Etiket: mühendis

  • “Alınmayan tedbirler, yeni bir felaketin habercisidir”

    “Alınmayan tedbirler, yeni bir felaketin habercisidir”

    TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası Bursa Şubesi, BAOB Akademik Odalar Birliği’nde 17 Ağustos 1999 Gölcük Depremi’nin 25’inci yıldönümünde basın açıklaması yaptı. Yakın bir zamanda beklenen Marmara Depremi öncesi alınması gereken önlemleri vurgulayan İnşaat Mühendisleri Odası Bursa Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı Serdar Atilla Erdem, geçmiş dönemlerde yaşanan depremlerde çok büyük acılar yaşandığını ve büyük ekonomik sıkıntıları da beraberinde getirdiğini söyleyerek, “Büyük Marmara depreminin 25. yılında her yıl olduğu gibi bir kez daha uyarmaya devam ediyoruz. Uyarılarımızda ne kadar haklı olduğumuzu görmek için bu 25 yılda yaşanan diğer depremlerin yıkıcı sonuçlarına bakmak yeterlidir. Uyarılarımızda ne kadar haklı olduğumuzu görmek için bu 25 yılda yaşanan diğer depremlerin yıkıcı sonuçlarına bakmak yeterlidir” dedi.

    “Büyük Marmara depreminin 25. yılında uyarmaya devam ediyoruz”

    İnşaat Mühendisleri Odası Bursa Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı Serdar Atilla Erdem yaptığı açıklamada, “Tarihimizin en büyük afetlerinden biri olan Gölcük depreminin üzerinden çeyrek asır geçti. Gölcük merkezli 7,4 büyüklüğündeki deprem başta Marmara bölgesi olmak üzere tüm Türkiye`yi derinden etkilemiştir. Yalnızca can ve mal kayıpları itibariyle değil meydana geldiği bölgenin, sanayinin ve nüfusun yoğunlaştığı bir coğrafya olması dolayısıyla depremin ekonomik sonuçları da ağır olmuştur. Tüm ülkeyi sarsan bu afetin ardından depremlere yönelik konular kamuoyunda yoğun bir şekilde tartışılmış, depremlere yaklaşımın yalnızca afet sonrası müdahale ve yara sarma faaliyetleriyle sınırlı tutulamayacağı, depremlere hazırlık çalışmalarının enine boyuna değerlendirilerek kalıcı çözümler üretilmesi gerektiği konusunda bir konsensus oluşmuştur. Nitekim devam eden süreçte birçok kamu kurum ve kuruluşu, üniversiteler ve meslek odalarınca depreme yönelik hazırlık, güvenli ve sağlıklı kentleşme konularında bilimsel-teknik çalışmalar yapılmış, raporlar hazırlanmış, eylem planları oluşturulmuştur. Ancak afete hazırlık konusunda yürütülen tartışmalar zamanla gündemden çıkmış, yapılan onca bilimsel-teknik çalışma ise kurumların tozlu raflarında unutulmaya terk edilmiştir. Oysa başta odamız olmak üzere deprem gerçeğinin unutulmaması, gerekli tedbirlerin alınması için bir an önce harekete geçilmesi gerektiğini ısrarla hatırlatmaya, kamuoyunda farkındalık oluşturmaya çalışmış, yetkili kurumları ise harekete geçmeye çağırmıştır. Büyük Marmara depreminin 25. yılında her yıl olduğu gibi bir kez daha uyarmaya devam ediyoruz. Uyarılarımızda ne kadar haklı olduğumuzu görmek için bu 25 yılda yaşanan diğer depremlerin yıkıcı sonuçlarına bakmak yeterlidir. 1855 Bursa Mustafakemalpaşa depremini unutmadığımızı belirterek, 1 Mayıs 2003 Bingöl depremi, 23 Ekim-9 Kasım 2011 Van depremleri, 24 Ocak 2020 Elazığ Sivrice depremi ve 30 Ekim2020 İzmir depreminde binlerce kişi hayatını kaybetti, binlerce yapı yerle bir olurken kentlerin altyapıları çöktü, haftalar, hatta aylarca deprem bölgelerinde yaşam normale dönemedi. 6 Şubat 2023 depremlerinin acı sonuçları ise hala sıcak, hala içimizi yakıyor. Görüldüğü gibi, bizler her 17 Ağustos’ta ülkemizin yapı stoku, yapı üretim ve denetim süreci başta olmak üzere depreme hazırlık konusundaki uyarılarımızı ne kadar vurgulasak da alınmayan tedbirler, görmezden gelinen deprem gerçeği sonucu can ve mal kayıpları yaşanmaya devam etmiştir. Orta ölçekli sayılabilecek depremlerde bile can kayıplarının ve bina hasarlarının bu kadar büyük olması adeta 6 Şubat Depremleri öncesi bir uyarı niteliği taşımıştır. Ancak ne yazık ki bu uyarıların da dikkate alınmaması, afet yönetiminin yeterli nitelikte yapılamaması, kentsel dönüşüm uygulamalarının deprem gerçeğinden ziyade ekonomik kaygılarla yapılmış olması 6 Şubat 2023 depremlerinde acı sonuçları ortaya koymuştur” şeklinde konuştu.

