Etiket: miras

  • Asırlık Selçuklu mirası, camide yaşatılıyor

    Asırlık Selçuklu mirası, camide yaşatılıyor

    Asırlardır zamana meydan okuyan, Selçuklu mimarisinin en önemli eserlerinden biri olan Tarihi Ulu Cami’de sabah, öğle ve ikindi vakitlerinde Kur’an-ı Kerim okunuyor, hatim geleneği Bayburtlu vatandaşlar tarafından özenle yaşatılıyor.
    Anadolu Selçuklu Sultanı 2. Gıyaseddin Mesud tarafından yaptırılan ve günümüze ulaşan asırlık Ulu Cami, vatandaşların en çok tercih ettiği camilerden biri olarak göze çarpıyor. Cuma camisi ve selatin cami olarak hizmet veren Selçuklu yadigarı Tarihi Ulu Cami başta olmak üzere şehirdeki cami ve Kur’an kurslarında hatim geleneği Bayburtlu vatandaşların yoğun ilgisiyle yaşatılmaya çalışılıyor.

    Sabah, öğlen ve ikindi vakitlerinde okunan hatimlere ise Bayburtlular yoğun ilgi göstererek, asırlık camiyi boş bırakmıyorlar. İkindi namazı için camiye koşan vatandaşlar, kılınan namazın ardından caminin imam hatipleri tarafından okunan Kur’an ile Ramazan ayında hatimlerini tamamlıyorlar.
    Asırlık camide kadim geleneği yaşatma gayreti içerisinde olduklarını söyleyen, Kadir İşcan isimli vatandaş, “Atadan, dededen, babadan bugüne kadar gelen asırlık geleneğimizi, hatmi şerifimizi Ulu Cami’de dinliyoruz. Çalıştığım günlerde sosyal medya üzerinden Zülküf hocamı dinliyorum. Namazdaki cemaat gibi, muhteşem bir kalabalık var. Bayburt’un tarihi camisine, bu uhrevi ortama bütün dostlarımızı, hemşehrilerimizi sabah, öğlen, ikindi vakitlerinde cüz dinlemeye davet ediyorum” dedi.

    “Atalarımızdan, dedelerimizden görevi devraldık”

    Ebediyete intikal eden atalarından görevi devralarak camileri boş bırakmadıklarını belirten Hüseyin Özdener, “Genellikle vakit namazları için geliyoruz, Ulu Cami’nin manevi bir iklimi var. Burada bayağı bir eski insanlar namaz kıldılar, şimdi sıra bizde. Ulu Cami’yi seviyoruz, güzel bir iklimi var” diyerek konuştu.

    Camileri bir an olsun boş bırakmıyorlar

    Günlerin namaz, Kur’an ve mukabeleyle geçtiğini, Ramazan’ın Bayburt’ta bir başka yaşandığını ve camileri bir an olsun boş bırakmadıklarını vurgulayan cami cemaatinden bir vatandaş, “Her gün camimize sabah namazı muhakkak gelirim. Yatsı, öğle, akşam namazlarımı kılar giderim. Cüzümü dinlerim, akşama da iftar eder, geri namaz kılmaya gelirim. Vakit böyle geçiyor” ifadelerini kullandı.

    Asırlık gelenek Bayburtlulara emanet

    33 yıldır Ulu Cami’nin İmam Hatibi olan Zülküf Kocabey, Bayburtluların asırlık geleneğe sahip çıktıklarını bildirerek, “33 yıldır bu caminin imam hatipliğini yapıyorum. Camimiz bin 227 yılında Selçuklu sultanlarından 2. Gıyaseddin Mesud döneminde yapılmıştır. Tarihi Ulu Camii aynı zamanda bir Cuma camisidir, Selatin camidir. Özellikle Ramazan ayında yoğun bir cemaatimiz olur. Hatim geleneği öteden beri devam ettiği için sabah, öğle ve ikindi hatim okunur. Bu şekilde bizler de hatim geleneğimizi devam ettiriyoruz. Camimize hatim dinlemeye gelen çokça kardeşlerimiz var. Tüm kardeşlerimizin Ramazan-ı Şerifini tebrik ederim, bu vesileyle günahlarımızdan arınmış bir şekilde bayrama kavuşmayı Cenab-ı Allah’tan niyaz ediyorum” şeklinde konuştu.

