Etiket: nar

  • Faydası saymakla bitmeyen meyve

    Faydası saymakla bitmeyen meyve

    Kış mevsiminin tercih edilen meyvelerinden narın yararları saymakla bitmiyor. Uzmanlar, narın antioksidan özelliğinin yanı sıra içerdiği vitamin ve minerallerle vücut direncini artırdığına dikkat çekiyor.
    Kış aylarının gelmesiyle beraber tüketimi son günlerde artan narın sağlık açısından birçok faydası bulunuyor. Nar antioksidan özelliğinin yanı sıra içerdiği vitamin ve minerallerle vücuda birçok fayda sağlıyor.

    “Nar suyu arterlerde plak oluşumu riskini azaltır”
    Nar meyvesinin içerdiği vitaminlerle ‘süper besin’ olarak bilindiğine dikkat çeken Medicana Konya Hastanesi Beslenme ve Diyet Bölümü’nden Uzm. Dyt. Beyza Vural Öten, “Nar, çok eski zamanlardan beri çeşitli kültürlerde şifa sembolü olarak bilinen bir meyvedir. Çünkü içerdiği biyoaktif bileşenler sebebiyle ‘süper besin’ olarak da adlandırılır. Geleneksel yöntemlerde kabuğu prediyabetik tedavide kullanılmaktadır. Hem meyvesi hem çekirdeği hem kabuğu çeşitli biyoaktif bileşenler, asitler içerir ve böylelikle birçok hastalığın tedavisinde kullanılmaktadır.

    Günlük 50 ml nar suyu arterlerde plak oluşumu riskini azaltır. Kan lipitlerini düşürür, yüksek tansiyonu, kan basıncını düşürür. Narın çekirdeğinde bulunan konjuge linoleik asit gibi çoklu doymamış yağ asitleri vardır. Bunlar cilt esnekliği, parlaklığı, cilt yaşlanmasını geciktirici etkiye sahiptir. Aynı zamanda nar çekirdekleri fitoöstrojeniktir, menopoza bağlı yan etkilerin azaltılmasına, az hissedilmesine de yardımcı olur” dedi.

    “Hatalı, hasarlı hücrelerin yok edilmesini sağlar”
    Meyvenin kabuğunun kurutularak yapılan çayının da faydalı olduğunu anlatan Uzm. Dyt. Beyza Vural Öten, “Nar kabuğu büzüştürücü bir etkiye sahiptir. Dolayısıyla kurutulup, çayı yapılarak ishali kesmede de halk arasında sıkça kullanılır. Aynı zamanda narda ürolitin A isimli bir madde de bulunur. Ürolitin A yaşlanmayı geciktirici, önleyici, yaşlanmaya bağlı hastalıkların oluşumunu engelleyici bir maddedir ve aynı zamanda üroloji antikanserojen etki gösterir. Hatalı, hasarlı hücrelerin yok edilmesini sağlar” ifadelerini kullandı.

    “Nar meyvesinin ağırlığının yüzde 50’si fenolik bileşiklerden oluşur”
    Meyvenin bağışıklık sistemine de oldukça etkili olduğunu belirten Uzm. Dyt. Öten, “Bir porsiyon yani yarım nar olarak düşünebiliriz, bir fincan ayıklanmış nar meyvesi olarak da tüketilebilir, suyu da bir çay bardağı kadar tüketilebilir. Diyabetik hastalarda da nar suyunu önerebiliriz, glisemik indeksi düşüktür. Diğer meyve sularına oranla nar suyunu ayırabiliriz. Diyabetik hastalarda da porsiyon kontrolüne uyarak nar suyu tüketilebilir. Yüksek antioksidan kapasitesi sebebiyle çocukları da hastalıktan korumak adına her gün yarım ayıklanmış nar çocuklara yedirilmesini tavsiye ediyorum.

    Nar meyvesi ağırlığının yüzde 50’si fenolik bileşiklerden oluşur. Bunlar antioksidandır, C vitamini vardır. Magnezyum, fosfor, kalsiyum gibi mineraller içerir. Birçok vitamini içinde barındırır. Dolayısıyla bizim bağışıklığımızı yükseltir, kış mevsimine bağlı hastalıklardan bizleri korur” şeklinde konuştu.

