Etiket: nato

  • NATO, Kuzey Kore askerlerinin Ukrayna’ya gönderildiğini ilk kez doğruladı

    NATO, Kuzey Kore askerlerinin Ukrayna’ya gönderildiğini ilk kez doğruladı

    NATO Genel Sekreteri Mark Rutte, Kuzey Kore birliklerinin Rusya’ya gönderildiğini ve Kursk bölgesine konuşlandırıldığını teyit ederek “Kuzey Kore birliklerinin Kursk’ta konuşlandırılması Putin’in artan çaresizliğinin bir işaretidir” dedi.
    Güney Kore’nin, Kuzey Kore askerlerinin Rusya’ya destek amacıyla Ukrayna’da konuşlandığına ilişkin iddiasının ardından patlak veren kriz derinleşiyor. Rusya’nın reddettiği iddiaları NATO doğruladı. NATO ilk kez Kuzey Kore birliklerinin Rusya’ya konuşlandığını ve Ukrayna birliklerinin bulunduğu Kursk sınır bölgesinde faaliyet gösterdiğini açıkladı. NATO Genel Sekreteri Mark Rutte, Güney Koreli güvenlik ve savunma yetkilileriyle yaptığı görüşmenin ardından yaptığı açıklamada, haftalar süren istihbarat raporlarının ardından Kuzey Kore askerlerinin konuşlandığını doğrulayabileceğini söyledi.

    Rutte, “Kuzey Kore birliklerinin Rusya’ya gönderildiğini ve Kursk bölgesine konuşlandırıldığını teyit edebilirim. Kuzey Kore birliklerinin konuşlandırılması, Kuzey Kore’nin Rusya’nın yasadışı savaşına devam eden müdahalesinde önemli bir tırmanma anlamına geliyor. Aynı zamanda BM Güvenlik Konseyi kararlarının bir kez daha ihlali ve Rusya-Ukrayna savaşının tehlikeli bir şekilde genişlemesi anlamına geliyor. NATO, Rusya ve Kuzey Kore’ye bu eylemleri derhal durdurmaları çağrısında bulunuyor” ifadelerini kullandı.
    NATO Genel Sekreteri ayrıca, Kuzey Kore’nin Ukrayna’da kullanılmak üzere Moskova’ya milyonlarca mermi ve balistik füze gönderdiğini de sözlerine ekleyerek, Putin’in ise Kuzey Kore’nin uluslararası yaptırımların etkisini azaltmak için askeri teknoloji ve çeşitli alanlarda destek gönderdiğini bildirdi.

    “Kuzey Kore birliklerinin Kursk’ta konuşlandırılması Putin’in artan çaresizliğinin bir işaretidir” diyen NATO Genel Sekreteri Rutte, 600 bin Rus askerinin savaşta öldürüldüğünü ya da yaralandığını bildirerek Putin’in Ukrayna’ya yönelik saldırısını destek olmadan sürdürmesi mümkün olmadığını sözlerine ekledi. “Bu nedenle Ukraynalılar cesaretle karşı koyuyor” diyen Rutte, açıklanmasını şu şekilde sürdürdü:
    “NATO müttefikleri özgür ve demokratik bir Ukrayna’yı desteklemeye devam edecek. Çünkü Ukrayna’nın güvenliği bizim güvenliğimizdir. Bugün, Ukrayna’ya yönelik desteğin arttırılması ihtiyacını ele aldık. Yaşananları yakından takip ediyoruz”
    Konuşlandırılan Kuzey Koreli asker sayısı bilinmiyor

    NATO Genel Sekreterinin açıklamasına rağmen ne kadar Kuzey Kore askerinin Ukrayna’da konuşlandırıldığı bilinmiyor. Ancak, Güney Kore istihbaratı, bu ayın başında bin 500 Kuzey Koreli askerin Rusya’ya vardığını açıklamıştı.
    Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, geçtiğimiz hafta yapığı açıklamada iddiaları reddederek, “Bu bizim egemen kararımız. Kullanıp kullanmayacağımız, nerede, nasıl kullanacağımız ya da tatbikat, eğitim yapıp yapmayacağımız ya da bazı deneyimleri aktarıp aktarmayacağımız bizim kararımız” demişti.

  • NATO’dan Türkiye’ye destek mesajı

    NATO’dan Türkiye’ye destek mesajı

    Ankara’da Türk Havacılık ve Uzay Sanayii AŞ. (TUSAŞ) tesislerine düzenlenen terör saldırısının ardından NATO Genel Sekreteri Mark Rutte Türkiye’ye destek mesajı yayınladı. Rutte, “Ankara’dan gelen ölü ve yaralı haberleri endişe verici. Mesajımız net: NATO, müttefikimiz Türkiye’nin yanındadır. Terörizmin her türlüsünü şiddetle kınıyor ve gelişmeleri yakından takip ediyoruz” ifadelerini kullandı.

