Etiket: miras

  • Babasından kalan mirası almadığı için eşini öldürdü

    Babasından kalan mirası almadığı için eşini öldürdü

    Olay, geçtiğimiz Cuma günü saat 18.30 sıralarında merkez Meram ilçesi Havzan Mahallesi Ebussuud Efendi Caddesi üzerinde bulunan bir sitede meydana geldi.

    Edinilen bilgiye göre, özel bir eğitim kurumunda öğretmenlik yapan Abdullah K., boşanma aşamasındaki eşi özel bir eğitim kurumunda öğretmen olan Ebru K.’yi özel ders vereceği site önüne kadar takip etti. Burada ikili arasında çıkan tartışmada Abdullah K., yanında bulunan bıçakla Ebru K.’yi vücudunun çeşitli yerlerinden 17 bıçak darbesi ile yaraladı. İhbar üzerine olay yerine sevk edilen sağlık ekiplerinin ilk müdahalesinin ardından Ebru K. kaldırıldığı hastanede hayatını kaybetti. Olay yerinde gözaltına alınan zanlı, emniyetteki işlemlerinin ardından sevk edildiği mahkemece tutuklandı.

    Babasının mirasını almadığı için tartışma çıkmış

    Ebru K.’yi öldüren cani koca Abdullah K.’nin emniyetteki ifadesinde, “Ebru benden boşanmak istiyordu, ben ise boşanmak istemiyordum. Babası vefat ettikten sonra miras kalmıştı. Kendi payına düşeni almasını istedim, Ebru bu teklifimi kabul etmedi. Aramızda bu nedenlerle tartışma çıktı daha sonra olay gerçekleşti” dediği öğrenildi.

  • Yaşlı kadının ev yaptırma hayali kabusa döndü

    Yaşlı kadının ev yaptırma hayali kabusa döndü

    Kırıkkale’de yaşayan Sümbül Özdemir, Sulakyurt ilçesine bağlı Hamzalı köyünde anne ve babasından kalan 521 metrekare arsayı almak için açtığı miras davasını kazandı. Mahkeme sonucunda tapuyu alan Özdemir, arsa üzerine ev yaptırma planlarıyla köyüne gitti. Ancak, ablası Sultan Öztürk (65) ile aralarında tartışma yaşandı. Tartışma esnasında köpeğin de saldırısına uğrayan Özdemir, ardından ablası tarafından sopayla darp edildi.

    “Bana ‘Ölsün, bir daha gelmesin’ dedi”

    Ağır yaralanan Sümbül Özdemir, Sulakyurt İlçe Hastanesi’nde 3 gün süren tedavi sonrasında taburcu edildi. Özdemir, yaşadığı olayı şu sözlerle anlattı:

    “Annem ve babamdan kalan mirastı. 521 metrekare arsamı kardeşim Sultan Öztürk bana vermek istemedi. Mahkemeyi kazandım, tapumu aldım. Ev yapmak için köye mimarla gittim ama ablam köpeğini üzerimize saldı. Köpek vücudumu yaraladı, ardından ablam sırtıma sopayla vurdu. Kardeşim beni orada istemiyor, bana ‘Ölsün, bir daha gelmesin’ dedi. Daha sonra damadım ve kızım köpeğin içtiği suyu üzerime döktü. Kovayla suyu dökünce cana geldim.”

    Özdemir, “Köpek eğitimliymiş. Elimi yüzümü ısırmasın diye duvara yaslandım. Kardeşim sopayla dövdü, ‘Ölsün bir daha da gelmesin’ demiş. O arsaya ev yapmak istiyorum. Eşim kanserden vefat etti. Kardeşim beni orada istemiyor” dedi.

    2018 yılında eşi Celal Özdemir’i akciğer kanserinden kaybeden Sümbül Özdemir, anne ve babasından kalan arsaya ev inşa etmek için ablası Sultan Öztürk hakkında suç duyurusunda bulunduğunu belirtti.

