Etiket: MHP

  • Bahçeli’den 3 stratejik tedbir önerisi

    Bahçeli’den 3 stratejik tedbir önerisi

    MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, TBMM’de partisinin grup toplantısında konuştu. Devlet Bahçeli, Rusya-Ukrayna savaşı nedeniyle Türkiye’ye sığınan Ukraynalı sayısının 60 bini bulduğunu, diğer ülkelere gidenlerle birlikte bu sayının 3,5 milyonu geçtiğini söyledi.

    Bahçeli, Rusya ile Ukrayna arasında 34’üncü gününe girilen kriz ve çatışmaların küresel enerji ve emtia fiyat artışlarını tetiklediğini ve hayat pahalılığının tırmandığını belirterek, “Rusya, dünya doğal gaz rezervlerinin dörtte birine sahiptir ve Avrupa ülkelerinin toplam enerji tüketiminin yüzde 40’nı karşılamaktadır. Küresel gıda ihracatının neredeyse yüzde 25’i Rusya’nın tekelindedir. Bu ülke tek başına yılda 44 milyon ton buğday ihraç etmektedir. Rusya ve Ukrayna hükumetlerinin buğday ihracatını durdurduklarını açıklaması, bazı ülkeler için tam bir felaket habercisidir. Ukrayna savaşı enerji ve gıda güvenliği konusunda herkesin bir yol ayrımında, stratejik bir karar aşamasında olduğuna da işaret etmektedir. Küresel ticaretin sekteye uğraması, tedarik zincirlerindeki kırılmalar, ekonomik faaliyetlerdeki daralmalar, çatışan taraflardan enerji ve gıda ithalatı yapan ülkeler için beka düzeyinde bir tehdittir. Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü’nün yaptığı son açıklamalarda, temel gıda emtialarının iki büyük ihracatçısı olan Rusya ile Ukrayna’nın tarımsal faaliyetlerinde muhtemel aksaklıkların dünya genelindeki açlık sorununu kamçılayacağı iddia edilmektedir. Kaldı ki yaşanan ve karşılaşılan gerçek de budur” diye konuştu.

    ‘TARIM KENTLERİ KURULMALIDIR’

    Bahçeli, Türkiye’nin üç ana başlık altında acil ve stratejik tedbirler almasının milli bir zaruret olduğunu vurgulayarak şöyle konuştu:

    “Birinci stratejik tedbir olarak, gıda güvenliğinin tam ve eksiksiz sağlanması şarttır. Hem doyacağız hem doyuracağız hem de kendi kendimize yeten bir ülke olacağız. Bu nedenle ekilebilir tarım arazilerini genişletmek ve çiftçilerimizi desteklemek zorundayız. Bizim düşüncemize göre, tarım sektörünün; yüksek verimlilikle ve kaliteli ürün üreten, teknoloji kullanabilen, ülke insanını besleyebilen ve ihracat kapasitesi yüksek, büyümeye sürdürülebilir katkı sağlayan bir yapıya kavuşturulması esastır. Bu sektör; üretim, işleme ve pazarlama boyutlarıyla bütüncül bir yapıya kavuşturulmalıdır. Ülkemiz şartlarına uygun yüksek verim ve kalitede tohum, fide, fidan ve damızlık hayvan geliştirilmesi ve üretimi desteklenmeli, dış bağımlılığa son verilmelidir. Bunun yanında yatırım ve teknolojiyi kırsal alanlara yöneltmek üzere, tarım-sanayi entegrasyonunun sağlandığı kırsal cazibe birimleri olan Tarım kentleri kurulmalıdır. Ülkemizde gıda güvenliği ve güvenilirliği çağdaş normlara, herkesi kapsayacak ve koruyacak seviyelere ulaştırılmalıdır. Bizim bu alanlarda yapılacak her girişime desteğimiz tamdır.”

    ‘ENERJİ ARZ GÜVENLİĞİ TEMİN VE TAKVİYE EDİLMELİ’

    Bahçeli, ikinci stratejik tedbirin enerji arz güvenliğinin temin ve takviye edilmesi olduğunu söyleyerek şöyle dedi:

    “İleri teknoloji kullanılarak yeni ve yenilenebilir enerji kaynaklarından yararlanma vasıtasıyla, Türkiye enerji bağımlılığından kurtulacağı gibi uluslararası enerji piyasasının belirleyici aktörlerinden birisi haline gelmesi mümkündür. Bizim enerji politikamızın temel amacı şudur: Enerji dış bağımlılığının azaltılarak, güvenli enerji kaynaklarının oluşturulması, yerli enerji kaynaklarının verimli kullanılması, nükleer başta olmak üzere yeni enerji teknolojilerini üretecek yetkinliğe ulaşılması, enerjide çeşitlilik ve kaynak güvenliği sağlanması, enerji sıkıntısı yaratacak risklerin önlenmesi ile ülkemizin kurulu gücünün enerji talebini karşılayabilecek duruma getirilmesidir. İsrail ile kurulan temaslar, bu ülkenin doğal gazının Avrupa’ya taşınmasıyla ilgili karşılıklı ve geliştirici iş birliği kanallarının açılması Türkiye’nin enerji konusundaki dezavantajlı pozisyonunu telafi edecek hamlelerden birisi olarak dikkat çekmektedir. Karadeniz’de keşfedilen 540 milyar metreküplük doğal gaz kaynağı, Doğu Akdeniz’de bulunacak yüksek rezerv miktarı ülkemizin elini ve enerji siyasetini elbette güçlendirecektir. Bizim enerjimiz, bizim ekmeğimiz, şayet doğru ve yerinde kullanmasını bilirsek, önümüze çıkarılan sanal engelleri aşma becerisi gösterirsek kesinlikle yetecektir. Türkiye hiç kimseye el açacak, ona buna minnet edecek bir ülke değildir.”

    ‘HORMONLU ARTIŞLARA KARŞI ETKİLİ ÖNLEM’

    Bahçeli, üçüncü stratejik tedbirin hormonlu artışlara karşı caydırıcı ve etkili önlemlerin sürdürülebilir mahiyette alınması olduğunu kaydederek şöyle dedi:

    “Ayçiçek yağından sonra şeker fiyatlarında yaşanan tırmanışların gerçekçi bir temeli olmadığı gibi, piyasa şartlarının esasını da yansıtmadığı açıktır. Şekerin kilogram fiyatının iki hafta içinde 7 liradan 19 liraya çıkması ve bunun da siyasileştirilip istismar edilmesi pis bir kumpasın, bayat bir ekonomik operasyonun dış bağlantıyla servis edilmesinden başka bir şey değildir. Ülkemizde yeterli şeker olmasına rağmen, önümüzdeki dönemde fiyat artış beklentisi, bu beklentinin şiddetle körüklenmesi, şeker stoklayan fırsatçıların gözünü hırs bürümesi birdenbire şekeri tartışma konusu haline getirmiştir. Türkiye’nin yıllık şeker ihtiyacı 2,7 milyon tondur. Şu anda şeker eksiği değil, fazlası mevcuttur. Telaşa ve paniğe hiç gerek yoktur. Ancak stokçulardan, karaborsadan nemalanan, dini imanı para olan çıkarcılardan da mutlaka hesap sorulmalı, bunların yırtık yakalarından tutulmalıdır. Bizim önerimiz, Türkşeker’in fiyatları maliyetlere göre yeniden belirlemesi, pancar ekim kotasının aşamalı şekilde kaldırılmasıdır. Esasen mesele ne ayçiçek ne de şekerdeki fiyat artışlarıdır. Dün domates, soğan, patates, patlıcan diyerek ortalığı karıştırmaya çalışanlar, bugün farklı ürünlere bel bağlamışlar, kendilerine alçakça ve kurnazca bir fırsat kapısı açmaya yeltenmişlerdir. Enflasyonun ve bunun sonucu olan hayat pahalılığın geldiği noktadan doğal olarak biz de rahatsızız, biz de müştekiyiz. Fakat zillete düşüp fiyat artışlarından siyasi propaganda konusu çıkarmaya heves edenleri de asla iyi niyetli göremeyiz, görmeyeceğiz.”

