Etiket: MNAŞET

  • Otele “milliyet farkı” cezası: Alınan ücret iade edildi

    Otele “milliyet farkı” cezası: Alınan ücret iade edildi

    Antalya’daki bir otele rezervasyonunu bir İngiliz internet sitesi üzerinden yapan Türk vatandaşı, 120 euro “Milliyet Farkı” ücreti ödemek zorunda kalmıştı.

    Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, konu ile ilgili denetimlerin tamamlandığını duyurdu.

    Bakan Ersoy, “Misafir rezervasyonun tesis tarafından konfirme edildikten sonra ‘milliyet farkı’ şeklinde haksız bir gerekçe ile 120 euro ücret farkı alınması nedeniyle firmaya 54 bin 694 lira idari para cezası verildi” ifadesini kullandı.

    Ersoy, otel tarafından alınan ücret farkının müşteriye iade edildiğini duyurdu.

     

    NTV

  • Bursa’da hacze giden icra memuru ve avukatlar darp edildi

    Bursa’da hacze giden icra memuru ve avukatlar darp edildi

    Bursa’da hacze giden 2 avukat ve 1 icra memurunun darp edilmesi üzerine soruşturma başlatıldı.

    Bursa Barosu tarafından olayla ilgili yapılan yazılı açıklamada, “Baromuz üyeleri avukatlar E.K. ve B.S., haciz memuruyla beraber 24 Nisan 2024 tarihinde gittikleri haciz mahallinde 3 kişi tarafından darp edilmiş, hakarete ve tehditlere maruz kalmışlardır. Avukat meslektaşlarımıza, mesleki kimliklerinden ve üstlendikleri görevlerinden dolayı yapılan bu saldırıyı kabul etmiyoruz. Avukat hiçbir zaman takip ettiği uyuşmazlığın tarafı değildir. Avukatlara yönelik saldırılara ilişkin daha önce defalarca talep ettiğimiz yasal düzenlemeler derhal yapılmalı, şiddet eylemlerine son verilmelidir. Avukatları baktığı dosya ile özdeşleştirerek, mesleğimize ve meslektaşlarımıza yönelen bu saldırıyı şiddetle kınıyor, olayın faillerinin hak ettiği en yüksek cezayı alması için sürecin yakından takipçisi olduğumuzu, avukatlara yapılan fiili ve sözlü saldırılara karşı mücadelemizden asla geri durmayacağımızı kamuoyuna duyururuz” denildi.

  • Kayıp mürettebata ait olduğu tahmin edilen ceset bulundu

    Kayıp mürettebata ait olduğu tahmin edilen ceset bulundu

    Bursa’nın Karacabey ilçesi İmralı Adası açıklarında batan geminin bulunduğu bölgede, deniz yüzeyinde ceset bulundu. Sahil Güvenlik ekipleri tarafından cansız beden denizden çıkarıldı. Cesedin, batan Batuhan A. isimli geminin kayıp olan 2 mürettebatından birine ait olduğu düşünülürken, kimlik tespiti için Bursa Adli Tıp Kurumu’na gönderildi.

  • Annesi kazada ölen bebek hayata tutundu

    Annesi kazada ölen bebek hayata tutundu

    Kaza, 17 Nisan gecesi Yüreğir ilçesi Seyhan Mahallesi Karataş Caddesi’nde meydana geldi.

    Suriye uyruklu 9 aylık hamile Nur Abbud, yolculuk sırasında eşi Raid Abbud’un (40) kullandığı elektrikli bisikletten yola düştü. Bu sırada Ali D.’nin kullandığı özel halk otobüsü, hamile kadına çarptı. Abbud ambulansla Şehir Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne götürülürken, Ali D. ise gözaltına alındı. 4’üncü çocuğu olan erkek bebeği sezaryen ile alınan Nur Abbud kurtarılamadı.

    İşlemlerinin ardından adliyeye sevk edilen Ali D., tutuklandı. Eşi tarafından Suriye’nin Azez kentine götürülen Abbud’un cenazesi ise toprağa verildi.

    Doğduğunda nefes almıyordu

    Doğum sırasında oksijensiz kalması yüzünden nefes alamayan ve doktorların hayatta tutmak için 15 dakika kalp masajı yaptığı erkek bebek, 5 gün önce Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi Balcalı Hastanesi’ne sevk edildi. Doktorların ‘yaşaması imkansız’ olarak diye nitelendirdiği bebek, yeni doğan yoğun bakım servisinde yapılan müdahalelerin ardından solunum cihazlarından kurtularak nefes almaya başladı.

