Etiket: MHP

  • Bahçeli’den Atatürk’e hakaret tepkisi

    Bahçeli’den Atatürk’e hakaret tepkisi

    MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli Bahçeli, erken seçim tartışmalarına ilişkin, “Biden’in dümen suyuna giren, gazına gelen, kanlı teknesine binen Kılıçdaroğlu yönetimindeki CHP’nin erken seçim isteği sahibinin sesi, melanetin sözüdür. Türk milleti böylesi bir tuzağa kesinlikle düşmeyecektir” dedi. Bahçeli, ‘Atatürk’e hakaret’ tartışmalarına ilişkin, “Atatürk alerjisinin esas gerekçesini nasıl okumalıyız. Gizli FETÖ’cü olup olmadıkları mutlaka incelenmelidir” açıklamasında bulundu.

    MHP lideri Devlet Bahçeli, TBMM’de partisinin grup toplantısında konuştu. Bahçeli, CHP’nin erken seçimi gündeme getirmesini eleştirerek, “Kılıçdaroğlu’nun erken seçim zorlaması kimlerin talebi, hangi karanlık mahfillerin siparişidir? FETÖ’cülerin altı aylık süre içinde Kılıçdaroğlu’nun iktidarını dillendirmeleri, birden bire mayıs ayının ilk haftasından itibaren hükümet üyelerine hedefine alan iftira kampanyaları erken seçim dayatmasıyla yakından bağlantılıdır. Biden’in dümen suyuna giren, gazına gelen, kanlı teknesine binen Kılıçdaroğlu yönetimindeki CHP’nin, erken seçim isteği sahibinin sesi, melanetin sözüdür. Türk milleti böylesi bir tuzağa kesinlikle düşmeyecektir” dedi.

    ‘SEÇİMLER 2023 YILINDA YAPILACAK’

    Bahçeli, Kılıçdaroğlu’nun bir an önce seçime gidilmesini istediğini belirterek, “Belli ki acelesi var, belli ki aldığı talimatın süresi dolduğundan telaş içinde. Desteksiz sallayan Kılıçdaroğlu, anayasa ile ilgili referandum yerine, seçimlerin yapılıp yapılmaması ilgili referandumdan bahsediyor. Mafyayı Cumhur İttifakı’nın üçüncü ortağı gören Kılıçdaroğlu yine yalan makinesi olmakla kalmıyor, organize suç şebekelerinin nefesi, terör örgütlerinin neşesi, Türkiye düşmanlarının da nesnesi olduğunu görmüyor, göremiyor. Şu anda CHP yönetimine siyasi propaganda üretimini kimin yaptığı, söylem ve eylem sınırını hangi suçluların belirlediği herkesçe bilinmektedir. Kılıçdaroğlu masal atlatmasın, ruh ikizi haline dönen mafyaya baksın. Bizim mafyayla ortak olduğumuzu söylemek bariz bir saptırmadır. Ama mafyanın CHP’ye, boyalı medyaya, tetikçi köşe yazarlarına nasıl nüfuz ettiğini, bunları kafese nasıl yerleştirdiğini bilmeyen, duymayan, görmeyen kalmamıştır. Cumhurun ve Cumhur İttifakı’nın ortak iradesi nettir, nitekim Cumhurbaşkanı ve Milletvekili Genel Seçimi 2023 yılının Haziran ayında yapılacaktır. Bugünden itibaren de seçimlere 754 gün kalmıştır. Sayın Kılıçdaroğlu, önce sabret, sonra da seyret; milletin zilletle göreceği demokratik hesaba şunun şurasında 2 yıl 24 günlük süre vardır” diye konuştu.

    ‘GÖZLE FETÖ’CÜ OLUP OLMADIKLARI İNCELENMELİDİR’

    Bahçeli, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e tahammülsüzlüğün Türkiye Cumhuriyeti’ne tahammülsüzlük olduğunu söyleyerek, şunları söyledi:

    “Bugün varsak, bugün hayattaysak, bunun şeref payesi Türk tarih silsilesinde müstesna bir yeri olan aziz Atatürk’ündür. İdeolojik dogmalarla, ilkel bir taassupla, keskin önyargılarla Atatürk düşmanlığı yapmak, millete değil hıyanete hizmettir. Ayasofya-i Kebir Camii Şerif açılmışken, büyük bir özlem olan Taksim Camii’nin manevi hayatımıza kazandırılması, Müslüman gönüllerle buluşturulması sağlanmışken nükseden Atatürk alerjinin esas gerekçesini nasıl okumalı, nasıl anlamalıyız? İktidarın millete mal olmuş muhterem eserlerini gölgelemeye, kutuplaşmayı teşvik etmeye kimin ne hakkı vardır? Her güzel ve memnuniyet verici gelişmelerin yaşandığı bir dönemde, suyu bulandıran, ortamı kızıştıran, bunu da Müslüman kisvesi altında yapan kişilerin Türkiye’nin huzuruyla oynamaları provokasyondur. Bunlar iyi araştırılmalıdır, maksatları derinlemesine tahlil edilmelidir. Gizli FETÖ’cü olup olmadıkları mutlaka incelenmelidir. Vaazlarıyla milli birliğimizi yaralamaya, tarihi şahsiyetlerimizi kötülemeye hiç kimse cüret etmemelidir. İnanç sahibi insanlarımızı üzmek, özellikte de bugünkü AK Parti hükümetini töhmet altında bırakmak, yapılan muhteşem hizmetleri söz ve fiillerle karalamak temiz bir mizacın, ihlaslı bir kalbin sonucu değildir. Herkes uyanık olmak zorundadır. İslam adına İslam’ın temel değerlerini, kutlu çağrılarını hamasetle tartışmaya açmak ahlaken sorunludur.”

    ‘ATATÜRK’ÜMÜZDEN NE İSTİYORSUNUZ?’

    Bahçeli, Atatürk’e hakaret edenlerin milletin gözünde değeri olmayacağını belirterek, “Zira Atatürk milli birliğimizin ortak paydasıdır. Kim Gazi Paşa’ya saldırıyorsa, kimin Gazi Paşa’ya kötü sözü dokunmuşsa, ya soy kütüğünde bir karanlık nokta ya da mazisinde yüzünü kara çıkaracak bir mahcubiyeti vardır. Atatürk’ün manevi hatırasını hezeyanla ilzam etmek İslam’a katkı mıdır? Mukaddesatımıza sahip çıkmak, ona refik olanlara, ona refakat edenlere sahip çıkmaktır. Atatürk’e hakaret mukadderatımıza da husumettir. Allah için söyleyiniz, Atatürk’e dil uzatanlar daha iyi Müslüman olduklarını mı sanıyorlar? Atatürk’e en ağır sözleri reva görenler, Türk milletinin ruhunu okşadıklarını mı düşünüyorlar? Ey kendini bilmez akılsızlar, Atatürk’ümüzden ne istiyorsunuz? O tarih sahnesine çıkmasaydı, Türklüğün kıvancı, İslam’ın bekçisi olmasaydı, doğduğunuzda kulağınıza ezan mı okunur, yoksa bir kilisede vaftiz mi edilirdiniz? Atatürk’ün hatıralarına ve heykellerine saldıran zavallılar, sizin yel değirmenlerine savaş açan Donkişot’tan, yancısı Sanço Panço’dan ne farkınız vardır?” ifadesini kullandı.

    ‘ATATÜRK TÜRKİYE’DİR’

    “Yüce dinimizde, açıkça haram işleyen bir günahkara bile hakaret uygun bulunmamıştır” diyen Bahçeli, şöyle konuştu:

    “Dirilere olduğu gibi ölülere sövmek de Hz. Peygamber tarafından kesinlikle yasaklanmıştır. Bu yüzden ölülerin arkasından kötü konuşmamak ve onları hayırla yâd etmek Müslümanların yaşattığı güzel geleneklerden birisidir. Bu konuda Sevgili Peygamberimiz, ‘Ölülere sövmeyin. Çünkü onlar, önden göndermiş olduklarının yani amellerinin karşılıklarına ulaşmışlardır.’ Kafirlik ve zalimlik Türk milletinin sinesinden çıkan hiçbir vatan ve millet kahramanına layık görülemez. Herkes bilsin ki, Gazi Mustafa Kemal Atatürk bizim ve milletimizin kırmızı çizgisidir. Atatürk Türkiye’dir. Atatürk Cumhuriyettir. Atatürk maşeri vicdana altın harflerle kazınmış ‘Ne Mutlu Türküm Diyene’ seslenişinin mimar başıdır. Onu rahmetle anmak, ona saygı duymak, onun eserlerine sadık kalmak her nesil, her Türk evladı için ödevdir. Emel sahiplerini uyarıyorum, Atatürk’ten elinizi çekin, isnatlarınızı kesin, dilinizi susturun. Fani bedeni olmasa da, müstesna hatıralarını ve yüksek fikirlerini cesaretle savunacak büyük Türk milleti vardır ve kötü niyetlilerin alayını karşılamaya gücü yetecektir. Anıtkabir ile Kocatepe arasına çekilmiş çelikten bir halat olan Milliyetçi Hareket Partisi Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e sonuna kadar sahip çıkacaktır.”

  • MHP Genel Sekreteri Büyükataman’dan Osmangazi Meydanı’na övgü

    MHP Genel Sekreteri Büyükataman’dan Osmangazi Meydanı’na övgü

    Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Sekreteri ve Bursa Milletvekili İsmet Büyükataman, Osmangazi Belediyesi’nin inşaat çalışmalarını sürdürdüğü Osmangazi Meydanı’nın Bursalılara heyecan verdiğini söyledi. Bursa’nın yıllardır ihtiyacı olduğu meydana yakın bir zamanda kavuşacağını belirten Büyükataman, Osmangazi Meydanı’nın şehre büyük değer katacağını ifade etti.

    Osmangazi Belediyesi tarafından Bursa’nın merkezinde toplam 40 bin metrekare alan üzerine inşa edilen Osmangazi Meydanı’nda çalışmalar yoğun bir şekilde devam ediyor. 2000 araç kapasiteli otoparkı, nikâh salonu, millet kıraathanesi, sosyal ve kültürel etkinlik alanları ve 20 bin kişilik meydanı ile Bursa’nın yeni çekim merkezi oluyor. Bursa’nın yeni merkezindeki inşaat çalışmalarını şehir dinamikleri yakından inceleme fırsatı bulurken, meydanın son ziyaretçisi MHP Genel Sekreteri ve Bursa Milletvekili İsmet Büyükataman oldu. Büyükataman’ın yanı sıra MHP Bursa İl Başkanı Cihangir Kalkancı ve MHP Osmangazi İlçe Başkanı Seyfi Seyfioğlu’nu meydan ziyareti öncesi makamında ağırlayan Osmangazi Belediye Başkanı Mustafa Dündar, yapımı tamamlanan ve devam eden projeler hakkında kendisine bilgi verdi.

