Etiket: Nihat Yeşiltaş

  • “Çocuklarımızın geleceği bakanların elinde oyuncak edilmiştir”

    “Çocuklarımızın geleceği bakanların elinde oyuncak edilmiştir”

    CHP Bursa İl Başkanlığı tarafından eğitim sistemine ilişkin sorunları ele almak amacıyla basın toplantısı düzenlendi.

    Toplantıda konuşan CHP Bursa İl Başkanı Nihat Yeşiltaş AK Parti’nin eğitim sistemi stratejisini eleştirerek, “Ne yazık ki ne okullarımız ne de AKP iktidarının eğitim sistemini getirdiği koşullar öğrencilerimizin, velilerimizin, öğretmenlerimizin, idarecilerimizin ve eğitim çalışanlarının heyecanlarını, isteklerini ve ihtiyaçlarını karşılamaya hazır değildir. 22 yıllık AKP iktidarında eğitim sistemi bilerek ve isteyerek siyasallaştırılmış, iktidarın ideolojik hedefleri için araç haline getirilmiştir. Bu süreçte, var olan sorunlar çözülmek yerine, yenileri eklenmiştir” ifadelerine yer verdi.

    Nihat Yeşiltaş konuşmasına şöyle devam etti;

    “Çocuklarımızın geleceği oyuncak edilmiştir”

    22 yılda 9 Milli Eğitim Bakanı değişmiş, Bakanların ortalama ömrü iki buçuk yıl olmuştur. Her gelen bakan bir önceki sistemi eleştirmiş, yerle bir etmiş ve kendi ortaya attığı fikirleri apar topar uygulamaya koymuştur. 9 bakan toplamda irili ufaklı 18 sistem değişikliği yapmış, lise ve üniversite sınavları defalarca değiştirilmiştir. Hiçbir değişiklik etkisini değerlendirmeye yetecek kadar bile uygulamada kalamamıştır. Çocuklarımızın geleceği AKP’nin ve bakanlarının elinde oyuncak edilmiştir.

    Bu yıl okul öncesi, 1., 5. ve 9. sınıf öğrencilerimiz ve öğretmenlerimiz bir eğitim programı olmaktan öte iktidarın çağdışı eğitim manifestosu olma niteliğini taşıyan, Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli ile döneme başlıyorlar. İhtiyaç analizi ve pilot çalışması yapılmamış, hazırlanma ve onaylanma süreci katılımcı ve şeffaf yürütülmemiş, kaynakçası, bilimsel dayanakları ve yazarları belli olmayan, tüm uzmanların karşı çıkmasına rağmen onaylanan bu modele karşı Cumhuriyet Halk Partisi olarak idari işlemin iptali ve yürütmenin durdurulması talebiyle Danıştayda dava açtık.

    Öğrencilerimizin ve öğretmenlerimizin vakti ve emeği AKP’nin siyasi hırsları nedeniyle daha fazla ziyan edilmeden bir an önce eski programlara dönülmesi için mücadele etmeye devam edeceğiz. Öğretmenlerimiz bir yandan AKP iktidarının eğitimde yarattığı tahribatla mücadele etmeye çalışırken, bir yandan da kendi haklarına yapılan bir saldırıyla karşı karşıyadır.

    Okullarda öğretmen ihtiyacı devam ediyor

    Öğretmenlik Mesleği Kanunu Teklifi geçtiğimiz dönem meclise sunulmuş, partimizin milletvekillerinin gösterdiği başarılı muhalefet sonucunda görüşmeler Ekim ayına ertelenmiştir. Teklif öğretmenlik mesleğini düzenleyecek nitelikte değildir; yalnızca atama bekleyen öğretmenleri elemek için hazırlanmıştır. Öğretmenlerin hakları tanımlanmamış, diğer eğitim çalışanlarıyla ilgili bir düzenleme yapılmamış, özel sektörde çalışan öğretmenlere yer verilmemiş, basamaklandırma sistemine çözüm sunulmamıştır. Amaç öğretmenlik mesleğinin itibarını yükseltmek, öğretmenlerimizin ve eğitim bileşenlerinin haklarını tanımlamak değil; öğretmenlerin diplomasını çalmaktır. Üstelik bu yıl okullarımız yeni öğretmen ataması yapılmadan açılmıştır; okullarımızda öğretmen ihtiyacı devam etmektedir.

    Bakan Yusuf Tekin, 2 Eylül’de yaptığı açıklamada “İhtiyacımız açısından şu anda yüzde 95’e yakın öğretmen normumuz dolu” dedi. Bakanın ifadesine ve MEB istatistiklerine göre 48.700 öğretmen ihtiyacı bulunuyor. Ancak 2023-2024 eğitim öğretim yılında valiliklerden alınan bilgiye göre 91 bin norm açığı bulunuyor. Geçtiğimiz yıl ise 85 bin ücretli öğretmen görevlendirildi. Veriler arasındaki tutarsızlıklar sürüyor. Bakanın açıklamasını doğru kabul etsek dahi bu yıl yapılacak olan 20 bin atama ile bu açığın kapatılamayacağı ortadadır.

    Bu açıklamaya dayalı olarak bu yıl en az 50 bin öğretmen ataması yapılmadığı takdirde öğrenciler öğretmensiz, öğretmenler ise öğrencisiz kalacaktır. Öğretmen açığı yine ücretli öğretmenlik adı verilen emek sömürü sistemi ile kapatılmaya çalışılacaktır. Oysa AKP iktidarının seçim dönemlerinde vaatler verdiği KPSS mağdurları, engelli öğretmenler, memur öğretmenler, norm kadro sözü verilen PDR’ciler, çifte mağduriyet yaşayan depremzede öğretmenler, ek atama sözü verilen öğretmenler kendilerine verilen sözlerin tutulmasını bekliyor. AKP iktidarı bol keseden vaatler veriyor, ancak sözünü tutma noktasında hiçbir faaliyet göstermiyor. Öğretmen ataması gibi, okullar açılmasına rağmen okullarımıza temizlik ve güvenlik görevlisi ataması da yapılmamıştır.

    Temizlik ve güvenlik velilere bırakıldı

    Okulların ve çevresinin temizliğinin ve güvenliğinin sağlanması sorumluluğu da okullara, dolayısıyla okul-aile birliklerine, dolayısıyla da velilere bırakılmıştır.

    Okulların kadrolu bir güvenlik görevlisi yoktur. Devlet okullarında 613.785 derslik bulunmaktadır. 10 dersliğe bir temizlik görevlisi ataması yapılması gerektiği göz önüne alındığında yaklaşık 65 bin temizlik görevlisine ihtiyaç olduğu ortaya çıkmaktadır. Son düzenlemelerden anlaşıldığı kadarıyla bu ihtiyaçların İşgücü Uyum Programı kapsamında giderilmesi planlanmaktadır.
    Haftada üç gün çalışma süresi ile okullarımızın temizlenmesi veya güvenliğinin sağlanması mümkün değildir. MEB tarafından sadece liselere bütçe gönderilmekte, ilk ve ortaokulların ise sadece elektrik, su ve ısınma giderleri karşılanmaktadır. Bin öğrencisi olan okulların en az 5-6 temizlik görevlisi ihtiyacı olduğu ve sadece temizlik personeli için aylık yaklaşık 150 bin lira ödeme yapması gerektiği düşünüldüğünde merkezi bütçeden aktarılan kaynak ile değil öğrencilerin ihtiyaçlarının karşılanması, okulların yeterli personel istihdam edebilmesi ve temizlenebilmesi dahi mümkün değildir. Okul yöneticileri bütçe olmadığı için velilerden bağış talep etmektedir.

    Okullar zorunlu bağış alıyor

    Okullarda yeterli bütçe olamadığı için küçük tadilat ve temizlik işlerini yaptırabilmek için yöneticiler zorunlu bağış almaktadır. Milli Eğitim Bakanı “okul yöneticilerinin böyle bir hakkı yok” demek yerine okul bütçelerini oluşturmalıdır. Zorunlu eğitim kapsamında, devlet okullarında örgün eğitim içerisinde 15 milyon 887 bin 296 öğrenci vardır.

    MEB’in bütçesi ise 1 trilyon 92 milyar 129 milyon 668 bin liradır. Okullara her eğitim öğretim yılının başında eğitim öğretime hazırlık amacı ile öğrenci başına en az 1000 lira bütçe gönderilmelidir. Öğrenci başına 1000 lira gönderildiği takdirde MEB’in bütçesinin sadece 15,88 milyar lirası (yüzde 1,45) kullanılmış olacaktır.

    MEB bütçesi yıllar içinde giderek erimiş, yalnızca personel bütçesine dönmüştür. 2016 yılından bu yana MEB bütçesinin merkezi yönetim bütçesi içerisindeki payı giderek azalmıştır. 2016 yılında MEB’in payı yüzde 13,38 iken 2024 yılında bu oran yüzde 9,84’e gerilemiştir.

    Aynı şekilde 2016 yılında MEB bütçesinin gayri safi milli hasılaya oranı yüzde 2,93’iken 2023 yılında bu oran yüzde 2,65’e gerilemiştir. MEB bütçesinin yüzde 81’i personel giderleri için harcanmaktadır. AKP’nin iktidara geldiği 2002 yılında MEB bütçesinden eğitim yatırımlarına ayrılan pay yüzde 17,18 iken, 2024 yılı itibariyle bu oran yüzde 9,15’e gerilemiştir.

    Öğretmenler açlığa ve yoksulluğa mahkum edildi

    Öte yandan öğretmenler açlığa ve yoksulluğa mahkum edilmiştir. Tüm eğitimciler yoksulluk sınırının altında ücretlerle çalışmaktadır. 2002 yılında yeni göreve başlayan öğretmen 540 lira olan maaşı ile 17 çeyrek altın alabilirken, 2024 yılında göreve başlayan öğretmen 41 bin lira olan maşı ile 9 çeyrek altın alabilmektedir.

