Etiket: nilüfer belediyesi

  • Nilüfer Belediyesi’nden ücretsiz Ata posteri

    Nilüfer Belediyesi’nden ücretsiz Ata posteri

    Nilüfer Belediyesi, kentte 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı coşkusunu doyasıya yaşatmak için hazırlıklarını sürdürüyor. Nilüfer Belediyesi’nin, her Cumhuriyet Bayramı öncesi geleneksel hale gelen ücretsiz Ata posteri dağıtımı, bu yıl da devam ediyor.

    Vatandaşlar, Nilüfer Belediyesi Halk Evi önündeki Cumhuriyet Meydanı ile Yüzüncüyıl Mahallesi’ndeki Nâzım Hikmet Kültürevi önünde bulunan stantlardan, ücretsiz şekilde Ata posterini alabiliyor. Saat 14.00-19.30 saatleri arası gerçekleştirilen poster dağıtımında, vatandaşlara kişi başı bir adet poster veriliyor.

    29 Ekim Cumhuriyet Bayramı’nı, 99. yılında on binlerin katılımıyla Nilüfer’de büyük bir coşku içinde yaşatacaklarını belirten Nilüfer Belediye Başkanı Turgay Erdem, “Artık geleneksel hale gelen Ata posteri dağıtımımız, bu yıl da sürüyor. Kentin dört bir yanını donatacak olan Ata posterleri, cumhuriyet coşkusunu artıracak. Vatandaşlarımız, iki noktada yer alan stantlardan Ata posterini ücretsiz bir şekilde temin edebilir. Bütün vatandaşlarımızdan bayraklarını balkon ve pencerelerine asmalarını istiyoruz” diye konuştu.

  • Yazar Kristin Dahl öğretmen adaylarıyla buluştu

    Yazar Kristin Dahl öğretmen adaylarıyla buluştu

    Toplumun farklı kesimlerini ama özellikle de gençleri ve kadınları yazarlarla buluşturan Nilüfer Belediyesi, bu kez Misi Yazıevi’nde kalan İsveçli yazar Kristin Dahl ile Bursa Uludağ Üniversitesi öğrencilerini buluşturdu.

    Nilüfer Belediyesi Kütüphane Müdürlüğü’nün düzenlediği söyleşi, Uludağ Üniversitesi Eğitim Fakültesi’nde gerçekleşti. Daha çok matematik üzerine yazdığı kitaplarla tanınan Kristin Dahl’ın söyleşisine, matematik ve sınıf öğretmenliği öğrencileri katıldı.

    “Matematiğin Anlamı”, “Kareler Hiyeroglifler ve Akıllı Kartlar”, “Matematik Oynayalım Mı?” ve “Eğlenerek Matematik” kitaplarının yazarı Kristin Dahl, matematik öğretmeni olmaya hazırlanan gençlere, matematiğin küçük yaşlarda nasıl anlaşılacağı ve çocuklara kadar nasıl indirilebileceğini anlattı.

    Çocukların küçük yaşta oynanan oyunlarla sezgisel olarak matematiği anlayıp kavradığını belirten Kristin Dahl, matematiğin toplama çıkarmadan ibaret olmadığı ve hayatın her alanında kullanıldığının altını çizdi. Bu nedenle çocuklara matematiği sevdirmenin çok önemli olduğunu vurgulayan Dahl, “Bilim, fizik, astronomi ve sanatın, kısacası hayatta her şeyin bir matematiği var. Çocuklara oyunlarla, etkinliklerle matematiği çeşitlendirerek sevdirmeliyiz” dedi.

  • Müzik Enstrümanları Müzesi sezonu Gülsin Onay ile açtı

    Müzik Enstrümanları Müzesi sezonu Gülsin Onay ile açtı

    Nilüfer Belediyesi Dr. Hüseyin Parkan Sanlıkol Müzik Enstrümanları Müzesi sezon açılışını dünyaca ünlü piyano sanatçısı Gülsin Onay ile yaptı. “Harika çocuk” olarak başladığı müzik yaşamını dünyanın önemli orkestraları ve şefleriyle çalışmalar yaparak sürdüren Gülsin Onay, Nilüfer’de sanatseverlere müzik ziyafeti sundu.

    Uluslararası alanda istisnai bir Chopin icracısı olarsak kabul edilen, ayrıca besteci Ahmed Adnan Saygun’un dünya çapında en güçlü yorumcusu olarak nitelendirilen ünlü sanatçı, konserinde en seçkin eserlere yer verdi. Mozart, Joseph Haydn, Frederic Chopin, Ahmed Adnan Saygun gibi ünlü bestecilerin eserlerini yorumladı. Onay, piyano resitaliyle geceye katılanları büyüledi. Klasik müzikseverlerin büyük ilgi gösterdiği konsere katılanlar arasında Nilüfer Belediye Başkan Yardımcısı Zafer Yıldız, Nilüfer Belediye Meclisi Üyesi Mahmut Demiröz ve Nilüfer Belediye Başkanı Turgay Erdem’in eşi Zeynep Terzioğlu Erdem de vardı. Konser sonunda ayakta alkışlanan Gülsin Onay, hayranlarına bir de sürpriz yaptı. Ünlü sanatçı konser izleyicileri arasında yer alan 9 yaşındaki öğrencisi Ali Keskin’i sahneye davet etti. Onay, piyanist Ali Keskin ile piyanosunu paylaşarak konsere katılanlara da keyifli anlar yaşattı.

