Etiket: MHP

  • Bahçeli: RTÜK kararına saygı duyulmalıdır

    Bahçeli: RTÜK kararına saygı duyulmalıdır

    MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, “Orduya ‘satılmış’ demek bir defa vatana ihanettir. Hiç kimse bu katıksız ihanete demokrasi maskesi takmasın. Zehirli mızrak çuvala sığmıyor. Orduya satılmış diyen sapkınlığın faili, satılmışlığın figüranıdır” dedi.

    MHP lideri Bahçeli Twitter hesabından yaptığı açıklamada, 28 Kasım’da CHP Milletvekili Ali Mahir Başarır’ın Türk ordusuna alenen hakaret ettiğini, Katar’a satıldığını açıkça ifade ve iddia ettiğini belirtti. Bahçeli, bu ‘düşman üslubunun’ tavzihi ve tevilinin elbette mümkün olmadığını kaydederek, “Bu programda kimin ne söylediği, nasıl bir duruş gösterdiği bilinmektedir. Moderatör, Türk ordusuna ‘satılmış’ diyen işbirlikçi CHP’liye beklenen itirazı yap(a)mamış, cılız ifadelerle durumu geçiştirmiştir. Hatta çarpıcı bir ifade diyerek tartışmaya istikamet çizmiştir. Müteakiben Türk ordusuna yapılan ağır hakaretle ilgili Habertürk adına ne Turgay Ciner’den ne de bir başkasından sadra şifa nitelikli üzüntü mesajı paylaşılmamıştır. Üstelik yapılacak programlara davet edilecek isimlerle ilgili daha titiz hareket edileceği sözü verilmemiştir” dedi.

    ‘RTÜK KARARINA SAYGI DUYULMALIDIR’

    Orduya ‘satılmış’ demenin vatana ihanet olduğunu savunan Bahçeli, “Hiç kimse bu katıksız ihanete demokrasi maskesi takmasın, ifade özgürlüğü bahanesiyle üzerini örtmeye kalkışmasın. Zehirli mızrak çuvala sığmıyor. Orduya satılmış diyen sapkınlığın faili, satılmışlığın figüranıdır. Mesele budur. Habertürk’te, CHP milletvekili tarafından orduya düşmanlık yapıldığı an ve esnada programa hemen ara verilebilirdi, moderatör tarafından muhatap şahıstan özür dilemesi ısrarla, inatla ve sabırla istenebilirdi. Ama olmadı, yapılmadı, buna tenezzül bile edilmedi. Orduya hakaretler bir bir sıralanırken çıtını çıkarmayan şarlatanlar, RTÜK kararından sonra neredeyse karalar bağlamışlar, ağıtlar yakmışlar, özgürlük cambazlığı sahnelemeye başlamışlardır. RTÜK kararına saygı duyulmalıdır. Elbet üst kurulun kararına karşı yargı yolu açıktır. Öyle bir noktaya gelindi ki, tek suçlu, tek kusurlu, tek günahkâr RTÜK gibi takdim, tayin ve teşhir edildi. Bu bir akıl tutulmasıdır. Bu faşist bir dayatmadır. Bu namert bir tertiptir. Orduya satılmış diyeni konuşan yok, ancak RTÜK’e saldıran pek çok! Çarpıklık işte buradadır. Zannederseniz basın ve haber alma özgürlüğünün güvenlik duvarları yıkılmış, sanki ülkemiz karanlık bir çıkmaza hapsolmuş, reform umutları çuvallamıştır. Orduya satılmış diyenleri görmeyen; bu şerefsizliğe itiraz etmeyen bana göre ne hukuktan ne de milli haysiyetten bahsetsin” diye konuştu.

    ‘BU HESABI SORACAĞIZ’

    Bahçeli, bir konunun yalnızca bir tarafını görmek veya göstermenin, hiçbir şey görmemek, görememek olduğunu belirterek, “Kahraman Türk ordusuna satılmış diyenlerin rezaleti ortalık yerde duruyorken, ‘özgürlük gitti gidiyor’ çığlıkları atanlar Türkiye’nin karşında mevzilenmiş iç işgal ve zillet cephesidir. CHP Genel Başkanı’nın orduya hakareti görmezden gelip müstevli postacısı milletvekilini savunması, kiralık kalem sahiplerinin RTÜK Kararı’nı ‘Tek seslilik, demokrasi ayıbı, sopa gösterilmesi, reform inancını sarstı, hakaret’ gibi ifadelerle eleştirmeleri zalimlerin fermanıdır. Şerefli ve kahraman Türk ordusuna satılmış diyenleri unutmayacağız, bu iğrençliğe paravanlık ve payandalık yapanları unutturmayacağız. Demokrasinin ardına saklanıp Türkiye’yi devirmeye azmetmiş kan içici kenelere, önemle ifade ediyorum ki, müsaade etmeyeceğiz. Bu hesabı soracağız” ifadesini kullandı.

  • Bahçeli, CHP’yi hedef aldı

    Bahçeli, CHP’yi hedef aldı

    MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, “Bir CHP milletvekilinin kalkıp Türk ordusuna ‘satılmış’ demesi bize göre hesabı sorulması gereken şerefsizliktir, kepazeliktir, Türkiye husumetinin kök salmasıdır. Kahraman Türk ordumuzun satılan, satılmış görülen yeri neresidir?” dedi.

    MHP lideri Bahçeli, TBMM’de partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmasında ilk olarak, Avrupa Şampiyonu olan Ritmik Jimnastik Grup Milli Takımı’nı tebrik etti. Bugün kadınların hayatın her yerinde, her sahasında olduğunu söyleyen Bahçeli, “Bütün kadınlarımızın çehresi ışıklı, üstelik bakışları, aydınlık yarınların müjdesiyle doludur. Kadınlarımız göz nurudur, baş tacıdır, üzerinde yaşadığımız vatan coğrafyasının yükünü bir sevdayla omuzlayan aziz millet varlığının ana direği, ana yüreği, ana fikridir” dedi.

    ‘CHP’YE OY VEREN KARDEŞLERİMİZ HAYAL KIRIKLIĞI İÇİNDEDİR’

    Bahçeli, CHP’nin Türkiye’ye cephe almış bir siyaset ayıbı olduğunu belirterek, “Bizim CHP’yle sorunumuz Türkiye’yle sorunu olduğu içindir. Bizim CHP’yle sorunumuz sakat ve sancılı politikalarıyla ilgilidir. Geçen hafta, bir bakıma CHP’ye oy vermeyen öğretmenlerimizi aşağılayan, onlara öğretmen demeyen Kılıçdaroğlu’nun, sorarım sizlere neresi demokrattır? Öğretmene, işçiye, memura, esnafa, emekliye, sanayiciye, işsize, çiftçiye verdiği oy kadar kıymet yükleyen bir siyasi zihniyetin samimiyetinden, insan sevgisinden, müşfik ve muhik muamelesinden söz etmek mümkün müdür? CHP’nin kumaşını kesen kesmiş, tarlasını süren çoktan sürmüştür. CHP’ye oy veren kardeşlerimiz hayal kırıklığı içindedir. Onlara karşı yapılan haksızlıklar, saygısızlıklar diz boyudur. ABD’ye ‘demokrasimize müdahale edin’ çığırtkanlığı yapan bir CHP’nin neresi doğrudur? Türkiye’yi yalanlarla dışarıya jurnalleyen bir CHP’nin nesi düzgün, neresi dürüsttür?” diye konuştu.