    Ayrıca 2002 yılında öğretmenler maaşlarının yüzde 32,4’ü kadar (175 lira) eğitim öğretim yılına hazırlık ödeneği alırken, 2024 yılında maaşlarının yüzde 9,9’u kadar (4.085 lira) eğitim öğretim yılına hazırlık ödeneği almaktadırlar. Öğretmenler bu ödenekle hangi ihtiyaçlarını karşılayabilir? Öğretmenin ihtiyaçlarını karşılamayan bir iktidar nitelikli eğitime nasıl erişebilir? Üstelik eğitim öğretim yılına hazırlık ödeneği sadece öğretmenlere ödenmektedir. Oysa bu ödenek tüm eğitim çalışanlarına verilmelidir.

    Okullara bütçe ayırılmadı

    22 yıllık AKP iktidarı çocuklarımıza okullarımızda bir öğün yemek verecek bütçeyi dahi ayırmamıştır. Ülke genelinde okul yemeği tüm öğrenciler için temel bir hak ve talep iken, okul öncesi eğitimdeki okul yemeği uygulaması yalnızca bir dönem uygulandıktan sonra kaldırılmıştır. Okul yemeği programlarının eğitime eşit erişim sağlaması, özellikle dezavantajlı çocukların okula devamlılığını artırması, çocukların sağlığını güçlendirmesi, ailelerin üzerindeki maddi yükü azaltması gibi bu kadar çok faydası varken, her kademede çocuklarımıza en az bir öğün yemek verilmesinin önemi ortadayken, Bakanlık sadece okul öncesiyle sınırlı olan programı bile iptal etti.

    Çocuklarımıza bir öğün yemek verilemediği gibi, çocukların saatlerini geçirdiği okullarda bir bardak temiz içme suyuna dahi erişimi yoktur. Çocuklarımız sularını evden getirmekte, bittiği takdirde ise kantinden parayla su almak durumunda kalmaktadır. Parası olmayan çocuklarımız ise ya susuz kalmakta ya da musluktan akan suları içmek durumunda kalmaktadır.
    Devlet okullarında örgün eğitim kapsamında 15 milyon 887 bin 296 öğrencimiz bulunmaktadır. Bu öğrencilerin 1 milyon 165 bini taşımalı eğitim kapsamında, 284 bin 34’ü ise yatılı ve pansiyonlu okullarda öğle yemeğine erişebilmektedir. Geriye kalan 14 milyon 438 bin 262 öğrencimize ise okullarda öğle yemeği verilmemektedir. Yatılı ve pansiyonlu okullara öğrenci başına her öğün için yaklaşık 52 lira ödenek gönderilmektedir.

    Elbette bu tutar yeterli değildir. Ancak bu tutar üzerinden yaptığımız hesaplamaya göre 14 milyon 438 bin 262 öğrencimizin öğle yemeği gideri yıllık 135 milyar 142 milyon yapmaktadır. Bu tutar da MEB bütçesinin yüzde 12,3’üne karşılık gelmektedir. Milli Eğitim Bakanı artık okul zilinin çocuklarımızın midesinde çaldığını görmelidir.
    Çocuklarımıza öğle yemeği vermediğimiz sürece uluslararası PISA, TIMSS gibi sınavlardaki başarımız her geçen yıl düşecektir. Bu önerimize bütçe yok diye karşı çıkanlar olacaktır. Ancak 2024 yılı için göç yönetimine 21 milyar, Cumhurbaşkanlığına 5,4 milyar, İletişim Başkanlığına 4,1 milyar bütçe aktarılmıştır.

    Devleti yönetenler öncelikle kendi konfor alanlarından fedakarlık yapmalı ve çocuklarımızın hakkı olan öğle yemeği için bütçe ayarlamalıdır.

    Birleşik Kamu-İş’in yaptığı Okula Başlama Maliyetleri Araştırmasına göre; 2023 yılına kıyasla, 2024 yılında okula başlama maliyetleri okul öncesi düzeyde yüzde 98,9; ilkokul düzeyinde yüzde 84,25; ortaokul düzeyinde yüzde 91,91; lise düzeyinde ise yüzde 80,46 oranında artmıştır.

    Tüm kademelerde ortalama artış yüzde 88,8 olmuştur. Asgari ücretle hayatını devam ettiren bir aile, ilkokula başlayan çocuğu için, bir aylık maaşından fazlasını, en düşük maaş alan memur ise maaşının yarısını okul masrafı olarak harcamak zorundadır. Tüm çocuklara eşit ve ücretsiz sunulması gereken nitelikli eğitim için devlet değil aileler para harcar hale gelmiştir. Kamusal ve parasız eğitim bitirilmiştir.

    AKP iktidarında nitelikli eğitim bir hak olmaktan çıkarılmış, satın alınabilir bir hizmet haline dönüşmüştür. Uygulanan sınav sistemleri, kamu okullarında yaşanan nitelik kaybı, okullarda yaşanan güvenlik ve hijyen eksikliği, kalabalık sınıf mevcutları, öğretmen eksikliği gibi sorunlar aileleri özel okullara mecbur hale getirmiştir.

    Çocuklarının nitelikli, bilimsel ve laik eğitim almasını isteyen veliler çareyi özel okullarda bulmuştur. Devlet okulları, toplumun en yoksul ve çaresiz kesimlerinin çocuklarının AKP’nin eğitim politikalarına dolaysız maruz kaldığı mekanlara dönüşmüştür.

    4+4+4 süreci öncesi 4.664 olan özel öğretim kurumu sayısı 14 bin 281’e, 535 bin 788 olan öğrenci sayısı ise 1 milyon 670 bin 729’a yükselmiştir. Özel okul sayısındaki artış oranı yüzde 206 olarak gerçekleşmiştir. Öğrenci sayısı ise yüzde 211 oranında artmıştır.

    Aileler okul masraflarına yetişemiyor

    Öte yandan, özel okul ücretlerine yapılan fahiş zamlarla ve kitap, yemek, servis, kıyafet, etüt gibi ekstra ücretlerle aileler özel okulların ücretlerini de karşılayamayacakları bir noktaya gelmiştir.
    Nitelikli eğitime erişim hakkı hem devlet okullarında hem özel okullarda toplumun küçük bir kesiminin erişebileceği bir ayrıcalığa dönüşmüştür. Bakan Yusuf Tekin 2 Eylül’de yaptığı açıklamada, fahiş özel okul ücretleri sorulduğunda özel okulların da haklarının korunması gerektiğini, çoğu okulda fahiş ücretlerin olmadığını, pandemide özel okulların zor duruma düştüğünü, ekstra ücretlerle ilgili denetlemelerin sadece Milli Eğitim Bakanlığıyla ilgili olmadığını söyleyerek özel okulları ve fiyat politikalarını savunmuştur.

    Sayın Bakan aynı tutumunu özel okullarda çalışan öğretmenlerin haklarıyla ilgili de sürdürmektedir. Taban ücreti düzenleyen maddenin kaldırılması ile birlikte özel öğretim kurumlarında çalışan eğitim emekçileri patronların insafına terk edilmiştir. Özel sektör öğretmenleri asgari ücretle, belirli süreli sözleşmelerle, güvencesiz çalıştırılmaktadır. Bakan Tekin bu konuda sorulan bir soruya da “Taban ücretle ilgili yasal düzenlemeye gerek yok.

    Özel okul sahipleri bu konuda söz verdiler, sözlerini tutacaklardır” diye yanıt vermiştir. Bakan özel okullarla ilgili açıklamalarıyla bakanlığın tarafının özel okullarda çalışan eğitim emekçileri, veliler ve öğrenciler değil özel okul sahipleri olduğunu açıkça ortaya koymuştur.

    AKP iktidarında mesleki ve teknik eğitimin itibarı da giderek zedelenmiş, eğitimin niteliği düşürülmüş, bu okullar öğrenciler tarafından tercih edilmez hale gelmiştir. Mesleki ve teknik eğitim kurumları sosyoekonomik olarak dezavantajlı kesimlerden gelen, akademik başarısı düşük öğrencilerin kayıt yaptırıldığı okullar haline gelmiştir. “4 gün işe 1 gün okula” diye yoksul ailelerin çocuklarına tek alternatif haline getirilen MESEM’ler çocuklarımızın devlet eliyle ucuz ve güvencesiz işgücü olarak kullanıldığı, çocuklarımızın yaralandığı ve öldüğü bir projeye dönüşmüştür.
    İSİG meclisi verilerine göre, 2024 yılının ilk 7 ayında MESEM programı kapsamında 9 çocuk iş cinayetlerinde hayatını kaybetmiştir. AKP iktidarında İmam-Hatip okullarının sayısı da plansız ve programsız bir şekilde artırılmış, eğitim sistemi içerisinde kapladığı alan genişletilmiştir.

    2002 yılında 450 olan imam-hatip lisesi sayısı 1.714’e, 71 bin olan öğrenci sayısı ise 476 bin 739’a yükselmiştir. Okul sayısı yüzde 280, öğrenci sayısı ise yüzde 570 oranında artmıştır. 4+4+4 eğitim modelinin uygulanmasıyla hiçbir okul türüne ait ortaokul kademesi yokken İmam Hatip Ortaokulları yeniden açılmıştır. 2012-2013 eğitim öğretim yılında 1.099 okul açılmış ve bu okullara 94 bin 467 öğrencinin kaydı yapılmıştır. 2023 yılına geldiğimizde okul sayısı 3.432’ye öğrenci sayısı ise 695 bin 499’a yükselmiştir. Okul sayısı 2012-13 eğitim öğretim yılından bu yana yüzde 212, öğrenci sayısı ise yüzde 632 oranında artmıştır.

