Etiket: mustafa kemal atatürk

  • Mustafa Kemal Atatürk bilimle anıldı

    Mustafa Kemal Atatürk bilimle anıldı

    Osmangazi Belediyesi’nin Bilim ve Amatör Astronomi Kulübü iş birliğinde düzenlediği ‘Köylerde Bilim Buluşmaları’ Seçköy Mahallesi’nde soğuk havaya rağmen yoğun katılımla gerçekleşti. ‘Atatürk’ü Bilimle Anma’ temasıyla düzenlenen gökyüzü gözlemi ve bilim sohbetleri, geçtiğimiz günlerde hayatını kaybeden Seçköy Mahallesi Muhtarı Hüseyin Töre’nin anılması ile başladı. Atatürk ve bilim dolu saatlerin yaşatıldığı etkinlikte, Seçköy sakinlerine ve katılımcılara teleskopla Ay, Satürn ve Venüs gözlemi yaptırıldı. Yapılan gözlemin ardından bu köyde büyümüş olan dünyaca ünlü ressam İbrahim Balaban’ın Bursa’yı resmettiği ‘Kurtuluş Savaşı ve Devrimler’ isimli tablosu Sanat Eğitmeni Ayten Kösa Topçu tarafından anlatıldı.

    ‘Köylerde Bilim Buluşmaları’ etkinliği, Emekli Bürokrat Vedat Atacan’ın ‘Atatürk ve Bilim’ isimli sunumu ile devam etti. Kimya Mühendisi Tolga Diraz’ın 2024-2025 yıllarının önemli gök olaylarını anlatımının ardından, Amatör Astronom Tuğba Dalgın, takım yıldızları hakkında katılımcılara bilgiler verdi. Büyük Önder Mustafa Atatürk’ün manevi mirası ilimle anıldığı etkinliğe katılan Seçköy sakinleri ve katılımcılar, Atatürk ve bilim dolu bir gece yaşadı.

    “Atatürk’ü manevi mirası olan ilim ve akıl ile anıyoruz”
    Osmangazi Belediyesi ve Bilim ve Astronomi Kulübü olarak her ay bilim buluşmaları etkinliğini gerçekleştirdiklerini ifade eden Bilim ve Amatör Astronomi Kulübü Yönetim Kurulu Başkanı Cem Özkan, “Kasım ayında Seçköy Mahallesi’nde bir araya geldik. ‘Atatürk’ü Bilimle Anma’ temasıyla gerçekleştirdiğimiz etkinliğimizde, Atatürk’ü yasla anmak yerine onun manevi mirası olan ilim ve akıl ile anmak istedik. Toplumu bilimle buluşturmak istiyoruz. İnsanlara bilim sevgisini aşılamak istiyoruz. Bu akşam teleskop gözlemi yaptık. Atatürk’ü bilimle andığımız temayla ilgili sunumlar gerçekleştirdik. Gökyüzünü tanıttık. Ay ve Satürn gözlemleriyle etkinliğimizi sonlandırdık” dedi.

  • Devlet erkanı Ata’nın huzurunda

    Devlet erkanı Ata’nın huzurunda

    Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk, ebediyete intikalinin 86’ıncı yılında Anıtkabir’de düzenlenen devlet töreniyle anıldı.

    Anıtkabir’deki tören, saat 08.45’te devlet erkanının Aslanlı Yol’dan yürüyüşüyle başladı.

    Cumhurbaşkanı Erdoğan, kırmızı beyaz karanfillerden oluşan ay yıldızlı çelengi, Atatürk’ün mozolesine bıraktı.

    Atatürk’ün 86 yıl önce yaşama gözlerini yumduğu saat olan 09.05’te saygı duruşunda bulunuldu ve ardından İstiklal Marşı okundu.

    Saygı duruşu sırasında gönderdeki Türk bayrağı yarıya indirildi.

    Cumhurbaşkanı Erdoğan ve protokolde yer alan devlet erkanı, daha sonra Misak-ı Milli Kulesi’ne geçti.

    “DURMADAN, DİNLENMEDEN YÜRÜYECEĞİZ”

    Erdoğan burada Anıtkabir Özel Defteri’ni imzaladı.

    Cumhurbaşkanı Erdoğan deftere şunları yazdı:

    “Aziz Atatürk, ebedi aleme irtihalinizin 86. yıl dönümünde zatıalinizi bir kez daha rahmetle yad ediyoruz.

    Şahsınızın ve şehitlerimizin emaneti olan Türkiye Cumhuriyeti’ni her alanda yüceltmek, güçlendirmek, etrafındaki krizlere rağmen istikrar ve güven içinde büyütmek için var gücümüzle çalışıyoruz. Yeniden büyük Türkiye hedefiyle ve Türkiye Yüzyılı vizyonuyla 85 milyon tek yürek, tek bilek olarak şanlı mazimizden daha aydınlık bir atiye uzanan kutlu yolculuğumuzu emin adımlarla sürdürüyoruz. Vatan topraklarının her karışında barışın, huzurun, adaletin, kalkınmanın ve kardeşliğin egemen olduğu bir Türkiye’yi inşa edene kadar durmadan, dinlenmeden yürüyeceğiz. Ruhun şad olsun.”

