Etiket: mülteci

  • Mültecilere 50 milyon dolar destek

    Mültecilere 50 milyon dolar destek

    ABD Başkanı Joe Biden, yayımladığı başkanlık genelgesiyle, Dışişleri Bakanı Antony Blinken’a Türkiye ve Suriye’de depremlerden etkilenen mültecilerin acil ihtiyaçlarının karşılanması bağlamında 50 milyon dolarlık yardım yapma yetkisi verdi.

    Şubat 2023’te Türkiye ve Suriye’deki depremlerden kaynaklanan beklenmedik acil mülteci ve göç ihtiyaçlarının karşılanması amacıyla Biden, ABD Mülteci ve Göç Acil Yardım Fonu’ndan (ERMA), Göç ve Mülteci Yardım Yasası (MRAA) kapsamında 50 milyon dolara kadar yardım sağlanmasının ulusal çıkarlar için önemli olduğunu kaydetti.

    Biden, yardımların, ev sahibi topluluklar dahil, depremlerden etkilenen mültecilere ve yerlerinden edilmiş kişilere yardım sağlamak için uluslararası kurumlar ve sivil toplum kuruluşlarına yapılan katkılar ile Dışişleri Bakanlığına bağlı Nüfus, Mülteciler ve Göç Bürosu’nun idari giderlerinin ödenmesini kapsadığını belirtti.

  • Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan mülteci mesajı

    Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan mülteci mesajı

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İstanbul’da düzenlenen Küresel Parlamenter Göç Konferansı’na video mesaj gönderdi.

    Parlamentolar Arası Birlik’in farklı siyasi sistem, düşüncelere sahip parlamenterler için önemli diyalog zemini işlevi gördüğünü kaydeden Erdoğan,”Halklarımızın temsilcileri olan parlamenterlerin görüşlerini ve tecrübelerini birilerine aktarmalarına imkan veren birlik, küresel sorunlara çözümler geliştirilmesine de katkı sağlıyor. Parlamentolar göç ve mültecilere ilişkin küresel mutabakatlar temasıyla düzenlenen küresel parlamenter konferansının bu bağlamda önemli bir ihtiyacı gidereceğine inanıyorum. Son 2 buçuk yılımıza damga vuran korona virüs salgınıyla beraber nefret söylemlerinin küresel ölçekte ürkütücü boyutlara vardığını görüyoruz. Ekonomik sıkıntıların başta Batılı ülkeler olmak üzere tüm dünyada yabancı karşıtlığını ve mülteci düşmanlığını körüklediğini görüyoruz” dedi.

    Salgının tetiklediği ekonomik krizle birlikte daha fazla insanın yurtlarını ve evlerini terk etmek zorunda kaldığına dikkat çeken Erdoğan,” Şu an dünya genelinde göçmenlerin sayısı 275 milyona, yerlerinden edilenlerin sayısı 85 milyona, mültecilerin sayısı ise 30 milyona yaklaştı. Rusya – Ukrayna arasında devam eden çatışmalarla beraber mevcut mülteci sayısına 5 milyon kişi daha eklendi. Bu insan hareketliliğinde maalesef içimizi acıtan pek çok manzara ile de karşılaşıyoruz. Zulümden, baskıdan, açlıktan kaçarak güvenli bir gelecek kurma ümidiyle çıkılan yolculuklar, kimi zaman felaketle neticeleniyor” açıklamasında bulundu.

    “Asıl yükü sesi çok çıkan gelişmiş toplumlar değil kriz ülkelerine komşu, bizim gibi ülkeler çekmektedir”

    Geride bıraktığımız dönemde çoğu kadın ve çocuk olmak üzere 30 bine yakın göçmenin Akdeniz’de hayatını kaybettiği bilgisini paylaşan Erdoğan,” Avrupa’ya sığınan on binlerce Suriyeli çocuğun ise nerede olduğunu, kimler tarafından kaçırıldığı, akıbetlerinin ne olduğunu bilinmiyor. Hemen her gün yunan güvenlik güçleri tarafından zulmedileni soyulan, darp edilen, hatta katledilen mültecilerin dramlarına şahit oluyoruz. Esasen göç ve mülteciler meselesinde asıl yükü sesi çok çıkan gelişmiş toplumlar değil kriz ülkelerine komşu, bizim gibi ülkeler çekmektedir” dedi.

    BM rakamlarına göre yüksek gelirli ülkeler bin kişi başına ortalama 2, 7 mülteci barındırırken, orta ve düşük gelirli ülkelerin 5, 8 mülteciye ev sahipliği yaptığını anımsatan Erdoğan,” Kabul ettikleri birkaç yüz mülteciyi reklam malzemesi olarak kullananlar, derinleşen insani krizler karşısında hiçbir sorumluluk üstlenmiyor. Kıtaların ve kültürlerin kavşağında bir ülke olarak göç olgusu tarih boyunca beşeri ve sosyal hayatımızın bir parçası olmuştur. Engizisyondan kaçan Museviler başta olmak üzere son 500 yılda zulme uğrayan milyonlarca insana kapılarımızı açtık. Kafkasya’daki kardeşlerimiz de Balkanlar’daki soydaşlarımız da başları dara düşünce güvenli liman olarak hep Türkiye’ye sığındı” diye konuştu.

