Etiket: Milletvekili

  • Sarıbal: Bursa’daki sağlık çalışanları üvey evlat mı?

    Sarıbal: Bursa’daki sağlık çalışanları üvey evlat mı?

    Bursa Tabip Odası, Büyükşehir Belediyesi iştiraki olan BURULAŞ’ın, meclis kararı olmadığı gerekçesiyle, Resmi Gazete’de yayımlanan, sağlık çalışanlarının toplu taşımadan yıl sonuna kadar ücretsiz yararlanabileceği kararını uygulamadığını açıkladı. Uygulamayı eleştiren CHP Bursa Milletvekili ve Parti Meclisi Üyesi Orhan Sarıbal, “Bursa Büyükşehir Belediyesi sağlık çalışanlarının zulüm gibi süren iş yaşamlarında onlara destek olmak yerine adeta köstek oluyor. Tıpkı su faturalarında olduğu gibi daha önce Bursa halkına uygulanan çifte farklı muamele şimdi de sağlıkçılara yapılıyor. Sağlık çalışanlarının toplu taşıma hakkı Bursa’da Eylül ayı itibariyle son buldu. Bu nasıl bir vicdandır?” dedi.

    Bursa’dakiler Sağlık Çalışanı Değil mi ?

    28 Ağustos 2020 tarihinde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan imzasıyla Resmi Gazete’de yayımlanan karara göre, yeni tip koronavirüs salgınının yayılmasının önlenmesine yönelik tedbirler kapsamında sağlık hizmeti veren kamu ve özel sektöre ait tüm sağlık kurum ve kuruluşlarında çalışan personelin ücretsiz ulaşım ve kamuya ait sosyal tesislerden yararlanma hakkı uzatılmıştı. Sağlık çalışanlarına tanınan bu hak Bursa’da ise, meclis kararı olmadığı gerekçesiyle Bursa Ulaşım Toplu Taşıma İşletmeciliği (BURULAŞ) tarafından uygulanmıyor.

    Bursa Tabip Odası’nın açıklamasına göre, Bursa Tabip Odası Başkanı Doç. Dr. Alpaslan Türkkan 14 Eylül 2020 tarihinde BURULAŞ’a yazı yazarak konuya ilişkin istedi. 2 Ekim 2020 tarihinde Türkkan’ın yazısına Genel Müdür Mehmet Kürşat Çapar imzasıyla cevap verildi. Cevabi yazıda, “Sağlık çalışanlarımız ile ilgili ücretsiz seyahat hakkı verilmesine dair tarafımıza ulaşan bir meclis kararı mevcut değildir. Konu üst yönetimimizin gündeminde olup herhangi bir değişiklik yapılması durumunda tüm yayın organlarımızdan duyurusunun yapılacağını bilgilerinize rica ederiz” denildi.

    Uygulamaya tepki gösteren CHP Bursa Milletvekili ve Parti Meclisi Üyesi Orhan Sarıbal İstanbul, Ankara ve İzmir’de sağlık çalışanlarına tanınan bu hakkın Bursa’da neden verilmediğini sordu. Sarıbal, “ Bursa’ya yapılan bu üvey evlat muamelesinin nedenini çok merak ediyoruz. Canları pahasına mücadele eden sağlık emekçilerinin giderek tükendiği bir ortamda kendilerine yapılan bu muamele reva mıdır? Bursa’daki sağlık çalışanlarının İstanbul’dakilerden farkı nedir? Hepsi halk sağlığı için canlarını dişlerine takıyorlar. Koronavirüs salgınının başladığı günlerden bugüne kadar çok zor şartlarda halkın sağlığı için çalışan sağlık çalışanlarından 47’si hekim olmak üzere 107’si yaşamını yitirdi. Giden canlar, yitip solan gencecik hekimlerin acısı çok taze iken BURULAŞ’ın bu kararı önce vicdani sonra da insani olarak sorgulanmalıdır. Çok değerli Bursa Tabip Odası ve değerli üyelerinin, Bursa’daki tüm sağlık emekçilerinin bu mücadelelerinde yanlarında olduğumu bilmelerini isterim” diye konuştu.