    Konser sonunda Nilüfer Belediyesi’ne davet için teşekkür eden Gülsin Onay, Dr. Hüseyin Parkan Sanlıkol Müzik Enstrümanları Müzesi’ne övgüler yağdırdı. Başkan Yardımcısı Zafer Yıldız da ünlü sanatçıya teşekkür ederek günün anısına koza tablo hediye etti. Gülsin Onay gecede hayranları için albümünü de imzaladı.

    Nilüfer Belediye Başkanı Turgay Erdem de konser sonunda Gülsin Onay ile bir araya gelerek teşekkür edip sohbet etti. Kariyeri dışında genç müzisyenlerin kariyerlerinde ilerlemelerine katkı sağlamayı amaç edinen Gülsin Onay, konser öncesinde MasterClass etkinliğine de katıldı. Konservatuar ve bireysel eğitim alan öğrencilerle biraraya gelen Onay, deneyimlerini paylaştı. Öğrencilerin performansını yakından gözlemleyen Gülsin Onay, öğrencilerin sorularını da yanıtladı.

    Nilüfer Belediyesi Dr. Hüseyin Parkan Sanlıkol Müzik Enstrümanları Müzesi her ay farklı isim, grup ve genç müzisyenleri ağırlamaya devam edecek.

  • Nilüfer’in 2023 bütçesi belli oldu

    Nilüfer’in 2023 bütçesi belli oldu

    Nilüfer Belediye Meclisi, 2023 Yılı Performans Programı ve 2023 Mali Yılı Bütçesi’ni görüşmek üzere toplandı.

    Dünya genelinde yaşanan pandeminin ortaya çıkardığı olumsuz koşullar ile ülke ekonomisinde görülen enflasyon ve kur dalgalanmalarına rağmen geleceğe yatırım yapma çabalarını sürdürdüklerini belirten Nilüfer Belediye Başkanı Turgay Erdem: “Bir yandan hazırladığımız performans programı çerçevesinde projelerimiz devam ederken, bir yandan da 2023 yılı içerisinde Nilüfer’i daha yaşanabilir bir kent kılmak adına uygulayacağımız projelerimizin verimli olmasına önem veriyoruz. Her yıl ortalama 25 bin, 2021 yılında ise 33 bin kişilik nüfus artışının yaşandığı Nilüfer, bugün adeta kentin kalbi durumunda. Bursa’da insanların yaşamak için en çok tercih ettiği ilçelerin başında gelen Nilüfer’de, bu hızlı nüfus artışına paralel olarak hizmet ihtiyacı da artarak devam ediyor. Biz de karşılaştığımız ekonomik zorluklara rağmen, her geçen gün Nilüfer’de yaşamı daha da güzelleştirmeye çabalıyoruz. 2023 yılında da bu çabamız sürecek” dedi.

    Göreve geldiklerinden bu yana bütçe alanında ciddi bir çalışma, sıkı takip ve tasarruf yaparak, bütçeyi denkleştirmeye çalıştıklarını vurgulayan Başkan Erdem, 2022’nin en zor yıllardan biri olmasına rağmen fazla gelir elde ettiklerine dikkat çekti. Başkan Erdem, “Bütçe denkliğine her yıl büyük gayret gösteriyoruz. 2020, 2021 yıllarının ardından bu yıl da öngördüğümüz şekilde devam ederse, 2022 yılı en zor yıllarımızdan biri olmasına ve iki kez ek bütçe yapmamıza rağmen bütçe denkliğini oluşturacağız. 2022 yılında 60-70 milyon TL fazla gelir elde etmişiz. Türkiye’nin içinde bulunduğu ekonomik durum, belediyelerde hızlı bir şekilde etkisini gösteriyor. Ek bütçe yapma gerekçelerini burada tartışabiliriz. Örneğin geçen yılın Ocak ayı ile bugünü değerlendirelim. Akaryakıt fiyatları o dönem 6,5 TL iken, bugün 27 TL. Betonun metreküp fiyatı 571 TL iken bugün 1100-1250 TL arasında. Geçen yıl 1 kilometre asfaltı 700 bin TL’ye yaparken, bu yıl artık 1 milyon 600 bin TL’ye yapıyoruz” diye konuştu.

    Hükümetin iki kez yaptığı fiyat güncellemesinin, belediyeye milyonlarca liralık fiyat farkı oluşturduğunu söyleyen Başkan Erdem, “Yüzde 66 ve yüzde 84’e yakın fiyat artışları oldu. 10 milyon TL’nin üzerinde bir fiyat farkı oldu. Yıl içindeki fiyat farklarıyla beraber bütçe dengelemeleri oldukça zor. Buna rağmen başarılı bir şekilde bütçeyi ve işlerimizi yönetmeye çalışıyoruz. Şu anda yaptığımız ihalelerin büyük bir kısmına kimse girmiyor. Bu, sadece bizde değil, Bursa Büyükşehir Belediyesi’nde de, diğer belediyelerde de böyle. Fiyat kuru sabit hale gelmediği sürece, maalesef bu tür zorlukları yaşayacağız” ifadelerini kulandı.

