Etiket: Mimarlar Odası Bursa Şubesi

  • Ticarethanelerde deprem denetimleri başlıyor

    Ticarethanelerde deprem denetimleri başlıyor

    İmzalanan protokolle Gemlik genelindeki ticari işletmelerde yapı nizamı, yapının kullanım türü, yapısal sistem türü, kesik ve tahrip edilmiş kolon, kesik ve tahrip edilmiş perde, kesik ve tahrip edilmiş kiriş, korozyonun mevcut olup olmadığı gibi hususlar değerlendirilecek.

    Geçtiğimiz 6 Şubat’ta Kahramanmaraş merkezli yaşanan ve Türkiye’yi derinden etkilenen deprem felaketinin ardından vatandaşlar büyük bir kaygı içerisine girdi. Özellikle ticarethanelerin üst kısmında bulunan katlarda oturan vatandaşlar, alt bölümlerde bulunan işletmelerin binaya zarar verip vermediğini merak ediyordu. Gemlik Belediyesi bu kaygıları giderecek bir adım atıyor. İlçe genelinde bulunan ticarethanelerde taşıyıcı sistemlerin kontrol edilmesi için Gemlik Belediyesi, Mimarlar Odası Bursa Şubesi ve İnşaat Mühendisleri Odası Bursa Şubesiyle protokol imzalandı.

    Protokolü; Gemlik Belediye Başkanı Mehmet Uğur Sertaslan, İnşaat Mühendisleri Odası Bursa Şube Başkanı Ülkü Mercan Küçükkayalar ve Mimarlar Odası Bursa Şube Başkanı Şirin Rodoplu Şimşek imzalarken, Gemlik Belediyesi Teknik Başkan Yardımcısı Zeynep Akış Serintürk,Gemlik Belediyesi İmar Müdürü Pınar Ateşli ve İnşaat Mühendisleri Odası Gemlik Şube Başkanı İsa Serintürk protokol imza törenine katıldı.

    Gemlik Belediye Başkanı Mehmet Uğur Sertaslan, “Vatandaşlarımız menfaat sağlamak için kolon, kiriş gibi binaların temel taşları olan taşıyıcılarda eksiltme ve tahribat yapmamış olmasını diliyoruz. Çok yakın zamanda değerli meslek odalarımızla ilçe genelinde denetimlerimize başlayacağız. Bu gibi uygulamaları yapanları tespit ettiğimizde gereğini yapacağız” dedi.

    İnşaat Mühendisleri Odası Bursa Şube Başkanı Ülkü Mercan Küçükkayalar ve Mimarlar Odası Bursa Şube Başkanı Şirin Rodoplu Şimşek, protokolün tüm kurumlara hayırlı ve uğurlu olmasını diledi.

  • Mimarlar Odası Bursa Şubesinden seminer

    Mimarlar Odası Bursa Şubesinden seminer

    Bursa şube merkezinde yapılan seminerde Mimarlar Odası Bursa Şubesi 2. Başkanı Rahmi Dede moderatörlük yaparken, Mimar Hürkan Topuz da TMMOB Mimarlar Odası Sürekli Mesleki Gelişim Merkezi’nin (SMGM) Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’ndan aldığı yetkiyle yürüttüğü bir program olan Enerji Kimlik Belgesi Uzmanlığı eğitimi hakkında bilgi verdi.

    Seminerde konuşan Mimar Hürkan Topuz, enerji kimlik belgesine bir prosedür olarak bakıldığını belirterek, verdikleri eğitimle rakamları, göstergeleri anlamlı hale getirmeyi amaçladıklarını söyledi.

    Barınma ve yaşamı idame ettirmenin en temel insan hakkı olduğunu ifade eden Topuz, “Enerji kimlik belgesinin ne anlama geldiğini bilmeden barınmamız ve yaşamımızı idame ettirmemiz çok mümkün olmaz. Derdimiz; ülkemizde ve dünyada konforlu yaşam sürmek” dedi.