    Yapı stoku alarm veriyor

    Kentsel Dönüşüme giren 238 bin yapının yetersiz olduğuna dikkat çeken Erdem, “Depremlere hazırlık çalışmalarının başında yapı stokunun iyileştirilmesi gelmektedir. Oysa ülkemizde yapı stokunun durumu tam anlamıyla belirsizlik içindedir. Öyle ki Türkiye’de yapı stokunun sayısı, bunların ne kadarının riskli olduğu bile tam anlamıyla bilinmemektedir. TBMM`nin İzmir Depremi sonrası kurduğu Araştırma Komisyonun Temmuz 2021 tarihli raporuna göre Türkiye`de 10 milyon civarında olan yapı stokunun 6-7 milyon civarında olan kısmı riskli yapı statüsündedir. Yine TBMM’nin Kahramanmaraş Depremleri sonrası kurduğu Araştırma Komisyonunun 6 Şubat Depremlerine ilişkin hazırladığı Mayıs 2023 tarihli raporuna göre son 11 yıl içerisinde ülke genelinde 238 bin civarında riskli yapının “Kentsel Dönüşüm” uygulanarak yenilenmesi sağlanmıştır. Telaffuz edilen riskli yapı tahminlerinin yanında, 238 bin sayısı oldukça yetersizdir” dedi.

    “Çare şehirlerimizde bütüncül kentsel dönüşümdür”

    Kentsel dönüşümün parsel yerine mahalle bazında yapılması gerektiğini vurgulayan Erdem, “Bursa, hem doğumlara bağlı nüfus artışı hem de göçlerle büyümeye devam etmektedir. 2023 yılı TÜİK verilerine göre 95 bin 935 kişi ile Bursa en fazla göç alan 5’inci şehir olmuştur. Gelen göçün barınma ihtiyacı doğru yönetilememiş ve bu ihtiyacın karşılanması açısından kaçak ve mühendislik hizmeti almadan yapılan yapılar ve hatta mahalleler oluşmuştur. Elimizdeki yapı stoğunun durumunu tahmin edebilsek de gerçek veriler elimizde yoktur. Bu sebeple ilk yapılacak iş mevcut yapı stoğunun tüm Bursa’da tespiti ve kentsel dönüşümde öncelikli bölgelerin belirlenmesinde kullanılmasıdır. Bu çerçevede Yapı Stoğu Envanteri çıkarıldıktan sonra tüm Bursa için bir Kentsel Dönüşüm Strateji Belgesi çıkarılarak acilen Kentsel Dönüşüm Kriterleri tüm kentimiz için aynı olacak şekilde belirlenip 1.Derece Riskli Bölgelerden başlayarak uygulama sürecine geçilmelidir. Kentsel dönüşüm parsel bazlı değil mahalle bazlı, bütüncül bir yaklaşımla yapılmalı, süreç Büyükşehir Belediyemiz önderliğinde, şeffaf bir şekilde, Meslek Odalarının, Kamu Kurumlarının içinde olduğu, ortak akılla yapım yöntemi belirlenerek bir an önce hayata geçirilmelidir. Bu süreç yaşanırken halkımız riskin büyüklüğü konusunda ikna edilmeli, eğitilmeli ve kentsel dönüşüme katkı koymaya hazır hale getirilmelidir” diye konuştu.

  • Depremden etkilenerek, deprem cihazı geliştirdi

    Depremden etkilenerek, deprem cihazı geliştirdi

    Denizli’de yaşayan Sadi Başar isimli şahıs, depremlerden etkilenerek, bir cihaz geliştirdi. Bursa’da bulunan ve Marmara Bölgesi’nde incelemeler yapan Başar, elde ettiği verileri devletin ilgili kurumlarıyla paylaşmak istediğini söyledi. Başar, geliştirdiği cihazın depremleri öncesinde nasıl belirleyebildiğini anlattı.