  • HDP’li Çelik’in milletvekilliği düşürüldü

    HDP’li Çelik’in milletvekilliği düşürüldü

    MARDİN Bağımsız Milletvekili Tuma Çelik’in nitelikli cinsel saldırı ve tehdit suçlamaları ile yasama dokunulmazlığının kaldırılması önerisi, TBMM Genel Kurulu’nda kabul edildi. Dokunulmazlığı kaldırılan Çelik, yargılanabilecek.

    TBMM Genel Kurulu’nda, seçim çalışmaları sırasında D.K. adlı kadına cinsel saldırıda bulunduğu iddiasıyla hakkında soruşturma başlatılan bağımsız Mardin Milletvekili Tuma Çelik’in dokunulmazlığının kaldırılması önerisi kabul edildi. Hakkında fezleke hazırlanan Çelik ile ilgili Hazırlık Komisyonu’nun raporu oylanarak kabul edildi.

    Cinsel saldırı ve tehdit ile suçlandıktan sonra HDP’den ihraç edilen Çelik’in dokunulmazlığının kaldırılmasına oy çokluğu ile karar verildi. Milletvekili dokunulmazlığı kaldırılan Tuma Çelik hakkında soruşturma ve kovuşturmaya devam edilebilecek. Böylelikle Çelik’in yargılanmasının da önü açılmış oldu.

  • CHP’li Aydın, Bursa Şehir Hastanesi’ni Meclis gündemine taşıdı

    CHP’li Aydın, Bursa Şehir Hastanesi’ni Meclis gündemine taşıdı

    CHP Bursa Milletvekili Erkan Aydın, 2019 yılı Sayıştay Denetim Raporları’nda Bursa Şehir Hastanesi’ni Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’ya verdiği soru önergesiyle TBMM gündemine taşıdı.

    Sayıştay Raporları’nda hastane yapımında verilen sözlerin tutulmamasına rağmen herhangi bir kesinti yapılmaksızın şirketin parasını tam olarak alığına vurgu yapan Aydın, birçok tıbbi ekipmanın da kaydının olmamasının düşündürücü olduğunu söyledi.

    Sayıştay’ın Sağlık Bakanlığı 2019 yılı Denetim Raporu’nda Bursa Şehir Hastanesi’yle ilgili onlarca tespitin yer aldığını belirten Erkan Aydın verdiği önergede ‘Yap-Kirala-Devret’ modeli ile yaptırılan Şehir Hastanesi’ni yapan şirketin verilen sözleri yerine getirmemesine rağmen paralarının ödendiğine dikkat çekti.

    Bursa Şehir Hastanesi’nde kaydı yapılmayan tıbbi ekipmanların olduğunu ve bu cihazlar için Sağlık Bakanlığı’yla sözleşme yapılmadığına veya bağışsa bağış olduğuna dair bir kaydın bulunmamasının düşündürücü olduğunu ifade eden Aydın şunları söyledi:

    “Bu tıbbi ekipmanlar neden demirbaş listesine kaydedilmedi? Neden MKYS sistemine kaydedilip muhasebeleştirilmedi? Yurt dışından gelecek grip aşısına ulaşamadığımız, medikal firmalara olan borçları ayrıca yurt dışı ilaç firmalarına olan borçları ödeyemediğimiz bir dönemde oluşan bu kamu zararıyla bu ödemeler rahatlıkla yapılabilirdi. Sayıştay Raporları’nda görüyoruz ki en dikkat çeken şirketin verilen sözlerin birçoğunu yerine getirmemesine rağmen paralarını tam olarak almalarıdır ve Bakanlığın bu konularda herhangi bir yaptırım uygulamamasıdır. Raporda yer alan bir başka tespitte ise söz verilen peyzaj ve ağaçlandırma işlerinin yapılmadığı ancak bu hizmete ilişkin hizmet bedelinin tam olarak ödendiği görülmüş yani yapılmayan hizmet karşılığında herhangi bir kesinti yapılmamıştır.

    Bu raporlarda Bursa Şehir Hastanesi’nde kiralamaya uygun yerlerin sözleşmede yer alan toplam sabit yatırım tutarı üzerinden yapılması ve birçok yerine getirilmeyen teknik eksikliklerin olduğunu görüyoruz. Ciddi bir kamu zararının olmasına rağmen neden hala bu şirketler kollanmaya çalışılmaktadır? Özellikle Sağlık Bakanlığı yetkilileri derhal millete bunun hesabını vermelidir.”

