iradesini ve varlığını Kandil’e bağlamış sözde partinin aldığı oy oranının, sayısının demokrasi ile bağdaştırılması, insanlıkla anılması, herkes bilmelidir ki, buraya dikkat edin; şehit ile caninin bir görülmesi, kahraman ile hainin bir tutulması kadar korkunçtur.

    “ENFLASYONDA EN KÖTÜSÜ GERİDE KALDI”

    Enflasyonda en kötüsü geride kaldı. Emeklilerimizin şikayetlerini kademeli şekilde dindirmeliyiz. Asgari refah seviyesinin endeks üzerinden hesaplanması ve ailelere gelir desteği projesinin hayata geçmesi için üzerimize düşen çalışmayı hedef alan bir çalışmadır.”

  • “Netanyahu vakti geldiğinde yargılanacaktır”

    “Netanyahu vakti geldiğinde yargılanacaktır”

    MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, TBMM’deki, partisinin grup toplantısında konuştu. Cumhuriyet’in yeni yüzyılında tarihi mahiyetli görev ve sorumluluklarının çok fazla olduğunu ifade eden Bahçeli, “Boşa geçecek zamanımız yoktur. Boş yere nefes tüketmeye gerek yoktur. Türkiye, peş peşe yapılan seçimlerin hitamında 4 yıl boyunca devam edecek seçimsiz bir döneme girmiştir.

    Önümüzdeki bu zorlu süreç doğru, etkin, kararlı, kaliteli, verimli ve sonuç odaklı gelişmelere birer birer sahne olmalıdır. Milletimizin beklentisi sürdürülebilir hizmettir” şeklinde konuştu.
    Cumhur İttifakı’nın siyasi istikrarın kökleşmesinde, yüksek hedeflerin uyanışında muazzam bir rol oynadığını belirten Bahçeli, Cumhur İttifakı’nın, Türk ve Türkiye Yüzyılı hedeflerinin yediemin umudu, yegâne ufku olduğunu kaydetti.

    Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin milletler mücadelesinde siyasi ve stratejik kuvveti olduğunu söyleyen Bahçeli, “Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ni sorgulayan, yargılayan, karalayan çevrelerin asıl kaygı ve korkusu uyanan devin ayağa kalkması, küresel ve bölgesel hadiseler karşısında sözü geçen, ne diyeceği merak uyandıran bir Türkiye’nin doğuşudur. Doğum sancılı olsa da, doğan kudret Lider Ülke Türkiye’dir” diye konuştu.

    Dünyada jeopolitik çalkantıların, jeokültürel çatlakların, siyasi ve ekonomik çarpıklıkların derinleştiğini hatırlatan Bahçeli, “Bugünün dünyasında Türkiye’mizin gücüne güç katması, adını ve varlığını hem masada hem de sahada izhar etmesi küçük bir azınlık dışında her insanımızın memnun ve mutmain olmasını sağlamaktadır. Mazlum toplumların tercümanı olan, haksızlık karşısında susmayı reddeden, zulme tepki gösteren bir millet, bir devlet vardır ve tarihin tekerrürüne şahit olunmaktadır. Böyle gelse de, böyle gitmez diyen; doğruya doğru, yanlışa yanlış hükmü veren bir irade hamd olsun dirilmiş ve sivrilmiştir” dedi.

    “İsrail’in Gazze’de işlemiş olduğu soykırım suçunun takipçisi bilhassa Türkiye’dir”

    Çocukların, kadınların, masum ve sivil bir halkın dökülen kanlarının yerde kalmayacağını ifade eden Bahçeli, “Açıkça ifade etmek isterim ki, İsrail’in Gazze’de işlemiş olduğu soykırım suçunun takipçisi bilhassa Türkiye’dir. Çocukların, kadınların, masum ve sivil bir halkın dökülen kanları inşallah yerde kalmayacaktır. 7 Ekim 2023 tarihinden buyana 35 bine yakın Filistinli kardeşimiz terör devleti İsrail’in saldırılarıyla hayattan koparılmıştır” diye konuştu.

    “Gazze’nin yanı sıra Batı Şeria da tehlike altındadır”

    Gazze Şeridi’nde kabus filmlerini aratmayan korkunç bir trajedinin yaşandığını aktaran Bahçeli, “Birleşmiş Miletler kaynaklı açıklamalara bakarsak, Gazze’de 37 milyon ton enkaz ve molozun biriktiği, bunların temizlenmesi için 14 yıla ihtiyaç olduğu anlaşılmaktadır. Gazze’deki katliam ve yıkımın cesametini göstermesi bakımından bu tespit başlı başına ibret verici ve isyan ettirici niteliktedir. Mısır’da devam eden taraflar arasındaki rehine takası ve ateşkes görüşmelerinin sonuca bağlanması gönülden dileğimizdir. İsrail müzakerelerde ilerleme kaydedilmemesi halinde Refah’a kara saldırısı tehdidini sürekli gündemde tutmaktadır. Gazze’nin yanı sıra Batı Şeria da tehlike altındadır” şeklinde konuştu.
    Birleşmiş Milletlerin Filistin sorununun çözümünde acz içinde olduğunun altını çizen Bahçeli, BM Konsey’inin yapısı ve daimî üyelerinin veto yetkisi nedeniyle dünya barışı ve çatışmaların önlenmesi için bir umut olmaktan bugünkü haliyle çok uzak olduğunu belirtti.

    “Netenyahu vakti ve saati geldiğinde Lahey’de yargılanacaktır”

    Netenyahu’nun lekeli isminin tarihe katil ve soykırımcı olarak geçeceğini vurgulayan Bahçeli, “İsrail halkı Netenyahu’nun şiddet politikalarından oldukça rahatsızdır. Netenyahu vakti ve saati geldiğinde Lahey’de yargılanacaktır. Bu cani mutlaka görevden uzaklaştırılmalı, barış yanlısı ve iki devletli çözüme müzahir yeni bir yönetimin tezahürü behemehâl gerçekleşmelidir” dedi.

    “Biz siyaseti mertçe yaparız, adam gibi yaparız”

    Cumhur İttifakı’nın hesap yapanlara mecbur ve mahkum olmadığını dile getiren Bahçeli “Biz siyaseti mertçe yaparız, adam gibi yaparız, muhataplarımızın da böyle davranmalarını bekleriz. Yalan ile yol alınmayacağını, yalancıyla da yola çıkılmayacağını çok iyi biliriz. İsrail’in safına geçip Cumhurbaşkanlığı Kabinesi’ni yaylım ateşine tutan müflisleri önce millete, sonra da Allah’a havale ederiz. Jet yakıtı üzerinden Siyonizme yakıt olanların Türkiye’yi engelleme heveslerinin kursaklarında kalacağını cesaretle söyleriz.Belki niyetleri öyle olmayabilir, fakat eylem ve söylemleriyle iç cephemizi tahrip etmek, milli birlik ve dayanışma hissiyatını saf dışı bırakmak için her fırsatı ganimet sayan bir güruhun varlığı çok açıktır” ifadelerini kullandı.

    “Irak’ın güvenliği ve huzuru Türkiye’nin güvenlik ve huzurudur”

    Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Irak ziyaretine ilişkin “Bahçeli, Türkiye’nin komşularıyla barışçıl, dostane, yapıcı, karşılıklı saygıya dayalı, ortak çıkarların gözetildiği ve iyi niyetli diyaloglar kurması öteden beri savunduğumuz bir politikadır.Bu kapsamda Sayın Cumhurbaşkanımızın 22 Nisan 2024 tarihindeki Irak ziyareti, mana ve muhteva açısından tarihi önemdedir. İki ülke arasındaki ortak tarihi, kültürel ve beşeri bağların tahkimi bölgesel barış ve istikrara destek olacaktır. Irak’ın güvenliği ve huzuru Türkiye’nin güvenlik ve huzurudur” dedi.
    Kalkınma Yolu Projesi’nin devreye girişiyle bölücü terör örgütünün Irak ve Suriye’de varlığının sonlanacağını ifade eden Bahçeli, “Kalkınma Yolu Projesi’nin devreye girişiyle bölgemiz hasretini çektiği refah, istikrar, huzur ve güvenliğe kavuşacaktır. Bu esnada Türkiye’ye ziyaret düzenleyip önce İstanbul’a gelen, alelacele belediye başkanıyla görüşme yapan Almanya Cumhurbaşkanının da döner diplomasinin yanı sıra, Türkiye’nin terörle mücadelesine destek vermesi samimi dileğimizdir. Ankara’ya gelmeden ve Cumhurbaşkanımızla görüşmeden İstanbul Belediye Başkanına koşan Almanya Cumhurbaşkanı’nın niçin böyle bir program akışına ihtiyaç duyduğu bizim nezdimizde soru işaretleriyle doludur” şeklinde konuştu.

    “Soy ve ırk temelinde bir üstünlük bizim nazarımızda yok hükmündedir”

    Cumhuriyet’in kuruluşunda değil, tarihin her döneminde millet kavramı birleştirici ve bütünleştirici bir işlev gördüğünü kaydeden Bahçeli, “Hiçbir zaman etnik köken, dil ve din gibi farklılıklara itibar edilmemiştir. Türkiye Cumhuriyeti devletini Türk milletinin birlikte yaşama ülküsü ve aynı geleceği paylaşma iradesi kurmuştur. Partimiz, ülkemizde yaşayan her insanımızı ‘Türk milleti’ tanımı içinde kucaklamakta, hepsine aynı gözle bakmaktadır. Soy ve ırk temelinde bir üstünlük bizim nazarımızda yok hükmündedir.Kaldı ki üstünlük sadece takvadadır” diye konuştu.

