Etiket: mustafa şentop

  • Cumhurbaşkanı Erdoğan mazbatasını aldı

    Cumhurbaşkanı Erdoğan mazbatasını aldı

    Cumhurbaşkanı seçimi 2. tur oylama kesin sonucu Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdi.

    Resmi Gazete’nin mükerrer sayısında yayımlanan sonuca göre;
    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan yüzde 52,18, Millet İttifakı’nın cumhurbaşkanı adayı Kemal Kılıçdaroğlu yüzde 47,82 oranında oy aldı.

    Resmi Gazete’de, Erdoğan’ın mal bildirimi listesi de yayımlandı.

    CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN’IN MAZBATASI TESLİM EDİLDİ

    Yüksek Seçim Kurulu Başkanı (YSK) Başkanı Ahmet Yener, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın mazbatasını TBMM Başkanı Mustafa Şentop’a teslim etti.

    Cumhurbaşkanı seçimi ikinci tur kesin sonuçları açıklandı - 1

     

    Cumhurbaşkanı Erdoğan, cumartesi günü mazbatasını alıp, Meclis Genel Kurulu’nda yemin etmesiyle yeni dönemine resmen başlayacak.

    YSK BAŞKANI’NDAN AÇIKLAMA

    YSK Başkanı Yener, kesin sonuçlar Resmi Gazete’de yayımlanmadan önce ise, 28 Mayıs’ta yapılan cumhurbaşkanı seçimi ikinci turu sonuçlarıyla ilgili açıklamalarda bulunmuştu.

    Yener, 14 Mayıs’ta yapılan cumhurbaşkanı seçiminin ilk tur oylamasının ardından 15 Mayıs’ta Türk siyasi hayatında ilk defa ikinci tur oylama için sürecin başladığını anımsattı.

    Bu kapsamda 20 Mayıs’ta yurt dışı temsilcilikler ve gümrüklerde oy verme işleminin başladığını hatırlatan YSK Başkanı Yener, pusulaların basım sürecinin tamamlanmasının ardından 73 ülke, 151 temsilcilik, 16 merkez ile 46 gümrük kapısına oy pusulalarının gönderildiğini bildirdi.

    YSK’nın ikinci tur oylamasına ilişkin seçim takviminde belirlenen süreçleri izlediğini kaydeden Yener, 28 Mayıs’taki ikinci tur oylamasına ilişkin 29 ile 31 Mayıs arasında yapılan itirazların kurul tarafından sonuçlandırıldığını aktardı.

    Seçim sonuçlarının yayımlanmak üzere Resmi Gazete’ye gönderildiğini bildiren Yener, şöyle devam etti:

    “28 Mayıs 2023 tarihinde cumhurbaşkanlığı seçiminin ikinci oylamasında yurt içinde 52 milyon 93 bin 375 seçmenimizin oy kullandığı görülmüş olup, oy kullanma oranı yüzde 85,72; yurt dışında ise gümrükler dahil 1 milyon 930 bin 226 seçmenimiz oy kullanmış olup, katılım oranı yüzde 56,34 olarak gerçekleşmiştir. Yurt içi ve yurt dışında toplam 54 milyon 23 bin 601 seçmenimizin oy kullandığı ve toplam katılım oranının yüzde 84,15 olduğu görülmüştür.

    Bu sonuçlara göre Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın toplam 27 milyon 834 bin 589 oy aldığı ve yüzde 52,18 oranında toplam oy oranına ulaştığı, Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nun 25 milyon 504 bin 724 oy aldığı ve toplam yüzde 47,82 oy oranına ulaştığı görülmüş olup, kurulumuzun yapmış olduğu değerlendirmeler ve almış olduğu kararlar sonucunda Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın cumhurbaşkanı olarak seçildiği anlaşılmış ve Resmi Gazete’ye gönderilmiştir. Türk milletine ve demokrasimize hayırlı olmasını diliyorum.”

  • Cumhurbaşkanı Erdoğan: ‘Hedef yüzde 70’

    Cumhurbaşkanı Erdoğan: ‘Hedef yüzde 70’

    TBMM Başkanı Prof. Dr. Mustafa Şentop’un katılımıyla Kapaklı Çamlık Sosyal Tesisleri’nde Gençlik Buluşması düzenlendi. Şentop, buradaki programda Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı telefonla arayarak gençlerle görüştürdü. Şentop, “Sayın Cumhurbaşkanım, Kapaklı Belediyemizin sosyal tesislerindeyiz. Burada çok kalabalık bir grup var, gençlerimiz burada. Kapaklı’da seçimde 51,77 oy oranına ulaştık” dedi.

    Bunun üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, ‘Bunu büyük bir oran mı kabul ediyorsun Şentop? Trakya’ya yakışıyor mu bu ya” şeklindeki esprili sözleri salondakileri güldürdü. Cumhurbaşkanı Erdoğan, “28 Mayıs’ta çok daha farklı bir yere taşımamız lazım. Biraz üzüldüm ama inşallah 28 Mayıs’ta bunu gideririz. Kapaklı’daki siz değerli kardeşlerimi böyle anlamlı bir akşamda en kalbi duygularımla selamlıyorum. Şu anda Gaziantep’ten ayrıldık. Bugün Gaziantep’te 100 bini aşkın bir katılım vardı. Gaziantep’te yüzde 70’e yakın bir oy almıştık. Şimdi hedef inşallah yüzde 70’in üzerinde oy almak. Kapaklı’da inanıyorum ki yüzde 70’leri yakalar” ifadelerini kullandı.
    Bunun üzerine bir genç, “Kapaklı’da sandıkları patlatacağız reis” cevabını verdi.

  • Şentop, Simonyan ile görüştü

    Şentop, Simonyan ile görüştü

    TBMM Başkanı Mustafa Şentop, Karadeniz Ekonomik İşbirliği Parlamenter Asamblesi’nin (KEİPA) Ankara’da yapılan genel kurulunda Ermenistan Ulusal Meclis Başkanı Alen Simonyan ile görüştü. Şentop, görüşmeye ilişkin, “Bölgenin sorunlarını, bölge ülkeleri kendi aralarında, samimi bir diyalog zemininde çözmelidir. İyi niyetle hareket ederek çözmelidir. Bu yapılmadığı takdirde, o zaman başka ülkelerin kendi menfaatleri, çıkarlarına göre bölgeyi dizayn etme yolları açılmış oluyor. Ben, olumlu ve iyi bir görüşme geçtiğini ifade edebilirim” dedi. Şentop toplantıda Rusya ve Ukrayna heyetleri arasında yaşanan gerginlikle ilgili, “Görüşlerin, tezlerin, fikirlerin sözlü olarak ifade edildiği bir ortamda bu tür gösterilere, şovlara gerek yok. Bunlara da müsaade etmemek lazım” diye konuştu.