    “Doğu Türkistan’a, Gazze’ye dualarımızda yer vermeyi unutmayalım”

    Çin zulmüne uğrayan Doğu Türkistan ve işgalci İsrail’in aylardır bombaladığı Gazze’ye hatimden sonra dua ettiklerini, herkesin de bu mübarek ayda dua etmesi gerektiğini hatırlatan Kocabey, “Özelikle dünyanın dört bir yanındaki masumlara, mazlumlara Cenab-ı hak yardım etsin. Doğu Türkistan ve Gazze’yi unutmayalım, kardeşlerimize dua edelim, dualarımızda yer verelim. Ramazan ayında iyiyi, güzeli düşünerek orucumuzu tutmak bizi daha da olgunlaştırır, ahlaki bakımdan olgunlaştırır diye düşünüyorum. Herkesin Ramazan-ı Şerifini tebrik ediyor, bayramın hayırlara vesile olmasını yüce Allah’tan temenni ediyorum” sözlerini kullandı.

  • Aigai’deki kazı çalışmaları geleceğe miras kalacak

    Aigai’deki kazı çalışmaları geleceğe miras kalacak

    Manisa’nın Yunusemre ilçe sınırları içerisinde bulunan ve dönemin önemli kentleri arasında yer gösterilen Aigai Antik Kenti, 2004 yılından bu yana devam eden kazılarla binlerce yıllık geçmişe ışık tutmaya devam ediyor. 2 bin 800 yıl önce kurulan kent, bünyesinde pek çok hatırayı da barındırıyor. 2004 yılından bu yana pek çok önemli kamu binası ve kutsal alanların ortaya çıkarıldığı kentte kazı çalışmalarının ilerlemesiyle beraber yıllık ziyaretçi sayıları da arıyor.

    2023 yılı kazı çalışmalarıyla geçmişe ışık tutarak geleceğe miras yapıları ortaya çıkardıklarını söyleyen Manisa Celal Bayar Üniversitesi Arkeoloji Bölüm Başkanı, Aigai Antik Kentti Kazı Başkanı ve Pergamon Koordinatör Kazı Başkanı Prof. Dr. Yusuf Sezgin, “2023 yılı çalışmaları yaklaşık mayıs ayı aralık ayı arasında 6 ay süre arazide gerçekleşti. Ben bu çalışmaların izinlerini veren Kültür Varlıkları Müzeler Genel Müdürü’ne teşekkür ediyorum. Ayrıca sponsorlarımız olan Yunus Emre Belediyesi, Aliağa Belediyesi, İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne ayrıca teşekkür etmek istiyorum. Biz 3 farklı alanda çalışma yürüttük 2023 yılında. Belki de en önemli alanlardan bir tanesi şu an arkamda gördüğünüz Agora binası. Agora binası antik çağdan günümüze ulaşmış en önemli yapılardan bir tanesi aslında. Yaklaşık 2200 yaşında. Roma döneminden önce inşa edilmiş. Yani harç çıkan kullanılmamış bir yapıdan bahsediyoruz. O açıdan çok etkileyici. Uzun yıllardır buradaki projelerimizi sürdürüyoruz. Özellikle bu yıl mimari çizim çalışmalarında çok önemli aşamaya geldik. Ve bunları tamamlamak üzereyiz. 2024 yılında bu projelerin tamamlanmasıyla beraber konservasyon ve restorasyon projelerine başlamayı hedefliyoruz. Bu konuda bakanlığımızın gerek desteklerini sağlamış durumdayız. Bu açıdan Agora binası en önemli çalışma alanlarından bir Çünkü Geleceğe Miras Projesi aslında bakanlığımız son dönemde yürüttüğü proje. Ben de hani geleceğe miras projesinin en önemli ayaklarından bir tanesi diyorum. Geleceğe miras bırakmamız gereken çok önemli bir yapı” dedi.