    “Türkiye’de yerel halk yoktur, Türk milleti vardır”

    23 Nisan’da yayımladığı videolu mesajımın adresinin DEM’ciler, DEM’lenmiş ve yerel halk tabirini referans almış CHP’li bazı belediye başkanları olduğunu söyleyen Bahçeli “Türkiye’de yerel halk yoktur, Türk milleti vardır Hiç kimse çalı dibi yoklamasın, deve izi saymasın, niyet okuyuculuğuna teşebbüs etmesin, Hazine ve Maliye Bakanımızın da her zaman arkasındayız. Türk vatandaşından kaldığı otelde 120 Avro milliyet farkı alan sömürge kuklalarıyla görülecek işimiz vardır ve nefesimiz bunların siyasetteki ayaklarının ensesindedir” ifadelerini kullandı.

    “Kobanili Ahmet, senin de klinik vaka olduğunu değerlendiriyor tedavi edilmeni özellikle tavsiye ediyorum”

    MHP ve Cumhur İttifakı toplumsal siyasetin merkezinde olduğunu ifade eden Bahçeli, “ Kobanili Ahmet, senin de klinik vaka olduğunu değerlendiriyor, insan ve toplum sağlığı adına gözetim altına alınıp tedavi edilmeni özellikle tavsiye ediyorum. Endişem odur ki, bir zaman sonra hiçbir aşı sana fayda etmeyecektir” diye konuştu.
    Yeni anayasa hazırlık sürecine ilişkin de konuşan Bahçeli” Türkiye Cumhuriyeti devleti tektir, ülkesi ve milletiyle birdir. Milli birlik ve bölünmez bütünlüğümüzün dayandığı temeller tek devlet, tek millet, tek bayrak, tek vatan ve tek dil ülküsüdür. Yeni anayasa hazırlık sürecinde taviz vermeyeceğimiz esaslar bunlardır. Cumhuriyet’in kuruluş ilkelerini ve yapısını tartışmaya açmak, etnik köken farklılıklarına dayanarak bunları yıkmaya çalışmak, devletin varlığına kastetmekle eş değerdir” dedi.

  • Bahçeli’den Erdoğan’a: “Türk milletini yalnız bırakamazsın”

    Bahçeli’den Erdoğan’a: “Türk milletini yalnız bırakamazsın”

    Milliyetçi Hareket Partisi, bugün 14’üncü Olağan Büyük Kurultayı’nı, “Ülkeye Sevda Ülküye Yemin”, “Ülkümüz Ömür Boyu Candan Öte”, “Ülke İçin Var Olduk Bir Ülküye Yar Olduk” temalarıyla gerçekleştiriliyor.

    MHP’nin büyük kurultayında genel başkan ile 75 üyeden oluşan Merkez Yönetim Kurulu seçilecek. Bunun yanı sıra 9 kişinin yer aldığı Merkez Disiplin Kurulu belirlenecek. Ayrıca 25 yedek MYK ve 5 yedek MDK üyesi belli olacak. Kurultayın ardından 15 kişilik Başkanlık Divanı da oluşturulacak.

    İlçe kongrelerini 27 Eylül’de, il kongrelerini ise 18 Kasım’da tamamlayan MHP’de genel başkan Devlet Bahçeli, 29 Şubat’ta MYK ve MDK’yı son kez topladı. Bahçeli, bugüne kadarki çalışmalarından dolayı kurmaylarına teşekkür etti.

    DEVLET BAHÇELİ OMZUNU BURKTU

    MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, kongreye omuz burkulması sonucu kolu sargılı geldi.

    MHP’den yapılan açıklamada, “Milliyetçi Hareket Partisi 14. Olağan Büyük Kurultayına hamd olsun hazır, kongre öncesi Sn. Genel Başkanımız Devlet Bahçeli ters bir harekete bağlı olarak, omuz burkulması sonucu kolunda bir incinme olmuştur, kendisine geçmiş olsun diyerek, nazarlığımız kabul ediyoruz. Rabbim korusun.” denildi.

    BAHÇELİ, CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN’A SESLENDİ: AYRILAMAZSIN, TÜRK MİLLETİNİ YALNIZ BIRAKAMAZSIN

    MHP lideri Devlet Bahçeli, kurultayda bir konuşma gerçekleştirdi. Bahçeli, “Bu benim final seçimim. Yasanın verdiği yetkiyle son seçimim olacak.” açılamasında bulunan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a seslendi.

    “Sayın Cumhurbaşkanımızın bir konuşması özellikle sol cenahlarda büyük bir iştah olarak kabul edilmiştir. Buradan Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’a diyorum; ayrılamazsın, Türk milletini yalnız bırakamazsın.” diyen MHP lideri, Cumhur İttifakı olarak Erdoğan’ın yanında olduklarını söyledi.

    Bahçeli, “Yeni yüzyılın kurtarıcı lideri olarak size görmek istiyoruz.” ifadesini kullandı.

    “TÜRK MİLLETİNİN VİCDANINDA KÖK SALDIK”

    MHP liderinin konuşmasından satır başları şöyle:

    “Türk milletinin, ahlak ve yürek gücünün timsali olan sizlerle iftihar ediyorum. Türkiyemizin 81 ilini temsilen bu salonda hazır bulunuyorsunuz. Doğusundan batısından, güneyinden kuzeyine tüm güzellikleriyle, tüm renkleriyle Türkiyemiz hamdolsun buradadır. Her anı mazimizin kayıtlarına geçen hayat yolculuğunda tomurcuk kaygısı taşımayan bir ağacın odun olmaktan başka bir seçeneği yoktur. Milliyetçi hareketin 55 yıl önce yola çıkarken mutlak suretle tomurcuk derdi vardı. Yeşillenen yapraklarımız kimi zaman sararıp düştü. Bu yaprakların akıbetini rüzgarlar tayin etti. Bazıları kapıyı sert çekip gittiğinden dönmeye yüzleri kalmadı. Bazıları ıssızlığa mahkum oldu. Kimi zaman da sapı gövdemizden ayrılan baltaların darbesine maruz kaldık. Ancak geldiğimiz bu aşamada tıpkı bir çınar gibi Türk milletinin vicdanında kök salmasını başardık.

    “TÜRKİYE’DE MUHALEFET BOZGUNU YAŞAMAKTADIR”

    Türkiye Cumhuriyeti’nin 100 yıllık mirasını yağmalayan habis güruh, milletimizi mağlup etmek için yanıp tutuşuyor. Bunlar kuyruğa girerek Türk milletinin diriliş azmini kırmanın arayışındalar. Türk demokrasi ve siyaset hayatını kumpaslarla zehirlemenin amacındalar. Türkiye üzerinde kumar oynayan muhalefet partileri, milletimizin mukavemet zırhı olan milli birlik hisarlarını yıkmak için adeta yarışıyorlar. Cumhurbaşkanlığı ve milletvekilliği seçimlerinde hayal kırıklığına uğrayan muhalefet cenahı, birbirini yeyip bitirerek, 31 Mart seçimlerine kara propaganda ile hazırlanıyor. Bu muhalefetin ne söyleyip nasıl göründüğünden daha mühimi görüyorum dediğini idrak edememesidir. Türkiye’de bir muhalefet bozgunu yaşanmaktadır.

    “CHP BÖLÜCÜ KORSANLAR TARAFINDAN REHİN ALINMIŞTIR”

    Muhalefet iflah olmaz derecede hastadır. Cumhuriyet Halk Partisi, üçüncü dünya ülkelerindeki muhalefet partilerinden çok daha aşağıdadır. Terör örgütü PKK’nın siyasallaşmasını misyon edinen CHP, demlenerek metruk bir tekneyi andıracak şekilde rotasını kaybetmiş, bölücü korsanlar tarafından rehin alınmıştır. Bizi ilgilendiren demlenmiş CHP kanadıyla ülkemize reva görülen haksızlıklar ve güvenlik tehlikelidir. DEM, CHP’yi maalesef dönüştürmekle kalmamış, istikametinden koparmıştır. CHP mayına basmış, siyasi seçenek olmaktan uzaklaşmıştır. Bu partide ayaklar baş, başlar ayaktır.

    “TÜRK MİLLETİ 14 GÜN SONRA HESABINI SORACAK”

    İstanbul Çekmeköy’de seccade, Ataşehir’de zikirmatik dağıtan, ofislerde utanmadan balya balya para sayan CHP yönetimi ne yapsa beyhudedir zira demlenip PKK’yla kent ittifakı maskesi altında organik bağ kurmasının bedelini 14 gün sonra sandıkta ödeyecektir. Ankara’da PKK ile ittifak yapan vitrin milliyetçilerinin hesabını Türk milleti 14 gün sonra soracaktır. Dünyanın en büyük Türk kentinin onyıllarını çalan bu kenti Ermenilerin sayan büyükşehir belediyesini sıçrama tahtası gören, CHP’yi Saraçhane’den yöneten malum zat için veda vakti gelmiştir. CHP içindeki kaos ve karmaşanın ülkemizin geneline yayılma ihtimali korkunçtur. Partilerini yönetemeyenlerin, birbirlerine hürmet beslemeyenlerin yerel yönetimlerde millete hizmet etmelerini düşünmek abestir.