    Enerjinin ölçülebilir bir şey olmadığını ancak sıcaklığı ölçebildiğimizi vurgulayan Mimar Topuz, şöyle devam etti:

    “Enerji, iş yapabilme kabiliyetidir. Bugün fosil kaynaklı enerji, dünya enerji ihtiyacının yüzde 85’ini karşılıyor. Öte yandan enerji tasarrufu ile enerji verimliliği aynı şey değildir. Enerji verimliliği, yaşam standardı ve hizmet kalitesini düşürmeden, konfor koşullarını bozmadan, gereksinim duyulan ve harcanan enerjiyi verimli/ etkin bir şekilde kullanmak ve tüketimi asgari standartta tutabilmektir.”

    Dünya nüfusunun artmasına karşılık kaynakların sınırlı olmasının enerji verimliliği kavramını gündeme getirdiğini anlatan Topuz, “Enerji temin etmek için fosil yakıtları kullanıyoruz. Türkiye fosil enerji kaynakları açısından yurt dışına bağımlı. Sera gazı emisyonları küresel ısınma ve iklim değişikliklerinin en önemli nedenleri arasında. Çevrenin zarar görmesi yenilenebilir enerji kaynaklarını da ön plana çıkarıyor. Bizim mimarlar olarak en önemli görevimiz ise enerji verimliliği için doğru tasarım yapmak ve bunun doğru uygulanmasını sağlamak” diye konuştu.

    Topuz, 2 Mayıs 2017 tarihi itibarıyla 5627 sayılı Enerji Verimliliği Kanunu kapsamındaki tüm binalar için enerji kimlik belgesi alma zorunluluğu başladığını belirterek, enerji kimlik belgesi uygulamasının arz, envanter ve talep gibi 3 temel amacının olduğunu söyledi.

  • Mimarlar Odası Bursa Şubesi: “Yeni imar affı istemiyoruz”

    Mimarlar Odası Bursa Şubesi: “Yeni imar affı istemiyoruz”

    Mimarlar Odası Bursa Şubesi Başkanı Şirin Rodoplu Şimşek’in okuduğu açıklamada, 2023 yılında yapılacak seçimler öncesi imar affı konusunun yeniden gündeme geldiği belirtilirken, “11 Ekim 2022 tarihinde TBMM Başkanlığı’na ‘İmar Kanunu’nda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi’ sunulmuştur. Teklif ile ‘Başvurularda olağanüstü yoğunluk yaşanması; Yasanın uygulama şartlarının vatandaşlar tarafından tam olarak anlaşılamaması; başvuru şartları nedeniyle belgeleri iptal edilenler hakkında uygulanan idari ve para cezalarının iptal edilmesinin amaçlandığı belirtilmektedir. Ancak İmar Kanunu’nun Geçici 16.Maddesinde getirilen düzenleme incelendiğinde; yalnızca başvuru sürelerinin uzatılması ile yetinilmediği görülmekte; daha önce imar affı kapsamına alınan 31 Aralık 2017 tarihinden önce yapılmış İmar Kanunu’na ve ilgili mevzuata aykırı ve kaçak yapıların kapsamı genişletilerek 30 Temmuz 2022 tarihinden önce yapılmış tüm yapılara af getirilmektedir” denildi.

    Mimarlar Odası Bursa Şubesi’nin açıklaması şöyle:

    “1999 Marmara ve 2011 Van Depremlerinde yıllar boyunca çıkarılan kanunlarla affedilen kaçak yapıların çoğunun yıkılması ve binlerce yurttaşın hayatını kaybetmesine rağmen; Haziran 2018 Cumhurbaşkanı ve Milletvekilleri Genel Seçimi sürecine girilen günlerde ‘İmar Barışı’ adı altında yeni bir imar affı yürürlüğe sokulmuştur.