    Marmara Bölgesi’ne dikkat çeken Başar, vatandaşlara da yarılarda Bulundu.

    Başar, amacının hem vatandaşlara hem de yetkililere depremleri önceden haber verebilmek olduğunu söyledi.

  • Gabar Dağı’nda petrol sahasında bir mühendis hayatını kaybetti

    Gabar Dağı’nda petrol sahasında bir mühendis hayatını kaybetti

    Valilikten yapılan yazılı açıklamada, “Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı Şırnak Bölge Müdürlüğü’ne bağlı ŞAY sahasında faaliyet gösteren bir sondaj kulesinde beton zeminin çökmesine bağlı olarak iş kazası yaşanmıştır. Kule enkazının altında kalan sondaj işçisi Furkan Tatar kazadan hemen sonra kurtarılarak helikopter ile hastaneye sevk edilmiştir. Kazada bir mühendis hayatını kaybetmiştir. Kazadan hafif yaralı olarak kurtulan bir işçi de Cizre Devlet Hastanesine sevk edilmiştir. Olayla ilgili incelemeler başlatılmıştır. Vefat eden mühendisimize Allah’tan rahmet, ailesine sabır ve başsağlığı, yararlılarımıza da acil şifalar diliyoruz” denildi.

  • Bursa’da genç mühendis gözyaşları ile uğurlandı

    Bursa’da genç mühendis gözyaşları ile uğurlandı

    Feci kaza dün saat 16.00 sıralarında Bursa’nın Orhangazi ilçesine bağlı Yeniköy Mahallesi’nde meydana gelmişti. 28 yaşındaki genç mühendis Tuncay Erdil, kendisine ait motosiklet ile Yeniköy’den Orhangazi istikametine seyir halindeyken motosikletin kontrolünü kaybederek devrilmiş, genç adam kaldırıldığı hastanede hayatını kaybetmişti.

    Son yolculuğuna uğurlandı

    Henüz hayatının baharında motosiklet kazasına kurban giden Tuncay Erdil Yeniköy’de son yolculuğuna uğurlandı. Tuncay Erdil’in cenazesi Adli Tıp Kurumu’ndaki işlemlerinin ardından Yeniköy’deki baba evine getirildi. Burada helallik alınan Tuncay Erdil, daha sonra Yeniköy Yeni Camii’nde öğlen vakti kılınan cenaze namazının ardından son yolculuğuna uğurlandı. 3 kardeşin en büyüğü olduğu belirlenen Tuncay Erdil’in tutkunu olduğu ve sürekli giydiği Bursaspor forması ise tabutuna kondu.

    Motosiklet kazasında hayatını kaybeden Tuncay Erdil’in babası Nevzat Erdil’in 2,5 ay önce hayatını kaybettiği öğrenildi.

  • O kız çocuğu mühendis oldu

    O kız çocuğu mühendis oldu

    Elazığ’ın Kovancılar ilçesinde 2008-2012 yılları arasında kaymakam olan Düzce Valisi Selçuk Aslan, o dönemde kız çocuklarının okula gönderilesi için önemli çalışmalar gerçekleştirdi. Okula gidemeyen kız çocukları arasında bulunan Sebila Çolak da, Selçuk Aslan’ın girişimleriyle eğitim gördü. İlkokul ve ortaokulu tamamlayan Sebila Çolak, daha sonra Fırat Üniversitesi’nde İnşaat Mühendisliği okudu. Mezun olan Çolak, Düzce’de Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın TOKİ konutlarında çalışmaya başladı. Şantiyede 950 çalışanın arasında tek kadın olarak çalışan 24 yaşındaki Sebila Çolak, mesleğini özveriyle sürdürüyor.

    “Kadın olarak hiç bir zorluk yaşamadım”
    Lisans eğitimin tamamladıktan sonra işe başladığını söyleyen Sebila Çolak, “Düzce Kirazlı Mahallesi’nde yapımı devam eden TOKİ konutlarının şantiyesinde çalışmaya başladım. Şantiyede çalışıyor olmamdan dolayı karşıma zorluklar çıkıyor. Sahadayken stresli olabiliyoruz ama kadın olarak hiç bir zorluk yaşamadım. Tam aksine bir kadın olarak bu mesleği yaptığım için yöneticilerim, teknik personeller, ustalar ve işçiler herkes büyük saygı gösterdi. Benim sahadaki görevim imalatları takip etmek. Taşeronların önünde engel varsa bunları kaldırıyorum” dedi.

