Etiket: nilüfer belediyesi

  • Nilüferli hentbolculardan sezona sıkı hazırlık

    Nilüferli hentbolculardan sezona sıkı hazırlık

    Nilüfer Belediyespor Erkek Hentbol Takımı, 10 Eylül 2022 tarihinde başlayacak olan Hentbol Erkekler Süper Ligi öncesinde yeni sezon antrenmanlarına kendi tesislerinde başladı.

    Önce Bursa Medicana Hastahanesi’nde sağlık kontrolünden geçen sporcular, Teknik Sorumlu Okan Gültekin yönetimindeki çalışmalarını günde çift idman olarak sürdürüyor. Nilüferli hentbolcular yoğun olarak fizik- kondisyon ve taktik antrenmanları yapıyor.

    Milli Takım’da bulunan Hüseyin Bereket ve Fatih Çalkamış dışında tam kadro yürütülen çalışmalar neşe içinde geçiyor.

    Hentbol Erkekler Süper Ligi 2022-2023 sezonu fikstür çekimi 21 Ağustos 2022 tarihinde Ankara’da yapılacak.

    Yeni sezon öncesinde 6 dış transfer gerçekleştiren Nilüfer Belediyespor Erkek Hentbol Takımı şu isimlerden oluştu:

    Hüseyin Bereket, İsmet Erten, Mirhan Kasarcı (Kaleci), Furkan Özcan, Ertuğ Işıkdoğdu (Sol kanat), Fatih Çalkamış, Alican Göçmen, Egemen Çakır (Sol oyun kurucu) Durmuş Mutlu, Ahmet Aydın (Sağ kanat) Özgür Sarak, Mertcan Kenaryol (Sağ oyun kurucu) Atila Zaman, Erdoğan Sürer (Pivot)
    Enes Gümüşok, Ramazan Mutlu (Orta oyun kurucu)

  • Çalı Köy Filmleri Festivali sona erdi

    Çalı Köy Filmleri Festivali sona erdi

    Nilüfer Belediyesi’nin Çalı Çevre ve Kültür Derneği ile bu yıl 6. kez düzenlediği Çalı Köy Filmleri Festivali bu yıl da katılımcıları birbirinden değerli filmlerle ve yönetmenlerle buluşturdu.

    Çalı Futbol Sahası’nda 3 gün boyunca sinema tutkunlarına film şöleni yaşatan festival büyük ilgi gördü. Çok sayıda filmin yanı sıra değerli yönetmenlerin de yer aldığı festivalin son günü yoga etkinlikleri ile başladı. İsmail İfşa’nın eğitmenliğinde gerçekleşen “3 Boyutlu Yapılar” konulu atölye de ilgi gördü. Atölyeye katılanlar yaklaşık üç saat boyunca köy evlerinden yola çıkarak 3 boyutlu evlerini tasarladı.

    Festival çerçevesinde Akademisyen Ali Gençoğlu ve Mert Arık’ın katılımıyla “Bataklı Damın Kızı Aysel’den Günümüze Köy Filmleri” başlıklı söyleşi de gerçekleşti. Türk sinemasının ilk köy filmi olarak kabul edilen yapımın konuşulduğu söyleşide , 1950’lerden günümüze popüler köy melodramlarının süreci ele alındı.

    Sinemaseverlerin büyük ilgi gösterdiği etkinlikte Kısa Film Yarışması’ndan seçkiler de sinemaseverlerin beğenisine sunuldu. Bu doğrultuda Mehmet Köprü’nün “ Goca Yörüğün Tohumları”, Deniz Telek’in “ Anuş”, Cemalettin Baş’ın “Düğün Fotoğrafı”, Nursel Doğan’ın “Huşbe”, Evrim İnci’nin “ Bulak” , Şeyma Kavak Gökçek ile Orhan Umut Gökçek’in “Son” isimli filmi ile Ali Rıza Erdemir’in “Vesikalık” isimli filmleri gösterime sunuldu. Gösterimler sonunda filmlerin yönetmenleri de izleyenlerle söyleşide bir araya gelerek film yapım süreçlerini anlattı.