    ‘TÜRK ORDUSUNUN SATILAN YERİ NERESİDİR’

    Bahçeli, CHP Milletvekili Ali Mahir Başarır’ın Türk ordusuna yönelik sözlerine tepki göstererek, şöyle konuştu:

    “Yine bir CHP milletvekilinin kalkıp Türk ordusuna ‘satılmış’ demesi bize göre hesabı sorulması gereken şerefsizliktir, kepazeliktir, Türkiye husumetinin kök salmasıdır. Kahraman Türk ordumuzun satılan, satılmış görülen yeri neresidir? Terörle mücadelesi mi satılmıştır? Millet ve kanun ordusu oluşu mu satılmış görülmektedir? Fırat Kalkanı’ndan Zeytin Dalı Harekâtı’na, Barış Pınarı Harekâtı’ndan Pençe Operasyonları’na kadar ova ova, dağ dağ, mağara mağara, şehir şehir, deyim yerindeyse köşe bucak hainleri arayan, sonra bulan, bulduktan sonra da imha eden kahramanlar mı satılmıştır? Sınırımızda nöbetçi, gökyüzümüzde kartal, gönlümüzde şükran, dileğimizde dua, dilimizde Peygamber ocağı, tarihte muzaffer bahadırlık olan kahraman Türk askeri mi satılmıştır? Orduya satılmış demek, bedelsiz satılmışlığın, uşaklığın aleni beyanıdır. Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün ifadesiyle bu zehirli ve zillet CHP anlayışına diyorum ki; askere düşmanlık, düşmana askerliktir. CHP’nin kutuplaşmadığı, kurcalamadığı, kaşımadığı, kanatmadığı, karıştırmadığı geriye ne kalmış ne bırakılmıştır?”

    ‘CHP MİLLİ GÜVENLİK MESELESİNE DÖNÜŞMÜŞTÜR’

    “Doğu Akdeniz’den Afrika içlerine, Suriye’den Katar’a, Dağlık Karabağ’dan Irak’a, Afganistan’dan Kıbrıs’a kadar kahramanlarımızın varlığı, CHP’nin, İYİ Parti’nin, HDP’nin, SP’nin ve bilumum çıkar ortaklarının uykularını kaçırıyor” diyen Bahçeli, Batı’nın oyunlarına ses çıkaramayanların, Katar’la yatıp, Katar’la kalktığını söyledi. Bahçeli, şöyle konuştu:

    “Boşa kürek çekiyorlar, boşuna çırpınıyorlar. Bilhassa Türkiye hak ve menfaatlerini muktedir şekilde savundukça Kılıçdaroğlu’nun gözüne perde, gönlüne peçe iniyor. CHP, sokakları tahrik etmiş, vatandaşlarımızı istismara yeltenmiş, fakat başaramamıştır. Sendikaları, sivil toplum kuruluşlarını manipüle etmiş, ne var ki sonuç alamamıştır. Uluslararası toplumu, küresel kuruluşları, husumet lobilerini kışkırtmış, velakin emeline muvaffak olamamıştır. Şimdi de sırayı Türk askeri mi almıştır? Türkiye Cumhuriyeti, pastane liberallerinin, meyhane devrimcilerinin, arada poşu takan, derede mekap giyen, tepeye varınca mermiyi yiyen kanlı bölücülerin, köşeleri kaybolmuş tatlı su kurnazlarının, pos bıyıklarıyla doymayan kursaklarıyla boğazın iki yanına tutunmuş küreselcilerin eline, emeline, heveslerine, hedeflerine terk edilemez, Allah’ın izniyle de terk edilmeyecektir. Artık öyle bir noktaya gelinmiştir ki ismini saydıklarımın çatı ve çıkar örgütü haline gelen CHP bir milli güvenlik meselesine dönüşmüştür. İşte zillet budur. İşte hezimet budur. İşte dalalet, işte cehalet bu kirli anlayışla mündemiçtir.”

    ‘FRANSA, TARİHİN YANLIŞ TARAFINDADIR’

    Bahçeli, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un iç siyasette sıkıştıkça, Türk ve İslam düşmanlığının dozajını sürekli artırdığını belirtti. Fransa’nın Doğu Akdeniz, Libya, Suriye, Dağlık Karabağ ve Afrika’da Türkiye’nin karşısında olduğunu belirten Bahçeli, “Türkiye hakkın yanındadır, haklının yanındadır, hakikatin yanındadır. Fransa’nın yanında olduğu da terör örgütleri, kanlı şebekeler, bölücü mihraklar, paramiliter gruplar, denizlerde yan kesicilik yapan korsanlardır. Özgürlük diyorlar, eşitlik diyorlar, kardeşlik diyorlar, bunların hepsini göre göre, göstere göstere çiğniyorlar. Fransa Senatosu’nun Dağlık Karabağ ile ilgili hükümsüz, geçersiz ve kağıt parçasından farksız kararı Türklüğün ayakları altındadır. Neymiş, Senato, Dağlık Karabağ Cumhuriyeti’ni küstahça tanıyormuş. Bu konuda Fransa hükümetine de akıl ve hukuk dışı bir tavsiyede bulunuyormuş. TBMM’de grubu bulunan dört siyasi partinin Fransa Senatosu kararına sert ve isabetli tepkisi kayda değer ve takdire şayan bir duruşun belgesidir. Ermeni sevdası nükseden Fransa her zaman olduğu gibi, tarihin yanlış tarafındadır. Bu Fransızlar ister kabul etsinler, ister etmesinler, ister sevsinler ister sevmesinler, Dağlık Karabağ Azerbaycan toprağıdır, Karabağ Türk’tür, Karabağ ebediyen Türk yurdudur” dedi.

    ‘KİMLERİN HAFTER’İ DESTEKLEDİĞİ ORTADADIR’

    Bahçeli, İrini Harekatı kapsamında, bir Alman fırkateyninin hiçbir hukuk kuralıyla hiçbir dostluk ilkesiyle bağdaşmayacak şekilde Türk bandıralı bir ticaret gemisine baskın düzenlediğini anımsatarak, şunları kaydetti:

    “Türkiye’nin AB ile karşılıklı saygı ve eşit haklara dayalı diyaloglarını canlandırmak için sıcak mesajlar verdiği bir dönemde, üstelik 10-11 Aralık 2020 tarihlerinde yapılacak AB Liderler Zirvesi’ne sayılı günler kala, Doğu Akdeniz’de vuku bulan provokasyonun izahı yoktur, ifadesi yoktur, saklanacağı hiçbir kılıf da olamayacaktır. Bu korsan müdahale, muhatap hiçbir devletin yanına bırakılmamalıdır. Libya’ya kimlerin silah sevk ettiği, kimlerin Hafter’i desteklediği malumdur, ortadadır. Uluslararası Deniz Hukuku’nun mihenk taşı olan ticari gemilerin seyrüsefer güvenliği ilkesi yok sayılmıştır. Bize göre İrini Harekatı Doğu Akdeniz’de kurulmuş mayınlı bir tuzaktır. 31 Mart 2020’den bu tarafa devrede olan bu harekatın meşruluk temelleri zayıf, güvenirliği sallantıdadır. Taraf ülkeler akıllarını başlarına devşirsinler, Doğu Akdeniz’de önümüzü kesen kim olursa olsun her ihtimali göze almalıdır, bir yaparken bin düşünmek mecburiyetindedir. Mavi vatana karşı boyun borcumuz neyse yapılması gereken odur. Dileğimiz AB Liderler Zirvesi’nde aklı selimin hakim olması, yaptırım yanlışına üye ülkelerin düşmemesidir. Yine dileğimiz, Doğu Akdeniz’de sağduyunun, yapıcı ilişkilerin, dayanışmanın, eşit ve adil paylaşımın hakimiyet kurmasıdır.”

  • 4 partiden Fransa’ya kınama

    4 partiden Fransa’ya kınama

    AK Parti, CHP, MHP ve İYİ Parti’nin TBMM grupları ortak bildiri yayımlayarak, Fransa Senatosu’nun Yukarı Karabağ ihtilafına ilişkin aldığı kararı kınadı.

    Fransa Senatosu’nun Yukarı Karabağ ihtilafına ilişkin aldığı karara ilişkin AK Parti, CHP, MHP ve İYİ Parti TBMM grup başkanvekillerinin imzasıyla ortak bildiri yayımlandı. Bildiride, “Türkiye Büyük Millet Meclisinde grubu bulunan siyasi partiler olarak Fransa Senatosu’nun uluslararası hukuka, ahlaka ve hakkaniyete aykırı bir şekilde, Yukarı Karabağ ihtilafına ilişkin 25 Kasım 2020 tarihinde kabul ettiği kararı en güçlü şekilde kınıyoruz.” ifadelerine yer verildi.

