Etiket: nilüfer çayı

  • Kaynağında içilebilir olan Nilüfer Çayı neden kirli akıyor?

    Kaynağında içilebilir olan Nilüfer Çayı neden kirli akıyor?

    Uludağ’ın eteklerinde 850 metre rakımlı Aras Şelalesi’nden kaynağını alan, Nilüfer ve Mudanya ilçelerinden geçen Nilüfer Çayı, Bursa Ovası’nda Susurluk Çayı ile birleşerek Karacabey ilçesinden Marmara Denizi’ne dökülüyor. Kestel, Gürsu ve Yıldırım ilçelerinden gelerek Osmangazi ilçesinde birleşen dereler de Nilüfer Çayı’nı besliyor.

    Ovada kilometrelerce menderes çizen akarsudaki koku ve renk değişiminin nedenlerinin araştırılması için kaynağından ve kent merkezindeki farklı noktalardan alınan numuneler, Bursa Teknik Üniversitesi (BTÜ) laboratuvarlarında analiz edildi.

    Çayın kaynağından ve sanayinin ağırlıkta olduğu Osmangazi Panayır Mahallesi’nden alınan numuneler arasında özellikle bazı parametrelerde dikkati çekici oranlarda değişimler kaydedildi.

    Tekstilde sıklıkla kullanılan kostik gibi bazik çözeltilerin etkisiyle, ölçümlerde kaynak suyu ve kirli su karşılaştırıldığında parametrelerin ortalama yüzde 65-70 arttığı görüldü. Aras Şelalesi’nde çıktığında 1,605 ppm olan sodyum miktarı, kirli suyun bulunduğu bölgede 105,04 ppm ölçüldü.

    Kasar (iplik ve kumaş üretimi sırasında oluşan yabancı maddeleri azaltma veya tamamen temizleme) ile merserizasyon (pamuk liflerinin enine şişmesini sağlayarak düzgün silindirik bir görünüm verme, bu şekilde pamuğa yüzey düzgünlüğü ve parlaklık kazandırma) işlemleri ve diğer nedenlerle artan sodyum miktarı, çeşitli sağlık sorunlarına yol açabiliyor.

    Kent merkezinde kirlilik artıyor

    Kaynağında içilebilir özellikle olan Nilüfer Çayı’nın rengi, sanayi atıkları ve boyar maddeler nedeniyle merkez ilçeler Nilüfer ve Yıldırım’da griye dönmeye başlıyor. Suyun renginin özellikle Samanlı bölgesinde simsiyah olduğu dikkati çekiyor.

    Nilüfer Çayı’nın kaynağından itibaren döküldüğü alana kadar olan bölge görüntülendi.

    BTÜ Kimya Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Derya Ünlü, biyobozunur malzemelerle suyu arıtıp kalitesini analiz ettiklerini söyledi.

    Test sonuçlarının, numunelerin alındığı bölgelere göre değişkenlik gösterdiğini belirten Ünlü, “Kaynağından çıkan suyu analiz ettiğimizde parametrelerin hepsi maksimum değerlerin altında olduğu için iletkenlik ve pH açısından oldukça temiz, içilebilir hatta sulamalarda uygulanabilir olduğunu gördük ancak farklı bölgelerden kirli suyu aldığımız zaman bu suların ne tarımsal sulamada kullanabileceğini ne de içilebilir olduğunu analiz ettik.” dedi.

    Ünlü, Nilüfer Çayı’nın tarımsal sulamada kullanılabilmesi için ön arıtmadan geçmesi gerektiğini vurguladı.

    Kirliliğin sanayi ve evsel atıklardan kaynaklandığını ifade eden Ünlü, şunları kaydetti:

    “Tekstil sektörü ağırlıklı bir bölgeden su örneği aldığımızda boyar maddelerin yoğun olduğunu görüyoruz. Kimyasalların daha yoğun olduğu bölgeler var. Ağır metallerin de suyun içine karıştığını analizlerin sonucunda görüyoruz. Organik malzemeler de benzer şekilde suyun içinde bulunuyor. Tekstil endüstrisinin atık suları boya, krom, nişasta, kostik (NaOH) ve asidik atık kimyasallar içerdiğinden çevreye zararlıdır. Kullanılan suyun büyük bir miktarı ön terbiye proseslerinde harcanır. Kumaşların ön terbiye işlemlerinde de bazı yıkamalarda, pH dengelemede, kasar ve merserizasyon proseslerinde kostik kullanılır. Suyun eski haline dönüp kaynağındaki gibi temiz akabilmesi için sanayi sektörünün arıtma tesisi kurması ve bunu geliştirmesi gerekiyor. Önlem alınırsa kaynağında oldukça temiz bu suyun içilebileceğini ve tekrar kullanılabileceğini söyleyebiliriz. Tarımsal sulamada da kullanabiliriz. Şu anki durumda sulamada kullanmaya kalktığımızda bu ekolojik döngü içinde tarımsal kaynakları tüketeceğimiz için insan sağlığına da zarar verecektir.”