    Festivalde, çekimleri Nilüfer Belediyesi’nin desteğiyle Bursa’da yapılan “Ali’nin Tabiatı” isimli film de izleyici ile buluştu. Yaklaşık bir buçuk saat süren gösterim sonunda yönetmen Levent Çelik ile oyuncular Çağla Acar, Zeynep Çelik Küreş ve Bursa Koordinatörü Cihan Çay sinem meraklıları ile buluştu. Nilüfer Belediyesi’ne desteklerinden dolayı teşekkür eden Levent Çelik, “Filmi, Ayva Mahallesi’nde çektik. Alevi geleneğinin ele alındığı, ritüelleri işlediğimiz farklı bir çalışma oldu. Modern dünyada doğayı korumaya yönelik söylemler olsa da, duyarlılık tartışılır durumda. Geçmiş dönemlerde doğayı korumaya yönelik adımlar atıldığını görüyoruz. Yerel kültürlerdeki ekolojik yaklaşımları incelerken hikaye ortaya çıktı. Günümüz dünyasını da içine alan gelenek ve moderniteyi harmanlayan farklı bir çalışma ortaya çıktı” dedi.

    Festivalin son gecesinde Çalı Köy Filmleri Kısa Film Yarışması’nın ödül töreni de düzenlendi. Genç sinemacıları desteklemek ve üretimlerini daha fazla seyirciyle buluşturmak amacıyla düzenlenen yarışmaya 114 kısa film başvurdu. 8 kişilik ön jüri değerlendirmesi sonunda 11 film finalist oldu. Ayris Alptekin, Doc. Dr. Gül Yaşartürk ve Banu Sıvacı’nın ana jüriliğini yaptığı değerlendirmelerde Orhan Umut Gökçek’in ‘Son’ adlı yapımı birinci olurken, Ali Rıza Erdemir’in ‘Vesikalık’ ikinci, Evrim İnci’nin ‘Bulak’ adlı filmi de üçüncü oldu. Yarışma çerçevesinde Murat Yüksel imzalı ‘Jeotermal Yetti Gari’ de jüri özel ödülüne layık görüldü. Dereceye giren yapımların yönetmenleri düzenlenen törende ödüllerini aldı.

    Festivalin finalinde coşku dolu bir konser vardı. Bursalı sevilen grup Denden’in verdiği konseri izleyenler keyifli anlar yaşadı.

  • Çalı Köy Filmleri Festivali’nde dopdolu gün

    Çalı Köy Filmleri Festivali’nde dopdolu gün

    Çalı Köy Filmleri Festivali, ikinci gününde sinema tutkunlarına keyifli bir hafta sonu yaşattı. Nilüfer Belediyesi’nin Çalı Çevre ve Kültür Derneği (ÇEKÜDER) iş birliğiyle bu yıl 6’ncısını gerçekleştirdiği festival, katılımcılarına açık havada film izleme keyfi yaşatırken, düzenlenen etkinliklerle de farklı deneyimler sunuyor.

    Festivalin ikinci gününe Canan Emir ile yoga yaparak başlayan festival katılımcıları, İsmail İfşa eğitmenliğinde gerçekleştirilen “Kamera Obscura Yapımı” atölyesine de katıldı. “Düdük”, “Gaz”, “Abella’nın Yolculuğu”, “Jeotermal Yetti Gari”, “Okul Traşı”, “Yola Devam” filmlerinin gösteriminin yapıldığı festivalde, yönetmen, senarist ve oyuncuların katıldığı üç ayrı söyleşi gerçekleştirildi.

    Aydınlılar’ın, jeotermal santrallere karşı yürüttüğü çevre mücadelesini konu alan “Jeotermal Yetti Gari” filminin yönetmeni Murat Yüksel, “Abella’nın Yolculuğu” filminin yapımcısı Evrim İnci ve yardımcı yönetmeni Yasin Erdağ’ın katıldığı ve moderatörlüğünü Turan Kubulay’ın yaptığı söyleşide, filmlerin yapım süreçleri, hikaye anlatımları, kurgu biçimleri ve senaryoları üzerine konuşuldu.

    Günün ikinci söyleşisine de oyuncu, yönetmen ve yapımcı Ezel Akay konuk oldu. Hamit Ön’ün moderatörlüğünü üstlendiği “Bir Film Yapmak” isimli söyleşide Ezel Akay, festival katılımcılarıyla içten ve keyifli bir söyleşi gerçekleştirdi. Film yapmak için arzunun olması gerektiğine dikkat çeken Ezel Akay, “Bu da çok basit bir şey değil. Bir takım insanlar, bir takım işleri derin bir arzu sayesinde yapıyorlar. Hikaye anlatmayı istemek lazım. Bazı insanlar hikaye dinlemeyi sever, bazıları da anlatmadan duramaz. Fıkra anlatırlar, şaka yaparlar, yaşadıklarını öykülendirirler. Biraz yetenek ve arzu gerekiyor. Sonrasında bir cep telefonu yeter” diye konuştu.