  • Çankırı’dan Cumhuriyet’in çınarına ziyaret

    Çankırı’dan Cumhuriyet’in çınarına ziyaret

    AK Parti İzmir Milletvekili Ceyda Bölünmez Çankırı bir yurt gezisinde Konya’da Mustafa Kemal’i karşılayanların arasında yer alan ve bugün İzmir’in Dikili ilçesinde ikamet eden 108 yaşındaki öğretmen Sabiha Özar’la, 24 Kasım Öğretmenler Günü nedeniyle bir araya geldi.

    Duygu dolu anların yaşandığı ziyarette kimi zaman geçmiş yad edildi kimi zaman da geleceğe dair nasihat niteliğinde sohbet edildi. Titreyen elleri ve ağır duyan kulaklarına rağmen adeta dünün hafızası niteliğinde yaşayan Özar, Atatürk’ün, ‘Okuyup öğretmen ol’ tavsiyesiyle 42 yıl boyunca binlerce öğrenci yetiştirdi.

    Yaşadıklarını an gibi hatırlayan, öğrenmenin ve öğretmenin meşalesini yakarak Anadolu’nun dört bir yanında göreviyle ışık olmanın gururunu yaşadığını söyleyen Özar, “1916’da doğdum. Osmanlının son zamanlarını gördüm. Ben daha o zamanlar 7 yaşında hazırlık sınıfındayım. Paşamın önündeydim. Paşam o gün lokomotifle geldi. İlk kez tren görmüştüm. Yanında hanımı Latife Hanım da vardı. Cumhuriyetin kurulmasına 7 ay vardı. Memleketi düşmanlardan temizlediği için çocuk aklımla onu pehlivan zannediyordum. Ama bir pehlivandan da fazlasıymış. O benim başımı okşadı, çenemi tuttu ve ellerimi tutarak ‘ne güzel çocuklar bunlar. Hiç görmedim böyle güzel çocuklar. Çok memnunum. Siz bu yaşta okula başlamışsınız. Okullarınızı hiç bırakmadan devam edin. Sen okuyup öğretmen ol’ dedi. Ben de her öğretmenler gününde kürsülerde Türkiye’nin vaziyetiyle ilgili öğrencilere hitaben konuşma yapardım. Çünkü Mustafa Kemal ile ilgili aklımı özümle birleştirdim. Bundan da büyük gurur duyuyorum” diye konuştu.

    Bugünün öğretmenlerine mesaj

    Sabiha Özar bugünün öğretmenlerine de verdiği mesaj ile “Sizin ziyaretiniz bana 100 yıl daha verdi. Bunlar bana mutluluk ve yaşama sevinci veriyor. Atatürk’ün en güzel devrimlerinden biri de milletvekili seçimleri. Milletimizi yükseltmek için bir hareket olarak nitelenmiş. Şimdiki öğretmenlere ise tavsiyem, ben de bir öğretmen olarak buna çok dikkat ediyorum. Ülkemiz huzur içinde yaşasın. Televizyonlarda olayları izliyoruz. Siyasiler de buna dikkat etmeli. En önemlisi de çocuklarımız. Geleceğimiz, kuşaklarımız için çok önemli. Evvela iyi de yetişiyorlar artık. Doktorlar çoğaldı. Artık eğitim seviyesi de arttı. Benim babam doktor olmadığı için vefat etti” ifadelerinde bulundu.

    “Sevin, kimseyi incitmeyin”

    Uzun yaşamanın sırrının ise ‘sevmek’ olduğunu söyleyen Özar şöyle konuştu: “Bana, ‘ne yiyorsunuz da bu yaşa kadar yaşadınız?’ diye soruyorlar. Yemeyi düşünmeyin. İnsanları sevin, hayvanları sevin, vatanınızı sevin, Tanrıyı sevin. Çünkü Tanrı da insana kuvvet verir. Tanrı, cennet ve cehennem insan ruhuna ‘dur – durma’ der.” Mustafa Kemal nasıl söylemiş: ‘Benim naçiz vücudum elbet bir gün toprak olacak’ diye. Ben de toprak olacağım. Kimseyi incitmeyin. ‘bu kötüdür’ diye kimseyi hırpalamayın. İnsanlık budur. Herkesi insan olarak görmek isterim. Huzur içinde olalım. Herkesin zekasına ve iş gücüne göre yaşadığı bir dünyası olsun.”

    Çankırı’dan ‘ orman’ Sözü

    AK Partili Çankırı da Özar’ı Cumhuriyetin dünü ve bugünü olarak nitelendirerek; “Siz Türkiye’de yaşayan bir tarihsiniz. Türkiye Cumhuriyetinin dünü ve bugünüsünüz. Siz Cumhuriyetin 100’üncü yılında ve ikinci yüzyılında bizim yaşayan en kıdemli öğretmenimiz olarak başımızın üstündesiniz. Bizler çok mutluyuz. Gazi Mustafa Kemal Atatürk o kadar ön görülüymüş ki sizdeki ışığı görmüş ve ‘öğretmen ol’ demiş. Ne mutlu ki bizlere, sizlerin yetiştirdiği nesillerle bir aradayız. Sizin nezdinizde tüm öğretmenlerimizin günü kutlu ve daha umutlu olsun. Türkiye’de terör kurbanları arasında en çok öğretmenlerimiz vardı. Neden? Çünkü bu ülkenin gelişmesini ve kalkınmasını istemiyorlardı. Çok şükür o günler geride kaldı. Bu yüzden bizler de bunun için canla başla çalışıyoruz” diye konuştu.