    “Ziftten öte bir şey”

    Aras Şelalesi’nde çayın kaynağından içen, elini yüzünü yıkayan Doğa ve Çevre Koruma Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Sedat Güler de suyun büyük bir ihtiyaç olduğuna dikkati çekti.

    Nilüfer Çayı’nın Bursa Ovası’nda da bu temizlikte akması gerektiğini anlatan Güler, “Şehir merkezinde akan su, su değil. Bilhassa şu mevsimde suyun debisi hayli azalmış durumda. Su azaldığı ve atık çoğaldığı için kirlilik daha fazla oluyor. Kışın çaya verilen atıklar belki bu kadar koku ya da kötü görüntü yaratmıyor çünkü su bol. Yazın tamamen atık haline dönüşüyor.” diye konuştu.

    Mudanya ilçesi kırsal Çayönü Mahallesi’nde yaşayan Mehmet Güleç (74), gençlik yıllarında bu suda yüzdüklerini hatta içtiklerini belirtti.

    Balık tuttukları, hayvanlarına su içirdikleri, bulgur kaynattıkları, çamaşır yıkadıkları çayın durumuna üzüldüklerini dile getiren Güleç, şöyle devam etti:

    “Dere boyuna gelip ağlamamız gerekiyor ama gelemiyoruz çünkü çok kötü kokuyor. Şu anda kullanılacak bir vaziyeti yok. Çocukluğumuz, gençliğimiz buralarda geçti. Geçen sene barajımızda su bitti, tek sefere mahsus buradan sulama yaptık. Oğlum iki saat sonra zehirlenip Tıp Fakültesi Hastanesine gitti. Biz bu suyu içiyorduk, böyle temiz suyu vardı. Mis gibi kokardı. Yetkililerden buna bir çare istiyoruz.”

    Rüştü Bozkurt (67) ise çayın çevresinde nefes dahi alamadıklarını söyledi.

    Kokunun mahalleye ulaştığını vurgulayan Bozkurt, “Özellikle hafta sonları daha kötü kokuyor. Ziftten öte bir şey. Köyün en üst kısmında oturuyorum. Orada bile bu koku nefesimi kesiyor.” dedi.

     

  • Nilüfer Çayı’nda atık su deşarjı tespit edilemedi

    Nilüfer Çayı’nda atık su deşarjı tespit edilemedi

    Bursa’nın su ihtiyacının önemli bir kısmını karşılayan Nilüfer Çayı’nın rengi adeta katrana döndü.

    Kilometrelerce uzunluğuyla tarım alanlarının vazgeçilmez su kaynağı olan çayda bazı dönemlerde toplu balık ölümleri görülüyor. Geçtiği güzergah boyunca çok sayıda fabrikanın kimyasal ve boya atıklarıyla kirlenen Nilüfer Çayı’nın suyu Bursa ovasını suluyor. Simsiyah suyla tarımsal sulama yapılması ise milyonlarca insanın sağlığını tehlikeye atıyor.

    Bursa’nın Karacabey ilçesine bağlı Ekmekçiler Mahallesi’nde yaşayan İlhan Düzen, Nilüfer Çayı’nın kirliği konusunda CİMER’e şikayette bulundu.

    Düzen’e kısa sürede cevap veren Bursa Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürlüğü, Nilüfer Çayı’nda inceleme başlatıldığını ve henüz herhangi bir atık su deşarjı tespit edilemediğini açıkladı. Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürlüğü tarafından CİMER şikayetine verilen cevapta, “İlgili CİMER şikayetinde Nilüfer Deresi’nin kirliliğinden şikayet edilerek, konunun valiliğimizce (Çevre Şehircilik ve İlklim Değişikliği İl Müdürlüğü) incelenmesi istenmiştir. Söz konusu şikayete istinaden teknik elemanlarımızca denetim yapılmış olup, dereye atık su deşarjı gözlenmemiştir. Bununla birlikte ilimizde bulunan derelere arıtılmış atık su deşarj eden arıtma tesisleri, valiliğimizden (Çevre Şehircilik ve İlklim Değişikliği İl Müdürlüğü) alınmış atık su deşarjı konulu çevre izni kapsamında ani denetimlerle denetlenmekte olup, günde 5 bin metreküp üzerindeki kapasiteye sahip büyük arıtma tesislerinin deşarj suları online olarak bakanlığımız portalından izlenmekte ve limit aşımı olduğunda otomatik olarak numune alınarak ilgili mevzuat uyarınca gerekli işlemler yürütülmektedir. Atık su deşarjıyla ilgili olarak herhangi bir uygunsuzluğun tespiti durumunda 2872 sayılı Çevre Kanunu’nun ilgili hükümleri gereğince idari yaptırım uygulandığı hususunda bilgilerinizi ve gereğini arz ederim” ifadelerine yer verildi.

