Etiket: Netanyahu

  • Netanyahu’nun evine fişekli saldırı

    Netanyahu’nun evine fişekli saldırı

    Gazze Şeridi ve Lübnan’daki acımasız saldırıların mimarı olan İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun evine bir saldırı daha gerçekleştirildi. Netanyahu’nun kuzeydeki Caesarea kasabasındaki evine doğru ateşlenen 2 işaret fişeği, konutun bahçesine düştü. Polis, Netanyahu ya da ailesinin olay anında evde bulunmadığını ve herhangi bir hasarın rapor edilmediğini belirtti.

    İsrailli bakanlardan “kırmızı çizgi” açıklaması

    İsrail Savunma Bakanı Israel Katz, sosyal medya hesabı üzerinden yaptığı açıklamada, olayın “tüm kırmızı çizgileri” aştığını savunarak, “Kendisine suikast düzenlemeye çalışan İran ve vekilleri tarafından tehdit edilen İsrail Başbakanının aynı tehditlere kendi ülkesinden maruz kalması mümkün değildir” dedi. Katz, güvenlik ve yargı kurumlarını gerekli adımları atmaya çağırdı.
    İsrail Cumhurbaşkanı Isaac Herzog, olayı kınarken, İsrail Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir, “Başbakan Benjamin Netanyahu’ya yönelik kışkırtma tüm sınırları aşıyor. Bu gece evine işaret fişeği atmak, tüm kırmızı çizgileri bir daha aşmak oluyor” ifadelerini kullandı.

    Netanyahu’nun evine İHA saldırısı düzenlenmişti

    Netanyahu’nun Caesarea’daki evine Ekim ayında insansız hava aracı (İHA) fırlatılmıştı. İsrail basını, İHA’nın evin yatak odasına ait olan cama isabet ettiğini aktarmış, evin camlarının güçlendirilmiş olduğunu ve bu nedenle İHA’nın camı geçemediğini belirtmişti.

  • “Hizbullah geri püskürtülmeli”

    “Hizbullah geri püskürtülmeli”

    İsrail’in Lübnan’a yönelik saldırıları devam ederken, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, Hizbullah’ın Lübnan’daki Litani Nehri’ne kadar geri püskürtülmesi gerektiğini belirtti. Netanyahu, Lübnan sınırında yaptığı konuşmada, “Anlaşma olsun ya da olmasın, kuzeydeki sakinlerimizi güvenli bir şekilde evlerine döndürmenin anahtarı, Hizbullah’ı Litani’nin ötesinde tutmak, yeniden silahlanmasını önlemek ve bize karşı her türlü eyleme güçlü bir şekilde karşılık vermektir” dedi.

    İsrail basınında ateşkes iddiası

    İsrail basınının adı açıklanmayan bir yetkiliye dayandırdığı haberlerde ise, İsrail’in 10-14 gün içinde Hizbullah ile çatışmalara son verecek bir ateşkes anlaşmasına varabileceği öne sürüldü.

  • İsrail’e İHA saldırısı: Netanyahu’nun evi hedef alındı

    İsrail’e İHA saldırısı: Netanyahu’nun evi hedef alındı

    İsrail Başbakanlık Ofisinden yapılan açıklamaya göre Başbakan Binyamin Netanyahu’nun Caesarea’daki evi İHA ile hedef alındı. Netanyahu ve eşinin saldırı sırasında evde olmadığı ifade edildi. Olayda yaralanan olmadığı aktarıldı.

    “Bir İHA, Caesarea’daki bir binaya isabet etti”

    İsrail Savunma Kuvvetlerinden (IDF) saatler önce yapılan açıklamada ise Lübnan’dan İsrail’e 3 İHA ateşlendiği, 2’sinin engellendiği, birinin ise Caesarea’daki bir binaya isabet ettiği aktarıldı. Saldırıda yaralanan olmadığı ifade edildi.