    Türkiye’nin bir Kürt sorunu yoktur, terör sorunu vardır. Türk kökenli kardeşlerimizin sorunlarını konuşmak başka, yapay sorunları konuşmak başkatır. Türk ile Kürt, Alevi ile Sünni arasında uçurumlar oluşturmaya hizmet edenler hainlerin en hainidir. Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğüne hançer saplayanlar Türk’ün de Kürt’ün de, Alevi’nin de Sünni’nin de düşmanıdır.

    “AYRILAMAZSIN, TÜRK MİLLETİNİ YALNIZ BIRAKAMAZSIN”

    Geçenlerde basından öğrendiğim kadarıyla sayın Cumhurbaşkanımızın bir konuşması özellikle sol cenahlarda büyük bir iştah olarak kabul edilmiştir. Buradan Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’a diyorum; ayrılamazsın, Türk milletini yalnız bırakamazsın. Cumhur İttifakı olarak yanındayız. Yeni yüzyılın kurtarıcı lideri olarak size görmek istiyoruz.”

  • “Özgür Bey ateşle oynuyor, Özgür’e sahip çıkın”

    “Özgür Bey ateşle oynuyor, Özgür’e sahip çıkın”

    Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli, 31 Mart yerel seçimleri öncesi ‘Cumhur bizim, Türkiye hepimizin’ temalı ikinci açık hava toplantısını MHP’li tek büyükşehir belediyesinin olduğu Manisa’da gerçekleştirdi. Manisa’nın Şehzadeler ilçesindeki Cumhuriyet Meydanı’na atlı birliklerin karşılamasıyla gelen Bahçeli, meydanda kendisini bekleyen binlerce vatandaşa seslendi. Manisa’nın coşkusuyla göz kamaştırdığını kaydeden Bahçeli, “2019’da beka için milli karar çağrısı yapmıştım. Manisa’nın ehline emanet edileceğini söylemiştim; hamdolsun Manisa ehline emanet edildi. Manisa yanımızda durdu. Manisa’yı hizmetle kucakladık. Manisa tarihimizin canlı şahididir. Devlet yönetiminin ilk durağıdır. 16 şehzade Manisa’da sancak beyliği yapmıştır. İmparatorluk çınarının kökü Manisa’dan sulanmış, milli mücadele zaferi Manisa’da körüklenmiştir. Türkiye Cumhuriyeti’nin 100. yıl dönümü sizlerin desteği ile taçlandı. Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde korkuluklar yıkıldı. 8 ay önce yine Manisa’ya sahip çıkıp, sağlam iradeyi seçerek ‘istikrar sürsün Türkiye büyüsün’ tercihinde bulundunuz. 31 Mart’ta da yerel seçimlerde de inanıyorum ki Manisa yine sevdalılarına kucağını açacaktır. Varlığına ve birliğine ipotek koydurmayacaktır. 31 Mart’ta sandığa gidecek misiniz? Sandığa sahip çıkacak mısınız? Geleceğinize sahip çıkacak mısınız? Huzurunuza sahip çıkacak mısınız? Cumhur İttifakı’na destek çıkacak mısınız? Madem evet diyorsunuz, sayın Cengiz Ergün’ü bir kez daha iradenize emanet ediyorum. 2023’ün zafer yolu Manisa’dan ardına kadar açıldı. 14 Mayıs ve 28 Mayıs seçimleriyle önümüze çıkarılan sanal korkuluklar yıkıldı, cumhur demokratik iradesiyle vaziyet alıp Türkiye Yüzyılı’nın meşalesini yaktı” dedi.

    “Üreterek gelişeceğiz”
    Manisa’daki başkan adaylarından da bahseden Bahçeli, “Manisa’da sahte demokratlara, yalan bezirganlarına, yıkım elebaşlarına, demlenmiş siyasi eylemcilere müsaade yoktur, mükafat yoktur. Cumhur İttifakı’nın birbirinden değerli adaylarıyla Manisa’nın tamamının hizmetine talibiz. Belediye başkan adaylarımızın alayını birden sizlerin onayına sunuyor, bütün hemşehrilerimizin Cumhur İttifakı’nın adaylarının etrafında kenetlenmesini istirham ediyorum. Cumhur İttifakı’na destek verecek misiniz? Manisa’nın ufkunu kapatmaya niyetlenenlere geçit yoktur. Allah’a şükürler olsun ki Manisa kararını vermiş, Manisa tercihini netleştirmiştir. Neye inanırsanız inanın, hangi partiye gönül verirseniz verin, doğduğunuz yöreniz, mezhebiniz ne olursa olsun oyunuzu kullanmak için sandığa gitmenizi ve Manisa’nın gücüne güç katmanınızı önemle rica ediyorum. Hüsran siyaseti ile hizmet siyasetini aynı kefeye koyamayız. Haine hain demek zorundayız. Bölücü örgütlerle demlenen siyasilerin her türlü çirkinliği yaptığını görüyoruz. Yeni yüzyılda Manisa’nın her türlü sorununu çözmek ve hayata geçirmek için boşa zaman kaybetmeyeceğiz. Üreterek gelişeceğiz. Hizmete kervanımız 31 Mart’tan sonra hızlanacak. Manisa’da yaşayan hiçbir insanımızı aç ve açıkta bırakmayacağız. Belediyenin görevi sadece kentsel sorunları çözmek değildir, belediye demek insan onuruna, inan şerefine hürmetle bağlılık, haysiyetle bağımlı muamele demektir. Gözyaşlarını silmeyen ihtiyaç sahiplerini gözetmeyen belediye gerçek manada sorumluluğunu yerine getirmiş sayılamaz. Bugüne kadar MHP ve Cumhur İttifakı yönetimindeki belediyelerde esas ve bağlayıcı husus bu olmuştur. Bizler günübirlik siyasi hesap ve mevki kazanımlar peşinde değiliz. Bizler için vatandaşın huzuru, refahı ve güvenliği her şeyden önemlidir. Milletimiz huzurlu ve güvenli değilse geleceğe umutla bakamayız. Halden dertten anlamayan yüksek hedeflere varamaz. Bugünün sorunlarını çözmekle kalmıyor, geleceğin sorunlarını öngörüyor ve hazırlıklarımızı buna göre yapıyoruz. Yükümüz ağır olsa da yolumuz doğrudur. Kaybedecek zamanımız yoktur. Türkiye’yi daha ileriye götürmek, Manisa’ya daha mamur etmek için yerimizde saymayacağız, daha çok çalışacağız. Manisa’ya hizmeti şeref bileceğiz. Manisa prangalarını kırıyor. İnsan merkezli hizmet odaklı her bir vatandaşa aynı gözle bakan belediyecilik anlayışla çalışıyor.” şeklinde konuştu.

    “Taksi şoförümüzü katleden alçağın cezasını çekmekle birlikte vatandaşlıktan çıkartılması, hayat boyunca rezil rüsva şekilde yaşaması adalet ve hakkaniyet mecburiyetidir”
    İzmir’de taksi şoförünün öldürülmesini de değinen Bahçeli, “31 Ocak gece yarısı İzmir Gaziemir’de sadece ekmeğinin peşinde konuşan aynı zamanda tertemiz kalpli bir taksi şoförümüz arabasına aldığı bir cani tarafından namertlikle vuruldu ve hayattan koparıldı. DEM’ci ve bölücü bu caninin ‘Herkese güvenmeyeceksin’ sözü kameralara yansıdı. Türkiye’nin huzurunu kaçırmak isteyen alçakların başına dünyayı yıkmalıyız. Teröristler, suç örgütleri, casuslar, iç ve dış ihanet çeteleri kara propagandalarına hız kesmeden devam etseler de birbirimize güvenmekten vazgeçmeyeceğiz. Kötülüğe, kötülere teslim olmayacağız, milli birlik ve beraberliğimizden taviz vermeyeceğiz. Suça ve suçluya hoşgörü olamaz. Teröre ve teröriste acımaktan bahsedilemez. Masumların canına kasteden hainlerin en ağır şekilde cezalandırılması, bir daha güneş ışığı görmemeleri beklentim ve temennimdir. Taksi şoförümüzü katleden alçağın cezasını çekmekle birlikte vatandaşlıktan çıkartılması, hayat boyunca rezil rüsva şekilde yaşaması adalet ve hakkaniyet mecburiyetidir” şeklinde konuştu.