    “Kadın elinin değdiği her şey güzelleşir”
    “Kadın elinin değdiği her şey güzelleşir” diyen Çolak, “Bence bir kadın elinin değmesi burayı güzelleştirdi. Bir kadına doğru ayakkabıyı giydirirseniz dünyayı bile değiştirebilir. Kadınlarımız da dünyayı değiştirebilecek güçte. 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’müz kutlu olsun” şeklinde konuştu.

    “Selçuk Aslan, kız çocuklarının eğitimine katkı sağladı”
    2008-2012 yılları arasında Elazığ Kovancılar Kaymakamı olarak görev yapan Selçuk Aslan sayesinde eğitim gördüğünü söyleyen Çolak, “Ben ilkokula gidiyorken o dönemlerde Kovancılar Kaymakamımız, şu an Düzce Valimiz Selçuk Aslan kız çocuklarının eğitiminde çok büyük destekte bulundu. Bana da çok büyük destekleri oldu. Fırat Üniversitesini kazanmamda büyük etkisi oldu. Ayrıca annem ve babam da bu süreçte bana destek verdi. Her birine çok teşekkür ediyorum” ifadelerini kullandı.

  • Gemi mühendisleri Bursa Teknik Üniversitesi’nde

    Gemi mühendisleri Bursa Teknik Üniversitesi’nde

    Mimar Sinan Yerleşkesi Turkuaz Salon’da düzenlenen etkinliğe BTÜ Rektörü Prof. Dr. Naci Çağlar, Rektör Yardımcıları Prof. Dr. Sinan Uyanık, Prof. Dr. Beyhan Bayhan, Prof. Dr. Barış Tamer Tonguç, gemi ve denizcilik sektöründen firma temsilcileri, akademisyenler ve öğrenciler katıldı. “Gemi Mühendisleri Bursa’da” panelinin açılış konuşmasını yapan Rektör Naci Çağlar, gemi mühendisliği, denizcilik ve deniz endüstrisinin, insanlık tarihinin en önemli sektörlerinden biri olduğunu vurguladı. Rektör Çağlar, “Bugün bu önemli sektörün paydaşlarını bir araya getirerek, deneyimlerimizi ve bilgilerimizi paylaşma fırsatı buluyoruz. BTÜ olarak, bu paneli düzenlemekten büyük mutluluk ve gurur duyuyor, gemi mühendisliği ile denizcilik sektöründe geleceğin liderlerini yetiştirmek adına çalışmalarımıza devam ediyoruz. Panelimizde sizlerle bir araya gelmemizin amacı, gemi inşa ve denizcilik sektörünün önemini vurgulamak, sektördeki gelişmeleri takip etmek ve geleceğe dair vizyonumuzu güçlendirmektir” dedi.

    Sektöre yön verecek mezunlar

    Denizcilik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Erinç Dobrucalı ise 4 farklı panelde alanında uzman ve sektörün önde gelen isimleriyle; savunma sanayi, gemi inşa ve onarım, denizcilik sektörünün geleceği ve gemilerde güvenlik konularını ele alacaklarını söyledi. Dobrucalı, “Denizcilik Fakültesi olarak kurulduğumuz ilk günden beri denizciliğin ve gemi mühendisliğinin temel taşlarına, sıkı sıkıya bağlandık. Fakültemizin genç dinamik ve alanında uzman öğretim üyeleriyle, mezunlarımızı sektöre en iyi şekilde hazırlamak için çalışmalarımızı sürdürüyoruz. İlk mezunlarımız olacak öğrencilerimiz, sadece birer mezun değil aynı anda gemi inşa sektörüne yön verecek meslektaşlarımız olacak” diye konuştu.

    Kariyer planlamasına katkı

    Gemi Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Üyesi Can Serbest, BTÜ Denizcilik Fakültesinin yapacağı tüm çalışmalarında yanlarında olduklarını belirterek, panelin başarılı geçmesi temennisinde bulundu. BTÜ Gemi ve Denizcilik Topluluğu Başkanı Ahmet Korkut da “Her yıl gerçekleştirdiğimiz bu zirveyle temel amacımız biz öğrencilerle, gemi inşa ve denizcilik sektörü arasında bağ kurmak ve kariyer planlamasın oluşması sağlamaktır” ifadelerini kullandı.