  • NATO’da Mark Rutte dönemi başladı

    NATO’da Mark Rutte dönemi başladı

    NATO’da Jens Stoltenberg dönemi sona erdi. Eski Hollanda Başbakanı Mark Rutte, Brüksel’deki NATO’daki karargahında düzenlenen törenle NATO Genel Sekreterliğini Jens Stoltenberg’den devraldı. Rutte, NATO ittifakının 14’üncü genel sekreteri oldu. Devir teslim töreninde konuşan Stoltenberg, salonda bulunanlara NATO’nun liderliğini üstlenmiş olmanın kendisi için bir onur olduğunu ifade etti. NATO’nun kendi görev süresi dahilindeki son 10 yıl içerisinde büyük ilerleme kaydettiğini vurgulayan Stoltenberg, “NATO’nun bir nesil içerisinde gördüğü en büyük dönüşüme şahit olduk. Savunmamızı güçlendirdik ve daha önce muharebe grubumuz yokken şimdi 8 muharebe grubuna kadar çıktık. Doğu kanadında onbinlerce savaşa hazır NATO askerine sahip olduk. Yüksek hazırlık seviyesindeki asker sayımız binlerle ölçülürken şimdi bu sayı yarım milyona yükseldi. Gayrisafi yurtiçi hasılanın en az yüzde 2’sini savunmaya ayıran müttefiklerin sayısı 3’ten 23’e yükseldi. Aynı zamanda NATO’yu bir kurum olarak da güçlendirdik. Ortak bütçemizi iki katına çıkararak müttefiklerimizin oluşturduğu aileye etkili bir şekilde hizmet ulaştırabilmeyi garanti altına aldık. Karadağ, Kuzey Makedonya, Finlandiya ve İsveç, ittifaka katıldı. Ukrayna ise NATO’ya daha önce hiç olmadığı kadar yakın. 2014’te Ukrayna’ya desteğimiz çok sınırlıydı. Şimdi Ukrayna’ya devasa bir destek sağlıyoruz ve yardımları Almanya’daki yeni komuta merkezimiz üzerinden koordine ediyoruz. Aynı zamanda güneyde yeni ortaklıklar inşa ettik ve Hint-Pasifik bölgesindeki ülkelerle ilişkilerimizi derinleştirdik. NATO-AB işbirliği, daha önce emsali görülmemiş seviyelere ulaştı. Avrupa ve Kuzey Amerika’nın güçlü bir NATO içerisinde birliktelikleri, ileriye giden tek yoldur. En büyük gücümüz birliğimizdir” dedi.

    Stoltenberg, Viking tokmağını Mark Rutte’ye teslim etti

    Mark Rutte’nin NATO’yu iyi bilen bir isim olduğunu ve harika bir özgeçmişe sahip olduğunu ifade eden Stoltenberg, devir teslim töreninde NATO’nun özel toplantılarında kullanılan ve ittifaka 1963’te İzlanda tarafından hediye edilen Viking tokmağını Mark Rutte’ye teslim etti.

    Rutte, NATO Genel Sekreteri olarak önceliklerini açıkladı

    Rutte, Genel Sekreterlik koltuğunu devraldıktan sonra yaptığı açıklamada, “Burada bulunmak ve NATO Genel Sekreterliği görevini devralmak benim için muazzam bir onur. Bütün ülkelere, önümüzdeki yıllarda ittifaka rehberlik etme sorumluluğunu alma konusunda bana güvendiği için teşekkür etmek istiyorum” dedi.

    NATO’daki görevi süresince üç önceliğinin olacağını ifade eden Rutte, “Bunlardan birincisi, NATO’nun gücünü muhafaza etmek ve savunmamızın tüm tehditlere karşı etkili olarak kalmaya devam etmesini sağlamak olacak. Bunun için daha iyi kapasitelere sahip daha fazla güce, daha hızlı inovasyona ve bunun için de daha fazla yatırıma ihtiyacımız olacak” ifadesini kullandı.
    Görevinde ikinci önceliğinin Ukrayna’ya destek sağlanması ve Ukrayna’nın NATO’ya yakınlaşması olacağını vurgulayan Rutte, Ukrayna güçlü ve bağımsız olmadan Avrupa’nın güvenliğinden bahsedilemeyeceğini ifade etti. Rutte, “2014 yılında MH17 sefer sayılı uçuşu gerçekleştiren uçağın vurulmasıyla ilgili tecrübeden bildiğim üzere, çatışma Ukrayna’daki cephelerle sınırlı değil. Bu nedenle Washington Zirvesi’nde üzerinde uzlaşılan komuta merkezi, finansal vaatler ve Ukrayna’nın geri dönüşü olmayan üyelik süreci konusunda üzerimize düşenleri yapmalıyız. Bu desteği ileride de devam ettirmeliyiz çünkü Ukrayna’nın olması gereken yer NATO’dur” dedi.

    Rutte, görevinde üçüncü önceliğin ise NATO’nun Avrupa Birliği ve dünya genelinde NATO ile aynı değerleri paylaşan ülkelerle olan ortaklıklarını güçlendirmek olacağını söyledi.

    “Çin, böyle devam edemez”

    Rutte, devir teslim töreninin ardından bir basın toplantısı düzenledi. Buradaki açıklamalarında Çin’in Rusya’nın savunma endüstrisine sağladığı desteği eleştiren Rutte, “Çin, Rus askeri endüstrisine verdiği destekle Rusya’nın Ukrayna’daki savaşı sürdürmesinde belirleyici bir rol oynuyor. Çin, II. Dünya Savaşı’ndan bu yana Avrupa’daki en büyük çatışmayı beslemeye, bu durumdan kendi çıkarları ve itibarı etkilenmeden devam edemez” dedi. Rusya’nın aynı zamanda İran ve Kuzey Kore’den de destek aldığını ifade eden Rutte, “Bu ay Avustralya, Japonya ve Güney Kore, ilk defa NATO savunma bakanları toplantısına katılacak. Onları karşılamak ve burada ortak meseleleri kendileriyle tartışmak için sabırsızlanıyorum” dedi.

    “Rusya’nın günlük kaybı bin ölü ya da yaralı”

    Basın toplantısında Ukrayna’daki savaşın ne durumda olduğu ve Ukrayna’nın savaşı kazanmakta olup olmadığı yönünde bir soru alan Rutte, “Savaş alanında durum açık bir şekilde pek kolay değil. Bir yandan Ukrayna ordusu, Rusya sınırları içerisindeki Kursk bölgesini elinde tutuyor fakat diğer yandan Rus güçleri, savaş alanında sınırlı ilerlemeler kaydediyor. Fakat unutulmaması gereken şey, bunun pahalıya mal olduğudur. En son tahminler, Rusya’nın günlük bazdaki kaybının bin ölü veya yaralı olduğu yönünde. Bunu, toplamda 500 bin ölü ya da yaralı bulunduğu bilgisinin üzerine eklemek gerekiyor” dedi.