    “Özgür Bey sokağı adres gösteriyor, ateşle oynuyor”
    Türkiye’nin darboğaza sürüklenmesi için sistemli ve şiddetli operasyonlar yapıldığını kaydeden Bahçeli, “Gün be gün azgınlaşan bölücü dayatmalar çok dikkat çekici provokasyonlardır ve kaynak üssü dışarıdadır. Astronot Alper Gezeravcı kardeşimizin uzaya gittiği bir dönemde bir dizi film vasıtasıyla Dilber karakterinin servis edilmesi, zaman itibarıyla manidar bir komplodur. Gazze’de süren insani felaketler, Ortadoğu’da süren çatışmalar, ABD ile İran arasında sertleşen gerilim, mücavir bölgelerde terör örgütlerinin yuvalanması, etrafımızdaki tehdit kuşağının gittikçe genişlediğine ve buna karşın müteyakkuz olmamız gerektiğine işarettir. TBMM’de Hatay Milletvekili Can Atalay hakkında Yargıtay 3. Dairesinin kararı okunurken hiçbir adaba sığmayan protesto gösterileri demokratik hak olarak görülemez. Böyle gösterilemez. Gezi Parkı davasında hüküm almıştır ve bu hükmün uygulanmasından başka seçenek kalmamıştır. Anayasa Mahkemesi Atalay’la ilgili verdiği kararla tarihi bir hata olarak tartışmaların fitilini ateşlemiştir. Kriz ve kutuplaşmanın asıl mimarı Anayasa Mahkemesidir. Nerede bir hain, bir suçlu varsa, Anayasa Mahkemesi onların hizasındadır ve onların lehine hak ihlali kararlarını cömertçe açıklamaktadır. TBMM, Anayasa Mahkemesinin skandal kararına boyun eğmeyerek söz konusu şahsın milletvekilliğini düşürmüştür. Altını çizerek ifade ediyorum, Meclise düşen sorumluluk milli iradenin onurunu, adalet ve hukuk namusunu korumak ve sonuna kadar sahiplenmektedir. Yeni bir Anayasaya duyulan ihtiyaç ortadadır. Ancak Yargıtay 3. Ceza Dairesinin aldığı kararın okunması anayasal bir çelişkinin ürünü değil, bilakis yasal ve anayasal bir zorunluluktur. Milletimizin kutlu idaresine rest çektikleri, gölge düşürdükleri tartışmasızdır. Gazi Meclisimize yapılan saygısızlığın karşısındayız ve bu vandallıkların demokrasiyle hiçbir ilişkisi yoktur. Bir yanda bölücü terör örgütünün emellerine sarılmaktan ve DEM’cilerin kuklası olmaktan utanmayanlar, diğer yanda Manisa’nın sokak arasında yürümeye yüzleri kalmayanlar perişanlıklarını gizleyemeyecekleri durumdadır. Özgür Bey sokağı adres gösteriyor, ateşle oynuyor. Sipariş konuşmalarla yıpranıyor. Sözde darbe girişimine karşı mücadeleden bahsediyor. Demlenmiş CHP komaya girmiş, kontrolden çıkmış. Yasal ve anayasal prosedürün ikmalini darbe diye tanımlamak eğer cehalet değilse biliniz ki vatana ve milli iradenin tecelline olan inanca, meclise hakaret etmektir. Meclise hakaret etmek millete ihanettir. Aziz Manisalılar, Manisa’nın evladı olan bir Özgür’e özgürce sahip çıkın, demlenmiş siyasetten uzaklaşmasını temin edin. CHP’nin terör örgütleriyle arasına mesafe koyması, DEM’lenmek yerine demokratlaşması ve faşizan çizgiden uzaklaşması lazımdır. CHP’nin köküne ve kimliğine dönüş yapması demokrasi hayatımız adına da akut ve elzem bir ihtiyaçtır. Çok değil, 8 ay evvel Türkiye’yi birlikte yönetmek için masalara yüz sürenlerin bugün birbirlerine demedik laf bırakmamaları acıklı bir ihtilaf ve azılı bir ihtirastır. Allah ülkemizi zillet ittifakından korumuştur. Hakikaten de verilmiş sadakamız varmış. Dün söylediklerini bugün tekzip eden, dün yaptıklarını bugün inkara yeltenen, dün kucakladıklarına bugün kulp takan siyasi partilere, Allah muhafaza, yerel yönetimlerde yetki vermek yıkıma hizmettir. Biliyor ve görüyorum ki, Manisa yıkımın değil, yükselişin yanındadır. 14 ve 28 Mayıs 2023 tarihlerinde yapılan Cumhurbaşkanlığı ve Milletvekilliği Genel Seçimleri 31 Mart 2024 tarihinde pekişip Türk ve Türkiye Yüzyılı yürüyüşü inşallah seriye bağlanacaktır. Güçlü yasama, kararlı yürütme, uyumlu belediye diyoruz. Ayırmadan, ayrışmadan, yerelde iktidar, ülkede istikrar iradesindeyiz. Aklın yolu birdir, genelden yerele birlik, ülkede yönetimde dirlik anlayış ve amacındayız” dedi.

    “Üzerimize ne düşüyorsa yapacağız”
    Yaşanan sorunlardan da bahseden Bahçeli, konuşmasını şöyle tamamladı:
    “Çiftçilerimizin sorunlarını çözeceğiz. Üzüm üreticilerimizin elinden tutacağız. Emeklilerimizin beklentilerini karşılayacağız. Esnaflarımızın bereketi olacağız. Memur ve işçilerimizin yüzünü güldüreceğiz. Dar, orta ve sabit gelirli insanlarımıza destek vereceğiz. İçiniz rahat olsun, her sorun ve sıkıntınızın takipçisiyiz. Her seviyede ve mümkün olan her yerde sıkıntılarınızın çözümü için elimizden gelen gayreti göstereceğiz. Devlet milletiyle el ele vererek bütün sorunların üstesinden mutlaka gelecektir. Her türlü tehdit bu birlikteliğin karşısında yenilmeye mahkûmdur. Mühim olan devletle millet arasındaki güveni en üst seviyede tutmayı başarmaktır. Milliyetçi Hareket Partisi ve Cumhur İttifakı üzerine ne düşüyorsa sonuna kadar yapacak, her zaman olduğu gibi ülkesinin ve milletinin yanında olacaktır. Millete aidiyeti şerefle taşıyan, ay yıldızlı al bayrağımızdan iftihar eden, kendisini bu aziz vatanın bir parçası sayan, ekmeğini kazanan, işini kuran, geleceğini burada gören, bunlarla da gurur duyan kim olursa olsun milletimizin onurlu bir ferdidir, mümtaz bir güzelliğidir, Manisa’nın has evladıdır. Milletimizin her evladını, Manisa’da yaşayan her kardeşimi Cenab-ı Allah’ın bir lütfu sayarız, böyle görürüz.”
    Bahçeli, konuşmasının bitiminde Manisa Büyükşehir Belediye Başkanı ve başkan adayı Cengiz Ergün ile birlikte vatandaşlara karanfil dağıttı.

  • Bahçeli: “Mecliste düşman istemiyoruz”

    Bahçeli: “Mecliste düşman istemiyoruz”

    Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Devlet Bahçeli, TBMM Grup Toplantısında konuştu. Bahçeli, 2024 yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifinin Meclis Genel Kurulu’nda görüşülmesinden dolayı grup toplantılarımıza ara verdiklerini hatırlattı. Bahçeli, 2023 yılının son grup toplantısı münasebetiyle bir araya geldiklerini bildirdi. Bahçeli, dün itibariyle 2024 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi ile 2022 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanun Teklifi üzerindeki görüşmeler tamamlandığını ve yapılan oylamaların hitamında bu teklifler kabul edilerek kanunlaştığını ve devlete millete hayırlı olsun dileklerinde bulundu.

    “Milliyetçi Hareket Partisi olarak memnuniyetle ve gönül huzuruyla 2024 yılı bütçesine evet oyu verdik ve arkasında durduk”

    Bütçenin ekonomik ve mali özellikleri kadar siyasi ve hukuki yönleri de var olduğunu ifade eden Bahçeli, “Devletin belli bir dönemde yapacağı harcamaları, toplayacağı gelirleri, hedeflenen sosyal ve ekonomik politikaların muhtevasını gösteren bütçenin bir bütün halinde değerlendirilmesi lazımdır ve geride kalan çalışma takvimi içinde bu yapılmıştır. Türkiye Büyük Millet Meclisi bütçenin onay ve denetimiyle; hukuki demokratik ve milli egemenliğe dayalı haklarını doğrudan doğruya kullanmaktadır. Bütçe özü ve esası itibariyle bir kaynak tahsis meselesidir, bu da doğal olarak siyasal bir tercihe dayanmaktadır. 2024 yılı bütçesi milletimizin sosyal ve ekonomik beklentilerini karşılama hususunda ümit verirken, Türkiye’nin yüksek hedeflerini de sahiplenmiş ve aynen ihtiva etmiştir. Milliyetçi Hareket Partisi olarak memnuniyetle ve gönül huzuruyla 2024 yılı bütçesine evet oyu verdik ve arkasında durduk. Bu kapsamda 11 Aralık 2023 tarihinden itibaren biteviye devam eden Genel Kurul çalışmalarında göstermiş olduğunuz ilkeli ve insicamlı tutumunuzdan, partimizin ve Cumhur İttifakı’nın duruşuna münasip ve müzahir siyasi tavrınızdan dolayı alayınızı kutluyorum” diye konuştu.

