Etiket: nilüfer çayı

  • Alinur Aktaş’tan Nilüfer Çayı tepkisi

    Alinur Aktaş’tan Nilüfer Çayı tepkisi

    Bursa’nın su durumu hakkında bilgilendirme toplantısı düzenleyen Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş, son günlerde sürekli gündeme gelen Nilüfer Çayı hakkında da konuştu.

    Aktaş, “Son günlerde Nilüfer Çayı çok konuşulduğu için ifade etmek istiyorum. Fabrikaları kapatmak gibi herkes de bir veryansın var. Dünya Çevre Günü’nde herkes çok hassaslaştı. Deprem olunca da o konuda çok hassaslaşıyor, etkisi yitirdikten sonra birkaç akademik oda bunu çok dile getiriyor ama vatandaş da karşılık bulmuyor. Çünkü sıcağı sıcağına bir deprem yok ki.

    ”Nilüfer Çayı’na 600 bin metreküplük deşarj iznini vakti zamanında, yıllar yıllar önce ben vermedim”

    Dünya Çevre Günü’nde de herkeste Nilüfer Çayı duygusu depreşti. 30 bin metreküp kapasitesi olan Nilüfer Çayı’na 600 bin metreküplük deşarj iznini vakti zamanında, yıllar yıllar önce ben vermedim. Ama bizim bu noktada mevcut verilerle işi en verimli hale getirmek adına bir şeyler yapmamız lazım. Sanayi kuruluşları Avrupa’nın her yerinde var. Bu bir handikap değil. Önemli olan gerek arıtmadan çıkan belediyenin, kurumların sularının tekrar kullanılması noktasında çalışmalar yapılmalı. Zaten yıllık ihtiyaç da kapasite de belli. Yıllara göre yağışlarla ve sıcaklıklarla azalış ve artış oranı da belli. Bununla ilgili 80-100 yıllık kayıtlar var. 2 sene önce son 30 yılın en kurak yılı denildi. Bu eldeki verilerden belli. Hepimizin evinin, iş yerinin bütçesi var ve o bütçeyle idare ediyoruz. Bizim de suyu doğru ve sağlıklı kullanmamız gerekiyor. Kayıp kaçaklar, fazla kullanım gibi dikkatsizlikler var. Kırsalda suyun ucuzluğunu bende açıkçası anlamıyorum. Daha pahalı ya da üçüncü kademe olabilir. Biz bu konuda şehir adına en olumlu sonucu ortaya çıkartmak için çalışıyoruz” dedi.

    ”Sanayi alanlarıyla ilgili kararı tek başıma veremem”

    Yeni sanayi alanları ile ilgili kendisine sorular geldiğini belirten Aktaş, “Bu soru bana çok soruluyor. Bunun kararını ben tek başıma veremem. Bu şehirde akademik odalar, sanayiciler, sivil toplum kuruluşları var. Nihayetinde buna beraberce karar vereceğiz. Şu noktada değilim; ‘Asla Bursa’da bir metrekare daha sanayi alanı olmamalı’ öyle bir şey yok. Kendimde ticaret erbabıyım. Ama bu şehirde çok az sanayi var daha çok arttırmamız gerekiyor da sağlıklı bir yaklaşım değil. Son 2 yıllık pandemi sürecinde gördük ki tarım bizim olmazsa olmamızdır. Tarımın çok değerli olduğu son günlerde yaşadığımız olaylarla çok net gördük. Yeni Tarım Bakanımızın tarım alanları ile ilgili çok hassas bir duruşu var” diye konuştu.

  • Çevre Günü’nde Bursa’dan yükselen imdat çığlığı

    Çevre Günü’nde Bursa’dan yükselen imdat çığlığı

    2022 yılını “İklim Yılı” ilan ederek iklim değişikliğine yol açan faktörlere ve bu konuda alınabilecek önlemlere dikkat çekecek çalışmalar yapan Bursa Nilüfer Belediyesi, 5 Haziran Dünya Çevre Günü’nde “Nilüfer Çayı Temiz Aksın Yürüyüşü” organize etti.
    Nilüfer Kent Konseyi ve Bursa Çevre Platformu ile birlikte organize edilen etkinlikte, Uludağ’dan çıkarak kentin içme suyu ihtiyacını karşılayan ve Bursa Ovası’nı sulayan, ancak endüstriyel atıklar nedeniyle artık simsiyah akan Nilüfer Çayı’ndaki kirliliğe dikkat çekildi. Bu amaçla Nilüfer Çayı kenarındaki 4 ayrı rotada düzenlenen doğa yürüyüşüne, “Nilüfer Çayı Temiz Aksın” sloganıyla çok sayıda çevreci katıldı. Yürüyüşe katılanlar, Nilüfer Çayı’nın temiz ve kirli akan bölgelerinden numuneler de aldı.