    Türkiye’nin tarih boyunca bir çok farklı toplumdan insana ev sahipliği yaptığını belirten Erdoğan,”1. Körfez Savaşı’nda Irak’tan kaçan yüz binlerce Kürt kardeşimize sahip çıktığımız gibi Suriye’deki çatışmalardan kaçan 3, 6 milyon Suriyeli sığınmacıyı da topraklarımıza kabul ettik. Kapılarımıza gelen hiç kimseyi etnik kimliği, dini, kültürü , meşrep ve mezhebi sebebiyle geri çevirmedik. Son 7 yıldır dünyada en fazla mülteciye ev sahipliği yapan ülkeyiz. Tarihimizin, kültürümüzün ve inancımızın bize yüklediği bu görevi inşallah bundan sonra da yerine getirmeye devam edeceğiz. 2. Dünya Savaşı’ndan sonraki en büyük insan hareketliliğinin yaşandığı günümüzde hiç kimse sorumluluklarından kaçamaz. Uluslararası toplum, göç olgusunun temelinde yatan sorunlarla yüzleşme cesareti göstermedikçe bu meselenin önüne geçilemez. Konferans çerçevesinde yapacağınız tartışmaların ortaya koyacağınız fikirlerin, sorununun çözümüne katkı sağlamasını temenni ediyorum” dedi.

  • Türkiye’ye gelen Ukraynalıların sayısı açıklandı

    Türkiye’ye gelen Ukraynalıların sayısı açıklandı

    İçişleri Bakan Yardımcısı ve Bakanlık Sözcüsü İsmail Çataklı, “24 Şubat tarihinden bu yana tüm hudut kapılarımızdan 20 bin 550 Ukrayna vatandaşı ülkemize giriş yapmıştır” dedi.

    İçişleri Sözcüsü Çataklı, yaptığı yazılı açıklamada, Ukrayna’dan göç hareketliliğinin başlamasıyla birlikte insani ihtiyaçları belirlemek, insani yardım faaliyetlerini yürütmek ve Türkiye’den gönderilen yardımların eşgüdümünü sağlamak üzere 11 kişiden oluşan AFAD insani yardım ekibinin 25 Şubat 2022’de Romanya Siret Sınır Noktası’na (Ukrayna-Romanya sınırı) gönderildiğini belirterek, “26-27 Şubat 2022 tarihlerinde insani yardım malzemesi 5 TIR ülkemizden yola çıkarılmış ve 01-02 Mart 2022 tarihlerinde Ukrayna sınırında teslim edilmiştir. AFAD eşgüdümünde özel sektör ve sivil toplum kuruluşları tarafından sağlanan insani yardım malzemesini taşıyan 5 TIR ise 5 Mart 2022 tarihinde ülkemizden yola çıkarılmıştır. Romanya sınırında AFAD ekiplerimizce 2 mobil mutfak ve standartlarla günlük 10 bin kişiye sıcak yemek ve ikramda bulunulmaktadır. 04 Mart 2022 tarihinde Sağlık Bakanlığı tarafından bölgeye acil müdahale ünitesi kurmak için gönderilen 10 kişilik UMKE ekibi de AFAD ile birlikte Romanya sınırında çalışmalarını sürdürmektedir. Özel sektör, sivil toplum kuruluşları ve belediyelerin katılımıyla, AFAD eşgüdümünde yaklaşık 10 TIR’lık bir insani yardımın bu hafta (07-11 Mart 2022) sevki planlanmaktadır. Önümüzdeki günlerde de yardımlara devam edilecektir” dedi.

    ‘KRİZ KOORDİNASYON MERKEZİ AKTİF HALE GETİRİLDİ’

    Göç İdaresi Başkanlığı’nda 24 saat esasına göre Kriz Koordinasyon Merkezi’nin de aktif hale getirildiğini kaydeden Çataklı, “Göçnet altyapısı ve bilgisayarda parmak izi alma ekipmanları ile donanmış iki hizmet TIR’ı ve ilave personel Edirne’ye, bir hizmet TIR’ı da Kırklareli’ne sevk edilmiştir. Görevlendirilen personel tarafından sınır kapılarında geçişlerde kolaylık ve işlemlerin hızlı sonuçlanması sağlanmaktadır. Bu kapsamda 24 Şubat tarihinden bu yana tüm hudut kapılarımızdan 20 bin 550 Ukrayna vatandaşı ülkemize giriş yapmıştır. Ülkemiz ile Ukrayna arasında geçerli vize muafiyeti anlaşması kapsamında Ukrayna vatandaşları ülkemize pasaport veya kimlikle giriş yapabilmekte ve 90 güne kadar vize muafiyetiyle yasal olarak ülkemizde kalabilmektedir. Çatışma dönemi öncesinde ülkemize yasal olarak giriş yapmış ancak çıkış yapamayan Ukrayna vatandaşlarına yönelik olarak ise ikamet izni başvurularında gerekli kolaylığın sağlanmasına yönelik valiliklere talimat verilmiştir” ifadelerini kullandı.