    İmamhatip okullarının yanı sıra Bakanlık ve Diyanet İşleri Başkanlığı arasında değerler eğitimi, kuran eğitimi, personel eğitimi gibi çok sayıda protokol imzalanmıştır. “Çevreme Duyarlıyım, Değerlerime Sahip Çıkıyorum Projesi İş Birliği Protokolü” kısa adıyla ÇEDES protokolüyle din görevlileri okullarda manevi danışman olarak görevlendirilmiş, çocuklara yaşlarına ve gelişimlerine uygun olmayan etkinlikler yaptırılmıştır.

    AKP iktidarlarında, Diyanet İşleri Başkanlığı, en az Milli Eğitim Bakanlığı kadar eğitimin içinde var olan bir eğitim kurumu haline gelmiştir. 4+4+4 düzenlemesi sonrası, örgün eğitimden açık öğretime geçişler kolaylaştırılmış, hatta Bakanlık tarafından teşvik edilmiştir. Örgün eğitim yaş çağında olan çocuklarımız, okuldan koparılarak, evlerine hapsedilmiştir. Sekiz yıllık kesintisiz eğitim uygulamasını eleştiren, özellikle kız çocuklarını okula göndermek istemeyen muhafazakar velilerce 4+4+4 uygulaması örgün eğitimden kaçış olarak fırsat bilinmiştir.
    İktidar da karma eğitim karşıtı uygulamalarıyla ve düzenlemeleriyle bu duruma çanak tutmuş, çocukların okula devamını sağlamak yerine örgün eğitimin dışında bırakılmasını kolaylaştıracak düzenlemeler yapmıştır. 2012 yılında genel ortaöğretimde 680 bin olan öğrenci sayısı, 2023 yılında 1 milyon 839 bine yükselmiştir.

    Açık öğretim başvuruları arttı

    Açık ortaokullardaki öğrenci sayısı ise 337 bin 174’tür. Açık öğretimde okuyan toplam öğrenci sayısı 2012 yılında 1 milyon 548 bin iken 2023 yılında 2 milyon 55 bine yükselmiştir.

    Köy okullarının kapatılması, okullar arasındaki nitelik farkının artması gibi sebeplerden dolayı milyonlarca öğrencimiz okula ulaşmak için her gün saatlerini yollarda geçirmek zorunda kalmıştır. 2014-15 eğitim öğretim yılında 15.397 okul taşınırken 2022-2023 eğitim öğretim yılında 18.291 okul taşınır olmuştur. Her gün 1,2 milyon öğrencimiz taşımalı eğitim kapsamındaki okullara gitmek zorunda bırakılmıştır. Son yapılan düzenlemeyle birlikte 30 km üzerindeki mesafelerde taşımalı eğitim sonlandırılmış, öğrenciler yatılı okullara yönlendirilmiştir. Köy okullarını açmak, öğrencilerin yaşadığı yerde okula gitmesini sağlamak yerine, taşınan öğrenci sayısını düşürmek için böyle bir düzenlemeye başvurulmuştur.

    MEB verilerine baktığımızda, 2002 eğitim öğretim yılında köylerde 32 bin 401 okul, 3 milyon 275 bin 579 öğrenci bulunmaktaydı.22 yılın ardından 2023 yılında köylerdeki okul sayısı 13 bin 969’a öğrenci sayısı ise 623 bin 902’ye gerilemiştir. AKP iktidarları boyunca 18.432 köy okulu kapatılmıştır. Deprem bölgesinde yıkılan okulların yerine yenileri hala yapılamamıştır. Çok sayıda okulda birleştirilmiş okul uygulamasına devam edilmektedir. Deprem bölgesinin dışındaki illerde de çeşitli nedenlerle okul binası kullanılamaz hale gelen ve bu nedenle başka okullarla aynı binada, eksik ders saatleriyle eğitimi sürdürmeye çalışan çok sayıda okul bulunmaktadır. AKP iktidarı okulların fiziki koşullarını iyileştirmek bir yana, yeterli sayıda okul yapmayı bile başaramamıştır.

    22 yıllık AKP dönemi iktidarı genel olarak Cumhuriyetle ve onun ulusal egemenlik anlayışıyla savaş halinde geçmiştir. Laik ve bilimsel eğitimden giderek uzaklaşılmıştır. Yönetici kadrolar devletin çalışanı değil AKP’nin çalışanı haline getirilmiştir. Liyakatsiz kadrolaşma, mevzuat ve program değişiklikleri, protokol ve özel teşviklerle dini tarikatlarla ilişkili vakıf ve derneklerin eğitimin paydaşı yapılması, Diyanet İşleri Başkanlığının eğitim-öğretim faaliyetlerinin daha fazla içine alınması yoluyla eğitim dinselleştirilmiştir. Tüm kademelerde, tüm paydaşlar için eğitim her geçen gün daha kötüye gitmektedir. Okul öncesinden yükseköğretime kadar eğitimin niteliği her geçen yıl biraz daha düşmüştür. PISA 2022’de, Türkiye tüm branşlarda OECD ülkelerinin ortalamasının altında bir performans sergilemiştir.

    Ülkemizin kurtarıcısı, cumhuriyetimizin kurucusu, başöğretmenimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk Kurtuluş Savaşı esnasında Maarif Kongresini toplayarak eğitimin ne kadar önemli olduğunu göstermiştir. Bundan 100 yıl önce, savaş günlerinde, koşullar elvermese dahi eğitimin önemine vurgu yapan Atamızın izinde, biz de eğitim sistemimizi bugünden daha iyiye götürmek, 22 yıllık iktidarın açtığı yaraları sarmak için canla başla çalışacağız. Çocuğun ve gencin üstün yararını gözeten, nitelikli, laik, bilimsel, kamusal ve erişilebilir bir eğitim için mücadele etmeye, Cumhuriyet aydınlanmasından aldığımız ilhamla çalışmaya devam edeceğiz.

  • CHP Bursa İl Başkanlığı’ndan emekli açıklaması

    CHP Bursa İl Başkanlığı’ndan emekli açıklaması

    Cumhuriyet Halk Partisi,  Ankara’da düzenlenecek olan Büyük Emekli Mitingi ile ilgili 81 ilde eş zamanlı olarak basın açıklaması düzenledi.

    CHP Bursa İl Başkanı Nihat Yeşiltaş yaptığı açıklamada derinleşen ekonomik krizin faturasını emekliye, emekçiye, işçiye, memura, ücretliye, esnafa, öğrenciye yani topyekün vatandaşlara ödetmeye niyetlenen Adalet ve Kalkınma Partisi’nin çözüm değil kriz üreten siyasetine dur demek için alanlarda olduklarını söyledi.

    Nihat Yeşiltaş; “Yıllarca çalışarak ülkesine emek veren ancak bugün düşük emekli geliriyle yaşamaya çalışan 16 milyonun üzerinde yurttaşımızın sesini duyurmak, haklı taleplerini dile getirmek ve mücadelelerine destek vermek amacıyla karşınızdayız.

    Derinleşen ekonomik krizin faturasını emekliye, emekçiye, işçiye, memura, ücretliye, esnafa, öğrenciye yani topyekûn vatandaşlarımıza ödetmeye niyetlenen Adalet ve Kalkınma Partisi’nin çözüm değil kriz üreten siyasetine dur demek için alanlardayız. Enflasyon yükselirken eriyen maaşları görmezden gelen, milyonlarca kişiyi “insanca yaşam” yerine “sefalet koşullarında yaşam”a mahkûm eden iktidara, “bu büyük adaletsizliğe son verin” demek için meydanlardayız.

    * 5 bin liralık dul-yetim aylığıyla geçinmeye çalışırken ev kirası 10 bin liraya çıkan Hülya teyzenin hakkını aramak için bir aradayız.
    * “Açım, aç” diyen emeklilerimizin isyanını dile getirmek için aranızdayız.
    * Sefalete mahkûm edilen emeklilerimizin adalet ve insanca yaşam taleplerini dile getirmek için buradayız.
    * Arkasında borç listesi bırakarak intihar eden emekli Hasan Amca için buradayız.
    Anımsayacaksınız; bu yılın başında büyük bir nimetmiş gibi en düşük emekli aylığını 10 bin TL’ye tamamladılar. Miting miting dolaşıp, “Gönlümüz emeklinin hayatını daha iyi şartlarda sürdürmesinden yanadır” dediler.

    Dedikleri ile yaptıkları örtüşmeyince 10 bin lira aylıkla hayata tutunmaya çalışan milyonlarca emekli için yoksulluğu bile artık lüks hale getirdiler.

    Emekli maaşları daha da eriyecek

    En düşük emekli aylığı, yılın henüz ilk 4 ayında çoktan eridi. Mayıs Ayı Enflasyonu geldiğinde daha da eriyecek. Aylıkları günden güne buharlaşan emekliler bırakın 100 gram et almayı, pazar manav tezgahlarına bile bütçe yetiştiremez hale geldiler.

    Oysa İktidar; 2024 yılını “Emekliler Yılı” ilan etmiş, “Türkiye Yüzyılının Emektarları Programı”nı hayata geçirmekle övünmüştü. Gelin şimdi övündükleri emeklilerin “yüzyılına” bir bakalım.

    Bizi kıskanıyor dedikleri İsviçre ve Hollanda’da ortalama emekli maaşı 2 bin avronun üzerinde! Almanya’da ise 1.552 avro olan emekli aylığı ülkemizde sadece 237 avro. Alman Hans, emekli aylığı ile ülkemize gelip en iyi otellerde tatilini yaparken bizim emeklimiz Hasan Amca aynı otelin mutfağında bulaşık yıkıyor. Hasan amcamız tatil yapmak istediğinde ise Kredi Yurtlar Kurumu’nun ranzalı 8 kişilik odaları reva görülüyor. Çalışma Bakanı, çıkıp bunu müjde olarak sunmaktan, milyonlarca emeklimizin kalbini kırmaktan çekinmiyor.