    Bursa Çevre Platformu’nun paydaşı olarak etkinlikte yer alan Bursa Barosu, Bursa Tabip Odası, Mimarlar Odası Bursa Şubesi, Peyzaj Mimarları Odası Bursa Şubesi, Ziraat Mühendisleri Odası Bursa Şubesi, DOĞADER, EKODER ve Tarım Orkam-Sen ile Nilüfer Kent Konseyi üyeleri, 5 Haziran Dünya Çevre Günü’nün artık kutlanacak bir gün değil, doğanın ve çevrenin yok oluşuna ağıt söyleme günü olduğunu ifade ettiler.

    Bursa’nın, çok değil bundan 30 yıl önce “Yeşil Bursa” adıyla anıldığını ama nüfus yoğunluğu, çarpık kentleşme, kaçak sanayileşme sonucu kentin betonlaştığını, tarımı biterken, havasının suyunun kirletildiğini belirten çevreciler, “Artık Bursa havası en kirli şehirlerden biri ve şehir merkezinden geçen dereleri, fabrikaların deşarj ettiği kimyasal atık halinde akıyor. Verimli Bursa ovalarındaki tarım alanları hızla betonlaşıyor. Bu böyle devam ederse, önümüzdeki birkaç yıl içinde gıda ve su krizi yaşamamız kaçınılmaz görünüyor. Suyuyla ve havasıyla Bursa’yı besleyen; Bursa’nın yaşam kaynağı Uludağ dereleri ise; oteller bölgesinden ve diğer tesislerden gelen evsel ve kimyasal atıklarla daha kaynağında kirletiliyor. Temiz akan su kaynakları ise, su daha toprağa düşmeden kaynağından borularla yerel yönetim ve su şirketlerin kurduğu su fabrikalarının depolarına ve kasalarına akıyor. Su şehri Bursa hızla kuraklığa itiliyor” dediler.

    Bursa’nın en önemli su kaynağı olan Nilüfer Çayı’nın çıktığı yerdeki berraklık ile kentin içinden geçtikten sonraki simsiyah görüntüsü arasındaki farkın dehşet verici olduğunu vurgulayan Nilüfer Belediye Başkanı Turgay Erdem de, “Nilüfer Çayı, Bursa’yı besleyen ana damarlardan bir tanesi. Başladığı noktadan 40 kilometrelik mesafe boyunca dört etaptan oluşan parkurlarda gruplar halinde yürüdük. Nilüfer Çayı’nın hem temiz hem kirli bölgelerinden numuneler alarak, çayın nasıl kirletildiğini göstermek istedik. Artık Nilüfer Çayı’nın mutlak suretle temiz akmasını sağlamak lazım. Bunu söylemekten bizim dilimizde tüy bitti. Buradan yetkililere tekrar seslenmek istiyoruz. Kaçak endüstrinin yapıldığı, kaçak boyahanelerin ve kontrolsüz üretimin olduğu işletmelerde sıkı denetimler yapılsın. Bu işletmelerin deşarjları kontrol edilsin. Başladığı yer o kadar temiz ki, burada balık tutanlar var. Ancak Nilüfer Çayı’nın Geçit’teki bölümünden numune aldığımızda, bugün hangi boyahanede, hangi renk, hangi türde kumaşların boyandığını tahmin yapabileceğimiz duruma geliyoruz. Bu dünya bizim, Bursa bizim. Çevreyi kirletmeden gelecek nesillere aktarmamız gerekiyor” diye konuştu.


    Suyun tüm canlılar için en temel yaşam hakkı olduğunu ve bu konuda artık gerçekten kritik bir eşikte olduğumuzu kaydeden Başkan Erdem, “Sanayi alanları arttıkça endüstriyel atıklar da artıyor ve bu suların arıtılmadan su kaynaklarına deşarjı sonucu Nilüfer çayı kirleniyor. Bu kirliliğe rağmen Nilüfer Çayı tarımsal üretimde sulama suyu olarak da kullanılıyor. Sonuç olarak sadece suyumuz değil, toprağımız ve gıdamız da kirleniyor. Çevreye karşı sorumsuz davranarak ekolojik dengeyi işte böyle kendi ellerimizle bozuyoruz. Nüfus arttıkça tarım ve sanayi alanındaki su ihtiyacı da artıyor, kişi başına düşen su miktarı azalıyor. Su, tüm canlıların ve ekosistemlerin varlığı için vazgeçilmezdir. Gelecekte belki de su savaşlarına bile tanık olacağız. Ancak bizler var olan su kaynaklarımızı da doğru kullanamıyoruz. Yaşam kaynağımız olan su kaynaklarının kirletici faktörlerden korunmasını sağlayamıyoruz. Bunun en çarpıcı göstergesi Nilüfer Çayı’dır. Nilüfer Çay’ı için derhal önlem alınmasını istiyoruz” dedi.

  • ‘Dünya Su Günü’nde, Nilüfer Çayı’na dikkat çektiler

    ‘Dünya Su Günü’nde, Nilüfer Çayı’na dikkat çektiler

    Bursa Nilüfer Belediyesi ve Bursa Çevre Platformu, kirletilen Nilüfer Çayı’na dikkat çekmek için 22 Mart Dünya Su Günü’nde Tarihi Nilüfer Hatun Köprüsü’nde basın açıklaması düzenledi.