    Fransa Senatosu görmezden gelse de, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin 1993 yılında aldığı 822, 853, 874 ve 884 sayılı kararları uyarınca Dağlık Karabağ’ın Azerbaycan toprağı olduğu belirtilen bildiride, Fransa Senatosu’nun almış olduğu kararın uluslararası hukuk açısından yok hükmünde olduğu kaydedildi.

    TBMM Başkanı Prof. Dr. Mustafa Şentop’un imzası ile yayımlanan bildiride şu ifadeler kullanıldı:

    “Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde grubu bulunan siyasi partiler olarak Fransa Senatosunun uluslararası hukuka, ahlaka ve hakkaniyete aykırı bir şe-kilde, Yukarı Karabağ ihtilafına ilişkin 25 Kasım 2020 tarihinde kabul ettiği kararı en güçlü şekilde kınıyoruz.

  • Bahçeli’den Bülent Arınç’a sert tepki

    Bahçeli’den Bülent Arınç’a sert tepki

    Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulu Üyesi Arınç’ın Osman Kavala ve Selahattin Demirtaş açıklamalarına tepki gösteren MHP lideri Bahçeli, ”Siyaset eskisi bir şahsın, televizyona çıkıp Sorosçu Osman Kavala ile terörist Demirtaş’a güzellemeler yapması kelimenin tam anlamıyla çarpıklık, hatta ahmaklıktır. Bu şahsın iki suçlunun serbest bırakılmasını istemesi suçluyu övmektir, suça iştiraktir, ihanete yataklıktır” dedi.

    MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin TBMM Grup Toplantısı’nda konuştu.

    Bahçeli, konuşmasında Selahattin Demirtaş ve Osman Kavala açıklamaları nedeniyle Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulu Üyesi Bülent Arınç’a çok sert tepki gösterek ”Demirtaş teröristtir aksini iddia eden bölücüdür” dedi.

    Alaattin Çakıcı’nın CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nu tehdit etmesinden sonra başlayan tartışmalara da değinen Bahçeli bir kez de kürsüden “Çakıcı dava arkadaşımdır” vurgusu yaptı.

    Bahçeli’nin açıklamalarından satır başları şöyle:

    24 KASIM ÖĞRETMENLER GÜNÜ

    ”Yıllar içinde pek çok öğretmenimizi teröre kurban verdik. Hiçbir suçları yoktu. Gelecek nesiller öğretmenlerimizin eseridir. Öğretmen demek irfan kapısının anahtarı demektir. Dileğimiz atanamayan tek bir öğretmenimizin kalmamasıdır. Covid-19 salgınının yoğun yaşandığı bu günlerde Milli Eğitim Bakanımızın muazzam çalışması bizleri memnun etmektedir. Bütün öğretmenlerimizin 24 Kasım Öğretmenler Günü’nü tebrik ediyorum.

    VİRÜS SALGINIYLA MÜCADELE

    Daha önce tecrübe etmediğimiz tehlikeli bir durumla karşı karşıya olduğumuz açıktır. Gevşemeler yaşanırsa virüsle mücadele zorlanacaktır. Hükümet mücadele sürecini sıkı tutmaktadır. Hiç kimse başına buyruk hareket etmemelidir. Herkes duyarlı ve hassas davranmalıdır. Doktorlarımızdan hemşirelerimize, hasta bakıcılarımızdan diğer tüm sağlık çalışanlarımıza kadar bütün kardeşlerimizin sonuna kadar yanındayız, hepsinin destekçisiyiz. Covid-19 hastalığının meslek hastalığı sayılması hususunda TBMM’de üzerimize ne düşüyorsa yapacağımızın teminatını da kararlılıkla veriyoruz.

    EKREM İMAMOĞLU’NA TEPKİ

    İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı’nın vefatlarla ilgili bakanlığı tekzip eden açıklamalarının itibar edilecek hiçbir yanı yoktur. Böylesi bir dönemde bile siyasi çıkarlar peşinde koşmak gafilce bir yaklaşımdır. Bu kendini bilmezin maksadı nedir? Yoksa CHP virüsün bulaşma hızından memnun mudur?

    ”CUMHUR İTTİFAKI SİYASETİ PAZARLIK ÜZERİNE İNŞA ETMEMİŞTİR”

    Cumhur İttifakı ile ilgili akla hayale sığmayan çirkin dedikoduları esefle takip ediyoruz. Mandacılar vites yükseltmişler. Biz harcarsak sadece hainleri harcarız. MHP ile AK Parti Türk tarihinin iki ucunu bir sevdayla kavrayıp geleceğin parlak ve onurlu kucağına doğru taşıyan iki kahraman millet eseridir. Cumhur İttifakı siyaseti pazarlık üzerine inşa etmemiştir. Cumhur İttifakı al-ver süreciyle kurulmamıştır. Cumhur İttifakı yaşayacaktır.

    ”CUMHUR İTTİFAKI, CUKKA İTTİFAKI DEĞİLDİR”

    Sayın Cumhurbaşkanımızla hukukumuz Türkiye düşmanlarının kafalarının almayacağı kadar tutarlı, dengeli, hesapsız, plansız, ilkeli, karşılıklı hürmet ve muhabbete dayalıdır. Kara kediler başka yerde dolaşsın, müfsit çakallar başka mahfillerde at koştursun. Cumhur İttifakı Türkiye’nin yegane umudu, yedi düvele karşı güvencesidir. Cumhur İttifakı; cukka ittifakı değildir, curcuna ittifakı değildir, çukur ittifakı değildir, çuval ittifakı değildir, çuvallamış bir ittifak hiç değildir.

    ALAATTİN ÇAKICI AÇIKLAMASI

    Alaattin Çakıcı benim dava arkadaşımdır, şehidimizin oğludur vatan millet sevdalısıdır, üzerine atılı suçların bedelini yaklaşık 20 yıl cezaevinde kalarak ödemiş ülküdaşımızdır. Ülkücüden mafya, mafyadan da ülkücü olmaz, olamaz. Alaattin Çakıcı’nın bu devlete, bu millete nasıl hizmet ettiğini bilenler bilir, bilmeyenler de kendileri bilir. Kılıçdaroğlu’nun Alaattin Çakıcı’ya ‘mafya lideri, yer altı dünyasının karanlık yüzü’ demesi bizim nezdimizde yok hükmündedir. Çakıcı bebeklere kurşun sıkmadı karakolları ateşe vermedi polisimize silah çekmedi. Kılıçdaroğlu eğer mafya görmek istiyorsa birlikte yürüdüğü anayasa hazırladığı teröristlere baksın.

    BÜLENT ARINÇ’IN KAVALA-DEMİRTAŞ AÇIKLAMALARINA TEPKİ

    Halen Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulu Üyesi olan siyaset eskisi bir şahsın, televizyona çıkıp Sorosçu Osman Kavala ile terörist Demirtaş’a güzellemeler yapması kelimenin tam anlamıyla çarpıklık, hatta ahmaklıktır. Bu şahsın iki suçlunun serbest bırakılmasını istemesi suçluyu övmektir, suça iştiraktir, ihanete yataklıktır. Demirtaş teröristtir, Devran isimli kitap terör propagandasıdır. Bizim nazarımızda aksini iddia eden kim olursa olsun bölücüdür, terörsevicidir, fitnenin elebaşıdır. Sayın Arınç aslına mı çekiyorsun nesline mi dönüyorsun? Sen Devran’ı bırak da Mehmet’lere bak. Özgürlükçü düşünelim diyor, demek istiyor ki teröristler serbest kalsın. Neyin özgürlüğü, elinde silahla dağda gezene özgürlük değil, devletin demir yumruğu lazımdır.”

  • Bahçeli, Davutoğlu’nun görüşme talebini reddetti

    Bahçeli, Davutoğlu’nun görüşme talebini reddetti

    MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu’nun ‘Tam Demokrasi İçin Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem’ teklifini sunmak için yaptığı görüşme talebini reddetti.