     

  • Amca yeğen arasında miras husumeti kanlı bitti

    Amca yeğen arasında miras husumeti kanlı bitti

    Olay, Ceyhan ilçesi Süleyman Oğuz Cerit Bulvarı’ndaki bir işyerinde meydana geldi. İddiaya göre, Ali Kanalka, 2007 yılında öldürülen abisi İbrahim Kanalka’nın mallarını yeğenlerine vermedi. Bu nedenle aralarında husumet başladı. Yeğen İsa K. bugün amcasının işyerine gelerek Ali Kanalka’nın ensesine 3 el ateş etti. Ardından aracına atlayıp olay yerinden kaçtı. Çevredekilerin ihbarı üzerine olay yerine polis ve sağlık ekipleri sevk edildi.

    Polis ekipleri olayla ilgili soruşturma başlatırken kaçan yeğen İsa K. yakalanarak gözaltına alındı.

     

  • Bursa’da hiç görmediği babası hayatını kararttı

    Bursa’da hiç görmediği babası hayatını kararttı

    Bursa’da yaşayan 29 yaşındaki Fatma Karaca, 5 yaşındayken babası Remzi Kürtçü’nün ailesini terk etmesiyle çile dolu bir hayat yaşamaya başladı.

    Eşi evi terk etmesine rağmen resmi olarak boşanmayan Gülşen Kürtçü ise bir süre sonra başka bir adamla dini nikahla evlendi. 16 yaşına kadar annesinin yanında yaşayan Fatma Kürtçü de evlenip Karaca soy ismini aldı. Fatma Karaca, 23 yaşına geldiğinde Tekirdağ’daki bir hastaneden gelen telefon ile hayatının şokunu yaşadı. Daha önce hiç görmediği babasının öldüğünü öğrenen Karaca’ya cenazeyi teslim alması gerektiği belirtildi. Bursa’dan Tekirdağ’a giden Fatma Karaca, babasının cenazesini teslim alarak Hamitler Mezarlığı’na defnettirdi.

    Hiç görmediği babasından 800 bin TL borç kaldı

    Fatma Karaca, geçtiğimiz gün evine gelen tebligat ile hayatının ikinci şokunu yaşadı. Genç kadına gelen tebligatta, babasının 800 bin lira borcu olduğu ve bunu 1 hafta içerisinde ödemesi gerektiği bildirildi. Bunun üzerine soluğu adliyede alan Karaca, babasının ölümünün ardından ilk 15 gün içerisinde borca ve alacaklara karşı reddi miras yapmadığı için hukuksal olarak bir şey yapamayacağını öğrendi.

    Yaşadığı dramı gözyaşlarıyla anlatan Karaca, Bir haber geldi, dediler ki ‘Baban vefat etti, kimsesiz mezarlığına gömülecek.’ Benim babam yalnız, böyle kimsesiz bir şekilde ölmüş. Ben dayanamadım dedim ki, ‘Bunca zaman bana sahip çıkmadı, ama ben son görevimi yerine getireyim.’ Gittim babamı Tekirdağ’dan Bursa’ya getirdim. Ona bir mezar yeri satın aldım, son görevimi yaptım. Bu adamın hiçbir akrabası yoktu. O sırada sonradan akrabaları çıktı. Tam 6 sene oldu babam öleli. Sonradan halalarım ortaya çıktı. Benim babam zamanında bunlardan vekalet almış ve kötüye kullanmış. Şu an bunun suçlusu biz oluyoruz. Benim elimde yaklaşık 800 bin TL’lik bir borç var. Şu an benim annem başkasıyla birliktelik yapıyor ve ondan olan çocukları da benim babamın üstüne kayıt ediliyor. 6 yıldır babamın maaşını alıyor çocuklar, yetim parası alıyorlar. Ben annem tarafından 16 yaşında evlendirildim ve hala çilem bitmiyor. Kalp rahatsızlığı olan bir evladım var. 3 ay oldu işe başladım. Derdimi kimseye anlatamıyorum, hangi kapıya gitsem başka bir tarafa yönlendiriyorlar. Benim bu borcu ödeyecek hiçbir gücüm, malım mülküm yok. Sadece bir maaşım var, onunla da zor geçiniyorum zaten. Bir sürü borcum var. Hiç bugüne kadar görmediğim, tanımadığım, ismini, sesini bile duysam tanımayacağım bir babamdan bana 800 bin TL borç kalıyor. 7 gün içinde ödeme emri geliyor elime. Ben bunu kabul etmiyorum, edemiyorum. Keşke elimde olsa da verebilsem ama yok” dedi.