    Öte yandan Çankırı, Sabiha Özar’ın ismini taşıdığı ve Türkiye Cumhuriyeti’nin gelişimine katkı sağlayan tüm isimlerin kendi adları ile yaşatılacağı ormanı kente kazandıracaklarının müjdesini verdi.

    Felsefesini resmettiği tabloyu hediye etti

    Sabiha Özar, 100 yaşında iken hayat felsefesi olarak nitelendirdiği ‘Doğumda ölümde hayatın gerçekleridir. Ancak bu iki gerçek arasında önemli olan senin ne yaşadığın, nasıl yaşadığın ve neler yaptığındır’ sözlerini tuvale yansıttığı tabloyu AK Partili Çankırı’ya hediye etti.

  • BTÜ’de Atatürk’ü anlama söyleşisi

    BTÜ’de Atatürk’ü anlama söyleşisi

    Yıldırım Bayezid Yerleşkesi Kırmızı Salon’da düzenlenen etkinlik öncesi BTÜ Rektör Yardımcıları Prof. Dr. Beyhan Bayhan ve Sinan Uyanık’ın da katılımıyla tüm öğrenciler saat 09.05’de Ata’ya saygı duruşunda bulundu. Ardından Genç Fikirler Topluluğu tarafından düzenlenen “85 Yıldır Sönmeyen Işık; Atatürk’ü Anlama” etkinliğine geçildi. Etkinliğin açılış konuşmasını yapan Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Beyhan Bayhan, “Beni görmek demek mutlaka yüzümü görmek değildir. Benim duygularımı ve benim fikirlerimi anlıyorsanız ve hissediyorsanız bu yeterlidir’ diyen Mustafa Kemal Atatürk, tam 85 yıl önce bugün aramızdan ayrılmış olsa da firikleri, hayat gözlemleri, ilkeleri, idealleri ve düşünceleriyle yaşamaya devam edecektir. Atatürk’ün emaneti Cumhuriyetimizin, okuyan, sorgulayan, fikri hür ve vicdanı hür siz gençlerimizle ayakta kalacağına inancımız tam. Atamızın en büyük emaneti olan Türkiye Cumhuriyetine her yönüyle sahip çıkacağımıza söz veriyorum” dedi.

    “Atatürk’ün hayat mücadelesini anlamak önemli”
    Açılış konuşmasının ardından Sosyolog Dr. Onur Uzer’in söyleşisine geçildi. Onur Uzer, Atatürk’ün az bilinen yönlerini çeşitli hatıralarla paylaştı. Atatürk’ün hem savaşlarla hem hastalıklarla mücadele eden bir lider olduğunu kaydeden Uzer, “Kaburgası kırıldıktan sadece 5 gün sonra cepheye koşan bir liderden bahsediyoruz. Bunun gibi pek çok sorunla karşı karşıya kalıyor ama geride kocaman bir Cumhuriyet, kocaman bir millet bırakıyor. Atatürk’ü anlamak hayat mücadelesini iyi bilmekten geçiyor. 85 yıldır sönmeyen ışığın bize çok ciddi öğretileri var. Onun fikirlerini, öğretilerini benimsememiz gerekiyor. Bunu yaparken de hem milli mücadeledeki tam bağımsız ülke ruhunu hem de yurtta ve dünyada barış felsefesini iyice idrak etmemiz gerekiyor” diye konuştu.
    Atatürk’ün hayatı boyunca bilime, sanata, kültüre, Türk kadınına ayrı bir önem verdiğini vurgulayan Uzer, “Atatürk bilimsel çalışmaların yanında Anadolu medeniyetlerinin araştırılmasına çok önem veren bir liderdi. Çok fazla kitap okuyan biriydi ve bakıldığında 3 bin 997 kitap okumuş, 2 binden fazla kitabın altını çizerek okumuş. Kendisi 9 kitap yazdı ve 12’ye yakın da katkı verdiği kitabı bulunuyor. Ve bakıldığında günümüze ışık tutan eşsiz öngörüsü mevcut. O gün dünyaya, bilime dair söylediği ne varsa bugün aynı şekilde yaşandığını görüyoruz” ifadelerini kullandı.

    Uzer’in söyleşinin ardından öğrenciler tarafından şiirler okundu, türküler seslendirildi, belgesel gösterimi yapıldı. Program, Rektör Yardımcıları Prof. Dr. Sinan Uyanık ve Prof. Dr. Beyhan Bayhan’ın Dr. Onur Uzer’e teşekkür belgesi takdim etmesiyle sona erdi.