  • Nilüfer Çayı’ndaki cesedin kimliği belirlendi

    Nilüfer Çayı’ndaki cesedin kimliği belirlendi

    4 Temmuz Perşembe günü şiddetli yağış sebebiyle taşan Nilüfer Çayı’nda vatandaşlar bir cesedin sürüklendiğini gördü. İhbar üzerine bölgeye gelen polis ekipleri, suda sürüklenen cesedi Alemdar Mahallesi yakınlarında kıyıya çıkardı. Yağışta suya kapılan ceset, kimlik tespiti için Bursa Adli Tıp Kurumu morguna gönderildi.

    Yapılan DNA testinde cesedin, 6 Haziran’da Osmangazi ilçesi Hüdavendigar Mahallesi’ndeki evinden çıkıp bir daha dönmeyen Osman Beyri’ye ait olduğu tespit edildi. Beyri’nin cenazesi öğle namazını müteakip Dağakça köy mezarlığına defnedildi.

  • Çay’da bulunan cesedin kimliğini belirlemek için DNA testi yapılacak

    Çay’da bulunan cesedin kimliğini belirlemek için DNA testi yapılacak

    Bursa’da dün 2 saat etkili olan yağmur hayatı olumsuz etkiledi. Merkez Osmangazi ilçesinden geçen Nilüfer deresinin suları yükseldi. Yükselen sularda kimliği belirsiz bir cesedi gören vatandaşlar durumu ekiplere bildirdi. Bir süre suda sürüklenen ceset, kıyıya vurdu. Ekiplerin sudan çıkarttığı ceset, savcılık incelemesinin ardından Adli Tıp Kurumu’na kaldırıldı.

    Vücut bütünlüğü bozulmuş cesedin 6 Haziran günü Osmangazi İlçe Emniyet Müdürlüğü Çekirge Polis Merkezi’ne kayıp müracaatı bulunan 68 yaşındaki O.B.’ye ait olabileceği düşünülüyor.
    O.B.’nin yakınlarının Adli Tıp Kurumu’na giderek yaptığı teşhiste, yüzü tanınmayacak halde bulunan cesedin sağ bacağında bulunan platinden dolayı O.B. olabileceği üzerinde duruluyor.

     

  • Zehir akan Nilüfer Çayı’nda balık katliamı

    Zehir akan Nilüfer Çayı’nda balık katliamı

    Bursa’nın önemli su ihtiyacını karşılayan Nilüfer Çayı’nın rengi, sanayileşme nedeniyle adeta katrana döndü. Kilometrelerce uzunluğuyla tarım alanlarının vazgeçilmez su kaynağı olan çayda binlerce balık ölümü görüldü. 80’li yıllardan bu yana kirlenmeye başlayan Nilüfer Çayı’nda her yaz toplu balık ölümü gördüklerini söyleyen çevre sakinleri durumun giderek endişe verdiğini ifade etti. Geçtiği güzergah boyunca çok sayıda fabrikanın kimyasal ve boya atıklarıyla kirlenen Nilüfer Çayı’nın suyu Bursa ovasını suluyor. Simsiyah suyla tarımsal sulama yapılması milyonlarca insanın sağlığını tehlikeye atıyor. Yıllar önce çevre sakinlerinin içme suyu olarak kullandığı çayda, şimdilerde kurbağalar bile yaşayamıyor.

    Balık ölümleri endişe veriyor

    Her yıl giderek artan balım ölümlerinin endişe verdiğini ifade eden çevre sakini İlhan Düzen, “Balık ölümleri her sene bir veya iki sefer oluyor. Bu sene çok erken geldi. Yani bunu ben bir ay sonra bekliyordum ama bu sene çok çok erken geldi. Nilüfer, bir tarafında. Manyas tarafından zehir de gelmiş olabilir. Nilüfer Çayı’ndan yani kirli sudan da ölüm olabilir. Ona bir şey diyemiyorum. Yani hiçbir tarafı da suçlayamıyorum. Yıllardan beri var zaten. Bunların tahlilleri yapılıyor ama ne kadar değerlendiriliyor, nereye ulaşıyor onu bilmiyoruz. Nilüfer Çayı Uludağ’ın güneyinden çıkıp 105 kilometre gezip Marmara Denizi’ne akıyor.