    7143 Sayılı Torba Yasa; kıyı alanları, tarım arazileri, orman alanları, içme suyu havzaları ve tarihi, doğal, arkeolojik sit alanları üzerine inşa edilen bina ve tesisler dâhil olmak üzere, bütün kaçak yapıları yasal hale getirmek üzere 18 Mayıs 2018 tarihinde yayımlanmıştır. 30 Haziran 2018 tarihinde uygulamaya ilişkin “Yapı Kayıt Belgesi Verilmesine İlişkin Usul ve Esaslar” yayımlanmış; 31.12.2017 tarihinden önce yapılmış ruhsatsız veya ruhsat eklerine aykırı yapılarla ilgili başvuru tarihi 31 Ekim 2018, belge bedeli ödeme tarihi 31 Aralık 2018 olarak düzenlenmiştir.

    Mart 2019 Yerel Seçimleri öncesinde ise; 257 ve 538 sayılı Cumhurbaşkanı Kararlarıyla; başvuru tarihi önce 31 Aralık 2018’e daha sonra ise 15 Haziran 2019’a kadar uzatılmıştır. Son olarak 1267 sayılı Kararla üçüncü kez uzatılan imar affı başvurularında ödemelerin süresi 30 Temmuz ve 30 Aralık 2019’a kadar esnetilmiştir.

    Bugüne kadar; afete maruz kalabilecek bölgelerde veya dere yataklarında olup olmadıklarına; kıyı alanları, tarım arazileri, orman alanları, içme suyu havzaları ve tarihi, doğal, arkeolojik sit alanları üzerine inşa edilip edilmediklerine bakılmaksızın; 3 milyon 119 bin 947 kaçak ve imara aykırı yapı için 26 milyar 151 milyon 389 bin 263 TL yapı kayıt belge bedeli alınarak yurttaşlara riskli yapıları kullanma izni verilmiştir. Yapı güvenliği olmayan, planlama, mimarlık ve mühendislik süreçlerinden geçmemiş̧, teknik olarak sağlık ve güvenlik koşulları belirsiz toplam 7 milyon 393 bin 413 bağımsız bölüme belge düzenlenmiştir.

    İmar Affı ile kaçak yapılara yapı kayıt belgesi verilen illerin başında deprem riski altında olan İstanbul bulunurken; Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, kaçak ve imara aykırı olduğu belgelenen bu yapıların depreme dayanıklılıklarının denetlenmediğini itiraf etmiş ve sorumluluğu yapı sahiplerine bırakmıştır.

    Ülkemizde şimdiye kadar çıkarılan tüm imar afları; mevcut iktidarların seçim dönemlerinde ekonomik gelir ve oy elde etmek amacı ile gündeme getirilmiştir. Yaklaşan Haziran 2023 Cumhurbaşkanlığı ve Milletvekili Genel Seçimleri sürecinde “imar affı” bir kez daha gündeme getirilmektedir.

    11 Ekim 2022 tarihinde TBMM Başkanlığı’na “İmar Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi” sunulmuştur. Teklif ile “Başvurularda olağanüstü yoğunluk yaşanması; Yasanın uygulama şartlarının vatandaşlar tarafından tam olarak anlaşılamaması; başvuru şartları nedeniyle belgeleri iptal edilenler hakkında uygulanan idari ve para cezalarının iptal edilmesi”nin amaçlandığı belirtilmektedir.

    Ancak İmar Kanununun Geçici 16.Maddesinde getirilen düzenleme incelendiğinde; yalnızca başvuru sürelerinin uzatılması ile yetinilmediği görülmekte; daha önce imar affı kapsamına alınan 31 Aralık 2017 tarihinden önce yapılmış İmar Kanununa ve ilgili mevzuata aykırı ve kaçak yapıların kapsamı genişletilerek 30 Temmuz 2022 tarihinden önce yapılmış tüm yapılara af getirilmektedir.
    “Yurttaşların mağduriyeti” gerekçe gösterilerek gündeme getirilen “imar affı” ile kıyı alanları, tarım arazileri, orman alanları, içme suyu havzaları ve tarihi, doğal, arkeolojik sit alanları üzerine inşa edilen bina ve tesisler dâhil olmak üzere, bütün kaçak yapıların yasal hale getirilmesi söz konusudur.