    Başkan Mustafa Dündar ile birlikte Osmangazi Meydanı şantiyesini gezen MHP Genel Sekreteri İsmet Büyükataman, proje tamamlandığında Bursa’nın çok önemli bir ihtiyacının giderilmiş olacağını söyledi. Meydan projesinin, Bursa’nın merkezinde çöküntü alanı haline gelmiş bir bölgeyi kentin çekim merkezine dönüştüreceğini ifade eden Büyükataman: “Bursa için çok önemli olan Osmangazi Meydanı gibi bir meydanı kazandırdığı için Osmangazi Belediye Başkanımız Mustafa Dündar’a çok teşekkür ediyorum. Projeyi yerinde inceleyip detaylı bilgi alma imkânımız oldu. Osmangazi Belediye Başkanımız Sayın Mustafa Dündar, Bursa’nın önemli problemlerine parmak basan, bu problemlerin üzerine cesaretle, kararlılıkla giden, sorumluluğu üstlendiği günden bu yana fark oluşturan hizmetlere imza atmış bir kardeşimiz. Osmangazi Meydanı da Bursa’ya değer katacak çok önemli bir proje. Bursa’ya böyle büyük bir eser kazandırdığı için kendilerini yürekten tebrik ediyorum. Başarılarının devamı adına, bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da üzerimize düşeni yapmaya devam edeceğiz” dedi.

    Ziyareti için Büyükataman’a teşekkür eden Başkan Mustafa Dündar da, “Osmangazi Meydanı’ndaki çalışmalar, pandemiye rağmen devam ediyor. Tabi bu çalışmalar devam ederken pek çok farklı kesimden ziyaretçilerimiz de oluyor. MHP Genel Sekreteri ve Bursa Milletvekilimiz İsmet Büyükataman’a da, ziyaretleri için çok teşekkür ediyorum. Kendilerine meydan ve diğer projelerimiz hakkında bilgiler aktardık. Bizler ile ilgili düşüncelerine çok teşekkür ediyorum. Bizler de, inşallah Bursa’mıza yakışan, Bursa’mızın ihtiyaçlarına yönelik daha güzel hizmetler sunmaya devam edeceğiz” diye konuştu.

  • Bahçeli: İçişleri Bakanı yalnız değildir

    Bahçeli: İçişleri Bakanı yalnız değildir

    MHP lideri Devlet Bahçeli, “Hiç kimse TSK’nın onurlu komuta heyetine çamur atamayacaktır. TSK’nın ve İçişleri Bakanı’nın yalnız olmadığını ifade ediyorum. Konu devletimizin saygınlığı ve bekasıdır. Herkes yerini bilmek zorundadır. Herkes ağzından çıkanlara dikkat etmekle mükelleftir. Türkiye’nin gündemi video ile rehin alınamaz. İftiralarla ele geçirilemez” dedi.

    MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli partisinin grup toplantısında konuştu. Bahçeli’nin açıklamalarının satırbaşları şöyle:

    “Bin yıldır varlığımızı sürdürüyoruz. Üzerinde yaşadığımız toprakların tarihin hiçbir döneminde sükûnet bulmadığının farkındayız. Bilek güreşlerine eklemlenen hakimiyet ve hükümranlık mücadelelerinin üzerindeyiz. Sıcak veya soğuk çatışma ya da gerilim dinamiklerinin ağırlık merkezindeyiz. Dünyanın gözü üzerimizdedir. Medeniyetlerin kavşak noktasında doğu-batı güzergâhında yer almamızın avantajları olduğu kadar dezavantajlarını da görmek zorundayız.

    Her zaman resmin büyüğüne odaklanmalıyız. Maşayı değil tutan ve tutturan elleri görmeliyiz. MHP olarak hayatın akışını ve hadiselerin akışkanlığını milliyetçiliğin ilkeleriyle hukuk ve demokrasiyle okumalıyız. Tutarlı olacaksak etik hassasiyetlere uyacaksak başkaca bir seçenek olmadığını bilmeliyiz. Onun bunun dolduruşa gelerek siyaset yapmadık, bundan sonra da kimse beklememeli. Korkuya hiç rehin düşmedik. Türkiye’yi yakın markaja alarak karanlık operasyonların hedef ülkesi haline getirmek için ellerini ovuşturanlara taviz veremeyiz.

    “HEDEF TÜRKİYEMİZDİR”

    Telaşa kapılmadan, duygulara kanmadan daha soğukkanlı, sağduyulu davranmak mecburiyetindeyiz. Türkiye’nin çevresindeki sinsi ve sisli kuşatma genişlemektedir. Asıl mesele gündemi işgal eden iddia ve isnatların taraftarlarından daha ötesidir. Yerli ve yabancı mihraklar tacizlerine, tahriplerine hız vermişlerdir. Herkesi uyarıyorum, hedef Türkiye’mizdir. Hedef milli birlikte ve huzur ortamımızdır. Bu menfur tezgahın siyaset taşeronları, medya teşrifatçıları, suç ve terör örgütü temincileri vardır ve bellidir. Türkiye’nin üzerine gölge düşmesi, siyasi ve hukuki çözülme yaşaması konusunda alçak bir rekabet yaşanmaktadır. Amaç Türkiye’nin itibarını lekelemektir. Devlet ile millet arasındaki güven bağlarının kopuşuna, devlete ve hükümete karşı toplumsal bir direnişin gerekçesini teşkil etmektir.

    AKŞENER’İN RİZE ZİYARETİ

    CHP bunun üst figüranıdır. 6 ay içinde başka bir Türkiye’nin görüleceğini söyleyen Kılıçdaroğlu krizin bekçisi konumundadır. HDP, Türkiye’nin kalbine hançer sokmak için bekleyen fitnedir. Asıl bizi düşündüren İP’in provokatörlüğüdür. Bu şahsın Rize’yi ziyaret ederek müessif olaylara sebebiyet vermesi incelenmelidir. Söz konusu ilçe belediyelerinin MHP yönetiminde bulunduğu göz önüne alındığında nasıl bir oyunun sahnelenmeye çalışıldığı fark edilecektir. İP Başkanı’nın toplumsal huzursuzluğun fitilini tutuşturmak için Rize’ye gitmesi sorumsuzlukla izah edilemez. Siyasi hayatı kumpasla, yalanlarla heba olmuş bu şahsın Netanyahu sözleri sonrası Rize ziyareti olay çıkarmak üzere planlanmıştır. 1959 Uşak olaylarında olduğu gibi podyuma çıkarılmıştır.

    AA’nın kuşkulu muhabiri tarafından sorulan ısmarlama soru gündeme oturmuştur. Viranşehir Kaymakamı’nın sözleri de başka bir konudur. Bunlardan birisi de PKK’nın maket uçaklarla suikast girişimidir. Şüphe uyandıran olaylar üst üste çakışmıştır. Kudüs’te cinayet, Kıbrıs’ta melanet, Karabağ’da rezalet zanlıları insanlık mirasını yağmalayan zalimler ve işbirlikçileridir.

    TERÖRLE MÜCADELE

    FETÖ’ye, PKK’ya ve milli bekamızı tehdit eden ülkelere karşı sağlam duruşumuz, kim varsa rahatsız etmektedir. Son zamanlarda ortaya çıkan mesnetsiz iddiaların, iftiraların Türkiye aleyhine icra edilen bölgesel ve küresel operasyonlardan bağımsız ele alınması mümkün değildir.

    Terörle mücadele kahramanca devam ederken, vatan savunması cesaretle yapılırken bu mücadele içinde yer alan asker ve sivil devlet adamlarını itibarsızlaştırma çabaları matuf bir amaca hizmet etmektedir. Biz her şeyin farkındayız. Devletin hükmü, milletin kutlu varlığını uçuruma çekmek isteyen kampanyayı görüyoruz. Algı düzenekleri kuranlar, herkes bilsin ki yıkım ittifakının potasında birleşmişlerdir. Oyun büyüktür, oyun kirlidir, oyun karanlıktır.

    Libya’daki varlığımızın rövanşını almaya çalışıyorlar. Kıbrıs’taki kararlılığımızın hesabını sormaya kalkıyorlar. Doğu Akdeniz’den intikamla yanıp kavruluyorlar. Irak’ın kuzeyinde PKK/PYG’ye dünyayı zehir etmemizden dolayı üzerimize geliyorlar. Terör devletinin suya düşmesinden gocunuyorlar. Kandil’e Türk bayrağı dikeceğiz ya çıldırıyorlar.

    128 milyar dolar nerede diye sorun dediler tutmadı, 104 emekli amiral bildiri yayınladı kimse yemedi, Cumhur İttifakını karalayın, ekonomiyi kötümserliğe sokun diye tembihte bulundular inanan çıkmadı. Çabalar boşuna, hevesler beyhudedir. Türk milleti Cumhurbaşkanı’nın, devletinin, hükümetinin, egemenlik haklarının destekçisidir. Bir suç varsa, suçluların belgelerle tespiti yapılmışsa adres bağımsız Türk mahkemeleridir. Karambolde siyasi fırsatçılığa kapılanlar, iki dünyada bunun hesabını vereceklerdir.

    “İÇİŞLERİ BAKANI YALNIZ DEĞİLDİR”

    İkazen diyorum ki hiç kimse İçişleri Bakanı’nın boynuna tasma geçiremeyecek kimsenin gücü yetmeyecektir. Hiç kimse TSK’nın onurlu komuta heyetine çamur atamayacaktır. TSK’nın ve İçişleri Bakanı’nın yalnız olmadığını ifade ediyorum. Konu devletimizin saygınlığı ve bekasıdır. Herkes yerini bilmek zorundadır. Herkes ağzından çıkanlara dikkat etmekle mükelleftir. Türkiye’nin gündemi video ile rehin alınamaz. İftiralarla ele geçirilemez. Sayın Binali Yıldırım’ı evladıyla töhmet altında bırakmak müfteriliktir. Bu meselede tarafsız kalmak Türkiye’ye kast etmek için kullanılan çevrelere destek vermektir.