    Günümüzde sinema filmi yapmak isteyenlerin elinde çok zengin bir arşiv olduğunu söyleyen Akay, “Kısa filmler, deneysel çalışmalar, fotoğraf teknikleri o kadar zengin bir arşiv var ki artık sinema yapmak isteyenlerin elinde, çekemeyenleri biz kabul etmiyoruz” dedi.

    Köy filmlerini detaylardan oluşan, hikayesi olmayan ancak atmosferi olan film tipleri olarak nitelendiren Ezel Akay, köy filmlerinin de artık bir klişesinin oluştuğunu söyledi. Akay konuşmasına şöyle devam etti: “Köy filmlerini sevmiyorum. Ben çizgi roman okuyarak büyüdüm. Oyuncaklı, canlı, trajik, insanı yerinden oynatacak, izlendikten sonra dünyayı değiştirme arzusu veren filmlerden hoşlanıyorum. Eğlencelilik meselesini de bir tür artistik strateji olarak görüyorum. İnsanlara haz vermezseniz hiçbir şey alamazsınız. Bunun yollarından biri de eğlendirmektir. Eğlenmeyi sadece gülmek olarak düşünmeyin. Hep birlikte bir salon dolusu insanın ağlaması da bir eğlence. Merak, bulmaca çözme, sürpriz, gizemi ortaya çıkarma bunlar haz verici şeyler. Ben bu haz verici olmayı, bir artistik strateji olarak benimsedim. Bana uydu. İnsanın karakterine, dünya görüşüne uymalı. Bir acı ilacı, şekerlemeye sararak seyirciye sunmak gibi. Söylenen, anlatılmak istenen her şey de anlaşılır oluyor bu eğlence ve haz sayesinde. Bu, politik bir tavır.”

    Filmlerinde kullandığı renk seçimleri üzerine gelen bir soru üzerine Ezel Akay, renklerin kurma eyleminin önemli bir unsuru olduğunu, renkleri de atmosfere göre seçtiğini söyledi. Akay, “Dünyada bir yönetmenin renklerden anlamaması, filmine uygun renk seçmemesi düşünülemez bir şey. Film kültürü böyle gelişti. Ancak Yeşilçam’ın kusurudur bu. Bu tür görsel dünyaya çok az önem verilmiş. Yeni nesil bu yönde ciddi bir kültüre sahip oldu. Filmlerin atmosferiyle ilgileniyoruz farkında olmadan. Hikayesinden önce nasıl anlatılıyor bize seyirci olarak bu ilgi çekici geliyor. Renk, müzik, ses, oyuncuların yüzü, kadraj, kameranın nasıl gösterdiği bütün bunlar atmosferi yapan şeyler ama gözümüzle gördüğümüz için ilk dikkatimizi çeken renkler oluyor. Özellikle renklerde tutarlılık varsa bunu hissediyoruz. Ben de konu nasıl bir atmosfer gerektiriyor diye düşünüyorum.
    Renk, kurma eyleminin önemli bir unsuru. Tezatlar, örneği tarih anlatılırken benim aklıma kızıl renk geliyor. Nedeni önemli değil” dedi.
    Türkiye’de beğendiği yönetmenler olduğunu ancak bir idolünün olmadığını söyleyen Akay, “Uluslararası alanda var. Birbirine benzemeyen yönetmenleri çok beğeniyorum” dedi.

    Seçilen konunun, seçilen teknikle organik bir ilişkisi olması gerektiğini vurgulayan Ezel Akay, estetik tercihlerin hikayeye uygun olduğunda, teknolojinin çok önemi kalmadığını ifade etti. Akay, “Zevkinizin, görüşünüzün, arzunuzun, beğendiğiniz şeylerin olması lazım. Taklit etmek hiç kötü bir fikir değil. Beğendiğiniz bir sanatçıyı taklit ederek, onun gibi düşünerek kendi hikayenizi kendi kimliğinize uygun hikayelere yaklaşabilirsiniz” diye konuştu. Ezel Akay, festival katılımcılarının sorularını da yanıtladı. Söyleşinin ardından Nilüfer Belediye Meclisi Üyesi Osman Uçar, Ezel Akay’a plaket vererek teşekkür etti.