    Gelecek Partisi Özel Kalem Müdürü Mehmet Aytekin, MHP Genel Başkanı Bahçeli’nin Özel Kalem Müdürü Murat Çeliker’e, “Kamuoyuna açıkladığımız ‘Tam Demokrasi İçin Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem önerimizi sunmak üzere, Sayın Genel Başkanımız, Sayın Genel Başkan Devlet Bey’den görüşme talep etmektedir” mesajını iletti.

    Ardından Ahmet Davutoğlu, Bahçeli ile görüşme talebini yazılı bir metin halinde de MHP Genel Merkezi’ne gönderdi. Yazıda, “Gelecek Partisi olarak 1 Kasım 2020 tarihinde 1. Olağan Genel Kongremizi gerçekleştirdik. 9 Kasım 2020 tarihinde ise ‘Tam Demokrasi İçin Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem’ önerimizi kamuoyu ile paylaştık. Tam Demokrasi İçin Güçlendirilmiş Parlamenter Sistemi’ teklifimizi sunmak ve gündem ile ilgili genel istişarede bulunmak üzere görüşme talebinde bulunuyorum” ifadesine yer verildi.

    Davutoğlu’nun imzalı yazısıyla gelen bu talebe Devlet Bahçeli, Özel Kalem Müdürü Murat Çeliker aracılığıyla yanıt verdi. Çeliker, Gelecek Partisi Özel Kalem Müdürü Mehmet Aytekin’e gönderdiği yanıtta şu ifadelere yer verdi:

    “Sayın Genel Başkanımız Devlet Bahçeli Beyefendi ile Sayın Genel Başkan Ahmet Beyin, Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi konusunda bir görüşme talebiniz var ise o konuda randevu verelim. Güçlendirilmiş parlamenter sistem konusu ile ilgili görüşme talebinizi cevaplandıramıyorum. İyi çalışmalar dilerim.”

  • MHP Lideri Bahçeli’den ABD açıklaması

    MHP Lideri Bahçeli’den ABD açıklaması

    MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, “Bizim ABD’den beklentimiz Türkiye’yi küçük görmemesi, küçümseme yanlışına düşmemesidir. Şayet dost isek buna göre davranmalıdır, şayet müttefik isek bunun gereği yapılmalıdır, yok adı konulmamış, ilanı yapılmamış düşman kamplara ayrılmışsak, bunu da bilmemiz hakkımızdır.” dedi.

    Bahçeli, partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada, dün Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün vefatının 82. yılı olduğunu anımsattı.

    Atatürk’ün, harap olmuş bir ülkeyi, yorgun düşmüş bir milleti yeniden kuvvet haline getiren lider olduğunu ifade eden Bahçeli, “Gazi Mustafa Kemal Atatürk Türkiye Cumhuriyeti’dir, büyük Türk milletidir, Türk milliyetçiliğinin muazzez yüzü, muteber yüreğidir.” diye konuştu.

    “Kararlılıkla diyorum ki ne Abdülhamid Han’a sırt döneriz ne Atatürk’e yüz çeviririz. Ne inançlarımızdan taviz veririz ne İstiklal Savaşı’mızın zafer tacı olan Cumhuriyet’imizden vazgeçeriz.” diyen Bahçeli, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu, Millet Meclisinin ilk Başkanı, İlk Cumhurbaşkanı aziz Atatürk’ü bir kez daha rahmet, minnet ve saygıyla andığını ifade etti.

    ABD seçimlerinde, her ne kadar (Donald) Trump itirazlarını seslendirse de Joe Biden 46. başkan olarak seçildiğini anımsatan Bahçeli, “Hiç kuşku yok ki Amerikalı seçmenlerin takdir ve tercihine saygı duymakla birlikte başkan adayları arasında taraf tutacak, tercih yapacak köhne bir anlayışa hiçbir zaman kapılmadık, böylesi bir basitliği aklımızın ucuna dahi getirmedik. Kimin başkan olup olmadığı, öncelikle ABD’lilerin kendi iç meselesidir.” değerlendirmesini yaptı.

    “Bizim için önemli olan, ABD’nin uygulayacağı politikaların muhtevası, bunun da ülkemize, bölgemize ve uluslararası ilişkilere yansıma düzeyleridir.” ifadesini kullanan Bahçeli, şöyle devam etti:

    “Kaldı ki biz ne Biden şakşakçısıyız ne Trump sevdalısıyız ne filin hortumundan tutuyoruz ne de eşeğe binmek için sıra bekliyoruz, hamdolsun Türk oğlu Türk olarak cihanı kavrıyoruz. Pek tabii olarak, Amerika Birleşik Devletleri, yönetimindeki değişimin göz ardı edileceği bir ülke değildir. Bunu biliyor ve kabul ediyoruz.

    Başkanlığa seçilen Biden’ın, Türkiye’yi meşgul eden çetrefilli konularda takip edeceği politikaların müttefiklik hukukuyla ne kadar bağdaşacağını, güven temeli aşınan iki ülke arasındaki ilişkileri koltuğuna oturur oturmaz nasıl ele alacağını zaman gösterecektir. Yine de temkinli, tedbirli, tedarikli ve kuşkulu bir bekleyişin içinde olduğumuzu herkesin bilmesinde yarar vardır. Çünkü Biden’ın geçmişteki sözleri, temasları, çelişkileri, gelgitleri, mesafeli tutumu, Türkiye’ye şaşı ve soğuk bakışı iyimserliğimizin önüne set çekmekte, baraj oluşturmaktadır.

    Önyargılardan uzak, dostluk ve müttefiklik esasına dayanan, karşılıklı hak ve çıkarları gözetip güçlendiren bir diyalog mekanizmasından iki ülkenin de kazançlı çıkması kuvvetle muhtemeldir. ABD’de açılan bu yeni sayfanın, dünya barışı, uluslararası güvenlik ve istikrar açısından ümit verici bir dönemi başlatmasını samimiyetle temenni ediyorum.”

    “ABD’den beklentimiz…”

    ABD ve diğer küresel güçlerle kurulan ilişkilerde direnç gösteren, dirayet sergileyen, inisiyatif üstlenen, öne çıkan, inançla direnen, “ben de varım” diyen bir Türkiye duruşunun, malumu olunan ülkelerin uykularını kaçırdığını belirten Bahçeli, “Emperyalizmin katarına eklemlenen güçler kuşatmayı yaran, kumpası yıkan Türkiye’den ürkmektedir. Biliyorlar ki uyanan devin ayağına pranga vurmak, boynuna tasma geçirmek dünyanın tersinden dönmesini istemek kadar ahmaklıktır, aptallıktır, saçmalıktır.” dedi.

    Bahçeli, Türkiye’yi dikkate almadan yapılan tüm hesapların bozulmaya ve buruşturulup atılmaya mahkum olduğunu vurgulayarak “Bizim ABD’den beklentimiz Türkiye’yi küçük görmemesi, küçümseme yanlışına düşmemesidir. Şayet dost isek buna göre davranmalıdır, şayet müttefik isek bunun gereği yapılmalıdır, yok adı konulmamış, ilanı yapılmamış düşman kamplara ayrılmışsak, bunu da bilmemiz hakkımızdır.” diye konuştu.

    Devlet Bahçeli, şunları kaydetti:

    “Tarih boyunca Türk milletinin dostluğu aranmış ve beşeriyet için güven uyandırmıştır. Düşmanlığı ise her zaman korku saçmıştır. Bizim duruşumuz merttir, varlığımızın özü de sözü de birdir, herkes için senettir. Sahnenin önünde kucaklayıp, arka tarafta kurşun atmak namerdin özelliğidir. Türk milleti hiçbir zaman namerde eyvallah etmemiş, muhtaç düşmemiştir. Neysek oyuz, göründüğümüz gibi oluruz, olduğumuz gibi de görünürüz. Ölürsem şehit, kalırsam gazi diyen bir milletin diz çöktüğü, aman dilediği, ‘aman sen de’ dediği duyulmuş, görülmüş şey değildir. ‘Bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın’ demedik, bundan sonra da demeyeceğiz. Böylesi bir çekingenliği ve çekimserliği en başta ecdadımıza anlatamayız, tarihimize anlatamayız, fıtratımıza yakıştıramayız, Allah muhafaza şühedanın nurlu yüzüne bakamayız. Yılanı gördük mü ezeriz, ezemezsek kovarız, eğer kovamazsak da kaçmayı düşünmeyiz, imanla karşı çıkarız, irfanla karşı dururuz, eninde sonunda zalimlerin zehrini kursaklarına aynen şırınga ederiz. Dostluğumuz maskeli, mesafeli, muhataralı, muvazaalı, mukaveleli değildir; kaldı ki doğrudur, tutarlıdır, güvenilirdir, adam gibi adamlığın tezahürüdür.