    “DÜŞMANA HİZMETLE BİR”

    Her nifak ve dedikoduya sarılan CHP’nin siyasi ayıplıdır, ahlaksızdır. Çukur siyasetidir. Kılıçdaroğlu’nun rotası yanlıştır. CHP Türkiye üzerinde emelleri olanların Türkiye muhalifidir. İP bu limana varmıştır. Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ı devirmek için faal olanlara bedeli ne olursa olsun izin verilmeyecektir. Biden lobisinin zehir saçan zihniyeti Türkiye Cumhuriyeti’ni düşüremeyecektir. CHP’nin sırtını emperyalizme dayaması tıpkı Kurtuluş Savaşı’nda düşmana hizmet etmekle birdir.

    “HÜKÜMETİMİZİN YANINDAYIZ”

    Türkiye Cumhuriyeti tam bağımsızdır. Biden’ın muhalefeti pışpışlaması sonu hüsran olacak maceraya atılmaktır. Ruhsatı kovboylar değil, güç odakları değil büyük Türk milleti vermektedir. Türkiye’yi siyasi, hukuki ve toplumsal alanlarda taşeronlar vasıtasıyla seçime zorlamak demokrasi ve milli irade düşmanlığının yansımasıdır. Türkiye sokakta bulunmadı, harita üzerinde kurulmadı. Türk milleti tesadüfen bir araya gelinmedi. Bağımsızlık hediye alınmadı. Sınırlarımız icazetle çizilmedi. Varsa çıksın karşımıza. Hiç kimse MHP ve ülkücü hareketin sabrını test etmemelidir. Herkesin sorumlu davranması tarihi bir görevdir. Biz hükümetimizin yanındayız. Sokak çetelerinin karşısındayız.

    AP RAPORU

    AP’nin çağrısı ayaklarımızın altında çiğnenmeye müstehaktır. 19 Mayıs’ta kabul edilmesini de manidar bulduğumuzu belirtmek isterim. Teröristleri ülkelerinde ağırlayan, ülkelerin akıl ve vicdan tutulması yaşadıkları açıktır. Milliyetçi-ülkücü hareketi terörle anmak, terör sevicilerin harcıdır. Yayınlanan rapor Avrupa değerlerinin inkarıdır. Bir Haçlı organizyonudur, bizim için yok hükmündedir. Onların baktığı yer PKK’nın, YPG’nin, FETÖ’nün sığınıp ikmal yaptığı yılan deliğidir. Biz hakkın yanındayız, halkın yanındayız. Türk milleti yapay ayrımlara fırsat vermeyerek beraberliğini sonsuza kadar sürdürecektir. Gün kucaklaşma gündür.

    AP’nin raporu malumun bir nevi ilamından başka bir şey değildir. Türkiye üzerinde oynanan oyunların bir parçası da söz konusu raporun 19 Mayıs’ta yayınlanmasıdır. Nefret salgını vebadan daha büyük hasar vermektedir.”

  • MHP’den 100 maddelik anayasa önerisi

    MHP’den 100 maddelik anayasa önerisi

    MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin 100 maddelik yeni anayasa önerisinin hazır olduğunu açıklayarak; çalışmanın önce AK Parti ve Cumhurbaşkanı ile paylaşılacağını söyledi. Bahçeli, anayasanın değiştirilemez maddelerinin aynen korunduğunu söyledi.

    MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, parti genel merkezinde basın toplantısı düzenledi.

    Bahçeli, konuşmasına Türkiye’nin corona virüsle mücadelesine değinerek başladı. Salgından siyasi rant devşirmek isteyenlerin hezeyan ve art niyetli olduğunu söyleyen Bahçeli, ”Kim ne derse desin salgın yönetimi doğru şekilde yapılmaktadır” dedi.

    https://twitter.com/MHP_Bilgi/status/1389487806062338048

    Bahçeli’nin konuşmasından öne çıkanlar:

    Anayasa değişmez metinler değildir. Anayasanın milli hedefleri barındırması yegane önceliktir. Toplum sözleşmesinin hazırlanmasına güçlü vurgu yapıyorsak önce uzlaşma erdemine bağlanmamız gerekecektir.

    ”MHP ÖN ŞARTSIZ HAZIRDIR”

    Herkes ittifak halinde yeni anayasadan bahsetmektedir. Konuşmak, görüşmek için müsait bir zemin vardır. Sıkılı yumruklarla anayasa yapmak mümkün değildir. Artık uzlaşmak, yeni anayasa hazırlamak milli vecibedir. Bu tarihi göreve MHP ön şartsız hazırdır.

    100 MADDELİK ANAYASA ÖNERİ HAZIRLIĞI

    MHP’nin anayasa metin çalışmaları bitmiştir. Cumhuriyetin 100. yılında ‘100 Maddelik Yeni Anayasa’ adıyla, 100 maddelik anayasa önerimizin hazırlık aşaması tamamlanmıştır. Partiler nasıl bir anayasa istediklerini açıklamalı. Anayasa çalışmamızı önce Cumhurbaşkanımıza sonra da diğer partilere sunacağız.

    ”DEĞİŞTİRİLEMEZ MADDELER AYNEN KORUNDU”

    Temel hak ve hürriyetler güncellenmiştir. Anayasa önerimiz 4 kısım, 100 maddeden oluşmaktadır. Anayasanın değiştirilemez maddeleri aynen korunmuştur. Devletin genel esasları, ilk 5 maddede düzenlenen şekli ve nitelikleri aynen korunarak 1. maddede ele alınmış, maddenin son fıkrasında ‘bu madde değiştirilemez ve değiştirilmesi teklif edilemez’ denilmiştir.

    TBMM Başkanına siyasi krizlerin çözümünde arabuluculuk yetkisi yüklenmiştir. Hükümet programı Meclis’e sunulması
    kararname ve kanunların yetki alanları çatışmayacak şekilde belirlendi.

    Dokunulmazlık ve düşme sebeplerine dair belirsizlikler giderilmiştir. Üniter devlet ilkesine yer verilerek idari yapılanmada il esası korunmuştur. Atatürk Kültür Dil ve Tarih varlığını sürdürdü.

    Yürütme organı başkan ve idare şeklinde iki başlık altında düzenlenmiş, başkan ile birlikte iki başkan yardımcısının seçilmesi öngörülmüş, başkanlık kabinesi anayasal statüye dahil edilmiştir. Diyanet bakanlığı olarak yapılanmış, Merkez Bankası anayasal kuruluş haline getirilmiştir.

    Bahçeli’nin duyurduğu 100 maddelik yeni anayasa önerisi özetle şu şekilde sıralandı:

    * Anayasa önerimiz, “Başlangıç, Genel Esaslar, Temel Hak ve Ödevler, Cumhuriyetin Temel Organları ve Son Hükümler” şeklinde dört kısım ve 100 maddeden oluşmaktadır.

    * Şekli bakımdan kısa ya da uzun bir anayasa değil, “Kaliteli temel kanun” anlayışı ile çatısı örülmüştür.

    * Anayasanın başlangıcı, dünyada 164 ülke anayasa başlangıçları incelenerek, Türk milletinin ortak değerlerini kucaklayan ve muasır devlet olmanın gereklerini dikkate alan bir yaklaşımla yazılmıştır.

    * Başlangıca, “Allah’ın lütfu, kardeşlik ruhu ve vatan sevgisiyle varlık bulmuş biz Türk Milleti” düsturu ile giriş yapılmıştır.

    * Devletin genel esasları ilk beş maddede düzenlen, “Devletin şekli ve nitelikleri” aynen korunarak birinci maddede ele alınmış, maddenin son fıkrasında “Bu madde değiştirilemez ve değiştirilmesi teklif edilemez” denilmiştir.

    * Anayasa’nın ikinci kısmında “Temel Hak ve Ödevler” düzenlenmiş, birinci bölümde tüm haklara dair ortak rejimi belirleyen “Genel Hükümler” yer almış, ikinci bölümde “Haklar ve Hürriyetler” başlığı ile temel hak ve hürriyetler “sınıflandırılmadan” en geniş şekilde güvenceye kavuşturulmuştur.

    * Temel haklara dair genel rejimde “Hakların bütünlüğü” yaklaşımı esas alınmış, sınırlama rejimi tek bir maddede düzenlenmiş, temel hak ve hürriyetlerin korunması kenar başlığı altında yeni bir madde eklenmiştir.

    * Hakları düzenleyen tüm maddelerdeki sınırlama sebepleri kaldırılmıştır.

    * Temel hak ve hürriyetlerin kapsamı, taraf olduğumuz insan hakları sözleşmeleri baz alınarak kanunla belirlenmesi öngörülmüş, hakları düzenleyen maddelerde sadece ek güvencelere yer verilmiştir.

    * Hürriyetin esas, sınırlamanın istisna olduğu yaklaşım gerçek anlamıyla buluşturulmuştur.

    * Anayasa’nın üçüncü kısmında, üç bölüm halinde “Cumhuriyetin Temel Organları”, yasama, yürütme ve yargı başlıkları ile düzenlenmiş, Yasama organı için “Milli birliği sağlama”, yürütme için “Kurumsallaşmış başkanlık sistemi”, yargı için “Bağımsız ve tarafsız yapılanma” anlayışı ön plana çıkarılmıştır.

    * Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin, yüz yıl önce kuruluş felsefesinde var olan “Milli birliği sağlama” misyonu daha da güçlendirilmiştir.

    * Bu kapsamda TBMM Başkanı’na “Tarafsız konumuyla” milli uzlaşmanın sağlanmasında ve siyasi krizlerin çözümünde arabuluculuk işlevi yüklenmiştir.

    * TBMM’nin yetkileri; kanun yapımında, antlaşmaların onaylanmasında ve sona erdirilmesinde, bütçenin kabul edilmesinde, anayasal kurum ve kuruluşlara üye seçmede, meclis soruşturması açılmasında kuvvetlendirilmiştir.

    * Milletvekillerinin dokunulmazlığıyla milletvekilliğinin düşme sebeplerine dair belirsizlikler giderilmiştir.

    * Yürütme organı “Başkan” ve “İdare” şeklinde iki başlık altında düzenlenmiş, Başkanlık Sistemi, yeni anayasa bütünlüğü içinde “kurumsal yapıya” kavuşturulmuş, Başkan ile birlikte iki Başkan Yardımcısının seçilmesi öngörülmüş, Başkanlık Kabinesi anayasal statüye dahil edilmiş, Başkanlık Hükümet Programı’nın Meclise sunulması yöntemi getirilmiş, Başkanlık Kararnameleri ile kanunların münhasır yetki alanları çatışmayacak şekilde belirlenmiştir.

    * Türkiye’nin üniter yapısına uygun olarak, idarenin kuruluşunda “kanunilik ilkesi” sağlam ve sağlıklı bir içeriğe taşınmıştır.