    “Nükleer silah kullanımına dair herhangi bir yakın tehdit görmüyoruz”

    Rusya’nın nükleer silah tehditlerine ilişkin bir soruya cevap veren Rutte, “Kremlin’den devamlı surette tehditler duyuyoruz ve Putin’in nükleer söylemleri pervasız ve sorumsuz. Ancak aynı zamanda şunu net bir şekilde ifade etmek istiyorum; nükleer silah kullanımına dair herhangi bir yakın tehdit görmüyoruz. Bırakın Putin, nükleer cephanesinden bahsetsin. Çünkü kendisi, biz de bu konudan bahsedelim istiyor ama bana göre bunu yapmamalıyız. Sadece ortadaki açık gerçeği kabul etmemiz gerekiyor; nükleer silah kullanımına dair yakın bir tehdit söz konusu değil. Önemli olan da bu. Eğer Putin’in tehditlerine boyun eğilirse, bu bir emsal oluşturur. Bir ülkenin askeri güce başvurarak istediğini alabileceği söylenmiş olur. Bunu yapamayız” dedi.

    “Erdoğan ile yakın dostuz”

    Türkiye’nin terörle mücadele ve müttefikler arasındaki ambargoların kaldırılması konusunda talepleri olduğu ve bu konudaki tutumunun nasıl olacağı yönündeki bir soruya cevap veren Rutte, “Evet, bu çok önemli bir mesele ve evet, bunu Cumhurbaşkanı Erdoğan ile yaptığım birçok toplantıda konuştum. Benim başbakanlık yaptığım yıllarda birlikte çalıştık. Tabii kendisi, ben başbakan olmadan önce başbakan olarak görev yapıyordu ve sonra cumhurbaşkanı oldu. Kendisiyle yakın arkadaş olduğumuzu söyleyebilirim. Terörle mücadele konusunda kendisiyle aynı fikirdeyiz ve bu, açık bir şekilde NATO bağlamında ele almamız gereken bir şey. Sadece kendisinin baskı yapması söz konusu değil, bu konuda ben de kesinlikle duyarlıyım çünkü birlikte çalışmamız gerekiyor. Bunu yapacağız, bu tartışmaları yapacağız ve ayrıca NATO dahilinde hangi tarafın kime neyi tedarik edebileceği konusunda sınırların olmaması gerektiğinin de önemli olduğunu düşünüyorum. Orada bir hassasiyet olduğunun farkındayım ve bunun üzerinde çalışmamız gerekiyor” ifadelerini kullandı.

  • “Ukrayna NATO’ya katılacak”

    “Ukrayna NATO’ya katılacak”

    NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg, görev süresinin sona ermesi dolayısıyla yaptığı veda konuşmasında Avrupa’ya uyarıda bulunarak, “Güneyde Türkiye, kuzeyde Norveç ve batıda ABD, Kanada ve İngiltere olmadan Avrupa kıtasının güvenliğini tasavvur etmek imkansızdır” dedi. NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg’in görev süresinin sona ermesi dolayısıyla Belçika’da veda programı gerçekleştirildi. German Marshall Fund (GMF) tarafından tertiplenen programda konuşma yapan Stoltenberg, görev süresi boyunca NATO’nun her zamankinden daha güçlü ve önemli hale geldiğini söyledi. Stoltenberg, “2014 yılında Genel Sekreter olarak vazifeye başladığımdan bu yana dünya derin değişiklikler yaşadı. Rusya’nın Kırım’ı hukuksuz bir şekilde ilhakına, DEAŞ’ın yükselişine, Rusya’nın Ukrayna’daki tam ölçekli işgaline, Çin’in artan rekabetçiliğine, Covid pandemisine, sofistike siber saldırılara ve iklim değişikliğinin güvenliğimiz üzerindeki artan tesirine şahit olduk. Liste bu şekilde uzayıp gidiyor. Genel Sekreter olarak görev yaptığım süre boyunca NATO’nun önemi sorgulandı. İttifakın bölünmüş, modası geçmiş ve beyin ölümü gerçekleşmiş olduğu iddia edildi. Fakat gerçek şu ki, NATO güçlü, birleşik ve her zamankinden daha önemli bir durumda” dedi.

    “NATO Genel Sekreteri olarak hizmet etmiş olmaktan gurur duyuyorum”

    NATO’nun 10 yıl içerisinde büyük bir değişim yaşadığına ve artık doğu kanadında binlerce NATO askeri bulunduğuna, Karadağ, Kuzey Makedonya, Finlandiya ve İsveç’in NATO’ya katıldığına ve Ukrayna’nın NATO’ya daha önce hiç olmadığı kadar yaklaştığına dikkat çeken Stoltenberg, “NATO Genel Sekreteri olarak hizmet etmiş olmaktan gurur duyuyorum. Bu İttifakı, tarihi açıdan belirleyici olan 10 yıl boyunca yönlendirmiş olmaktan mutluluk duyuyorum” şeklinde konuştu.
    NATO’daki tecrübesi çerçevesinde ittifakın gelecekteki başarısının anahtarı olacağına inandığı 5 ders bulunduğunu ifade eden Stoltenberg, bunlardan ilkini barış için bedel ödemeye istekli olunması gerektiği olarak tanımladı.

    “Aynı hatayı Çin ile de yapmamamız gerekiyor”

    İkinci dersin özgürlüğün serbest ticaretten daha önemli olduğunu vurgulayan Stoltenberg, “Çok da uzun olmayan bir zaman önce birçok müttefik, Rusya’dan gaz almanın tamamen ticari bir mesele olduğuna inanıyordu. Bu yanlıştı. Rusya, gazı bir silah olarak kullanarak bizi baskı altına almaya ve Ukrayna’yı desteklememizi engellemeye çalıştı. Aynı hatayı Çin ile yapmamamız gerekiyor” dedi.

    “Ukrayna, NATO’ya katılacak”

    Üçüncü dersin askeri gücün diyalog için bir ön şart olması olduğunu kaydeden Stoltenberg, “Diyalog, sadece arkanızda güçlü bir savunma kapasiteniz varsa işe yarar. Bu, Ukrayna örneğinde net bir şekilde ortaya konulmuştur” ifadelerini kullandı.