    Burada Marmara Denizi’ni de kirletiyor. Müsilaj bu şekilde ortaya çıkıyor. Müsilajın en büyük etkenlerden biri bu. Bir taraftan da Dalyan Gölü aracılığıyla longoz ormanlarını hani zehirliyor, öyle söyleyeyim. Ağustos sonuna doğru görüyorduk bunları. Bu sene bu ayda geldi. Artık ne oldu bilmiyoruz. Biz küçükken suyu içiliyordu. Çocukluğumuzda denizlere gidemiyoruz diye bu derede yüzüyorduk, oynuyorduk, balık avlıyorduk. Akşamları da o balıkları pişirip evimizde yiyorduk. Şu anda maalesef hepsi bitti. Çayın kirliği bu senelerde daha fazla sıklaştı. Nilüfer Çayı’nın geçtiği güzergahta birçok sanayi kuruluşu var. Bursa’dan bütün atıklar buraya geliyor. Ayrıca bu suyla çevredeki tarlalarda mahsuller sulanıyor ve zehirli o mal zehirli halde pazarlara sürülüyor. Vatandaşın sağlığında oynanıyor. İnsanlar sesini duyuramıyor, başımız ağrıyacak deyip korkuyor. Hayvan su içmiyor, bırakın su içmesini içinde bir canlı yaşayamıyor” şeklinde konuştu.

  • Nilüfer Çayı zehir saçıyor: Longoz ormanları tehlike altında

    Nilüfer Çayı zehir saçıyor: Longoz ormanları tehlike altında

    Uludağ’ın güneyinden akan ve Bursa ovasını tek başına besleyen Nilüfer Çayı zehir saçıyor.

    Yılın belirli dönemlerinde balık ölümlerinin de yaşandığı çaydan alınan numune suyun görüntüsü petrolü andırıyor. Bölge sakinleri 30-40 yıldır sanayileşmenin artmasıyla aynı sıkıntının yaşandığını dile getirirken, her gelen yerel yöneticinin söz verdiğini ancak çözüm üretilemediğine dikkat çekiyor. Bursa’da tarım alanlarının sulanmasıyla ilgili önemli su ihtiyacını karşılayan Nilüfer Çayı’nın rengi, sanayileşme nedeniyle adeta katrana döndü. Kilometrelerce uzunluğuyla tarım alanlarının vazgeçilmez su kaynağı olan çayda bazı zamanlarda toplu balık ölümleri görülüyor. Geçtiği güzergah boyunca çok sayıda fabrikanın kimyasal ve boya atıklarıyla kirlenen Nilüfer Çayı’nın suyu Bursa ve Karacabey Ovalarını suluyor. Simsiyah suyla tarımsal sulama yapılması milyonlarca insanın sağlığını tehlikeye atıyor. 30 sene öncesi dereden su içtiklerini belirten bölge halkı bir zamanlar 15-20 kiloluk yayın balığı yakaladıkları derede artık kurbağaların bile yaşamadığını aktarıyor.

    Sulama yaparken dere suyu yerine artezyen kuyu suyu kullandığını belirten Karacabey’in Çeşnigir Mahallesinden çiftçi Behçet Yüncü, “Balığı geçtik zaten kaplumbağa, kurbağa bile kalmadı derede. Biz burada tuttuğumuz balığın büyük bir bölümünü çaya geri salardık. Aşırı bir koku ve kirlilik var artezyen kuyusu kullanamayanlar var onlar dere suyu ile sulama yapıyor o da ne oluyor pazar tezgahlarında satılan ürünlere ve dolayısıyla bizlere geçiyor. Hiç bir türlü akarsuyu kullanamıyoruz. Bölge çiftçileri olarak mağduruz” dedi.

    Her sabah Ekinli köyünden Karacabey ilçe merkezine işçi getirip götüren Ekrem Erep te her sabah köprüden geçerken işçilerle birlikte burunlarını tıkadıklarını belirtti. Çayın son 20 yılda maruz kaldığı fabrika atıkları sebebiyle kullanılamaz hale geldiğini ifade eden Mümin Üner ise derenin havadan sıcak asfalt dökülen bir karayoluna benzediğini söyledi. Üner, “Dedelerimizin, babalarımızın Nilüfer Deresi dediği akarsuyu; atık su gideri gibi gösteriyorlar. Kimse bir şey yapmıyor, herkes olanlardan memnun. Sesimizi duyan, bir dokunan, bir dikkate alan olursa buranın temizlenmesi herkes için çok faydalı olacaktır” diye konuştu.

    77 yaşındaki Hüsamettin Özgeç ise “Çocukluğumuzda bu derede kara balık yakalayıp satardık. Ama şimdi sadece lağım gibi akıyor. Mahsulleri suluyorsun, mahsuller toprağın üzerinde bayılıyor. Ama kim sorarsa organik. Derenin suyu ile sulanan meyveler zehir gibi acı” dedi.

    Longoz ormanları tehlike altında

    Aynı bölgede çiftçilik yapan İlhan Güven ise Nilüfer Çayı’nın ileriki tarihlerde longoz ormanlarının kurumasına sebep olacağını iddia etti.