    Festivalde ilgiyle izlenen filmlerden biri olan Okul Tıraşı filminin ardından da bir söyleşi düzenlendi. Festival katılımcılarıyla bir araya gelen Okul Tıraşı filminin yönetmeni Ferit Karahan, senaristi Gülistan Acet ve oyuncularından Mahir İpek’in yer aldığı söyleşide, filmin senaryosunun hazırlık, karakter seçimi ve çekim süreci paylaşıldı.

    Ferit Karahan, politik filmler yaptığını, politik filmlerin insana dair olması gerektiğini ve insan ruhuyla ilgilendiğini belirtirken, Gülistan Acet de, Okul Tıraşı filminin herkesin kendi hikayesine dair bir şeyler anlattığını söyledi. Oynamaya karar verdiği filmin senaryosunu okurken, aynı zamanda canlandırdığını söyleyen Mahir İpek de, Okul Tıraşı filminin aktörlük adına kendisine çok şey kattığını söyledi.

    Mahir İpek, “Kafamda canlandıramadığım filmde çalışmak istemiyorum. Bu da öyle bir hikayeydi. Senaryo dili, sinema için yazılmış değildi. Hayatın içindeydi. Bu benim oyunculuk yolculuğumda yeni bir eğitim oldu. Aktörlük adına bavuluma çok şey koydum” diye konuştu. Söyleşinin ardından Nilüfer Belediyesi Kültür ve Sosyal İşler Müdürü Nejla Aslan, konuşmacılara teşekkür etti. Çalı Köy Filmleri Festivali’nde ikinci gün gösterimleri Yola Devam filmiyle sona ererken, gecenin sonunda Kosmonotosman da, dj performansıyla festivale katılan yüzlerce kişiyi coşturdu.

  • Nilüfer’in bitki işleme tesisine BEBKA’dan hibe

    Nilüfer’in bitki işleme tesisine BEBKA’dan hibe

    Uzun zamandır Nilüfer Belediyesi Kent Bostanları’nda deneme amaçlı tıbbi aromatik bitki üretimi yapan Nilüfer Belediyesi, elde ettiği sonuçları ilçedeki üreticilerle paylaşıp onlara yeni olanaklar sunuyor. Nilüfer’deki çiftçileri, tıbbi ve aromatik bitki üretimine teşvik edecek çalışmalar yapan Nilüfer Belediyesi bu hedefle, “Nilüfer Tıbbi ve Aromatik Bitki İşleme Tesisi” Projesi hazırladı.

    Bu proje ile Nilüfer’in yanı sıra çevre il ve ilçelerde yetiştirilen lavanta, nane, biberiye, adaçayı, ölmez otu, melisa, tıbbi papatya, kekik, defne gibi tıbbi aromatik bitki türlerinin distilasyon yöntemiyle işlenerek üreticilerin ürünlerine katma değer sağlanması hedefleniyor. Yetiştirilen ürünler için pazarlama imkanın artırılması ve istihdam alanını genişletmeye katkı sağlayacak yenilikçi bir iş modeli oluşturması planlanan “Nilüfer Tıbbi ve Aromatik Bitki İşleme Tesisi Projesi” BEBKA 2022 Kırsal Kalkınma Mali Destek Programı kapsamında hibe almaya hak kazandı.

    Nilüfer Belediyesi’nin projesi, 2022 Yılı Kırsal Kalkınma Mali Destek Programına,  Bursa, Eskişehir, Bilecik illerinden başvuruda bulunan toplam 45 proje arasından destek verilecek 16 proje arasında yer aldı.

    Nilüfer Belediyesi İklim Değişikliği ve Sıfır Atık Müdürlüğü ile Strateji Geliştirme Müdürlüğü Nilüfer İnovasyon Merkezi tarafından geliştirilen proje yakın zamanda hayata geçirilecek. Hasanağa Mahallesi’nde kurulacak olan Tıbbi ve Aromatik Bitki İşleme Tesisi ile lavanta, nane, biberiye, adaçayı, ölmez otu, melisa, tıbbi papatya, civanperçemi, ıtır, kekik ve defne gibi tıbbi ve aromatik bitki türleri distilasyon yöntemiyle işlenecek. Distilasyon işlemi sonucunda uçucu yağ, hidrosol elde edilecek. Ayrıca elde edilen yağ ve hidrosol; sabun ve krem gibi katma değeri yüksek ürünlerin üretiminin yanı sıra ilaç, kozmetik ve kimya sanayinde de hammadde olarak değerlendirilecek.