    KEİPA’nın 61’inci genel kurulu, bugün Ankara’daki bir otelde yapıldı. Genel kurulun açılışına, TBMM Başkanı Mustafa Şentop ve Ermenistan Ulusal Meclis Başkanı Alen Simonyan da katıldı. Şentop, burada Simonyan ile ikili bir görüşme yaptı. Daha sonra gazetecilerin sorularını yanıtlayan Şentop, Simonyan ile yaptığı görüşmeye ilişkin şunları söyledi:

    “BÖLGENİN SORUNLARINI, BÖLGE ÜLKELERİ KENDİ ARALARINDA, SAMİMİ BİR DİYALOG ZEMİNİNDE ÇÖZMELİDİR”

    “Bu toplantıya iştirak edenlerden birisi de KEİPA üyesi olan Ermenistan’ın Parlamento Başkanı. Kendisinin talebi üzerine ikili görüşme gerçekleştirdik. Heyetiyle beraber ayrıca bir görüşme gerçekleştirdik. Takip ediyorsunuz, Türkiye ve Ermenistan arasında bir normalleşme süreci var. Özel temsilciler var, görüşüyorlar. İlgili kurumlarımız temas hâlinde, görüşüyorlar. Azerbaycan ve Ermenistan arasında da barış görüşmeleri yapılıyor. Çeşitli seviyelerde bu görüşmeler yapılıyor.

    Bu kadar zor bir dönemden geçtiğimiz, bu ağır şartlar altında yaşadığımız bir süreçte Güney Kafkasya’da kalıcı bir barış çok önemli, kıymetli hale gelmiştir. Nihayetinde Azerbaycan’ın da işgal altında olan topraklarını yaklaşık 30 yıl sonra işgalden kurtarması, böyle bir barış sürecinin önünü açmıştır. Bölgenin sorunlarını, bölge ülkeleri kendi aralarında, samimi bir diyalog zemininde çözmelidir. İyi niyetle hareket ederek çözmelidir. Bu yapılmadığı takdirde, o zaman başka ülkelerin kendi menfaatleri, çıkarlarına göre bölgeyi dizayn etme yolları açılmış oluyor. Ben, olumlu ve iyi bir görüşme geçtiğini ifade edebilirim. Kendilerinin iyi niyetle bu normalleşme süreci için çalıştıklarını, hükümet ve parlamento düzeyinde bu normalleşme sürecini geliştirmek ve bölgede kalıcı bir barışı sağlamak konusunda samimiyetle çalıştıklarını ve çalışmaya devam edeceklerini söyledi.”

    “KENDİSİ, BU KONUNUN HÜKÜMETİN TUTUMUYLA, POLİTİKASIYLA İLGİLİ OLMADIĞINI, BUNA TEPKİ GÖSTERDİKLERİNİ İFADE ETTİ”

    Şentop, Ermenistan’ın başkenti Erivan’da açılan Nemesis Anıtı ile ilgili ise “Kendisi, bu konunun hükümetin tutumuyla, politikasıyla ilgili olmadığını, buna tepki gösterdiklerini ifade etti. Ayrıca zor bir süreç; Ermenistan-Azerbaycan, Ermenistan-Türkiye ilişkilerini normalleştirebilmek kolay bir süreç değil. Buna karşı çıkan başka ülkeler ve yine Ermenistan içerisinden farklı unsurlar var, olabilir. Bunların Nemesis Anıtı sürecini tahrik ettiğini söylediler. Ama ilişkileri geliştirme ve normalleştirme yönünde bir gayretle, samimiyetle çalışacaklarını ifade etti” diye konuştu.

    “GÖRÜŞLERİN, TEZLERİN, FİKİRLERİN SÖZLÜ OLARAK İFADE EDİLDİĞİ BİR ORTAMDA BU TÜR GÖSTERİLERE, ŞOVLARA GEREK YOK”

    Şentop, genel kurulda Rusya Delegasyonu Başkanvekili Olga Tımofeva konuştuğu sırada Ukrayna heyetinin bayrak açmasına ve yaşanan gerilime ilişkin de şöyle konuştu:

    “Rus heyetinin başkanı hanımefendi konuşmaya başlayınca, Ukrayna heyetinden kişiler pankart açmaya, bayrak açmaya ve yüksek sesle konuşmaya, slogan atmaya başladı. Ben, buna müdahale ettim. Arkadaşlarımızın da müdahalesiyle bunu yatıştırdık. Fakat şunu ifade etmek isterim; böyle bir toplantı, parlamenterlerin katıldığı toplantı. Burada herkes görüşlerini, fikirlerini açıkça ifade ediyor. Buradaki Parlamenter Asamble’nin çalışmaları ve varoluş amacı doğrultusundaki konuları asgari müşterekler üzerinden dile getirmek gerekir. Bunu da içeride, tartışma sırasında söyledim. Ama bu olmasa bile her ülke kendi tezini, başka ülkeye dair eleştirisini burada açıkça ifade ediyor. Dolayısıyla görüşlerin, tezlerin, fikirlerin sözlü olarak ifade edildiği bir ortamda bu tür gösterilere, şovlara gerek yok. Bunlara da müsaade etmemek lazım. Bunları kendilerine açık bir şekilde de ifade ettim. Ama daha sonra da ben ayrıldıktan sonra da bu tür bazı eylemlerin, provokasyonların devam ettiğini duydum. Az önce bazı heyet üyeleriyle de görüştüm. Bunları yanlış buluyorum.”

  • “Türkiye kuşatılmaya müsaade etmeyecek”

    “Türkiye kuşatılmaya müsaade etmeyecek”

    TBMM Başkanı Şentop, Meclis 27. dönemini değerlendirdi. Şentop, Türkiye’nin Rusya-Ukrayna savaşında barış için çalıştığını söyleyerek, başta tahıl koridoru ve esir takası olmak üzere farklı alanlarda bu çalışmaların somut neticeler verdiğini ifade etti. Şentop, “Türkiye’nin söz konusu savaşın sonlanması noktasında ortaya koyduğu gayretler, sizlerin de takip ettiğiniz üzere devam etmektedir. Bu dönemi diğer dönemlerden ayıran en önemli hadiselerden bir diğeri ise, 6 Şubat 2023 tarihinde yaşadığımız büyük deprem felaketleridir. Ülkemizi tarifi olmayan derin bir acıyla sarsan söz konusu depremlerde hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet, yakınlarına sabır, yaralılara şifa diliyorum. Devletimiz ve milletimiz yaraları sarmak için elbirliğiyle çalışmalarına başlamıştır. Türkiye Büyük Millet Meclisi de ayrıntılarına daha sonra değineceğim şekilde bu süreçte önemli çalışmalar yürütmüştür. Deprem bölgelerindeki bütün vatandaşlarımızın sorunları çözülene kadar çalışmalar kararlılıkla devam edecektir” ifadelerini kullandı.