    Aydın, Bakan Koca’ya şu soruları yöneltti:

    “1. Bursa Şehir Hastanesi’nde kiralamaya uygun yerlerin sözleşmede yer alan toplam sabit yatırım tutarı üzerinden yapılmasının gerekçesi nedir?

    2. Bursa Şehir Hastanesinde kemoterapi ilaç hazırlama ve TPN hizmeti konusunda ihale yapılamaması sonucu karmaşık bir durum ortaya çıkmıştır. Cihazların bedelsiz olarak İdareye bırakılması ve söz konusu hizmetlerin İdare tarafından yürütülmesi gerekmektedir. Bununla birlikte, söz konusu firmanın hastane yönetimi ile sözleşme yapmamasına rağmen cihazın kullanımı için gerekli olan sarf malzemesini bir bedel talep etmemekle birlikte bağış olduğuna dair bir bildirimde de bulunmadan, Bursa Şehir Hastanesine verdiği de anlaşılmaktadır. Söz konusu Şirketle ile neden sözleşme yapılmamıştır? Cihazlar hangi usule göre hastaneye alınmıştır? Cihazlar neden Bakanlıkça stok yönetimi için kullanılan MKYS sistemine kaydedilmemiş ve muhasebeleştirilmemiştir?

    3. Bursa Şehir Hastanesi Peyzaj projesine neden sadık kalınmamıştır? Projenin gecikmesi nedeniyle ne kadarlık görev zararı oluşmuştur? Bunun izin neden ilgili şirkete bir kesinti yapılmamıştır?

    4. Bursa Şehir Hastanesi’ne alınan teknik şartnameye uygun olmayın kalemler nelerdir? Bu cihazlar neden ayrıntılı şekilde açıklanmamış, tanımlamaları neden açık ifadeyle yer almamıştır?

    5. İdare ve/veya Görevli Şirket tarafından sunulması gereken bazı dokümanların muayene ve kabul komisyonlarına neden verilmemiştir ve komisyonlar eksik belgeleri neden tutanak altına alarak kabul etmiştir?

    6. Bursa Şehir Hastanesi’nde toplam sabit yatırım tutarına dahil olan imalatların bir kısmının yapılmadığı, bir kısmının ise uygulama projesine ve/veya şartnameye aykırı olarak yapıldığı ortaya çıkmıştır.

    7. Bunlar şöyle sıralanmıştır.

    a)Şartları eşitlenmiş proje ek mahal listesi tavanlar bölümünde “Hasta bakım alanlarının büyük bir kısmında kenarlarda alçıpan göbekte perforeli alüminyum asma tavan sisteminin kullanılması, koridor, hol, ve genel alanlarda taş yünü asma tavanının kullanılması, ana giriş holü, dekorasyon gerektiren tavanlar ve panel modüllerine uygun olmayan odalarda alçı asma tavanın kullanılması, genel tuvaletlerde, laboratuvar, steril alan, yoğun bakım ünitesi ve ameliyathane gibi odalarda alüminyum asma tavanın kullanılması planlanmaktadır.” denilmekte; ancak hasta bakım alanlarının büyük bir kısmında istenilen kenarlarda alçıpan göbekte perforjeli alüminyum asma tavan kullanılmamış olup alçıpan asma tavan yapılmıştır. Genel tuvaletlerde, laboratuvar, steril alan, yoğun bakım ünitesi gibi oda tavanlarında alüminyum asma tavan kullanılması istenilmiş olup alçıpan asma tavan yapılmıştır. Ameliyathane tavanında istenilen alüminyum asma tavan yerine alçıpan asma tavan yapılmıştır.

    b)Deprem izolatörlerinin bir kısmı yapılmamıştır

    c)YGAP binasında ihale eki projede kat yükseklikleri 5 metre olmasına rağmen, yerinde bodrum kat 3.90, 1 ve 2. nci kat 4.20 metre yapılmıştır.

