Etiket: mimar

  • Mimarlardan çarpıcı uyarı!

    Mimarlardan çarpıcı uyarı!

    Basın toplantısında, Mimarlar Odası Bursa Şubesi’nin de paydaşı olduğu ve 16 Ağustos 2024 tarihinde İstanbul’da Mimarlar Odası Genel Merkezi ile Marmara Bölgesi’ndeki Şubeleri tarafından birlikte düzenlenen “Türkiye’nin Deprem Gerçeği: 17 Ağustos Depreminin 25. yılında Marmara Bölgesinde Mimarlık, Planlama ve Afet Yönetimi Sempozyumu” değerlendirmeleri ışığında açıklamalarda bulunuldu.

    Basın toplantısında konuşan Mimarlar Odası Bursa Şubesi Başkanı Şirin Rodoplu Şimşek, “Depremlerin ardından bugüne kadar afet risklerinin azaltılması, sağlam ve güvenli yaşam çevrelerinin oluşturulmasına yönelik yeterli önlem alınmamıştır. Tüm ülkede ve bölgede afet öncesi ve afet sonrası süreçleri doğrudan etkileyecek yasal düzenlemeler yapılırken; yaşanan yıkım ve kayıplara sebep olan planlama, kentleşme ve yapılaşma politikaları devam ettirilmektedir” dedi.

    Mimarlar Odası Bursa Şubesi Yönetim Kurulu Üyeleri’nin de katıldıkları basın toplantısında Şube Başkanı Şirin Rodoplu Şimşek tarafından yapılan açıklama şöyle:

     “DEPREMİN AFETE DÖNÜŞMEMESİ İÇİN YENİ BİR İMAR, YAPI ÜRETİM VE DENETİM SİSTEMİ ZORUNLUDUR!

    Topraklarının tamamı depremsellik koşullarında olan ülkemizde, bilimsellikten uzak kentleşme politikaları ve imar rantına dayalı yapılaşma uygulamaları nedeniyle aslında bir doğa olayı olan deprem afete dönüşmektedir. Yaşanan büyük yıkımların ve yitirilen binlerce insanımızın sorumluluğunu almak istemeyen iktidarlar, depremi “doğal afet” olarak tanımlayarak sonuçlarına da aslında rıza göstermektedirler.

    Deprem ülkemizde ve dünyanın pek çok yerinde yaşanmaktadır; geçmişten bugüne yaşanan depremlere yönelik tarih çalışmaları ve jeolojik araştırmalar bütünleştirildiğinde, belli bölgelerde belli aralıklarla şiddeti yaklaşık tanımlanabilen depremleri bilim insanları ortaya koyabilmektedirler. Bu deprem öngörüsü akılcı kentsel planlama ve nitelikli yapı üretimiyle birleştiğinde, Japonya örneğinde olduğu gibi depremin yarattığı hasarın göreli olarak can yakıcı olmadığı, yapılı çevre yıkımının yaşanmadığı, insan kaybının nispeten az olduğu, ülke ekonomisinin ağır yaralar almadığı sonuçlar söz konusu olmaktadır.

    Yakın tarihimizde ortak yaşanmışlıklarımızla 17 Ağustos 1999 Büyük Marmara Depreminden 6 Şubat 2023 Kahramanmaraş merkezli depremlere ülkemizde ortaya çıkan durumu “doğal afet”ten ziyade “insan kaynaklı afet” olarak tanımlamak yerinde olacaktır. Bilindiği gibi insan kaynaklı afet tanımı esas olarak savaş ya da çatışma sonucu ortaya çıkan yıkım ve can kayıplarını açıklamak için kullanılmaktadır. Ancak bilimsel verilere dayalı akılcı kentsel planlama ve nitelikli yapılaşmayı reddederek ülke toprağından rant devşirmeye dayalı oluşturulan ekonomik modelin dayattığı çarpık kentleşme ve çürük yapılaşma koşullarında bir deprem yaşandığında bunu “doğal afet” olarak kabul etmek gerçeklerden kaçmak, sorumluluğu inkâr etmektir.