    Uzman ssimler deneyim ve önerilerini paylaştı

    Açılış konuşmalarının ardından Savunma Sanayi Paneli’ne geçildi. Prof. Dr. Erinç Dobrucalı moderatörlüğündeki panelde; Sefine Tersanesi Askeri Projeler Koordinasyon ve iletişim Direktörü Önder Kara, SEFT Mühendislik Dizayn Direktörü Kamil Afacan, SSB Harp Gemisi Projeleri Savunma Sanayii Uzmanı İlker Sercan Çimen, STM Endüstriyel İş Birliği Yöneticisi Hikmet Aybar ve DKK Dizayn Proje Ofisi Dahili Tekne Donatım Mühendisi Üsteğmen Mustafa Esat Köse konuşmacı olarak yer aldı. Doç. Dr. İbrahim Özsarı’nın moderatörlüğündeki “Gemi İnşaa ve Onarım Paneli”nde ise; Art Tersanesi Tersane Müdürü Salih Bostancı, Beşiktaş Tersane Dizayn Müdürü Bilge Kaan Bulut, Cemre Tersanesi İş Geliştirme Müdürü Burak Mursaloğlu, Sedef Tersanesi Stratejik Planlama ve İş Geliştirme Direktörü Fahri Arısoy, Sefine Tersanesi Yeni İnşa İş Geliştirme ve Teknik Proje Direktörü Selçuk Bakanoğlu konuşmacı oldu. Denizcilik Sektörünün Geleceği Paneli’nin moderatörlüğü ise Dr. Öğretim Üyesi Naz Yılmaz tarafından gerçekleştirildi. Bu panelde konuşmacı olarak; Ares Tersanesi Genel Müdür Yardımcısı Oğuzhan Pehlivanlı, Delta Marin İş Geliştirme Direktörü Dirim Şener, GİSBİR Yönetim Kurulu Üyesi Salih Bostancı ve Kuasar Marin Dizayn Yöneticisi Erkan Ülke bulundu. Günün son paneli “Gemilerde Güvenlik, Klaslama ve Denetim” konusuyla Dr. Mesut Taner’in moderatörlüğünde yapıldı. Bu panelin konukları ise şu isimler oldu: Bureau Veritas Türkiye Yeni Gemi İnşa Müdürü Murat Ölçer, İlkfer Denizcilik Genel Müdürü Feramuz Aşkın, Kuzey Sigorta Danışma Kurulu Üyesi Cem Melikoğlu, Türk Loydu Eğitim ve Vasıflandırma Bölüm Müdürü Erdal Gedikoğlu.
    ‘Gemi Mühendisleri Bursa’da etkinliği kapsamında Mimar Sinan Yerleşkesi’nde ‘gemi demiri’ açılış töreni de yapıldı. Gün boyu süren etkinlik, teşekkür plaketlerinin konuklara takdimiyle son buldu.

  • Robot mühendise saldırdı

    Robot mühendise saldırdı

    ABD’nin Texas eyaletinin başkenti Austin’de elektrikli otomobil üreticisi Tesla’nın fabrikasında üretim robotlarından birinin bir yazılım mühendisine saldırdığı açıklandı. Kasım 2021’de meydana gelen olayda, araba parçalarını montajlamak için tasarlanan robotun mühendisi sıkıştırdığı, metal ‘pençelerini’ mühendisin sırtına ve kollarına sapladığı, zeminde kan izleri oluştuğu belirtildi. Olaya ilişkin yayınlanan bir raporda, mühendisin robottan kurtulmaya çalıştığı sırada bir çalışanın robotun “durdurma” düğmesine bastığı ifade edildi. Robotun etkisiz hale gelmesinin ardından bulunduğu alandan yuvarlanıp düşen mühendisin sol elinde “açık bir yara” oluştuğu aktarıldı.

    Yaralanan mühendisin olayın ardından işten izin almadığı ve çalışmaya devam ettiği kaydedildi.
    Öte yandan, Tesla’dan konuya ilişkin bir açıklama yapılmadı.