    Bursa Çevre Platformu adına açıklama yapan Prof. Dr. Ertuğrul Ersoy, “Bursa, temiz akan Nilüfer Çayı için sularına sahip çıkıyor, uyarıyor. Su; sürdürülebilir kalkınma, yoksulluk ve açlığın ortadan kaldırılması için kritik öneminin yanında, insani gelişme, sağlıklı ve huzurlu bir yaşam için olduğu kadar doğa ve tüm canlılar için vazgeçilmezdir. Güvenli su ve sanitasyona sınırlı erişim su kaynakları ve ekosistemler üzerine artan baskı, afetler, kuraklık, sel gibi mücadele alanları tüm canlıların yaşamında büyük öneme sahiptir. Su hizmetlerin de kamusal hizmet alanı olduğunu suyun bir rant aracı olarak satılmaması, kirletilmemesi, şişelenmemesi gerektiğini bir kez daha vurguluyoruz. Su kar elde edici bir şey olmadığı gibi devletlerin savaş aracı da olmamalıdır. Su tüm canlıların hakkıdır. Nilüfer Çayı için bir an önce hareket geçilmesi gerekmektedir” dedi.

    “KRİTİK EŞİKTEYİZ”

    Nilüfer Belediye Başkanı Turgay Erdem de konuşmasında suyun önemine dikkat çekerek, “22 Mart tarihi Birleşmiş Milletler tarafından temiz ve güvenli suya erişememe konusuna ve bizi bekleyen küresel bir su krizine dikkat çekmek için ‘Dünya Su Günü’ ilan edilmiş bir gündür. Biz Nilüfer’de 2022 yılını ‘İklim Yılı’ ilan ederken iklim değişikliğine bağlı olarak bizi bekleyen küresel gıda krizi ve su krizine dikkat çekmek istedik. Dünyada küresel ısınmaya bağlı olarak su krizlerinin, kuraklığın, kıtlığın ve açlığın yaşanması kaçınılmaz görünüyor. Bu konuda gerçekten kritik bir eşikteyiz” diye konuştu.

    “SU SAVAŞLARINA TANIK OLACAĞIZ”

    Gelecekte en büyük silahın su ve gıda olacağını vurgulayan Erdem, “Ben her fırsatta ifade ediyorum, gelecekte ülkelerin en büyük silahı gıda ve su olacak. Belki de su savaşlarına tanık olacağız. Dünya nüfusu arttıkça tarım ve sanayi alanındaki su ihtiyacı da artıyor, kişi başına düşen su miktarı azalıyor. Biliyorsunuz su, tüm canlıların ve ekosistemlerin varlığı için vazgeçilmezdir. Ancak bizler var olan su kaynaklarımızı da doğru kullanamıyoruz. Yaşam kaynağımız olan su kaynaklarının kirletici faktörlerden korunmasını sağlayamıyoruz. Bunun en çarpıcı göstergesi Nilüfer Çayı’dır. Bugün Bursa bir sanayi kenti olmanın sancılarını yaşamaktadır. Sanayi alanları arttıkça endüstriyel atıklar da artmış ve bu suların arıtılmadan su kaynaklarına deşarjı sonucu Nilüfer Çayı giderek kirlenmiştir. Bu kirliliğe rağmen bu çay tarımsal üretimde sulama suyu olarak da kullanılmaktadır. Sonuç olarak sadece suyumuz değil, toprağımız ve gıdamız da kirlenmektedir. Çevreye karşı sorumsuz davranarak ekolojik dengeyi işte böyle kendi ellerimizle bozuyoruz. Şimdi temiz akan Nilüfer Çayı için görev zamanı diyerek, derhal önlem alınmasını istiyoruz. Dünya Su Günü’nde ‘Suyumuza sahip çıkalım geleceğimiz kurumasın’ diyoruz” ifadelerini kullandı.

  • Buz tutan Nilüfer Çayı havadan görüntülendi

    Buz tutan Nilüfer Çayı havadan görüntülendi

    Bursa’da etkili olan kar yağışı sonrası hava sıcaklığının eksi derecelere düşmesinin ardından Nilüfer Çayı buz tuttu. Buz tutan derede Bursa’nın simgelerinden olan Timsah Stadyumu beyaza bürünürken, o anlar havadan görüntülendi.

    Bursa’yı etkisi altına alan kar yağışı sonrası Bursa’nın tamamı beyaza büründü.

    Kar yağışıyla beraber hava sıcaklığının da eksinin altında seyrettiği şehirde yaz aylarında sporcuların kano yaptığı Nilüfer Çayı beyaza bürünürken, bazı noktaları buz tuttu.

    Kar yağışıyla birlikte kentin simgelerinden olan Timsah Stadyumu beyaza büründü. Bunu fırsatı çeviren martıların kar banyosu ise drone ile havadan görüntülendi.