    ABD yönetiminde görmeyi arzu ettiğimiz tavır da aynısıyla bu olacaktır. Daha adil, daha eşitlikçi, daha hakkaniyetli, daha paylaşımcı, daha huzurlu, daha insani, daha barışsever bir dünya istiyorsak hakim küresel sistemi A’dan Z’ye sorgulamamız lazımdır. Haklının güçsüz, güçsüzün haklı olduğu adaletsizlik sonlanmalıdır.”

    MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu”nun “meşruiyetini yabancı başkentlerde arayan, ‘alın beni kullanın’ mesajı veren, kökünden kopmuş, kimliğini kaybetmiş bir siyasetçi” olduğunu ifade etti.

    Bahçeli, partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada, ABD’deki Başkanlık Seçimi kampanyasına Türkiye’den fiilen ve gıyaben katılıp, adaylar arasında mekik dokuyan ateşli taraftarların varlığını anlayamadıklarını söyledi.

    “Meğer ne çok Biden şarlatanı, ne çok Trump soytarısı varmış da haberimiz olmamış” diyen Bahçeli, bir baltaya sap olamamış ne kadar ucube varsa, siyaset allamesi kesildiğini belirtti.

    Bahçeli, “Beşlik simit gibi dizildikleri televizyon ekranlarına nasıl çıktıkları, nereden bulundukları, hangi müktesebat ve tecrübeye sahip oldukları meçhul ve muammalı olan zevatın, ABD’nin başkanlık seçimini hararetle, zaman zaman da hırsla anlatma çabaları trajikomik bir manzarayı ortaya çıkarmıştır. Biz izlerken utandık, ama onlar konuşurken utanmadılar. ABD’deki başkanlık değişimini, bu ülkenin vatandaşlarından daha fazla önemseyen, daha fazla sevinen, gereğinden çok anlam ve sonuç çıkartan sözde aydın ve akmaz kokmaz yorumcuların bu denli kalabalık olması kaygı verici oranda düşündürücüdür.” dedi.

    Fikrini beğenmediğine hakaretleri ardı ardına sıralayan, ABD’nin 50 eyaletini bildiği kadar Kırşehir’in, Yozgat’ın, Şırnak’ın, Rize’nin, Muğla’nın, Balıkesir’in vatan coğrafyasındaki yerini bilmeyen kurumuş vicdanlardan herkesin “sitem ve şikayet ettiğini” dile getiren Bahçeli, “Biden’in başkanlığa yükselişini alkışlayanları, Cumhuriyet Türkiye’sinde bakanlıktan Cumhurbaşkanlığına, milletvekilliğinden generalliğe kadar her göreve Anadolu’nun her yöresinden, her meslek grubundan, her sosyal zümreden hiçbir ayrıma ve imtiyaza tabi tutulmadan gelen Cumhuriyet çocuklarını ikazla hatırlatmak istiyorum.” değerlendirmesini yaptı.

    “Ruhu kiralanmış olanlar ortadadır”

    “Tuhafımıza giden bir başka husus ise CHP Genel Başkanı’nın Biden’i kutlamasındaki çabukluğu, hızı, telaşı ve acelesidir. HDP’ye bakınız, o da hemen kutlamıştır” ifadesini kullanan Bahçeli, bir türlü köşesine çekilmeyen, farklı zamanlarda sivri açıklamalarla kendisini hatırlatan “bir siyaset eskisinin” de Türk dış politikasının ABD’yle uyumlu olmasına vurgu yaparak Biden’i şans olarak gördüğünü söylediğini aktardı.

    Bahçeli, “Ruhu kiralanmış olanlar ortadadır” değerlendirmesinde bulunarak, sözlerini şöyle sürdürdü:

    “İradesini devretmiş çarpık yüzler adeta podyuma çıkıp ABD’ye beni unutmayın mesajı iletmişlerdir. Tek kelimeyle kepazelik olarak nitelendireceğimiz bu resmin neresinde millet sevdalısı, neresinde vatan ve bayrak aşığı bir yüz vardır? Bilhassa merak ediyorum, Sayın Kılıçdaroğlu nereye yetişeceksin? Gizlenemez bu memnuniyetin esbab-ı mucibesi nedir? Henüz seçim sonuçları kesinleşmeden, resmi açıklama yapılmadan, başkanlık makamı yeni sahibini bulmadan bir muhalefet partisi liderinin kutlama mesajı neyin nesi, kimin sesidir? Biden’in ağzına sürdüğü bir tutam balın lezzetini almış olmalı ki, Kılıçdaroğlu yeni efendisiyle sosyal medyayla temas kurma gereği hissetmiştir. ‘Yoldaşlarımı sattım, senin yandaşın oldum.’ demiştir. Dünya üzerinde kaç muhalefet partisi başkanı alelacele Biden’i tebrik etmiştir? Kılıçdaroğlu meşruiyetini yabancı başkentlerde arayan, ‘alın beni kullanın’ mesajı veren, kökünden kopmuş, kimliğini kaybetmiş bir siyasetçidir. Allah için söyler misiniz, şu sözlerim yanlış mıdır? Gazi Mustafa Kemal Atatürk yerinden kalksa bunları gerçekten de İzmir’e, hatta okyanusun karşı kıyısına kadar vura vura kovalardı.

    İşbirlikçi ve yabancı başkentlerin yörüngesine giren siyasi akımlar da demokrasinin kategorik muhalifidir.
    Kılıçdaroğlu yönetimindeki CHP, milletimizden umudu kesmiş, tehlikeli sularda kulaç atmaya başlamıştır. Sokak telkinlerinin son zamanlarda ziyadesiyle gündemde olması bunun bir göstergesidir. CHP devleti kurmakla övünmektedir, fakat gerçek kurucu aziz Atatürk liderliğinde büyük Türk milletidir. Kuruluşunda payı olmayanın yıkımda öne çıkması ya da yıkımı hedeflemesi halinde bunun bedeline katlanması tarihe, millete, gelecek nesillere biliniz ki namus borcumuzdur. Bugün Türkiye’de devlet krizi değil, muhalefet krizi, siyasi ahlak krizi, son tahlilde CHP krizi vardır, her geçen gün de kökleşmektedir. Milli Mücadele tertemiz millet iradesine dayanılarak kazanılmıştı, emperyalizmin gönüllü tutsağı olan zilleti de bertaraf edecek yine millet iradesi olacaktır. Bilinmelidir ki Türkiye, tozlu raflarından indirilmiş Sevr Planı’nın yeni sahiplerine asla teslim olmayacak, zalimlerle ve hainlerle imanla, iradeyle mücadele edecektir. ”

     “30 yıllık zulüm dönemi kapandı”

    Karabağ’da 30 yıla yakındır devam eden düşman tasallutuna tarihi bir darbe indirildiğini, can Azerbaycan’ın kahramanlıkla topraklarını aldığını ifade eden Bahçeli, “Çok şükür hak sahibini bulmuştur. Çok şükür Türklük büyük bir zafer elde etmiştir.” dedi.

    Ermeni çetelerinin tutundukları vatan topraklarından sökülüp atıldığını, katil Paşinyan’ın acıyla kıvranarak yenilgiyi kabullendiğini, elleri titreye titreye uzlaşılan anlaşma metnine imza atmak zorunda kaldığını söyleyen Bahçeli, zaferin inancın başarısı, azmin mükafatı olduğunu dile getirdi.