    ‘KIRIM TATARI VE AHISKA TÜRKLERİ YURTLARA YERLEŞTİRİLDİ’

    Ukrayna vatandaşları arasında 6 Mart 2022 tarihi itibarıyla 551 Kırım Tatarı ve Ahıska Türkünün de Türkiye’ye giriş yaptığını vurgulayan Çataklı, “Ülkemize kafile halinde veya bireysel olarak giriş yapan Kırım Tatarları ve Ahıska Türklerinden, 257 Kırım Tatarı ve 15 Ahıska Türkü Edirne’de ve 204 Kırım Tatarı ise Kırklareli’nde Göç İdaresi Başkanlığı koordinasyonunda Edirne ve Kırklareli Valilikleri tarafından yurtlara yerleştirilmiştir. Yurtlarda kalanların ihtiyaçları AFAD tarafından karşılanmaktadır. Bunun yanında Ukrayna’dan ayrılarak kendi ülkelerine tahliye edilen veya gitmeye çalışan 1711 Azerbaycan, 447 Türkmenistan, 62 Gürcistan vatandaşı ise transit geçmek üzere ülkemize giriş yapmıştır. Göç İdaresi ve AFAD Başkanlıklarımız tarafından çalışmalara aralıksız devam edilmektedir” dedi.

  • BM Mülteci Ajansı: 500 binden fazla kişi ülkeden kaçtı

    BM Mülteci Ajansı: 500 binden fazla kişi ülkeden kaçtı

    Birleşmiş Milletler Mülteci Ajansı, Rusya’nın Ukrayna’daki saldırıları nedeniyle, 500 binden fazla kişinin Ukrayna’dan kaçtığını açıkladı.

    Rusya’nın Ukrayna’ya düzenlediği operasyonlar devam ederken, Birlemiş Milletler (BM) Mülteci Ajansı Yüksek Komiseri Filippo Grandi sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda saldırılar nedeniyle 500 binden fazla insanın Ukrayna’dan kaçtığını belirtirken, “500 binden fazla mülteci Ukrayna’dan komşu ülkelere kaçtı” ifadelerini kullandı.

    BM İnsan Hakları Yüksek Komiseri Michelle Bachelet ise İnsan Hakları Konseyi’nin 49’uncu oturumunda Rusya’nın Ukrayna’ya saldırmasının ardından, Ukrayna’da 7’si çocuk olmak üzere 102 kişinin hayatını kaybettiğini ve 304 yaralının tespit edildiğini açıkladı. Gerçek rakamın “daha da yüksek” olmasından endişe ettiklerini dile getiren Bachelet, “Sivillerin çoğu, ağır topçu ve çok namlulu roketatar sistemleri ve hava saldırıları dahil olmak üzere geniş bir etki alanına sahip patlayıcı silahlarla öldürüldü. Gerçek rakamlar korkarım çok daha yüksek” diye konuştu.

  • Bakan Çavuşoğlu’ndan Kabil Havalimanı açıklaması

    Bakan Çavuşoğlu’ndan Kabil Havalimanı açıklaması

    Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Kabil Havalimanı’nın işletilmesine ilişkin, “Şimdi Taliban’dan ve bazı ülkelerden de bizimle iş birliği konusunda talepler var. Bunların hepsini değerlendiriyoruz. Herkesin emin olacağı şekilde güvenliğin tesis edilmesi gerekiyor. Bunu Taliban’a ilettik. Özellikle havaalanının içinde güvenliğin tesis edilmesi gerekiyor” dedi.