    ‘DİLEĞİMİZ PUTİN VE ZELENSKİ’NİN YÜZ YÜZE İSTANBUL’DA GÖRÜŞMELERİ’

    Bahçeli, Rusya Ukrayna arasında yaşanan savaşın sona ermesi ve ateşkesin sağlanması gerektiğini söyleyerek şöyle devam etti:

    “Dileğimiz ve temennimiz Putin ile Zelenski’nin yüz yüze görüşmelerini en kısa zamanda İstanbul’da yapması, savaşı barışla düğümlemeleridir. İnanıyorum ki, dünyanın beklediği çözüme bir adım daha yaklaşılmıştır. Türkiye hakem ülke olarak kalıcı barışın hadimi olduğunu bir kez daha ispat etmiştir. Biz çatışmaların son bulmasını, statükonun yeni baştan ele alınmasını, ateşkes rejiminin acilen tesisini arzuluyoruz. Ne ibret verici bir çelişkidir ki, geçmişte orak çekiç flamasını sallayan, Rusya yanlısı olarak mangalda kül bırakmayan gedikli Marksist-Leninist ve Sosyalistlerin bugün bir numaralı Amerikancı kesilmişlerdir. Hatırlarsanız Biden başkan olmadan önce, Türkiye’deki muhalefet bloğuna destek verilmesinden, iktidarı da değiştirip Cumhurbaşkanı’nı devirmekten bahsetmişti. Bu düşmanlık saçan ağzın demokrasiyi telaffuz etmesine, otokrat rejimlerden şikayet etmesine kim inanacak, kimler aldanacak? Aynı ton ve içerikteki bir konuşmayı Polonya’nın başkenti Varşova’da yapmadı mı? Bu defa da Putin’i hedef tahtasına koymadı mı? Biden, Rusya’nın Ukrayna saldırısının demokrasiyi boğazladığını iddia etmekle kalmadı, Rusya’da bir rejim değişikliği olması gerektiğine vurgu yaparak, kendi dışişleri bakanı tekzip etse de Putin’in iktidardan bile uzaklaştırılmasını söyledi. Bizim için Putin’in iktidarda kalıp kalmaması evvelemirde Rus halkının bileceği bir konudur ve Rusya’nın kendi iç meselesidir. Ancak Biden hem hukuktan hem demokrasiden hem özgürlükten söz açıp da, ülkelerin rejim ve siyasi yönetimlerinin değişmesini ne hakla, hangi yetkiyle isteyebilmektedir? Dün Türkiye’yi hedef alan Biden’ın bugünkü hedef ülkesi Rusya’dır.”

    ‘KUYTUL İTTİFAKI OLARAK HAFIZALARA KAZINMIŞTIR’

    Bahçeli, 6 siyasi partinin hazırladığı ikinci ortak bildiriyi anımsatarak şöyle konuştu:

    “Daha önceki toplantılarını 6+1 formatında yapan bu partiler, şimdi Kuytulcuları da alarak sayıyı 6+2’ye çıkarmışlardır. Masa altına saklanan sabıkalı ve suçlu sayısı böylelikle ikiye ulaşmıştır. Bu ittifakın adı ‘zillet’ olduğu kadar aynı zamanda ‘Kuytul ittifakı’ olarak hafızalara kazınmıştır. Gönül ister ki, dürüst olsunlar, mert olsunlar, HDP ile Kuytul’u da yanlarına alarak yuvarlak masanın çapını genişletsinler. Ne var ki yapamazlar, yapmaya yürekleri yetmez. Altı siyasi partinin ortak imzasıyla yayımlanan bildiride yine hiçbir şey yoktur. Zillet ittifakı partilerinin ortak açıklaması evlere şenlik, trajikomiktir. Altına imza attıkları metnin bir akıl tutulmasına, vahim bir çarpıklığa ve baştan ayağa tutarsızlığa çanak tuttuğu hakikaten belgelenmiştir. Dünya, Türkiye’nin dış politikadaki stratejik ve mukayeseli yükselişini konuşuyorken, bu zillet ittifakı anlaşılan gelişmeleri tribünden izlemekten, gerçekleri itiraf ve ifadeden aciz ve mahrum kalmıştır. Altı partinin ortak açıklamasında yer bulan bu saçma sapan değerlendirmeye karşı biz de diyoruz ki; hepinize geçmiş olsun, bu yakalandığınız illet hastalık gözünüzü perdelediği gibi, vicdanınızı da pençelemiştir. Birbirlerinin kuyusunu kazan bu ittifakın Türkiye’nin geleceğinde bırakınız söz sahibi olmasını, bunun konuşulması dahi akla ve mantığa bühtandır. Türk milleti bunlara müsaade etmeyecek, 2023 yılının Haziran ayında sandığa gömecektir.”

  • Yenişehir Havalimanı’nın akıbeti TBMM’ye taşındı

    Yenişehir Havalimanı’nın akıbeti TBMM’ye taşındı

    MHP Bursa Milletvekili Mustafa Hidayet Vahapoğlu, TBMM Genel Kurulu’nda yaptığı konuşmada “Yenişehir Havalimanı seferleri” ile “yöneticisinin suistimali sebebiyle günlerdir doğal gaz kullanamayan Doğanbey TOKİ’de ikamet eden vatandaşların durumunu” gündeme taşıdı.

    Ukrayna savaşı sonrası Rusya’ya uygulanan ambargo sebebiyle bu ülkenin kendi uçaklarıyla Türkiye dahil, birçok bölgeye yolcu taşımacılığı yapamadığına değinen MHP Bursa Milletvekili Mustafa Hidayet Vahapoğlu, “Türk Hava Yolları (THY) Yönetimi de kış sezonunun ardından, 22 Nisan tarihi itibarıyla Yenişehir dahil bazı iç hatlarda kullandığı uçakları, turizmdeki talepleri karşılamak amacıyla Rusya-Türkiye seferlerine kaydırmayı planlıyor” dedi.

    Şartlar ne olursa olsun Yenişehir Havalimanı’nın iç hat uçuş programından çıkarılmaması gerektiğini bildiren Vahapoğlu, TBMM genel kurulunda konuyu şu cümlelerle aktardı;

    “Türk Hava Yolları, Nisan 2022’den itibaren Bursa Yenişehir Havalimanı’ndan Gaziantep, Muş, Malatya ve Erzurum gibi illere yaptığı seferleri iptal etmiş bulunmaktadır. Bu seferlerin yeniden konulması için konunun Ulaştırma Bakanlığı ve THY yönetimince yeniden değerlendirilmesi hususunda dikkatlerini çekiyorum.”