    Kurulacak olan Tıbbi ve Aromatik Bitki İşleme Tesisi, tarımsal üretim oranı ve ürün çeşitliliği yüksek olan Nilüfer ilçesinde kaynakların daha iyi kullanılmasını sağlayacak. Tesis bölgedeki biyolojik çeşitliliğin artırılmasına ve korunmasına katkıda bulunacak. Ayrıca tesiste işlenen tıbbi ve aromatik bitki atıkları da kompost organik gübre haline getirilecek. Böylece proje ile çevreyi koruyan ve sürdürülebilir bir ekosisteme de katkı sağlanmış olacak.

  • Çalı Köy Filmleri Festivali başlıyor

    Çalı Köy Filmleri Festivali başlıyor

    Nilüfer Belediyesi ile Çalı Çevre ve Kültür Derneği’nin (ÇEKÜDER) ilkini 2016 yılında düzenlediği ve giderek daha geniş bir kesim tarafından takip edilen Çalı Köy Filmleri Festivali, bir kez daha sinema tutkunları ile buluşmaya hazırlanıyor. Bu yıl 6. kez Çalı Futbol Sahası’nda düzenlenecek olan Çalı Köy Filmleri Festivali 29-30 ve 31 Temmuz tarihleri arasında sinemaya ilgi duyanları buluşturacak.

    Meraklılarına açık havada, doğanın kalbinde film izleme imkanı sunan festivalde, kısa ve uzun metrajlı film gösterimleri, yönetmen söyleşileri, atölye çalışmaları ve konserler gerçekleştirilecek. Dopdolu bir programın olduğu ve isteyenlerin kamp da yapabileceği Çalı köy Filmleri Festivali’nin açılışı, 29 Temmuz Cuma akşamı saat 19.00’da “ Film Müzikleri” konseriyle olacak. Açılış konuşmalarının ardından da Reis Çelik’in  Ölü Ekmeği isimli filmi gösterime sunulacak. Film gösteriminin ardından da Reis Çelik’in katılımıyla söyleşi gerçekleştirilecek. Açılış gecesinin ikinci filmi de Emre Kayiş’in “Anadolu Leoparı” isimli filmi olacak.

    30 Temmuz Cumartesi günü festival yoga etkinliğe ile başlayacak. Ardından Gizem Gençler, “Kamera Obscura Yapımı” konulu atölye düzenleyecek. İkinci günde, Kısa Film Yarışması’ndan seçkiler de izleyici ile buluşacak. Bu kapsamda Ege Karakurt’un “Düdük”, Utku Çırak’ın “Gaz” , Enis Manaz’ın “Abella’nın Yolculuğu “, Murat Yüksel’in “Jeotermal Yetti Gari” isimli filmleri izlenime sunulacak.

    Aynı gün saat 17.45’te yönetmen Ezel Akay   “ Bir Film Yapmak” konulu söyleşi gerçekleştirecek. Yönetmen Ferit Karahan, “Okul Traşı” isimli filminin gösterimi sonrasında da Senarist Gülistan Acet  ile birlikte söyleşi gerçekleştirecek. Gecenin son filmi Panah Panahi ‘nin Hit The Road ‘( Yola Devam) isimli filmi olacak. Gece DJ Kozmonotosman ‘ın performansı ile renklenecek.

    Festivalin üçüncü gününde de etkinlikler, yoga ile başlayacak, ardından da yine Gizem Gençler   “3 Boyutlu Yapılar” konulu atölye düzenleyecek. Ali Gençoğlu ve Mert Arık’ın katılımıyla “Bataklı Damın Kızı Aysel’den Günümüze Köy Filmleri” başlıklı söyleşinin ardından yine Kısa Film Yarışması’ndan seçkiler sinemaseverlerin beğenisine sunulacak. Bu kapsamda Mehmet Köprü’nün “ Goca Yörüğün Tohumları”, Deniz Telek’in “ Anuş”, Cemalettin Baş’ın “Düğün Fotoğrafı”, Nursel Doğan’ın “Huşbe”, Evrim İnci’nin “ Bulak” , Şeyma Kavak Gökçek ile Orhan Umut Gökçek’in “Son” isimli filmi ile Ali Rıza Erdemir’in “Vesikalık” isimli filmleri gösterime sunulacak.