    Bebeğin sağlık durumuyla ilgili gazetecilere bilgi veren Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hacer Yapıcıoğlu, oksijensiz doğum vakalarının sıkça yaşandığını ancak kazaya bağlı böylesi bir travmayla ilk kez karşılaştığını ifade etti. Prof. Dr. Yapıcıoğlu, Şehir Hastanesi’ndeyken bebeğin kalp sesinin fark edilmesinin ardından ameliyatla alındıktan sonra solumadığını ve kalp tepe atımının alınamadığını, 15 dakika kalp masajı yapılan bebeğin, solunumunu başlatmak için akciğerlerine tüple ilaç verildiğini anlattı. Yapıcıoğlu, “Bebeğimiz oksijensiz doğum olduğu için hipotermi dediğimiz vücut soğutma yaparak vücut ısısını 34.5 dereceye indirdik. Böylelikle beyin hücrelerinin oksijen tüketimi azaldı. İlk geldiğinde daha kötüydü ancak 72 saatlik tedavinin ardından şu an solunum cihazını çıkarttık. Kötü öyküsüne rağmen beklenenden daha iyiye gidiyor. Şu an tüple besleme yapıyoruz ancak emme refleksi de gelişmiş durumda. Yapacağımız birkaç tetkik daha var. Ağızdan beslenmesi normale dönerse, havale geçirme durumu da olmazsa 1-2 hafta içerisinde taburcu etmeyi planlıyoruz” dedi.
    Öte yandan Prof. Dr. Yapıcıoğlu, hamilelerin ve çocukların motosikletle yolculuk yapmaması gerektiğini söyledi.

  • Erdoğan’dan Irak ile ortak operasyon açıklaması

    Erdoğan’dan Irak ile ortak operasyon açıklaması

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Irak’taki temaslarını tamamlayarak gece saatlerinde yurda döndü.

    Dönüş yolunda uçakta gazetecilerin sorularını yanıtlayan Erdoğan, gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

    Erdoğan’ın açıklamalarını NTV adına geziyi takip eden Seda Öğretir aktardı.

    İKİLİ İLİŞKİLER

    Cumhurbaşkanı Erdoğan, resmi temaslarda bulunmak üzere gittiği Irak ziyaretinde Cumhurbaşkanı Sayın Abdullatif Reşit ve Irak Başbakanı Sudani ile yapılan görüşmelerde son dönemde ivme kazanan ikili ilişkilerin ele alındığını ifade etti.

    Özellikle terörle mücadele, ticaret, ulaştırma, enerji ve iklim değişikliğinin etkileri gibi başlıklarda atılabilecek adımları değerlendirdiklerinin altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “PKK’nın resmen terör örgütü ilan edilerek Irak’taki mevcudiyetinin sonlandırılması yönündeki beklentimizi bir kez daha vurguladık.” dedi.

    “KRİTİK BİR EŞİK DAHA AŞILMIŞ OLDU”

    Kalkınma Yolu Projesi’ne ilişkin de önemli mesajlar veren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “İmzaladığımız dörtlü mutabakat muhtırasıyla bu konuda kritik bir eşiği daha aşmış bulunuyoruz. Ayrıca akdedilen 27 anlaşma ve mutabakat zaptlarıyla ilişkilerimizin ahdi zeminini güçlendirdik. Stratejik çerçeveye ilişkin mutabakat muhtırası özellikle münasebetlerimizin gidişatına yön verecektir. Böylece ilişkilerimize kurumsal, yapıcı ve sonuç üreten bir hüviyet kazandırmaya yönelik de tarihi bir adım attık.” ifadelerini kullandı.

    Irak Kürt Bölgesel Yönetimi liderleri ile de verimli görüşmeler gerçekleştirdiğini aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Türkiye ile Irak Kürt Bölgesi arasındaki samimi dostluğu böylece bir kez daha yakından görme fırsatı bulduk. Irak Kürt bölgesel yönetimiyle tesis ettiğimiz iş birliğimizi ilerletme yönündeki irademiz bakidir.” dedi.

    TERÖRLE MÜCADELE

    “PKK tehdidine karşı atabileceğimiz adımları ele aldık. Terörle mücadelede elde edeceğimiz kalıcı başarıların bölgemizin güvenliği için kritik önemde olduğunu teyit ettik.” diye konuşan Erdoğan, “Enerji, ulaştırma, ticaret ve yatırımlar başta olmak üzere, ekonomik ilişkilerimizi kapsamlı bir şekilde değerlendirdik. Görüşmelerimizde Gazze başta olmak üzere Filistin’de yaşanan insanlık dramını da konuştuk. İsrail mezaliminin bölgemiz ve Irak üzerindeki menfi yansımalarına karşı Irak’ın güvenliğine ve istikrarına verdiğimiz önemi dile getirdik. Irak’la hem ikili hem bölgesel düzeyde artan iş birliğimizin tüm bölgenin huzuruna ve istikrarına katkı sağlayacağına inanıyorum.” açıklamasında bulundu.

    SORU: Irak’la terörle mücadele konusunda ‘Bu yaz itibarıyla Irak sınırında terörün çözüleceğini’ söylemiştiniz. Irak ile bir ortak operasyon mu söz konusu? Yoksa bu operasyonu Türkiye kendi başına mı yapacak? Bu konu Irak’taki temaslarınızda gündeme geldi mi? Süreç nasıl işleyecek?