    14 gün boyunca ahlaki ve milli temele dayalı görüş paylaşan, ülkenin ve milletin özlemlerine bihakkın tercüman olan milletvekillere seslenen Bahçeli, “Sorumlu, samimi ve sağduyulu üslubuna milli hassasiyetlerle derinlik katan, siyasi ve ekonomik müzakerelere zenginlik kazandıran, yalandan, riyadan, çarpıtmadan, iftiradan, asılsız ve akıl yoksunu iddialardan mutlak surette kaçınan, demokratik nezaketini muhafaza ederek destekleyici, yapıcı, katkı sağlayıcı müdahale ve mücadelesini ya kürsüden ya da oturduğu yerden ispat ve ibrasını yapan, bütçe görüşmelerini intikam ve ihanet seansı veya kısa metrajlı hezeyan gösterisi haline getirmekten titizlikle sakınan, kavga, kargaşa ve kriz çıkarmak için fırsat kollayan çarpık ve çürük siyaset temsilcilerine prim vermeyen, Türk ve Türkiye Yüzyılının ilk bütçesinin; hazırlık safhasından kabul aşamasına varıncaya kadar fevkalade duyarlılık gösteren, bu kapsamda emek ve mesai harcayan Sayın Cumhurbaşkanımız ve Kabinesi başta olmak üzere, her milletvekilimize, her bürokratımıza, Gazi Meclisi’mizin her düzeydeki personeline siz değerli arkadaşlarımla birlikte tebrik ve teşekkürlerimi bahusus iletiyorum” şeklinde konuştu.

    Kurtuluş Savaşı dünya tarihinde enflasyonun dizginlenerek başarıldığı belki de tek savaş olduğuna dikkat çeken Bahçeli sözlerini şu şekilde sürdürdü:

    “En buhranlı günlerde karaborsacılarla dişe diş mücadele edilmiş, fırsatçılara, stokçulara, vurgunculara göz açtırılmamıştı. Dikkatinizi çekiyorum ki, 1923 yılında 1 dolar 1,67 liraydı. Türkiye ekonomisi 1923’ten 1939’a kadar her yıl ortalama yüzde 8 büyümüş, milli gelir 20 kat artmıştı. Milli Mücadele yıllarında bir yanda müstevlilerle diğer yanda sosyal ve ekonomik mahrumiyetlerle kıran kırana mücadele eden milliyetçi kahramanlar umutlarını hiçbir zaman kaybetmemişler, millete güven ve sadakat istikametinden hiçbir şartta ayrılmamışlardı. Cumhuriyet’in 100’üncü yıl dönümünün ivme, ilham ve iradesiyle maruz kaldığımız ekonomik sorunların üstesinden kademe kademe geleceğimize; Fiyat istikrarının tesisiyle beraber milletimizin hak ettiği refah, huzur ve ekonomik rahatlamaya kısa süre içinde ulaşılacağına canı gönülden inanıyorum. Biz bu haklı mücadelede her türlü fedakârlığı göstermeye mecbur ve mükellefiz.”

    Yarın Mustafa Kemal Atatürk’ün ve maiyetinin Ankara’ya gelişinin 104’üncü yıl dönümü olduğuna dikkat çeken Bahçeli, “19 Mayıs 1919’da Samsun kıyılarına ayak basan kahramanlar, muazzam bir stratejik aklın rehberliğiyle, isabetli bir tercihin marifetiyle, 7 ay 8 günlük bir mücadele birikimiyle 27 Aralık 1919’da Ankara’ya giriş yapmışlardır. O tarihlerde Ankara’nın nüfusu yaklaşık 20 bindi. Çoraktı, bozkırdı, sıradan bir Osmanlı kasabasıydı. Ne otel, ne lokanta, ne kiralık ev, ne de elektrik vardı. Mustafa Kemal Paşa Keçiören’de iki katlı taş bina olan Ziraat Mektebi’nde konaklamış ve 118 gün süreyle burada kalmıştı. Onun Ankara’ya gelişine kadar geçen olaylar, birbirine eklemlendikçe mukavemeti artan bir zincirin halkaları gibidir. Bu zincirin oluşmasında hiç kuşkusuz üstün liderliği, deha mertebesindeki komutanlığı, millete gönülden itimadı, yüksek sezgisi, ileri görüşlülüğü ve teşkilatçılığı mühim bir rol oynamıştı. Nice zorlukları yenmişlerdi. Vatanın ve milletin istiklali uğruna her çileye meydan okumuşlardı. Elde yok avuçta yoktu. Üstte yok başta yoktu. Cep delik cepken delikti. İmkânsızlığın kuşatmasını imanın ve milli iradenin kudretiyle yarmışlardı. Erzurum’dan Sivas’a gitmek için emekli bir binbaşıdan borç almışlar, tavanını örten körüğün yırtık olduğu hurda bir otomobille yola koyulmuşlardı. Bu yolculukta verdikleri mola esnasında yedikleri biraz peynir, biraz zeytin, kuru ekmek ve kuru soğandı. Doymayan kursaklarıyla Türkiye’yi karalayan açgözlü sonradan görmeler, bölünme hayali kurup, kanlı emellerin ve teröristlerin yedek kuvveti haline gelen vatan hainleri, battık, bittik, iflas ettik yaygarası koparan münafık odaklar, bizden adam olmaz diyen batı piyonları, batılın uşakları, bir eli yağda bir eli balda, ama zehirli dilleri de fitnenin batağında olan, millete tepeden bakan, emekçiyi tanımayan, emeği takmayan, keyfi demokrasi ve tufeyli özgürlük sevdalısı meyhane solcuları, çarkı felek gibi dönen, döndükçe posaları çıkan meydan ve merdane devrimcileri, boğaz’ın iki yakasına konuşlanmış villalarından kerpiçli evlerden çıkan kahramanları küçük gören kokuşmuşluğun son sürümleri, dinimizi diyanetimizi istismar eden bir avuç insanlık müsveddesi, biz nereden geldiğimizi, nasıl geldiğimizi, hangi badireleri berhava ettiğimizi şükretmiş bir kalp güzelliği, müsterih olmuş bir vicdan güvenciyle hamd olsun biliyoruz. Peki siz neyi biliyorsunuz, nereye hizmet ediyorsunuz, kim ya da kimlerin nam ve hesabına milli varlığımıza nefret saçıyorsunuz? Yok öyle yağma, hiçbir haine, hiçbir işbirlikçiye, hiçbir kiralık akıl sahibine milli şerefimizi, milli seciyemizi, milli geleceğimizi çiğnettirmeyeceğiz” diye konuştu.
    Bahçeli, kararlarının kesin, mücadelenin bıçkın olduğunu belirterek “Herkes dikkat etsin, bugünkü kurşun gibi ağır ortamda yayı gerilmiş ok gibiyiz, kınından çekilmeyi bekleyen keskin bıçak gibiyiz” dedi.

    Mustafa Kemal Paşa ve dava arkadaşları Sivas-Ankara yolculuğunda pek çok müşkülata maruz kaldığını vurgulayan Bahçeli, “Kayseri, Mucur, Hacıbektaş, Kırşehir, Kaman derken, Ankara’ya dokuz günde ulaşmışlardı. Bundan mülhem diyebilirim ki, aziz vatan bedava kazanılmadı, bahşiş alınmadı, ikram edilmedi, piyangodan çıkmadı, hibe ve hediye verilmedi. Kan verdik, can verdik, bedel ödedik, aç kaldık, açıkta yattık, ama teslim olmadık, taviz vermedik, boyun eğmedik. Bu vatan toprağın kara bağrında sıradağlar gibi duranların sayesinde vardır, ebediyen bizim kalacaktır. Tarihin dilinden düşmez bu destan, nehirler gazidir, dağlar kahraman, her taşı yakut olan bu vatan can verme sırrına erenlerindir. İç ve dış işgal cephesi çok iyi bilsin ki, irademiz Milli Mücadele iradesidir, heyecanımız 104 yıl önce Dikmen sırtlarında ayağa kalkan Seymenlerin heyecanıdır. 70 yayadan ve 300 atlıdan mürekkep Seymen’ler o gün bir başka heybetliydi. Ankara o gün bir başka görkem ve haşmetle doluydu” ifadelerini kullandı.

    Yarın aynı şekilde istiklal şairi Mehmet Akif Ersoy’un da 87’inci vefat yıl dönümü olduğuna dikkat çeken Bahçeli, “Bir damar patlamasın, sel götürür memleketi, Yoksa göstermeye Rabbim o elim akıbeti’ dizelerini ferasetle seslendiren, ‘Kör olsun ağlamayan, ey vatan felaketine’ sözlerini müthiş bir salabetle dile getiren, istiklalimizin manzum seslenişine ‘Korkma’ diye başlayan, ‘Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak’ müjdesiyle milli yüreklere su serpen, hayatı boyunca felahı millet için çırpınan merhum Akif’i, ‘Ne Mutlu Türküm Diyene’ haykırışını milli varlığımızın kilidi ve kifayeti haline getiren, Milli Mücadele’nin yol başçısı, Türkiye Cumhuriyeti’nin banisi Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü, kurucu kahramanları, aziz şehitlerimizi, kutlu ceddimizi rahmetle, hürmetle, minnetle anıyor, muhterem hatıraları önünde tazimle eğiliyorum” değerlendirmesinde bulundu.