  • Biden’ın Netanyahu’ya küfrettiği iddiası

    Biden’ın Netanyahu’ya küfrettiği iddiası

    ABD’li gazeteci Bob Woodward, yakında çıkacak olan “Savaş” adlı kitabında ABD Başkanı Joe Biden’ın İsrail Başbakan Benjamin Netanyahu’ya yönelik sert açıklamalarına yer verdi. Kitapta, Biden’ın Netanyahu’yu “kahrolası bir yalancı” olarak nitelendirdiği ve İsrail Hava Kuvvetleri’nin üst düzey bir Hizbullah komutanını öldürmesinin ardından öfkeyle Netanyahu’ya çıkıştığı yer aldı.

    “Bibi, hiçbir stratejin yok”
    Biden ve Netanyahu arasındaki ilişkinin 2024 baharında giderek gerildiği ifade edilen kitapta. Biden’ın geçtiğimiz nisan ayında Netanyahu ile yaptığı bir telefon görüşmesinde, İsrail’in Gazze-Mısır sınırında bulunan Refah kentine yönelik askeri operasyona dair “Senin stratejin ne dostum?” diyerek Netanyahu’yu sorguladığı aktarılarak, Netanyahu’nun Hamas’ın Gazze’deki son kalesi haline gelen Refah’a girilmesi gerektiğini savunduğu ifade edildi. Kitapta, Biden’ın, bu stratejinin eksik olduğunu vurguladığı ve “Bibi, hiçbir stratejin yok” dediği belirtildi.
    Kitapta, Biden’ın İsrail’in Refah’a yönelik operasyonu hakkında danışmanlarına, “Bir şeyler yapacağını biliyorum ama bunu sınırlamanın yolu ona ‘Hiçbir şey yapma’ demek” diyerek Netanyahu’nun daha büyük bir karşılık vermesini engellemeye çalıştığı aktarıldı.

    Geçtiğimiz nisan ayında, İsrail’in Suriye’nin başkenti Şam’daki İran Büyükelçiliği yerleşkesinde yer alan konsolosluk binasına düzenlediği saldırıya yer verilen kitapta, ABD ve müttefiklerinin İsrail’e destek vererek İran’ın misillemelerini engellediği kaydedildi. Kitapta, ABD ve diğer müttefiklerin İran’ın İsrail’e ateşlediği füzelerin çoğunun engellemesine yardım etmesinin ardından Biden’ın Netanyahu’yu karşılık vermemeye ve “kazanmayı kabul etmeye” çağırdığı ifade edildi.

    “Bibi, ne oluyor lan?”
    Geçtiğimiz temmuz ayında İsrail’in, Hizbullah’ın en üst düzey komutanlarından biri olan Fuad Shukr’u öldürmesine değinilen kitapta, Shukr’un öldürülmesi üzerine Biden’ın, Netanyahu’ya sert bir şekilde çıkıştığı ve “Bibi, ne oluyor lan?” diye bağırarak, İsrail’in ve Netanyahu’nun küresel imajının giderek “haydut bir devlet, haydut bir aktör” gibi algılandığını aktardığı ifade edildi.
    Biden’ın, Netanyahu hakkında özel konuşmalarında ise oldukça sert ifadeler kullandığı ve küfür ettiği öne sürülen kitapta, Biden’ın Netanyahu’ya “O lanet olası bir yalancı” ve “kötü bir adam” olarak nitelendirdiği belirtildi.

    ABD’nin Orta Doğu politikası ve Suudi Arabistan ilişkileri
    Kitapta, ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken’ın Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman ile İsrail-Suudi Arabistan ilişkilerinin normalleşmesi üzerine yaptığı görüşmelere de değiniliyor. Blinken’ın, Selman’a Filistin devleti konusunda Suudi Arabistan’ın tutumunu sorduğu aktarılan kitapta, Selman’ın “İstiyor muyum? Çok da önemli değil. İhtiyacım var mı? Kesinlikle” şeklinde cevap verdiği belirtildi.
    Biden ve Netanyahu arasındaki diplomatik ilişkinin ne kadar zor bir dönemden geçtiğini ve iki lider arasındaki güvensizliğin boyutlarını gösteren kitapta, Biden’ın Netanyahu’ya yönelik sert eleştirileri, İsrail’in Orta Doğu’daki askeri operasyonlarına dair ABD’nin tutumunda bir değişim olup olmadığını okuyucuya sorgulatıyor.