    27’nci dönemin Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin açılışı ve Milli Mücadele açısından büyük önem taşıyan diğer pek çok hadisenin 100. yıl dönümünü barındırdığını belirten Şentop, “Bir asır önce vatan toprakları işgal edilerek esaret altına alınmak istenen milletimizin istiklali uğrunda Meclis çatısı altında verdiği mücadelenin dönüm noktalarını bir asır sonra milletin temsilcisi sıfatıyla yâd etmek ve açılışının ardından ikinci yüz yılına başladığı günlerde Gazi Meclisimizin mensubu olarak görev icra etmek, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı sıfatıyla şahsım ve 27’nci dönemde birlikte çalıştığım milletvekili arkadaşlarım için şüphesiz çok büyük bir saadet ve gurur vesilesi olmuştur. 27’nci yasama dönemi, biraz önce andığım hususiyetlerinin yanı sıra millet iradesinin tecelligahı olan Türkiye Büyük Millet Meclisi çatısı altında çeşitli konularda ilkleri yaşadığımız önemli bir dönem olarak tarih sahnesindeki yerini almaktadır” şeklinde konuştu.
    Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne geçildikten sonra TBMM’nin geçirdiği ilk yasama dönemi olduğunu hatırlatan Şentop, “Bildiğiniz üzere Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi sayesinde aziz milletimiz, Mecliste kendisini temsil edecek milletvekillerinin yanı sıra yürütme organını da doğrudan seçme ve belirleme imkanına sahip hale gelmiştir. Yürütme erkinin sonradan olağan veya olağandışı yollarla bilhassa dahili ve harici kayıt dışı siyaset unsurlarının müdahalesi ile değiştirilemeyecek şekilde seçim anında doğrudan halk tarafından belirlenmesi, temsilde adaletten taviz verilmeksizin yönetimde istikrar sağlamayı mümkün kılmıştır. Bu kapsamda 27’nci yasama dönemi için yapılan ve kayıtlı seçmenlerin yüzde 86 oranında katılım gösterdiği 2018 seçimleri sonucunda Mecliste kullanılan oyların yaklaşık yüzde 98’inin (yüzde 97,97’sinin) temsil edildiği bir sandalye dağılımı ile karşılaşılmıştır. Kullanılan her 100 oydan 98’inin Meclis aritmetiğine yansıması suretiyle temsilde adaletin çok yüksek düzeyde sağlandığı 27’nci yasama döneminin 59 ay gibi oldukça uzun bir süre devam etmesi, aynı dönem içinde yönetimde istikrarın da temin edildiğinin göstergesidir” diye konuştu.

    “Oy kullanan seçmenlerimizin iradelerini yüzde 98 oranında yansıtan Türkiye Büyük Millet Meclisi yaklaşık 5 yıllık zaman diliminde oldukça verimli çalışmalar yürütmüştür”

    Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile Parlamenter Hükümet Sistemi arasında karşılaştırma yapan Şentop, şöyle devam etti:
    “Bu vesileyle sizlere bir hususu hatırlatmak isterim; malumlarınız Parlamenter Hükümet Sistemi döneminden kalma bir alışkanlık olarak 27’nci yasama döneminin ilk yıllarından itibaren erken seçim iddiaları bazı siyasi parti temsilcilerince dile getirilmekte idi. Konu hakkında bir tarama yaptığınızda genel seçimlerden sadece bir sene sonra, 2019 yılının yaz aylarından itibaren erken seçim olacağı yönünde iddialı söylemlerde bulunan çok sayıda siyasetçiye rastlayabilirsiniz. Yine aynı dönemlerde şahsıma yöneltilen sorular üzerine benim de ısrarla ‘yeni hükümet sisteminin doğası gereği bir erken seçim ihtimalinin sıfıra yakın olduğu’ hususu üzerinde durduğumu hatırlarsınız. Bugün artık 27’nci dönemin 5 yıllık süresinin neredeyse tamamlandığı, bir takvim ayarlaması sebebiyle seçimlerin 4 yıl 11 ay sonra yapılmasının kesinleştiği günlerdeyiz. Dolayısıyla yeni hükümet sisteminin yönetimde sağladığı istikrardan ve seçimlerin yenilenmesi şartlarını zorlaştırmasından hareketle erken seçim iddiaları hakkında yapmış olduğum değerlendirmeleri tarihi akışın teyit ettiğini görmekten büyük memnuniyet duymaktayım. Bu çerçevede daha önce çeşitli vesilelerle belirttiğim gibi, ilk örneğini 27’nci yasama döneminde tecrübe etmiş olmanın rahatlığıyla bir kere daha ifade etmek isterim ki Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi sayesinde ülke yönetimi seçimlerde doğrudan milletimiz tarafından belirlenmektedir.

    Dolayısıyla Parlamenter Hükümet Sistemi döneminde olduğu gibi seçimlerin yapılmasına rağmen yürütme yetkisinin kim tarafından kullanılacağının belirsiz olması gibi bir durumla karşılaşılması ihtimali artık gündemimizden çıkmıştır. Bu durum, ülkeyi kimin yöneteceğinin belirlenememesi sebebiyle siyaseten erken seçime ihtiyaç duyulması ihtimalini neredeyse tamamen ortadan kaldırmaktadır. Diğer taraftan yeni hükümet sistemi, seçimlerin yenilenmesini hukuken de oldukça zor şartlara bağlamıştır. Bu konuda Meclisin karar alabilmesi üye tam sayısının 3/5’ü gibi gerçekleşmesi oldukça zor bir oy nisabına bağlanmış; seçimlerin cumhurbaşkanınca yenilenmesi ise kendisinin en fazla iki dönemle sınırlı görev süresini kısaltacak olması sebebiyle istisnai ve zorunlu hallerde başvurulabilecek bir yöntem olarak tasarlanmıştır. Bu açıklamalar çerçevesinde Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin Anayasamızda öngörülmesine rağmen Parlamenter Hükümet Sistemi döneminde gerçekleştirilemeyen ‘temsilde adaleti ve yönetimde istikrarı aynı anda sağlama’ amacını gerçekleştirdiği görülmektedir. Bu kapsamda sistemin 27’nci dönemdeki ilk uygulamasında herhangi bir yönetim zaafı veya boşluğuyla karşılaşılmaksızın yürütme erki icraatlarını kesintisiz şekilde gerçekleştirmiş; yine oy kullanan seçmenlerimizin iradelerini yüzde 98 oranında yansıtan Türkiye Büyük Millet Meclisi yaklaşık 5 yıllık zaman diliminde oldukça verimli çalışmalar yürütmüştür.”