    Meslek Odaları, Sivil Toplum Kuruluşları ve yurttaşlar tarafından açılan hukuk davalarında yargı tarafından planları ve ruhsatları iptal edilen, ayrıcalıklı imar hakları verilerek her biri bir “kent ve çevre suçu” niteliğinde yükselen yapılar yasallaştırılmak istenmektedir.

    Yeni “İmar Affı” ve denetimsiz yapılar ile toplumun sağlığını ve can güvenliğini tehlikeye atan kentsel gelişmelere yol açacak, doğa olaylarının afete dönüşerek pek çok insanın hayatını kaybetmesine neden olacak popülist uygulamalar yeniden ve sınırsız bir şekilde yürürlüğe sokulmaktadır. Oysa topraklarının tamamı depremsellik koşullarında olan Türkiye’de, deprem nedeniyle ortaya çıkan toplumsal ve ekonomik kayıplar, ciddi önlemler alınmasını gerektirmektedir.

    Mimarlar Odası Bursa Şubesi olarak; hukuka saygılı yurttaşları cezalandıran, halkın can güvenliğini tehlikeye atan, tarihsel ve doğal alanları tahrip eden ve kentlerimizi yaşanmaz hale getiren ve seçim sürecinde hukuk dışı uygulamaları yasal hale getirmeyi amaçlayan yeni imar affının geri çekilmesi gerektiğini ve sürecin takipçisi olacağımızı, kamuoyuna saygı ile duyururuz.”

     

  • Bursa’da genç mimarlara ‘Bağımlılık Semineri’

    Bursa’da genç mimarlara ‘Bağımlılık Semineri’

    Mimarlar Odası Bursa Şubesi tarafından düzenlenen toplantıda, Nilüfer Belediyesi Sosyal Destek Hizmet Müdürlüğü Bağımlılıkla Mücadele Birimi Sorumlusu, Sosyal Hizmet Uzmanı Yaşar Kaya, genç mimarlara madde bağımlılığı konusunda bilgilendirmelerde bulundu.

    Toplantının açılışında konuşan Mimarlar Odası Bursa Şubesi Başkanı Şirin Rodoplu Şimşek, “Dünyada ve Türkiye’de büyük oranlara ulaşan madde bağımlılığı aynı zamanda toplumsal bir sorun olarak hepimizi yakından ilgilendiriyor. Bu bağlamda bir bilgilendirme ve farkındalık semineri gerçekleştirmek istedik. Konuyla ilgili desteğini sunan Nilüfer Belediyesi’ne ve Sosyal Hizmet Uzmanı Yaşar Kaya’ya teşekkür ederiz” dedi.
    Toplantıya katılan Nilüfer Belediye Başkan Yardımcısı Dr. Sibel Özer de madde bağımlılığı ile mücadelede yerel belediyelere büyük görev düştüğünü, bu anlamda Nilüfer Belediyesi’nin de gerçekleştirdiği faaliyetlerle madde bağımlılığı konusunda ciddi çalışma içinde olduğunu söyledi.

    “HERKES BAĞIMLI OLABİLİR”

    Bilgilendirme toplantısında konuşan Sosyal Hizmet Uzmanı Yaşar Kaya, bağımlılığın boyutları, madde bağımlılığına bağlı suç oranları hakkında açıklamalar yaparken, “Biz bağımlılığı, ‘bir maddenin yaşamı ve sağlığı olumsuz etkilemesine rağmen kullanımına devam edilmesi’ olarak tanımlıyoruz. Kişinin ruhsal özellikleri, genetik yatkınlık, çevresel faktörler, maddeye ulaşılabilirlik, aile yapısı, toplumsal çevre ve kültürel özellikler kişinin madde kullanmaya başlaması ve bağımlılığa dönüşmesinde en önemli etkenlerdir” dedi.