    ç) Şartnameye göre 37 jeofizik profil serimi yapılması gerekirken. 10 tane yapılmıştır

    d) Hastane kurulu gücünün % 70 enerjisini sağlayacak güçte olması gereken dizel jeneratörün, bu kapasitede olmadığı tespit edilmiştir.

    e) YGAP proje kotlarının uygulama ile örtüşmediği tespit edilmiştir.

    Bu eksikliklerin gerekçeleri nelerdir? Kamu zararı ne kadardır. Kamu zararının giderilmesi için gerekli kesinti yapılmış mıdır? Yapılmadıysa neden yapılmamıştır?

    8. Bursa Şehir Hastanesi’ne yer teslimi yapılmaksızın inşaat işlerine başlanmasının gerekçeleri nelerdir?”

  • ‘Kobani’ soruşturmasında 14 şüpheli adliyeye sevk edildi

    ‘Kobani’ soruşturmasında 14 şüpheli adliyeye sevk edildi

    Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca Kobani olaylarıyla ilgili yürütülen soruşturma kapsamında gözaltına alınan, aralarında eski HDP’li milletvekillerinin de bulunduğu 20 kişiden 14’ü, emniyetteki işlemlerinin ardından adliyeye sevk edildi.

    Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nca, ‘Kobani olayları’ olarak bilinen 6-7 Ekim 2014 tarihlerindeki eylemlere ilişkin, sokağa çıkma çağrısı yapan PKK/KCK terör örgütü ve sözde örgüt yöneticileri ile bazı siyasi parti yönetici ve partililer hakkında başlatılan soruşturma kapsamında 82 kişi hakkında gözaltı kararı verildi. Ankara merkezli 7 ilde düzenlenen operasyonlarda aralarında Kars Belediye Başkanı Ayhan Bilgen, eski HDP milletvekilleri Sırrı Süreyya Önder, Emine Ayna, Ayla Akat Aka, Nazmi Gör, Beyza Üstün, Merkez Yürütme Kurulu (MYK) üyeleri Alp Altınörs, Altan Tan, Gülfer Kaya, Ali Ürküt’ün de bulunduğu 20 kişi, 25 Eylül’de gözaltına alınarak Ankara’ya getirildi.

    Ankara Emniyet Müdürlüğünde sorgulaları tamamlanan şüphelilerden 14’ü, geniş güvenlik önlemleri altında bugün adliyeye sevk edildi. Aralarında Kars Belediye Başkanı Ayhan Bilgen, eski HDP milletvekilleri Sırrı Süreyya Önder’in de bulunduğu diğer 6 şüphelinin emniyetteki işlemlerinin ardından adliyeye sevk edileceği belirtildi.

    Soruşturma kapsamında gözaltı kararı verilen diğer şüphelilerin bir kısmanın PKK/KCK terör örgütünün dağ kadrosunda yer aldığı, bir kısmının da yurt dışında olduğu belirtildi. Yurt içinde bulunduğu anlaşılan 1 şüphelinin de yakalanması çalışmalarına devam edildiği bildirildi. Öte yandan Kobani olayları sırasında HDP MYK üyesi ve halen HDP milletvekili olan 7 kişi hakkında da dokunulmazlıklarının kaldırılması için fezleke düzenleneceği belirtildi.

  • İYİ Parti’li Fahrettin Yokuş koronavirüse yakalandı

    İYİ Parti’li Fahrettin Yokuş koronavirüse yakalandı

    İYİ Parti Konya Milletvekili Fahrettin Yokuş (62), koronavirüse yakalandığını açıkladı.

    İYİ Partili Fahrettin Yokuş sosyal medya hesabından yaptığı yazılı açıklamada, “Ailemle birlikte Covid-19 teşhisi ile izole edilmiş durumdayız. Tedavimiz evimizde sürmektedir. Son hafta içerisinde bizlerle teması olan vatandaşlarımızın test yaptırmaları bizi mutlu edecektir. Rabbimiz hastalıklar nedeniyle tedavi gören tüm insanlık aleminin yardımcısı olsun” ifadelerini kullandı.

  • AYM’den Enis Berberoğlu için hak ihlali kararı

    AYM’den Enis Berberoğlu için hak ihlali kararı

    Anayasa Mahkemesi CHP’li eski milletvekili Enis Berberoğlu’nun seçilme ve siyasi faaliyette bulunma hakkı ile kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğine karar verdi.