    Bizanslılar kenti enkaza çevirmiş

    2017 yılında kentteki Athena Kutsal Alanında çalışmalara başladıklarını ve Bizans döneminde bu alanın büyük bir tahribata uğradığını söyleyen Prof. Dr. Sezgin, “İkinci çalışma alanımız bizim Athena Kutsal Alanı olarak isimlendirdiğimiz alan. 2017 yılında orada başlamıştık. Oradaki çalışmalar biraz yavaş ilerliyor. Çünkü çok ciddi bir enkaz var. Özellikle Bizans döneminde Bizanslılar oradaki antik yapıların hepsini yıkıp tahrip etmişler ve çok yoğun bir taş enkazı oluşmuş. O taş enkazı ayıklayıp yavaş yavaş alanı ortaya çıkarmaya çalışıyoruz. O da çok önemli. Çünkü kentte bizim bugüne kadar çalıştığımız tek kutsal alan, önemli bir kutsal alan ve Athena Tapınağı’nın bulunduğu yer. Oradaki çalışmalara 2024 yılında da devam etmeyi planlıyoruz” ifadelerini kullandı.

    Kentteki sarnıçlar geleceğe ışık tutuyor

    Kentteki sarnıçlarla ilgili çalışmaları aktaran Prof. Dr. Yusuf Sezgin, “Üçüncü çalışma alanımız aslında 2004 yılından beri aralıksız sürdürdüğümüz antik yolların açığa çıkarılması projesi. Bu kapsamda neredeyse kesintisiz her sene antik yolları açığa çıkarmaya çalıştık. Önümüzdeki yıllarda elbette devam edeceğiz. Aslında 2023 neredeyse tapınağa ulaşan ana yolun büyük bir kısmını ortaya çıkardık. Bitti sayılır. Çok az bir şey kaldı. 2024’ün hemen başında oradaki antik yolu tamamlamış olacağız. Böylece aslında insanların turistik açıdan gelip gezmek istediklerinde rahat gezebilecekleri bir kent olmaya başladı Aigai. Bu yol çalışmaları sırasında çok önemli bir sarnıç ortaya çıktı. Normalde bildiğimiz sarnıçlar genelde armudi formda olur 4-5 metre derinlikte. Fakat bu sarnıç çok büyük bir küp gibi düşünün. Küp şeklinde bir oda şeklinde açılmış. Ve içinde bulduğumuz buluntular çok ilginçti. Burada Tanrıça Demeter ile ilişkili figürün bulundu. Tanrıça Demetler aslında toprağın koruyucusu ve bereketi simgeleyen bir tanrıça. Aigai’nin bulunduğu bu kırsal arazide buna çok ihtiyaç duyulduğu belli. Bu bakımdan çok önemli bir sarnıç olduğunu düşünüyorum ben onun. İçinden Tanrıça Demeter’le ilgili iki tane figürün bir tane de kabartmalı vazo partisi ele geçti. Bu diğer sarnıçlarla karşılaştığımız bir durum değildi ama çalışmaya devam ediyoruz. Bu sarnıcı anlamaya çalışıyoruz. Belki de Tanrıçayla nasıl bir ilişkisi var onu tam bilmiyoruz ama belki önümüzdeki dönemde anlamış olacağız” dedi.