    Ne kadar geriye bakarsak o kadar uzağı göreceklerini ifade eden Bahçeli konuşmasını şu şekilde sürdürdü: “Tarihi bir vakanın telaffuzu ile bugünün şifrelerini çözmenin elbette mümkün olacağı kanaatindeyim. Şöyle ki; Mustafa Kemal Paşa’nın Erzurum’da bulunduğu sırada, İngiliz işgal kuvvetlerini temsilen bir Albay da oradaydı. Bu şahıs Lord Curzon’un yeğeniydi. Mustafa Kemal Paşa’yı ziyaret etmiş, bu ziyaretinde küstahça ifadeler kullanmıştı. ‘Eğer’ demişti, ‘Erzurum Kongresi’ni toplamaktan vazgeçmezseniz, kuvvet kullanarak dağıtılmasına mecbur kalırız’ cümleleriyle tehdit savurmuştu. Bu husumetle perçinli kaba ve yaralayıcı sözlere Mustafa Kemal Paşa’nın verdiği cevap net, okkalı ve ödünsüzdü: ‘Kongre toplamak için ne hükümetinizden ne de sizden müsaade istemedik ki, böyle bir müsaade bahis mevzusu olsun.’ Bundan sonra Mustafa Kemal Paşa ayağa kalkmış ve İngiliz Albaya kapıyı göstererek, ‘Mülakatımız bitmiştir’ çıkışıyla haddini bildirmişti. İngiliz tehdidinden 24 saat sonra Trabzon’da bir cephanelik havaya uçmuş, 38 kişi hayatını kaybetmişti. Trabzon’da hasar görmeyen bina hemen hemen kalmamıştı. Bu sabotajı İngilizler organize etmiş, Erzurum’un cevabını Trabzon’da vermişlerdi. Hem kongrenin toplanmasının önüne geçmeye çalışmışlar, hem de cephaneliğin Kuvayı Milliye’nin kontrolüne geçmesini engellemeyi amaçlamışlardı” ifadelerini kullandı.

    ‘Gazze’de süren soykırıma haklı itirazın, uluslararası meselelere karşı onurlu itilanın, ABD’den AB’ye kadar milli tezlerinin başkent Ankara vizyonuna, Türk ve Türkiye Yüzyılı hedeflerine muvafık şekilde ileri sürmesi küresel hasım çevrelerini ürkütmüyor mu?’ diyen Bahçeli, “Rahatsızlık uyandırmıyor mu? Aleyhimize cephe almalarına sebep olmuyor mu? Bu nedenle iç ve dış husumet cephesi kolektif bir eylem planı tertibiyle eli ve vicdanı kana bulanmış kiralık tetikçilerini üzerimize salmaktadır. 22 Aralık ve 23 Aralık’ta 12 kahraman evladımızın şehit olması; İsrail’den ABD’ye, bazı Ortadoğu ülkelerinden Avrupa ülkelerine kadar müştereken kurulan saldırı ve suikast düzeneğinin harekete geçirilmesinin kahredici sonucudur. Mülevves niyet ve hedeflerin farkındayız” açıklamalarında bulundu.

    “Bu operasyonda CHP’nin DEM’lenmesi amaçlanmıştır”

    Tetiği çeken PKK’lı teröristtir; ancak silahı temin eden, mermiyi veren, hedefi gösteren, eylem zamanını belirleyen, taktik ve stratejik hedefleri tayin eden güçler de terörü ve terörizmi himaye eden alçaklar olduğunu vurgulayan Bahçeli, “Türkiye’nin hızını yavaşlatmak, yeni yüzyıl heyecanını azaltmak, milli birlik ve kardeşliğimizi yaralamak için menfur bir operasyon devrededir. Bu operasyonda CHP’nin DEM’lenmesi amaçlanmıştır. Bu operasyonda sözde aydınlar, satılmış gazeteciler, kimliksiz ve vatansız sivil toplum kuruluşları eşgüdüm halinde atın arabaya koşulduğu gibi koşulmuşlardır. Ne zaman Türkiye başını kaldırsa, bir adım öne çıksa, adından bahsettirse, sözü geçen bir ülke olsa çok geçmeden farklı kaynaklardan doğsa da aynı gayeye hizmet eden musibetlerle karşılaşıyoruz. Ne zaman küresel zeminde hakkın ve haklının yanında durup zalime ve zulme hayır desek yumuşak karnımızdan darbe alıyoruz. Ne zaman yürümeyi bırakıp koşalım diyoruz, gelin görün ki, karanlık oyunlarla, alçak operasyonlarla, hain organizasyonlarla engellenmek, durdurulmak, oyalanmak, daha korkuncu boğulmak isteniyoruz” dedi.
    Son günlerdeki tartışmalara bakıldığında, aslında hepsinin devletin hükümranlık haklarını tahrip, milletin de sinir uçlarını tahriş eden provokasyonlar olduğunu görmek mümkün olduğunu belirten Bahçeli, “Her yerden üstümüze geliyorlar. Her iğrenç yolu deniyorlar. Gözümüzün içine baka baka ihanetin fermanını okuyorlar. Göstere göstere terörizme güzelleme yapıyorlar. Dişimizi sıkıyoruz, ya sabır diyoruz, herhangi bir çılgınlığa, herhangi bir taşkın müdahaleye tevessül etmeyelim istiyoruz. Ne var ki estirilen tahrik kampanyası sağduyulu ve soğukkanlı duruşumuzu gittikçe sarsıyor. Hınıslı Said isimli bir haine yapılan övgülerden tutun da bütçe görüşmeleri sürecinde Gazi Meclis’in manevi ruhunu ve tarihi dokusunu hırpalayan, milletimizin haysiyet ve onurunu zedeleyen bölücü mesajlara, terör diline kadar duyulmadık, görülmedik, yaşanmadık hiçbir şey kalmamıştır” şeklinde konuştu.

    “Biz Türkiye Büyük Millet Meclis’inde terörist istemiyoruz, düşman istemiyoruz, katil istemiyoruz, canilerin sırtını sıvazlayan namertleri asla istemiyoruz”

    Türkiye Büyük Millet Meclisi teröristlerin, bölücülerin aklanma, paklanma, barınma, sığınma ve meydan okuma mekânı olmadığını, aksine hizmet eden kim varsa hasmımızdır, vatan haini olduğun altını çizen Bahçeli, “Milliyetçi Hareket Partisi’nin açık tavrı ve çağrısı şudur: Mehmetlerimize kurşun sıkan, yavrularımızı yetim bırakan, kanımızı döküp canımızı alan teröristlere hangi milletvekili hoşgörüyle ve muhabbetle yaklaşıyorsa suçludur, tarih ve millet önünde hesap vermekten kurtulamayacaktır. Biz Türkiye Büyük Millet Meclis’inde terörist istemiyoruz, düşman istemiyoruz, katil istemiyoruz, canilerin sırtını sıvazlayan namertleri asla istemiyoruz. PKK lehine gözetleme kulesi işlevi gören, Türk bayrağını hazmedemeyen, İstiklal Marşımızı söylemeyen, milli ve manevi ortak değerlerimizi kabullenmeyen, millet mevhumunu benimsemeyen, sözde Kürdistan havariliğinden vazgeçmeyen, Türkçe’ye rakip dil çıkarmak için her fırsatı ganimet bilen, devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğüne düşman kesilen sözde parti veya partilerin Cumhuriyet’i kuran TBMM’de bulunması, hazine yardımı ve maaş almaları rezalettir, melanettir, cinayettir, zillettir, milletimize karşı en aşağılayıcı muamelemedir. Böylesi bir haksızlık ve hukuksuzluk dünyanın hangi ülkesinde görülmektedir?” diye konuştu.

    “57 DEM milletvekilinin maaşının ve bu terör yuvasına ödenecek Hazine yardımının derhal kesilerek terörle mücadeleye ve şehit ailelerine aktarılmasıdır”

    Gelişmeler karşısında ilk önerisini dile getiren Bahçeli, “57 DEM milletvekilinin maaşının ve bu terör yuvasına ödenecek Hazine yardımının derhal kesilerek terörle mücadeleye ve şehit ailelerine aktarılmasıdır. İkinci önerim, teröre yardım ve yataklık yapan, somut delillerle suçu sabit görülen sözde milletvekillerinin görüşülmeyi bekleyen dokunulmazlık dosyalarının karara bağlanarak bu haşaratların acilen mahkemeye çıkarılmasıdır. Üçüncü önerim, yeni anayasa sürecinde, Anayasa Mahkemesi statüsünün, üye yapısının, yargılama usullerinin radikal şekilde ele alınarak yeniden yapılandırılması ya da bu mahkemenin kapatılmasıdır. Dördüncü önerim de, TBMM Genel Kurulu’nda anlam ve ahlaki bağlayıcılığını temelden kaybeden kürsü dokunulmazlığı sınırlarının yeni baştan çizilmesidir” ifadelerine yerdi.