    Ukrayna istikrarlı olmadığı sürece Avrupa’da sürdürülebilir bir güvenlik tesis edilemeyeceğini vurgulayan Stoltenberg, “Aynı şekilde Ukrayna, NATO üyesi olmadığı sürece, Ukrayna’da kalıcı bir güvenlikten de bahsedilemez. NATO’nun kapısı açık. Ukrayna NATO’ya katılacak” diye konuştu.

    “Afganistan’daki misyon fazla uzadı”

    Dördüncü dersin askeri gücün sınırlarının olduğu olarak vurgulayan Stoltenberg, “Bunu Afganistan’da net bir şekilde gördük. 11 Eylül terör saldırılarının ardından Afganistan’a girilmesi doğruydu. Askeri müdahalemiz BM’nin verdiği net yetkiye dayanıyordu. Müdahale, ittifak genelinde geniş siyasi destek aldı. El Kaide’yi zayıflattık ve Afganistan’ın uluslararası teröristler için güvenli bir sığınak olmasını engelledik. Yani, misyonumuz boşuna değildi” dedi.
    Diğer yandan Afganistan’daki misyonun fazla uzadığını ifade eden Stoltenberg, “2014 yılında NATO’ya katıldığımda plan, oradaki askeri varlığımızı birkaç yıl içerisinde sonlandırmak ve siyasi bir ortaklığa dönüşümü sağlamaktı. Fakat 7 yıl sonrasında halen binlerce askerle oradaydık. Terörle mücadele odaklı bir operasyon olarak başlayan misyon, büyük çaplı bir ulus inşa etme misyonuna dönüştü” diye konuştu.
    Misyonun genişlemesinin bedelinin görüldüğünü vurgulayan Stoltenberg, “20 sene sonra, savaşı halen kazanıyor değildik. Taliban ilerleme kaydediyordu ve biz ayrıldığımızda sorumluluğu üstlenecek birleşik bir Afgan otoritesi mevcut değildi. Afganistan hükümeti ve güvenlik güçlerinin bu kadar hızlı çökmesi, ayrılmanın doğru karar olduğunu gösterdi” dedi.

    Avrupa’ya uyarı

    Beşinci ve en önemli dersin Avrupa ve Kuzey Amerika arasındaki bağın asla garanti görülmemesi gerektiği olduğunu ifade eden Stoltenberg, “NATO, taş üzerine kazınmış bir şey değil. NATO bilinçli tercihler ve bir siyasi iradenin sonucu. Atlantik’in her iki yakasında da Amerika ve Avrupa’nın yollarını ayırması gerektiğini söyleyen sesler duyduk. Kısa vadeli ulusal çıkarlara odaklanılması, uzun vadeli iş birliğinin yerine geçmez. Yalnızlık politikası kimseyi güvende tutmaz. Birbirine bağlı bir dünyada yaşıyoruz. Güvenlik sınamaları fazlasıyla büyük ve rekabet çok şiddetli. Hiçbir ülke, tek başına bu işin üstesinden gelemez. Transatlantik ilişkiye yatırım yapmak, ileriye dönük tek kazançlı yoldur” dedi.
    Avrupalıların NATO olmadan Avrupa’nın güvenliğinin sağlanamayacağını anlaması gerektiğini vurgulayan Stoltenberg, “NATO’nun savunma harcamalarının yüzde 80’i, Avrupa Birliği üyesi olmayan ülkelerden geliyor. Bu sadece kaynaklara ilişkin bir mesele değil. Bu aynı zamanda coğrafya ile ilgili. Güneyde Türkiye, kuzeyde Norveç ve batıda ABD, Kanada ve İngiltere olmadan Avrupa kıtasının güvenliğini tasavvur etmek imkansızdır” şeklinde konuştu.
    Transatlantik ittifakın hem Avrupa’ya hem de ABD’ye büyük faydaları olduğunu vurgulayan Stoltenberg, hiçbir büyük gücün ABD kadar çok dost ve müttefike sahip olmadığının unutulmaması gerektiğine dikkat çekti.

    “Kitap yazabilirim”

    Stoltenberg, veda konuşmasının ardından Alman Devlet Radyosu’ndan Bettina Klein’ın moderatörlüğünde katılımcıların sorularına cevap verdiği bir panele katıldı. Panelde görevinin sona ermesinin ardından bir kitap yazıp yazmayacağına ilişkin bir soruyu cevaplayan Stoltenberg, bu soruya önceden hep “hayır” cevabı verdiğini fakat mevcut durumda nihayetinde bir kitaba dönüşebilecek bir şeyler yazabileceğini söyledi.

    “Türkiye ve Yunanistan, son derece önemli iki müttefikimiz ve ortak güvenliğimize farklı şekillerde katkı sağlıyorlar”

    Genel Sekreterliği süresince Türkiye ile Yunanistan arasındaki iniş çıkışlar sırasında NATO’da durumu nasıl yönettiğine ilişkin bir soruya cevap veren Stoltenberg, “Türkiye ve Yunanistan, son derece önemli iki müttefikimiz ve ortak güvenliğimize farklı şekillerde katkı sağlıyorlar. Her iki ülke de NATO’da önemli rol oynuyor ve günlük olarak aldığımız kararlarda yer alıyorlar. Bazı farklı yaklaşımlar ve zorluklar ortaya çıktığında bunların çoğu ikili diyalog yoluyla çözülüyor. İki ülke arasında gerçekleştirilen her görüşme ve diyaloğu memnuniyetle karşılıyorum. İkincisi, NATO geçmişte diyalog ve farklılıkların ele alınmasına yardımcı olan bir platform oluşturmuş olduğu gibi gelecekte de bu rolü oynamaya devam edecektir. Ayrıca, Ege Denizi’nde deniz ve hava sahası üzerindeki olayları önlemek için bazı askeri yapılar oluşturduk ve NATO’nun bu tür olayları önlemeye devam etmesi gerektiğini düşünüyorum” dedi.