    Pazarda nar satan Muammer Candemir, kendilerinin de evde narı severek tükettiklerini belirterek, “Geçen yıla oranla satışlarımız biraz daha arttı. Çünkü havalar soğuyunca nar, portakal, mandalina yeme isteği artıyor. Böyle olunca tabii ki satışlar biraz yükseldi. Kendimiz de evde tüketiyoruz devamlı” dedi.
    Pazara nar almaya gelen bir vatandaş ise “Çarşıdan aldın bir tane eve vardım bin tane, o da budur” diye konuştu.

  • Daldan sofraya ekşi yolculuk

    Daldan sofraya ekşi yolculuk

    Ülke genelinde kış mevsiminin ile birlikte kırsal kesimlerde nar ekşisi yapımı hızlandı. Hasat edilen ekşi narların suyu sıkıldıktan sonra kaynatılarak yapılan nar ekşisi yiyene sağlık verirken üreticilerin de ekonomisine ciddi katkı sağlıyor. Meşakkatli bir işlem olmasına rağmen nar ekşisinden elde edilen gelir bu işle uğraşanların yüzünü güldürüyor.

    Dalından özenle toplanarak taneleri ayıklanan narlar yine ağaç tekneler içinde suyu sıkıldıktan sonra kaynatılarak doğal bir ekşi haline getiriliyor. Raf ömrü de uzun olan nar ekşisinin özellikle kış döneminde grip ve enfeksiyon hastalıklarına karşı vücudu koruyor. Yıllık 70 bin ton rekolte ile nar üretiminde önemli merkezlerden birisi olan Ortaca ilçesinde de geleneksel usullerle nar ekşisi yapımı devam ediyor.

    Nar ekşisi yapılan kırsal mahalledeki kadınları ziyaret eden Ortaca Kaymakamı Kenan Aktaş, kadınlara kolaylıklar dileyerek onlara yardım etti. Nar ekşisi yapılan kazanın başına geçen Kaymakam Aktaş hem kadınlarla sohbet etti, hem de kazan kaynattı. Kaymakam Aktaş, “Ortaca gerek turizm, gerekse tarımla anılan güzel bir ilçemiz. Bu anlamda Ortacamızı narenciye deposu olarak da adlandırabiliriz. Ortaca’da bunların yanında en önemli ürünlerden biri de nardır. Nar, yıllık ortalama 70 bin ton civarında bir rekolte gerçekleştirmektedir.

    Buna bağlı olarak geleneksel olarak nar ekşisinin de üretimi ilçemizde oldukça yaygın olarak yapılmaktadır. Bunun daha da önemlisi katma değer babında düşünürsek, özellikle ihracat boyutu da çok önemli. Başta Rusya, Ukrayna, Romanya ve Hollanda gibi ülkelere ihracatı yapılmaktadır. Bunun yanında ikinci ürün dediğimiz ürünlerimiz de yine Suriye, İran ve Irak gibi ülkelere ihracatı gerçekleştiriliyor. Bunlardan da ülke ekonomisine önemli bir kazanım sağlamaktadır” dedi.

  • Sağlıklı yaşamın sırrı ‘Nar’

    Sağlıklı yaşamın sırrı ‘Nar’

    Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Aysun Bay Karabulut, şu sıralar tezgahlarda eksik olmayan nar ile ilgili bilinmeyenleri kaleme aldı. Anavatanı İran olmak üzere Güneydoğu Anadolu’yu da kapsayacak şekilde Ortadoğu, Kafkasya ve Hindistan’ın kuzeyinde görülen tropikal ve subtropikal iklimin meyvesi olan narın bilinen en eski meyvelerden biri olduğunu belirten Karabulut, narın yaklaşık 4 bin yıldır insanlık tarafından tanınan bir meyve olduğunu ifade etti.