    Ülkemizde gerek merkezi düzeyde oluşturulan yasal çerçeve ve çevresel etki değerlendirme sisteminin (ÇED) işlemez hale getirilmesi gerek yerel yönetimlerin geliştirdiği imar planları ya da “kısmi imar değişiklikleri” aracılığıyla yaratılan “niteliksiz yapılı çevre” depremin afete dönüşmesinin esas nedenidir, dolayısıyla yıkımlar, ölümler esas olarak “insan kaynaklı” afetler sonucudur.

    Öncelikle 17 Ağustos’tan 6 Şubat depremlerine yaşanan afet ortamlarında yitirdiğimiz, acısı hala taze, tüm yurttaşlarımızı saygıyla anıyor, kederli ailelerine başsağlığı diliyoruz. Depremlerde yaralanan, sakat kalan, psikolojik travmalar yaşayan insanlarımızın acısını yüreğimizde hissediyoruz. 1992 Erzincan depremini, 1967 Sakarya depremini ve ülkenin farklı yerlerinde yaşanmış olan pek çok irili ufaklı depremi ve can kayıplarını da unutmadığımızı belirtmek istiyoruz.

    Kahramanmaraş merkezli depremlerin üzerinden bir buçuk yıl geçmesine karşın; afet yönetimi, acil ve geçici barınma yerleşim alanları, enkaz kaldırma ve döküm sahaları, kalıcı konut ve yeni yapılaşma süreçleri, güçlendirme, onarım, tarihi yapıların restorasyonu ve kentlerin yeniden inşası ile ilgili yapılan çalışmalar son derece eksik, yetersiz ve hatalı bir şekilde yürütülmektedir. Tüm bu süreçlerde yerel yönetimler, üniversiteler, meslek örgütleri ve halkın katılımı dışlanarak; imar ve yapılaşma kararları yürürlüğe konmuştur. Kent merkezlerinde geniş alanlar “riskli alan” ya da “rezerv alan” ilan edilerek mülkiyet değişiminin dolayısıyla olası demografik dönüşümün yolları açılmıştır.

    6 Şubat depremleri sonrasında yaşanan bu belirsizliklerle dolu ortam, bir yandan bireyin mülkiyet hakkını dolayısıyla barınma hakkını tartışmalı bir hale dönüştürürken bir yandan da bilimsel kent planlama ilkelerinin göz ardı edildiği imar yaklaşımı ile yeniden afet oluşturma riski yüksek bir yapılaşmanın önü açmaktadır.

    Bütün bu yaşananlardan çıkaracağımız en büyük ders ise ülkemizin ne afet yönetimi sürecinde ne de sonrasında temel barınma ve toplumsal yaşamın kurgulanması aşamasında örgütlü bir kurumlaşmasının olmamasıdır.

    Gerek acil barınma gereksiniminde gerek sonrasındaki hızlı ama akılcı kent planlama ve yapı üretme sürecinde yaşanan kararsız tutumun neden olduğu kaos ve belirsizlik, zor durumdaki depremzedelerin toplumsal psikolojinde de yara oluşturmuş ve insanları, doğdukları büyüdükleri yerlerden koparak farklı coğrafyalarda yaşamını sürdürme yoluna sokmuştur. Bu durumun bir sonucu da deprem bölgesindeki nüfusun doğal yapısının değişmesidir; kültür tarihi açısından çok özel önemi olan güneydoğu coğrafyasında çağdaş kentlerin ve tarihi çevrelerin yıkımıyla birlikle bu yerleşimleri yaratan kuşakların çocukları da barınamaz hale gelmiş, maddi kültür kadar somut olmayan kültürel değerler ve “insanları” da eksilmiştir.

    Deprem sonrasındaki bir buçuk yılda yaşanan bu iç karartıcı süreç, bizi yakın gelecekte beklenen Marmara depremi açısından endişelendirmektedir. Geçmiş deneyimlerin sorgulanarak yeni afetlerin yaşanmayacağı bir depremsellik için sağlıklı çözümlerin geliştirileceği bir kentleşme, imar, yapı üretim ve denetim sisteminin gerekliliği açıktır.