  • Bursa’da mühendisliği bırakıp çiftlik kurdular

    Bursa’da mühendisliği bırakıp çiftlik kurdular

    Bursa’nın kırsal Karacabey ilçesinde yaşayan iki kardeş, sırt sırta verip kurdukları 15 dönümlük çiftlikte ucuz ve doğal et üretiyor. Çiftlik içerisinde bir ekosistem oluşturan kardeşler, hayvanların gübreleri ile 300 dönüm arazide yetiştirdikleri mısır, ot ve samanlarla hayvanları besleyerek hem maliyeti azaltıyor hem de doğal ürün elde ediyor. Kendi kendine yeten çiftlikte üretilen hiçbir ürün israf olmazken, maliyet en aza indirilerek ucuz et elde ediliyor. Çiftlikteki hayvanların gübreleriyle yetiştirdikleri ürünlere, hiçbir katkı maddesi eklemeden tekrar hayvan yemi olarak kullanan çiftçiler, sürdürülebilir sistemleriyle diğer çiftçilere örnek oluyor. Hayvanların yeminden, sütüne kadar tamamen doğal bir üretim yaptıklarını belirten ağabey kardeş, bu sayede toplum sağlığını koruyor. Yerli hayvan kullandıklarını söyleyen kardeşler çiftliklerine dışarıdan herhangi bir ürün sokmadıklarını söyleyerek milli servete katkı sağlıyor.

    Küçük çaplı bir ekosistem kurdular

    37 yaşındaki Fatih Eren, Ankara’da özel bir üniversitede elektrik elektronik mühendisliğini tamamladı. 23 yaşında okuldan mezun olan Fatih Eren’in kardeşi 31 yaşındaki Tuna Eren de özel bir üniversitenin elektrik elektronik mühendisliğini 2015’te bitirdi. Kurdukları çiftliği bilimsel temelde yönetmek isteyen kardeşlerden Tuna Eren, Uludağ Üniversitesi Ziraat Fakültesi Zooteknik Bölümü Yemler ve Hayvan Besleme Yüksek Lisansını da 2022’de tamamladı. Baba mesleği olan Ankara merkez olmak üzere İstanbul ve İzmir’de şubeleri bulunan aile şirketlerinde, Türkiye genelinde güvenlik ve network altyapı sistemleriyle ilgili yaklaşık 7 yıl çalışan Eren kardeşler, başka sektör arayışına girdi. Hizmet sektöründen gıda sektörüne geçerek üretim bazlı çalışmalar için kolları sıvayan kardeşler, yaklaşık 8 yıl önce Ankara ve İstanbul’dan Bursa’nın Karacabey ilçesine gelerek 15 dönüm arazi üzerinde bulunan çiftliği satın aldı. Çiftlik çevresindeki 300 dönüm tarla kiralayan Eren kardeşler, önce kendi yemlerini üretti, ardından yemlerin israf olmaması için bir ekosistem kurdu. Ürettikleri yemleri önce büyükbaş, ardından küçükbaş, sonra kümes hayvanları ve tavşanlara verdikten sonra hayvanlardan elde edilen gübreyi de tarlalarda tekrar kullanarak maliyetlerini en alt seviyeye çekmeyi başardı.

    Her şeyi sıfırdan yaptılar

    Ağabey Fatih Eren, kısaca süreci şu sözlerle özetledi:
    “Hikaye 7 yıl önce başladı. Elektronik sektöründe 10 yıllık bir firma sahibiyiz ağabey, kardeş. Sektördeki değişiklikleri ön görerek farklı bir sektör arayışına girdik. Sonu olmayan bir sektör olarak da gıdaya yönelmek istedik. Daha önceki işimiz hizmet sektörüydü, biz üretmek istedik. Üretmenin daha bereketli olacağına inandık. Bölge olarak da Bursa Karacabey ilçesini seçtik. Gerek devlet teşvikleri, tarımsal faaliyetlerin bu bölgede yoğun olması bizim burayı tercih etmemize sebep oldu. 15 dönüm üzerindeki çiftliğimizi satın alarak bu işe giriştik. Her şeyi sıfırdan ağabey kardeş ikimiz yaptık. İkimizde elektrik elektronik mühendisiyiz. Kardeşim Tuna, bu işin daha bilimsel yapılabilmesi için Bursa Uludağ Üniversitesi Ziraat Fakültesi’ni de bitirdi ve yüksek lisansını da yaptı. Sırtımıza bilime dayadığımız için çok şükür bugünlere geldik”

    “Bu bize baba nasihatidir”