    Hititlerden günümüze kadar Anadolu’nun binlerce yıllık tarihinde kesintisiz olarak takip edilen bir meyve olan narın, kilimler üzerindeki motiflerden mimarî unsurlara ve kutsal metinlere kadar her alanda kendisini gösteren bir öğe olduğunu kaydeden bitkilerin Profesörü Aysun Bay Karabulut, “Antik mitolojilerden yaşayan halk efsanelerine dek uzanan geniş kronoloji hattı üzerinde ilgi çekici bir söylence kültürüne kaynaklık eden nar yüzlerce yıldan beri hayat, rüya tabirleri, sağlık, uzun ömür, doğurganlık, güç ve cesaret, bereket, bilgi, ahlak, ölümsüzlük ve maneviyatın sembolü olarak insan imgelemini beslemiştir” dedi.

    Anadolu’da nar ile ilgili onlarca hikaye anlatıldığını ve Kuran’ı Kerim’de de adının 3 kez geçtiğini ifade eden Karabulut, çekirdek, su ve kabuk olmak üzere üç kısımdan meydana gelen narın güçlü bir antioksidan kaynağı olduğunu dile getirdi.
    Karabulut, nardaki antioksidan aktivitesinin yüzde 92’lik bir kısmını içeriğinde bulunan ve sayıları elliye yakın olan fenolik bileşikler oluşturduğunu ve yapılan araştırmalar ile antioksidan miktarının diğer bütün meyve sularından daha fazla olduğunu gösterdiğini de ifade etti.

    Bir bardak nar suyunda mevcut olan antioksidan miktarının on bardak yeşil çay ya da portakal suyunda bulunanla aynı miktarda olduğunu da belirten Karabulut, “Muhteviyatında 124 çeşit farklı fitokimyasal olduğu bilimsel araştırmalar tarafından ortaya konmuş olan narda, ayrıca protein, karbonhidrat, kalsiyum, fosfor ve demir gibi maddeler ile B1, B2 ve C vitaminleri de bulunmaktadır. Yine meyvenin ağırlığının yarısını meydana getiren kabuk kısmında meyveye antimutajenik, antioksidan ve antibakteriyel özellikler veren maddeler vardır. Sağlıklı yaşamın sırrı ve uzun yaşam için gerekli olan omega 5 içererek kalp ve ruh sağlığı için önemli bir antioksidan olduğunu da not edelim.” ifadelerine yer verdi.

    Türkiye’de 15’ten fazla çeşidi bulunan narın sanayi, ticaret ve eczacılık açısından eşsiz bir meyve olduğunu da ifade eden Prof. Dr. Karabulut, “Kabuğunun özel yapısından dolayı yapısını ve besin değerlerini 4-6 aya kadar koruyabilen nadir meyveler arasında olan nardan kök boya, nar şerbeti, nar ekşisi, pekmez, şurup, likör, merhem, şampuan, duş jeli, krem ve gıda katkı maddesi gibi birçok ürün yapılmakta. Ayrıca hediyelik eşya yapımından mimarlık ve süsleme sanatına kadar pek çok alanda kullanılmaktadır” dedi.

    Antik mitolojilerde ve halk hikayelerinde güzellik kaynağı olarak görülen narın içeriğindeki güçlü antioksidanlarla cildi koruduğunu ve canlılık verdiğini de kaydeden Prof. Dr. Karabulut, narın sağlıktaki faydalarını ise şöyle sıraladı:

    “Çekirdeğinin yağı ile de adeta bir tür gençlik iksiri rolü üstlenmektedir. Orta yaşlarda yaşlanmanın geciktirilmesinde önemli etkileri vardır. Nitekim nar çekirdeği yağından kırışıklık giderici, cilt yenileyici ve ölü hücreleri arındırıcı kozmetik ürünlerinin yapıldığını biliyoruz. Bu çerçevede narın köselemsi kabuğunun öğütülerek biraz da su katılmak suretiyle elde edilecek karışımın kirli cildi temizleyeceğini ve tene göz alıcı bir parlaklık kazandıracağını belirtelim. Yine nar çekirdeğinde bulunan bir yüksek antioksidan çoklu doymamış yağ asidi olan punikik asidin antikanserojen olmasının yanında nörokoruyucu etkiler ürettiğini de not edelim.”