     Marmara depremi bekliyor!

    İstanbul merkezli ve Marmara bölgesini etkileyecek büyük bir depremin yakın gelecekte olacağı yönünde değerlendirmeler, yapılan bilimsel araştırmalarla ortaya konulmaktadır.

    Türkiye nüfusunun 1/3’ünün yaşaması, ekonominin %50’ye yakınının bu bölgede gerçekleşmesi olası depremin etkilerinin büyüklüğünü ortaya koymaktadır. Büyük Marmara depreminin üzerinden 25 yıl geçmesine ve bu süreçte ülkenin çeşitli bölgelerinde depremler yaşanmış olmasına karşın; kamu ve toplum yararı doğrultusunda kentleşme ve afet politikaları geliştirilmemiş; afetlere karşı sağlam, sağlıklı ve güvenli kentleşme ve yapılı çevre üretimi sağlanmamış; kültürel, tarihî ve mimari mirasın korunarak gelecek nesillere aktarılması için çalışmalar yürütülmemiştir.

    Depremlerin ardından bugüne kadar afet risklerinin azaltılması, sağlam ve güvenli yaşam çevrelerinin oluşturulmasına yönelik yeterli önlem alınmamıştır. Tüm ülkede ve bölgede afet öncesi ve afet sonrası süreçleri doğrudan etkileyecek yasal düzenlemeler yapılırken; yaşanan yıkım ve kayıplara sebep olan planlama, kentleşme ve yapılaşma politikaları devam ettirilmektedir.

    Sonuç olarak;

    •Afet yönetimi ve afet risklerinin azaltılması için gerekli hukuki düzenlemelerin, Eylem Programlarının hazırlanması, gerekli koordinasyonun ve toplum katılımının sağlanması için bir an önce gerekli adımlar atılmalıdır.

    •İmar düzeni, yapı üretim ve denetim sistemi; sağlam yapı ve güvenli yaşam çevreleri üretmek için bilim, kamu yararı ve kamu denetimi esas alınarak tümüyle yeniden düzenlenmelidir.

    •İmar rantını önceleyen, kentlerin demografik yapısını bozan, kültürel sürekliliği ortadan kaldıran, kentlinin aidiyet hissini yok sayan Kentsel Dönüşüm politika ve uygulamalarından vazgeçilmelidir.

    •İmar affı düzenlemeleri ile planlama ilkelerine aykırı kaçak yapılaşmaların yasallaştırılması kabul edilemez. İlimizde de hala hızla devam eden kaçak yapı üretimine karşı etkin bir mücadele yürütülmelidir.

    •Yapı üretim sürecinde yer alan mimarlık, mühendislik ve planlama eğitiminin niteliği geliştirilmeli ve ülke genelinde eşdeğerlik sağlanmalıdır.

    •Meslek odalarının; mesleğe kabul sürecinden başlayarak mesleğin uygulanmasına, yapı denetimine ve mesleğin her alanında etkin bir şekilde yer alması için gerekli yasal düzenlemeler bir an önce gerçekleştirilmelidir.

    TMMOB Mimarlar Odası Bursa Şubesi mesleki ve toplumsal sorumluluklar kapsamında tüm bu süreçte ilgili kesimlerle birlikte etkin bir rol üstlenmeye hazırdır.

    Kamuoyuna saygıyla duyurulur.

  • Geleceğin mimarları mesleğe ilk adımı attı

    Geleceğin mimarları mesleğe ilk adımı attı

    BUÜ Mimarlık Fakültesi, Mimarlar Odası Bursa Şubesi ve İnşaat Müteahhitleri Sanayici ve İş İnsanları Derneği (İMSİAD) işbirliğinde fakülte binasında yapılan törende geleceğin mimar adayları temsili baretlerini taktı.