    Çiftliklerinde hiçbir şeyin israf olmadığına dikkat çeken ağabey Eren, “Bu bize baba nasihatidir. İşimizdeki bereketin sebebini buna bağlıyoruz. Bizim çiftliğimize giren her ürün önce büyükbaş hayvanlarımızda değerlendiriliyor, buradan arta kalan yemler küçükbaşa gidiyor, orda alta kalanları da kümes hayvanlarımıza gidiyor oradan da artanları en son tavşanlarımız yiyor. Böyle bir kapalı ekosistem diyebiliriz. Bu şekilde bir şey zayi olmuyor. İşin verimi ve sürdürülebilirliği maksimum seviyede oluyor. Yemlerin tamamını kendimiz üretiyoruz. Çiftlik çevresindeki tarlarda ürünleri yetiştiriyoruz. Buradan hasat ettiğimiz ürünleri de depoluyoruz. Bunları bilimsel metotlarla saklayarak hayvanlara veriyoruz” şeklinde konuştu.

    Ziraat fakültesini bitirip, yüksek lisansını tamamladı

    Ankara’da elektrik elektronik mühendisliğinden mezun olan kardeş Tuna Eren, “İkinci üniversiteyi Uludağ Üniversitesi Ziraat Fakültesi’nde okumamın sebebi hayvan besleme üzerineydi. Bu işi bilime dayalı, verimli hayvancılık yapabilmek için okumam gerekiyordu ve okudum. Ağabeyimle birlikte bu çiftlikte çok emeğimiz var. Biz bu çiftliği bir anda bu son haline getirmedik. Her sene üzerine koyarak, bilgiye tecrübemizi ekleyerek bugünlere geldik. Şu andaki tek amacımız burada verimli hayvancılık yapabilmektir” dedi.

    “Doğa sevgisi sayesinde kolay adapte olduk”

    Radikal bir kararla büyükşehir hayatından buraya geldiklerini fakat bu işe başlamalarının bir süreç olduğunun altını çizen Tuna Eren, “8 yıllık süreçte biz yavaş yavaş elektronik işlerimizi azaltarak bütün enerjimizi bu işe kanalize ettik. Bugün geldiğimiz noktada bu işe kendimizi adapte olmuş hissediyoruz. Mutluyuz, üretmenin mutluluğunu ben yaşıyorum. Büyükşehirden buraya gelmek benim için pozitif oldu. Belki de içimizdeki doğa sevgisi bu adaptasyon sürecini daha kolaylaştırdı” ifadelerini kullandı.

  • Mühendis adayları verimliliği konuştu

    Mühendis adayları verimliliği konuştu

    Atatürk Eğitim ve Kültür Merkezi Cumhuriyet Konferans Salonu’nda düzenlenen etkinliğe; Düzce Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nedim Sözbir, Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Ali Öztürk, öğretim elemanları ve öğrenciler katıldı.

    Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Ali Öztürk, konferansa konuşmacı olarak katılan davetli konuklara teşekkür ederek, gençlerin kalkınmanın hem öznesi, hem de hedefi olduğunu söyledi.

    Geleceğin Türkiye’sinin en önemli özelliğinin temelde verimlilik anlayışına dayalı ve insan merkezli kalkınma olması gerektiğini vurgulayan Öztürk, “Bu konuda toplum olarak ortak bir anlayışa varmalıyız. İnsanlarımızın refah ve mutluluğunu yükseltmeden belki bazı dönemler yüksek iktisadi büyümeler görebiliriz fakat, ekonomik kalkınmaya erişemeyiz. Kalkınmak için de öncelikle sağlıklı ve sürdürülebilir bir büyüme ortamına ihtiyacımız var. Sermaye artışı ile belli bir üretim seviyesine erişebilirsiniz. Fakat verimlilik artışı olmadan sürdürülebilir bir katma değer katmaz ve emsallerinizden geride kalırsınız” ifadelerine yer verdi.

    Ülkemizin öncelikle beşeri sermayesinin yükseltilmesi gerektiğinin altını çizen Öztürk, inovasyon potansiyelini artırarak, sabırla, kararlılıkla ve planla ülke verimliliğinin artacağını dile getirdi. Mühendis adayı gençlerden beklentilerinin öğrencilik yıllarını olabilecek en yüksek verimlilikle, planlı bir şekilde çok faydalı geçirmeleri olduğunu vurgulayan Ali Öztürk, zaman yönetimini de dikkatli yapmaları gerektiğini ifade etti. Programın yararlı geçeceğine inandığını söyleyen Rektör Yardımcısı Öztürk, tüm katılımcılara ve programa katkı sunanlara teşekkür etti.