    Ermenistan’ın, döktüğü kanların bedelini ödediğini, tarihi rövanşın alındığını, şehitlerin, mağdurların, mazlumların, evlerinden barklarından koparılan masum soydaşın hesabının terörist devlet Ermenistan’dan sorulduğunu dile getiren Bahçeli, “30 yıllık zulüm dönemi kapanmış, işgal süreci sona ermiştir. Ne mutlu bizlere, ne mutlu Azerbaycan Türklüğüne, ne mutlu büyük Türk milletine.” diye konuştu.

    Azerbaycan, Rusya ve Ermenistan arasında yapılan antlaşmaya göre, 10 Kasım 2020’den geçerli olmak üzere ateşkes tesis edilerek muzaffer Türk askerinin haklı mücadelesinin tescillendiğini anımsatan Bahçeli, “Dokuz maddelik anlaşma metni Azerbaycan’ın zaferine tarafların onayıyla hukuki bir hüviyet kazandırmıştır. Cumhurbaşkanı Sayın Aliyev’in de ifade ettiği gibi, Paşinyan’ın anlaşmaya yanaşması kendi isteğiyle değil, Azerbaycan’ın demir yumruğuyla gerçekleşmiştir.” dedi.

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı, Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev’i, şanlı Türk askerini, mücadeleye dua ve destek veren herkesi gönülden kutladığını dile getiren Bahçeli, “Şehitlerimize Allah’tan rahmet, tedavi gören gazilerimize şifalar diliyorum. Şimdi gerisini şer güçlerin piyonu Paşinyan ve hunhar şebekesi düşünsün. Artık kendisine sığınacak, kaçacak delik aramaya koyulsun. Fakat su uyusa da Ermenistan uyumayacaktır. Bu itibarla tetikte olmak, rehavete kapılmamak şarttır. Karabağ Türk’tür, Karabağ özgürdür, Karabağ Azerbaycan’dır, Karabağ Türk’ün çelikten bileğidir. İki devlet, tek milletiz, iki ayrı bedende aynı canız. Bir kere yükselen bayrak düşmemiş, düşmeyecektir.” ifadesini kullandı.

  • “Enkaz altında kalan CHP zihniyetinin belediyecilik anlayışı”

    “Enkaz altında kalan CHP zihniyetinin belediyecilik anlayışı”

    MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, “Hiçbir milli ve manevi konuda milletimize tercüman olamayan, olmayı da düşünmeyen CHP’nin depremin enkazı üzerine kurmak istediği istismar kumpası bozguna uğramıştır. Aslında İzmir’de enkaz altında kalan CHP zihniyetinin belediyecilik anlayışı olduğu belgelenmiştir” dedi.

    MHP Merkez Yönetim Kurulu (MYK), Genel Başkan Devlet Bahçeli’nin başkanlığında toplandı. Parti genel merkezinde gerçekleştirilen toplantıda konuşan Bahçeli, Türkiye’nin bir yandan koronavirüs dalgasının risk ve tehditleriyle mücadele ederken, diğer yandan doğal afetlerin yıkım ve ağır tahribatlarına maruz kaldığını bildirdi. İzmir’in Seferihisar ilçesi açıklarında meydana gelen 6.6 büyüklüğündeki depremde 114 kişinin hayatını kaybettiğini belirten Bahçeli, bu zor günlerin elbirliğiyle aşılacağına inandığını kaydetti. Bahçeli, “Devlet tüm imkanlarıyla depremden zarar gören vatandaşlarımızın yanında olmuş, yaraları sarmaya başlamıştır. Hakikaten insanüstü bir çalışmayla, bütün ihtimalleri hesaplayan görüş derinliğiyle, sahnelenen fedakar çalışmalarla enkazın kaldırılma süreci takdir toplamıştır. Mesela Ayda yavrumuz 91 saat sonra gün ışığına çıkarılmış, hepimizi sevince boğmuştur. Annesinin hayata tutunamayarak vefatı ise bizleri çok üzmüştür. Onlarca beton yığınının altından bir güneş gibi doğan Elif kızımız umutlarımızı diri tutmuştur. Hayranlık ve hürmetle karşıladığımız devlet-millet kenetlenmesi depreme karşı en büyük silahımız, en güçlü mücadele vasıtamız olarak sivrilmiş, öne çıkmıştır” dedi.

    ‘BUNLARIN KALPLERİ KARARMIŞTIR’

    Bahçeli, deprem üzerinden CHP’nin yaptığı eleştirilere tepki göstererek, “Seferihisar’ın bir önceki dönem Belediye Başkanı olan şahsın, depremde yıkılan Emrah Apartmanı’nın ne kadar dayanıksız olduğunu, beton parçaların kürekle bile nasıl kırılabildiğini, bununla ilgili de geçmişte hangi denetimleri yaptığını açıklaması ertelenemez görevidir. CHP Genel Başkanı’yla parti yöneticilerinin aynı anda girdikleri hezeyan nöbetinden bir türlü kurtulamamaları, sürekli yalana, dolana ve iftiraya müracaatları, telafisi olmayan siyasi ahlak noksanlığının ileri düzeyde ifşa ve ilamıdır. Bunların kalpleri kararmıştır. Vicdani refleksleri laçkalaşmıştır. Bu irade ve insanlık fukaralarının her sözü, her çıkışı, her beyanatı deprem enkazından daha tehlikeli boyutlar içermiştir. Kaldı ki Türk milleti her şeyin farkındadır. Ülkemizin salgına yenilmesini, depremde aciz düşmesini, ekonomik saldırılara boyun eğmesini, bu suretle yönetilemez hale gelmesini isteyen, dileyen, hedefleyen iç ve dış mihrakların foyaları ortaya çıkmıştır. Türkiye’nin karşısında sipere girenlerin figüranı oldukları kirli senaryonun mesafe alması, sonuç vermesi hiç kuşkusuz muhal bir hayal, münhal bir hevestir. Siyasetleri enkaza dönenlerin, zillete gömülenlerin milli birlik ve kardeşlik ruhunu yaralamaları mümkün değildir” diye konuştu.

    ‘HER ŞEY ORTADADIR’

    Bahçeli, CHP’nin tahrikleri, taciz ve tahrip çabalarının nafile bir gayret olduğunu söyleyerek, şöyle konuştu:

    “Türkiye düşmanlarıyla devamlı ilişki ve irtibat halinde bulunan, siyaset kabloları ve karar organları yabancıların denetim ve kontrolüne geçen CHP’nin ve diğer zillet yedeklerinin husumet taktiklerine, hayasız provokasyonlarına ne aldanacak ne de kanacak vardır. Ülkesini kötülemek için bu kadar iştahlı olan dünya üzerinde pek az muhalefet partisi olduğu bir başka acıklı gerçek olarak karşımızdadır. CHP’nin yalancı sözcülerinin mumu yatsıdan önce sönmüştür. Hiçbir milli ve manevi konuda milletimize tercüman olamayan, olmayı da düşünmeyen CHP’nin depremin enkazı üzerine kurmak istediği istismar kumpası bozguna uğramıştır. Üstelik haksız yere partimizi suçlayan, hükümeti töhmet altında bırakan, devletle vatandaş arasında güvensizlik uçurumu oluşturmaya çalışan omurgasız CHP’nin melanet oyunu temelinden bozulmuştur. Aslında İzmir’de enkaz altında kalan CHP zihniyetinin belediyecilik anlayışı olduğu belgelenmiştir. Hiç kimse bu yalın gerçeği inkâr etmeye kalkışmamalıdır. Çünkü her şey ortadadır.”