    “Heves, azim ve yüksek motivasyonla çalışın”

    Kısa bir açılış konuşması yapan Dekan Prof. Dr. Tülin Vural Arslan, mesleğin getirdiği sorumluluklar ve meslek eğitine vurgu yaptı. Öğrencilere mesleki ilkelerden asla taviz vermemeleri konusunda uyarıda bulunan Dekan Arslan; “İşinizi her zaman ciddiye alın. En iyisini yapmaya çalışın ve kesinlikle taviz vermeyin. Hevesle, azimle ve yüksek bir motivasyonla çalışın. Mesleğinize dört elle sarılın” dedi.

    Sektör temsilcileri görüşlerini aktardı

    İMSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Şeref Demir ise inşaat sektörünün fırsatları ve sorunlarına ilişkin gençlere görüşlerini aktardı. Mimarlık Bölümü mezunlarından ve Senfoni Mimarlık Kurucusu Onur Şiar Demir ise kendi okulunda bulunmanın heyecanından bahsederek, gençlerle deneyimlerini paylaştı.

    Son olarak Bursa Mimarlar Odası Yönetim Kurulu 2. Başkanı ve Mimarlık Bölümü mezunu Rahmi Dede, Mimarlar Odası’nın mimarlık mesleği için öneminden ve yapılan çalışmalardan bahsetti. Program, genç mimar adaylarına baretlerinin teslim edilmesi ve hep birlikte hatıra fotoğrafı çekiminin ardından sonra erdi.

  • “Yüzyılının mimarlarını yetiştirmek istiyoruz”

    “Yüzyılının mimarlarını yetiştirmek istiyoruz”

    Programda protokol konuşmaları ve projenin tanıtımının ardından ‘Charify Takımı’ öğrencilerinin deneyim paylaşımı video gösterimi ile yapıldı.

    Programda konuşan İl Milli Eğitim Müdürü Fazilet Durmuş, projede emeği geçenlere teşekkür ederek, “Gençlere erken yaşlarda girişimcilik ruhunu aşılamak, lise seviyesindeki öğrencilerin yenilikçi iş fikirleri üretebilme becerilerini geliştirmek için otobüsler dolusu fikirler bulmak, otobüsler dolusu fikirlerle yolculuk yaparken de yeni duraklara uğramak, mentör, sponsor, destekleyici fikirlerle gençlerimizi buluşturmak için projemiz devam ediyor. Evlatlarımızı Türkiye Yüzyılının mimarı yapmak için her türlü desteği sunuyoruz. Biliyorsunuz fikir otobüsü 2015’te üniversite desteği ile başladı. 2018’den itibaren müdürlüğümüz iş birliği ile gençlerimiz sürece dahil edildi. Bu çok doğru bir karar çünkü gençlere erken dönemde ulaşmak, onları cesaretlendirmek müdürlüğümüz kanalı ile daha etkili olacaktır” ifadelerini kullandı.

  • Mimar Oktay Ekinci Menteşe’de anılıyor

    Mimar Oktay Ekinci Menteşe’de anılıyor

    Fikret Oğuz moderatörlüğünde alanında uzman mimar, profesör ve öğretim üyelerinin konuşmacı olarak katılacağı programda kentsel yaşam, çevre ve kent suçları, iklim değişimi gibi konular masaya yatırılacak.

  • “Büyük ve güçlü Türkiye’nin mimarları”

    “Büyük ve güçlü Türkiye’nin mimarları”

    Dumlupınar Üniversitesi yeni öğretim yılı oryantasyon programına katılan İl Başkanı Mustafa Önsay ve Gençlik Kolları Başkanı Melih Berk Sildir üniversiteli gençlerle sohbet etti.

    Büyük ve güçlü Türkiye’nin mimarları, gençlere güvendiklerini ve her daim destekçileri olmaya devam edeceklerini söyleyen Başkan Önsay, ayrıca üniversitede çeşitli projeler gerçekleştiren öğrenci toplulukları ile istişarelerde bulundu.