    Şentop, 27’nci yasama döneminde Meclisin etkinliğinin azaldığı eleştirilerine soru önergelerini örnek göstererek cevap verdi. Şentop, “Milletvekillerimizin cumhurbaşkanı yardımcısına ve bakanlara yöneltmiş oldukları soru önergelerinin cevaplanma oranlarıdır. Bu oranlardan hareket edilerek yeni hükümet sisteminin Meclisi işlevsizleştirdiği sonucuna ulaşılabilmesinin ön koşulu ise, takdir edersiniz ki soru önergelerinin 27’nci dönemdeki cevaplandırılma oranlarının Parlamenter Hükümet Sistemi’ndeki dönemlere nazaran daha olumsuz bir tabloyu yansıtmasıdır. Ne var ki, 6’ncı yasama yılının verilerini de eklediğimizde 27’nci yasama döneminin tamamında milletvekillerimiz tarafından verilen soru önergelerinin muhataplarınca cevaplandırılma oranı yüzde 65,4 olarak gerçeklemiştir. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin hemen öncesinde Parlamenter Hükümet Sistemi’nin geçerli olduğu 24’üncü ve 26’ncı yasama dönemlerinde soru önergelerinin toplam cevaplandırılma oranları ise, sırasıyla yüzde 60,3 ve yüzde 45,4’tür. Dolayısıyla Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi döneminde soru önergelerine cevap verilmediği, bu konuda parlamenter sistem zamanındaki yasama dönemlerinden daha kötü bir durumda olduğumuz yönünde oluşturulmaya çalışılan algıya katılmamın mümkün olmadığını belirtmek isterim” değerlendirmesini yaptı.

    Şentop, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne ilişki soru üzerine, “Sistemin kurumlarının yerine oturması için zaman verilmesi gerektiği kanaatindeyim. Önümüzdeki dönem sistemin daha çok oturacağı kanaatindeyim. Cumhurbaşkanlığı sistemi başkanlık sistemidir. Başkanlık sisteminin daha çok bilinen modeli ABD’deki modelidir. Tek bir başkanlık sisteminden değil, sistemlerden söz edilir. Yasamanın ayrı, yürütmenin ayrı yolla belirlenmesi temel mesele. Parlamentoda ise yasamayı vatandaş seçer, yürütmeyi doğrudan seçmez. Bu bakımdan başkanlık sistemi daha demokratik bir sistemdir” cevabını verdi.
    Şentop, bir gazetecinin ‘Yasama ile yürütme arasında fark olursa ne olur?’ şeklindeki sorusu üzerine, “Koalisyondan farklı bir şey. Nasıl bir takım uzlaşmalar meydana getirmişse bu sistem parlamento kompozisyonlarına göre işler. Tereddütüm yok” ifadelerini kullandı.

    “Seçimlerin kazananı olur, kaybedeni olmaz, milletin rızasıdır”

    İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ve Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Mehmet Uçum’un “14 Mayıs siyasi darbe girişimidir” sözlerine ilişkin olarak da Şentop, “Seçim seçimdir, darbe müdahaledir. Bugüne kadar 1950’den itibaren yüzün üzerinde seçim yaptı Türkiye. Milletimiz tarafından sonuçları demokratik olgunlukla kabul edildi. Seçimlerin kazananı olur, kaybedeni olmaz, milletin rızasıdır. Siyasi söylemler bütün taraflar bakımından değerlendirilmeli. Herkes yanındakinin sözlerini yumuşatıyor, karşısındakileri abartıyor. Türkiye önemli bir seçime doğru gidiyor. Seçimlerin odak noktası ittifaklar değil esasen, Erdoğan’ın yanında ve karşısında olanlar. Siyasi partiler değil, Türkiye dışında da görüş bildiriyorlar. Erdoğan devam edecek mi diye soruyorlar. Bunun sebebi 20 yıldan uzun zamandır Türkiye’nin kazandığı itibardır. Bundan memnun olmayan çevreler var. Böyle bir ortamda seçime giderken seçim tartışmalarının Türkiye’nin kendi iç politikasıyla değil, Türkiye’nin itibarlı duruşunu teyit mi edecek, yoksa Türkiye daha kolay idare edilebilir ülke haline mi gelecek tartışması normaldir” dedi.

    “Türkiye’nin bu tam bağımsız politikalar izlemesinin arkasında yerli ve milli hamlelerin payı var”

    HDP’nin cumhurbaşkanlığı seçiminde Kemal Kılıçdaroğlu’na destek vermesi ve HDP Eş Genel Başkanı Buldan’ın milli muharip uçağı ‘Kaan’ ile ilgili açıklamalarına ilişkin de Şentop şunları söyledi:
    “Seçimle ilgili her şey konuşulur ama hiçbir seçim galibiyeti tam bağımsız Türkiye’den önemli değil. Bölgemizde önemli gelişmeler oluyor. Avrupa’nın içinde bulunduğu durum, bazı safların netleştirilmesi ile ilgili gelişmeler, bütün bunlar Türkiye’yi merkezi yere koyuyor. Daha önce Türkiye’ye karşı operasyonlar yaparken, artık Türkiye her müdahaleyi yapabilir hale gelmiştir. Türkiye’nin bu tam bağımsız politikalar izlemesinin arkasında yerli ve milli hamlelerin payı var. Bunu milletimiz iftiharla takip ediyor. Beklenen şudur: Türkiye sınır ötesi operasyonlar gerektiği zaman yapmamalı. Türkiye kuşatılmaya müsaade etmeyecek. Güneyinde ve Suriye’de oluşturulmaya çalışılan senaryoya müsaade etmeyecektir. 20 yıldır devam eden bir süreç. Bunu bozacak şeye milletimiz müsaade etmez.”
    Seçimlerle ilgili soruya Şentop, “Seçim suhuletle demokratik olgunlukla gerçekleşecek, Türkiye’nin büyük yürüyüşüne karar verecek. Erdoğan birinci turda kazanacak. Meclisteki çoğunluğun değişmeyeceği kanaatindeyim” ifadelerini kullandı.

  • Başkan Şentop’tan, ders niteliğinde “işgal” cevabı

    Başkan Şentop’tan, ders niteliğinde “işgal” cevabı

    TBMM Başkanı Mustafa Şentop, Çekya’nın başkenti Prag’da düzenlenen Avrupa Birliği (AB) Parlamento Başkanları Zirvesi’nin Rusya-Ukrayna Savaşı ve AB’nin genişlemesinin ele alındığı birinci oturumunda Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY) Meclis Başkanı Annita Dimitriu’nun Türkiye’ye yönelik küstah söylemlerine karşı dört kez söz alarak sert tepki gösterdi.

    Dimitriu’nun 1974’te Türkiye’nin Kıbrıs adasına müdahalesini “işgal” olarak nitelemesine tepki gösteren Şentop, “Sayın Başkan, kıymetli meslektaşlarım. Esasında böylesine önemli bir toplantının bir münazaraya dönüşmesini arzu etmezdim. Ama Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nden gelen temsilcinin Türkiye’ye yönelik yersiz ve hukuksuz ithamlarına da cevap vermek zorundayım. Defalarca ifade ettiğimiz üzere Türkiye’nin Kıbrıs’a yapmış olduğu 1974 yılındaki müdahaleyi Rusya’nın işgaline benzetmek gerçeklerin çok ucuz bir şekilde çarpıtılmasıdır. Türkiye 1959 tarihli Kıbrıs Cumhuriyeti’ni kuran Zürih ve Londra anlaşmalarındaki garantör ülke haklarını kullanarak soydaşlarını bir katliamdan korumak için gitmiş ve adada barış ve güvenliği tesis etmiştir. 1974 müdahalesi uluslararası hukuka uygun. 1959 Zürih ve Londra anlaşmalarının Türkiye’ye vermiş olduğu garantörlük yetkisinin gereğidir. Bugün birçok Kıbrıslı Rum da 1974 öncesinde Türklerin maruz bırakıldığı katliam ve soykırımın yanlış olduğunu dile getirmektedir” dedi.