  • Neolitik çağ mirasını geleneksel şekliyle sürdürüyor

    Neolitik çağ mirasını geleneksel şekliyle sürdürüyor

    Neolitik çağdan itibaren birçok alanda ihtiyaç duyulan ve bu ihtiyaçlara hizmet veren ahşap oymacılığı, geleneksel yöntemlerle sürdürülüyor. Sivas’ta 20 yıldır geleneksel yöntemle ahşap oyma yapan Süleyman Daştan, yekpare ağaç kullanmayarak, ağaçları küçük parçalar halinde dilimleyip sonra tekrar yapıştırarak figürlerini ortaya koyuyor. ‘Burası endüstriyel ürünleri talep edenlerin yeri değil’ diyen Daştan, ”El dokuması halıyla makine halısı bir olur mu ? Bizim işte o el dokuma halısı gibi. Biz teknolojik cihazlar kullanmıyoruz. Geleneksel haliyle devam ediyoruz. Çok zaman alıyor. Fakat estetik kısmı korumak adına bu çabayı devam ettiriyoruz” şeklinde konuştu.

    “Sanattan anlayan kitleye hitap ediyoruz”
    Şimdi her şey daha modern hale gelse de hayatın her alanında ahşap olduğunu söyleyen Daştan, “Yaklaşık 20 yıldır ahşap oyma yapıyorum. Gelecek kuşaklara aktarmak adına kurslar düzenliyorum. Ahşap oyma tarihin ilk çağlarına kadar dayanan bir sanat dalı. İlk insanların hayatta kalabilmek adına yaptıkları evler, mızraklar, tabak ve çanaklar hep bu sanatla. Şimdi her şey daha modern hale geldi ama yine de hayatın her alanında ahşap var. Biz de bunu daha estetik hale getirerek insanların günlük yaşamına sunuyoruz. Biz teknolojik cihazlar kullanmıyoruz. Geleneksel haliyle devam ediyoruz. Çok zaman alıyor. Fakat estetik kısmı korumak adına bu çabayı devam ettiriyoruz. İşlerimiz özel olduğu için kaliteli ağaçlar kullanmak zorundayız. Bu sanatta önemli olan kuru ağaç kullanmak. Ceviz, ıhlamur, kayın hatta yurtdışından gelen ithal ağaçlar da kullanıyoruz. Beton kalıplar, cihazlar çıktı. Elbette olumsuz etkileri var. Fakat biz bu sanattan anlayan kitleye hitap ediyoruz. Örneğin el dokuması halıyla makine halısı bir olur mu? Bizim işte o el dokuma halısı gibi. Burası endüstriyel ürünleri talep edenlerin yeri değil” ifadelerini kullandı.