  • İYİ Parti Bursa: ‘Nilüfer Çayı zehir akıyor’

    İYİ Parti Bursa: ‘Nilüfer Çayı zehir akıyor’

    İYİ Parti Nilüfer İlçe Teşkilatı’nın Yolçatı Köyü’nde düzenlediği “Nilüfer Çayı Zehir Akıyor” eyleminde, TBMM Grup Başkanı Prof. Dr. İsmail Tatlıoğlu, İYİ Parti Bursa İl Başkanı Selçuk Türkoğlu ve İYİ Parti Nilüfer İlçe Başkanı Levent Öncü sorumlu kurumların yetkililerini acil göreve çağırarak Bursa’nın hayat kaynağının yok olduğuna vurgu yaptı.

    Nilüfer Çayı’nın doğduğu bölgeden alınan içilecek kalitedeki berrak su örneği ile Yolçatı bölgesinden alınan simsiyah renkteki numuneyi kavanozlarda gösteren Bursa Milletvekili ve Meclis Grup Başkanı Tatlıoğlu. “Bu hazin görüntü maalesef AK Parti Türkiye’sinin nereden nereye geldiğini gösteren tablodur” dedi.

    İYİ Parti Nilüfer İlçe Başkanı Levent Öncü’nün, konu ile ilgili yaptığı basın açıklamasında; “Bursa her açıdan maalesef çok talihsiz bir hizmet dönemi yaşıyor. Şehrimiz her geçen gün vizyonsuz bir bakış açısına daha fazla mahkum olurken, tüm ilçelerde olduğu gibi Nilüfer’imizde de, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ile Büyükşehir’in sorumluluk alanındaki kamusal değerlerimiz adeta gözlerimizin önünde yok olup gidiyor.” dedi.

    Nilüfer Çayı’ndan artık tamamen zehir aktığını ve yetkili kurumların buna seyirci kaldığını söyleyen Öncü; “Uludağın güney yamaçlarından doğarak Bursa Ovası’na inen ve 168 km uzaklıkta Karacabey Boğazın’dan Marmara Denizi’ne dökülen Nilüfer Çayımız’ın, kelimenin tam anlamıyla ‘Kurtarın beni!’ diye feryat eden sesini, ne üzücüdür ki, kimseler duymuyor.” açıklamasında bulundu.

    Doğancı Barajı vasıtasıyla Bursa’nın içme suyunu sağlayan Nilüfer Çayı’nın, kentin büyük bölümünden geçerek; Ayvalı, Kaplıkaya, Gökdere, Cilimboz ve Deliçay gibi dereleri ile de tarımsal alanlarda sulama suyu ihtiyacını karşıladığını hatırlatan İlçe Başkanı Levent Öncü açıklamasını şu şekilde sürdürüd:

    “İşte böylesine yaşamsal bir öneme sahip olan Güzelim Nilüfer Çayımız’ın; evsel, endüstriyel ve tarımsal atıklardan kaynaklanan organik ve inorganik kirleticilerin tehdidiyle karşı karşıya olduğunu, çevreci kuruluşlar ve duyarlı STK’lar ile birlikte adeta bas bas bağırıyoruz.

    İki milyondan fazla nüfusu barındıran ve binlerce sanayi/tarımsal tesisi kapsayan devasa bölgemizin bir zamanlar ‘Gerdanlığı’ olan Çayımız, üzülerek ifade ediyoruz ki, ‘hayat kaynağı’ olma niteliğini yitirdi ve özellikle son 40 yıldır çok açık bir ‘kirlilik kaynağı’ haline geldi.

    Baktığımızda, bu havzadaki noktasal kirleticiler; kentsel ve endüstriyel atık su deşarjları olarak karşımıza çıkıyor. Ayrıca, gübre ve böcek ilacı kullanımı gibi tarımsal çalışmaları, hayvancılık faaliyetlerini, arazi kullanımı ile atmosferik taşınımı, bölgedeki diğer yaygın kirlilik nedenleri olarak görüyoruz.”

    BUSKİ’NİN SİTESİNDEKİ ACI GERÇEKLER YÜREK BURKUYOR!

    BUSKİ’nin resmî internet sitesinde de görüldüğü üzere, Nilüfer Çayı’nı besleyen kollar üzerindeki çözünmüş oksijen neredeyse doymuş seviyelerde bulunuyor.

    Bu seviye, Bursa Ovası’nın ortasında yer alan Geçit’te ve Marmara Denizin’den önceki son durak olan Karacabey girişinde ise adeta sıfır seviyesine düşüyor.
    Bu durum tabii ki, doğal yaşamı doğrudan etkilerken, birçok canlı türünün yok olmasına sebep oluyor ve Nilüfer Çayı’nı özellikle yaz dönemlerinde tam anlamıyla bir ‘Atık Kanalı’ haline getiriyor.

    Çay’daki, Kimyasal Oksijen İhtiyacı ile Toplam Azot ve Fosfor (PO4-P) gibi organik kirleticilerin Marmara Denizi’ne dökülmeden önce ne kadar arttığı da yine BUSKİ’nin resmî sitesindeki tabloda gözlemleniyor.

    Bahsettiğimiz bu kirleticilerin, Marmara Denizi’nde sebep olduğu müsilaj problemini de zaten hep beraber yaşadık, halen de yaşıyoruz.