  • Kasapoğlu, Varşova’da NATO toplantısına katıldı

    Kasapoğlu, Varşova’da NATO toplantısına katıldı

    Önceki Dönem Gençlik ve Spor Bakanı ve AK Parti İzmir Milletvekili Dr. Mehmet Kasapoğlu, NATO PA 106. Rose-Roth Semineri Ekonomi ve Güvenlik Komisyonu & Savunma ve Güvenlik Komisyonu Ortak Toplantısı’na katılmak üzere gittiği Polonya’nın başkenti Varşova’dan yurda döndü. NATO PA 106. Rose-Roth Semineri’nde “Washington Zirvesi Sonrasında NATO’nun Caydırıcılığı ve Savunması: Doğu Kanadının Güçlendirilmesi”, “Ukrayna’ya Verilecek Destekler”, “Doğu Komşuları ve Avrupa Güvenliğinin Geleceği”, “Belarus ve Baltık Denizi Bölgesi ve Otokrasiyle Yüzleşmek: Demokratik Mukavametin Güçlendirilmesi” konuları ele alındı. Gerçekleşen toplantılarda Kasapoğlu, Türkiye’nin demokrasiye bağlılığı başta olmak üzere Türkiye’nin Ukrayna savaşındaki tutumu, Karadeniz’in Güvenliği ve Montrö Boğazlar Sözleşmesi, Avrupa güvenliğinin geleceği ve demokratik mukavemet konularında Türkiye’nin önemine ve gerçekleştirdiği faaliyetlere değindi.

    Karadeniz’de savaşın engellenmesinde Türkiye’nin izlediği politikaya vurgu yapan Kasapoğlu, “Karadeniz, 1936 Montrö Sözleşmesi ve Türkiye’nin bunu uygulaması ile kurulan hassas denge sayesinde son yüzyılda askeri çatışma ve gerginlik denizi olmamıştır. Sözleşme, Karadeniz güvenliği çerçevesinde temel bir unsurdur. Türkiye 80 yılı aşkın bir süredir 1936 Montrö Sözleşmesi’ne harfiyen uymaktadır. Rusya-Ukrayna savaşı başladığından beri Karadeniz’de gerilimin yükselmesine engel olmak için elimizden geleni yapıyoruz. Ukrayna’daki savaşın, mümkün olduğunca Karadeniz’e yayılmaması için gayret göstermeye devam edeceğiz. Savaşın artık son bulmasını ve bölgede artık barışın tesis edilmesini arzu ediyoruz. Türkiye’nin bu konudaki kararlı tavrı devam edecektir. Tüm süreçleri bugüne kadar nasıl hassasiyetle yürüttüysek, aynı şekilde sürdüreceğiz” dedi.

    “Türkiye Cumhuriyeti Parlamentosu, demokrasimizin gücünün ve mukavemetinin bir sembolüdür”

    Türkiye Cumhuriyeti Parlamentosu’nun demokrasinin sembolü olduğunu belirten Kasapoğlu, “Çok çeşitli siyasi görüşlere ev sahipliği yapıyor olmak parlamentomuzun bir geleneğidir. Türkiye Cumhuriyeti Parlamentosu; demokrasimizin gücünün ve mukavemetinin de en önemli sembollerindendir. Demokrasimiz, 15 Temmuz 2016’daki menfur darbe girişimi gibi pek çok iç ve dış müdahalelere maruz kalmış, ancak hepsini milletimizin dik ve sağlam duruşuyla bertaraf ederek daha da güçlenmiş ve bugünlere gelmiştir. Milletimiz; demokrasi, özgürlük ve vatanın bütünlüğü için iradesini her daim ortaya koymuştur ve koymaya devam etmektedir. Türkiye Cumhuriyeti’nin, demokrasisini koruma ve yarınlara en güçlü şekilde ulaştırma noktasındaki kararlılığı azalmadan sürmektedir. Türkiye, dünya çapında demokrasiyi güçlendirmek için de çabalarını büyütmeye ve tüm ortaklarıyla işbirliği yapmaya hazırdır” dedi.

  • NATO Liderler Zirvesi son gününde

    NATO Liderler Zirvesi son gününde

    ABD’nin başkenti Washington DC’deki Walter E. Washington Kongre Merkezi’nde düzenlenen NATO Devlet ve Hükümet Başkanları Zirvesi’nin ikinci oturumu başladı. İttifakın 75. yıldönümünün kutlandığı zirvenin son gününde oturumlar, “Müttefik ve Ortak Devlet ve Hükümet Başkanları Toplantısı” ile başladı.
    NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg, Avrupa Birliği (AB) Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Josep Borrell ve AB Konseyi Başkanı Charles Michel’in de katıldığı toplantının basına açık bölümünde yaptığı açılış konuşmasında, “Bu oturumda, Rusya’nın Ukrayna’ya karşı yürüttüğü savaş, Çin’in Rusya’nın savaş ekonomisine verdiği destek ve otoriter güçlerin artan uyumu da dahil olmak üzere ortak güvenlik sorunlarımızı ele alacağız. Buna cevap vermek için barışı korumak ve hukuka dayalı uluslararası düzeni korumak için daha yakın çalışmalıyız” dedi.
    Ukrayna’nın görüşmelerin odağındaki yerini koruduğu zirvenin son gününde program, “Devlet ve Hükümet Başkanları Düzeyinde NATO-Ukrayna Konseyi Toplantısı” ile devam edecek. NATO Liderler Zirvesi, Stoltenberg’in gerçekleştireceği basın toplantısı ile son bulacak.

  • 2026 NATO Zirvesi Türkiye’de yapılacak

    2026 NATO Zirvesi Türkiye’de yapılacak

    ABD’nin başkenti Washington’da düzenlenen NATO Zirvesi’nde Kuzey Atlantik Konseyi Toplantısı’na katılan liderler, zirvenin sonuç bildirisini kabul etti.

    İttifakın 75. yılının kutlandığı zirve için Washington’da bir araya gelen müttefik ülke liderleri tarafından kabul edilen sonuç belgesinde, “Amerika Birleşik Devletlerine cömert misafirperverliği için şükranlarımızı sunuyoruz. Haziran 2025’te Hollanda’nın Lahey şehrinde ve müteakiben Türkiye’deki toplantıda bir araya gelmeyi bekliyoruz” denildi.