    Daha önce Yenişehir’den pandemi sürecinde Diyarbakır ve Gaziantep’e yapılan karşılıklı uçuşların iptal edildiğini de hatırlatan Vahapoğlu, “Şu an haftada ikişer sefer olmak üzere Erzurum, Muş ve Trabzon uçuşları yüzde 80’lerin üzerindeki doluluk oranlarıyla yapılıyor. Lakin kış sezonunun sona ermesiyle birlikte yaz sezonu için THY’nin Rusya’yı dikkate alarak yapacağı Anadolu uçuşlarındaki kaydırmalar, Yenişehir’i etkilememeli” dedi.
    MHP Bursa Milletvekili Vahapoğlu, TBMM’de ayrıca “yöneticisinin suiistimali” sebebiyle gazı kesilen Doğanbey TOKİ konutlarında ikamet eden vatandaşların günlerdir ısınamadığını belirterek, “Doğanbey TOKİ konutları merkezi sistemle ısıtılmaktadır. Site yöneticisinin bir suiistimalinden bahsedilmektedir. Ve şu anda 3 bin kişi ısınamamaktadır. Enerji Bakanlığı ve Bursagaz yönetiminin konuyu değerlendirilmesi gerektiği düşüncesiyle konuyu bilgilerinize arz ediyorum” dedi.

  • Bursa Milletvekili Vahapoğlu’ndan yazılı soru önergesi

    Bursa Milletvekili Vahapoğlu’ndan yazılı soru önergesi

    Devlet küresel iklim değişikliği ve gıda arzındaki daralmayı dikkate alarak tarım ve hayvancılığın önündeki bütün engelleri kaldırmak üzere harekete geçerken, köy yerleşik alanlarında deprem güçlendirmeleri gibi inşa edilen samanlık, ahır ve malzeme depolarının ‘kaçak yapı’ statüsünde değerlendirilmesi MHP Bursa Milletvekili Mustafa Hidayet Vahapoğlu’nu harekete geçirdi.

    Milletvekili Vahapoğlu, Büyükşehir Kanunu ile mahalleye dönüştürülen köy yerleşik alanlarındaki imar sorununun çözümü, böylelikle çiftçinin yıkım tehdidinden kurtarılması hedefiyle Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum ile İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun cevaplandırması istemiyle Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Başkanlığı’na iki ayrı yazılı soru önergesi verdi.

    MHP Bursa Milletvekili Vahapoğlu, 21 Mart 2022 tarihli iki bakana ayrı ayrı yönelttiği soru önergesinde şu cümlelere yer verdi:

    “2014 yılında yürürlüğe giren Büyükşehir Yasası ile köyler mahalle statüsüne geçirilmiştir. Bu yasanın birçok avantajı olsa da zaman zaman mağduriyetlere sebep olan uygulamaları mahalle statüsüne geçen köylerimizde sorun teşkil etmektedir. Örnek vermek gerekirse köy içerisinde bulunan eski konutlarını başta deprem ve diğer afetlere karşı yenileyen ya da tarım ve hayvancılık maksadıyla samanlık, ahır, depo vesaire yaptığında kaçak yapı olarak değerlendirilmektedir. Vatandaşlarımız imar sorunu ile karşılaşmakta yapmış oldukları yeni yapılara ruhsat çıkaramadığı için yıkım tehdidi altına girmektedir. Yasayla mahalle statüsü kazanan köylerimizde sınırlı olmak üzere bu tür sorunların çözümü konusunda bir çalışma yapılması planlanmakta mıdır? Köyden mahalleye dönen alanlarla ilgili benzer sorunların çözümüne ilişkin olarak mahallinde tespit çalışması yapılması ve bu çalışmalardan elde edilecek verilerle vatandaşların sorunlarının çözümü için yasal düzenlemelere gidilmesi yönünde bir çalışmanız bulunmakta mıdır?”

    Bu arada, Milletvekili Vahapoğlu konuyla ilgili MHP Grubu olarak bir de kanun teklifi hazırlığı içinde olduklarını açıkladı. Vahapoğlu, “Vatandaşın samanlığı, ahırı veya deprem güçlendirmesi yaptığı evi, kaçak yapı olarak değerlendirilmemeli. Bu yöndeki mağduriyeti gidermek adına arkadaşlarımızla hazırlığını yaptığımız kanun teklifini önümüzdeki günlerde TBMM’ye sunacağız. Devletimizin tarımsal üretimi artırmak adına tüm imkanlarını seferber ettiği şu günlerde, köy yerleşik alanlarında yaşanan imar sorununun çözümü çiftçimize ve yetiştiricimize moral verecektir” dedi.

  • Bahçeli’den hazırlıklı olun talimatı

    Bahçeli’den hazırlıklı olun talimatı

    MHP’nin ‘Merkez Yönetim Kurulu, Merkez Disiplin Kurulu ve Milletvekilleri Ortak Toplantısı’, Genel Başkan Devlet Bahçeli başkanlığında başladı. Bahçeli, teşkilatın gelecek yıl yapılacak genel seçim ve cumhurbaşkanlığı seçimlerine hazırlıklı olmasını istedi.

    MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Ankara’nın Kızılcahamam ilçesinde otelde gerçekleştirilen toplantıda Merkez Yönetim Kurulu, Merkez Disiplin Kurulu üyeleri ve milletvekilleriyle bir araya geldi. Devlet Bahçeli ve beraberindekiler, toplantı öncesinde Kızılcahamam’daki Ülkücü Şehitler Anıtı’nı ziyaret etti. Anıtta Kuran’ı Kerim okundu, dua edildi. Bahçeli, daha sonra şehitlerin isimlerinin yazılı olduğu Ülkücü Şehitler Anıtı’na karanfil bıraktı. Devlet Bahçeli, Gökbörü Otağı’nda partililerle bir süre sohbet ettikten sonra toplantının yapılacağı otele geçti.

    Basına kapalı yapılan toplantının açılışında konuşan Bahçeli, ülke gündemini değerlendirdi. Bahçeli konuşmasında, tüm yöneticiler ve milletvekilleriyle teşkilatın gelecek yıl yapılacak genel seçim ve cumhurbaşkanlığı seçimlerine hazırlıklı olmasını, saha çalışmalarına ağırlık verilmesini, özellikle muhalefetin söylemlerine karşı halka Cumhur İttifakı’nın tezlerinin anlatılmasını istedi.

    Yarın sona erecek toplantıda seçim sürecinde hem genel merkez hem teşkilat bazında yapılacak çalışmaların ele alınacağı, ülke sorunlarının değerlendirileceği, ayrıca TBMM’nin bu yılki faaliyetlerinin konuşulacağı belirtildi.