    “Uzaktan kumandalı yargı da, yargıç da olmaz diyen Bay Zühtü, senin kumandan, senin ipin kimin elindedir”

    Anayasa Mahkemesi Başkanı Zühtü Arslan’a ve üyelerine seslenen Bahçeli, “Merak ediyorum ki, Anayasa Mahkemesi’nin malum başkanı ve mahut üyeleri yüreklerimizi kavuran şehit haberleri karşısında acaba ne hissetmişlerdir? Nasır tutmuş vicdanları biraz olsun sızlamış mıdır? Anayasa Mahkemesi’nin önünde görüşülmeyi bekleyen 129 bin 140 bireysel başvuru dosyası varken, hatta bazılarına yıllardır sıra gelmemişken, mahkûm Can Atalay dosyasını acilen inceleyip hak ihlali kararı verilmesinin izahını kara cübbeli işbirlikçiler nasıl yapacaktır? Aynı özen, aynı hassasiyet, aynı dikkat neden ve niçin HDP’nin ve devamı partilerin kapatılma davasının ikmalinde gösterilmemektedir? Bu anormal çelişkiyi, adeta çuvala sığmayan bu mızrağı nasıl yorumlayalım? Neye yoralım? Anayasa Mahkemesi’nin başkan ve üyeleri, kulak veriniz bana, şehitlerimiz omuzlarda vatan topraklarına emanet edildi, onların kanlıları ve destekçileri de aramızda dolaşıyor, hala adaletin ve hukukun onurunu sahiplenmeyecek misiniz? Uzaktan kumandalı yargı da, yargıç da olmaz diyen Bay Zühtü, senin kumandan, senin ipin kimin elindedir? Hakkımızı savunmazsak şerefimizden mahrum olacağımızı size hiç kimse öğretmedi mi?” diye konuştu.

    Irak’ın kuzeyinin sıfır noktasında tesis edilen; karın, buzun, donun tam ortasında çadırdan ve teneke barakalardan kurulan geçici üslerde görev alan kahramanlarımıza saldırılıyor, vatanımız kundaklanıyor, ülkemiz dinamitlendiğine dikkat çeken Bahçeli, “Analarının bakmaya kıyamadığı, geceleri üşümesin diye üzerlerini örttüğü gencecik fidanlarımız şehit ediliyor, düşman ülkeler itleri yallamış üzerimize kışkırtıyor, ey mahkeme üyeleri siz daha ne yapıyorsunuz? Daha neyle avunuyorsunuz? Şayet buna adalet diyorsanız, batsın sizin adaletiniz. Şayet buna hukuk diyorsanız, olmaz olsun böyle hukukunuz. DEM’in hukuken defni yapılmadıktan sonra Türkiye’ye huzur gelmeyecektir” dedi.

    “HDP’nin devamı, PKK’nın gece görüş dürbünü olan DEM’in TBMM’de daha fazla yer alması toplumsal ve siyasi tansiyonu kontrol edilemez aşamalara taşıyabilecektir.”

    DEM partisi bir eşbaşkanın ‘Kürt sorunu ve Öcalan’a yönelik tecrit devam ettikçe Tekirdağ’lı da, Trabzonlu’da huzur bulamayacak’ sözlerini hatırlatan Bahçeli, “DEM’in onursuz ve şerefsiz bir milletvekili de, onurlu çözümün bebek katiliyle diyaloğun başlatılması ve tecridin kaldırılması olarak açıklamış. Bize göre çözüm bellidir ve bilinmektedir. O da terörü ve teröristleri topluca imha etmek, bölücü destekçilerinin acımasızca kökünü kazımaktır. Adalet bu sayede yerini bulacaktır. HDP’nin devamı, PKK’nın gece görüş dürbünü olan DEM’in TBMM’de daha fazla yer alması toplumsal ve siyasi tansiyonu kontrol edilemez aşamalara taşıyabilecektir. Ne sahada, ne ovada, ne şehirde, ne belediyede, ne dağda, ne mağarada, ne de Türkiye Büyük Millet Meclis’inde terörist görmeye dayanma gücümüz artık kalmamıştır. Ya bu hesabı sorup burunlarından fitil fitil getireceğiz, ya da ihanetin şımarmasına, gittikçe meydan okumasına sessiz kalıp yıkımın altında kalacağız. Ya adalet diyeceğiz, ya da dış destekli, istihbarat örgütlerinin arka bahçesi olan bölücü terör örgütünün kanlı akıntısında kaybolup gideceğiz. Ya devlet başa, ya da kuzgun leşe diyerek duruş göstereceğiz” şeklinde konuştu.

    22 ve 23 Aralık terör saldırılarında 12 askerin şehit düştüğünü, çok sayıda askerinde yaralandığını hatırlatan Bahçeli, “Huzurlarınızda, minnettarlığımızı ifadede kelime bulamadığım aziz şehitlerimizi Cenab-ı Allah vasi rahmetiyle kuşatsın diyorum. Her birisini merhamet ve cemaliyle mükâfatlandırsın inşallah. Yaralılarımıza acil şifalar diliyorum. Hepimizin başı sağ olsun. Vatan sağ olsun. Millet var olsun. Devlet sonsuza kadar yaşasın dursun” dedi.

    Ateş’in düştüğü yeri değil herkesi yaktığının altını çizen Bahçeli: “Tokat’ın Almus ilçesinde kerpiçli bir evde doğan, Irak’ın kuzeyinde şehit düşen kahraman evladımız Yasin karaca hayattayken komutanına soruyor: ‘komutanım, yolumuz ne yolu? Komutanı cevap veriyor: ‘Şehitlik yolu.’ Kahraman evladımız Yasin hüküm cümlesini yapıştırıyor: ‘Kızıl elmaya kadar devam.’ Sosyal medya paylaşımında ‘Her şey vatan için, can için, canan için, göz kırpmaz can veririz bir avuç toprak için’ diyen bu iradeyi yıkacak, bu imanı teslim alacak dünya çapında bir kuvvet yoktur, olamaz, olamayacaktır. Biliyorum, milletçe infial halindeyiz. Ateş düştüğü yeri değil herkesi yakmıştır. Yine de sakin, sabırlı, soğukkanlı olmak durumundayız. Türkiye Cumhuriyeti devleti bölücü terör örgütüyle ve arkasındaki sırtlan tabiatlı ülkelerle mücadele edecek güce, dirayete ve kabiliyete ziyadesiyle sahiptir. Hiç kimse merak buyurmasın, devlet-millet dayanışmasıyla bu belanın, bu cefanın, bu felaketin, bu şerefsizliğin üstesinden gelinecektir. Devlet muktedir, millet mukavemetle muazzezdir. Ancak terörle mücadeleye taktik değil stratejik bakmak, kaynağını kurutmak kadar iç destek lobisinin de üstüne gitmek milli varlığımız ve milli güvenliğimiz adına tarihi bir vecibedir. Terörle huzur, terörle gelecek, terörle sükûnet, terörle emniyet arasında üçüncü bir seçenek yoktur” dedi.

    Bütün siyasi partilerin mutlak surette durum muhasebesi yapmak, nerede durduklarını, milli meselelere nasıl baktıklarını gözden geçirmek zorunda olduğunu vurgulayan Bahçeli, “TBMM’de grubu bulunan siyasi partilerin milletimizin hissiyatlarını ortaklaşa seslendirmeleri, dünyaya birlik ve beraberlik mesajı vermeleri, bundan mülhem hazırlanan metinlere önşartsız imza atmaları milli, manevi, ahlaki ve demokratik bir teamüldür. Geçmişte pek çok örneği de görülmüş ve yaşanmıştır. Gazi Meclis’te yer alan hiçbir parti, Türkiye’nin ve Türk milletinin karşı karşıya olduğu bir tehdit veya tehlikeye sessiz ve tepkisiz kalamaz. Kalırsa muarız cepheye fiilen katılmış olacaktır. Aynı zamanda işlenmiş suç ve cinayetlere göz yummuş, onay vermiş sayılacaktır. Hiçbir parti grubunun devasa bir terör sorunu karşısında ‘ama, ancak, bir bakalım, bir araştıralım, bilgi alalım’ bahanelerine sığınma hakkı da yoktur” açıklamasında bulundu.

    “PKK’nın safına geçen, şehitlerimizin kemiklerini sızlatan, gazilerimizi sukutu hayale uğratan bugünkü CHP, DEM kadar milli güvenlik tehdididir”

    DEM ve CHP’nin haricinde TBMM’de Grubu bulunan 4 siyasi parti hazırlanmış ortak açıklama metnine imza koyduğunu ve millet ve devlet iradesine ses olmuşlar, terör saldırılarını şiddetle kınadıklarını hatırlatan Bahçeli, “Sormak lazımdır ki CHP, bu metnin neresini beğenmedi? Niçin telaşa kapıldı, DEM’in siyasi kolonu olmayı nasıl hazmetti? CHP, DEM’in peşinde yuvarlana yuvarlana köşesini, siyasi kişiliğini, milli mensubiyetini, ahlaki ve tarihi mirasını kaybetmiştir. Bu kesindir. CHP yönetimi Türkiye Cumhuriyeti’nin karşısına geçmiştir. Hepsine birde yazıklar olsun diyorum. Özgür Özel zıvanadan çıkmış, zırvaya gömülmüş, zirzop siyasetiyle bindiği dalı kesmeye başlamıştır. Terörist Demirtaş’ı selamlayıp bölücülerin elini eteğini öpen bu gafilin sonunda kafese alınıp bölücülük narkozuyla uyuşturulduğu ortadadır. Gemlenmiş ve DEM’lenmiş CHP yönetimi yüz karasına, utanç kaynağına dönüşmüştür. Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin ortak açıklamasına imza atmayarak PKK’nın safına geçen, şehitlerimizin kemiklerini sızlatan, gazilerimizi sukutu hayale uğratan bugünkü CHP, DEM kadar milli güvenlik tehdididir. Görevdeki CHP yönetimi bizim nazarımızda yok hükmündedir. Terör saldırılarından hemen sonra Milli Savunma Bakanımız Sayın Yaşar Güler’den parti gruplarını ve Meclis’i bilgilendirmesini isteyen özelleşmiş esir zihniyet sorumsuzdur, şuursuzdur, savruktur ve çamurdur” açıklamalarında bulundu.