  • “Her ilimiz bir mimara emanet”

    “Her ilimiz bir mimara emanet”

    Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nca, 6 Şubat’ta Kahramanmaraş’ta yaşanan depremlerden etkilenen 11 ilin yeniden inşası için Toplu Konut İdaresi Başkanlığı (TOKİ), Emlak Konut ve yüklenici firmalar ile çalışmalar hız kesmeden devam ediyor.
    Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı ve AK Parti İstanbul 1. Bölge Milletvekili Adayı Murat Kurum, resmî sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda afet bölgesinde yapılacak konutların animasyon videosunu yayınlayarak, “11 ilimizin ihyası için alanındaki en iyi isimlerle çalışıyoruz. Her ilimiz bir mimara emanet. Şehirlerimizi baştan aşağı yeniden çiziyor, tasarlıyorlar. Sadece konut değil; meydanları, okulları, bahçeleri, parkları, camileri, spor alanlarıyla yepyeni yaşam alanları kuruyoruz.” ifadelerini kullandı. Bakan Kurum, paylaşımında “Türkiye’nin, dünyanın en iyi mimarları kimse koordinasyon oluşturduk. GYODER’imiz katkı sağlıyor, birbirine destek olarak çalışılıyor” dedi.
    Bakan Kurum’un paylaşımında Kahramanmaraş’ın Afşin ve Türkoğlu ilçeleri, Hatay’ın Antakya ve Samandağ ilçesi, Malatya’nın Yeşilyurt ve Doğanşehir ilçesi, Adıyaman’ın Nartepe’de yapılacak afet konutlarının proje görsellerine yer verildi.

  • Japon uzmandan deprem karşıtı uyarı

    Japon uzmandan deprem karşıtı uyarı

    Mimarlar Odası Bursa Şubesi tarafından düzenlenen ‘Deprem Üzerinden İki Ülke- Japonya ve Türkiye’ konulu seminerde ‘Depreme Hazır Mıyız?’ başlıklı sunumunda deprem konusunda Türkiye ile Japonya arasında karşılaştırmalar yapan Moriwaki, “Deprem hazırlıklarını ve depremden korunmanın yollarını çözecek olanlar bu ülkede yaşayanlar olarak sizlersiniz ve sizin kararlılığınızdır” dedi.

    Seminerin açılışında konuşan ve Japonya Yurtdışı İnşaat Şirketleri Derneği Genel Sekreteri ve Deprem Uzmanı Yüksek Mimar, İnşaat Mühendisi Yoshinori Moriwaki’yi ağırlamaktan memnun olduklarını söyleyen TMMOB Mimarlar Odası Bursa Şubesi Başkanı Şirin Rodoplu Şimşek, “Mimarlar Odası Bursa Şubesi olarak depremi gündemde tutmaya ve bu bağlamda çalışmaya devam edeceğiz. Depremin her an yaşanabileceğini ve kaçışın olmadığını biliyoruz, dolayısıyla kent ve ülke olarak hazırlıklı olmak durumundayız. Toplumsal farkındalığın gelişmesinin yanı sıra Bursa’yı dirençli kent haline getirmek üzere yapılacakların içinde ve aynı zamanda takibinde olacağız” dedi.

    Seminerde, Japonya ve Türkiye’nin iki deprem ülkesi olduğunu söyleyen Japonya Yurtdışı İnşaat Şirketleri Derneği Genel Sekreteri Yüksek Mimar ve İnşaat Mühendisi Yoshinori Moriwaki, “Türkiye’de 21 milyonu aşan yapı stokunun yüzde 50’si kaçak. Japonya’da inşaatın denetimi diye bir mekanizma yok, çünkü herkes işlerini iyi yapıyor ve bu nedenle denetime gerek duyulmuyor. Japonya’da mimarlar ve mühendisler mezuniyet sonrası 2 yıl çalışıp ulusal düzeyde yapılan sınavdan yüz üzerinden 100 tam puan aldıktan sonra mimar ve mühendis olup imza atabilirler” şeklinde konuştu.