    Konuşmaların ardından toplantıda ilk olarak 2023 yılı Performans Programı oylanarak oy çokluğuyla kabul edildi. Görüşmelerde daha sonra Plan Program ve Bütçe Komisyonu’nun 2023 Mali Yılı Bütçesi ile ilgili raporu ele alındı. Raporda yer alan maddeler tek tek okunarak oylamaya sunuldu. Yapılan oylamalar sonucunda AK Parti ve MHP Grubu’nun ret oylarına karşı, Nilüfer Belediyesi’nin 2023 Mali Yılı gelir bütçesi 1 milyar 870 milyon TL olarak oy çokluğuyla kabul edildi.

  • İklim kriziyle mücadelede ortak hareket çağrısı

    İklim kriziyle mücadelede ortak hareket çağrısı

    İklim kriziyle mücadeleye dikkat çekmek amacıyla 2022 yılını İklim Yılı ilan ederek çalışmalarını bu doğrultuda yürüten Nilüfer Belediyesi, Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Taraflar Konferansı’na (COP27) giden yolda iklim krizi ve olası çözümlerin paylaşılması için kitlesel katılımlı uluslararası bir girişim olan Walk2COP 27’ye ev sahipliği yaptı. İklim kriziyle mücadele konusunda dayanışmayı genişletmek, daha geniş kitlelere ulaşmak ve sivil toplumun sesini hükümetlere duyurmak için seçilen dünyadaki 12 kentten biri olan Nilüfer’de, Türkiye’de iklim değişikliği sorunları, çözümleri, iklim değişikliğinin tarıma etkisi konuşuldu. Nilüfer Belediye Başkanı Turgay Erdem’in de yer aldığı zirveye, Walk2COP27 Lideri Sam Baker de, çevrimiçi katıldı.

    Çevre duyarlısı çok sayıda vatandaşın izlediği etkinlik kapsamında iki ayrı oturumda gerçekleştirilen panele ise; Özyeğin Üniversitesi İklim Elçisi Vera Pöhrenk, Change.org İklim Ekibi İletişim Uzmanı Nil Ormanlı Balpınar, TÜRKONFED Başkan Yardımcısı Ramazan Kaya, Bursa Uludağ Üniversitesi (BUÜ) Çevre Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. N. Kamil Salihoğlu, BUÜ Ziraat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ertuğrul Aksoy, Farge Organik’ten İhsan Burak Alsan ve Tabit Akıllı Tarım Teknolojileri A.Ş. Kurucusu Tülin Akın katılarak, iklim kriziyle mücadele konusundaki görüş ve çözüm önerilerini paylaştı.

    Walk2COP27 Zirvesi’nin açılışın konuşmasını yapan Nilüfer Belediye Başkanı Turgay Erdem, dünyada 12 ülkede, 12 kentin ev sahipliği yaptığı Walk2COP27 etkinliklerini önemsediklerini belirterek, iklim krizi sonuçlarına yönelik endişelerini dile getirdi. Gelecek nesillere yaşanabilir bir dünya bırakmanın sorumluluğunu paylaştıklarını ifade eden Başkan Erdem, “Küresel ısınmanın etkilerini hepimiz yaşıyoruz. Bugün bütün dünyada en büyük endişe kaynağı ekonomik kriz olarak görünüyor. Ama aslında insanlığın karşı karşıya olduğu en büyük sorun iklim değişikliği. Önlem almazsak bir sonraki adımda kuraklıkla ve üretimi etkileyeceği için kıtlıkla karşı karşıya kalacağız. Bu sorun, sadece 12 ülkenin sorunu değil. Küresel bir sorunla karşı karşıyayız ve zamanımız daralıyor. Öyleyse tüm dünyanın, tüm devletlerin harekete geçmesi gerek. Bu gezegende yaşayan, aynı topraktan beslenip, aynı havayı soluyan her bireyin, doğaya karşı, gezegene karşı sorumluluklarını fark etmesi gerek. O nedenle Walk2COP 27’nin taraflarının artmasını ve bu duyarlılığın tüm dünyaya yayılmasını diliyorum. Bugün ekonomisinden taviz vermek istemeyen her ülkenin, yarın daha büyük sorunlarla yüzleşmek zorunda kalacağını görmesi gerek” diye konuştu.

    Küresel bir sorunun çözümü için küresel bir farkındalık gerektirdiğine dikkat çeken Başkan Turgay Erdem, Nilüfer’de bu konuda özel çaba sarf ettiklerini dile getirerek, bu çalışmalardan örnekler verdi. 27 yıl önce ilki gerçekleştirilen taraflar konferansından bu güne iklimin çok değiştiğini söyleyen Başkan Erdem, “Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli’nin Altıncı Değerlendirme Raporu’na göre; 1990’a göre atmosfere salınan sera gazı miktarı yüzde 59 artmış durumda. Türkiye’nin de 1990-2020 arası sera gazı emisyonlarının yüzde 138 arttığı düşünülürse, sorumluluğumuz daha da artıyor. Görüldüğü gibi sorun giderek büyürken çözüm de aynı oranda zorlaşıyor. İklim krizi hepimizin sorunu. O nedenle bırakın devletleri, belediyeleri, her bireyin bu konuda sorumluluk hissetmesi gerek. Toplumun her kesimi yaklaşan krizin farkına vararak sorumlu davranmalı” diye konuştu.