    “Ahşapta tek parça ağaç kullanılmaz”
    Ahşapta genelde yekpare ağaç kullanıldığı algısı var fakat öyle değil diyen Daştan, “Çift başlıklı kartal figürünün, Selçuklu devletin ötesine kadar dayanan bir anlamı var. Selçuklu devletinin arması çift başlıklı kartaldır. Şimdi bir futbol takımının sembolü, farklı medeniyetler de kullanıyor ama bizim bakış açımızda Selçuklu devletinin kullandığı sembol var. Sağ ve sola bakan çift baş, doğu ve batının hâkimi olan bir anlamı var. Güç özgürlük asalet gibi anlamlar yüklenmiş kartala. Biz de bunu geleneksel anlamı koruyarak çift başlı kartları birçok yerde figür olarak kullanıyoruz. İl ve yurtdışına gönderdiğimiz işler var. Sosyal medyanın yaygınlığı bizim işlerimize olumlu yöne yansıyor. Biz de kullanıp avantaja çeviriyoruz. Genelde yekpare ağaç kullanıldığı algısı var fakat öyle değil. Ahşapta tek parça ağaç kullanılmaz tasvip de edilmez. Tek parça ağacın eğilme ihtimali, liflerin birbirini çekme olayı yoğun olur. Bu nedenle mümkün oldukça ağaçları küçük parçalar halinde dilimler liflerini öldürürüz. Sonra tekrar yapıştırır kullanırız. Çok zahmetli ama olmak zorunda” dedi.

  • Miras kavgasında anne ve 2 kızı öldüresiye darp edildi

    Miras kavgasında anne ve 2 kızı öldüresiye darp edildi

    Olay, Yüreğir İlçesine bağlı Çatalpınar Mahallesi’nde meydana geldi. İddiaya göre, akrabalar arasında miras meselesi yüzünden tartışma yaşandı. Tartışma kısa sürede kavgaya dönüştü. Kavgada Mehmet A. ve oğulları Hüseyin A. ile Oğuzhan A., Kezban A. ile kızları Elif A. ve Songül A.’ya saldırdı. 3 şahıs kadınları öldüresiye darp ederken bu anlar cep telefonu ile anbean görüntülendi.

  • Afyonkarahisar’da 115 dağcı, Frig Yolları’nda yürüdü

    Afyonkarahisar’da 115 dağcı, Frig Yolları’nda yürüdü

    Türkiye Dağcılık Federasyonu’nun yıllık faaliyet programı çerçevesinde düzenlenen “Frig Yolları Yürüyüşü” etkinliği, Frigya Kültürel Mirasını Koruma ve Kalkınma Birliği’nin (FRİGKÜM) ev sahipliğinde, Kütahya Valiliği himayesinde ve Kütahya, Eskişehir ve Afyonkarahisar illeri Federasyon Dağcılık İl Temsilciliklerinin organizasyonuyla gerçekleştirildi. Organizasyon Kütahya, Eskişehir ve Afyonkarahisar’da yapıldı. Etkinliğe 23 farklı ilden sporcular katılım sağladı.

    115 sporcu, teknik ekip ve görevlilerin katılımıyla gerçekleşen etkinlik, doğa tutkunlarını eşsiz manzaralar eşliğinde Frigya coğrafyasının mistik atmosferini keşfetti.
    Afyonkarahisar Gençlik ve Spor İl Müdürü İsmail Hakkı Kasapoğlu ve Spor Hizmetleri Müdürü Yılmaz Erşen’in de katıldığı etkinlikte, katılımcılara teşekkür edildi. Katılımcılar, Frigya’nın zengin kültürel mirasını ve doğal güzelliklerini keşfetmenin yanı sıra, dayanışma ve sporun bir araya geldiği unutulmaz bir deneyim yaşadı.

  • Kyzikos’un mirası günümüze taşınıyor

    Kyzikos’un mirası günümüze taşınıyor

    Mysia Sanat Grubu’nun “Kyzıkos’u Aramak” isimli yağlı boya resim sergisinin tanıtım toplantısı Bandırma Müzesi’nde yapıldı. Kyizkos Antik Kenti’nden esinlenerek yapılan yaklaşık 30 eser, “Müzeler Haftası” etkinlikleri çerçevesinde 18 Mayıs Cumartesi günü Bandırma Müzesi’nde sergilenecek. Sergide Aynur Ergen, Bülent Sezgin, Nail Yurdusev, Emrah Ergen, Fatma Çayırkuşu, Münevver Bülbül, Remzi Özkara, Remziye Kurttürk, Sevginur Beytaş ve Türkan Atalay Aydın’ın eserleri yer alıyor.