    Sıfır bütçe ile basit afet yönetimi konusunda ipuçları veren Yoshinori Moriwaki, evde su depolama, muhafaza edilmesi kolay gıda maddelerinin bolca stoklanması, mobilyaları düzenlemek, mevcut düzeni gözden geçirme, acil durumda aileniz ve arkadaşlarınız ile toplanma yeri belirleme önerilerinde de bulundu.

  • Çocuklar hayallerindeki oyun alanlarını tasarladı

    Çocuklar hayallerindeki oyun alanlarını tasarladı

    Şubeye bağlı mimarların çocuklarına hayallerindeki oyun alanlarını resimleyerek, tasarlamaları imkanı verilirken, çocukların renkli hayalleri tasarım dünyasına yansıtıldı.

    Uludağ Üniversitesi Mimarlık Fakültesi öğretim üyeleri eşliğinde gerçekleştirilen atölye çalışmasında çocuklara slayt gösterileri ile mevcut oyun alanlarının tasarım aşaması anlatıldı ve fikirleri soruldu. Daha sonra çocuklar hayallerindeki oyun alanlarını resme dökerek, maketlerini yaptı. Renkli anlara sahne olan atölye çalışması sonunda ortaya çıkan çocukların birbirinden değerli fikir ve çalışmaları TMMOB Mimarlar Odası Fuaye alanında sergilenecek.

    “Toplumun ve şehirlerin dizaynı çocuklarımızdan başlamalı”

    Mimarlar Odası Bursa Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı Şirin Rodoplu Şimşek, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı etkinlikleri kapsamında gerçekleştirilen atölye çalışmaları ile çocukların hayallerindeki oyun alanını tasarlayarak, kentsel tasarım ve fikir süreçlerine dahil edileceğini söyledi.  Mimarlığın çocuklarla etkileşiminin tüm şubelerince ön plana alınan konulardan biri olduğunun altını çizen Şirin Rodoplu Şimşek, “Bu anlamda önemli bir çalışmaya imza attığımıza inanıyoruz. Atölyemizden çıkan sonuçları sergilemeyi planlıyoruz. Bizler, toplumu, şehirlerimizi dizayn etmenin çocuklarımızdan başladığına inanıyor ve bu bilinçle çalışma ve projelerimizi geliştiriyoruz” dedi.

    “Kentlerin planlanması için ortak akıl ve eğitim şart”

    Bursa Uludağ Üniversitesi Bina Bilgisi Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Sibel Polat ise amaçlarının çocukların tasarım sürecine, kentsel kararlara en küçük yaştan itibaren katılımlarımı sağlamak, bu yönde bir farkındalık geliştirmek olduğunun altını çizdi. Prof.Dr. Sibel Polat, “Kentlerin planlanması, kente dair mekanların, ortak akılla, ortak fikirle geliştirilmesi meselesi günümüzde artık ele alınması gereken temel bir konu. Katılım mekanizmalarının gelişimi de tabi ki eğitimle mümkün oluyor. Bu eğitimi küçük yaşlardan itibaren sağlamak çok önemli. Biz bu yolla çocuklarımızın kendi ortamlarını nasıl tasarlayabileceklerine dair kararları verebilecekleri çalışmalar yapmayı planlıyoruz. Çocuklarımızın kente dair aidiyetlerini, kentsel konularda farkındalıklarını, bu konudaki bilinç ve sorumluluklarını, yaşadıkları kentlere sahip çıkmalarını sağlamayı hedefliyoruz” dedi.