    COP27’yi, uzmanlarla birlikte ele alıp güncelleme yapmak istediklerini belirten Walk2COP27 Lideri Sam Baker de, iklim krizinden duyduğu endişeyi dile getirdi. İklim değişikliğinin zorluklarının herkese hatırlatılmasının önemini vurgulayan Baker, “Pandemi, ardından yaşanan savaş, enerji ve enflasyon sorununu beraberinde getirdi. Daha zorlu süreçler karşımıza gelecek. İklim değişikliği, siyasi kutuplaşmaya da neden oldu. Biz, bu kutuplaşmayı istemiyoruz. İklim krizi hiçbir siyasinin ya da ülkenin tekelinde olmamalı. Paris Anlaşması’na rağmen artan zorluklar olsa da, sıcaklık artışını elde tutmalıyız. Artık fiziksel bağlamda harekete geçmeli ve alanda bir şeyler yapmalıyız. Sıcaklık azalımı ve adaptasyon, herkesin odak noktası olmalı. Bunun için de projelerin hayata geçirilmesi lazım. Bunun için ciddi finansman ihtiyacı var. COP27 için kitlesel bir katılım ön görülüyor. Kitlesel örgütlenme, dayanışmanın yaygınlaştırılması ve eylemlerin gerçekleştirilmesini çok önemsiyorum. Burada yerel yönetimlerin yaptığı çalışmalar da önem arz ediyor” dedi.

    Açılış konuşmalarının ardından “Türkiye’de İklim Değişikliği Zorlukları ve Cevapları” başlıklı ilk oturuma geçildi. Wire Türkiye Lideri Yasemin Somuncu’nun moderatörlüğündeki oturumda BUÜ Öğretim Üyesi Prof. Dr. Kamil Salihoğlu, iklim değişikliği konusunda yapılanların sadece kendi başına yeterli olmadığını, ekonomik yapının da olması gerektiğini söyledi. İklim krizi, ilk olarak hayatın gerçekleriyle yaşanmadığı için kolay anlaşılamadığını belirten Salihoğlu, sanayi devriminin ardından bu etkilerin çok hızlı görünmeye başlandığını ifade etti. İklim krizini enerjiye ulaşım ve hammaddeye ulaşım olarak iki ayrı başlıkta özetleyen Salihoğlu, “Biz ancak suya, gıdaya ulaşmadığımızda ve doğrudan afetleri yaşamaya başladığımızda bu söylenenler kıymetli olabilir ama bu geç olacak” şeklinde konuştu.

    Sorunun kaynağının, sorunun çözümü olamayacağı görüşünü paylaşan Prof. Dr. Salihoğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Şu an karar alıcılar, büyük hükümetler, devletler sorumlu tuttuğumuz devletler karar alıcı mekanizmanın başında. Yani tok açın halinden anlamaz. Hükümetleri sorumlu tutuyoruz, onların karar almasını bekliyoruz, sorunu oluşturan kaynak, sanayinin ta kendisi. Taahhütlerle geldiğimiz noktada hiçbir yere varamadık. Sorumluluğu şirketlere, kişilere şahsileştirmek zorundayız. Tek bir fabrikanın ürettiği karbon emisyonu, yaklaşık olarak o kentte üretilen kişisel karbon emisyonundan fazla.”

    Raporlara göre iklim krizinin tartışmasız sebebinin insan olduğunu hatırlatan Nil Ormanlı Balpınar da, insanlığın çok kısa sürede gezegeni bu hale getirdiğini söyledi. İklim krizinin, biyoçeşitlilik krizini de beraberinde getirdiğine dikkat çeken Balpınar, Türkiye’de iklim değişikliğiyle mücadele konusunda atılan adımlara değindi. Bu adımların altının doldurulması gerektiğini söyleyen Balpınar, Türkiye’nin 2053 net sıfır hedefini oluşturması için 2030 yılına kadar yüzde 35 mutlak emisyon azaltım hedefi vermesi gerektiğini ifade etti.

    TÜRKONFED olarak dijital, yeşil ve toplumsal dönüşüm üzerine yol almayı hedeflediklerini belirten TÜRKONFED Başkan Yardımcısı Ramazan Kaya da, iklim değişikliğini, Türkiye’nin beka meselesi olarak gördüklerini söyledi.

    Sıfır emisyon hedefi için düşük karbonlu büyüme stratejisinin her alanda öncelik haline gelmesi gerektiğini belirten Kaya, “Tasarruf, verimlilik ve enerji dönüşümü ile minimize ettiğimiz enerjiyi, yenilenebilir ve alternatif kaynaklardan sağlamak gerekiyor. Yeşil dönüşümün her bir halkası, sağlam bir ekosistem zincirinin oluşmasına bağlı. Bu zincirin en önemli halkalarından biri olan KOBİ’lerin gelişimi olmadan yeşil dönüşüm olması mümkün değil. KOBİ perspektifinden katkıda bulunacak politika önerilerini firmalar düzeyinde farkındalığın artırılması ve bilgi paylaşımı, teşvik ve regülasyon, finansman ve eğitim olarak dört ana başlıkta belirledik” diye konuştu.