  • Netanyahu: “Savaşın hedeflerine ulaşması Philadelphia Koridoru’ndan geçiyor”

    Netanyahu: “Savaşın hedeflerine ulaşması Philadelphia Koridoru’ndan geçiyor”

    İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, Hamas ile anlaşmaya yanaşmaması nedeniyle ülkesinde büyük tepki görürken, bu politikasını devam ettireceğine ilişkin açıklama yaptı. Netanyahu düzenlediği basın toplantısında Gazze Şeridi ile Mısır sınırında yer alan Philadelphia Koridoru’nda İsrail varlığının sürdürülmesi konusunda ısrarcı olacağını söyledi. Netanyahu, “Savaşın hedeflerine ulaşması Philadelphia Koridoru’ndan geçiyor” dedi.

    Hafta sonu Gazze Şeridi’nde 6 esirin cansız bedeninin bulunması hakkında konuşan Netanyahu, “Onları canlı olarak geri getiremediğimiz için sizden af diliyorum. Çok yaklaşmıştık ama başaramadık. Hamas bunun bedelini çok ağır ödeyecek” dedi.

    Ateşkes ve esir anlaşmasına varılması konusunda tamamen kararlı olduğunu belirten Netanyahu, “Ne yazık ki Hamas’tan benzer bir yanıt görmedik. Başkan Biden’ın 31 Mayıs’ta sunduğu formül üzerinde, 6 Ağustos’ta ise sözde ‘nihai köprü önerisi’ üzerinde mutabık kaldık. Hamas ikisini de reddetti” ifadelerini kullandı.

  • Dışişleri Bakanı Hakan Fidan: “Netanyahu hükümeti ateşle oynamaya devam ediyor”

    Dışişleri Bakanı Hakan Fidan: “Netanyahu hükümeti ateşle oynamaya devam ediyor”

    Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Slovenya’nın başkenti Lübliyana’da ülkenin Başbakan Yardımcısı, Dışişleri ve Avrupa İşleri Bakanı Tanja Fajon ile görüştü. Bakan Fidan, görüşmenin ardından mevkidaşı Fajon ile ortak basın toplantısı gerçekleştirdi. Son derece verimli bir görüşme gerçekleştirdiklerini belirten Fidan, “İlişkilerimizi her alanda daha da ileriye götürmek için neler yapabileceğimizi ele aldık. Bu çerçevede iş birliğimizi, temas ve istişarelerimizi artırma konusunda karşılıklı irademizi teyit ettik. Bu kararlılığımızın bir göstergesi olarak az önce 2024-2026 dönemi için bir eylem planı hazırladık ve imzaladık. Bu eylem planı ikili ilişkilerimize belirgin bir ivme kazandıracak. Bu sayede somut ve planlı adımlarla ilişkilerimizi her alanda geliştirme imkanı bulacağız. İkili ticaret hacmimizde gerçekten çok düzenli bir artış var. Bu bizim için bir memnuniyet kaynağı. Ticari ilişkilerimizi daha da artırma konusunda mutabıkız. Bu hususta karşılıklı iradenin mevcudiyetini bugün bir kez daha teyit ettik. Karma Ekonomik Komisyonunun dokuzuncu dönem toplantısını da önümüzdeki dönemde ülkemizde düzenlemek istiyoruz. Bu çerçevede ülkelerimiz arasında sosyal güvenlik anlaşmasını bir an önce sonuca ulaştırmayı ümit ediyoruz. Bu anlaşma ekonomik ilişkilerimize katkı sağlayacağı gibi firmalarımızın karşılıklı yatırımlarını da teşvik edecektir” dedi.