    “Emekliler hakkını istiyor “

    Derin bir hayat pahalılığıyla baş başa bırakılan, kaderine terk edilen emekliler bugün olağanüstü yoksulluğun pençesindeler. Gelirinin tümünü harcadıkları halde asgari gıda- enerji-barınma-sağlık-tüketim gibi temel ihtiyaçlarını bile karşılayamayan emekli yurttaşlarımız bu manada sosyal ölüme terk edilmiştir! Bu sebeple binlerce, on binlerce emeklimizle omuz omuza aynı talepleri dile getirmek üzere hafta sonu Ankara’da toplanacağız. “Emekliler lütuf değil, hakkını istiyor” diyeceğiz. En düşük emekli aylığı asgari ücretle aynı seviyede olana dek mücadele edeceğiz.

    Emekli bayram ikramiyeleri en az asgari ücret düzeyinde olana kadar mücadelemizden vazgeçmeyeceğiz. Emekli aylıkları arasındaki farklılıkları giderecek intibak yasasını hayata geçirdiğimiz gün, “kazandık” diyeceğiz.

    Onurlu yaşam hakça bölüşüm için tüm emeklilerimizi ve yarının emeklisi olacak tüm emekçileri 26 Mayıs Pazar günü saat 14.00’te Ankara’da Tandoğan meydanına bekliyoruz.

  • Yeşiltaş’tan kredi faizlerinin artırılmasına tepki

    Yeşiltaş’tan kredi faizlerinin artırılmasına tepki

    Halkbank tarafından Esnaf Sanatkârlar Kredi ve Kefalet Kooperatifleri aracılığıyla esnaf ve sanatkarlara kullandırılan hazine destekli kredilerin devam eden taksit ödemelerine geriye dönük zam yapıldı. Esnafın zaten borç yükü altında can çekiştiğini söyleyen CHP Bursa İl Başkanı Nihat Yeşiltaş konuyla ilgili açıklamada bulundu.

    Ülkemizdeki esnaflarımızın ticari çalışmalarına destek olunması amacıyla, Esnaf Sanatkârlar Kredi ve Kefalet Kooperatifleri aracılığı ile Halkbank tarafından kullandırılan esnaf kefalet kredi faizleri yüzde 100’ü aşan oranlarda artırıldığını, değişen kredi faiz oranlarının, sadece yeni kredi kullanacakları değil, hali hazırda kredi taksitleri devam eden mevcut kredileri de kapsadığını ifade eden Yeşiltaş, “4 Ocak 2021 tarihinden sonra çekilen tüm kredilere uygulanacak faiz artışı sonrası; yüzde 7,5 olan faiz oranı yüzde 17’ye, yüzde 15 olan faiz oranı ise yüzde 24’e çıkarıldı. Sadece yeni çekilecek kredilere değil daha önce çekilmiş kredilere de uygulanacak faiz artışı; kötü ekonomik koşullar altında ayakta kalabilmek için kredi kullanmak zorunda kalan esnafımıza büyük darbe vurdu. Alınan bu karar aynı zamanda yeni bir işletme açarak istihdama katkı sunmaya çalışan esnafımızı da kaderi ile bir başına bıraktı. Vatandaşımıza etkisi düşünülmeden yapılan “Ben yaptım oldu” anlayışının ekonomideki yansıması olan bu yanlış kararın esnafımızı, işletmelerimizi ve dolayısıyla ekonomimizi olumsuz etkileyeceği aşikardır. Devletin resmi kurumu TÜİK tarafından yıllık enflasyon oranı yüzde 69,80 açıklanmışken, yüzde 100’den fazla oranda ve geriye dönük işletilen bu faiz artışı asla kabul edilemez, “faiz güncellemesi” gibi kelime oyunlarıyla sümen altı edilemez” dedi.

    ESNAFIMIZ GÖZ GÖRE GÖRE KANDIRILDI

    Uzunca bir süre, “esnafa can suyu” propagandasıyla “uygun faizli kredi” reklamı yapan AKP’nin, ağır ekonomik koşullar altındaki esnafa bu kredileri kullandırdığını söyleyen Yeşiltaş, “Tüm ödeme planlarını buna göre yapan esnafımız, seçim dönemi bitince yarı yolda bırakıldı, göz göre göre kandırıldı. AKP’nin ekonomi yönetimindeki beceriksizliğinin faturasının bu şekilde esnafımıza ve emekçimize kesilmesi tam bir vicdansızlıktır. Kredilere uygulanan bu artış tam bir akıl tutulmasıdır, insafsızlıktır. Bu seviyedeki bir artış, esnafımızın aldığı kredileri geri ödemesinde ciddi güçlük yaşamasına neden olacaktır.

    “Faiz sebep enflasyon sonuçtur”, “Ben ekonomistim” anlayışı ile ekonomiyi altüst eden iktidar, aldığı bu kararla derin ekonomik kriz altında yaşam mücadelesi veren esnafımıza ağır bir darbe daha vurdu. Yandaş müteahhitlerin milyonlarca liralık vergi borcunu bir gecede silen AKP, her zaman olduğu gibi yine esnafımızın, işçimizin, memurumuzun kazancına, tüyü bitmemiş çocuklarımızın hakkına göz dikti” ifadelerini kullandı.

    Açıklamasında kamuda tasarruf tedbirleri diye süslü açıklamalar yapan iktidarın; daha bu açıklamaların mürekkebi bile kurumadan kötü ekonominin faturasını; esnafımızın, emekçimizin ve emeklilerimizin alın terinden çıkaracağını ilan etmiş olduğunu vurgulayan Yeşiltaş, “Kamuda tasarruf yapmaya, günlük maliyeti 33,6 milyon lira olan saraydan, lüks uçak filolarından başlayamayanlar; ekonominin bütün yükünü esnafın, çiftçinin, memurun, kısacası emeği ile geçinmeye çalışan tüm vatandaşlarımızın sırtına yükleyeceğini bir kez daha gösterdi. Esnafımızın daha sağlıklı bir ekonomik güce ulaşabilmesi için çözümler üretmesi gereken AKP, esnafın sırtına bir hançer daha sapladı. Zor şartlar altında geçim mücadelesi veren, her geçen gün kötü yönetilen ekonominin yükü altında ezilen esnafımızın bir ilave yükü daha kaldırması mümkün değildir. Hele ki geriye dönük işletilen faiz oranları asla kabul edilemez. Cumhuriyet Halk Partisi olarak ülkeyi yönetenleri sorumlu davranmaya çağırıyoruz. Esnafımızın sesine bir an önce kulak verin, derhal bu yanlıştan dönün!” dedi.

  • “Gün geçtikçe yoksullaşıyoruz”

    “Gün geçtikçe yoksullaşıyoruz”

    Ticaret Bakanlığı’nın aldığı karara göre bütün ve parça dahil olmak üzere, tavuk eti ihracatının 1 Mayıs- 31 Aralık 2024 tarihine kadar, aylık bazda azami 10 bin ton, toplamda ise bu yıl sonuna kadar 80 bin ton olacak şekilde sınırlandırılacak. Cumhuriyet Halk Partisi Bursa Milletvekili ve Parti Meclisi Üyesi Orhan Sarıbal, beyaz et ihracatının yasaklanmasına yönelik basın açıklamasını CHP Bursa İl Başkanlığı’nda gerçekleştirdi.

    Yapılan basın açıklamasına CHP Bursa İl Başkanı Nihat Yeşiltaş, İl Yönetim Kurulu Üyeleri ve çok sayıda basın mensubu katıldı.

    “GÜN GEÇTİKÇE YOKSULLAŞIYORUZ”

    Basın toplantısında konuşan İl Başkanı Nihat Yeşiltaş şunları söyledi: “Gün geçtikçe yoksullaşıyoruz, insanlarımızın ekmeği küçülüyor, bu topraklarda derin yoksulluk yaşıyoruz. Bunun tek sebebi ülkeyi yönetenlerin yarattığı iktisadi ve ekonomik krizdir. Biz bu sorunları yaşarken tabii ki geleceğe dair sözlerimiz var. Bu kadar bereketli, suyun, güneşin bol olduğu toprakları yönetemiyorsak ve sadece ithalat üzerinden bir ekonomik anlayış sergiliyorsak tabii ki yoksullaşma bunun sonucudur. Diliyoruz bir an önce bu yanlış ekonomi politikalarından vazgeçerler. Bizler üretmek zorundayız, üreterek büyüyeceğiz. Üretim ekonomisinin bu ülkeyi kalkındıracağını ve halkın refah düzeyini yükselteceğini biliyoruz. O yüzden yanlış politikaları yeniden gözden geçirmek gerekir. CHP’nin ekonomi politikası da tamamen üretim üzerinedir”

    CHP Bursa Milletvekili Orhan Sarıbal’ın açıklaması ise şu şekilde:

    “GIDA FİYATLARI İHRACAT YASAKLARI İLE DÜŞÜRÜLEMEZ”

    “Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) 2 Mayıs 2024 tarihinde 2023 yılına ait Çiğ Süt ve Kırmızı Et Üretim İstatistiklerini yayımladı. Buna göre, 2022 yılında 21 milyon 563 bin ton olan çiğ süt üretimi 2023 yılında binde 4 oranında azalarak 21 milyon 482 bin tona düşmüştür. Bu, aynı zamanda son 6 yılın en düşük çiğ süt üretimidir. TÜİK verileri inek kesimlerinin devam ettiğini göstermektedir. Son yıllarda çiğ sütün fiyatı enflasyon artışına yol açtığı bahanesi ile baskılanmış ve süte maliyetin altında fiyat verilmiştir. Maliyetlerin artmasına karşılık çiğ süt fiyatı aynı oranda artırılmayınca üretici zarar etmekte ve ineklerini kesmek zorunda kalmaktadır.