     

  • Bahçeli’den HDP’li Semra Güzel tepkisi

    Bahçeli’den HDP’li Semra Güzel tepkisi

    MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, HDP Diyarbakır Milletvekili Semra Güzel’in 2017’deki operasyonda öldürülen terörist Volkan Bora ile fotoğrafının ortaya çıkmasıyla ilgili, “Bu bölücü milletvekili hakkında lazım gelen hukuki takibat, dokunulmazlığının kaldırılmasıyla ilgili tasarruf derhal temin ve tekemmül etmelidir. Terörist sevdalıları Meclis koridorlarındadır. Kamplara gidip gelen insanlık defoları, ihaneti tevzi eden terör trafoları Meclis sıralarındadır” dedi.

    MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, TBMM’de partisinin grup toplantısında konuştu. Bahçeli, Türk milletinin terörizmin hain planlarına, terör örgütlerinin kanlı saldırılarına baş eğmeyip diz çökmeyeceğini belirterek terörizmin hiçbir şekli, türü, türevinin masum ve meşru olmadığını söyledi. Bahçeli, Türkiye’nin üstesinden gelinmesi kaçınılmaz olan öncelikli sorununun bölücü terör olduğunu belirterek şöyle konuştu:

    “Terör sorunu ülkemizin henüz kabuk bağlamamış yarasıdır. Zaman zaman kanatılan bu yara açık olduğu müddetçe üzerine konmak için fırsat kollayan pek çok iç ve dış mahreçli haşarat ve husumet odağı çıkacaktır, bugüne kadar da çıkmıştır. Ekonomik istikrarımızın sürekliliği, siyasal dirliğimizin sürdürülebilirliği, toplumsal huzurumuzun sükuneti, bölgesel ve küresel caydırıcılığımızın sürati terörle mücadeleden alınacak kalıcı ve kesin sonuçlara bire bir bağlıdır. Sınırlarımızın mücavir alanlarında, dağlarda, şehirlerde, mezralarda, belediyelerde, bürokraside ve Gazi Meclis’te bölücü teröristleri temizlemedikten, her anlamda yüzleşmedikten sonra rahat bulamayız, güvende olamayız. Nitekim ellerinde hançer ile arkamızdan dolaşıp gaflet ve rehavet anımızı kollayan alçakları köklü bir tasfiye ve tecziye süreciyle berhava etmek mecburiyeti omuzlarımızdadır. Milli bekamız, milli birliğimiz, milli güvenliğimiz buna bağlıdır. Bayrak inmesin diye yavrularını mezara indiren şehit analarına, şehit babalarına vefa ve minnet borcumuzu kesinlikle ödemek durumundayız. Biz TBMM’de terörist istemiyoruz.”

    ‘DOKUNULMAZLIĞI DERHAL KALDIRILMALIDIR’

    Bahçeli, HDP’yi Türk siyaset ve demokrasi hayatında bir saniye bile görmeye tahammül edemediklerini söyleyerek şöyle konuştu:

    “Anayasa Mahkemesi’nin görevini de bihakkın yapmasını bekliyoruz. İblis’e piyonluk yapan bölücü terör uzantılarının, tertemiz millet iradesiyle tecelli etmiş, ordular kurup, ordular yönetmiş, milli mücadeleyi cesaretle yürüterek devlet kurmuş Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde bulunması züldür, zulümdür, zillettir. Mehmetlerimize kurşun sıkan hainlerle düşüp kalkacaklar, terör kamplarında ideolojik ve silah eğitimi alacaklar, sonra da karşımıza geçip demokrasi, özgürlük, insan hakları, barış ezberlerini utanmadan sıkılmadan arka arkaya sıralayacaklar, bu ne kepazeliktir? Bu ne pişkinliktir? Bu ne pervasızlıktır? 29 Nisan 2017’de Adıyaman merkeze bağlı Akçalı kırsalında Türk Silahlı Kuvvetlerimizin operasyonuyla imha edilen 4 teröristten birisi olan ‘Koçero Meleti’ kod adlı Volkan Bora’nın, şu anda HDP Diyarbakır Milletvekili olan bir kadınla nasıl karanlık münasebet kurduğu deşifre olmuştur. Bu bölücü milletvekili hakkında lazım gelen hukuki takibat, dokunulmazlığının kaldırılmasıyla ilgili tasarruf derhal temin ve tekemmül etmelidir. Terörist sevdalıları Meclis koridorlarındadır. Kamplara gidip gelen insanlık defoları, ihaneti tevzi eden terör trafoları Meclis sıralarındadır. Bu kadar şehit veriyoruz, bu kadar acı yaşıyoruz, bir HDP’linin çıkıp da terör saldırılarını kınadığını, şehitlerimize rahmet dilediğini, hunhar eylemleri reddettiğini bileniniz, işiteniniz var mıdır?”

    ‘HDP’Yİ KÜSTÜRMEMEK İÇİN KIRK DEREDEN SU TAŞIYORLAR’

    Bahçeli, muhalefetin şehitlere başsağlığı mesajlarını eleştirerek şöyle konuştu:

    “PKK’ya, YPG’ye tek bir laf yoktur, tek bir atıf yoktur, tek bir eleştiri yoktur. Bir yanda bu kadar yok ortadayken, diğer yanda bölücülerle iş birliği vardır, terörle ittifak vardır, patlama ortaklığı vardır, ağız birliği vardır, vatan hainleriyle irtibat vardır ve karşımızdadır. HDP’yi küstürmemek için kırk dereden su taşıyanlar, PKK’yı gücendirmemek, incitmemek için suya sabuna dokunmaktan kaçınanlar samimiyet fukarası, millet ve milliyet muhalifleridir. Zira her şey gün gibi meydandadır. Ey zillet partileri, çekinmeyin, telaşa kapılmayın, yürekliyseniz itiraf edin; ‘PKK bomba tuzakladı, sonra da patlattı’ derseniz sadece ve sadece adam olursunuz, ahlaklı olursunuz, dürüst olursunuz, tutarlı olursunuz. Şehitlerimizin hakkını bölücü teröristler kadar ağızlarına alamayanların ne yatacak, ne de kaçacak yerleri kalmıştır.”

    ‘DESTEKÇİSİ KEMAL KILIÇDAROĞLU’DUR’

    Bahçeli, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nde (İBB) terör ile iltisaklı ve irtibatlı personellere yönelik başlatılan soruşturmada görevli müfettişlere CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun ateş püskürdüğünü söyleyerek şöyle konuştu:

    “İmralı canisi tarafından kurdurulan ve PKK/KCK’nın şehir yapılanması arasında yer alan DİYADER’in referansıyla belediyede işe girdikleri iddia edilenlerin destekçisi Kemal Kılıçdaroğlu’dur. Bize ‘sarayın sözcüsü’ diyen Kılıçdaroğlu, Kandil’in teşrifatçısı, Kandil’in termikçisi, Kandil’in tedarikçisidir. Buradan soruyorum, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanmış DİYADER iddianamesinde Kılıçdaroğlu’nun adı geçiyor mu geçmiyor mu? Bu zat, terör aparatı DİYADER’in bölücü mensuplarıyla toplantı yaptı mı yapmadı mı? Saklanma Kılıçdaroğlu, çık karşımıza mertçe söyle, adamsan bu soruların cevabını ver. Özellikle hatırlatırım ki, yalan söylemek, vicdanı müebbet hapse mahkum eden bir suçtur. Bir yalan, bin doğrudan şüphe duyulmasını sağlayacaktır. Sayın Kılıçdaroğlu, yalanı avuç avuç içiyorsun da, yeri geldiğinde bir damla gerçeği yutmaya cesaret edemeyecek kadar denge kaybı yaşıyorsun. Tavsiyem, iyi bir hafızaya sahip olmandır, en azından söylediğin yalanları unutmazsın, ezkaza mahcup düşmezsin, taktığın maskeni de kaybetmezsin.”