    Bakan Çavuşoğlu, Hollanda Dışişleri Bakanı Sigrid Kaag ile bakanlıkta bir araya geldi. Bakan Çavuşoğlu ve Kaag, görüşmenin ardından ortak basın toplantısı düzenledi. Bakan Çavuşoğlu, Kaag’ın ‘Dışişleri Bakanı’ olarak Türkiye’yi ilk defa ziyaret ettiğini belirterek, “Gündem maddemiz Afganistan oldu. Siyasi süreç, güvenlik ve tahliyeleri ele aldık. En büyük temennimiz, Afganistan’da istikrarın sağlanmasıdır. Afganistan’daki tüm taraflar ve 3’üncü ülkelere bu yönde mesajlarımızı vermeye devam ediyoruz. Çok ciddi açlık tehlikemiz var. İnsani yardımları doğrudan Afgan halkına ulaştırmalıyız. Hem bölgemizi hem de ötesini tehdit edebilecek gelişmeler olabilir, kriz derinleşirse. Göç dalgasına daha önce de vurgu yapmıştık. Bu konuda uluslararası toplumun ortak hareket etmesi gerekir. Özellikle Afganistan’ın komşusu olan ülkelere nasıl yardım yapabiliriz, nasıl iş birliği yapabiliriz bunların değerlendirilmesi lazım. Havaalanının işletilmesi konusunda neler yapılması gerekiyor, bugün bu konudaki düşüncelerimizi de paylaştık” diye konuştu.

    Bakan Çavuşoğlu, Hollanda ile ekonomik iş birliğinin de geliştiğine vurgu yaparak, “Ekonomik iş birliğimiz gelişiyor, karşılıklı yatırımlarımız artıyor” dedi.

    KABİL HAVALİMANI’NIN İŞLETİLMESİ

    Bakan Çavuşoğlu, Kabil Havalimanı’nın işletilmesine ilişkin, “Kolay bir sorun değil. Sorunun üstesinden gelebilmek için iş birliği şart. Atılacak adımların hep beraber koordine edilmesi gerekiyor. Tek başına Türkiye ya da Katar’ın üstleneceği mesele değil. Havaalanının işletilmesi için nasıl adım atılabilir? Çözüm iki aşamalı olabilir, biri askeri uçuşlar için. Pistlerdeki sorunun giderilmesiyle askeri uçakların tahliyesi için kullanıma açık olabilir. Böylelikle havaalanındaki durum test edilebilir. Ticari uçuşların gerçekleşmesi için şartların oluşması gerekir. Şimdi Taliban’dan ve bazı ülkelerden de bizimle iş birliği konusunda talepler var. Bunların hepsini değerlendiriyoruz. Herkesin emin olacağı şekilde güvenliğin tesis edilmesi gerekiyor. Bunu Taliban’a ilettik. Özellikle havaalanının içinde güvenliğin tesis edilmesi gerekiyor. Bu konuda uzman şirketler de var. Bavulların taranması, insanların cihazdan geçirilmesi gibi işlemlerin yapılması konusunda herkesin güvenebileceği şekilde burada tedbirlerin alınması gerekiyor” ifadelerini kullandı.

    ‘AB’NİN, ‘BİZ PARA VERİRİZ BU İŞ ÇÖZÜLÜR’ ANLAYIŞINDAN VAZGEÇMESİ LAZIM’

    Bakan Çavuşoğlu, AB ile göç mutabakatına ilişkin şöyle konuştu:

    “Sizlerin de samimiyetine güvenerek çok samimi konuşmak istiyorum. 2016 yılında, 18 Mart’ta Avrupa Birliği ile ortak sorun olan göç konusunda bir mutabakata vardık. O günden bugüne bunu defalarca belki söylemişizdir ama bir kere daha burada vurgulamak istiyorum, Türkiye olarak biz üzerimize düşeni yaptık. Avrupa ülkelerine giden göçmen sayısı yüzde 95 oranında azaldı. Maalesef AB kendi yükümlülüklerini yerine getiremedi. Buna bürokrasi deyin, buna ülkeler arasındaki farklı tutumlar deyin ki bu tutumlar bugün eskisinden daha iyi değil. Sonuçta bu mutabakatın ortak deklarasyonu güncellemesi konusunda hemfikir kaldık. Sayın Cumhurbaşkanımızın 9 Mart 2019’da Brüksel’e yaptığı ziyarette, Cumhurbaşkanımızın AB’nin 2 lideri Charles Michel ve Ursula von der Leyen tarafından mutabakata bağlandı. Daha sonra biz bu konuda, yani göç mutabakatının güncellenmesi konusunda düşüncelerimizi ve önerilerimizi bir ay içinde AB’ye ilettik. AB, aradan bir yıl geçmesine rağmen, bir yıl geçtiği halde bile bize dönüş sağlamadı. Hiçbir şekilde dönmedi. AB o zaman şöyle düşünüyordu, ‘nasıl olsa şimdi koronavirüs var, insanlar hareket edemez.’ Dolayısıyla ‘acele etmeyelim’ anlayışı içinde oldular. Daha sonra ise biz ısrarla artık bunu güncellememiz gerektiğini hatırlatınca, en son zirvede AB tek taraflı bir karar aldı. Yani Türkiye’ye 3 milyar Euro daha verelim gibi bir karar aldı. Bu sadece bir karar. Açıklamanın içinde geçtiği için söylüyorum. Basit formüllerle ya da anlayışlarla bu işin üstesinden geliriz, biz para veririz bu iş çözülür anlayışından AB’nin vazgeçmesi lazım. Gerçekçi çözümler üretmemiz lazım. Şu anda Afganistan’da yaşayan Afganlara ve komşu ülkelerdeki Afganlara yapacağımız yardımlar dahil, biz düşüncemizi AB’ye ilettiğimiz halde kapsamlı bir şekilde güncellenmesi konusunda olumlu bir adım göremedik maalesef. Afganlar konusunda ‘biz para veriyoruz, Afganları ülkede tutun, gelmesin’ anlayışı olursa böyle bir iş birliği olmaz. Birçok konuyu kapsayacak şekilde göç mutabakatını güncellememiz lazım. ‘Basit formüller ya da anlayışlarla biz üstesinden geliriz’ anlayışından AB’nin vazgeçmesi lazım.”