    “Kara taşımacılığı transit geçiş belgelerinde tam liberalleşme sağlanmasından yanayız”
    İki ülke arasındaki ticari ilişkilerimizdeki bir diğer önemli başlığın ise ulaştırma konusu olduğunu belirten Fidan, “Bu hususta bazı adımlar atmamız gerekiyor. Slovenya nakliyecilerimize yıllık 21 bin transit geçiş belgesi sağlıyor. Ancak Avrupa’ya yönelik ihracatımızdaki artış karşısında bu rakamın yetersiz olduğunu görüyoruz. Türkiye olarak biz kara taşımacılığı transit geçiş belgelerinde tam liberalleşme sağlanmasından yanayız. Bunun tüm tarafların çıkarına olacağına da inancımız tamdır. Tam liberalleşmenin Avrupa ile Asya arasındaki ticari bağlantının güçlendirilmesine ciddi bir katkı sağlayacağına inanıyoruz. Bu anlayışla Kara Ulaştırması Karma Komisyonu toplantısını mümkün olan ilk fırsatta ülkemizde düzenlemeyi arzu ediyoruz. Slovenya’daki büyük projelerin inşasında Türk firmalarının yer almasından da memnuniyet ve gurur duyuyoruz. Koper Limanı’nın yük kapasitesini ve Orta Avrupa’ya bağlantısını artıracak Koper-Divaca ikinci demiryolu projesi ile Karavanke tüneli bu önemli projeler arasında” şeklinde konuştu.

    İkili ilişkilerin yanı sıra bölgesel konuları da ele aldıklarını dile getiren Bakan Fidan, “Ülkelerimiz arasındaki iş birliği Balkanlar’da barış ve istikrarın korunması ve sürdürülmesine ciddi bir katkı sağlıyor. Ben ayrıca bu vesileyle Slovenya’ya pazar günü başlayacak Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi Dönem Başkanlığında da ayrıca başarılar diliyorum. Başta Filistin olmak üzere Orta Doğu, Balkanlar, Ukrayna ve Kafkaslardaki gelişmeleri ele aldık. Slovenya’nın Haziran ayında Filistin’i devlet olarak tanıma kararından duyduğumuz memnuniyeti sizlerin huzurunda tekrar vurgulamak istiyorum. Slovenya bu kararıyla ilkeli duruşunu bir kez daha göstermiştir. Filistin’de adil ve kalıcı bir çözümü hayata geçirmek için uluslararası hukuka sahip çıkan ülkelerle ortak çabalarımızı artırabileceğimize inanıyorum” diye konuştu.

    “İsrail savaşı farklı cephelere yayma peşinde”
    Gazze’de 7 Ekim’den bu yana bir soykırımın devam ettiğini vurgulayan Bakan Fidan, “İsrail, Gazze’deki insanları sistematik bir şekilde aç ve susuz bırakıyor. Hastaneleri, okulları, camileri ve kiliseleri bile bombalayan İsrail, tüm insani değerleri ayaklar altına alıyor. Kudüs’te Mescid-i Aksa’nın tarihi statükosunu değiştirmeye yönelik provokasyonlar karşısında sessiz kalmamız mümkün değil. İsrail, Gazze’de uygulanan sistematik vahşeti Batı Şeria’ya da maalesef taşımış durumda. İsrail savaşı farklı cephelerde yayma peşinde. Bölgedeki gerilim had safhada. Netanyahu hükümeti ateşle oynamaya devam ediyor. Koltuğunu koruma uğruna kendi ülkesi dahil tüm bölgenin geleceğini tehlikeye atıyor. İsrail’e kayıtsız şartsız destek çıkanlar başta olmak üzere Gazze konusunda sessiz kalan herkes vebal altındadır. İsrail’in barbarlığı artık bir son bulmalı. Masada Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi kararıyla kayıt altına alınmış bir mutabakat imkanı var. İsrail’in kalıcı ateşkesi onay vermesi için uluslararası toplum gerekli baskıyı kurmak zorundadır. Kalıcı barışın tek yolu ise her zaman söylediğimiz gibi 1967 sınırlarında başkenti Doğu Kudüs olan, bağımsız, egemen ve coğrafi bütünlüğe haiz bir Filistin devletinin tesisidir. Bunu sağlamaya yönelik çabalarımız vicdan sahibi tüm ülkelerle birlikte hız kesmeden devam edecektir” dedi.