  • Büyük Önder Atatürk ESOGÜ’de anıldı

    Büyük Önder Atatürk ESOGÜ’de anıldı

    Anma programı üniversite akademik ve idari personeli ile öğrencilerin katılımlarıyla, Rektör Prof. Dr. Kamil Çolak tarafından ESOGÜ Atatürk ve Gençlik Anıtı’na çelenk konulması, saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunması ile başladı.

    Anıttaki törenin ardından ESOGÜ Kongre ve Kültür Merkezi’nde, ESOGÜ Atatürk İlkeleri ve İnkılâp Tarihi Uygulama ve Araştırma Merkezi (ATAM) ile ESOGÜ Sanat ve Tasarım Fakültesi Dekanlığı tarafından hazırlanan protokol katılımlı anma programına geçildi. Program ESOGÜ Yönetimi’nin yanı sıra Eskişehir Valisi Hüseyin Aksoy, Muharip Hava Kuvveti ve Hava Füze Savunma Komutanı Hv. Org. İsmail Güneykaya, Hava Savunma Komutanı Hava Pilot Tümgeneral Ali Özmen, Hava Kontrol Grup Komutanı Hava Tuğgenral Hakan Cirit, BHHM ve Müş. Kuv. Hv. (JFAC) K. Havav. Pilot. Tuğgeneral. Ahmet Seyfi Selçuk, Eskişehir Cumhuriyet Başsavcı Vekili Mehmet Özel, Anadolu Üniversitesi Rektör Vekili Prof. Dr. Ali Resül Usul, Eskişehir İl Jandarma Komutanı Tuğg. Erhan Demir, Eskişehir İl Emniyet Müdürü Yaman Ağırlar ve protokolün katılımlarıyla gerçekleşti.

    Anma programı İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Abdurrahman Bozkurt’un konuşmacı olduğu “Atatürk’ün Dış Politika Anlayışı” konulu konferansın ardından, ESOGÜ Sanat ve Tasarım Fakültesi Dekanlığı tarafından ESOGÜ Kongre ve Kültür Merkezi’nde açılan bir gün süreli “Atatürk ve Cumhuriyet Afişleri” sergisinin topluca gezilmesi ile sona erdi.
    (SK-AS-Y)

  • Galatasaray, Mustafa Kemal Atatürk’ün vefatının yıl dönümünde anma töreni düzenledi

    Galatasaray, Mustafa Kemal Atatürk’ün vefatının yıl dönümünde anma töreni düzenledi

    Sarı-kırmızılıların resmi internet sitesinden konuyla ilgili yapılan paylaşımda, “Ali Sami Yen Spor Kompleksi RAMS Park’ta 9.05’te Atamıza saygı duruşuyla başlayan törene Galatasaray Spor Kulübü Başkanı Dursun Aydın Özbek, Yönetim Kurulu Üyeleri ve kulüp çalışanları katıldı” denildi.

    İstiklal Marşı’nın okunmasının ardından Galatasaray Başkanı Dursun Aydın Özbek yaptığı açıklamada, “Değerli basın mensupları, bizi izleyen sevgili Galatasaraylılar Bir 10 Kasım’da daha, içimizde hüzünle, bir aradayız. Bugün, 100 yaşına ulaşmış Cumhuriyetimizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün ebediyete intikalinin 85. Yılı Bugün onu saygı ve rahmetle anarken, bir kez daha ilkeleri ve değerlerinin izinde olduğumuzun sözünü vermek istiyorum. Bu kulübün tüm sporcuları, onun bize öğütlediği gibi zeki, çevik ve ahlaklı olacak. Cumhuriyet’in yüzü Galatasaray, tıpkı onun gibi, Türk halkının sahip olduğu güce inanarak, hiçbir zaman vazgeçmeyerek, kimsenin hayal etmediği başarılara ulaşıyor, ulaşacak. Biz Galatasaraylılar olarak, yaşadığımız her an onun düşünceleri ve koyduğu hedeflerin ışığında yolumuza devam edeceğiz” ifadelerini kullandı.

  • Ulu Önder İstanbul Havalimanı’nda anıldı

    Ulu Önder İstanbul Havalimanı’nda anıldı

    10 Kasım Atatürk’ü anma etkinlikleri kapsamında İGA İstanbul Havalimanı’nda da tören düzenlendi.

    Tören kapsamında havalimanındaki yolcular için Türkçe ve İngilizce bilgilendirme anonsları yapıldı.

    Dış hatlar terminalinde bulunan İstanbul yazısı önünde bir araya gelen yetkililer ve havalimanı çalışanları, saat 09.05’i gösterdiğinde iki dakikalık saygı duruşunda bulundu. Ardından İstiklal Marşı okundu.

  • Türkiye’ye adanmış bir ömür

    Türkiye’ye adanmış bir ömür

  • 09.05’te hayat duracak!

    09.05’te hayat duracak!

    Cumhuriyetimizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün aramızdan ayrılışının bugün 85. yıldönümü. Atatürk, 10 Kasım 1938’de saat 09.05’te hayata gözlerini yumdu, bedenen aramızdan ayrıldı.