    Anayasa Mahkemesi Genel Kurulu, durdurulan MİT tırları görüntülerini Cumhuriyet gazetesine verdiği iddiasıyla yargılandığı davada 5 yıl 10 ay hapis cezası alan Enis Berberoğlu’nun, seçilme ve siyasi faaliyette bulunma hakkı ile kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının oy birliğiyle ihlal edildiğine hükmetti.

    Enis Berberoğlu’nun bireysel başvurusunda, “dokunulmazlık hakkını yeniden kazanan bir milletvekili hakkında yargılamaya devam edilmesi ve tutukluluğun sürdürülmesi nedeniyle seçilme ve siyasi faaliyette bulunma hakkı ile kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının, iddia tanığının duruşmada hazır edilmemesi nedeniyle de tanık sorgulama hakkının ihlal edildiği” öne sürülmüştü.

    Başvuruyu bugünkü gündem toplantısında ele alan Anayasa Mahkemesi Genel Kurulu, Berberoğlu’nun, seçilme ve siyasi faaliyette bulunma hakkı ile kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğine hükmetti.

    Anayasa Mahkemesi Genel Kurulunun oy birliğiyle aldığı kararın gerekçesi daha sonra yazılacak.

    5 YIL 10 AY HAPİS CEZASI ALMIŞTI

    Berberoğlu, durdurulan MİT tırları görüntülerini Cumhuriyet gazetesine verdiği iddiasıyla yargılandığı davada, “siyasi ve askeri casusluk maksadıyla devletin güvenliği veya iç veya dış siyasal yararları bakımından gizli kalması gereken bilgilerini açıklamak” suçundan 5 yıl 10 ay hapis cezası aldı.

    Yargıtay 16. Ceza Dairesi, 20 Eylül 2018’de Berberoğlu’nun hapis cezasını onadı, milletvekilliği sona erinceye kadar cezasının infazının durdurulmasına ve salıverilmesine karar verdi.

    Yargıtay kararı üzerine tahliye edilen Enis Berberoğlu hakkındaki kesinleşmiş ceza, TBMM Genel Kurulu’nda 4 Haziran 2020’de okunmuş ve CHP’li Berberoğlu’nun milletvekilliği düşürülmüştü. Ertesi gün gözaltına alınan Berberoğlu, yeniden tutuklanarak cezaevine gönderilmiş, aynı gün koronavirüs tedbirleri kapsamında izinli olarak cezaevinden çıkarılmıştı.

  • İYİ Parti Sözcüsü: Düğüne, halaya, horona kurban gittik

    İYİ Parti Sözcüsü: Düğüne, halaya, horona kurban gittik

    İYİ Parti Sözcüsü ve İstanbul Milletvekili Yavuz Ağıralioğlu, yeni tip koronavirüsle (Kovid-19) mücadele kapsamında, ordu, güvenlik güçleri, eğitim, sağlık ve Diyanet İşleri Başkanlığı çalışanlarıyla sahada karantinaya geçilmesi gerektiğini belirterek “Bu organizasyonu kurmazsak birkaç ay sonra karşılaşacağımız yük, bugünkünden çok daha fazla olacaktır.” dedi.

    Ağıralioğlu, Meclis’te düzenlediği basın toplantısında, pandemi sürecinin başında, hükümeti 21 gün tam karantinaya davet ettiklerini anımsatarak tekliflerinin kabul edilmesi durumunda virüsle mücadelenin daha sağlıklı olacağını söyledi. Sağlık sisteminin ağır bir yükle karşı karşıya kaldığını dile getiren Ağıralioğlu, “Madem fiilen sürü bağışıklığını bir yönetim stratejisi olarak benimseyecektik, o zaman bu kadar sağlık çalışanı neden bu kadar fedakarca mücadele etti? Milletin imkanları bu kadar disiplinsiz bir şekilde neden heder edildi? Madem kaderciliğe teslim olacaktık, bu kadar fedakarlık neden yapıldı?” sorularını yöneltti.