    * Üniter devlet ilkesine anayasada açıkça yer verilerek, idari yapılanmada “il esası” korunmuştur.

    * Anayasal kurumlardan Atatürk, Kültür, Dil ve Tarih Kurumu varlığını sürdürmüş, Diyanet İşleri başkanlığı “Türkiye Diyanet Kurumu” olarak yeniden yapılandırılmış, Yükseköğretim Kurulu’nun oluşumunda TBMM’nin yetkileri artırılmış, yeni bir kurum olarak “Türkiye Liyakat Kurumu” önerilmiş ve Türkiye Merkez Bankası anayasal kuruluş haline getirilmiştir.

    * Yargı organının yapılanmasında, “Yargı ayrılığı sistemi” devam ettirilmiş, Hakimler ve Savcılar Kurulu, “Yargı Yüksek Kurulu” adıyla yeniden ele alınmış, avukatlık ve arabuluculuk mesleklerine anayasal statü tanınmış, Anayasa Mahkemesi yüksek mahkeme değil, özel bir statüde düzenlenmiş, Yüce Divan yargılaması ve siyasi parti kapatma davaları “Yüce Divan” adıyla oluşturulan yeni bir mahkemeye verilmiş, Yüksek Mahkemeler başlığı altında Sayıştay ve Yüksek Seçim Kurulu’nun statüsü açıklığa kavuşturulmuş, yargıya ilişkin üye seçiminde TBMM’nin yetkileri genişletilmiştir.

    * Anayasa’nın son kısmında değiştirilme usulü genel olarak korunmuş, Anayasa değişikliklerini halkoyuna sunma konusunda Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne yetki verilmiştir.

  • Kayıp atlar MHP’de istifa getirdi

    Kayıp atlar MHP’de istifa getirdi

    İBB’nin hibe ettiği fayton atlarının kaybolmasının ardından Hatay Dörtyol Belediyesi Başkanı Fadıl Keskin partisi MHP’den istifa etti.

    Hatay Dörtyol Belediyesi Başkanı Fadıl Keskin partisi MHP’den istifa etti.

    Konuyla ilgili MHP Genel Başkan Yardımcısı Sadir Durmaz Twitter hesabından bir açıklama yaptı.

    Durmaz paylaşımında, “İstanbul BŞB’den aldığı atlar nedeniyle, Adli ve İdari Soruşturmaya muhatap olan, Hatay/Dörtyol Belediye Başkanımız Sn Fadıl Keskin’in, partimizden istifası işleme konulmuş olup, Belediye Başkanları listemizden de düşürülmüştür. Kamuoyuna Saygıyla Duyurulur” ifadelerini kullandı.

    İBB’nin Adalar’daki faytonları yasaklamasının ardından atlar farklı illerdeki belediyelere hibe edilmişti. MHP’li Hatay Dörtyol Belediyesi’ne gönderilen atların ise kaybolduğu iddia edilmişti.

    İstanbul BŞB’den aldığı atlar nedeniyle, Adli ve İdari Soruşturmaya muhatap olan, Hatay/Dörtyol Belediye Başkanımız Sn Fadıl Keskin’in, partimizden istifası işleme konulmuş olup, Belediye Başkanları listemizden de düşürülmüştür.Kamuoyuna Saygıyla Duyurulur.

  • Bahçeli’den CHP’ye andımız tepkisi

    Bahçeli’den CHP’ye andımız tepkisi

    Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli, “Ey CHP yönetimi, sizin nereniz Türk ki Andımız’a sahip çıkacaksınız” diyerek CHP’yi eleştirdi.

    MHP 13. Olağan Büyük Kurultayı, Ankara Arena Kapalı Spor Salonu’nda yapıldı. Kurultayda korona virüs ile mücadele kapsamında önlemler en üst düzeyde alınırken, Sağlık Bakanlığının belirlediği mesafe ve hijyen kurallarına tamamen uyuldu. Kurultay öncesinde MHP tarihi boyunca ilk defa bu dönemde 81 il başkanlığı il kongresi tamamlanırken, Türkiye’deki bütün iller üst kurulda temsil ediliyor. MHP’nin 13. Olağan Büyük Kurultayı öncesinde bir ilke imza atılarak, 920 ilçe ve 81 il kongresi yapıldı.

    Bahçeli yaptığı konuşmada, 2020 yılında küresel ekonominin yüzde 3,5 oranında küçüldüğünü, küresel ticaretteki daralmanın yüzde 10 düzeyinde, uluslararası yatırımlardaki düşüşün de yüzde 42 seviyesinde olduğunu ifade etti. Tarihin en büyük küresel borç miktarının Covid-19 salgını döneminde gerçekleştiğini ve 280 trilyon doları geçtiğini bildiren Bahçeli, şöyle konuştu:

    “Bazı ekonomistler 1929’dan daha şiddetli ve büyük bir kayıpla karşı karşıya olduğumuzu iddia etmektedir. Ancak Türkiye ekonomisi 2020 yılında yüzde 1,8 oranında büyüme kaydetmiştir. Ne mutlu bizlere ki, G-20 ülkeleri arasında ekonomisi büyüyen iki ülkeden birisi Türkiye olmuştur. Ekonomide yaşanan canlanma ve toparlanma vatandaşlarımızın kesesine, devletimizin kasasına mutlaka yansıyacaktır. Gelecek güzel günler için biraz daha sabırlı olmalıyız. Türkiye istikbalin dirliği amacıyla muazzam bir kalkınma ve demokrasiyi başarmaya şüphesiz muktedirdir. Ülkemizi dünya genelinde demokrasi, özgürlük ve hukukun üstünlüğü konularında kusurlu göstermeye çalışan mihraklar, FETÖ’cülerin, Türk ve İslam düşmanlarının teşvik ve tahrikiyle mesafe alanlardır. Diyorlar ki, Türkiye’de totaliter eğilimler güçleniyormuş. Diyorlar ki, demokrasi zayıflamış, düşünce ve ifade hürriyeti kalmamış. İsveç merkezli bir enstitünün ‘2021 Demokrasi Raporu’na göre, ülkemiz Polonya ve Macaristan’dan sonra en fazla otoriterleşen ülke olmuş. Bu çürük çarık iddiaların üç boyutlu hedefi vardır. Birinci boyutunda ülkemize gelen yabancı yatırımları caydırmaktır. İkinci boyutunda, uluslararası camiada saygınlığımızı lekelemektir. Üçüncü boyutunda ise milli çıkarlarımızdan ve egemenlik haklarımızdan taviz beklentisidir. FETÖ’cü hainler Yunanistan’ı, hatta diğer AB ülkeleriyle ABD’yi sığınma limanına çevirmişken hiç kimsenin sesi çıkmıyor. Gara’da vatan evlatlarının ensesine kurşun sıkılırken, mazlumlar inim inim inlerken hiç kimseden insani ve vicdani bir eleştiri gelmiyor. Terörist başı Gülen’in Pensilvanya’da mukim olması hiçbir uluslararası hukuk ve insan hakları savunucusunu rahatsız etmiyor. Avrupa Parlamentosu’nun Türkiye’nin Suriye’de işgalci olduğunu iddia etmesi de bir diğer ahlaksız isnat, bir başka ucube ithamdır. Bir an düşünelim, Türkiye’de demokrasi olmasaydı, özgürlükler askıya alınsaydı, gece gündüz Cumhurbaşkanı’na hakaret edenler, devlete sövenler, millete karşı gelenler, işbirlikçiler, PKK’nın siyaset uzantıları Meclis’te, belediyede, iş aleminde, medyada, üniversitelerde, dahası sokaklarda nasıl gezecekler, nasıl tehditler savuracaklardı? Ülkemizde temel hak ve özgürlüklerin teminat altına alındığı ve hukukun üstünlüğüne dayanan demokratik bir düzenin varlığı tüm kazanımlarıyla ortadadır. Türkiye’de demokrasi yok diyenler, gelsinler bunu külahıma anlatsınlar. Tarihimizin hiçbir döneminde bu milletin sinesinden diktatör çıkmadı, tiran çıkmadı, yönetim hayatımızda ise despotizmin en ufak emaresine tesadüf edilmedi. Demokrasi ahkamı kesenler, terörizme özgürlük arayanlardır. İnsan hakları konusunda bilirkişi rolüne soyunanlar, konu Türk oldu mu, konu Müslüman oldu mu, insanlık onurunu hiçe sayan vicdansızlardır. Türkiye ekonomisini bir yanda reformlarla güçlendirirken, diğer yanda aslı astarı olmayan iddiaları kaynağında yok etmek gayesiyle hukuk, demokrasi, özgürlükler ve insan hakları kapsamında yüksek standartlara ulaşmak mecburiyetindeyiz.”

    Türkiye’nin bölücü terörün kanlı eylem ve kirli emelleriyle yıllardır mücadele halinde olduğunu hatırlatan Bahçeli, “Bu mücadelede yalnız olduğumuz ortadadır. Türk’ün Türk’ten başka dostu yoktur sözü defalarca tescil edilmiştir. Çok şükür, devlet-millet kenetlenmesiyle teröre üst üste darbe vurulmuş, bu kanlı döngünün sonu görünmüştür. Fırat Kalkanı, Zeytin Dalı, Barış Pınarı, Pençe-Kartal harekatlarıyla güney sınırlarımız boyunca kurulmak istenen terör devleti engellenmiştir. Hükümetimizin kararlılığı, kahraman Türk Silahlı Kuvvetleri’mizin fedakarlığı, polislerimizin ve güvenlik korucularımızın cesaretiyle ihanetin damarları kesilmiştir. Dördüncü stratejik hedefimiz, Cumhur İttifakı’nın varlığı içinde terörle amansız mücadeleye, son terörist, son kanlı silahıyla ele geçirilesiye kadar destek vermek, Türk milletini bu şiddet ve dehşet sarmalından çekip çıkarmaktır” şeklinde konuştu.