    Kalbin ilacı

    2010 yılında Columbia Üniversitesi’nde yapılan bir araştırma ile tansiyonu düşürdüğü, kalp ve damar hastalıklarına karşı koruma sağladığı ortaya konan nar, ayrıca damar sertliğini de önlemektedir. Yapılan bir başka araştırma, damar sertliği olan kişilerin düzenli nar tüketmeleri durumunda damar sertliklerinde yüzde 44 oranında bir azalma olduğunu ortaya koymuş, yine bir başka araştırma ise iki hafta boyunca günlük 50 ml nar suyu tüketen tansiyon hastalarının tansiyonlarının yüzde 5 oranında dikkat çekici bir düşüş gösterdiğini kanıtlamıştır. Özellikle Zaghwani olarak bilinen nar çeşidinin meme kanseri hücreleri üzerinde yüksek sitotoksik etki gösterdiği de aynı şekilde bilimsel bulgularla kanıtlanmıştır. Araştırmalar, narın meyve tanelerinin tümör karşıtı özelliklere sahip olduğunu göstermektedir.

    Geleneksel halk tıbbında ortadan ikiye kesildiğinde zarıyla birlikte kalp ve aort damarlarına benzediği ya da taneleri diş tanelerini andırdığı için kalp ve diş hastalıklarına iyi geldiğine inanılan narın bu özelliklerinin bilimsel verilerle desteklendiğini biliyoruz. Kalbi adeta bir ilaç gibi koruma altına alan ve kan şekeri ile kolesterolün istikrarlı bir yapıya kavuşmasında olumlu etkileri gözlenen bu Cennet meyvesi damarları açmakta ve insana ferahlık vermekte, ayrıca diş ve dişeti rahatsızlıklarına iyi gelmektedir. Özellikle ağızda iyice çiğnendikten sonra bir süre bekletilip o şekilde yutulması, sağlıklı bir ağız için son derece olumlu sonuçlar üretmektedir. Dişetlerini güçlendirerek ağız yaralarını iyileştiren nar, bütün bunlara ilave olarak yorgunluk, stres ve hararet gibi durumlara da iyi gelmekte, bağırsak kurtlarının düşürülmesine katkı sağlamaktadır. Suyu idrar arttırıcı, hazmı kolaylaştırıcı ve kuvvet verici olan, ayrıca prostat ve cilt kanserlerine karşı koruyucu kalkan vazifesi gören narın şiresi de sesi açmakta, meyveleri ciğerleri güçlendirmektedir. Kabuğunun sıcak suda demlenmesi yoluyla elde edilecek olan çayın ishali hemen kesmesi ya da eklem ağrılarını azaltması da narın insan sağlığına sunduğu faydalar arasındadır. Çekirdeği kalp krizi riskini azaltmakta, menopoz sıkıntılarına engel olmakta, doğum kontrol haplarının oluşturduğu yan etkilerini gidermekte ve yüksek tansiyonu düşürmektedir.

    Narın özellikle kabuk ve çekirdekleri tarafından sergilenen ve bağışıklık sistemini güçlendiren yüksek antioksidan aktivite, meyvenin kanser de dâhil olmak üzere oksidatif ve inflamatuar bozukluklara karşı güçlü bir koruyucu etki sergilemesini temin etmektedir. Özellikle meyvenin yenilmeyen kabul ve lamel kısımları yenilebilir kısmına oranla çok daha yüksek oranda fenolik madde ihtiva etmekte ve antioksidan aktivite üretmektedir. Nar ağacının sulu ekstraktlarının da yüksek miktarda fenolik bileşen, punikalajin ile galajik asit içerdiği ve bunlarla antioksidan aktivite arasında olumlu bir ilişkinin de gözlendiğini hatırlanacak olursa, meyvenin endüstriyel işlenme sürecinde ortaya çıkan atıkların da israf edilmeden kullanılması gerektiği söylenebilir. Nitekim nar suyu işleme atıklarının içerdiği biyoaktif bileşikler (özellikle de fenolik maddeler), ciddi bir nutrasötik (besleyici özelliklerine ilave olarak sağlık açısından da önemli katkılar üreten maddeler) ve sağaltıcı potansiyel taşımaktadır.