    “Virüs mücadelesinde düğüne, halaya, horona kurban gittik”

    Ağıralioğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

    “Virüs mücadelesinde düğünlerde, halaya, horona kurban gittik. Tatil etmenin de bir adabı vardır. 300 bin, 500 bin gibi kalabalıklarda, denizlerde bir arada olmak gibi bir nezaketsizlik sağlık çalışanlarına yapıldı. Yaklaşık 7 aydır bizler çocuklarımızla evde kendimizi korumaya çalışıyoruz. Sağlık çalışanlarımız ise biz daha güvenli yaşayalım diye kendi ailelerinden uzakta yaşıyorlar. Bu kadar fedakarlık yapmış sağlık çalışanlarına, ‘Biz tatilde havuz partilerine katıldık, düğünde halay çektik, orada virüsü kaptık.’ demek, medeni bir ülkenin yapabileceği işler değildir, ayıptır. Sağlık çalışanlarının emeklerini bu kadar pervasızca kurban etmek ne devlete yakışır ne de bu milletin geçmişine yakışır. Her iyileşen hastayı alkışlarla uğurlayan sağlık çalışanlarımızın yerine, emekleri heder edilmiş, motivasyonu kaybolmuş salık çalışanlarıyla karşı karşıyayız. Bu disiplinsizliğin, savrulmanın, kadir kıymet bilmezliğin karşısında sağlık çalışanlarının mücadele iştiyakı yok oldu. Sağlık çalışanları, devletin savurganlığının bedelinin, sadece kendilerinin ödemesinden mustarip oldular. İstifaların eşiğine geldiler.”

    Sağlık Bakanlığının pandemi sürecindeki bütün detayları, istatistiklerle açıklaması ve virüsle mücadelede yeni bir yol haritası çıkarması gerektiğini dile getiren Ağıralioğlu, istatistiği olmayan bir toplumun, bu mücadeleyi kazanmasının mümkün olmadığını söyledi.

    Yeniden tam karantinanın düşünülmesi gerektiğini savunan Ağıralioğlu, “Çok daha etkin bir mücadele vermek zorundayız. Ambulansların yetmediği, sağlık çalışanların moralsiz olduğu bir süreçte sonbahara giriyoruz. Ordumuz, güvenlik güçlerimiz, eğitim, sağlık ve Diyanet İşleri Başkanlığı çalışanlarımızla sahada tam karantinaya geçmemiz gerekir. Bu organizasyonu kurmazsak birkaç ay sonra karşılaşacağımız yük, bugünkünden çok daha fazla olacaktır.” dedi.

    “Sessiz kalamayız”

    Ağıralioğlu, ekonomide kronik sorunlar olduğunu öne sürerek ekonomik durumun dış mihraklar ve pandemi gibi mazeretlerle açıklanmasını yanlış bulduklarını ifade etti. İşsizlik oranlarının her geçen gün arttığını ileri süren Ağıralioğlu, borçlarının ertelenmesini bekleyen esnafın, geçim sıkıntısıyla boğuşan ve asgari ücretle geçinen vatandaşların dertlerinin olduğunu dile getirdi.

    Doğu Türkistan’daki Uygur Türklerinin durumuna değinen Ağıralioğlu, sorunlarını dile getirmek için Ankara’da etkinlik yapmak isteyen 18 kişilik Doğu Türkistanlı grubun eylemlerinin engellendiğini belirtti. Türkiye’de yaklaşık 5 milyon Suriyelinin yaşadığına işaret eden Ağıralioğlu, “Türkiye’de 5 milyonu ağırlamak bir mecburiyetse Doğu Türkistanlıları da Suriyeli saysınlar. Hükümeti, Çin’i kınamaya ve oradaki Türklerin soykırımdan kurtulmaları için irade ve tavır koymaya davet ediyoruz. Çin’den gelecek kredi ve fonları düşünerek sessiz kalamayız. Böyle bir utanç Türkiye Cumhuriyeti’ne yakışmaz.” dedi.

    Doğu Akdeniz’deki gelişmeleri de değerlendiren Ağıralioğlu, Türkiye’nin milli menfaatlerinden yana atılan her türlü adımı desteklediklerine işaret etti. Ağıralioğlu, Akdeniz ve Ege’deki haklı tezlerinden bir santim geri adım atılmaması gerektiğini vurguladı.

    İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun açıklamaları

    Soylu’nun, Anayasa Mahkemesi Başkanı Zühtü Aslan’a yönelik açıklamalarına ilişkin bir soruyu yanıtlayan Ağıralioğlu, şunları kaydetti:

    “Kamu düzenini sağlamakla görevli bir bakanın, yargının en üst düzeydeki başkanına bu dille konuşması dünyanın hiçbir medeni ülkesinde makul görülmez. 18 yıldır iktidarda olan hükümetin bir bakanının, ‘Bisikletle gezebiliyorsan, hadi gez.’ demesi, ‘Biz ülkeyi berbat ettik.’ demektir. Türk devleti böyle bir üslupla yönetilemez. Şimdi bisiklet savaşları başladı. Şu devletin haline, ciddiyetsizliğe bakın.”

  • Bakan Koca’dan milletvekilinin paylaştığı ölüm raporuna açıklama

    Bakan Koca’dan milletvekilinin paylaştığı ölüm raporuna açıklama

    Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, bir milletvekili tarafından paylaşılan ölüm raporuna ilişkin, “Rapor doğru, değerlendirme yanlış. Rapor sahibi hastanın ölüm nedeni kayıtlarımıza ‘U073 COVİD-19’ olarak geçmiş ve kesin raporu da aynı şekilde düzenlenmiş” dedi.

    Bakan Koca, bir milletvekilinin sosyal medyada paylaştığı ölüm raporuna ilişkin, Twitter hesabından paylaşımda bulundu. Bakan Koca, “Bir vekilimiz sosyal medya hesabından bir vatandaşımıza ait ölüm raporunu paylaşmış. Rapor doğru, değerlendirme yanlış. Rapor sahibi hastanın ölüm nedeni kayıtlarımıza ‘U073 COVİD-19’ olarak geçmiş ve kesin raporu da aynı şekilde düzenlenmiş. Uluslararası sınıflamaya göre ölüm şekli ‘enfeksiyon hastalığı (doğal ölüm).’ Sayın vekilin paylaştığı ön raporda, ölüm nedeninin hekimin kontrol onayından sonra yazılacağı belirtiliyor” ifadelerini kullandı. Bakan Koca, açıklamasında şu ifadelere yer verdi:

    “Sayın vekil her halde ‘doğal ölüm’ ifadesinin teknik bir tabir olduğunu fark etmemiş. Uluslararası sınıflamaya göre her enfeksiyondan ölüm doğal ölüm kabul edilir. Kaza, cinayet vb. doğal olmayan ölümler ayrıca sınıflanmaktadır. Salgınla mücadele hepimizin görevi. Acı bir kayıp üzerine teknik tabirlerin farkında olmadan yorumda bulunmanın mücadeleye de kayıplarımıza da faydası yoktur. Bu tür mücadele enerjimizi tüketecek yorumlardan uzak durmak hepimizin sorumluluğu. Salgınla hep birlikte mücadele edebiliriz. Birbirimizle değil, salgınla mücadele edelim. Bu mücadeleye hassasiyetle destek verin.”

  • HDP’li vekil Remziye Tosun’a 10 yıl hapis cezası

    HDP’li vekil Remziye Tosun’a 10 yıl hapis cezası

    HDP Milletvekili Remziye Tosun’a, Diyarbakır’da yargılandığı davada “silahlı terör örgütüne üye olmak” suçundan 10 yıl hapis cezası verildi.

    HDP Milletvekili Tosun’un, Sur ilçesinde 5 yıl önce terör örgütü PKK’ya yönelik düzenlenen operasyonlarda güvenlik güçlerine teslim olmasının ardından hakkında başlatılan soruşturma kapsamında yargılandığı davada karar duruşması görüldü.

    Diyarbakır 5. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen ve Tosun’un katılmadığı duruşmada, avukatı hazır bulundu.

    Cumhuriyet savcısı esas hakkındaki mütalaasında, Tosun’un terör örgütü PKK/KCK hiyerarşik yapısına girerek, örgütün gayesi doğrultusunda bilerek ve isteyerek örgütsel faaliyetlerde bulunduğunu gerekçe göstererek, cezalandırılması yönünde görüş bildirdi.