    Nilüfer Belediyesi Sosyal Destek Hizmet Müdürlüğü Bağımlılıkla Mücadele Birimi Sorumlusu, Sosyal Hizmet Uzmanı Yaşar Kaya açıklamalarının devamında şunları söyledi;

    “Herkes bağımlı olabilir. Bağımlılık bir beyin hastalığıdır. Çünkü bu maddeler beynin yapısını değiştirir. Biz istemesek bile beynimiz maddeyi ister. Bağımlılık yavaş yavaş gelişir. Kişi bağımlılığın başladığının farkında değildir. Hep bağımlı olmayacağını düşünür. Bağımlılık bir kısır döngüdür. Kişi önce maddeye karşı merak duyar ama aynı zamanda da maddenin etkilerinden korkar. Eğer merak korkuyu yenerse ‘bir kereden bir şey olmaz’ diyerek kullanmaya başlayan kişi, bir kere denedikten sonra asla kullanmayacağını düşünür. Fakat beklenen son bir türlü gelmez. Bundan sonraki aşamada kişi madde kullanımı ile ilgili sorunun olduğunu inkar eder ve kontrolün kendi elinde olduğunu istediği zaman bırakabileceğini zanneder ve buna inanır. Ama artık bir bağımlı durumundadır.”

    Sosyal Hizmet Uzmanı Yaşar Kaya konuşmasında madde bağımlılığı ile mücadele kapsamında Nilüfer Belediyesi Sosyal Destek Hizmet Müdürlüğü Bağımlılıkla Mücadele Birimi’nin çalışmalarından da örnekler verdi.

    Toplantı katılımcıların sorularını Sosyal Hizmet Uzmanı Yaşar Kaya tarafından cevaplandırılmasıyla sona erdi.

  • Bursa’da mimarlara mekanik tesisat semineri

    Bursa’da mimarlara mekanik tesisat semineri

    Mimarlar Odası Bursa Şubesi, üyelerine yönelik düzenlediği seminerlerine devam ediyor. Makine Mühendisi Hamit Mutlu, Mimari Proje Tasarım Süreçlerinde Mekanik Tesisat konusunda oda üyelerine sunum yaptı.

    Mekanik tesisat ile ilgili olarak tesisatı döşeyecek mühendisin mimarlara sorular sorup, ona göre proje hazırlaması gerektiğini ifade eden Mutlu, mekanik tesisatın sıhhi, ısıtma, soğutma, havalandırma, bahçe sulama, doğalgaz ve yakıt, yangından korunma ve otomatik kontrol ve bina işletim sistemi gibi alanları kapsadığını söyledi.
    Mutlu şöyle devam etti:

    ”Kalitesiz binaların ortaya çıkmasında kendi rolümüzü de sorgulamamız gerekir”

    “Bir binanın ana planlayıcısı mimardır. Mimarın, yaptığı tasarımı değerli hale getiren birçok çalışma arkadaşı vardır. Bunlar, statik proje mühendisi, jeoloji mühendisi, makine mühendisi, elektrik mühendisi, peyzaj mimarı ve içmimardır. Makine mühendisleri olarak her meslek dalında çalışanlara bilgiler vererek inşaatın kalitesini artırmak elimizde. Ancak kalitesiz binaların ortaya çıkmasında kendi rolümüzü de sorgulamamız gerekir.”

    Mimari projelerde dış, iç, toprak temaslı duvar, zemine oturan döşeme ve çatı gibi inşai elemanların kesit projelerinde, yapıda kullanılacak ısı izolasyon malzemesinin ve kalınlığının belirtilmesine özen gösterilmesi gerektiğine işaret eden Mutlu, ısı yalıtım raporu ile mimari projenin uyumunun zorunlu olduğunu kaydetti.