    “Ey CHP yönetimi, sizin nereniz Türk ki Andımız’a sahip çıkacaksınız”

    Papa’nın Irak’ın kuzeyini ziyareti anısına bastırılan değersiz pulda sözde Kürdistan haritasının resmedilmesinin alçaklık, adilik, ahlaksızlık, organize bir senaryonun parçası olduğunu belirten Bahçeli, şu ifadeleri kullandı:

    “Türk milleti bu kanlı ve hain senaryoya, bölücülüğe ve bölünmeye asla izin vermeyecektir. Terörist sevk ve hazırlık merkezi olan HDP, ayranımızı kabartmasın. HDP, PKK’dır, cinayettir, bölücülüktür, masumlara, çocuklara, gençlere, kadınlara ölüm tuzağıdır. HDP ile yasak ilişki zalimlere diz çökmektir. HDP’yle ittifak kurmak, terörist Demirtaş ile kahvaltı planları yapmak hiç kimseye iyilik ve onur sağlamayacak, bilakis hıyanete ortak edecektir. CHP seçimini yapmalıdır; sözde Kürdistan projesinin yanında mıdır karşısında mıdır? İYİ Parti kararını netleştirmelidir; FETÖ ve PKK’yla kol kola yürümeye devam mı edecektir tamam mı diyecektir? HDP, siyasi kisveye bürünmüş suç örgütüdür. Herhangi bir isimle açılmamak üzere kapatılması tarihe, millete, adalete ve gelecek nesillere namus görevidir. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın HDP’nin kapatılma istemiyle hazırladığı iddianameyi dün itibarıyla Anayasa Mahkemesi’ne göndermesi hakkın, hukukun ve adaletin sesidir ve bu gelişme milletin yüreğine su serpmiştir. Hiç kimse aklından çıkarmasın ki, siz şehitlerimizin davacısıyız, biz hakikatin tarafındayız. Çünkü biz Milliyetçi Hareket Partisi’yiz. Türk’üm deriz, doğruyum deriz, çalışkanım diye sesleniriz, adımızdan, ahlakımızdan, anılarımızdan ve andımızdan şu bu istedi diye asla vazgeçmeyiz. Kırmızı çizgilerimizin pembeleştiğini söyleyen çürümüş CHP sözcüsüne diyorum ki, senin her yerin zift gibi kara olmuş haberin yok, her sözün kendin gibi laçkalaşmış bildiğin yok. İlle de pembe arıyorsan önce kendine bakmalısın, fakat buna bile yüzün yok. Bu arada Kılıçdaroğlu’na da tavsiyem; aklı varsa kendine saklasın, arayacağı varsa durmasın arasın, cesareti varsa, yüreği yetiyorsa bölücü dostlarına rest çekip tüm bağlarını koparsın. Ey CHP yönetimi, sizin nereniz Türk ki Andımız’a sahip çıkacaksınız. Sizin nereniz doğru ki, Andımızı söylemek size yakışacaktır. Biz varlığımızı Türk varlığına armağan etmişken, sizin kimlerin tutsağı, kimlerin taşeronu, kimlerin hizmetkarı olduğunu bilmeyen kalmış mıdır?”

    “Bir yanda Rusya ile komşuluk ilişkilerimizi geliştiriyorken, diğer yanda ABD’nin dostluk ve müttefiklik hukukuna saygı ve riayetini bekleriz”
    Türkiye’nin küresel ve bölgesel hesapları bozan bir ülke olduğunu anlatan Bahçeli, “Artık söz dinleyen değil, sözü dinlenen bir kuvvettir. 15 Temmuz 2016 tarihinde yaşanan hain darbe girişimini bir milat olarak kabul ettiğimizde, Türkiye’nin milli güvenliğine karşı tehditlerin beka düzeyine varacak bir düzleme kaydığı görülecektir. ABD’nin, Batılı müttefiklerimizin ve NATO’nun bu tehditleri anlamadığı, paylaşmadığı, daha acıklı olanı da bu tehditlere açıktan veya örtülü destek vermeleridir. Türkiye’nin takip ve temin edeceği milli strateji, uluslararası sistemin yapısal dinamiklerinin ortaya çıkardığı fırsat ve risklerle yakından ilişkilidir. Doğaldır ki, milli stratejimiz tasarlanırken, gelecek vizyonumuz, tarihsel misyonumuz, küresel düzenin yapısal dinamikleri doğru kavranmalıdır. Bu stratejiyle Türkiye’nin hedefleri ve potansiyel gücü arasında bir dengelenme, esnek bir planlama ve uluslararası sistemin çıktıları üzerinden dinamik bir revize sürecinin işletilmesi gerekmektedir. Bugün Türkiye’nin önündeki en önemli stratejik önceliği, dünya düzeninde kendine biçtiği tarihsel rolü oynaması için muharrik şekilde jeopolitiğine yönelmesi olmalıdır. Bu jeopolitiğin ana omurgası, çiftbaşlı Selçuklu kartalıyla simgeleştirilmelidir. Biz, ne doğudan vazgeçeriz, ne batıdan ödün veririz. Biz, ya doğu ya da batı kararsızlığı arasında sıkışıp kalmayız. Kuşkusuz ve kesinlikle hem doğu hem de batı kararındayız. Bu nedenle bir yanda Rusya ile komşuluk ilişkilerimizi geliştiriyorken, diğer yanda ABD’nin dostluk ve müttefiklik hukukuna saygı ve riayetini bekleriz. Bu konuda da aktif ve ön alan bir diplomasi takip etmeliyiz” diye konuştu.

    “Mısır’la kurulan sıcak ve yapıcı diyaloglar isabetlidir, bize göre eski seviyesine çıkarılmalıdır”

    S-400 hava ve füze savunma sisteminin milli egemenlik konusu olduğunu, bu suretle vatan savunmasının başkalarının keyfine ve insafına bırakılamayacağını söyleyen Bahçeli, “Mısır’la kurulan sıcak ve yapıcı diyaloglar isabetlidir, bize göre eski seviyesine çıkarılmalıdır. Unutmayalım ki, devlet, duyguyla değil, akıl ile yönetilir. Devletlerarasında keskin hatlarla ihata edilmiş dostluk ve düşmanlıklar olmaz, bugüne kadar da olmamıştır. Türkiye’nin jeopolitik kodlarının odak noktası, milli kültürü, milli tarihi, milli kimliği ve kucaklaşmayı bekleyen Türk Dünyası ile kuracağı ilişkiler olmalıdır. Karabağ Zaferi ile açılan Nahçıvan Sınır kapısı fiilen ve fikren manevra alanımızı çok daha fazla genişletecektir. Bugün Güney Kafkasya’da vurulan davulun sesi, Orta Asya’dan, Doğu Türkistan’dan, Sibirya’dan, Doğu Avrupa’dan ve Balkanlar’dan duyulmaktadır. Bu durum Türkiye için stratejik bir vizyon olduğu kadar tarihin ve kültürümüzün bizlere yüklediği sorumluluktur. Türkiye, Türkiye’den büyüktür. Türk Dünyası, dünyadan büyüktür. Milli güvenliğimiz; komşu ülkelerin sayısı ve sınır uzunluklarının değişimi ile sahip oldukları siyasi amaç ve diplomatik araçlara göre güç kazanıp ya da kaybetmelerinden doğrudan etkilenmektedir. Bu nedenle hem ülkemizde, hem de küresel ve bölgesel zeminde diyalog, barış, huzur, sükûnet ve istikrar beşinci stratejik hedefimizdir. Milliyetçiliğimiz, hayatın ve milli arzuların gerçeğini yansıtmaktadır. Milliyetçiliğimizin harcı husumetle değil karşılıklı hürmetle karılmıştır. Türk milliyetçiliği; yükselmek için değil yükseltmek içindir, ilaveten rasyoneldir, sosyolojik ve psikolojik esaslara dayanır, kan değil ruh ve kültür arar, millete mensubiyet şuurunu canlı tutmak asıl gayesidir. Bir diğer ifadeyle Türk milliyetçiliği; özgürlükçüdür, demokratiktir, eşitlikçidir, barışçıdır, milletimizin her ferdini bir ve kardeş gören kaynaşma ve kader ortaklığı ahlakıyla bütünleşmiştir. Bizim milliyetçiliğimizi sorgulayanlar, gitsinler aynaya baksınlar” aktarımında bulundu.
    Konuşmasının ardından Bahçeli, basın mensuplarının bulunduğu alana gelerek tek tek sohbet etti.

  • Bahçeli: HDP’nin kapatılması acil ve şarttır

    Bahçeli: HDP’nin kapatılması acil ve şarttır

    MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, “Türkiye bir hukuk devletiyse HDP’nin kapatılması acildir, hayatidir, şarttır. Ayrıca başka bir ad altında, mesela ‘Demokratik Bölgeler Partisi’ isimli paravan terör oluşumu çatısıyla bile tekrardan faaliyette bulunmasına fırsat verilmemelidir” dedi.

    MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, TBMM’de partisinin grup toplantısında konuştu. Devlet Bahçeli, erken seçim tartışmalarının sık sık gündeme getirilmesine ilişkin “Erken seçim tartışmalarının sıcak gündemde tutulması maksadıyla sipariş açıklamalar yapan gafillerin, 2023 yılının Haziran ayını beklemek durumunda olduklarını bir kez daha hatırlatmayı lüzumlu görüyoruz. Türk milleti, Cumhuriyeti’nin 100’üncü yıl dönümünü bir yanda bahtiyarlıkla kutlayacak, diğer yanda bizatihi kendi tarihi ve egemenlik haklarını savunarak Cumhur İttifakı’nı ve Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ni demokratik zaferle taltif edecektir. Türkiye’nin geleceği heba edilemez, etmek için ortam kollayanlara fırsat verilemez. Bölücü terör örgütü PKK’nın keşif kolu ve gözetleme kulesi olan HDP’yle yasak bir ittifak şemsiyesi altında toplananlar, bunun adına da gerçek anlamından koparılmış ‘demokratik güç birliği’ diyenler, içine düştükleri zilletin bedelini er ya da geç ödeyeceklerdir. Hakem ve hakim olan millettir” diye konuştu.

    ‘HDP SUÇLUDUR, DESTEKÇİLERİ SUÇLUDUR’

    Bahçeli, Türk milletini korkutacak, korkuyla sindirecek, korkudan korkuya sürükleyecek herhangi bir muhasım gücün olmadığını belirterek şöyle konuştu:

    “Bizim bölünecek bir milletimiz yoktur. Bizim yıkılacak bir devletimiz yoktur. Ve bizim vazgeçecek tek bir insanımız dahi yoktur. CHP yanlıştadır, İP yanlış ata oynamıştır, HDP ise A’dan Z’ye yozlaşmanın ve terör bataklığının içindedir. Dünyanın hangi medeni ve demokratik ülkesinde teröre aleni destek veren bir partiye ahlaken ve hukuken cevaz vardır? 13 insanımızın kafasına kurşun sıkmak suretiyle şehit eden teröristlere arka çıkan, yardım ve yataklık yapan parti görünümlü bir suç örgütüne siyaset ve demokrasi hayatında nasıl yer olacaktır? Gara’da yuvalanan teröristlere haber götürüp onlardan kanlı emirler getiren milletvekillerinin şehit ve gazi yadigarı TBMM’de ne işi vardır? Terör saldırılarını bırakınız kınamayı, küstahça devleti suçlayan, vahşete tek bir söz dahi edemeyen, üstelik milletin hazinesinden geçinen terörizmin çakar takmış militanlarına sabır göstermek Türk milletine en şedit saygısızlıktır. HDP tarih ve millet önünde suçludur, destekçileri suçludur, ittifak ortakları ağır bir vebal altındadır. Diyorlar ki, HDP şu kadar oy aldı, bu kadar desteği var. HDP’ye oy verenler, ‘PKK’nın uşağı, terörün ve bölücülüğün siyasi uzantısı olsun’ diye mi oy verdiler? HDP’yi tercih edenler cinayetlerin, hıyanetlerin ve rezaletlerin sökün etmesini mi istediler?”