    Lansmanda konuşan Mysia Sanat Grubu Sözcüsü Nail Yurdusev, “Bizler Mysia denilen bölgenin adını yaşatmak isteyen ve bu mirası sahiplenen bir coğrafyanın çocuklarıyız. Mızraklarımız yok ama çıplak ellerimizle sanatımızı sürdürecek irademiz ve karanlıkla savaşmak için çarpan yüreklerimiz var. Yaşadığımız şehir olan Bandırma’da 10 sanatçı bir araya geldik. Sanat için mücadele ediyoruz. Şehrimizin sanatla ve bilimle aydınlanması için birlikte üretmeye kararlıyız. Çıktığımız ilk yolculukta Kyzıkos Antik Kenti’ne uğramak istiyoruz. Kyzıkos, Antik Çağ’ın büyük coğrafya bilgini Amasyalı Strabon’a göre bir ada olup, kıtaya iki köprü ile bağlıdır. Strabon, Kyzikos için ‘köprülerin yakınında aynı ismi taşıyan, gerektiğinde kapatılabilen iki limanı ve iki yüzden fazla gemiyi alabilecek büyüklükte barınağı bulunan bir kenttir’ der. Kyzikos’un büyüklüğünden, güzelliğinden, yönetiminin mükemmelliğinden söz eder. Mükemmelliği aramak ve bu güzelliği yakından tanımak için sergimizin ismini ‘Kyzikos’u Aramak’ koyduk. Müzeler Haftası kapsamında Kültür ve Turizm Bakanlığı Bandırma Arkeoloji Müzesi’nde sergilenmek üzere yaklaşık 30 eser yapmayı planlıyoruz. 18 Mayıs’ta etkinlik programıyla beraber izleyiciyle buluşacak eserlerin yegâne esin kaynağı olarak Kyzikos Antik Kenti’ni seçiyoruz” dedi.

    Kyzikos’un mirası sanatla günümüze taşınıyor

    Sergide eseri bulunan Remzi Özkara, sergiye katılan herkesin 3’er eserle katkı sunacağını belirterek, “Çalışmalarımız bundan sonra da devam edecek. Bandırma’da ilk kez böyle bir grup kuruluyor. İlk kez böyle bir çalışma yapılıyor. Yurt içinde ve yurt dışında bu tür faaliyetler yaparak Bandırma’yı tanıtmak istiyoruz” dedi.

    Kyzikos kazılarında gün yüzüne çıkarılan antik sütun başlığını resmeden Fatma Çayırkuşu, “Kyzikos Antik Kenti’nde bulunan Roma dönemine ait en büyük sütun başlığını resmediyorum. 2 buçuk metre yüksekliğinde, 1.90 metre çapında ve 20 ton ağırlığında olmasıyla döneminin en büyük sütun başlığı. Toprak altından bütün olarak çıkartılan tek sütun başlığı olma özelliğini de taşıyor. Amacımız genç nesillere bu görkemli yapıları tanıtmak” ifadelerini kullandı.

    Remziye Kurttürk, serginin kendileri için çok özel olduğunu dile getirerek, “Konumuzun Kyzikos olması ve bu etkinliğin arkeoloji müzesinde yapılıyor olması çok mutluluk verici. Gurur duyuyorum” diye konuştu.

    Eserinde Kyzikos Antik Kenti’nin o dönemki sosyal yaşamını resmetmek istediğini anlatan Bülent Sezgin, “Üzüm bağlarından üzüm toplayanlarla birlikte antik kenti vurgulamaya çalıştım” dedi.

    Emrah Ergen, Kyzikos’ta bulunan ve çok ünlü olan aslan başı heykelini biraz soyutlayarak tuvale aktarmak istediğini söyledi.
    Aynur Ergen ise eserinde Kyzikos dönemindeki mitolojik tanrılardan esinlendiğini anlatarak, “Biliyorsunuz ki o dönemin insanları Yunan tanrılarına inanıyorlardı. Ben de eserime Athena ile başlamak istedim. Toplam üç tane heykel çalışmam da olacak. Resmimde gün batımını kullandım. Çünkü Mysia halkının büyük depremden sonra Erdek’e göç ettiği söylenir ve Erdek’te dünyanın en güzel gün batımlarından birine sahip” ifadelerini kullandı.