    İklim değişikliğiyle mücadele konusunda sürdürülebilir finansman eksikliğinin olduğuna değinen Özyeğin Üniversitesi İklim Elçisi Vera Pöhrenk de, “Yeşil dönüşüm için finansmana ihtiyaç var. Hepimizin değişime katkısı var. Hepimizin bireysel olarak yapabileceği bir şeyler var ancak kurumsallık bağlamında daha fazla çözüm ve öneri yapılabiliyor. Asıl çözüm finanstan geçiyor. Türkiye ve dünyanın yeni dönüşüme ve gelişime adapte olması gerekiyor” ifadelerini kullandı.

    Panelin ikinci oturumunda, “İklim Değişikliği ve Tarım” konusu ele alındı. Bursa Teknik Üniversitesi Peyzaj Mimarlığı Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Gül Sayan Atanur’un moderatörlüğünü yaptığı oturumda, iklim değişikliğinin tarıma etkisi ve çözüm önerileri konuşuldu. Tabit Akıllı Tarım Teknolojileri A.Ş. Kurucusu Tülin Akın dünyanın gıda ihtiyacının yüzde 80’inin çiftçiler tarafından karşılandığını vurgulayarak, çiftçilerin de iklim değişikliğinin etkilerinden fazlasıyla etkilendiğine dikkat çekti. Tarımsal üretimde ekim, dikim ve hasat zamanlarının değiştiğini söyleyen Akın, bu durumun köyden kente göçü de beraberinde getirdiğini belirtti. Dünyada suyun yüzde 70’inin tarımda kullanıldığına dikkat çeken Akın, çiftçilere teknolojik olarak su yönetiminin alıştırılmasının, toprak düzenleyicisini sulamayla birlikte yapılabilmesinin dünyanın geleceğine doğrudan etki edeceğini söyledi. Akın, “Dünyayı kirleten ve yönetenler, büyük zirvelerde toplanıp sadece sorunlardan bahsediyor. Çözüm önerileri sunmuyor ya da uygulamıyor. Bana göre çözüm, çiftçilere kolay kullanabileceği tarım teknolojilerini uygun maliyetle sunmak olduğunu düşünüyorum. Hep birlikte hareket etmemiz lazım” dedi.

    Biyoçeşitliliği hedefleyen, toprak sağlığını artırmaya yönelik organik tarımla üretim yaptıklarını söyleyen Farge Organik’ten İhsan Burak Alsan da, bu sayede toprağın verimini artırarak, daha değerli ve verimli toprak elde etmeye çalıştıklarını söyledi. Alsan, “Dışarıdan girdilere en az seviyede ihtiyacı olan bitkileri yetiştirmeye odaklanıyoruz. Biz bu işe ilk başladığımızda bize gülenler, şehirden köye taşınmış eğlence arıyor diyenler şimdi bizden nasıl tarım yaptığımızı öğrenmeye başladılar. Değişimin parçası olmak gerektiğine inanıyorum” şeklinde konuştu.

    Tarımın, kendi içinde çözümü barındıran bir sektör olduğunu vurgulayan Alsan, “İklim, su, enerji, gıda krizine baktığımızda tarımın çok önemli yeri var. Yanlış tarım yöntemleri bu krizlerin daha da beslenmesine neden oluyor. Sürdürülebilir tarım çok önemli. Krizlerin önlenmesinde önemli aktör olur. Yeşil gübrelemenin çiftçiler tarafından bilinmemesi büyük sıkıntı. Tarımsal üretimimiz suya bağımlı hale gelmiş. Endüstriyel tarım modeli aynı uyuşturucu bağımlılığı gibi. Toprak bağımlı hale gelmiş. Dış girdi olmadan çiftçiler üretemez hale gelmiş. Çiftçilerin eğitilmesi, tüketicilerin türetici olması gerekiyor. Lokal üreticiler desteklenmeli” ifadelerini kullandı.

    Karbondioksit salımını gerçekleştiren en düşük sektörlerin başında tarım ve biyoçeşitlilik sektörü olmasına rağmen, küresel iklim değişikliğindeki salınımlardan ve doğal afetlerden en çok etkileneceklerin başında da tarım ve biyoçeşitlilik sektörü olduğunu vurgulayan BUÜ Ziraat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ertuğrul Aksoy da, dünyanın beslenmek için mi yoksa daha fazla kazanmak için mi üretmeye karar vermesi gerektiğinin altını çizdi. Aksoy, “Tarım paydaşlarının artık daha çok sesini çıkarması gerekiyor. Bazı alışkanlıkları değiştirmeliyiz. Bizi yönetenleri iyi seçmemiz lazım. Biz eğer küresel iklim krizinde küresel ısınmayı 2 santigrat derecenin altında tutmazsak, gelecek kuşaklarımız beslenme sorunuyla karşılaşacak. Karbondioksit miktarının artışı bitkilerde azot alımını ve protein üretimini engellediği için kaliteli üretim de yapılamıyor. Her şey birbirine bağlı. Hükümetlerin aldığı azaltım senaryoları bana iki yüzlü geliyor” dedi. Aksoy, Nilüfer Belediyesi’nin tarım gıda ve iklim alanında yaptığı çalışmaları da paylaştı.

    Walk2COP27 Zirvesi’nin kapanışında söz alan Sam Baker, “Şimdi eylem zamanı” diyerek, birlikte hareket etmenin, eğitim ve farkındalık çalışmalarının önemine vurgu yaptı.