    Irak’ta da Suriye’de de özellikle terör bataklığı sadece bizim çalışmamızla değil, buradaki her iki ülke yönetiminin müşterek gayretleriyle kurutulacaktır. Bunun yanında biz bütün terör örgütleriyle ayrımsız bir şekilde aralıksız mücadelemizi sürdürüyoruz. Özellikle Irak ve Suriye’de yuvalanmış PKK/PYD/YPG ile ilgili mücadelemiz uzun yıllardır bildiğiniz gibi kapsamlı bir şekilde sürüyor. Bundan sonra da yine aynı kararlılıkla bu devam edecek. Gerek yurt içinde gerek sınırlarımızın hemen ötesinde, uluslararası hukukun içinde ve komşularımızın toprak bütünlüğü noktasındaki hukukuna da saygılı olarak bu mücadele devam edecektir. Gönül ister ki komşularımız topraklarından bize yönelen tehditler karşısında gereken tavrı kendileri koysun ve müşterek olarak bu mücadeleyi sürdürelim. PKK/PYD/YPG terör örgütü Irak’ın da istikrarına, kalkınmasına, huzuruna bir tehdittir. Bu tehdidin ortadan kaldırılması Irak’ın da çıkarınadır. Ben inanıyorum ki bu gerçeği görüyorlar ve artık bu pürüzün yok edilmesi için irade ortaya koyacaklardır. Irak’ın kalkınma vizyonunun, uluslararası yatırımların güvenliği için bu terör çukurlarının dümdüz edilmesi ve Irak için öngörülebilir yarınların inşa edilmesi şarttır. Biz terörü öyle ya da böyle yok edeceğiz. Biz bu konuda kararlıyız. Terörle ve terör örgütleriyle birlikte yol yürüyenlere, terör örgütlerini maşa olarak kullananlara meydanı asla bırakmayacağız.

    SORU: Su meselesi iki ülke arasındaki önemli konulardan biri. Irak’ın Fırat ve Dicle Nehirlerinden akıtılan su miktarı konusunda önemli bir beklentisi vardı. Su konusunda iki tarafı bir araya getirecek iş birliği ya da anlaşma olabilir mi?

    Burada kaynakların su konusunda akılcı kullanılması gereği söz konusu. Irak’ın su konusunda bizden talepleri bulunuyor. Bu noktada yapılması gereken dünyanın değişen iklim şartlarına uygun yeni planlar, programlar ortaya koymak ve suyun sürdürülebilir kullanımını temin etmektir. Akıldan çıkartmamak gerekir ki bizim de en az onlar kadar su konusunda sıkıntımız bulunuyor. Türkiye de su zengini değil ve su stresi yaşayan ülkeler kategorisinde. Yani, kısa süre içerisinde planlamalarımızı hayata geçiremezsek biz de su temini konusunda sorun yaşayabiliriz. Dolayısıyla temkinli adım atmamız gerekiyor. Bu doğrultuda yapılacak değerlendirmelerle bir ortak noktada buluşmak mümkün olabilir. Teknik meseleler ayrıntılı incelenmeden, geleceğe yönelik senaryolar oluşturmadan ‘yaptık oldu’ mantığıyla bunlar halledebilecek konular değildir. Türkiye bu konularda duygusal değil, akılcı, uzlaşmacı ve çözüm odaklı bir yaklaşım tarzını benimsemektedir ve buna devam edeceğiz. Yapacağımız iyi niyetle ve yapıcı bir yaklaşımla diyaloğu sürdürmek, ortak projeleri hayata geçirmek ve ortak sorunumuza müşterek çözümler üretmektir. Çünkü su, çatışma aracı değil müşterek çıkarlarımıza hizmet edecek bir iş birliği alanı.

    İSRAİL’İN GAZZE’YE SALDIRILARI

    SORU: Gazze’de İsrail tarafından yapılan bir soykırım var. Gazze’de kalıcı ateşkesin sağlanması için çalışmalar da bulunuyor. Türkiye olarak çok yoğun diplomasi trafiği yürütüyoruz. Son olarak Hamas lideriyle görüştünüz. Ayrıca birçok liderle de temaslarınız oldu. Kalıcı ateşkesin sağlanması için ümidiniz var mı? Irak’la görüşmeleri nasıl değerlendirirsiniz?

    Gazze meselesine 7 Ekim öncesinin perspektifiyle bakarsak hata ederiz. Çok daha hassas olmamız gerekiyor. İsrail’in eşi benzeri görülmemiş katliamlara imza atması ve Gazze’yi yok etmek üzere harekete geçmesi, bu konudaki yaklaşım biçimlerini değiştirmesi lazım. Gazze’nin İsrail tarafından ele geçirilmesi, başka işgallerin de kapısını aralar. Gazze’nin, İsrailli hırsız teröristlerin yerleşimine açılması İsrail’i daha saldırgan, daha pervasız yapar. Buna da bizim müsaade etmemiz söz konusu olamaz. Dolayısıyla atmamız gereken adımlar var. İsrail’in bu şımarık, cani tavırları karşısında bizler de Birleşmiş Milletler Genel Sekreterliği’ni devreye sokma, onlarla müşterek bazı adımları atma gayreti içinde olacağız. İslam dünyası bu soykırımlara varan katliamlar zincirinin oluşturduğu titremeyle kendine gelmezse, reflekslerini tamamen kaybetme tehlikesiyle yüzleşir. Onun için de bizim burada sessiz kalmamız mümkün değildir. Bütün sinir uçları nerede ise onları harekete geçirmemiz şarttır. Gazze konusu şu anda İslam dünyasının en önemli meselesidir. İslam dünyasının odaklanması, çözüm için akıl yürütmesi, gerçekçi ve etkili politikalar üretmesi gereken yer Gazze’dir. Hem Hamaslı yetkilerle hem birçok ülkenin liderleri ile bu konuları görüşmeye devam edeceğiz. Birinci gündem başlığımız bu konudur ve çözüm için elimizden gelenin fazlasını yapmayı sürdüreceğiz. Herkes bu konuyu görmezden gelebilir, unutabilir ama bizim öyle bir yaklaşımımız olamaz.