    ‘DOKUNULMAZLIK DOSYALARI GÖRÜŞÜLÜP GEREĞİ YAPILMALI’

    Bahçeli, TBMM’de komisyonunda bekletilen dokunulmazlık dosyalarının işleme alınması gerektiğini söyleyerek şöyle dedi:

    “TBMM Karma Komisyonu’nda bekletilen veya Genel Kurul’a sevk edilen milletvekili dokunulmazlık dosyalarının bir an evvel görüşülüp gereğinin yapılmasını hukuk ve demokrasi namusunun müdafaası açısından zorunlu addediyorum. Türkiye’nin 2023 yılına bölücü terörün başını kaldıramayacak ölçüde yere sererek gireceğinden; bu belanın, bu badirenin tamamıyla hayatımızdan sökülüp atılacağından en küçük kuşku duymuyorum. Vatan topraklarına emanet ettiğimiz kahramanlarımızın kanı yerde kalmayacak, sorulacak hesapları da mahşere bırakılmayacaktır. Türkiye, terörün belini kırıp başını ezdikten sonra ekonomik olarak sıçrayacak, huzuru katbekat büyüyecek, milli birlik ve kardeşlik alanında gücüne güç katacaktır. Milliyetçi Hareket Partisi’ni bilhassa Kürt düşmanı göstermeye gayret eden sicili lekeli şerefsizlere diyorum ki, bizim Kürt kökenli kardeşlerimize duyduğumuz muhabbet ve hürmet, sizin tahayyül ve tasavvur sınırlarınızın alamayacağı kadar derindir, köklüdür. Türk ile Kürt ezeli ve ebedi kardeştir, Türk milletinin mensuplarıdır. Ve kucaklaşmanın adresi olarak Milliyetçi Hareket Partisi’ni, Cumhur İttifakı’nı görüyor, buna inanıyoruz. Uzlaşma ve huzurun adresi Milliyetçi Hareket Partisi’dir, Cumhur İttifakı’dır. Bizim yüreğimizde herkese yer vardır. Terör bitecektir, bölücülük bataklığı kurutulacaktır, teröristler ya bağımsız ve tarafsız Türk mahkemeleri önünde hesap verecekler, ya da yok edileceklerdir.”

    ‘KAZAKİSTAN’DA FETÖ PARMAĞINI ARAŞTIRMAK ACİLDİR’

    Bahçeli, Kazakistan’da meydana gelen olayları değerlendirerek şöyle konuştu:

    “Kazakistan’da şikayet konusu zamlar geri alınmıştır, yeni sözler verilmiştir, yeni paketlerin açıklanması gündemdedir. Fakat olayların durulması, önününün alınması ülkenin her bölgesinde mümkün olmamıştır. Egemen güçler arasında sıkışan devletleri içten çözme, halklarıyla karşı karşıya getirme, yeni bir renkli devrim kuşağı oluşturma çabası kuvveden fiile geçmiştir. Ortadoğu’da yaşanan budur. Latin Amerika’da görülen budur. Balkanlar’da yapılmak istenen bundan ibarettir. Ekonomik sıkıntıların siyasal itirazlarla tepkimeye girmesi, yabancı vakıfların, sivil toplum kuruluşlarının, taşeron siyasetçilerin kışkırtmasıyla, kılıfı demokrasi olan iç isyan ve karışıklıklar tahrik edilmektedir. Bize kalırsa, Kazakistan’daki yasa dışı gösterilerde FETÖ parmağını çok iyi araştırmak acildir, elzemdir. Bu casus ve haşhaşi terör örgütünün hedef ülkelerde nasıl maşa gibi kullanıldığını en iyi bilen ve tanıyan ülke Türkiye’dir. Sorun sadece Kazakistan’ın sorunu değildir, ‘ben Türküm’ diyen herkesin ortak ve ertelenemez sorunudur. Kazakistan’ın iç işlerine saygımız vardır ve tartışmasızdır. Fakat kardeşimiz zordaysa onun yanında durmak, onun yardımına koşmak, onunla dayanışma içine girmek milli irademizin ve kültürel itibarımızın şaşmaz ve şüphe götürmez bir gerçeğidir. Sokak hareketlerinin Kazakistan’da tesirli olmasını elbette üzüntüyle izliyor, bu dost ve kardeş ülkeyle sonsuz bir dayanışma içinde olduğumuzu bir Türk iradesi olarak ilan ediyoruz. Yalnız değiller, çaresiz değiller, Türkiye ve Türk dünyası Kazakistan için hazırda beklemektedir.”

    ‘DÜN HEDEF ECEVİT’Tİ, BUGÜN ERDOĞAN’DIR’

    Bahçeli, ‘yeni siyasi senoryaya ihtiyaç var’ diyenlerin çoğaldığını söyleyerek şöyle konuştu:

    “Dün hedef Bülent Ecevit’ti, bugün Recep Tayyip Erdoğan’dır. İsimler değişse de oyun hep aynı oyundur. Kurgu aynıdır, kumpas aynıdır, komplo aynıdır. 57’nci hükümet gitti gitmesine, ama Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin ilk kabinesi gitmeyecek, demokrasi düşmanlarının Sayın Cumhurbaşkanımızı göndermeye gücü asla yetmeyecektir. Demokrasimiz üzerinde dolaşan kara bulutları ortaya çıkartmak, anti demokratik arayışların önünü kesmek elbette ki bizim vatan ve millet görevimizdir. Özellikle demokrasiye müdahale şartlarını hazırlayan zeminin, demokratik nizama yön veren siyaset kurumunun cephelere ayırıcı kısır siyasi çekişmelerden beslendiği tarihi bir vakıadır. Çatışma ortamı gözleyen, hatta körükleyen odaklar zillet partileri mihmandarlığında şayet ortaya çıkarlarsa; demokrasi dışı arayışların terörden, sokak hareketlerinden, çeteleşmeden ve toplumsal huzursuzluktan aldığı destek ile hız kazandığı bir döneme eğer girilirse, herkesi uyarıyorum, emel sahipleri bu yükün altından kalkamayacaklar, milletin soracağı acıklı hesaptan da kurtulamayacaklardır. Milletimizin artık kesin tercihini yapmış olduğu demokrasi yolunda, önüne çıkacak engellerin temizlenmesi, milli iradeyi sekteye uğratacak emarelerin takip edilerek mani olunması kaçınılmaz sorumluluğumuzdur.”

  • Son seçim anketi sonuçları açıkladı

    Son seçim anketi sonuçları açıkladı

    ORC Araştırma Şirketi, Ocak 2022’nin ilk anket sonuçlarını açıkladı.

    41 ilde 7 bin 100 kişiyle düzenlenen ankette katılımcılara, “Bu pazar seçim olsa oyunuzu kime verirsiniz” diye soruldu.