    İklim değişikliği konusunda sorunların ve çözüm önerilerinin belli olduğunu söyleyen Nilüfer Belediye Başkanı Turgay Erdem de, “Artık eyleme geçme zamanı. İklim için hemen şimdi diyoruz. Her geciktiğimiz gün dünyanın aleyhine işliyor” diye konuştu.

  • Bursa’da kat edilen mesafeler ağaca dönüşecek

    Bursa’da kat edilen mesafeler ağaca dönüşecek

    İklim kriziyle mücadeleye dikkat çekmek amacıyla 2022 yılını İklim Yılı ilan ederek çalışmalarını bu doğrultuda yürüten, Nilüfer Belediyesi, Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Taraflar Konferansı’na (COP27) giden yolda iklim krizi ve muhtemel çözümlerinin daha iyi anlaşılabilmesi, ilgililer arasında dayanışma oluşturan ve iklim eylemini hızlandırmak için bağlantılar kuran kitlesel katılımlı uluslararası bir girişim olan Walk2COP 27’ye ev sahipliği yapıyor.

    İklim kriziyle mücadele konusunda dayanışma ve yürüyüşü genişletmek, daha geniş kitlelere ulaşmak ve sivil toplumun sesini hükümetlere duyurmak için COP26’nın ev sahipliğini yapan İskoçya’nın Glasgow kentinden, COP27’nin ev sahipliğini yapacak olan Mısır’ın Şarm El-Şeyh kentine uzanan 12 ülkenin yer aldığı sanal bir rota çizildi.

    TÜRKİYE’DEKİ EV SAHİBİ NİLÜFER BELEDİYESİ

    İskoçya, İngiltere, Fransa, Belçika, Almanya, Macaristan, Avusturya, Bulgaristan, Lübnan, Ürdün ve Mısır’ın yer aldığı rotanın Türkiye’deki ev sahibi ise Nilüfer Belediyesi. Türkiye’de iklim değişikliği sorunları, çözümleri, iklim değişikliği ve tarımın konuşulacağı Walk2COP27 Zirvesi öncesi Nilüfer Belediyesi, “İklim için Harekete Geç” sloganıyla bisiklet turu düzenledi.

    Tura katılanların kat ettiği mesafenin ağaca dönüşeceği etkinlik, Mysia Yolları’nın Gümüştepe (Misi), Dağyenice, Atlas ve Çalı mahallelerini içine alan B1 parkurunda gerçekleşti. Sabah saatlerinde Misi meydanında toplanan bisiklet tutkunları, ilk olarak “Atlas GO” mobil uygulaması üzerinden Nilüfer Belediyesi takımına dahil oldular. Ardından Misi’den Çalı’ya uzanan 18 kilometrelik parkurda pedallayan bisiklet tutkunları, doğanın yeşiline katkıda bulundular.

  • Nilüfer’de ‘Sağlık Etki Değerlendirmesi Eğitimi’

    Nilüfer’de ‘Sağlık Etki Değerlendirmesi Eğitimi’

    Nilüfer Belediyesi İklim Değişikliği ve Sıfır Atık Müdürlüğü, kentlerde yaşanan sağlık sorunlarının insan sağlığına etkilerinin ele alındığı buluşmaya imza attı. Karaman Dernekler Yerleşkesi’nde düzenlenen ve iki güren süren toplantıda Bursa Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Kayıhan Pala ile Bursa Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Alpaslan Türkkan önemli konulara dikkat çektiler.

    Nilüfer, Osmangazi, Mudanya, Gemlik ve Yıldırım Belediyesi’nden eğitime katılan şehir plancısı, çevre mühendisi, ziraat mühendisi, peyzaj mimarı, doktor ve sağlık çalışanlarının olduğu toplantıda Sağlık Etki Değerlendirmesi (SED) eğitimi verildi. Karar vericilerin alacağı kararların insan hayatı açısından öneminin vurgulandığı iki günlük eğitimde, insan sağlığı faktörünün ön planda tutulması gerektiğine vurgu yapıldı.

    Prof. Dr. Kayıhan Pala, şehirlerde yaşanan çevre, su, gürültü ve hava kirliliği gibi kentlerin yaşadığı başlıca sorunlara dikkat çekti. Yılda binlerce kişinin hava kirliliği nedeniyle erken yaşta hayatını kaybettiğine değinen Kayıhan Pala, “Hava kirliliği istasyonlarının verilerine göre bu sebepten dolayı hayatını erken kaybedenlerin sayısı Türkiye’de 45 bin, Bursa’da ise 2 bin 822. Bursa’da hava kirli olmasa bir yılda 2 bin 822 kişi hayatını kaybetmeyecekti. O zaman bizim bunda sorumluluğumuz var. Bursa’da hava neden kirli, bunu nasıl önleyebiliriz? Bu konulara yoğunlaşmamız gerekiyor. Diğer ülkelere göre bizim havamızın neden bu kadar kirli olduğuna iyi bakmak gerekir” dedi.