    “En önemli tehdit Rusya”

    NATO üyelerinin ittifak topraklarının her karışını birlikte savunma taahhüdünü yenilediği bildiride, müttefiklerin güvenliğine en önemli tehdidin Rusya olduğuna işaret edildi. Bildiride, “Rusya’nın Ukrayna’yı topyekûn işgali Avrupa-Atlantik bölgesinde barış ve istikrarı sarsmış ve küresel güvenliğe ciddi zarar vermiştir. Rusya, müttefiklerin güvenliğine yönelik en önemli ve doğrudan tehdit olmayı sürdürmektedir” denildi.

    Zirve öncesindeki hastane saldırısı kınandı

    Rusya’nın Ukrayna’daki savaşın tek sorumlusu olarak tanımlandığı bildiride, “Rus güçlerinin ve yetkililerinin insan haklarını istismar ve ihlalleri, savaş suçları ve diğer uluslararası hukuk ihlalleri cezasız kalamaz. Rusya binlerce sivilin ölümünden sorumludur ve sivil altyapıya geniş çaplı zarar vermiştir. Rusya’nın 8 Temmuz günü hastaneler de dahil olmak üzere Ukrayna halkına yönelik gerçekleştirdiği korkunç saldırıları mümkün olan en güçlü şekilde kınıyoruz. Rusya BM Genel Kurulu kararları doğrultusunda bu savaşı derhal durdurmalı ve Ukrayna’daki tüm kuvvetlerini tamamen ve koşulsuz olarak geri çekmelidir. Kırım dahil, Rusya’nın Ukrayna topraklarının yasadışı ilhaklarını hiçbir zaman tanımayacağız” denildi.

    Ukrayna’ya 40 milyar avro asgari finansman

    NATO müttefiklerinin Rusya’ya karşı savaşında Ukrayna’ya benzeri görülmemiş siyasi, ekonomik, askeri, mali ve insani destek sağladığına dikkat çekilen bildiride, Ukrayna’yı destekleme kararlılığı bir kez daha teyit edildi.

    Bildiride, “Bu amaçla, Ukrayna’nın ihtiyaçlarını, ulusal bütçe süreçlerimizi ve müttefiklerin Ukrayna ile imzaladıkları ikili güvenlik anlaşmalarını dikkate alarak, önümüzdeki yıl içerisinde 40 milyar Euro tutarında asgari finansman ile Ukrayna’nın muvaffak olabilmesi için sürdürülebilir düzeyde güvenlik yardımı sağlama niyetindeyiz” denildi.
    Bildiride Ukrayna’ya yardım taahhütlerinin, adil yük paylaşımı sağlanması için ülkelerin gayri safi yurtiçi hasılaları ölçü alınarak yerine getirilmesinin amaçlandığı not edildi.

    Çin’e uyarı

    Zirvenin sonuç bildirisinde Çin’e uyarı mesajı gönderilmesi de dikkat çekti. Çin’in Rusya ile “sınır tanımayan” ortaklığı ile Rusya’nın Ukrayna’daki savaşının belirleyici bir destekçisi haline geldiği vurgulanan bildiride, “Bu durum Rusya’nın komşuları ve Avrupa-Atlantik güvenliği için oluşturduğu tehdidi arttırmaktadır. BM Şartı’nın amaç ve ilkelerini korumakla yükümlü Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin daimi üyesi olan Çin’i, Rusya’nın savaş çabalarına verdiği tüm maddi ve siyasi desteği durdurmaya çağırıyoruz. Buna silah bileşenleri, teçhizat ve Rusya’nın savunma sektörüne girdi teşkil eden hammaddeler gibi çift kullanımlı malzemelerin transferi de dâhildir. Çin Halk Cumhuriyeti, Avrupa’da yakın tarihin en büyük savaşına çıkarlarını ve itibarını olumsuz etkilemeden destek sunamaz” denildi.

    Batı Balkanlar ve Karadeniz stratejik önemde

    Batı Balkanlar ve Karadeniz bölgelerinin NATO için stratejik öneme sahip olduğu vurgulanan bildiride, “Bu bölgelerin güvenliğine ve istikrarına olan güçlü taahhüdümüzü sürdürüyoruz. Reformları, bölgesel barış ve güvenliği desteklemek ve hem devlet hem devlet dışı aktörlerden kaynaklanan dezenformasyon, hibrid ve siber tehditler de dâhil olmak üzere habis etkilere karşı koymak amacıyla Batı Balkanlar ile siyasi diyaloğumuzu ve pratik işbirliğimizi geliştirmeye devam edeceğiz” denildi.

    Bildiride, “NATO öncülüğündeki Kosova Gücü (KFOR) de dahil olmak üzere NATO’nun Batı Balkanlar’da devam eden angajmanına bağlılığımızı sürdürüyoruz. Karadeniz bölgesinde güvenlik, emniyet, istikrar ve seyrüsefer serbestisini korumayı amaçlayan bölgesel müttefik gayretlerine, uygun biçimde 1936 Montrö Sözleşmesi yolu da dahil olmak üzere, desteğimizin devam ettiğini bir kez daha teyit ediyoruz. Karadeniz’e kıyısı olan üç müttefikin Karadeniz Mayın Karşı Tedbirleri Görev Grubunu faaliyete geçirmesini memnuniyetle karşılıyoruz” denildi.

  • “Türkiye, NATO’nun bel kemiği ülkelerin başında”

    “Türkiye, NATO’nun bel kemiği ülkelerin başında”

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ABD’ye gerçekleştireceği ziyaret öncesi Esenboğa Havalimanı’nda açıklamalarda bulundu.