    Katılımcıların yüzde 30,2’si bu soruya AK Parti derken, MHP diyenlerin oranıysa yüzde 8,5 çıktı.

    Ankete göre CHP’nin oy oranı yüzde 24,2 iken İYİ Parti’nin oy oranı yüzde 15,3 olarak ölçüldü.

    Ankete göre Cumhur İttifakı’nın oy oranı yüzde 38,7 olurken, CHP ve İYİ Parti’nin içinde bulunduğu Millet İttifakı’nın oy oranıysa yüzde 39,5 oldu.

  • MHP lideri Bahçeli Turkovac aşısı oldu

    MHP lideri Bahçeli Turkovac aşısı oldu

    MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Turkovac aşısı olduğunu sosyal medya üzerinden paylaştığı fotoğraf ve mesajla duyurdu.

    Kayseri Erciyes Üniversitesi’nce koronavirüse karşı geliştirilen yerli Covid-19 aşısı Turkovac’ın acil kullanım onayı almasının ardından uygulanmasına devam ediliyor. MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli de, makamında Turkovac aşısı yaptırdı. Bahçeli, aşı olurken çekilen fotoğrafları Twitter’daki hesabından paylaşarak, “Yerli ve milli üretimimiz Turkovac aşımı oldum. Sağlık Bakanlığımızın uyarılarını dikkate alarak, salgından en yakın zamanda kurtulacağımız ümidiyle tüm halkımızı Turkovac aşımızı olmaya davet ediyorum” dedi.

  • MHP’den teşkilatlara ‘indirim’ genelgesi

    MHP’den teşkilatlara ‘indirim’ genelgesi

    Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkan Yardımcısı Semih Yalçın, “Halkın yararına olacak indirimleri hızlandırmak üzere partimizce yurt çapında teşvik ve katılım kampanyası düzenlenmiş olup bu konuda teşkilatlarımıza bir genelge yollanmıştır” dedi.

    MHP Genel Başkan Yardımcısı Yalçın, yaptığı yazılı açıklamada, döviz kurundaki büyük düşüşün ardından halkın kullandığı temel ihtiyaç ürünlerinin fiyatlarında da ciddi oranda indirim yapılması beklendiğini; ancak umulan adımların atılmasında yavaş ve isteksiz hareket edildiğini belirtti. Yalçın, “Halkın yararına olacak indirimleri hızlandırmak üzere partimizce yurt çapında teşvik ve katılım kampanyası düzenlenmiş olup, bu konuda teşkilatlarımıza bir genelge yollanmıştır” ifadelerini kullandı.

    ‘PİYASALAR HIZLA SAKİN BİR HAVAYA BÜRÜNMÜŞTÜR’

    Genelgede, döviz kurundaki suni artış bahane edilerek uzun zamandır ekonomide olumsuz ve karamsar bir hava estirilmek istendiği ve birtakım fırsatçıların da spekülatif ortamdan yararlanıp, temel ihtiyaç maddelerinin fiyatlarında aşırı artışlar yaptığı vurgulanarak, şu ifadelere yer verildi:

    “Piyasa spekülatörleri ve kara doymayan bazı simsarlar, mal stoklamak ve dövizdeki artışa paralel zamlar yapmak suretiyle fahiş kazançlar elde etmişlerdir. Ölçüsüz fiyat artışı furyası ve gerçek üstü piyasa şartları sebebiyle vatandaşlarımızın alım gücü düşmekle kalmamış, ekonomik sıkıntılara duçar olan halkın önemli bir kesimi temel ihtiyaçlarını karşılamakta zorlanmaya başlamıştır. Ancak kur korumalı TL vadeli mevduat sisteminin hayata geçirilmesi üzerine, döviz kurunda uzun süredir biriken spekülatif köpük temizlenmeye başlamış, dolara koşma yarışı da sonlandırılmıştır. Birkaç gün öncesine kadar hızına yetişilemeyen kur artışları, yeni mevduat sistemiyle dizginlenmiş, piyasalar hızla sakin bir havaya bürünmüştür. Hem kurdaki yükselişi bahane ederek fahiş artışlarla vatandaşı soyma yarışına giren bazı firma ve kuruluşların, hem de siyasi spekülatörlerin kar oyunu bozulmuştur.”

    ‘MHP TEŞKİLATLARI ESNAFLA BİRE BİR TEMASA GEÇECEK’

    Piyasalarda beklenen güvenin, yine hükumetten beklenen adımlarla sağlandığı ifade edilerek, şöyle denildi:

    “Ancak kurdaki düşüş hızı, kur bahane edilerek her alanda, her kalemde artırılan fiyatların gerçek ve makul rakamlara indirilmesinde görülmemektedir. Kur reel değerlerine çekilirken; fiyatlardaki abartılı artışların sonlandırılması ve özellikle temel ihtiyaç maddeleriyle ilgili piyasa rakamlarının da gerçek değerlerine indirilmesi gerekmektedir. Artık herkesin, her kesimin elini taşın altına koymasının zamanı gelmiştir. MHP olarak, halkın tükettiği temel ihtiyaç ürünlerinin fiyatlarında indirime gidilmesi için yurt çapında teşvik ve katılım kampanyası başlatılmıştır. Bu bağlamda MHP teşkilatları bulundukları il ve ilçelerde esnafla, üretici ve tüccar kesimiyle, süpermarketlerin yöneticileriyle, sanayicilerle bire bir temasa geçeceklerdir. Teşkilat mensuplarımız, milletimiz adına ilgili herkesten indirim kampanyasına katkıda bulunmalarını talep edeceklerdir.”

    ‘KAMPANYAYA KATILIM YAYGINLAŞTIRILACAK’

    MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin, 30 Kasım 2021 tarihli grup toplantısında dile getirdiği ‘Mal ve hizmet üreten, satan, pazarlayan firmalarımızın, şirketlerimizin, kurumlarımızın toplumsal rahatlama adına, temel ihtiyaçların fiyatlarında yüzde 2 ile 5 arasında indirime gitmeleri milli birlik ve dayanışmamızın manevi harcıdır’ şeklindeki ifadelerinin başlatılan kampanyanın ilk işaret fişeği olduğuna dikkat çekilerek, “Nitekim Sayın Genel Başkanımızın bu çağrısına bazı firma ve kuruluşların olumlu karşılık verdiği, ardından da bir kısım tüketim mallarının fiyatlarında indirime gidildiği memnuniyetle görülmüştür. Söz konusu kampanyaya katılımın yaygınlaştırılması için çabalarımız sürecektir” denildi.

  • Mansur Yavaş’tan MHP liderine yanıt

    Mansur Yavaş’tan MHP liderine yanıt

    Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş, başta Devlet Bahçeli olmak üzere MHP’den kendisi hakkında art arda yapılan sert açıklamalara yanıt verdi.

    Gazeteci Murat Yetkin, kişisel blogunda kaleme aldığı yazısında son günlerde yaşanan MHP-Mansur Yavaş tartışmasını, “MHP belli ki 25 yıl sonra Ankara Belediyesini yeniden CHP’ye getiren Mansur Yavaş’ın ülkücü tabanı etkileme potansiyelinden rahatsız” ifadesiyle değerlendirdi.