    ‘NE ZAMAN YERLİ DURUŞ GÖSTERECEKLER?’

    Bahçeli, sözde aydın, akademisyen, gazeteci ve kaymak tabakanın Türkiye’nin hak ve menfaatleri söz konusu olduğunda esamelerinin okunmadığını bildirerek şöyle dedi:

    “Boğaziçi Üniversitesi’ndeki olaylara destek veren eski bir rektöre arka çıkmak amacıyla hazırlanmış ısmarlama bildiriye imza atan ve seçilmiş olduklarını ifade eden 38 eski rektör ve YÖK üyesinin teröre bir kez olsun tepkilerini duyanınız oldu mu? PKK’ya numune de olsa itiraz edenini gördünüz mü? Gara katliamını alenen lanetleyenine şahit oldunuz mu? Türkiye’nin tek meselesi üniversite özerkliğiyle akademik özgürlüklerdeki açmazlar mıdır? Bunlar neyin kafasını yaşıyorlar? Bunlar kime hizmet ediyorlar? Kimlerin değirmenine su taşıyorlar? 28 Şubat süreci başta olmak üzere, bazılarının geçmişte darbeci eğilimlerini cümle alemin bilmesine rağmen, hep puslu ortamlarda öne çıkan bu çürük rektörler, Türkiye’nin yaşadığı iç ve dış sorunlar hakkında bir defalık da olsa yerli ve milli duruş gösterecek onuru ne zaman ispat edecekler? Ellerine tutuşturulan metinlere heyecanla imza atan buçuk aydınlar, Türk milletinin üzerlerindeki hakkını ne zaman ve daha hangi haller ortaya çıkarsa ödeyecekler? Bunları sormak ve cevabını beklemek milletimizin bize yüklediği bir sorumluluktur.”

    ‘HDP’NİN KAPATILMASI ACİL VE ŞARTTIR’

    Bahçeli, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın HDP hakkında inceleme başlatmasının çok önemli ve beklenilen bir gelişme olduğunu vurgulayarak şunları dedi:

    “Başsavcılık inceleme sonucunda, HDP’nin faaliyetlerinin ‘terör eylemlerinin odağı’ haline geldiğine karar verirse soruşturma safhasına geçecek, nihayetinde hazırlanan iddianame Anayasa Mahkemesi’ne sunulacaktır. Siyasî partilerin kapatılması, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı’nın açacağı dava üzerine Anayasa Mahkemesi’nce kesin olarak karara bağlanmaktadır. Anayasa’nın 69’uncu maddesinin 6’ıncı fıkrasıyla, Siyasi Partiler Kanunu’nun 101 ve 103’üncü maddelerine göre, kapatmaya konu eylemlerin yalnızca işlenmiş olması yeterlidir. Anayasa Mahkemesi delilli ve belgeli şekilde HDP’nin terör eylemlerinin odağı olduğunu tespit ederse, ki başkaca bir seçenek yoktur, HDP diye bir partiden, kapatmaya neden olan üye ve yöneticilerinden söz etmek artık mümkün olamayacaktır. Türkiye bir hukuk devletiyse HDP’nin kapatılması acildir, hayatidir, şarttır. Ayrıca başka bir ad altında, mesela Demokratik Bölgeler Partisi isimli paravan terör oluşumu çatısıyla bile tekrardan faaliyette bulunmasına fırsat verilmemelidir. Kaldı ki Anayasa’nın 69’uncu maddesi bu çerçevede açık hüküm niteliği taşımaktadır ve şöyledir; temelli kapatılan bir parti bir başka ad altında kurulamaz.”

    ‘KİMSE MİNDERDEN KAÇMAMALI’

    Bahçeli, Meclis’e gelen fezlekeleri anımsatarak “Dokunulmazlıklarının kaldırılması talebiyle fezlekeleri TBMM’ye gelen bölücü milletvekilleri hakkında her siyasi parti tutumunu derhal netleştirmelidir. Terör örgütü propagandası yapan, suçu ve suçluyu öven, 6-8 Ekim olaylarını kışkırtan, suç işlemek amacıyla örgüte üye olan, halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik eden demokrasi ve milli irade hasımlarıyla ilgili gereği hukuk sınırları içinde süratle ifa edilmelidir. Bununla birlikte FETÖ’cülerin ve PKK’lıların yargılandığı mahkeme süreçlerinin daha fazla uzatılmadan karara bağlanması, böylelikle iç ve dış mihrakların istismar kampanyalarının önüne geçilmesi ertelenemez bir mecburiyettir. Hiç kimse minderden kaçmamalı, yüreği yeten kartını açık oynamalıdır” dedi.

    ‘CHP VE İYİ PARTİ’NİN TUTUMU NE OLACAKTIR?’

    CHP ve İYİ Parti’nin tutumunu soran Bahçeli, “CHP’nin fezlekeli HDP’lilerin dokunulmazlık zırhının kaldırılmasına var mıdır, yok mudur? ‘Fezlekelerin içeriği nedir bir görelim, devlet intikam duygularıyla yönetilmez’ diyen kimliksiz CHP sözcüsü acaba senin kararın nedir? Terörün mü safındasın? Türkiye’nin mi yanındasın? ‘Aklıselim’ çağrısı yapan CHP’liler PKK’ya hala müşfik ve minnettar mıdır? İYİ Parti, HDP’lerin yargı önüne çıkarılmasına destek midir, köstek midir? İttifak ortağı CHP gibi, ‘fezlekelerde ne var ne yok ona bir bakalım’ mı diyecekler? Yoksa adaletin ve milletin çağrısına riayet mi edecekler? Hele bir cevap versinler; HDP’nin kapatılması konusunda CHP ile İYİ Parti’nin tutumu ve duruşu ne olacaktır? ‘Mutfakta yangın var’ diyenler, vatandaki yangını ne zaman göreceklerdir? HDP’ye destek, PKK’ya destektir. PKK’ya destek, şühedaya ve Türkiye’ye ihanettir. CHP kime destek vermektedir? Zalime mi mazluma mı? İYİ Parti kimin tarafındadır? Hıyanetin mi milli haysiyetin mi? Milliyetçi Hareket Partisi amasız, fakatsız, ancaksız şekilde dokunulmazlıkların kaldırılmasına ‘evet’ diyecek, HDP’nin kapatılmasını da sonuna kadar savunacaktır” ifadelerini kullandı.

  • Bahçeli: MHP yeni anayasa yazım sürecinde vardı

    Bahçeli: MHP yeni anayasa yazım sürecinde vardı

    MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, “MHP yeni baştan anayasa yazım sürecine vardır ve çalışmalarına samimiyetle, önyargısız şekilde başlamıştır” dedi.

    MHP Genel Başkanı Bahçeli partisinin grup toplantısında konuştu. Bahçeli, Cumhur İttifakı’nın iki ana paydaşı olan MHP ile AK Parti dışındaki partilerin Türk siyasetinde çölleşmenin, içten içe çürümenin yegane failleri olduğunu söyledi. Bahçeli, “Bu partilerin siyasetleri tutsak, filleri tuzak, akılları kiralıktır. Ne dedikleri bellidir, ne de duruşları berraktır. Türkiye gittikçe ağırlaşan, ağırlaştıkça istikametinden sapan bir siyaset sorununun tüm emarelerine muhataptır. Malum partilerin paçaları tutuşmuş gibi kapı kapı dolaşmaları, telaş içinde birbirlerine gidip gelmeleri, kameralar karşında zoraki gülümsemelerle poz vermeleri bugünlerde oldukça sıklaştı ve yoğunlaştı. Doğrusunu isterseniz merak ediyoruz, bayram değil seyran değil, bunların kulağına kimler neyi fısıldadı da ortalığa düştüler? Üçüncü yol arayışları, koltuk kavgaları, çıkar mücadeleleri, yeni ittifak kurma niyetleri, parti içi kaynamalar derken, siyasetin zillet ayağı toz duman içindedir” dedi.

    ‘SİYASİ KORONODAN DOLAYI SOSYAL MESAFE UYGULAMIŞTIR’

    Bahçeli, CHP ile HDP arasındaki görüşme trafiğine dikkat çekerek “HDP heyetinin CHP yönetimiyle görüşmesinden hemen sonra, aşinası olduğumuz müşterek basın toplantısı CHP’nin kurnazlığı nedeniyle yapılamamış, HDP kendi çalıp kendi oynamıştır. Anlaşıldığı kadarıyla CHP Genel Başkanı, HDP’ye karşı siyasi koronadan dolayı sosyal mesafe koymuştur. Madem basının ve hatta milletimizin karşısına çıkmaya yüzünüz yok, cesaretiniz yok, yüreğiniz yok, o zaman niye görüşüyorsunuz? Arka kapıda buluşmayın, aile fotoğrafına girmekten kaçınmayın, mertseniz, üzerini örteceğiniz bir ayıbınız yoksa çıkın sahneye de boyunuzu görelim, kaç kilo olduğunuzu öğrenelim. Aynı tutumu terörist Demirtaş ile kahvaltıya hazırlanan İP’in başkanından da bekliyor, bunu istiyoruz. Kaçak güreşmeyin, minderden kaçmayın, kıvraklıklar yapmayın” diye konuştu.