    Festivalde, yönetmen Levent Çelik, “Ali’nin Tabiatı”  isimli filminin gösterimi sonrasında katılımcılarla söyleşi gerçekleştirecek. Festival’in üçüncü gecesinde Çalı Köy Filmleri Kısa Film Yarışması Ödül Töreni   düzenlenecek ardından . Denden konseri ile kapanış yapılacak.

    Çalı’daki festival alanında ücretsiz olarak kamp yapmak isteyenler https://www.califilmfest.com/ linkinden hem kayıt yaptırabilir hem de bilgi alabilir.

  • Nilüfer’de çocuklarla atölye çalışması

    Nilüfer’de çocuklarla atölye çalışması

    Nilüfer Belediyesi’nin edebiyat ve sanat dünyasına kazandırdığı yazı evleri, konuklarını ağırlamaya, çalışmalara ilham olmaya devam ediyor. Yazı evlerine gelen konuklar, düzenlenen atölye çalışmalarıyla da çocuklarla bir araya geliyor.

    Yeni çocuk kitabı için çalışmalarını Göl Yazıevi’nde sürdüren yazar Nermin Ferhan Karamuti ile çizer Neslihan Özceylan da, Nilüfer Belediyesi Üçevler Kütüphanesi’nin çocuk okurlarıyla atölye çalışması gerçekleştirdi.

    Nilüfer Belediyesi’nin İklim Yılı ile bağdaşan atölyede çocuklar, ilk olarak yazar Nermin Ferhan Karamuti’nin doğa ve temiz bir dünya temalı “Benim Ağacım” adlı şiirini okudu. Neslihan Özceylan’dan da temel çizim teknikleri konusunda bilgi alan çocuklar, ardından hayal güçlerini konuşturarak sıra dışı ağaç resimleri çizdi. Keyifli geçen günde çocuklar, zihinlerindeki dünyayı, temiz bir doğayı, çizdikleri ağaç resimlerine yansıttı. Yazar Nermin Ferhan Karamuti, “Çevre Dedektifi” adlı kitabından çocuklara bahsederken, Neslihan Özceylan da, çocukların isteklerine göre çeşitli obje ve hayvanları barındıran bir ağaç resmi çizdi.

     

    İklim krizi ile çözüm yolları ve hayal kurma becerisine yönelik çocuklarda farkındalık oluşturma amacıyla atölye çalışması gerçekleştirdiklerini belirten Nermin Ferhan Karamuti, “Çocukların içinde var olan hayal güçlerini, farkındalıklarını çizimle, hikayeyle anlatmalarını istedik Resim çizmenin ve yazmanın evrensel sanat olduğunu, kuralsız bir iş olduğunu, her çocuğun özgüveniyle ve hayal gücünü kitaplarla pekiştirdiğinde pek çok şey yapabildiğini göstermek istedik” diye konuştu.

    Çocuklara büyük değer verdiğini, çocuklar için yazıp onların hayallerinden beslendiğini ifade eden Karamuti, “Çocukların, dünyayı daha iyi yerlere getirip, değiştirebileceklerine inanıyorum. Benim Ağacım adlı şiirimle benim zihnimdeki ağacın nasıl olduğunu, neyi ifade ettiğini onlara hatırlatmak istedim. Çocuklardan da hayallerinde kurdukları gerek çevre, gerek doğa kirliliğiyle ilgili, gerekse kendi içlerinde oluşturdukları ağacı çizmelerini istedik. Nasıl bir dünya, ağaç, evren görmek istiyorlarsa onu kağıda döktüler” dedi.

  • Akademisyenler mübadil kültürü ve sanatını paylaştılar

    Akademisyenler mübadil kültürü ve sanatını paylaştılar

    Lozan Antlaşması’nın 99. yılında Nilüfer Belediyesi’nin ev sahipliğinde gerçekleşen, Rumeli ve Balkan Türklerinin bir araya geldiği Büyük Mübadil Buluşması’nın ikinci gününde akademisyenlerin katılımı ile panel düzenlendi.

    Lozan Mübadilleri Vakfı, Bursa Lozan Mübadilleri Kültür ve Dayanışma Derneği, Demirtaş Lozan Mübadilleri Kültür ve Dayanışma Derneği iş birliğiyle düzenlenen Büyük Mübadil Buluşması kapsamındaki panelde, akademisyenler, mübadele dönemini ve mübadillerin, anıları, yaşam tarzları ve kültürlerinden örnekler verdi.