    “Rum tarafı barış ve iki toplum içinde birlikte yaşama iradesini reddetmiştir”

    Sonraki süreçte ise hem Türkiye’nin hem de Kıbrıs Türklerinin adil bir çözüm için hazır olduğunu muhataplarına ilettiğini vurgulayan Şentop, “Nitekim 2014 yılında Birleşmiş Milletler gözetiminde yapılan referandumda da görüldüğü üzere Kıbrıs Türk’ü çözümü onaylamış, Rum tarafı ise barış ve iki toplum içinde birlikte yaşama iradesini reddetmiştir. Bu arada Avrupa Birliği’nin Kıbrıs Türk’üne olan taahhütlerini de yerine getirmediğini ifade etmek isterim. Esasen söylemek istediğim bu iddiaların burada hala konuşulabiliyor olması önceki oturumda da ifade ettiğim üzere Avrupa Birliği toplantılarının bu tür gerçeklikten derinlikten uzak yaklaşımlarla esir alındığı ve Avrupa Birliği’nin stratejik bakış açısını geliştirmesini engellediği sözlerimin ispatı niteliğindedir” diye konuştu.

    “Türkiye adaya uluslararası anlaşmalara ve hukuka dayanarak yetkisini kullanarak müdahale etmek zorunda kalmıştır”

    Türkiye’nin GKRY yönetimiyle ilgili bir sözü olmadığına dikkat çeken Şentop, “Buradaki temsilci arkadaş Türkiye’ye bir sataşma, bir saldırıda bulunduğu için cevap verdik. Parlamentolarda biliyorsunuz, cevap hakkı sataşma sonrası en esas teamüllerden biridir. 15 Temmuz 1974’de Kıbrıs’ta bir askeri darbe olmuştur. Darbeciler Kıbrıs Adası’nın Yunanistan’a bağlanması amacı güden çetenin üyeleridir. Adanın Yunanistan’a bağlanması noktasında katliam sonucu öldürülen binlerce Türk nedeniyle Zürih ve Londra anlaşmalarının tanıdığı garantör üç ülkeden biri olan Türkiye adaya uluslararası anlaşmalara ve hukuka dayanarak yetkisini kullanarak müdahale etmek zorunda kalmıştır. O tarihten bu yana da adada kan dökülmemektedir. Barış varlığını sürdürmektedir” şeklinde konuştu.

    “Belki kendisinin yaşı müsait değildir”

    Söz konusu oturumda Ukrayna-Rusya Savaşı’nı konuşmak üzere toplanıldığını hatırlatan Şentop, “Benim ilk konuşmam tamamen o konuyla ilişkindir. Kendisi Türkiye’ye yönelik bir ithamda, bir iftirada bulunduğu için cevap vermek zorunda kaldık. Ama bunu sürdürdüğü takdirde bizim de cevap verme hakkımız baki kalacaktır. Şunu söyleyeyim. Belki kendisinin yaşı müsait değildir. Hiçbir uluslararası hukukta kural yoktur diyor. 1959 tarihli 11 Şubat Zürih ve 19 Şubat Londra anlaşmalarının gereği olarak Türkiye, Birleşik Krallık ve Yunanistan’a garantörlük yetkisi verilmiş ve bu garantörlük çerçevesinde 1960 tarihinde bağımsız Kıbrıs Cumhuriyeti kurulmuştur. Anayasanın ve orada Türk ve Rum toplumlu yapının korunması yetkisi bu üç ülkeye verilmiştir. Türkiye bu 1959 tarihli halen yürürlükte olan anlaşmaya dayanarak garantörlük yetkisini kullanmak suretiyle Türklere karşı yürütülen katliamı önlemek üzere müdahale etmiştir. Konu bundan ibarettir. Daha detaylı tartışabiliriz tabii” ifadelerini kullandı.
    Ders niteliğindeki açıklamalarını ‘cinsiyetçilik’ olarak nitelendiren Dimitriu’ya bir kez daha cevap veren Şentop, “Sayın Başkan cinsiyetçi herhangi bir yaklaşımım olmadığını, buradaki bütün arkadaşlar şahittir. Ben eski tarihli bir anlaşmadan söz ettim ve cinsiyetçi bir yaklaşımı çağrıştıracak en küçük bir ifade yok. Bu kadar yanlış anlaşılma söz konusuysa, Ukrayna, Rusya’yla ilgili konunun tartışıldığı bir oturumda konunun Kıbrıs’a gelmesi yanlış anlaşılma kapasitesini, potansiyelini göstermesi bakımından ilginçtir” dedi.

  • AB Parlamento Başkanları Zirvesi

    AB Parlamento Başkanları Zirvesi

    TBMM Başkanı Mustafa Şentop, AB Parlamento Başkanları Zirvesi için geldiği Çekya’nın başkenti Prag’a geldi. Şentop, Ukrayna Parlamento Başkanı Ruslan Stefanchuk ile heyetler arası görüşme gerçekleştirdi. Şentop, Rusya’nın Ukrayna’ya başlattığı ve 1 yılı aşkın süredir devam eden savaşın, hem Avrupa’nın hem de iki ülke arasındaki gündemin en üst sırasında yer almaya devam ettiğini söyledi.

    Ukrayna ile Rusya arasında devam eden savaş ile ilgili olarak Türkiye’nin tutumuna değinen Şentop, “Biz Türkiye olarak Ukrayna’nın uluslararası kabul görmüş sınırları içinde bağımsızlığını, egemenliğini ve toprak bütünlüğünü güçlü şekilde destekliyoruz. Bu haklı mücadelesinde Ukrayna’ya verdiğimiz destek önümüzdeki dönemde de devam edecektir. Türkiye’nin bu politikası, Kırım’ın ilhakından bu yana izlediği ilkesel bir politikadır” dedi.

    Türkiye’nin devam eden savaşa dair halihazırdaki yaklaşımının birtakım batı ülkelerinden bazı farklılıklar gösterdiğini söyleyen Şentop, Türkiye’nin, savaşın başından bu yana, uluslararası hukuka dayalı adil bir diplomatik çözüm için gayret sarf ettiğini vurgulayarak, “Her ne kadar çözüme dönük müzakereler şimdilik uzak görünse de diplomatik çabaların sonuç doğuracağına delalet eden önemli kazanımlar sağlayabildik” diye konuştu.