    Güven, Bunu yetkililer duyar da el atarsa, longoz ormanlarını da kurtarmış oluruz. Görüntüsü petrolü andırıyor, yağmur yağdığında temiz gibi görünse de pislik yine akmaya devam ediyor. Yaz aylarında köylerde kokudan durulmuyor. Eylül, ekim aylarında burada çok fazla balık ölümü gerçekleşti. “Derede balık avlamak yasak” deniliyor ama toplu ölümlere gelince kimse sesini çıkarmıyor” ifadelerini kullandı.

    Öte yandan Uludağ’ın güney yamaçlarından doğup Bursa ovasını 172 kilometre kat ettikten sonra Karacabey Boğazı’ndan Marmara Denizi’ne dökülen Nilüfer Çayının Longoz ile Arap Gölü arasında ve İmralı açıklarında yol açtığı kirlilik havadan görüntülendi.

    Ayrıca Bursa’dan fabrika atıkları ile birlikte kirlenerek simsiyah gelen Nilüfer Çayının, Susurluk Çayı ile birleştiği bölge ve aradaki renk farkı da gökyüzünden görüntülendi. Geçtiğimiz gün Gemlik Körfezi ile Marmara Denizinin güney kıyılarında yer yer görülen müsilaj tabakaları fabrika atıklarıyla kirlenip denize dökülen akarsuların sebep olduğu çevre katliamlarını bir kez daha akıllara getirdi.

  • Bursa’da 30 yılın bitmeyen çilesi

    Bursa’da 30 yılın bitmeyen çilesi

    Bursa’nın önemli su ihtiyacını karşılayan Nilüfer Çayı’nın rengi, sanayileşme nedeniyle adeta katrana döndü. Kilometrelerce uzunluğuyla tarım alanlarının vazgeçilmez su kaynağı olan çayda bazı zamanlarda toplu balık ölümleri görülüyor. Geçtiği güzergah boyunca çok sayıda fabrikanın kimyasal ve boya atıklarıyla kirlenen Nilüfer Çayı’nın suyu Bursa ovasını suluyor. Simsiyah suyla tarımsal sulama yapılması milyonlarca insanın sağlığını tehlikeye atıyor.

    “80’lerde 9 kilogramlık yayın balıkları yaşardı, şimdi kurbağa bile yok”

    Karacabey İlçesi İnkaya Mahallesi Muhtarı Hayrettin Başaran, “Bu sorun sadece biz köylülerin sorunu değil, tüm Türkiye’nin sorunu. Çünkü bu köylerden çıkan mahsullerin hepsi zehirli. 2016 yılında çevrecilerle bir kez daha eylem yapmıştık. Maalesef hiç kimseye sesimizi duyuramadık. Akan su resmen zehir. Bu zehirle sulanan mahsul tüketene de üretene de zarar. Ben çocukken 80’li yıllarda burada tutulan yayın balığının 9 buçuk kilogram geldiğini biliyorum. Ama şu an bu çayda bir tane kurbağa yaşamıyor. Bu canlıların tekrar bu çayda yaşayıp, bu insanların da bu zevki yaşaması en büyük hakkıdır” şeklinde konuştu.

    Longoz ormanları tehlikede

    İlhan Güven, “Nilüfer Çayı, ileriki tarihlerde longoz ormanlarının kurumasına sebep olacak. Bunu yetkililer duyar da el atarsa, longoz ormanlarını da kurtarmış oluruz. Görüntüsü petrolü andırıyor, yağmur yağdığında temiz gibi görünse de pislik yine akmaya devam ediyor. Yaz aylarında köylerde kokudan durulmuyor. Eylül, ekim aylarında burada çok fazla balık ölümü gerçekleşti. Derede balık avlamak yasak deniliyor ama toplu ölümlere gelince kimse sesini çıkarmıyor” ifadelerini kullandı.

  • Nilüfer Çayı için yol haritası hazırlanıyor

    Nilüfer Çayı için yol haritası hazırlanıyor

    Kaynağını Uludağ’dan alarak Bursa Ovasını baştan sona geçip Marmara Denizi’ne dökülen Nilüfer Çayı’nın ‘eskiden olduğu gibi’ tekrar temiz suyuna tekrar kavuşması için Bursa’nın ortak aklı devreye girdi. Bursa Valiliği koordinasyonunda Büyükşehir Belediyesi ile Bursa Ticaret ve Sanayi Odası’nın (BTSO) katılımıyla yapılan dar katılımlı toplantının ardından; Nilüfer Çayı’nın içerisinden geçtiği ilçe belediye başkan ve yöneticileri, organize sanayi bölgelerinin temsilcileri, sivil toplum kuruluşları ve bakanlık temsilcilerinin katıldığı geniş katılımlı toplantı düzenlendi. Toplantıda, Nilüfer Çayı tüm yönleri ile ele alındı.