    Görükle’de yer alan Çağdaş Eğitim Kooperatifi Sanat Merkezi’nde gerçekleştirilen panele Nilüfer  Belediye Başkanı Turgay Erdem, geçmiş dönem Nilüfer Belediye Başkanı ve Bursa Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Mustafa Bozbey, Lozan Mübadilleri Vakfı Başkanı Arif Ümit İşler, Bursa Lozan Mübadilleri Kültür ve Dayanışma Derneği Başkanı Ali Korkut, Türkiye’nin dört bir köşesinden mübadiller ile mübadil dernekleri başkan ve üyeleri katıldı.

    Öğretim Görevlisi Gurbet Gökgöz Bilen, panelde, “Yüzüncü yılın arifesinde Lozan’ın değerlendirilmesi” sunumunda cumhuriyetten günümüze kutlanan Lozan bayramlarını, tarihi meselelerin Lozan’a bakışını nasıl değiştirdiğini paylaşırken, dönemin gazetelerinin manşetlerini süslediği Lozan haberlerine yer verdi. 23 Temmuz 1908 tarihiyle birlikte Türklerin, Türklük bilincinde çok önemli bir aşamaya ulaştığını belirten Bilen, Lozan’ın 1908’den 1935’lere kadar Hürriyet Bayramı olarak kutlandığını söyledi. Lozan’a bakışın ilk anda sulh ve barış olarak görüldüğünü, 1929 yılında İsmet Paşa Günü olarak kutlandığını, 1935’ten sonra ülkenin resmi bayramları netleştirilirken Lozan günleri bunun dışına çıkarıldığını söyleyen Bilen, 1946 ile çok partili yaşama geçilmesiyle birlikte Lozan’a bakışın değiştiğini belirtti.

    Gurbet Gökgöz Bilen, 1950’de iktidarın değişmesiyle birlikte Lozan bayram olarak kutlanmak yerine, daha çok hürriyetin yıl dönümü anlayışı başladığını, Lozan bayramlarının yasaklamalarla karşılaştığını ifade etti.

    Mübadele üzerine çeşitli çalışmaları bulunan Doç. Dr. Hülya Bayrak Akyıldız da, mübadelenin edebiyata yansıması ile biz ve öteki anlatısının kuruluşuna değindi. Mübadeleyle birlikte farklılıkların, Türkiye’yi kültürel açıdan bir yandan fakirleştirirken bir yandan da zenginleştirdiğini söyleyen Akyıldız, Yunanistan ve Türkiye’de göçmenlerin gittikleri ülkenin kültürel yapısına etkilerini paylaştı.

    Akyıldız, “Mübadele edebiyatı, bir yandan mübadelenin yol açtığı dönüşümleri, acıları, zorlukları yansıtan bir anlatı kurarken bir yandan da mübadelenin olmasına yol açan süreci ve ona yol açan fikir hareketlerini bir anlatıya oturtarak gerçeği bu anlatı içinde şekillendirir. Mübadele romanlarındaki en büyük karşıtlık Türk Müslüman ve Rum Yunan Hristiyan arasında kuruluyor. Bunlar bazen en yakın dostun, sevgilindir bazen de ihanete uğrayan, isyan edendir. Biz ve öteki sabit değil, değişkendir. Amaçları, duyguları, çıkarları benzemeyen iki insan grubu vardır. Özellikle olayların soğumasından sonra bizde, Yunan edebiyatına nazaran insancıl bakış açısı daha fazla. Halklar kardeştir, trajik aşk öyküleri vardır. Her iki tarafta da insanlık, hak bilen, adil olan insanlar ile gaddar olanlar var. Yazarların bakış açısına, dünya görüşüne göre mübadele romanları şekillenmiş” dedi.

    Doç. Dr. Mehmet Söylemez de “Türkülerin Göçü” başlıklı sunumunda Kapadokyalı Rumlar üzerinden mübadele öncesi ve sonrasında getirilmiş olan Türkçe şarkı ve türküler, ağıtlar, ninniler ve oyun havaları ile mübadele sonrasında öğrenilmiş Türkçe ve Yunanca şarkılara değindi. Söylemez, bunlara ilişkin arşiv kayıtlarını da katılımcılarla paylaştı. Söylemez, Anadolu kökenli her Rum köyünde, Türkçe konuşan ya da türkü söyleyen insanların gün geçtikçe azaldığını, köylerde artık mübadele türkülerinin söylenmediğini belirtti.