    12 ay boyunca çalışmalar sürüyor

    Kentte 12 ay boyunca çalışmalar yürütüldüğünü söyleyen Prof. Dr. Sezgin, “2004 yılından beri yaklaşık 20 yıl oldu aslında çalışmaya başlayalı. Bizim neredeyse 11 yıl meclis binasında çalışmalarımız sürdü. Çok yavaş tabii ki bu işler ilerliyor maalesef. Tabii ölçmek biraz zor ama bütün kentin kapladığı alanın yüzde 2’si falan olsa gerek. İnsan gücüne dayalı ve çok titizlikle yapılması gereken bir iş olduğu için biraz yavaş ilerliyor işler ama tabii son dönemde 12 aylık kazı projesi kapsamına alındı. Bu bakımdan Sadece 6 ay arazide aktif çalışıyoruz. Giderek bu işlerin hızlandığını söyleyebilirim” ifadelerini kullandı.

    Kazı çalışmalarıyla beraber ziyaretçi sayısı da artıyor

    Kazı çalışmalarıyla beraber kenti gezmenin kolaylaştığını ve ziyaretçi sayılarının da buna bağlı olarak arttığını söyleyen Prof. Dr. Sezgin, “2004 yılında kazılar başladığında Aigai aslında gelinmesi, ulaşılması çok zor bir yerdi. O zaman gelenler bilecektir. Bir patika içinde ağaçların arasından eğilerek yürüdüğünüz bir yerdi. Elbette 20 sene sonra çok şey değişti. Ciddi oranda yollar açığa çıktı. Bizim yolları açığa çıkarmamızdaki ana hedef insanları antik çağdaki insanların yürüdüğü yollardan yürütmek. Herhangi bir yabancı malzeme yok. Travers falan gibi malzemeyle yol yapmıyoruz. Bizzat orijinal yollar ortaya çıkarıyoruz. Bu zaten gelen ziyaretçide de bir fark oluşturuyor. Yani insanlar bundan çok memnun oluyorlar. Ben de fark ediyorum. Tabii çok az ziyaretçisi olan bir kent burası. Çok kırsalda uzak, ulaşımı zor, toplu taşımayla gelemiyorsunuz falan. 2015 yılına kadar biliyoruz ki ziyaretçi sayısı 1500 civarındaydı. Ama şu an herhalde 25 bin civarına ulaştı ve giderek günden güne daha çok tanır olduğunu söyleyebilirim” diye konuştu.

  • Miras meselesinde kan aktı

    Miras meselesinde kan aktı

    İnönü Mahallesi Karacasu Caddesi üzerinde meydana gelen olayda, M.B. ile kız kardeşi S.G. arasında miras meselesi sebebiyle tartışma çıktı. Kavgaya dönen tartışmada S.G.’nin eşi F.G., yanında bulunan silahla M.B.’yi ayağından vurarak yaraladı. Durumun haber verilmesi üzerine bölgeye sağlık ve polis ekipleri sevk edildi. Olay yerinde yapılan ilk müdahale sonrasında yaralı hastaneye sevk edildi. Hususa ilişkin inceleme başlatan polis ekipleri şüpheliyi gözaltına aldı.

  • Babadan kalan miras, kardeşi ağabeye vurdurttu

    Babadan kalan miras, kardeşi ağabeye vurdurttu

    Çukurköy Mahallesi’nde ikamet eden 32 yaşındaki Aziz Aydın Yanbul, iddiaya göre, 4 Ekim günü ilçe merkezinde yaşanan olayda, 45 yaşındaki abisi Ö.Y. tarafından miras meselesi sebebiyle silahla baldırı ve omzundan vurularak yaralandı. Durumun haber verilmesi üzerine bölgeye sağlık ve polis ekipleri sevk edildi. Olay yerinde yapılan müdahale sonrasında yaralı hastaneye sevk edilirken ağabeyi gözaltına alındı. Tedavisi tamamlanan Yanbul, hastaneden taburcu olduktan sonra abisinin serbest bırakıldığını öğrenince şoke oldu.