    TÜİK’in açıkladığı verilere göre, 2022 yılında 2 milyon 192 bin ton olan kırmızı et üretimi, 2023 yılında yüzde 8,8 artarak 2 milyon 384 bin tona yükselmiştir. Bu artışta inek kesimlerinin yanı sıra 2023 yılında yapılan rekor düzeydeki canlı hayvan ve et ithalatının rolü bulunmaktadır. TÜİK verilerine göre 2023 yılında yapılan toplam 1,4 milyar dolarlık ithalatın kırmızı et olarak karşılığı yaklaşık 309 bin tondur. Yani 2023 yılında toplam 2 milyon 384 bin ton olan kırmızı et üretimin yüzde 13’ü ithalat yoluyla karşılanmıştır.

    Türkiye 2010 yılından bu yana sürekli olarak canlı hayvan ve kırmızı et ithalatı yapmaktadır. Tarım ve Orman Bakanlığı 2024 yılında 600 bin baş besilik hayvan ithalatına karar vermiş olup, Et ve Süt Kurumu tarafından Uruguay’dan yapılan ithalat devam etmektedir. Yani kırmızı et üretimi ithalat yoluyla artırılmaktadır.

    2023 yılı Kümes Hayvancılığı Üretimine ilişkin sonuçlar TÜİK tarafından 14 Şubat 2024 tarihinde açıklanmıştı. Buna göre, 2022 yılında 2 milyon 418 bin ton olan tavuk eti üretimi 2023 yılında yüzde 3,7 azalarak 2 milyon 329 bin tona düşmüştür. Artan nüfusa karşı üretimin azalması iç pazarda tüketimin azalmasına ve fiyatların artmasına yol açmaktadır. Bu gerekçe ile Mayıs 2023’te tavuk eti ihracatı İhracı Kayda Bağlı Mallar Listesine alınmış; 2022 yılında 620 bin ton olan beyaz et ihracatı 2023 yılında 505 bin tona düşmüştür.

    Ticaret Bakanlığı 2024’ün ilk aylarında tavuk eti fiyatlarındaki artışın enflasyonun üzerine çıktığı gerekçesiyle bütün ve parça dahil olmak üzere, tavuk eti ihracatının 1 Mayıs 2024’ten 31 Aralık 2024’te kadar, aylık bazda azami 10 bin ton, toplamda ise bu yıl sonuna kadar 80 bin ton olacak şekilde sınırlandırılmasına karar verilmiştir.

    TÜİK tarafından 3 Mayıs 2024’te açıklanan verilere göre gerek TÜFE gerekse gıda fiyatları endeksi artmaya devam etmektedir. Nisan 2005’te yüzde 8 olan yıllık enflasyon oranı Nisan 2024’te yüzde 69,8 olmuştur. 2005’te yüzde 3,5 olan yıllık gıda enflasyonu ise Nisan 2024’te yüzde 68,5’e yükselmiştir. TÜİK verilerinden yaptığımız hesaplamaya göre bir önceki yılın aynı ayına göre dana eti fiyatı yüzde 82, kuzu eti yüzde 121, beyaz et ise yüzde 84 artmıştır. Yani beyaz et fiyatlarına yüzde 200 zam yapıldığına ilişkin haberler gerçeği yansıtmamaktadır.

    Saray iktidarının uyguladığı ekonomi politikalarından kaynaklanan yüksek enflasyon nedeniyle emekçi ve emeklilerin alım gücü düşmüş; halkımız fiyatı 600-800 liraya ulaşan kırmızı eti sofralarında göremez olmuşlardır. İnsanlar hayvansal protein ihtiyacını karşılamak için kırmızı et fiyatlarıyla karşılaştırıldığında fiyatları daha uygun kalan tavuk etini tüketebilmekte, bu nedenle tavuk etine olan talep artmaktadır. 2022 yılının ve bu yılın aylık ortalamalarına bakıldığında ayda yaklaşık 30 bin ton tavuk ihracatı gerçekleşmektedir. Bakanlığın verdiği 10 bin ton sınırına ulaşılması halinde önümüzdeki aylarda tavuk eti ihracatının yaklaşık üçte birine düşeceği anlaşılmaktadır. İhracat yasaklandığında yurt içinde kalacak ürün sadece aylık 20 bin ton olup, bu miktar fiyatları etkileyecek büyüklükte değildir.

    “ÜRETİM ARTIRILMADIĞI SÜRECE YÜKSEK ENFLASYON SORUNU ÇÖZÜLMEZ”

    Tarım-gıda ürünlerinde arz (üretim) artırılmadığı sürece yüksek enflasyon sorununun çözülmesi mümkün değildir. Gıda enflasyonuyla mücadele için üreticilerin desteklenmesinden veya artışları durdurulamayan girdi maliyetleri kontrol edilmesinden ve bir kısmının devlet tarafından karşılanmasından başka çare yoktur. Aksi halde hiçbir sektörde üreticiler uzun süre zarar ederek üretime devam edemezler. Öte yandan halkımızın ucuz ve sağlıklı gıdaya ulaşamamalarının en önemli nedeninin gelir düzeylerinin düşük olduğu gerçeği akıldan çıkarılmamalıdır. Saray iktidarının yoksullardan varlıklılara ve yandaşlarına servet transferine dayalı politikaları halkımızın giderek daha da yoksullaşmasına sebep olmaktadır.

    Soğanda, patateste, narenciyede yağda -örnekler artırılabilir- uygulanan ihracat yasakları fiyatların artmasını önleyemediği gibi mevcut ihracat pazarlarının kaybına da yol açmaktadır. Enflasyonla mücadelenin yolu yasaklar değil, üreticilerin teşvik edilmesi ve girdi maliyetlerinin düşürülmesidir. Bunun yanı sıra üretici-tüketici zincirindeki fahiş fiyat artışlarını kontrol altında tutmak da kamunun öncelikli görevi olmalıdır. Ayrıca milyonlarca emeklinin 10 bin liraya geçinmeye çalıştığı bir ortamda temel gıda ürünlerindeki KDV’nin kaldırılması da bir zorunluluk haline gelmiştir.

    Türkiye tavuk eti ihracatının yarıdan fazlasının Irak’a yapılmaktadır. İran ve Suriye tavuk eti ihracatında diğer önemli ülkelerdir. İhracatın yasaklanması Türkiye’yi güvenilir ihracatçı olmaktan çıkaracak, ihracat için anlaşma yapan firmaları zor durumda bırakacaktır. Rakip ülkeler (örneğin Brezilya) Türkiye’nin pazarını ele geçirecektir.”

  • Yeşiltaş: Vali bey, devletin valisi ol

    Yeşiltaş: Vali bey, devletin valisi ol

    Bursa Valisi Mahmut Demirtaş’ın Gemlik’teki depreme dayanıksız okulların akıbeti ile ilgili düzenlediği toplantıda kararı AKP İlçe Başkanı ve AKP’li Belediye Başkan Adayı ile birlikte almasına tepkiler çığ gibi büyüyor.

    Bursa Valiliği’nde düzenlenen ve kararın alındığı toplantıya Vali Mahmut Demirtaş, Gemlik Kaymakamı Hasan Göç ve Gemlik İlçe Milli Eğitim Müdürü Mehmet Duran’ın yanı sıra AKP Gemlik İlçe Başkanı ve AKP Belediye Başkan Adayı da katıldı. Toplantıya Gemlik Belediye Başkanı Mehmet Uğur Sertaslan davet edilmedi.

    Cumhuriyet Halk Partisi Bursa İl Başkanı Nihat Yeşiltaş, Vali Mahmut Demirtaş’ın çocukların geleceğini ilgilendiren toplantıda devlet temsiliyetinin ayaklar altına alındığını vurguladı. Gemlik’in depremselliğinin uzun süredir gündemde olduğunu vurgulayan Yeşiltaş, ‘Yavrularımızı emanet ettiğimiz Milli Eğitim Bakanlığı’nın sorumluluğundaki okulların birçoğunun depreme dayanıksız olduğunu yıllardır bağıra bağıra söylüyoruz. Bugüne kadar aklınız neredeydi? Seçime yaklaşırken Akp adayını parlatmak ve seçtirebilmek için sonunda Vali Bey de seferber oldu. Çocuklarımızın geleceği ile ilgili alınacak karara imar planlarının yetkilisi Gemlik Belediye Başkanımız Mehmet Uğur Sertaslan’ı davet etmedi. Bunun yerine Akp’nin adayını ve ilçe başkanı ile karar aldı. Vali Bey adayın yetkisi ne? Ne gibi bir görevi var? Devlet geleneklerini bilmeniz gerekiyor. Karar alınırken belediye başkanımızın da orada bulunması gerekiyordu. Çünkü Gemlik’in depremselliğiyle ilgili uzun süredir yoğun çaba harcıyor. Siz burada kamuyu yok sayıyorsunuz. Kamu iradesini ayaklar altına alıyorsunuz. Kendinize gelin. Türkiye Cumhuriyeti AKP’den çok büyüktür. Hiç kimse, hele de bir vali bir siyasi partiyi devletimizin geleneklerinin üzerine taşıyamaz. Sizi Akp’nin değil devletin valisi olmaya davet ediyorum.

  • Bursa’da Bozbey’le 5G zamanı!

    Bursa’da Bozbey’le 5G zamanı!

    31 Mart Yerel Seçimleri kapsamında CHP’den Bursa Büyükşehir Belediye Başkanlığına aday olan Mustafa Bozbey’in, kenti yönetecek projelerini açıkladığı çözüm toplantısı gerçekleşti.