    ‘BİZİM ÜLKEMİZDE KALMASI MÜMKÜN DEĞİL’

    Bakan Çavuşoğlu, tahliyeler ve Afgan mültecilere ilişkin, “Oradaki şartlara göre tahliye isteyenlerin sayısı değişebiliyor. Vatandaşlarımızı ve tahliye isteyen farklı ülkelerin vatandaşlarını ülkemize getirdik. Havaalanında askerlerimiz varken birçok ülkenin tahliyesine de yardım yaptık. Türkiye’de de haberler çıktı. Türkiye olarak biz göçmen konusunda ahlaki ve insani sorumluluğumuzu fazlasıyla yerine getirdik. Herhangi bir ülkenin tahliye edeceği Afganların, bizim ülkemizde kalması mümkün değil. Böyle bir teklif gelmedi, gelse de kabul etmeyeceğimizi söylüyoruz. Gerek inceleme, vize ya da başka sebeplerle Afganların ülkemizde geçici olarak kalmasını kabul etmeyeceğiz. Böyle bir teklif gelmedi, Hollanda’dan da gelmedi” dedi.

    ‘AFGAN HALKINI YALNIZ BIRAKMAYACAĞIZ’

    Hollanda Dışişleri Bakanı Sigrid Kaag, Türkiye ile çok güçlü ikili ilişkileri olduğunu belirterek, “Türkiye, çok büyük bir rol oynuyor. Çok güçlü ikili ilişkilerimiz var. Uzun yıllar NATO’da müttefikiz. Gerçekten Afganistan halkı için de birlikte çalıştık. Afgan halkını yalnız bırakmayacağız. Burada hakların ve ihtiyaçların belirlenmesi son derece önemli. Afganistan bir kez daha terörist gruplarla ilgili merkez olmaz. DEAŞ gibi örgütlere ev sahipliği yapamaz. Herhangi bir şekilde Hollanda olarak hem teknik hem de güvenlik konusunda her türlü desteği vermeye hazırız. Buradaki havalimanının hem insani yardım uçakları hem de tahliyeler için desteğimiz sağlayacağız” diye konuştu.

  • Fabrikaya mal getiren TIR’ın dorsesinden çıktılar

    Fabrikaya mal getiren TIR’ın dorsesinden çıktılar

    Bursa’da bir fabrikaya malzeme getiren TIR’ın dorsesinden Suriye uyruklu 2 mülteci çıktı. Suriyeli gençlerin Bulgaristan’a gönderilme vaadiyle TIR’a bindirildikleri belirlendi.

    Bursa Orhangazi’de faaliyet gösteren bir otomotiv yan sanayi fabrikasında Gemlik’te liman bölgesinden aldığı dorseyi TIR’ı ile Orhangazi’ye getiren Kadir G., dorse kapağını açtığında, içeride 2 genç olduğunu fark etti.

    Sürücü durumu önce fabrika yönetimine bildirdi ardından da polis arandı. Olay yerine gelen polis ekipleri, kapaklarını açtıkları dorsede biri Suriye pasaportlu Hüseyin Al Ahmed isimli genç ile ismi öğrenilemeyen bir başka genci buldu.

    Dorsede fabrikaya ait malzemeler arasında çantaları ile birlikte bulunan 2 yabancı uyruklu şahıs, ilk incelemesinin ardından Orhangazi Emniyet Müdürlüğü’ne getirildi.

    Polis ekipleri olay sonrası araçta incelemelerde bulundu. TIR sürücüsü ise dorsenin gümrük bölgesinde olduğunu, kendisine firmadan dorsenin alınarak Orhangazi’deki fabrikaya getirilmesi talimatı verildiğini anlattı.