    Abinin kardeşini silahla vurduğu anlar kameraya yansıdı

    4 Ekim günü Aziz Aydın Yanbul’un abisi tarafından silahla baldırından ve omzundan vurulduğu anlar güvenlik kamerasına yansıdı. Görüntülerde Ö.Y.’nin kardeşi Yanbul ile konuşması, abinin silahına davranarak Yanbul’a ateş etmesi, çıkan arbede ve vatandaşların olaya müdahale etmesi yer alıyor.

    “Resmen ölmeyi bekliyoruz”

    Yaşanan olayları anlatan Aziz Aydın Yanbul, “2019 yılında babamız vefat etti. 5 kardeşimizin en büyüğümüz olan Ö.Y.’ye çok güveniyorduk. Ö.Y.’yi baba vekili gördük ve başa geçirdik. Ama ikinci senenin başında, ‘Bir elin 5 parmağıyız, birlik olalım’ diyerek bizi kandırdı. Vurulmadan birkaç ay öncesinde geldi bana evimin önünde saldırdı ve beni dövdü. Ama oradan da cezayı biz aldık. Kapımın önünde abimden dayak yedik ama adam bir gün bile ceza almadı. 7 ay cezayı ben aldım devamında vuruldum. Şu anda babamdan kalan bütün hisselerimi devretmemi istiyor. Devretmezsem öldüreceğinden korkuyorum. Tedirginiz, eşimle birlikte diken üstünde duruyoruz. Evlerimiz arasında 100 metre bile yok. Bir gün bile nezarethanede kalmadı, aynı gün çıktı. Ben hastanede daha fazla kaldım. Hala dışarıda geziyor. Ölüm korkusu içinde yaşıyoruz, ne zaman gelecek diye gecelerdir uyku uyumuyoruz. Kimden yardım bekleyeceğiz. Sahip çıkacak kimsemiz yok. Resmen ölmeyi bekliyoruz” dedi.

    “Olay günü kendisiyle konuşmaya gittim”

    Bahse konu olayın miras meselesi sebebiyle yaşandığını belirten Yanbul, “Kocaali’de 2 iş yeri, 5 daire mahalle içinde de 30 tonluk fındık bahçesi gibi mal var. Bunların değeri yaklaşık 25 milyon TL civarındadır. Olay günü abimle konuşmaya gittim ve ne istediğini sordum. Abim beni hiç dinlemedi. Faklı şeyler söylemeye başladı ve ‘Sizin hakkınız mı var?’ diyerek bütün malları kendi kazanmış gibi davrandı. Bende yaşananlar üzerine bulunduğum yerden giderken masada duran silahla bana ateş etti. Olay sonrasında da ‘Geçmiş olsun’ bile demedi. Çünkü bu bilinçli yapılmış bir hareketti ve hala aynı hareketleri devam ediyor, mağduruz” diye konuştu.

    “Ben orada müdahale etmeseydim belki de ölecektim

    Olay anını anlatan Yanbul, “Mal ve para hırsı gözünü bürümüş annemi de yanına çekti. Annem de beni ve 3 kız kardeşimi dışlıyor. Annem sadece abim Ö.Y.’yi savunuyor. Toprak doyursun gözlerini. Şikayetçiyim, şikayetimi de çekmeyi düşünmüyorum. Öz abimle düşman değilim ancak gözünü kırpmadan beni öldürmeye kalktı. Kendimi korumasaydım, müdahale etmeseydim belki de ölecektim. Yaralandım yere düştüm hala bana vurmaya devam etti. İnsan bunu düşmanına yapmaz. Miras meselesi dışında aramızda başka bir husumet bulunmamaktadır” şeklinde konuştu.