  • Zivzik narı hasadına başlandı

    Zivzik narı hasadına başlandı

    Bölgede yaşanan aşırı sıcaklardan dolayı rekoltenin bu yıl düşük olduğunu belirten Siirt Sebze ve Meyve Halı esnafından Memduh Kezer, rekoltenin düşük olmasının fiyatlara yansıdığını ve şu an kilosunun 20 ile 25 lira arasında olduğunu söyledi.

    Zivzik narının 15 Ekim’den sonra hasadı yapıldığını ifade eden Kezer, “Yoğun talep olduğundan dolayı çevre illerden gelen müşterimizin beğenisine sunuyoruz. Zivzik narı mart ayına kadar tezgahlarda görünüyor. Bu narlar organik olduğundan dolayı yaş olarak kerpiç ve toprak evlerde kurutulup piyasaya sürülmektedir. Antibiyotik oranı çok yüksek olan bir meyvedir” dedi.

    “Zivzik narının önemli bir özelliği de çekirdeğinin sert olması ile beraber antibiyotik oranının yüksek olmasıdır” diyen Kezer, “Bu yıl havaların çok sıcak geçmesinden dolayı rekoltenin düşük olduğu bekleniyor. Rekoltenin düşük olması da fiyatlara yansıyor. Şuan kilosu 20-25 lira civarındadır’’ ifadelerini kullandı.

  • Bin bir emekle sofralara ulaşıyor

    Bin bir emekle sofralara ulaşıyor

    Tarihi, turistik, kültürel ve doğal zenginlikleri; gastronomi kültürü, yüksek tarım ve hayvancılık potansiyelinin yüksek olduğu Aliağa’da, narların hasadı başladı. İlçede hasatla birlikte üreticilerin nar ekşisi mesaisi de yoğunlaştı. Ev kadınları, hem sofralara lezzet katmak hem de aile bütçesine destek için her yıl kış öncesi yaptığı nar ekşisinin üretimine ağırlık verdi.

    Sofralara uzanan zahmetli yolculuk

    Çıtak Mahallesi kadınlarının bin bir emekle ürettiği nar ekşisinin sofralara uzanan yolculuğu, birçok zahmetli süreci içeriyor. Yemek ve salatalara lezzet katmak için sofraların vazgeçilmez aroması haline gelen nar ekşisi, geleneksel yöntemlerle hazırlanıyor ve büyük ilgi görüyor. Bölgede ekim ayında olgunlaşmaya başlayan narlar, önce bahçelerden toplanıyor. Dalından tek tek topladıkları narları ikiye bölen kadınlar, daha sonra sopalarla vurarak nar tanelerini kabuğundan ayıklıyor. Çuvalların içerisine konulan nar tanelerinin, daha sonra suyu çıkartılıyor. Ezerek çıkarılan nar suyu, koyulaşana kadar kazanlarda odun ateşinde kaynatılıyor. Yaklaşık 10-15 kilogram nardan 1 kilogram elde edilebilen nar ekşisi, soğutularak plastik damacanalara konuyor. Ekşi narların suyu sıkıldıktan sonra kaynatılması ile elde edilen nar ekşisi, üreticinin yüzünü güldürürken, tüketicinin de ağzını tatlandırıyor.

    “Coğrafi işaret almak istiyoruz”

    Nar sezonunun başladığını belirten Çıtak Mahalle Muhtarı Üstün Güleç, “Mahalle içerisinde nar hasadı ile birlikte nar ekşilerini kaynatmaya başladık. Nar ekşisini 100 yıldan fazladır imece usulü ile yapıyoruz. Nar ekşimizin marka tescili ile birlikte bu konuda coğrafi işaret almak istiyoruz. Nar ekşilerimizi şişeleyerek bölgeye ve ülke geneline göndermek ve tanıtımını yapmak istiyoruz; çünkü bizim nar ekşimiz tamamen doğal, 2 sene, 3 sene dayanabilen, bozulmayan bir üründür. Bu sayede köylülerimiz küçük da olsa ev ekonomisine bir katkı sağlıyor” dedi.