    “Amacımız çocuklarımızı daha aktif, başarılı bireyler haline getirmek”

     Uludağ Üniversitesi, Mimarlık Bölümü Bina Bilgisi Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Doç.Dr. Ece Şahin ise

    çocuk ve mimarlık çalışmalarının çocukların her alanda gelişimlerine önemli katkıları olduğunu belirterek, “Bilişsel, eleştirel düşünmeyi, yaratıcılığı, soru sormayı ve cevapları farklı yollarla keşfetmeyi sağlayan ve destekleyen bir yanı var. Çocuklar kendi fikirlerini hayata geçirmeye çalışırken bir yandan da birbirleri ile iletişim ve etkileşim içerisinde bulunabiliyor aynı zamanda fiziksel olarak da daha aktif ve mutlu oldukları saatler geçirebiliyorlar. Dolayısıyla bu etkinlikler çocukları yalnızca mimar olmaya değil, daha sosyal, daha sağlıklı, daha aktif bireyler olmaya hazırlıyor. Bu etkinlikler çocuklarımıza hayatları boyunca aslında ihtiyaç duyacakları beceriler kazanmasını sağlıyor” şeklinde konuştu.

     Mimar, İç Mimar Ayşe Burcu Zülfikar’da Amerika, İngiltere, Finlandiya, Mısır gibi ülkelerde çocuk ve mimari temalı çalışmaların çok önemsendiğini anlatarak, “Bizler de bu çalışmaların ülkemizde yaygınlaşmasını istiyoruz ve bu anlamda çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Şimdiki çocuklarımız geleceğin karar vericileri. Bu bilinçle çalışmalarımızı yürütüyoruz” ifadelerini kullandı.

  • Alinur Aktaş, başarının mimarlarıyla buluştu

    Alinur Aktaş, başarının mimarlarıyla buluştu

    Tarım ve Orman Bakanlığı Su Yönetimi Genel Müdürlüğü ve Türkiye Belediyeler Birliği (TBB) iş birliğinde, 3 ay önce Ankara’da yapılan ‘Belediye Su Kayıpları Çalıştayı’nda, yüzde 20’ler seviyesindeki kayıp-kaçak oranı ile BUSKİ, Türkiye’deki en iyi su ve kanal idaresi seçilmişti. Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş da bu alandaki başarıları nedeniyle ‘Suda verimlilik ödülünü’ geçtiğimiz ay Tarım ve Orman Bakanı Vahit Kirişci’nin de katıldığı törende Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan’ın elinden almıştı. Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş, Bursa’ya bu haklı gururu yaşatan başarının mimarı BUSKİ’nin yönetim kadrosu ve çalışanlarıyla bir araya geldi.

    3.3 milyar TL’lik yatırım

    BUSKİ binasında düzenlenen, Türkiye Belediyeler Birliği Genel Sekreteri ve Cumhurbaşkanlığı Yerel Yönetimler Politikalar Kurulu Üyesi Hayri Baraçlı’nın da katıldığı törende konuşan Başkan Aktaş, bu başarının altında alın teri, emeği olan tüm BUSKİ personeline teşekkür etti. Büyükşehir’de göreve geldiği Kasım 2017’den itibaren Bursa için yılmadan, usanmadan, canla başla çalışmaya başladıklarını hatırlatan Başkan Aktaş, “Bu süreçte; 1 milyon 500 bine yakın abonemize hizmet veren 2 bin 616 BUSKİ personelimizle birlikte şehrimizin su ve kanal işlerini en iyi şekilde idare ettik. Verimlilik açısından 1000 abone başına düşen yaklaşık 1,80 çalışanımızla su ve kanal idareleri arasında en önlerde yer alıyoruz. Scada yönetim sistemiyle su kayıp kaçaklarını kontrol altına aldık. Kayıp kaçak oranlarımızı Avrupa standartlarına getirerek merkezde yüzde 20’ler seviyesine indirdik. Bunun yanında görünmeyen yatırımlar olarak tabir edilen altyapı çalışmalarına hız verdik. Yine bu dönemde; altyapıya yaklaşık 3 milyar 300 milyon TL yatırım yaptık” dedi.