    ‘CHP’NİN HDP İLE GÖRÜŞMESİ DEMEK PKK’YLA TEMASI DEMEKTİR’

    Bahçeli, 2023’deki Cumhurbaşkanı adaylarının belli olduğunu belirterek, “Allah’a şükürler olsun ki, saklayacak, gizleyecek, korkacak hiçbir açığımız, hiçbir zaaf veya yanlışımız yoktur. Sayın Cumhurbaşkanımızla ihtiyaç hasıl olduğunda görüşürüz, konuşuruz, ülke meseleleri hakkında fikirlerimizi paylaşırız. Aramızda pazarlık yok, ihtilaf yok, utanacağımız bir konumuz yok. CHP Genel Başkanı kapalı devre siyaset alışkanlığını terk etmelidir. Dürüst olmalıdır, şeffaf olmalıdır, demokratik olmalıdır, PKK’dan FETÖ’ye kadar terör örgütleriyle arasına duvar örmelidir. HDP’yle CHP ve İP arasındaki yasak ilişkinin bir bedeli de olmalıdır. CHP’nin HDP ile görüşmesi demek PKK’yla teması demektir. Zillet ittifakının görünmeyen ortakları PKK’dır, FETÖ’dür, Sorosdur, rant ve faiz lobisidir. CHP Genel Başkanı son günlerde paniğe kapılmış ve su kaynatmıştır. Üslubu HDP’li bir bölücünün üslubuyla iyice aynılaşmıştır. Buradan baktığımızda CHP ile HDP’yi ayırt etmekte zorlandığımızı, devamlı birbirlerine karıştırdığımızı özellikle ve altını çizerek ifade etmek istiyorum. Buna da hayıflanıyor, üzülüyoruz. CHP savruluyor, bu partinin küçük kuklası İP sallanıyor. Bu gidişle CHP’nin HDP tarafından asimile edilmesi, sömürge partisi haline dönüştürülmesi sanıyorum kaçınılmazdır. Tavsiyem CHP yönetiminin Kandil’e değil Anıtkabir’e bakması, terör örgütlerinden değil Kuvayı Milliye’den feyz almasıdır” ifadesini kullandı.

    ‘ÖĞRENCİ BAŞKA TERÖRİST BAŞKADIR’

    Bahçeli, Boğaziçi Üniversitesi’ndeki olaylara ilişkin “Biz öğrenciyi de biliriz, teröristi de biliriz. Boğaziçi Üniversitesi’nde yasal ve meşru sınırlar çerçevesinde ataması yapılan rektöre itiraz edenlerin ana dinamiği, provokasyon merkezi, saldırı üssü marjinal örgütlerdir. Bir öğrencinin DHKPC ile ne işi olur? ‘Rektör atanması yasal olabilir, ama demokratik değil’ diyenler, kendi fikir ve düşüncenizden başka her görüşe hazımsızlık ve tahammülsüzlük göstermeniz demokrasinin neresiyle bağdaşmaktadır? ‘Katil polis’ demek, mesela İstanbul Kadıköy’de polis otolarını taşlamak, esnafa saldırmak, sivillere sataşmak ifade ve düşünce hürriyetinin neresine sığmaktadır? 1 Şubat’taki olaylarda gözaltına alınan 108 kişiden 101’nin Boğaziçi Üniversitesi’yle ilgisi ve ilişiği yoktur. Bu 101 kişinin 79’u DHKPC ve TKP-ML örgüt üyesidir. Kılıçdaroğlu, ‘Türkiye’nin evlatlarını serbest bırakın’ diyor. Kendisine göre hava hoş, başkalarının sırtından kurban kesmesi kolay. Muhterem analarımız, çağrımı tekrarlıyorum; Evlatlarınıza siz sahip çıkın. Ne Kılıçdaroğlu’nun eline ne de onun bunun keyfine bırakmayın. Öğrenci başka, terörist başkadır. Dost başka, düşman başkadır. Hain başka, kahraman başkadır. Bunların birbirine karıştırılması felakettir. Öğrencilerimizin haklı, meşru, ahlaki ve hukuki endişelerine kulak vermek elbette görevimizdir. Zira onlar geleceğin Türkiye’sinin mimarları olacaktır” dedi.

    ‘VARSIN KISITLASINLAR, İSTERSE BÜTÜN MESAJLARIMI KALDIRSINLAR’

    Geçen hafta Twitter tarafından bazı paylaşımlara sansür uygulandığını belirten Bahçeli, “Gösterdiğimiz haklı tepkiler, terör örgütlerine yönelik haysiyetli sözlerimiz Okyanus ötesinden cevaplanıyor. Biz teröristlere yükleniyoruz, dijital terör, dijital faşizm, despot nitelikli post truth dönemin elebaşları oklarını bize yöneltiyor. Demokrasiden, haktan, hukuktan, özgürlükten bahsedenler ifade ve düşünce hürriyetine keyfi olarak kast ediyorlar. Geçen hafta Twitter, bazı paylaşımlarıma sansür uyguladı, kısıtlama getirdi. Demek ki çok doğru yoldayız, sözümüz ve tespitimiz çok isabetliymiş. Twitter’in beğenmediği şu mesajımı yeri gelmişken tekrarlamakta fayda mülahaza ediyor ve boyun eğmeyeceğimizi haykırıyorum; Sırtlarını ajanlara, zalimlere, karanlık çevrelere dayamış olanlar evlat değil başı ezilmesi gereken yılanlardır. Yasa dışı eylemleri diğer üniversitelere teşmil etmek için kuyruğa girenler bunun bedelini acıklı şekilde ödemelidir. Görüşüm aynıdır, düşüncem aynıdır, beklentim aynıdır. Nitekim teröristlerin başı ezilmelidir” diye konuştu.

    ‘MHP YENİ BAŞTAN ANAYASA YAZIM SÜRECİNE VARDIR’

    Bahçeli, Anayasa deneyimlerinin 145 yıllık bir mazisi olduğunu belirterek, “Türkiye’nin yeni bir anayasaya ihtiyacı olduğu kuşkusuzdur ve yeni hükümet sistemiyle bu durum zorunlu bir hal almıştır. Parlamenter sistemin izlerini silmek, kalıntılarını temizlemek lazımdır. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin ruhuna ve dokusuna uygun yeni bir anayasa yazılması geniş bir uzlaşmayla sağlanmalı ve milletimize kazandırılmalıdır. Cumhur İttifakı olarak bu konuda anlayış, hedef ve ilke birlikteliğimiz çok nettir. Bu arada yeniden anayasa yazılmasını ‘ikinci cumhuriyet’ olarak tercüme edenlerin ciddiye alınacak hiçbir yanları olmayacaktır. 2 Şubat 2021 tarihinde yaptığımız yazılı basın açıklamamızla yeni anayasa çalışmalarına bakışımız kamuoyuyla paylaşılmıştır” dedi.

    ‘MHP, YENİ ANAYASA YAZIM SÜRECİNE VARDIR’

    Bu kapsamda Cumhurbaşkanı Erdoğan ile görüşmesinin verimli ve yapıcı bir atmosferde geçtiğine vurgu yapan Bahçeli, “Anayasalar, bir ülkenin işleyiş ve ilerleyişinin, toplumun bir arada yaşama iradesinin siyasi ve hukuki belgesi olup değişmeyecek veya yeni baştan yazılamayacak metinler değildir. Canlı ve gelişen dinamik süreçlere tabi olan toplumun, değerlerin, çağın, yönetim yapısının ve zamanın yönüne ve yönelişine uygun olarak anayasaların da değişime uğraması veya yeniden yazılması kaçınılmaz olduğu kadar da doğaldır. Gelişmeler, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’yle birlikte yeni bir anayasa yazılmasının mecburiyet olduğunu göstermektedir. Artık bu bahsi muhkem ve müstesna bir uzlaşma ve demokratik imkanlarla kapatmanın vakti gelmiştir. Her parti yeni bir anayasadan bahsediyor ya da değişmesini öneriyor. O zaman tutarlılık gereği bütün partilerin Anayasa’nın ilk dört maddesine bağlı, vatandaşlık tanımına sadık bir siyasi tutumla bir araya gelmesi milletimizin talep ve beklentisidir. Milliyetçi Hareket Partisi yeni baştan anayasa yazım sürecine vardır ve çalışmalarına samimiyetle, önyargısız şekilde başlamıştır. Unutmayalım ki, kuvvete dayanmayan adalet aciz, adalete dayanmayan kuvvet zalimdir” ifadesini kullandı.

    ‘İNFAZIN DURDURUMASINA KARŞIYIZ’

    Bahçeli, gazetecilerin Enis Berberoğlu ile ilgili sorusuna, “Yargıya saygımız var, mahkemenin davayı yeniden görmesini de uygun buluyoruz; ancak infazın durdurulmasına karşıyız. Enis Berberoğlu ile ilgili dokunulmazlığın kaldırılmasıyla alakalı fezleke, komisyon ve Genel Kurul’a geldiğinde de MHP daha önceki tutum ve davranışına uygun olarak dokunulmazlığın kaldırılması yönünde oy kullanacaktır” yanıtını verdi.

  • Aşı olan milletvekili virüse yakalandı

    Aşı olan milletvekili virüse yakalandı

    14 Ocak’ta Covid-19 aşısı yaptırdığını açıklayan MHP Gaziantep Milletvekili Ali Muhittin Taşdoğan, Covid-19 testinin pozitif çıktığını duyurdu.

    MHP’nin doktor milletvekili Ali Muhittin Taşdoğan 14 Ocak’ta yeni tip koronavirüs (Covid-19) aşısı olmuştu.

    MHP’li Taşdoğan dün Covid-19 testinin pozitif çıktığını açıkladı.

    Taşdoğan Twitter’dan yaptığı açıklamada ”Düzenli olarak yaptırmakta olduğum Covid-19 testi bugün pozitif çıkmıştır. Hastanede izolasyon altında, tedavime devam edilmektedir. Sağlık durumum genel olarak iyidir” dedi.

    Taşdoğan 14 Ocak’ta Gaziantep’te Covid-19 aşısının ilk dozunu olmuştu, iki hafta sonra koronavirüse yakalandığını duyurdu.

  • Devlet Bahçeli’den yeni anayasa açıklaması

    Devlet Bahçeli’den yeni anayasa açıklaması

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, tarafından “Türkiye’nin yeni bir anayasayı tartışma vakti gelmiştir” açıklamasının ardından MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli konuyla ilgili yazılı bir açıklama yayınladı. Bahçeli açıklamasında, “Türkiye’nin yeni bir anayasaya ihtiyacı olduğu açıktır. Milliyetçi Hareket Partisi’nin amacı, görüşü ve düşüncesi de bu yöndedir. Elbette yeni sisteme müzahir ve müstahak bir anayasanın yazılması mecburiyet olmasının yanı sıra demokratik bir mükellefiyettir” ifadelerini kullandı.