    “Türkiye’nin savaşın başından bu yana önceliklerinden biri savaşın müzakere ve diplomasiyle bir an önce sona erdirilmesi olmuştur”

    Süreçte Karadeniz Tahıl Girişimi’nin önemine işaret eden Şentop, “Halihazırda önceliğimiz, bu girişiminin uygulanmasının kesintisiz biçimde sürdürülmesidir” ifadelerini kullandı. Diğer taraftan, Türkiye’nin, bazı batı ülkelerinin aksine bu savaşın devamını arzu etmediğinin altını çizen Şentop, “Bu savaştan hiç kimsenin kazancının olacağını düşünmüyoruz; aksine bu savaşın kaybedeni halklar olacaktır. Bu nedenle, Türkiye’nin savaşın başından bu yana önceliklerinden biri de bu savaşın müzakere ve diplomasiyle bir an önce sona erdirilmesi olmuştur” şeklinde konuştu.

    “Temennimiz, savaşın Ukrayna için adil bir barışla sona ermesidir”

    Türkiye’nin barış yönündeki çabalarının sürdürmeye gayret edeceğini belirten Şentop, “Temennimiz, savaşın daha fazla can kaybına, yıkıma ve zarara yol açmadan bir an önce bölgemiz için kalıcı, Ukrayna için adil bir barışla sona ermesidir. Bu çerçevede, barışın tesisine yönelik dengeli ve aktif bir tutum izlemeye devam edeceğiz” ifadelerini kullandı.

    Savaşın, Ukrayna’nın ötesinde, bölgesel ve uluslararası planda da hissedildiğini kaydeden Şentop, karşılaşılan tüm bu sınamaların, uluslararası ve bölgesel çok taraflı yapılarda da acil değişim ve dönüşüm ihtiyacını beraber getirdiğini belirtti.

    Şentop, Avrupa Birliği (AB) içerisinde de bu yöndeki tartışmaların başladığını ifade ederek, bölge genelinde Avrupa entegrasyon sürecinin genişletilmesi iradesinin öne çıktığına dikkat çekti. Şentop; Türkiye’nin, Ukrayna ile aynı şekilde Makedonya ve Bosna Hersek başta olmak üzere Balkan ülkelerinin ve Moldova’nın da AB ile entegrasyon süreçlerini desteklediğini bildirdi.

    Şentop, savaşın başından bu yana Ukrayna’da yaşanan gelişmeleri hep gündemde en üst sıralarda tuttuklarını ve bütün temaslarında ve katıldığı toplantılarda tezleri muhataplarına açık ve net bir şekilde anlattıklarını söyledi. Şentop, Stefanchuk’u, 4-5 Mayıs tarihlerinde Ankara’da yapılacak Karadeniz Ekonomik İşbirliği Parlamenter Asamblesi Genel Kurulu ve 30. Yıl Parlamento Başkanları Zirvesi’ne davet etti.

    “Ülkemizi savunurken Türkiye’nin sağladığı yüksek destekten dolayı da teşekkür ediyoruz”

    Ukrayna Parlamento Başkanı Stefanchuk ise, Türkiye’nin, Karadeniz girişimiyle ilgili desteğinden ve Zelensky’nin barış formülüne desteğinden dolayı teşekkür etti. Stefanchuk, “Ülkemizi savunurken Türkiye’nin sağladığı yüksek destekten dolayı da teşekkür ediyoruz” dedi.
    Görüşmede ayrıca Stefanchuk, 6 Şubat depreminden dolayı üzüntülerini paylaşırken, Meclis Başkanı Şentop da Ukrayna’ya, deprem sonrası yardım ve desteğinden dolayı teşekkürlerini sundu.

  • Mustafa Şentop’tan 23 Nisan mesajı

    Mustafa Şentop’tan 23 Nisan mesajı

    Türkiye Cumhuriyeti tarihinin yeni ve en önemli başlangıç noktalarından biri olan TBMM’nin açılış gününü çocuklara armağan eden kuruculara teşekkür eden Şentop, dünyadaki tek çocuk bayramı olan 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nı kutladı.

    Aydınlık Türkiye’nin geleceğinin teminatı olan çocuklara ithaf edilen 23 Nisan 1920 gününün, ülkenin büyük tarihinin en önemli kilometre taşlarından, değeri büyük dönüşüm günü olduğunu belirten Şentop, “Osmanlı’dan genç Türkiye’ye evrilen tarihimizde TBMM’nin açılışı, millet iradesinin temsili anlamına gelen büyük değişimin başlangıcıdır.” ifadesini kullandı.

    “Orduları dağıtılan, toprakları işgal edilerek tahkir edilmek istenen milletimiz, esaret altında yaşamaktansa ölmeyi tercih etmiş; çoluk çocuk, kadın erkek, genç ihtiyar demeden bağımsızlığı için tek vücut olarak hareket etmiş ve kanını son damlasına kadar akıtarak Trakya ve Anadolu’yu, verdiği İstiklal Harbi ile kendisine ebedi vatan kılmıştır.

    Büyük fedakarlıklar gösteren çelik yürekler sayesinde oluşturulan TBMM, dünyaya, devletimizin temel taşlarının ‘milletimizin kayıtsız şartsız egemenliği’ esasında temellendiğini ilan etmiştir. 19 Mayıs 1919’da Samsun’a çıkan ve Anadolu halkının kendi kendine teşkilatlandığını bizzat gözlemleyen Mustafa Kemal Paşa, halktan aldığı destek ve ilhamla milli mücadelenin her safhasını planlamış, ordudan önce meclis kurarak, zaferi, ‘hukuk ve meşruiyet’ temelleri üzerinde yeşertmiştir. Gazi Paşa hem meclisin ilk başkanı hem cephede yeni ordunun başkomutanı; ilk meclisin vatansever milletvekilleri de hem cephede asker hem mecliste görev ifa eden ebedi kahramanlarımızdır.”

    TBMM Başkanı Şentop, 103 yılı geride bırakan TBMM’nin ilk başkanı ve Cumhuriyetin kurucusu Gazi Mustafa Kemal başta olmak üzere mücadele arkadaşlarını ve Birinci Meclis vekillerini rahmet ve saygıyla yad ettiğini belirterek, “Bizlere emanet ettikleri Türkiye Cumhuriyeti, çocuklarımızın ve gençlerimizin omuzlarında yükselmeye devam edecektir. 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı kutlu olsun.” ifadelerini kullandı.

  • “Erdoğan’ın adaylığı tartışması siyasidir, hukuki değil”

    “Erdoğan’ın adaylığı tartışması siyasidir, hukuki değil”

    TBMM Başkanı Mustafa Şentop, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın yeniden cumhurbaşkanı adayı olamayacağına ilişkin tartışmalara ilişkin açıklama yaptı.

    Şentop’un açıklamalarından satır başları şöyle:

    ”Daha önceki seçimlerde de cumhurbaşkanı adayları ile ilgili itirazlar yapıldı. YSK bunlarla ilgili incelemeyi yapıp kararını verecek. Bu anayasa değişikliği ile kaynak olarak gösterilen 101. madde görüşmeleri 2017 yılının Ocak ayında yapılmış ve bu tartışmalar öngörülerek, bir pragraaf açılmış ve bu madde, yürürlüğe girdikten sonra geçerlildir ifadesi kaydedilmiştir.