    Fikirleri ve mücadelesiyle yaşayan, Türk ulusuna ışık olmaya devam eden Atatürk, ölümünün 85. yılında tüm yurtta hüzünle anılacak. İlk tören, saat 09.05’te Anıtkabir’de olacak. Devlet erkânının katılacağı resmi tören, saat 09.05’te bir dakika süren siren sesi eşliğinde başlayacak. Ardından, İstiklal Marşı okunacak. Tören sonrası Anıtkabir, yurttaşların ziyaretine açılacak.

    ABB, MEVLİT OKUTACAK

    Ankara Büyükşehir Belediyesi (ABB), saat 12.00’de camilerde Atatürk ve aziz şehitlerin anısına mevlit okutup lokma dağıtacak. Çankaya Belediyesi’nin anma programında da sanatçı Candan Erçetin, Anıtpark’ta Atatürk’ün sevdiği şarkıları seslendirecek.

    DOLMABAHÇE ATA’NIN SESİYLE YANKILANACAK

    Atatürk’ü anma etkinlikleri İstanbul’da saat 08.50’de Taksim Cumhuriyet Anıtı’na çelenk bırakılmasıyla başlayacak. Saat 11.30’da ise Dolmabahçe Sarayı’ndaki Atatürk’ün odasına ziyaret gerçekleştirilecek.

    Saat 12.15’te ise Bezmi Alem Valide Sultan Camisi’nde mevlit programı yapılacak. Kadıköy ve Maltepe ilçelerinde her yaştan binlerce kişi bir araya gelerek “Ata’ya saygı zinciri” oluşturacak. Etkinlik saat 08.30’da başlayacak. Sabah 6.30’ta Beşiktaş Dolmabahçe Caddesi’nde de Atatürk’ün sesiyle dinletiler düzenlenecek.

    KAYNAK: CUMHURİYET

  • 100 yıllık Cumhuriyet’in mimarı: Atatürk

    100 yıllık Cumhuriyet’in mimarı: Atatürk

    Atatürk, 1881’de Selanik’te dünyaya geldi. Annesi Zübeyde Hanım’ın arzusu doğrultusunda ilköğrenimine Hafız Mehmet Efendi’nin mahalle mektebinde başlayan Mustafa Kemal, daha sonra babası Ali Rıza Efendi’nin isteği üzerine geçtiği Şemsi Efendi Mektebinde ilkokulu tamamladı.

    Ortaokul eğitimi için gittiği Selanik Mülkiye Rüştiyesinden kendi isteğiyle ayrılan Mustafa Kemal, öğrenimini Selanik Askeri Rüştiyesinde sürdürdü, ardından Manastır Askeri İdadisi’nden ikincilikle mezun oldu. Askeri öğreniminin yanında yabancı dil eğitimi de devam eden Atatürk, yazları izinli döndüğü Selanik’te Fransızca dersleri aldı.

    Daha sonra İstanbul’a gelerek 1899’da girdiği Harp Okulu’nu 1902’de teğmen rütbesiyle tamamlayan Atatürk, Harp Akademisi’nden de 1905’te kurmay yüzbaşı rütbesiyle mezun oldu.

    Mustafa Kemal, kurmaylık stajı için 1905’te Şam’da 5. Ordu emrine atandı, Suriye bölgesindeki üstün hizmetleri dolayısıyla Beşinci Rütbe’den Mecidi Nişanı verildi. Merkezi Makedonya’nın Manastır şehrindeki 3. Ordu Karargahı’na 1907’de atanan Mustafa Kemal, Selanik’teki kurmay şubede görevlendirildi.

    Mustafa Kemal, Manastır ve Selanik’te görevliyken 1909’da İstanbul’daki 31 Mart Vakasını bastıran Hareket Ordusu’nda görev yaptı. Arnavutluk’taki isyanı bastırmak için 1910’da düzenlenen harekatta da görevlendirilen Mustafa Kemal, İtalya’nın 1911’de Trablusgarp’a asker çıkarması üzerine Tobruk’a gönderildi, Tobruk ve Derne’de Türk kuvvetlerini başarıyla yönetti ve İtalyanlara karşı Tobruk Savaşı’nı kazandı.

    Derne Komutanlığına 6 Mart 1912’de atanan Mustafa Kemal, Ekim 1912’de Balkan Savaşı başlayınca Gelibolu ve Bolayır’daki birliklerle savaşa katıldı ve Dimetoka ile Edirne’nin geri alınışında etkili oldu.

    “Anafartalar Kahramanı”

    Mustafa Kemal, 1913’te Balkan Harbi’nden sonra Sofya ataşemiliterliğine atandı. Ataşemiliter olarak görev yaptığı sırada Birinci Dünya Savaşı’nın başlaması üzerine Mustafa Kemal, Başkomutanlık Vekaleti’ne müracaat ederek cephede görev almak istedi.

    Kendisine “Sizin için orduda her zaman bir görev vardır. Ancak Sofya Ataşemiliterliğini daha önemli gördüğümüzden sizi orada bırakıyoruz.” cevabının verilmesi üzerine Büyük Önder, Başkomutan Vekili Enver Paşa’ya şu mektubu yazdı:

    “Vatanın müdafaasına ait faal vazifelerden daha mühim ve yüce bir vazife olamaz. Arkadaşlarım muharebe cephelerinde, ateş hatlarında bulunurken ben, Sofya’da ataşemiliterlik yapamam. Eğer birinci sınıf subay olmak liyakatinden mahrumsam, kanaatiniz bu ise lütfen açık söyleyiniz.”