    “Türkiye’nin AB üyeliği stratejik perspektifi tam bir kararlılıkla devam etmektedir”
    Belçika’nın başkenti Brüksel’de dün gerçekleştirilen Avrupa Birliği (AB) Dışişleri Bakanları Gayriresmi Toplantısı’na katıldığını hatırlatan Fidan, “Gerçekten çok verimli bir toplantıydı. Toplantıdaki tartışmalarımız, görüşmelerimiz, fikir alışverişlerimiz kabaca iki başlık altında toplandı diyebilirim. Bunlardan birincisi Türkiye-Avrupa Birliği kurumları arasındaki ilişkide neredeyiz? Neler yapılabilir, neler yapılmalı? Biz kendi görüşlerimizi söyledik. Üye devletlerin dışişleri bakanları kendi pozisyonlarını aktardılar. İkinci ana başlıkta da Dışişleri bakanları toplantısı olduğu için zaten yüksek temsilci Sayın Borrell de oradaydı. Avrupa Birliği-Türkiye dış politika perspektifleri nasıl uyumlaştırabilir, iş birliğini nasıl daha derinleştirebiliriz, belli konularda neler düşünüyoruz, neler yapılabilir onları görüşme imkanımız buldu. Tabii her iki başlıkta da yapılacak çok iş var. Ama şunun altını özellikle çizdik. Türkiye’nin Avrupa Birliği üyeliği stratejik perspektifi tam bir kararlılıkla devam etmektedir. Cumhurbaşkanımızın geçen sene Mayıs ayındaki seçim zaferinden sonra bunu bir kez daha ilan ettiğini, orada gündeme getirdik. Bu vesileyle aynı iradenin, aynı siyasi iradenin Avrupa Birliği ülkelerinde olması durumunda bunun tabii ki Avrupa Birliği kurumlarına da yansıması mümkün olacak ve Türkiye Avrupa Birliği kurumları arasındaki ilişki daha da ileri gidecek” şeklinde konuştu.

    “AB’de azami çoğunluk Türkiye ile ilişkilerin daha da ilerletilmesi yönünde bir iradeye sahip”
    Üyelikle ilgili Avrupa Birliği’nde bir siyasi irade sorunu olduğuna dikkat çeken Bakan Fidan, “Bu sorunu aşmak kendi iç meseleleri. Tabii Türkiye olarak bu sorunu aşmada ne türden katkıda bulunabiliriz, bunu da derinlemesine tartışmamız gerekiyor. Aynı şekilde tabii üyelikle ilgili perspektif devam ederken şu anda karşı karşıya kaldığımız cari sorunlar var. Bunlar nasıl gündeme getirilebilir, nasıl ilerletilebilir? Onları da görüşme imkanımız oldu. Başta Gümrük Birliği’nin güncellenmesi meselesi, daha sonra vizeyle ilgili konular. Avrupa Yatırım Bankası’nın Türkiye’ye yönelik faaliyetleri başta olmak üzere bir dizi idari ve siyasi teknik konu, finansal konu masaya yatırıldı. Daha sonra özellikle Filistin, Rusya-Ukrayna savaşı, Kafkasya, Afrika, Orta Doğu olmak üzere hem Avrupa’yı hem Türkiye’yi yakından ilgilendiren dış politika konularında da çok yoğun bir fikir alışverişinde bulunduk. Burada da birçok konuda aslında fikirlerimizin yakınlaştığını görmek memnuniyet verici. Özellikle Filistin konusunda çatışmalar, savaşın bir an önce durması, insani yardımların başlaması, İsrail’e baskı yapılması ve iki devletli çözümün hayata geçirilmesi konusunda genel bir konsensüs sağlandığını görmekten gerçekten memnunuz. Ayrıca üye devletlerin çoğunluğunun Türkiye ile daha düzenli, daha yapısal istişare mekanizmalarının hayata geçirilmesi konusunda destek verdiğini görmekten de memnuniyet duyuyoruz. Ama bildiğiniz gibi Avrupa Birliği’nde kararlar tam bir konsensüs ile alınıyor. Ama birçok konuda azami çoğunluğun Türkiye ile ilişkilerin daha da ilerletilmesi yönünde bir iradeye ve görüşe sahip olduğunu da gördüm” dedi.