    Şimdi bu konuyu, bir tek cümle kullanarak ispat etmeye çalışanlar var. Şimdi bu arkadaşımızın bu maddeyi niye yanlış yorumladığını anlatayım. Cumhurbaşkanının tekrar aday olacağını savunan, Meclis Başkanı var, Adalet Bakanı var diyor. Ancak anayasa hukuk profesörleri var. Bunları yok sayıyor. Çünkü okumuyor. Avukat olarak da söylecek olursak, binlerce avukat cumhurbaşkanının adaylığında hukuki bir engel olmadığını belirtiyor. Bu madde 30 Nisan 2018 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Bir kanun hükmü yürürlüğe girdikten sonraki olaylara uygulanır. Cumhurbaşkanımız 30 Mayıs 2018’den sonra 1 kere aday olmuş ve seçilmiştir. Dolayısıyla 2. defa aday olacaktır. Erdoğan’ın adaylığı tartışması siyasidir, hukuki bir tartışma değildir. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 2018’den sonra iki kez adaylık hakkı var.”

  • Mustafa Şentop, vatandaşlarla iftarda buluştu

    Mustafa Şentop, vatandaşlarla iftarda buluştu

    Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Mustafa Şentop, İstanbul’da iftar programı kapsamında Üsküdarlılarla bir araya geldi. Etkinlikte Başkan Şentop’a Üsküdar Belediye Başkanı Hilmi Türkmen de eşlik etti. Şentop ve Türkmen yemek dağıtan personelle vatandaşlara iftar yemeği dağıttı. Deprem bölgesindeki vatandaşların bütün milletin acısı olduğunu vurgulayan Başkan Şentop ”Yaşamış olduğumuz büyük deprem sebebiyle bölgedeki kardeşlerimizin acısı, ıstırabı milletimizin acısı, ıstırabıdır. Bu sebeple bu Ramazan biraz buruk geçiyor. Tabi çok büyük bir afetle karşı karşıya kaldık.

    İlk iftarımızı Hatay’da yaptık. Tabi bölgeyi görünce bunun değil asrın felaketi birkaç asırlık felaket, yıkım olduğunu görüyorsunuz. Yüzlerce yıl karşılaşılmayacak bir felaketle karşı karşıyayız ama ilk anlardan itibaren milletimiz, devletimiz seferber oldu. İnsanımızın içindeki o iyilik ve yardımseverlik ortaya çıktı. Milletimizin bütün fertleri bölgeye elinden gelen bütün imkanları göndermeye çalıştı. Büyük yıkım var. Vefat eden bütün kardeşlerimize Cenab-ı Hak’tan rahmet diliyorum. Yakınlarına başsağlığı diliyorum. Yaralılarımıza acil şifalar diliyorum. Millet olarak el ele vererek hep birlikte üstesinden geleceğiz.” diye konuştu.

  • Mustafa Şentop’tan sert mesajlar

    Mustafa Şentop’tan sert mesajlar

    Türkiye, Meksika, Endonezya, Güney Kore ve Avustralya’dan oluşan uluslararası MIKTA 8. Parlamento Başkanları Konferansı İstanbul’da bulunan Sepetçiler Kasrı’nda gerçekleştiriyor. Konsefansa Şentop’un yanı sıra, AK Parti İstanbul Milletvekilleri Ravza Kavakçı Kan ve Abdullah Güler, Meksika Temsilciler Meclisi Başkan Vekili Noem Berenice Luna Ayala, Endonezya Temsilciler Meclis Başkanı Puan Maharanı, Kore Cumhuriyeti Ulusal Meclis Başkanı Kım Jin- Pyo ve Avustralya Senato Başkan Yardımcısı Andrew Mclachlan katıldı. 5 oturumdan oluşan konferansın ilk oturumunda konuşan TBMM Başkanı Mustafa Şentop, uluslararası topluma sert mesajlar veren bir konuşma gerçekleştirdi.

    “Küresel barış ve istikrarın sağlanması hepimiz için büyük önem arz etmektedir”

    Toplantıda konuşan TBMM Başkanı Mustafa Şentop, “Dünyamız bugün maalesef ihtilaflar, çatışmalar ve savaşlarla kritik bir dönemeçten geçmektedir. Soğuk Savaş sonrasında başlayan uluslararası ortamdaki iyimser hava maalesef tamamen dağılmıştır. Terör örgütleri etkilerini arttırmış, ihtilaf ve çatışmalar artmış, büyük ölçekli savaşlar baş göstermiştir. Üstelik hızla küreselleşen dünyada artık hiçbir çatışmanın, hiçbir ihtilafın, hiçbir ekonomik veya sosyal olayın etkisi belli bir sınırın içerisinde kalmamakta, küresel ölçekte sonuçlar doğuran bu olaylar zaman zaman ülkelerimizdeki en küçük yerleşim yerindeki insanları dahi etkilemektedir. Bu nedenle küresel barış ve istikrarın sağlanması hepimiz için büyük önem arz etmektedir.

    “Uluslararası hukukun araçları olarak tesis edilen kurumlar işlememektedir”

    Gelinen noktada uluslararası hukukun araçları olarak tesis edilen uluslararası kurumların işlemediğini söyleyen Şentop, “Küresel barış ve istikrara sunmaları beklenen katkıları sunamamaktadır. Bugünün büyük ölçüde işlevsizleşen uluslararası sisteminin geçmişine baktığımızda, dünya savaşlarından çıkarılan derslerin bir sonucu olarak İkinci Dünya Savaşından sonra ‘gelecek nesilleri savaşın acısından korumak’ hedefiyle bugünkü uluslararası sistemin temeli olarak tarif edebileceğimiz uluslararası topluma dayalı bir hukuk sistemine geçiş arayışları baş göstermişti. Bu arayışların sonucu olarak, dünyayı yeni topyekûn savaşlardan korumak üzere 1945 yılında Birleşmiş Milletler kuruldu. Ancak uluslararası ortamdaki tüm değişimlere rağmen uluslararası hukukun en önemli sütunu olan bu kurum halen eski güç dengelerine göre kurulan karar alma mekanizmaları ile işlemeye devam etmektedir. Geçtiğimiz 78 yılda, dünya oldukça hızlı bir dönüşümden geçmiş, yeni tehdit ve sınamalar ortaya çıkmış, uluslararası güç dengeleri değişmiş, iki kutuplu dünya devri sona ermiş, ikinci dünya savaşının kazananları ve kaybedenleri dengesine göre formüle edilen, buna göre işleyen uluslararası sistem ise değişmemiştir” dedi.