    Memleketi Manisa’da protesto edilen CHP Genel Başkanı Özel’in, eğer aklını başına almazsa sokakta bile yürümeyeceğini belirten Bahçeli, “Eleştiriler karşısında köşeye sıkışan CHP’nin, Meclis Grup Başkanlığı kanalıyla bölücü terör örgütünün ismini anmadan yaptığı açıklama ise tam bir kepazelik beyanıdır. ‘Terörün hedeflerine asla müsaade etmeyeceğiz’ diyen bu teslimiyetçi ve mandacı siyaset modelinin, bir bakıma bölücü teröre ilik nakli, kalp masajı yapan acil servis birimine dönüştüğü de ortadadır. CHP, işgal edilmiş, Türkiye düşmanlarının eline geçmiştir. Bu acıklı tablo ülkemiz ve demokrasimiz adına çok ciddi bir risktir” ifade etti.

    CHP Genel Başkanı’nın Tuzla Piyade Okulu’nda yaşananlardan sonra başarılı, dirayetli ve cesur yürekli Milli Savunma Bakanına saldırmasının alçaklık, korkaklıktır, hunhar terör örgütüne vekâlet etmek olduğuna dikkat çeken Bahçeli, “Görevini onurla yapan Milli Savunma Bakanımıza, ‘Ya aklını başına alacak ya da biz onun aklını başına getireceğiz’ diyerek üst perdeden ve tehditvari şekilde konuşan özelleşmiş esir zihniyet, bugüne kadar kaç kişinin aklını başına getirmiş de, böylesi bir özgüvenle atıp tutmaktadır. Emperyalizmin özelleştirdiği bu şahısta akıl olsa zaten böyle konuşmaz, konuşamazdı. Terörle mücadele eden bakanlarımızdan komutanlarımıza, Türk Silahlı Kuvvetlerimizin ve Polis Teşkilatımızın her kademesinde görev yapan kahramanlarımıza dil uzatanların dilinin, El uzatanların elinin, göz koyanların gözünün, parmak sallayanlarını da parmağının hesabını sorar, bedelini misliyle ödetiriz. Daha önce söylemiştim, yine söylüyorum, bunların alayının aklını alırım. Milli Savunma Bakanımızın, Türk Silahlı Kuvvetleri komuta heyetinin, kahraman asker ve polislerimizin sonuna kadar arkasındayız. Tuzla Piyade Okulu’nda 10 Kasım günü yakasına Atatürk fotoğrafı takmayan şahısla ilgili gereği yapılmış, gösterilen tepkiler de bizim nezdimizde haklı bulunmuştur. Milli Savunma Bakanımız konunun takip edildiğini ve gereğinin yapılacağını açıklamıştır. Terör örgütüne gıkını çıkarmayan Özgür Özel’in asker düşmanlığı, düşmanlara askerlik özentisinden başka bir şey değildir. Üç kuruşluk aklıyla beş kuruşluk konuşmalar yapan Özel’in gittiği yol yol değildir, siyaseti siyaset değildir, CHP’yi hızara verdiği açıktır, yediği herzelerin boğazına duracağı günler ise çok yakındır” diye konuştu.

    31 Mart 2024 tarihinde yapılacak Mahalli İdareler Seçimlerinde AK Parti ile 30 büyükşehir ve 29 ilde işbirliği yapma kararı aldındığını 22 ilde de demokratik yarış halinde olacağını hatırlatan Bahçeli, “Önümüzdeki seçimler terörün yedeğinde olanlarla Türkiye’nin yanında duranlar arasında geçecektir.Cumhur İttifakı başaracak, işbirlikçi ve ilkesiz siyaseti yerel yönetimlerden söküp atacaktır. İnanıyorum ki, 14 Mayıs ve 28 Mayıs 2023 Cumhurbaşkanı ve Milletvekili Genel Seçimlerinde Cumhur İttifakı’nın gösterdiği muvaffakiyetin aynısı 31 Mart 2024’te de sahnelenecektir. Gayret bizden tevfik Allah’tandır. Sefer bizden takdir ve teveccüh aziz milletimizdendir. 2024’ün kazananı gene Türkiye ve Türk milleti olacaktır. Büyük Türk milletinin, Türk-İslam aleminin; kökeni, yöresi ve anasının dili ne olursa olsun tüm vatandaşlarımızın, tüm insanlığın yeni yılını şimdiden kutluyor; barış, huzur, esenlik ve selamet dileklerimi ifade ediyorum. 2024 yılı Türk ve Türkiye Yüzyılının giriş kapısı, lider ülke Türkiye’nin ilk adımıdır. Sözlerime son verirken hepinizi hürmet ve muhabbetle selamlıyor, yeni yılınızı tebrik ediyorum” şeklinde konuştu.

  • Bahçeli’den Kılıçdaroğlu’na: “Noktalı siyaset olmaz”

    Bahçeli’den Kılıçdaroğlu’na: “Noktalı siyaset olmaz”

    MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Sivas Halk Buluşması’nda Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’dan önce kürsüye çıkarak Sivaslılara seslendi.

    Bahçeli konuşmasında Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin devam etmesi gerektiğine değinerek, “Türkiye’de 1946’da çok partili demokrasiye geçildi. O günden bu güne geçen 70 yıllık dönem içerisinde 17 koalisyon hükümeti kurulmuş, bu hükümetlerin ömrü kısa olmuş, 5-6 siya parti iktidarı görülmüş, fakat Türkiye’nin hiçbir sosyal ve ekonomik problemi çözülmediği gibi Türkiye’nin başına musallat olan iç ve dış güçlere karşıda milletçe durulamamıştır. Yani, parlamenter sisteme tekrar dönelim diye mevcut sistemi eleştirenlere sesleniyorum. Bu kadar ağır bir felaketin yaşandığı dönemde şuan için kalkıp, 17 defa koalisyon hükümeti kurulmuş hepsinin ömrü 1-2 yıl olmuş, böyle bir yapıyla mı bu problemlerin altından kalkılabilecek. Şimdi bunun bir örneğini hep beraber görüyoruz. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi seçimlerinin 2. turunu yaşarken bazı siyasi partiler bir araya geldiler, kimisi ittifak kurdu, kimisi başka yollara tevessül etti. Netice itibariyle 6’lı bir masa oluşturdular. Bu 6’lı masa 1.5 yıl toplandı bir tane Cumhurbaşkanı adayı belirlemekte başarılı olamadı. Sonunda bir isim üzerinde mutabakata vardıklarını söylediler ama masa alttan üstten çatladı, bir takım PKK terör örgütünün uzantılarıyla da bir arada yeni yeni suni masalar oluşturmaya çalıştılar. Şimdi Sivaslılara soruyorum. 1.5 yıl bir araya geldiniz. Her akşam bir yemek yediniz. Yediğiniz yemeklerde ne yediğinizi millete söylemediniz ama milletin karşısına geçip yalanla dolanla ortalığı karıştırıp, patatesten, soğandan, domatesten bahsedip pahalılıkları istismar ettiniz. Netice itibariyle bir tane adayı bulamadınız. En sonunda bir karara vardınız. Bugün bu adayla yarışa giriyorsunuz. Bu yedi partiden oluşan, yarın Meclis’te nasıl temsil edileceği belli olmayan, yönetimde istikrar yerine paydaşlar üreten, makamlar dağıtanlarla Türkiye’nin bugün ki ekonomik sıkıntılarını aşmak mümkün gözükmüyor” diye konuştu.

    “Noktalı siyaset olmaz”
    Bahçeli, Kılıçdaroğlu’nu siyaset üretemeyip noktanın ardına sığınmakla suçlayarak, “Bir de moda oldu; ‘Şunu şunu yapacağım nokta.’ Ne demek nokta, noktanın ötesi nedir neden söyleyemiyorsun? Nokta, yani diyorsun ki ben adayım Kemal Kılıçdaroğlu adını kullanıyorum nokta. Peki noktadan sonra ki Kılıçdaroğlu kim? Ne yapacak bu noktadan sonra? Bu noktanın ünlemi var ama bu noktanın virgülü yok. Nokta var demek ünlemi de beraberinde getirmek demektir. Yedi tane ünlem ver sonunda da bir nokta. Yedi noktanın içerisinde Meclis’te bir sürü parti var ama nokta sadece ve sadece Kemal Kılıçdaroğlu. Kemal Kılıçdaroğlu milletin huzuruna çıktığında ne yapacağını anlat, nasıl yapacağını anlat, anlatamıyorsan kendini kurtarmak için noktaya saklanma, noktanın altına gizlenme. Televizyona çıktığın zaman bu milletle alay etme. Evleri ücretsiz yapacakmışsın. Yalan dolan, fasulye nohut. Bunlardan bahsediyorsun son cümlen ne? Nokta. Noktalı siyaset olmaz” şeklinde konuştu.