    Bursa Akademik Odalar Birliği (BAOB) Toplantı Salonu’nda yoğun kalabalık eşliğinde gerçekleşen organizasyona CHP Genel Başkanı Özgür Özel, CHP Bursa Milletvekilleri, ilçe belediye başkan ve meclis üyesi adayları, sivil toplum kuruluşu yöneticileri, basın mensupları ve çok sayıda davetli katıldı.

    Vatandaşların hıncahınç doldurduğu salonda, Halk Dansları gösterisiyle başlayan çözüm toplantısında kürsüye geçen Mustafa Bozbey, 20 yıllık Nilüfer Belediye Başkanlığını en büyük referansı olarak gösterdi. Bozbey, Bursa Büyükşehir Belediye Başkanlığı döneminde Nilüfer’deki hizmetlerini tüm kente yayacağının altını çizerek akıllı, planlı ve uygulanabilir projelerini 17 ilçede de hayata geçireceğinden bahseden Bozbey, heyecanı ve enerjisiyle projelerini sıraladı.

    MEGA PROJEM: MUTLU ÇOCUKLAR

    Mega projesinin, sağlıklı, umutlu ve mutlu çocukların kentini inşa etmek olduğunu söyleyen Bozbey, Bursa’nın gelişmişlik sıralamasının 2017 verilerine göre yıllar içerisinde 5’ten 6.sıraya, eğitimde 11’den 14.sıraya düştüğünü ve sağlıkta da 10 basamak geriye gidildiğini açıklayarak ‘’Hedefimiz;  sosyo-ekonomik düzeyi 5.sıraya , eğitimi 11. sıraya , sağlıkğı 16. sıraya geri getirip Bursa’nın kaybettiğini yerine koyacağız’’ dedi.

    ‘’BEBEKLERİMİZİ BİLE KORUYAMIYORUZ’’

    Son yıllarda bebek ölümlerindeki ciddi rakama dikkat çeken Mustafa Bozbey, bebek ölümlerindeki sıralamayı belirterek ‘’Bebeklerimizin yaşam hakkını alıyor bu kent. Bebek ölümlerinde ne yazık ki 10. ve beş yaş altı yavrularımızda ise 12. Sıradayız. Ama daha da çarpıcı bir veri var. 81 ile sahip ülkemizde doğumda beklenen yaşam süresinde ise ne acı ki 46. Sıradayız. Megalarla değil insanla, minicik yavrularımızla bizim işimiz. Vatandaşımız için en iyisi biziz, buna şüphe yok, ama onlara dokunamazsak, güvenlerini kazanamazsak Bursa elden gidiyor, bebeklerimiz bile.’’ dedi.

    ‘’5G BAĞ SİSTEMİ KURACAĞIZ’’

    Bozbey, hedef politikaları dahilinde oluşturdukları 5G sisteminin açılımını ‘Gelişen, Güçlenen, Güvenli, Geçinen ve Gülümseyen Bursa’ olarak yaptı. 5G teknolojisi nasıl mobil ağlar ile dijital bağlar kuruyorsa biz de kentimizde herkese ulaşabilecek ağları, hiç kimseyi dışlamayacak bağları kuracağız’’ diyen Başkan Adayı, Bursa için projelerini sıraladı.
    CHP Bursa Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Bozbey’in, animasyon video gösterimleri ve grafikler eşliğinde görsel bir sunumla aktardığı projelerde;  2050 vizyonu, kentsel dönüşüm, yeniden yeşil Bursa, fuar-kongre-gümrük-e-ticaret-depolama ve Ar-Ge Merkezi, meydan projeleri, ulaşım, yeraltı açık-kapalı otopark sistemleri, tarım ve kırsal destekler, spor merkezleri, afet-koordinasyon ve afet müdahale planı, gençlere ve esnafa yönelik projeler, eğitim ve engelli hizmetleri alanları yer aldı.

    İşte CHP Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey’in çözüm toplantısında açıkladığı projeleri:

     BURSA 2050 VİZYONU

    ‘’Dağımız, denizimiz, tarım alanlarımız, tarihi turistik değerlerimiz ve nitelikli insan gücümüz var . Bursa’mızın geleceğini şansa bırakmayıp adil katılımcı ve dirençli bir şehir olması için stratejik plan oluşturacağız. Bu çerçevede ivedilikle bir Planlama Ajansı kuracağız ve içinde akademik oda temsilcileri ve üniversitelerimizin de olacağı Bursa akademik kurulunu hayata geçireceğiz. Bu sayede; ulaşım, sanayi, kültür ve turizm, demografik yapı, sektörel, kırsal alan, yeşil alan stratejilerine yönelik master planları yapacağız. Katılımcı bir süreçle öneriler oluşturularak 1/100.000 ölçekli planın hazırlanması ve onaylanması ile Bursa’nın 2050 vizyonunu yani anayasasını hazırlayacağız.

    KENTSEL DÖNÜŞÜM

    Kentsel dönüşüm planlarımızı mikro bölgelemeler ve analiz çalışmalarına göre katılımcı süreçlerle hazırlayacağız. İnşaat proje ve sözleşmelerinden başlayıp hak sahiplerine teslim edilmesine kadar olan süreçte, Belediye olarak vatandaşımızın yanında yer alacağız. Kentsel dönüşüm süresince kullanılmak üzere öncesinde yapacağımız konutlarda, inşaatların yapım süresi boyunca hak sahibi vatandaşlarımız kalabilecek. Kentsel dönüşüm 2 katlı evleri yıkıp yerine 10 katlı binalar yapmak kentsel dönüşüm değildir. Olsa olsa rantsal dönüşümdür. Her şeyi düşünmeli, planlı, adil ve şeffaf olmalısınız.

    YENİDEN YEŞİL BURSA

    Yeniden Yeşil Bursa’yı oluşturmak için yapacağımız çalışmalarla Türkiye’ye örnek olacağız ve 1 milyon ağaç dikerek Bursa’mızı hak ettiği yeşiline kavuşturacağız.

    FUAR – KONGRE – GÜMRÜK – E-TİCARET – DEPOLAMA VE AR-GE MERKEZİ

    Yenişehir Havaalanı ve inşallah biterse Yüksek Hızlı Tren istasyonu yakınında yaklaşık 400 hektar büyüklüğündeki alanda Fuar,kongre ve AR-GE merkezi oluşturacağız. Ayrıca bu alanda gümrük, E-Ticaret ve Depolama Merkezi yapmak için girişimde bulunacağız. Böylelikle o bölgenin tarım ürünlerinin ihracatını da teşvik edeceğiz.

    MEYDAN PROJELERİ

    İlçelerimizde her türlü açık etkinlik, gösteri, festival, konser, miting yapılabilecek. Kentlinin buluşma noktası olacak meydanlar yapacağız.

    ULAŞIM:

    -Metro

    Amacımız Bursa’da herkesin yürüme mesafesinde toplu taşımaya ulaşabilmesi olacak. Hafif Raylı Sistemden sonra nihayet Bursa’mız bizim dönemimizde Metro ile tanışacak. 18 kilometrelik M1 hattıyla Hamitler’den Paşaçiftliği’ne, 14 Kilometrelik M2 hattıyla Paşaçiftliği’nden Otosansit’e, 5 kilometrelik M3 hattıyla Şehir Hastanesi’nden Nilüfer Organize Sanayi Bölgesi’ne, 10 kilometrelik M4 hattıyla Uludağ Üniversite’sinden Kayapa Sanayi Bölgesi’ne, Metro çalışmalarımızı başlatacağız.

    Tramvay

    Tramvay Hatlarımızı da çoğaltacağız. 10 kilometrelik T5 hattıyla Sırameşeler’den Arabayatağı Depo’ya, 15 kilometrelik T6 hattıyla, Çalı’dan Yunuseli’ne, 2 kilometrelik T7 hattıyla Veysel Karani’den SGK’ya (T1 bağlantı), 1,3 kilometrelik T8 hattıyla da Yunus Emre’den 152 Evler’e kadar ulaşım sağlayacağız. Ayrıca; 3 kilometrelik T9 hattıyla Güzelyalı’dan Burgaz’a, 4,5 kilometrelik T10 hattıyla Terminal’den (T2 Bağlantı) Demirtaş’a, 4,5 kilometrelik T11 hattıyla İnegöl’den Alanyurt’a, 7 kilometrelik T12 hattıyla Mustafakemalpaşa Otogarından Tatkavaklı’ya kadar raylı sistem önerilerimizle tüm Bursa’mızı demir ağlarla öreceğiz.

    -Füniküler

    Arabayatağı-Mimarsinan, Altıparmak-Millet Hastanesi, Arapşükrü-Tophane, ve Emirsultan-Teleferik arasında 4 adet Füniküler hattı planlıyoruz.

    -Metrobüs

    Geçit’ten başlayarak Mudanya’da son bulacak olan Metrobüs hattıyla ise Bursalıların denize kavuşmasını kolaylaştıracağız. Ayrıca; 30 kilometrelik Yeni Kuzey Bulvarı ile 21 kilometrelik Güney Bulvarı çalışmalarını başlatacağız.

    -Deniz ulaşımı

    Mudanya-Armutlu arasında ve Mudanya-Karacabey Kurşunlu arasında körfez içi deniz ulaşımını başlatacağız.

    AÇIK – KAPALI – YERALTI OTOPARK SİSTEMLERİ

    Toplu ulaşımın kullanımını kolaylaştırmak için Başta Raylı Sistem istasyon noktaları olmak üzere otopark sorununun olduğu yerlerde ihtiyaca yönelik açık, kapalı ve zemin altı mekanik, çok sayıda araç kapasitesi olan otoparklar yapacağız.