    SORU: HAMAS Siyasi Büro Lideri İsmail Haniye Filistinlilerin sizin İsrail yönetimine karşı söylediğiniz “one minute” ve “işgalci İsrail” değerlendirmenize aşık olduğunu söyledi. Bu konudaki duygularınızı alabilir miyiz?

    Sayın Haniye ile gerçekten çok samimi bir görüşme gerçekleştirdik. Sayın Haniye’yi İsrail’e karşı mücadelede kararlılık içerisinde gördüm. Bu samimi görüşmede gönülden gönüle uzanan bu bağın, Filistin’deki karşılığını hissettik. Filistinli kardeşlerimizle biz et-tırnak gibiyiz. Onların canı yanıyor ve kimse zannetmesin ki biz rahat uyuyoruz. Bizi Gazze’deki, Nablus’taki, Kudüs’teki, Beytüllahim’deki, Ramallah’taki ve diğer tüm Filistin şehirlerindeki kardeşlerimizle ayrı bir yere koymaya kalkanlar büyük bir hezeyan içindedir. Onlar bizi bilir, biz onları biliriz. Bunu bundan önce de Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda ve bunun dışında yaptığımız bütün açıklamalarımızda çok açık, net zaten ortaya koyduk. Bundan sonra da yine aynı şekilde biz bu tavrımızı sergilemeye devam edeceğiz. Biz hiçbir zaman Hamaslılar dahil Filistinli kardeşlerimizi kendi başlarına bırakmayız. Bunun için şu ana kadar Gazze’ye 45 bin ton civarında yardım gönderdik. Bu yardımlar hala devam ediyor ve edecek. Bunun yanında Ankara ve İstanbul’daki hastanelerimizde şu anda yaralıları tedavi ediyoruz. Sahra hastanesi noktasında attığımız adımlarla biz bu kardeşlerimizin yanında olmaya devam edeceğiz. Bizim öykümüz Filistin Davası’ndan ayrı yazılamaz. Ne mutlu ki, Filistin Davası’nın büyük öyküsünde de bizim bir yerimiz vardır. Bunu Filistinli kardeşlerimiz tarafından bize yönelik söylenen naif sözlerden, oradaki çileli anaların ve yavruların dualarından anlıyoruz. Onların sevgisine, onların yüce gönüllülüğüne layık olabilirsek ne mutlu bize. Şairin deyimiyle insanlık için vakit daralıyor. Daralan vakitlerde Filistin için daha çok koşturmalı, yaslı yürekleri ferahlatacak, bebeklerin acı dolu çığlıklarını dindirecek bir gelecek için çalışmalıyız.

    “TÜRKİYE’YE GELECEKLER Mİ?”

    SORU: Sayın Cumhurbaşkanım Katar’daki Hamas üyelerine yönelik ciddi baskılar olduğuna, Hamas yönetiminin oradan ayrılmasına yönelik iddialar var. Türkiye’ye gelmeleri mümkün olabilir mi? Sizden bir talepte bulunuldu mu?

    Önemli olan Hamas liderlerinin nerede olduğu değil, Gazze’deki durumdur. Bu söylediğiniz konuyla ilgili olarak Katar’daki konumlarının ne olacağı hususunda doğrusu bana böyle bir bilgi gelmedi. Fakat Katar Emiri Sayın Şeyh Temim’in, bu kardeşlerimizle ilgili, onların Katar’daki pozisyonunu yok farz edecek bir adımı atacağına dair bir şey duymadım. Böyle bir adım atacağını da düşünmüyorum. Onlara karşı olan samimiyeti, onlara karşı olan tavrı, her zaman ailenin bir ferdi gibidir. Bundan sonraki süreçte de yine onlara karşı bu tavrın değişeceğine asla ihtimal vermiyorum.

    SORU: İsrail, Gazze’de kadın, çoluk, çocuk demeden katliam yapmaya devam ediyor. Aynı zamanda gerçekleri dünyaya duyurmak için görevini ifa eden gazeteci meslektaşlarımız da bundan fazlasıyla etkileniyor. En son TRT Arabi ekibine bir saldırı olmuştu, 7 Ekim’den itibaren İsrail tarafından yaklaşık 140 gazeteci şehit edildi. Bununla ilgili düşüncelerinizi alabilir miyiz?