    Mahallede 1870’lerden beri nar ekşisi üretiliyor

    Çıtak Mahallesi’nde yapılan nar ekşisi üretiminin 1870’lere dayandığını vurgulayan Aliağa Tarım ve Orman İlçe Müdürü Mazlum Selim Aksakal da, “Bilindiği üzere Orta Asya ve Anadolu narın anavatanı olarak kabul ediliyor. Akdeniz, Ege ve Güneydoğu Anadolu bölgesinde üretimi yapılıyor. Nar, su tropik ve tropik bir bitki ağacıdır. Son zamanlarda yapılan araştırmalara göre narın antioksidan özelliğinin yanı sıra C vitamini özelliğiyle de ön plana çıkıyor. Çıtak Mahallesi’nde 1870’lerden beri nar ekşisi üretimi geleneksel yöntemlerle, imece usulü ile yapılıyor. Kadınlar, topladıkları narları bir araya getirip imece halinde önce nar tanelerini çıkartıp sonra presle uygulamayla suyunu çıkarıyorlar. Sonrasında ise kazanlarda 24 saat kaynatılarak nar ekşisi haline getiriliyor. Nar; talebi olan, Çıtak Mahallesi’ne özgü bir ürün. Çok talep olmakta, talepten dolayı üreticilerimizin elinde çok da nar kalmıyor. Bu sezonun, narın üreticilerimize bereketli olmasını diliyorum” şeklinde konuştu.
    Ege Bölgesinde organik narı ve nar ekşisiyle ünlenen Çıtak Mahallesi’ni ziyaret eden Aliağa Kaymakamı Zekeriya Güney ise bölgede nar ağacı dikim alanlarını genişletmeyi düşündüklerini söyledi.

    Güney yaptığı açıklamada şunları söyledi:
    “Çıtak Mahallemizde yetişen nar ağaçlarından elde edilen nar ürünleriyle, geleneksel usulde nar ekşisi yapılıyor. Şenlik havasında yapılan nar ekşisi yapım süreci imece usulüyle gerçekleştiriliyor. Çıtak Mahallemizde üretilen nar ekşisine patent almayı düşünüyoruz. Ekonomik olarak da daha fazla gelir sağlamasını bekliyoruz. Burada tamamen doğal ortamda katkı maddesi katılmadan yapılan nar ekşileri var. Tüm çiftçilerimize, üreticilerimize, köylü vatandaşlarımıza bereketli bol kazançlar diliyorum.”

  • Samsat’ta nar hasadı başladı

    Samsat’ta nar hasadı başladı

    Her geçen yıl üretimi artırılarak Samsat ilçesinin tarımı başta olmak üzere sosyo-ekonomik yapısına ciddi katkılar sağlayan nar üretimi ilçenin geleneksel tarım algısını da değiştiriyor.

    Nar hasadına katılan Vali Osman Varol ve Adıyaman İl Tarım ve Orman Müdürü Nurettin Kıyas ile kurum ve kuruluş müdürlerinin katıldığı nas hasadında çiftçilere hayırlı, bol ve bereketli kazançlar getirmesini dilendi.

    Hasat yapan çiftçilere kolaylıklar dileyen Vali Osman Varol, aynı zamanda çiftçilerinde sorun ve sıkıntılarını dinleyerek taleplerini de tek tek not aldırdı.

  • Narda 20 bin ton rekolte bekleniyor

    Narda 20 bin ton rekolte bekleniyor

    Antalya’nın yaş sebze ve meyve en önemli merkezlerinden Kumluca’da yaklaşık 1 hafta önce başlayan nar hasadı devam ediyor. Geçmiş dönemlerde 20 bin dekar alanda yapılan nar üretimi, bu yıl 6-7 bin dekar civarına düştü. Ortalama 20 bin ton rekoltenin beklendiği narın üretimi, kırsalda yamaç arazilerde gerçekleştiriliyor. Fiyatı ise ilk çıkış noktasında 13 ila 15 lira arasında değişiyor.