    “Ukrayna’daki savaşın nükleere dönüşme riski her an için mevcut”
    Savaşların küresel etkisi olduğunu vurgulayan Fidan, “Rusya-Ukrayna savaşı maalesef Avrupa’nın göbeğinde, 21’inci yüzyılda üç yıldır devam eden bir konvansiyonel savaş. Bu savaşın da tabii ki nükleere dönüşme riski her an için mevcut. Avrupa’nın ortasında cereyan eden bir savaşta 500 binden fazla insanın hayatını kaybetmiş veya yaralanmış olması ve milyonlarca insanın yerinden edilmiş olması gerçekten büyük bir trajedi. Türkiye olarak biz bütün coğrafi bölgelerde yaptığımız gibi temel tercihimizi, dış politika stratejimizi bir an önce çatışmanın, savaşın durmasından ve yerini diyaloğa, görüşmelere bırakılmasından yanayız. Biliyoruz ki bu çok kolay bir şey değil. Fakat prensipte bunu niyet olarak kabul etmek gerekiyor. Böyle bir metodu denemek gerekiyor. Tarafların savaşıyor olması, barışçıl görüşmeleri veya bu türden fikirleri karşılıklı teati etmeleri için görüşmelerine mani değil. Bu her zaman için mümkün. Çünkü savaşın maliyeti inanılmaz derecede yüksek ve şu anda ilerisi için getirdiği riskleri de şimdiden tahmin etmek zaman zaman mümkün olmayabiliyor. Dolayısıyla büyük risklere açık ve halihazırda büyük bedeller ödetmiş bu savaşın durdurulmasını talep etmek normal bir şey, insani bir şey. Yani bunun için görüşmelere başlamak gerekiyor. Zaten savaş devam ediyor. Ama diğer taraftan görüşmelerin devam etmesi, ciddi niyetler ortaya konması, bu savaşın daha fazla bölgemize ve küresel istikrara zarar vermesini engellemek için elzemdir diye düşünüyorum. Bunun için Cumhurbaşkanımız biliyorsunuz her iki tarafa da gerekli telkinlerde ve tekliflerde bulunuyor” diye konuştu.

    “İsrail’e karşı uluslararası baskı arttırılmalı”
    Gazze’de devam eden katliamın durması için uluslararası baskının artırılması gerektiğinin bir öncelik olduğunu ifade eden Fidan, “Neden? İsrail şu ana kadar hiçbir maliyet ödemediği için sadece Gazze’de bir soykırım yapmakla değil, aynı zamanda şimdi Batı Şeria, daha sonra Lübnan, daha sonra adını tahmin edemeyeceğimiz, kendine düşman ilan ettiği başka ülkelere de bu savaşı taşıma lüksünü görüyor. Siyasi maliyeti ödemiyor, ekonomik maliyeti ödemiyor, askeri maliyeti ödemiyor. Çünkü bu maliyeti ödetecek bir uluslararası mekanizma harekete geçirebilmiş durumda değil. Türkiye gibi birkaç tane ülke kendi ekonomik tavırlarını, ticari tavırlarını, siyasi tavırlarını koyuyorlar ama daha büyük bir baskı mekanizmasının üretilmesi gerekiyor. Biz nasıl ki Ukrayna’nın topraklarının işgal edilmesine karşıysak, Filistin devletinin de topraklarının İsrail tarafından işgal edilmesine karşıyız. Yöntem olarak birincisi İsrail’e uluslararası toplumun dur demesi ve 1967 sınırları içerisindeki sınırlarına geri çekilmesi. Daha sonra İsrail’in şunu demesi gerekiyor. Benim 1967 sınırları dışında herhangi bir toprak parçasıyla işim yok. Ondan sonra uluslararası toplum Türkiye’nin de dahil olduğu ve dahil olduğu üyeleriyle gerek İsrail’in güvenliği, gerek Filistinlilerin güvenliği için elinden geleni yapar. Ama ortada devam eden bir işgal var yıllardır. Baskı var, katliam var, zulüm var. Bunların olduğu bir yerde uluslararası toplumun barış yolunda kalıcı adımlar atması giderek zorlaşıyor. Dolayısıyla biz bu noktadaki umudumuzu da kaybetmiyoruz. Uluslararası diplomatik baskı mekanizmalarının tamamıyla kullanılması için uluslararası topluma çağrı yapıyoruz. Gerek Uluslararası Adalet Divanı’ndaki çabalarımız, gerek ticareti kesmeyle ilgili çabalarımız, gerek siyasi çabalarımız, gerek uluslararası diğer ortamlardaki çabalarımız dostlarımızla beraber bu baskıyı artırma yönündedir. Çünkü hepimiz biliyoruz ki, bir ülkenin kendi kişisel hırsını devam ettirmek için ortaya koyduğu bu türden bir savaş ve katliam, bütün dünya için riskleri de beraberinde getiriyor. Bundan sakınmamız gerekiyor. Sorumlu bütün siyasetçilerin, devlet adamlarının bu yönde adım atması gerekiyor” dedi.