    NATO Devlet ve Hükümet Başkanları Zirvesi’nde NATO’nun caydırıcılık ve savunma yapılanmasını tahkim etmek, müttefiklerin imkan ve kabiliyetlerini güçlendirmek amacıyla istişarelerde bulunacaklarını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “NATO’nun kuruluşunun 75. yıl dönümüne tekabül etmesi hasebiyle zirvemiz ayrı bir anlam taşıyor. Geçen sene Vilnius’ta aldığımız kararların takibini yapacağız. Bu vesileyle bir oturumda Avrupa Birliği temsilcilerinin de katılımıyla Asya Pasifik bölgesindeki NATO ortakları olan Avustralya, Güney Kore, Japonya ve Yeni Zelanda’yla liderler düzeyinde bir araya geleceğiz” dedi.

    Son oturumu ise NATO Ukrayna Konseyi formatında icra edeceklerini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Zirveden beklentimiz müttefiklerin milli güvenlik hassasiyetlerini gözeten, ittifak dayanışmasını ve birlik ruhunu güçlendiren neticelerin elde edilmesidir. Terörle mücadele ve müttefikler arasında savunma sanayi ticareti önündeki engellerin kaldırılması konusunda Vilnius’ta aldığımız kararların uygulanması bu bakımdan mühimdir. Yapacağımız görüşmelerde başta yakın çevremiz olmak üzere, dünyada artan terör tehdidine dikkat çekeceğiz. Terör örgütleriyle kararlı ve bütüncül bir mücadele yürütülmesi noktasında NATO’nun gayretlerinin arttırılması gerektiğinin de altını çizeceğiz” diye konuştu.

    Türkiye’nin Ukrayna’nın toprak bütünlüğüne, egemenliğine ve bağımsızlığına olan bağlılığının ve desteğinin herkesin malumu olduğunu vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ukrayna’yı desteklemek için atılacak adımları tasarlarken NATO’nun savaşın tarafı haline getirilmemesi yönündeki ilkeli duruşumuzu da muhafaza ediyoruz. Adil bir barışın kaybedeninin olmayacağını ilk günden beri ifade ettik. Bu uğurda İstanbul Süreci başta olmak üzere önce ateşkesi temin, ardından da kalıcı barışa giden yolu açmak için elimizi başından itibaren taşın altına koyduk” değerlendirmesini yaptı.

    “Silahların konuştuğu, kan döküldüğü ve can kaybının yaşandığı her gün bizim ne kadar isabetli bir yerde durduğumuzu göstermektedir” diyen Erdoğan, “Washington’da yapacağımız istişareler NATO’nun güney bölgesine yönelik yeni vizyonunun tespiti bakımından da önemli katkılar sağlayacaktır. Siber dünya, dezenformasyonla mücadele ve yükselen teknolojilerin beraberinde getirdikleri sınamalar da gündemimizde yer alacaktır. Washington zirvesi Avrupa Atlantik bölgesinin güvenliğindeki merkezi rolün NATO’ya ait olduğu hakikatini bir bir kez daha kayda geçirecektir. Türkiye, NATO’nun misyonlarına ve harekatlarına en fazla katkı sağlayan ilk beş müttefikten biridir. Külfet paylaşımı noktasında üzerimize düşeni fazlasıyla yapıyoruz. Karada, denizde ve havada geliştirdiğimiz imkan ve kabiliyetlerle, NATO’nun bel kemiği ülkelerin başında yer alıyoruz. Tehditlerin çeşitlenerek arttığı bu dönemde ittifaka verdiğimiz önem açıktır. Ortak değerlerimizin samimiyet testinden geçmekte olduğu Gazze’de Filistin halkına yönelik süre giden katliamları gündeme taşıyacağız” açıklamasını yaptı.

    Zirvede bu vahim tablo karşısında uluslararası camianın İsrail’i durdurmakta yetersiz kaldığını ve Filistin’de adil, kalıcı barış tesis edilmeden küresel vicdanın rahat bir nefes almasının mümkün olmayacağını vurgulayacaklarını belirten Erdoğan şunları söyledi:

    “Tam bütün bu meseleleri en yüksek derecede gündeme getirirken ilişkin değerlendirmelerimizi müttefik devlet ve hükümet başkanlarıyla yapacağım ikili görüşmelerde de ele alacağım.”

    “Kuzey Kıbrıs’ı burada tam üye noktasına nasıl taşırız, bunun gayreti içerisindeyiz”

    Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin kendi nezdinde zaten Türk devletlerinin tam üyesi konumunda olduğunu ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bu konuda başta Azerbaycan olmak üzere onların yaklaşımı da bizimle hemen hemen aynı konuma gelmiştir. Son Şuşa zirvesinde de malum Kuzey Kıbrıs orada bulundu, o zirveye katıldı. Bizim arkadaşlarımızdan da Cevdet Bey ve Hakan Bey onlar da o zirvede bulundular. Şimdi bundan sonraki süreçte de bizler Kuzey Kıbrıs’ı burada tam üye noktasına nasıl taşırız, bunun gayreti içerisindeyiz. Özellikle de Türk devletleri içerisinde hukukumuzun en ileri derecede olduğu Türk devletleriyle de bunu geliştiriyoruz. Ve mümkün olduğunca da şu anda Kuzey Kıbrıs Cumhurbaşkanı Ersin Bey’in o devletlerin başkanlarıyla olan münasebetlerini de geliştiriyoruz” ifadelerini kullandı.