    İsrail’in gerçeklerden rahatsızlığının somut kanıtı, özellikle yazılı, görsel medya mensuplarına yönelik bu saldırılarıdır. İsrail katliamlarının izlerini silmek, soykırım delillerini karartmak için bu saldırıları gerçekleştiriyor. Demokrasinden, insan haklarından, hürriyetlerden dem vuranlar bu tabloyu iyi analiz etmelidir. Yüzlerce basın mensubunun bu şekilde öldürülmesi dünyanın bu saldırılara karşı, bu zulme karşı sessiz kalması anlaşılır değildir. TRT mensubu kardeşimizin ağır yaralanmış olması da gerçekten bizler için ayrı bir üzüntüyü beraberinde getiriyor. Rabbim sağlık, sıhhat, afiyet lütfetsin inşallah. Onlar ne yaparlarsa yapsınlar Uluslararası Adalet Divanı önüne biz İsrail’in işlediği suçlara dair bütün belgeleri koyduk, koymaya devam edeceğiz. Biz gerçeği ortaya koymaya, İsrail’in cinayetlerini dillendirmeye devam edeceğiz. Şunu bilelim ki, zamanın Hitler’i Netanyahu ve suç ortakları hesap vermekten kaçamayacak. O ne kadar kaçarsa kaçsın, biz de o denli onu takip edeceğiz. Bir gün mutlaka adalet, masumların ve mazlumların hesabını onlardan soracak. Adalet sormazsa tarih soracak.

    “YENİ BİR DÜZEN KURULUYOR”

    SORU: Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan geçtiğimiz günlerde, 1915 olaylarından bahsederken “soykırım” ifadesini kullanmaktan çekindi. “Büyük felaket” demekle yetindi. Bu kendisini iktidara taşıyan seçmenin bölgede bir normalleşme talebinin yansıması olarak yorumlandı. Aynı Paşinyan, Ağrı Dağı’nın Türkiye sınırları içerisinde olduğunu söyleyerek devlet armasında yer almasını da eleştirmişti. Siz, barıştan yanaymış gibi görünen bu tavır hakkında ne düşünüyorsunuz? Türkiye’nin, Azerbaycan’la, Türkistan’la Kafkasya’daki o büyük kalkınma projelerinde, barıştan yana tavır devam ettiği takdirde, bu projelere Ermenistan’ın da dahil olması ihtimali mümkün olabilir mi efendim?

    Artık bölgede yeni bir düzen kuruluyor. Dayanaksız ezberlerin bir kenara bırakılma vakti geldi ve geçiyor. Zamanın gerçekleriyle hareket etmek, gerçeklikle bağı olmayan uydurma tarihi öykülerle hareket etmekten her zaman daha iyidir. Şu anda bunu Paşinyan da anlamış durumda. Tarihsel süreçte neyin ne olup bittiğini öncelikle tarihçiler ele alır. Bu konuda en başından beri çok açık davrandık ve arşivlerimizi açabileceğimizi söyledik ve açtık. Şimdi gerçekçi bir zeminde yeni bir yol haritaları oluşturma zamanıdır. Umarım Ermenistan, diasporanın kendilerini esir ettiği karanlıktan kurtulup, aydınlık yarınlar için yeni başlangıçlar yapma yolunu seçer. Fırsat kapıları sonsuza kadar açık kalmaz. Onu açık kaldığı süre içerisinde iyi değerlendirmek lazım. Sadece diaspora değil, birçok kışkırtıcı bu süreçte Ermenistan’ı, sizlerin de takip ettiğiniz gibi, etkileme gayreti içerisinde. Bunların farkındayız. Zaman zaman da bizler de uyarılarımızı yaptık. Umarım Ermenistan doğru yolu tercih eder ve yeni bir dönem başlar.

    ÖZGÜR ÖZEL İLE GÖRÜŞME

    SORU: Sayın Cumhurbaşkanım yeni Anayasa için çalışmalar başladı. 1921 Anayasası da yeniden gündeme geldi. Bu arada, CHP Genel Başkanı Özgür Özel de gelecek dönemi konuşmak için sizden bir randevu talep edeceğini söylemişti. Randevu talebi geldi mi? Özür Özel’den bu konuşma ve sonrasında yeni Anayasa konusunda CHP’yle uzlaşma olur mu sizce?

    Şu an itibarıyla henüz böyle bir randevu talebi gelmiş değil. Fakat olabileceğini düşünüyoruz. Dünyada birçok alanda değişimden söz ediliyor. Sosyolojiler, teknolojiler, iklimler ve daha birçok zemin çok hızlı değişiyor. Bunu ayak uydurmak için de Türkiye’nin eskinin darbe ruhunu özünde barındıran anayasa metninden kurtulup yenilikçi ve özgürlükçü bir anayasaya kavuşma zamanı gelmiştir. Yani bu konuda Cumhuriyet Halk Partisi’nin de böyle bir değişime destek verebileceği düşüncesinde ve inancındayım. Bu görüşme sağlandığında tabii ki anayasa konusu da bizim görüşme başlıklarımızın arasında yer alacaktır. Kaldı ki Meclis Başkanımızın da liderlerle yapacağı görüşmelerde bu konuları onlarla ele alma düşüncesinin olduğunu biliyorum. Doğrusu ben de bize çok ama çok dar gelen bu mevcut anayasayla ilgili liderler olarak neler yapabiliriz, bunları konuşmakta fayda var diye düşünüyorum. Sayın Özel’in bu ziyaretinin gerçekleşmesi halinde kendisiyle de bunları konuşarak böyle bir adımı atabileceğimizi kendisine teklif etmekten daha doğal bir şey olmaz. Biz Türkiye Yüzyılı vizyonumuzun en önemli köşe taşlarından biri olan yeni anayasa çalışmalarıyla ilgili çalışmaktan, gayret etmekten geri durmayacağız. Milletimize yeni ve demokratik bir anayasa kazandırana kadar gayretimiz sürecektir.