  • ABB’den “Miras Şantiye Gezileri”

    ABB’den “Miras Şantiye Gezileri”

    Ankara Büyükşehir Belediyesi, başkent tarihine ışık tutan yapıları ayağa kaldıran projeleri hayata geçirmeye devam ediyor. Kültür ve Tabiat Varlıkları Daire Başkanlığı, Ankara Miras Şantiye Gezileri kapsamında Ankara Kalesi, Arkeopark ve Roma Tiyatrosu Şantiyelerini 26 Nisan 2024 tarihinde yeniden Başkentlilerin ziyaretine açıyor.

    Başvurular online yapılabilir

    Kent tarihini tanıtmak ve turizmi canlandırmak amacıyla gerçekleştirilen gezilerde Başkentlilerle, kentin Galatlardan günümüze kadar gelen zengin tarihi katmanları, Roma yerleşimi ve Ankara Kalesi hakkında kent tarihine ilişkin bu çalışmalarla ortaya çıkan yeni bilgiler de paylaşılıyor. Ücretsiz olarak gerçekleştirilen gezilere, “https://forms.ankara.bel.tr/ankaramiras” adresindeki form doldurularak katılım sağlanabiliyor.

  • İnsanlığın ortak mirasları

    İnsanlığın ortak mirasları

    Türkiye’nin zengin somut olmayan kültürel mirasının görkemli örneklerinin UNESCO aracılığıyla tüm insanlıkla paylaşılması, Anadolu kültürünün zenginliğine vurgu yapılarak somut olmayan kültürel miras unsurlarının taşıdığı turizm değerlerinin tüm dünyaya anlatılması, tanıtılması ve ecdat yadigarı kadim kültürel miraslarının korunarak gelecek nesillere aktarılması vizyonuyla gerçekleştirilen çalışmalar devam ediyor.

    Türkiye’nin 2006 yılında taraf olduğu, insanlığın somut olmayan kültürel mirasının korunması amacı ile imzalanan UNESCO Somut Olmayan Kültürel Mirasın Korunması Sözleşmesi kapsamında önümüzdeki yıl değerlendirilmek üzere Kültür ve Turizm Bakanlığı Yaşayan Miras ve Kültürel Etkinlikler Genel Müdürlüğü tarafından üç ayrı aday dosya hazırlandı.

    Bu kapsamda beyaz kumaş üzerine iplik sayılarak ve çekilerek yapılan “Antep İşi Nakışı”, yün gibi hayvansal liflerin üzerinde bulunan pulların sıcaklık, nem ve basınçtan dolayı sürtünme yoluyla birbirine kaynaşması ile ortaya çıkarılan “Geleneksel Keçe Yapımı” ve “Yoğurt Yapımının Geleneksel Yöntemleri ve İlgili Sosyal Uygulamalar”ı UNESCO İnsanlığın Somut Olmayan Kültürel Mirası Temsili Listesine eklenmesi için Türkiye tarafından UNESCO’ya sunuldu.

    “Antep İşi Nakışı” ulusal dosya olarak, “Yoğurt Yapımının Geleneksel Yöntemleri ve İlgili Sosyal Uygulamalar” Türkiye’nin moderatörlüğünde Bulgaristan’ın katılımı ile, “Geleneksel Keçe Yapımı” ise çok uluslu ve Kırgızistan’ın moderatörlüğünde Azerbaycan, İran, Kazakistan, Kırgızistan, Moğolistan, Tacikistan, Özbekistan ve Türkiye’nin katılımı ile UNESCO Sekretaryasına gönderildi.

    Türkiye, UNESCO Somut Olmayan Kültürel Miras Listelerine kaydettirdiği otuz kültürel miras unsuru ile en çok kültürel değer kaydettiren ikinci ülke konumunda.