    İmar planlarında insan sağlığının öncelik olarak değerlendirilmesi gerektiğine değinen Prof. Dr. Kayıhan Pala, “Kentlerde bazı tesislerle bir arada yaşama mecburiyetimiz oldu. Bunların bir bölümü kentlerin imar planlarına aykırı bir şekilde gelişmesiyle ortaya çıktı. Bazı tesisler şehrin dışındaydı şimdi şehrin tam göbeğinde kaldılar. Yeni kurulan tesislerin de kent içlerinde kurulmamasına dönük herhangi bir tutum yok. Bütün bunlar bizi ve geleceğimiz olan çocukların sağlığını etkiliyor. Dünya Sağlık Örgütü her yüz ölümden 23’ünün çevresel olarak maruz kaldığımız hava, su, gürültü kirliliği elektromanyetik alan kirliliği gibi sebepler neticesinde oluştuğunu söylüyor. Eğer sağlığın gerçekten temel değer olduğunu savunuyorsak bir yöntem üretmemiz gerekiyor. O yüzden karar vericiler, planlamalarında çok ilerisini düşünerek adım atmalı” şeklinde konuştu.

    Bursa Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Alpaslan Türkan da Sağlık Etki Değerlendirmesi’nde izlem, kapsamlaştırma ve uygulamalar hakkında bilgiler verdi.

    Eğitimin kapanışına katılan Nilüfer Belediye Başkan Yardımcısı Remzi Çınar da konunun halk sağlığı açısından önemine dikkat çekerek, “Halkın tamamını ilgilendiren, belki de çok az kişinin bilgi sahibi olarak karar verdiği süreçte bunların yansımaları hep toplum üzerinden çözümlendi. Bu süreçlerin sıkıntılarını hep toplum çekti. Burada ne kadar şeffaf ne kadar gözlenebilir bir süreç oluşturabilirsek o kadar az sorunla karşılaşacağımızı düşünüyorum” dedi.

    Eğitim sonunda katılımcıların da değerlendirmeleri alındı. Etkinliğin faydalı olduğunu dile getiren katılımcılar, çalışmalarında edindikleri bilgilerin büyük katkı sağlayacağını dile getirdiler.

    Nilüfer Belediye Başkan Yardımcısı Remiz Çınar da, belediye çalışanlarına teşekkür ederek katılım belgelerini verdi.

  • Levent Üzümcü Nilüferli gençlerle buluştu

    Levent Üzümcü Nilüferli gençlerle buluştu

    Nilüfer Belediyesi Kütüphane Müdürlüğü’nün, Yılın Yazarı etkinlikleri kapsamında yazar, şair ve oyuncuları okurlarla buluşturduğu söyleşileri büyük ilgi görüyor. Yılın Yazarı etkinliklerinin bu seferki konuğu sevilen tiyatro ve sinema oyuncusu Levent Üzümcü oldu.

    Nilüfer Belediyesi Üçevler Kütüphanesi’nde düzenlenen söyleşide Levent Üzümcü, Ahmet Yesevi Anadolu Lisesi ve Şahinler Anadolu Lisesi’nden gelen öğrencilerle bir araya geldi.  Üzümcü Sait Faik Abasıyanık’ın Seçme Hikayeler kitabından Sivriada Geceleri hikayesini öğrenciler için okudu.

    Hikayeyi keyifle dinleyen gençler, okumanın bitmesinin ardından Levent Üzümcü’ye hem usta yazar Abasıyanık ile ilgili hem de sanatçının kendi hayatıyla ilgili sorular yönelttiler.

    Böyle bir söyleşiye katılmanın kendisi için bir onur olduğunu söyleyen Üzümcü, “Kitap okumak, sizin izlediğiniz dizi ve filmler gibidir aslında. İnsanlar okudukça kendi filmlerini çekerler. Kendi baktıkları gibi bakarlar hayata. Bir yazarın yazmış olduğu hikayeye onun penceresinden size bir kapı açılır. Siz de onun gördüklerini görürüsünüz, siz de kitap okursanız kendinize bir dizi çekersiniz” diye konuştu.

    Okuduğu Sivriada Geceleri hikayesine değinen Üzümcü şöyle devam etti: “Sait Faik Abasıyanık’ın en çok sevilen hikayelerinden bir tanesi Sivriada Geceleri. Asılında hayata bakışla ilgili bir hikaye. Yaşam gayesiyle yanıp tutuşan insanlarla, onların baktıkları hayattan başka şeyler gören insanların hikayesi. Bu yüzden edebiyat var. Bazı insanlar olanı görür bazı insanlar da olanın arkasındakini. Olanın arkasındakini gören insanların sayısı pek fazla değildir. Sait Faikler işte öyle çıkar.’

    “Okumanın kişiye neler kazandıracağı”na ilişkin bir soruyu da yanıtlayan Levent Üzümcü, “Eğer hayata baktığınız pencereyi büyütmek isterseniz, okuduğunuz kitaplar sizi her zaman başka bir kitaba taşıyacaktır. Senin görsel hafızan bu kitapları okuduğun zaman hareketlenir. Görsel hafızası hareketlenen insanın da görmediği şeyleri canlandırmak gibi bir özelliği başlar. Kendini seven insan okumalıdır. Kendini seven insan okursa kendi dünyasına olan saygısı sevgisi artar’ dedi.

    Söyleşinin ardından Nilüfer Belediyesi Kütüphaneler Müdürü Şafak Baba Pala Levent Üzümcü’ye anmalık hediye ederek, Nilüfer Belediye Başkanı Turgay Erdem adına teşekkür etti. Söyleşiye katılan öğrencilere de Nilüfer Belediyesi Kütüphaneleri tarafından Sait Faik Abasıyanık’ın Seçme Hikayeler kitabı hediye edildi.