    RAKAMSAL GERÇEKLER NE DİYOR?

    Teknik olarak izah etmek gerekirse; su içerisindeki renk parametresi 0,1’den küçükken, 4,4 seviyelerine çıkmış durumda. Suyun kalitesi de, 2. Sınıf ve tarımsal sulamaya uygun durumdayken, tamamen kirlenerek 4. Sınıf su kalitesine gerilemiş bulunuyor. Maalesef bu nedenle de; Bursa ovasında sulama suyu sıkıntısı yaşayan birçok bölgede, Nilüfer Çayı tarımsal sulamada kullanılamıyor.

    BUSKİ’nin web sitesini incelediğimizde, birçok diğer ağır metal ve zehirli kirleticilerin, yani kanserojen maddelerin de, yukarıdaki değerlere parelel olarak arttığını ve insan sağlığını tehdit ettiğini görüyoruz.

    Yetkili kurumlar, denetlemeleri yoğun ve çok sıkı yaptıklarını, hiçbir deşarjın da arıtılmadan olmadığını söyleseler de; Nilüfer Çayı’ndaki kirliliğin rakamsal gerçekleri, bunun tam aksini ortaya koyuyor.

    Bütün bu nedenlerle; denetlemeler doğru zamanlama ve yerinde tespitlerle yapılmalı ve bu işlemler sadece gündüz değil, geceleri de etkin bir şekilde gerçekleştirilmelidir. Ayrıca deşarj standartları da mutlak surette tekrar gözden geçirilmelidir.

    Bununla birlikte; Nilüfer Çayı’nın Uludağ’da kaynağında çıktığında içilebilir nitelikte olan suyunun, oteller bölgesinde kirlenmeye başladığı da çok net. Bu bölgedeki işletmelerin halen daha alt yapılarının ve özellikle arıtma tesislerinin bulunmadığını da biliyoruz. Neredeyse daha kaynağında kirlenen su, kent merkezine geldiğinde hem evsel, hem sanayi, hem de tarımsal atıkların yoğun baskısına maruz kalıyor.

    VEBAL ALTINDASINIZ!..

    Son sözümüz de şu olsun: Şayet Nilüfer Çayımız’ın içinde tekrar balığı, kurbağayı, su kaplumbağasını, doğaya yararı tartışılmaz su yılanını ve tüm su bitkilerini görmek istiyorsak; Kısacası ‘Hayat Kaynağımıza’ yeniden kavuşmak istiyorsak, derhal aklımızı başımıza devşirmeliyiz.
    Aksi halde vebal büyüktür ve bu hazin vebalin en büyük sorumluluğu da bu kenti ‘Yönetemeyen’lerindir…

  • Bursa’da doğa harikası bu köye gelen geri kaçıyor

    Bursa’da doğa harikası bu köye gelen geri kaçıyor

    Bursa’da bulunan İnkaya Köyü’nden geçen Nilüfer Çayı’nın yaydığı kötü kokular sebebiyle kimse misafir olarak kalmıyor.

    Uludağ’dan içilebilir şekilde doğan Nilüfer Çayı, şehir merkezine girdiğinde, salınan sanayi atıkları sebebiyle simsiyah bir görünüme kavuşuyor. Uludağ’daki kaynağı içilebilecek kadar tertemiz doğan çay 200 kilometre yol kat edip 55 köyden geçerek Marmara denizine simsiyah dökülüyor.

    Nilüfer Çayı’nın kirlenip geçtiği köylerden biri de Karacabey ilçesine bağlı İnkaya köyü. Köyün tam yanından geçen çay yaydığı pis kokuyla köydeki vatandaşları ve köye misafir olarak gelenleri rahatsız ediyor. Köyde şu anda sadece yaşlılar yaşarken, köyün büyük çoğunluğu göç etmiş durumda.

    Nilüfer Çayı’nın yaydığı pis koku sebebiyle köye gelen misafirler yatılı olarak köyde kalmak istemeyip hemen köyü terk ediyor. Köyde yaşayan büyüklerini bayramda ziyaret eden torunlar da kokudan dolayı köyde kalmak istemeyip köyden hemen ayrılıyor. Bu köye ilk defa gelenler de Nilüfer Çayı’nın yaydığı pis kokusu sebebiyle zor anlar yaşıyor.

    Köylerinden geçen Nilüfer Çayı’nda daha önceleri balık tuttuklarını ifade eden köylüler, “Bu çay daha önceden temiz akıyordu. 1970 yılından sonra salınan kimyasal atıklar sebebiyle simsiyah akmaya başladı. Son 10 yıldır ise çok pis bir koku yaymaya başladı. Pis kokudan dolayı köyde kimse kalmıyor. O kadar pis koku var ki, köye bayramlarda gelen torunlarımız bile bizde misafir olarak kalmayarak hemen köyden ayrılıyor. Bizim burnumuz bu kokuya alıştı ama sabahları kokunun dozu daha da artıyor. Biz de alışık olmamıza rağmen hissediyoruz. Köyde sadece yaşlılar kaldı. Gelen misafirler de pis kokudan dolayı hemen köyden gidiyor. Biz bu çayın daha önce olduğu gibi temiz akmasını istiyoruz” dedi.