    Bulgaristan’a götürülme vaadi ile kandırılmışlar

    Emniyet Müdürlüğünde tercüman eşliğinde ifadeleri alınan yabancı uyruklu 2 genç, kendilerinin Cezayirli birisi tarafından Bursa’dan Bulgaristan’a götürülecekleri vaadi ile dorseye bindirildiğini söyledi. Cezayir uyruklu insan kaçakçısının ise, iki gençten kendilerini Bulgaristan’a kaçırma karşılığı 3 bin lira aldığı öğrenildi.

       

  • “Türkiye, yeni göç dalgasını üstlenmeyecek”

    “Türkiye, yeni göç dalgasını üstlenmeyecek”

    Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Tanju Bilgiç, Avusturya Şansölyesi Sebastian Kurz’un, Afgan mülteciler için Türkiye’nin doğru yer olduğunu belirten açıklamasına ilişkin, “Türkiye, bölgeden kaynaklanan kitlesel bir göç krizinin sonuçlarına katlanmayacak ve yeni bir göç dalgasını da üstlenmeyecektir” dedi.

    ​Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Tanju Bilgiç, Avusturya Şansölyesi Sebastian Kurz’un bir gazeteye verdiği mülakatta, Afgan mülteciler için Türkiye’yi daha doğru yer olarak işaret eden ifadelere ilişkin yazılı açıklamada bulundu. Kurz’un ifadelerinin Türkiye tarafından hayretle karşılandığını bildiren Bilgiç, “Her şeyden önce, Türkiye, Şansölye Kurz’un ifade ettiği gibi Afganistan’a komşu bir ülke değildir. Bütün dünyayı etkileyen ve herkesin ortak meselesi olan düzensiz göç sorununu çözmek için ortak çabayı ve iş birliğini vurgulamak yerine, ‘göçmenler buraya gelmesin, başka yere gitsin’ şeklindeki tutum hem bencilce, hem de kimseye faydası olmayan bir yaklaşımdır. Türkiye, bölgeden kaynaklanan kitlesel bir göç krizinin sonuçlarına katlanmayacak ve yeni bir göç dalgasını da üstlenmeyecektir. Bu tutumumuzu her vesileyle ve her düzeyde muhataplarımıza iletiyor, Türkiye’nin Avrupa Birliği’nin sınır muhafızı veya sığınmacı kampı olmayacağını vurguluyoruz” ifadelerini kullandı.

    ‘TÜRKİYE, ÜÇÜNCÜ ÜLKELERİN YÜKÜMLÜLÜKLERİNİ DEVRALMAYACAK’

    Avusturya’nın uluslararası yükümlülükleri ile AB kuralları çerçevesinde Afgan sığınmacılara uluslararası koruma sağlamak zorunda olduğunu açıklayan Bilgiç, şunları kaydetti:

    “Diğer AB ülkeleri gibi Avusturya da Mültecilerin Statüsü Hakkında 1951 BM Sözleşmesi’ne taraftır. Avusturya, uluslararası yükümlülüklerine ve AB kurallarına uygun olarak Afgan sığınmacılara da uluslararası koruma sağlamak zorundadır. Türkiye, üçüncü ülkelerin uluslararası yükümlülüklerini hiçbir durumda devralmayacaktır. Kitlesel göç krizinden endişe duyan Avrupa ülkelerinin, çözümü Türkiye’de aramak yerine, Afganistan ve komşu ülkelerle doğrudan görüşülmesi, düzensiz göç ve insan kaçakçılığıyla mücadele ve düzenli göçmenlerin bulundukları topluma entegrasyonu konularına kafa yormaları daha yararlı olacaktır.”

  • İtalya’ya kaçma planı yaparken gümrükte yakalandılar

    İtalya’ya kaçma planı yaparken gümrükte yakalandılar

    Bursa Gemlik Gümrük Müdürlüğü tarafından durumlarından şüphelenilen 2’si Mısır, 3’ü de Suriye uyruklu 5 mülteci limanda yakalandı.

    Deniz yolu ile İtalya’ya kaçma planları kuran 2’si Mısır, 3’ü ise Suriye kökenli 5 düzensiz göçmen, gümrük sahasında durumlarından şüphelenerek, liman güvenliği tarafından incelendi.

    Geçiş için evrakları bulunmayan göçmenler Gemlik İlçe Emniyet Müdürlüğü ekiplerine teslim edildi. Gemlik İlçe Emniyet Müdürlüğünde sorgusu yapılan göçmenler, deniz yoluyla İtalya’ya kaçmak istediklerini itiraf etti. Mülteciler, işlemlerinin ardından Bursa Yabancılar Şubesine teslim edildi.

  • Yunanistan 3 yılda 80 bin mülteciyi geri itti

    Yunanistan 3 yılda 80 bin mülteciyi geri itti

    Dışişleri Bakan Yardımcısı Yavuz Selim Kıran, son 3 yılda 80 binden fazla mültecinin Yunanistan tarafından Türkiye’ye geri itildiğini söyledi. Kıran, “Bu geri itmelerin görüntülerini ve bütün belgelerini hem uluslararası kuruluşlarla hem Avrupa Birliği (AB) ile paylaştık, paylaşmaya da devam edeceğiz” dedi.