  • UNESCO mirasındaki 5 bin yıllık surlarda 41 yıllık tuğla yaması

    UNESCO mirasındaki 5 bin yıllık surlarda 41 yıllık tuğla yaması

    UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesi’nde yer alan 5 bin yıllık Diyarbakır Surları, tüm ihtişamıyla varlığını sürdürüyor.
    1980 yılında, Mardinkapı kısmında çimento dükkanı olarak kullanılan yerde surun bir kısmına 1982 yılında tuğla eklentisi yapıldı. 41 yıldır yamalanan tuğlalar, asırlık surlarda dikkat çekiyor.
    O dönemde çimento dükkanı olan Aziz Kanat (59), çocuklar düşmesin diye kendileri tuğlaları eklediklerini söyledi.“O zaman kimse kulak asmıyordu” diyen Kanat, “Orası da kapıydı madde bağımlıları oraya gelmesin diye elimizle kapattık. 1980’den beri buradayız, 1982’de elimizle burayı kapattık” dedi.

  • Miras kavgası sokağı savaş alanına çevirdi

    Miras kavgası sokağı savaş alanına çevirdi

    Olay, geçtiğimiz gün gece saatlerinde İslambey Mahallesi’nde meydana geldi. İddiaya göre, miras anlaşmazlığı yüzünden bir süredir tartışma yaşayan 2 erkek kardeş mahkemelik oldu. Mahkemede kız kardeşlerinin şahitliği üzerine anlaşmaya karar veren kardeşler bir araya gelerek problemleri çözmek istedi. Ev içerisinde konuşmaya başlayan kardeşlerin konuşması kısa süre sonra tartışmaya dönüştü. Tartışmaya çocuklar ve diğer akrabalar da dahil olunca olay kısa sürede büyüyerek kavgaya dönüştü. Evden sokağa taşan kavgada, dakikalarca birbirine ellerine ne geçtiyse fırlatarak saldıran akrabalardan 5 kişi bıçak ve sopa darbeleriyle yaralanarak hastaneye kaldırıldı. Gece saatlerinde dakikalarca süren kavga mahalle sakinlerine de korku dolu anlar yaşattı. Yaşananlar cep telefonu kameralarınca görüntülenirken, polis ekipleri olayla alakalı çalışma başlattı.

    14 kişi gözaltına alındı, zaman zaman silahlar patladı

    Sokakta yaşanan kavga esnasında zaman zaman silahlar patladı. Şans eseri silahların patlaması sonucunda çıkan kurşunlar kimseye isabet etmedi. Faciadan kıl payı dönülürken, polis ekiplerinin müdahalesi esnasında kavgaya devam eden 14 kişi gözaltına alındı.

  • Bursa’da tarih değerini buluyor

    Bursa’da tarih değerini buluyor

    Osmanlı’nın ilk başkenti olan Bursa’da 14. yüzyılda oluşmaya başlayan, 16. yüzyılda han, bedesten ve çarşıların gelişimiyle sürecini tamamlayan Tarihi Çarşı ve Hanlar Bölgesi’ni eski ihtişamına kavuşturacak proje, etap etap ilerliyor. Bursa Büyükşehir Belediyesi’nin Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı destekleriyle hayata geçirdiği Tarihi Çarşı ve Hanlar Bölgesi Çarşıbaşı Kentsel Dönüşüm Projesi çerçevesinde, tarihi bölgeyi kuşatan 38 bina yıkılmış, etrafı dükkanlarla sarılı 342 yıllık Esiri Mehmet Dede Türbesi ile geçmişi 1549’a kadar uzanan Sağrıcı Sungur Mescidi gün yüzüne çıkarılmıştı. Tamamlanan Bakırcılar Meydanı, İpekhan Meydanı, Sağrıcı Sungur Mescidi ve peyzaj düzenlemeleri halkın hizmetine açılıp, otoparkla ilgili imalatlar devam ederken, Büyükşehir Belediyesi daha görünür hale gelen tarihi hanlarda başlattığı restorasyon çalışmalarına hız verdi.