  • Kaynağı içilebilecek kadar temiz… Nilüfer Çayı bu halde

    Kaynağı içilebilecek kadar temiz… Nilüfer Çayı bu halde

    Bursa Uludağ’dan başlayıp, sanayi tesislerinin arasından 200 kilometre mesafeyi katettikten sonra Karacabey’den Marmara Denizi’ne simsiyah dökülen Nilüfer Çayı’nın kaynağından içilebilecek kadar temiz olduğu görüldü. Soğukpınar mevkiinde kayalıkların arasından çıkan Nilüfer Çayı’nın kaynağı ve Uludağ’ın eteklerindeki yatağı, dronla havadan görüntülendi.

    Uludağ’dan başlayıp, ovadaki birçok dere ve Susurluk Çayı ile birleşerek, Karacabey’den Marmara Denizi’ne dökülen yaklaşık 200 kilometrelik Nilüfer Çayı, atıklar nedeniyle kirli akarken verimli toprağa sahip olan Bursa Ovası’nda tarım ve hayvancılığı etkiliyor, Marmara Denizi’nde ciddi kirliliğe neden oluyor.

    ÇAYIN KAYNAĞI DRONLA GÖRÜNTÜLENDİ

    Kaynağını Uludağ’ın eteklerindeki Soğukpınar bölgesinden alan Nilüfer Çayı’nın çıktığı kaynak ve Bursa Ovası’ndaki atık sularla birleştiği nokta dronla havadan görüntülendi. Karacabey boğazından zift renginde zehirli olarak Marmara Denizi’ne boşalan Nilüfer Çayı, kaynağından içilebilir durumda çıkıyor.

    ‘BU SUYU KİRLETİYORUZ’

    Nilüfer Çayı’nın atık deresi haline döndüğünü belirten Doğayı ve Çevreyi Koruma Derneği (DOĞADER) Başkanı Sedat Güler, “Nilüfer Çayı, Bursa’nın en önemli su kaynaklarından biri. Uludağ’da doğduktan sonra birkaç kaynakla daha birleşip, 200 kilometre yol çizdikten sonra Marmara Denizi’ne boşalıyor. Tarımsal faaliyetlerin, içme suyunun, balık yetiştiriciliğinin olduğu çaydı. Bursa Ovası’nın bereketli ürünlerinden çoğu, bu suyla sulanıyordu. Şu anda sulama suyu olarak kullanılamıyor. Suya elinizi dahi sokamıyorsunuz çünkü yara oluyor. Akan su, Uludağ’dan akan su değil, evsel atıkların, kanalizasyon atıklarının ve fabrika atıklarının kirlettiği atık deresi haline döndü. Burası Uludağ’ın eteklerindeki Soğukpınar Mahallesi’nin üzerindeki Aras Şelalesi. Nilüfer Çayı’nın Uludağ’dan doğduğu yer. Bursa’daki birkaç akarsu ve dereyle birleşerek Nilüfer Çayı oluşuyor. Buradaki su içilebilir nitelikte. Elimizi yüzümüzü yıkayıp, şişeye doldurduktan sonra rahatlıkla içebileceğimiz bir su. Ne yazık ki bu suya ne yapıyorsak kirletiyoruz” dedi.

    ‘KİMYASAL VE FOSEPTİK ATIĞI HALİNE DÖNDÜ’

    Nilüfer Çayı’nın kaynağında su içen Sedat Güler, “Biz geçtiğimiz yıllarda kentin yöneticilerine bazı raporlar verdik. 7-8 yıl önce bize artıma tesisi kurulacağı yönünde sözler verildi. Ne yazık ki bir arıtma tesisi yapılmadı. Marmara Denizi’ndeki müsilajı yaratan en büyük etkenlerden biri kirliliktir diyoruz ama bu suyu biz su değil kimyasal su olarak Marmara Denizi’ne bırakmaya devam ediyoruz. Buradaki suda elimizi yüzümüzü yıkadık. Susuzluğumuzu giderdik fakat bu su Bursa Ovası’na indiğinde içinde hiçbir canlı yaşamıyor. Elimizi dahi sokamıyoruz, yaralar oluşuyor. Tamamen bir kimyasal atık ve foseptik atığı haline dönüyor” diye konuştu.

     

  • Bursa’dan Marmara Denizi’ne zehir akıyor

    Bursa’dan Marmara Denizi’ne zehir akıyor

    Bursa’dan Marmara Denizi’ne dökülen Nilüfer Çayı; tarım, sanayi ve evsel atıklar nedeniyle siyaha boyandı. Kirli suyun çaya aktığı noktalar dronla havadan görüntülendi. Suda canlı yaşamının kalmadığını belirten DOĞADER Yönetim Kurulu Üyesi Murat Demir, “Bu artık bir su değil, kimyasal atık” dedi.