    ‘İLKELİ TAVRIMIZ ASLA DEĞİŞMEYECEKTİR’

    MHP’nin her zaman ve her şart altında milletin ve vatandaşların yanında olduğunu vurgulayan Bahçeli, şunları kaydetti:

    “Bu tutarlı ve ilkeli tavrımız asla değişmeyecektir. Sözümüz milletin sözü, tarihin seslenişidir. Özellikle ifade etmek isterim ki; küresel ve bölgesel sorunların yaygınlık kazandığı, felaketlerin birbirine eklemlenip yoğunlaştığı bugünkü insanlık döneminde nifak çıkarmak art niyetliliktir. Dedikodu yapmak suçluluk telaşındandır. Siyasi dolandırıcılıktan nemalanmayı amaçlamak da ülkemiz aleyhine son derece mahsurlu gelişmelere davetiye çıkarma gayesidir. Depremi, salgını, Doğu Akdeniz’deki tehditleri, terörizmin kanlı eylemlerini, AB’den ABD’ye, Orta Doğu’dan Kafkaslar’a uzanan geniş alanda Türkiye’nin milli ve manevi haklarını hedef alan zalim planları ancak ve ancak milli birlik şuuruyla göğüslemek yegâne öncelik olmalıdır. Bir olmazsak, biz olmazsak, tek nefes, tek bilek, tek yürek olamazsak cephemiz sarsılacaktır.”

    ABD’DEKİ BAŞKANLIK SEÇİMİ

    Bahçeli, ABD Başkanlık beçimi analiz ve yorumunun isimler bazında değil, Türkiye’nin hak ve çıkarları ekseninde yapılması gerektiğini savunarak, “Ülkemiz açısından ABD’nin yeni başkanının kim olacağı sorusuna cevap aramaktan daha çok, seçilen kişinin uygulayacağı politikaların çerçevesi, bunun bölgemize yansımaları, milli varlığımıza yönelik etkileri değerlendirilmeli, öncelikle ele alınmalıdır. ABD’nin başkanlık seçimleri elbette hem ülkemizi hem de bütün dünyayı yakından etkileme kapasitesi taşımaktadır. Ancak Biden’den daha çok Biden’ci, Trump’tan daha çok Trump’çı olmak yanlıştır, marazidir, icazetli ve ipotekli bir kafanın çelişkisidir. Hangi ülke olursa olsun, siyasi ve stratejik kavrayışına o ülkenin parametrelerinden ve hedef prizmasından değil, başkent Ankara’nın görüş menzilinden, ağırlık merkezinden bakmak Türkiye adına milli ve tarihi bir mükellefiyettir” dedi.

  • MHP’nin gündemi İzmir depremi oldu

    MHP’nin gündemi İzmir depremi oldu

    MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, “Kılıçdaroğlu ve yakın çevresi istismarın dibini boylamış, siyasetlerini maskaraya çevirmiştir. Deprem enkazı üzerinde siyaset yapayım derken hamaset ve hamakat çukuruna yuvarlanmışlardır.” dedi.

    Bahçeli, partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada, İzmir’e “gavur” benzetmesi yapanların, depremle ilgili şerefsiz yorum getirenlerin vatana, millete, ülkeye kast etmiş hainler olduğunu ifade etti.

    Yakalanan Türkiye düşmanları hakkında gerekli her türlü cezai işlemin yapılmasını isteyen Bahçeli, “Bunun yanında, CHP Genel Sekreteri’nin çadırlar üzerinden İzmir Belediyesini övüp AFAD’ı kötülemesi, bir başka CHP’linin ‘Kendi binalarının güvenliğini sağlayamayan devlet kendi vatandaşlarının canını nasıl koruyacak’ sorusunu sorması hakikaten utanç vesikasıdır.” diye konuştu.

    İzmir’de 4 ayrı merkezde bin 40 çadır kurulmuşken, bin 430’nun kurulum çalışması devam ederken, üstelik hiç kimseye evinin hasarlı olup olmadığı sorulmazken, CHP’lilerin asılsız ve temelsiz sözlerinin maksadının ne olduğunu öğrenmek isteyen Devlet Bahçeli, “CHP yönetimine soruyorum, sizde hiç mi izan, hiç mi insaf, hiç mi vicdan kalmadı? Bu kadar mı küçüldünüz? Bu kadar mı düştünüz?” ifadelerini kullandı.

    “Bir diğer asıl ve ana sorunun ise Kemal Kılıçdaroğlu’nun tutumu” olduğunu belirten Bahçeli, “CHP Genel Başkanı’nın depremden bir gün sonra afet alanına gidip siyasi propagandaya heves etmesi, mücadelenin merkezine İzmir Büyükşehir Belediyesini yerleştirmesi bir defa gafillik, ahlaki çarpıklık ve siyaset ayıbıdır.” değerlendirmesini yaptı.

    İzmir feryat ederken partizanlık yapmanın Kılıçdaroğlu’na ne kazandırdığını soran Bahçeli, sözlerini şöyle sürdürdü:

    “Başı göğe mi ermiş, ayağı göle mi dönmüştür? Bu nasıl bir sorumsuz üslup, nasıl çiğ ve ucube savrulma halidir? Kahramanca mücadele eden AFAD, JAK, UMKE, AKUT, İnsani Yardım Vakfı ekiplerine, Soma’dan kalkıp gelen madencilere ne diyeceğiz? Bakanlıklarımızın fedakarca çalışmalarını nereye koyacağız? Görevlerini cansiperane yapan askerlerimizi, göz pınarlarından akan yaşlarla taş yığınlarını, moloz kalıntılarını bir umutla kaldıran kurtarma ekiplerimizi, hatta enkazı koklaya koklaya hayat kurtaran köpeklerimizi ne yapacağız? Sorarım sizlere haklarını nasıl ödeyeceğiz?

    İzmir Büyükşehir Belediye Başkanlığının yerine getirmesi gereken görevlerini yapması lütuf mudur, bağış mıdır, ödül müdür? CHP Genel Başkanı neyi ima ve ihsas etmenin arayışındadır? Merkezi yönetim ile yerel yönetimler arasına fitne sokmakla, ayrım varmış gibi sunmakla neyi amaçlamaktadır? Çorba dağıtmak tamam da ya arama kurtarma ekiplerinin çabalarını ne yapacağız, nasıl yorumlayacağız? Kılıçdaroğlu ve yakın çevresi istismarın dibini boylamış, siyasetlerini maskaraya çevirmiştir. Deprem enkazı üzerinde siyaset yapayım derken hamaset ve hamakat çukuruna yuvarlanmışlardır.

    Kılıçdaroğlu’na ve icazetli kurmaylarına büyük halk ozanımız Yunus Emre’nin şu dizeleriyle sesleniyorum; ‘Bir bahçeye giremezsen durup seyran eyleme, bir gönül yapamazsan yıkıp viran eyleme.’ Bir şey biliyorsanız konuşun ibret alalım, bilmiyorsanız susun da adam sanalım. İnsan vardır, heybesinden zarafet ve lezzet akar, insan vardır, testisinden yalnızca çamur ve cehalet sızar. Kılıçdaroğlu çok dinleyenim var diyorsa, hemen sevinmesin, hemen havaya girmesin, ucuz malın alıcısı olmaz, ucuz etin yahnisi yenmez. Ne güzel söylemiş Hz. Mevlana: ‘Kargalar ötmeye başlayınca bülbüller susar.’ ‘Karga çöplüğe, bülbül de güle götürür.’ Aynı Kılıçdaroğlu’nun, felaketin harabesi maşeri vicdanda kor gibi dururken, toplanan deprem vergileriyle ilgili yeni bir tartışma başlatması, bunun peşine tekraren düşmesi hiç kimse açısından sürpriz olmamalıdır.

    CHP demek karanlık demektir, CHP demek uçurum demektir, CHP demek millete tepeden bakan kibir saltanatı, kifayetsiz muhterislik, aldatma ve yalan makinesi demektir. Bu kireçlenmiş zihniyetin yaptığı tek şey milletin sırtına hançer sallamaktır.”

    “Önümüzde meşakkat dolu bir süreç vardır”

    Felaketlerle mücadele eden Türkiye’nin bir yandan da vahim bir salgına karşı direniş gösterdiğini ifade eden Devlet Bahçeli, Kovid-19 salgınının dünya genelinde tekrar tırmanışa geçtiğini söyledi.

    “Anlaşılan önümüzde meşakkat dolu bir süreç vardır.” diyen Bahçeli, ülkelerin yeniden kısıtlama tedbirlerini devreye aldıklarını hatırlattı.