    SPOR KULÜPLERİ YERLEŞKESİ

    İlçelerimizde yapacağımız spor kulüpleri yerleşkeleri ile tüm spor kulüplerinin farklı ofislerde ama tek çatı altında bir araya gelmesini sağlayacağız.

    OKUL SPOR SALONLARI

    Öğrencilerimize spor kültürünü aşılamak için Milli Eğitim ile eşgüdüm halinde ihtiyacı olan ve alanları uygun olan okullara spor salonu yapacağız.

    SPOR MERKEZLERİ

    Mudanya ve Gemlik’te açacağımız su sporları merkezleriyle vatandaşlarımızı sadece salon veya saha sporları ile değil, su sporlarıyla, denizle buluşturacağız. Bursa’mızın doğal güzelliklerini, sportif etkinlikler ile buluşturarak toplumun her kesiminin yararlanabileceği doğa sporları merkezleri oluşturacağız. Kentimize gelen sporcuların otel konforunda konaklama yapabilecekleri, kamp esnasında sportif çalışmalarını da gerçekleştirebilecekleri merkezlerle Bursa’mızın spor alanındaki tüm eksikliklerini gidererek sporun kenti olmasını sağlayacağız.

    AFET KOORDİNASYON MERKEZİ VE AFET LOJİSTİK DEPOSU

    Sadece büyük afetler için değil, kente dair tüm orta ve büyük çaplı acil durum ve afetleri, belediye bazında koordine etmeyi ve yönetmeyi kolaylaştıracak bir acil durum ve afet koordinasyon merkezi oluşturacağız.

    MAHALLE AFET HAZIRLIK İSTASYONU AFET BİLGİ SİSTEMİ

    Bursa’nın her bir mahallesine, afeti izleyen ilk dakikalarda eğitilmiş mahalle afet gönüllüleri tarafından müdahaleyi sağlayacak, içerisince öncelikli ihtiyaç duyulan jeneratör, kazma, kürek, delici-kesici aletler, ilkyardım dolabı, sedye, aydınlatma gibi malzemeler bulunduracak istasyonlar yapacağız.

    BURSA AFET MÜDAHALE PLANI

    AFAD tarafından koordine edilen Türkiye Afet Müdahale Planı ve İl Risk Azaltma Planı dışında, Bursa’mıza özel, kentin kendi iç dinamiklerini, tehlikelerini, risklerini ve kapasitesini kapsayan kapsamlı bir Afet Müdahale Planı hazırlayacağız. Geçtiğimiz şubat depreminde bir kez daha gördük ki Türkiye’mizde yardımsever iyi insan çok ama Yönetim ve organizasyon yok.

    GENÇ PARK

    Gençlere, kız ve erkek çocuklarına duyarlı ve onları kapsayan kamusal alanlar tasarlanmasını içeren Genç Park Projemizi hayata geçireceğiz. Özellikle 12-18 yaş grubu için sosyal uyum ve diyaloğu odağa alarak, gençlerin ve çocukların buluşabileceği, tasarımını da birlikte yapabilecekleri kamusal alanlar oluşturacağız.

    MİNİ BURSA

    Çocukları yaşadıkları kentte sadece “kendilerine özel” bazı ihtiyaçları olan bir grup olarak değerlendirmiyoruz.  Bir bütün olarak yaşadıkları kentin gelişimine ve iyileştirilmesine yönelik, düşünceleri, kavrayışları ve enerjileri olan bir grup olarak görüyoruz. Bu nedenle kent için çözümlerimizi üretirken çocukların bakış açısından da faydalanacağız.

    GENÇ BURSALI AĞI

    Genç Bursalı Ağı projesiyle Çocuk ve Gençlik Meclislerinin tüm kente yayılımını sağlayacağız. Hem katılımcı profilinin çeşitlenmesini hem de etkinlik düzeyini arttıracağız.

    GENÇ BÜTÇE

    Gençlerin kente dair ürettikleri fikirlerin diğer önceliklerin arkasında kalıp gözden kaçmasını önlemek  gerekir. Bu sebeple gençler tarafından önerilen, tasarlanan, geliştirilen projelere özel bir bütçe ayıracağız.

    KENTLİLİK EĞİTİMİ

    Çocuk ve gençlere yönelik yaşadıkları çevre farkındalığı, kentlilik hakkı, kent kültürü eğitim ve katılım programlarını yaygınlaştıracağız.

    SÖZ SENDE

    Söz Sende projemizle, hayatın yarısını oluşturan; üretimde, sosyal hayatta, ev içi emekte payı büyük olan kadınların kentin yönetim paydaşlarından biri haline getirilmesini ve karar alma mekanizmalarında yer almalarını sağlayacağız.

    DİJİTAL BURSALI

    Dijital Bursalı uygulamamız ile vatandaşlarımızdan, kente dair geri bildirim ve fikirlerinin teknolojiden yararlanarak, çevrimiçi platformlar aracılığıyla alınmasını sağlayacağız.

    ENGELLİ HİZMETLERİ KATILIM KOMİSYONU

    Bursa’mızda engelli bireylere yönelik belediye bünyesindeki tüm hizmetlerin… engelli bireylerin ihtiyaçları doğrultusunda tasarlanması ve yeniden yapılandırılması için Engelli Hizmetleri Katılım Komisyonu oluşturacağız.

    BURSA İLÇE BELEDİYELERİ ENGELLİ HİZMETLERİ KOORDİNASYON KURULU

    Büyükşehir Belediyesi ile İlçe Belediyeleri arasında iş birliğinin sağlanarak kamu kaynaklarının etkin ve verimli kullanılması için Engelli Hizmetleri Koordinasyon Kurulu oluşturacağız.

    GEÇİCİ SOSYAL KONUT PROJESİ

    Ülkemizde oluşan barınma ve konut krizine destek olmak amacıyla; kentsel dönüşüm projeleri nedeniyle ev problemi yaşayan vatandaşlarımıza, yoksulluk yaşayanlara, engelli bireylere ve bekâr annelerimize. 1 yıl boyunca düşük kira ile belediyeye ait geçici konutlarda konaklama sağlayacağız.

    ENGELSİZ FABRİKAM

    Oluşturacağımız Engelsiz Fabrikada iş dünyasına kazandırılmaları güç olan engel gruplarındaki bireylere istihdam sağlayacağız. Engelsiz Fabrikada üretilen ürünler üniversite öğrencilerimize, anne adaylarımıza ve askerlerimize verilecek olan ücretsiz destek paketlerinde yer alacak. Fabrika’nın içinde oluşturulacak atölyelerden çıkan ürünleri vatandaşlarımızla buluşturarak. Hem istihdam alanı oluşturacağız hem de kamu kaynaklarından tasarruf sağlayacağız.

    KIRSAL DESTEKLER

    Küçükbaş hayvan besicisine nakdi destek, yem desteği ve hayvanlar için aşı desteği sağlayacağız. Dağ bölgesindeki nüfusumuzun kalıcı olması, mutlu olması, üretmesi ve ürettiğinin karşılığını alması için organik tarımı, hayvancılığı, kırsal ve kaplıca turizmini destekleyeceğiz. Ucuz ve sağlıklı gıdaya erişebilmek için tarım ve hayvancılığı destekleyerek çiftçimize; mazot, tohum ve gübre desteği vereceğiz. İhtiyaç sahibi vatandaşlarımıza içine 2000 TL yüklenmiş HALKKART’ları vereceğiz ve istedikleri esnaftan alışveriş yapmalarına olanak sağlayacağız. Ayrıca yine zorluk yaşayan ailelerin ilkokula giden çocuklarına KANTİN KART ile destek olacağız.

    GÜÇLÜ ESNAF GÜÇLÜ BURSA

    Bursa’mızın önemli bir dayanak noktası da esnafımız. Halkımıza ulaşmak için yaptığımız her türlü yardımı esnafımız aracılığıyla yapacağız. Çünkü onlar sadece ticaretin bir parçası değil. Bizim değerlerimizin, geleneklerimizin, hayatımızın da önemli bir parçası. Siz hiç üç harfli marketlere çocuğunu emanet eden kimse gördünüz mü? Ama mahallelerde çocuğu bakkala, anahtarı fırıncıya emanet ederler. Çünkü onlar sadece ticarethane değil, onlar bizim komşularımız, baş tacımız.

    İKİNCİ BAHAR YAŞAM KÖYÜ

    Olgun gençlerimizin sosyalleşmesini ve sağlıklı bir şekilde yaş almasını sağlayacak İkinci Bahar Yaşam Köyü’nü oluşturacağız ve yaşlılarımızın keyifli bir yaşam sürmelerini sağlayacağız.

    BİZİM BAHÇE ENGELSİZ TATİL KÖYÜ

    Engelli vatandaşlarımız için oluşturacağımız köy ile engelsiz evler ve alanlar oluşturup engelli vatandaşlarımızın ve ailelerinin biraz da olsa nefes alabilmelerini sağlayacağız.

    BURSA DEVLET OPERA VE BALESİ

    Güzel Bursa’mız Türkiye’nin 4. büyük kenti olmasına rağmen Bursa Devlet Opera ve Balesi’nin kurulması için girişim başlatıp tüm Türkiye’ye örnek olacak bir opera binası inşa edeceğiz.

    BURSA KÜLTÜR YOLU

    Unesco Dünya Miras Listesinde yer alan Evliyalar Şehri Bursa’mızın doğu ucundan batı ucuna uzanan Külliyeler ve Hanlar Bölgesi arasında kesintisiz, yeşil, tarih kokan ‘Bursa Kültür Yolu’ oluşturacağız. Bu rotanın yerli ve yabancı turistler için cazibe merkezi olmasını sağlayacağız.