    “Vizyon proje olacağına inanıyorum”

    Atatürk Kongre ve Kültür Merkezi’ndeki toplantıda konuşan Bursa Valisi Yakup Canbolat, Nilüfer Çayı’nda sanayi ve diğer atıklardan dolayı çevre kirliliği yaşandığını söyledi. Nilüfer Çayı’nın kurtarılması için iki düşünce ortaya çıktığını ve bunların içinin teknik anlamda doldurulması gerektiğini belirten Vali Canbolat, “Birinci proje, OSB’lerden çıkan arıtılmış suyun ‘Nilüfer Çayı yatağının altından veya kenarından götürülerek’ Marmara Denizi’ne derin deşarjının yapılmasıdır. İkinci proje ise Nilüfer Çayı’nın baraj sistemiyle korunması ve burada 12 ay boyunca su tutulması, değişik sportif ve kültürel etkinliklerin yapılabileceği havzaya kavuşturulmasıdır. Bununla ilgili önemli araştırma yapıldı. Nilüfer Çayı’nın daha geniş katılımla ele alınması için bu toplantıyı düzenledik. Bu proje, ancak Bursa’daki şartlar konuşularak yapılabilir. Bursa için vitrin ve vizyon proje olacağına inanıyorum. Toplantı; Nilüfer Çayı’nın turizme, kültüre ve şehre kazandırılması adına önemli katkılar sunacaktır. Ortak karar sonrasında, fizibilite ve projelendirme çalışmaları başlatılacak. Nilüfer Çayı’yla ilgisi olan tüm tarafların destek vermesini arzu ediyoruz” dedi.

    “Tarihi sorumluluğumuz var”

    Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş, şehrin son 25-30 yıldır Nilüfer Çayı’nın kirliliğini konuştuğunu dile getirdi. Şehrin doğusundan batı yakasına kadar geniş bir hat izleyen, şehir merkezini bölüp geçen çayın düzenlenmesi ve düzeltilmesiyle alakalı fizibilite çalışması yapıldığını açıklayan Başkan Aktaş, sürekli konuşulan çevre kirliliği konusunda iş insanlarının da duyarlı davrandığını söyledi.

    Gelinen noktada gerçekleri masaya yatırarak hareket edilmesi gerektiğinin altını çizen Başkan Aktaş, “Nihayetinde buna Bursa karar verecek. Büyükşehir Belediyesi ve BUSKİ olarak, belki de yaptığımız en yüklü yatırımlardan bir tanesi arıtma tesisleridir. Bu konuda toplamda 500 milyon avroluk yatırımımız söz konusudur. Nilüfer Çayı özelinde ise Bakanlığın ve iş insanlarının destekleriyle formül ortaya koymalıyız. Elbette büyük rakamlardan bahsediyoruz. Ama bu konuda tarihi sorumluluğumuz var. Geniş katılımlı toplantıda, güzergah içerisinde bulunan belediyelerden temsilciler, organize sanayi bölgeleri ve müstakil kuruluşlardan yetkililer olsun arzu ettik. Umarım hayırlı neticeler çıkar” diye konuştu.

    “Projeyi çok değerli buluyoruz”

    Nilüfer Çayı’yla ilgili fizibilite çalışması yapan firma tarafından yapılan sunumun ardından söz alan BTSO Yönetim Kurulu Başkanı İbrahim Burkay da Nilüfer Çayı’nın Bursa için önemli bir konu olduğunu söyledi. Gözden kaçırılmaması gereken konular da bulunduğunu ifade eden Burkay, organize sanayi bölgelerinin tamamında kendilerine ait arıtma tesislerinin bulunduğunu anlattı.

    Bursa’daki 17 sanayi bölgesini bir araya getiren yeni bir oluşumu da başlattıklarını belirten Burkay, “Bu oluşumla yaptığımız toplantının ilk gündem maddesi, arıtılan endüstriyel atıkların tekrar geri kazanımıdır. Nilüfer Çayı’yla ilgili ciddi bir maliyet ortaya çıkarıldı. O zaman bu çalışmaya, Bursa sanayisinin yüzde 47’sini kapsayan plansız sanayi alanlarını da eklemeliyiz. Evsel atıkların da proje içerisinde yer alması gerekir. Şehrin doğusundaki 3 sanayi bölgesinden atıkları topluyoruz. Tek bir merkezde bu arıtmayı yapıyoruz. Projeye başladığımızda, özellikle tarım kesimi ‘mevcut kanallardan kirli suyun aktığı yönünde’ şikayetlerde bulunuyordu. Deşarj ve kolektör hatlarımızı döşedikten sonra, sanayiden gelen tüm atığı ‘kolektör hatlarıyla toplayıp’ arıtılmış suyu yeşil çevreye ulaştırdık. Ama gördük ki bütün kanallar durdu. Yani bizim akarsu dediğimiz, akarsuyu kirletiyor dediğimiz olay, tamamen endüstriyel atıklardan oluşan deşarjdı. Yaklaşık 3-4 yıldır, bölgede tarım yapanların bizim kolektör hatlarının belirli noktalarından su çektiğini de gördük. Nilüfer Deresini kurtaralım ama aynı zamanda bu kolektör hatlarıyla birlikte bunu deşarj ettiğinizde, Nilüfer Deresi’nin kuruyacağını da hesap edelim. Oranın beslenmesi de lazım. Elbette projeyi çok değerli buluyoruz ve önemsiyoruz” şeklinde konuştu.