    Uludağ’dan başlayıp, ovadaki birçok dere ve Susurluk Çayı ile birleşerek, Karacabey’den Marmara Denizi’ne dökülen yaklaşık 200 kilometrelik Nilüfer Çayı, kirli atıklar nedeniyle siyaha büründü. Bursa Ovası’nda tarım ve hayvancılık ise olumsuz etkilendi. Kirli su, son dönemde deniz salyasıyla gündeme gelen Marmara Denizi’nin de kirliliğinin artmasına neden oluyor. Sudaki siyahlık ve kirli atıkların çaya boşaltıldığı noktalar dronla havadan görüntülendi. Nilüfer Çayı’nda eskiden insanların yüzmeyi öğrendiğini belirten DOĞADER Yönetim Kurulu Üyesi Murat Demir, “Nilüfer Çayı içinde balığı, kurbağası, kaplumbağası, yılanıyla, su bitkileriyle bir yaşam döngüsüydü, ancak şu an burada yaşam ihtimali sıfır. Çünkü bu artık bir su değil, kimyasal atık” dedi.

    ‘SANAYİCİLER KADAR EVDEKİLER DE SUÇLU’

    DOĞADER Yönetim Kurulu Üyesi Murat Demir, “4 milyona yaklaşan nüfusumuzla, 20’den fazla sanayi bölgemizle biz bütün evsel ve sanayi atığımızı Nilüfer Çayı’na bırakıyoruz. Bunu hem evimizde hem de sanayimizde yapıyoruz. Yani sanayicimiz kadar evdeki teyzemiz de suçlu. Çünkü biz lavabolardan döktüğümüz kızartma yağları, bulaşık yağları, deterjan gibi atıklarla kirletiyoruz. Zaten sanayi başlı başına bir kirlilik unsuru, sanayi demek kirlilik demek. O yüzden de Nilüfer Çayı kirli akıyor, su olmaktan çıkmış kimyasal atık halinde akıyor. Bursa’nın kültürel ve doğal mirasında Nilüfer Çayı’nın yeri var. Evliya Çelebi, Bursa’ya geldiğinde Nilüfer Çayı ve çayı besleyen akar suları gördüğünde ‘Bursa sudan ibarettir’ demiştir. Bursa’daki kültür suyla birlikte var olmuştur. 30-40 yıl öncesine kadar Bursa sanayi kenti olmadan öncesine kadar Nilüfer Çayı’nın etrafında şenlikler yapılırmış. Yaşlı teyzelerimiz denize hiç gitmediklerini yüzmeyi Nilüfer Çayı’nda öğrendiklerini söylerdi. Amcalarımız burada 120 kilo yayın balığı yakaladıklarını söylerlerdi. Nilüfer Çayı içinde balığı, kurbağası, kaplumbağası, yılanıyla, su bitkileriyle bir yaşam döngüsüydü, ancak şu an burada yaşam ihtimali sıfır. Çünkü bu artık bir su değil, kimyasal atık”dedi.

    MARMARA DENİZİ ÖLÜME GİDİYOR

    Arıtma tesislerinin öneminden bahseden Demir, “Sanayici kirli teknoloji kullanmamalı, suyu yerinde arıtmalı. Yani suyu daha az tüketen ve hiç kirletmeyen teknoloji kullanmalı. Yani biraz yatırım yapmalı. Biz bir gün yine Marmara Denizi ne olacak, diyeceğiz. Bu su Marmara Denizi’ne aktığı sürece denizin ekosistemi bozulacaktır. Biz bunu yıllardır söylüyoruz ama ne yazık ki son müsilaj olayına kadar sesimizi kimseye duyuramadık. Bizim duyuramadığımız sesi doğa kendisi duyurdu. Marmara Denizi en sonunda gözümüze soktu ve ben ölüyorum dedi. Bu dereler, bu kirlilik evsel ve sanayi atıklarımız Marmara Denizi’ne kirli bir şekilde gittiği sürece Marmara Denizi ölüme, yok olmaya adım adım hızlı bir şekilde gidiyor demiştik, son yıllarda artık koşar adım gitmeye başladı. Sonucu hep birlikte yaşadık gördük” diye konuştu.

  • “Marmara Denizi foseptik çukuru haline döndü”

    “Marmara Denizi foseptik çukuru haline döndü”

    Bursa Uludağ’dan doğup Marmara Denizi’ne dökülen Nilüfer Çayı, sanayi ve evsel atıklar nedeniyle siyaha boyandı. Doğayı ve Çevreyi Koruma Başkanı Sedat Güler, Nilüfer Çayı’nda hiçbir canlının yaşamadığını belirterek, “Bursa’daki derelerin çoğunluğu denize dökülürken kirletiliyor. Marmara Denizi, Marmara Bölgesi’nin foseptik çukuru haline döndü” dedi.

    Uludağ’dan doğup, ovadaki birçok dere ve Susurluk Çayı ile birleşerek, Karacabey’den Marmara Denizi’ne dökülen Nilüfer Çayı, evsel, sanayi ve tarım atıkları nedeniyle siyaha boyandı. Havzasında birçok sanayi bölgesinin bulunduğu çayda, kirlilik nedeniyle canlı yaşamı ve bölgedeki tarım ve hayvancılık olumsuz etkilendi. Bölgede yaşayan vatandaşlar ve doğaseverler, yarın kutlanacak olan Dünya Çevre Günü öncesi nehrin kirletilmesine tepki gösterdi.