  • Netanyahu, Katar’daki ateşkes müzakerelerine heyet gönderdiklerini doğruladı

    Netanyahu, Katar’daki ateşkes müzakerelerine heyet gönderdiklerini doğruladı

    Katar’ın başkenti Doha’da yarın Gazze Şeridi’nde ateşkese ve esirlerin serbest bırakılmasına ilişkin müzakereler yeniden başlayacak. İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, müzakerelere heyet gönderdiklerini doğrulayarak, heyete “müzakereleri yürütme yetkisi” verdiğini açıkladı. İsrail heyetinde kimlerin yer aldığı ise resmi olarak açıklanmadı.
    İsrail basınında yer alan haberlerde, MOSSAD Başkanı David Barnea, Shin Bet Başkanı Ronen Bar, İsrail ordusundan General Nitzan Alon’un ve Netanyahu’nun kıdemli danışmanı Ophir Falk’ın heyette yer alacağı ifade edildi.
    Ateşkes anlaşması için yeni müzakereler yerine daha önceki müzakerelere dayalı bir plan talep eden Hamas’ın, müzakereye bir heyet gönderip göndermeyeceği henüz bilinmiyor.

    ABD, Mısır ve Katar’dan çağrı gelmişti
    ABD Başkanı Joe Biden, Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah es-Sisi ve Katar Emiri Şeyh Temim bin Hamed Al Thani, İsrail ve Hamas’a 15 Ağustos’ta Katar’ın başkenti Doha veya Mısır’ın başkenti Kahire’de müzakerelere yeniden devam etme çağrısında bulunmuş, ateşkes anlaşmasının daha fazla geç kalınmadan uygulanmasını istemişti.

  • AK Parti Sözcüsü Çelik: “Netanyahu yönetimi insanlık için de tehdittir”

    AK Parti Sözcüsü Çelik: “Netanyahu yönetimi insanlık için de tehdittir”

    AK Parti Sözcüsü ve Genel Başkan Yardımcısı Ömer Çelik, Netanyahu kabinesinin bakanlarının da içerisinde yer aldığı İsrailli aşırılık yanlılarının Mescid-i Aksa’ya yönelik provokasyonuna ilişkin sosyal medya hesabından paylaşımda bulundu.
    Çelik, “Soykırımcı Netanyahu kabinesinin bakanlarının da içerisinde yer aldığı İsrailli aşırılık yanlılarının Mescid-i Aksa’ya yönelik provokasyonunu lanetliyoruz. Netanyahu yönetimi, bu provokasyon ile İslam dünyasını, tüm dinleri ve insanlığın ortak mirasını hedef aldığını göstermiştir. Netanyahu yönetimi, bölge ve dünya barışı için bir tehdit olmanın yanı sıra insanlık için de tehdittir. Uluslararası toplum, bu insanlık dışı ve insanlık düşmanı yaklaşıma karşı net bir duruş sergilemelidir. İnsanlık ve barış düşmanı soykırımcı Netanyahu şebekesinin üyeleri hak ettikleri gibi yargılanacaklardır” ifadelerini kullandı.