    Dışişleri Bakan Yardımcısı Yavuz Selim Kıran, Türkiye’nin Güney Doğu Avrupa İşbirliği Süreci Dönem Başkanlığında, Türkiye Adalet Akademisi tarafından düzenlenen, ‘İnsan Ticareti ve Mülteci Hukuku’ başlığında Balkan ülkelerine yönelik eğitim programına video konferansla katıldı. Kıran, toplantının 1951 Mültecilere Dair Cenevre Sözleşmesi’nin 70’inci yıldönümünde düzenleniyor olmasının son derece anlamlı olduğunu belirtti. Kıran, “Bugün dünya genelinde 280 milyonu aşkın göçmen, 46 milyona yakın yerlerinden edilmiş kişi ve 30 milyona yakın mülteci bulunuyor. Suriye’den Afganistan’a, Rohinya’dan Eritre’ye kadar milyonlarca insan savaş, açlık ve yoksulluk nedeniyle yurtlarını terk etmek zorunda kalıyor. Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın söylediği gibi kökenine bakmadan tüm mazlum ve mağdurlara sahip çıkıyoruz. Bugün dünyada en fazla mülteciye ev sahipliği yapan ülkeyiz. 3,6 milyonu Suriyeli olmak üzere, toplam 4 milyon mülteci ülkemizde yaşıyor. Ülkemizde doğan Suriyeli çocuk sayısı 600 bini aştı. Suriye içindeki yerinden edilmiş kişilere yaptığımız yardımlarla birlikte yaklaşık 9 milyon mülteci ve yerinden edilmiş kişiye destek sağlıyoruz” dedi.

    ’40 MİLYAR DOLARIN ÜZERİNDE HARCAMA YAPTIK’

    Kıran, sadece baskı ve zulümden kaçanlara kapıları açmak değil, aynı zamanda bu insanların yaşam koşullarını iyileştirmek için de bütün kaynakları seferber ettiklerini kaydetti. Kıran, “Sadece Suriyeliler için ulusal kaynaklarımızdan 40 milyar doların üzerinde harcama yaptık. Kendi imkânlarımızla İdlip bölgesinde inşa ettiğimiz 52 bin konut, burada zor koşullar altında yaşayan 2 milyon yerinden edilmiş kişinin dertlerine bir nebze de olsa çare olacaktır. Suriye’deki insani kriz küresel bir meseledir. Komşu ülkeler bu krizin tüm yükünü üstlenmekte tek başlarına bırakılamaz. Bu bakımdan uluslararası camiaya ‘adil yük paylaşımı’ çağrımızı her vesileyle yineliyoruz. ‘Mültecilerin ihtiyaçları ancak uluslararası işbirliğiyle kalıcı bir şekilde karşılanabilir’ diyoruz. Ne yazık ki, bugüne kadar bu çağrılarımızın yeterli karşılığı bulduğunu söyleyemeyiz. Bununla birlikte, ikili ve çok taraflı bütün platformlarda göç ve mülteci konusunda uluslararası işbirliğini harekete geçirmek için üzerimize düşeni yapmaya devam edeceğiz” ifadelerini kullandı.

    ‘3 YILDA 80 BİNDEN FAZLA MÜLTECİ GERİ İTİLDİ’

    Kıran, mültecilerin insanca bir yaşam sürmeleri için daha fazla uluslararası işbirliği ihtiyacı ortadayken bazı ülkelerin uluslararası hukukun temel ilkelerini ihlal ettiğine vurgu yaparak, “Mülteciler hukukunun en temel ilkelerinden ‘geri itmeme’ ilkesinin açıkça çiğnendiğini üzülerek görüyoruz. Son 3 yılda, 80 binden fazla mülteci Yunanistan tarafından ülkemize geri itildi. Bu geri itmelerin görüntülerini ve bütün belgelerini hem uluslararası kuruluşlarla hem Avrupa Birliği ile paylaştık, paylaşmaya da devam edeceğiz. Uluslararası hukuka ve temel insan hakları sözleşmelerine herkes uymakla yükümlü. Bu nedenle, bütün ülkeler, mültecilere yönelik kötü muamele ve geri itme vakalarına karşı tepki göstermelidir. Biz gerek Suriye olsun, gerek başka ülkelerden kaynaklı olsun göç ve mülteci krizinin her boyutunda elimizi taşın altına soktuk. Avrupa Birliğiyle imzaladığımız 18 Mart Mutabakatıyla 2 milyon düzensiz göçmenin Balkan ülkeleri üzerinden AB’ye gitmesini durdurduk. Bu mutabakat çerçevesinde üzerimize düşeni yaparken insan odaklı bir yaklaşımla hareket ettik. Zira bizim için bu bir insaniyet meselesidir. Sayın Cumhurbaşkanımızın dün hatırlattığı gibi, ‘Devletime sığınanları geri vereceğime, tacımı, tahtımı vermeyi yeğlerim’ diyen bir anlayışın temsilcileriyiz. Bugün de, ‘sığınma talebinin’ temel bir hak olduğu düşüncesiyle hareket ediyoruz” diye konuştu.