    Türkiye’nin NATO’nun ilk beş ülkesinden bir tanesi olduğunu bir kez daha yineleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, Rutte sonrası döneme yönelik değerlendirmelerini paylaştı. Erdoğan, “Yani bunu mali destek noktasında söylüyorum. Ayrıca NATO’ya güç katma noktasında söylüyorum. Türkiye’nin buradaki durumu bu noktada ilk beş ülke derken yani bunu laf olsun diye söylemiyoruz. Bu artık NATO üyesi ülkelerin hepsinin bir yaklaşımıdır ve Türkiye’ye bakışı da hepsinin böyledir. Biz bundan sonra da NATO’daki bu konumumuzu aynen güçlendirerek devam ettiriyoruz, devam ettireceğiz. Buradan beklentimiz nedir denilirse, Vilnius’ta neler görüştüysek, neler konuştuysak, bundan sonraki süreçte de aynı durumları gerek Dışişleri Bakanım, gerek Milli Savunma Bakanım yaptıkları görüşmelerle de teyit ediyorlar. Tabii yeni genel sekreter olarak Rutte’nin oraya gelişinde Türkiye’nin rolü üst düzeyde olmuştur. Şimdi Rutte’yle de Amerika’da ayrıca görüşmelerimiz olacak. Göreve başlamadan Türkiye’yi ziyaret edeceğini bana söylemişti. Biz de şimdi tekrar bu görüşmelerimizi yapmak suretiyle adımlarımızı nasıl Stoltenberg’le çok samimi bir havada süreci işlettiysek, inanıyorum ki Rutte’yle de aynı şekilde yürüteceğiz” dedi.

    Erdoğan, “NATO’nun 2010 strateji belgesinde de belirtildiği gibi terör tehdidiyle başa çıkmak bugün ittifakın önemli önceliklerinden biri. Bu tehdidin bertaraf edilmesi ancak müttefikler arasında dayanışma ile mümkün. Türkiye’nin terörle mücadelesinde ittifak ortaklarından yeterli desteği aldığını düşünüyor musunuz? Müttefiklerden somut beklentilerinizi sıralayabilir misiniz” sorusuna şöyle cevap verdi:

    “Tabii NATO’yla bu noktada istediğimiz konumda mıyız? Açık, samimi söylüyorum. İşte şu anda bunları aşmanın gayreti içerisindeyiz. Özellikle NATO’yla İsrail-Filistin konusunda istediğimizi, beklediğimizi henüz alabilmiş değiliz. Temennim odur ki, şu anda Amerika’daki görüşmelerimizde inşallah bunları tekrar gündeme getirip beklediğimiz neticeyi de alırız diye düşünüyorum. Burada tabii Dışişleri Bakanımın görüşmeleri var. Milli Savunma Bakanımın görüşmeleri var. Bütün bu görüşmelerle birlikte kendilerini bu noktada da uyaracağız.”
    Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Gazze’de kalıcı ateşkesin sağlanması adına Katar’ın ara buluculuğunda görüşmeler devam ediyor. Sizin de bu görüşmeleri yakından takip ettiğinizi biliyoruz. Hatta Almanya dönüşünde olumlu gelişmeler var demiştiniz. Bu durumu zora sokan hep İsrail olmuştu bugüne kadar. Sizin bu görüşmelerden beklentiniz nedir? Acaba yakın zamanda bir kalıcı ateşkes sonucu çıkabilir mi” sorusunu ise şöyle yanıtladı:

    “Doha’da çok ciddi görüşmeler oldu. Hatta biz o gün uçakla dönüşümüzü yaparken, MOSSAD’ın başkanı da Doha’ya gitmişti. Doha’daki görüşmelerde de özellikle olumlu bazı adımlar atılmıştı. Fakat o günden bugüne henüz o adımlar noktalanmadı. Fakat biz sabırla tabii süreci takip ediyoruz. Gerek İstihbarat Başkanımız gerek Dışişleri Bakanımız süreci takip ediyorlar. İnşallah kısa zamanda buradan beklediğimiz neticeyi alırız.”

  • NATO’nun yeni genel sekreteri Rutte

    NATO’nun yeni genel sekreteri Rutte

    NATO’nun yeni genel sekreteri belli oldu. NATO’dan yapılan yazılı açıklamada, Hollanda Başbakanı Mark Rutte’nin 32 üye ülkenin desteğini almasının ardından yeni genel sekreter olarak atandığı duyuruldu. Rutte’nin NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg’in görev süresinin sona ereceği 1 Ekim’de ittifakın başına geçeceği ifade edildi.

    Romanya Başbakanı adaylık çekilmişti

    Öte yandan 57 yaşındaki Rutte, Romanya Cumhurbaşkanı Klaus Iohannis’in geçtiğimiz hafta yarıştan çekildiğini duyurmasının ardından tek aday olarak kalmıştı. Hollanda’da koalisyon hükümetinin dağılması üzerine 7 Temmuz 2023’te istifa eden Rutte, yeni hükümet kurulana kadar başbakanlık görevini sürdürüp daha sonra aktif siyaseti bırakacağını duyurmuştu.

    Stoltenberg’in görev süresi 4 kez uzatılmıştı

    2014’ten beri NATO’nun genel sekreteri olan 65 yaşındaki Stoltenberg’in görev süresi, Rusya’nın 24 Şubat 2022’de Ukrayna işgalini başlatmasıyla 4 kez uzatılmıştı.
    Stoltenberg, Norveç’te 1996’dan 2000’e kadar Maliye Bakanı, 2000-2001 ve 2005-2013 yılları arasında başbakanlık yapmıştı.

  • Romanya Cumhurbaşkanı, NATO’dan çekildi

    Romanya Cumhurbaşkanı, NATO’dan çekildi

    NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg’in görev süresinin 10 yılın ardından 1 Ekim’de sona ermesi plalanırken yerine gelecek isim de merakla bekleniyor. NATO Genel Sekreterliğine aday olan Romanya Cumhurbaşkanı Klaus Iohannis, adaylıktan çekildiğini açıkladı. Iohannis’in kararı başkent Bükreş’te gerçekleştirilen Yüksek Savunma Konseyi toplantısının ardından yapıldı. Açıklamada, “Cumhurbaşkanı Iohannis, NATO Genel Sekreterliği adaylığından çekildiğini geçtiğimiz haftanın sonunda NATO müttefiklerini bildirdi” denildi.
    Romanya’nın Yüksek Savunma Konseyi’nin Iohannis’in adaylıktan çekilmesinin ardından NATO Genel Sekreterliği için Hollanda Başbakanı Mark Rutte’yi destekleyeceği açıklandı.
    NATO’da Genel Sekreter seçimi oy birliği ile alınıyor bu nedenle herhangi bir adayın 32 müttefikin tamamının desteğine ihtiyacı var.