    Bunun üzerine Mustafa Kemal, 1915’te Esat Paşa komutasındaki 3. Kolordu’ya bağlı Tekirdağ’da oluşturulacak 19’uncu Tümen Komutanlığına atandı.

    Gelibolu Yarımadası’na asker çıkaran ve Conkbayırı’na ilerleyen düşman kuvvetleri, Atatürk’ün komutasındaki 19’uncu Tümen kuvvetlerinin taarruzuyla geri çekildi. Mustafa Kemal Paşa, cephanesi biten Türk askerine “Cephaneniz yoksa süngünüz” var diyerek, moral ve güven verdi.

    Mustafa Kemal, Conkbayırı taarruzu sırasında göğsüne isabet eden şarapnel parçasının cebindeki saati parçalayarak dönmesi sonucu mutlak ölümden kurtuldu. Mustafa Kemal Paşa, sadece Gelibolu Yarımadası Kuzey Bölgesi Muharebelerinin değil, aynı zamanda Çanakkale Boğazı’nın, Çanakkale Cephesi’nin, İstanbul’un da kaderini tayin etti ve böylece Çanakkale Savaşları’nda Mustafa Kemal Paşa “Anafartalar Kahramanı” olarak ün kazandı.

    Çanakkale’den sonra Doğu Cephesi’nde 16’ncı Kolordu Komutanlığına atanan Mustafa Kemal, 1916’da Rus saldırılarını durdurarak Bitlis ve Muş’u düşmandan geri aldı ve bu cephede generalliğe terfi etti.

    Ülkenin işgali ile Samsun’a hareket etti

    Filistin ve Suriye’de görevli 7’nci Ordu Komutanlığına 1917 Temmuz ayında atanan Mustafa Kemal Paşa, bir süre sonra 2. Ordu Komutanlığına tayin olsa da, görevi kabul etmeyerek Genel Karargah emrinde İstanbul’da kaldı. Aynı yıl Veliaht Vahdettin ile Almanya’ya giderek Alman Genel Karargahı ve Alman savaş cephelerinde incelemelerde bulundu.

    Suriye cephesinde 1918’de yeniden görevlendirilen Mustafa Kemal, 7’nci Ordu Komutanı olarak görev yaptı ve bu sırada İngilizlerin asıl amaçlarının İskenderun’u işgal edip, kuzeye çekilmekte olan 7. Ordu’yu abluka altına almak olduğunu İstanbul’a bildirdi.

    İngilizlerin İskenderun’u dirençle karşılaşmadan 9 Kasım 1918’de teslim alması üzerine Mustafa Kemal Paşa, hükumet merkezi ile yaptığı telgraf görüşmelerinde, İngilizlere verilen tavizleri tenkit etti. “Böyle giderse memleketin binbir türlü entrika ve istilaya maruz kalacağını” izah etmeye çalışan Mustafa Kemal Paşa’ya, Yıldırım Orduları Grup Kumandanlığı ve 7. Ordu’nun lağvedildiği bildirildi.

    Paşa, bu acziyetin tamamen ortadan kaldırılmasını istiyordu ve emrindeki birliklerin komutasını 2. Ordu Komutanı Nihat Paşa’ya bırakarak aynı gün akşamı Adana’dan trenle İstanbul’a hareket etti.

    İstanbul’da, 13 Kasım 1918’den 16 Mayıs 1919’a kadar kalarak memleketin genel durumunu yakın arkadaşlarıyla kritik eden Mustafa Kemal Paşa, ülkesinin kaderini değiştirecek Samsun yolculuğuna çıktı ve İstiklal Mücadelesi’ni başlattı. Ülkeyi düşman işgalinden kurtarmak amacını gizli tutarak, Ordu Müfettişliği görevi ile İstanbul’dan ayrıldı.

    “Sevr Antlaşması bizce mevcut değildir”

    Karadeniz yoluyla 19 Mayıs 1919’da Samsun’a çıkan Mustafa Kemal, 22 Haziran 1919’da Amasya Genelgesi’ni yayımladı. Türk milletine, “Vatanın bütünlüğünün ve milletin bağımsızlığının tehlikede olduğunu, azim ve kararlılıkla vatanın kurtarılması için Sivas’ta bir kongre toplanacağını” bildirdi.

    Ayrıca Osmanlı Hükümetinin verdiği görevden ve askerlikten istifa ederek, 23 Temmuz 1919’da Erzurum’da, 4 Eylül 1919’da Sivas’ta toplanan kongrelerin başkanlığını yaptı.

    Bu kongrelerde alınan, “Düşman işgaline karşı milletin vatanı savunacağı, bu amaçla geçici bir hükümetin kurulacağı ve bir milli meclisin toplanacağı, manda ve himayenin kabul edilmeyeceği” kararlarıyla Büyük Millet Meclisi’nin de temelleri atıldı.

    Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM), Atatürk’ün öncülüğünde 23 Nisan 1920’de Ankara’da tarihi görevine başladı, Mustafa Kemal Atatürk, Meclis ve Hükümet Başkanı seçildi.