    Bilgi ve deneyimlerini paylaştı

    Gerçekleştirilen açılış konuşmalarından sonra konferans; Anıl Dönmez, Bürke Nazlı Çınar ile Erbakan Malkoç’un sunumlarıyla devam etti. Verimli olabilmek için uygunluğun göz önünde bulundurulması gerektiğinin altını çizen konuşmacılar, bir işe en iyisini değil, en uygun birisinin alındığında verimli olunacağına dikkat çekti.

    Kişinin ne yapmak istediğini deneyimleyerek doğru bir şekilde öğrenebileceğini söyleyen davetli konuşmacılar, mühendis adayı öğrencilerimizden şimdiden iş deneyimlerine başlaması tavsiyesinde bulundu. Dünyadaki yeniliklerin ve değişimin iyi takip edilmesi gerektiğinin altını çizen konuşmacılar, bu yenilikleri takip edebilmek için de sürekli bir eğitim içinde olunması gerektiğini ifade etti.

    Zorluklar karşısında dirayetli durarak çözüm odaklı düşünülmesi gerektiğini söyleyen konuşmacılar, başarının bir şeyi elde etmek olmadığını, çıkabilecek engellere karşı çözüm yollarının geliştirilmesi olduğunu dile getirdi.

    Düzce Üniversitesi’nde genç mühendis adayları ile bir arada bulunmaktan dolayı memnuniyetlerini dile getiren davetli konuklar, kendilerine bu fırsatı verenlere teşekkür etti.

    Program Rektör Nedim Sözbir’in İş İnsanı Erbakan Malkoç’a teşekkür plaketi vermesi ve hatıra fotoğrafı çekimi ile sona erdi.

  • Köylüler için su kaynakları tespit ediyorlar

    Köylüler için su kaynakları tespit ediyorlar

    Güneydoğu’da sulama suyu sıkıntısı çeken çiftçiler, çareyi yeraltı sularında arıyor. Jeoloji mühendisi Fahri Çelik, yaptığı araştırmalarda yeraltı sularında, madenlerde ve petrol yataklarında bölgenin zengin olduğunu söyledi.
    Şu an Türkiye’nin neresinde olursa olsun kimin suyu yoksa kesinlikle oralarda bir su damarı bulunmakta olduğunu belirten Çelik, suyun akıcı olduğunu ve bunu bulabileceğini dile getirdi.
    Cihaz kullanmadan jeolojik yapılar formasyonuna bakarak hangi formasyon olduğuna, yaşlarına bakarak suları rahatlıkla bulabildiğini belirten Çelik, “Halkımız kesinlikle mutlu olsun kesinlikle hiç bir zaman üzülmesin yeraltı suyu kolay kolay bitmez ve nerede olduğunu biliyoruz. Suyun tatlı mı, sodalı mı veya minareli mi olduğu anlıyoruz. Yeraltına baktığımız zaman cihazlarla her şeyini güzel bir şekilde tespit etmekteyiz” dedi.
    Ülkenin birçok şehrinde su bulduğunu ifade eden Çelik, “Mardin, Şırnak, Batman ve Diyarbakır gibi birçok şehirde bulunmayan, gidip önceden sondaj yapılmış ve sondaj yaptığı halde su bulunmayan yerlerde gittik oralarda suyu bulduk. Her yerde güzel bir damar bulunabilir. Bir tarlada bulunmadıysa diğer tarlada olabilir. Şu anda bulunduğumuz mevkii Mardin Kabala. Bir noktada bulunmayan su, 20 metre ilerde 100 metrelik bir sondaj yaptık fakat bir damla su çıkmadı. Tarlanın diğer tarafında 55 metrede suyu bulduk. Su damarı bulunuyor ve Türkiye’nin neresinde olursa olsun su damarının rahatlıkla bulabiliyoruz” diye konuştu.

    Güneydoğu bölgesinin kireç taşı ve kayalık olduğu için çökme de olmayacağını aktaran Çelik, “Su ne kadar çekilirse çekilsin herhangi bir çökme olmuyor. Şu anda çiftçilerimiz sularını çekebilirler bir sıkıntı yok. Yeraltı sularımızda herhangi bir azalma yok. Sıcaklıkların artmasında kesinlikle yeraltı sularımızı herhangi bir zararı olmamıştır. Bunu rahatlıkla söyleyebiliyoruz” şeklinde konuştu.