    Bakırcılar’ın çatısı da yenileniyor

    Toplam 14 tane han, 1 bedesten, 13 açık çarşı, 7 üstü örtülü çarşı, 11 kapalı çarşı, 4 pazar alanı, 21 camii, 177 sivil mimarlık örneği yapı, 1 okul ve 3 türbe ile tam bir açık hava müzesi olan tarihi bölgedeki Bakırcılar Çarşısı’nda başlatılan restorasyon hızla devam ediyor. Bakırcılar Çarşısı için hazırlanan ve Bursa Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu tarafından onaylanan proje çerçevesinde tarihi dokuya uymayan beton ilaveler, saçaklar, üst örtüler, klima, tente ve tabelalar kaldırılıp, onaylı projeye göre yeniden düzenleniyor.

    Tarihi yapının taş duvarında kumlama yöntemiyle cephe temizliği büyük ölçüde tamamlanırken, dükkan cepheleri de projeye göre yeniden düzenleniyor. Tarihi yapının çatısına kurşun kaplama yapılırken, restorasyonla Bakırcılar Çarşısı Bursa turizmine katkı sağlayacak ve bölgenin önemli tarihi yapılarından biri olarak ön plana çıkacak.

    Evrensel miras

    Tarihi Çarşı ve Hanlar Bölgesi’nin UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer alması nedeniyle artık evrensel bir miras olduğunu hatırlatan Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş, “Bu alanın korunması ve gelecek nesillere aktarılması gerekiyor. Cumhurbaşkanımızın ve Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığımızın verdiği desteklerle de proje hızla ilerliyor.

    Bir taraftan otoparkla ilgili çalışma devam ederken, diğer taraftan hanları da tarihi dokuya uygun hale getiriyoruz. Tarihi hanların üzerine sonradan derme çatma ilaveler yapılmış, farklı farklı tente ve tabelalar görüntü kirliğine yol açıyor. Bakırcılar Çarşısı’nda başlattığımız çalışma hızla ilerliyor. İnşallah yakın zamanda bölgenin siluetinin tamamen değiştiğini hep birlikte göreceğiz” diye konuştu.

  • Geçmişin yok olan mirası

    Geçmişin yok olan mirası

    Osmanlı zamanında eve gelenin anlaşılması için kapı üzerine işlenen tokmaklar, şekli ve çıkardığı ses ile farklı anlamlar taşıyordu. Kapının üzerinde ana tokmak ve ana tokmağın altında küçük bir tokmak daha bulunur, kalın ses geliyorsa kapıyı çalanın erkek, ince ses geliyorsa kapıyı çalanın kadın olduğu bilinirdi.

    Öte yandan, kapı tokmakları üzerinden ailelerin sosyal ve kültürel kimlikleri anlaşılmaktaydı. Fakir evlerdeki kapı tokmakları ince, basit, demir ve halkalar şeklinde, zengin evlerdeki kapı tokmakları kalın, ağır, süslüydü. Anadolu’nun birçok noktasında olduğu gibi Tunceli’nin Çemişgezek ilçesindeki cumbalı evlerin kapısında görülen tarihi tokmaklar adeta zamana direniyor.

    Tarihi kapı tokmaklarının Çemişgezek’te varlığını sürdürdüğü aktaran Sezai Akın, “Kapı tokmakları insanımızın kibarlığını gözler önüne seriyor. Çevresi sanatsal motiflerle süslenmiş kapı tokmaklarından ince ses çıkartanı kadının geldiğini, kalın ses çıkartan ise erkeğin geldiğini gösteriyordu. Kalın ses çıkartınca içerden erken açıyor. İnce ses çıkınca içe kadınlar kapıyı açıyor. Bu da geçmişimizin kibarlığını gözler önüne seriyor” dedi.