    Mutlu, ısıtma ve soğutma tesisatında binada kullanılan pencere doğramalarının ve camların kapasitelerinin hesaplanmasında en önemli parametrelerden biri olduğunu ifade ederek, “Günümüzde şeffaf elemanların çok fazla kullanıldığı o kadar çok bina üretilmektedir ki bu durumda şeffaf elemanların U değeri çok önemli hale gelmektedir. Yine projenin mimari bürodan ilk avam çalışmaları geldikten sonra su depoları, su deposu makine daireleri, ısıtma merkezi alanının belirlenmesi, yakıt seçimi, yakıt deposu, yakıt taşınması, baca şaftının ayarlanması, ısıtma kazanları için taze ve egzoz havalandırma açıklıklarının belirlenmesi, makine dairelerinin havalandırılması için taze hava ve egzoz havalandırma tesisatının güzergah ve dış ortam ile olan ilişkisinin planlaması da önemli” diye konuştu.

    Mutlu, binalarda yangın projesinin de önemli konulardan biri olduğunu, depremlerden sonra en çok karşılaşılan olumsuzluklardan birinin yangın olduğuna dikkat çekti.

    Seminerde, su depolarına ve su depolarının emniyetine de değinen Mutlu, ayrıca günümüzde küresel iklim krizi nedeniyle enerji ve su kaynaklarının etkili kullanılmasının da mekanik tesisat ile binalarda mümkün olduğunu dile getirdi.

    Seminerin sonunda Mimarlar Odası Bursa Şubesi Başkanı Şirin Rodoplu Şimşek, Hamit Mutlu’ya teşekkür plaketi takdim etti.

     

     

  • Çevre Günü’nde Bursa’dan yükselen imdat çığlığı

    Çevre Günü’nde Bursa’dan yükselen imdat çığlığı

    2022 yılını “İklim Yılı” ilan ederek iklim değişikliğine yol açan faktörlere ve bu konuda alınabilecek önlemlere dikkat çekecek çalışmalar yapan Bursa Nilüfer Belediyesi, 5 Haziran Dünya Çevre Günü’nde “Nilüfer Çayı Temiz Aksın Yürüyüşü” organize etti.
    Nilüfer Kent Konseyi ve Bursa Çevre Platformu ile birlikte organize edilen etkinlikte, Uludağ’dan çıkarak kentin içme suyu ihtiyacını karşılayan ve Bursa Ovası’nı sulayan, ancak endüstriyel atıklar nedeniyle artık simsiyah akan Nilüfer Çayı’ndaki kirliliğe dikkat çekildi. Bu amaçla Nilüfer Çayı kenarındaki 4 ayrı rotada düzenlenen doğa yürüyüşüne, “Nilüfer Çayı Temiz Aksın” sloganıyla çok sayıda çevreci katıldı. Yürüyüşe katılanlar, Nilüfer Çayı’nın temiz ve kirli akan bölgelerinden numuneler de aldı.

    Bursa Çevre Platformu’nun paydaşı olarak etkinlikte yer alan Bursa Barosu, Bursa Tabip Odası, Mimarlar Odası Bursa Şubesi, Peyzaj Mimarları Odası Bursa Şubesi, Ziraat Mühendisleri Odası Bursa Şubesi, DOĞADER, EKODER ve Tarım Orkam-Sen ile Nilüfer Kent Konseyi üyeleri, 5 Haziran Dünya Çevre Günü’nün artık kutlanacak bir gün değil, doğanın ve çevrenin yok oluşuna ağıt söyleme günü olduğunu ifade ettiler.