    Nefretin veba gibi yayıldığı bir ortamda Çin’in Vuhan kentinde nasıl çıktığı, nasıl ürediği hala muammalı olan bir virüsün kısa süre içinde insanlığı kuşattığını dile getiren Bahçeli, “Onlar ne yapar bilemem ama biz bu virüsü inşallah yeneceğiz. Bu virüse boyun eğmeyeceğiz. Ancak bizim de düşünmemiz, sorgulamamız, gerekirse özeleştiri yapmamız gereken pek çok şey olduğu açıktır. Sahte içkiden ölümlere bakınız, ihtilafların derinleşmesine, terör saldırılarına, cinayet, tecavüz ve taciz haberlerinin sıradanlaşmasına lütfen dikkat ediniz. Bunları normal karşılamak hiç mümkün mü?” diye sordu. Bahçeli, şunları kaydetti:

    “Bugünler geçer, döviz iner çıkar, enflasyon düşer kalkar, faiz derseniz onun da beli bükülür, ama birbirimizi kaybedersek, birbirimize çatık kaşlarla bakarsak, sıkılı yumruklarla mukabele edersek, coğrafyayı vatan yapan ruhumuzu emin olunuz kaybederiz.

    Devlet kurmakla övünelim, ama geride yıkılan 16 Türk devletinden de ders alalım, sonuç çıkartalım. Misafiri olduğumuz bu dünyada birbirimizin külüne bile muhtacız. Mutabakat varken münakaşa ayrık otudur. İttifak varken ihtilafa düşmek akıl noksanlığıdır. Toplumsal güveni ayakta tutmak varken kuşku ve kuruntuya yaslanmak ahmaklık işaretidir. Siyaset demokratik bir rekabettir. Nezaket ister, samimiyet ister, mertlik ister, adamlık ister, hadim ve halim bir şahsiyet ister, hepsinden önemlisi de vatan ve millet sevgisini vazgeçilmez değer addeder. Bunlardan mahrum olanların siyasetleri ise çürük tahtaya çivi çakmaktan farksızdır.

    Kovid-19’la mücadeleye hep birlikte katılırsak, kurallara aynen uyarsak, tedbirlere azami ölçüde riayet edersek cephemiz yıkılmayacak, varlığımız zarar görmeyecektir. Maske-mesafe-temizlik şartlarına bağlılık devamlı vurgulanırken, boğaza nazır mekanlarda cadılar bayramı düzenleyip vur patlasın çal oynasın demek en hafif tabirle pespayeliktir. Cadı olmak için bayrama falan ihtiyaç yoktur. İnsan ve toplum sağlığını riske atmak en vahim cadılık ve canilik değil midir? Bir insanının vebaline ortak olmanın izahı nasıl yapılacaktır? Şımarık bir şekilde davranarak hastalığı bulaştırmak cinayet olmayacak mıdır? Maskeyi vicdana değil yüze takmak, mesafeyi ahlaki duyarlılıklara değil karşımızdaki insanlara geçici olarak koymak hepimizin görevidir. İnancımıza göre, temizlik imandandır, insan yaratılmışların en şereflisidir. O halde, biz bu Kovid-19’u alt ederiz, bu virüsü kesinlikle ezer geçeriz. Aşıysa inşallah buluruz, olmuyorsa bulanlardan alırız, gene de Kovid’e ‘tamam’ demeyiz. Hükümetimize, Sağlık Bakanımıza ve Bakanlık personelimize sonuna kadar güveniyor, hepsine teşekkür ediyoruz.”

    “Karabağ, pazarlık konusu yapılmamalı”

    Azerbaycan’ın haklı ve inanmış mücadelesinin günbegün sonuç aldığını belirten Bahçeli, Dağlık Karabağ’ın işgalin zincirlerinden hızla azat edildiğini söyledi.

    Bahçeli, terör devleti Ermenistan’ın yine sivillere misket bombalarıyla, füzelerle saldırarak kansızlığının ve katilliğinin gereğini yaptığını ifade ederek, “Ne yapsalar boşunadır, Dağlık Karabağ Türk’tür, Türk kalacaktır.” dedi.

    “Çözüm olur mu olmaz mı bilemeyiz ama bize göre kesin çözüm askeri başarıdan sonra siyasi ve diplomatik müzakerelerle sağlanacaktır.” ifadelerini kullanan Bahçeli, “Geçtiğimiz Nevruz Günü’nde PKK’lılarla halay çeken Paşinyan’ın sonu yaklaşmaktadır ve akıbeti terörist yoldaşlarıyla birlikte aynı karanlık dehlizdir. Karabağ Türk’tür, Azerbaycan’dır, emanettir, ecdadın yadigarıdır. Pazarlık konusu yapılmamalı, Türk milletinin fedakarlıklarıyla hak sahibine geçmelidir.” diye konuştu.

  • AK Parti, CHP, MHP ve İYİ Parti’den ortak bildiri

    AK Parti, CHP, MHP ve İYİ Parti’den ortak bildiri

    Meclis’te 4 siyasi partiden Fransa Cumhurbaşkanı Macron’un açıklamalarını ortak tepki geldi. Meclis Başkanı Mustafa Şentop ve 4 siyasi parti Macron’un açıklamalarını kınadı. HDP ise ”Hayır” oyu verdi.

    AK Parti, CHP, MHP ve İYİ Parti grup başkanvekillerinin ortak bildirisi:

    “Siyasi amaçlarına ulaşmak, iktidarlarını tahkim etmek ve dahil oldukları çatışmalara taraftar toplamak başta olmak üzere çeşitli gerekçelerle halklar ve inanç toplulukları arasında yıkıcı ihtilaflara yol açabilecek söylemlere başvuran, düşmanlık doğuran eylemlere tevessül eden herkes, sadece temsil iddiasında oldukları kitleleri değil, bütün insanlığı derinden etkileyecek bir cürüm işlemektedirler.

    Ne yazık ki son dönemde bu türden bir hastalıklı söylem, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un beyanlarında ve icraatlarında tezahür etmektedir. Mezkur zat, ‘ifade hürriyetini desteklemek’ kisvesine bürüdüğü pervasız eylemleriyle, küresel sonuçları her inançtan insanı derinden ve olumsuz etkileyebilecek bir çatışmayı, yarılmayı tetiklemektedir.”

  • Bahçeli, sözleri unuttu… Önce duraksadı sonra kendi de güldü

    Bahçeli, sözleri unuttu… Önce duraksadı sonra kendi de güldü

    MHP Grup Toplantısı’nda Genel Başkan Devlet Bahçeli’nin hedefinde CHP, İYİ Parti ve HDP vardı.

    Partisinin askıda ekmek projesini eleştiren 3 partinin genel başkanlarına seslenen Bahçeli, “Dünyanın her ülkesinde her yerinde muhtaçlık yaşayan temel ihtiyaçların temininde zorluk çeken mesela ekmek alamayan ekmeğe ulaşamayan insanlar vardır, bilinmektedir. Zilletin yüksek voltajına çarpılanlara sesleniyorum: Nasıl olsa ekmek derdiniz yok. Ekmeğin peşinde olan vatandaşlarımızla ilgili bir kaygınız da yok. İşleriniz tıkırında, küpünüz dolu, keseniz şişkin, keyfinize diyecek yok.” dedi.

    “PASTAYA ALIŞKIN OLMADIĞIMIZ İÇİN”

    Bahçeli, muhalefet liderlerinin ekmek değil, pasta derdinde olduğunu söylerken “Ekmek bulamıyorlarsa pasta yesinler” sözünü hatırlayamadı.

    https://twitter.com/linetv/status/1321028855625297921

    Pastaya alışkın olmadığını aktaran Bahçeli, “Paris’te herhalde… Ney o, Paris’te ney, birisi bir şey dedi. Ekmek değil de… Pasta! Paris’te sokma yemeyen şey yemeye hazırlanıyor. Pastaya alışkın olmadığımız için… Dilimiz dönmüyor.” diye konuştu.