    Dün yapılan Bakanlar Kurulu Toplantısı’nın ardından Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Belki de şimdi Türkiye’nin yeni bir anayasayı tartışma vakti gelmiştir” açıklamasında bulundu.

    MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, yeni anayasa yapımıyla ilgili yazılı bir açıklama yayınladı. Açıklamada “yeni bir anayasaya ihtiyaç olduğu açıktır” diyen Bahçeli’nin, açıklamasından öne çıkan ifadeler:

    Yürürlükteki 1982 Anayasa’nda bugüne kadar 19 defada 184 değişiklik yapılmasına rağmen vesayetin derinlere nüfuz etmiş iz ve kalıntıları bir türlü silinememiştir.

    Bunun pek çok nedeni olsa da, en önemlisi Anayasa’nın dayandığı fikir, düşünce ve esasların demokratik nitelikten mahrumiyetidir.

    Bu kapsamda vasat bulan sıcak tartışmaların hız kesmeden, bilahare yoğunlaşıp yaygınlaşarak bugünlere ulaştığı herkesin bildiği gerçekler arasındadır.

    “TÜRKİYE’NİN YENİ BİR ANAYASAYA İHTİYACI OLDUĞU AÇIKTIR”

    Bütün hukuk kuralları gibi, anayasalar da belirlenmiş ve üzerinde nitelikli uzlaşma sağlanmış normlar içermektedir.

    Anayasa bir devletin temel yapısını ihtiva etmekle birlikte, bu temel yapı içindeki kurum ve kuralların nasıl ve hangi ilkelere uygun olarak işleyeceğini hem gözetmekte hem de göstermektedir.

    Bir toplum sözleşmesi çerçevesinde devletin kuruluş esaslarını belirleyip fonksiyonel hale getiren anayasanın diğer hukuk metinlerinden muhteva olarak farklılıklar içermesi şüphesiz kaçınılmazdır.

    Bu farklılıkların en bariz özelliklerinden birisi de devletin dayandığı fikir ve düşünce kalıplarının toplum hayatına yansımasıdır.

    Doğal olarak bir anayasanın yazıldığı dönemin şartlarını ruhunda taşıması, devlet ve toplum hayatına tesir eden müspet veya menfi gelişmeleri lafzında barındırması bugüne kadarki tecrübelerle sabit ve varittir.

    1982 Anayasa’sını bu açıdan ele almak akla ve mantığa en uygun tercihtir.

    Buradan hareketle mevcut ve meri Anayasa’nın olağan dışı şartların mahsulü olduğu, zaman içinde pek çok maddesinde değişiklik yapılmasına rağmen statükocu vasfında herhangi bir zayıflamanın da görülmediği çarpıcı şekilde ortadadır.

    Türkiye’nin yeni bir anayasaya ihtiyacı olduğu açıktır.

    Milliyetçi Hareket Partisi’nin amacı, görüşü ve düşüncesi de bu yöndedir.

    Bilindiği üzere, 27 Nisan 2017 tarihinde yapılan Halk oylamasıyla Türkiye Cumhuriyeti yönetim sistemi bakımından üçüncü evreye geçmiştir.

    Nitekim milli irade, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ni kabul ve tasdik etmiştir.

    “YENİ SİSTEME MÜZAHİR VE MÜSTAHAK BİR ANAYASANIN YAZILMASI MECBURİYETTİR”

    Yeni yönetim sistemi geçmişten tebarüz edilen tarihi emanetlerle geleceğe yüklenen kutlu hedefleri buluşturan milli nitelikli, demokratik ve kapsayıcı niyetli bir anlayış ve kavrayış üzerine inşa edilmiştir.

    Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi 9 Temmuz 2018 tarihi itibariyle resmen uygulanmaya başlamış, yönetim hayatımız bu haliyle güçlenmiş, kuvvetler ayrımı arasındaki çizgiler netleşmiştir.

    Elbette yeni sisteme müzahir ve müstahak bir anayasanın yazılması mecburiyet olmasının yanı sıra demokratik bir mükellefiyettir.

    Anayasası eski sisteme göre hazırlanmış, yönetim sistemi yeni esaslara göre reforma bağlanmış bir ülkenin siyasi ve hukuki çelişkilerden kurtulmasının başkaca bir seçeneği yoktur.

    “CUMHURBAŞKANLIĞI HÜKÜMET SİSTEMİ’NİN KÖKLEŞMESİ BU SAYEDE MÜMKÜN OLACAKTIR”

    Parlamenter sistemin tozu ve tortularıyla Türkiye’nin ufkunun perdelenmesi Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ni en azından zaafa uğratma riski taşımaktadır.

    Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin kökleşmesi, serpilmesi, taban tutması, devlet ve millet hayatına nüfuz eden kilitlerin açılması bu sayede mümkün olacaktır.

    Toplumun her kesimini kucaklayan, meşru her düşünceyi sahiplenen, kurucu değerlere yaslanan, kuruluş felsefesini benimseyen, kaldı ki yeni yönetim sisteminin temel yapı taşlarını, vazgeçilmez ilke ve esaslarını daha da geliştirmeyi önceliğine alan bir anayasa ertelenemez ihtiyaçtır.

    Zamanın ruhuyla çelişen ve üstelik ters düşen hukuk kuralları; sosyolojik, ekonomik, kültürel ve siyasal kazanımları sekteye uğratacak, sorunların daha da ağırlaşmasına yol açacaktır.

    Bu itibarla hukuk piramidinin en üstünde yer alan anayasalar engelleyici veya geciktirici değil; dinamik, dengeli, tarihsel müktesebatla çerçeveli, milli özlemleri doğru okuyan, devlet-millet arasındaki ilişkileri herkesin kendisini içinde göreceği bir toplum sözleşmesiyle yoğuran müstesna bir yaklaşımla temellenmelidir.

    Bizim amaç ve arzumuz da budur.

    Hedeflenen yeni anayasanın kalite ve kapsayıcılığı ne kadar fazla olursa olsun; siyaset eğer ahlaki rekabetten uzaklaşır, bölünme ve kavga üzerine bina edilirse, bunun acıklı faturası direkt millete çıkacaktır.

    Türkiye’nin kutuplaşma virüsünden arınması, temel hak ve özgürlüklerin milli değerlerle perçinlenmesi samimi beklentimizdir.

    Gizli mahfillerde, tehlikeli maksatlarla, gölgeli emellerle anayasa taslağı hazırlayıp devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü siyasi amaçlarına kurban etmek isteyenlerin içine düştükleri zilletten kurtulmaları bir başka beklentimizdir.

    Türkiye’nin, Cumhuriyet tarihindeki en önemli reformu yeni yönetim sistemi ise diğerinin yeni anayasa olması tarihe ve millete boyun borcumuz olarak değerlendirilmelidir.

    Yeni anayasayla birlikte;

    Ø Düşünce ve ifade özgürlüğünün sağlam esaslara bağlanması,

    Ø Milli birlik ve kardeşlik bağlarının sürdürülebilir ve süreklilik arz eden demokratik kriterlerle bağıtlanması,

    Ø Devlet ve millet arasındaki karşılıklı sorumlulukların sarih bir şekilde bağdaştırılması,

    Ø Yeni yönetim sistemiyle örtüşen devlet yapısının bağlayıcılığı ve hukuk mevzuatındaki gerekli düzenlemelerin yapılması mutlak surette ve öncelikle ele alınmalıdır.

    Bir diğer önemli husus ise yeni anayasanın özü olacaktır. Bu meyanda hazırlanacak anayasa;

    Türkiye’nin 21.yüzyılın üçüncü on yılında ve Cumhuriyet’in 100.yıldönümünün de ivmesiyle, terör, yoksulluk, yolsuzluk, hayat pahalılığı ve işsizlik musibetlerini yenmiş bir ülke olmasına destek vermeli,

    Siyasal sistemimizdeki antidemokratik unsurları tasfiye ederek modern demokrasilerde olduğu gibi, fikir, inanç, teşebbüs, örgütlenme ve benzeri alanlarda temel hak ve özgürlükler güvence altına alan devlet bünyesine kavuşmayı temin etmeli,

    Herkesin aynı milletin evladı olmaktan gurur duyacağı, ayrışmayı değil birleşmeyi, farklılaşmayı değil kucaklaşmayı, kutuplaşmayı değil kaynaşmayı tahkim edecek bir uzlaşmayı sağlamalı,

    Millet varlığı ile etnik köken veya mezhep gibi doğal özelliklerin milli kimliğin ve bin yıllık kardeşliğin ayrılmaz bir parçası olarak görüldüğü birlikte yaşama kültürünü daha da pekiştirmelidir.

    Anayasa’nın ana fikrini teşkil eden Türkiye’nin bölünmez bütünlüğü, üniter siyasi yapısı ile dilinin Türkçe olduğu ilkesi farklı yorumlara açık olmayan ve herkesi bağlayan kuruluş ilkeleridir. Ve böyle kalmalıdır.

    Türkiye Cumhuriyeti tek millet, tek devlet, tek vatan, tek bayrak, tek dil esasına dayalı milli ve üniter bir devlettir.

    Yeni anayasa, bu vesileyle tekrarladığımız milli ve tarihsel haklarımızı muhafaza etmelidir.

    “2021 YILI HUZUR, BEREKET, REFORM VE YÜKSELİŞ DÖNEMİ OLACAKTIR”

    PKK’yla anayasa hazırlık masası kuranların savruldukları yanlış yoldan dönmeleri millete ve demokrasiye sadakatin gereği, yeni anayasa yazımı konusunda irade beyanları ise samimiyetlerin testidir.

    Nitekim “Aşağıya bakmayacağız” diyerek eylem yapan marjinal gruplara destek veren siyasi partilerin, Türk milletinin yükseklere odaklanmış bakışlarını özümsemeleri, buna riayet ve refakat edecek hamiyeti sergilemeleri kendileri adına da hayırlı bir adım olacaktır.

    Milliyetçi Hareket Partisi yeni bir anayasa yazımı konusunda Cumhur İttifakı’nın birleştirici ve kucaklayıcı şuuruyla hareket edecek, üstüne düşen demokratik görevleri çekinmeden yerine getirecektir.

    Cumhur İttifakı’nda anlayış ve hedef birliği vardır, Allah’ın izniyle gereği de yapılacaktır.

    Aynı dürüst tavrı TBMM’de gurubu bulunan diğer partileden özellikle beklemek en tabii hakkımızdır.

    2021 yılı huzur, bereket, reform ve yükseliş dönemi olacaktır.

    Bunu da yeni anayasa taçlandırmak herkesin öncelikli sorumluluğu olmalıdır.