    “Bahçeli, Yavaş’ı elini MHP tabanına atmakla suçluyor. Acaba seçim yasasında yüzde 10 barajının düşürülmesini isteyen Bahçeli’nin Yavaş’a dair bir tehdit algısı mı var?” sorusunu gündeme getiren Yetkin, bu soruya Yavaş’ın şu yanıtı verdiğini aktardı:

    “Niye tehdit algısı olsun? Zamanında Melih Gökçek’i başka partilerin işlerine karışmakla içini karıştırmaya çalışmakla suçlayan benim. Böyle bir şeye kalkışmam.

    -Türkeş’i anma toplantısı gerekçe gösterildi.

    “O toplantıyla benim hiçbir ilgim yok. Olsa söylerim, saklamam. Belediyede her görüşten insan çalışıyor, çoğunluğu da hâlâ AK Parti döneminden. Kaldı ki o toplantıya katılanlara baktığımızda önemli kısmının artık 70-80 yaşına gelmiş, siyasetten elini çekmiş kişiler olduğunu görüyoruz”

    -Neye bağlıyorsunuz o zaman?

    “Bizi vatandaşın gözünde itibarsızlaştırmaya çalışıyorlar, mesele bu. Bakın şunu açık söyleyeyim. Benim ne MHP ne de bir başka partiyle bir ilgim var. Ben yerimden memnunum. Ankara’ya hizmet etmeye çalışıyorum. Göreve geldiğimden bu yana, 2,5 yıldır siyasi tartışmalardan, siyasi demeçlerden uzak duruyorum. Halkın desteğini engellemek istiyorlar. Gündem saptırma çabası olarak görüyorum”

    NE OLMUŞTU?

    MHP’nin kurucusu lideri Alparslan Türkeş’in 104. doğum günü için geçtiğimiz pazar günü düzenlenen, eski MHP Genel Başkanı Muhittin Çolak, eski MHP Genel Başkan Yardımcısı Şevket Bülent Yahnici ile eski MHP Milletvekili Ali Uzunırmak’ın konuşmacı olarak katıldığı anma töreninde olay çıktı.

    Eski Ülkü Ocakları Genel Başkanı Mustafa Hakan Ünser, saldırıya dair görüntüleri kişisel Twitter hesabında “Ve polis iş birliğiyle saldırı başladı” notuyla paylaştı.

    KUTALMIŞ TÜRKEŞ: BAHÇELİ’NİN BİLGİSİ DAHİLİNDE

    Türkeş’in oğlu Ahmet Kutalmış Türkeş ise Halk TV’den İsmail Saymaz’a yaptığı açıklamada “Polis koruyor, kolluyor, gözetliyor. Biri bile kimseyi gözaltına almıyor. Hükümetin, Emniyet’in, İçişleri Bakanı’nın koruyup kollaması ile gözetimi altında yapılan bir saldırı olduğu çok net” dedi.

    Saldırının Bahçeli’nin bilgisi dahilinde gerçekleştiğini ileri süren Türkeş, MHP Ankara İl Başkanı Turgay Baştuğ’u orada görenler olduğunu belirterek şöyle konuştu;

    “Ankara İl Başkanı ve Ankara Ocak’taki insanlar Bahçeli’nin, Teşkilat Başkanı’nın izni olmadan adım bile atamaz. Böyle bir şeyi kendi kendine yapması mümkün değil. Onların kontrolünde olduğu, onların talimatıyla yapıldığı çok net.”

    DEVLET BAHÇELİ, MANSUR YAVAŞ’I SUÇLADI

    MHP lideri Devlet Bahçeli, söz konusu saldırıyla ilgili geçtiğimiz salı günü “Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Bey’in elinin altında geliştiği kanaati hakim. Bundan sonra Mansur Bey dikkat etsin. Arkasında bir ülkücü nefes var” suçlamasında bulundu.

    TUĞRUL TÜRKEŞ: HERKESİN KIRK KERE DÜŞÜNÜP BİR KERE KONUŞMASINI TAVSİYE EDERİM

    Büyük kardeş Tuğrul Türkeş ise Bahçeli’yi ve MHP’yi savunan bir mesaj yayınladı:

    Her zaman ifade ettiğim gibi babamın partisi; Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) ve onun muhterem Genel Başkanı Sayın Bahçeli’ye yönelik saldırılar ancak Türkiye düşmanlarını sevindirir. Herkesin kırk kere düşünüp bir kere konuşmasını tavsiye ederim.

  • Bahçeli’den erken seçim açıklaması

    Bahçeli’den erken seçim açıklaması

    MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in yüzde 50+1 açıklamasına yanıt verdi. Ekonomiye ilişkin açıklamalarda da bulunan Bahçeli, “Türkiye faiz kamburundan kurtulmalıdır, faiz uzun vadede üretim sistemine büyük hasarlar vermektedir. Bize göre hükümetin ekonomi politikası doğrudur” diye konuştu. Öte yandan Bahçeli, “Erken seçim falan yoktur” dedi.

    MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin TBMM’deki grup toplantısında konuştu. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ve İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in açıklamalarına tepki gösteren Devlet Bahçeli, ekonomiyle ilgili olarak “Bize göre hükümetin ekonomi politikası doğrudur” diye konuştu.

    Bahçeli’nin konuşmasından satır başları:

    Tarihi misyonumuzla vizyon enginliğinin takipçisi olduk. Neyi hedeflediysek ülkemiz için istedik. Mevzu bahis Türk milleti olursa ilerlememizin sınırı olamaz. Bir millete mensup olmak başkadır, yürekli bir şekilde savunmak başkadır.

    55 ilimizi ziyaret ettik. Gittiğimiz her ilde coşku ile karşılandık. Cumhuriyetimizin 100. yıldönümüne kadar hızımızı arttıracağız.

    Kim Türk millerimizin hasmı ise bizimde hasmımızdır. Partimiz bir gönül çemberidir. Cumhur İttifakı’na sahip çıkacak Türkiye sevdalıları hep var olacaktır.

    “ATANAMAYAN ÖĞRETMEN SORUNUNA NEŞTER VURULMALI BU SORUN ORTADAN KALDIRILMALIDIR”

    Yarın 24 Kasım öğretmenler günün kutlayacağız, muhterem hizmetlerini anacağız. Beklentilerini sırasıyla karşılamak durumundayız. Eğitimin amacı bireyin kendini gerçekleştirmesi, kendine ve topluma faydalı olmasıdır. Öğretmenler bir ülkenin kalkınmasında baş roldedir. Sorunsuz öğretmen sorunsuz eğitim demektir. Atanamayan öğretmen sorununa neşter vurulmalı bu sorun ortadan kaldırılmalıdır.