  • Nilüfer Çayı’nda dünya şampiyonasına hazırlık

    Nilüfer Çayı’nda dünya şampiyonasına hazırlık

    Çay’ın Nilüfer ilçesindeki Hüdavendigar Kent Parkı’ndan geçtiği yerde oluşturulan parkurda çalışmalarını sürdüren Simge Kaya ve Emircan Ayaklı, başantrenör Deniz Korkmaz gözetiminde dayanıklılık ve kuvvet antrenmanları yapıyor.

    Haftanın 6 günü parkurda çalışan gençler, Macaristan’da Türkiye’yi temsil edecek olmanın heyecanını yaşıyor.

    “Bayrağımızı dalgalandırmak istiyorum”

    Bursa Büyükşehir Belediyespor Kulübünün 16 yaşındaki kanocusu Simge Kaya,  yaptığı açıklamada, çalışmalarının çok sıkı devam ettiğini ve hedeflerini büyük tutmaya çalıştığını dile getirdi.

    Dünya Şampiyonasında çok zor yarışların olacağını aktaran Simge, “Elimden geldiğince ülkemi en iyi şekilde temsil edip bayrağımızı dalgalandırmak istiyorum. Dünya Şampiyonasında A final çekip burada dereceye girmek istiyorum. Hedeflerimi büyük tutmaya çalışıyorum. Bu hedefler için elimden geldiğince çalışmalara devam edeceğim.” diye konuştu.

    “Ülkemi en iyi şekilde temsil etmeye çalışacağım”

    18 yaşındaki sporcu Emircan Ayaklı da 5 yıldır kano sporunu yaptığını belirterek, günde çift antrenmanla şampiyonaya hazırlandığını anlattı.

    Şampiyonada birincilik hedefiyle ülkeyi en iyi şekilde temsil edeceğini ifade eden Emircan, “A finalde derece yapmaya çalışacağım. Avrupa Şampiyonası’ndan geldik. Oradaki rakiplerimin çoğu şimdi Dünya Şampiyonasında karşıma gelecek ama ülkemi en iyi şekilde temsil etmeye çalışacağım. Zor olacak ama elimden gelenin en iyisini yapacağım.” şeklinde konuştu.

    “Sporcuları aktif ve dinç tutmamız lazım”

    Kano takımının başantrenörü Deniz Korkmaz, yıl boyunca düzenlenen yarışmalara katılarak önemli başarılar elde ettiklerini söyledi.

    Eskişehir’deki Türkiye Kupası yarışmalarından 39 madalya ve 4 kupayla Bursa’ya döndüklerini belirten Korkmaz, disiplinli çalışarak milli takıma sporcu yetiştirdiklerini vurguladı.

    Korkmaz, 1-4 Eylül’de Macaristan’ın Szeged kentinde düzenlenecek Gençler ve 23 Yaş Altı Kano Sprint Dünya Şampiyonası’na 2 sporcularının davet edildiğini anlatarak, şöyle konuştu:

    “En son Avrupa Şampiyonası’nda A finale kalan sporcularımızı çağırdılar. Çünkü A finale kalmak büyük bir başarı. Sporcularımız burada hem tecrübe kazandı hem de A finale kalarak büyük başarı elde etti. Sporcularımızdan biri Avrupa 8’incisi oldu. O gün hasta olmasa çok daha iyi bir derece çıkarabilirdi. İnşallah sporcularımız bu turnuvada büyük başarıya el atacaklar. Hem milli takımımız hem federasyon hem de kulübümüz adına güzel sonuçlarla döneceklerine inanıyorum.”

    Dünya Şampiyonası kampına gidecek sporcuları, fiziksel ve mental olarak hazırladıklarını dile getiren Korkmaz, “Sporcularımız, Sakarya’da Dünya Şampiyonası kampına katılacak. Biz de yaptığımız bu çalışmalarla sporcuları aktif ve dinç tutmamız lazım. Kampa hazır göndermemiz için performans açısından yüksek kalitede tutmamız gerekiyor.” dedi.

    Korkmaz, bu başarıların kazanılması için destek olan Bursa Büyükşehir Belediyesi Başkanı Alinur Aktaş ve Bursa Büyükşehir Belediyespor Başkanı Gökhan Dinçer, yönetim kurulu ve ekip arkadaşlarına teşekkür etti.