    DEM PARTİ’YE TEPKİ

    SORU: Efendim son birkaç gündür DEM Parti’yle ilgili bir tartışma var. Mardin ve Diyarbakır Büyükşehir Belediyelerinin meclis açılışında İstiklal Marşı’nın okunmadığı ve Bayrağımızın kaldırıldığı iddiaları sebebiyle İçişleri Bakanlığı zaten mülki müfettiş görevlendirdi, bu kamuoyuyla paylaşıldı. Bugün Sayın Bahçeli’nin çok sert eleştirileri vardı. Sizin değerlendirmeleriniz nedir?

    Bu konuyu İçişleri Bakanlığımız şu anda kapsamlı bir şekilde incelemektedir. Türkiye’de hepimizi temsil eden değerler vardır. Bunları dışlamak, bunlara saygısızlık etmek, birlik ve bütünlüğümüze kastetmek anlamına gelir ve tabii ki hukuk devletinde bunun da bir karşılığı vardır. Bunları daha önce de söyledim. Teröre destek vermek, terörle müşterek hareket etmek şüphesiz ki bizim değerler silsilemize saldırıdır ve bununla ilgili olarak da Anayasanın çok açık hükümleri vardır. Türk’ü de Kürt’ü de Laz’ı da Çerkez’i de diğer gruplar da bu ülkenin hür ve eşit vatandaşlarıdır. Bunu değiştirmeye kimsenin gücü yetmez ve yetmeyecek. Birliğimize ve bütünlüğümüze böylesine kışkırtıcı eylemlerle el uzatmaya kalkanlara bundan önce hukuk zemininde hangi yanıt verildiyse aynısının ortaya konması sürpriz olmaz. Buna bir defa herkesin hazır olması gerekir. Sayın Devlet Bahçeli’nin yapmış olduğu açıklamalar Anayasa hükmünün icrasından başka bir şey değildir. Aynı durum şu anda benim için de geçerlidir. Anayasa’nın hükümlerini kimler çiğnemeye kalkıyorsa bedelini de ödemeye hazır olmalıdır.

    KAMUDA TASARRUF ÇALIŞMALARI

    SORU: Efendim kamuda tasarrufa yönelik bir çalışma yürütüldüğünü, hazırlandığını biliyoruz. Bu çalışmanın neyi kapsadığını, içeriği hakkında bilgi verebilir misiniz ve ne zaman yürürlüğe girer?

    Tasarruftan kamuda gereksiz harcamaların ortadan kaldırılması, kamu kaynaklarının etkin ve verimli kullanılması anlaşılmalıdır. Yani bundan farklı bir şey anlaşılmamalı. Bütçelerin buna göre revize edilmesi için bizler de şu anda bir çalışma yapıyoruz. Hazine ve Maliye Bakanlığımız tasarruf adımlarını takip edecek, resmi taşıt kullanımlarından, haberleşme giderlerine, temsil, tören, ağırlama hizmetlerinden, demirbaş alımlarına kadar tüm harcamalar gözden geçirilecektir. Gerçek ihtiyaçlar tespit edilip ihtiyaç dışı harcamaların önü kesilecek. Milletimizin refahını artırmak için tasarruf tedbirleri almak durumundayız. Bunun için de gereği neyse kesinlikle bunu hükümet olarak yapmakta kararlıyız. Önceliğimiz ve birinci hedefimiz, tasarrufu kamu harcamalarında uygulamak, enflasyonu düşürmek ve ekonomiyi rahatlatmaktır. Bunu daha önce biz başardık. Yine başaracağız.

    FAHİŞ FİYAT UYGULAMALARI

    SORU: Sayın Cumhurbaşkanım, gıdada özellikle son dönemde, son bir yılda hiçbir ekonomik gerekçeye tabi olmayan fahiş fiyat uygulamaları görüldü. Bununla birlikte toplumda, kafelere ve restoranlara yönelik boykot yapıldı. Hafta sonunda, geçtiğimiz süreçte. Gıdada bu fahiş fiyatla ilgili mücadelede kimine göre ambalajların üzerine ürünün kendi fiyatının yazılması gibi öneriler var. Fahiş fiyata yönelik yeni bir yol haritası ya da yeni bir adım var mı? Örneğin hapis cezası da düşünülebilir mi?

    Burada temel önceliğimiz her şeyden önce vatandaşımızın refahıdır. Fahiş fiyatlarla mücadelede yeni ve daha caydırıcı tedbirler ortaya koyabiliriz. Aşırı kar hırsı dizginlenmediği müddetçe ne kadar maaş artışı yaparsanız yapın sorun devam edecektir. Hele gıda gibi mecburi kalemlerde buna müsaade edemeyiz. Gerekli tedbirler için ilgili bakanlıklarımız şu anda çalışmalarını yapıyorlar. Kısa süre içinde somut birtakım adımlarla enflasyonu da artıran bu fahiş fiyatlara karşı mücadelemiz kesinlikle gerçekleşecektir. Ambalajların üzerine fiyatlarının yazılması konusu da düşünülebilir. Burada taviz veremeyiz, üzerine üzerine gideceğiz. Milletimizin fahiş fiyat yükünün altında ezilmesine asla müsaade etmeyeceğiz. Bunu kim yaparsa yapsın bedelini fazlasıyla ödeyecek.