  • Bursa’da Somuncu Baba’nın 630 yıllık mirası yaşatılıyor

    Bursa’da Somuncu Baba’nın 630 yıllık mirası yaşatılıyor

    Osmangazi Belediyesi, Ulucami’nin inşaatı sırasında işçilere ekmek dağıtan Somuncu Baba’nın 630 yıllık mirasını günümüzde yaşatmaya devam ediyor. Hava sıcaklığının tarihi seviyelere çıktığı şu günlerde, sosyal sorumluluk alanındaki hizmet ateşini sürdüren Osmangazi Belediyesi, Somuncu Baba Gönül Fırını’nda her gün 6 bin ekmek üreterek ihtiyaç sahiplerinin adreslerine ulaştırıyor. Dışarıda 40 dereceyi aşan, fırın başında ise 100 dereceyi bulan sıcaklıkta çalışan ekmek ustalarının, sevgi ve emek ile yoğurdukları hamurlar ile pişirilen ekmekler, henüz üzerindeki duman dağılmadan muhtarlar vasıtasıyla belirlenen ihtiyaç sahibi vatandaşların kapısına ücretsiz bırakılıyor.


    Osmangazi Belediye Başkanı Mustafa Dündar, Somuncu Baba’nın mirasını asırlar sonra yaşatmanın huzurunu içinde olduklarını belirterek, “Hiçbir vatandaşımızın aç kalmaması için çalışıyoruz. Sıcaklık ne olursa olsun, ihtiyaç sahiplerinin yanında olmaya devam ediyoruz. Bu zorlu havalarda bile fırınlarımızda ekmek üretmeyi sürdürerek, vatandaşlarımızın yüzlerini güldürüyoruz. Somuncu Baba Gönül Fırını, sadece ekmeğin pişirildiği bir fırın değil, aynı zamanda umutların yeşerdiği bir mekândır” dedi.

  • Bursa’nın efsanevi mirası Zagreb’te gönülleri fethetti

    Bursa’nın efsanevi mirası Zagreb’te gönülleri fethetti

    Zagreb-Bursa’nın asırlardır süregelen kültürel mirası Kılıç-Kalkan Oyunu Hırvatistan’ın başkenti Zagreb’de 57. Uluslararası Folklor Festivali’nde gönülleri fethetti. Bursa Büyükşehir Belediyesi iştiraklerinden Bursa Kültür A.Ş. ve Yunus Emre Enstitüsü’nün desteği ile festivale katılan Tahtakıran Kılıç-Kalkan ekibi, Bursa’nın efsane kültürel mirasını başarıyla tanıttı. Bursa’nın 1326’da Osmanlı Devleti tarafından fethedilmesinin ardından askerlerin zaferi kutlamak amacıyla kılıç ve kalkanlarıyla yaptığı doğaçlama figürlerle ortaya çıktığı bilinen oyunu sergileyen 8 kişilik ekip 57. Uluslararası Folklor Festivali çerçevesinde kentin önemli merkezlerinde sahne aldı.

    Bursa’nın efsanevi mirası

    Türk halk kültürünü geçmişten geleceğe taşıyan Bursa’nın simgesi ve en önemli halk danslarından biri olan kılıç kalkan oyunu ile Zagreb’te coşkuyla karşılanan ekip, Türkiye Cumhuriyeti Zagreb Büyükelçisi Yavuz Selim Kıran’ı da ziyaret etti. Festival süresince Başkent Zagreb’in farklı meydanlarında geleneksel halk danslarını sergileyen Kılıç Kalkan Ekibini, Büyükelçi Kıran’da festival boyunca yalnız bırakmadı. Kendine has kostümleri ve 700 yıllık tarihi ile Bursa’nın en canlı değerlerinden biri olan kılıç kalkan oyunu ile festivale damgasını vuran Tahtakıran Kılıç Kalkan Ekibi, tarihe müziksiz bir halk oyunu olarak geçen oyunlarını başarıyla sergiledi. Tahtakıran Kılıç Kalkan Ekip Lideri Mustafa Tahtakıran ise derneklerinin bu mirası gelecek nesillere aktarmak için faaliyet gösterdiğini, her konuda kendilerine destek olan Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş’a ve kendilerini festivalde ağırlayan Yunus Emre Enstitüsü’ne teşekkür etti.