    Milli Mücadele ve Kurtuluş Savaşı’nın tanığı Anadolu Ajansını kurdu

    TBMM açılmadan 17 gün önce, 6 Nisan 1920’de, Mustafa Kemal Atatürk’ün talimatıyla Anadolu Ajansı (AA) kuruldu. “Milli Mücadele’nin sesini dünyaya duyurmak” amacıyla kurulan AA, TBMM’nin çıkardığı ilk yasaları duyurdu, Milli Mücadele’nin ve Kurtuluş Savaşı’nın her aşamasına tanıklık etti.

    TBMM açılarak milli bir hükümet kurulmasına rağmen Osmanlı Hükümeti ile İtilaf Devletleri arasında 10 Ağustos 1920’de Sevr Antlaşması imzalandı.

    Atatürk, United Telegraph gazetesi muhabirine yaptığı açıklamada, Sevr Antlaşması’nı tanımadıklarını vurgulayarak, “Siyasi, adli, iktisadi ve mali bağımsızlığımızı imhaya ve neticede yaşama hakkımızı inkara ve kaldırmaya yöneltilmiş Sevr Antlaşması bizce mevcut değildir.” dedi. TBMM tarafından Osmanlı Hükümeti ile İtilaf Devletleri arasında imzalanan Sevr Antlaşması’nın kabul edilmediği dünyaya duyuruldu.

    “Vatanın her karış toprağı vatandaşın kanıyla ıslanmadıkça terk olunamaz”

    İtilaf Devletleri’nin yardımıyla İzmir’i işgal eden Yunan kuvvetlerinin ilerlemesi, 1921’de Birinci ve İkinci İnönü savaşlarıyla durduruldu.

    Yunan ordusunun 23 Ağustos 1921’de yeniden taarruz etmesiyle Sakarya Meydan Muharebesi başladı. Atatürk, birliklere, “Hattı müdafaa yoktur, sathı müdafaa vardır. O satıh bütün vatandır. Vatanın her karış toprağı vatandaşın kanıyla ıslanmadıkça terk olunamaz.” diyerek tarihe geçen emrini verdi.

    “Mareşal” rütbesi ve “Gazi” unvanı

    Başkomutan Mustafa Kemal Paşa’nın yönettiği Türk ordusu, Yunan ordusunu bozguna uğrattı, Sakarya Meydan Muharebesi’ni zaferle sonuçlandırdı. 22 gün süren savaşta Yunan ordusu ağır kayıplara uğratıldı. Bu zafer dolayısıyla Mustafa Kemal Atatürk’e TBMM tarafından “Mareşal” rütbesi ve “Gazi” unvanı verildi.

    Sakarya Zaferi’nin ardından 13 Ekim 1921’de Kafkas Cumhuriyetleri ile Kars Antlaşması, 20 Ekim 1921’de Fransızlarla Hatay haricinde bugünkü Türkiye sınırının çizildiği Ankara Antlaşması imzalandı.

    Atatürk’ün komutanlığında Türk ordusu, vatanı düşman işgalinden kurtarmak için 26 Ağustos 1922’de karşı saldırıya geçerek Büyük Taarruz’u başlattı.

    Mustafa Kemal Paşa’nın yönettiği 30 Ağustos 1922’deki Dumlupınar (Başkomutan) Meydan Muharebesi’nde Türk ordusu, Yunan ordusunun bozguna uğrattı. Kaçan düşman kuvvetlerini izleyen Türk ordusu, 9 Eylül 1922’de İzmir’e girdi.

    Anadolu’yu düşman istilasından kurtaran büyük askeri zaferlerin ardından 11 Ekim 1922’de Mudanya Ateşkes Antlaşması imzalandı ve İtilaf Devletleri, işgal ettikleri Türk topraklarından çekildi.

    Kurtuluş Savaşı, ülkenin kaderinin değiştiği, Türk milletinin dünyaya meydan okuduğu, kahramanlık destanlarının yazıldığı savaş olarak tarihe geçti.

    Lozan Antlaşması

    İsmet İnönü başkanlığındaki Türkiye heyeti ile İngiltere, Fransa, İtalya, Japonya, Yunanistan, Romanya ve Yugoslavya arasında 24 Temmuz 1923’te Lozan Antlaşması imzalandı.

    Büyük Önder, Lozan Antlaşması’na ilişkin, “Bu antlaşma, Türk milleti aleyhine, asırlardan beri hazırlanmış ve Sevr Antlaşması’yla tamamlandığı zannedilmiş büyük bir suikastın yıkılışını ifade eder bir vesikadır.” değerlendirmesinde bulundu.

    Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk Cumhurbaşkanı

    Atatürk, Fransa’da ihtilal ile kurulan cumhuriyeti, demokrasiyi ve yönetim şeklini inceledi ancak bunun aynısının Türkiye’de uygulanamayacağını öngördü.

    Ülkenin siyasal, sosyolojik ve ekonomik yapısını çok iyi bildiğinden, demokrasinin sadece Cumhuriyet ile toplumun tüm kesimlerince içselleştireceğini biliyordu.