    KILIÇDAROĞLU’NUN “BARIŞ TEŞKİLATI” SÖZLERİ

    Kılıçdaroğlu geçen hafta bir Yunan gazetesine demeç vermiş yine çuvallamıştır. Demiş ki, iktidara geldiğimizde Ortadoğu Barış ve İşbirliği Teşkilatı’nı kuracağız, neden savaşıyoruz. Sayın Kılıçdaroğlu, savaş nerededir, savaşan kimdir? Türkiye düşmanlarıyla kucaklaşmak maksadıyla helalleşme sayfası açan Kılıçdaroğlu’nun dilinin altındaki bakla nedir? Yunanistan’ın artan tahriklerine tepki göstermeyen CHP Genel Başkanı, bir kez daha yanlışa gömülmüş, gayri milli siyasetini deşifre etmiştir. Bu partinin bir grup başkanvekili, HDP’nin PKK ile ilişkisi olduğunu görmedim diyecek kadar milli gerçeklerden kopmuştur. Görüyor ama itiraf edemiyorsun. PKK ile HDP’nin kanlı madalyonun iki yüzü olduğunu cümle alem gördü de bir tek siz mi görmediniz?

    AKŞENER’E YÜZDE 50+1 YANITI

    Siz başörtülü bakanı konuşmaktan önce ikna odalarında eziyet ettiğiniz gencecik kızlarımızın hesabını verin de görelim. Genel başkanlar düzeyinde asık ve mutsuz yüz hatları ile kamuoyuna çıkmışlardır. İP’in başkanı Türkiye’nin farklı farklı mahallelerine bölündüğünü söylüyor. Bu dil bölücüdür, zararlıdır. İP başkanı yüzde 50+1’in şahsıma sorulmasını istemiş. Ekranlarda hala 50+1 tartışması devam etmektedir. Bilen de bilmeyen de atıp tutmaktadır. Şimdi beni iyi dinlesinler.

    Cumhurbaşkanının iki turlu seçimle, halk tarafından, salt çoğunlukla yani 50+1 seçilme kuralı 21 Ekim 2007 tarihli anayasa değişikliği ile getirilmiştir. 16 Nisan 2017 tarihli halk oylaması ile Cumhurbaşkanlığı Sistemi’ne geçilmiş, seçim usulü değiştirilmemiştir. Dünyada cumhurbaşkanı veya devlet başkanını halkın seçtiği 99 ülkede 50+1 alan adayın seçilmesi anayasal norm olarak kabul edilmiştir. 103 ülkede halk seçerken bunlardan 99’unda salt çoğunluk uygulanmaktadır. Halk tarafından seçilmesinde uygulanan ikinci usul, yüzde 40+10 sistemidir. Bu sistem sadece Bolivya, Arjantin, Ekvator ve Kosta Rika’da geçerlidir. İlk turda yüzde 40 alıp yakın rakibine yüzde 10 fark atanın seçilmesi esastır. Bu ülkelerde aslında geçerli oyların salt çoğunluğu, kısaca 50+1 şartı aranmakta. Tek turda yüzde 40’la seçilmeyi öngören ülke örneği dünya üzerinde yoktur. Böylesi bir tercih olması halinde yürütmenin demokratik meşruiyet sorunu doğacaktır. Cumhurbaşkanını halkın seçtiği tüm sistemlerde geçerli oyların salt çoğunluğu ile seçilmesi temel kaidedir. Değiştirmeye kalkmak, bu konuyu tartışmaya açmak yönetim sistemine güvensizliği körükleyecektir. Bu masum bir talep değildir. Bize göre Cumhurbaşkanlığı Sistemi lehine en güçlü argümanlardan biri 50+1 oyla iktidara gelmek için partiler arası uzlaşı ve kutuplaşmanın azalmasıdır.

    EKONOMİ POLİTİKASI

    Küresel enflasyon hızlı tırmanış halindedir. Mal ve hizmet arzının cevap verememesi durumunda ortaya çıkan talep yönlü enflasyon, diğeri de arz yönlü enflasyondur. Enflasyonla mücadele politikalarının geliştirilmesi, enflasyon kaynağının doğru tespit edilmesi ile yakından ilişkilidir. Kısa vadeli faiz oranını enflasyon oranındaki artış ve azalış kadar artırmak veya azaltmaktır. Enflasyon hedeflemesi özünde talep yönünden yaklaşmakta ve faiz yükselişlerinin toplam talebi azaltacağını öngörmektedir. Yüksek enflasyonu aslında mal piyasası aksaklıklarının ortaya çıkardığı sorun olarak tanımlamak en doğrusudur. Bu da bir ülkenin üretim yapısının sonucudur. Türkiye gibi üretim yapısının temelinde yatan ana sorun ham madde ve girdi ile birlikte makine ve enerjide ithal bağımlılıktır. Esnek kur sisteminde döviz kurunun değeri piyasa şartlarından belirlenmektedir. Yüksek yurt içi enflasyonunun uzun vadede milli paranın değer kaybına yol açması doğal olarak beklenmektedir. Yüksek enflasyon, faiz ve kur açmazı devamlı karşımıza çıkmaktadır. Türkiye’nin üretim ve dış ticaret yapısı, enflasyonla mücadeleye sadece talepten değil, arz zaviyesinden de yaklaşmayı gerektirir. Yüksek faiz politikası uygulamak, daha sıkı para politikası sadece ekonomi üzerindeki daraltıcı etkiyi şiddetlendirirken bize göre yangına körükle gitmeyi destekler. Türkiye bir karar vermek ve uygulamak için bir irade ortaya koymak durumuyla karşı karşıyadır. Ya enflasyon artışına faizi artırarak, döngüyü kabul edeceğiz ya da yüksek faiz politikasından kademeli vazgeçerek enflasyonla mücadeleyi yeniden tanımlayarak üretimi esas alan politika anlayışına geçeceğiz.

    “TÜRKİYE FAİZ KAMBURUNDAN KURTULMALIDIR”

    Bize göre başka alternatif kalmamıştır. İkisinin de risk ve maliyetleri vardır. Birincinin maliyeti ödenmesi ve devam etmektedir, ikincisi ise yapısal adımları şart koşmaktadır. Yüksek faiz politikasından kademeli vazgeçmek, üretim ve dış ticarette ithal bağımlılığını yapısal sorun olarak gündeme almayı ve kıran kırana mücadeleyi işaret etmektedir. Ekonomik güvenliğimiz için başka bir yol kalmamıştır. Yalnızca enflasyon ile mücadele değil, ekonominin tümü için öncelikli konu politika uygulamasındaki belirsizliği ortadan kaldırılmasıdır. Para politikası ve Merkez Bankası’nı baz alan, enflasyon ile mücadeleyi yalnızca faize bağlayan politikanın çözümde yetersiz kaldığı deneyimlerimizde sabittir. Kamu maliyesi yaklaşımına da ihtiyaç duyduğumuz gerçektir. Türkiye faiz kamburundan kurtulmalıdır, faiz uzun vadede üretim sistemine büyük hasarlar vermektedir. Bize göre hükümetin ekonomi politikası doğrudur.

    MERKEZ BANKASI’NIN BAĞIMSIZLIĞI TARTIŞMASI

    Merkez Bankası’nın bağımsızlığı konusunu tartışmaya açmak, demokrasi ve milli iradenin gereğidir. IMF ve faiz lobisi oyunu ile mesafe alamayacağımız ortadadır. Bağımsız kurumlar milli iradenin üzerinde olamaz. Hesabını veren siyasettir, kararını veren de siyaset olmalıdır.

    “ERKEN SEÇİM FALAN YOKTUR”

    Tekraren söylüyorum, erken seçim falan yoktur. Seçim 2023 yılının haziran ayında yapılacaktır.