    KAPLICALARIN SAĞLIK TURİZMİNE KAZANDIRILMASI

    Bursa’mızın kaplıcalarını ulusal ve uluslararası ölçekte tanıtmak zorundayız. Özellikle Çekirge ve Kükürtlü bölgelerinde gerçekleştireceğimiz yeni bir planlamayla ulusal ve uluslararası sağlık kongrelerine ev sahipliği yaparak sağlık turizmimizi geliştireceğiz.’’

  • CHP Bursa’dan Mudanya tepkisi

    CHP Bursa’dan Mudanya tepkisi

    CHP Mudanya İlçe Başkanlığı’nın ‘teslim alındı’ belgesi ile saat 16.57’de İlçe Seçim Kurulu’na verdiği belediye meclis üyesi listesini yok sayarak kamuoyunu algı oyunuyla yönlendirmeye çalışanlara CHP Bursa İl Başkanı Nihat Yeşiltaş ders gibi cevap verdi.

    Nihat Yeşiltaş, “İlçe Başkanımız meclis üyelikleri listesini teslim etmek üzere bugün saat 16:48’de adliyeye girdi. Saat 16:57’de ise ıslak imzalı 3 nüshanın teslim alındığına dair belge İlçe Seçim Kurulu tarafınan bize iletilmiştir. Bu durum hem YSK’nın sistemine girildi, hem de evrak olarak düzenlendi. İspatları ve resmi kanıtları ile birlikte durum ortadadır. Zaten belgeler kamuoyuyla da paylaşılmıştır. Mudanya’da ve Bursa’da her şey usulüne uygun olarak yürütülmüştür. Geçtiğimiz seçim döneminde de Mudanya’da aynı kişiler tarafından benzer bir durum yaşatılmıştı. Sonucunda da bugün olduğu gibi yine bir şey çıkmamıştı. Bugün de yaptıkları itiraz İlçe Seçim Kurulu tarafından reddedildi. Görüyoruz ki hukuksuzluğu bir yaşam biçimi haline getirmiş olanlar yine eli boş döndüler. Sandıkta kaybedeceklerini anlayınca algı oyunlarıyla seçime gölge düşürmeye çalışıyorlar. Ama vatandaşımız gerçeğin ne olduğunu biliyor. Vatandaşımız bunlara hak ettiği dersi vererek Mudanya’da gülümsemeye devam edecektir” dedi.

  • Nihat Yeşiltaş: “Vali’yi göreve çağırıyorum”

    Nihat Yeşiltaş: “Vali’yi göreve çağırıyorum”

    Cumhuriyet Halk Partisi Bursa İl Başkanı Nihat Yeşiltaş, kentteki inşaat sahalarının çevresinde bulunan alanların AKP’li Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş’ın seçim afişleriyle kaplanmasına sert tepki gösterdi.

    Yeşiltaş, konuyla ilgili gerekli başvuruyu Valiliğe yaptıklarını ancak henüz bir sonuç alamadıklarını belirterek, “AKP’li Büyükşehir Belediye Başkan Adayının seçim afişleri kentimizdeki inşaat sahalarını kaplıyor. Mevzuata aykırı bir şekilde afişler kentte asılması yasak olan yerlerde de boy gösteriyor. Biz konuyla ilgili başvuruyu Valiliğe yaptık. Vali Mahmut Demirtaş’ın konuyu ağırdan alması nedeniyle konu henüz YSK’ya aktarılmadı. Biz sürecin takipçisiyiz. Konuyla ilgili bir an önce adım atılması için Bursa Valisi Mahmut Demirtaş’ı göreve çağırıyorum. Biz seçim sürecinin yasalara, mevzuata uygun şekilde yürütülmesini titizlikle sürdürürken AKP’nin adayını kanun tanımaz tavrından vazgeçmeye, hukuka uymaya davet ediyorum” dedi.

  • Nihat Yeşiltaş’tan yeni yıl ziyaretleri

    Nihat Yeşiltaş’tan yeni yıl ziyaretleri

    CHP Bursa İl Başkanı Nihat Yeşiltaş 2023 yılının son saatlerine az bir süre kala ilk ziyaretini Çekirge Devlet Hastanesi’ne gerçekleştirdi. İl Başkanı Nihat Yeşiltaş, İl Sekreteri Oktay Kartalkaya ve İl Başkan Yardımcısı Yankı İçöz, zorlu koşullarda emek harcayan doktorlarımız, sağlık personellerimiz ile tedavi olan hastalarımızın yeni yıllarını kutladı.

    CHP heyetinin ikinci durağı ise Kestel’di. CHP Kestel İlçe Başkanvekili Kadir Ayas ve İlçe Yönetim Kurulu Üyeleri ile birlikte Kestel Devlet Hastanesi’ni ziyaret eden Yeşiltaş daha sonra İlçe Emniyet Müdürlüğü’nü ziyaret ederek İlçe Emniyet Müdürü Memduh Pişik ve görev başındaki yeni yılını kutlayarak görevlerinde başarılar ve kolaylıklar diledi.

    İl Sekreteri Oktay Kartalkaya, Gürsu İlçe Başkanvekili Muhammet Aydın, İlçe Yönetim Kurulu Üyeleri ve Gürsu Belediye Başkan Aday Adayımız Haşim Öztürk ile birlikte Gürsu Devlet Hastanesi’ni de ziyaret eden İl Başkanı Yeşiltaş zorlu koşullarda üstün gayretle görev yapan sağlık emekçilerimiz ile tedavi olan hastalarımızın yeni yıllarını kutladı.

    CHP heyetinin son durağı Yıldırım’dı. CHP Bursa İl Başkanı Yeşiltaş, İl Sekreteri Oktay Kartalkaya ve Yıldırım İlçe Başkanı İlhami Gün ile Yavuzselim Polis Merkezi’ni ziyaret etti.

    Yeşiltaş, Yavuzselim Polis Merkezi Amiri Başkomiser Adem Kurşun’un ve görevi başındaki polislerin yeni yılını kutlayarak görevlerinde başarılar ve kolaylıklar diledi.

  • Başkan Yeşiltaş’tan 10 Aralık mesajı

    Başkan Yeşiltaş’tan 10 Aralık mesajı

    Cumhuriyet Halk Partisi Bursa İl Başkanı Nihat Yeşiltaş, İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nin Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda kabul edilişinin 75. yıl dönümünde yazılı bir açıklama yaptı.

    Yeşiltaş’ın 2023 yılında Türkiye’de hak ihlallerinin katlanarak arttığın belirttiği açıklama şu şekilde:

    “İnsanlığın doğuştan sahip olduğu temel hak ve özgürlüklerin tüm dünyada kabul ve ilan edilişinin 75. yılındayız.

    2023 yılı içinde de ülkemizde hak ihlalleri katlanarak arttı. 2023 yılında da tek adamın ve ona bağımlı yargının kararıyla düşünce ve fikirlerini açıklayan gazeteciler, kadınlar, emekçiler, öğrenciler, sağlıkçılar, öğretmenler, çevreciler tutuklandı, gözaltına alındı, şiddete maruz kaldı.

    Anayasa Mahkemesi’nin kararlarına dahi uymayan, sarayın vesayeti altındaki yargı ile 2023 yılında da ülkemiz hak ihlallerinin merkezi haline getiriliyor.

    Hatay Milletvekili Can Atalay hakkında verilen kararın ardından bir kez daha gördük ki ülkemizde temel hak ve özgürlükler bir kişinin iradesi ile yok sayılıyor.

    Bunun yanı sıra ülke genelinde ülkemizde her 4 gençten biri eğitimine devam etmediği gibi herhangi bir işte de çalışmıyor. Kasım ayı açlık-yoksulluk araştırmasına göre ise asgari ücret, bırakın yoksulluk sınırını açlık sınırının da altında. Milyonlarca emekçimiz AKP’nin kötü ekonomi politikalarının altında eziliyor, yaşam mücadelesi veriyor.

    2023 Türkiyesi’nde aileler, çocuklarını okula beslenme çantalarını boş gönderiyor!

    Tek adam rejimi suni gündemler yaratarak tüm gizleme çabasına rağmen açlık ve yoksulluk sorununu gizleyemiyor.

    2023 yılında Türkiye, yetmiş ülkede internet özgürlüğünün değerlendirildiği bir raporda “özgür olmayan ülkeler” kategorisinde yer aldı.

    Dezenformasyon Yasası, muhalif siyasetçiler ile gazetecilerin susturulması için kullanılıyor. Türkiye’de sansür yaygınlaşıyor. Basın ve ifade özgürlüğü AKP eliyle yok sayılıyor.

    Türkiye’de 2023 yılında istismara, şiddete, tacize, tecavüze karşı meydanlara çıkan kadınlar, fabrika önlerinde hakkını arayan emekçiler, eşit, bilimsel, kamucu, laik eğitim isteyen eğitimciler, doğasına sahip çıkan yurttaşlar hak gaspına maruz kalıyor.

    Biz, insan haklarının sınırlandırılmaya çalışıldığı ülkemizde tek adam rejiminin antidemokratik uygulamalarına demokratik yöntemlerle son vereceğiz.

    İl Başkanlığı İnsan Hakları Komisyonumuz ve tüm örgütümüz ile birlikte eğitimin, sağlığın, barınmanın, gıdanın, çalışmanın, düşünce ve ifade özgürlüğünün, şiddetsiz bir toplumun var olabilmesi için hak mücadelelerine omuz vermeye devam edeceğiz.

    10 Aralık Dünya İnsan Hakları Günü’nde bir kez daha duyuruyoruz: İnsan haklarının, hukukun üstünlüğünün ve demokrasi ilkelerinin egemen olduğu; hak ihlallerinin olmadığı, eşit ve özgür bir Türkiye’yi hep birlikte kuracağız.

    Cumhuriyetimizin İkinci Yüzyılında 10 Aralık Dünya İnsan Hakları Günü’nü adına yaraşır bir şekilde kutlayacağız!”