  • Minibüs şoförlerinin yumruklu sopalı kavgası kamerada

    Minibüs şoförlerinin yumruklu sopalı kavgası kamerada

    Olay, Nilüfer ilçesi Odunluk Mahallesi’nde meydana geldi. İddiaya göre, yolcu dolu araçla seyir halinde olan iki minibüs şoförü; yol verme tartışmasına girdi. Artan tansiyon sonrası araçtan inen taraflar ne yolculara, ne de trafiğe aldırış etmeden bir anda kavgaya tutuştu.

    İki şoförün birbirine yumruk ve sopayla saldırdığı anlar kameraya yansırken, kavgayı çevredekiler güçlükle ayırdı.

     

  • Bursa’da TIR park halindeki araca çarptı

    Bursa’da TIR park halindeki araca çarptı

    Kaza, merkez Osmangazi ilçesi Yunuseli Mahallesi Fuat Kuşçuoğlu Caddesi üzerinde meydana geldi.

    Yağmur nedeniyle kayganlaşan yolda sürücüsünün kontrolünden çıkan tır, park halindeki hafif ticari araca dorsesi ile çarptı. Kazada yaralanan olmazken kaza anı bir işyerinin güvenlik kamerasına yansıdı.

  • Bursa’da hırsızlıkla suçladığı çalışanını silahla vurdu

    Bursa’da hırsızlıkla suçladığı çalışanını silahla vurdu

    Olay, saat 16.30 sıralarında Akhisar Mahallesi Karalar yolu caddesinde faaliyet gösteren bir oto yıkama işletmesinde meydana geldi.

    İnşaat firması sahibi Mustafa A. (50), inşaatlardan malzeme çalıp sattığını iddia ettiği işçisi Hüseyin S.’yi (55) uyardı. Hüseyin Y., patronuna hakaretler ederek arkasını dönüp gitti. Öfkelenen Mustafa A., oğulları Hasan A. (30) ve Abdükadir A. (24) ile işçi Hüseyin S.’nin peşinden koşmaya başladı. Cadde üzerinde sığındığı oto yıkamacıda yakalanan işçi, öfkeli baba ve çocukları tarafından darp edildi. O sırada Abdülkadir A., elindeki tabancayla Hüseyin S.’nin bacaklarına ateş etti. Hüseyin S., sağ bacağına isabet eden iki mermiyle ağır yaralandı. Kanlar içinde kalan işçi olay yerine sevk edilen ambulansla İnegöl Devlet Hastanesine kaldırıldı

    . Yaralının sağlık durumunun ciddiyetini koruduğu öğrenilirken, şüpheli Abdükadir A. (24) kayıplara karıştı. Olaya karışan baba Mustafa A. ve oğlu Hasan A., ifadeleri alınmak üzere karakola götürüldü.

  • 29 kişiye mezar olan yangında 9 tutuklama

    29 kişiye mezar olan yangında 9 tutuklama

    Beşiktaş Gayrettepe’de 2 Nisan tarihinde 16 katlı binanın eksi 1 ve eksi 2. katında faaliyet gösteren gece kulübünde tadilat yapımı sırasında yangın çıkmış, 2’si yabancı uyruklu 29 kişi hayatını kaybetmişti. Olaya ilişkin yürütülen soruşturma çerçevesinde adliyeye sevk edilen 11 şüpheliden 9’u Savcılıkta verdiği ifadelerinin ardından ‘taksirle birden fazla kişinin ölümüne ve yaralanmaya neden olma’ suçundan tutuklama talebiyle nöbetçi hakimliğe gönderilmişti. 2 şüphelinin ifade işlemlerinin ardından Savcılıktan serbest bırakıldığı belirtilmişti. Daha sonra tutuklama talebiyle sevk edilen 9 şüpheliden 8’i çıkarıldıkları nöbetçi hakimlikçe tutuklanarak cezaevine gönderilirken 1 şüpheli adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı.

    “Olay günü sahnecilerin son günüydü, onların işi bitecekti”

    Bazı şüphelilerin emniyette verdikleri ifadeler ortaya çıktı. İşletmenin sahibi olan ve organizasyon, tamirat ve tadilat işlerini yürüten şüpheli Şahzade Ş. ifadesinde, Ramazan ayından önce tadilat için şirketlerle görüştüğünü söyleyerek, “Diğer işleri marangoz ve demirci yapacaktı. Biz projenin uygulaması için kendi işimizi yaptıktan sonra iş yerini Kahraman beye teslim ettik. Kahraman beyle Çağatay bey yaklaşık 15 gün birlikte çalıştı. İşler ilerleyince bir yandan marangozlar işe başladı. Bildiğim kadarıyla 4-5 gün birlikte çalıştılar. Kahraman bey alt katın kasalarını bitirdi. Loca kısmını yapıyordu. Son 3 gün sahneciler de çalışmaya başladılar. Olay günü sahnecilerin son günüydü, onların işi bitecekti” dedi.