    ’72 MİLYON MÜLTECİYE SAĞLIK HİZMETİ’

    Kıran, mültecilere yönelik çalışmalarla ilgili de “Mültecilere kapılarımızı ve kalbimizi açmakla yetinmiyoruz. Eğitimden sağlığa kadar pek çok alanda mültecilerin ihtiyaçlarını karşılamak için çaba harcıyoruz. Bugüne kadar 72 milyondan fazla mülteci sağlık hizmetlerinden yararlandı. 2,5 milyon mültecinin yatarak tedavisini gerçekleştirdik. Halen yaklaşık 800 bin sığınmacı çocuğumuz eğitim hizmetlerimizden faydalanıyor” ifadelerini kullandı.

    ‘İNSAN TİCARETİYLE MÜCADELEDE KARARLIYIZ’

    Kıran, ayrıca insan ticaretini önlemenin önem verdikleri konulardan bir tanesi olduğuna dikkat çekerek, “Baskı ve zulümden kaçan sığınmacıların bir de insan ticareti nedeniyle ilave mağduriyetler yaşamalarını önlemek özellikle önem verdiğimiz bir konu. Hâlihazırda, 2’si insan ticareti mağdurlarına destek sağlayan 110 kadın barınma evinde, mağdurlar güvenli olarak barınabiliyor. 36 ilimizde ‘İl İnsan Ticaretiyle Mücadele Koordinasyon Komisyonları’ oluşturduk. Şu anda Ankara ve Kırıkkale’de mağdurlar için iki ihtisas sığınma evimiz ve Türkiye’nin dört bir yanında 110 kadın sığınma evimiz var. Salgının yarattığı zorluklara rağmen, 2020 yılında mağdur tespit çalışmalarımızda yüzde 32 oranında artış sağladık ve 5 bin kişiyle mülakat yaptık. 300’e yakın insan ticareti mağdurunu koruma altına aldık. 13 bine yakın kamu personeline insan ticaretiyle mücadele konusunda eğitim verdik.Önümüzdeki dönemde de insanlık suçu olarak gördüğümüz insan ticaretiyle mücadelemizi sürdürmek konusunda kararlıyız” dedi.

  • Eritreli mülteci, temizlikçi olarak geldiği ülkede milletvekili oldu

    Eritreli mülteci, temizlikçi olarak geldiği ülkede milletvekili oldu

    Yeni Zelanda’daki genel seçimlerde İşçi Partisi’nin aday gösterdiği eski Eritreli mülteci İbrahim Ömer, ülkenin ilk Afrika kökenli milletvekili oldu.

    Yeni Zelandalı medya kuruluşu Stuff, ülkedeki hayatına temizlikçi olarak başlayan Ömer’in zorlu hayatını ve hedeflerini sayfasına taşıdı.

    Haberde ülkedeki ilk Afrika kökenli milletvekili olmanın büyük bir ayrıcalık olduğunu belirten Ömer, görevi boyunca düşük ücretle çalışan işçilerin sorunlarını ve ırkçılığı mesele edineceğini, Yeni Zelanda’daki her vatandaşın fırsat eşitliğine sahip olması için çalışacağını dile getirdi.

    2003 yılında ülkesinden kaçarak Sudan’a sığınan Ömer, Birlemiş Milletler (BM) kamplarında tercüman olarak çalıştığı sırada casuslukla suçlanarak gözaltına alındı.

    BM’nin girişimiyle serbest kalan ve Yeni Zelanda’ya gitme fırsatı sunulan Ömer, 2008 yılında başkent Wellington’a yerleşerek temizlikçi olarak çalışmaya başladı.

    2014 yılında hayalini kurduğu eğitimi, buradaki Viktorya Üniversitesinde alan Ömer, okul ücreti karşılığında geceleri üniversitede temizlik gözetmeni olarak görev yaptı.

    Çeşitli sivil toplum örgütlerinin yönetiminde yer alan Ömer, daha sonra desteklediği İşçi Partisi’nin milletvekili adayı oldu ve oyların yüzde 49’unu alan İşçi Partisi’nden milletvekili olmaya hak kazandı.

    Yeni Zelanda’da hafta sonu yapılan genel seçimleri Başbakan Jacinda Ardern liderliğindeki İşçi Partisi kazanmış ve 120 üyeli parlamentodaki 64 sandalyeye sahip olmuştu.