    Atatürk’ün yakın arkadaşlarından, usta gazeteci ve yazar Falih Rıfkı Atay, “Çankaya” adlı eserinde, Cumhuriyet’e giden süreci ve Mustafa Kemal’in görüşlerini ana hatlarıyla şu cümlelerle kaleme aldı:

    “Rejimdeki olağanüstü olmayan durumların çözümlenmesi zorunluluğu ortaya çıktı. Çünkü Türkiye’nin devlet şekli henüz belirlenmemişti. Kanun-i Esasi’de yeni hükümet şeklini açıkça belirlemek gerekiyordu. Çünkü padişahlık ve hilafet taraftarları hala vardı.”

    Atatürk, Cumhuriyet ilan edilene kadar Cumhuriyet fikrini muhalefet olur düşüncesiyle gizli tuttu ama yeni yönetim şeklinin çabuk kabul edilmesi için çalışmalar yürüttüğünü Nutuk’ta “Devlet yönetimini, Cumhuriyet’ten söz etmeksizin, ulusal egemenlik ilkeleri çerçevesinde, her an Cumhuriyet’e doğru yürüyen şekilde toparlamaya çalışıyorduk.” sözleriyle kaleme aldı.

    TBMM tarafından 29 Ekim 1923’te Cumhuriyet ilan edildi ve Mustafa Kemal Atatürk de Cumhurbaşkanı seçildi. 1938’de vefatına dek arka arkaya 4 kez Cumhurbaşkanı seçilen Atatürk, bu görevi en uzun süre yürüten Cumhurbaşkanı oldu.

    Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal Atatürk’e yönelik 14 Haziran 1926’da suikast girişimi engellendi, elebaşları İzmir’de tutuklandı. Büyük Önder, suikast girişimine ilişkin Anadolu Ajansına yaptığı açıklamada, “Alçak girişimin benim şahsımdan ziyade mukaddes Cumhuriyet’imize ve onun dayandığı yüksek ilkelerimize yönelmiş bulunduğuna şüphe yoktur. Benim naçiz vücudum bir gün elbet toprak olacaktır fakat Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır.” değerlendirmesinde bulundu.

    Gazi Mustafa Kemal’e 24 Kasım 1934’te 2587 sayılı Kanunla “Atatürk” soyadı verildi ve bu soyadının başkaları tarafından kullanılması yasaklandı.

    Ekonomi, dış politika ve tarımdaki hamleler

    Mustafa Kemal Atatürk, 1929 Dünya Ekonomik Bunalımı’nın etkilerini hafifletmek ve ülkenin kalkınmasını hızlandırmak amacıyla 1933’te Beş Yıllık Sanayi Planı’nı başlattı. Aynı dönemde dış politikada da önemli adımlar atıldı. Milletler Cemiyeti’ne girilmesi, Balkan Antantının imzalanması, Montrö Boğazlar Sözleşmesi ve Sadabat Paktı başta olmak üzere bölgesel ve uluslararası adımlar, Türkiye’nin bölgesinde ve dünyada etkili bir aktör olarak öne çıkmasına katkıda bulundu.

    Tarıma ve çiftçiye değer veren Atatürk, çiftliklerde 1925’ten başlayarak 13 yıl süre ile planlı ve ciddi bir şekilde çalışmalar yaptırdı, ürüne elverişli uygun olmayan topraklarda çiftlikler kurarak bu toprakları ziraate elverişli hale getirdi.

    “Hatay, benim şahsi meselemdir”

    Atatürk, ulusal meseleden ziyade, “Benim şahsi meselemdir” dediği Hatay’ın anavatana katılması için yoğun çaba sarf etti ve hedefi vefatının ardından 1939’da gerçekleşti.

    Mustafa Kemal Atatürk, 57 yıl süren yaşamında, milletinin ve vatanının bağımsızlığı için yılmadan çalıştı ve girdiği her mücadeleden zaferle çıktı.

    Askeri ve siyasi dehasıyla saygınlığını koruyan devlet adamı Mustafa Kemal Atatürk, 10 Kasım 1938’de 57 yaşındayken Dolmabahçe Sarayı’nda saat 09.05’te hayata gözlerini yumdu.

    Atatürk’ün vefatı yalnız Türkiye’de değil bütün dünyada büyük üzüntüyle karşılandı.

    Ata’nın cenazesinin Anıtkabir yolculuğu

    Atatürk’ün naaşı 16 Kasım’da Dolmabahçe Sarayı tören salonunda katafalka konuldu. 19 Kasım günü cenaze büyük bir kalabalık tarafından Yavuz Zırhlısı ile İzmit’e oradan da aynı günün akşamı tüm yurt gezilerinde kullandığı tren ile Ankara’ya uğurlandı.

    Ankara’da 20 Kasım’da devlet erkanı ve yabancı devlet adamları tarafından karşılanan cenaze, TBMM önünde katafalka konuldu. Büyük bir cenaze töreni ile 21 Kasım 1938’de Ankara Etnografya Müzesi’ndeki geçici kabrine konulan Atatürk’ün naaşı, ebedi istirahatgahı Anıtkabir’e taşındığı 10 Kasım 1953’e kadar burada kaldı.

    KAYNAK: AA