    Bursa’nın, çok değil bundan 30 yıl önce “Yeşil Bursa” adıyla anıldığını ama nüfus yoğunluğu, çarpık kentleşme, kaçak sanayileşme sonucu kentin betonlaştığını, tarımı biterken, havasının suyunun kirletildiğini belirten çevreciler, “Artık Bursa havası en kirli şehirlerden biri ve şehir merkezinden geçen dereleri, fabrikaların deşarj ettiği kimyasal atık halinde akıyor. Verimli Bursa ovalarındaki tarım alanları hızla betonlaşıyor. Bu böyle devam ederse, önümüzdeki birkaç yıl içinde gıda ve su krizi yaşamamız kaçınılmaz görünüyor. Suyuyla ve havasıyla Bursa’yı besleyen; Bursa’nın yaşam kaynağı Uludağ dereleri ise; oteller bölgesinden ve diğer tesislerden gelen evsel ve kimyasal atıklarla daha kaynağında kirletiliyor. Temiz akan su kaynakları ise, su daha toprağa düşmeden kaynağından borularla yerel yönetim ve su şirketlerin kurduğu su fabrikalarının depolarına ve kasalarına akıyor. Su şehri Bursa hızla kuraklığa itiliyor” dediler.

    Bursa’nın en önemli su kaynağı olan Nilüfer Çayı’nın çıktığı yerdeki berraklık ile kentin içinden geçtikten sonraki simsiyah görüntüsü arasındaki farkın dehşet verici olduğunu vurgulayan Nilüfer Belediye Başkanı Turgay Erdem de, “Nilüfer Çayı, Bursa’yı besleyen ana damarlardan bir tanesi. Başladığı noktadan 40 kilometrelik mesafe boyunca dört etaptan oluşan parkurlarda gruplar halinde yürüdük. Nilüfer Çayı’nın hem temiz hem kirli bölgelerinden numuneler alarak, çayın nasıl kirletildiğini göstermek istedik. Artık Nilüfer Çayı’nın mutlak suretle temiz akmasını sağlamak lazım. Bunu söylemekten bizim dilimizde tüy bitti. Buradan yetkililere tekrar seslenmek istiyoruz. Kaçak endüstrinin yapıldığı, kaçak boyahanelerin ve kontrolsüz üretimin olduğu işletmelerde sıkı denetimler yapılsın. Bu işletmelerin deşarjları kontrol edilsin. Başladığı yer o kadar temiz ki, burada balık tutanlar var. Ancak Nilüfer Çayı’nın Geçit’teki bölümünden numune aldığımızda, bugün hangi boyahanede, hangi renk, hangi türde kumaşların boyandığını tahmin yapabileceğimiz duruma geliyoruz. Bu dünya bizim, Bursa bizim. Çevreyi kirletmeden gelecek nesillere aktarmamız gerekiyor” diye konuştu.


    Suyun tüm canlılar için en temel yaşam hakkı olduğunu ve bu konuda artık gerçekten kritik bir eşikte olduğumuzu kaydeden Başkan Erdem, “Sanayi alanları arttıkça endüstriyel atıklar da artıyor ve bu suların arıtılmadan su kaynaklarına deşarjı sonucu Nilüfer çayı kirleniyor. Bu kirliliğe rağmen Nilüfer Çayı tarımsal üretimde sulama suyu olarak da kullanılıyor. Sonuç olarak sadece suyumuz değil, toprağımız ve gıdamız da kirleniyor. Çevreye karşı sorumsuz davranarak ekolojik dengeyi işte böyle kendi ellerimizle bozuyoruz. Nüfus arttıkça tarım ve sanayi alanındaki su ihtiyacı da artıyor, kişi başına düşen su miktarı azalıyor. Su, tüm canlıların ve ekosistemlerin varlığı için vazgeçilmezdir. Gelecekte belki de su savaşlarına bile tanık olacağız. Ancak bizler var olan su kaynaklarımızı da doğru kullanamıyoruz. Yaşam kaynağımız olan su kaynaklarının kirletici faktörlerden korunmasını sağlayamıyoruz. Bunun en çarpıcı göstergesi Nilüfer Çayı’dır. Nilüfer Çay’ı için derhal önlem alınmasını istiyoruz” dedi.