    “Anahtarı cep telefonu ışığıyla bulunduğu yerden aldım”

    Şirketin ortaklarından Fatma D. ise ifadesinde, “Eniştem Şahzade’nin borçları olması sebebiyle yaklaşık 3 yıl önce kağıt üzerinde işyerinin oranını bilmediğim bir ortaklığı üzerime aldım. Ben resmiyette ortak olduktan sonra hiçbir şekilde işyerine gitmedim” şeklinde konuştu.

    “Durumunu sorarak yer tarifinde bulundum”

    Diğer ortaklardan şüpheli Mehmet Memduh C. ise, “Olay günü muhasebe katındaki odamda otururken Kahraman E. odama gelerek, ‘ağabey yangın var herhalde’ dedi. Ben hemen odamdan dışarı çıktım. Arka iç kısımda marangoz olarak çalışan Ercan E.’yi elindeki yangın tüpüyle yangına müdahale ederken gördüm. Daha sonra ben ofise geri girdim. Bu esnada elektrikler gitti. Ortamı yoğun duman sardı. Muhasebenin yanında bulunan ofisten yan taraftaki mağazaya açılan bir kapı var. Bu kapının anahtarı benim odamda bulunur. Bu anahtarı cep telefonu ışığıyla bulunduğu yerden aldım. Kapıyı açarken Kahraman ve Salim yanıma geldi. Kapıyı açıp kendimizi dışarı attık. Hemen cep telefonumla vefat eden Atanur’u aradım, durumunu sorarak yer tarifinde bulundum. İş yeri içerisinde yoğun duman ve ateş olması sebebiyle içeriye girip müdahalede bulunamadık” diye konuştu.

    “Bu yüzden de ölü sayısının fazla olduğunu düşünüyorum”

    Şüphelilerden demir işçilerinin patronu olan Kahraman D. ise ifadesinde, “Orada genellikle 12-13 kişi çalışıyorduk. O gün iş yeri çalışanları da vardı. Sahneciler ve ahşapçıların sayısı çok fazlaydı. Bu yüzden de ölü sayısının fazla olduğunu düşünüyorum” şeklinde konuştu.

    “Alevlerin boyutu o kadar büyüktü ki binanın 6’ncı katına kadar çıkıyordu”

    Olay anında çöpleri dökmek için dışarı çıktıklarını ve döndüklerinde alevlerin üstlerine geldiğini anlatan E.E ise, “Ahmet önden gittiği için alevlerin içinde kaldı. O çıkamadı biz hemen dışarı kaçtık. Alevlerin boyutu o kadar büyüktü ki binanın 6’ncı katına kadar çıkıyordu” ifadelerini kullandı.

    İlgili kamu ve belediye görevlileri hakkında soruşturma

    Öte yandan, söz konusu işyerinin ruhsatlandırılması, çalışma izni ve esasları ile süreç içindeki denetimlerine dair tüm bilgi ve belgelerin toplanılma aşamasında olunduğu ve ilgili kamu görevlileri veya belediye görevlileri hakkında ise memurlar ve diğer kamu görevlilerinin yargılanması hakkında kanun hükümlerine göre soruşturma başlatılacağı da öğrenildi.

    Yılmaz Tunç’tan açıklama

    Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, İstanbul’un Beşiktaş ilçesinde meydana gelen ve 29 kişinin hayatını kaybetmesiyle sonuçlanan yangın hakkında sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından başlatılan soruşturmanın tüm yönleriyle devam ettiğini ifade etti. Bakan Tunç, soruşturma ile ilgili 4 Cumhuriyet Savcısı’nın görevlendirildiğini belirterek, “Yangının çıkış sebebi ve sorumluların tespiti için oluşturulan uzman bilirkişi heyeti çalışmalarını sürdürmektedir. Yürütülen soruşturma kapsamında; bilirkişi ön raporunda kusurlu oldukları belirlenen, 8 kişi hakkında taksirle birden fazla kişinin ölümüne ve yaralanmasına neden olma suçundan tutuklama, 3 kişi hakkında da adli kontrol kararı verilmiştir” ifadelerini kullandı.

    Bakan Tunç, ayrıca söz konusu işletmenin ruhsatlandırılması, çalışma izni ve esasları ile süreç içerisindeki tüm denetimlere dair belgelerin ilgili kurumlardan istenmiş olduğunu ve bu konuda sorumluluğu bulunan kişiler hakkında da soruşturma işlemlerinin devam edeceğini açıkladı.

     

     

     

  • Bursa’da yabancı uyruklu 19 şahıs yakalandı

    Bursa’da yabancı uyruklu 19 şahıs yakalandı

    Bursa Emniyet Müdürlüğü, Göçmen Kaçakçılığıyla Mücadele ve Hudut Kapıları Şube Müdürlüğü ekipleri, düzensiz göçün önlenmesi, göçmen kaçakçılığı suçunun deşifre edilmesi, suç failleri ve organizatörlerinin yakalanmasına yönelik operasyon düzenledi. Yasa dışı yollarla ülkeye giriş yapan şahısların izinsiz olarak çalıştırıldığı tespit edilen işyerine yapılan operasyonda, 19 yabancı uyruklu şahıs yakalanarak gözaltına alındı. İşlemlerinin ardından Bursa İl Göç İdaresi Müdürlüğü’ne teslim edildi. Düzensiz göçmenlere kalacak yer temin ederek barınma ve iş imkanı sağlayan A.Ş. ve G.K. yakalanarak gözaltına alındı.