    DOĞADER Başkanı Sedat Güler, Uludağ’dan çıkıp, 200 kilometreden fazla yol kat ederek Marmara Denizi’ne dökülen Nilüfer Çayı’ndaki tehlikeyi yıllar önce gördüklerini söyledi. Bursa’da, doğa savunucularıyla birçok kitlesel eylem yaptıklarını belirten Güler, hazırladıkları raporları o dönemin yöneticilerin verdiklerine ifade etti. Güler, şöyle konuştu:

    “Nilüfer Çayı’ndan şu anda akan su Uludağ’dan gelen su değil. Bu su, yol boyunca sanayi atıklarının kimyasalları ile kirletilen gider haline dönüştü. Nilüfer Çayı bunun en başlıca örneği. İçerisinde hiçbir canlı yaşamıyor. Köylüler, kullanmak için ellerini suya sokunca yara oluyor. Bu kimyasal su denize gitmeden müsilajı artıran etken haline geldi. Nilüfer Çayı bunun bariz bir örneği. Bursa’daki derelerin çoğunluğu denize dökülürken kirletiliyor. Marmara Denizi, Marmara Bölgesi’nin foseptik çukuru haline döndü. Sorunun çözümü, yerinde bertaraf etmek. Eski arıtma tesislerini modernize etmek. Bu yapılamıyorsa eskiyen tesisleri kapatmak gerekiyor. Bunlar gerçekleşirse, Marmara Denizi, ekolojik sistem içerisinde yıllar sonra eski haline gelebilir.”

    ‘BU SUDA HİÇBİR CANLI YAŞAMIYOR’

    Karacabey Boğazı’nda bulunan kırsal Hayırlı Mahallesi’nde yaşayan Orhan Durmaz ise, “Bursa’nın bütün evsel, sanayi ve kimyasal atıkları bu suyun içinde. Bu suda yaşam sıfır, hiçbir canlı yaşamıyor. Nilüfer Çayı, Çapraz Çayı’yla birleşerek Karacabey Longoz Ormanları’na oradan da Marmara Denizi’ne dökülüyor. Bu pislik Marmara Denizi’ne gidiyor ve deniz salyası olarak dönüyor” dedi.

    ‘KATRAN GİBİ MARMARA DENİZİ’NE AKIYOR’

    Bölge mahallelerde tarım ve hayvancılığın temel geçim kaynağı olduğunu söyleyen Hayırlar Mahallesi muhtar azası İsmail Aydemir ise, “Biz bu dereyle arazimizi suluyorduk ancak şu an arazi sulama işi bitti. Bu suyun bu kadar kirli olmasının nedeni, çiftliklerdeki pisliklerin arıtılmadan buraya salınmasıdır. Bu da direkt Marmara Denizi’ne giden kirli bir su. Bunun 30 metre ilerisinde bir içme suyu kuyumuz var, suyu 80 metre aşağıdan alıyoruz. Bu akarsuyun kirliliğinden dolayı bizim içme suyumuzun kokusu ve tadı da değişti. Bu kirlilik insanlara da zarar veriyor artık” diye konuştu.

    Nilüfer Çayı’nda canlı yaşamın bittiğini öne süren Aydemir, kirli suyun Marmara Denizi’ndeki canlı yaşamı da olumsuz yönde etkileyeceğini söyledi. Aydemir, “Bölgedeki akarsuların kirliliği Marmara Denizi’nde toplanıyor. Nilüfer Çayı, Uludağ’ın kar suyuydu, en temiz suyumuz oydu. Biz oradan içme suyu alırdık. Şimdi bırakın içme suyunu, elinizde yara varsa suya elinizi soktuktan sonra yara kapanmıyor, mikrop kapıyor. Bursa sanayisinin bütün atıklarının verildiği bir akarsu, katran gibi Marmara Denizi’ne akıyor, suda bir canlı bile yaşamıyor, suyun vasfı bitti” diye konuştu.

  • Bursalılar buz tutan Nilüfer Çayı’nın üzerinde yürüdü

    Bursalılar buz tutan Nilüfer Çayı’nın üzerinde yürüdü

    Bursa’da hava sıcaklığı sıfırın altında 10 dereceye düştü, Nilüfer Çayı’nın bazı bölümleri buz tuttu. Buz üzerinde yürüyen vatandaşlar, fotoğraflandı.

    Kar yağışının ardından soğuk havanın etkili olduğu kentte, bu sabah termometreler eksi 10 dereceyi gösterdi.

    87 kilometre uzunluğunda olan Nilüfer Çayı’nın Mihraplı Park’ındaki bazı bölümleri de buz tuttu.

    Akıntının az olduğu bölümleri tamamen buzla kaplanan çayda yürüyen vatandaşlar, bol bol fotoğraf çekti.