    Nar toplayan işçiler, sabah erken saatlerde nar toplamak için bahçelere gidiyor. Toplanan narlar, kasalara yerleştirilerek kamyonlara yükleniyor.
    Nar toplayan işçiler, “Nar hasadı meyve ağaçlarının dikenli olması nedeniyle biraz zor oluyor. Ama 700 TL yevmiye alıyoruz. İşimizden memnunuz” diye konuştu. Bazı işçiler ise 700 TL’yi az bulduklarını, yevmiyenin bin TL olmasını istediklerini söyledi.

  • Kış hazırlıkları narların kaynatılmasıyla başladı

    Kış hazırlıkları narların kaynatılmasıyla başladı

    Aydın’da kış mevsiminin yaklaşması ile birlikte kırsal kesimlerde nar ekşisi telaşı başladı. Hasat edilen ekşi narların suyu sıkıldıktan sonra kalaylı kazanlarda kaynatılarak yapılan nar ekşisi yiyene sağlık verirken üreticilerin de ekonomisine ciddi katkı sağlıyor. Meşakkatli bir işlem olmasına rağmen nar ekşisinin iyi paraya satıldığı belirtildi.

    Ülkede üretilen ürünlerden çaydan başka her türlü sebze ve meyvenin yetiştiği Aydın’da bu yıl başta üzüm olmak üzere tüm sebze ve meyvelerde verimin çok düşük olduğunu belirten çiftçiler nar ekşisi üretimi için erken davrandılar. Normal şartlarda Kasım ayının ilk haftalarında başlayan nar ekşisi işlerine bu yıl 2 hafta erken başladı.

    “Yeniler eskilerin değerini pandemiden sonra anlamaya başladı”

    Anadolu topraklarında atalardan süre gelen her türlü gelenek ve göreneğin yanı sıra gençlerin eski sistem diye tabir ettiği beslenme modellerinin kıymetinin pandemiden sonra anlaşıldığını belirten Perihan Sevimoğlu, beslenmede doğallığın öneminin her geçen gün daha iyi anlaşıldığını söyledi. İnsanların doğallıktan vazgeçtikçe sağlığını kaybettiğini ve süslü püslü ambalajlar içinde tüketime sunulan fabrikasyon gıdaların tüketimine paralel olarak artan kanser vakalarından sonra eski usul beslenmenin kıymetinin yeniden anlaşıldığını belirten Perihan Sevimoğlu, “Bizler atalarımızdan gördüğümüz şekilde nar ekşimizi, pekmezimizi hazırlarız. Bu yıl meyveler kıt. Narımızı hemen hasat edip suyunu sıkarak nar ekşimizi hazırladık. Lezzetinin yanında her derde davadır. Pek çok kişi parası için yapıyor ama ben şifa için yapıyorum” dedi.

    Ekşi nar yeniden kıymete bindi

    Kısa süre öncesine kadar pek çok üreticinin ekonomik değeri olmadığı için tarlasından söktüğü ya da ürününü toplamadığı ekşi narlar özellikle pandemiden sonra yeniden kıymete bindi. Özellikle kışın grip ve enfeksiyon hastalıklarına karşı vücudu koruduğu belirtilen nar ekşisi ağız ağrısının tedavisinde de ilaç niyetine kullanılıyor.

  • Sonbahar hastalıklarından koruyacak beslenme tüyoları

    Sonbahar hastalıklarından koruyacak beslenme tüyoları

    Doğanın kendini kışa hazırlamak için yaşadığı dönüşüm sürecine bireylerin genellikle hazırlıksız yakalandığını ve hastalıklara karşı savunmasız kaldığını söyleyen Medline Adana Hastanesi’nden Klinik Diyetisyen Duygu Özbay, sonbahar hastalıkları kapımızı çalmadan immun sistemimizi güçlendirecek beslenme tüyoları veriyor.

    Narenciye

    Özellikle soğuk algınlığı ve gribe karşı immun sistemini güçlendirmek en temel kural kabul ediliyor. Bunun için de doğal destekçi besinlerden yararlanmak önem kazanıyor. C vitamini yönünden zengin besinleri tüketmek, aynı zamanda antioksidan deposu da olduklarından vücuttan toksik maddelerin atılmasını da sağlıyor. Narenciye ürünlerinin yanı sıra, biber türleri, kivi, brokoli ve maydanoz da C vitamini bakımından zengin besinler olarak öne çıkıyor.