    Araştırma Görevlisi Saim Örnek de, Niğdeli mübadiller özelinde “Selanik Muhaciri Kimliği ve Mutfak Kültürü”nü ele aldı. Yemeğin üzerinden birçok şeyin çıkarıldığını söyleyen Örnek, bazı toplumların yedikleriyle özdeşleştiğini belirtti. Örnek, “Yemek, topluluklara dair kimlik ve belleğin en görünür olduğu alanlardan biridir. Ben, yemekleri geçmişi hatırlamada bir araç olarak görüyorum. Her gün gündelik hayatta üretilen muhacir yemekleri onların kimliğini ve atalarının geçmişte ne yaşadığını anlatan bir araç” dedi. Araştırma Görevlisi Saim Örnek, mübadillerin ve yerlilerin yemek ve pişirme çeşitlerinden örnekler de verdi.

    Araştırma Görevlisi Dr. Hasan Münüsoğlu da “Mübadelenin Bellek Mekanları: Anı Evleri ve Müzeler” başlıklı sunumunda, içinde yer aldığı mübadil araştırma projesini paylaştı. Münüsoğlu, Türkiye’deki bazı anı evleri ve müzelerden örnekler vererek, bu mekanların yapıları ve içeriği hakkında bilgiler verdi.

    Panelin sonunda söz alan Nilüfer Belediye Başkanı Turgay Erdem, panele katılan akademisyenlere teşekkür etti. Başkan Turgay Erdem, “Geçen yıldan bu yana bir çalışma içindeydik. Çok önemli ve güzel bir buluşma olduğuna inanıyorum. Değerli akademisyenler de buna katkı sağladılar. Geçmişimizi, geleceğimize daha iyi aktarma konusundaki çabalarından dolayı kendilerine teşekkür ediyorum. Gelecek yıl daha büyük bir buluşma gerçekleştireceğimizi umuyorum” diye konuştu.

  • Nilüferin minik basketçileri sertifikalarını aldı

    Nilüferin minik basketçileri sertifikalarını aldı

    Okulların tatile girmesiyle birlikte öğrencilerin sağlıklı vakit geçirebilmeleri için başlatılan yaz spor okulunun birçok dalında 2’nci dönem eğitimleri tamamlandı. Basketboldan jimnastiğe yüzmeden voleybola kadar bir çok dalda eğitim gören öğrenciler yaz tatillerini spor yaparak geçirdi.

    Nilüfer ilçesi Yüzüncü Yıl Spor ve Gençlik Merkezi’nde profesyonel koç eşliğinde verilen basketbol eğitimini başarı ile tamamlayan Nilüfer’in minik sporcuları da sertifikalarını aldı. Sertifika alan minik sporcuların sevinci görülmeye değerdi. Sertifika almaya hak kazanan öğrenciler koçları ile birlikte fotoğraf çektirdi.

  • Bursa’da kadın derneklerine hijyen eğitimi

    Bursa’da kadın derneklerine hijyen eğitimi

    Bursa Nilüfer Belediyesi, kentteki kadın derneklerine yönelik hijyen konusunda düzenlediği eğitimlerini sürdürüyor. Kadın dernekleri, her yıl aldıkları eğitim sayesinde, mahallelerine gelen ziyaretçilere el emeğiyle hazırladıkları kentin yerel lezzetlerini, sağlıklı gıda ve hijyen kurallarına uygun şekilde hazırlıyor.

    Nilüfer Belediyesi’nin Akçalar Çiftçi Evi’nde gerçekleştirilen gıda işletmelerinde hijyen eğitimine Misi, Dağyenice, Çatalağıl, Çamlıca ve Atlas kadın derneklerinin başkan ve üyeleri katıldı.

    Bursa Uludağ Üniversitesi Ziraat Fakültesi Gıda Mühendisliği bölümünden Prof. Dr. Ozan Gürbüz tarafından verilen eğitimde kadın dernekleri, hijyen konusundaki bilgilerini tazeledi. Doğru temizlik uygulamaları için dikkat edilmesi gereken hususlar ile hijyenin sağlanmasında personelin taşıması gereken sorumlulukları değinen Prof. Dr. Ozan Gürbüz, sulardaki fiziksel, mikrobiyolojik ve kimyasal tehlikeler, su ve besinler aracılığıyla bulaşan hastalıklar, hayvansal ve bitkisel kaynaklı toksinler, organik kirleticiler ve türleri, dezenfektan çeşitleri ve kullanım alanları hakkında da temel bilgileri katılımcılarla paylaştı.

    Eğitime katılan kadın derneklerinin başkan ve üyeleri, merak ettiği sorulara cevap buldu.