  • İsrail Savunma Bakanı Gallant, Netanyahu’nun “mutlak zafer” açıklamasını “saçmalık” olarak nitelendirdi

    İsrail Savunma Bakanı Gallant, Netanyahu’nun “mutlak zafer” açıklamasını “saçmalık” olarak nitelendirdi

    İsrail Savunma Bakanı Yoav Gallant, İsrail ile Hizbullah arasında devam eden gerginliğin ele alındığı İsrail meclisinin Dışişleri ve Savunma Komitesi’nde açıklamalarda bulundu. İsrail’in Lübnan’da Hizbullah’a karşı neden savaş başlatmadığına ilişkin bir soruya cevap veren Gallant, Lübnan ile bir savaşın 7 Ekim’den farklı koşullarda olacağını belirtti. Başbakan Binyamin Netanyahu’nun Gazze Şeridi’nde “mutlak zafer” açıklamalarını hedef alan Gallant, “Savaş tamtamları çalan tüm kahramanları ve ‘mutlak zafer’ gibi saçmalıkları duyuyorum” dedi.

    Başbakanlıktan Gallant’a cevap
    Gallant’ın açıklamalarının ardından İsrail Başbakanlığı tarafından yapılan açıklamada, “Gallant İsrail karşıtı bir söylem benimsediğinde, bir rehine anlaşmasına varma şansına zarar veriyor. Müzakerelere heyet göndermeyi reddeden ve rehine anlaşmasının önündeki tek engel olan Hamas lideri Yahya Sinwar’a saldırması gerekirdi” denildi.

    Netanyahu’nun İsrail’in “mutlak zafere” ulaşması gerektiği yönündeki tutumu yinelenen açıklamada, “Bu, Başbakan Netanyahu ve kabinenin açık direktifidir ve Gallant dahil herkes için bağlayıcıdır” ifadeleri kullanıldı.

  • Fatih Erbakan’dan ABD’ye ‘Netanyahu’ tepkisi

    Fatih Erbakan’dan ABD’ye ‘Netanyahu’ tepkisi

    Yeniden Refah Partisi Genel Başkanı Dr. Fatih Erbakan, çoğunluğu kadın ve çocuk 40 bin Filistinlinin katili, işgalci İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun ABD Kongresi’nde konuşma yapması ve ayakta alkışlanmasına sosyal medya hesaplarından yaptığı paylaşımla sert tepki gösterdi.

    “Irak’ta 1 milyon sivilin katili ABD kimseyi şaşırtmadı”

    Açıklamasında yaşanan her hadisenin Merhum Başbakan Prof. Dr. Necmettin Erbakan’ın Siyonizm ile ilgili sözlerini hatırlattığını kaydeden Erbakan, “Tarihi soykırım suçları ile dolu olan, daha yakın zamanda Irak’ta 1 milyon sivilin ölmesine yol açan ABD’nin Kongresi’nde bir soykırımcının alkışlanmasına aklı başında olan hiç kimse şaşırmaz. Yaşadığımız her hadise, bizlere Rahmetli Erbakan Hocamız’ın yıllarca Siyonizm’e ve iş birlikçilerine karşı yaptığı mücadeleyi, ABD’ye ve Siyonizm’e meydan okuyuşlarını hatırlatmaktadır” dedi.

    “İnsanlık adına utanç verici bir alçaklık gösterisi”

    “ABD’nin Siyonizm’in emrinde” söylemlerinin ne kadar haklı olduğunu bir kez daha ortaya çıktığını belirten Erbakan, “ABD Kongresi’nde sergilenen alçaklık gösterisi insanlık adına utanç vericidir, gerçek yüzlerini ve vahşi zihniyetlerini açıkça ortaya koymaktadır. ABD yönetimi Siyonizm’in emrindedir derken, ABD bizim müttefikimiz ve stratejik ortağımız olamaz derken ne kadar haklı olduğumuz bir kez daha ortaya çıkmıştır” ifadelerini kullandı.

    “Bu zihniyetten medet uman gafilleri uyanmaya davet ediyoruz”

    Müslüman ülkelerin birliğinin yani D-60 hedefinin önemine değinen Erbakan, “‘Türkiye olarak mutlaka D-60 hedefine ulaşmamız gereklidir’ tezimizin ne kadar hayati öneme sahip olduğu ortaya çıkmıştır. Milli Görüş erleri olarak, ‘Bize ne Amerika’dan, bize ne Amerika’dan!’ diyor ve hala daha bu zihniyetten medet uman gafilleri bir an evvel derin uykularından uyanmaya davet ediyoruz” diye konuştu.