  • Nilüfer Çayı Meclis gündeminde

    Nilüfer Çayı Meclis gündeminde

    Marmara Bölgesi’nin ve Bursa’nın en önemli su kaynaklarından biri olan, Uludağ’ın güney yamaçlarından doğup Karacabey’de Marmara Denizi’ne dökülen Nilüfer Çayı’ndaki kirlilik, son yıllarda had safhaya ulaştı.

    Özellikle Bursa Ovası’ndaki havzasında kurumaya yüz tutmuş Ayvalı, Kaplıkaya, Gökdere, Cilimboz ve Deliçay gibi akarsularla buluştuktan sonra geçtiği tarım alanlarına hayat veren Nilüfer Çayı’ndaki kentsel, hayvancılık, zirai ilaç ve endüstriyel deşarj kaynaklı aşırı kirlilik MHP Bursa Milletvekili Dr. Mustafa Hidayet Vahapoğlu tarafından soru önergesiyle TBMM gündemine taşındı.

    Topraktaki kirlilik

    Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı’na Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum’un cevaplandırması talebiyle verdiği soru önergesinde sanayileşme ve nüfus artışından kaynaklı kirliliğe dikkati çeken Milletvekili Dr. Mustafa Hidayet Vahapoğlu, sorunun sık sık yerel ve yaygın basın tarafından da gündeme getirildiğini hatırlattı.

    Havzasında Nilüfer Çayı’nın tarımsal sulamada kullanıldığını da işaret eden Vahapoğlu, sudaki kirlilik nedeniyle toprağın içeriğindeki tuz ve ağır metal oranlarının tehlikeli seviyelere geldiğini belirtti. “Nilüfer Çayı’nın kaynağından çıktığında kokusuz, berrak, duru, şeffaf renkli iken Marmara Denizi ile birleştiği noktada kokulu, siyah ve kırmızı renkli katran gibi bir hal aldığı bilinmektedir” diyen MHP Milletvekili Vahapoğlu, “Yeşil Bursa’mızın doğasının korunması için acilen Nilüfer Çayı’nda ıslah ve temizleme çalışması yapılması gerekmektedir. Birçok gıda ürününün bu topraklarda yetişmesi de kanser riskini arttırmaktadır” şeklinde konuştu.

    Müsilaj eylem planı

    Önergesinde bu bilgilendirmeleri yapan TBMM Milli Savunma Komisyonu ile Güvenlik ve İstihbarat Komisyon Üyesi Bursa Milletvekili Dr. Vahapoğlu, Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum’a şu soruları yöneltti:

    “1- Nilüfer Çayında yaşanan kirliliği önlemek için yapılan ya da planlanan bir çalışma var mıdır? 2- Bakanlığınızın çay üzerindeki arıtma tesislerinin modernize edilmesi ve kaçak kimyasal atıkların dökülmesini önlemek için detektör cihazların konulmasına yönelik bir çalışma planlamakta mıdır? 3- Nilüfer Çayı’nı etkileyen bu kirliliğin önlenebilmesi için bölgedeki sanayi atıklarının düzenli takip edilmesi ve periyodik olarak ölçümlerinin yapılması gerekmektedir. Denetimler ne sıklıkla yapılmaktadır, yapılan denetimlerde herhangi bir idari ya da cezai yaptırım uygulanmış mıdır? 4- Marmara Denizindeki müsilaj sorununun en büyük nedeni olarak kirlilik gösterilmektedir. Marmara Denizi’ndeki Müsilaj Temizliği Eylem Planı’na Nilüfer Çayı’nın da eklenmesi ve bu çerçevede gerekli çalışmaların yapılmasına ihtiyaç duyulmakta mıdır?”

    Bu arada, sanayicisinden ev hanımına öğrencisinden işçisine bütün Bursa’yı konuya duyarlı olmaya çağıran Milletvekili Vahapoğlu, şunları kaydetti:

    “Şehir olarak hayat kaynağımız olan Nilüfer Çayı’na sahip çıkmalıyız. Nilüfer Çayı’nın doğduğu Aras Şelalesi’nden Bursa Ovası’na ulaşmadan önceki bölümünde Nilüfer ve Doğancı olmak üzere iki önemli baraj bulunmaktadır. Bursa’nın içme suyu ihtiyacını karşılayan iki barajda kış ayları hariç su tutulduğu için yazın akarsuyun ovadaki güzergahında suyun miktarı azalmaktadır. Buradaki temel sorun ise Nilüfer Çayı’nın Bursa Ovası’ndaki havzasında yasal olmayan yollarla açılan kuyulardan yeraltı sularını çeken sanayi kuruluşlarının akarsuyumuza ve onu besleyen derelere yaptığı atık su deşarjıdır. Elbette ki bu konuda kamu eliyle veya yerel yönetimlerce yapılan denetim ve sıklığı önemlidir. Lakin daha kıymetli olanı, bütün Bursa’mızın Nilüfer Çayı için ortak bir bilinç oluşturmasıdır.”