    Tosun’un avukatı müvekkilinin suçsuz olduğunu iddia ederek, beraati yönünde karar verilmesini talep etti.

    Mahkeme, Milletvekili Tosun’a, “silahlı terör örgütüne üye olmak” suçundan 10 yıl hapis cezası ve ceza miktarı gözetilerek yurt dışına çıkış yasağının devamına karar verdi.

    Öte yandan mahkeme, karar kesinleştiğinde bir örneğinin TBMM Genel Sekreterliği ile Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğüne gönderilmesini kararlaştırdı.

  • Saadet Partili Karaduman’dan “koronavirüs rakamları, gerçekleri yansıtmıyor”

    Saadet Partili Karaduman’dan “koronavirüs rakamları, gerçekleri yansıtmıyor”

    Saadet Partisi (SP) Konya Milletvekili Abdulkadir Karaduman, açıklanan koronavirüs vaka ve ölüm sayılarının gerçekleri yansıtmadığını iddia ederek, “Gerçeğin üstü örtülürse pandeminin önü alınmayacaktır. Toplumun temizlik, mesafe ve maske kuralına uyma sorumluluğu olduğu gibi iktidarın da devlet ciddiyeti ve şeffaflıkla adım atma sorumluluğu var.” dedi.

    Karaduman, Mecliste düzenlediği basın toplantısında, Türkiye’deki koronavirüs salgını çıktığı ilk günden beri Sağlık Bakanlığının olumlu adımlarına destek verdiklerini söyledi.

    Salgının faturasını vatandaşın ödediğini savunan Karaduman, şöyle konuştu:

    “Alınan önlemlerin vatandaşlar nezdinde itibarının olması için salgınla mücadelede şeffaflık ve ciddiyetin olması gerekir. Gelinen nokta, salgınla mücadelede devlet ciddiyeti ve şeffaflıktan uzaktır. Açıklanan rakamlara vatandaşlarca itibar edilmemesi, salgınla mücadelede büyük bir zaafiyet oluşturmaktıdır. Rakamlar gizlendiği için mücadele gerçeklere uygun bir şekilde yapılmıyor. Bu durumdan sağlık çalışanlarımız da ciddi şekilde etkilenmektedir.”

    Karaduman, kendilerine ulaşan vatandaşların, hastanelerde tedavi olamamaktan ve ambulans yetersizliğinden şikayetçi olduğunu, sağlık çalışanlarının da olumsuz koşullarda ve eksik envanterle çalışmak zorunda bırakıldığını öne sürdü.

    Açıklanan rakamların gerçeği yansıtmadığını savunan Karaduman, “Gerçeğin üstü örtülürse pandeminin önü alınmayacaktır. Toplumun temizlik, mesafe ve maske kuralına uyma sorumluluğu olduğu gibi iktidarın da devlet ciddiyeti ve şeffaflıkla adım atması gibi bir sorumluluğu var. Hükümet, salgın sürecinde bilim adamlarını değil, iş adamlarını dinlemiştir.” dedi.

    Karaduman, Doğu Türkistan’daki Uygur Türkleri’nin durumuna ilişkin bir soru üzerine, Çin’in Uygur Türklerine çocuk ve yaşlı demeden sistemli işkenceler yaptığını söyledi.

    Türkiye’nin bu zulum karşısında onurlu bir duruş göstermesi gerektiğini belirten Karaduman, hükümetin bu zulmü görmek yerine feryatları susturmayı tercih ettiğini öne sürdü.

    Türkiye’de yaşaşan Uygur Türkleri’nden bir gurubun İstanbul’dan Ankara’ya gelerek kamplarda tutulan akrabalarının akıbeti için bir etkinlik düzenlemek istediklerini belirten Karaduman, “Ancak bu grup, Ankara girişinde durdurularak etkinliği yapmaları engellendi. Bunun kabul edilebilmesi mümkün değil. İktidarın küçük ortağı, devlet adına açıklama yaparak Doğu Türkistanlıların ‘bölücü ve terörist’ olduğunu söyledi. Hükümet, küçük ortağına haddini bildirmeli ve Doğu Türkistanların yanında olduğunu bildirmelidir.” dedi.