  • Atölye Nilüfer’e “Sürdürülebilir İş Ödülü”

    Atölye Nilüfer’e “Sürdürülebilir İş Ödülü”

    Sürdürülebilirlik Akademisi tarafından düzenlenen 9. “Sürdürebilir İş Ödülleri” İstanbul’da Fairmont Quasar’da düzenlenen törenle sahiplerini buldu. Nilüfer Belediyesi, “Sosyal Etki” kategorisinde “Atölye Nilüfer-Kodlama ve Beceri Atölyeleri” ile ödüle değer görüldü.

    Kurumların, ekonomik, çevresel ve sosyal etkiye sebep olmuş projelerini öne çıkarmayı ve geniş kitleler ile paylaşmayı hedefleyen “Sürdürebilir İş Ödüller” bu yıl 15 kategoride verildi. Nilüfer Belediyesi organizasyonda, özellikle sosyo-ekonomik düzeyi düşük olan çocukları ve gençleri geleceğe hazırlamak, gelişen teknolojiyle dünyada hızla yayılan “Kendin yap” kültürünü yaygınlaştırmak amacıyla ‘3 Boyutlu Yazıcı, Kodlama’ ile ‘Ahşap Modelleme’ konularında eğitim ve atölyelerin gerçekleştirildiği Atölye Nilüfer ile yer aldı.

    Türkiye’nin önde gelen akademisyenlerinden ve bağımsız uzmanlarından oluşan jüri üyeleri yapılan değerlendirme sonunda Nilüfer Belediyesi’nin Atölye Nilüfer – Kodlama ve Beceri Atölyeleri projesi, ödüle layık görüldü. Nilüfer Belediyesi’nin ödülünü Nilüfer Belediyesi Başkan Vekili Yalçın Işıkyıldız, jüri üyesi Prof. Dr. Esin Bozyazı’nın elinden aldı.

    Nilüfer Belediye Başkanı Turgay Erdem adına ödülü alan Başkan Vekili Yalçın Işıkyıldız emeği geçenlere teşekkür ederek, başarılı çalışmaların devamını diledi.

  • Hanau ve Nilüfer’in gençleri Türkland’i birlikte izledi

    Hanau ve Nilüfer’in gençleri Türkland’i birlikte izledi

    Nazım Hikmet Kültürevi, Türk-Alman ilişkilerini ve farklı kültürler içerisinde kimlik arayışına ışık tutan Türkland adlı multimedya okuma performansına ev sahipliği yaptı. Performansı, We Are Here Together Projesi “Gençlik Köprüsü Türkiye-Almanya” programı doğrultusunda Nilüfer Belediyesi’nin kardeş kenti Hanau’dan gelen konukları da Nilüferli gençlerle birlikte izledi.

    Dilşad Budak Sarıoğlu’nun kendi hikayesini anlattığı romanından uyarlanan multimedya okuma performansı Türkland, mizahi bir üslupla göç, kimlik, Türk-Alman tarihi ve ilişkileri gibi kavramları ele alıyor. Yönetmenliğini İrem Aydın’ın üstlendiği oyunda Dilşad Budak Sarıoğlu’na sahnede Ilgıt Uçum eşlik etti. Almanya’nın 15 şehrinde izleyiciyle buluşan Türkçe dilinde ve Almanca üst yazıyla sahnelenen oyun izleyenlerden alkış aldı.

    Bir saati aşkın oyun sonunda Dilşad Budak Sarıoğlu ve Ilgıt Uçum’un katılımıyla söyleşi gerçekleşti. Projede kendi hayatından kesitler sunduğunu vurgulayan Dilşad Budak Sarıoğlu, “Türkland aslında göç konusu örneğinde zaman ve coğrafya ötesi bir insanlık sorununu anlatmaya çalışıyor. ‘Arada kalmışlığı, ait olamamayı’ hiç deneyimlememiş bir insan var mıdır bu dünyada? Birbirimizi ötekileştirmek için o kadar çok bahanemiz var ki, hiç kimse bir gün bir yerlerde ötekileştirilmekten kaçamıyor. Biz seyircilerimizle insanlığın bu ortak deneyiminde buluşuyoruz. Ben de iki kültür arasında yaşamış biri olarak duygularımı kaleme aldım. Almanya’da yaptığım politik mücadeleler üzerine Türkiye’ye yerleştim. Ancak çok zorlandım adapte olmak için. Yıllarca yaşananları ve birikimleri oturup yazdım. Kendimi gözden geçirmek için kaleme sarılırken, konu toplumsal açıdan bakışa doğru gitti. Yazdıkça hem kendimi daha iyi anlıyordum, hem de bilmeyenlere bizi anlatıyordum. Türkland aslında göç konusu örneğinde zaman ve coğrafya ötesi bir insanlık sorununu anlatmaya çalışıyor” dedi.

    Gecenin sonunda Nilüfer Belediyesi Başkan Yardımcısı Zafer Yıldız, oyuncular Ilgıt Uçum ve Dilşad Budak Sarıoğlu’nu performanslarından dolayı kutlayarak teşekkür etti.