    “Uluslararası sistemin reform ihtiyacı son birkaç yılın meselesi değildir”

    Uluslararası kurumların işleyişinden söz eden Şentop, “Üstelik ilk tesis edildiğinde dahi BM Güvenlik Konseyindeki veto hakkı gibi anti-demokratik ve küresel barış ve istikrarın korunmasını bazı ülkelerin politik çıkarlarına bağlayan, uluslararası hukuku güçlülerin hukukuna dönüştüren prosedürler nedeniyle baştan işlevsizliklerle doğan bu sistem bugün artık günümüz ihtiyaçlarına cevap vermekten çok uzaktır. Bunun altını kalın çizgilerle çizmek gerekir, uluslararası sistemin reform ihtiyacı son birkaç yılın meselesi değildir. Doksanlarda Bosna’daki soykırım mevcut uluslararası sistem için hiçbir zaman unutulmayacak bir utanç vesikasıdır. Yine aynı yıllarda Ruanda’daki soykırımı da küresel barış ve istikrarı tesis etmekle görevli kurumlar sadece izlemiş, bu da başta BM olmak üzere uluslararası toplumun karnesine yazılmıştır. Irak işgal edildiğinde, Suriye’deki iç savaşta uluslararası kurumlar yine sınıfta kalmış, yüzbinlerin hayatını kaybedişini uluslararası toplum sadece izlemiştir. Uluslararası toplum için bir diğer utanç vesikası da hiç şüphesiz Filistin’de on yıllardır devam eden işgaldir. Filistin’de siviller öldürülmekte, İsrail uluslararası hukuku her açıdan ayaklar altına almaktadır” dedi.

    “Ateşkes sağlamak için halen büyük çaba sarf ediyoruz.”

    Yıllardır ivmesi artarak devam eden İsrail’in ihlalleri uluslararası toplumun adeta izin vermesi ile gerçekleştiğini söyleyen Şentop, bugün yine uluslararası sistemin engelleyemediği ve sonlandıramadığı bir savaşın tüm dünyayı etkilediğini ifade etti. Şentop, “Ukrayna’da binlerce kişinin ölümüne sebep olan savaş küresel bir enerji krizine sebep olmuş ayrıca bir gıda krizi riski de oluşturmuştur. Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan uluslararası ortamda eşsiz bir liderlik örneği göstererek, çok taraflılık temelinde, BM ile bazı girişimlerde bulunmuştur. Böylelikle Türkiye olarak bu savaşın hem Ukrayna üzerindeki hem de küresel düzeydeki etkilerini azaltmakta muvaffak olduk. Tarafları masaya oturtmak, ateşkes sağlamak ve nihayet olarak barışı tesis etmek için de halen büyük çaba sarf ediyoruz. Ancak bizim çabalarımız dışında çok taraflı diplomatik çabalar olmadığından, çok taraflı uluslararası kurumlar her zamanki gibi etkisiz olduğundan ve üstelik akan kanı durdurmak, yıkımı engellemek yerine savaşı körüklemeyi tercih edenlerde olduğundan savaşın ne zaman sonlanacağına ilişkin bir öngörü de bulunmamaktadır” dedi.

    Mevcut düzenin acilen reforme edilmesi gerektiğine dikkati çeken Şentop, “Bu noktada ümit verici olan şudur ki, bugünkü sistemde avantajlı konumda olan, barış ve istikrarı veto hakkına sahip bazı ülkeler de Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın yıllar önce ‘Dünya Beşten Büyüktür’ sloganıyla dikkat çektiği kapsamlı bir reform ihtiyacını ifade etmekte, özellikle BM Güvenlik Konseyinin yapısının değiştirilmesinin elzem olduğunu belirtmektedirler. Bugün neredeyse tüm ülkeleri ilgilendiren meselelerde bir elin parmaklarını geçmeyen sayıda ülkenin karar vermesi, tüm insanlığın barış içinde müreffeh bir şekilde yaşama ideasının bu ülkelerin ulusal çıkarlarına, liderlerinin şahsi hırslarına kurban edilmesi artık kabul edilemez ve sürdürülemezdir” ifadelerini kullandı.

    “Barış veto edilemez”

    Uluslararası kurumlarda daha adil, çoğulcu ve daha kapsayıcı karar alma mekanizmalarını ivedilikle tesis edilmesi gerektiğini vurgulayan Şentop, “Veto hakkı gibi uluslararası hukukun uygulanmasını imkansız hale getiren, kurumları işlevsizleştiren mekanizmaların kaldırılması gerektiği açıktır, bunu sağlayacak girişimlerde bulunmalı, gerekli adımları atmalıyız. Zira barış veto edilemez, buna kimsenin hakkı olamaz. Daha adil, çoğulcu ve kapsayıcı bir temsilin olduğu BM Genel Kurulu’nun yetkileri genişletilmelidir. Güvenlik Konseyi üyelerinin sayısı adalet ve çoğulculuk esasında artırılırken; küresel barış ve istikrarı ilgilendiren konularda Genel Kurul çok daha güçlü yetkilerle donatılmalıdır” şeklinde konuştu

    “Uluslararası kurumların önemli ölçüde reforme edilmesi gerekmektedir””

    Barışın korunmasında herkesin söz sahibi olması gerektiğini söyleyen Şentop, “Zaten bugün dahi Genel Kurul daha hakkaniyetli ve adil kararlar verirken bu kararlar maalesef Güvenlik Konseyi tarafından görmezden gelinmektedir. Tabii, reforme edilmesi gereken sadece Birleşmiş Milletler değildir. Maalesef bütün uluslararası kurum ve kuruluşlar için aynı ihtiyaç söz konusudur. Avrupa Konseyinden NATO’ya, IMF’den Dünya Ticaret Örgütüne uluslararası kurumların önemli ölçüde reforme edilmesi gerekmektedir” dedi.

    “Uluslararası toplumun oturup, konuşup, dağılmaktan fazlasını yapmasının zamanı da gelmiştir”

    Şentop konuşmasının devamında, “Son dönemde ülkemizdeki iç siyaset nedeniyle oldukça popülerleşen bir İran atasözü var, ‘Oturdular, konuştular, dağıldılar’ bu atasözü uluslararası kurum ve kuruluşların mevcut durumunu çok güzel anlatmaktadır, ancak artık uluslararası toplumun oturup, konuşup, dağılmaktan fazlasını yapmasının zamanı da gelmiştir. Adalet, çoğulculuk ve kapsayıcılık, bu üç anahtar kelime uluslararası sistemi içine düştüğü açmazdan çıkaracak, uluslararası hukukun etkin bir şekilde uygulanmasını sağlayacak, tüm aktörlerin adil olduğuna inandığı etkin bir yeni dünya düzenin tesis edilmesi için gereken reformların merkezinde yer almalıdır. Bu çerçevede en öncelikli ihtiyaç kuvvetli bir siyasi iradedir. Maalesef uzun zamandır ifade edilen reform isteklerine rağmen kapsamlı bir değişime yönelik kuvvetli bir siyasi iradenin varlığından söz etmek zordur” dedi.