    Doğal Yoğurt

    Doğal yoğurt gibi probiyotik kaynakları düzenli olarak tüketildiğinde bağırsak florasını zenginleştirerek sindirim ve immun sistemini güçlendiriyorlar. Yoğurt bunun yanı sıra içerdiği laktik asit ile mikroplara karşı kalkan etkisi gösteriyor ve savunma sisteminin ayakta kalmasına da katkı sunuyor.

    Balkabağı

    Zengin bir mineral, lif ve kalsiyum kaynağı olan balkabağı aynı zamanda önemli beta karoten kaynaklarının da başında geliyor. Böylece immun sisteminin en önemli parçalarından biri olan beta karoten sayesinde gribe karşı koruyucu etki gösteriyorlar. Balkabağı aynı zamanda sindirim sistemini de hızlandırıp rahatlatarak nispeten az su tüketilen soğuk havalarda kabızlık sorununa da iyi geliyor.

    Nar

    İçeriğindeki antosiyanin adlı bileşen sayesinde doğal bir antioksidan olan nar, gribe karşı korunmada etkili bir besin olarak öne çıkıyor. Ancak narın suyunu sıkıp içmek yerine orta büyüklükte bir narı tüketmek aynı zamanda bağırsak sağlığı açısından da yarar sağlıyor.

    Balık

    Özellikle yaşam alanları soğuk su olan balıklar, zengin Omega-3 yağ asitleri, fosfor, protein ve aynı zamanda A-B vitamini deposu durumundalar. İmmun sitemini destekleyen balığı ızgara, fırın veya buğulama teknikleri ile pişirerek haftada en az 2 kez sofralarda yer vermek hastalıklara karşı mücadelede önem kazanıyor.

    Soğan ve sarımsak

    Doğal bir antibiyotik olan soğan ve sarımsak vücudumuza giren mikroplarla mücadele ederek immun sistemini destekliyor, hastalıkları uzak tutuyor. İçeriğindeki allicin biyoaktif bileşeni, sarımsak çiğnendiğinde, dövüldüğünde veya kesilerek tüketildiğinde açığa çıkarak daha çok fayda sağlıyor. Bu nedenle mümkünse çiğ tüketilmesi gerekiyor.

    Brüksel lahanası

    Brüksel lahanası yüksek besin değeriyle öne çıkıyor. İmmun sistemini güçlendiren bu besin aynı zamanda bol miktarda demir ve potasyum içeriyor. Kemik sağlığı için gerekli olan K vitamini de bünyesinde barındıran bürüksel lahanası, Omega-3 yağ asidinin nebati formunu içeren nadir sebzeler arasında yer alıyor.

    Bitki çayları

    Kuşburnu, ıhlamur ve adaçayı gibi bitki çaylarının ölçülü bir şekilde tüketilmesi, içerdikleri antioksidanlar sayesinde immun sisteminin kuvvetlenmesini sağlıyor. Bu bitkilerden özellikle adaçayı içerdiği uçucu bileşenler sayesinde grip ve soğuk algınlığının yol açtığı boğaz ve ağızdaki iltihaplanmanın yanı sıra enfeksiyonu da önlemeye yardımcı oluyor. Ancak hamilelerin ve kronik hastalıkları olanların bitki çaylarını tüketmeden önce doktorlarına danışmaları gerekiyor.

  • Nar ekşisi sosları tarihe karışıyor

    Nar ekşisi sosları tarihe karışıyor

    Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından hazırlanarak Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren “Türk Gıda Kodeksi Yönetmeliği’nde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik”e göre nar ekşisine nar, nar suyu, nar suyu konsantresi ve su dışında başka bir gıda bileşeni eklenemeyecek.

    Nar ekşisi tadını veren nar aromalı sos, nar sosu, narlı sos, nar ekşili sos, nar aromalı şurup ve nar ekşili şurup gibi isimlerle nar ekşisi benzeri ürünler yurt içinde piyasaya arz edilemeyecek.
    Bu çerçevede yurt içinde piyasaya arzına izin verilmeyen ürünler, 30 Haziran 2024’ten sonra piyasada bulundurulamayacak.