    Türkiye’de ilk

    İnşa ettikleri HES, GES ve çamur yakma tesisi ile kendi enerjini üretmede bütün su idarelerine örnek olduklarını hatırlatan Başkan Aktaş, TSE’den 8 adet ile en fazla kalite belgesi alan su ve kanal idaresi olduklarının altınız çizdi. Bütün su ve kanal idareleri arasında 3 kalite belgesini Türkiye’de ilk, 1 tanesini de Bursa’da ilk BUSKİ’nin aldığını ifade eden Başkan Aktaş, “Mevcut laboratuvarlarımız uluslararası yeterliliğe sahip. Laboratuvarda akredite olduğumuz 299 parametre sayısı ile bütün su ve kanal idareleri arasında birinciyiz. Görevde olduğumuz 5 yılda belirli mevsimlerde su sıkıntısı çeken kırsal bölgelerimizi sağlıklı ve kesintisiz içme suyu ile buluşturduk. Vatandaş memnuniyetini her zaman ilk sıraya koyarak 185 çağrı merkezi, online abonelik, e-Buski, e-devlet ve Buski mobil uygulamalarını vatandaşlarımıza ulaştırarak bütün işlemlerini şubeye gitmeden yapabilmelerine imkân tanıdık” diye konuştu.

    Susuz bırakmadık

    DSİ kayıtlarına göre son 30 yılın en kurak mevsimlerinin yaşandığı 2019 yılında bile Bursalıları bir gün susuz bırakmadıklarını hatırlatan Başkan Aktaş, iklim değişikliği ve kuraklığı sadece Bursa’nın değil, bütün dünyanın konuştuğunu, bu süreci 7/24 çalışarak çok iyi idare ettiklerini vurguladı. Bursa’ya 2060 yılına kadar su sorunu yaşatmayacak yaklaşık 150 milyon Euro’luk Çınarcık Barajı suyunun Bursa’ya getirilmesi projesine hız verdiklerini dile getiren Başkan Aktaş, sadece Bursa’da değil, BUSKİ ekiplerinin asrın felaketinin yaşandığı deprem bölgesinde de ilk günden beri insanüstü bir gayretle çalıştığını belirtti.

    Hizmet ordusu

    BUSKİ’nin su tasarrufuna yönelik eğitim çalışmalarına da ağırlık verdiğini, anaokulu ve ilkokullarda eğitim çalışmaları da yaptıklarını dile getiren Başkan Aktaş, “Durmadık, yılmadık, dinlenmedik, Bursa’mıza canla başla hizmet ettik. Bütün bunları sizlerin desteği, alın teri ve emeği olmadan başaramazdık. Su kayıp kaçaklarında sizin başarılarınızla beraber Türkiye birincisi olduk. Gösterdiğimiz azim, çalışma aşkı ve yaptığımız yatırımların karşılığını çok şükür aldık. Allah’ın izniyle su kayıp ve kaçaklarında gösterdiğimiz başarıyı daha da ilerilere taşıyacağız. Her zaman olduğu gibi işin plaket kısmı, ödül kısmı bana nasip oluyor ama arkamda çok güçlü, samimi, işini heyecanla ve aşkla yapan bir ordunun olması güvencesiyle ben bu ödülleri alıyorum. Her birinize ayrı ayrı teşekkür ediyorum. İyi ki varsınız” dedi.

    Başkan Aktaş, törenin sonunda Bursa’nın altyapısına değer katan gayretli çalışmaları nedeniyle tüm BUSKİ çalışanları adına BUSKİ Genel Müdürü Güngör Gülenç’e teşekkür plaketi verdi.

  • 70 kişinin öldüğü sitenin mimarı gözaltında

    70 kişinin öldüğü sitenin mimarı gözaltında

    Elbistan ve Pazarcık merkezli yaşanan depremlerin ardından 10 şehirde yıkılan binalarla ilgili soruşturma başlatılmıştı. Kahramanmaraş’ta 25 daireden oluşan Badi Saba sitesinde şantiye şefi olarak görev yapan A.E.Ç. isimli mimar, merkez Osmangazi ilçesinde Bursa Emniyet Müdürlüğü Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü ekiplerince gözaltına alındı. 70 kişinin hayatını kaybettiği siteyle ilgili gözaltına alınan A.E.Ç. emniyetteki işlemlerinin ardından adliyeye sevk edildi.